Global Krize Karşı Politika Önlemleri ve Türkiye



Benzer belgeler
INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

Kıvanç Duru 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Programı Değerlendirmesi

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

TEMEL MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER - BÜYÜME

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş PARA PİYASASI LİKİT EMEKLİLİK YATIRIM FONU(KAMU) YILLIK RAPOR

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

Ekonomi. Dünya Ekonomisi. FED varlık alımlarını durdururken, Avrupa Merkez Bankası negatif faiz uygulamaya. başlamıştır.

Ekonomide Değişim. 15. ÇözümOrtaklığı Platformu. 15 Aralık

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

MERKEZ BANKASI VE FİNANSAL İSTİKRAR

BAKANLAR KURULU SUNUMU

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 25 Mayıs 2016 Ankara

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Ekonomi Bülteni. 14 Aralık 2015, Sayı: 39. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

Bankacılık sektörü değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

Ekonomi Bülteni. 29 Ağustos 2016, Sayı: 34. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

Küresel Kriz Sonrası Türkiye de Finansal Sistem Bankacılık Sektörü

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara

Grafik-4.1: Cari Açığın GSYH ye Oranı (%)

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

7.36% 2.9% 17.9% 9.7% % Temmuz 18 Nisan 18 Temmuz 18 Ağustos 18

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Küresel Krizden Sonrası Reel ve Mali. Sumru Altuğ Koç Üniversitesi, CEPR ve EAF 14 Mayıs 2010

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KARMA BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

Politika Notu Temmuz Küresel Kriz ve Türkiye Ekonomisinde Tarihi Daralma. Sumru Öz 1

Ekonomi Bülteni. 15 Ağustos 2016, Sayı: 32. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

İSPANYA ÜLKE RAPORU AĞUSTOS 2017 ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

JAPON EKONOMİSİNİN ANA BAŞLIKLAR İTİBARİYLE ANALİZİ

Tablo 7.1: Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri

NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

AB Ülkelerinin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Aday Ülkeler

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Mayıs Toplantı Tarihi: 24 Mayıs 2016

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Mart Toplantı Tarihi: 24 Şubat 2015

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ OCAK 2018

Ekonomi Bülteni. 21 Kasım 2016, Sayı: 45. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

Ekonomi Bülteni. 20 Şubat 2017, Sayı: 8. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

Dünya Ekonomisi. Bülteni. İstanbul Sanayi Odası Araştırma Şubesi. Ekim Dünya Ekonomisine Küresel Bakış 1

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

Ekonomi Bülteni. 14 Kasım 2016, Sayı: 44. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Küresel gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü. 21 Ocak 2015

-2.98% -7.3% 19.7% 13.5% % Şubat 19 Ocak 19 Şubat 19 Mart 19

Ekonomi Bülteni. 5 Aralık 2016, Sayı: 47. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2010 OCAK HAZİRAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

AB Ülkelerinin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Aday Ülkeler


Sayı: Ocak 2014 PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Toplantı Tarihi: 21 Ocak 2014

2016 Temmuz Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı. Murat ÇETİNKAYA Başkan. 26 Temmuz 2016 Ankara

KÜRESEL KRİZ VE TÜRKİYE EKONOMİSİ K. ÖNDER ERGÜN MALİYE UZMANI

HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI EKONOMİK ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ TEMMUZ 2018

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

Ekonomi Bülteni. 17 Ekim 2016, Sayı: 40. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. STANDART EMEKLİLİK YATIRIM FONU DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

UDY Akışları Önündeki Risk Faktörleri

Ekonomi Bülteni. 01 Aralık 2014, Sayı: 48. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 22 Ağustos 2016, Sayı: 33. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomik Göstergeler Neyi Gösteriyor? 2013 e Bakış ve 2014 Beklentileri

Ekonomi Bülteni. 6 Şubat 2017, Sayı: 6. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

FİNANSAL RİSKLER & KORUNMA YÖNTEMLERİ

Ekonomi Bülteni. 15 Haziran 2015, Sayı: 15. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Ekonomik ve Mali Politikalar Başkanlığı

TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER

01/01/ /12/2008 DÖNEMİNE İLİŞKİN GARANTİ EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. BÜYÜME AMAÇLI HİSSE SENEDİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU 12 AYLIK RAPORU

HAFTALIK RAPOR 17 Eylül 2018

1- Ekonominin Genel durumu

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 NİSAN AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. STANDART EMEKLİLİK YATIRIM FONU DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

NUROLBANK 2011 YILI ÜÇÜNCÜ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Transkript:

H.SOYLU Global Krize Karşı Politika Önlemleri ve Türkiye Hülya SOYLU * Özet Küresel ekonomi, öncelikle gelişmiş ekonomilerde başgösteren finansal krizin etkisiyle büyük bir sıkıntı yaşamaktadır. Sistemi düzeltmeye ve güveni tekrar inşa etmeye yönelik başta gelişmiş ülkelerde olmak üzere tüm dünyada önlemler alınmaktadır. Bunlardan biri olan politika faiz oranları indirimi, yetersiz kalmış ve merkez bankaları, sadece tek enstrüman (kısa vadeli politika faiz oranı) ve tek hedef (fiyat istikrarı) politikalarından dolayı eleştirilmiştir. Diğer taraftan, tamamlayıcı nitelikte mali önlemler uygulamaya konmuştur. Ancak, mali paketler de mali sürdürülebilirlik ve borç dinamikleri üzerinde bir risk oluşturmaktadır. Bu çalışma da, küresel finansal krizin ekonomiye etkilerini makroekonomik göstergelerle ortaya koyacak ve küresel küçülmeye karşı politika önlemlerine değinecektir. Anahtar kelimeler: Küresel Ekonomi, Para Politikası, Maliye Politikası. JEL Kodları: G1, G18. Policy Responses to Global Crisis and Turkey Abstract Global economy is showing strains on a large scale with the impact of the current financial crisis that firstly broke out in developed economies. Measures to repair the system and restore confidence are taken all over the world notably in developed countries. In terms of monetary policy, rapid policy interest cut has been inadequate for rapid response and central banks have been criticized for only single measure (short-term policy interest rate) and single target (price stability) policy. On the other hand, complementary fiscal measures have entered into practice. However, fiscal packages pose risk on fiscal sustainability and debt dynamics. This paper analyses the impact of global financial crisis on the economy with macroeconomic indicators and policy to give response to global contracts. * AB Uzmanı, Maliye Bakanlığı, AB ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı. hsoylu@maliye.gov.tr Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 29 251

Global Krize Karşı Politika Önlemleri ve Türkiye Key Words: Global Economy, Monetary Policy, Fiscal Policy JEL Classification: G1, G18. Giriş ABD finans piyasalarında başlayan dalgalanma, küresel ekonomide de fırtına etkisi yaratmaya devam etmektedir. Küresel ekonominin II. Dünya Savaşından sonra belki de en derin resesyon sürecinde olabileceği bir durum söz konusudur. Reel ekonomide arz düzeyi bir taraftan düşerken; talep tarafında da bir azalma söz konusudur. Bu durum, üretim düzeyinin daha fazla düşmesine neden olmaktadır. Öte yandan, krizin derinleşmesine karşı uygulamaya konulacak önlemler açısından para ve maliye politikası alanında tartışmalar başlamıştır. Özellikle, merkez bankalarının sadece enstrümanlarını değil, hedeflerini de gözden geçirmeleri gereği ifade edilmektedir. Nitekim, hızlı faiz indirimleri ekonominin tekrar canlanmasına yetmemiştir. Özellikle, faiz oranlarının negatif olduğu ülkelerde para politikasının etkili olmadığı görülmüştür. Dikkatler, bu kez mali araçlara çevrilmiştir. Bu durum, bütçe dengelerini etkilemiş olup; resesyonun maliyeti açıklanan mali önlemlerle artmaya başlamıştır. Bu makalede de küresel ekonomide yaşanan gelişmeler makroekonomik göstergelerle ele alınacak ve yaşanan krize karşılık izlenen makroekonomik politikalar çerçevesinde resesyonun maliyeti ortaya konulacaktır. Son bölümde de spesifik olarak AB ve Türkiye deki durum ele alınacak olup; genel değerlendirme ile makale sonlandırılacaktır. 1. Başlıca Makroekonomik Göstergeler IMF (Uluslararası Para Fonu) tahminlerine göre 28 yılında %3,1 olan dünya büyüme hızının 29 yılında %1,4 e düşmesi beklenmektedir. Çin gibi bir büyüme motoru ülke için bile, 28 yılında %9 olan büyüme rakamının 29 yılında %7,5 seviyesine inmesi beklenmektedir. AB için ise 29 yılında %2,5 düzeyinde küçülme öngörülmektedir. Söz konusu oranlar, Nisan ayında yayımlanan 29 Dünya Ekonomik Görünüm raporu verilerinin Temmuz ayında revize edilmiş halini yansıtmaktadır. Büyüme Oranı (% değişim) 1 5-5 -1 1991-2 21 22 23 24 25 26 27 28 29 21 Dünya büyüme hızı Gelişmiş ülkeler Yükselen ve gelişmekte olan Avrupa Birliği Şekil 1: Büyüme Oranı Kaynak: IMF World Economic Outlook (WEO) (29), IMF WEO Update. 252 Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 29

H.SOYLU Üretim seviyesinin potansiyelin altında kalması ve gıda ve petrol fiyatlarının düşme eğilimi göstermesi ile enflasyonist baskılar, hızlı bir şekilde azalmaktadır. Yıllık enflasyon beklentileri, başlıca gelişmiş ekonomilerde merkez bankası hedeflerinin altına düşmüştür. 5 4 Tüketici Fiyatları (% değişim, yıllık) Gelişmiş ülkeler Avro Bölgesi Japonya 3 2 1 1991-21 22 23 24 25 26 27 28 29 21-1 Kaynak: 2IMF (29), World Economic Outlook: Crisis a 29-2 Şekil 2: Enflasyon Oranı Kaynak: IMF World Economic Outlook (WEO) (29). Buna ilaveten, Merkez Bankası faiz oranlarının sıfır seviyesine gelmesiyle birlikte, kredi yaratma yöntemlerine doğrudan destek olan adımlar artmaktadır; bu da bilançolarının hızlı bir şekilde genişlemesine neden olmaktadır. Bu bağlamda, finansal sektöre sermaye desteğinin krizin baş gösterdiği ülkelerde yüksek seviyede olduğu görülmektedir. Finansal Sektöre Sermaye Desteği (28 GSYH payı, %) 5 4 3 2 4,6 3,2 2,6 1 ABD Gelişmiş ekonomiler AB ülkeleri Yükselmekte olan ekonomiler,1 Şekil 3: Finansal Sektöre Sermaye Desteği Kaynak: IMF Staff Position Paper, 29: 16. Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 29 253

Global Krize Karşı Politika Önlemleri ve Türkiye Finansal sistemler gibi, kamu finansmanının da önümüzdeki beş yıl için zor bir dönem geçirmesi beklenmektedir. Mali açıklar 29 yılında ani bir yükseliş gösterecek olup; 21 yılında da devam etmesi beklenmektedir. Öte yandan, gelişmiş ülkeler için ekonomik göstergeler iyileşse bile özellikle nüfus yaşlanması dolayısıyla ortaya çıkacak baskı, açıkların 214 yılına kadar yeniden %4 seviyesine gelmesine neden olacaktır. Genel Yönetim Mali Denge -21993-22 -4-6 -8-1 -12-14 -16 23 24 25 26 27 28 29 21 214 Başlıca gelişmiş ülkeler Avro Bölgesi ABD Şekil 4: Genel Yönetim Mali Denge Kaynak: IMF (29),Crisis and Recovery. IMF Dünya Ekonomik Görünüm projeksiyonlarına gore küresel dengesizlikler, orta vadede istikrar kazanacaktır. ABD cari işlemler açığının, 21-211 dönemi boyunca Gayrisafi Yurtiçi Hasılanın (GSYH) %3,25 seviyesinde istikrar kazanması beklenmektedir. Bu oran, krizi atlatmaya yönelik uygulamaya konulan mali teşvik paketlerinin bir sonucudur. Krizin etkisinin azalmasıyla birlikte düşüş trendi başlayacaktır ve 214 e kadar GSYH nin %2,25 düzeyine ulaşması beklenmektedir. Öte yandan Asya da oluşan fazlanın orta vadede derece derece artmaya devam etmesi öngörülmektedir. Buna ilaveten, petrol ihraç edenlerin fazlalarında kriz etkisiyle olan düşüş, kısmi olarak ortadan kalkacaktır. Cari işlemler açığının finansmanı, özellikle ABD de gelecek yıllarda da problemli olmaya devam edebilir. ABD varlıklarının cazibesinin ortadan kalkması durumunda yabancı yatırımcıların ABD portföyünü azaltmaları ve Doların aniden değer kaybetmesi söz konusu olabilir. Bir diğer olasılık ise, finansal krizin sınır ötesi sermaye akımlarının düşmesine neden olabileceğidir. Bu durumda içerde sermaye artışı görülebilecektir. Bu da, pek çok yükselen ve gelişmekte olan ülke ekonomilerinin yanı sıra ABD cari açığının finansını sıkıntıya sokacaktır. 254 Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 29

H.SOYLU Cari İşlemler Dengesi (Milyar Dolar) 8 6 4 2-2 -4-6 -8 21 22 23 24 25 26 27 28 29 21 214 Gelişmiş ülkeler AB ABD Yükselen ve gelişmekte olan ekonomiler Şekil 5: Cari İşlemler Dengesi Kaynak: IMF (29), Crisis and Recovery. 2. Finansal Kriz ve Makroekonomik Politikalar Finansal piyasalarda krizin ilk belirtileri daha önce görülmüş olsa da, ilk kez Lehman Brothers 15 Eylül 28 tarihinde iflas edince, piyasalar ani bir güven kaybıyla sarsılmıştır. Krizi tetikleyen etmenlerden biri, menkul kıymet piyasası, ticari bankacılık ve yatırım bankacılığına getirilen kısıtlamaların kaldırılması ve bunun sonucunda karmaşıklık derecesi yüksek türev araçlar ile aşırı meblağlarda işlem yapma durumudur. Yönetilemez duruma gelen menkul kıymet piyasaları çökmüş ve bankalar birbirlerine borç vermeyi durdurmuşlardır. Finansal piyasalara güven sarsılmıştır. Finansal sistemin istikrara kavuşması ve küresel ekonominin tekrar canlanması için güvenin tekrar inşa edilmesi şarttır. Bu noktada güven üzerinde hassasiyetle durmak gerekir. Zira, piyasalara güven kaybedildiğinde geri getirmek çok zordur. Ancak, güveni tekrar sağlamak için öncelikle güvenin piyasadaki rolüne bakmak gerekir (Earle, 29: 2-3). Güvenin piyasadaki rolünde iyi bir ün ve güven, rakip piyasalarla karşılaştırıldığında gerekli temel özellikler olarak görülmektedir. En iyi durumda yasalar bile, o piyasadaki günlük faaliyetlerin sadece küçük bir kesiti olabilir. Güven kaybolduğu zaman, bir ulusun iş yapma kabiliyeti de doğrudan zarar görür. Geçmiş yıllar boyunca, banka ve diğer finansal kuruluşların sermaye işlemlerine yönelik güven eksikliği, büyük bir kesimde tereddüde neden olmuştur. Sonuç kredileri dondurma şeklinde kendisini göstermiştir. Amerikan Merkez Bankasının eski başkanı Greenspan, güven problemini kendi kendini onaran bir olgu olarak görmektedir. Yatırımcılar bu şekilde aşama aşama korkularını yendikçe problem çözülecektir. Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 29 255

Global Krize Karşı Politika Önlemleri ve Türkiye Amerikan Merkez Bankasının yeni başkanı Bernanke ise, piyasa başarısında anahtar rol oynayan olgunun güven (trust) değil; güvenirlilik (confidence) olduğunu ileri sürmektedir. Burada, güven ile güvenirlilik arasında bir ayırım yapma gereği vardır. Güven, daha çok sosyal nitelikte ve ilişkilere bağlıdır. Güvenirlilik ise, daha çok enstrümantal ve hesaplanabilir niteliktedir. Güven, amaç veya değerlerin benzerliği yargısı temelinde kendini bir diğerine meyilli kılma isteği olarak tanımlanabilmektedir. Bu istek, sonucun istenen düzeyde olacağı beklentisine dayalıdır. Güvenirlilik ise, deneyim veya kanıtlara (geçmiş performanslar) dayalıdır. Kriz çıktıktan sonra güvenin tekrar inşa edilmesinde ulusal ve uluslararası seviyede pek çok politika önleminin devreye girmesi gereklidir. Krizin ilk olarak finansal piyasada çıkması nedeniyle para politikası araçları kullanılmaya başlamıştır. 2.1. Para Politikası Para politikası 3 farklı kanaldan işlemektedir: Politika faiz oranı kanalı, kredi/miktar önlemleri kanalı ve döviz kuru kanalı. Her bir enstrümanın bankaların borç verme oranları, reel ekonominin gelişimi ve enflasyon üzerinde etkisi bulunmaktadır (Ghosh, vd. 29: 16). 2.1.1. Politika Faiz Oranı Sıfıra yakın olma durumunda etkili bir enstrüman niteliği tartışılsa dahi, pek çok yükselmekte olan piyasa ekonomisinin ekonomiyi canlandırmak için başvurduğu bir yöntemdir. Sabit döviz kurunu savunan ülkeler için faiz oranı enstrümanı, benimsenen politikayı sürdürmeye yardımcı olan bir enstrümandır. 2.1.2. Kredi Kanalı/ Miktar Önlemleri Kredi piyasalarının, daha düşük faiz oranlarına cevap vermemesi veya merkez bankasının bankacılık krizinde son kredi mercii faaliyetlerine girmeye ihtiyaç duyması halinde başvurulan yöntemlerden biridir. Bu tür bir durumda, garantilerin çeşidini arttırma, kredilerin kolaylaştırılması veya merkez bankasının bilançolarını daha uzun vadeli devlet tahvilleri alarak genişletmesi araçları kullanılmaktadır. 2.1.3. Döviz Kuru Müdahalesi Diğer araçların yetersiz kaldığı durumlarda döviz kurunu istikrarlaştırmaya yönelik olarak merkez bankasının rezervlerinin döviz piyasasında doğrudan satılması, para piyasası politika araçlarından biridir. Finansal kriz çıkmadan önce, merkez bankalarının görevlerine ilişkin entelektüel çevrelerin bir yaklaşımları bulunmaktaydı: Tek enstrüman (kısa vadeli faiz oranı) ve tek hedef (fiyat istikrarı). Finansal piyasalar, riski fiyatlandırabilmekte ve krediyi etkili bir şekilde tahsis edebilmektedir. Merkez Bankaları ise, sadece faiz oranı enstrümanlarını ayarlamak zorunda ve diğer tüm piyasalar, otomatik olarak kendilerini düzeltmektedir (The Economist, 29: 1). Bu bağlamda, Merkez Bankaları hala finansal istikrar ve tam istihdam durumunu önemsemektedir. Ancak; bu durumun siyasilerin müdahalesi olmaksızın fiyatlarda istikrar yaratılmasıyla sağlanabileceği ileri sürülmektedir. Bu nedenle, krizden önce hemen hemen tüm önde gelen merkez bankaları, kısa vadeli (genellikle gecelik) para piyasası oranları aracılığıyla faaliyet göstermektedir. Söz konusu resmi oranlar ile ekonomik faaliyet açısından 12 aylık şirket borç oranları veya 3 yıllık mortgage oranları arasında tutarlılığın olması gerekir. Nitekim, bu ilişki bir süre istikrarlı gitmiştir. Ancak, küresel tasarruf fazlası uzun ve kısa vadeli oranların iki katına çıkmasına neden olunca ilişki, deformasyona uğramıştır. Kriz boyunca da, kredi verenin tereddütlü davranışı sonucu bu oranlar, 256 Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 29

H.SOYLU birbirinden farklılaşmaya başlamıştır. Merkez Bankaları bu duruma karşılık, borç verme faaliyetlerini daha fazla kredi çeşidi ve uzun vadeli benzer araçlarla genişletmeye başlamıştır. Amerikan Merkez Bankası, yatırım bankalarına borç vermeye başlamıştır. Avrupa Merkez Bankası ise, fonları bir hafta yerine 6 aya kadar garanti altına almıştır. Japonya Bankası, iştiraklerde bulunmuş ve İsveç Ulusal Bankası, döviz piyasasına müdahale etmiştir (The Economist, 29: 2). Kriz, merkez bankalarının sadece enstrümanlarını değil hedeflerini de gözden geçirmelerini sağlaması yönünde tartışmalar başlatmıştır. Bugün yaşanan sorunlar karşısında para politikasının yetersiz kaldığı gözlenmektedir. Krizle birlikte, merkez bankacılığının enstrüman ve hedef temelinde teknik bir iş olduğu da tartışılır duruma gelmiştir. Merkez bankalarının bağımsızlığı, siyasilerin enflasyon hedefini gevşetici eylemlerinden uzak tutulması açısından önemlidir. Ancak yaşanan krizde, merkez bankacılığı ve siyaset arasındaki çizgiler, daha az kesin görünmektedir. 2.2. Mali Politikalar Mevcut global finansal kriz ile mali politika, kamu politikaları tartışmasının odak noktası olmuştur. Örneğin ABD tüketim harcamalarını arttırmaya yönelik vergi iadeleri ile krizin ilk zamanlarına mali politikayla cevap vermiştir. Bu ardı ardına gelen adımlar, 7 milyar dolarlık finansal sistemi kurtarma ve benzer büyüklükteki ekonomik paket ile hükümet harcamalarını ciddi bir düzeye getirmiştir. Benzer önlemler, diğer OECD ülkelerinde de benimsenmiştir. Çin in en son ilan ettiği 5 milyon dolarlık ek paket, mali politikanın yükselen ekonomilerde tekrar itici güç olma rolünü ortaya çıkarmıştır. Kamu harcamaları, vergiler ve borç yönetimi kanallarıyla işletilen mali politika, OECD ülkelerinde daha iyi sıçrama yaratacak ekonomik performansa yönelik popüler bir araç haline gelmiştir (Dayton- Johnson, 29: 1-3). Geçmişe bakıldığında ise bunun her zaman bu şekilde olmadığı görülmüştür. Her ne kadar mali teşvik, 193 lardaki Büyük Buhrana karşı Keynes reçetelerinde sunulan çözüm ve 197 lerdeki petrol krizi sonrasında tekrar ortaya çıkmış- olsa da 198 lerden bugüne ekonomistler arasında popülerliğini yitirmiştir. Özellikle, makroekonomik politikanın ikiz hedefleri (bir yandan ekonomik büyüme ve diğer yandan enflasyon ve işsizlikle mücadele) söz konusu olduğunda mali politika, para politikası gibi diğer araçlara göre prestij kaybetmiştir. Vergiler, devlet faaliyetlerini ve kamu hizmetlerini finanse etmek için gerekli bir araç olarak görülmekle birlikte; pek çok ekonomist caydırıcı, yatırımları azaltıcı ve işgücü arzını daraltıcı ve büyümeyi düşürücü etkide bulunduğunu söylemektedir. Kısa dönemde istikrarı sağlama konusunda ise eleştirmenler, hükümetin tasarrufu altında bulunan mali harcamanın, siyasi müdahaleye çok fazla açık olduğunu ifade etmektedir. Halbuki, Japonya da 199 larda deflasyonun yerleştiği ve faiz oranlarının negatif olduğu zamanlarda para politikasının etkili olmadığı görülmüştür. Bu durum son zamanlarda ABD de de ortaya çıkmıştır. Burada hızlı faiz indirimleri ekonominin tekrar canlanmasına yetmemiştir. Dikkatler, mali araçlara tekrar çevrilmiştir. Mali araçların dönüşü, yükselmekte ve gelişmekte olan ekonomileri daha fazla ilgilendirmektedir. Örneğin, Latin Amerika da yönetime gelenler, mali yapıyı düzene sokmak için önemli reformlar yapmaktadır. 198 lerdeki borç krizinden bugüne hükümetler, kemer sıkma politikasını benimsemişlerdir. Mali açık, 197 ve Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 29 257

Global Krize Karşı Politika Önlemleri ve Türkiye 198 lerde kamu gelirlerinin %11 i düzeyinden 2 sonrasında %8 i düzeyine gerilemiştir. Vergilerin, harcamaların ve açıkların bir önceki yıla göre değişkenliğibölgedeki mali politikanın süregelen bir özelliği olup, ekonomik performansa olumsuz etki etmektedir- benzer bir şekilde azalmıştır (Dayton-Johnson, 29: 3). Yaşanan finansal krizde mali politika, doğrudan derin resesyon durumundan kaçınma amacına odaklanmıştır. Ancak bu odak noktasının, mali politikanın diğer amaçlarını göz ardı etmemesi gereği de vurgulanmaktadır. Mali sistemler, büyümeyi tetikleyen yatırımları ve yapısal dönüşümü sağlamaya yönelik kaynakları ortaya koyabilir. Bu, özellikle gelişmekte ve yükselmekte olan ekonomiler için uzun dönem büyüme oranı açısından son derece önemlidir. Hatta, vergi ve kamu harcamaları doğrudan yoksulluk ve eşitsizlik problemlerine odaklanabilir. Zira, mali politika kalkınmayı sağlamaya yönelik çok güçlü bir potansiyele sahiptir. Mali politikanın bölgede gelir dengesizliğini azaltma yönünde kullanılmadığı ileri sürülmektedir. Gini puanı verilerine bakıldığında Avrupa da vergi ve transferlerin gelir eşitsizliğini azalttığı görülürken; Latin Amerika da bu etki çok sınırlı kalmıştır (Dayton-Johnson, 29: 3). 3. Krizin Maliyeti Resesyon ve etkilerini hafifletmeye yönelik eylemlerin mali etkileri 3 şekilde ortaya çıkarmaktadır (IMF Staff Position Paper, 29: 11-15). - Otomatik denkleştirme mekanizmaları: Burada etki kısa süreli olacaktır. Ekonomik koşulların tekrar iyileşmesiyle birlikte olumsuz etki ortadan kalkacaktır. - Konjonktürel etkinin ötesinde ortaya çıkan devletin kontrolünün olmadığı diğer durumlar (varlık fiyatları, finansal sektör kazançları ve menkul mal fiyatlarının düşmesi nedeniyle ortaya çıkan etkileri de içermektedir) Örneğin ev fiyatlarında %1 luk bir düşüşün, gelir yoluyla G-2 ülkelerinin GSYH nin %,2 si düzeyinde bir azalma yaratması beklenmektedir. Keza, finansal sektör kazançları için de aynı durum söz konusudur. Özellikle ABD ve Birleşik Krallık ta 2-27 dönemi için kurumlar vergisi kazançlarının 1/3 ü, finansal sektörden sağlanmıştır. Söz konusu ülkelerde finansal sektör kazançlarında meydana gelen düşüşün GSYH de %,2 düzeyinde olumsuz bir etki yaratması beklenmektedir. - Devletin takdir yetkisine bağlı mali teşvikler: G-2 ülkeleri, 29 yılında GSYH nin %2 ve 21 yılında ise %1,5 i tutarında mali teşvik önlemleri kabul etmişlerdir. Söz konusu teşvik paketlerinin bütçe açıklarına ve borç seviyelerine etkisi, önlemin niteliğine göre değişiklik arz etmektedir. 258 Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 29

H.SOYLU Mali Önlemlerin Tahmini Maliyeti (%, GSYH) 4,5 4 3,5 3 2,5 2 1,5 1,5 28 29 21 G-2 ABD Rusya G. Kore Çin Türkiye Şekil 6: Mali Önlemlerin Tahmini Maliyeti Kaynak: IMF Staff Position Paper, 29: 15. Önlemlerin niteliğine bakıldığında ise 3 özellik karşımıza çıkmaktadır (IMF Staff Position Paper, 29: 15): Geçici nitelikte olanlar: Takdir yetkisine bağlı teşviklerde belirli bir süre öngörülebilir. Bu tür bir önlemin bütçe açığına geçici bir nitelikte etkisi olsa da; borç seviyesine sürekli bir etkide bulunacaktır. Bazı harcama programlarında da tekrarlanması gereken maliyetler söz konusudur. Örneğin, yeni altyapı yatırımlarında ileride bakım maliyetleri ortaya çıkacaktır. Sürekli nitelikte olanlar: Bu tür önlemler, bütçe açığına sürekli ve borç seviyesine kümülatif nitelikte bir etkide bulunmaktadır. Bugüne kadar açıklanan gelir önlemleri sürekli niteliktedir. Otomatik denkleştirici nitelikte olanlar: Bu tür önlemler (örn, bazı yatırım harcamalarının öne alınması) gerek bütçe açığı gerekse borç seviyesine geçici nitelikte etkide bulunmaktadır. Ancak, bazı önlem paketleri bütünüyle uzun vadede etki yaratmayabilir. Örneğin, Birleşik Krallık ta uygulamaya başlanan KDV indirimleri, 21 yılından itibaren gelir arttırıcı önlemlerle telafi edilecektir. Bugüne kadar benimsenen mali teşvik paketlerinin 2/3 ü, özellikle artan altyapı yatırımları başta omak üzere harcama önlemlerinden oluşmaktadır (IMF Staff Position Paper, 29: 16). G-2 ülkelerinden 17 si, altyapı ve bu bağlamda çoğu kez ulaşım ağı alanında (Avustralya, Kanada, Fransa, Almanya, Kore, Suudi Arabistan başta olmak üzere) harcamalarını arttırmayı planlamaktadır. Bazı ülkeler ise, toplumda güç durumda bulunanları korumak amacına yönelik planlar açıklamıştır. Sözgelimi Türkiye de dahil Kanada, Rusya, Birleşik Krallık, ABD işsizlik tazminatı, Kore yoksullara nakit transferi, Avustralya ve Almanya çocuklara ve Avustralya ile Kanada ise emeklilere yardım desteği vermektedir. Öte yandan KOBİ leri (örn, Kore) ve orman ve inşaat (Kanada ve Almanya da enerji tasarruflu inşaat, bakım ve onarıma yönelik) ile savunma ve tarım (Rusya) Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 29 259

Global Krize Karşı Politika Önlemleri ve Türkiye gibi stratejik veya korunmaya muhtaç sektörleri desteklemeye yönelik adımlar da atılmıştır. Son olarak da, sağlık ve eğitimin kalitesini arttırma (Avustralya, Çin, Suudi Arabistan) veya çevre dostu teknolojileri kullanma (Çin, Almanya ve Birleşik Krallık) gibi daha uzun vadeli politika taleplerine yönelik teşvik önlemleri benimsemişlerdir. Gelir önlemleri ise daha çok gelir vergisi ve dolaylı vergilerde indirim yoluyla hanehalkını hedef almaktadır. Bu çerçevede, gelir vergisinde (Brezilya, Kanada, Almanya, Endonezya, Japonya, İspanya, Birleşik Krallık ve ABD) ve dolaylı vergilerde indirimlere gidilmiştir. Kurumlar Vergisinde indirimler ise, bu derece büyük olmasa da yaygın niteliktedir. Bu tür indirimler, ani indirimler (Kanada, Kore ve Rusya) şeklinde olabileceği gibi yatırım teşvikleri (Fransa ve Kore) veya koşulları daha uygun amortisman takvimi (Almanya, Rusya ve Birleşik Krallık) şeklinde de yapılabilmektedir. G-2 Harcama Önlemleri (28-21, % GSYH oranı),55%,88%,8%,12%,47%,3% Altyapı KOBİ Güvenlik ağları Konut Stratejik Sektörler Diğer Şekil 7: G-2 Harcama Önlemleri Bileşimi Kaynak: IMF Staff Position Paper, 29: 17. 26 Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 29

H.SOYLU G-2 Gelir Önlemleri (28-21, %, GSYH oranı),45%,64%,15% Gelir Vergisi Dolaylı Vergiler Kurumlar Vergisi Şekil 8: G-2 Gelir Önlemleri Bileşimi Kaynak: IMF Staff Position Paper, 29: 17. Küresel krizin küresel çözüm gerektirdiği yaklaşımından hareketle 2 Nisan 29 tarihinde toplanan G-2 zirvesinden de 3 önemli karar ortaya çıkmıştır (G2 Leaders Statement, 29): - Mali genişleme ile uzun vadeli mali sürdürülebilirlik arasında denge olacak şekilde ekonomik teşvik önlemlerinin gecikmeksizin uygulanması, - Küresel finansal piyasaların düzenlenmesi ve denetimini güçlendirmeye yönelik somut adımların atılması, - IMF nin gündeminin ve kaynakların güçlendirilmesi. AB de ise, Avrupa entegrasyonunun elli yılı aşan geçmişinden elde edilen kazanımlar, kriz ile yeniden teste tabi olmaktadır. Kazanımlardan önemli bir tanesi de AB de ticaret ve refah için önemli bir katalizör niteliğinde olan Avrupa Tek Pazarı dır. Onuncu yılını kutlayan Ekonomik ve Parasal Birlik (EPB) ise AB de makroekonomik istikrar için bir çıpa niteliğindedir. Kriz ile birlikte Tek Pazar, Tek Fiyat olgusunun getireceği birtakım maliyetler de ortaya çıkmaktadır: 1) Ekonomik şoklara karşı ayarlamaların yapılması: Para ve döviz kuru politikasının ulusal seviyedeki ekonomik ayarlamalar için artık bir araç olarak kullanılamaması söz konusudur. 2) Zaman ve aralıklarla yaşanan etkiler: Geçiş maliyetleri, bölgeler üzerindeki etkiler ve yakınsama durumu. AB de ortak para politikasının yanısıra bütçe politikaları ve makroekonomik politikalar ortak kaygı konusudur. Bu bağlamda, derin resesyon durumundan kaçınma amacına odaklanan teşvik paketleri, arka arkaya açıklanmaktadır. AB tarafından açıklanan ekonomik paketlerde önlem olarak 4 kategori dikkati çekmektedir: Sürekli/geçici vergi indirimleri ve transferler, Kamu yatırımları, İşgücü piyasası önlemleri, Sektöre özel önlemler. Aralık 28 döneminde Avrupa Konseyinin AB genelinde yaklaşık 2 milyar Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 29 261

Global Krize Karşı Politika Önlemleri ve Türkiye Avro ekonomi paketi üzerinde anlaşmaya vardığı görülmektedir. Miktarın 3 milyar Avro kısmı AB tarafından karşılanacak olup; kalan kısmın AB ülkeleri tarafından hangi oranda karşılanacağı belirsizdir. Paketin 29 yılında AB GSYH nin %1 i düzeyinde (126.6 milyar Avro) kullanılması beklenmektedir (Saha, Weızsäcker, 29: 2-4). 4. Türkiye de Durum Türkiye nin küresel kriz sürecinde pozisyonu, edindiği tecrübeler nedeniyle farklı olmuştur. Mali sektörde başgösteren krizin etkileri, ülkemizin 1994 ve 21 kriz tecrübeleri sonrasında uyguladığı reformlar sayesinde sadece reel sektörle sınırlı kalmıştır. Bununla birlikte, bankacılık sektörünün yurtdışından fonlama imkanlarının da azaldığını belirtmek gerekir. Kredi arzının azalması, diğer yandan yavaşlayan ekonomik aktiviteye bağlı olarak kredi talebindeki düşüş, 28 yılı son çeyreğinden itibaren kredi hacminde azalışa neden olmuştur. 1 Bu durumu temel ekonomik göstergelerle de ortaya koymak mümkündür. Ülke GSYH büyüme hızı, 28 yılı geneli için düşüş göstermiştir. 29 yılında ise ekonominin daralma göstereceği beklenmektedir. Büyüme Oranı (GSYH, %) 15 1 5 6,8 6,2 5,3 9,4 8,4 6,9 4,5 3,3 4,5-5 -1-15 1999 2 21 22 23 24 25 26 27 28 29- I.çeyrek -3,4-5,7 1,1 29 Hedef -13,8-3,6 21 211Hedef Hedef Şekil 9: Türkiye de Büyüme Oranları Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Haber Bültenleri, Katılım Öncesi Ekonomik Program (KEP) 28. Enflasyon oranlarına bakıldığında ise 28 yılının ikinci yarısından itibaren küresel düzeyde talep ve maliyette ortaya çıkan düşüş eğilimi, enflasyon oranlarına da yansımıştır. 29 yılı ikinci 3 aylık döneminde tüketici fiyatları yüzde,77 oranında artmış, yıllık tüketici enflasyonu ilk çeyreğe kıyasla 2,16 puan azalarak yüzde 5,73 seviyesine gerilemiştir. Bu dönemde, büyümede yavaşlama ve mali tedbirler kapsamında yapılan geçici vergi indirimlerinin etkileri görülmeye 1 TCMB, Finansal İstikrar Raporu, Mayıs 29, Sayı 8. 262 Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 29

H.SOYLU başlamıştır. Ayrıca, enerji fiyatlarında düşüş eğilimi gecikmeli olsa da etkilerini göstermektedir. Ortalama Enflasyon Oranları 8 6 62,7 71,6 4 2 13,3 5,73 1983-1994 1995-21 22-28 29- II.çeyrek Şekil 1: Türkiye de Enflasyon Oranı Ortalamaları Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, 29: 37. Öte yandan, ekonomik aktivitedeki daralmaya bağlı olarak vergi gelirlerinde azalma olurken, diğer taraftan iç talebi canlandırmak için alınan mali önlemler giderleri artırmaktadır. Bu nedenle bütçe açığı belirgin bir artış eğilimine girmiştir. Bütçe Açığı (GSYH'ye oran) -1 27 28 29* 21* -2-3 -2,1-2,7-4 -5-5,1-6 -5,9-7 Şekil 11: Bütçe Açığı Kaynak: TCMB Enflasyon Raporu (29-III). * Tahmin Öte yandan, küresel krizin kamu borcu üzerinde de etkili olması beklenmektedir. IMF tahminlerine göre, Türkiye de brüt kamu borcu stokunun GSYH ye oranının 29 yılında %47,2; 21 yılında ise %5,4 düzeyinde olması öngörülmektedir. Ülkemizde, enerji fiyatlarındaki düşüş ile iç ve dış talepteki yavaşlamaya bağlı olarak ithalatın ihracattan daha hızlı azalması sonucu cari açık belirgin ölçüde Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 29 263

Global Krize Karşı Politika Önlemleri ve Türkiye daralmıştır. Cari açığın kısa vadede aşağıyönlü eğilimini sürdürmesi beklenmektedir. Cari İşlemler Açığı (GSYH'ye oran) 7 6 5 4 3,7 4,6 6,1 5,9 5,6 3 2,5 2 1,3 22 23 24 25 26 27 28 Şekil 12: Cari İşlemler Açığı Kaynak: TCMB Enflasyon Raporu (29-III). Bununla birlikte, son dönemde küresel risk algılamalarında gözlenen olumlu gelişmeler bulunmaktadır. Para politikası faiz oranlarındaki indirimlerin yurt içi piyasa faizlerine yansıması sonucunda kredilerde de toparlanma olması beklenmektedir. Krizin ülkemize yansımalarını sınırlandırma ve iç talebi canlandırma amacıyla para politikası ve maliye politikası devreye girmiştir. Uygulamaya konan tedbirler 4 başlıkta toplanabilir (Hazine Müsteşarlığı, 29: 4-19): 1. Likidite destekleri, 2. Vergi ve prim destekleri, 3. Üretim ve ihracata yönelik kredi ve garanti destekleri, 4. Finansman destekleri. Ayrıca, Haziran 29 döneminde yeni teşvik sistemi açıklanmıştır. Yeni sistem, 3 unsurdan oluşmaktadır: -Büyük proje yatırımları, -Bölgesel ve sektörel teşvik sistemi, -Genel teşvik sistemi. Büyük proje yatırımları için 12 sektör (başta kara taşıtı, tekstil, konfeksiyon, madencilik, ilaç, kimya, makine, elektronik, taşımacılık sektörü olmak üzere) belirlenmiştir. Bölgesel ve sektörel teşvik sisteminde ise, ağırlıklı olarak Doğu ve Güneydoğu bölgeleri olmak üzere, 81 ilin tamamının yeni teşvik sisteminden yararlanması öngörülmektedir. Yeni teşviklerin 21 sonuna kadarki 1.5 yıllık maliyetinin 1.8 milyar TL olması beklenmektedir. Buna ilaveten, yeni teşvik sistemiyle birlikte açıklanan istihdama yönelik paketle de yaklaşık 5 bin kişiye mesleki uygulamalı ve girişimcilik eğitimi veya doğrudan 264 Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 29

H.SOYLU istihdam imkanının sağlanması hedeflenmektedir. İstihdam paketinin 1.5 yıllık maliyetinin ise 1.3 milyar TL olması öngörülmektedir. Sonuç Finansal piyasalarda yaşanan krizin etkisiyle küresel ekonominin resesyon sürecine girmesi, gerek ulusal gerekse uluslararası ölçekte makroekonomik politikaların devreye girmesini sağlamıştır. Krizin ilk olarak finans piyasalarında başlaması, para politikasını gündeme getirmiş; ancak hızlı faiz indirimleri ekonominin tekrar canlanmasına yetmemiştir. Böylece para politikasının yanısıra maliye politikası da gündeme gelmiştir. Finansal kriz çıkmadan önce mali teşvikler ekonomistler arasında popülerliğini yitirmiş durumdaydı. Özellikle, makroekonomik politikanın ikiz hedefleri (bir yandan ekonomik büyüme ve diğer yandan enflasyon ve işsizlikle mücadele) söz konusu olduğunda mali politika, para politikası gibi diğer araçlara göre prestij kaybetmişti. Benimsenen yaklaşım, finansal piyasaların riski fiyatlandırabileceği ve krediyi etkili bir şekilde tahsis edebileceği yönündeydi. Merkez Bankaları ise, sadece faiz oranı enstrümanlarını ayarlamak zorunda ve diğer tüm piyasalar, otomatik olarak kendilerini düzeltmekteydi. Kriz, merkez bankalarını sadece enstrümanlarını değil; hedeflerini de gözden geçirmelerini sağlaması için tartışmalar başlatmıştır. Bugün para politikasının tekrar toparlanma için diğer politikalarla desteklenmesi gereği ortaya çıkmıştır. Öte yandan, ardı ardına gelen mali önlemler, finansal sistemi kurtarma ve benzer büyüklükteki ekonomik paket ile hükümet harcamalarını ciddi bir düzeye getirmiştir. Mali genişleme ile uzun vadeli mali sürdürülebilirlik arasında dengenin sağlanmasına dikkat edilmesi gereği vurgulanmaktadır. Bu nedenle, mali teşvik paketlerinin gecikmeksizin uygulanması istenmektedir. Bu bağlamda G-2 ülkelerinde bugüne kadar benimsenen mali teşvik paketlerine bakıldığında büyük bir bölüm, özellikle artan altyapı yatırımları başta olmak üzere harcama önlemlerinden oluşmaktadır. Önlemlerin niteliğine bakıldığında da geçici, sürekli ve otomatik denkleştirici nitelikte önlemlerin olduğu görülmektedir. AB ye bakıldığında ise konjonktürel koşulları dikkate alındığı gözlenmektedir. Açıklanan ekonomik paketlerde, sürekli/geçici vergi indirimleri ve transferleri, kamu yatırımları, işgücü piyasası önlemleri ve sektöre özel önlemler önemli pay almaktadır. Türkiye de de krizin etkilerini hafifletmeye yönelik gerek para politikası gerekse maliye politikası önlemleri devreye girmiştir. Getirilen yeni teşvik sistemi ile büyük proje yatırımları, bölgesel ve sektörel teşvik ile genel teşvik önlemleri uygulamaya konmuştur. Konu, G-2 Zirvesi gibi pek çok uluslararası platformda da ele alınmaya devam etmektedir. Alınan önlemlerle küresel ekonominin yeniden toparlanma süreci pek çok kesim tarafından dikkatle izlenmektedir. Kaynakça Congdon, T. (29), On the Effectiveness of Fiscal Policy as an Instrument of Macroeconomic Policy, Institute of Economic Affairs, 29-1(3), 77-79. Dayton-Johnson J. (29), Is fiscal policy back? An Emerging Markets Perspective, OECD Observer, 27/271. Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 29 265

Global Krize Karşı Politika Önlemleri ve Türkiye http://www.oecdobserver.org/news/fullstory.php/aid/2781/ Earle, T.C. (29), Trust, Confidence, and the 28 Global Financial Crisis, Risk Analysis, 29(6), 785-792. Ghosh, Atish R., Marcos Chamon, Christopher Crowe, Jun I. Kim, ve Jonathan D. Ostry (29), Coping with the Crisis: Policy Options for Emerging Market Countries, IMF Staff Position Note SPN/9/8. G2, Leaders Statement (29), The Global Plan for Recovery and Reform, 2 April, London http://www.g2.org/documents/fin_deps_fin_reg_annex_249_1615_final.pdf Hazine Müsteşarlığı (29), Küresel Mali Krize Karşı Politika Tedbirleri, Basın Duyurusu, 22 Mayıs, Ankara. http://www.hazine.gov.tr/doc/guncel/politika_tedbirleri.pdf Hazine Müsteşarlığı (29), Türkiye Ekonomisi, Basın Duyurusu, 7 Temmuz. http://www.hazine.gov.tr/irj/go/km/docs/documents/treasury%2web/statist ics/economic%2indicators/egosterge/sunumlar/ekonomi_sunumu_tr.pdf IMF Staff Position Paper (29), Fiscal Implications of the Global Economic and Financial Crisis, the Fiscal Affairs Department, SPN/9/13. IMF (29), World Economic Outlook: Crisis and Recovery, Washington DC. Ingves, S. (29), The monetary policy landscape in a financial crisis Speech at the Swedish Economics Association, Stockholm. Kose, A. (29), Global Financial Crisis and Emerging Markets, International Monetary Fund Presentation at the TUSİAD High Advisory Council Research Department Meeting. Lipsky, J. (28), The Global Economy and Financial Crisis, Speech at the UCLA Economic Forecasting Conference. Marco, B. (26), Will the New Stability and Growth Pact Succeed? An Economic and Political Perspective, European Commission (EC) Economic Papers. http://ec.europa.eu/economy_finance/publications/economic_papers/26/ecp241en. pdf Roach, S., (29), Whither Capitalism?, Journal of Applied Corporate Finance, 21 (1), pp 24-27. Sadeh, Tal, Jones, Erik and Verdun, Amy (27) 'Legitimacy and efficiency: Revitalizing EMU ahead of enlargement', Review of International Political Economy, 14(5), 739 745 Saha, D. ve Weızsäcker, JV (29), EU Stimulus Packages: Estimating the size of the European stimulus packages for 29: an update, Bruegel Policy Contribution. Srinivasan, K. (29), Lessons From the Crisis, Global Economic Prospects, and Policy Challenges, Presentation at IFMR. The Economist (29), The monetary-policy Maze, Washington DC. (http://www.economist.com/displaystory.cfm?story_id=13527329) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (29), Finansal İstikrar Raporu, Basın Duyurusu, Mayıs, Ankara (http://www.tcmb.gov.tr/) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (29), Enflasyon Raporu, Basın Duyurusu, Mayıs, Ankara. (http://www.tcmb.gov.tr/) 266 Maliye Dergisi Sayı 157 Temmuz-Aralık 29