DERS NOTU : EĞİTİM SOSYOLOJİSİNDE ÇATIŞMACI YAKLAŞIMLAR



Benzer belgeler
SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

SOSYAL TABAKALAŞMA SOSYAL TABAKALAŞMA Taylan DÖRTYOL Akdeniz Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Pazarlama Bölümü

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

ÇAĞDAŞ SİYASET DÜŞÜNCESİ (SBK204)

Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Doktora Programı Ders İçerikleri

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

Editörler Prof.Dr. Mimar Türkkahraman & Yrd.Doç.Dr.Esra Köten SİYASET SOSYOLOJİSİ

TOPLUMSAL TABAKALAŞMA ve HAREKETLİLİK

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

Kitap Eleştirisi Üretken Emek, Üretken Olmayan Emek ve İşçi Sınıfı:Poulantzas Kitabı 1 Üzerine Düşünceler

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK

EĞİTİMİN İŞLEVLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

Bilgi Toplumunda Sürekli Eğitim ve Yenilikçi Eğitimci Eğitimi

EŞİTSİZ EĞİTİM VE TOPLUMSAL İŞBÖLÜMÜNÜN YENİDEN ÜRETİMİ*

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

İKTİSAT YÜKSEK LİSANS PROGRAM BİLGİLERİ

İ Ç İ N D E K İ L E R

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre

SİYASETİN BAĞIMLILIĞI VE GÖRECE ÖZERKLİĞİ

1 SOSYOLOJİNİN DÜNYADA VE TÜRKİYE DE GELİŞİMİ

SİYASET SOSYOLOJİSİ (SBK307)

Medya ve Siyaset (KAM 429) Ders Detayları

Türk Dili II (TURK 102) Ders Detayları

Bürokrasi ve Türkiye Bürokrasisi (KAM 302) Ders Detayları

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Toplumsal Hareketler (KAM 418) Ders Detayları

Anayasa Hukuku (KAM 201) Ders Detayları

ÜNİTE:1. Sanayi Sonrası Toplum: Daniel Bell ÜNİTE:2. Alain Touraine: Modernlik ve Demokrasi ÜNİTE:3. Postmodern Sosyal Teori ÜNİTE:4

Siyaset Sosyolojisi Araştırma Konusu Nedir Siyaset Nedir Siyasi Olan Devlet Nedir Devlet türleri Devletsiz siyaset olur mu

Kamu Politikası (KAM 402) Ders Detayları

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

2. Hafta: Klasik Sosyolojide Endüstri Toplumu Düşüncesi

Çağdaş Siyaset Kuramları (KAM 401) Ders Detayları

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

ÜNİTE:1. Toplumsal Yapıyı Açıklayan Kavram ve Kuramlar ÜNİTE:2. Türkiye de Kültür ve Kültürel Değişim ÜNİTE:3

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

Küreselleşme ve Demokrasi (KAM 421) Ders Detayları

Uluslararası Siyasi İktisat (IR211) Ders Detayları

DERS PROFİLİ. İktisadi Düşünce Tarihi ECO419 Güz Yrd. Doç. Dr. Serhat Koloğlugil

Siyasal Partiler ve Seçim Sistemleri (KAM 314) Ders Detayları

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM SOSYOLOJİYE GİRİŞ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

AKTIF (ETKİN) ÖĞRENME

Siyaset Psikolojisi (KAM 318) Ders Detayları

Siyaset Bilimine Giriş II (KAM 102) Ders Detayları

ODTÜ G.V. ÖZEL LĠSESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ZÜMRESĠ Eğitim-Öğretim Yılı. Ders Adı : Siyaset ÇalıĢma Yaprağı 13 SĠYASET

Temel Kavramlar. Toplum, Toplumsal Yapı, Kurumlar, Sosyalleşme Toplumsal Değişme, Tabakalaşma, Sınıf ve Statü, Toplumsal Hareketlilik

4 -Ortak normlar paylasan ve ortak amaçlar doğrultusunda birbirleriyle iletişim içinde büyüyen bireyler topluluğu? Cevap: Grup

TOPLUMSAL YAPI: TOPLUMSAL KURUMLAR, GRUPLAR VE TOPLUMSAL DEĞİŞME

Editörler Prof.Dr. Ahmet Onay / Prof.Dr. Nazmi Avcı DİN SOSYOLOJİSİ

Sosyal Etki Teorisi. Sunan: M.Benan YAZICIOĞLU Sunum Tarihi:

Karl Heinrich MARX Doç. Dr. Yasemin Esen

Sosyal Psikolojiye Giriş (PSY 201) Ders Detayları

Siyaset Sosyolojisi (KAM 305) Ders Detayları

Editörler Prof. Dr. Nazmi Avcı - Prof. Dr. Yaşar Erjem EĞİTİM SOSYOLOJİSİ

Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri

E-Devlet ve Uygulamaları (KAM 411) Ders Detayları

Sosyal Bilimlerde İstatistik ve Araştırma Yöntemleri II (KAM 210) Ders Detayları

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

İşgücü Piyasasında Gelişmeler: Döneminde Kadınlar ve Erkeklerin İstihdamı ve İşsizliği Ne Yönde Değişti? 1

Türk Yönetim Tarihi (KAM 315) Ders Detayları

Uluslararası Ekonomi Politik (IR502) Ders Detayları

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi S.B.E. İktisat anabilim Dalı İktisat Programı 7. Düzey (Yüksek Lisans Eğitimi) Yeterlilikleri

10/22/2015. Kültürün Tanımı. Kültürel Ürünler, Kurallar ve Davranışları. Kültürün Tanımı

İdare Hukuku (KAM 306) Ders Detayları

PROJE YAPIM VE YÖNETİMİ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ ŞEYMA GÜLDOĞAN

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

1. Belli bir toplumun belli bir döneminde, bireysel ve toplumsal davranış kurallarını belirleyen ve inceleyen bilim tanımı aşağıdakilerden hangisine

21. YÜZYIL BECERİLERİ

BAYRAM DALKILIÇ, HÜSAMETTİN ERDEM,

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Demokrasi Teorisi (KAM 311) Ders Detayları

İKTİSADÎ DÜŞÜNCENİN EVRİMİ (Başlangıcından Neoklasiklere) (İktisada Giriş I dersi için yardımcı kısa notlar)

TÜRKİYE NİN TOPLUMSAL YAPISI

Oyun Teorisi (KAM 425) Ders Detayları

CAL 2302 ENDÜSTRİ SOSYOLOJİSİ. 9. Hafta: Post-Endüstriyel Toplumlarda Emek

MENTAL ARİTMETİK, PARİTMETİK VE SOROBON EĞİTİM /KURS ÖNERİ FORMU

BACIM - Ağırlıklı olarak Türkiye kökenli göçmen kadınlar için buluşma ve danışmanlık merkezi

Uygarlık Tarihi (HIST 201) Ders Detayları

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ MESLEK YÜKSEK OKULU SOSYAL HİZMETLER PROGRAMI 1. SINIF BAHAR DÖNEMİ DERS İZLENCESİ

Bülent Ecevit Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü

Yrd.Doç.Dr. Aytekin ERDEM Namık Kemal Üniversitesi Meslek Yüksekokulu

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MEDYA ÇALIŞMALARI DOKTORA PROGRAMI

BÜRO YÖNETİMİ ve YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI PROGRAMI - TÜRKİYE YÜKSEKÖĞRETİM YETERLİLİKLER ÇERÇEVESİ İLE PROGRAM YETERLİLİKLERİ İLİŞKİSİ

EĞİTİMİN SOSYAL TEMELLERİ TEMEL KAVRAMLAR. Doç. Dr. Adnan BOYACI

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

Uygarlık Tarihi (HIST 201) Ders Detayları

Sosyal Bilimlerde İstatistik ve Araştırma Yöntemleri I (KAM 209) Ders Detayları

İktisat Tarihi I. 27 Ekim 2017

SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Sosyolojiye Giriş I SSG

Transkript:

DERS NOTU : EĞİTİM SOSYOLOJİSİNDE ÇATIŞMACI YAKLAŞIMLAR Çatışmacı kuramcılar, öncelikli olarak, işlevselcilerin eğitimin ideolojik ve siyasi olarak tarafsız olduğu; ve her çocuğun kişisel becerileri doğrultusunda yükselebileceği en üst noktaya ulaşabilmesini sağlayan meritrokratik bir düzenin geçerli olduğuna dair kabullerine karşı çıkarlar. Çatışmacılara göre, bir toplumdaki eşitsizlikler, kişilerin bireysel niteliklerinden ziyade, toplum içerisindeki sosyal konumlarından kaynaklanmaktadır. Başka bir ifadeyle, sorun kişisel bir beceri ya da beceriksizlik sorunu değil, toplumsal yapıyla ilişkili bir sistem sorunudur. Dolayısıyla, eşitsiz bir toplumsal yapılanma içerisinde, eğitim de, zaten çeşitli kaynaklara erişim imkânları açısından diğer gruplara göre daha avantajlı olan grupların bu ayrıcalıklı konumunu güçlendirmekten; öte yandan, dezavantajlı grupların bu ikincil konumlarını sürdürmelerinden başka bir işe yaramamaktadır. Bilindiği üzere, farklı sosyolojik yaklaşımlardan biri olan çatışmacı teoriler de, öne çıkardıkları hususlar ya da çeşitli toplumsal ilişkilere getirdikleri ayrıntılı açıklamalar açısından, kendi aralarında farklı kollara ayrılmaktadırlar. Bunlar, odaklandıkları hususlar itibarıyla, eğitim konusuna dair de farklı açıklamalar getirmişlerdir. Çatışmacı teorilerin en köklü olanlarından Marksist teoriler, temel olarak, eğitim meselesine kapitalizm, ekonomi ve sınıfsal eşitsizlikler bağlamında yaklaşırken; daha yakın zamanlarda ortaya konulan çalışmalarda, bu boyutların yanı sıra eğitim alanındaki eşitsizliklerle, cinsiyet, ırk, etnisite ve din gibi toplumsal kurum ve kategoriler arasındaki ilişkiler üzerinde de durulmaya başlanmıştır. Çatışmacı teorilerin temelleri, Karl Marx ve Max Weber in çalışmaları üzerinde geliştirilmiştir. Dolayısıyla, öncelikli olarak, bu iki klasik teorisyenin genel teorileri içerisinde eğitime nasıl bir yer verdiklerine bakılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. A.) KARL MARX Karl Marx, bilindiği üzere, çalışmalarında öncelikli olarak, Fransız Devrimi ve Sanayi Devrimi nin Avrupa da toplumsal yapıda yarattığı büyük değişimin sonucu olarak, ortaya çıkan işçi sınıfı ve onların olumsuz yaşam şartları ve sosyal koşulları üzerinde durmaktadır. Teorik açıklamalarını hatırlayacak olursak, özetle, modern Batı toplumunun üretim biçimini oluşturan kapitalizmin, üretim kaynakların mülkiyeti açısından sahip olanlar (zenginler), ve yoksun olanlar (yoksullar) olarak iki temel grubu ortaya çıkardığı; ve bu kaynakların eşitsiz dağılımı dolayısıyla, iki grup arasında sürekli bir mücadelenin geliştiği tespitinde bulunur. Ona göre, bu mücadeleyi sürekli kılan, toplumsal yapı içerisindeki konumları dolayısıyla, zenginlerin, onun ifadesiyle burjuvazinin, iktisadi kaynakları denetimleri altında tutmaları ve böylece gücü, zenginliği, üretim araçlarını, diğerleri üzerinde belli bir etkiyi, ve çeşitli ayrıcalıkları ki bunun içerinde en kaliteli okullara giderek, en iyi eğitimi alabilme imkanı da bulunmaktadır- tüm bu nitelikleri ellerinde bulundurmaktadırlar. 1

Buna karşın, yoksullar, onun deyişiyle, proletarya ise, yaşamlarını daha iyi koşullarda sürdürebilmek için, iktisadi zenginlikten kendilerine uygun görülen paydan daha fazlasını edinebilmek için sürekli bir mücadele vermektedirler. Marx a göre, zenginler, toplumsal yapıdaki bu eşitsizlikleri sürdürmek, ve işçilerin kendilerine karşı verdiği mücadeleyi dizginleyebilmek için genellikle çeşitli baskı araçlarının gücünden yararlanmaktadır. Ancak, bunun yanı sıra, geniş kitlelerin ne düşüneceklerini kontrol etmeyi sağlayan ideolojinin gücünden de yararlanmaktadırlar. İşte Marx a göre, eğitimin ve okulların kapitalist sistem içerisindeki rolleri burada devreye girmektedir: Ona göre, okullar, öğrencilere genel olarak, tam da zenginlerin çıkarlarına uygun gelen bir eğitim vererek, onlara adeta yanlış bir bilinç (false consciousness) aşılamaktadır. Okullarda gençlere belletilen bu ideoloji, onlara, aslında kişisel yeteneklere dayalı olan meritrokratik bir sistemin geçerli olduğunu, dolayısıyla yükselmek ve zengin olabilmek için aslında herkesin eşit bir şansa sahip olduğunu öğretmektedir. Şayet, birileri zengin olmuşsa bunu kişisel beceri ve çabalarıyla başarırken; yoksul kalanlar ise, suçu kendi beceriksizlikleri, zaafları, ve tembelliklerinde aramalıdırlar. Böylece, böyle bir ideolojiyi benimseyen gençler, aşağı pozisyonlarından dolayı, nüfusun zengin kesimlerini suçlamaktan vazgeçecek; onun yerine, bu yapıyı ve dolayısıyla bundan sonraki kaderlerini kabul ederek, yaşamlarına devam etme yolunu seçeceklerdir. Karl Marx ın eğitim konusundaki görüşleri, kendisini izleyen kimi teorisyenler tarafından geliştirilerek, günümüzde eğitimin toplumsal yaşamdaki rolü konusunda yeni açılımlar üretilmiştir. Bunlar arasında önde gelen isimler, Louis Althusser, Nicos Poulantzas, Samuel Bowles ve Herbert Gintis i, Paul Willis, ve daha birçoklarını saymak mümkündür. Bu teorik yaklaşımları, kapitalist yapı içerisinde yarattığı sonuçlar ve tepkiler açısından, temel olarak, yeniden-üretim (reproduction) ve direnişçilik (resistance) başlıkları altında değerlendirmek mümkündür. a.) SINIFLARIN YENİDEN ÜRETİMİNİ SAĞLAYAN BİR ARAÇ OLARAK EĞİTİM 1. LOUIS ALTHUSSER Althusser, Marx ın temellerini attığı ve burjuvazinin kapitalist yapı içerisindeki baskın konumunu sürdürmek amacıyla yararlandığı devlet gücünün, bir yönüyle baskıya, diğer yönüyle ideolojik manipülasyona (güdümleme) yani rızaya/iknaya dayandığına dair teorisini geliştirmiştir. Buna göre, kapitalist sistemde devlet aygıtlarını, baskıya (zora) ya da iknaya dayalı olarak yüklendikleri işlevler açısından ikiye ayırmak mümkündür. Bunlardan devletin baskı aygıtları, hükümet, ordu, polis, mahkeme ve hapishanelerden oluşurken; devletin ideolojik aygıtları ise, din, aile, hukuk, siyasa, sendika, kitle iletişim araçları, ve çeşitli kültürel kurumlardan meydana gelmektedir. Devletin baskı aygıtı olarak sayılanlar, temelde, burjuvazinin gücünü zora/baskıya/cezalandırmaya dönük olarak kullanırken; eğitimin de bir uzvunu oluşturduğu devletin ideolojik aygıtları ise, genellikle, bu gücü vatandaşların sistemin devamlılığı ve meşruiyeti hususunda ideolojik olarak ikna edilmelerine dayanmaktadır. Althusser e göre, devlet, değişik durum ve zamanlarda, her iki kategorideki araçlarından yararlanabilmektedir. 2

Bu kapsamda, Althusser e göre, eğitim, kapitalist yapının ve burjuvazinin iktidarının sürdürülebilmesi bağlamında, çok önemli bir ideolojik işleve sahiptir. Ortaçağ toplumunda bu işlev temel olarak kilise tarafından yerine getirilirken; bugün artık eğitim kurumları bu alanda temel bir rol oynamaktadırlar. Bu anlamda, okulun temel görevi, kapitalist üretim ve yani sınıf ilişkilerinin yeniden-üretimidir. Buna göre, okul, bilhassa alt sınıftan öğrencilere, hem daha ziyade yönetici ideolojiye boyun eğmelerini sağlayacak teknik beceriler; hem de sınıfsal pozisyonlarını içselleştirmelerini sağlayacak ahlaki ve toplumsal kuralları öğretir. Althusser, bu yapıyı şu şekilde anlatmaktadır: Okul, tüm toplumsal sınıfların çocuklarını anaokulundan başlayarak alır, ve yeni veya eski yöntemlerle, yıllar boyunca, çocuğun etkilere en açık olduğu çağda, devletin ideolojik aygıtlarından bir olan aile, ve bir diğeri olan okullar arasında sıkışmış olduğu yıllar boyunca, egemen ideolojiyle kaplanmış becerileri (Fransızca, hesap, doğa tarihi, bilimler, edebiyat) ya da sadece katıksız egemen ideolojiyi (ahlak, felsefe, yurttaşlık eğitimi) tekrarlaya tekrarlaya çocukların kafasına yerleştirir. On altıncı yıla doğru bir yerde, dev bir çocuk kitlesi üretimin içine düşer: Bunlar, işçiler ve küçük köylülerdir. Öğrenim görebilecek gençliğin bir başka bölümü yoluna devam eder: Ve zar zor kısa bir yol daha aldıktan sonra bir kıyıya yıkılır ve küçük ve orta teknisyenler, beyaz yakalı işçiler, küçük ve orta devlet memurları, her türlü küçük burjuva tabakaları oluşur. Son bir bölüm ise zirveye ulaşır, ya aydınlara özgü yarı-işsizliğe düşmek, ya da kolektif emekçilerin aydınları dışında, sömürü görevlileri (kapitalistler, işletmeciler), baskı görevlileri (askerler, polisler, siyaset adamları, yöneticiler, vb.) ve profesyonel ideologlar (çoğu inanmış laik kimselerden her türlü papaz) sağlamak üzere işlev görür. Marksist kuramda üst yapı kurumlarından sadece birini oluşturan devlet, Althusser e göre, tüm yapıyı kapsayacak biçimde devleştirilmekte, eğitim de, din, aile, vb. ile birlikte, bu yapının parçalarından birini oluşturmaktadır. 2. NICOS POULANTZAS Benzer görüşleri, Marx ın takipçilerinden olan Poulantzas da ileri sürmüş, ama Althusser in devlete, eğitime ve ideolojik yapıya yaptığı vurguyu abartılı bulmuştur. Poulantzas a göre, toplumsal ilişkileri ve kurumları belirleyici olan altyapı yani üretim ilişkileri olmasına rağmen; Althusser in açıklamalarında, üstyapı kurumlarından sadece biri olan devlet, neredeyse altyapıyı ve sınıfsal ilişkileri belirleyen bir konuma yükselmiştir. Ona göre, toplumda temel birim ekonomidir. Diğer üstyapı kurumları, kısmi bir özerkliğe sahip olmalarına rağmen, son tahlilde altyapı tarafından belirlenirler. Üstyapı kurumlarının ekonomik altyapıyla ilişkili olarak nesnel işlevleri vardır. Bu işlevler, yönlendirme ve baskı, yeniden üretim ya da meşrulaştırmadır. Eğitim açısından öğretmen, sistemin toplumsal üretim ilişkilerini yeniden üretme 3

ve meşrulaştırma için görmesine dayalı olarak öğretim yapar. Bu bağlamda, okulu, devletin aygıtlarından biri olarak kabul etmek doğrudur. Ancak, yine de, okulun sınıfsal bölünmeleri yarattığını iddia etmek, üstyapı kurumlarına hak ettiklerinden fazla değer biçmek olur. Okul, olsa olsa, mevcut olan sınıfsal bölünmelerin yeniden üretimine katkıda bulunan kurumlardan biridir. Okul gibi, diğer devlet aygıtlarını belirleyen de esas olarak üretim ilişkileridir. Aygıtları kumanda eden de sınıf savaşımıdır. Dolayısıyla, Poulantzas ın kendi ifadesiyle, devletin ideolojik aygıtlarının, ve bunlardan biri olan okulun, toplumsal görevlerin yeniden üretiminde, onların biçimlendirilmesinde ve dağıtımlarında kesin ve özel bir yeri varsa da, bu işler yeniden-üretimin asıl belirleyici yönüyle, yani yerlerin, mevkilerin yeniden üretimi ile sınırlandırılmıştır. 3. RALPH MILIBAND Marksist ekol içerisinde yazılar yazan Miliband ise, okulların var olan toplumsal ve ekonomik düzeni sürdürmeyi üç biçimde gerçekleştirdiğini iddia etmiştir: Buna göre, okullar ilk olarak, işçi sınıfı kökenli çocukların çoğunluğuna yönelik sınıfsal konumlarını onaylayıcı bir rolü yerine getirir. Alt sınıflardan gelen çoğu çocuk, başarısızlıklarının nedenini kendi yetersizliklerinde bulmayı öğrenirler. İkinci olarak, eğitim, öğrencilere orta sınıf değerlerini aktarır. Böylece, okullar, işçi sınıfı kökenli çocuklara yabancı bir kültür, değerler ve dil yüklemiş olur. Üçüncü olarak, eğitim, toplumdaki egemen güçlerin onayladığı temel değerleri aktarır. Bu bağlamda, ilk ve orta öğretim kurumları olduğu gibi, üniversiteler de bu meşrulaştırma sürecine katılmaktadırlar. Üniversiteler, büyük ölçüde devletin ve iş dünyasının baskıları sonucunda uyumcu bir düşünce biçimine yönelik bir teşvik içine girerler. 4. SAMUEL BOWLES ve HERBERT GINTIS Marksist çatışmacı paradigma içerisinde yer alan diğer iki eğitimci, Bowles ve Gintis dir. Bu alanda hatırı sayılır bir yere sahip çalışmaları olan Schooling in Capitalist America (Kapitalist Amerika da Okullar) da ve sonraki çalışmalarında geliştirdikleri argümanlar şu şekildedir: Onlara göre, tüm okul sistemi öğrencileri uyumlu ve etkin bir işgücü oluşturacak biçimde baskı altına almakla birlikte; değişik okullar bu görevi başka biçimde yerine getirmektedir. Zira, farklı sınıfsal pozisyonları karşılayabilmek için, farklı sınıflara verilecek eğitimin de ayırıcı bir niteliğinin olması gerekmektedir. O halde, eğitim sisteminin işlevini sınıfsal farklılıklardan bağımsız biçimde incelemek olanaklı değildir. Okullar, kapitalist düzenin çıkarlarına hizmet eder ve baskıcı bir kapitalist toplumda gereken değerleri ve kişilik özelliklerini yeniden üretir. Ancak, genel olarak bakıldığında, verilen eğitimin, kapitalist 4

sistem içerisindeki farklı sınıflara göre değişik içerikte yapılandığı görülmektedir. Örneğin, işçi olacak bir öğrenciye aktarılacak değer ve beceriler, üretim ve işletme yöneticisi olacak olan öğrencilere aktarılmaz. Kol işçisi olacak olan öğrencilere işinde dakik olma, emirleri yerine getirebilme becerisi ve üstlerine saygı gösterme öğretilirken; yönetici olarak iş yaşamında yer alacak öğrencilere ise, işinde esnek olma, sorunları çözme yeteneği ve değişime açık olma ile yeniliğe yönelik elverişli tutumlar aşılanır. O halde, mezunları çoğunlukla düşük statülü meslek ve işlere girecek okullar, örneğin meslek ve teknik liseler, kurallara uyma ve kurulu otoriteye boyun eğmeyi öğretirken; öğrencilerin seçkin konum ve meslekler için hazırlandığı okullarda, örneğin yüksek puanlı okullar, üniversiteler, özel okullar, öğrenciler bağımsız iş yapabilme kapasitesini geliştirme, seçenekler arasından zekice seçimler yapabilme ve normları içselleştirebilme becerilerini geliştirmeye çalışılır. Bu farklılıklar, müfredatta olduğu kadar, okulların toplumsal örgütlenmesinde de görülür. Alt sınıf kökenli öğrencilerin gittiği okullarda daha sık ödev verilir. Bu ödevleri nasıl yapacaklarına ilişkin daha az seçim hakkı tanınır ve daha fazla öğretmen desteği sağlanırken; üst sınıf kökenli öğrencilerin okuduğu okullarda daha açık ve esnek bir eğitsel ortam bulunur. Bu tür farklılıklar, hem farklı sınıfsal değerleri, hem de yüksek ve düşük statülü mesleklerde iyi bir performans için gereken farklı kişilik türlerini yansıtırlar. Sonuç olarak, Bowles ve Gintis e göre, eğitim sistemi, kapitalist yapı içerisinde var olan sınıfsal yapının yeniden üretiminde iki temel işlev görür: İlk olarak, okullar, ekonomik başarının asıl olarak yeteneğe ve uygun becerilere bağlı olduğu inancını güçlendirerek, sınıfsal yapıyı ve eşitsizliği haklılaştırır ya da meşrulaştırır. İkinci olarak ise, okullar, gençleri, kapitalist ekonomi için elverişli olan kapasiteleri, nitelikleri, fikir ve inançları oluşturarak, sınıf egemenliğine ve yabancılaşmış işgücüne dayalı dünyadaki yerlerine yönelik olarak hazırlar. Bowles ve Gintis, işlevselci teorisyenlerin iddialarının aksine, meritrokrasinin geçerli olduğunu reddederler. Onlara göre okullar, seçimin meritrokratik olduğu konusunda ikna için işler. Bu ikna, herkesin kendi sınıfsal konumuna layık olduğu savının benimsetilmesine yöneliktir. Seçimin adil biçimde yapıldığı savı da, güya yetenek ve zeka temellerinde gerçekleştirilir. Nesnel ölçütler olarak dikkate sunulan IQ testleri de bu işleve hizmet eder. Fakat bu ölçütler, okula ve okul sonrası yaşamdaki başarının büyük ölçüde toplumsal sınıfla bağlantılı olduğu gerçeğini gizler. Bowles ve Gintis e göre eğitimdeki bu eşitsiz yapı, reformlarla değil, ancak iktidarın ve üretim araçlarının mülkiyetinin dağılımında yapılacak bir devrimle aşılabilir. 5

b.) İŞÇİ SINIFI GENÇLERİNİN TOPLUMSAL DİRENİŞİNİN ARACI OLARAK EĞİTİM 5. PAUL WILLIS Genel olarak, yukarıda ifade edilen Marksist teorilere getirilen eleştirilerin başında, bunların, gençleri, kendilerine verilen eğitimi kayıtsız şartsız kabul eden kitleler olarak görmeleri ve herhangi bir yaratıcılık, karşı çıkış, bağımsız tepki ya da farklılaşmayı öngörmemeleri gelmektedir. Bu teorilere göre, devletin eğitim aracılığıyla bilhassa işçi sınıfından çocuklara uyguladığı baskıcı ve manipülatif eğitim sonucunda, çocukların aynı tornadan çıkmış kalıp-insanlara dönüşmekten başka seçeneği yok sayılmıştır. Marksist bir eğilime sahip olmakla birlikte, Willis in eğitim sosyolojisine katkısı bu açıdan hayli önemlidir. 6