BİR ÇOCUK NELERE İHTİYAÇ DUYAR? Ailelerin en önemli görevlerinden birisi çocukların sosyal ve duygusal yönden sağlıklı bireyler olarak yetişmelerini sağlamak ve güçlü ve sağlıklı bir kişilik geliştirmektir. Dolayısıyla ailelerin erken yaşlarda çocuğun tüm ihtiyaçlarını karşılarken, aynı zamanda yavaş yavaş kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmeyi de öğretmesi gerekir. Bu aynı zamanda duygusal ihtiyaçlarını karşılayabilmeyi de kapsamaktadır. Bu işi doğru yapmak için ise çocukta bazı temel duyguların gelişmesini sağlamak gerekir. Peki aileler kendine güvenen sağlıklı bir çocuk yetiştirebilmek için ne yapmalıdır? SEVGİ Sevgi, insan hayatında çok önemli bir yer kaplar. Evrendeki hiçbir canlının kayıtsız kalamayacağı bir duygudur. Sevgiye her çocuğun ihtiyacı vardır. Sevginin sınırı yoktur fakat sevginin ifadelerinde zaman zaman abartılar olabilir. Anne babalar sevgiyi nasıl ifade edeceklerini bilemediklerinde veya kaygıyı bastırma aracı olarak sevgiyi kullandıklarında abartılı ifadeler kullanabiliyorlar. Sevgi ifadelerinin abartılması anne baba açısından da çocuk açısından da geri tepebilir ve olumsuz etkileri olabilir. Bu tür durumlarda; Çocuk fazla sevginin altına ezilmiş hissedebilir. Bu tür sevgi ifadeleri olmadığında sorun yaşamaya başlayabilir, artık sevilmediği duygusuna kapılabilir. Bu yaklaşımlara bağımlı hale gelebilir ve herkesten aynı yaklaşımı bekleyebilir. Çocuklar aslında erken yaşlardan itibaren hangisinin abartılı sevgi ifadesi hangisinin gerçek sevgi ifadesi olduğunu ayırabiliyorlar. Bazı durumlarda anne babalar çocukların şımarabileceği düşüncesi ile sevgi ifadelerini pek kullanmazlar. Bu tür durumlarda çocuklar sevilmediklerini düşünürler. Bazen de anne babalar çocukların davranışlarını kontrol altında tutmak için sevgiyi koz olarak kullanırlar. Bunu yapmaya devam edersen seni sevmeyeceğim ya da sana küserim gibi ifadeler kullanırlar. Bu gibi durumlarda çocukların güven duyguları zedelenir.
Bazen de çocuklar durumları kendi kontrollerinde tutmak için sevgi ifadelerini kullanırlar. İstediği bir şeyi yaptırmak için seni çok seviyorum derler ya da istediği bir şey yapılmadığında sen beni artık sevmiyorsun ifadeleriyle manipülatif davranırlar. *Sevgi çocuk için ve anne baba için manipulatif olmamalı. ANNE BABA SEVGİSİ KOŞULSUZ OLMALI KIZGINLIK Öfke de diğer her duygu gibi insan olmanın önemli bir parçasıdır. Onu görmezden gelmemeli, kabul etmeliyiz. İlişkilerde öfkeye izin verilmezse son derece yapay ilişkiler gelişir. Ebeveyn kendi öfkesini bloke ettiğinde çocuk bu yalanı hisseder ve güveni sarsılabilir ve kendi de bloke etmeyi öğrenir. Öfke ve kızgınlık şiddetle ilişkilendirildiği için bu duygulardan korkulur. Oysa ki bu duygular da normal kabul edilmeli ve yaşanmasına izin verilmelidir. Öfkelendiğiniz bir olay yaşandığında hemen arkasından çocuktan beni hala seviyor musun? gibi bir soru gelebilir. Öfkenin sevgi ile bağlantılandırılması sorun oluşturabilir. Önemli olan böyle bir bağlantının olmadığını çocuğa anlatabilmektir. Çocuk ebeveynini öfkelendirecek bir davranış yaptığı zaman ebeveyn, çocuğa yaptığı davranışından dolayı sinirlendiğini ifade etmelidir. Yani, kişiliğine duyulan bir öfke olmadığını ifade etmeli ve her duruma genelleme yapılmamalıdır. Çok fazla öfke varsa ve sakarsın, tembelsin gibi sözlerle ifade ediliyorsa çocuk bunu kişiliğine alır ve geneller. Sonuç olarak çocuk kendini reddedilmiş hisseder. Etkili kızgınlık ifadesi genelleme içermez, kişiliği zedelemez, suçlayıcı değildir. Ör;... yaptığın için/... yapmadığın için kızgınım. DİKKAT, İLGİ Çocuğun davranışlarının izlenmesine, gelişiminin takip edilmesine ihtiyacı vardır. İlgi abartıldığında, ebeveyn çocuğu kendisinin uzantısı gibi görür ve farkları görmez, kendine ayıracak zamanı kalmaz, tükenmiş hisseder, çocuğun ise bağımsızlığı gecikir. Büyüdüğünde yetkin hissetmeyebilir, yalnız hissedebilir ve kendini dünyanın merkezi olarak görebilir. Yetersiz ilgi durumunda ise; çocuk ilgi çekebilmek için yıkıcı davranıp olmayacak şeyler yapabilir. Çocuk kendini kaybolmuş hisseder, olumlu kendilik değeri geliştiremez. SORUMLULUK Çocuğun yetenek ve yaşına uygun sorumluluklar vermek onların özerklik ve yetkinlik duygularının gelişmesi ve olgunlaşmalarına yardımcı olmak için çok önemlidir.
Ebeveynler çocuklara fazla sorumluluk yüklediklerinde ör; çocukların oy hakkı olmadığı durumlarda onlara danışmak gibi, çocukların kendilerini ebeveyn gibi hissetmelerine neden olabilir, sorumlulukları taşıyamadıklarında başarısızlık duyguları ile erken tanışır ve suçluluk duygusu yaşayabilirler. Bu nedenle çocukları ebeveynlerden biri haline getirecek sorumluluklar vermemeli. Ebeveynler çocuklarına hiç sorumluluk vermediklerinde ise çocuklar çocuksu olarak kalırlar, sürekli başkalarından hizmet beklerler ve sorumluluktan kaçınan yetişkinler olurlar. Bu durumda da sürekli çocuğun işlerini yapan yetişkin kendini tükenmiş hisseder ve öfkesi artar. SINIRLAR Çocukların gelişim aşamalarına uygun, gerektiğinde esnetilebilir net sınırlara ihtiyaçları vardır. Yeterli sınır olmadığında çocuklar başkalarının hayatının nerde başladığı, nerde ihlal edildiği gibi konularda gelişemez, karışmış hisseder, yetişkinlerin gücünü dener ve sık sık çatışmaya girer ve saldırganlaşabilir. Böyle durumlarda ise yetişkin kontrolünü ve eğitici rolünü kaybedebilir. Çocuğa bir başkasının alanına girdiğinde, başkasının sınırlarını zorladığında, kendine ya da başkalarına zarar verebileceği durumlarda sınır konmalı. Ayrıca, medya kullanımı ve anne baba ile aynı yatakta yatma gibi konularda da net olunmalı. Keyif aldığı şeyleri her istediği zaman yapamayacağını görmesi, sabretmeyi ve beklemeyi öğrenebilmesi için fırsat tanınmalıdır. Çok sınır olması durumunda ise, çocuk cesaretini yitirebilir ve doğal yaratıcılığını, merakını yitirebilir. Yetişkin ise çocuğun doğal ihtiyaçlarını kaçırabilir. Çocuğa yemek yeme, kıyafet seçimi, kendi alanını düzenleme (oyuncaklarını düzenleme gibi) konularda yaşına uygun oranda özgürlük tanınmalıdır. Sınırlar sevgi ile ilişkilendirildiği için fazla sınır sevilmediklerini hissettirebilir. Yine de çocuğa, hiç sınır olmaması çok sınır olmasından daha çok zarar vermektedir. ZAMAN Ebeveynin kendi ihtiyaçlarını karşılarken çocuğuyla geçireceği zamanı ayırabilmesi önemlidir. Ebeveynin çocuk için ayıracağı zamanı olmadığında çocuk aile içinde değersiz hisseder ve ihmal edildiğini düşünür zamanla da güven kaybına uğrayabilir. Böyle durumlarda ise
ebeveyn otoritesini kaybedebilir, iletişim güçlüğü yaşayabilir ve zaman ayıramadığı için suçluluk duyduğundan sınırları oluşturmada zorlanabilir. Sınırsız zaman ayırıldığında ise, çocuk çok talepkar olabilir, kendini meşgul edemez ve anne babanın kendilerine zaman ayırmalarını kabul edemezler. Yetişkinin ise kendine ayırabilecek zamanı kalmaz ve yorgunluğu biriktikçe öfkesi artabilir. ÜZÜNTÜ, YAS Çocuklar, diğer duygular gibi üzüntü, yas, acı gibi duyguları da anne babalarını örnek alarak öğrenirler. Çocuğun üzüntüyle başetme yöntemlerini öğrenebilmesi için anne ve baba modeli önemlidir. Bu nedenle anne babanın bu duyguları gizlemeden fakat dozunda yaşaması ve ifade etmesi çocuk için çok önemlidir. Üzüntü ve yas ebeveyn tarafından saklandığında çocuk sahte havayı hisseder, tedirginleşebilir ve duyugularını saklamayı öğrenir. Duygusunu doğal yaşayamayan ebeveynin ise üzüntüsü kızgınlığa dönüşebilir ve çocuğa karşı sabırsızlığa dönüşebilir. Bu duygular abartılarak yaşandığında ise çocukta suçluluk duyguları gelişebilir, ihtiyaçları göstermemeye çalışabilir ya da kendisi de bu duyguları abartılı yaşamayı öğrenebilir. ANNE BABANIN VEREBİLECEĞİ ÖNEMLİ MESAJLAR Ebeveynler çocukların bahsettiğimiz ihtiyaçlarını kararında karşıladıklarında çocuklara aşağıdaki mesajları vermiş olurlar. Bu mesajları alan çocuk ise kendine güvenli, kendi kararlarını kendi verebilen, olumlu iletişim kurabilen çocuklar olurlar. Sorun yaşayabilir ve yaşatabilirler fakat doğru olanı yapmaya eğilimleri ve sorun çözme becerileri daha fazla olur. -Lider olan biziz -Seni terketmeyiz -Ebeveynliği bırakmadan sürdüreceğiz -Olumsuz davranışınla başedebiliriz -Senden korkmuyoruz -Daima seninleyiz Özel SEV İlköğretim Okulu Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Servisi