Venedik Komisyonu'nun kıymetli üyeleri,

Benzer belgeler
Sayın Konuklar; Saygıdeğer konuklar,

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar. Dt. Evin Toker

HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ HAKKINDA BİLGİ NOTU

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE YAPILMIŞ BAZI BAŞVURULARIN TAZMİNAT ÖDENMEK SURETİYLE ÇÖZÜMÜNE DAİR KANUN YAYIMLANDI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ. Hasan Celal GÜZEL-TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:65849/01) NİHAİ KABULEDİLEBİLİRLİK KARARININ ÖZET ÇEVİRİSİ

YOLSUZLUKLA MÜCADELEDE SON 10 YILDA YAŞANAN GELİŞMELER BAŞBAKANLIK TEFTİŞ KURULU 2010

AKOFiS. Halkla İlişkiler Başkanlığı

CEZA YARGILAMASI KAPSAMINDA İHAM UYGULAMASINDA KLON DAVA KAVRAMI

ı.t. TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR CANAN TOSUN BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2014/8891)

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

A. Mahkememizin Başvuru Yetkisinin Olup Olmadığı

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

Türk Rekabet Hukukunda Tekerrür

ŞİKAYET NO : /317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ :

İPTAL BAŞVURUSUNA KONU OLAN YASA MEDDESİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMA:

İstinaf Kanun Yolu ve Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Konferansı İstanbul, 1 Haziran 2017

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI / MALATYA

: İstanbul Barosu Başkanlığı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BİLAL MÜŞTAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/233)

16 Nisan 2017 Anayasa Değişikliği Karşısında Mahalli İdareler Seçimlerinin Durumu

Bilgisayar, internet ve bilişim alanında uzmanlaşmış teknik personelin ve hızlı soruşturma ile yargılamanın temeli olan, konusunda uzmanlaşmış

2-) Türkiye de tek dereceli seçim ilk kez hangi seçimlerde uygulanmıştır? A) 1942 B) 1946 C) 1950 D) 1962 E) 1966

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

VII. ULUSLARARASI BALKAN BÖLGESİ DÜZENLEYİCİ YARGI OTORİTELERİ KONFERANSI MAYIS 2012, İSTANBUL

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

1-Hâkim ve Savcılar idari görevleri dolayısıyla aşağıdaki kurumlardan hangisine bağlıdır?

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

HAYATA KARŞI SUÇLAR. Madde 81- (1) Bir insanı kasten öldüren kişi, MÜEBBET HAPİS CEZASI ile cezalandırılır.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ TÜRLERİ VE NİTELİKLERİ

CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ, KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMESİ, YÖNETMELİK ve KARARI

TUTUKLULUK TANIMI VE YASAMA DOKUNULMAZLIĞI HAKKINDA BİLGİ NOTU

Sayın Komiser, Saygıdeğer Bakanlar, Hanımefendiler, Beyefendiler,

TÜRK HUKUK DÜZENİNDE MEVCUT YAPTIRIM TÜRLERİ. Dr.Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...V ÖZET...VII ABSTRACT...VIII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR LİSTESİ...XV GİRİŞ...1

T.C. KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU (OMBUDSMANLIK)

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19

KALEM MEVZUATI ADL108 KISA ÖZET

Sağlık Çalışanlarının Maruz Kaldığı Şiddete Karşı Ceza Hukuku Tedbirleri Almanya daki son kanun değişiklikleri ve Türk ceza hukukundaki durum

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. GEÇGEL ve ÇELİK/TÜRKİYE (Başvuru no. 8747/02 ve 34509/03) KARAR STRAZBURG.

ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR S. R. BAŞVURUSU

Demokratik Yönetişimde Vatandaş Şikayetinin Rolü. Fikret Toksöz May 12, 2015

FASIL 23 YARGI VE TEMEL HAKLAR

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

Anahtar Kelimeler : Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ek 1 Nolu Protokol

3984 sayılı kanunda şeref ve haysiyet

GENEL ANALİZ. Konu: AİHM Demirtaş Kararı. A. Genel Olarak AİHM Kararlarının Niteliği:

İNSAN HAKLARI CEVAP ANAHTARI GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI Ocak 2019 saat 11.00

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü30 Mayıs 2009 CUMARTESİResmî GazeteSayı : ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

2:Ceza muhakemesinin amacı nedir? =SUÇUN İŞLENİP İŞLENMEDİĞİ KONUSUNDAKİ MADDİ GERÇEĞE ULAŞMAK

Karşılıksız Çek için Para ve Hapis Cezası Var

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

Mevzuat Kroniği CEZA HUKUKU

AYLIK FAALĠYET RAPORU (01/01/ /01/2012) ĠÇĠNDEKĠLER

TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI

TÜRKİYEDE ÇEVRESEL BİLGİLENME HAKKI VE AB DİREKTİFLERİ. Yrd. Doç. Dr. Necla Akdağ Güney

TÜRK YARGI SİSTEMİ YARGITAY Öğr. Gör. Ertan Cem GÜL MYO Hukuk Bölümü Adalet Programı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR. Başvuru Numarası: 2013/8492. Karar Tarihi: 8/9/2014 İKİNCİ BÖLÜM KARAR

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri

ÜYE ROBERT CAROLAN TARAFINDAN BİLDİRİLEN KARŞIOY VE MUTABIK GÖRÜŞ YAZISI

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR

İdari Yargının Geleceği

T.C. D A N I Ş T A Y ONİKİNCİ DAİRE Esas No : 2011/6627 Karar No : 2015/4677

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

Başkentteki Yardımcı Kuruluşlar. Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

DERSİMİZİN TEMEL KONUSU

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı. Yargı Örgütü Dersleri

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...VII İÇİNDEKİLER...IX

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU HUKUKİ MÜZAKERE TOPLANTILARI 28 KASIM 1 ARALIK 2013 NEVŞEHİR

MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN

: Av.Tezcan ÇAKIR Meşrutiyet Cd. N:3/15 - ANKARA

Türkiye de Çocukların Terör Suçluluğu. Dr. Yusuf Solmaz BALO

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR

AVRUPA KONSEYİ İNSAN HAKLARININ KORUYUCUSU ÖZET

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

MACARİSTAN SUNUMU Dr. Csaba UJKERY

İÇİNDEKİLER SUNUŞ...V ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR...XV GİRİŞ...1

ÖZET : 353 Sayılı Kanunun 10/^ maddesi uyarınca asker kişi sayılan. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ CEZA BÖLtMÜ. sanıkların askerî cezaevinde işledikleri

CONSEIL DE L'EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ. Zülfikar TARAF- TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:14292/04) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ

TMMOB TEMSİLCİLERİNE AÇILAN DAVALAR

ÖZET. Mayıs 2018 tarihindeki duruşmalarda sona erdi ve ceza evinden çıkarıldılar: Ali Bulaç, Mehmet Özdemir ve Şahin Alpay.

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KİŞİSEL VERİLERİN KAYDEDİLMESİ SUÇU

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu El Kitabı. KP Veri Danışmanlığı A.Ş

Yargı ÜNİTE. Amaçlar. İçindekiler

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

ONÜÇÜNCÜ DAİRE USUL KARARLARI. Anahtar Kelimeler : Dava Açma Süresi, Yazılı Bildirim, Başvuru Mercii ve Süresi, Hak Arama Hürriyeti

Terörle Mücadele Mevzuatı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

Transkript:

Venedik Komisyonu'nun kıymetli üyeleri, AK Parlamenterler Meclisinin TCK'nın 216, 299, 301 ve 314. maddelerine ilişkin olarak Venedik Komisyonundan inceleme talebi üzerine, Komisyonun raportör olarak atadığı değerli üyeleri tarafından hazırlanmış olan taslak rapor üzerindeki görüşlerimi ifade etmeden önce hepinizi saygıyla selamlıyor, bu vesileyle sizlerle bir arada olmaktan duyduğum memnuniyeti belirtmek istiyorum. Taslak raporu hazırlayan raportör üyelerin 13-14 Ocak 2016 tarihlerinde Türkiye'de gerçekleştirdikleri ziyaret esnasında tüm ilgili kurumların temsilcileriyle bir araya gelme ve rapora konu hususlarda açık ve serbest bir şekilde görüş alışverişi imkanına sahip olduklarını memnuniyetle gözlemledik. 1 /22

Taslak rapora ilişkin çok kısa bazı genel değerlendirmeler yaptıktan sonra, tek tek maddeler üzerinde, raporda yer verilen eleştiri ve tespitler çerçevesinde görüş ve itirazlarımızı genel kurulunuza sunmak isterim: Öncelikle Raportör üyeler tarafından hazırlanmış olan taslak raporda, özellikle ifade özgürlüğü alanında son zamanlarda Ülkemizde hem mevzuat hem de uygulama anlamındaki olumlu gelişmelere kısmen de olsa yer verildiğini memnuniyetle tespit ettik. Türkiye, Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi ve İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi dahil olmak üzere tüm uluslararası insan hakları belgelerine taraf bir devlettir, ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 90. maddesi, insan hakları ile ilgili tüm uluslararası 2 /22

sözleşmeleri, mahkemeler ve yetkili makamlar önünde temel insan haklarını korumak için herkesin ileri sürebileceği en üst norm haline getirmiştir. Bununla yetinmeyerek; temel insan haklarının ihlal edildiğini iddia eden her bir bireye, Anayasa mahkemesine doğrudan bireysel başvuruda bulunma hakkı tanımıştır. Nitekim bu hak ülkemizde etkin bir biçimde kullanılmakta, Anayasa mahkemesi tarafından da AİHM standartlarında kararlar verilmektedir. Gerçekten de geçtiğimiz 13 yıl içerisinde ülkemizde çok kapsamlı demokratikleşme adımları atılmış, temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi adına önemli reformlar gerçekleştirilmiştir. Bu reformları daha ileriye taşımak, demokrasimizi güçlendirmek, temel hak ve özgürlükler alanını genişletmek için yine çok sayıda önemli adımı önümüzdeki dönemde belirli bir takvim dâhilinde 3 /22

atmayı öngördüğümüzü belirtmek isterim. Bu alandaki reformların çoğu yargının yol haritası olan yargı reformu strateji belgemizde öngörülmüştür. Vurgulamak isterim ki, sizlerin de takdir edecekleri gibi, tüm bu reformların özellikle yargı alanında bütünüyle ve layıkıyla uygulanabilir hale gelmesi zaman almaktadır. Bunların uzun ve zorlu süreçler oldukları hatırda tutulmalıdır. Biz Adalet Bakanlığı olarak, bu reformların daha etkin ve hızlı bir şekilde uygulamaya gereği gibi yansıması için, yargının kapasitesinin geliştirilmesine yönelik olarak çok sayıda projeyi gerek AB gerek AK ile işbirliği halinde uygulamaya soktuk. Bu noktada özellikle bir projeye dikkatinizi çekmek isterim: Yargının ifade özgürlüğü kapasitesinin güçlendirilmesi amacıyla Avrupa Konseyi ile işbirliği halinde Türkiye Adalet Akademisi ve Bakanlığımız 4 /22

tarafından çok önemli bir proje yürütülmektedir. Bu Proje, Türk yargısında ifade özgürlüğünün yorumlanması ve uygulanması sorununu ele almayı ve Avrupa insan hakları standartlarının etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Bu proje kapsamında, özellikle ifade ve basın özgürlüğüyle bağlantılı davalara bakan hâkim ve cumhuriyet savcıları ile hâkim ve savcı adaylarına yönelik olarak ilgili AİHS normları hakkında yoğun eğitim faaliyetleri gerçekleştirilecektir. Bizler en iyi kanun kötü bir uygulayıcının elinde adaletsiz sonuçlar verebileceği gibi en kötü kanun da iyi bir uygulayıcının elinde adil sonuçlar verebilir. sözünü hatırda tutarak, 5 /22

Yine uygulamanın güçlendirilmesi kapsamında, hâkim ve savcılarımızın Avrupa insan hakları standartları hususunda farkındalıklarının artırılması amacıyla, yalnız geçtiğimiz iki yıl içerisinde yaklaşık bine yakın yargı mensubumuzu düzenlediğimiz çalışma ziyaretleriyle AİHM'e ve Viyana'ya AGİT ve Medya Özgürlüğü kapsamında göndermiş bulunmaktayız. Venedik Komisyonunun kıymetli üyeleri; Bu genel açıklamalardan sonra şimdi sizlere, hızlıca rapora konu maddelere ilişkin eleştiri ve tespitlere yönelik değerlendirme ve itirazlarımızı aktarmak istiyorum: 6 /22

216. MADDE HAKKINDA Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunu düzenleyen TCK nın 216. maddesi 2004 yılında yeniden düzenlenirken AİHM'nin konuya ilişkin içtihatları nazara alınarak düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasında yer alan ' kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması' şeklindeki kısıtlama rapora konu olan Yargıtay içtihatlarından da açıkça anlaşılacağı üzere diğer fıkralar açısından da uygulanmaktadır. Ayrıca TCK nın 218. maddesinde '... haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacı ile yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz' şeklinde düzenleme yapılarak TCK nın 216. maddesi ile ilgili ifade ve medya özgürlüğü açısından sorun yaratabilecek tüm kaygılar giderilmiştir. Bu madde sadece kamu güvenliğine karşı ani ve açık tehlike yaratacak, 7 /22

azınlıklara karşı ırkçı söylemler içeren, kamu düzenini ciddi şekilde bozacak, şiddete yol açacak ifadeler için uygulanmaktadır. Bu nedenle yeni TCK nın yürürlüğe girdiği 2005 yılından bu yana bu maddenin uygulanması ile ilgili AİHM tarafından herhangi bir başvuru incelenmemiştir. 299. MADDE HAKKINDA Raporda özellikle son zamanlarda Cumhurbaşkanlığı'na hakaret suçunu düzenleyen TCK nın 299. maddesinin uygulanması ile ilgili soruşturma ve kovuşturmalardaki sayısal artış olduğu ileri sürülerek bu maddenin kaldırılması veya kişilere karşı genel hakareti düzenleyen TCK nın 125. maddesi kapsamında değerlendirilmesi tavsiye edilmiştir. Her halükarda genel hakaret suçlarını düzenleyen TCK nın 125. maddesinde öngörülen hapis cezasının 8 /22

orantısız olduğundan bahisle hakaret suçları için hapis cezası yerine diğer yaptırımların daha uygun olacağı belirtilmiş ise de, bu konuda özellikle şu hususların altını çizmek isterim: Cumhurbaşkanlığı'na hakaret suçu Türk Ceza Sisteminde eskiden beri mevcut olup, 2005 yılında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standartlarında yeni TCK hazırlanırken bu madde İnsan Hakları ile ilgili tüm uluslararası sözleşmeler gözetilerek düzenlenmiştir. AİHM'nin bu güne kadarki içtihatlarında da devlet başkanına hakaret suçunun varlığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine aykırı bulunmamıştır. Hakaret suçu kişilerin onur ve şeref haklarını korumak için ceza kanunlarında yer almakta olup, kişi ve toplumların gösterdikleri tepkiler ve aldıkları tedbirler, 9 /22

mensup oldukları kültürlere göre farklılıklar göstermektedir. Ülkemizde onur ve şerefe yönelik hakaret içeren saldırılar, kamu düzenini bozan hatta kişilerin ölümlerine kadar yol açan şiddet suçlarının işlenmesinin başlıca nedenlerinden biridir. Ceza yasalarının en önemli amaçlarından birisi, kişileri suç işlemekten caydırmaktır. Son zamanlarda Cumhurbaşkanlığı'na hakaret suçu ile ilgili sayısal artışların olduğu belirtilmesine rağmen raporda TCK nın 299. maddesinin kaldırılmasının ya da hapis cezası yerine daha hafif sair yaptırımlar uygulanmasının önerilmesi yukarıda belirtilen sosyal gerçeklik karşısında bizce tutarlı ve yerinde bir yaklaşım değildir. Devlet Başkanına hakaret suçu ile ilgili, hapis cezasını da kapsayan cezai yaptırımlar Avrupa Ülkelerinin birçoğunda mevcuttur. Ülkeler arasındaki 10 /22

kültürel farklılıklar ve bu eylemlerin raporda yer verilen Ülkelere nazaran Türkiye'de yoğunlukla ve sıklıkla işlendiği gerçekliği dikkate alındığında, bazı Avrupa ülkelerinde bu düzenlemenin mevcut olmasına rağmen nadiren uygulandığı değerlendirmesinin pek de bir anlam taşımadığı düşünülmektedir. Geniş kapsamlı ve titiz bir çalışma yapıldığında açıkça görülecektir ki, TCK nın 299. maddesi sadece Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesinde belirtilen ifade ve eleştiri kapsamında olmayan, onur ve şeref hakkına saldırı içeren sövme ve aşağılama için kullanılmaktadır. Nitekim TCK nın 299/3. maddesi ile bu suçtan soruşturma yapılması Adalet Bakanlığı iznine bağlanmış olup, Adalet Bakanlığımızca AİHM tarafından belirtilen kriterler gözetilerek soruşturma izni verilmektedir. 11 /22

Raporda yer alan, bu maddenin özellikle 2014 yılından sonra artan bir şekilde kullanılmaya başlandığı yönündeki değerlendirmeler gerçeği yansıtmamaktadır. Olan şey, gerçek; son dönemde belirli çevrelerin etkisiyle ve etkisinde, bir kampanya dahilinde ve sistemli bir şekilde, Sayın Cumhurbaşkanını ve Cumhurbaşkanlığı makamını itibarsızlaştırmaya yönelik olarak, bu suçun özellikle internet üzerinden yoğun bir şekilde işlenmeye başlanmış olmasıdır. Taslak raporda da doğru bir şekilde Cumhurbaşkanına ve aile üyelerine yönelik olarak eleştiri maksadı taşımaksızın, kişisel saldırıların ifade özgürlüğü kapsamında olmadığı vurgulanmıştır. Türkiye de Cumhurbaşkanı na hakaret suçuna konu olan eylemlerin birçoğu galiz küfürler şeklinde yapılmaktadır. Bu ifadeler yazıldıkları ortamda bir 12 /22

vakıaya dayanmaksızın ve hiçbir eleştiri niteliği olmadan doğrudan doğruya ağır küfürler şeklinde gerçekleşmektedir. Bu davaların birçoğunda Cumhurbaşkanının yanı sıra, eşine, diğer aile bireylerine ve ona oy verenlere yönelik olarak da insaf ölçülerini aşacak sözlerin sarf edildiği görülmektedir. Cumhurbaşkanına hakaret suçuna konu eylemlere ilişkin Adalet Bakanlığında TCK nın 299/(3). maddesi kapsamında değerlendirilmek üzere bulunan dosyalar incelendiğinde, 2015/6043 esas sayılı dosyada Cumhurbaşkanının, Başbakanın ve oy verenlerin anasını avradını sinkaf edeyim 2015/6524 esas sayılı dosyada Tayyip in taa. A. Koyayım..Erdoğan karşıma çık. Ananı, avradını, çocuklarını, torunlarını, mezhebini sinkaf ederim., 2015/6491 esas sayılı dosyada, Tayyipin piçi, 2015/6543 esas sayılı dosyada o saray Sümeyyeye 13 /22

girsin i, 2015/6388 esas sayılı dosyada Anasını avradını sinkaf ettiğim o. çocuğu, 2015/5929 esas sayılı dosyada Tayyip Erdoğan ın gelmişini geçmişini karısını kızını sinkaf edeyim hepsinin a koyayım, gibi tahammül sınırlarını aşan kişinin kutsal varlıklarına ahlaksızca sövme niteliği taşıyan ve ifade niteliği bulunmayan sözlere ilişkin olduğu görülmektedir. Bazı sözler ise bu küfürlerin daha da ötesinde insanlık dışıdır. Örneğin bazı dosyalarda özellikle Cumhurbaşkanının ölmüş annesine sövülmektedir. AİHM nin Handyside/Birleşik Krallık kararı, Perrin/Birleşik Krallık kararı ve Otto Preminger Institut/Avusturya kararında da belirtildiği gibi ülkelerin kültürel ve ahlaki farklılıkları AİHM uygulamalarında önem arz etmektedir. Türk kültüründe anne insanın en önemli manevi varlıklarındandır. 2015/6524 esas 14 /22

sayılı dosyada Ben Tayyip Erdoğan ın ölmüş anasını, mezardaki ölmüş anasını sinkaf edeyim, her şey bunun yüzünden oldu, ben ona küfür etmekten zevk alıyorum. Bu tarz insaf ölçülerini aşan ve ifade edilmesi güç sözler birçok dosyanın kapsamında bulunmaktadır. Bu sözlerin haber ve fikir aktarma ve bilgi edinme özgürlüğü ile herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. AİHM kararları Türk yargı organları ve Adalet Bakanlığı tarafından izlenmekte ve kanunların uygulanmasında esas alınmaktadır. Bu sebeple AİHS 10. maddesi gereğince ifade özgürlüğü kapsamında kalan ve hiciv ya da eleştiri niteliği taşıyan ifadeler rahatsız edici, saldırgan ve şok edici olsalar da kovuşturma konusu yapılmamaktadır. Bazen bu kapsamda kaldığı halde Cumhuriyet Başsavcılıklarına yapılan şikayetler hakkında ise TCK nın 299/(3). maddesi 15 /22

gereğince Adalet Bakanlığı tarafından kovuşturma izni verilmemektedir. Öte yandan AİHM kararlarına konu olan Nicholas Sarkozy ve Juan Carlos örneklerindeki Devlet Başkanına hakaret eylemlerinin bir vakıaya dayandığı, eleştirel bir boyutu bulunduğu görülmektedir. Türkiye de mahkemeler tarafından TCK nın 299. maddesinin ihlali nedenine dayalı olarak verilen mahkûmiyet kararlarına konu eylemler, ifade özgürlüğü kapsamında kalmayan, hiciv ya da eleştiri niteliği bulunmayan pek çoğu kişinin şeref ve haysiyetini ihlal eden, suç işlemeye ve şiddete tahrik edici, küfür ve sövme şeklinde gerçekleşmektedir. 16 /22

Yine taslak raporda, Türkiye'de hakaret iddiaları ile ilgili sadece sövme içeren ifadelerle sınırlı olmayan beyanlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmalardan duyulan rahatsızlık dile getirilmiştir. Maalesef, bu kapsamda da raporda, galiba dramatik bir etki yaratabileceği düşünülen münferit birkaç yerel olay ve davaya, yer verildiği üzülerek tespit edilmiştir. Bu kararların, üst mahkemelerce hemen kısa sürede düzeltildiği bilgisine yer verilmeden, haksız bir şekilde Türkiye'de yaygın bir uygulamaymış izlenimi verebilecek böyle bir raporlama, örnekleme metodunun raporun objektifliğine gölge düşüreceğini açık bir şekilde vurgulamak isterim. Özellikle, bu madde bağlamındaki tartışmalar bakımından, sorumlu bir özgürlük anlayışı çerçevesinde, AİHS'nin 10. maddesinde meşru sınırlamalardan biri 17 /22

olarak öngörülen "kişilerin itibar ve şöhretlerinin korunması" ile ifade özgürlüğü arasındaki dengenin sağlanmasının önem taşıdığını düşünüyoruz. 301. MADDE HAKKINDA Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini ve devletin kurum ve organlarını aşağılama suçunu düzenleyen TCK nın 301. maddesi, insan hakları konusundaki uluslararası anlaşmaları en üst norm haline getiren Anayasanın 90. maddesi gözetilerek AİHM'nin içtihatları doğrultusunda yorumlanmakta, sadece şiddete ve nefrete teşvik suçları için uygulanmaktadır. Bu kapsama girmeyen ifadeler için, ne kadar rencide edici ve şok edici olsalar bile TCK nın 301/4. maddesi gereğince Adalet Bakanlığımızca kovuşturma izni verilmemektedir. Bunun 18 /22

sonucu olarak TCK nın 301. maddesi son derece nadir uygulanan bir ceza maddesi haline gelmiştir. 314. MADDE HAKKINDA Raporda belirtildiği üzere silahlı örgüt suçlarını düzenleyen TCK nın 314. maddesi ve onunla bağlantılı suç örgütü kurma, yönetme ve üye olma suçlarını düzenleyen TCK nın 220. maddesi ile ilgili Yargıtay tarafından benimsenmiş, yerel mahkemeleri bağlayan ve onlara yol gösteren, AİHM içtihatları ile uyumlu son derece açık ve net kriterler benimsenmiştir. Ayrıca 2013 yılında Terörle Mücadele Kanunu'nda yapılan değişiklikle TCK nın 314. maddesinin ifade ve toplanma özgürlüğünü kısıtlayıcı şekilde uygulanma ihtimalinin önüne geçmek 19 /22

için gerekli tedbirler alınmıştır. AİHM tarafından sadece TCK'nın 314. maddesine özgü verilmiş bir ihlal kararı da bulunmamaktadır. Taslak raporda TCK'nın 314. maddesi ile ilgili olarak; sadece bazı ifadelerde bulunmanın ya da çok zayıf delillerin mahkemelerde bir suç örgütü üyesi sayılmak için yeterli sayıldığı belirtilmiştir. Ancak silahlı örgüt konusunda Yargıtay, "sanığa atfedilen eylemlerin devamlılığı, çeşitliliği ve yoğunluğunun kişinin bu örgütle organik bağını kanıtlaması veya sanığın bilerek ve isteyerek örgütün hiyerarşik yapılanmasında yer alması" kriterlerini dikkate almaktadır. Taslak raporda tavsiye edildiği gibi Türk Yargısı tarafından bu kriterler gözetilmekte ve uygulanmaktadır. Ülkemizde, salt bazı beyanlarda bulunmak, 20 /22

suç örgütü üyesi sayılmak için yeterli görülmemekte, kişinin örgütle organik bir bağının bulunması ya da hiyerarşik yapıya dahil olması aranmaktadır. Raporda incelemeye konu her bir madde için heyetin ziyarette bulunduğu; Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın AİHM standartlarında örnek uygulamalarından övgü ile söz edilerek bunların kolluk ve yerel mahkemelere de yansıması gerektiği vurgulanmaktadır. Şunu da açık yüreklilikle belirtmek isterim ki, şayet rapor hazırlayan heyetin daha fazla zamanı olsaydı, bazı yerel mahkemeleri ziyaret etme ve kararlarını inceleme fırsatı bulsalardı, yüksek mahkeme kararlarına yansıyan AİHM standartlarında iyi uygulama örneklerinin ne kadar yaygın olduğunu da göreceklerdi. 21 /22

Son dönemde yürüttüğümüz yoğun proje ve eğitimlerin sonuçları, gerek yerel mahkeme gerekse yüksek mahkeme kararlarına yansımaktadır. Komisyonun taslak raporunda da açıkça belirtildiği gibi, ifade ve medya özgürlüğü ve gazetecilerin korunmasına yönelik Yüksek Mahkeme yaklaşımı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla örtüşmektedir. Komisyonun değerli üyeleri, Belirttiğimiz çekince ve görüşlerin rapora yansıtılmasının önem taşıdığını belirterek, sizlerle önümüzdeki dönemde daha da yakın bir işbirliği içerisinde olmayı umut ettiğimizi ifade etmek istiyorum. Sabırla beni dinlediğiniz için sizlere teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum. 22 /22