05 Farklılıklara Saygı



Benzer belgeler
AÇI OKULLARI ETİK MANİFESTOSU

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

BEP Plan Hazırla T.C Ağrı Valiliği ALPASLAN ORTAOKULU Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ

ARKADAŞ SEÇİMİNİN ÖNEMİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz?

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları)

9. Sigarayı bırakma zamanı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Ahi Teşkilatı XIII.y.y. nın ilk yarısından XIX.y.y. ın ikinci yarısına dek Anadolu da, Balkanlar da ve Kırım da yaşamış olan Türk halkının, sanat ve

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ REHBERLİK POSTASI 1

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

REHBERLİK POSTASI -1

ETİK DEĞERLER VE DÜRÜSTLÜK

Yardımlaşma ve Dayanışma Nedir? Yardımlaşma ve Dayanışmanın Önem ve Faydaları Nelerdir?

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

Karşındakini Var Etmenin En Zor Yolu: DİNLEMEK - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17

KIRAÇ LİMAK TÜRKER İLKOKULU 4.SINIF DEĞERLER EĞİTİMİ TOPLU ORTAMLARDA DAVRANIŞ KURALLARI KONUSU UYGULAMA PLANI

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR?

2015 KIZILAY Haftası İlköğretim sınıf Takdimci El Kitabı

TÜRKLERDE İSLAM ANLAYIŞININ OLUŞMASINDA ETKİN OLAN ŞAHSİYETLER

Toplu Ortamlarda Davranış Kuralları

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Kahraman Kit Misafirlikte

İÇİNDEKİLER. Pano Görselleri. Şefkat ve Merhamet İle İlgili Sözler ve Hikayeler. Etkinlikler ve Boyamalar

Bu yaklaşımlar anne babaların kafasını oldukça meşgul eden şu soruyu akla getiriyor:

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.


Kekemelik, konuşmanın akıcılığıyla ilgili bir iletişim bozukluğudur. Ses, hece ve sözcüklerde uzatmalar, tekrarlar veya duraklamalarla

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

Tokat Plevne İmam Hatip Ortaokulu Öğrencilerinin Sorularına cevaplarımız

HALİL İBRAHİM DEMİR ORTAOKULU AHİLİK KÜLTÜR HAFTASI KUTLAMA PROGRAMI. (08-12 Ekim)

ELDE EDİLECEK KAZANIMLAR

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

EŞLER ARASI SAĞLIKLI. İLETİŞİM Asiye Türkan

ÇOCUKLA İLETİŞİM ÖNSÖZ ANAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Hayata dair küçük notlar

1. Her yeni güne bir öpücükle başlayın. 2. Alyansınızı takmayı ihmal etmeyin.

TÜRK MİSAFİRPERVERLİĞİ

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

BÖLÜM: 2. Oruç Tutarken Nelere Dikkat Etmeliyiz? Orucu Bozan Durumlar. Orucun Kişiye ve Topluma Kazandırdıkları. Ramazan Bayramı Sevinci

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

ORİON EĞİTİM VAKFI ÖZEL PİRİ REİS OKULLARI PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK SERVİSİ NİSAN AYI VELİ BÜLTENİ 2016 ÇOCUKLA ETKİLİ İLETİŞİM

MERKEZ TOKİ İLKOKULU ADAP YILLIK UYGULAMA TAKVİMİ Dostluk ve Kardeşlik

4B SINIFI MART AYI BÜLTENİ

D İ N H İ Z M E T L E R İ G E N E L M Ü D Ü R L Ü Ğ Ü AİLE VE

dinkulturuahlakbilgisi.com

BAHARA MERHABA. H. İlker DURU NİSAN 2017 İLKOKUL BÜLTENİ

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder.

TİD ÖĞRETİCİ VE TERCÜMAN EĞİTİMİ TERCÜMANLIĞI. Berhan L. Bıyıkoğlu

Vücudumuzun temizlik ihtiyaçlarını karşılamak,(ellerini yıkamak, tırnak ve diş temizliği vb), yeteneklerinin farkında olmak.

Özgüven Nedir? Özgüven Eksikliği Nedir?

SEVGİ, SAYGI ve YARDIMLAŞMA

DEĞERLER EĞİTİMİ PROJESİ

MKÜ de İftar Coşkusu. Akademik ve İdari Personel İçin Düzenlenen İft ara Büyük Kat ılım Oldu

Saygının Hakim Olduğu Bir Çalışma Ortamı İlkesi

Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar,

Economic Policy. Opening Lecture

AŞKIN ACABA HÂLİ. belki de tek şeydir insan ilişkileri. İki ayrı beynin, ruhun, fikrin arasındaki bu bağ, keskin

Vakıfların toplumsal yaşamımızdaki hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz. 1. Dini hizmetler. 2. Sağlık hizmetleri. 3. Eğitim ve öğretim hizmetleri

CEMAL YÜKSEL İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ VELİ BÜLTENİ. Çocuğunuzu dünyada en iyi siz yetiştirirsiniz.

TEOG ÖNCESİ ÖĞRENCİLERİMİZE VE VELİLERİMİZE KÜÇÜK TAVSİYELER

TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ

Sınav Kaygısı ve Olumlu Başa Çıkma Yolları Kaygıyı, gelecekte olma ihtimalini düşündüğümüz olumsuz düşünceler olarak

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Sevgili dostum, Can dostum,

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

İnanıyorum ki biraz daha gayret ederek planlı ve düzenli bir çalışmayla çok daha başarılı olacaksın

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ REHBERLİK POSTASI 2

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim :05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim :08

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

İkinci B ö l üm KİŞİLİK VE KARAKTER GELİŞİM SÜRECİ

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ REHBERLİK POSTASI 4

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

SORUMLULUK Değerli Velilerimiz, Sorumluluk Nedir? Sorumluluk Sahibi Bireyler;

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Lütfi ŞAHİN /

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

8-9 YAŞ ÇCUKLARININ YAŞ DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ VE OKUL-ÖDEV ÇALIŞMALARI ÖZEL ANTALYA ENVAR İLKOKULU 8-9 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM DÖNEMLERİ ÖZELLİKLERİ

Transkript:

D eğer Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Yayınıdır Ocak 2014 Yıl: 1 Sayı: 1 Aylık Kültür ve Yaşam Dergisi Sesleniş Gazetesi Ekidir Ücretsizdir Biz gelmedik dava için; Bizim işimiz sevi için. Dostun evi gönüllerdir, Gönüller yapmaya geldik. 05 Farklılıklara Saygı 08 İletişim ve İnsan 14 Sağlam Aile Sağlam Toplum 22 Ahilik Kültürü ve Hacı Bektaşı Veli 41 Hayatı Değişenler

Bir toplumu ayakta tutan yegane unsur hiç şühesiz ortak değerleri dir

Ocak 2014 BAŞLARKEN Değerli okurlarım, 2013 yılını geride bırakıp yeni bir yıla merhaba dedik. 2013 yılı ceza infaz kurumlarımız için önemli bir yıldı. Yapısal eksikliklerimizi giderme adına bir yandan yeni ceza infaz kurumları açarken, güvenlik ve eğitim ihtiyaçlarımıza cevap veremeyecek durumda olan kurumları kapattık. İnfaz hizmetlerinin en önemli unsurlarından olan insan kaynağı ihtiyacının giderilmesi adına yeni personel alımları yapıldı, eğitimleri tamamlanan bu personelimizin görevlerine başlamaları sağlandı. Kurumlarımızda yürütülen eğitim ve iyileştirme faaliyetlerinin güçlendirilmesi adına birçok çalışmalar yapıldı, eğitim ve iyileştirme servislerimizin ihtiyaç duyduğu aile eğitimi, okur yazarlık eğitimi gibi eğitim eksiklikleri giderildi, infaz sistemimize ödül mevzuatı kazandırılacak yeni açılımlar sağlandı. Bu köşeye sığmayacak daha bir çok çalışma ve yenilikle bir yılı geride bıraktık. Yeni yıla merhaba der demez, yayınlarımız arasına Değer dergisini eklemekten yaşadığım mutluluğu ifade etmek istiyorum. Kurumlarımızda görev yapmakta olan öğretmenlerimizin uzun ve hummalı çalışmaları ile yayına hazır hale geldi. Ülke genelinde yayımlanan kültür-yaşam temalı yayınların kurumlarımızın tamamına ulaştırılması mümkün olamamaktadır. Bu boşluğun doldurulması amacıyla dergimizi çıkardık. Nasıl Sesleniş Gazetesi hedefine ulaşarak tüm kurumlarımızın ortak sesi olmuş ise, bu tecrübeden hareketle Değer Dergisi nin de zamanla kurumlarımızın ortak duygu mecrası olması umudunu taşıyoruz. Dergimiz, aylık kültür ve yaşam dergisi olarak tasarlanmıştır. Dergide aileden sağlıklı yaşama, kişisel gelişimden tarih ve edebiyata kadar birçok konuyu içeren yazı ve görsellere yer verilmiştir. Konuların belirlenmesinde özel bir hassasiyet gösterilmiş, gerek personelimizin gerekse hükümlü ve tutukluların istifadesine imkan verecek şekilde tasarlanmış. Kurumlarımızda yürütülmekte olan eğitim iyileştirme çalışmalarına büyük önem vermekteyiz. Bu faaliyetlerle hükümlü ve tutuklular bir yandan eğitim eksiklerini tamamlarken, diğer yandan kişisel gelişimleri için ihtiyaç duydukları donanımı da sağlayabilmektedirler. Bu nedenlerle emeğimizin önemli bir kısmını yürütülen eğitim faaliyetlerinden daha fazla hükümlü ve tutuklunun istifade etmesini sağlayacak tedbirleri almaya ayırmaktayız. Yürütülen ulusal ve uluslararası projeler, yapılan mevzuat çalışmaları, cezaevi mimarimize getirilen yenilikler hep bu amaca hizmet etmeye matuftur. Dergimizle bir yandan kurumlarımızın düşünce ve ruh dünyasına samimi bir seslenişte bulunurken öte yandan yürütülmekte olan eğitim faaliyetlerine yeni bir materyal kazandırılacak, artık bilgi yarışmaları, konferanslar ve münazaralar gibi birçok etkinliğin kaynak ihtiyacına cevap verilmiş olacaktır. Yeni yılın herkese yeni umutlar, sevgi ve mutluluk getirmesi dileğiyle... Enis Yavuz YILDIRIM Hâkim Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü 1

Ocak 2014 YAYIN KURULU Cevat GÜL (Yayın Kurulu Başkanı) Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı Vehbi Kadri KAMER Eğitimden Sorumlu Daire Başkanı Mustafa DOĞAN Tetkik Hakimi Ramazan GÜNŞAN Şube Müdürü İlhan GÜLER Alpaslan DEMİR Tuncay KARACA Evren TANRIKULU Metin KARTAL Mustafa Serdar ÖZGÜN Süleyman KARAKUŞ Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Naci BİLMEZ Grafik Tasarım Fatih ŞAFAK Sahibi Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu Adına Ali Turan KARADAĞ Kurum Müdürü Baskı Ankara Açık Ceza İnfaz Kurumu Matbaası İstanbul Yolu 15.Km Hava Müzesi Karşısı Şaşmaz / Ankara Tel: (0312) 278 7610 Faks: 278 25 68 Yayın Türü Yerel Süreli Yayın Basım Tarihi: 15/12/2013 İletişim Aylık Kültür ve Yaşam Dergisi Yıl: 1 Sayı: 1 Ocak 2014 Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Konya Yolu No:70 06330 Beşevler/ANKARA Tel: 0312 204 17 20 Faks: 223 4391 e-posta: yetiskin.egitim@adalet.gov.tr Web: www.cte.adalet.gov.tr Sesleniş Gazetesinin Ayda Bir Yayımlanan Kültür Ekidir 04 İÇİNDEKİLER SAYGI GÖSTER SAYGI GÖR 05 FARKLILIKLARA SAYGI 06 07 08 VARLIĞIN DİLİ SİVRİSİNEK İYİLİK YAPMAK YÜKSEK TANSİYONU DÜŞÜRÜR İLETİŞİM VE İNSAN 10 ÖZÜR VE TEŞEKKÜR 14 25 SAĞLAM AİLE SAĞLAM TOPLUM BİR HİKÂYE... KARAR VERMEK 30 PEYGAMBERİMİZDEN SAYGI ÖRNEKLERİ 34 SAĞLIKLI YAŞAM SIRLARI SAYGI DİYARI HATAY 35 2

Ocak 2014 EDİTÖR DEN 12 19 38 AİLEDE SAYGI BİRLİKTE YAŞAMA KÜLTÜRÜ BİR KURS BİR MESLEK Ceza infaz kurumlarımızda yürütülmekte olan eğitim ve iyileştirme faaliyetlerine farklı bir bakış açısıyla katkıda bulunmak, kurumlarımızda görev yapan personelimizle, hükümlü ve tutuklularla ortak duygu ve düşünce paylaşımına hizmet etmek amacıyla Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü yayınlarına bir yenisi daha eklendi Değer Dergisi. Dergimizin adı Değer olarak belirlendi birçok isim gündeme gelmişti ancak dergimizde okuyan herkesin kendisinden birşeyler bulacağını ve kendince bir anlam katacağını düşündüğümüz için biz ona Değer demeyi tercih ettik. O nun herkesin değerlisi olacağı umudunu taşımaktayız. Dergimiz, ülke genelinde yayımı yapılan kültür, yaşam, aile temalı dergi ve yayınların kurumlarımızda bulunan tüm hükümlü ve tutuklulara ulaşamaması ve tarafımızdan bunun bir eksiklik olarak algılanması ve ihtiyacın karşılanmasına hizmet etmesi amacıyla hazırlandı. Dergimiz, toplum, sağlık, kişisel gelişim, aile, değerli portreler, tarih, edebiyat, din, gezi, hayata tutunanlar, kitap, nükte, bilgi ve bulmaca bölümlerinden oluşmaktadır. Bundan da anlaşılacağı üzere dolu dolu bir dergi hazırladık. Dergimiz, kurumlarımızda yürütülmekte olan eğitim faaliyetlerine paralel olarak belli bir tema çerçevesinde oluşturulmaktadır. Her ay bir değere odaklanarak konular bu değer ekseninde işlenecektir. Bu ayın değeri saygıdır. Saygı, bilindiği üzere her şeyin başında yer almaktadır. Aile içi ilişkilerden, devlet yönetimine kadar insanlar arası iletişim ve etkileşimin söz konusu olduğu tüm alanlarda saygı öncelikli değer olarak yer almaktadır. Biz de bu değerle başlamayı tercih ettik. Bu tercihimizin bir neticesi olarak dini ve kültürel tarihimizin önemli simalarından, sevgi ve saygının timsali olan Hacı Bektaş-ı Veli yi dergimize konuk ettik, yine ülkemizde farklılıklara saygı denilince adı öne çıkan şehirlerimizden Hatay a bir gezi düzenledik. Dergimizde akademik üslup yerine herkes tarafından zevkle okunacak akıcı bir üslup tercih ettik. Okurlarımız tarafından beğeniyle okunacağını tahmin ediyoruz. Dergimiz kurumlarımızda yürütülmekte olan eğitim faaliyetlerine de yeni bir soluk olacaktır. Artık bilgi yarışmalarının, münazaraların kaynak ihtiyacı da bu yolla karşılanmış olacak. Dergimizin yayın hayatımızda ve eğitim faaliyetlerimizde yeni açılımlara hizmet etmesi duygu ve düşüncesiyle 3

Toplum Ocak 2014 SAYGI GÖSTER SAYGI GÖR İnsanın kendisinden farklı olanı hor görmeye hakkı yoktur. İnsanların değerleri, inançları, olaylara bakış açıları farklı farklı olabilir Saygı denilen davranış, verildiği kadar alınan bir davranıştır. Kendinize saygı duyuyorsanız başkalarına da bunu vermelisiniz. Çevrenizdekilere saygı gösterirseniz, onlar da size saygı gösterecektir. Ne kadar verirseniz o kadar alırsınız. Meselenin özü budur. Diyelim ki arkadaşlarınızdan biri size karşı saygısızca davranıyor, konuşmaları saygısızca. Bir başkası da size saygı duyarak konuşuyor. Davranışlarıyla size saygı gösteriyor. Siz hangisine ne şekilde davranırsınız? Elbette ki saygı göstermeyene onun davrandığı şekilde, saygı gösterene de saygılı bir şekilde davranırsınız. Yani arkadaşınız size saygı göstermekle aslında kendine duyduğu saygıyı ifade ediyor. Diğerinin kendine saygısı olmadığı için de size karşı saygısız davranıyor. Vermediği bir şeyi alamaz bu sebeple de sizden saygı göremiyor. Korku olayı saygıyla karıştırılmamalı. Bir yerde patronsunuz veya amirsiniz. İşten atarım, sarı zarf veririm şekliyle insanların davranışlarını belli bir şekle sokabilirsiniz ama bunun adı saygı olmaz. Karşınızdaki insanlar, kendi menfaatleri için Köprüyü geçinceye kadar prensibine uygun davranacaklar, asla size karşı saygılı bir davranış sergileyemeyeceklerdir. Ama siz, personelinizi korur, sever ve saygı gösterirseniz, her zaman yanınızda olabilecek insanlar kazanacağınız gibi, siz yokken bile saygı gösterilen biri olursunuz. Çünkü bu saygıyı sevgi vererek ve saygı göstererek kazanmışsınızdır. Karşınızdaki insanlar içerisinde, saygınızı kötüye kullanmaya çalışanlar da mutlaka olacaktır. Ama siz onlara fırsat vermezsiniz. Bu tür iyi yaklaşımları kötü amaçlı kullanımlarını engellemek için gerekeni yaparsınız. Başkalarına gösterdiğiniz saygı, yukarıda da izah edildiği gibi aslında kendinize gösterdiğimiz saygıdır. Başkalarına saygı göstermekle hiçbir şey kaybetmezsiniz, aksine saygı görür, saygı kazanırsınız. Size saygı gösterenlere nasıl saygılı davranıyorsanız, saygı gösterdikleriniz de size karşı saygılı olacaklardır. Onlara saygı göstererek onları size saygılı davranmaya zorlamış oluyorsunuz, farklı bir deyişle örnek davranış sergiliyorsunuz. İnsan kendisine saygı duymalıdır çünkü insandır. Kendisine saygı duyan insan, bunu başkalarına saygı göstererek ifade eder. Neden insan olduğunuzu gösterdiğiniz saygıyla ifade etmeyesiniz? Arkanızdan Çok efendi, saygılı biri. dedirtmek de var, Ya boş ver onu, konuşmasını bilmez, davranmasını bilmez. dedirtmek de var. Neticede tercih sizin oluyor. Unutmayalım ki gördüğünüz saygı, kendinize duyduğunuz saygının yansımasıdır. 4

Ocak 2014 Farklılıklara SAYGI Farklılıklara saygı; insanı belli bir özelliğine göre yargılamamak, herkesin kendi doğruları çerçevesinde yaşadığının farkında olmaktır. Farklılıkları zenginlik olarak görebilmektir. Bir insan; hangi dinden, milletten, renkten, coğrafyadan, dilden, düşünceden ve anlayıştan olursa olsun öncelikle insan olduğunun algılanması gerekir. Her birey, saygıya değer bir varlıktır. İnsanın kendisinden farklı olanı hor görmeye hakkı yoktur. İnsanların değerleri, inançları, olaylara bakış açıları farklı farklı olabilir. Bu farklılık bir ayrışma sebebi olmamalı, farklılıklar bir dayatma unsuru haline getirilmemeli, baskı nedeni olmamalıdır. Her insan değere layıktır. İnsanlara saygı ise insanların benimsedikleri değerleri görmezden gelmeme ve alay konusu yapmamakla kendini Bir insan; hangi dinden, milletten, renkten, coğrafyadan, dilden, düşünceden ve anlayıştan olursa olsun öncelikle insan olduğunun algılanması gerekir. Her birey, saygıya değer bir varlıktır. gösterecektir. Kişi karşısındaki insanın değerlerine hakaret ettiğinde aynı davranışı karşısındaki de yapacaktır ve sonuçta tartışma kaçınılmazdır. Bu güne kadar, tartışarak kimse karşısındakini ikna edememiştir. Saygılı olunursa, karşı tarafta saygılı olacaktır. İnsanları ikna etmenin en birinci ön koşulu insanlara saygı duymak ve bu yolla insanların güvenini kazanmaktır. Saygı ifadelerine iletişimde yer verirseniz, insanlar sizleri ilgi ve dikkatle dinleyecek ve sözlerinizi önemseyeceklerdir. Farklılıklara tahammül etmeyen karşısındaki insana saygı duymuyor demektir. Farklılıklara bakılırsa parmak izinden gözün retinasına kadar, altı milyar insan da birbirinden farklıdır. Kimseyi küçümsemeyin, aşağılamayın. İnsanların değerini, renkleriyle, dilleriyle, milletleriyle, cinsiyetleriyle, maddi güçleriyle ölçmeyin. Afrika da yiyecek ekmek bulamayan garip yavrularla, köşklerde yaşayan çocukların değerinin bir olduğunu bilin. Farklılık ve üstünlük arzuları sonucunda dünyanın ne hale getirdiğini fark edin. 5

Sağlık Ocak 2014 Sağlık Bilim Sağlık Çok oturmak kalbe zarar veriyor Kişi gününü oturarak geçiriyorsa şeker ve kalp hastalıklarından korunması için egzersiz yapması yeterli değil. 800 bin kişinin incelendiği 18 araştırmanın verilerine göre en uzun süre oturanlarda şeker veya kalp hastalığı riski en kısa oturanlara göre iki kat daha fazla. Beynimizin kapasitesini artırabilirsiniz Araştırmalar, beyin potansiyelimizin çok az bir kısmını kullandığımızı gösteriyor. Sol beyni gelişmiş kişi, sağ beynini de geliştirerek kapasitesini artırabilir. Peki, bunu nasıl yapacağız? Mesela kitap okumak, beynin sağ ve sol bölümünün beraber gelişmesine yardımcı oluyor. Çünkü kitap okurken beynin sol tarafı ile algılanan kavramlar, beynin sağ tarafı ile hayal ediliyor. Bulmaca çözmek de iyi bir beyin egzersizidir. Bağımlılıklar kanser sebebi Sigara, alkol ve yasadışı maddeler, genetik faktörlerin haricinde kanser sebepleri arasında ilk sırada yer alıyor. Türkiye Yeşilay Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. İhsan Karaman a göre, alkol ve tütünden uzak durma, sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite ile kanserlerin yüzde 43 ünden korunmak mümkün. Canlılar alemi... SİVRİSİNEK Sivrisinekler, sadece tek bir saniyede 500 kere kanat çırpabilir. Kanatlarını bu hızda çırpabilmek için sivrisineğin çok miktarda oksijene ihtiyacı var. Bu sebeple sivrisinek, hemen her hücresine ulaşan özel bir solunum borusuna sahip. Saniyede 500 defa çırpılan kanatlar Sivrisinek, kanatlarını saniyede yaklaşık 500 defa çırpar. İnsanın kollarıyla oldukça sınırlı sayıda gerçekleştirebildiği bir işlemi, o sadece tek bir saniyede 500 kere gerçekleştirir. Saniyede 500 defa kesintisiz olarak hareket eden böylesine güçlü bir mekanizma, yapay olarak geliştirilemez. Çeşitli malzemelerle geliştirilen buna benzer bir mekanizma, sürtünmenin şiddetinden kısa bir süre sonra yanacaktır. Ama bir sivrisinek, yaşamı boyunca uçtuğu her saniye, kanatlarını bu sıklıkla çırpar ve hiçbir sorun yaşamaz. Dahası, bu üstün nitelikli kanatlar ona, yüksek bir hızda, dilediği yöne, dilediği uzunlukta uçma imkânı verirken, aynı zamanda manevra ve iniş yeteneklerini de en mükemmel şekilde gerçekleştirmesini sağlar. Kanatlarını bu hızda çırpabilmek için sivrisineğin çok miktarda oksijene ihtiyacı var. Bu sebeple sivrisinek, hemen her hücresine ulaşan özel bir solunum borusuna sahip. Bu boru, doğrudan dışarıdaki havaya bağlı olduğundan, hücreler oksijen alışverişini aracı bir madde olmadan yapar. Bu özel sistemin sonucu olarak da dakikada binlerce kez kanat çırpan sivrisinek hiç yorulmaz. Büyüklüğü 1 cm yi bile bulmayan bir canlıda, saniyede yüzlerce kez çırpacak bir kanat ve bunu mümkün kılacak bir solunum sistemi var etmek Allah ın hayranlık veren bir sanatı. Hiçbir tesadüf, böylesine kompleks bir canlıda, bu mükemmellikte bir mekanizma meydana getirip onu her bir bireyde mükemmel işler hale getiremez. Hiçbir tesadüf, eşzamanlı hareket eden bir çift kanada saniyede 500 kere çırpma imkânı veremez. Bu kusursuz canlının da onun sahip olduğu hayranlık uyandırıcı kanatların da Darwin in öne sürdüğü gibi tesadüfî aşamalarla meydana gelmesi imkânsız. 6

Ocak 2014 Toplum Beslenme Teknoloji Stres kalıcı mı? Pek çoğumuzun şikayet ettiği stresle başa çıkmak için öncelikle onu oluşturan durumu kabul etmek gerekiyor. Uzmanlara göre spor yapmak, sağlıklı beslenmek, hobiyle uğraşmak, plan yapmak, mükemmeliyetçilikten vazgeçmek ve bekleme sürelerini kitap okuma gibi uğraşlarla değerlendirmek stresi azaltabiliyor. Acele yemek diyabete davet Yavaş yemek yemek, zayıflamaya olduğu kadar, şeker hastalığından korunmaya da yardımcı oluyor. Litvanya Tıbbî Bilimler Üniversitesi nce gerçekleştirilen araştırmaya göre, gıdaları yetersiz çiğneyerek hızla midesine indirenlerin diyabete yakalanma riski, diğerlerine göre iki buçuk kat daha fazla. Tümörü bulan akıllı bıçak Kanser ameliyatlarında kolaylık sağlayacak, tümörü bulan akıllı bıçak geliştirildi. İngiltere deki bilim adamları, (akıllı bıçak) adını verdikleri neşterin, çoğu zaman tehlikeli ancak yaygın olan hastada tümör kalıntısı bırakma sorununu çözebileceğini belirtti. ScienceTranslationalMedicine dergisinde yayımlanan araştırmada ilk sonuçlara göre bıçağın küçük kanser dokularını tespit edebildiği vurgulandı. İYİLİK YAPMAK Yüksek Tansiyon Riskini Düşürüyor Bilim adamı, iyi sosyal ilişkilerin sağlıklı yaşlanma ve birçok hastalık riskini azalttığına ilişkin kanıtların bulunduğunu vurguladı. Carnegie Mellon Üniversitesi'nden bilim adamlarının yaptığı araştırma, karşılık beklemeden yılda en az 200 saat yardımda bulunan yaşlıların yüksek tansiyon riskinin yüzde 40'a kadar azaldığını gösterdi. "Psychology and Aging" dergisinde yayımlanan araştırmada, hayır işlerinde bulunmanın yüksek tansiyonu önlemede ilaçsız seçenek olabileceği vurgulandı. Araştırmaya imza atanlardan Rodlescia S. Sneed, her gün, kötü beslenme, hareketsizlik gibi olumsuz hayat biçimlerinin yüksek tansiyon riskini artırdığına ilişkin yeni şeyler öğrenildiğini ancak ilk kez hayır işleri gibi olumlu etkenlerin riski azaltıp azaltmadığını incelediklerini belirtti. Buna göre, ABD'de 51-91 yaşındaki 1164 kişinin katıldığı araştırmada bilim adamları, katılımcıların 4 yıl arayla, iki kez tansiyon bilgileri ve yaşam tarzlarına ilişkin verileri aldı. İlk görüşmede, bu kişilerin tansiyonunun normal olduğu not edildi. Yılda en az 200 saat karşılık beklemeden yardımda bulunan kişilerde, 4 yıl sonra, yüzde 40 daha az yüksek tansiyona rastlandı. Yaşlanmayla emeklilik, yakınların ölümü, çocukların evden ayrılması gibi olayların kişilerin sosyal etkileşim için doğal fırsatlarla daha az karşılaşmasına neden olduğunu belirten Sneed, yardım faaliyetlerinin sosyal bağların kurulmasını sağladığına dikkati çekti. Bilim adamı, iyi sosyal ilişkilerin sağlıklı yaşlanma ve birçok hastalık riskini azalttığına ilişkin kanıtların bulunduğunu vurguladı. 7

Kişisel Gelişim Ocak 2014 İletişim ve insan... Telefon ile birini veya bir yeri ilk defa aradığımızda öncelikle kendimizi tanıtmalı ve niçin aradığımızı ve kiminle görüşmek isteğimizi söylemeliyiz. İnsanlara iletişim kurarken dikkat etmemiz gereken davranışlardan biri de karşımızdakini dinlemesini bilmektir. Çünkü iletişimin ilk adımı iyi bir dinleyici olmaktır. İletişim esnasında sergilememiz gereken davranışlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz. Büyüklerimizin ve arkadaşlarımızın sık sık hatırını sormalıyız. Konuştuğumuz kişiye arkamızı dönmeden gözünün içine bakarak konuşmalıyız. Konuşan iki kişinin arasına girmemeliyiz. Konuşurken karşımızdakinin sözünü kesmeden dinlemeliyiz. Arkadaşlarımızla yaşadığımız küçük problemleri şikayetleşmek ve büyütmek yerine aramızda konuşarak çözümlemeliyiz. Hakkında bilgimiz olmayan bir konuda konuşmamalıyız. Konuşmalarımızda laf kalabalığı yapmak yerine kısa ve öz maksadımızı ifade etmeliyiz. İki kişi kendi aralarında özel bir konuşma yapıyorsa kulak misafiri olmaktan kaçınmalıyız. Arkadaşlarımızın arkalarında dedikodu yapıp onları çekiştirmemeliyiz. TELEFONLA İLETİŞİM Telefonla konuşurken uyulması gereken kuralları bilmemiz ve günlük yaşantımızda uygulamamız gerekmektedir. Telefonu ilk açtığımızda Buyurun, Efendim veya Alo gibi uygun bir kelime ile muhatabımızı karşılamalıyız. Telefon ile birini veya bir yeri ilk defa aradığımızda öncelikle kendimizi tanıtmalı ve niçin aradığımızı ve kiminle görüşmek isteğimizi söylemeliyiz. Ağzımızda yiyecek veya sakız varken telefonla konuşmamalıyız. Öksürük, hapşırık gibi durumlarda ahizeyi ağzımızdan uzaklaştırmalıyız. Telefon bir iletişim aracı olduğundan gerektiği yerde gerektiği kadar kullanmalıyız. Telefon konuşmalarını gerektiğinden uzun tutmadan kısa sürede tamamlamaya gayret etmeliyiz. Aradığımız kişiye ulaşamadığımız durumlarda hemen aklımıza kötü durumlar getirmek yerine onun da gün içerisinde meşgul olabileceğini, bazı durumlarda telefonun sesini duysa bile bakmaya fırsata bulamayacağını düşünmeliyiz. Telefon ile konuşurken karşımızdaki sözünü bitirmeden konuşmaya başlamamalıyız. Aksi durumda ikimiz de birbirimizi duymakta zorlanır, ne anlatılmak istendiğini tam olarak anlayamayız. Telefon görüşmesi yaptığımız esnada yanımızdakilere bir şey söylememiz gerektiğinde ahizeyi elimizle kapatarak konuşmalıyız. YEMEK YERKEN SAYGI İÇEREN DAVRANIŞLAR Yemekten önce mutlaka ellerimizi yıkamalıyız. Eğer yemeklerimizi ailemizle veya arkadaşlarımızla bir arada yemek durumunda isek masaya hep birlikte oturmaya ve yemeğe birlikte başlamaya dikkat etmeliyiz. Yemeklerimizi asla ayakta ve gezinerek yememeliyiz. İhtiyaç durumunda kullanılmak üzere masada mutlaka peçete bulundurmalıyız. Yemek esnasında çatal, kaşık, bıçak, tabak ve bardakla oynamamalıyız. Ağzımızda lokma varken konuşmamalıyız ve yemeğimizi tam olarak 8

Ocak 2014 bitirmeden ağzımızda lokma ile sofradan kalkmamalıyız. Masada bizden uzakta olan tuzluk, biberlik veya yemek tabağını almak için uzanmamalı masada bulunan diğer insanlardan yardım istemeliyiz. Masaya konulan yemeği beğenmesek bile bunu hissettirmemeliyiz. Bir topluluğun yada grubun yanına tam yemek vaktinde gitmemeliyiz. Tabağımıza bitirebileceğimiz kadar yemek almalı, tabağımızdaki yemeği tamamen bitirmeliyiz. Yemek ve ekmek tüketiminde israf etmekten kaçınmalıyız. Yemekten kalkarken mutlaka yemeği ve masayı hazırlayanlara teşekkür etmeliyiz. Yemekten sonra ellerimizi ve dişlerimizi temizlemeliyiz. Başkaları ile ilgilenirsen iki ay içinde birçok dost kazanabilirsin; Başkalarının seninle ilgilenmesini beklersen, iki yılda bile tek dost kazanamazsın. (Dale Carnegie) Nezaketin getirdikleri... Nezaket, kendinizi ne kadar çok, diğerlerini ne kadar az düşündüğünüzü karşınızdakine belli etmemektir. Görgü kuralları çeşitli durumlarda uyulması gereken ayrıntılı formalitelerdir. Bu kurallar toplumsal kesimleri ve grupları birbirinden ayırma ve yaşamı kolaylaştırma, ilişkileri düzenleme işlevine sahiptir. Yasal hiçbir yaptırımı olmayan görgü kuralları çiğnendiği zaman, uyumsuz sayılan bireyler toplum tarafından dışlanır. Görgü kurallarına uymak diğer insanlara saygı göstermektir ve onların duygularına önem verdiğiniz mesajını göndermek demektir. Toplum hayatının düzenlenmesinde etkili olan genel görgü kurallarına uyan kişileri; terbiyeli, saygılı, nazik ve saire şeklinde nitelemek mümkündür. Bu kurallar toplumdaki uygarlık düzeyinin de göstergesi olabilir. İnsanın bencil, kaba düşüncelerden sıyrılarak, başkalarına karşı davranışlarını bir düzene koyması, onun duyarlı ve nazik olmasını sağlar. Bu da insanların birbirleriyle olan ilişkilerini sağlıklı ve tutarlı olmasına neden olur. Dış görünümle güç elde edebilir, ancak bu yeterli değildir. Dış görünümün mutlaka, iş dünyasında ve toplumda kendini uygun bir sunma şekli ile desteklenmesi gerekmektedir. Kibar tavırlar; iyi terbiye, zeka ve eğitim, toplum ve işle ilgili şartlara hassas olmanın göstergesidir. Uygun dış görünüm ya da giysi, kapıdan geçmenizi sağlar. Yerinde tavırlar ve görgü kuralları, bir yere ait olduğunuzu gösterir. Aslında bir çoğumuz, burada bahsedilen şeyleri zaten biliyoruz, ama genellikle bunların öneminin farkında değiliz. Başarılı insanların çoğu, düzgün görünüm ve görgü kurallarının, doğru kullanıldığında sadece hayatta kalma mücadelesinde güç vermekle kalmayıp, yukarı doğru tırmanmada gerçek bir avantaj sağlayan kişisel ilişkileri kolaylaştırdığını çabuk kavramışlardır. 9

Kişisel Gelişim Ocak 2014 Özür ve t Özür dilemek gerçekten de insanların arasındaki mesafeyi kısaltır, iletişimi kolaylaştırır. Bir tür helalleşme sağlar. Hata yapmış olan, özür dileyerek sorumluluğunu kabul eder. Hatanın sebep olduğu zarara üzüldüğünü dile getirir. Çevremizdeki insanlarla iyi iletişim kurabilmenin temeli onlara verdiğimiz değeri hissettirmektir. Bir kişiden özür dilemek ya da ona teşekkür etmek Sen benim için önemlisin, seninle olan arkadaşlığıma değer veriyorum. anlamına gelir. Kimi insanlar hep haklıdırlar. Hiçbir konuda hata yapabileceklerini kabullenmezler. Kendilerini aşırı derecede önemserler. Kendi zekâlarını keskin, akıllarını güçlü, Özür dilemek de basittir, kalp kırmak da... Ancak ikisi arasındaki enerji çok farklıdır; Birisi fetheder, birisi zulmeder... (Mevlana) karakterlerini gelişmiş, eğitimlerini, görgülerini, deneyimlerini herkesten yüksek görürler. Yaptıkları her davranışın, söyledikleri her sözün doğru olduğuna emindirler. Birileri hata yaptıklarını söylediğinde, yanlışlarını bir türlü kabullenmek istemezler. Kendilerine doğrular gösterildiğinde, durup düşüneceklerine, uyarı yapanı yanlış çıkarmak için ellerinden geleni yaparlar. Asla özür dilemezler. Kendilerini önemsemekten başkalarını takdir etmeyi akıllarına bile getirmezler. Özrü de teşekkürü de hep başkalarından beklerler. Özür dilemek de teşekkür etmek de bizim insanımıza zor gelir. Bizim insanımız özür dilemeyi de teşekkür etmeyi de bir türlü üzerine vazife almaz. Doğru düzgün, kalpten özür dileyemez; teşekkür de edemez. En iyi niyetlimiz bile, özür dilemenin bir tür yenilgi; teşekkür etmenin de karşı tarafa minnet etmek olduğunu düşünüp bu işleri geçiştirir, farklı bazı davranışlarla durumu idare etmeye çalışır. Hâlbuki doğru olan, özür dilemeyi de teşekkür etmeyi hakkını vererek yapabilmektir. Bizim kültürümüzde genellikle özür dilemek de teşekkür etmek de çocuklardan beklenir; bir kez yetişkin olundu mu özür de teşekkür de çocuklukta bırakılır. Çoğumuz, özür dilediğimiz ya da teşekkür ettiğimiz zaman hafife alınacağımızdan, karizmayı çizdireceğimizden çekinir bunu bir zayıflık addederiz. Özür dilemek gerçekten de insanların arasındaki mesafeyi kısaltır, iletişimi kolaylaştırır. Bir tür helalleşme sağlar. Hata yapmış olan, özür dileyerek sorumluluğunu kabul eder. Hatanın sebep olduğu zarara üzüldüğünü dile getirir. Aslında özür dilemek sadece bir sorumluluk 10

Ocak 2014 eşekkür üstenmek değil aynı zamanda insanın kendine güveninin de bir göstergesidir. Özür dilemek vicdani bir muhasebedir ve bir anlamda kişinin kendi kendini yargılamasıdır. İçtenlikle ve zamanında dilenen bir özür, olumsuz duyguları ortadan kaldırır; duygusal yaraları iyileştirir ve yeniden bağ kurmayı hızlandırır. Bir insana hakkını vererek- teşekkür etmek o insanı onurlandırmak demektir. İçten bir teşekkür, verilen emeklerin gerçek karşılığıdır. Hiçbir şey içten bir teşekkürün yerini tutamaz. İçten bir teşekküre paha biçilemez. Teşekkür etmek her dildeki en sade ama en güçlü ifadedir. Dünyanın her yerindeki insanları teşekkür ederim sözcükleriyle etkilemek, onların kalplerini kazanmak mümkündür. Teşekkür etmek o kişinin sizin için yaptığı ya da başardığı bir şeyden dolayı ona memnuniyetinizi ifade etmek demektir. Bize olan bir yardımından dolayı karşımızdaki insana edeceğimiz teşekkür onun kendisini değerli hissetmesini sağlayacaktır. Her teşekkür ederim cümlesi insanları, daha büyük başarılar için motive eder. Teşekkür etmek de özür dilemek de sadece nazik olmak değil aynı zamanda da adil olmak anlamına gelir. Özür dilediğimiz zaman kendi hatalarımızla yüzleşir; teşekkür ettiğimiz zaman ise yardım edenlerin emeğinin hakkını teslim etmiş oluruz. Özür dilemek de teşekkür etmek de iki taraflı çalışır. İçtenlikle özrümüzü veya teşekkürümüzü paylaştığımızda sadece karşı tarafı onurlandırmakla kalmaz, kendimize de bir iyilik yapmış oluruz. Böyle davranarak öncelikle kendi yolumuzu açarız. Sağlıklı bir kişilik geliştirip kendimize saygımızı yükseltiriz. Özür diledikçe kalp kazanır; teşekkür ettikçe şükran duyduğumuz insanların sayısını artırırız. 11

Aile Ocak 2014 Ailede saygı ve anlayış İnsan ilişkilerini en iyi davranışlar ve anlayışlar belirler. Davranışlarımız, karşıdaki insana güven ve sıcaklık veriyorsa, ilişkilerimiz iyi demektir. Mutlu bir insan, mutlu eden insandır. Mutlu olamayan insan ise kendisiyle barışık olmayan ve beklentileri çok yüksek olandır. Beklentilerin yüksek olmasının sebebi ise menfaatlerin kabarık olmasıdır. Herkesin içinde bir menfaat duygusu vardır. Aslında bizim davranışlarımızı çoğu kez bu menfaat duygusu belirler. Bu duygumuzu yenebildiğimiz nispette mutluluğa ulaşabiliriz. Ailede mutluluk, bireylerin birbirini tanımasıyla başlar. Anlamasıyla şekillenir ve vücut bulur, saygı göstermesiyle ve karşısındakini düşünmesiyle yükselir. Ailede eşlerin birbirine saygılı olması, öncelikle bireylerin kendi kendisine saygı duymasıyla başlar. Eşler, öz şahsiyetlerine değer verdikleri nispette, birbirlerine saygı duyarlar ve birbirlerini anlarlar. Ailedeki huzursuzlukların birçoğu karşı tarafı anlayamama ve anlamlandıramamaktan gelir. Hadiselere sadece kendi baktığımız pencereden bakarsak yanılırız. İnsanımızın birçoğunda eşine yeterince değer verememe hali vardır. Bu durumun birkaç sebebi vardır; 1. İçinde büyüdüğümüz ailede gördüğümüz davranış modelini kolayımıza geldiği ve herhangi bir zorluğu olmadığı için sorgulamadan almamız. 2. Eşimize değer verdiğimizde kendisini çok önemli görür yanılgımız. 3. Çevremizdeki inanların davranışlarını kendimize farkında olmadan modelleme yanılgımız Bu saydıklarımızın hiçbiri doğru davranış modelleri değildir. Evlenmeden önce birbirine karşı son derece nazik, hoşgörülü ve sevgi dolu olan insanlar, nedense evlendikten bir süre sonra değişebilmektedir. Sanki evlenince birçok davranış modeli ortadan kalkıyormuş gibi. Hâlbuki aslolan saygıyı ve sevgiyi yıpratmamaktır. Çünkü saygının zedelenmesi, zamanla sevgiyi de incitmektedir. Sevginin incinmesi, kişileri birbirine bağlayan 12

Ocak 2014 manevi bağın yara alması demektir. Birçok şeyde olduğu gibi, yıpranmış sevgilerin de tamiri de mümkündür. Yeter ki bu konuda doğru ve kararlı adımlar atılsın. Sorunu çözmeyi istemek çözüme ulaşmanın yarısıdır. Unutmayalım ki kendisiyle evlendiğimiz eşimizle üç bağla birbirimize bağlıyız. Birincisi, O önce bir insandır. Ona önce insanca davranmalıyız. Diğer insanlara nasıl davranıyorsak eşimize de öyle davranmalıyız. İkincisi, eşimiz bizim din kardeşimizdir ve herhangi bir din kardeşimize yapacağımız davranış olgunluğu eşimiz içinde geçerlidir. Çevremizdeki insanlarla olan iletişim dilimiz eşimiz içinde geçerli olmalıdır. Üçüncüsü, O sonuçta bizim eşimiz yani hayat arkadaşımız, ahret yoldaşımızdır. Unutmayalım ki; Uzun bir yolculuk olan dünya hayatında, meşakkatleri ve sıkıntıları iyi bir yol arkadaşı sayesinde rahatlıkla aşabiliriz. Biz eşimizle evlenirken, ahirette de onunla beraber olmayı düşünerek ve isteyerek evlendik. Yarın Rahman ın huzuruna vardığımızda, mahcup olabileceğimiz davranışları sergilemekten kaçınmamız gerekir. Eşler, bunun bilincinde olarak birbirlerini incitici davranışlardan uzak durarak uyum içersinde yaşamasını bilmelidirler. Evli çiftler kendilerine şu soruları sormalıdırlar; Ben eşimle evli olmasaydım ona nasıl davranırdım? Peki, evlenince ne değişiyor ki ona karşı tavırlarım değişiyor? Eşlerin birbirlerine yakın olması birbirlerini yakmasını gerektirmez. Aksine, birbirine yakın olmak, anlaşmayı ve kaynaşmayı gerektirir. Evlilikte, ortaya konulan ve tüketilen sevgi bitmez. Ancak paylaşılmayan, paylaşımla birlikte tekrar tekrar üretilmeyen sevgi azalır ve zamanla kaybolur. Ailelerde sevgiyi ve saygıyı diri tutmalıyız. Aslında bu bizim de diri kalmamız anlamına gelecektir. Unutmayalım ki, iyi nesiller iyi ailelerde yetişir. Eşler arası diyalog çocuğu nasıl etkiler? Çocuğunuz eşinizle olan ilişkinizin neresinde duruyor? Size ya da eşinize ne kadar yakın? Tartışmalarda taraf tutuyor mu? Bu soruların cevabını hiç düşündünüz mü? Zira çocuklar büyürken anne-babalarının her türlü hal ve tavrına şahit oluyor. Ebeveynin birbirine karşı ilgi/sevgi ya da ilgisizliği ise onun yaşamının ilerleyen dönemlerinde başkalarıyla iletişimine rehberlik ediyor. Bu model çocukta; aşk, merhamet, sevgi gibi olumlu duygular olarak şekil alabileceği gibi öfke, korku ve kaygı gibi olumsuz hislere de dönüşebiliyor. Psikolog Nihal Uyar, evli çiftlere, ilişkilerinden çocukların nasıl etkilendiğini gözlemlemelerini tavsiye ediyor. Eğer eşinizle diyalogunuz bozuksa ve çocuğunuz bu durumun farkında olduğu halde ona gerekli açıklamaları yapmadıysanız minik, bölünmüşlük hissine kapılıyor. Böyle çocuklar, nerede durması gerektiğini şaşırıyor. Miniğin olaylara bir yetişkin gibi bakmasını ve anlamasını istemek ise ebeveynlerin genel hatası. Halbuki çocuk bu sırada kendini yakın hissettiği ve korumasına ihtiyacı olduğunu düşündüğü anne ya da babasının yanında yer alıyor. Şayet ebeveyn, karı-kocalık ve anne-babalık farkını evladıyla paylaşırsa çocuk rahatlayarak kendini güvende hissediyor. Aksi takdirde eşlerden birinin çocuğu dert ortağı yapıp diğer ebeveyne tavır almasını sağlamak, küçüğün, erken büyümesine yol açıyor. Bu durum ileride onun, çocukluğunu yaşayamamış olmanın verdiği psikolojik rahatsızlıklarla boğuşmasına kapı aralıyor. 13

Aile Ocak 2014 Sağlam aile... Sağlam toplum... Aileye güç veren, zor günlerde ayakta durmasını sağlayan öncelikli unsur birbirine destek olan aile üyelerinin arasındaki sevgi ve saygıdır İnsanlar arasındaki ilişkilerin temel kuralı sevgi ve saygıdır. Her insan, çevresinden bu olumlu duygular ile beslenmek ister. Çünkü insan ruhu sevgi ile beslenir. Saygı görmesi ise onun kendine güvenini arttırarak, motivasyon verir. Bu konuda güzel bir özdeyiş vardır: İnsan, kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa, başkalarına karşı da öyle davranmalıdır. Başkalarının kendisine sevgi ve saygı göstermesini bekleyen birinin beklentisi doğrultusunda diğer insanlara öncelikle kendisinin sevgi ve saygı çerçevesinde yaklaşması gerekmektedir. Birey, henüz çocuk iken ailede sevgi ve saygı görerek büyürse, büyüdükçe bu davranış, düşünce şekli olarak kişiliğinde kök salar. Aile, toplumun en küçük birimidir ve çekirdeğidir. Aile yapısının sağlam olduğu toplum sağlamdır. Toplumların sağlıklı, barış içinde yaşaması ve varlıklarını sürdürebilmeleri, toplum bireylerinin birbirlerine karşı gösterdikleri sevgi, saygı ve hoşgörüye dayanır. Aile birliğinin yararlarını şu şekilde özetleyebiliriz; 1. Kişi yalnızlıktan kurtulur. Eşi ile küçük çapta bir birlik kurar ve doğacak çocuklarla birlik halkası genişler. 2. Aileye bağlılık; insana, insanlığa, topluma, ulusa bağlılığı hem öğretir hem de kolaylaştırır. 3. Çocukların yetiştirilmesinde, eğitilmesinde en elverişli ve güvenli ortamdır. 4. Ahlaki bir kurumdur. İnsanı eğitir. 5.Bencillik yerine sencil duyguların gelişmesine vesile olur. 6. Yaşam karşısında güç veren bir manevi kaledir. Aileye güç veren, zor günlerde ayakta durmasını sağlayan öncelikli unsur birbirine destek olan aile üyelerinin arasındaki sevgi ve saygıdır. Saygısız sevgi işe yaramaz, sevgisiz saygı da eksikliktir ve kişiler arası ideal ilişkiye engeldir. Sevgi ve saygının bir arada bulunduğu ailelerde toplumlar uzun ömürlüdür, hiçbir güç onları yıkamaz. Aile üyeleri, birbirinin huzur ve mutluluğunu bozacak 14

Ocak 2014 davranışlardan uzak durur. Sevinçli ve üzüntülü günleri birlikte paylaşırlar. Problemlerini çözmek için ailenin bütünlüğünün bozulmaması doğrultusunda işbirliği yaparlar. Kişisel sorunlarda birbirlerine yardım ederler, güç verirler. Anne ve babaya sevgi ve saygı duymak dinimizde övülmüş, önerilmiştir. Peygamberimiz Cennet annelerin ayakları altındadır, diyerek, anne sevgisinin önemini vurgulamıştır. Çocuklar, anne ve babanın haklarını ödeyemezler. Ailede büyükler de küçüklere karşı daima sevgi ve hoşgörü besler. Önemsiz hatalarını görmezlikten gelir ve kusurlarını tatlı dille izah ederler. Küçüklerin arzu ve isteklerine önem verirler. Söz verdikleri zaman sözlerinde Evlilikte mutluluğun sırrı saygıda saklı Evlilikte mutluluğu yakalamanın yolu hoşgörülü ve iyimser olmaktan geçiyor. Uzmanlar, evli çiftlere gerekli yerlerde susmayı, dinlemeyi, alttan almayı, anlayışlı olmayı, eleştirmemeyi, eksik aramamayı, övmeyi, takdir etmeyi, teşekkür etmeyi ve zeytinyağı misali üste çıkmamayı öğrenmeleri tavsiyesinde bulunuyor. dururlar. Sorunlarını çözerler. Bu güzel davranışların temeli sevgi, saygı ve hoşgörüdür. Ailesinde sevgi ve saygıyı yaşamayan insanlar, toplumda sevgi ve saygıdan söz edemezler. 15

Örnek Hayatlar Ocak 2014 Hacı Bektaş-ı Velî Erkek, dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde. Hak ın yarattığı, her şey yerli yerinde. Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok. Noksanlık, eksiklik senin görüşlerinde." Dostumuzla beraber yaralanır kanarız Her nefeste aşk ile Yaratanı anarız. Erenler meydanına vahdet ile gir de gör Kırk budaklı şamdanda kırkımız bir yanarız. Rengimiz güldür bizim, gül gibi açacağız Gönüllere aşk ile sevgiler saçacağız Hak Hakikat yolunda bir yüzümüz var bizim Olduğumuz gibiyiz öyle kalacağız. Hacı Bektaşı Velî Anadolu coğrafyasının gönül mimarları asırlardır hem bu topraklara hem de üzerinde yaşayanlara hayat ve nefes vermiş ruh taşımışlardır. Bu öyle canlı ve dinamik bir ruhtur ki insana insanlığını hatırlatmış hazzın ve kontrol altına alınamayan duyguların terbiye edilip güzelleştirilmesini sağlamıştır. İşte bu akıl ve gönül mürebbilerinden birisi de kökü Orta Asya bilim ve hikmet merkezlerine dayanan fakat kendi tesiri ve düşüncesi yerel alanların dışına çıkıp evrenselleşmiş kâmil bir insan Hacı Bektaş-ı Veli dir. Peygamber Neslinden Bir Veli Hacı Bektâş-ı Veli gerçek ismi Seyyid Muhammed bin İbrahim Ata olan Hacı Bektâş-ı Veli, Horasan ın Nişabûr şehrinde 1281 senesinde doğar. Bektaşî geleneğine göre Hacı Bektaş ın soyu Hz. Ali ye dayanmaktadır. Altıncı imam Musa el-kazım (ö.183/799) neslinden Horasan ın hükümdarı olan Seyyid İbrahim-i Sâni ile Hatem Hatun dan dünyaya gelmiştir. İlk eğitimini Şeyh Lokman-ı Perende den alır. Lokman-ı Perende, Ahmed Yesevi nin öğrencilerinden olup, zahir ve batın ilimlerinde derin bilgiye sahip bir zattır. Hacı Bektâş, eğitimini tamamladıktan sonra Anadolu ya gelir. Halka doğru yolu göstermeye başlayan ve kıymetli talebeler yetiştiren Hacı Bektâş, kısa zamanda tanınarak büyük rağbet görür. Ahilikle Bağlantısı Horasan dan gelen Hacı Bektaş ile Anadolu da Ahîler diye adlandırılan fütüvvet erbabı arasında birtakım bağlantıların bulunması doğal bir olay olmakla birlikte; gerçekten Horasan Melâmet ekolüne mensup Mevlana gibi Hacı Bektaş ın da çevresinde Ahî ünvanlı kişilere tesadüf edilmektedir. Mesela Hacı Bektaş Vilâyetnâmesi Anadolu esnaf ve zanaatkârlarının piri addedilen Ahi Evren ile Hacı Bektaş ın çok samimi iki dost olduklarını yazmaktadır. İlk Hacı Bektaş sevenlerinin ahîlikle ilgileri sebebiyle Bektaşîlik teki tarikata giriş ayini eşik öpme kuşak bağlama törenleri aynı kâseden şerbet içme adeti kıyafetle ilgili teferruat ayinlerde okunan dualar tamamıyla ahîlikten 16

Ocak 2014 alınmıştır. Osmanlı nın Bektaşî Geleneğine Saygısı Osmanlı hükümdarları Yeniçerilerin piri sayılan Hacı Bektaş için türbesinin etrafına binalar yaptırmışlar vakıflar kurmuşlar sebiller inşa etmişlerdir. Zamanla Hacı Bektaş Köçekleri diye anılmaya başlanan yeniçerilerin 94. ortasında daima bir Hacı Bektaş vekili bulunur; değişen Bektaşî babalarının tacı yeniçeri ağası tarafından merasimle giydirilirdi. Bu sırada Anadolu da dinî, iktisadî, askerî ve sosyal teşekkül olan ve kendisinin de bağlı bulunduğu Ahilik Teşkilatı ile büyük hizmetler yapan Hacı Bektaş-ı Veli ve talebeleri, Osmanlı sultanları tarafından da sevilir ve hürmet görür.o sıralarda kuruluş devrinde olan Osmanlı Devleti nin sağlam temeller üzerine oturmasında büyük hizmetleri olur. Sultan Orhan zamanında teşkil edilen Yeniçeri ordusu na dua ederek, askerlerin sırtlarını sıvazlar. Böylece Hacı Bektâş-ı Veli yi kendilerine manevî pir olarak kabul eden Yeniçeri ordusu, manevî hayatını ve disiplinini ona bağlar. Hacı Bektâş-ı Veli, asırlarca Yeniçeriliğin piri, üstadı ve manevî hâmisi olarak bilinir. Bu bağlılık ve muhabbet, Yeniçerilerin sulh zamanındaki talimleri, harplerdeki gayret ve kahramanlıklarında çok müspet neticeler verir. Bütün bunlar, halk ile Yeniçeriler arasındaki yakınlığı da kuvvetlendirir.yeniçerilerin, dervişler gibi cihad azmiyle dolu ve görülmemiş derecede kahraman ve fedakâr oluşlarında, bu hadiseler müspet tesirler gösterir. Yeniçerilerin Allah, Allah! İllallah! Baş uryan, sine püryan, kılıç al kan. Bu meydanda nice başlar kesilir. Kahrımız, kılıcımız düşmana ziyan! Kulluğumuz padişaha ayan! Üçler, yediler, kırklar! Gülbang-i Muhammedi, Nûr-i Nebi, Kerem-i Ali... Pirimiz, sultanımız Hacı Bektaş-ı Veli... diyerek savaşa başlamaları, bunun manidar bir ifadesidir Gönül Sultanının Erdemleri ve Hayat Felsefesi Hacı Bektaş-ı Veli insancıl davranarak mümin olmayanları İslâmiyet e ısındırmaya çalıştı ve böylece her türlü ibadeti hoş karşıladı. Ehli Beyt sevgisini yaratılmışlar içerisindeki tüm sevgilerin en önüne koyan Gönül İnsanı bu aşkı tüm insanların kalbine nakşetti. Türk diline canlılık vererek duaların Türkçe yapılmasını devam ettirdi. Sohbet toplantılarında ilahiler ve nefesler okunması adetini sürdürdü. Şeref ve namusa önem verdi. Din kardeşliği esasından hareket ederek insan sevgisini yayan Hacı Bektaş din ve vatan sevgisi üzerinde de durdu. Allah için ve yurt savunması için fedakârlık yapılmasını istedi. Bunun için şehitliğin manevi derecesini hadislere uygun olarak övdü. Misafirperverlik üzerinde de duran Hacı Bektaş-ı Veli insan gönlünü incitmenin sakıncalarını ve komşu hakkının önemini dile getirmiştir. Büyük veli haksızlık ve zulüm yapanları sohbetlerinde ikaz ederek toplumsal dayanışma ve yardımlaşmayı kurmaya çalıştı. Küskünlerin barışmasını ve helalleşmesini toplumsal prensip haline dönüştürdü. Tembellik ve miskinliği yererek tasavvufun inceliklerini cemiyet içinde işledi. İslâmiyet i hakikat ve marifeti açıkladı. Haramdan sakınmayı gönül ve niyet temizliğine ağırlık verdi. İslâmiyet i eski Türk gelenek ve görenekleriyle uzlaştırarak sunmaya çalışan Hacı Bektaş Kur an yolundan da asla ayrılmadı. Kendisi hakkında çok yazılar yazılıp farklı yorumlar yapıldı. Belki bunun bir sonucu olarak kendisine ait olmayan düşünceler ona mal edildi. Tüm bunlara rağmen büyük mutasavvıfın fikirleri zaman içerisinde İslâm coğrafyasının büyük bir kısmını etkiledi Gönül insanı Bektaş a göre kâmil insan her şeyden önce iç dünyası kirlerden arınmış insandır. O mükemmel insan olma yolunda dış görünüşe hiçbir değer vermemek- 17

Ocak 2014 Hacı Bektaş Veli'den Altın Sözler * Nefsine ağır geleni kimseye tatbik etme. * İncinsen de, incitme. * Düşmanınızın dahi insan olduğunu unutmayınız. * Murada ermek sabır iledir * Hiçbir milleti ve insanı ayıplamayınız. * Düşmanınızın bile, insan olduğunu unutmayınız * Edeb elbisesini, sırtınızdan ölünceye kadar çıkartmayınız tedir. Türk mutasavvıfının bu anlayışı Horasan diyarındaki Melâmet ocağının ürünü olarak kendisini göstermektedir. Melâmet anlayışı ki Bektaş ın kişiliğinin dinsel yönünü oluşturuyor Türklerin mert sevecen fakat göründüğü gibi olmayı esas alan karakterleriyle de uyuşmuş ve bu kaynaşma hem Hacı Bektaş da hem de Yunus da zirveye ulaşmıştır. Bu Anadolu erenine göre din iman ve insanlığın özü iç ve dışın aynı olmasıdır. Hacı Bektâş-ı Veli nin Makâlât adlı Arapça bir eseri vardır. 1338 senesinde vefat eden Hacı Bektâş-ı Veli nin derslerini ve sohbetlerini takip ederek onun tarikatına bağlananlara, tasavvuftaki usûle uyularak Bektaşi denilir.hacı Bektâş-ı Veli nin Makâlât adlı eserinin asıl nüshaları tetkik edildiğinde kendisinin, İslâm dinine sıkı sıkıya bağlı ve İslâmiyet e uymayan davranışlara şiddetle karşı çıkan biri olduğu görülür. Onun düşünce ve felsefesi yüzyıllardır tükenmeyen ve tüketilemeyen ebedî hikmetlerle yoğrulmuş kesintisiz bir çizginin kutsal halkalarından birini oluşturmaktadır. Hacı Bektaş incinse de incitmeyen bir insanı model olarak sunmaktadır. Bu kâmil ve erdemli ideal insan fayda çıkar haz ve benliğin kapanına kısılmış modern zamanların insanı değildir. Bilakis onun işaret ettiği insan marifet ve hakikat nuru ve ruhuyla bezenmiş özü sözüyle hemhal olmuş gönül insanıdır. Şu halde Hacı Bektaş-ı Veli iyi bir mutasavvıf dine bağlı; bâtınî tarikat ve düşüncelerden uzak, iyi bir Müslüman; Türk İslâm kültür ve fikir hayatına büyük hizmetleri geçmiş ve çok sayıda gönül insanı yetiştirmiş büyük bir düşünürdür. Mevlana ve Hacı Bektaş Veli (Hikaye) Bir adamcağız kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Ha cı Bektaş Veli'nin dergâhına kurban olarak bağışlamak ister. O zamanlar dergâhlar ayni zamanda aşevi işlevi görüyordu. Durumu Hacı Bektaş Veli'ye anlatır ve Veli helal değildir diye bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam mevlevi dergâhına gider ve ayni durumu Mevlana'ya anlatır Mevlana ise bu hediyeyi kabul eder. Adam aynı şeyi Hacı Bektaş Veli'ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana'ya bunun sebebini sorar. Mevlana şöyle der: Biz bir karga isek Hacı Bektaş Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir. Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş dergahı'na gider ve Hacı Bektaş Veli' ye, Mevlana'nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş Veli' ye sorar. Hacı Bektaş da söyle der: - Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana'nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir. 18