Özerk Kürdistan Tart flmas Prof. Dr. Nurşen MAZICI* Kraliçe Victoria döneminde yeni vergileri protesto eden bir grup İngiliz, ellerinde pankartlarla Buckingham Sarayı na doğru yürüyüşe geçmişlerdir. Bir kavşağa geldiklerinde grubu durduran polis, yanlış yöne gittiklerini belirterek protestocu gruba sarayın yolunu göstermiştir. Oradan geçen bir lord ise, polise grubun sarayı basmaya gittiğini, onları engelleyeceğine, üstüne üstlük bir de neden saraya yönlendirdiğini şaşkınlıkla sorunca polis: Ben trafik polisiyim, benim işim doğru yolu göstermektir. Saray baskınını engellemek, saray muhafızlarının işidir, demiştir. Benim de, bir siyaset bilimci olarak işim, siyasal kavramların anlam ve içeriklerini doğru bir biçimde tanımlayarak nasıl uygulamaya geçirilebileceğini ortaya koymak olduğundan son 10 gündür yoğun bir biçimde televizyon ve gazetelerde tartışılan Özerk Kürdistan konusunun uygulamaya geçirilebilme olasılığını anlatmaya çalışmaktayım. Silahlı Çatışma ve Demokratik Mücadele Özellikle, Özerk Kürdistan talebine sıcak bakan tartışmacılar, bunu, son yıllarda demokratik hak, özgürlük, barış gibi kulakta pozitif algı sağlayan kavramlarla dillendirmeye başlamışlardır. Oysa 1974 de bağımsız bir Kürdistan devleti kurmak amacıyla, Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı silahlı eyleme geçen PKK nın, 2010 yılı itibariyle bu talebinde bir değişiklik olmamıştır. Egemen bir devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti nden toprak talep etmenin, devletin üniter yapısına aykırı olması nedeniyle anayasal bir suç olduğunu bilen PKK, bu talebini, silahlı çatışma yoluyla elde etme amacındadır. Öyle ki, Kurtuluş Savaşı ndan beri ortaya çıkan ve başta 1921 Koçgiri İsyanı olmak üzere tüm Kürt isyanlarının temel amacı, bağımsız Kürdistan devleti kurma yönündedir. Nitekim tüm bağımsızlık savaşları da bu yöntemle gerçekleşmiştir. Bağımsızlık savaşlarını yakın tarihte ve bildiğimiz bir coğrafyada örneklemek istiyorum. 19.Yüzyıl da Yunanlılar, Bulgarlar, Sırplar, vb. bağımsızlıklarını Osmanlı Devleti ne karşı ayaklanarak ve savaş ilan ederek kazanmaya çalışmışlardır. Ancak, silahlı terör yoluyla Osmanlı ya karşı yaklaşık 30 yıl bağımsızlık savaşı veren ve en fazla dış destek (Rusya-Fransa-İngiltere) alan Ermeniler, bağımsız devlet kurma yolunda başarılı olamamışlardır. Osmanlı devleti parçalandığında 24 ulus devlet ortaya çıktığı halde neden 25.si Ermenistan olamamıştır, sorusunun analizinin, özerk/bağımsız Kürdistan tartışmalarına ışık tutacağı düşüncesindeyim. Örneğin, Arnavutlar, Ermeniler kadar ne silahlı direniş ne de dış yardım almalarına karşın, 1912 de bağımsızlığını kazanırken neden Ermeniler bağımsız bir devlet kuramamışlardır, sorusunun yanıtlarından bir tanesi, diğer etnik gruplar ya da o dönemin deyimiyle milletler (Sırp, Bulgar, Yunan, Arap, Arnavut) Osmanlı yönetimine katılmalarından bağımsız oluncaya kadar yaşadıkları topraklardan hiç ayrılmazken, Ermeniler ülkenin her yanına dağılmış bir biçimde yaşamışlardır. King-Krane Raporuna göre Ermeniler 1914 te en yoğun oldukları vilayet Van da nüfusun yalnızca %25 ni oluşturuyorlardı ve bazı Ermeni kesimleri Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı na katılarak Kuvva-i Milli- * Siyaset Bilimci, M.Ü. Öğretim Üyesi ve 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi. Eylül 10 Sayı: 21 21. YÜZYIL [73]
Prof. Dr. Nurflen Maz c ye ye destek vermişlerdi. Bunu bağımsız Kürdistan kurmak isteyen PKK terör hareketiyle karşılaştıracak olursak şu sonuçları çıkarabiliriz. 1- Her şeyden önce, 2. cumhuriyetçi liberallerin iddia ettiği gibi, 36 etnik gruptan oluşan Türkiye Cumhuriyeti ulus devleti parçalanma aşamasına gelmiş değildir. Egemen devletin toprak bütünlüğünü, hala dünyanın 6 büyük ordusundan birisi olan TSK korumaktadır. Ulus devlet olarak Almanya, ABD, Fransa nın parçalanma olasılığı ne kadarsa Türkiye Cumhuriyeti nin de o kadardır. 2- Avrupa Birliği nin 2004 te yaptırdığı bir alan araştırmasında ana dilini Türkçe olarak bildirenlerin oranı yüzde 93 olarak bulunmuş ve Kürtleri de içine alan geri kalan nüfusun yüzde 7 yi geçmediği görülmüştür. Bu veri, sosyolojik ve kültürel olarak da kendini göstermektedir. Laz, Çerkez, Roman gibi etnik grupların hiçbiri, cumhuriyet tarihi boyunca bağımsız devlet kurma yönünde bir girişimde bulunmamışlardır. 3- Donanımı çok zayıf düzenli ordu henüz kurulmuşken ve ülke işgal altındayken çıkan Koçgiri İsyanı nın bastırılmasının nedenlerinden biri de, isyana Kürt çoğunluğun destek vermeyişi ve Türklerle birlikte yaşama isteğidir. Yaygın olarak dillendirilen bir başka yanlış da, Lozan Antlaşması nda Kürtlerin azınlıklara verilen hakları bile elde edemeyişleridir. Doğru olan, Lozan da Türk ve Kürtlerin millet-i hakime, yani egemen ulus olarak tanımlanmalarıdır. 4- Kürtler de tıpkı, Ermeniler gibi ülkenin her yerine dağılmış bir biçimde yaşamaktadırlar. Türkiye nin etnik yapısını bilimsel bir biçimde değerlendiren Ali Tayyar Önder, 2006 yılı itibariyle 74 milyon varsayılan Türkiye nüfusu içerisinde Kürt nüfusun sayısını 5 milyon (yüzde 6,76), Zaza nüfusu sayısını 800 bin (yüzde 1,08) olarak tahmin etmiştir. Buna göre - Zazalar Kürt olmadıkları halde - Kürt ve Zaza nüfusunun toplam içindeki oranı yüzde 7,84 olarak bulunmaktadır. Kürt aydınlar ise, Kürt nüfusunun 11 ile 15 milyon arasında olduğunu tahmin etmektedirler. Ulus devletlerde vatandaş kimliği etnik ve dinsel temelli olmadığı için her iki rakam için [74] 21. YÜZYIL Eylül 10 Sayı: 21
Özerk Kürdistan Tart flmas tahmin sözcüğünü kullanıyorum. Tam da burada, ister 5 ister 15 olsun Kürtlerin sayı itibariyle en fazla oldukları iller, PKK nın bağımsızlık istediği bölgede yaşamaktadırlar. Kaldı ki, PKK nın Kürdistan diye adlandırdığı bölgede de, Kürtler çoğunluk olmakla birlikte, Türkmenler, Araplar, Zazalar, Süryaniler, Ermeniler ve benzeri gruplar da yaşamaktadır. 5- Kürt nüfusunun hesaplanmasında Kürtçü siyasî partilerin aldıkları oylar da, bir gösterge sayılabilir. Nitekim Aralık 1995 Genel Seçimleri nde HADEP, PKK nın tehdit ve baskılarına karşılık -Kürtçüler dışındaki sol oyların da eklenmesiyle- ancak yüzde 4,17 oranında oy alabilmiştir. Kasım 2002 Genel Seçimleri nde de DEHAP ın yüzde 6,2 oranında oy alarak yüzde 10 luk seçim barajının altında kaldığı görülmüştür. Temmuz 2007 seçimlerinde, DTP lilerle beraber bütün bağımsız adayların oy toplamı yüzde 5,36 olurken, 2009 daki yerel seçimlerde yüzde 5,04 oy alabilmiştir. 2007 seçimlerinde yaklaşık 42 milyon seçmenin yüzde 5.04 ü 2 milyon 116 bin 800 seçmen yapmaktadır. Sabancı Üniversitesi nden Ali Çarkoğlu ve Ersin Kalaycıoğlu nun birlikte yürüttükleri yeni bir araştırmanın sonucuna göre, 42 milyon seçmenin yüzde 12,8 i kendini Kürt kökenli olarak tanımlamakta ve bunun da nüfus içindeki tahmini karşılığı yaklaşık 5 milyon yapmaktadır. Bu, varsayılan 15 milyonluk Kürt nüfusun 10 milyonu, bağımsız Kürdistan istemiyor demektir. Egemen devletin toprak bütünlü ünü, hala dünyan n 6 büyük ordusundan birisi olan TSK korumaktad r. Ulus devlet olarak Almanya, ABD, Fransa n n parçalanma olas l ne kadarsa Türkiye Cumhuriyeti nin de o kadard r. 6- AKP de 75, CHP de 20, MHP de 5, BDP de 19 olmak üzere TBMM de toplam 119 Kürt kökenli milletvekili bulunmaktadır. Kürt aydınların dillerinden düşürmedikleri, özgürlük ve demokratik haklar bağlamında BDP dışındaki 100 Kürt milletvekilli kimleri temsil ediyor? Örneğin, Kürt burjuvazisini oluşturduğu ileri sürülen Kürt işadamları, Batı ile bütünleşen ve bugünkü devlet ve toplum yapılarını korumaya çalışan kişilerdir. Çoğunlukla yatırımları batı illerindedir ve hepsinin ticari ve ekonomik ilişkileri batı pazarı iledir. Bunların çıkarları Türk burjuvazisi ile uyuşmaktadır. Bu Kürt işadamları ve aileleri de Özerk Kürdistan istiyorlar mı ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi ne dönmeyi düşünüyorlar mı? Kısacası Türkiye deki Kürtlerin yüzde 65 i, Güneydoğu Anadolu nun dışında yaşıyor ve her beş Kürt seçmenden dördü, yani %80 i bağımsız ya da özerk Kürdistan kurulmasını isteyen partilere oy vermiyor demektir. Demokratik Özerklik Projesi Bu bağlamda DTP, Diyarbakır da 24 Ekim 2007 tarihinde yapılan Demokratik Toplum Kongresi nde hazırlanan ve Kasım 2007 de yapılan 2. Olağan Kongre de Siyasi Tutum Belgesi olarak parti tüzüğüne giren, Abdullah Öcalan ın talimatıyla Demokratik Özerklik Projesi başlığıyla kamuoyuna sunulan ve parti hakkındaki kapatma davasının en temel dayanakları arasında yer alan kitapçıkta şu haklar devletten talep ediliyordu: 1. Türkiye vatandaşlığı Anayasa da yer alsın. 2. Kürtçe eğitim ve öğretim dili olarak kabul edilsin. Anayasa da yer alsın. 3. Ateşkes devam etsin. Koşulsuz bir genel af ilan edilsin. 4. Akil Adamlar geçiş döneminde inisiyatif alsın. 5. Siyaset yapma özgürlüğü önündeki engeller kaldırılsın. Affedilen PKK lılar dâhil herkes siyaset yapma hakkına sahip olsun. Eylül 10 Sayı: 21 21. YÜZYIL [75]
Prof. Dr. Nurflen Maz c 6. Abdullah Öcalan a uygulanan tecrit kaldırılsın. 7. Yerel yönetimler güçlendirilsin. Demokratik özerklik kabul edilsin 8. Çatışma döneminde işlenen faili meçhul cinayetler başta olmak üzere o dönemde meydana gelen olayları araştırmak için Hakikatler Komisyonu kurulsun. 9. Koruculuk kaldırılsın. 10. Toprak reformu yapılsın. DTP BDP nin PKK Sözcülüğü Bu öneriler, Türkiye de büyük bir toplumsal tepki yaratmış ve DTP nin kapatılmasından sonra PKK da, 26 yıldır yaptığı silahlı terörle bağımsız Kürdistan kuramayacağını anlamış olmalı ki, geçtiğimiz günlerde, BDP li belediye başkanı ve il genel Türkiye deki Kürtlerin yüzde 65 i, Güneydo u Anadolu nun d fl nda yafl yor ve her befl Kürt seçmenden dördü, yani %80 i ba ms z ya da özerk Kürdistan kurulmas n isteyen partilere oy vermiyor meclisi üyesi 99 Kürt siyasetçi, Güneydoğu ağırlıklı özerklik ilan etme kararı alırken, PKK da, yakında demokratik özerklik kararını resmen dünyaya ilan edeceğini terörist Cemil Bayık aracılığıyla şu sözlerle duyurmuştur: Eğer Kürt sorununun demokratik siyasal çözümü için tek yanlı çaba gösterdiysek, amacımız demokratik özerklik çerçevesinde bir siyasi çözüm ortaya çıkarmaktı. Bu çabaların amacı demokratik özerkliği geliştirmekti. Türk devleti en makul çözüm olan bu yaklaşımımıza olumsuz karşılık verince (...) demokratik özerkliği şimdi kendi mücadelemizle pratikte gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Yakında bunun resmî ilanını da yapacağız. Bunu eski milletvekili işadamı Sedat Aloğlu nun İmralı yı da kapsayacak af, Anayasa da Bu ülkeyi Türkler ve Kürtler kurdu ifadesinin olması, o bölgede özerklik gibi savları da masaya koymalıyız ki teşhislerimiz daha doğru olsun! açıklaması izlemiştir. Hemen belirtelim ki, silahlı terörle demokratik mücadele tamamen birbirinin zıddı eylemlerdir. Özerklik konusuna gelince, genelde son zamanlarda özerklik için verilen örnek İspanya dır. 17 özerk bölgeden oluşan İspanya PKK nın dillendirdiği ve BDP nin destek verdiği türden özerk bir bölge değildir. Bu 17 bölgenin özerklik biçimleri, mali, ekonomik ve etnik nedenlerle belirlenmiş olmakla birlikte, Türkiye de en çok tartışılan Bask ülkesi etnik özerkliğinin bu yazı açısından önemi şudur: Bask özerk bölgesinde, İspanyol ulusunu ve vatanını bölünmez bir bütün olarak kabul eden 1978 İspanya Anayasası na göre hem İspanyolca, hem de Baskça resmi dil olarak kabul edilmektedir. Çünkü Baskların yüzde yüze yakını Bask özerk bölgesinde yaşamaktadır. İkincisi de İspanya Yüksek Mahkemesi, silahlı terör örgütü ETA yı destekleyen Batasuna yı kapatmış, ancak ETA terörünü kınayan daha ılımlı Bask milliyetçi partilerinin siyasi etkinliğine izin vermiştir. Hak, talep etmek; özgürlük ise, yapabilmektir. Bir isteğin özgürlüğe dönüşebilmesi için, hak talebinin akılcı, kapsayıcı, yaygın, uygulanabilir ve gerçekçi olması gerekmektedir. Gelelim Türkiye ye: 1- Ülkemizde PKK yı kınayan demokratik bir Kürt partisi yoktur. 2- Yüzde 65 oranındaki Güneydoğu Anadolu dışındaki Kürt seçmeni, bu hak talebinin dışında kaldıkları ve kapsam dışı tutuldukları için demokratik temsilin dışına çıkılıyor demektir. [76] 21. YÜZYIL Eylül 10 Sayı: 21
Özerk Kürdistan Tart flmas 3- Türk, Çerkez, Zaza, Laz-Kürt evliliği yapanlar ve onları çocukları kendilerini kim olarak tanımlamaktadırlar? BDP ve PKK bunu açıklamamaktadır. 4-İngiltere ve İspanya da AB sürecinde demokratikleşme sürerken, bu ülkelerdeki terör azalırken, aynı süreçte Türkiye de PKK terörü artmaktadır. Bu sonuç, PKK ve BDP nin iddia ettiği gibi demokratik yönelimle açıklanamaz. 5- Yukarıdaki ülkelerde silahlı çatışmayı destekleyen ya da teröre bulaşanlarla hükümetler görüşme yapmadıkları gibi, bunlara af bile çıkarılmazken, Türkiye de BDP ve PKK, herkesi kapsayan bir af talebinde bulunmaktadır. Bu bağlamda hak-özgürlük-demokrasi kavramlarının içinin boşaltılması değil, yeniden doğru bir biçimde doldurulması gerekmektedir. Demokrasilerde, talep edilen haklar, hükümetlerce yerine getirilerek özgürlüğe dönüşmezse, verilecek en büyük tepki, bir sonraki seçimlerde hükümeti oluşturan parti/partilere oy vermemek, protesto yürüyüşü yapmaktır. Eğer siyasi partiler sorunu çözmekte yetersiz kalıyorsa da katılımcı demokrasinin vazgeçilmezlerinden olan sivil toplum örgütlerinin desteğini alıp, parlamento dışı muhalefeti güçlendirerek, hükümetler üzerinde baskı oluşturmak gerekir. Ancak, demokratik hak arama yöntemleri arasında şiddet ve terör yoktur. İşte bu bilince ulaşan ve Diyarbakır da toplanan 99 sivil toplum kuruluşu adına Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Galip Ensarioğlu: Kürt sorununun tüm boyutlarıyla özgür ortamda tartışılması için düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılmaması, seçme ve seçilme sisteminde düzenlemelerin yapılmaması, hazırlanan Anayasa taslağının Kürt sorununun çözümünü kolaylaştırmaması [ortadadır] PKK eylemsizlik kararı almalıdır. Kürt sorununun çözüme kavuşması ve ülke insanlarımızın birlik- Eylül 10 Sayı: 21 21. YÜZYIL [77]
Prof. Dr. Nurflen Maz c te ve barış ortamında yaşamasını sağlamak için, çözümde etkin rol alacak bütün dinamikler sürece dâhil edilmelidir açıklamasını yapmıştı. Ensarioğlu bu açıklama sonrası yaptığı TV konuşmalarında da, demokratik haklardan birisi olarak Kürtçe eğitimden söz ettirmiştir. Kürtçe Eğitim: Hangi Kürtçe? Bu hakkı demokratik olarak talep eden ve elde ederek özgürlüğüne kavuşan bir etnik gruptan örnek vermek istiyorum: Varlık felsefesini, refah devleti (the welfare state) ve düşünce özgürlüğü (freedom of speech ) oluşturan, 50 eyaleti kapsayan ve bir ulus devlet olan ABD nin resmi dili yoktur. Meksika dan alınan eyaletlerde yaşayan Hispanik Amerikanlar, İspanyolca eğitim hakkı istemiş ve eyalet meclisleri de bu hakkı yasalaştırarak İspanyolca eğitim özgürlüğünü vatandaşlarına sağlamış, böylece Hispaniklerin açtığı İspanyolca anadilde eğitim veren özel eğitim kurumları varlık kazanmıştır. Bu, Türkiye de olmalıdır. İsteyen Kürtler Kürtçe anadilde eğitim veren anaokulundan üniversiteye değin özel eğitim kurumlarını açabilmelidir. Ancak anladığım kadarıyla, Kürt aydınlar, bunun devlet tarafından açılmasını ve finanse edilmesini istemektedirler. Türkiye de 67.000 den fazla Milli Eğitim Bakanlığı na bağlı okul bulunmaktadır. Demografik yapı ve ulus devlet modeli baz alındığında, azınlık okullarının dışındaki okulların tümünde Kürt kökenli öğrenci bulunma olasılığı, kuramsal olarak %100 dür. Kürtçe, dilbilimcilere göre beş lehçeye, (Kurmanci, Kelhuri, Sorani, Gorani ve Luri) ayrılmaktadır. Her bir okulda bir tane bile Kürt öğrenci bulunsa, bu hak verildikten sonra bu dört lehçede eğitim veren derslikler açılması yasal bir zorunluluk haline gelir ki, bu da pratikte 200 bin ile 250 bin arasında derslik ve 500 binden fazla Kürt öğretmen demektir. Yani, bu hak talebini İsviçre, İsveç gibi ulusal gelirleri 30-40 bin dolar olan devletler bile finanse edemeyeceği gibi, Türkiye nin finanse etmesi hiç mümkün değildir. Böylece, bu hak talebi, gerçekçi, akılcı ve uygulamaya dönüşebilecek bir hak talebi değildir. Dikkat edilirse resmi dil olan Türkçe de eğitim alma olanağından yoksun milyonlarca çocuk, genç hatta yetişkinin eğitim hakkı ve özgürlüğü tartışmasına bu yazıda girmedim. Bu yazıdaki tek amacım, demokratik hak ve özgürlük istediklerini söyleyenlerin bu kavramları doğru kullanmalarına ve bizleri yanıltmamalarına küçük bir katkı sağlamaktı. Umarım, başarabilmişimdir. Çünkü kulağa hoş gelen bu pozitif içerikli kavramlar, yanlış ya da çarpıtılarak kullanılırsa, bir toplumda istenmeyen nahoş sonuçlar doğurabilir. 21. YÜZYIL [78] 21. YÜZYIL Eylül 10 Sayı: 21