SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ve YEREL YÖNETİMLER: UYGULANABİLİRLİĞİ ve ÖLÇÜMÜ ÜZERİNE



Benzer belgeler
RIO+20 ışığında KOBİ ler için yenilikçi alternatifler. Tolga YAKAR UNDP Turkey

Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve 2030 Sonrası Kalkınma Gündemi

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

İKLİM MÜCADELELERİ. bu küresel sorunlarla yüzleşmede kilit bir rol oynayacak, eğitme, tecrübeye ve uzmanlığa sahiptir.

İSTANBUL ATIK MUTABAKATI

ÇEVRE SORUNLARININ TOPLUMLARIN GÜNDEMİNE YERLEŞMESİ

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi. Doç.Dr.Tufan BAL

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Yönetimine Giriş Eğitimi

Toplum, İktisat ve Çevre Üçgeninde Karar Vermek

YEREL ÇEVRESEL PLANLAMA

ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi ABD 1

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Ülkesel Fizik Planı. Bölüm III. Vizyon, Amaç ve Hedefler (Tasarı)

SULAMA VE ÇEVRE. Küresel Su Bütçesi. PDF created with pdffactory trial version Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ

Türk Çevre Mevzuatı ve Çevre Politikaları ile Beton Sektörünün Etkileşimi. RMC and Environment Policies& Regulations

Sürdürülebilir Kalkınma - Yeşil Büyüme. 30 Mayıs 2012

Türkiye dönüşüm geçirerek kırsal bir tarım ekonomisinden küresel ölçekte yılında Türkiye nin kentsel nüfusu ülkenin toplam nüfusunun sadece

Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA. Yenilenebilir Enerji Kaynakları

AB ve Türkiye Sivil Toplum Diyaloğu - IV Tüketicinin ve Sağlığın Korunması Hibe Programı

Sivil Yaşam Derneği. 4. Ulusal Gençlik Zirvesi Sonuç Bildirgesi

Sürdürülebilirlik ve Kaynak Verimliliğine Yönelik Güncel Gelişme ve Yaklaşımlar

TÜRKİYE ÇEVRE POLİTİKASINA ÖNEMLİ BİR DESTEK: AVRUPA BİRLİĞİ DESTEKLİ PROJELER

Sürdürülebilir Kalkınma ve Tarım. DR. TAYLAN KıYMAZ KALKıNMA BAKANLıĞı

Türkiye de Stratejik Çevresel Değerlendirme: İhtiyaçlar, Zorluklar ve Fırsatlar

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

Entegre Raporlama. Nevzat GÜNGÖR

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA HEDEFLERİ, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ve ÖZEL SEKTÖR

T.C. YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ MİSYON, DEĞERLER, VİZYON

Strateji Analizi 1/20

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 26313

ŞEHİR YÖNETİMİ Şubat 2018

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

SAĞLIKLI ŞEHİR YAKLAŞIMI

UNESCO Eğitim Sektörü

DİKMEN BÖLGESİ STRETEJİK GELİŞİM PLANI

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

KENTSEL PLANLAMANIN TEMEL NİTELİKLERİ

T.C. YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ MİSYON, VİZYON, DEĞERLER

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

Yerel Yönetimler İçin Sera Gazı Salım Envanteri (Karbon Ayak İzi) nin Önemi

AVRUPA BİRLİĞİ ÇEVRE FASLI MÜZAKERE SÜRECİ

İÇİNDEKİLER İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...VII BİRİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...IX İÇİNDEKİLER...XI KISALTMALAR...XXI

WORLD FOOD DAY 2010 UNITED AGAINST HUNGER

1. SOSYAL SERMAYE 1. (1) (2) 2. (3). (4) 3. (5) (6) 4.

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ

D- NASIL YAZMALI? ÖRNEKLER

ÇEVRE VE DOĞA KORUMAYLA İLGİLİ ULUSAL VE

TOPLUM TANILAMA SÜRECİ. Prof. Dr. Ayfer TEZEL

Dağlık alanda yaşayan insanlar ve yaşadıkları çevreler için birlikte çalışmak

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

Türkiye de Yeşil Büyüme : Zorluklar ve Fırsatlar. Prof. Dr. Erinç Yeldan Bilkent Üniversitesi

GAP BÖLGESİ NDE TARIM VE TARIMA DAYALI SANAYİDE ENTEGRE KAYNAK VERİMLİLİĞİ PROJESİ

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

Hedefler, Aktiviteler, Çıktılar

Uluslararası Süreçler Çerçevesinde Çevre Eğitimi

SÜRDÜRÜLEBİLİR ARAZİ YÖNETİMİ İŞ FORUMU. Ankara Deklarasyonu

AB de Yerel ve Bölgesel Yönetimler. Ders 2

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Yönetimine Giriş Eğitimi

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

Doğa, Çevre, Doğal Kaynak ve Biyolojik Çeşitlilik

KENTSEL YAŞAM KALİTESİ DERNEĞİ. Binalar Ağaçlardan Yüksek Olmasın

ENERJİ YÖNETİMİ A.B.D. (İ.Ö.) TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI GENEL BİLGİLERİ

2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları

YGS-LYS ALAN SIRA DERS İÇERİK SINIF

Yeniden Yapılanma Süreci Dönüşüm Süreci

1 MEKÂN-EKOSİSTEM-ÇEVRE-EKOLOJİ- ÇEVREBİLİM: KAVRAMSAL TARTIŞMA

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇÖLLEŞME İLE MÜCADELE SÖZLEŞMESİ 12. TARAFLAR KONFERANSI (COP12)

SAĞLIĞI GELİŞTİRME KAVRAMI

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

ULUSLARARASI SAĞLIK KURULUŞLARI

AB Çevre Müktesebatı Semineri Avrupa Birliği Kurumsal Yapısı, Temel Belgeler ve AB Müktesebatı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE İRAN İSLAM CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ÇEVRE ALANINDA MUTABAKAT ZAPTI

Üst Ölçekli Planlar Mekansal Strateji Planı

Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu?

KIRSAL KALKINMA. Ülkemizin Ulusal Kırsal Kalkınma Politikalarının belirlendiği strateji belgeleri;

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON

İKLİM DOSTU ŞİRKET MÜMKÜN MÜ?

GÜNEY EGE BÖLGE PLANI

Türkiye de Ulusal Politikalar ve Endüstriyel Simbiyoz

Temiz Üretim Süreçlerine Geçişte Hibe Programlarının KOBİ lere Katkısı. Ertuğrul Ayrancı Doğu Marmara Kalkınma Ajansı

SÜRDÜRÜLEBİLİR ARAZİ YÖNETİMİ İŞ FORUMU. Ankara Deklarasyonu

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 14.Hafta SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM VE GİRDİ KULLANIMI. Dr. Osman Orkan Özer

Yaşanabilir Bir Şehir için İzmir Bölge Planı Hedefleri. H.İ.Murat ÇELİK, PMP Birim Başkanı

RÜZGAR ENERJİSİ. Cihan DÜNDAR. Tel: Faks :

KIRSAL KALKINMA POLİTİKALARI VE YÖNETİŞİM. Prof.Dr.Bülent GÜLÇUBUK, Ankara Üniversitesi 13.Aralık.2012

Küresel Ekoloji. Yrd. Doç. Dr. Aslı Sade Memişoğlu

Levent SÜMER, PMP, Torunlar GYO Planlama Müdürü, UPYE Kurucu YK Üyesi

Havza Rehabilitasyon Projeleri Planlaması, Uygulaması ve Çıkarımlar. Halil AGAH Kırsal Kalkınma Uzmanı Şanlıurfa, 2013

AB Çevre Mevzuatı Rıfat Ünal Sayman REC Türkiye Direktör Yrd.

ELEKTRONİK İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ (ELECTRONIC HUMAN RESOURCES MANAGEMENT) E- İKY / E- HRM (I)

GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ

KENTTE YAŞAMAK HAKLAR VE SORUMLULUKLAR. PROF. DR. HASAN ERTÜRK

Su Kaynaklarının Sürdürülebilir Kullanımı ve Bütünleşik Yönetimi

Bursa Yakın Çevresi Deprem Tehlikesi ve Kentsel Dönüşüm

ULUSLARARASI ÇEVRE MEVZUATI

Dünya Enerji Görünümü Dr. Fatih BİROL Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Ankara, 25 Aralık 2012

ORMANCILIK POLİTİKASI AMAÇ VE ARAÇLARI

Transkript:

ÖZET Artık, sınırsız kalkınma kabul görmemekte; sürdürülebilirlik, ekonomik sosyal ve çevresel amaçların birlikte başarılmasında yerel, ulusal ve uluslararası stratejilerin temel yaklaşımı olarak benimsenmektedir. Sürdürülebilir kalkınma, küresel amaç olarak görülse de, her toplum/topluluğun kendi somut politikalarını kendi gereksinimleri doğrultusunda geliştirmesi gerekmektedir. Bu kapsamda ölçek olarak yerel, yönetim olarak ise yerel yönetimler sürdürülebilirliğin başarılmasında en uygun birimler olarak dikkat çekmektedir. Sürdürülebilir kalkınma sürecinde girişilen çabalara anlam katacak ya da sözden eyleme geçişi ifade edecek kavramlar ise uygulanabilirlik ve ölçmedir. ÖZGEÇMİŞ Dr. Hamit PALABIYIK: 1968 yılında İstanbul Bakırköy de doğdu. İlk ve lise öğrenimini Bakırköy de tamamladıktan sonra, 1991 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü nden mezun oldu. 1993 yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi nde Araştırma Görevlisi olarak göreve başladı. 1994-1996 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri, University of New Haven, Connecticut, Kamu Yönetimi Programı nda; Doktora eğitimini 1997-2002 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalı nda Belediyelerde Kentsel Katı Atık Yönetimi: İzmir Büyükşehir Belediyesi Örneği başlıklı teziyle tamamlayarak üniversitedeki görevine başladı. Halen Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Kentleşme ve Çevre Sorunları Anabilim Dalı nda Yardımcı Doçent olarak görev yapan Dr. Palabıyık evli, Şule ve Seda adında iki çocuk babasıdır. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ve YEREL YÖNETİMLER: UYGULANABİLİRLİĞİ ve ÖLÇÜMÜ ÜZERİNE 1. GİRİŞ Yrd. Doç. Dr. Hamit PALABIYIK, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Uzun yıllar toplumlar, teknolojik gelişme ile desteklenen ekonomik kalkınma ölçütünü gönenç düzeyindeki artışın göstergesi olarak kullanmış; sonuçta üretim ve tüketim kalıplarındaki çeşitlilik ve değişimin toplumsal gönenci arttıracağına inanmıştır. Ancak, ekonomik kalkınmanın tek başına gönenç düzeyini arttırmadığı; bununla birlikte ortaya çıkan doğal ve yapay çevrede yaşanan çok yönlü olumsuzluklar, sürdürülebilir kalkınmanın da temelini oluşturan toplumların ekonomik, sosyal ve çevresel amaçlarının dengeli bir çerçevede birbirleriyle bağlantılı olduğu gerçeğini insanoğluna hatırlatmıştır (OECD, 2000a: 5). Artık, sınırsız kalkınma kabul görmemekte; sürdürülebilirlik, ekonomik sosyal ve çevresel amaçların birlikte başarılmasında yerel, ulusal ve uluslararası stratejilerin temel yaklaşımı olarak benimsenmektedir. Bununla birlikte bireyler ve toplumlar, sürdürülebilirlik beklentilerinin başarılmasında önemli sorunlarla karşılaşmaktadır. Ekonomik kalkınma, halen, toplumsal gönenç düzeyi için önemli gösterge olmakla birlikte bunun sağlıklı çevre içinde belli düzeyde uyumu sağlamış topluluklarca başarılması kısaca sürdürülebilir olması önemlidir. Sorun, sürdürülebilir kalkınmanın tanımının teoride olabildiğince geniş olarak yapılmasına rağmen, somut sürdürülebilirlik uygulamaların bunun çok gerisinde kalmasıdır. Yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası bazı somut alanlarda ekonomik, sosyal ve çevresel amaçların başarılı birlikteliğinin sağlanmasına karşın, kavramın önünde teorik ve pratik anlamda önemli engel ve açmazlar bulunmaktadır. Küçük ölçekte bakıldığında, kirliliğin oluştuktan sonra giderilmesinden önce kirliliğin oluşmadan önlenmesi, büyük ölçekte ise çevresel öncelik ve kısıtların birer fırsata dönüştürülmesi; toplumların bu bakışla resmi politikalarını geliştirip uygulamaları; toplumsal duyarlılık ve ilgi; eğitim; düzenleyici ve denetim standartları; kuzey-güney diyaloğu; nüfus artışı, doğal kaynakların kullanımı; yoksulluk; kuşaklar arası adalet ve üretim-tüketim kalıplarındaki değişim sürdürülebilir kalkınma kapsamında başarılması gereken önemli konu başlıklarından sadece bazılarıdır. 1

Bununla birlikte özellikle kentler ve diğer yerleşimler sanayileşme, kentleşme ile birlikte ulusal ve uluslararası ekonomik, teknolojik ve çevresel sürekli değişen ve gelişen koşullarla sürdürülebilir kalkınmanın öznesi ve aynı zamanda nesnesi konumundadır. Bu anlamda çoğu topluluk sürdürülebilir kalkınmanın yaşamın bir gerçekliği olmasının farkına vararak, başarım stratejileri ile sürdürülebilirliğin ölçümü üzerinde uygulamalar yapmaktadır. Sürdürülebilirlik konusunda çoğu küresel olan ilgi alanlarının yerel topluluklarca o yerleşime özgün nasıl formüle edileceği; yerel sürdürülebilirliğin başarılmasında yerleşimlerin kapasitelerini harekete geçirme yeteneklerinden çoğu zaman yoksun olması; çoğu ekonomik faktörlerin sürdürülebilirliğin sağlanması üzerindeki baskısı; hukuki, kurumsal ve örgütsel yetersizliklerle birleşen toplumsal ve bireysel değerler, önceliklerin nasıl belirleneceği konuları sürdürülebilirliğin başarılması önündeki başlıca engeller olarak karşımıza çıkmaktadır. Geliştirilen politika ve uygulamalardan edinilen kazanımların ise bu süreçte karar alıcı ve uygulayıcılara yararlı olacağı düşünülmektedir. Sürdürülebilir kalkınma tanımları, kavramın doğası gereği, çok geniş ve disiplinler arası çerçevede yapılmaktadır. Tanımlar, kendi arasında incelendiğinde ilgi alanlarına göre yönetim, politika, sosyalekonomik-teknolojik ve çevresel değerler, küresel yaklaşım, sistem yaklaşımı, gelecek nesiller, karar verme süreçleri, teorik yaklaşımlar, halk katılımı ve uygulayıcıların deneyimleri üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bununla birlikte, aslında, sürdürülebilir kalkınma tanımlamaları sonuçsuz tartışmalardan öteye geçemeyen düşünsel egzersizler de olabilmektedir. Benimsenmesi gereken, ekonomik kalkınma ile çevresel gelişmenin birbirinden ödün vermeksizin el ele beraberce başarılması gereğidir. Bu kapsamda, teorik açıklamalardan öte somut konularda açık, sorumlu ve katılımcı uygulanabilir modeller içinde bu ilkelerin uygulanabilirliğinin başarılması çok daha önemlidir. Bu amaçla, çalışmada, öncelikle kalkınma ve sürdürülebilirlik konuları tanımlanmış; ardından yerel, kentsel sürdürülebilirlik ve uygulanabilirlik üzerine uluslararası somut deneyimler Gündem 21 çerçevesinde incelenmiştir. Çalışmanın başlıca amacı, konu üzerinde uygulayıcıların, söylenenleri yaşama geçirmede daha ilgili, duyarlı ve bilgili olmalarına katkı vermektir. 2. KALKINMA VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK 1 Kalkınma, geniş anlamda, yaşam kalitesinin geliştirilmesi sürecidir. Ekonomi, sosyal ya da sağlık gibi alanlarda kalkınma ayrı gibi değerlendirilse de genel çerçevede aslında tüm konular birbiriyle ilgilidir. Sürdürülebilirlik kavramı ile ekonomik ve sosyal sürekli kalkınma, çevre ve doğal kaynaklara zarar vermeden kalkınmada insan faaliyetleriyle ilgili politika ve stratejiler anlatılmaktadır (Commission of the European Communities, 1992: 3). Bununla birlikte özellikle doğal kaynakların sürdürülebilir olmayan kullanımından kaynaklanan önemli sorunlarla insani gelişimin tehlike altında olduğu belirtilmektedir. Ekonomik göstergelerin kalkınmayı destekler görülmesi diğer ekonomik, sosyal ve çevresel koşulları da dikkate alındığında kalkınmanın ölçülebilirliği ve ne kadar sürdürülebilir olduğu tartışmalarını gündeme getirmektedir. Birleşmiş Milletler (BM) Milenyum Kalkınma Amaçları dikkate alınarak sürdürülebilir kalkınmanın nasıl olduğu ve ölçülebilirliği konusunda hazırlanmış kısa ve basit on göstergeden oluşan sete göre (RSPB: 1-7) dünyamızda: i. Küresel ısınmanın başlıca nedeni olan küresel karbondioksit emisyonları hızla artmakta; ii. Doğayı ve doğal kaynakları ne ölçüde koruyabildiğimizi gösteren ulusal ve uluslararası antlaşmalarla korunan kara ve deniz alanları oranı 1990 sonrası on yılda artış gösterdiyse de aynı seviyeyi korumakta; iii. Yaban yaşamı ve biyoçeşitlilik için önemli olan dünya ormanları hızla azalmakta; iv. Dünya yaban kuşlarının yok olma tehlikesi hızla artmakta; v. 2000 yılında dünyamızda hala 2,5 milyar insan yeterli temizlik olanaklarından, 1 milyar insan da temiz su erişiminden yoksun bulunmakta; vi. İlk ve orta eğitime devam eden kız ve erkeklerin oranı genel olarak birbirlerine yaklaşsa da özellikle Güney Asya gibi bazı bölgelerde önemli farklılıklar göstermektedir; vii. Bebek ölümleri oranı özellikle kalkınmakta olan 26 ülkede son on yıl içinde önemli oranda düşmüş iken çoğu Afrika da olan 11 ülkede artış göstermekte; viii. 1998 verilerine göre dünyada 1 milyar insan günde 1 $ dan daha az gelir elde etmektedir. Az gelişmiş ülkelerde tipik yoksulluk ölçütü olarak kullanılan bu 1 Çevre ve kalkınma için bkz. Palabıyık, Hamit (2004) "Uluslararası Ticaret ve Çevre", Çevre Sorunlarına Çağdaş Yaklaşımlar, Mehmet C. Marin ve Uğur Yıldırım (Editörler), Birinci baskı, Beta, İstanbul, ss. 246-267. 2

oran, BM tahminlerine göre, az gelişmiş 49 ülkede benzer ekonomik koşulların sürmesiyle 2015 tarihine kadar artacaktır; ix. Genelde çevresel kirlilik ve bozulmalardan kaynaklanan afetlerin neden olduğu ekonomik kayıplar artmaktadır. 1990-1999 döneminde yaklaşık 700 milyar $ a ulaşan bu kayıplara ekonomik anlamda ölçülemeyecek maliyetler de eklendiğinde sorun çok büyüktür; x. Fosil yakıtların tüketimi ile küresel ekonominin gelişimi artarak sürmektedir. Ekonomik faaliyetlerin yeryüzüne olan etkilerini konu edinen ekolojik ayakizleri (ecological footprints) indeksine göre insanlık, 1999 yılında yeryüzünün %120 den fazla kapasitesini tüketmiş durumdadır. 2000 yılı verilerine göre kişi başına en fazla ekolojik ayakizine sahip ülke Amerika Birleşik Devletleri (ABD) dir (Venetoulis, Chazan ve Gaudet, 2004: 7). ABD, Almanya, Hollanda ve Japonya dan bazı araştırma enstitülerinin hazırladığı ortak bir rapora göre ise endüstrileşmiş ülkelerde kişi başına kullanılan hammadde miktarı 45-85 tondur ki rapor, bu rakamları kısaca sürdürülemez olarak nitelendirmektedir (Bartelmus, 1999: 3). Uygun politikalar geliştirilmedikçe ekonomik ve demografik eğilimlerin çevre ve doğal kaynaklar üzerindeki baskıları önümüzdeki yirmi yıl içinde daha da artacağı beklenmektedir (OECD, 2001b: 20). Geçen yüzyıldan günümüze atmosferdeki karbondioksit bileşimlerinin oranı %30 atarken, aynı eğilimle, 2100 yılında, daha çok az gelişmiş ülkeleri etkileyecek biçimde önemli iklim değişikliklerine, yüksek derecede hava kirliliklerine, önemli bulaşıcı hastalıklara, bazı kara parçalarını ve kıyıları yok edebilecek sellere neden olabilecek emisyon değerlerinin iki katına ulaşacağı, sıcaklık artışının ise 1,4-5,8 derece arasında gerçekleşeceği beklenmektedir. 2025 yılında dünya nüfusun yarısının su sıkıntısına düşeceği bildirilmektedir (UN, 2002a: 11).Yine biyoçeşitlilikte boyutları kesin olmasa da önemli azalma ve yok olmalar yaşanacaktır. Örneğin, kuşların %11'i, memelilerin %18'i, balıkların %5'i ve bitkilerin %8'i yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Özellikle son otuz yıl içinde orman, temiz su ve deniz ekosistemlerinde yaşayan canlıların sayısı yaklaşık üçte bir oranında azalmıştır (OECD, 2001b: 15). Yine, kaydedilmiş en sıcak on yıldan dokuzunun 1990 dan sonraki dönemde yaşanması; yaklaşık iki milyar insanı etkileyen iklim değişikliklerinden kaynaklanan doğal afetlerin sayısının son yirmi yılda iki katına ulaşması; Avrupa ve Himalayalar da sel felaketleri, Güney Afrika da kuraklık, Güneydoğu Asya da hava kirliliği, Pasifik te yükselen su seviyesi bunlardan sadece bazılarıdır. Bilim adamları, yaşanan küresel ısınma ile yeryüzünün su döngüsünün önemli derecede etkilenerek sulak alanların çok daha nemli, kurak alanların ise çok daha kurak olacağı düşüncesini paylaşmaktadır (Walter ve Simms: 2-3). Dünya nüfusu son elli yılda üç katı artarak 6,1 milyara ulaşmış; 2050 yılında ise 7,3-10,7 milyara ulaşması beklenmektedir. Kentlerde yaşayan nüfus oranı ise 1994 te %45 iken, 2025 te %60 lara; OECD ülkelerinde bu oran, %80 den %90 a ulaşacaktır. Kentleşme ile birlikte mega kentlerin sayısında da artışlar olacaktır. 5 milyondan fazla nüfusu barındıran kent sayısı 1950 de 2 den, 1970 de 21 e yükselmiş, 2015 de ise 33 e ulaşacağı beklenmektedir. Ancak, özellikle kalkınmakta olan ülkelerde kentlerde yaşayan nüfus önemli çevresel risk ve tehditler altındadır. 1,1 milyar kentli nüfus, hava kirliliğinin sağlık değerlerini aştığı bu kentlerde yaşamaktadır (OECD, 2001b: 21). Diğer yandan, ekonomik ve sosyal gelişmelerle kazanılan gönenç artışları topluluk ya da toplumlar arasında hiç de eşit paylaşılamamaktadır. Yaşanan çok boyutlu eşitsizlikler ve karşılanamayan sosyal ihtiyaçlar sürdürülebilirliğin önündeki en önemli açmazlar arasında yer almaktadır. Afrika ve Doğu Avrupa da toplam 165 milyon nüfusa sahip 16 ülkede yaşam standartlarında gerileme olurken kişi başına düşen gerçek gelir miktarı son otuz yılın en düşük seviyesine gerilemiştir (OECD, 2001b: 22). Dünyada ortalama beş kişiden biri günde 1$ dan; üç kişiden biri de 2 $ dan daha az gelire sahiptir. Yine dünyada her yedi kişiden biri kronik açlık çekmekte; dört kişiden biri hava kirliliğiyle ilgili sağlık standartlarının aşıldığı kentlerde yaşamakta; üç kişiden biri elektrik olanağından yoksun bulunmaktadır (OECD, 2001b: 23). Özetle, kalkınma ve sonucu olarak beklenilen gönenç artışı, daha güvenli ve sürdürülebilir bir çevrede çok daha yüksek standartlarda yaşam koşullarını tüm insanlar için sağlayamamaktadır. Sonuçta 26 Ağustos-4 Eylül 2002 tarihlerinde Johannesburg da 191 ülkeden toplam 21.340 katılımcıyla gerçekleştirilen Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zirvesi sonucunda sürdürülebilir kalkınmanın güçlendirilerek devam ettirilmesi temasına dayanan 54 sayfalık uygulama planı kabul 3

edilmiştir. Zirvede kimyasallar, su ve temizlik konularında önemli anlaşmalar sağlanmış; 2020 yılına kadar çevreye ve insan sağlığına zararlı etkileri olan kimyasalların azaltılması, 2015 yılına kadar temel temizlik hizmetlerine ulaşamayan nüfusun oranının yarıya indirilmesi, 2015 yılına kadar mevcut balık stoklarının korunacağı, 2010 yılına kadar da kaybolma tehlikesindeki biyoçeşitliliğin oranında önemli azalmanın sağlanacağı hedefleri belirlenmiştir. Yoksulluğun yok edilmesi amacıyla da Dünya Dayanışma Fonu kurulmuştur (Bkz. IISD, 2002; Strachan ve Roberts, 2003: 542). 2.1. Sürdürülebilir Kalkınma: Kapsamı ve İçeriği Çeşitli kaynaklarda sürdürülebilirlik tanımları incelendiğinde (NCEDR, 1998: 17-18) öne çıkan konular arasında sınırlı kaynak kullanımı, kirlilik azatlımı, geri kazanım, nüfus kontrolü, biyoçeşitliliğin korunması, değişim, tüketiciliğin sınırlandırılması, toprağın korunması, demokrasinin uygulanması, kuşaklar arası adalet, temel insani gereksinimlerin karşılanması dikkat çekmektedir. Bilinen, sürdürülebilirliğin sürekli gelişen bir kavram oluşudur. Sürdürülebilirliğin oydaşma sağlanmış bir tanımı da bulunmamaktadır. Bu belirsizlik yerel ve bireysel ölçekte daha da açık ortaya çıkmaktadır. Hatırda tutulması gereken, bireylerin, topluluk ya da toplumların sürdürülebilirliğin başarılması amacıyla gerçekleştirdikleri çabalarının sosyal öğrenme sürecinin önemli parçaları olmasıdır (NCEDR, 1998: 7). Bu nedenle ulusal ve uluslararası bilimsel forumlarda konu üzerindeki çoğu tartışma toplumların ve bireylerin sürdürülebilirliğe nasıl katkı verebilecekleri üzerinde yoğunlaşmaktadır. 1970 lere kadar BM ve dünya gündeminde ayrı değerlendirilen çevre ve kalkınma kavramları 1987 de Ortak Geleceğimiz raporu ve 1992 de Gündem 21 belgesiyle sürdürülebilir kalkınma kavramı içinde birleştirilerek kullanılmıştır. 1972 Haziranı nda Stockholm de gerçekleştirilen BM İnsan Çevresi Konferansı nda genel kabul gören çevrenin taşıma kapasitesi, ekonomik ve sosyal kalkınmanın çevre ile ilişkisi ve birlikteliği gibi ilkelerle uzun dönemli kalkınmanın ancak çevre sorunlarıyla mücadeleye bağlı olduğu anlayışına dayanan, ekoloji ile ekonomik kalkınmanın birleştirildiği ekokalkınma kavramıyla (Goodland, Daly ve Serafy, 1992: 26) temelleri atılan sürdürülebilir kalkınma kavramı, BM Çevre Programı (UNEP) tarafından 1983 yılında görevlendirilen Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu nun (WCED) 1987 yılında yayınladığı Ortak Geleceğimiz isimli raporuyla uluslararası gündeme gelmiştir. Raporda sürdürülebilir kalkınma, bugünün gereksinimlerini, gelecek nesillerin de kendi gereksinimlerini karşılayabilme olanağından ödün vermeden karşılamak olarak tanımlanmıştır (TÇV, 1987: 71). Diğer bir raporda ise (World Conservation Union vd., 1981: 10) sürdürülebilir kalkınma, ekosistemlerin taşıma kapasiteleri içerisinde yaşam kalitesinin arttırılması olarak tanımlanmaktadır. Kısaca, şimdiki ve gelecek kuşaklarda herkes için daha kaliteli yaşam şartlarının ekosistemlerin taşıma kapasiteleri içerisinde gerçekleştirilmesidir. Sürdürülebilir kalkınma tanımlamalarında bazı farklılıklar olsa da temel ilkeleri üzerinde oydaşma bulunmaktadır. Bunlar: Gelecek kuşakların dikkate alınması; çevrenin korunması; adalet ve eşitlik; yaşam kalitesi ve katılımdır (Darlow, 1996: 292). Sürdürülebilir kalkınma, çevre korumadan daha kapsamlı bir kavramdır. Sürdürülebilir kalkınma gelecek kuşakları ve uzun dönemli kalkınmayı anlatmakta; yaşam kalitesinin geliştirilmesi, kuşaklar arası adalet ve insan refahının sosyal ve etik boyutlarını da kapsamaktadır. Sürdürülebilir kalkınma, çevre sorunlarıyla da sınırlandırılmış kavram değildir. Sürdürülebilir kalkınmanın temel anlayışı, doğal kaynakların insan refahı ve yaşam koşullarının daha fazla iyileştirilmesi amacıyla kullanılırken, gelecek nesillerin de gereksinimlerinin gözetilmesidir. Sürdürülebilir kalkınmanın başlıca eylem alanları çevre, ekonomi, yönetsel-kurumsal yapılanma ve sosyal değerlerdir. Çeşitli uygulamalar sonucu ortaya çıkan anlayışla sürdürülebilir kalkınmanın ilkeleri olarak yaşanabilirlik, yaşam kalitesi, adalet, entegrasyon, sorumluluk, katılma ve yetkilendirme; koşulları olarak da demokrasi-katılımcılık, uzun dönemli vizyon, tutarlılık-kararlılık, önceliklerin belirlenmesi, sosyal ve ekonomik maliyetlerin ortak paylaşımı, eğitim ve duyarlılık, işbirliği ve yönetişim ile nicelik yerine niteliğe önem verilmesi genel kabul görmektedir (Commission of the European Communities, 1990: 59). Sürdürülebilir kalkınma, insan refahı ve çevre üzerinde uzun dönemde etkide bulanacak kalkınma ile ilgili strateji ve programların entegrasyonunu anlatmaktadır. 4

Sürdürülebilir kalkınma ilkeleri ve eylem alanları ile uygun ortam koşullarını anlamlı kılacak anahtar kavram ise sürdürülebilir kalkınmanın dinamik dengelerin sürdürüldüğü süreç olma özelliğini vurgulayan kavram uygulanabilirlik tir (WHO Regional Office for Europe, 1997: 36). Sürdürülebilir kalkınma ekonomik büyümeden farklı olarak çevre kalitesi, genel/yerel nüfusun sağlık ve eğitim standartlarından oluşan yaşam kalitesini de içermektedir. Bu anlamda sürdürülebilir kalkınma ile yaşam kalitesi kavramları birbirleri yerine de kullanılmaktadır (DoETR, 2000:3-4). Bu nedenle sürdürülebilirliğin uzun dönem politika amacı olarak benimsenmesine daha uygun düşecek biçimde; çevresel uyum ve bütünlüğü bozmayacak ekonomik gelişme olarak da tanımlanmaktadır (Smith, 1997: 2-3). Sürdürülebilir kalkınmanın geniş tanımı: Kaynakların tüketimi ve oluşan emisyon ve atıkların tümünü kapsayan tüm çevresel olumsuzlukların en aza indirilmesi anlamında çevresel sürdürülebilirlik ; doğal kaynakların korunarak geliştirilmesi anlamında ekolojik sürdürülebilirlik (Lele, 1991: 609-610); maliyetlerin kabul edilebilir, toplumun tüm sektörlerine hizmet edebilen anlamında ekonomik sürdürülebilirlik ve toplumların özelliklerine ve kapasitelerine uygun, yapılabilir, katılımcı plan ve programlarla toplumsal sürdürülebilirliğin birbirlerini tamamlayıcı olduklarını kabul eden anlayıştır. Bu anlamda sürdürülebilir kalkınma, varılması hedeflenen kesin hedeften çok, amaçlara ulaşmak için dinamik dengelerin yer aldığı sürekli bir süreç olarak algılanmalıdır (Pearce, 1996: 312). Kentsel sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir kalkınma ilkelerinin kentsel alanlarda yaşam kalitesinin geliştirilmesi amacıyla uygulanmasıdır. Yönetişim ve sürdürülebilir kalkınma kavramları arasında da yakın ilişki bulunmaktadır. Sürdürülebilir kalkınmanın, tüm toplumsal aktörlerin, dolayısıyla yurttaşların uygulamalara katılımıyla gerçekleşeceği kabul edilmektedir (Bkz. UNDP, 1997). Örneğin, AB Altıncı Çevre Eylem Programı ve AB Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi, AB içindeki karar süreçlerinde çeşitli idareler ile toplumsal aktörler arasında ulusal, bölgesel, yerel yönetişim uygulamalarına dayandırılmaktadır (Berger, 2003: 224). 2.2. Kentsel Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilirliğin Gerçekleştirilmesinde Yerel Yönetimlerin Rolü Kentlerin sürdürülebilirliği ya da sürdürülebilir kentsel kalkınma bazılarınca olanaksız, bazısına göre sadece bir ütopya, diğerlerine göre ise kaçınılmaz bir zorunluluktur. Kentlerin tüketim ağırlıklı yapısı, plansız büyümesi, yaşanan aşırı çevresel bozulmalar, kaynak tüketimi, sosyal kesimler arasındaki bölünmüşlük bazılarında onların sürdürülemez niteliklerini ya da bunun ancak ideallerde yaşayabileceği düşüncesini öne çıkarsa da (Blassingame, 1998: 1-2) her şeyin ötesinde kentler başarılı yönetimleri ve çekici özellikleriyle, insanların yaşamayı arzuladıkları yerleşim alanlarıdır. Çoğu örnek, kentlerin, mevcut teknolojik olanaklarla, yurttaşların ekolojik tutum ve değerleriyle fiziksel olarak çok daha yaşanabilir alanlar olabileceğini göstermektedir. Kent yönetimlerinin ancak 19. yüzyılda çevre koruma, atık yönetimi, temiz su gibi konularla ilgilendiğine, 20. yüzyılda ise yerel yönetimlerin pek çok çevre yatırımında bulunup, profesyonel ve idari kapasitelerini geliştirdiğine dikkat çeken Brugman (1992) kentlerin sürdürülebilirlik serüveninin uzunca bir süreç olduğunu; her tür kentsel politika içinde sürdürülebilir kalkınma amacının yerini alması zamanının geldiğini belirtmektedir. Sürdürülebilirlik kavramında olduğu gibi kentsel sürdürülebilirlik konusunda da çoğu kimsenin uzlaştığı nokta, kentlerin geleceği ile ilgili politikalarda çevresel, sosyal ve ekonomik uyumun sağlanmasıdır. Kentlerin ne kadar sürdürülebilir olacağı ise büyük olasılıkla kavramın tanımına ve içeriğine bağlı kalmaktadır. Tek bir sürdürülebilir kent modeli olmayışı, net bir tanımlama yapmayı da zorlaştırmaktadır. Farklı coğrafya, fiziksel, iklimsel özelikler; farklı insanlar; farklı ekonomik, sosyal, çevresel ve kültürel ihtiyaçlar bu zorluğun derecesini anlatmaktadır. Örneğin yedi Kuzey Amerikan kenti için mevcut verilere göre 136 farklı kentsel sürdürülebilirlik göstergesi belirlenebilmektedir (Blassingame, 1998: 9). Sürdürülebilir kent, bu anlamda kısaca, ekonomik, sosyal ve fiziki sistemlerin yüksek yaşam kalitesi sağlamak amacı yanında çevreye en az yük olabilecek nitelikte uyum içinde, 5

sürdürülebilir bir sosyal tabana da dayanarak uygun kentsel politikalarda içselleştirildiği kent veya kentsel alanlardır. Sürdürülebilir kalkınma, küresel amaç olarak görülse de, her toplum/topluluğun kendi somut politikalarını kendi gereksinimleri doğrultusunda geliştirmesi gerekmektedir. Uluslararası ilişkilerin günümüzde aldığı nitelik göz önüne alındığında yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası sürdürülebilirlik çalışmalarının uyumlu yürütülmesi gerekmektedir. 2002 Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zirvesi hazırlık çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen çalışmada (UN, 2001: 1-2) öne çıkan konu, halka en yakın yönetsel birimler olarak yerel yönetimlerin, gerek etkin ve başarılı hizmet sunumu gerekse demokratik özelliklerin hayata geçirildiği başlıca kurumlar olarak yerel sürdürülebilirliğin başarılmasında gizil güce sahip olduğudur. Pek çok yerel yönetim birimi bu kapsamda katılımcı ve çok ortaklı stratejiler çerçevesinde geliştirdikleri Gündem 21 ler ile yerel sürdürülebilirliğe katkı vermektedir. Sürdürülebilirliğin başarılmasında en önemli girişimler yerelde gerçekleşmektedir. Bu kapsamda yerel yönetimler, doğal kaynakların yönetimi, kentsel gelişme, atık yönetimi, kamu sağlığı, sosyal hizmetler, eğitim konularında yerel sürdürülebilirliğin sağlanmasıyla birlikte ulusal sürdürülebilirliğe de katkıda bulunmaktadırlar. Temel amacı yerel yönetimlerin yerel sürdürülebilirliğe geçişlerini sağlamak olan Gündem 21 lerin bunu ne ölçüde gerçekleştirebildiği ise tartışmalıdır. Gündem 21 lerin çıktılarının tam olarak ölçülemeyişi bu amacın gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda en önemli sorundur. Yaşam kalitesi bir biçimde ölçülebildiği halde yaşanabilirliğin ölçümü alanında tartışmalar hala sürmektedir. Ancak, her durumda bu çabaların toplumların daha az sürdürülebilir olmamaları yönünde artı değer yarattıkları söylenebilir (Selman, 2000: 48). Bu arada yerel yönetimlerin, Gündem 21 uygulamaları ile, toplumsal aktörler ve yurttaşlarla yeni diyaloglara girebilmeleri; yurttaşların politika belirleme ve uygulama aşamalarına etkin katılımı ile sivilleşmesi; Gündem 21 lerin, çıkarların ya da anlaşmazlıkların uzlaştığı, toplumu ilgilendiren gelecek senaryolarının tartışıldığı uygun platformlar olmaları önem kazanmaktadır (Selman, 2000: 49, 51). Sürdürülebilirlik konusunda yerelde öncelikle başarılması gereken: Küresel düşün, yerel uygula kavramıyla da anlatılmak istenildiği biçimiyle küresel sürdürülebilirlik ilkelerinin yerel amaçların başarılması için yerel topluluklarca etkin, uygulanabilir politikalarla ne ölçüde ve nasıl formüle edileceğidir. Bu kapsamda 1990 larda sürdürülebilirlik konusundaki tartışmalar kentsel alanlar daha da detayda sürdürülebilir kent üzerinde yoğunlaşmıştır (Darlow, 1996: 292). Sürdürülebilir kent kavramıyla kentlerin, gelişim tarihleri uygarlık tarihiyle eşdeğer olan asıl fonksiyonlarına tekrar kavuşabilecekleri bir fırsatı yakalamış olacakları savunulmaktadır (Knight, 1993: 35). Kentler, artık endüstriyel üretim merkezlerinden çok, bilginin üretilip çözümlerin ihraç edildiği, yaşam kalitesinin çok daha önemsendiği merkezler olmuştur. Bilgi ve bu önemseme düzeyi kentlerin, kendi sınırları içinde, kalkınmalarını planlamaları için en önemli dayanak olmaktadır. Önemli olan kentlerin bu potansiyellerini başarılı yönetebilmesidir. Kısaca kentler, modern çağlarda, ekonomik kalkınma, çevresel koruma ve modern insanın evi olma özellikleriyle sürdürülebilir kalkınmanın karmaşık olgularının tam merkezinde yer almaktadır. Kentlerin bu önemli sorumlulukları yanında yine aynı kentler son dönemde çevresel kalitenin düştüğü; özellikle de Üçüncü Dünyada yaşam kalitesinin kabul edilemez düzeyde düşük olduğu merkezler haline de gelmiştir. Avrupa da ise durum genelde daha iyi gözükmesine rağmen yine de çevresel kalitenin ağır baskılar altında olduğu belirtilmektedir (Finco ve Nijkamp, 2001: 290). Çünkü çoğu ülkenin üretim, tüketim ve taşımacılık gibi çoğu faaliyeti kentlerde ya da kentsel alanlarda gerçekleşmekte; kentsel alanlarda önemli miktarda atık ve kirlilik üretilmektedir. Yine çoğu ülkede kentleşme hızı artarak sürmektedir. Kentler, özellikle de Batı ülkeleri kentleri, çoğu kentsel politikanın belirlenip uygulanmasında yerinden yönetim yetkilerini uygulayabilen merkezler olmuştur. Kentlerdeki çeşitli kurumsal ve tabandan-tavana işbirliği uygulamaları, özellikle, çevre planlamalarında etkinlik sağlamaktadır (Finco ve Nijkamp, 2001: 290-291). Dünya nüfusunun yarıdan fazlasının, AB ülkeleri nüfusunun yaklaşık %80 inin kentlerde yaşadığı düşünüldüğünde kentler, sürdürülebilir kalkınmanın en önemli alanlarıdır. Kentler, kültürel ve 6

ekonomik güçleriyle toplumların sürdürülebilirlik amaçlarının başarılmasında önemli avantajlara sahip olmakla birlikte kaynakların da tüketildiği başlıca alanlardır. Avrupa Komisyonu Araştırma ve Teknik Kalkınma Bölümü tarafından desteklenen ve 1998-2001 yıllarında gerçekleştirilen, BEQUEST, Sürdürülebilirlik için Çevresel Kalite Değerlendirme Uluslararası Bilişim Ağı, projesi ile geliştirilen bütüncül sürdürülebilir kentsel kalkınma vizyonu çerçevesinde kentsel kalkınmanın dört boyutuna dikkat çekilmektedir. Kalkınma etkinlikleri boyutuyla, kentsel kalkınmanın süreç özelliğine de uygun olarak planlama, mülkiyet, dizayn, inşa ve kullanım gibi alt konularıyla sürdürülebilir kentsel kalkınma düşüncesinin stratejik planlamanın içerisinde yer alması; çevresel ve sosyal konular boyutuyla da insan etkinlikleri sonucunda ortaya çıkan çevresel, sosyal ve ekonomik baskılara dikkat çekilmektedir. Kentsel kalkınmanın alan ölçeği boyutuyla kalkınmanın kent bütününden, mahallelere oradan da tek tek binalara inebilmesi, uygulanan politikaların sonuçlarının yerel, ulusal ve küresel sonuçlar doğurabilmesi; zaman boyutuyla ise sürdürülebilir kentsel kalkınmanın kısa, orta ve uzun vadede sonuçlarının değerlendirilmesi gereği anlatılmaktadır (Bentivegna, vd., 2002: 91-92). Kısaca sürdürülebilir kentsel kalkınma: Toplumların, daha fazla sürdürülebilir nitelikteki kalkınma amaçlarını gerçekleştirecek politikaların geliştirilmesi amacıyla, en iyi uygulamanın seçimini yapacak karar vericilere ve diğer aktörlere uygun seçeneklerin ve bilginin sunulduğu bir süreçtir. Yine sürdürülebilir kentsel kalkınmanın başarısı ya da başarısızlığı, insan yerleşimlerinin geleceğinin sürdürülebilirliğe bağlı olduğunun tüm aktörlerce benimsenmesine ve kentsel karar süreçleri ile ilgili disiplinler arasındaki entegrasyona bağlıdır (Bentivegna, vd., 2002: 93). Ekins ve Cooper e (Aktaran Bentivegna, vd., 2002: 87-88) göre sürdürülebilir olmayan kent ise şöylece özetlenmektedir: İnsan refahı için kabul edilemez olan ve ona zarar veren nitelikte fiziksel çevrenin bozulduğu veya kirletildiği, yetersiz ya da etkin olmayan altyapıya; insanların gönenç yaratıcı veya yaşam kalitesini arttırıcı beklentilerini karşılayamayan ekonomiye sahip; giderek artan gerilim, suç korkusu, yabancılaşma, yüksek suç oranlarının yaşandığı ve bunların sonucunda dışa göç veren yerleşimlerdir. Sonuçta çoğu kent merkezlerinde yaşanan bu durum, kentsel çevre kalitesi konusunu gündeme getirmektedir. Sürdürülebilir kentsel kalkınma politikalarının yokluğu ya da uygulamalarındaki başarısızlık sürdürülemezlik sorununun artmasına ve ortaya çıkan olumsuzlukların çok daha geniş alanları etkilemesine neden olabilmektedir. Bu politikaların başarısı ise başlıca üç etmene bağlıdır (Bentivegna, vd., 2002: 88-89): i. Fiziksel belirleyiciler: Kentsel morfoloji, nüfus, tarihsel-kültürel özellikler, kentsel konum, ulaşım ve diğer altyapı özellikleri vb. ii.davranışsal belirleyiciler: Yurttaşların tutum ve davranışları, yaşam tarzları, kentsel devingenlik özellikleri, çevresel duyarlılık vb. iii. Yönetişim: Kent yönetiminde kamu, özel ve sivil işbirliği modelleri, çeşitli katılım biçimleri vb. 2.3. Uygulanabilirlik ve Sürdürülebilirlik Ölçümü Konunun burasında tüm anlatılanların yapılabilir kılınmasında somut eylem programlarının önemi ortaya çıkmaktadır. Çoğunluğu uluslararası belgede olduğu gibi ulusal ve yerel uygulamalardan da anlaşılacağı üzere ekonomik ve sosyal kalkınma ile çevre koruma arasındaki denge konusundaki karşılıklı ilişkilerde Gündem 21 uygulamalarının başarısı önem kazanmaktadır. Gündem 21 kavramı ilk kez 1991 yılında Uluslararası Yerel Çevresel Girişimler Konseyi (ICLEI) tarafından BM Çevre ve Kalkınma Konferansı sonuçlarının uygulanması amacıyla ortaya atılmıştır (ICLEI, 1992). Kavramın 1991-1992 yıllarında yerel yönetimler, yerel yönetim birlikleri ve organizasyonlarınca benimsenmesi, konferans sonucunda Gündem 21 belgesinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Gündem 21, Rio Deklarasyonu nda yer alan ilkelerin uygulanmasını sağlayacak eylem programıdır. Gündem 21 belgesi, dünya bütününde yaşam kalitesinin geliştirilmesini amaçlamaktadır. Yaşam kalitesi bağlamında sürdürülebilir yaşam biçimleri ve sürdürülebilir yaşamdan söz edilmektedir. Eylem programı, çevre üzerinde etkisi olan ve etkilenen tüm kurum ve kişilere sorumluluklar yükleyen kapsamlı bir belgedir. Gündem 21, sorunların çözümünde devlet merkezli yerine toplum merkezli yaklaşımı ve çok aktörlü yönetim anlayışını getirmiştir. Gündem 21 in en önemli önerisi, ulusal eylem planlarının hazırlanmasında temel olacak yerel eylem planlarının, Yerel Gündem 21 lerin hazırlanmasıdır. Gündem 21 in temel felsefesi: Katılımı arttırmak ve bulunduğu yerleşimden başlayarak sorunların 7

çözümüne yönelik çabalarda hemşehri sorumluluğunu geliştirmektir (Karaman, 2003: 64). Yerel Gündem 21 in Avrupa biçimi ise Sürdürülebilirlik için Avrupa Kentleri ve Kasabaları Belgesidir (Finco ve Nijkamp, 2001: 294). Gündem 21 in uygulama alanlarına bakıldığında sosyal ve ekonomik alanda yoksulluk, enerji, sağlık ve taşımacılık; çevre alanında tarım, atmosfer, biyoçeşitlilik, ormanlar, su, atıklar, toprak yönetimi, denizler, ve zararlı kimyasallar; uygulama araçları alanında ise eğitim, karar verme süreçleri ve bilgi konuları yer almaktadır (UN, 2002b:2). Kasım 2000-Aralık 2001 tarihleri arasında ICLEI ve BM ortaklığında gerçekleştirilen ikinci küresel anket uygulamasında toplam 113 ülkeden 633 yerel yönetim ve 146 birliğin Yerel Gündem 21 girişimleri değerlendirilmiştir. Uygulama, deneyim ve bilgi birikimleri genel olarak beş ana başlık altında değerlendirilmiştir. Buna göre toplam 113 ülkede 6.416 yerel idare halen Gündem 21 girişimine sahiptir. Yine 18 ülkede ise toplam 6.640 ulusal kampanya yürütülmektedir. Bu girişimlerin %73 ünde ortaklar arasında belediyeler yer almaktadır. Yerel Gündem 21 sürecine katılan belediyelerden %59 u Gündem 21'leri belediye bünyesi içine katmış bulunmaktadır. Kalkınma düzeyi ne olursa olsun belediyelerin öncelikli konuları arasında su yönetimi yer almaktadır. Yine kalkınma düzeylerine bağlı olmadan yerel yönetimler, mali destek ve ulusal hükümetlerin bu konudaki siyasal kararlılıklarının olmamasını önemli engeller olarak görmektedir (ICLEI ve UN: 2002, 3). Değişik konularda farklı ulusal uygulamalardan elde edilen deneyimlerin kent yönetimi konusundaki temel özellikleri değerlendirildiğinde ise ortaya çıkan sonuç: Özellikle kent yönetimi, kentsel hizmetler ve ilgili sorunların giderilmesine yönelik planlama, uygulama, izleme ve denetimde başarının da sorumlu aktörlerin katılımı ve uzlaşmanın kurumsallaşmış yapılarda sağlanmasına bağlı olduğudur. Başta yerel olmak üzere bölgesel, ulusal ve uluslararası düzeyde çağdaş yönetişim uygulamaları, konunun siyasal, kurumsal, ekonomik, mali, sosyokültürel, çevresel ve teknik özellikleriyle birlikte ele alınmasını gerektirmektedir. Farklı toplulukların sürdürülebilirlik konusundaki çabaları incelendiğinde (NCEDR, 1999: 5) gerçekleştirilmesi gereken başlıca konular arasında: Sürdürülebilir kalkınma sürecinin nasıl başlatılıp, yürütülerek değerlendirilmesiyle ilgili açık, net bir rehberin varlığı; başarılı proje ve uygulamaların hedeflenen amaçlar doğrultusunda model bazında belirlenmesi; yurttaşların ve ilgili sektörlerin eğitimi ve ilgilerinin çekilmesi için yeni iletişim tekniklerinden yararlanma; yeterli kaynak tahsisi; uygun ölçme ve değerlendirme sistemlerinin geliştirilmesi; topluluk tutum ve değerlerinin projeler içinde uyumlaştırılması; halk katılımı; güvenilirlik, samimiyet ve yetkin personelin varlığı yer almaktadır. Kalkınmanın yaşanabilirlik ve sürdürülebilirlik amaçlarını ne kadar karşıladığı ya da bunun başarım ölçümü, özetle, toplulukların ne kadar sürdürülebilir olduklarının belirlenmesi göstergeler ve raporlama konularını gündeme getirmektedir. Sürdürülebilirliğin planlanması, başarılması ve desteklenmesinde uygun bilgiler ile verilen kararlar arasıdaki iletişimin sağlanmasında anahtar role sahip sürdürülebilirlik göstergeleri konusu tüm dünyada çok geniş bir araştırma alanı oluşturmaktadır. Politikalarla ilgili olma, analitik uygunluk ve ölçülebilirlik özelliklerine göre göstergeleri gruplamak mümkündür. Gösterge gruplarından bazısı, OECD tarafından geliştirilen ve genelde çevreyle ilgili olan, baskı-durum-tepki modeli çerçevesinde çevresel alıcı sistemler üzerindeki baskılarla ilgili olanlarla bunların ekonomik, toplumsal ve çevresel sonuçlarıyla ilgili göstergeleri birbirlerinden ayrı kullanmaktadır (Bkz. Tablo 1). İkinci grup göstergeler sürdürülebilirliğin ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarına uygun olarak gruplanmasından (Bkz. Tablo 2-3); üçüncü grup göstergeler alansal olarak yerel, ulusal ve uluslararası biçiminde; dördüncü grupta ise hava, su, toprak gibi çevresel koşullarla ilgili göstergeler yer almaktadır. Son grupta ise göstergeler hiyerarşik olarak aralarında sıralanmaktadır (Briassoulis, 2001: 414-415). Tablo 1. Sürdürülebilir Kalkınma Göstergeleri: Çevresel Boyut 8

Atmosferdeki klor artışı Atmosferdeki asitlilik artışı Ozon, partiküller, nitrojen dioksit bileşimleri Kırsal ve kentsel alanlar, ormanlar Doğal ortam farklılaşmaları Taşıma kapasiteleri tahminleri Su kalitesi Spesifik ekosistem göstergeleri Sektörel ekonomik faaliyet artışı Taşıt sayısı Enerji tüketimi Yenilenebilir enerji oranı Hava ulaşımı Taşıma bedelleri Radyasyon Koruma alanları Metal rezervleri Enerji miktarı Biyoçeşitlilik Hayvan popülasyonu Kaynak: Briassoulis, Helen (2001) Sustainable Development s. 417. Tablo 2. Sürdürülebilir Kalkınma Göstergeleri: Ekonomik Boyut Ormansızlaşma Kirlilik azatlım giderleri Seyahatler, boş zamanlar Ahşap üretimi Kişi başına su temini Erozyon Tehlike altındaki canlılar Temel kirleticiler Ağır metaller Toprakta nitrojen, potasyum fosfat dengeleri Toprak kalitesi göstergeleri Tarım arazisi kayıpları Tarımsal üretim Hanelerde enerji kullanımı Karayolları taşımacılığı enerji kullanımı Araçlarda fosil yakıt kullanımı Kentleşme Besin üretimi Kaynak: Briassoulis, Helen (2001) Sustainable Development s. 418. Tablo 3. Sürdürülebilir Kalkınma Göstergeleri: Sosyal Boyut Nüfus, yoğunluk, artış oranları Kırsal-Kentsel nüfus Yoksulluk Telefon miktarı Elektriksiz hanehalkları Yetersiz beslenen çocuklar Oy kullanabilir nüfus Okuma yazma Seçimlere katılım Yaşam süresi, bebek ölümleri Kaynak: Briassoulis, Helen (2001) Sustainable Development s. 418. Kentsel sürdürülebilirliğin ölçümü ve raporlanmasının amacı, kentsel sürdürülebilirliğin başarılması süreci hakkında yerel yönetime, yurttaşlara ve diğer sektörlere doğru ve tam bilgi verilmesidir. Kentsel sürdürülebilirliğin raporlanması süreci, ilgili topluluk için sürdürülebilirliğin net biçimde tanımlanması ve amaçlarının açıkça belirlenmesiyle başlar. Süreç, topluluğun fırsatları, tehditleri ile güçlü ve zayıf yanlarının değerlendirildiği kentsel sürdürülebilirliğin uygulama alanı tanımlandıktan sonra potansiyel sürdürülebilirlik göstergeler listesinin belirlenmesine, bunların değerlendirilme kriterlerine, son değerlendirme göstergeler setinin seçimine, sonuç analizlerine, çıktıların hedef kitlelerle paylaşılmasına ve belli aralıklarla göstergelerin etkinliğinin gözden geçirilmesine yönelik kavramsal çerçeveyi içerir (Maclaren, 1996: 1). Açık ve net bir raporlama yönteminin nasıl belirleneceği; çevresel, ekonomik ve sosyal koşullar ile uygulanan politikalar hakkında yeterli bilgi ve verilere sahip olabilme anılan amaçlara ulaşmada toplumların önündeki başlıca zorluklardır. Uluslararası ve yerel ölçekte geliştirilen çok geniş çerçevede kullanım alanı bulan değişik göstergeler sistemleri bulunmaktadır. Bir çok yerleşim alanının geliştirdiği ölçme ve raporlama teknikleri, sürdürülebilirliğin başarılması sürecinde katalizör etkisi yapan yararlı deneyimler olarak görülmektedir. Başarılı bir ölçme ve raporlama sürecinin en önemli özellikleri olarak halk katılımı, siyasal ve kurumsal desteklerle toplumsal kapasitenin arttırılması, veri toplanması ve analizi, halk ile etkin iletişimin sağlanması gereklilikleri dikkat çekmektedir (IISD vd., 1997: 1-7). Sürdürülebilir kalkınmanın ölçümü için geliştirilen göstergeler setinin belirlenmesinde toplumların sosyal, siyasal, kurumsal ve kültürel değerleri, inançları önem kazanmaktadır. Ancak, kent yöneticilerini ve planlamacıları yönlendirecek tek ve somut gösterge sistemi bulunmamaktadır (Bentivegna, vd., 2002: 90). 3. SONUÇ YERİNE Sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir toplum, sürdürülebilir endüstri vb. günlük yaşamdan başlayarak en üst politika amaçlarına kadar pek çok yerde karşılaşılan, değişik biçimlerde kullanılan kavramlar olmasına rağmen sürdürülebilirliğin kesin olarak ne anlama geldiği ve yaşadığımız 9

toplumun sürdürülebilirliğinin nelere bağlı olduğu üzerinde açıklık bulunmamaktadır. Bunun sonucunda sürdürülebilirliğin kendi içinde çelişkileri ve samimiyetsizliği barındırdığı da savunulmaktadır. Yerel ve ulusal sürdürülebilirlik çalışmalarında uygulanabilir modeller olarak önerilen Gündem 21'ler ise açlık, eşitsizlik ve aşırı çevresel bozulma gibi şimdiki zamanla geleceğimizi tehdit eden gerçek sorunlara çözüm bulamamaktadır. Çoğu iyi niyet açıklaması niteliğindeki uluslararası çalışma ve belgelerde ise yaptırım sorunu açıktır. O zaman sürdürülebilirlik üzerindeki tartışmalar gereksiz ya da boş mu? Kanımızca bu soruya verilecek yanıt, tek tek bireylerden başlayarak aile, mahalle, kent, bölge, ulus ve uluslararası ölçekte başarılı uygulamalardan elde edilecek ipuçlarının değerlendirildiği, içsel olduğu kadar dış çevre faktörlerine de bağlı olan, vizyonu, stratejisi ve başarım değerlendirmesinin içselleştirildiği sürece kısaca sürdürülebilir olan uygulamaların iyi yönetimine bağlı olacaktır. Toplum ya da toplulukların sürdürülebilirlik stratejilerinin sahip olması gereken konular arasında: Sağlık, eğitim, yoksulluğun azaltılması gibi insani kalkınma için yapılacak yatırımlar; nüfus, kentleşme ve çevre sorunları konuları; etkin doğal kaynak yönetimi; çevresel bozulmanın gerçek maliyetinin anlaşılması; yeni sürdürülebilir modellerde iyi yönetişimin sağlanması gelmektedir. Sürdürülebilirlik özetle toplumun ya da topluluğun sosyal, ekonomik ve çevresel sistemlerinin şimdiki nüfus ve gelecek kuşakları için daha yaşanabilir ortamları sağlayarak yaşam kalitesinin arttırılmasıdır. 1980 li yılların sonlarından itibaren sürdürülebilir kalkınma, hemen hemen her çevresel koruma ve gelişime duyarlı ekonomik kalkınmayı amaçlayan yerel, bölgesel, ulusal ve özelikle de uluslararası politikalarda başvurulan çok yönlü kavram olmaktadır (Pezzoli, 1997: 549). Çevre ve ekonominin karşılıklı etkileşimi üzerinde sağlanan oydaşma, çevre ve ekonomi politikalarının da birlikteliğini gerektirmekte buna en uygun yanıt ise sürdürülebilir kalkınma kavramıyla gündemlerde sunulmaktadır. Çoğu düşünür sürdürülebilirliğin ideolojik ve siyasal olduğu kadar ekolojik ve ekonomik içeriğine de dikkat çekmektedir. Asıl sorun, sürdürülebilirliğin nasıl belirlenip sürdürülebilir kalkınmanın nasıl başarılacağı konusundadır. Bu konuda kesin yanıt bulunmamaktadır. Tartışma çok geniş ve değişik alanlarda sürmekte ve sürecektir de. Sürdürülebilirlik arayışlarında başarılı örneklerden, belki, daha çok başarısız olanlar bulunmaktadır. Ancak bilinen: Ekonomik, sosyal ve çevresel kalkınmanın sürdürülebilir olması çabalarında insanlığın aktörler arası işbirliği ve uygulanabilirlik arayışları içinde olacağıdır. Bu arayışların merkezindeki kentlerin ne kadar sürdürülebilir olacağı ise büyük olasılıkla kavramın tanımına, içeriğine ve uygulanabilirliğine bağlı kalmaktadır. Dinamik dengelerin sürdürüldüğü süreç olma özelliği ile sürdürülebilir kalkınma, kendiliğinden oluşan piyasa mekanizması ya da dışarıdan kolayca uyarlanabilecek süreç değildir. Sürdürülebilir kalkınma için öncelikle yönetsel, toplumsal ve özel çıkarları dengeleyecek siyasal iradenin yerel ya da ulusal ölçekte açıkça ortaya konması gerekmektedir. Kısaca bunun anlamı, sürdürülebilirlik ve uygulama alanında ilgili konularda değer ve çıkarları birbiriyle bağlantılı koruyacak ve geliştirecek siyasal yönetim yönteminin karar vericiler tarafından benimsenmesi, benimsenen bu kültürün halka açık ve net biçimde anlatılarak uygun stratejik düzenlemelerle hayata geçirilmesidir. Tüm anlatılanların ilk bakışta uygulanabileceği alan olarak ise topluluk anlamında yerel, yönetim anlamında ise yerel yönetimler dikkat çekmektedir. Kentsel sürdürülebilir kalkınmada, her bir kentin farklı sosyal, siyasal, kültürel, çevresel ve kurumsal özelliklerine bağlı olarak değişik politika stratejileri bulunmaktadır. Yönetim açısından bunun başarılmasında sorumlu aktörlerle ilgili disiplinler arası bütüncül yaklaşımın uygulanabilir proje ve politikalarla hayata geçirilmesi önem kazanmaktadır. Sonuçta bilim yuvaları, araştırma merkezleri vb. yol göstericiliğinde geliştirilen kamu, özel ve sivil birlikteliklerin insanlığın geleceğini biraz daha sürdürülebilir, yaşamlarını daha kaliteli yapacağı beklenebilir. Diğer bir deyişle, önce yerel ardından bölgesel, ulusal ve uluslararası alanda geliştirilen yönetişim senaryolarında toplumsal aktörlerin, sıkıntılı gündem olarak adlandırılan farklı kentsel sorunların oluşumunda sorumluluk taşıdığı kadar çözümde de rol çağdaş yönetim anlayışlarının kurumsallaştırıldığı katılımcı-yönetişimsel modellerle başta yerel olmak üzere bölgesel, ulusal ve hatta uluslararası düzeyde kapasitelerinin geliştirilmesi amaçlanmalıdır. Bu konuda çalışma yapacak araştırmacılara, daha dar ölçekte, yerelden başlayarak somut olguları bilimsel çerçeve içinde karar vericilere de 10

uygulamalarda etkin seçim imkanı sunabilecek alternatifleri içinde barındıran çalışmalar yapmaları önerilebilir. KAYNAKLAR BARTELMUS, Peter (1999) Sustainable Development Paradigm or Paranoia?, Wuppertal Institut fü Klima Unwelt Energie, No. 93. BENTIVEGNA, Vincenzo, Stave Curwell, Mark Deakin, Patrizia Lombardi, Gordon Mitchell ve Peter Nijkamp (2002) A Vision and Methodology for Integrated Sustainable Urban Development: BEQUEST, Building Research&Information, 30(2). BERGER, Gerald (2003) Reflections on Governance: Power Relations and Policy Making in Regional Sustainable Development, Journal of Environmental Policy&Planning, Vol. 5, No. 3, September. BLASSINGAME, Lurton (1998) Sustainable Cities: Oxymoron, Utopia or Invitability, Social Science Journal, Vol. 35, Issue 1. BRIASSOULIS, Helen (2001) Sustainable Development and its Indicators: Through a Glass Darkly, Journal of Environmental Planning and Management, 44 (3). BRUGMAN, J. (1992) Call for Local Agenda 21, Local Environmental Initiatives, Toronto. COMMISSION of the EUROPEAN COMMUNITIES (1990) Green Paper on the Urban Environment, Office of for Official Publications of the European Communities, Brussels. COMMISSION of the EUROPEAN COMMUNITIES (1992) Towards Sustainability: A European Community Programme of Policy and Action in Relation to the Environment and Sustainable Development, Vol. II, March, Brussels. DARLOW, Alison (1996) Cultural Policy and Urban Sustainability:Making a Missing Link, Planning Practice and Research, Vol. 11, No. 3. DoETR, Department of the Environment, Transport and the Regions (2000) Local Quality of Life Counts, UK. FINCO, Adele, Peter Nijkamp (2001) Pathways to Urban Sustainability, Journal of Environmental Policy&Planning, Vol. 3. GOODLAND, R. J. A., H. E. Daly ve S. El Serafy (1992) Population, Technology, and Lifestyle: The Transition to Sustainability, Island Press, Washington D. C. HNIGHT V., Richard (1993) Sustainable Development-Sustainable Cities, Blackwell Publishers, USA. ICLEI ve UN Department of Economic and Social Affairs (2002) Second Local Agenda 21 Survey, Backgrund Paper No. 15. ICLEI, International Council of Local Environmental Initiatives (1992) Call for Local Agenda 21, Toronto. IISD, International Institute for Sustainable Development, (2002) Earth Negotiations Bulletin, Vol. 22, No. 51, Friday 6 September. 11

IISD, The International Institute for Sustainable Development-Canada, Pro Habitat-Mexico, Sustainable Seattle-USA (1997) Communities for Environmentally Sustainable Development. KARAMAN, Zerrin Toprak (2003) Çevre Yönetimi ve Politikası, İzmir. LELE, M. Sharachchandra (1991) Sustainable Development: A Critical Review, World Development, Vol. 19, No. 6. MACLAREN, Virginia, W. (1996) Urban Sustainability Reporting, Journal of the American Planning Association, vol. 62, Issue 2, Spring. Minnesota Planning Environmental Quality Board (1998) Sustainable Development: The Very Idea, Minnesota. NCEDR, National Center for Environmental Decision-Making Research (1998) Contributions to Sustainability by Communities and Individuals: Problems and Prospects, Technical Report NCEDR/98-18, Tennessee. NCEDR (1999) Community Sustainable Development: Asset, Challenges and Needs, Interview Results, Tennessee. OECD (2001a) Policies for Enhance Sustainable Development, Meeting of the OECD Council at Ministrial Level, Paris, France. OECD (2001b) Sustainable Development: Critical Issues, France. PEARCE, D. (1996) Sustainable Development: The Political and Institutional Challenge, The Earthscan Reader in Sustainable Development, J. Kirby, P. O Keefe and L. Timberlake (Editors), Intermediate Technology Publications Ltd., London. PEZZOLI, Keith (1997) Sustainable Development: A Transdisciplianary Overwiew of the Literature, Journal of Environmental Planning and Management, 40(5). RSPB (t.y) Measuring Real Progress, Headline Indicators for a Sustainable World, Bird Life International, New Economics Foundation ve Oxfam International, Bedfordshire, UK. SELMAN, Poul (2000) A Sideway Look at Local Agenda 21, Journal of Environmental Policy&Planning, Vol. 2. SMITH, Fraser (1997) Ed. A Synthetic Framework and a Heuristic for Integrating Multiple Perspectives on Sustainability, Environmental Sustainability Practical Global Implications, St. Lucie Press, Boca Raton Florida, USA. STRACHAN, Janet, Maryse Roberts (2003) Poverty, Environment and Sustainable Development, The Round Table, September. TÇV Türkiye Çevre Vakfı (1987) WCED Ortak Geleceğimiz, Çev. Belkıs Çorakçı, Ankara, 1987. UN (2002a) Global Challenge Global Opportunity: Trends in Sustainable Development, Department of Economic and Social Affairs, August. UN (2002b) National Implementation of Agenda 21: A Report, New York. UN Economic and Social Council (2001) Accelerating Sustainable Development: Local Action Moves the World, Dialogue Paper by Local Authorities, E/CN.17/2002/PC.2/6/Add.5, 14 December. 12

UNDP (1997) Governance for Sustainable Human Development, A UNDP Policy Document, January. VENETOULIS, Jason, Dahlia Chazan ve Christopher Gaudet (2004) Ecological Footprints of Nations, Sustainability Indicators Program, March. WALTER, Jonathan, Andrew Simms (t.y) The End of Development? Global Warming, Disasters and the Great Reversal of Human Progress, New Economics Foundation ve Bangladesh Centre for Advanced Studies, London, UK. WHO Regional Office for Europe (1997) Sustainable Development and Health: Concepts, Principles and Framework for Action for European Cities and Towns, European Sustainable Development and Health Series: Book 1, Copenhagen. World Conservatiopn Union, UNEP&World Wide Fund for Nature (1981) Caring for the Earth: A Strategy for Sustainable Living, Switzerland. 13