Avrupa da İki Kademeli Büyükşehir Belediyesi Düzenlemeleri Tuselog Programı için bir Literatür Araştırması



Benzer belgeler
YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

Berlin Katılım gelişmesinin durumu ve perspektifler

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 26313

Avrupa daki İki Kademeli Büyükşehir Yapıları. Paweł Swianiewicz, Marta Lackowska Varşova Üniversitesi Yerel Demokrasi ve Politikalar Bölümü

Partilerin 1 Kasım 2015 Seçim Beyannamelerinde Mahalli İdareler: Adalet ve Kalkınma Partisi

DİASPORA - 13 Mayıs

Belediyenin gelirleri

T.C AKDENİZ BELEDİYELER BİRLĞİ 2011 YILI ÇALIŞMA PROGRAMI

Türkiye dönüşüm geçirerek kırsal bir tarım ekonomisinden küresel ölçekte yılında Türkiye nin kentsel nüfusu ülkenin toplam nüfusunun sadece

TÜRKİYE DE YEREL YÖNETİMLER. Yerel Yönetimler Maliyesi Dersi

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

KONAK KENT KONSEYİ ÇALIŞMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

GENÇLİK KOLLARI YÖNETMELİĞİ

YEREL YÖNETİMLER: HARCAMA SORUMLULUĞU, YATAY-DİKEY EŞİTSİZLİK. Prof. Dr. Hakkı Hakan YILMAZ

Seçim süreci hakkında sorular ve cevaplar

2. BÖLÜM Sinop Kent Konseyi Gençlik Meclisi Amacı, İlkeleri, Oluşumu ve Organları

NİLÜFER KENT KONSEYİ ÇALIŞMA YÖNERGESİ

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Türkiye de Dünya Bankası: Öncelikler ve Programlar

ZEYTİNBURNU KENT KONSEYİ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI UYGULAMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

AB 2020 Stratejisi ve Türk Eğitim Politikasına Yansımaları

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

BU YIL ULUSLARARASI KOOPERATİFLER YILI!

Türkiye ve AB Arasında Şehir Eşleştirme Projesi AB Müktesebatı Alanında Kapasite Geliştirme Eğitimleri 29 Kasım 2018

İSTANBUL ATIK MUTABAKATI

KAMU YÖNETİMİNDE ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR

İL ÖZEL İDARELERİNE VE BELEDİYELERE GENEL BÜTÇE VERGİ GELİRLERİNDEN PAY VERİLMESİ HAKKINDA KANUN

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLETİŞİM STRATEJİSİ

YEREL ÇEVRESEL PLANLAMA

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası

SÖKE KENT KONSEYİ ÇOCUK MECLİSİ ÇALIŞMA YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Madde 3 - (1) Bu Yönetmelik; 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 76 ncı maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

KENTSEL POLİTİKALAR II. Bölüm

YERELYÖNETİM TARKANOKTAY

1: YÖNETİM-YERİNDEN YÖNETİME İLİŞKİN KAVRAMSAL ÇERÇEVE...1

Türkiye de Kırsal Kalkınma Politikaları ve Geleceği

Doğruların buluştuğu adres...

ÜLKE ÖRNEKLERİ: FRANSA VE İNGİLTERE. Doç. Dr. Nuray ERTÜRK KESKİN

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

Genel Kamu İdaresi Reformları Kapsamında Mali Yönetim ve Kontrol

ANKARA KALKINMA AJANSI.

Özet. Gelişen küresel ekonomide uluslararası yatırım politikaları. G-20 OECD Uluslararası Yatırım Küresel Forumu 2015

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

Yerel Yönetim Vizyonu. Emin Dedeoğlu , Eskişehir

Bir Bakışta Proje Döngüsü

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

Cari: 5393 Sayılı. Belediye Kanunu

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

YEREL YÖNETİMLER VE ORGANLARI: ORGANLAR ARASI İLİŞKİLERİN ÜÇ BOYUTLU ANALİZİ Yrd. Doç. Dr. Erbay Arıkboğa

BÖLGE PLANI. Hazırlayan : Murat DOĞAN

Yerel Yönetimler Katılımcılık - Mevzuat

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Milletlerarası Ticaret Odası Değişen Küresel Ekonomi ve Türkiye Toplantısı 7 Mart 2014, İstanbul

HALKLA İLİŞKİLER: TEORİK ÇERÇEVE...

AVRUPA BİRLİĞİNE UYUM DANIŞMA VE YÖNLENDİRME KURULU 2015 YILI 1. TOPLANTISI 11 MART 2015

AB de Yerel ve Bölgesel Yönetimler. Ders 2

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

AB ve Türkiye Sivil Toplum Diyaloğu - IV Tüketicinin ve Sağlığın Korunması Hibe Programı

İL ÖZEL İDARELERİNE VE BELEDİYELERE GENEL BÜTÇE VERGİ GELİRLERİNDEN PAY VERİLMESİ HAKKINDA KANUN

MACARİSTAN SUNUMU Dr. Csaba UJKERY

Sivil Yaşam Derneği. 4. Ulusal Gençlik Zirvesi Sonuç Bildirgesi

ÇEVRE ALANıNDA FINANSMAN FıRSATLARı

Türkiye nin Yeni AB Stratejisi ve Ulusal Eylem Planları

Büyükşehir Belediyesinin Organları

MADRID DE STRATEJİK ÇEVRESEL DEĞERLENDİRME. Mariano Oliveros Şube Müdürü Çevresel Değerlendirme Genel Müdürlüğü.

21- BÖLGESEL POLİTİKA VE YAPISAL ARAÇLARIN KOORDİNASYONU

ESTETİK VE SANAT KURULU YÖNETMELİĞİ SAKARYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAKARYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAKARYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ

Günümüzün karmaşık iş dünyasında yönününüzü kaybetmeyin!

ÇEVRE DENETİMİNDE KÜRESEL GÜNDEM VE EUROSAI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN DENETİMİ SEMİNERİ

DİKMEN BÖLGESİ STRETEJİK GELİŞİM PLANI

TAIEX PROGRAMI BÖLGESEL EĞİTİM PROGRAMI (RTP)

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi. Avrupa Ekonomik ve Sosyal

PROJE YAPIM VE YÖNETİMİ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ ŞEYMA GÜLDOĞAN


SÖKE KENT KONSEYİ EMEKLİ MECLİSİ ÇALIŞMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç-Kapsam-Dayanak ve Tanımlar

AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNDE ÖZEL OKULLAR Murat YALÇIN > muratmetueds@yahoo.com

SÖKE KENT KONSEYİ ENGELLİLER MECLİSİ ÇALIŞMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

T.C. İSTANBUL KALKINMA AJANSI

Dünya Bankası Finansal Yönetim Uygulamalarında Stratejik Yönelimler ve Son Gelişmeler

1. Gün: Finlandiya Hükümetinin Strateji Araçları

AKOFiS ÖDEME VE MENKUL KIYMET MUTABAKAT SİSTEMLERİ, ÖDEME HİZMETLERİ VE ELEKTRONİK PARA KURULUŞLARI HAKKINDA KANUN. Halkla İlişkiler Başkanlığı

T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü. Kümelenme Destek Programı

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM: MAHALLİ İDARELERİN ORTAYA ÇIKIŞI VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE...

Bir Belediyede Yönetişim Yapılanması. Gürcan Banger

8.0 PLANLAMA UYGULAMA ARAÇLARI

GEBZE YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ ÖĞRENCİ KONSEYİ YÖNERGESİ

EKONOMİK KRİZİN EMEK PİYASALARINA ETKİLERİ

6360 sayılı Kanun un 1 inci maddesine göre büyükşehir belediyesi bulunan illerdeki il özel idarelerinin tüzel kişiliği kaldırılmıştır.

Resmî Gazete YÖNETMELİK

YÜKSEKÖĞRETİM KALİTE KURULU BİLGİ NOTU

İşletmelerin Büyüme Şekilleri

Gençlerin Katılımına ilişkin Bildirgenin tanıtımı Gençlerin Yerel ve Bölgesel Yaşama Katılımına İlişkin Gözden Geçirilmiş Avrupa Bildirgesi

KÜRESEL PAZARLAMA Pzl-402u

4. Gün: Strateji Uygulama Konu: Kanun Tasarısı Hazırlamak

Transkript:

Avrupa da İki Kademeli Büyükşehir Belediyesi Düzenlemeleri Tuselog Programı için bir Literatür Araştırması Paweł Swianiewicz & Marta Lackowska-Madurowicz Yerel Kalkınma ve Politikalar Bölümü Varşova Üniversitesi, Polonya. Mayıs 2012

Tuselog Programı Yerel Yönetişim için Türkiye-İsveç Ortaklığı Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İsveç Yerel Yönetimler ve Bölgeler Birliği (SALAR) arasında dört yıllık bir işbirliği programıdır. Program, İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (SIDA) tarafından finanse edilmektedir. SALAR a bağlı bir danışmanlık kurumu olan SKL International, Tuselog programının uygulanmasından sorumludur.

İçindekiler 1. Giriş... 4 2. İki kademeli büyükşehir düzenlemelerine genel bakış... 6 3. Alman deneyimi... 10 3.1. Stuttgart... 11 3.2. Hanover... 12 4. Fransız deneyimi... 15 5. Sonuçlar... 17 6. Literatür... 18

1. Giriş 20. yüzyılın başlangıcından beri idari biçimler, kentleşme ve düzensiz kentsel genişleme ile birlikte son dönemde küreselleşme ve metropolleşmenin de tetiklediği dinamik değişimin gerisinde kalmıştır (Savitch ve Vogel 2000, 160; Kübler ve Schwab 2007). Bol miktarda yapılan büyükşehir tartışmaları ve uygulamaları, bu genişleyen kentsel alanlar ana sorununa, diğer bir deyişle, bu alanların biçimsel ve gerçek yapıları arasındaki uyumsuzluğa bir cevaptır (Savitch ve Vogel 2000, 160; Kübler ve Schwab 2007; ayrıca bkz. kurumsal ve işlevsel bölgeler arasındaki farklar: Lefévre 1998). İşlevsel olarak sınırlandırılmış bir alanın siyasiidari olarak bölünmesi, çeşitli yönetsel ve organizasyonel problemlere sebep olur. Birden fazla yetki alanının bulunduğu büyükşehir alanlarında, bu farklı özerk yapıların uyguladıkları politikaların koordine edilmesi gerekir. Birçok görev ve dolayısıyla da birçok büyükşehir sakini nin günlük rutinleri yerel sınırları aşar. Bu soruna yönelik önerilen organizasyonel çözümler zaman içerisinde, kentleşme ve özerklik işlevleri konularındaki genel tartışmalar ile birlikte değişiklik göstermiştir. Eski bölgeselcilik 1 denilen birinci dalga büyükşehir tartışmaları çerçevesinde, iki kademeli bir büyükşehir biriminin oluşturulması, temel çözümlerden biri olarak önerilmiştir. Daha 1920 lerde, büyükşehir reformu teorisi, yüksek oranda kentleşmiş alanların bölünmesinin, mevcut mülki-idari teşkilatın değiştirilerek belirli bir büyükşehir yönetim kurumunun kurulması ile aşılması gerektiğini savunuyordu 2. Eski bölgeselcilik paradigmasında da yer alan karşıt kavram, ancak 1950 lerin sonlarında, kamu tercihi teorisine dayalı olarak geliştirilmiştir. Bu teorinin temel varsayımı, çok sayıda yönetim birimi bulunmasının kendi başına demokratik bir değer olduğu ve dolayısıyla bu durumun değiştirilmemesi gerektiğidir. Çok sayıda özerk birimin varlığı olumlu bir şeydir çünkü ekonomik etkinlik ve verimlilik sağlayan ve bölgenin sakinlerine faydalı olan belediyeler arası rekabeti doğurur. Büyükşehir alanlarının siyasi-idari bölünmesinden kaynaklanan koordinasyon problemleri, bu paradigmaya göre, bağımsız belediyelerin gönüllü olarak yapılan işbirlikleri sayesinde aşılabilir. Özetle, sert büyükşehir yapıları (idari reform ve biçimsel bir büyükşehir kademesinin kuruluşu anlamında) ile yumuşak büyükşehir yapıları (kurumsal düzenlemede fazla bir değişikliğe gidilmeden ve biçimsel bir büyükşehir yönetim kademesi kurulmadan yapılan büyükşehir işbirliği anlamında) arasında karşıtlık söz konusudur. Büyükşehir reformu taraftarları, büyükşehir birimlerinin, ölçek ekonomisi, yeniden dağıtım politikaları, sosyal adalet (kentleşmiş bölgenin tümünde eşit seviyede hizmet) ve büyükşehir dayanışmasına katkı sağlayan büyükşehir kimliği gibi birçok olumlu etkisi olduğunu savunmuşlardır 3. Bir büyükşehir birimini oluşturmanın, banliyö belediyelerinin bir merkez kent 1 Eski bölgeselcilik büyükşehir tartışmalarında 1980 lere kadar hakim olan paradigma. Büyükşehir sorunu tartışmalarının ana odağı, (1) yerel yönetimlerin sorumlu oldukları yasal hizmetlerin sunumu ve (2) büyükşehir alanlarındaki biçimsel yönetim kurumlarının biçimi üzerinde olmuştur. Bu paradigma çerçevesinde gelişen, birbirine rakip iki ekol vardır: Yeni büyükşehir yönetim yapılarını savunan büyükşehir reformu yaklaşımı ve bağımsız ve aynı zamanda birbirleriyle rekabet eden küçük yerel yönetimlerin aşağıdan yukarıya doğru gönüllü olarak yapılan işbirliklerini savunan kamu tercihi teorisidir. 2 Bu tutum, bir kentsel yığın içerisinde var olan sosyo-ekonomik karşılıklı bağımlılıkları yaklaşık olarak kapsayan coğrafi ölçekte yer alan ve kuruluşlar, politikalar veya yönetişim mekanizmalarını oluşturmaya yönelik tüm stratejiler olarak anlaşılan büyükşehir bölgeselciliği olarak adlandırılabilir (Brenner 2002: 4-5). 3 Büyükşehir dayanışması, tüm büyükşehir bölgesinin çıkarları için yerel topluluğa bağlılıklarının en azından bir kısmından feragat edebilen elitlerin tutumunu kasteder. Aynı zamanda büyükşehir alanının daha yoksul kesimlerine destek anlamına da gelir. Bu tür bir dayanışmanın gerçekleştirilmesi, (özellikle kısa vadede) yerel ve büyükşehir çıkarlarının birbirleriyle çelişmesi sebebiyle zordur. Dahası, seçimler yalnız yerel seviyede yapılacak olursa, politikacılar genellikle yerel gündeme önem verirler, tüm bölgenin daha geniş çıkarlarını gözetme konusunda onları teşvik eden bir şey yoktur.

tarafından basitçe ilhakından ve birkaç yerel birimin şehir-ilçe konsolidasyonu yoluyla birleşiminden, iki kademeli karmaşık bir yapı içerisinde çalışan yeni bir yetki alanının kuruluşuna kadar çeşitli yolları vardır. En son değinilen çözüm, reformun ayrıntılarına bağlı olarak büyük ölçüde değişiklik gösterebilir. Bu türde bir birim, ilave bir bağımsız kademe şeklinde, örneğin (bir büyükşehir vilayeti veya ilçesi olarak) orta kademede veya bölgesel seviyede faaliyet gösterebilir 4. Ayrıca, (1) büyükşehir kurumunun iç yapısı, (2) büyükşehir kademesine verilen faaliyetlerin kapsamı ve (3) halen mülki teşkilatın en alt kademesinde faaliyet gösteren belediyelere tanınan özerklik derecesi konularında farklılaşma söz konusudur. Demokratik meşruiyet ya doğrudan (birimin sakinleri tarafından seçilen bir büyükşehir organı yoluyla) ya da dolaylı olarak (üye belediyelerin temsilcilerinin bir araya gelmesiyle oluşan bir büyükşehir organı yoluyla) gerçekleşir. Önemle vurgulamak gerekir ki, iki kademeli büyükşehir düzenlemeleri ile iki kademeli kent yapısı birbirinden açık biçimde ayırt edilmelidir; zira bu ikisi büyük kentlerin yapı analizlerinde çoğunlukla birbiriyle karıştırılır. Aradaki fark, bu iki yapının mekansal kapsamlarından ileri gelir. İki kademeli kent birimi, kentin yerel sınırlarının ötesine geçmez ve dolayısıyla da büyükşehir koordinasyon ve işbirliği konularındaki sorunlarla ilgilenmez. Herhangi bir büyükşehir düzenlemesinin oluşturulmasından bahsederken, bunu destekleyen argümanların, kabul edilen yaklaşıma bağlı olarak değişiklik gösterebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Büyükşehir bölgeselciliğinin ilk girişimlerinin altında yatan argüman, merkez kentin kırsal alanlara doğru kentsel büyümesinin kontrol edilmesi idi. İkinci Dünya Savaşı ndan sonra ise ana problem, büyükşehrin işlevsel yapısının, büyükşehir bölgesindeki sosyo-mekansal farklılıkları azaltma yönünde düzenlenmesi olarak değişti (Brenner 2002: 7). Genel olarak, büyükşehir bölgeselleşmesinin eski bölgeselcilik altında geliştirilen ilk dalgası, özerk yönetimlerin temel görevleriyle güçlü biçimde bağlantılıydı. Büyükşehir birimleri, yerel hizmetlerin (ölçek ekonomisi gereğince) daha eşit (yani daha adil) ve daha etkin bir biçimde sağlanmasının yanı sıra, işlevsel olarak sınırlandırılmış bir alanın saydam demokratik kontrolünün de sağlanmasını üstlenecekti. Büyükşehir çapında koordinasyonu gerektirdiği ifade edilen ana görevler arasında genellikle mekansal planlama, toplu taşıma, karayolu ve ray sistemleri, atık yönetimi ve atık-su yönetimi vardı. Bazı uzmanlar ayrıca, sosyal yardım, sağlık hizmetleri ve eğitimi de bu kapsama dahil etmektedir. Bu paradigmayı takiben, 1960 lar ve 70 lerde Kuzey Amerika da (Toronto 1954; Montreal 1960; Vancouver 1967; Portland 1970 5 ) ve Avrupa da (Birleşik Krallık taki büyükşehir ilçeleri; 1 Rotterdam 1964; Barcelona 1974; Kopenhagen 1974; Frankfurt 1965; Hanover 1962; Stuttgart 1972) çok sayıda büyükşehir düzenlemesi meydana getirilmiştir 6. Sadece kısa bir süre önce, yeni bölgeselcilik paradigması 7 çerçevesinde, tartışmaların odağı, belli kentsel hizmetlerin koordinasyonundan, bölgenin ekonomik kalkınma ve 4 Bu durum en çok, Madrid veya Paris te olduğu gibi, büyükşehir ve bölgesel sınırların tesadüfen uyumundan ileri gelir. Bu tür bir çözümü Berlin, Hamburg, veya Prag da bir ölçüde görmek mümkündür; ancak, bu örneklerde bölgenin (veya federal devletin) mekansal sınırları öylesine dar çizilmiştir ki söz konusu birim, tüm büyükşehir alanından ziyade sadece merkez kenti kapsar; ve bu şekliyle büyükşehir düzenlemesi olarak nitelendirilmemelidir. 5 1966 yılında ilk bölgesel yönetimler birliği kurulmuştu, fakat çok geçmeden 1970 te kurulan, çok daha gelişmiş bir yapı (Büyükşehir Hizmet Bölgesi) bu birliğe hakim oldu. 6 (1) Bu büyükşehir birimlerinin birçoğu 1980 lerde ortadan kaldırıldı. (2) Bahsi geçen tüm büyükşehir düzenlemelerin hepsi iki kademeli değildir. Bu tür düzenlemelerin en yaygın örnekleri raporun ileri kısmında ele alınacaktır. 7 Yeni bölgeselcilik paradigması, 1980 lerde büyük ölçüde eski bölgeselciliğin yerini almıştır. Bu paradigma, eski yaklaşımın üzerinde durduğu iki meselenin yanı sıra, büyükşehir alanlarının uluslararası rekabetçiliği üzerinde yoğunlaşmaktadır. Yeni paradigma, yerel ve büyükşehir yönetimlerinin, yerel topluluklara sundukları yasal hizmetlere ek olarak, kendi bölgelerindeki ekonomik kalkınmanın ve bölgesel pazarlamanın büyümesi (bunlar eski bölgeselcilik anlayışında yer almayan meselelerdir) ile de ilgilenmek durumunda olduklarını vurgular. Bu

rekabetçiliğini içerecek şekilde genişlemiştir (hatta bu yöne kaymıştır). Küreselleşmenin beraberinde getirdiği yeni zorluklar, büyükşehir reformu tartışma ve uygulamalarına yeni bir itici güç olmuştur. Bazı yazarlar, eski paradigmada eksik olan ekonomik rekabetçiliğin, büyükşehir işbirliğine (aldığı şekilden bağımsız olarak) güçlü bir canlılık getirdiğini iddia etmektedir (Norris 2001b). Genel görünüm böyle coşkulu bir düşüncenin 8 aleyhinde olmasına rağmen, 1990-2000 in Avrupa sında sözde büyükşehir reformunun ikinci altın çağı na şahitlik ettik (Kübler 2003: 537). 1990 yılından sonra birçok Avrupa bölgesinde yeni büyükşehir koordinasyon formları ortaya çıktı. Bunlar, yoktan var edilmiş yepyeni yapılar değildi; çoğu durumda ya 1980 lerde ortadan kaldırılan düzenlemelere (Barcelona 1987; Kopenhagen 1999) ya da var olan yapıların doğrudan yeniden yapılandırılmasına (Stuttgart 1994; Hanover 2001) dayanıyordu. Yeni dalga büyükşehir reformunun ilginç bir yönü ise uluslararası rekabetçiliğe odaklanmanın salt bir organizasyonel yapıya dair tartışmayı gölgede bırakması olmuştur. Büyükşehir konusunda siyasi-akademik söylem, en ideal kurumsal düzenlemeyi bulma amacını bir kenara bırakarak, büyükşehirlerin küresel arenada oynadıkları politik ve ekonomik rollere dair meseleleri tartışır hale gelmiştir 9. Kesin bir kurumsal biçim bulma çabasının anlamını yitirmesi, ekonomik rekabet yönüne doğru kaymayla beraber, 1990 dan sonra kurulan büyükşehir düzeninin 1960 ve 70 lerde kurulanlardan niçin nitel olarak farklı görüldüğünü açıklayan ana sebeplerden biridir. 2. İki kademeli büyükşehir düzenlemelerine genel bakış Büyükşehir bölgeselciliğinin çeşitli seçenekleri arasında yer alan iki kademeli düzenlemeler, nispeten yüksek biçimselleştirme ve yerel özerkliklerin (en azından kısmen) korunmasının cazip bir birleşimi olarak görünmektedir. İlk olarak, biçimsel karakterde oluşu, istikrarın teminatıdır (bir büyükşehir biriminin kaldırılması, belediyeler arası birliklerin veya gevşek gönüllü işbirliğinin çözülmesinden daha zordur); bu durum, uzun vadeli politikaların uygulanmasına ve ortak bir kimlik ve dayanışmanın oluşmasına imkan sağlar. Bu ortak kimlik ve dayanışma, işlevsel olarak sınırlandırılmış kentsel alanlar için yeterli olan büyükşehir kurumlarının salt var olması sayesinde gelişir. İkinci olarak, biçimsel yapılar sorumluluk ve güçlerin açık bir biçimde ayrılması anlamına gelir; bu sayede, daimi müzakerelerin ve kararsızlıkların önüne geçilmiş olur (bu durum çok seviyeli yönetim sistemlerinde ve geçici belediyeler arası işbirliklerinde sıkça görülür; Scharpf 1999, Tömmel 2008). Kurumsal düzen sağlandıktan ve tüm üyelerce onaylandıktan sonra, büyükşehir düzenlemesinin işleyişi üye belediyelerin kısa vadeli çıkarlarından ziyade, belirlenmiş usullere dayanarak gerçekleşir. Üçüncü olarak, bir düzenlemenin ayrıntıları doğrudan seçimler yoluyla yasallığa zemin sağlayabilir; bu şekilde, büyükşehir biriminde saydamlığı artırdığı kadar, birimin işlemleri üzerinde kamu denetimini de artırmış olur (belediyeler arası ortaklıklarda genellikle eksik olan bir unsurdur). Aynı zamanda bu yolla, hem vatandaşların hem de elitlerin büyükşehir kimliği güçlenmiş olur. Daimi bir büyükşehir kurumu, böylesi bir büyükşehir elitinin gelişmesini sağlar ve büyükşehir ortak çıkarlarının temsilini garantiler. Dördüncü olarak da, paradigmada, büyükşehir alanına yönelik belirli bir kurumsal düzenleme daha az dikkate alınırken, kamu ve kamu-dışı (işletme, toplumsal organizasyonlar, vb.) aktörlerin yarı-resmi bir işbirliği olarak ele alındığı yönetişimin rolü büyük öneme sahiptir. 8 Ekonomik argüman, büyükşehir işbirliğinde hızlı büyümeye katkıda bulunmaz. Mülki-idari teşkilatta derin bir değişim ve güçlü bir büyükşehir biriminin kurulması ile sonuçlanan karmaşık büyükşehir reformlarının çok az örneği vardır. Örneğin, büyükşehir yönetimlerinin mali özerklikleri bir kuraldan ziyade istisnai bir durumdur. 9 Bu meseleler büyük ölçüde, yeniden ölçeklendirme kavramları kapsamında ele alınmıştır (bkz. örneğin Brenner 2004; Savitch, Vogel 2009).

yeni kurumun gerçekleştireceği görevlerin finansmanının düzenlenmesinde daha geniş bir manevra alanı vardır. Avantajlarına rağmen, iki kademeli büyükşehir birimleri, büyükşehir sorunu karşısında sıkça uygulanan bir çözüm değildir. Aslında klasik biçimiyle, çok az sayıda alanda başarıyla yürürlüğe sokulmuştur. Bu durum, burada tartışılan birçok özellik ile aynı sebepten kaynaklanmaktadır; yani, biçimsel karakteri. Birçok yumuşak işbirliği biçiminin aksine (örneğin birlikler veya özel bölgeler), iki kademeli bir büyükşehir biriminin kurulması, ülkenin var olan idari bölümlenmesinde ciddi değişiklikleri gerektirmektedir. Bu nedenle, bu düzenleme, yalnız kamu tercihi teorisyenleri arasından değil, aynı zamanda iktidar konumlarını kaybetmekten korkan yerel siyasetçiler arasından da çok sayıda muhalif toplayabilir. Bu özellikle, yeni bir büyükşehir yapısı kurulursa, kaldırılma tehdidi altında olan, orta kademe (örneğin ilçe) yönetimler için geçerlidir. Bunun yanı sıra, bölgesel yönetimler genellikle, sınırları dahilinde çok kuvvetli bir kurumun oluşturulmasına karşı çıkarlar. Sabit bir kurumsal düzenleme, aynı zamanda büyükşehir biriminde sonradan getirilebilecek değişikliklerin (örneğin birimin yeni alanlarda genişlemesi) zorlaşması anlamına gelir; zira biçimselleşmiş bir yapı, esneklikten uzaktır. Son olarak, reformun ayrıntıları her zaman için heyecanlı tartışmalara yol açar ve bir araya getirilmesi zor olabilecek farklı tercihleri açığa çıkarır. Özetle, iki kademeli düzenlemelerin birçok avantajı vardır; fakat reformdan potansiyel olarak etkilenecek çok sayıda aktöre bağlı olan zorlu engelleri de içerir. Aşağıda, iki kademeli büyükşehir birimleri konusunda gerçekleşen en ilginç mücadele örneklerini kısaca ele alacağız. Almanya genellikle, çeşitli büyükşehir yönetim düzenlemeleri için ilginç bir örnek olarak verilir. Düzenlemelerin çeşit bolluğu, devletin federal yapısı nedeniyle mümkün olabilmiştir; federal eyaletler (länder), büyükşehir kurumlarını düzenleyen yasal çerçeveyi belirlemekten sorumludur, diğer bir ifadeyle, her eyalet kendi özgül çözümüne sahip olabilmektedir. Ayrıca, kanun koyucunun sorun alanına (üniter devlettekinden) daha yakın olması sayesinde, sorun daha kolay önem kazanabilmektedir. Buna ek olarak, her büyükşehrin, kendi özelliğindeki farklılıklar nedeniyle kendine özgü düzenlemeye gerek duyduğu, üniter devlette merkezi hükümetin bunu gerçekleştirmesinin zor olduğu sıklıkla ileri sürülmektedir. Almanya da her büyükşehir alanının, federal kanunla kurulan kendi kurumsal düzeni vardır. Almanya örneğini etkileyen ikinci önemli etmen ise, uzun bir geçmişe dayanan büyükşehir işbirliği geleneğidir. Bu gelenek, 1920 ler ve 30 lara dayanır; 1960 lar ve 70 lerde eski bölgeselcilik zirveye varmıştır ve son zamanlarda, ekonomik rekabetçilik paradigması çerçevesinde yeniden canlanmıştır; bu da çoğunlukla, büyükşehir reformu geleneğinden yararlanan yapısal değişikliklere yol açmıştır. 1990 ların sonlarında, Almanya da Avrupa Büyükşehir Bölgeleri ağı kurulmuş, çeşitli kurumsal düzenleri olan başlangıçta 6 ve daha sonra 11 alanı bir araya getirmiştir. Ağın temel hedefi, büyükşehirleri uluslararası sahnede temsil etmek ve federal hükümete karşı birleşik bir cephe oluşturmaktır (Zimmermann 2011: 56). Almanya deneyiminin daha ayrıntılı bir anlatımı bu raporun 3. bölümünde verilmektedir. Diğer birçok Avrupa örneği ise daha az ikna edicidir. Bunların bazıları aşağıda kısaca anlatılmaktadır. İtalya da büyükşehir koordinasyonu için uzun süredir talep vardı ve 1990 yılında büyükşehir belediyesi kurumunu getiren yeni bir kanun, Parlamento tarafından onaylandı (Bobbio 2005). Yeni büyükşehir belediyelerinin doğrudan seçilen meclislere sahip olması gerekiyor ve o ana dek iller tarafından yerine getirilen birkaç görevi devralması bekleniyordu. Bölgelerin, büyükşehir alanı sınırlarını belirlemesine ve büyükşehirleri denetlemesine karar verildi. Ancak, bölgeler siyasi arenada güçlü birer rakip haline gelebilecek olan bu yeni ve güçlü siyasi kuruluşların ortaya çıkışını desteklemek istemiyordu. Büyükşehir alanlarının 2001

anayasasına sonradan dahil edilmiş olmasına ve teorik olarak 2007 de önerilen bir kanun tasarısı ile düzenlenebilecek olmaları gerçeğine rağmen, pratikte hiç kurulmadılar (Piattoni, Brunazzo 2011: 338). Hollanda, belediyeler arası gönüllü serbest işbirliği ile yönetimde büyükşehir kademesi arasında konumlanan bir büyükşehir yönetişim biçimi örneği teşkil etmektedir (Denters, Klok 2005). 1994 yılında bölgesel kamu idareleri yedi ana büyükşehir alanı oluşturdular. Ancak, bu yönetimler doğrudan seçilmemekte, üye belediyelerin meclisleri tarafından atanmaktadır. Bunlar, yasa tarafından kendilerine mekansal ve ekonomik planlama, altyapı, iskan ve çevre koruma gibi özel yetkilerin tahsis edildiği sıradan belediyeler arası birlikler de değildir. Bunlar, bir tür belediyeler arası zorunlu işbirliği olarak tanımlanabilir (Hendriks, Schaap 2011: 113); öte yandan tam gelişmiş büyükşehir bölgeleri oluşturma çabaları başarısızlıkla sonuçlanmıştır. İşbirliğinin bu şeklini güçlendirme ve daha biçimsel bir büyükşehir kademesine dönüştürme çabası vardı. Fakat bu çaba ciddi eleştiriler aldı (örneğin, halk oylamalarının sonuçları, böyle bir reforma karşıydı), böylece bu fikirden vazgeçildi ve büyükşehir kurumları yukarıda açıklanan daha az biçimsel organizasyonel düzeyde bırakıldı. Fransa, communes (komün) lerin gönüllü işbirliği esasıyla oluşturdukları sağlam kurumlara dayalı başarılı büyükşehir koordinasyonu için en çok gösterilen örnektir. Fransa daki aşırı mülki bölünme (çoğu 1.000 den daha az nüfusa sahip çok küçük birimler olan yaklaşık 36.000 komün), koordinasyona ve ölçek ekonomisi yaratacak kurumlara önemli ölçüde talep yaratmaktadır. Belediyeler arası syndicates (birlikler) ve sonraları communautes (topluluklar) evrilerek ayrı bir yönetim kademesi (2014 yılından itibaren doğrudan seçilen meclisi olacak) olmuşlardır. Bu çok karmaşık örnek, raporun 4. kısmında daha ayrıntılı olarak tartışılacaktır. Helsinki (Finlandiya), belediyeler arası işbirliğine bir başka örnektir. Birçok diğer Avrupa şehri gibi, Helsinki de uzun bir zaman, banliyö sahalarının ilhakı yoluyla büyümekteydi. Şehir sınırlarındaki büyük çaptaki sonuncu genişleme 1996 da meydana geldi fakat ne zaman ki civardaki belediyeler büyümeye başladılar, daha fazla ilhakın mümkün olmamasını sağlamak için kendi aralarında örgütlendiler (Haila, Le Galés 2005: 121). Ana kentin genişletilmesi talebi ile çevre belediyelerin direnci arasındaki gerilime çözüm olarak, 1970 lerin başında, 4 şehrin belediyeler arası birliği kuruluşu olarak faaliyet gösteren Helsinki Büyükşehir Meclisi (YTV) oluşturuldu (Kaczmarek, Mikuła 2007). YTV atık yönetimi, toplu taşıma planlaması, mekansal planlama ve hava kirliliği kontrolü ile ilgilenmektedir. 1980 ler ve 1990 larda çoğu hizmet sunumunun özelleştirilmiş olması nedeniyle, hizmetleri ağırlıklı olarak özel sektörden satın almaktadır. Siyasi bir bakış açısıyla, YTV nin işleyişi, güç dengesi ilkesine dayanmaktadır. YTV Yönetim Kurulu nun 14 üyesinden 7 si Helsinki Şehri nden, kalan 7 si de 3 şehirden atanmıştır. Büyükşehir Meclisi nde de benzer bir üye dağılımı mevcuttur. YTV kurumu, koordine edici rolü başarıyla oynamaktadır. Bununla beraber, demokratik meşruiyetin düşük olması (kısmen doğrudan seçimlerin yokluğundan kaynaklanan) ve yönetimde yetersiz şeffaflık nedeniyle eleştiri de almaktadır. Doğu ve Orta Avrupa ülkeleri şu ana dek gerçek büyükşehir yönetim kurumlarının olgun örneklerini vermiş değildir. İki kademeli yapılar birkaç başkentte (Budapeşte, Prag ve Varşova dahil) mevcuttur, fakat banliyö alanlarını dışarıda bırakarak yalnız anakentin mülki sahasını kapsamaktadır. Prag (Çek Cumhuriyeti) hukuken tek bir belediyedir. Bununla birlikte, kanun, şehir tarafından asgari olarak şu şartları sağlaması gereken bir tüzük düzenlenmesi kaydıyla belediye meclisine kendi iç yapısına dair karar alma hakkı tanımaktadır: şehrin ilçe sınırları, şehrin ve ilçelerinin yetki ve sorumlulukları, ve şehir yönetimi ile ilçe yönetimleri arasındaki ilişkilerin belirlenmesi. Şehir kararıyla Prag, nüfusu 250 ila 140.000 arasında değişen 57 ilçeye bölünmüştür. Doğrudan seçilen (nispi temsil sistemi yoluyla) Prag Şehir Meclisi, 11 üyeli kolektif yürütme kurulunu atar. İlçe yönetim kurumlarının yapısı, şehir düzeyindeki yönetime çok benzemektedir. Prag Şehri aynı zamanda idari bölge statüsüne de sahiptir (Kostelecký et al. 2008, Kubatova, Pavel 2007).

Budapeşte (Macaristan) 23 ilçeye bölünmüştür. Şehrin halihazır mülki alanı, 1950 de meydana gelen büyük genişlemenin sonucudur (Balás 2007). Mevcut sistemde, şehir kademesinde genel meclis ve doğrudan seçilmiş bir Genel Belediye Başkanı vardır. Bunun yanı sıra, tüm ilçelerin kendi meclisi ve belediye başkanı vardır (Temesi 2011, Balás 2007). Temel sosyal hizmetler ilçeler tarafından sağlanırken, ortak ana hizmetler (gaz, su, elektrik) şehir kademesinin yetkisi altındadır. Genel olarak 2005 yılında, ilçeler kamu akçesinin %58 ini, Budapeşte Şehri de %42 sini harcamıştır (Balás 2007). Şehir, bazı konularda ilçeler için zorunlu olan çerçeve düzenlemeleri çıkarma hakkına sahiptir; bunların en önemlileri inşaat ve yerel kalkınmadır. İlçeler, Şehir Meclisi nin çalışmalarına yasal olarak katılabilirler; ilçelerin temsilcileri toplantılara katılabilir, Şehrin Belediye Başkanı na sorular yöneltebilir ve Şehir Meclisi nde görüşme başlatabilir. Ayrıca, ilçelere ilişkin konuların görüşülmesinden doğrudan sorumlu olan bir İlçe Koordinasyon Komitesi de vardır. Ancak, büyükşehir alanı, başkentin idari sınırlarının ötesine uzanmakta ve civardaki Peşte ilinin alanını da kapsamaktadır. Her iki birim (yani, şehir ve il), tek bir NUTS-2 10 bölgesi oluşturmaktadır. NUTS-2 düzeyindeki büyükşehir bölgesi, genel planlama ve koordinasyon görevlerine sahip bir kalkınma kurulu (Budapeşte şehri, Peşte ili ve merkezi hükümet tarafından atanan üyelerden oluşan) ve bir Bölgesel Kalkınma Ajansı na sahiptir. Ancak uygulamada, bu çok yumuşak işbirliği biçimi, büyükşehir alanında görevlerin gerçek bir koordinasyonu için ortam sağlamamaktadır. Varşova da (Polonya), şehrin idari sınırlarının ötesine taşmayan iki kademeli bir yönetim yapısı vardır. Nüfusları 19.000 ila 225.000 arasında değişen 18 ilçe vardır. 2002 öncesinde, Varşova daki her ilçe bağımsız bir belediye idi; en üstte de nispeten zayıf şehir yönetimi kademesi vardı. 2002 yılında yapılan reform bu durumu tersine çevirmiştir; yani, bugün artık ana yetki şehir kademesindedir, öte yandan 18 ilçe ise büyük ölçüde şehrin ast kademesi durumundadır. Tek bir şehir bütçesi vardır ve ilçelerin, kendi bölümleri konusunda çok sınırlı bir takdir yetkisi vardır (ki bunlar, teknik olarak, anakent bütçesinin sadece ekleridir). Varşova da nispi temsili sistemle doğrudan seçilen 60 üyeden oluşan bir Şehir Meclisi ve doğrudan seçilen Şehir Belediye Başkanı vardır. İlçelerin her birinde, seçilmiş meclisler ve bu meclisler tarafından atanmış ilçe belediye başkanları vardır. Ancak, ilçe belediye başkanlarının atanması, Şehir Belediye Başkanı nın onayına tabidir. Polonya, büyükşehir koordinasyonu konusunda yoğun tartışmaların yakın zaman önce başladığı bir örnektir (2000 öncesinde bu konuda çok az olay olmuştur). 11 Son on yılda birkaç yasal girişim yapılmasına rağmen, hiçbiri Parlamento dan geçmemiştir. En ileri gideni, merkezi hükümet tarafından 2008 yılında resmen açıklanan tasarı idi. Bu tasarıya göre, Büyükşehir Alanı, anakent belediye başkanının başkanlık ettiği ve çevre illerin temsilcilerinden oluşan bir Kurul tarafından yönetilecekti. Kararlar, çifte çoğunluk ilkesine dayalı olarak alınacaktı; diğer bir deyişle, önemli kararlar, büyükşehir alanı nüfusunun %50'den fazlasını teşkil eden ilgili yerel yönetimlerin çoğunluğunun desteğini gerektiriyordu. Ancak, kendi yetkilerinin bir kısmını kaybetmekten korkan bölgesel yönetimlerin güçlü muhalefeti ve bunun yanı sıra, büyükşehir alanlarının mekansal sınırlarının çizilmesindeki sorunlar ve kanundaki birtakım başka ayrıntılar nedeniyle, hükümet, tasarıyı Parlamento da daha ileriye götürmekten vazgeçti. Bu başarısızlık ve aynı alanda, başka birkaç yasama girişiminin tamamlanamaması sonucunda, büyükşehir alanında koordinasyon, belediyeler ve illerin, aşağıdan yukarıya gönüllü işbirliğini gerektirmektedir. Bu türden koordinasyon 10 NUTS-2, AB bölgesel politikaları için yapısal fonların tahsisinde, özellikle Bölgesel Faaliyet Programının uygulanmasında kritik rol oynayan, Avrupa Birliği istatistiklerinde temel bölgesel seviyedir. 11 Polonya örneği hakkında, İngilizce olarak daha ayrıntılı tartışmalar şu eserlerde yer almaktadır: Swianiewicz, Lackowska 2007, Lackowska 2009, Lackowska, Zimmermann 2011.

yapılarını tesis etmek için birkaç girişim olmuştur; ancak bunların çoğu yetersiz kalmış ve, Lackowska nın (2009) açıkladığı gibi, genellikle başarısız olmaya mahkum du, veya en iyi durumda, çok sınırlı başarılar elde etmiştir. Polonya da aşağıdan yukarıya işbirliği alanında ilk girişimlerden biri, 1999 yılında kurulan Wroclaw Yığını Stratejik Plan Komitesi dir. Ancak birkaç yıl sonra faaliyeti sona ermiş ve yerini tedricen Wroclaw Yığını Kalkınma Ajansı (ARAW) almıştır; bu ajans, Wroclaw Büyükşehir Alanı ndaki tüm belediyeler adına yatırımları çekme ve ekonomik kalkınmayı destekleme işini yapmaktadır. Ancak, yığın için ortak toplu taşıma gibi temel konular dahi başarıyla çözümlenmiş değildir. Topluluklar arasındaki (veya önde gelen yerel siyasetçiler arasındaki) çatışmalar ve bunun yanı sıra, tavizleşme gerektiren gerçek işbirliğine girme ve üye belediyelerin kendi yetkilerinin bir kısmını bırakma isteksizliği, bu girişimlerdeki yaygın sorunlardandır. Varşova şehrinin Varşova Büyükşehir Birliği ne katılmayı reddettiği, Varşova yığını örnek olayı, böyle bir zayıf işbirliği kültürü ve potansiyel ortaklar arasında güvensizliğin iyi bir örneğidir. Varşova şehri, sorunları (örneğin, yığın için ulaşım gibi), müzakere ederken anakentin daima en güçlü ortak olduğu birtakım ikili anlaşmalar yaparak çözümlemeyi tercih etmektedir. Yakın zaman önceki girişimler dahi Gdansk Büyükşehir Alanı Birliği (2003 yılında kurulan ve daha az başarı kaydeden Gdansk Körfezi Büyükşehir Meclisi girişiminden sonra, 2011 de kurulmuştur) ve Ponzan Büyükşehir Birliği potansiyel olarak ilgisi olan tüm yerel yönetimlerin dikkatini çekmeyi başaramamış ve her iki olayda da, bir veya daha fazla yerel yönetimin girişime katılmaması nedeniyle, anlaşmanın mülki alanında boşluklar kalmıştır. Büyükşehirlerin kurumsal düzenlemeye ve işbirliği için güçlü teşviklere gerek duyduğuna dair anlayış yaygınlaşmaktadır. Gelişmekte olan birkaç somut tasarı vardır, ancak şu anda hiçbiri Parlamento dan geçme aşamasında değildir. Polonya örneği (İtalyan ve Hollanda örneklerine benzer), karmaşık bir büyükşehir reformunu gerçekleştirme çabalarında karşılaşılabilecek sorunların ve aynı zamanda, bunun yerine aşağıdan yukarıya gönüllü işbirliğini başarıyla koymak için gereken çok sayıda şartın örneklerini ortaya koymaktadır. Müteakip bölümlerde, başarılan büyükşehir reformu örneğine (Almanya) ve başarılı gönüllü işbirliği örneğine (Fransa) göz atılmakta ve başarının önkoşulları tartışılmaktadır. 3. Alman deneyimi 1920 lere kadar uzanan Alman büyükşehir işbirliği geleneği, Avrupa daki en eski örneklerden biridir. 1990 lara kadar tesis edilen büyükşehir düzenlemeleri (çoğunlukla 1960 lar ve 70 lerde), esas olarak toplu taşıma, atık yönetimi ve mekansal planlama gibi hizmet sunumuna odaklanmıştır. Bu düzenlemeler hemen hemen münhasır biçimde, belediyeler arasında tek veya (nadiren) çok görevli birlikler (Zweckverbände, Mehrzweckverbände) kurulmasına dair yasal imkana dayanmışlardır, ve bu rapor açısından önemleri azdır. Yine de bu düzenlemeler, 20. Yüzyılın sonlarında çeşitli girişimlerin hızla yayılmasına yol açmıştır (Zimmermann, 2012). Bu girişimler arasında, yeni büyükşehir reformunun örnekleri sayılan iki kademeli büyükşehir kurumlarına ilişkin Hanover ve Stuttgart vardır. Bugünkü yapıların oluşmasına giden kurumsal reformların geçmişi oldukça uzun ve karmaşıktır, ve bu raporun kapsamı dışındadır. Ancak, her iki yapının, birkaç on yıl boyunca süren, büyükşehir kurumsallaşmasında uzun bir deneme yanılma süreci sonucunda oluştuğunu da hatırda tutmak gerekir. Bu yapılardan birinin başka bir yerde benimsenmesi değerlendirilirken, müteakip reformlarda, çeşitli işbirliği biçimlerine ve karşılıklı bağımlılıklara alışmaları için büyükşehir aktörlerine zaman tanındığı, bunun da anılan aktörlerin reforma dirençlerinin azalmasına katkıda bulunduğu daima hatırlanmalıdır.

3.1. Stuttgart Stuttgart ın büyükşehir reformu yolculuğu, çevre belediyeler ile 1930 lara kadar, çevre birimleri tedricen ilhak etme stratejisi izleyen anakent arasında, çok gergin ilişkilerle başlamıştır. Büyükşehir işbirliği girişimleri, 1950 lere kadar gider; o zamanlarda iki belediye birliği kurulmuştur. Yine de, banliyöler ile Stuttgart şehri arasındaki güvensizlik devam etmiş ve işbirliğini engellemiştir (Zimmermann, 2011b: 190). Olumlu bir değişimden ancak 1960 ların sonunda söz edilebilir; o tarihlerde Orta Neckar Planlama Birliği kurulmuştur. Yine de bu formül bölgesel sorunların hepsini çözmemiş ve 1970 ler boyunca, hem büyükşehir yönetim birimi hem de gevşek işbirliği yapıları dahil olmak üzere, birçok farklı kurumsal çözüm tartışılmıştır. Reform için güçlü bir teşvik, Stuttgart ın ileri teknoloji endüstriler kümesini etkileyen ve büyükşehir bölgelerinin uluslararası rekabetçilik sorunlarına dikkat çeken 1980 ler krizi ile gelmiştir. Hanover de olduğu gibi (Bölüm 3.2 de açıklanmaktadır), bu teşvik, büyükşehir içi rekabeti asgariye indirme ve bunun yerine büyükşehir dayanışmasını güçlendirme (veya tetikleme) talebiyle bağlantılıydı. Bölge için olumlu imaj oluşturmak ve rekabetçiliğini artırmak isteyen iş dünyasının temsilcileri bu konuda önemli bir rol oynamıştır. Yerel işletmeler, anakent ile birlikte, federal eyaletin (land) müdahale etmesi için başvurmuşlar, Stuttgart şehrinin tüm bölge için üstlendiği maliyetleri eyaletin paylaşmasını talep etmişlerdir. 12 Bölgedeki yerel aktörler arasında bu gerilimler varken, eyaletin katılımı, reform lehine olmuştur. Ayrıca, federal meclisinde siyasi partiler arasında büyükşehir reformu ihtiyacı konusunda gittikçe artan bir mutabakat olması da önemli olmuştur. Girişim, 1992 de federal eyalet meclisi seçimlerinde akamete uğramıştır. Seçim kampanyasında, büyükşehir meselesinin gündeme getirilmemesi yönünde ortak mutabakat vardı, ancak yeni yönetimin, büyükşehir sorununa çözüm bulması gerektiği de açıktı. Dahası, 1992-94 krizi, tartışmaları daha da ileriye götürmüş, Stuttgart bölgesinin uluslararası alanda ekonomik konumuna tekrar ulaşmasına yardım edilmesi için baskıları güçlendirmiştir. 1990 ların başlarındaki 13 heyecanlı tartışmalar esnasında, birkaç reform önerisi ortaya konulmuştur. Ludwigshafen ve Stuttgart belediye başkanları, diğer birçok küçük belediyenin başkanı ile birlikte, bölgesel bir şehir modelini desteklemişler, ancak bu, iller tarafından reddedilmiştir. Alternatif bir girişim, genişletilmiş yetkileri olan zorunlu belediye birliği, doğrudan seçilmiş bölge meclisi ve meclisi dengeleyecek bir belediye meclisi önermiştir. Anakent, mali yükün, büyükşehir alanındaki diğer birimlerle paylaşılmasını sağladığı sürece reforma ilgi duymuştur. Tüm bölgenin kullandığı soysal güvenlik, toplu taşıma ve kültür tesislerinin maliyetinin çoğunun anakent tarafından üstlenildiği vurgulanmıştır. İş dünyası esas olarak, kendi ilgi alanlarında (yani, ekonomik kalkınmanın desteklenmesi) belediyeler arası işbirliğini desteklemiştir. Zimmermann (2011b: 199-200), müdahil aktörlerin birbirine karşıt çıkarlarını aşmaya katkıda bulunan ve reformu mümkün kılan dört neden saymaktadır: 12 Sosyal harcamalar ve altyapı yatırımlarının getirdiği büyük yük, genellikle ana metropolde yoğunlaşmakta, öte yandan, üst orta sınıf ailelerin şehir dışına taşınmaları ve işletmelerin yer seçme kararları nedeniyle, vergi gelirlerinin büyük bir kısmı ise daha varlıklı banliyö belediyelerine gitmektedir. Amerikan literatüründe bu durum genellikle, büyükşehir alanlarının çikolata şehir vanilya banliyö ana tiplemesi olarak bilinir (Hoffmann-Martinor, Sellers 2005). [Çeviren in Notu: Kent merkezi ile banliyö karşıtlığında, yoksul siyah tenlilerin kent merkezlerinde yoğunlaştığı, varsıl beyazların banliyölerde toplandığı, toplumun ırk-varlık eksenlerinde coğrafi olarak ayrışmasını ifade eden benzetme]. 13 Geniş siyasi ve iş dünyası katılımıyla bölgesel konferanslar yapılmasını ve tematik çalışma grupları teşkil edilmesini içermiştir.

(1) Özel sektörün temsilcileri yanı sıra, işçi sendikaları, karmaşık büyükşehir reformunu desteklemeye aktif olarak katılmıştır (hatta, illerin direnmeye son vermelerini ve reformu kabul etmelerini istemişlerdir). (2) Federal eyaletin üstlendiği öncü rol, yerel ve orta düzeydeki özel çıkarlar arasında mutabakat oluşturulmasında kritik önem taşımıştır. (3) 1992 yılında federal hükümet, SPD ve CDU koalisyonu ile oluşturulmuştur ve büyükşehir meclisine doğrudan seçim konusu ciddi biçimde tartışılmıştır. Son olarak, Başbakan (CDU), kendi partisine muhalefet ederek, SPD ile birlikte, doğrudan seçim kavramını ileriye taşımayı başarmıştır. Doğrudan seçimin, büyükşehir kimliğini güçlendireceğinden emindi; öte yandan tüm yerel siyasetçiler ise, kendi güçlerini kaybetmekten korktukları için buna karşıydı. (4) Yerel basın, konu hakkında kamuoyunu çok iyi bilgilendirmiş, bu da siyasetçilerin kararsız kalmalarını oldukça rahatsız hale getirmiştir. Reformun nihai olarak kabul edilen biçiminde, Stuttgart şehrini ve bitişik beş ili 14 (sonraki bölümde Hanover reformu örneğininin aksine, bu iller lağvedilmemiştir) kapsayan iki kademeli bir yapı kurulmuştur (belediye ve büyükşehir kademeleri). 91 üyeden 15 oluşan Bölge Meclisi, vatandaşlar tarafından doğrudan seçilmektedir (nispi temsil yoluyla), bu da büyükşehir kademesinin belediyeler karşısında siyasi meşruiyetini güçlendirmektedir. Beş il ve Stuttgart şehrine karşılık gelen 6 seçim bölgesi vardır. 16 Daha önceki önerilerin bazılarında dile getirilen belediye meclisi reddedilmiştir. Bölge Meclisi ne, Meclisten seçilen bir kişi başkanlık (Vorsitzende) etmektedir. Meclis, her 8 yılda bir, Birliğin en üst yürütme görevlisi olarak bir idare başkanı (Regionaldirektor) seçmektedir. Birlik, bölgesel planlama, imar planlaması, park ve çevre yönetimi ve bölgesel ulaşım planlamasından tam sorumludur. İller ve diğer ajanslar ile paylaşılan görevler arasında bölgesel ekonomik kalkınma, bölgesel pazarlama ve turizm, toplu taşıma (raylı sistem) ve atık yönetimi vardır. 2004 yılında, Bölge Parkı nın yönetimi Birliğe verilmiştir, öte yandan sosyal görevlerin Birliğe devri, illerin güç ve yetkilerini kaybetmekten korkmaları nedeniyle, başarıya ulaşmamıştır. Birliğin gelirleri, iller ve belediyelerden katkılar (meclis tarafından her yıl belirlenir) ve federal hükümetten transferlerden oluşmaktadır. 3.2. Hanover 2001 yılında kurulan Hanover Bölgesinin geçmişi, 1963 te Hanover Büyükşehir Birliği nin kuruluşuna dayanmaktadır. O tarihten itibaren, anılan yapı, çeşitli değişimlere uğramış (ayrıntılar için bakınız Krüger 2011), ve ulaşmış olduğu nihai biçimi, günümüz Avrupa sında kuşkusuz en katı ve en klasik büyükşehir yönetimi olmuştur. Hanover Bölgesi, Hanover şehri ve çevresindeki ilin 20 belediyesini bir araya getirmiştir. 2001 reformu esnasında şehir, il statüsünü terk etmiş ve şehrin dışında kalan il lağvedilmiştir. Bu da yapının basitleştirilmesine imkan tanımış ve halen var olan iki kademeyi doğurmuştur: belediye ve büyükşehir. Yine de, Hanover şehri, şu anlamda özel bir statüye sahiptir: şehir, Bölge nin değil, doğrudan Aşağı Saksonya İçişleri Bakanlığı nın denetimindedir. Hanover Bölgesi nin ana organı, vatandaşlar tarafından 5 yıllığına doğrudan seçilen Bölge Meclisi dir. Meclis, nispi temsil sistemiyle seçilen 84 üyeden oluşur, 6 haftada bir toplanır. 14 Aslında, üç kademeli bir yapı anlamına gelmektedir (belediyeler, iller ve büyükşehir kurumu) fakat Stuttgart örneğine yaygın biçimde, iki kademeli düzenleme örneği denir. 15 Mevzuata göre, Meclis in 80 ila 96 üyesi vardır. 16 Stuttgart şehri 18 temsilci seçmekte, bitişik illerin her biri 7 ila 16 arasında temsilci seçmektedir.

Bölge Başkanının başkanlık ettiği bir kurulu da seçer. Ancak Başkan, 8 yıl görev süresi için doğrudan vatandaşlar tarafından seçilir (önceleri, görev süresi sadece 5 yıl idi, ancak daha sonra siyasi istikrar sağlamak amacıyla uzatılmıştır). Başkan aynı zamanda 85 meclis üyesinden biridir. Hanover Bölgesi, 12 seçim çevresine bölünmüştür, bunların 5 i ana kenti kapsar, diğer 7 si de banliyö alanını kapsar (her seçim çevresinde 2 ila 4 belediye vardır). Bölge, önceki Birlik ten, toplu taşıma, bölgesel planlama, bölgesel pazarlama ve ekonomik kalkınma yanı sıra bölgesel dinlenme tesislerini destekleme ve geliştirme sorumluluklarını devralmıştır. Lağvedilen ilden ve Hanover şehrinden Bölge ye devredilen diğer görevler arasında şunlar da vardır: sosyal yardımlar ve gençlik yardımları, atık bertarafı, meslek okulları, hastaneler, kamu sağlığı ve belediyelerin yasal olarak bağlayıcı arazi kullanım (/imar) planlarının denetimi. Bu reform, ilkokullar, trafik düzenleme ve denetimi, ve (devlet hibeleri yoluyla) sosyal konut finansmanı gibi önceki Birliğin görevlerini yerel seviyeye emanet etmek suretiyle, yerel seviyeyi güçlendirmiştir (Krüger 2011: 154). Ek olarak, belediyeler, başka görevleri de karşılıklı mutabakat esasıyla Bölge den devralabilirler. Bölge, iki kaynaktan finanse edilmektedir: üye belediyelerin payları (bölge bütçesinin yaklaşık %46 sını kapsar) ve Eyalet ten transferler. Pay verme sistemi, Bölge Meclisi nin takdirindedir ve gücü yettiği kadar ödeme kuralına tabidir (belediyelerin vergi kapasitesine bağlı), yani, uygulamada asıl ödeyici Hanover Şehridir (tahsil edilen toplamın yaklaşık %55 i). Krüger (2011), pay verme sisteminin belediyeler ile Bölge arasında sık sık çatışmaya neden olduğunu ifade etmektedir. Yine de, bu finansman sistemi bir bütün olarak, (2001 den) önceki duruma nazaran, tüm üyelere bazı avantajlar sağlamakta ve bu nedenle, üyeler tarafından kabul edilmektedir. Hanover Bölgesi ne ödenen paylar, Hanover ilinin lağvından önce ödenenlerden daha düşüktür. Belediyelere mali yardım aynı zamanda, sosyal yardımlar ve gençlik yardımları gibi maliyetli görevlerin Bölge ye devriyle bağlantılandırılmıştır. Bu, özellikle Hanover şehrinin yararına olmuştur, çünkü yukarıda açıklanan etmenler nedeniyle, şehrin bu hizmetlere ilişkin giderleri çok yüksekti. Halihazırdaki bölge içi eşitleme (/denkleştirme) sistemi (tüm Aşağı Saksonya için halen mevcut olana ek olarak, Hanover Bölgesi için tasarımlanmıştır), Hanover şehrinin bu giderleri azaltmasını sağlamıştır. 17 Belediye maliyesi bakımından kazan-kazan durumunun temin edilmesi kuşkusuz, reformun başarıyla uygulanmasının başlıca önkoşulu idi. Başlangıçta belediyeler, yeni yapının kendileri için daha yüksek gider ve daha az özerklik getireceğinden korkmuştu. Bu nedenle, belediyelere yeni görevlerin tahsis edilmesi, bu yolla, yerel seviyenin güçlendirildiği algısının takviye edilmesi önemliydi. Maliye bakımından, akademik danışmanlık dahil olmak üzere analizler, korkuların yersiz olduğunu yerel aktörlere göstermiştir. Reform yanlıları, reformun sinerji etkisi ve idari giderlerde azalma yaratmasını da umuyordu. 18 2008-2010 yıllarında yapılan bir araştırmaya göre, birçok bölgesel aktör, bu tasarruf umutlarının abartıldığını, ancak yine de tasarrufun var olduğuna itiraz edilemeyeceğini düşünmektedir. Kapsamlı bir reformun yapılmasını mümkün kılan başka birtakım bölgesel önkoşullar da vardı. Aşağı Saksonya federal hükümeti, büyükşehir reformunun, ancak tüm aktörlerin mutabakatı şartıyla mümkün olacağını baştan açıkça belirtmiştir. Bu mutabakat kısmen, şehrin Belediye Başkanı, çevre ilin ve belediyeler arası birliğin liderleri olmak üzere, bölgenin başlıca üç siyasi liderinin değişmesiyle mümkün olmuştur. 1996 seçimlerinde, bu makamların üçüne de Sosyal Demokratlar (SPD üyeleri) seçilmiş, bu da mutabakatı kolaylaştırmıştır. 19 17 Şehrin 2002 ila 2005 arasında, 60 milyon Avro tasarruf ettiği değerlendirilmektedir (Krüger, 2011: 163). 18 Model bütçe, yaklaşık 20.8 milyon Avro düzeyinde sinerji etkisi olduğunu ortaya koymuştur (Krüger, a.g.e.). 19 Önceleri, parti boyutu, anlaşmayı zorlaştırıyordu, çünkü Hanover şehri yönetimi SPD deydi, öte yandan CDU ise çevre ilin meclisine hakimdi.

Dahası, bu üç makamda personel değişikliği olmuştur. Önceki liderler, yeniden seçilme şansları olmadığı için, bölgede siyasi kariyerlerinin sona ermek üzere olduğunun farkındaydı. Bu perspektif onları, bölgesel yapının kapsamlı biçimde yeniden yapılandırılmasına yönelik bir öneri hazırlamaya itmiştir (Mavi Kitap). Seçimlerden kısa bir süre sonra, reformun ana hatlarını ortaya koyan Mavi Kitap, kamuoyuna sunulmuştur. Mavi Kitap, artan uluslararası rekabetçilik bağlamında bölgenin karşı karşıya olduğu zorluklar ve anakentin içinde olduğu mali güçlükleri vurgulayarak, reformun gerekli olduğunu ortaya koymuştur. Belge, olumlu tepki görmüş ve daha ileri düzeyde tartışmaların önünü açmıştır. SPD, büyükşehir reformu hakkında bir parti konferansı düzenlemiş; ve reform, parti içinde genel kabul görmüştür. Daha sonra Sarı Kitap ta ayrıntılı bir plan sunulmuştur. SPD, Hıristiyan Demokratları (CDU; başlangıçta kuşkuyla yaklaşmış veya hatta muhalefet etmiştir), fikri desteklemeye ikna etmeyi başarmış ve 1998 yılında, Hanover İli CDU örgütü, Hanover Bölgesi nin kurulmasına mutabık olmuştur. Her iki kitap, birçok bilgi kaynağı kullanılarak, katılımcı ve profesyonel biçimde hazırlanmıştır (Krüger 2011). Buna ek olarak, medya da, öneri konusunda halkı bilgilendirmiştir. Reform için elverişli bir siyasi ortam ve yerel ve bölgesel seviyede faaliyet gösteren güçlü reform savunucuları (esas olarak SPD li siyasetçiler) bir yana, önerinin bizzat kendisi de başarıya ulaşmayı kolaylaştırmıştır. Öneri, tüm ana sorunları ele almış, reform bakımından önemli olan tüm aktörlerin muhtemel korku ve direnişlerini azaltmaya çalışmıştır. Her şeyden önce, mali eşitlemeyle sonuçlanacak (anakent üzerindeki yükü hafifletecek) olan, ilave bir bölgesel mali yeniden dağıtım düzeninin oluşturulmasını önermiştir. Ayrıca, Hanover Bölgesi için, Aşağı Saksonya daki diğer iller ile genel olarak aynı olan bir mali düzenleme önermiştir (belediyelerden paylar ve federal eyaletten gelirler). Hanover Bölgesi ne verilecek katkıların, lağvedilen İl e ve Birliğe yapılan katkılardan daha düşük olması kritik önem taşıyordu. Bölge olduğu dikkate alınarak, olağan il statüsü düşünülmüş, ancak kısmen, esas olarak Hanover şehri için önemli olan prestij nedenleriyle, özel statü üzerinde mutabakata varılmıştır. Tüm bu unsurlar, tüm aktörlerin kapsamlı bir büyükşehir reformu üzerinde mutabık olması anlamına gelen bir kazan-kazan durumunun yaratılmasına katkıda bulunmuştur. * * * Her iki durumda da, uzun bir reform sürecinin sonucu olan mevcut yapılar, genellikle, Almanya da büyükşehir yönetişiminin en ileri modeli olarak kabul edilmektedir (Fürst 2005: 152). Her iki durumda da, reform için önkoşulların benzer olduğu vurgulanmalıdır: federal hükümetin desteği ve katılımı, özgül siyasi ortam, mümkün olduğunca çok sayıda yerel aktör için kazan-kazan durumu temin edilmesi, geniş bir kamuoyu tartışması ve öneri konusunda vatandaşların bilgilendirilmesi. Her iki örnek de, güçlü demokratik meşruiyet (doğrudan seçim) ve geniş sorumluluk taşıyan yüksek derecede biçimselleşmiş büyükşehir birimlerini ortaya koymuştur. Yine de, biçimsel yapı ile birlikte, çok sayıda özel ve kamu kesimi aktörlerinin sektör girişimleri mevcuttur. Bu tür kurumların oluşturduğu ağ, Stuttgart bölgesinde 20 daha yoğundur, ancak Hanover de de mevcuttur; kamu yapısını tamamlamakta ve her şeyin ötesinde, ekonomik büyüme, uluslararası rekabetçilik ve yaşam kalitesinin sürekli iyileştirilmesi zorlu görevlerine eğilmektedir. Bu yolla, her iki düzenleme, geleneksel büyükşehir reformunu yönetişim yaklaşımı (kamu işlerinin yönetilmesinde kamu ve kamu-dışı aktörlerin çoğunlukla gayri resmi işbirliği olarak anlaşılır) ile birleştirmektedir. Yeni bölgeselcilik paradigması, hem 20 Reformu harekete geçirmede iş dünyasının önemli rolünün olduğu Stuttgart bölgesinde, girişimciler, bölgesel iş dünyasını temsil eden Forum Region Stuttgart isimli bir kuruluş kurdukları 1994 yılından sonra da faal olmaya devam ettiler. Bunun yanı sıra, belediyeler spor ve kültür dernekleri kurdular ve aynı zamanda, Bölgesel Pazarlama ve Turizm Ajansı veya Medya Stuttgart girişimi gibi diğer büyükşehir kurumları da vardı.

reformun uyarıcı gücü olarak hem de ekonomik kalkınma ve bölgesel pazarlamayı destekleyen büyükşehir birimlerinin görevleri olarak kabul görmüştür. 4. Fransız deneyimi Fransız yerel yönetim sisteminin belki de en karakteristik özelliği, aşırı derecede bölgesel bölünme olmasıdır; 36.000 in üzerinde komün (/köy) vardır, bunların dörtte üçünden fazlasında nüfus 1.000 den azdır. Böyle bir durumda, münferit büyükşehir alanları, birkaç yüzlerle ifade edilen minicik yerel yönetimlere bölünmüştür (Paris örneğinde, bu sayı bini aşkındır Breuillard 2011). Uzun bir süredir, koordinasyon meselesi yanı sıra ölçek ekonomisi, çeşitli gönüllü (veya yarı gönüllü) belediyeler arası işbirliği (BAİ) biçimleriyle başarılmıştır. Bu BAİ kurumlarının bazıları tedricen, yeni bir yerel yönetim kademesine benzemeye başlamış, böylece iki kademeli büyükşehir yapılarına ilişkin tartışmaları anlamlı kılmıştır. Çok çeşitli olan Fransız BAİ kurumları arasında, iki temel biçimi ayırt etmek mümkündür (Hertzog 2010): Syndicat (birlik) ilk olarak 19. Yüzyılın sonunda kabul edilen bir Kanun ile kurulmuştur. Birlikler, yerel yönetimlerin kendilerine devrettiği görevleri yerine getir ve komünlerden verilen paylar ile finanse edilirler. Birlikler 1959 dan beri, çok amaçlı (yalnız tek amaçlı değil) olabiliyorlar ve bazı durumlarda, tüm yerel yönetimlerin rızasını almak gerekmiyor (kararın, belirli bir bölgenin nüfus çoğunluğunu barındıran komünlerin çoğunluğu, yani çifte çoğunluk, tarafından desteklenmesi yeterlidir); Communautés (topluluklar) ilk olarak 1960 larda en büyük yığınlar için izin verilmiş, ve 1990 larda Bakan Chevènement tarafından getirilen reform ile ülkenin geri kalan kısımlarına da genişletilmiştir. Ana görevleri Kanun ile tanımlanır, öte yandan, üye yerel yönetimler, topluluğa kalan diğer yetkiler konusunda karar verme yetkisine de sahiptir. Topluluklar, kendi vergileri (Kanun da öngörüldüğü şekilde) ve merkezi bütçeden doğrudan transferler ile finanse edilebilirler. Kurulmaları için, birliklerde olduğu gibi, komünlerin çifte çoğunluğu gereklidir. Büyük yığınlarda, iki tür BAİ kurumu vardır: Communautés urbaines (kent toplulukları) en büyük 16 büyükşehir alanında kurulan bu kurumların her birinde yarım milyonu aşkın insan yaşamaktadır (gerçi, daha küçük yığınlarda kurulan topluluklar gibi bazı istisnaları vardır). İlki, 1966 yılında kurulmuştur. İlk birkaçı ayrı birer kanunla kurulmuştur (Bordeaux, Lyon, Strasbourg, Lille), sonrakiler ise, yukarıda belirtilen çoğunluk kuralına göre, aşağıdan yukarıya ilkesine dayalı olarak kurulmuştur. Communautés d agglomération (yığın toplulukları) anakenti 15.000 den fazla nüfusa sahip olan, 120 den fazla yığın. Kurulduktan sonra, topluluklarda kararlar, komünlerin temsilcilerinden oluşan bir meclis tarafından basit çoğunluk kuralına göre alınır. Mecliste üyelik dağılımı, üye komünler tarafından kararlaştırılır. Ancak her komünün en az bir temsilcisi vardır ve hiçbir komün tek başına meclisteki üyeliklerin yarıdan fazlasına sahip olamaz. Kural olarak, anakentin belediye başkanı, topluluğun da başkanıdır. Paris, büyük ölçüde ayrı bir vakadır. Fransa daki en büyük büyükşehir alanı olmakla kalmaz: Île de France bölgesi ve komünler arası seviyede düzensizliği kapsar: 1090 BAİ organı, 28 yığın topluluğu ve 72 komün topluluğu ve bunun yanında 900 ü aşkın birlik vardır (Breuillard 2012). Paris aynı zamanda, ilk kez 1976 yılında, seçilmiş bir belediye başkanının göreve

geldiği bir şehirdir (daha önceleri, belediye başkanı ataması, merkezi hükümet tarafından daha doğrudan denetleniyordu). Kent toplulukları, tahsis edilen zorunlu görevlerin sayısı bakımından yığın topluluklarından ayrılmaktadır. Daha küçük yığınlarda görev listesinde şunlar vardır: toplu taşıma, ekonomik kalkınma, stratejik mekansal planlama ve ilave görev listesinden (topluluk tarafından) seçilen görevler (örneğin, konut, okul servisi, çevre koruma, bazı sosyal hizmetler). Kent toplulukları için bu ilave görevler zorunludur. Ana farklardan birisi planlama alanındadır: kent toplulukları hem stratejik hem de yerel seviyede planlamadan sorumludur, öte yandan yığın topluluğu ise sadece stratejik seviyeden sorumludur. İlave görevler, gönüllü mutabakat esasıyla, topluluklara devredilebilir. Toplulukları kurma yönünde güçlü teşviklerden birisi, taxe profesionelle (meslek vergisi) nin topluluğa tahsis edilmesiydi. Reformdan önce, bu vergi, yerel işletmelerin varlıklarına konulan yerel bir vergiydi ve tüm yerel gelir kaynakları içinde en fazla geliri getiriyordu. Verginin topluluklara tahsis edilmesi bir yanda, topluluk kurmayı teşvik ediyor, öte yandan, yığın içinde vergi rekabetinin azaltılmasını hedefliyordu. Topluluklar için diğer bir önemli gelir kaynağı ise, maaşlardan alınan vergi (toplu taşıma sisteminin bakımına destek olması için) ve atık toplama vergisidir (Marcou 2010, 2011). 2010 yılında, yerel yönetimlerin vergi özerkliğini ciddi ölçüde azaltan bir reformun parçası olarak, meslek vergisi kaldırıldı. Halihazırda topluluklar, mülk değerini esas alarak hane vergisi koyabilmektedir, öte yandan meslek vergisinden elde edilen gelirler ise işletmelerden alınan mülk vergisi ve şirketin katma değeri üzerinde vergiyle (katma değer vergisinden ayrı) telafi edilmiştir. Ancak, bu yeni vergilerin her ikisinin oranlarını devlet belirlemektedir (dolayısıyla, yerel takdir yetkisi yoktur) ve elde edilen gelirler ise nispeten düşüktür. Kent topluluklarında ise, ayrıca, zorunlu eşitleme düzeni ( dayanışma hibesi ) vardır, bunun genel kriterleri kanunla konulmuştur. Ancak, kanunu yorumlamak ve münferit kriterleri ağırlıklandırmak her topluluğun kendisine kalmıştır (Marcou 2011). Yaygın belediyeler arası işbirliğinin Avrupa daki en başarılı örneği olarak görülse de, karmaşık Fransız sistemi ağır biçimde eleştirilmektedir. Eleştirilerin bir unsuru, topluluk meclisi üyelerinin dolaylı olarak atanması, dolayısıyla doğrudan seçimlerden kaynaklanan meşruiyete sahip olmamasıdır (Boraz, Le Galès 2005). Ayrıca, (genellikle topluluğun da başkanı olan) anakent belediye başkanının meşruiyeti de anakent seçmenleriyle sınırlıdır. İkinci bir eleştiri ise, kurumsal aşırı-kalabalıklaşma, işlevsel örtüşmeler ve kurumsal labirent e ilişkindir (Wollmann 2011: 694). Bu eleştiriler doğrultusunda çözüm getirme yönünde en son girişim Balladur Komitesi 21 tarafından yapılmıştır; Komite nin çalışmaları 2010 tarihli yasa tasarısını ortaya koymuştur. Komite raporunun ulaştığı sonuca göre, topluluklar kendilerini, Fransa nın makul sayıda güçlü belediyeye sahip olacağı biçimde, tam sorumlu belediyeler haline getirmek zorundadır. Rapor, topluluk meclisleri için doğrudan seçim, ve ayrıca, topluluklara verilen görevlerin genişletilmesini öneriyordu. En büyük yığınlar için yeni bir biçim öneriyordu: 12 métropole (büyükşehir), ki bunlar, illerin bazı görevlerini devralacaktı. Vergi koyma yetkisinin de, münferit topluluktan büyükşehre devredilmesi öneriliyordu. 21 Cumhurbaşkanı Sarkozy tarafından atanmıştır. Balladur, eski başbakandır ve Fransa da en etkili siyasetçilerden biridir.

16 Aralık 2010 tarihli Kanun da, öneri büyük ölçüde sulandırılmış oldu. 22 Balladur raporunda önerilenin aksine, büyükşehir kurulması zorunlu değil gönüllü tutuldu. İlden görev devri mümkün, ancak sadece her iki tarafın karşılıklı mutabakatı esasıyla olacaktı. Uygulamada bu, önemli olan hiçbir yetkinin aktarılmaması demekti. Vergi yetkilerinin devri ise, komünlerin anayasa ile korunması gerekçesiyle reddedildi. Uygulamada, Parlamento nun onayladığı biçimiyle büyükşehir, halen mevcut olan kent topluluklarına çok benzer olacaktır. Proteire in (2012: 143) dediği gibi: Büyükşehirlerin oluşturulması, mevcut yapıları değiştirmeksizin yeni mülki yapıyı uygulamanın ne denli zor olduğunu bir kez daha göstermiştir. Ancak, topluluk meclisleri için doğrudan seçim kuralı getirme konusunda anlaşma sağlandı. 2010 reformu ayrıca, syndicates of communautés (topluluklar birliği) 23 kurulmasını da mümkün kılıyordu, bu da, daha geniş bir alanda müşterek planlama veya ekonomik kalkınmanın koordine edilmesini destekleyen çekici bir form olmuştur. Ancak, Fransa daki kurumsal mimarideki karmaşıklığı daha da artırmaktadır. 5. Sonuçlar Yukarıda anlatılan Avrupa deneyiminden çıkarılacak bazı dersler vardır. Reforma müdahil olan tüm aktörlerin mutabakatı, nihai başarı için kritik önem taşır ve bu mutabakat, kolayca elde edilemez. Bu mutabakatın olmaması nedeniyle başarısızlığa uğramış reform örnekleri vardır. Büyükşehir yönetimi reformunda, diğer her mülki reformda olduğu gibi, statükonun sürdürülmesini isteyen oldukça güçlü kuvvetlerin var olacağı hemen hemen evrensel bir kuraldır [ ] (Paddison 2004). Ancak, mutabakata ulaşmayı destekleyebilecek birkaç faktör vardır: ortak sorun ve çıkarları bulmak, birlikte çalışmak suretiyle bu sorunları çözme potansiyeli olduğunu göstermek, çeşitli grupları ikna etmek, müzakere etmek ve kamuoyuna bilgi vermek. Eğer kamuoyu, planlar ve altında yatan gerekçeler hakkında iyi bilgilendirilir ve ikna edilirse, siyasetçiler için artık kararsızlık daha rahatsız edici hale gelir. Merkezi veya federal seviyede olumlu tutum da, yerel aktörler arasında mutabakat sağlanmasına katkıda bulunabilir. Yerel yönetimler arasında, aşağıdan yukarıya gönüllü işbirliğine güvenmek nadiren yeterli olur. Büyükşehir düzenlemeleri için BAİ nin esas teşkil ettiği sistemlerde (Fransa) dahi, merkezi hükümet tarafından birtakım karmaşık ve güçlü teşvikler kullanılmış, ve hatta, bir dereceye kadar zorunlu işbirliği uygulanmıştır. Avrupa daki çeşitli büyükşehir düzenlemelerine bakınca, ilk izlenim, çok açık çelişkiler olduğudur: zorunlu veya gönüllü değişim, iki kademeli katı kurum veya yumuşak belediyeler arası işbirliği gibi. Ancak, münferit düzenlemelerin ayrıntılarına bakınca, bu farklılıkların genellikle pek öyle keskin olmadığını görürüz. Fransız toplulukları, nispeten yumuşak ve gönüllü karakterlerine rağmen, zorlama unsurları içerir, ve gittikçe, kendi vergilendirme yetkisi ve doğrudan seçimleri olan, katı bir üst yönetim katmanı yapısına daha da benzemektedir. Kanunla getirilen katı iki kademeli yapının klasik örneği olarak gösterilen Alman büyükşehir bölgeleri de müzakere unsurlarını ve müdahil olan tüm aktörler arasında mutabakat arayışını içerir. Bu nedenle, uygulamada gördüklerimiz genellikle, model çözümler in çeşitli melezleridir. 22 Esas olarak Sénat (Senato) nun muhalefeti nedeniyle; Senato ya geleneksel olarak, cumul des mandats (görev temerküzü) sistemi sayesinde hem yerel hem de merkezi seviyede mevkilerini muhafaza eden yerel siyasetçilerin çıkarları hakimdir; görev temerküzü sisteminde, Parlamento Üyeleri nin (özellikle Senato dakilerin) çoğu, yerel yönetimlerde önemli mevkilere sahiptir. Uygulamada, merkezi seviyede politika belirlenmesi sürecinde yerel çıkarların dayatılması, bu kişilerin Parlamento daki rollerinin önemli bir parçasıdır. Örneğin, 2007 yılında, Alt Meclisin 380 kadar üyesi ve Senato nun 120 üyesi, aynı zamanda ya şehirlerin belediye başkanıydı ya da illerin başkanıydı. Alt Meclis in 200 ü aşkın üyesi ve Senato nun 130 üyesi, aynı zamanda yerel meclis üyesiydi. 23 Dolayısıyla, topluluklar, münferit yerel yönetim birimlerinin üye olduğu gibi, birlik üyesi olmaktadır.

6. Literatür Balas, G. (2007) Financing Metropolis: The Case of Budapest [Büyükşehir Finansmanı: Budapeşte Örneği], Budapest: LGI-OSI programı çerçevesinde hazırlanan, yayımlanmamış çalışma. Bobbio L. (2005) Italy: After the Storm [İtalya: Fırtına Sonrası] [w:] B. Denters, L.Rose (Editörler) Comparing Local Governance: Trends and Developments [Yerel Yönetişimin Karşılaştırılması: Trendler ve Gelişmeler], London: Palgrave. Boraz, O., Le Galès, P. (2005) France: Inter-Municipal Revolution [Fransa: Belediyeler arası Devrim] [yer aldığı eser:] B. Denters, L.E. Rose (Editörler) Comparing Local Governance: Trends and Developments [Yerel Yönetişimin Karşılaştırılması: Trendler ve Gelişmeler], Basingstoke: Palgrave. Brenner N. (2002) Decoding the newest Metropolitan regionalism in the USA: a Critical Overview [ABD de En Yeni Büyükşehir Bölgeselciliği nin Şifrelerini Çözümleme: Eleştirel İnceleme], Cities, cilt 19 (1), s. 3-21. Brenner, N. (2004), New State Spaces. Urban Governance and the Rescaling of Statehood [Yeni Devlet Alanları. Kentsel Yönetişim ve Devletin Yeniden Ölçeklenmesi], Oxford, New York: Oxford University Press. Breuillard, M. (2012) From Paris to Greater Paris: And Old Project, A New Approach [Paris ten Büyükşehir Paris e: Eski Proje, Yeni Yaklaşım], Croatian and Comparative Public Administration, No. 1, s. 41-70. Denters B., Klok P.J. (2005) The Netherlands: in Search of Responsiveness [Hollanda: Duyarlılık Arayışı] [w:] B. Denters, L.Rose (Editörler) Comparing Local Governance: Trends and Developments [Yerel Yönetişimin Karşılaştırılması: Trendler ve Gelişmeler], London: Palgrave. Fürst, D. (2005), Metropolitan governance in Germany, [yer aldığı eser:] H. Heinelt, D. Kübler (Editörler) Metropolitan Governance. Capacity, democracy and the dynamics of place [Büyükşehir Yönetişimi. Kapasite, demokrasi ve yerin dinamikleri], Routledge: Oxon, s. 151-168 Guérard, S. (2012) The Special Status of French New Communes [Yeni Fransız Komünlerinin Özel Statüsü], Croatian and Comparative Public Administration, No. 1, s.115-128. Haila, A., Le Galés, P. (2005) The Coming Age of Metropolitan Governance in Helsinki? [Helsinki de Büyükşehir Yönetişiminin Geleceği] [yer aldığı eser:] H. Heinelt, D. Kübler (Editörler) Metropolitan Governance. Capacity, democracy and the dynamics of place [Büyükşehir Yönetişimi. Kapasite, demokrasi ve yerin dinamikleri], Routledge: Oxon, s. 117-132 Hendriks F., Schaap, L. (2011) The Netherlands: Subnational Democrqacy and the Reinvention of Tradition [Hollanda: Ulusal Düzey Altında Demokrasi ve Geleneğin Yeniden İcadı] [yer aldığı eser:] J. Loughlin, F. Hendriks, A. Lidström (Editörler) The Oxford Handbook of Local and Regional Democracy in Europe [Avrupa da Yerel ve Bölgesel Demokrasi üzerine Oxford Elkitabı], Oxford: Oxford University Press, s. 96-122. Hertzog, R. (2010) Inter-Municipal Co-operation: a Viable Alternative to Territorial Amalgamation? [Belediyeler Arası İşbirliği: Bölgesel Birleşme Karşısında Sağlam Bir Alternatif mi?] [yer aldığı eser:] P. Swianiewicz (Editör) Territorial Consolidation Reforms in Europe [Avrupa da Bölgesel Birleşme Reformları], Budapest: LGI Open Society Institute. V. Hoffmann-Martinot, J. Sellers (2005) (Editörler) Metropolitanization and Political Change [Büyükşehirleşme ve Siyasi Değişim], Opladen: Verlag fur Sozialwissenschaften Kaczmarek, T., Mikuła, Ł. (2007) Ustroje terytorialno-administracyjne obszarów metropolitalnych w Europie, Poznań: Bogucki.

Kostelecký, T., Patočková, V., Illner, M., Vobecká, J., Čermák, D. (2008) Prague: İlerleme Raporu, Regenerating Urban Naighbourhood Project in [Kentsel Mahalle Dönüşüm Projesi] yayımlanmamış raporu. Krüger, N. (2011) The Institutionalizatio of a Metropolita region: The Region of Hannover [Bir Büyükşehir Bölgesinin Kurumsallaşması: Hanover Bölgesi] [yer aldığı eser:] H. Heinelt, E. Razin, K. Zimmermann (Editörler) Metropolitan Governance. Different Paths in Contrasting Contexts: Germany and Israel [Büyükşehir Yönetişimi. Karşıt Bağlamlarda Farklı Yollar: Almanya ve İsrail], Campus: Frankfurt/New York, s. 137-166. Kubatova, K., Pavel, J. (2007), Financing Capital Governents in Trasnitional Countries Czech Republic [Geçiş Dönemindeki Ülkelerde Yönetimlerin Finanse Edilmesi Çek Cumhuriyeti, Budapest: LGI-OSI programı çerçevesinde hazırlanan, yayımlanmamış çalışma. Kübler D. (2003) Metropolitan Governance [Büyükşehir Yönetişimi] oder: Die unendliche Geschichte der Insitutionenbildung in Stadtregionen, Infromationen zur Raumentwicklung, 8/9, s. 535-541. Kübler D., Schwab B. (2007) New Regionalism in Five Swiss Metropolitan Areas, an Assesment of Inclusiveness, Deliberation and Democratic Accountability [İsviçre de Beş Büyükşehir Alanında Yeni Bölgeselcilik: Kapsayıcılık, Sağgörülü Tartışma ve Demokratik Hesap Verebilirlik], European Journal of Political Research, 46(4), s. 473-502. Lackowska, M. (2009) Why is Voluntary Co-operation Condemned to Failure? Reflections on the Polish and German Bacground [Gönüllü İşbirliği Neden Başarısız Kalmaya Mahkum? Polonya ve Almanya Örneği Üzerine Düşünceler], LexLocalis, Cilt 7(4), s. 347-369. Lackowska M., Zimmermann K. (2011) New Forms of Territorial Governance in Metropolitan Regions? A Polish-German Comparison [Büyükşehirlerde Yeni Bölgesel Yönetişim Formları? Polonya-Almanya Karşılaştırması], European Urban and Regional Studies, Cilt 18(2), s. 156-169. Lefèvre C. (1998) Metropolitan Government and Governance in Western Countries: A Critical Review [Batılı Ülkelerde Büyükşehir Yönetimi ve Yönetişimi: Eleştirel İnceleme], Blackwell Publishers: Oxford, s. 9-25 Marcou, G. (2010) La réforme teritoriale: analyse du nouveau project de réforme des collectivités territoriales [yer aldığı eser:] J.C. Nemery (Editör) Quelle nouvelle réforme pour les collectivités territoriales françaises? Paris: L Hartmann. Marcou, G. (2011) La réforme teritoriale en France: définitons, repèeres et réformes (yayımlanmamış çalışma). Negreir, E. (2005) The New French Dice: Metropolitan Insitution Building and Democratic Issues [Fransa da Zarlar Yeniden Atıldı: Büyükşehir Kurumsallaşması ve Demokratik Sorunlar] [yer aldığı eser:] H. Heinelt, D. Kübler (Editörler) Metropolitan Governance. Capacity, democracy and the dynamics of place [Büyükşehir Yönetişimi. Kapasite, demokrasi ve yerin dinamikleri], Routledge: Oxon, s. 29-46. Paddison, R. (2004) Redrawing Local Boundaries: Deriving the Principles for Politically Just Procedures [Yerel Sınırları Yeniden Çizmek: Siyaseten Adil Usullerin İlkelerini Çıkarsamak] [yer aldığı eser:] J. Meligrana (Editör) Redrawing Local Boundaries: An International Study of Politics, Procedures, and Decisions [Yerel Sınırları Yeniden Çizmek: Siyaset, Usuller ve Kararlar Üzerine Uluslararası bir Araştırma], Vancouver Toronto: UBC Press. Piattoni, S., Brunazzo, M. (2011) Italy: The Subnational Dimension to Strengthening Democracy Since the 1990s [İtalya: 1990 lardan Bu Yana Demokrasiyi Güçlendirmenin Ulusal Düzey Altı Boyutu], [yer aldığı eser:] J. Loughlin, F. Hendriks, A. Lidström (Editörler) The Oxford Handbook of Local and Regional Democracy in Europe [Avrupa da Yerel ve Bölgesel Demokrasi üzerine Oxford Elkitabı], Oxford: Oxford University Press, s. 331-355.

Protiere, G. (2012) The Status of Metropolises in France [Fransa da Büyükşehirlerin Statüsü], Croatian and Comparative Public Administration, No. 1, s.129-148. Savitch H.V., Vogel R. K. (2009) Regionalism and Urban Policies [Bölgeselcilik ve Kentsel Politikalar], [yer aldığı eser:] J.S. Davis, D.L Imbroscio (Editörler) Theories of urban politics [Kentsel Siyaset Teorileri], Sage: London, s. 106-125. Savitch H.V., Vogel R. K. (2000) Paths to new regionalism [Yeni Bölgeselciliğe Giden Yollar], State and Local Government Review, 32(3), s. 158-168. Schaap, L. (2005) Reform and Democracy in the Rotterdam Region: an Evaluation of the Attmept to Create a Regional Government [Rotterdam Bölgesi nde Reform ve Demokrasi: Bölgesel Yönetim Kurma Girişiminin Değerlendirilmesi], [yer aldığı eser:] H. Heinelt, D. Kübler (Editörler) Metropolitan Governance. Capacity, democracy and the dynamics of place [Büyükşehir Yönetişimi. Kapasite, demokrasi ve yerin dinamikleri], Routledge: Oxon, s. 133-150 Scharpf F. W. (1999) Regieren In Europa. Effektiv und demokratisch?, Campus Verlag, Frankfurt/New York. Swianiewicz, P., Lackowska, M. (2007) From Doing Nothing to Metropolitan Government Institutions? Governing Metropolitan Areas in Poland [Hiçbir Şey Yapmamaktan Büyükşehir Yönetimi Kurumlarına Geçiş? Polonya da Büyükşehir Alanlarının Yönetilmesi] [yer aldığı eser:] J.P. Collin (Editör) Metropolitan Governance: Issues and Depictions of Experiments on Four Continents [Büyükşehir Yönetişimi: Dört Kıtada Sorunlar ve Deneylerin Anlatımı], Montreal: Le Presses de l Universite Laval, s. 317-343 Temesi, I. (2012) Special Status of Budapest [Budapeşte nin Özel Statüsü], Croatian and Comparative Public Administration, No. 1, s. 5-40. Tömmel I. (2008) Governance und Policy-Making im Mehrebenensystem der EU, [yer aldığı eser:] I. Tömmel (Editör) Die Europäische Union. Governance und Policy-Making, PVS-Politische Vierteljahresschrift, Sonderheft 40, s. 13-35. Wollmann, H. (2011) Reorganising Local Governments: Betrween Territorial Consolidation and Intermunicipal Cooperation [Yerel Yönetimleri Yeniden Yapılandırmak: Bölgesel Birleşme ile Belediyeler arası İşbirliği Arasında], Croatian and Comparative Public Administration, No. 3, s. 681-706. Zimmermann K. (2011a) Spatial planning in Germany [Almanya da Mekansal Planlama], [yer aldığı eser:] H. Heinelt, E. Razin, K. Zimmermann (Editörler) Metropolitan Governance. Different Paths in Contrasting Contexts: Germany and Israel [Büyükşehir Yönetişimi. Karşıt Bağlamlarda Farklı Yollar: Almanya ve İsrail], Campus: Frankfurt/New York, s. 52-56. Zimmermann K. (2011b) Metropolitan governance in Stuttgart: New Regionalism par excellence? [Stuttgart ta Büyükşehir Yönetimi: En Mükemmel Haliyle Yeni Bölgeselcilik?], [yer aldığı eser:] H. Heinelt, E. Razin, K. Zimmermann (Editörler) Metropolitan Governance. Different Paths in Contrasting Contexts: Germany and Israel [Büyükşehir Yönetişimi. Karşıt Bağlamlarda Farklı Yollar: Almanya ve İsrail], Campus: Frankfurt/New York, s. 189-205. Zimmermann K. (2012) Die Institutionalisierung regionaler Kooperation als kollektiver Lernprozess - Das Beispiel Metropolregion Rhein-Neckar, Nomos: Baden-Baden. http://www.fd-regionhannover.de/region-hannover/ http://www.hannover.de/ http://www.region-stuttgart.org http://www.fd-regionhannover.de/region-hannover/