ADANA KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU / 23 2008 BU BİR TMMOB YAYINIDIR TMMOB, bu makaledeki ifadelerden, fikirlerden, toplantıda çıkan sonuçlardan ve basım hatalarından sorumlu değildir. ADANA DA KENTSEL SORUN OLARAK KİMLİKSİZLEŞME Yrd. Doç. Dr. Gözde Ramazanoğlu Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık Bölümü 273
274
ADANA DA KENTSEL SORUN OLARAK KİMLİKSİZLEŞME ÖZET Bu bildiri, mimarlık tarihi disiplini çerçevesinde, Adana daki kimliksizleşme sorununu ele almaktadır. Kimliksizleşme sorununun aşılması için, kentli olma ve Adanalı olma bilincinin yaygınlaştırılmasını, bir çözüm önerisi olarak önermektedir. Aidiyet duygusunun çoğulcu, katılımcı bir hareketi besleyeceği konusunu gündeme taşımayı amaçlamaktadır. Konu, Büyükşehir Belediye Sınırları ile sınırlı tutulmuştur. Metnin bütünlüğünü bozmamak için alt başlıklar açılmamış, alt bölümler numaralanarak ayrılmıştır. ADANA DA KENSEL SORUN OLARAK KİMLİKSİZLEŞME Adana, portakal kokulu şehirdir Adana, pamuk tarımı ve sanayisi şehridir. Adana, narenciye ve bol sebze üretimi şehridir. Adana, kışın yaprağını dökmeyen bitkilerin hâkim olduğu, yeşillikleri ve bol suyu ile bir yaşam şehridir. En önemlisi Adana, dünyadaki kendi besinini üreterek kendini besleme kapasitesine sahip nadir şehirlerden biridir. Bu olumlu nitelikleri nedeniyle Adana, şok sayılacak göçlere sahne olmuştur. 1960 lı yıllarda 231.000 kişi olan nüfusu, 1970 de 347.000 kişiye, 1980 de 574.000 kişiye, 1990 da 916.000 kişiye ve 2000 yılında 1.133.000 kişiye ulaşmıştır 113. Şehrin aynı zamanda göç de verdiği düşünüldüğünde, nüfusun %25 30 kadar kısmının yerli olduğu, geriye kalan büyük çoğunluğun ise Adanalı olma kültürünü taşımadığı ortaya çıkmaktadır. Adana nın kentsel sorunları hızlıca sayılabilir: Hızlı nüfus artışı, hızlı kentleşme, şehirdeki kontrolsüz büyüme. Büyüyen şehrin tarım alanlarını işgal etmesi, her türlü planlamanın büyüme hızına yetişememesi; fiziksel çevre kirliliği, görsel kirlilik; ulaşım, otopark sorunları Kentin iki yakası arasındaki nüfus ve yatırım dengesizlikleri; işsizlik, çok ve niteliksiz binalar yığınına rağmen konut sıkıntısı; kamusal ortak alanların ve sosyal-kültürel mekânların nüfusa oranla gittikçe azalması. Eğitimsiz ve işsiz nüfusun artması. Düşük yaşam kalitesi Sorunlar kuşkusuz bunlarla sınırlı değil Aslında bunlar, hızlı göç alan bütün kentlerimizin ortak sorunları. I. Adana nın en önemli sorunlarından biri, belki de en önemlisi, kimlik erozyonudur Ulucami gibi emsalsiz bir eser varken İstanbul daki MiniaTürk te sadece Taşköprü nün maketiyle temsil edilmesi de, Adana gibi bir kentin sadece adliye haberleri ve kebabı ile tanınması da aynı kimlik erozyonunun sonucudur. Sanki bu eski kentin, artık kendini hatırlatacak hiç bir şeyi kalmamış gibidir. Öyle ki, bir banka reklamı olan Küçük Saat, şehri simgeleyen eserlerin arasında sayılabilmektedir. Hatta Merkez Camisi gibi, Edirne deki Selimiye Camisini (ki 113 Nüfusa ilişkin rakamlar, Adana Kent Konseyi resmi sitesinden alınmıştır. Adana Sürdürülebilir Eylem Planı 2006, http://www.adanakentkonseyi.org.tr/eylem_plani.doc 275
orijinali Mimar Sinan ın baş eseridir) model alan ve son 20 yılda inşa edilen bir betonarme yapının, kenti simgelediği bile düşünülebilmektedir. Mimarlık tarihi açısından ele alındığında, durum, sorunun korkutucu boyutlara ulaştığına işaret eder. Çünkü kentin tarihi ve kentin kültürüyle, kentsel dönüşüm ve kentsel kimlik sorunları birbirine bağlıdır. Bağlıdır, çünkü bu kentin kültürü, tarihiyle ve yaşanmışlıklarıyla meydana gelmiştir. Mimari eserler de kültürün maddi kalıntıları olarak tarihe şahitlik etmektedir. Bir bankanın reklamının (Küçük Saat in) kenti simgeleyebileceğinin zannedilmesini açıklamak için, kimlik erozyonu tanımı da yeterli değildir. Uygun terim, kimlik kaybı olmalıdır. Görünen şu ki, şehrin tarihine, kültürüne aidiyet hissedilmiyor. Adana nın tarihi ve kültürel dokusunun korunmasındaki en önemli sorunlarımızdan biri budur. II. Bu noktada, Kentte yaşayanların kültürel kimliği ve kentin de karakteri kaybolduğu için mi kültürel mirasa değer verilmiyor yoksa kültür varlıkları ihmal edildiği için mi kimliksizleşme sorunu yaşanıyor sorusunu sormanın anlamı yok. Kuşkusuz olumsuzlukların ikisi de birbirinden besleniyor. Sorunu aşma noktasındaki önemli adımlardan birinin, aidiyet duygusunun sağlanması, yani Adanalı olma bilincinin yaygınlaşması, yani hemşerilik kavramının canlandırılması olduğu açıktır. Adana bir metropoldür, metropolde hemşerilik olmaz söylemine katılmak mümkün değildir. Çünkü Adana, değerleri yeni oluşan, yeni kurulmuş bir şehir değildir. Hafızası vardır... Üstelik yakın geçmişe kadar hemşerilik olgusu, Adana nın önemli unsurlarından biriydi. III. Bir yandan da çok olumlu gelişmeler yaşanıyor. Örneğin, Artık eski eserlere tarihi miras denmiyor. Kültür varlığı deniyor. Çünkü kültürü bunlar tanımlıyor Mimarlık tarihi ve koruma açısından, Kültürel miras tan kültür varlığı na geçiş, kavramda dönüşüm anlamını taşır. Birey ve toplum, miras olarak gördüğü her şeyi şahsına ait gibi algılar, kendisinin sonsuz tasarruf yetkisiyle donatıldığı hissine kapılırken, içerik değişmiştir. Mirasın verdiği sınırsız özgürlük ve tasarruf hakkı kaybolmuş; toplumsal paylaşımı ve çoğulcu katılımı gerektiren, sorumluluk içeren bir kavram ortaya çıkmıştır. Bu gelişmenin Adana ya yansıdığı bir gerçektir Vakıflar Genel Müdürlüğü (Kültür Bakanlığı), kültür varlığı eserlerin restorasyonu konusunda önemli kaynaklar ayırmaktadır. Belediye gelirlerinden restorasyon için kaynak aktarılması da olumlu gelişmelere örnektir. Adana ya yansıması Kız Lisesi binasıyla başlamıştır. Diğer yansımaları kısa zamanda görülecek Son zamanda, kentte de çok önemli bir hamle başlamıştır: Adana nın tarihi, kültürel ve doğal değerlerini tanıtma, Adana yı marka haline getirme konusunda çalışmalar, hızlanarak sürüyor. Bu konuda çok kişi, elinden geleni yapmak için çabalıyor. Bu atılımın olumlu sonuçlar vereceği kesindir. 276
IV. Şehrin tarihini şehirli, hemşeri bilmelidir. Bu esastır. Olumlu gelişmelerin bir ayağı da Adana yı Adana da yaşayanlara tanıtmak olmalıdır. Çünkü kente bağlılık duymak ve aidiyet hissetmek için sevmek, sevmek için tanımak gerekir. Adanalılık bilincini geliştirecek, düşük maliyetli işler var. Bunların çoğu, herkesin aklına hemen gelebilecek şeyler. Birkaç örnek vermek gerekirse: Sokak sergileri, Atatürk Parkında veya Merkez Parkında kenti tanıtan sergiler düzenlenmesi; basının, olumlu haberlere yer vermesi; Kısa ve çok çeşitli tanıtım filmleri yayınlanması; Yerel radyo istasyonlarında 3-5 cümlelik, hatta tek cümlelik tanıtım metinleri okunması... Daha pek çok şey düşünülebilir, yapılabilir Böyle bir çalışma, kapsamlı bir organizasyonu, uzmanlarla donatılmış profesyonel ekiplerin yer aldığı büyük ve uzun soluklu bir projeyi, sürekli gündemde tutmayı gerektirir. Sonuçları, en erken 3 yılda alınmaya başlar. Ama bunu gerçekleştirecek enerji, Adana da var. Hemşerilik bilinci, hem duygusal, hem düşünsel bir olgudur. Etkileri çok yönlü olacaktır. V. Adanalı kimliğinin canlandırılması, geçmişle gelecek arasındaki bağlantıyı kurmak ve sürekliliği sağlamak için gereklidir. Adanalı kimliğinin canlandırılmasında, şehrin tarihi merkezi durumundaki mahallelere görev düşmektedir. Taşköprü, Ulucami Külliyesi, Beylik Sarayı, Çarşı Hamamı, Kız Lisesi Binası, Polis Okulu Binası, Ramazanoğlu Konağı, Musa Balı konağı, Bosnalı Salih konağı, Atatürk Müzesi (Suphi Paşa köşkü), Belediye Binası Ve daha birçokları, Adana daki kültürün şahididir. Hafızayı canlı tutan en önemli enstrüman onlardır. Tarihsel mekânlara görünürlük kazandırmak kadar, konuda toplumsal hassasiyet oluşması önemlidir. Çoğulcu katılımlı, toplum tarafından benimsenen ve desteklenen bir sahiplenme hareketinin başlaması, aidiyet hissetmekle mümkündür. Adanalı olmak bilinci geliştiğinde, kültür varlıklarını korumaya yönelik toplumsal duyarlılık artacak, şehri koruma refleksi de gelişecektir. Sonuçta Adanalı kazanacaktır. 277
278