ĐKĐNCĐ DAĐRE KARAR Başvuru n o 43627/09 Misak HAÇĐKOĞLU/TÜRKĐYE STRAZBURG 25 Haziran 2013
2 HAÇĐKOĞLU/TÜRKĐYE KARARI Misak Haçikoğlu / Türkiye davasında, Başkan Dragoljub Popović, Yargıçlar Paulo Pinto de Albuquerque, Helen Keller, ve Đkinci Daire Yazı işleri Müdürü yardımcısı Françoise Elens-Passos un, vekaleten katılımıyla oluşturulan Avrupa Đnsan Hakları Mahkemesi (Đkinci Dairesi) komite olarak, yukarıda belirtilen 02 Ağustos 2009 tarihli başvuru ve Hükümetin, AĐHM yi davanın düşmesi yönünde karar vermeye davet ettiği 23 Mart 2012 tarihli beyanı ile başvuran tarafın bu beyana karşı verdiği yanıt uyarınca; 25 Haziran 2013 tarihinde yapılan kapalı müzakereler sonucunda aşağıdaki kararı vermiştir: OLAYLAR Başvuran, Bay Misak Haçikoğlu, 1944 doğumlu bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup, Bakırköy de ikâmet etmektedir. Türk Hükümeti, («Hükümet») kendi görevlisi tarafından temsil edilmiştir. Başvuran, 16 Ocak 1997 tarihinde, kız kardeşinin vasisi olarak atanmıştır. Kız kardeşinin ölümü üzerine başvuran, 8 Mayıs 2001 tarihinde, Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi nde vasilik ücreti için dava açmıştır. Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi, 6 Şubat 2003 tarihinde verdiği kararla başvuranın talebini reddetmiştir.
HAÇĐKOĞLU/TÜRKĐYE KARARI 3 Belirtilmeyen bir tarihte, başvuran bu karara karşı itirazda bulunmuştur. 4 Aralık 2003 tarihinde, Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi görevsizlik kararı vererek, davayı Bakırköy Aile Mahkemesi ne göndermiştir. 7 Mayıs 2004 tarihinde, Bakırköy Aile Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilerek, dava Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi ne gönderilmiştir. 24 Ağustos 2004 tarihinde ise, Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilerek, dava Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi ne gönderilmiştir. 5 Ekim 2004 tarihinde, Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi başvuranı haklı bularak, Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından 6 Şubat 2003 tarihinde verilen kararı kaldırmıştır. 30 Aralık 2004 tarihinde, Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi, vasilik ücreti olarak, kız kardeşinin mirasçıları tarafından başvurana gecikme faizi ile birlikte 25.000.000.000 Türk Lirası (yaklaşık 13.500 Avro) ödenmesine karar vermiştir. Yargıtay, 21 Şubat 2006 tarihinde bu hükmü bozmuş ve başvuranın yapmış olduğu karar düzeltme talebini de 28 Eylül 2006 tarihinde reddetmiştir. Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi, 7 Şubat 2008 tarihinde verdiği bir kararla başvuranı haklı bularak, karşı tarafın kendisine 25.000 Türk Lirası (yaklaşık 14.400 Avro) ödemesini hükme bağlamıştır. Yargıtay, Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından verilmiş olan bu yeni hükmü, 23 Aralık 2008 tarihinde bozmuştur. Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi, 16 Şubat 2010 tarihinde, vasilik ücreti kapsamında başvurana 23.937 Türk Lirası (yaklaşık 11.600 Avro) ödenmesine karar vermiştir. 16 Şubat 2010 tarihli bu hüküm, 22 Aralık 2010 tarihinde Yargıtay tarafından bozulmuştur.
4 HAÇĐKOĞLU/TÜRKĐYE KARARI Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi, Yargıtay ın bozma kararına uyarak, 6 Temmuz 2011 tarihinde başvuran lehine 23.937 Türk Lirası (yaklaşık 10.200 Avro) ödenmesine hükmetmiştir. Dosyanın içeriğinden anlaşıldığı üzere, hukuk davası Yargıtay önünde halen derdest durumdadır. ŞĐKÂYET Başvuran, Sözleşme nin 6 ncı maddesinin 1 nci fıkrası çerçevesinde, hukuk davasında yargılama süresinin uzunluğundan şikâyet etmektedir. HUKUK Başvuran taraf, yargılama süresinin Sözleşme nin 6 ncı maddesinin 1 nci fıkrasını ihlâl ettiğini ileri sürmektedir. Dostane çözüm müzakerelerinin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine, Hükümet, 23 Mart 2012 tarihli bir yazı ile yargılama süresi bakımından ileri sürülen sorunu çözümlemek amacıyla tek taraflı bir beyanda bulunmayı öngördüğü konusunda AĐHM i bilgilendirmiştir. Hükümet aynı zamanda AĐHM i, Sözleşme nin 37 nci maddesi uyarınca davanın düşmesine karar vermeye davet etmiştir. Söz konusu beyanın içeriği şöyledir: «Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti nin, başvuran Bay Misak Haçikoğlu na her türlü maddi ve manevi zararının karşılanması amacıyla, AĐHM in içtihatları ışığında uygun olduğu kanaatini taşıdığı 6000 Avro, ayrıca vergi kapsamında ödemesi gereken her türlü tutarı ödemeyi teklif ettiğini beyan ederim. Đşbu tutar, ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden Türk lirasına çevrilecek ve her türlü muhtemel vergiden muaf olacaktır. Söz konusu tutar, Avrupa Đnsan Hakları Sözleşmesi nin 37 nci maddesinin 1 nci fıkrası uyarınca, verilen AĐHM kararının tebliğini izleyen üç ay içinde ödenecektir. Bahsi geçen süre içinde ödeme yapılmaması halinde, Hükümet, ödeme süresinin bitiminden itibaren, ödemenin fiilen yapıldığı tarihe kadar olan süre için sabit gecikme faizi ödeyecektir. Bu faizin oranı, Avrupa Merkez Bankası nın marjinal kredi faizlerine uygulamış olduğu orana eşit bir oran esas alınarak, üç puanlık bir artış eklenmek suretiyle belirlenir. Söz konusu ödemenin yapılması, davanın kesin olarak çözülmesi anlamına gelecektir.
HAÇĐKOĞLU/TÜRKĐYE KARARI 5 Hükümet, başvuranın açmış olduğu davada yargılama süresinin, AĐHM in yerleşik içtihadı kapsamında aşırı uzun bir süre olduğu düşüncesindedir (Daneshpayeh /Türkiye, n o 21086/04, 16 Temmuz 2009). Hükümet, AĐHM i, artık başvurunun incelenmesine gerek kalmadığına hükmetmeye ve Sözleşme nin 37 nci maddesi uyarınca davanın düşmesine karar vermeye saygıyla davet etmektedir.» Başvuran taraf, 14 Mayıs 2012 tarihli bir yazı ile tek taraflı beyan hükümlerinin kendisini tatmin etmediğini belirtmiş ve AĐHM den davayı incelemeye devam etmesini talep etmiştir. AĐHM, Sözleşme nin 37 nci maddesi uyarınca, yargılamanın herhangi bir safhasında, koşulların, söz konusu maddenin 1 nci fıkrasının a), b) ya da c) bentlerinde belirtilen sonuçlardan birini doğurması durumunda bir davanın düşmesine karar verebileceğini hatırlatır. Özellikle, 37 nci maddenin 1 nci fıkrasının c) bendi, aşağıdaki durumda davanın düşmesine karar verebilmesine imkân tanımaktadır: «Başka herhangi bir nedenden ötürü, başvurunun incelenmesine devam edilmesi hususunda artık haklı bir gerekçe görmezse.». AĐHM ayrıca bazı durumlarda, başvuran, davanın incelenmeye devam etmesini talep etse bile, 37 nci maddenin 1 nci fıkrasının c) bendi uyarınca, savunmacı Hükümetin tek taraflı beyanına dayanarak davanın düşmesine karar verebileceğini hatırlatır. AĐHM, bu amaçla, içtihadında yer alan ilkeler, özellikle de Tahsin Acar kararı (Tahsin Acar /Türkiye (ön sorun) [BD], n o 26307/95, 75-77 nci paragraflar, AĐHM 2003-VI, WAZA Spółka z o.o./polonya (kabul edilebilirlik hakkında karar) n o /Polonya (kabul edilebilirlik hakkında karar) n o 11602/02, 26 Haziran 2007 Sulwińska 28953/03, ve Đlyas Karal/Türkiye (kabul edilebilirlik hakkında karar), n o 44655/09, 29 Mart 2011) ışığında beyanı yakından incelemelidir. AĐHM, işbu davada savunmacı Hükümete yapılan şikâyetin, iç yargı mercileri önünde girişilen hukuk yargılamasının süresi hakkında olduğunu gözlemlemektedir. AĐHM, daha önceden, Türkiye ye karşı açılan bazı davalarda, makul bir süre içinde yargılanma hakkının ihlâline ilişkin şikayetler bakımından savunmacı Devletlerin yükümlülüklerinin niteliğini
6 HAÇĐKOĞLU/TÜRKĐYE KARARI ve kapsamını belirtmiştir (bakınız, örneğin, Kudła /Polonya [BD], n o 30210/96, 131 ve 160 ncı paragraflar, AĐHM 2000-XI, Tendik ve diğerleri/türkiye, n o 23188/02, 31 ve 39 ncu paragraflar, 22 Aralık 2005, Ebru ve Tayfun Engin Çolak /Türkiye, n o 60176/00, 81 ve 107 nci paragraflar, 30 Mayıs 2006, Ayık /Türkiye,n o 10467/02, 26 ve 32 nci paragraflar, 21 Ekim 2008 ve Daneshpayeh /Türkiye,n o 21086/04, 29 ve 38 nci paragraflar, 16 Temmuz 2009). Somut davada, Hükümetin beyanının kapsadığı tavizlerin niteliği, ayrıca önerilen tazminat tutarı (önerilen tutar, benzer davalarda ödenen tazminat miktarları ile uyumludur) göz önüne alındığında, AĐHM, başvurunun incelenmesine devam edilmesinin haklı bir tarafının kalmadığı düşüncesindedir (37 nci maddenin 1 nci fıkrasının c) bendi)). Ayrıca, yukarıdaki değerlendirmeler ışığında ve özellikle bu konudaki açık ve geniş içtihadı kapsamında, AĐHM, Sözleşme ve Ek Protokolleri ile garanti altına alınan insan haklarına saygı bakımından, başvurunun incelenmesine devam edilmesine gerek kalmadığını düşünmektedir (37 nci maddenin 1 nci fıkrası, in fine). AĐHM, Hükümetin yaptığı tek taraflı beyanının hükümlerine uymaması halinde, başvurunun, Sözleşme nin 37 nci maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca tekrar kayda alınabileceğini hatırlatır (Josipovic /Sırbistan (kabul edilebilirlik hakkında karar), nº 18369/07, 4 Mart 2008). Son olarak, söz konusu dava halen iç yargı mercileri önünde derdest bulunduğundan, AĐHM in davanın düşmesi yönündeki kararı, yargılamanın işbu karar verildikten sonra yeni gecikmelere maruz kalması durumunda, başvuran bakımından, tazmin amacıyla başka başvurularda bulunulması imkânını hiçbir şekilde etkilemeyecektir. (Katic/Sırbistan (kabul edilebilirlik hakkında karar), n o 43008/06, 7 Aralık 2010). AĐHM, Bu Gerekçelere Dayanarak, Oybirliğiyle,
HAÇĐKOĞLU/TÜRKĐYE KARARI 7 Hükümetin Sözleşme nin 6 ncı maddesinin 1 nci fıkrası ile ilgili olarak yaptığı beyanın hükümlerini ve üstlenilen yükümlülüklerin yerine getirilmesinin sağlanması için öngörülen yöntemleri tanır; Sözleşme nin 37 nci maddesinin 1 nci fıkrasının c) bendi uyarınca, başvurunun kayıttan düşürülmesine karar vermiştir. Françoise Elens-Passos Daire Yazı işleri Müdürü yardımcısı, Vekâleten Dragoljub Popović Başkan *Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış Đlişkiler Genel Müdürlüğü Đnsan Hakları Daire Başkanlığı tarafından Türkçe' ye çevrilmiş olup, gayrı resmi tercümedir.