LİMİTED ŞİRKETLERDE İMTİYAZLI PAYLAR İmtiyazlı paylar şirketlerin ekonomik ihtiyaçları doğrultusunda kardan daha çok pay alma, şirkete finansman yaratma ya da şirkete yeni yatırımcıların katılmasını sağlama gibi amaçlara hizmet etmektedir. Şirkette mevcut ya da yeni çıkarılacak bazı paylara yatırımcılar lehine imtiyaz tanınarak yatırımcıların şirkete katılması teşvik edilmekte ve dolaylı olarak şirketin finansal durumu güçlendirilmektedir. İmtiyazlı Payın Konusu ve Türleri İmtiyazlı paylar genel olarak sermayeye katılım oranına göre diğer paylara kıyasen daha farklı ve üstün haklar tanıyan paylar olarak tanımlanabilir. Bu tanımdan yola çıkarak öğretide söz konusu üstünlüğün kanuna nazaran bir üstünlük mü (kanuna nazaran üstünlük görüşü) yoksa diğer paylara nazaran bir üstünlük mü (diğer paylara nazaran üstünlük görüşü) olduğu ile ilgili görüş ayrılıkları doğmuştur. Kanuna nazaran üstünlük görüşünün benimsenmesi halinde tüm payların eşit haklar sağladığı bir şirkette bu payların kanunda yer alan haklardan üstün haklar bahşetmesi halinde imtiyazın varlığından söz edilebilecektir. Ancak diğer paylara nazaran üstünlük görüşünün benimsenmesi halinde ise salt kanuna nazaran üstün haklar bahşedilmesi yeterli olmayacak ve tüm paylar aynı hakları bahşediyorsa imtiyazdan bahsedilemeyecektir. TTK m. 478 de imtiyazın başlıca kar payı, tasfiye payı, rüçhan hakkı ve oy hakkı gibi haklarda tanınabileceği düzenlenmiştir. Ancak imtiyazın türleri yalnızca söz konusu malvarlıksal haklarla sınırlı tutulmamış ve diğer paysahipliği haklarında da imtiyaz tanınabileceği düzenlenmiştir. Bu kapsamda, önerilmeye muhatap olma hakkı, bedelsiz pay edinme hakkı, tesislerden yararlanma hakkı gibi malvarlıksal haklarda ya da genel kurula katılma hakkı, konuşma hakkı, oy hakkı, bilgi alma ve inceleme hakkı, dava hakkı gibi yönetim, konrol ve denetlemeye ilişkin olan haklarda da imtiyaz tanınabileceği kabul görmüştür. Karda imtiyaz başlıca kardan daha fazla pay almak, kar payından öncelikle yararlanmak ve kar payında imtiyazın kümülatif nitelikte olması şeklinde yöntemlerle düzenlenmektedir. Tasfiye hakkında imtiyaz TTK m. 543 uyarınca tasfiye halinde bulunan şirketin borçları ödendikten ve pay bedelleri geri verildikten sonra kalan varlığının, esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa paysahipleri arasında, ödedikleri sermayeler ve imtiyaz hakları oranında dağıtılacağı şeklinde düzenlenmektedir. Rüçhan hakkında imtiyaz ise, imtiyaz tanınan payların sahibine yeni pay alımında kanuni oranı aşan oranda hak verilmesi olarak düşünülebilir. Kural olarak rüçhan
hakkı paysahiplerine yeni şirket paylarını üçüncü kişilerden önce alma hakkı sağlarken imtiyazlı rüçhan hakkına sahip olan paysahibi mevcut diğer rüçhan hakkına sahip ortaklardan daha öncelikli bir konuma kavuşacaktır. TTK m. 479 de düzenlenen oyda imtiyaz, eşit itibari değerdeki paylara farklı sayıda oy hakkı verilerek tanınabilir. TTK nın gerekçesinde farklı itibari değerdeki paylara eşit oy hakkı tanınarak imtiyaz yaratılamayacağı açıkça belirtilmektedir. Bu yasağın oyda imtiyaza ilişkin kanuni sınırlamaların (özellikle kaldıraç güç sınırlamasının) dolaşılmasının engellenmesi amacıyla öngörüldüğü belirtilmiştir. Bunun yanında TTK m. 479 f. 2 hükmüne göre, bir paya en çok on beş oy hakkı tanınabilecektir. Ancak TTK m. 479 f. 2 hükmünün devamında ise, oy hakkında imtiyazın sınırlandırılması kuralının iki halde uygulanmayacağı öngörülmüştür. Buna göre, kurumsallaşmanın gerektirdiği ve haklı bir sebebin ispatlandığı durumlarda oy hakkında imtiyazın sınırlanması kuralı uygulama alanı bulmayacaktır. Fakat her iki durumda da bu yönde bir mahkeme kararının varlığı şart tutulmuştur. Uygulamada en çok karşılaştığımız imtiyaz türü olan yönetim kurulunda temsil edilme imtiyazı ise ilk kez TTK kapsamında açıkça düzenlemiş olsa da 6267 sayılı kanun döneminden beri grup imtiyazı adı altında oldukça sık başvurulan bir imtiyaz türü olmaktadır. Grup imtiyazı, TTK m. 360 ta imtiyazın belirli bir pay grubuna, özellik ve nitelikleri ile belirli bir grubu oluşturan paysahiplerine ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabilmesi şeklinde düzenlenmiştir. Belirtmek gerekir ki, TTK m. 360 hükmünde düzenlenen grup imtiyazı, yönetim kuruluna seçilecek temsilcinin belirli paysahibi grupları arasından seçilmesi ya da bu paysahiplerine temsilci için bağlayıcı aday önerme hakkı tanınması yoluyla tesis edilebilecektir. İmtiyazlı Pay Oluşturabilmek için Gereken Şartlar İmtiyaz, kural olarak paya bağlı bir haktır ve ancak istisnai hallerde grup imtiyazı tanınması durumunda paysahibine tanınabilmektedir. İmtiyaz tanınabilmesinin diğer bir şartı ise imtiyazın esas sözleşmede öngörülmesidir. Buna göre, imtiyaz ya şirket kuruluşu esnasında esas sözleşmeye bu yönde bir hüküm eklenmesi ile ya da daha sonra yapılacak bir esas sözleşme değişikliği ile tesis edilebilir. Dolayısıyla imtiyazın yalnızca bir genel kurul kararı alarak ya da bir mahkeme kararına dayanılarak tesis edilmesi mümkün olmayacaktır. İmtiyaz tanınırken dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta ise imtiyazın esas sözleşmede belirli ve somut olarak tanımlanması gerekliliğidir. Örneğin yönetim kurulunda temsil edilme
imtiyazının yalnızca A grubu paysahiplerine tanınması ve ancak yönetim kuruluna A grubu tarafından seçilecek kişi sayısının belirlenmemesi halinde imtiyazın uygulanma kabiliyeti olmayacaktır. İmtiyazlı Paysahipleri Özel Kurulu İmtiyazlı paysahipleri özel kurulu, anonim şirketlerin esas sözleşme değişikliklerinde imtiyazlı paysahiplerinin haklarının ihlal edilmesine karşı bir koruma mekanizması olarak öngörülmüştür. Buna göre TTK m. 454, bir anonim şirketin esas sözleşme değişikliğine ilişkin genel kurul kararı ile kayıtlı sermaye sistemini benimsemiş şirketlerin yönetim kuruluna sermayenin arttırılması konusunda yetki verilmesine dair kararı ve yönetim kurulunun sermayenin arttırılmasına ilişkin kararının, imtiyazlı paysahiplerinin haklarını ihlal edecek nitelikte olması halinde bu kararların imtiyazlı paysahipleri tarafından onanması gerektiğini düzenlemektedir. Aksi takdirde TTK m. 454 f. 1 uyarınca bu genel kurul ve yönetim kurulu kararları uygulanmayacaktır. Belirtmek gerekir ki, imtiyazlı paysahipleri özel kurulu bir özel kurul olup yalnızca esas sözleşme değişikliklerinde bir araya gelerek karar almaktadır. İmtiyazlı paysahipleri özel kurulu yönetim kurulu tarafından esas sözleşme değişikliğine ilişkin genel kurul kararı ya da yönetim kurulu kararının ilanından itibaren bir ay içinde toplantıya çağrılır. Ancak yönetim kurulunun bu görevini yerine getirmemesi halinde imtiyazlı paysahiplerinin de mahkemeye toplantı yapılmasına ilişkin on beş gün içinde talepte bulunabilecekleri düzenlenmiştir. TTK m. 454 f. 5 uyarınca imtiyazlı paysahipleri özel kurulu çağrıya rağmen toplanamazsa genel kurul kararı onanmış sayılacaktır. Dolayısıyla imtiyazlı paysahipleri özel kuruluna ikinci bir toplantı şansı tanınmamıştır. Genel kurulda imtiyazlı payların sahiplerinin esas sözleşme değişikliğine ilişkin toplantı ve karar nisaplarına uygun olarak olumlu oy vermeleri halinde imtiyazlı paysahipleri özel kurulu onayı gerekmeyeceği TTK m. 454 f. 4 uyarınca açıkça öngörülmüştür. Bunun yanında TTK m. 454 f. 7 de imtiyazlı paysahiplerinin onamama kararına karşı karar tarihinden itibaren bir ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde dava açılabileceği düzenlenmiştir. Bu dava yönetim kurulu tarafından genel kurul kararının onaylanmasına olumsuz oy kullanan imtiyazlı paysahiplerine karşı imtiyazlı paysahiplerinin haklarının ihlal edilmediği iddiası ile açılabilecektir.
Bunun yanında birleşme bölünme ve tür değişikliği halinde paysahipliği haklarının devamı ilkesi uyarınca TTK da birtakım düzenlemeler öngörülmüştür. Bu işlemler için özel düzenlemeler öngörülmesi sebebiyle birleşme, bölünme veya tür değişikliği halinde imtiyazlı paysahipleri özel kurulu onayı gerekmeyeceği kabul edilmektedir. Limited Şirketlerde İmtiyaz Limited şirketlerde oyda imtiyaz ve oy hakkına ilişkin hükümler TTK kapsamında açıkça düzenlenmekle birlikte genel olarak imtiyazlara ilişkin açık bir hüküm yer almamaktadır. Bu sebeple limited şirketlerde oyda imtiyaz dışında imtiyaz yaratılıp yaratılmayacağı tartışmalı bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Limited şirkette oy hakkı TTK m. 618 de düzenlenmektedir. Bu madde uyarınca, limited şirket ortaklarının oy hakkı esas sermaye paylarının itibari değerine göre hesaplanır. Şirket sözleşmesinde daha yüksek bir tutar öngörülmemişse her 25 Türk Lirası bir oy hakkı verecektir. Ancak şirket sözleşmesi ile birden fazla paya sahip ortakların oy hakları sınırlandırılabilir. Her halükarda limited şirket ortakları en az bir oy hakkına sahip olacaklardır. Söz konusu maddenin ikinci fıkrası ise şirket sözleşmesinde oy hakkını itibari değerden bağımsız olarak her esas sermaye payına bir oy hakkı düşecek şekilde de belirlenebileceğini belirtmektedir. Bu durumda en küçük esas sermaye payının itibari değeri, diğer esas sermaye paylarının itibari değerleri toplamının onda birinden az olamaz. Bu düzenleme ile anonim şirketlerin aksine farklı itibari değerdeki paylara eşit oy hakkı tanınması yoluyla imtiyaz tanınması mümkün hale gelmiştir. Bu durum imtiyazın anonim ve limited şirketler için farklı tanımlanması sebebiyle doktrinde eleştirilmektedir. Nitekim TTK ile limited şirketlerde de pay kavramı kabul edilmiş olup limited şirket yapısı anonim şirkete yaklaşmıştır. Ancak buna rağmen oyda imtiyazın limited şirkette itibari değer anonim şirkette ise esas sermaye payı üzerinden tanımlanmasında herhangi bir gerekçe sunulmamıştır. Söz konusu maddenin üçüncü fıkrasında ise oy hakkının esas sermaye paylarının sayısına göre belirlenmesine ilişkin şirket sözleşmesi hükmünün denetçilerin seçiminde, şirket yönetimi veya onun bazı bölümlerinin denetimi için özel denetçi seçiminde ve sorumluluk davası açılması hakkında karar verilmesinde uygulanmayacağı belirtilmiştir. Ancak bu düzenlemede anonim şirkette oyda imtiyazın etkisiz olacağı hallerden ibranın yer almaması dikkat çekmektedir. Bu
düzenlemenin amacı hem anonim hem de limited şirket için aynı olduğundan söz konusu farklılığın isabetli olmadığı savunulmuştur. Oyda imtiyaz dışında limited şirketlerde imtiyaza ilişkin herhangi bir açık hüküm yer almamakta ya da anonim şirketlerde imtiyaza ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanacağına ilişkin bir atıf bulunmamaktadır. Bu durumda örneğin imtiyazlı paysahipleri özel kurulunun limited şirketler için de geçerli olup olmayacağı belirsizdir. Doktrinde anonim şirketlerde imtiyaza ilişkin hükümlerin kıyasen limited şirketler için de uygulanması gerektiğini savunmaktadır. Limited şirketlerde imtiyaz yaratılmasında herhangi bir sakınca bulunmaması ve fakat kanun koyucunun bu yönde açık düzenleme yapmaması sebebiyle anonim şirketlere ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanması gerektiği kabul edilmelidir.