Haldun Bayr Tansu Aç k Kaan Dilek Kahraman Bostanc Suavi Ayd n Özlem Sert Kayhan Orbay Alp Yücel Kaya Mehmet Öz Özer Ergenç E. Attila Aytekin Mehmet

Benzer belgeler
kebikeç / Paul Ricœur, La Mémoire, l Histoire, l Oubli, Le Seuil, 2000, s. 1.

ÜN TE V SOSYAL TUR ZM

MESLEK MENSUPLARI AÇISINDAN TÜRK YE DENET M STANDARTLARININ DE ERLEND R LMES

Uluslararas De erleme K lavuz Notu, No.11 De erlemelerin Gözden Geçirilmesi

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

ARAMALI VERG NCELEMES NDE SÜRE. Adalet ilkin devletten gelmelidir Çünkü hukuk, devletin toplumsal düzenidir.

CO RAFYA GRAF KLER. Y llar Bu grafikteki bilgilere dayanarak afla daki sonuçlardan hangisine ulafl lamaz?

Genel Yay n S ra No: /20. Yay na Haz rlayan: Av. Celal Ülgen / Av. Coflkun Ongun

3. SALON PARALEL OTURUM XII SORULAR VE CEVAPLAR

NTERNET ÇA I D NAM KLER

BYazan: SEMA ERDO AN. ABD ve Avrupa Standartlar nda Fact-Jacie Akreditasyon Belgesi. Baflkent Üniversitesi nden Bir lk Daha

GÖRÜfiLER ÇOCUK ATATÜRK

Ekip Yönetimi çin Araçlar 85. Ekip olarak karfl laflt m z en büyük meydan okuma: Ekip olarak en büyük gücümüz:

Hiçbir zaman Ara s ra Her zaman

Ders 3: SORUN ANAL Z. Sorun analizi nedir? Sorun analizinin yöntemi. Sorun analizinin ana ad mlar. Sorun A ac

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN-SYMES IN "INSTITUT DU BOSPHORE YILLIK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

Yrd. Doç. Dr. Olcay Bige AŞKUN. İşletme Yönetimi Öğretim ve Eğitiminde Örnek Olaylar ile Yazınsal Kurguları

Yeniflemeyen Zarlar B:

SOSYAL S GORTALAR VE GENEL SA LIK S GORTASI KANUNLARI VE GERÇEKLER SEMPOZYUMU

9. Uluslararas Ceza Hukuku Kongresi (Lahey, A ustos 1964)

Uygulama Önerisi : ç Denetim Yöneticisi- Hiyerarflik liflkiler

GÖRÜfiLER. Uzm. Dr. Özlem Erman

DR. NA L YILMAZ. Kastamonulular Örne i

Duhanc Hac Mehmet Sok. No: 35 Küçükçaml ca Üsküdar - stanbul

Araflt rma modelinin oluflturulmas. Veri toplama

Beynimizi Nas l De ifltiriyor? Çeviri: DEN Z BENER

ISI At f Dizinlerine Derginizi Kazand rman z çin Öneriler

YARGITAY 2. HUKUK DA RES

GENEL HUKUK B LG S (Hukuka Gir ifl)

Ak ld fl AMA Öngörülebilir

Mustafa Kemal in Bursa da Ö retmenlere Konuflmas

Lima Bildirgesi AKADEM K ÖZGÜRLÜK VE YÜKSEK Ö RET M KURUMLARININ ÖZERKL

CO RAFYA. DÜNYA NIN fiekl N N VE HAREKETLER N N SONUÇLARI ÖRNEK 1 :

PATOLOJİ DERNEKLERİ FEDERASYONU ETİK YÖNERGE TASLAĞI. GEREKÇE: TTB UDEK kararı gereğince, Federasyon Yönetim

ANKARA ÜNİVERSİTESİ PSİKİYATRİK KRİZ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

YASAL FA Z UYGULAMASI VE B R YARGITAY KARARI

Destekli Proje İşletme Prosedürü

KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

Öncelikle basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

Mesle imizin ve hukuk devletinin teminat olan genç avukatlara arma and r. stanbul Barosu SEM Yürütme Kurulu

Matematikte sonsuz bir s fatt r, bir ad de ildir. Nas l sonlu bir s fatsa, matematikte kullan lan sonsuz da bir s fatt r. Sonsuz, sonlunun karfl t d

KÜRESEL GELİŞMELER IŞIĞI ALTINDA TÜRKİYE VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE SERMAYE PİYASALARI PANELİ

Yay n No : 1610 Hukuk Dizisi : Bas - Ekim 2005

RAN SLÂM CUMHUR YET ANKARA KÜLTÜR MÜSTEfiARLI I WEB S TES H ZMETE AÇILDI

YETİŞKİNLER DİN EĞİTİMİ Akdeniz Müftülüğü

STRATEJ K V ZYON BELGES

1 Ekim 2008 sabah tüm sabah kamuoyunda ad na Sosyal Güvenlik Reformu

Ard fl k Say lar n Toplam

İKİNCİ BÖLÜM EKONOMİYE GÜVEN VE BEKLENTİLER ANKETİ

KOOPERAT F GENEL KURUL TOPLANTISINA KATILMA VE OY HAKKI BULUNAN K MSELER

Olas l k hesaplar na günlük yaflam m zda s k s k gereksiniriz.

ç kar lmas için çal flt klar n ifade eden Türk, Her geliflinizde Baflkent OSB nin sürekli de iflti ini göreceksiniz dedi.

YAZARLAR HAKKINDA Alfabetik S rayla Yüksel Baykara ACAR Minhaç ÇEL K Bülent Ç ÇEKL Muharrem EKfi

Merkezi Sterilizasyon Ünitesinde Hizmet çi E itim Uygulamalar

dan flman teslim ald evraklar inceledikten sonra nsan Kaynaklar Müdürlü ü/birimine gönderir.

Kan tl yoruz: Dersim de Zehirli Gaz Kullan lmad

YARGITAY 19. HUKUK DA RES

Hart Walker, gövde deste i ve dengeli tekerlek sistemi sayesinde, geliflim düzeyi uygun olan çocuklar n, eller serbest flekilde yürümesini sa lar.

CMK 135 inci maddesindeki amir hükme rağmen, Mahkemenizce, sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespitine karar verildiği görülmüştür.

İklim Değişikliği ile Mücadelede Medya Üstüne Düşeni Yapıyor mu?

4/A (SSK) S GORTALILARININ YAfiLILIK AYLI INA HAK KAZANMA KOfiULLARI

Yay n No : 2351 letiflim Dizisi : Bask Aral k 2010 STANBUL

SÜRES NASIL HESAP ED MEL D R?

MURAT YÜKSEL. FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER

Ekonomi Alan ndaki Uygulamalar ve Geliflmeler 2

C. MADDEN N ÖLÇÜLEB L R ÖZELL KLER

MESLEK ÖRGÜTLÜLÜ ÜMÜZDE 20 YILI GER DE BIRAKIRKEN

SOSYAL GÜVENL K REHBER. SSK BAfiKANLI I

YAVUZ ARGIT ARMA ANI

CO RAFYA SICAKLIK. Kavram Dersaneleri 6. ÖRNEK 1 : Afla daki haritada, Türkiye de y ll k günefllenme sürelerinin da l fl gösterilmifltir.

TÜRK DÜNYASI TRANSPLANTASYON DERNE

B anka ve sigorta flirketlerinin yapm fl olduklar ifllemlerin özelli i itibariyle

Animasyon Tabanl Uygulamalar n Yeri ve Önemi

Mercedes-Benz Orijinal Ya lar

Bir Müflterinin Yaflam Boyu De erini Hesaplamak çin Form

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün

Proje Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet. Türkiye- EuropeAid/126747/D/SV/TR_Alina Maric, Hifab 1

Oyunlar mdan s k lan okurlardan -e er varsa- özür dilerim.

Araştırma Notu 11/113

4/B L S GORTALILARIN 1479 VE 5510 SAYILI KANUNLARA GÖRE YAfiLILIK, MALULLUK VE ÖLÜM AYLI INA HAK KAZANMA fiartlari

BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9

FİKİR MÜLKİYETİ HUKUKU

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş. Kurumsal Yönetim Derecelendirmesi

Uluslararas De erleme K lavuz Notu, No.8 Finansal Raporlama çin Maliyet Yaklafl m

TÜRK YE DE A LE Ç fi DDET Ülke Çap nda Kriminolojik-Viktimolojik Alan Araflt rmas ve De erlendirmeler

United Technologies Corporation. Tedarikçilerden fl Hediyeleri

Parti Program ve Tüzüklerin Feminist Perspektiften Değerlendirilmesi i

İŞLETMENİN TANIMI

Kurbanlar & Failler. Kurban-Fail Bölünmesinin Psikodinamiği. Istanbul, 6 Nisan (c) Prof. Dr.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

Kurumsal Yönetim ve Kredi Derecelendirme Hizmetleri A.Ş.

256 = 2 8 = = = 2. Bu kez de iflik bir yan t bulduk. Bir yerde bir yanl fl yapt k, ama nerde? kinci hesab m z yanl fl.

2. Projelerle bütçe formatlar n bütünlefltirme

Mehmet TOMBAKO LU* * Hacettepe Üniversitesi, Nükleer Enerji Mühendisli i Bölümü

ken Türkçe de ulaç kuran bir ektir. Bu çal ma konumuzu seçerken iki amac m z vard. Bunlardan birincisi bu konuyu seçmemize sebep olan yabanc ö

5. OTURUM. Oturum Başkanı: Prof. Dr. Zerrin BAYRAKDAR (YTÜ İnşaat Fakültesi)

JOHN DEWEY DEN ATATÜRK E Ö RENC ANDI VE YURTTAfiLIK

Amerika Birleflik Devletleri nde dikkatimi ilk çeken her fleyin

Devleti tarihsel bağlamında iki ayrı örnekte incelemek. Prof. Dr. İlyas DOĞAN, Sivil Toplum Anlayışı ve Siyasal Sistemler, Astana Yayınları, 2013

Transkript:

DOSYA Tar m Tarihi Haldun Bayr Tansu Aç k Kaan Dilek Kahraman Bostanc Suavi Ayd n Özlem Sert Kayhan Orbay Alp Yücel Kaya Mehmet Öz Özer Ergenç E. Attila Aytekin Mehmet Demiryürek Meral Demiryürek Emine Alç tepe Galip Alç tepe lhan Tekeli Selim lkin Perihan Sayg n Abdulkerim Sönmez Mustafa Birol Ülker Alexandros Lamprou Özgür Gökmen Ekin Uflflakl Konstantinos Svolopoulos 23

Say 23 2007 ISSN 1300-2864 SAH B VE SORUMLU YAZI filer MÜDÜRÜ Ahmet Yüksel YAYIN YÖNETMEN Kudret Emiro lu YAYIN ve HAKEM KURULU Suavi Ayd n (Hacettepe Üniversitesi), Etem Coflkun, Mehmet Ölmez (Y ld z Teknik Üniversitesi), Oktay Özel (Bilkent Üniversitesi), Ergi Deniz Özsoy (Hacettepe Üniversitesi), Andreas Schachner (Ludwig-Maximilions- Universitat Munchen), Ömer Türko lu, Horst Unbehaun (Georg-Simon-Ohm- Fachhochschule Nürnberg), Süha Ünsal, M. Bülent Varl k DANIfiMA KURULU Jak den Exter, A. Sami Güneyçal, Selim lkin, Uygur Kocabaflo lu, Sami Önal, lhan Tekeli, Metin Turan Eskiflehir Temsilcisi Kemal Yakut (222) 335 05 80/6026-6027 kyakut@aanadolu.edu.tr zmir Temsilcisi Onur K nl (232) 388 40 00/2268 onurknl@yahoo.com BASKI Baflkent Klifle Matbaac l k Bay nd r Sok. No: 30/E Tel: 0(312) 431 54 90 YAZIfiMA ADRES Karanfil Sokak Birlik fl Merkezi 5/60 06650 K z lay / ANKARA Tel: (312) 418 62 03 Fax: (312) 425 93 77 nternet: www.sanatkitabevi.com.tr E-mail: kebikec@ada.net.tr Kebikeç hakemli bir dergidir Kebikeç Türkologischer Anzeiger/ Viyana taraf ndan taranmaktad r. Alt ayda bir yay mlan r Kebikeç in bu say s kay t alt nda sadece 600 adet bas lm fl ve numaraland r lm flt r. YEREL SÜREL YAYIN ABONE KOfiULLARI ki say için: Yurt içi: 60.-YTL Yurt d fl : 50, 50 $ Abone bedeli için: Yurt içi: T. fl Bankas, Sanat Kitabevi 4218-3432220 (TL) Yurt d fl : T. fl Bankas, Ahmet Yüksel 4218-6177022 (EURO) T. fl Bankas, A. Yüksel 4218-5880622 ($) Fiyat : 30.-YTL (KDV dahil)

Ç NDEK LER Sunufl Kudret EM RO LU 5 Hrant Dink çin Yay n Kurulu 7-8 Tarih, Haf za, Siyaset Olivier ABEL / çeviren: Haldun BAYRI 9-21 Anadolu da Eskiça dan Kalma Yeradlar Tansu AÇIK 23-30 Yay n Tarihi ran Kütüphanelerinde Bulunan Baz Elyazma Türkçe Sözlüklerin Tan t m Kaan D LEK 31-50 Süreli Yay nlar Tarihimizde Unutulan Mahalli Bir Dergi: Yeni Edremid Kahraman BOSTANCI 51-62 DOSYA Tar m Tarihi Türkiye'de Tar m n Tarihsel Temelleri: Bir Girifl Denemesi Suavi AYDIN 63-78 Kelemen Mikes in Mektuplar na Göre 1716-1758 Y llar Mevsim Takvimi Özlem SERT 79-83 Osmanl Topraklar nda Küçük Buzul Ça n n Etkilerine Dair Baz Notlar Kayhan ORBAY 85-93 2

Ion Ionescu De La Brad: XIX. Yüzy l Ortas nda Osmanl Tar m Ekonomisi ve Politik Ekonomi Alp Yücel KAYA 95-110 XV-XVI. Yüzy llar Anadolu sunda Tar m ve Tar m Ürünleri Mehmet ÖZ 111-128 XVIII. Yüzy lda Osmanl Anadolu sunda Tar m Üretiminde Yeni Boyutlar: Muzâra a ve Murâba a Sözleflmeleri Özer ERGENÇ 129-139 XIX. Yüzy lda ki Bat Anadolu Kazas nda K rsal Borçluluk E. Attila AYTEK N 141-156 ngiliz daresi Döneminde K br s ta Filoksera (Asmabiti) le Mücadele (1878-1895) Mehmet DEM RYÜREK 177-195 K br s ta ngiliz Döneminde Yay nlanan Ziraat Dergileri (1904-1955) Meral DEM RYÜREK 177-195 Osmanl mparatorlu u nun Son Yüzy l ndan Harf Devrimine Geçifl Sürecinde Botanik Kitaplar Emine ALÇITEPE Galip ALÇITEPE 197-207 Çiftçiyi Toprakland rma Kanunu nun Ç kar lmas lhan TEKEL - Selim LK N 209-246 Türkiye de Tar m Politikalar : Bu day Üzerinden Bir De erlendirme Perihan SAYGIN 247-262 3

Türkiye Tar m nda Yap sal De iflme Örüntüleri, Terör ve Yerinden Olmufl Nüfusun Yeniden K rsal Alana Dönüfl Koflullar Abdulkerim SÖNMEZ 263-317 Kaynakça Osmanl Öncesi ve Osmanl Araflt rmalar Uluslararas Komitesi nin [Comité International des Études Pré-Ottomanes et Ottomanes (CIEPO)] Faaliyetleri ve Yay nlar Mustafa Birol ÜLKER 319-379 Belgelerin Dilinden CHP Genel Sekreterli i Yüksek Makam na 30 lu ve 40 l y llarda Halkevleri yle ilgili CHP ye gönderilen flikayet ve dilek mektuplar hakk nda k sa bir söz Alexandros LAMPROU 381-392 Vesikal Yak n Dönem Tarihimiz: Baflbakan'a Bir Mektup: Demokrat Parti ve Sol Özgür GÖKMEN 393-406 XIX. Yüzy l n kinci Yar s nda Osmanl mparatorlu u nda Kuzey Kafkas Göçmenlerinin Toplumsal Uyarlanmas na Dair Baz Görüfller (Göçmenlerin Otoriteye Baflvurular ) Georgi CHOCHIEV / çeviren: Ekin UfifiAKLI 407-456 Türk Yunan Nüfus Mübadelesine Giden Siyasal Süreç Yaz s n n Eksik Dipnotlar Konstantinos SVOLOPOULOS 457 4

Sunufl Gündemde cinayetler, seçimler anayasa de ifliklikleri, etnik bölünmeler ve susuz bir yaz var. Herkesçe kabul edilen bilgiler olarak, her y l kaç bitki ve hayvan türünün yok oldu u, kaç milyon insan n açl k ve göçmenlikle karfl karfl ya kald, yüz y l içinde kaç dil in yok olaca, Afrika k tas n n Avrupa ya kaç milim yanaflt, merakl klar nca rakama dökülebilecek bilgiler oldu. Bir ça n, atom bombas öldürücüdür, hidrojen bombas daha da kötüdür tarz, tart fl lmaz ve bilgi vermekten ç km fl cümlelerine dönüflmeye bafllayan bütün bu felaket de erleri, halen borsa oyuncular n n portföyünde s f r toplaml bir oyun un bile hamleleri gibi kal yorsa da, bütün bu do rular n eksik b rakt, aç klamad bir do ru, topluma ve insana dair bir baflka bilgi daha vard r diye/biliyoruz. flte çok genifl bir konunun, tar m dosyas olarak karfl n za ç kmas, bütün sükunetiyle bu düflüncelerden süzülebilenlerden olufluyor. Verimli Hilal de tar ma alma ve evcillefltirmenin bafllamas yla köylerin oluflmas ndan, Osmanl küçük buzul ça na, toprak mülkiyetindeki dönüflüm ve para iliflkilerinden Çiftçiyi Toprakland rma Kanunu nun ç kar lmas na ve terör ve yerinden olmufl nüfusun yeniden k rsal alana dönüfl koflullar na uzanan dosya yaz lar, konunun geniflli ine karfl l k önemli konaklar dile getirmeye çal fl yor ve her biri daha ne kadar çok çal fl lmas gerekti ini de bir kez daha ortaya koyuyor Dosya d fl nda, tarih-siyaset iliflkisinden, asl nda ayn iliflkiyi Anadolu daki eskiça dan kalma yeradlar na yap lan müdahale ve bu konudaki bilimsel birikimimiz aç s ndan iflleyen yeradlar yaz s na, ran kütüphanelerinde bulunan elyazma Türkçe sözlükler ve kataloglara girmemifl Yeni Edremid dergisiyle yay n tarihine, CIEPO kaynakças na, Halkevine gönderilen flikayet ve dilek mektuplar ndan Kafkas göçmenlerinin Osmanl resmi makamlar na verdi i dilekçelere kadar, gene genifl bir çeflitlilikte yaz lar - m z var. Son olarak, Kebikeç in geçen 22. say s nda yer alan Konstantinos SVOLOPO- ULOS un Türk Yunan Nüfus Mübadelesine Giden Siyasal Süreç adl yaz s n n dipnotlar nda Yunanca bulunan bölümler bilgisayar h flm na u rad için, bu günah m zdan dolay say n yazar, çevirmen ve okuyucular m zdan özür dileyerek, eksi in tamamlanmas için kesilerek ilgili yere yap flt r lmak üzere - bu say m zda do ru hurufat ile sözkonusu dipnotlar yay nl yoruz. Gelecek say m zda buluflmak üzere sayg lar m zla Kudret Emiro lu 5

H rant Dink in hat ras na, rahmetle... Türk, Rum, Ermeni Süryani, Musevi 50 süt çocu una goutte de laift (süt damlas ). Yüzy l bafl nda, stanbul da her milletten yavrucaklar n bar nd bir yetimhane, (Fotokart)

Hrant Dink için... T ürkiye son bir kaç ayd r talihsiz bir süreç yafl yor. Giderek gerilen siyasal gündem ve atmosfer ac olaylara yol açt, birbirini takip eden vahim cinayetler üretti. Toplumun farkl kesimlerini tehlikeli bir flekilde hareketlendiren geliflmeler, tart flma gündeminin merkezine bir kez daha yükselen milliyetçilik, rkç l k ve faflizm tehlikesini oturttu. Bu basit tespit bile yaflanan sürecin nezaketini yeterince gösteriyor. Kebikeç dergisi yay n kuruluna bu atmosfere dikkat çeken bu sat rlar yazd rtan as l olay ise Agos gazetesi bafl yazar Hrant Dink in tam da bu ortamda ve dönemde menfurca katledilmesidir. Bu cinayetin bir çok aç dan özel boyutlar var flüphesiz. Hrant Dink herfleyden evvel bu ülkenin dürüst ve aç k sözlü bir ayd n yd. Ayr ca, mensubu oldu u Ermeni toplumunun sorunlar n Türkiye nin yak c sorunlar yla ba lant s n asla kaybetmeden dile getiren, samimi bir flekilde çözüm imkanlar na katk da bulunan ikirciksiz bir demokrasi savunucusuydu. Çok sevdi i ülkesinin ve Ermeni toplumunun kaderini insani ve sol bir duyarl l kla birbirine ayr lmaz bir flekilde ba lam flt. Çözüm önerileri sonunda bu topra n insanlar içindi; Türkiye nin komflular ve en genifl anlam yla dünya ile daha sa l kl iliflkiler kurmas na yönelikti. Bu yüzden böylesine ac bir flekilde kayb yaln zca Türkiye de il büyük insanl k camias için de yeri doldurulmas zor bir kay p oldu. Kebikeç dergisi olarak bizler de bu kayb n ac s n fazlas yla yafl yoruz. Hrant Dink i bu say m zda özellikle anmak isteyiflimizin özel bir sebebi de var flüphesiz. Kendisi flahsi dostluklar m z bir yana, akademik kimliklerimizle 7

zaman zaman bizleri de içine alan yak c bir tart flman n sa l kl bir flekilde sürdürülmesine, güncelli ini sürdüren bir tarihsel/siyasi meselede sa duyulu bir çözüm üretilmesine merkezi önemde katk da bulunan bir insan, kamusal bir flahsiyetti. Ermeni Meselesi nden söz ediyoruz elbette. Bu isimle and m z karmafl k ve hayli nazik tarihi ve güncel siyasi meselenin kendi içindeki yak c l bir yana, sadece Türkiye de de il konunun uluslararas alanda da ele al n fl nda yaflanan, flahit olunan güçlükler hepimizce iyi biliniyor. Hrant Dink in bilinen duruflu ve kimli iyle bizatihi varl n n bile bu konuda kafalar ve ruhlar ferahlatan etkisi ne yaz k ki ölümünden sonra daha iyi anlafl lm fl görünüyor. Öldürülmesiyle hepimiz, bütün insanl k flimdi daha zor durumda kald k. Zorlu umuzun bir baflka boyutu daha var. Ermeni meselesinin bugünkü yaflan fl biçiminin, dünü üzerinde kurdu u talihsiz tahakküm, ne yaz k ki, meselenin geçmiflinin de sa l kl bir flekilde tart fl lmas n büyük ölçüde engelliyor. Meselede s cak taraf haline gelen/getirilen genifl kitlelerin böyle bir zorlukla bo uflmas bir dereceye kadar anlafl labilirse de, ayn tart flamama hali nin bilim insanlar n ve bilhassa tarihçileri de içine alm fl olmas n n, daha do rusu, yaflanan ola anüstü atmosferin tarihçileri bu meselenin tarihini ortak bir dil üzerinden sa l kl bir flekilde araflt ramaz ve tart flamaz bir noktaya sürüklemesinin kabul edilebilir bir durum oldu unu söylemek her halde mümkün de ildir. Ermeni meselesinin dünü ve bugününün bu düzlemde tart fl lmas na egemen olan milliyetçi, sald rgan, duyars z ve kaba dilin duyarl bir insanî dile çevrilmesi için flimdi hepimize, özellikle de bilim insanlar na daha fazla ifl düflüyor. Hrant Dink in varl bu konuda bilim adamlar ve tarihçiler için de rahatlat c etkendi. Yoklu unu bu noktada da fazlas yla arayaca z. Kebikeç dergisi Hrant Dink in katledilmesiyle flüphesiz ki de erli bir dostunu, kardeflini kaybetti. Türkiye ise en fazla ihtiyac olan sesi ve vicdan n. Ama, bu kayb n en büyük ac s n efli ve çocuklar yla, genifl ailesi Agos taki sevgili kardeflleri yaflad. Kendilerine en derin taziyelerimizi sunuyoruz. Hrant Dink i, onun s cak ve hüzünlü gülümseyen yüzünü, bu ülkeye ve insanlar na derin sevgisini, toplumunun vicdan olan hissiyat ve fikriyat n her zaman sayg yla anaca z. Kebikeç Yay n Kurulu 8

Tarih, Haf za, Siyaset Olivier ABEL* «Bir yerde afl r haf za ve baflka bir yerde afl r unutman n arzettikleri endifle verici gösteriden rahats z oluyorum; anma törenleriyle haf za ve unutma istismarlar n n etkisinden ise hiç bahsetmiyorum. Do ru bir haf za siyaseti fikri, bu bak mdan sahiplendi- im yurttafll k konular ndan biridir» 1 Filozof Pierre Bayle, 1686 da yazd ve Kitab Mukaddes kelam n n harfi harfine al nmas n n felsefi bir elefltirisi olan hoflgörü üzerine kitab nda, bütün tebaas n sadece palamut yemeye de il, palamutu sevmeye de mecbur k lmak isteyen bir Papa yla, özellikle de bütün tebaas n Katolik inanc n benimsemeye mecbur k lmak isteyen bir Fransa kral yla alay ediyordu. Zorlanamayacak fleyler vard r. Birisini hat rlamaya zorlayamad n z gibi inanmaya da zorlayamazs n z; unutmaya ya da ba fllamaya zorlayamad n z gibi, sevmeye de zorlayamazs n z. Her haf za siyasetinin tehlikesi, bir hat rlama zorunlulu u ya da bir unutma zorunlulu u dile getirmek ve bunun üzerine resmî bir tarih versiyonu infla etmektir. Yaz ma bafllarken, tarih üzerine kararname ç karma iddias nda olan ve demokrasinin sayg nl na leke düflüren Fransa daki siyasi bir oylamaya itiraz ederek, ama ayn flekilde, bir zamanlar n haf zas üzerine belirli bir Türk siyasetine oluflturulmas na da itiraz ederek, ilk hat rlatmak istedi im budur. Bununla birlikte böyle bir itiraz, haf zayla tarih aras ndaki ba lar birbirine kar flt rmayan, ama ayn zamanda birbirinden de ay rmayan sa lam bir anlay fla dayanmal d r. Bu anlay fl, bize bu labirentte rehberlik etmek için bugün sahip oldu umuz en iyi düflünür olan Paul Ricœur de arayaca m. O, bu * Protestan lahiyat Fakültesi ve Toplumsal Bilimler Yüksek Araflt rmalar Okulu. Not: 2006 y l nda Bilkent Üniversitesi'nde verdigi konferans n metninin Kebikeç dergisinde yay nlanmas na izin veren Say n Dr. Abel'e teflekkür ederiz. Metni Frans zcas ndan çeviren Haldun Bayr 'ya da ayr ca müteflekkiriz. 1 Paul Ricœur, La Mémoire, l Histoire, l Oubli, Le Seuil, 2000, s. 1. 9

iki kavram n izini sürmek için üçüncü bir kavram, siyaset kavram n devreye sokar. Haf zayla tarih aras ndaki çat flmalar n ard nda, tarihin bilgikuramsal hakikatinin ufkuyla s n rlanamaz olan bir ufuk vard r: Bölünmüfl sitenin, haf zalar hususundaki kamusal anlaflmazl n (dissensus) ufku. Bu anlaflmazl n iç savafla dönüflmemesi için nas l hareket edilmelidir? Tarihin bir güç dengesinden ibaret kalmamas için asgari bir tarihsel güven nas l sa lanabilir? Bu güven, haf zalar n çeflitlili ine itibar edilmesini gerektirir; bizzat bu güven, tarihin ve tarihle araya konan mesafenin üreme yeridir. Bu güven, bugünkü haf zan n, tarihsel geçmifli kendine yeniden mal etti i vakit, onu bir kimlik talebi içinde de il, geçmiflin bütününün sorumlulu unu yüklenen bir çal flma ve etik bir konum de ifltirmeyle kendi geçmifli haline getirmesini gerektirir öyleyse sorumlulu un gerçekten paylafl lmas gereklidir. Son olarak da geçmiflte kalan fleylerden, geçmeyen ve bitmifl olmayanlar ile geçmifl olup gömülebilenler aras nda ayr m yapmay gerektirir. Bütün bunlar, kavramlar m z n karfl l kl olarak çal flmaya sokulmas üzerinden, felsefenin tarihle karfl laflt sorunlard r. Son olarak, kafam y llard r meflgul eden bir felsefi soruna dönmek istiyorum: mparatorlu a özgü, Osmanl mparatorlu u na özgü bir tarih rejiminden, Kemalist Türkiye nin ulusal tarih rejimine geçifl, sihirli bir de nek darbesiyle olmam flt r. Ayn flekilde, Avrupa da ya da dünyada aranmakta olan, henüz bilmedi imiz ama icat edilmesi gereken, ulusal bir tarih rejiminden federal veya çokuluslu bir ulus-sonras tarih rejimine nazik bir geçifltir. Geçifl an bütün tehlikelere aç k bir and r. Ayn zamanda yeni bir siyasi mutabakat ve mutabakats zl k rejimi olacak yeni bir haf za rejimine nas l yer aç lmal d r? çinde bulundu umuz ve birlikte çal flma durumunda oldu umuz, geçmiflin hat rlanmas ve baflka tarihsel imkânlara aç lmas n n bu zorlu görevi de il midir? lk bölümde duygular m, ikinci bölümde kavramlar m, son bölümde de beni flafl rtan noktalar aktaraca m. Haf za siyasetleri üzerine birkaç girifl sözü Hemen belirtmem gerekir ki bir haf za siyaseti karfl s nda son derece güvensizlik duyar m. Tehlikelidir, zira bu siyasette kimli e, toplumlar m z için gerçek patlay c lar olan duygusal ba l l klara dokunulmaktad r. Çabucak haf za fazlas içinde kal nmaktad r; günümüzde yayg n olan vicdan azab siyasetlerinde bile geçmiflin zaferlerini de mutsuzluklar n da art k haf zaya aktaramad m zdan, ötekilerin mutsuzluklar na çok katk da bulunmufl olman n negatif zaferini de erden saymak kalmaktad r adeta. Haf zaya aktarmak ve kötü bir an y hat rlatmak yasakland zaman, unutma manevralar na doku- 10

ABEL Tarih, Haf za, Siyaset nulmaktad r. Ya da, tan nmaz bir halde olan yepyeni bir manzaray afl r savunmak için, asla varolmam fl olmas gereken fleyin bütün izleri ortal ktan kald r ld zaman... Böylelikle, ço u zaman h nç siyasetleri olan haf za siyasetlerine (1871 den 1918 e kadar Prusya ya ba lanan Alsace karfl s ndaki Frans z siyaseti gibi), daha ziyade haf za yitimi siyasetleri olan unutma siyasetleri (Mustafa Kemal idaresindeki dil siyaseti ve alfabe de ifltirilmesi gibi) tekabül etmektedir. Bununla birlikte, haf za ve unutma siyasetlerini düflünmek gerekmektedir, zira hiçbir topluluk haf zas z ve unutmas z var olamaz. Zira Verdun ve Auchwitz den beri bir k r lma olmufltur: nsanlara ihtiyaç duyduklar iyimserlik dozunu, tarihten çekilip kaçmama cesaretini veren ve geçmiflin tecrübesiyle gelecek beklentisi aras nda bir köprü kurmalar n sa layan Büyük Anlat lar n son buldu u bir dönemi yafl yoruz Ricœur flöyle yaz yor: «Tecrübe mekân ile beklenti ufku, birbirleriyle z tlaflmaktan da fazlas n yaparlar, birbirlerini karfl l kl olarak koflulland r rlar 2». Bu çöküfl, haf za için o kadar önemli olan anlatma sanat na ve bir anlat n n seyrini, tarihin seyrini takip ederek tekrar ele alma sanat na da dokunmaktad r. Bu bunal m art k siyasidir: Küreselleflme kas rgas na yakalanan birçok baflka ülke, özellikle de Avrupa ülkesi gibi kendi kimli iyle bitmez tükenmez bir dalafl içindeki Fransa n n da haf zayla bir derdi, tarihle bir derdi vard r. Haf za ve tarih o kadar m k r lgan, o kadar m flüpheli ve o kadar m güvenilmezdir ki durmadan haklar nda yasa ç karma gere i duyulmaktad r? Tarihle kurdu umuz iliflkideki bu uyumsuzluk nedendir? Fransa Ulusal Meclisi, sömürgecili in pozitif etkileri hususundaki talihsiz giriflimlerinden sonra, Ermeni soyk r m n n varl na itiraz edecek herkesin cezaland r lmas n oylama temkinsizli inde bulundu. Ulusal Meclis in yetki alan n aflt n düflünen tarihçilerin ve siyasetçilerin ço unda fliddetli bir tepkiye yol açt bu elbette. Fakat endifle verici bir belirti hâlâ ortadad r. Tarihsel hakikatin ne oldu una karar vermek yasan n yetkisi içinde midir? Vaktiyle, milliyetçili in en azg n oldu u ça da, her ulus olaylar kendi versiyonuna göre anlat r ve bu versiyonu k skançl kla savunurken durum böyleydi. Fakat Avrupa uluslar n n birbirlerini karfl l kl olarak ortadan kald rmalar sonras nda, demokratikleflmenin, siyasetin dinden ba ms zlaflmas n n kazan mlar ndan biri de, Tarih ile Devlet in birbirinden bir ölçüde ayr lmas oldu. Bugün baz sorunlar, baz terimleri ve baz muhataplar yasad fl ilan eden, yani muhtemel bir kamusal tart flman n d fl na iten bu yasalar niçin? 2 a.g.e., s. 377. 11

Kölecili e ya da sömürgecili e, Ermeni soyk r m na ya da Cezayir Savafl na ba l sorunlar etraf ndaki tart flmalar sadece tarihçiler loncas na tahsis edilsin demek istemiyorum. Kuflkusuz ki tarih, sadece tarihçilere emanet edilemeyecek derecede ciddi bir fleydir. Bir suçlulu u de il, ama ortak geçmiflin sorumlulu unu üstlenmek yönündeki siyasi talep karfl s nda, herkesi durdu- u konumdan yer de ifltirten bir haf za çal flmas söz konusu oldu unda, siyasi ve ahlaki bir yükümlülük tafl maktad r. Fakat o zaman, sadece komflumuzun gözündeki saman çöpüne iflaret etmek de il, biz Frans zlar n sorumluluklar n da ölçmek gerekmektedir: Nas l adland r l rsa adland r ls n, Ermeni soyk r m sorununda, önce Yunan, sonra Arap milliyetçilikleriyle ve 1912 den 1921 e kadar süren bir iç savaflla Osmanl mparatorlu u na milliyetçilik fikrinin bombas n biz Bat Avrupal lar atm fl zd r. Sevr Antlaflmas yla etnik temizli i biz yönetmiflizdir. Hem sonra, tarih herkesi ilgilendiriyorsa bile yine de mesle in kurallar vard r; muayyen bir tarafs zl k ve ba ms zl k, belgelere ve tan kl klara herkesin serbestçe ulaflmas gerekmektedir: Tarih ne Da Vinci fiifresi tarz nda bir gizli komplodur, ne de topluluklar n fikirlerinin ya da haf zalar n n sergilendi i bir panay rd r. Araflt rman n karmafl kl n ve elefltirel ihtiyat karalatmamak, oybirli iyle al nan demagojik kararlar n ard na da s nmamak laz md r. Ülkelerimizde endifle verici bir popülizm vard r ve bu popülizm seçmen kitlesi içinde ola an demokratik karmafl kl a ve çeliflkilere tahammülü olmayan kesime hitap etmektedir. Fransa da, bir yasan n, kamu düzenini sarsan ve yarg c n tek hüküm mercii oldu u davalardan tasarruf edilmesini sa layaca söylendi: Ama tam da bu noktada davalar n ve tart flmalar n, tarihsel bilgileri, elefltirel anlay fl ve haf zalar birlikte açma yetene ine güveni derinlefltirmeyi sa layan, pedagoji ve yurttafll k aç s ndan bir anlaflmazl k ifllevi de olabilir. Çok uzakta kalm fl bir geçmiflin söz konusu olmad, tan nma talebini tafl yan hâlâ canl ve ac l hat ralar n söz konusu oldu u söylenecek. Elbette ki suçlular n torunlar suçlu olmasa da, kurbanlar n torunlar hâlâ kurban kalmaktad r bir taraf için do ruysa, di eri için de do ru olmal d r bu. Bununla birlikte, haf zaya kumanda etmek ve tan mas istenilen kimselerin yerine geçmiflin ne oldu unu söylemek yasan n yetki alan na girer mi? Hat ra, siparifl üzerine gelmez ve zorlan r. Ricœur ün söyledi i gibi, sorun, haf za görevlerinin nerede oldu unu soyut bir biçimde belirlemek de il, bütün taraflar n resmî tarihin donmufl versiyonlar hakk ndaki bak fl aç lar na yer de ifltirtecek bir haf za çal flmas yapmakt r. Bir haf zan n ne oldu unun resmî olarak belirlenmesi, bu çal flmay ve ondan beklenebilecekleri ç kmaza sokmaz m? 12

ABEL Tarih, Haf za, Siyaset Fransa daki tart flmaya müdahalelerimde sürekli bu yaklafl m gösterdim: Vaktiyle Türkiye de k nad m z, devletin ulusal ç karlar na fazla ba ml bir tarih anlay fl n flimdi kendimizin yapmam z n s ras m? Ülkelerimizde milliyetçi e ilimi güçlendirmek siyasi aç dan sorumsuzluk de il mi? Hiçbir fleyin bitmedi i, tarihin devam etti i, savafllar n hâlâ mümkün oldu u görülmüyor mu? Haf zalar n ço ullu u, kamusal alanda bir arada yaflama ve baflka haf - zalar üstlenmek için yer de ifltirme zorunluluklar, demokratik anlay fl n ta ba r nda yer almaz m? Yine de bunun için, bir yasa n ya da yasal bir zorunlulu un ölümcül surlar n n ard na saklanmamak için, her haf zan n kendine yeterince güvenmesi gerekmektedir. Peki haf zayla tarih aras nda güvenli ba lar kurulmas n n koflullar nedir? Yurttafl itiraz burada yerini felsefi düflünceye b rakmal d r. Paul Ricœur e göre tarih ve haf za Paul Ricœur zaman üzerine, tarih üzerine, hukuk üzerine ve haf za üzerine çok çal flm flt r. Araflt rmas n n önemi, bilgi paylafl m n n bölmelerine kapanm fl sessiz ve ciddi, ama sald r lamaz bir bilimin karfl s na, an tsallaflt r lm fl haf zalar n ya da medyatiklefltirilmifl heyecanl görüfllerin demagojik bir panay r n ç karmakla yetinemeyece imizi göstermektir. kisinin aras nda bir yer vard r: Tarihle devletin birbirinden ayr lmas na yer b rakan tart flma alan d r bu. Ama ayn zamanda tarihle haf zan n birbirinden ayr lmas d r da. Zira bu ayr lma bir eklem ayr lmas de ildir, tam aksine, sab rl bir eklemlenme, temkinli bir dile getirme çal flmas d r. Ve bu tart flman n, kat bilimlerin rasyonalitesi de olmayan, öznel görüfller oyununun rasyonalitesi de olmayan, kendi rasyonalitesi vard r. Anlat ço ullu una izin verilen bir tarihsel alan yarat lmas n gerektirir. a) Nazik bir eklemlenme Zaman ve Anlat adl dünyaca ünlü kitab nda, Paul Ricœur, tarihsel geçmiflin (art k olmayan, ama olmufl olan n) gerçekli i sorununu koyduktan sonra, ve «Hegel den (ve her tür totalizan anlat dan) vazgeçmeden önce», tarihi ve edebiyat, geçmifli birlikte temsil edebilecek anlat - lar olarak ele alm flt. Kurgunun dehflet ya da hayranl k anlam nda unutulamaz olan n hizmetine girmesi söz konusuydu. Ve yine kurgunun, tarihyaz m kendini haf zaya denk görsün diye «tarihsel geçmiflte gerçekleflmemifl baz imkânlar geçmifle dönük olarak serbestlefltirmesi» söz konusuydu. Böylelikle tarih için edebiyat, zaman n ihtimal dahilindeki anlat biçimlerinin stokudur. Ve tarihyaz m çal flmas, kendileri de zaman ve tarih içinde konumlanan bir anlat sal bak fl aç lar ço ullu unun iflledi ini varsayan anlat sal bir oyun arac l yla hayata geçer. 13

Paul Ricœur, bu konudaki son çal flmas olan Haf za, Tarih, Unutma da, muhayyileyle haf zay, olas l k dahilinde olmufl olan ile «olmufl olan» n gerçekli ini yöntemli bir biçimde bir arada tutarak iz sürmeye u raflm flt r. Ve de yöntemli bir biçimde haf zayla tarihi iki soru alt nda bir arada tutmufltur. Geçmiflin temsili nedir? Ve do ru bir haf za var m d r? Epistemolojik bir kutupla etik bir kutup aras ndaki bu iki hat birbirinden ay rt edilmeli, fakat kopar lmamal d r: Dolay s yla neredeyse siyasi olan haf za istismar ile unutma istismar n, temel önemdeki temsil edilebilirlik sorunundan ayr ele almamak gerekmektedir. Tarihin haf zadaki muteber tan kl klar nazar ndaki ba ml l n kabul etti i; ama haf zan n da elefltirel ve karfl laflt rmal muayyen bir mesafe b rakmay, haf zalar karfl s nda tarihin bir tür özerkli ini kabul etti i bu do ru eklemlemenin birkaç noktas na sadece iflaret etmek istiyorum burada. b) Haf za çal flmas Ricœur bir k s m Yahudi ayd n taraf ndan, ama ayn zamanda Ermeni ya da baflka topluluklardan ayd nlar taraf ndan da, haf za görevi nazar nda ihtiyatl davrand n ifade etmifl oldu u için elefltirilmifltir. Gerçekte haf zaya emir vermenin güçlü ünü; zorunluluk, hak ve yasak terimleriyle kaydeden bir haf za siyasetini hayata geçirmenin (baz rejimlerin dil siyasetleri denemifl olmalar anlam nda) tehlikesini göstermifltir. Onun için sadece unutma istismarlar de il, haf za istismarlar da vard r. Sahte haf zalar, mukavvadan haf zalar vard r. Bunun içindir ki, mutsuzluk haf zas n n baflkalar n n mutsuzluklar na karfl sa rlaflt rmay p bizi onlara aç k k ld bir «haf za çal flmas»ndan söz etmeyi tercih eder. Elzem ve hayati olan haf za bu flekilde elefltirel mesafeyi ve tarihi k sa devreye u ratmaz; aksine bast r lm fl haf zalarla yeniden temas kurar. Bununla birlikte Ricœur e göre, kendinden baflkas na adil davranma zorunlulu una girdi inde, bir haf za görevi vard r 3. Zaten Ricœur için haf zayla unutma aras nda bir simetri olmad ve bir «unutma görevi» fikrini her halükârda kabul etmedi i fark edilecektir. Bununla birlikte, Atina y iç savafltan, Fransa y da din savafl ndan ç karan, geçmifl mutsuzluklar hat rlatmama yemininde zikredilen, «unutma görevi» gibi bir fleyin oldu una inan yorum 4. Zannedildi inin tersi bir dizgede olan iki farkl zamand r bunlar: Önce, savafl ve misilleme mant ndan ç kmak için bir unutma zaman vard r; daha sonra da haf zan n yeniden aç ld ve tekerrür etmesinler diye geçmifl mutsuzluklar n mümkün oldu unca bütünsel bir biçimde dile getirildi i bir zaman vard r. Bu anlamda Mustafa Kemal in uygulad unutma siyasetini epey iyi anlad m ekleyece im, zira yeni bir cumhuriyet 3 a.g.e., s. 105-111. 4 Nicole Loraux, La cité divisée, Paris, Payot, 1997, s. 256 ve s. 277. 14

ABEL Tarih, Haf za, Siyaset giriflimini üstlenmek ve Osmanl mparatorlu u nun da t lmas n n sonucu matemden ve h nçlardan ç kmak gerekmekteydi. Fakat günümüzdeki bir tür Neo-Kemalizm in uygulad unutma siyasetini iyi anlayam yorum: Bence bu sorumsuz siyaset, Atatürk ün siyasi gerçekçili inden epey uzak bir yeni-milliyetçili in tafl y c s d r. c) Yurttafl anlaflmazl Fakat Ricœur ün öne ç karmak istedi i fley, bölünmüfl bir sitenin kabulüdür; yurttafl anlaflmazl diye de adland r r bunu. Tarihsellik yorumlar n n ve rejimlerinin tarihyaz m ndaki çat flmas böylece bizzat tarihsel ihtilaflar üzerine kurulmaktad r. htilaf diye adland rd m fley, anlaflmazl n konusu ve dile getirildi i terimler konusunda bile anlafl lamayan, dolay s yla sonsözü söyleyebilecek bir üçüncü taraf n da olmad bir çat flmad r. Adlî davan n taraf olmayan bir üçüncü kifli gerektirmesindendir bu; elbette tarihyaz msal anlat da bunu gerektirir. Fakat «üçüncü kifli»nin bu farkl çehreleri sistem oluflturmaz: «Böylelikle tarafs zl k dile i mutlak üçüncü kiflinin imkâns zl alt nda konumland r lmal d r» 5. Son bir hüküm yoklu- unda kendilerini tutabilen; kusurun suçlu bireylere isnad yla, r za gösteren ya da istifade eden bir toplulu a siyaseten isnad aras ndaki sorumluluk paylafl m gerilimine dayanabilen yurttafllar da tam olarak bu anlaflmazl k yetifltirir. Yurttafl, suçlulu un alabildi ine bireysellefltirilip bütün ötekiler taraf ndan birkaç «günah keçisi»nin s rt na yüklenebilmesinin reddiyle ortaya ç kar. Fakat sorumluluklar n suland r l p, aç klan p, karfl laflt r l p ve görecelefltirilip art k hiç kimsenin hiçbir fleyden sorumlu olmamas n n reddiyle de ortaya ç kar. Yurttafl, sorumlulu u üzerine almak ve paylaflmak için kendi konumunu de ifltirir. Ve gerçek devlet adam, tam da kendini iktidara tafl m fl olan kamuoyundaki yayg n fikirleri de ifltirebildi i için, Willy Brandt gibi, kendisi hiçbir flekilde suçlu olmad halde, mevcut durumu de ifltirmenin siyasi sorumlulu unu üstüne alacak olan kiflidir. Bu anlamda, bu de ifliklikle aç a vurdu u, daha yüksek bir sadakat ad na ihanet edebilme otoritesi olan kiflidir bu. Yurttafl n ve siyaset adam n n güvenilirli i, t pk tarihçinin güvenilirli i gibi, s nanman n kabul edilmesine ve farkl sesler ç kt ndaki duygunun, anlaflmazl n icras na s k s k ya ba l olarak ortaya ç kar. Bu farkl seslerin varl büyük tarihsel davalar düzleminde tespit edilebilir: Osiel davalar n kamuya aç k olarak görülmesinin yol açt anlaflmazl a ve bizzat bu anlaflmazl k üzerinden kamuoyunun ve ortak haf zan n kendilerini ifade edip bu düzlemde kendilerini yetifltirmelerine yard m eden e itici ifl- 5 La Mémoire, l Histoire, l Oubli, s. 414. 15

levine önem verir. Böyle bir ihtilaf kültüründen beklenen yararlara güvenmek, Anglo-Saksonlar n liberal terimine verdikleri siyasi anlamda liberal bir toplumun kurulmas hakk nda yazar n ahlaki ve siyasi amentüsü ne ba l d r 6. Fakat Ricœur, Marc Osiel den farkl olarak, anlaflmazl n ifllevini sadece medyatiklefltirilmifl büyük davalar n belirli bir biçimde istisnai, törensel ve pedagojik eylemine indirgememektedir: Bence Ricœur ü ilgilendiren fley, genelleflmifl anlaflmazl k t r, demokratik çeliflkiselli in bütün düzlemlerine yay - lan ola an bir anlaflmazl k t r. d) Trajik olan ve matem Asl nda, siyasetin burada trajik bir düzlemle çizilmifl oldu unu kabul etmemiz gerekir; bu düzlem muhtemelen siyaset karfl t - d r, flikâyete izin verir, ama siyasi olan n anlayamayaca intikama ve ba fllamaya da izin verir. Faillerin ve flahitlerin tek bir versiyon veremedikleri zamanki anlaflmazl n ve ihtilaf n trajikli idir bu; tamamen samimi olsalar bile (bkz. Kurosawa n n filmi Raflomon). Fakat ayn zamanda matemin, tamiri imkâns z n, geri dönüflsüzlü ün ve geçmiflin trajikli idir bu. Microstoria ad verilen okula ba l talyan tarihçilerinin gösterdi ine göre, geçmiflin failleri geleceklerinin belirsizli iyle karfl karfl yayd lar ve bu öngörülmezli i azaltmaya u raflt klar, onu kapsamay denedikleri görülürse davran fllar n n büyük bölümü daha iyi anlafl lmaktad r. Ricœur geçmiflin faillerinin de kendilerine özgü matemlerini, kendi tamiri imkâns z fleylerini beraberlerinde tafl d klar n ve bunlar n bizimkilerle ayn olmad n gösterir. Geçmiflin vuku bulmufl fleylerden baflka imkânlara da aç k olmufl oldu unu anlamaya, bu baflka imkânlar n da geçmifl üzerinde etki etti ini görmeye önem vermek ve geçmifli bugün unutulmufl devas z matemlerin yükü alt nda anlamaya önem vermek, hayati önemde olan bir ikili yaklafl md r. Haf za, Tarih, Unutma n n a rl k merkezlerinden biri de, Michel de Certeau ile birlikte tarihsel yaz y ölüme, geri getirilemez olana, art k üzerinde etki edilemeyecek olana, Heidegger in deyifliyle ifllenmez olana yer açan fley olarak görmektir. Kaybedilen karfl s nda, bireysel ya da kolektif haf za yön de ifltirir, flimdiki zaman n anlam n yitiren melankoli fazlas ile fleytan kolayca kovman n çok azl aras nda gider gelir. kisinin bir ortayolu oldu undan de- il, ama tarih, haf zadan yavafl yavafl ayr larak ölüler için o defin, mezara koyma hareketlerini bulmal d r; ayn zamanda bir yas tutma çal flmas, bir daha asla dönmeyecek olan n art k sadece içimizdeki mevcudiyetini kabullenme çal flmas olan haf za çal flmas n ayr nt lar yla tamam na erdiren de bu hareket- 6 a.g.e., s. 424. 16

ABEL Tarih, Haf za, Siyaset lerdir. Ve bu çal flma yap lmad müddetçe, sorun sadece izleyen nesillere aktar l r, fakat her defas nda ço alan bir çözülmezlik içinde... Matemdeki sorun, kabullenilmesinin haf za çal flmas için esas olmas ve bu olmaks z n hem geçmifl hem de flimdiki zaman ve gelecek karfl s nda bir kuflkuculu a düflülebilmesidir: Art k hiçbir fleye güvenilmez, sa lam hiçbir fley yoktur art k. Gerçek nerededir? Geçmiflin kayboldu u kabul edilmedi i müddetçe, mezar geçmifl zannederiz, asl nda geçmiflin kendisine inanmay z; onun sadece infla etti imiz an t na inan r z. Hakikat nerededir? zi fleyin ta kendisi zannederiz; böylelikle de dogmatizm kuflkuculu a yatakl k eder. e) Alg lamadaki k r lganl k Tarihte kuflkuculuk üzerine neredeyse Wittgenstein c bu soru, Ricœur ün kitab n n felsefi merkezlerinden biridir: «Son tahlilde, bir fleyin vuku bulmufl oldu u hususunda bizi temin etmek için elimizde tan kl ktan iyi bir fley yok» 7. Bu sözü John L. Austin in Söylemek Yapmak Olunca daki 8 ünlü sözüne yaklaflt raca m: «Sözümüz taahhüdümüzdür». Bu sadece bir sözdür, ama baflka neyimiz vard r ki? Ricœur flöyle yaz yor: «Yaflad klar ola anüstü tecrübe ortalama ve s radan anlay fl aflan tarihî flahitler in trajik bir biçimde yaln z kalmalar, oldu u varsay lan o güven zemini üzerinde belirginleflir. Kendilerini dinleyebilecek ve iflitebilecek kimselerle asla karfl laflmayan flahitler vard r 9» En mesafeli, en çal fl lm fl tarihin, bugün onu kendilerine mal eden ve güncel haf zalar na dönüfltüren «al c lar» taraf ndan al nmas ndand r bu. Dolay - s yla sorun sadece, hem kolektif haf zan n montajlar na fazla çabuk kanmayan hem de birlefltikleri yerlerle birleflmedikleri yerleri ay rarak tan kl klar n güvenilirli i üzerinde temellenen bir tarih yaz m n n sorunu de ildir. Günümüzdeki büyük sorun, tarihin kamuoyu taraf ndan alg lanmas, tarihsel geçmiflin tarih taraf ndan bilgilendirilmifl ve ço u zaman yaralanm fl bir haf za taraf ndan sahiplenilmesidir. Burada, Kant n Yarg Yetisinin Elefltirisi nde ve büyük bir Wittgenstein okuru olan ça dafl Amerikan filozofu Stanley Cavell in al rl k (réceptivité) sorunlar üzerine koyduklar vurguyu düflünüyorum. Bir tür muhayyile genifllemesiyle baflka bir bak fl aç s n n olabilirli ine kafam zda yer açabilmemiz, sadece üçüncü kiflinin yoklu unda olmaz 10. Yarg lar m n, haf zam n, tan kl - m n zorlanamayaca, siparifl edilemeyece i ve dayat lamayaca vak as d r 7 a.g.e., s. 182. 8 J. L. AUSTIN, How to do Things with Words, Oxford, Oxford University Press, 1962 (fr. çev. Paris, Le Seuil, 1970). 9 a.g.e., s. 208. 10 La Mémoire, l Histoire, l Oubli, s. 414. 17

bu. Güvenilirlikleri ve bizzat iletilebilirlikleri, mutab k olmama ihtimalini kabul eden bir diyalog içinde kendilerini al c lar n n eline b rakma biçimine dayanmaktad r. Haf zalar n k r lganl n n temel bir unsurudur bu. Haf zalar çat flmas fiimdi bize dönelim. Buradaki sözlerim, önceden yazd m ve okurun bakabilece i daha uzun bir çal flmaya dayanmaktad r 11. Her dönemin ve her siyasi rejimin kendi «tarihsellik rejimi», geçmiflle kendine özgü bir ba kurma ve bunun matem çal flmas n yapma tarz vard r. Ayn zamanda her birinin kendi «haf za siyaseti»; tutulmam fl vaatler biçimi alt nda, geçmifli, bitmemifl bir flimdiki zamana ba lama ve bundan bir fley ç karma tarz vard r. Bu hususu tarih rejimlerinin ço ullu u ve siyaseten bir arada yaflamalar ndaki daha ziyade eflzamanl sorunun içine yerlefltirebiliriz. Bir rejimden di erine geçiflteki daha ziyade artzamanl sorunun içine de yerlefltirebiliriz. Birinci veçhesi alt nda, Michael Walzer in hoflgörü üzerine kitab nda gösterdi i gibi, eski imparatorluklar, ulus-devletler, federal devletler, ABD gibi göçmen toplumlar ne ayn tarih rejimine ne de ayn haf za rejimine sahiptir; toplumsal ba rejimleri de ayn de ildir. Her toplum, flu veya bu flekilde, farkl haf zalar n bir arada yaflamas üzerine düflünmek zorunda kalm flt r. Oysa tarihin ve al flverifllerin karmafl k oyununda haf zalar birbirinin üzerine binmekte ve toplumlar m zdaki birçok tarihsellik rejimi çat flma halinde olabilmektedir. Türkiye de oldu u gibi biz de Fransa da Ulus-Devlet in daha ziyade cumhuriyetçi bir rejimi alt nda yaflad k. Bu rejimde yurttafll k, ayn zamanda cumhuriyetçi bir ülkü ve bir ilerleme tarihi olan ortak bir tarihe kat l mc olarak girme kapasitesiyle belirginlefliyordu. Oysa bloklar ve temsil biçimleri aras ndaki buzlar n erimesi, hem demir perdenin y k lmas hem pazar n patlamas, daha genel olarak da teknik geliflme arac l yla herfleyi de ifltirmektedir. Bunu demokratikleflme ya da post-modernizm diye adland rabiliriz; yüzy llard r süren kültürlere, ortaklafla yaflam biçimlerine ba l haf za biçimleri ilelebet silinmektedir. Fakat ayn zamanda, küreselleflmenin görecili ine bütün yollarla direnmeyi deneyen parçal, yeri yurdu belli olmayan ya da ac l haf zalar da su yüzüne ç kmaktad r. Oysa, ayn zamanda bu sorunla bafla ç - kabilecek bir siyasi rejim de olan bir tarih rejimini henüz bulamam fl zd r ve bu arada bu canl haf zalar rekabete girmekte ve toplumsal ba tehdit etmektedir. Bunun eskinin tortusu çat flmalar olmad, yeni ve benzeri görülmemifl bir çat flma durumu yaratt ; bu budanm fl haf za biçimleri aras ndaki flu z t- 11 Le conflit des mémoires, Esprit 2001-1. 18

ABEL Tarih, Haf za, Siyaset laflman n fliddetinin yar n yeni trajedilere yol açabilece i görülmedikçe, felaketin boyutlar anlafl lamaz. Sadece Avrupa ve Akdeniz için de il, basit bir teknik ve ticari kalk nman n haf za yitimine de, ac l s n rlar n n ard na kapanm fl haf zalar n ayaklanmas na da gömülemeyecek bir dünya için, günümüzdeki meydan okuma budur. Karfl laflt r lamaz olan n ve tarihsellik rejimlerinin karfl laflt r lmas üzerine kitab nda Marcel Detienne in dikkat çekti i gibi, perestroika konusunda, geçmifli de ifltirmeden flimdiyi de ifltirmek mümkün de ildir. fierif Mardin, çeflitli metinlerinde 12, imparatorluk rejiminden ulusal rejime bu nazik geçifli dikkatle incelemifl ve bunun her deri de ifltirme an gibi nas l bütün tehlikelere aç k bir k r lganl k ve sald rganl k an oldu unu göstermifltir. Zira hoflgörü rejimi ve siyasi bir arada yaflama, sihirli bir de nek darbesiyle de ifltirilmez; ülkülerini benimseyen bireylerin iyili ini isteyen ulusal-cumhuriyetçi rejimin her tür cemaatin ve cemaat aidiyetinin ortadan kalkmas n istedi i s rada da, imparatorlu un tarihsellik rejimiyle toplumsal ba n n bireyleri milletlere hapsetmeyi sürdürdü ü bir an olmufltur. Ulusal-cumhuriyetçi rejim bir yerlefltikten sonra, Türk toplumunun geçmifliyle kurdu u ba lar her yerde mevcut resmî ve an tsal bir versiyonla basitlefltirilmifltir. Türkiye de oldu u gibi Fransa da ve birçok di er Avrupa ülkesinde bugün sorgulama konusu edilen de, çeflitli ba lant lar açan küreselleflme ve göçlerin sarst, tarihin demokratikleflmesi ve sekülerleflmesinin (ço ulculu un) dibini oydu u, milliyetçi ideolojinin sarsmalar, s çramalar ve zay fl klar n n tehdit etti i bu resmî tarih-haf zad r. Dolay s yla, Ulus-Devlet in jakoben tekbiçimlili inden daha çok unsura aç k bir tarihsellik rejimine yer veren ve az ya da çok kapal topluluklar içindeki bir imparatorlu a kapat lmadan daha köklü bir biçimde liberal ve demokratik olan baflka bir çözümü birlikte bulmam z gerekmektedir. Ama bunu temkinli bir biçimde, mevcut ulusal-cumhuriyetçi çerçeveyi alelacele da tmadan yapmak gerekir, zira bu çerçevenin da lmas bugün çok zarara yol açabilir. Dolay s yla bu çerçevenin mümkün oldu unca ayakta tutulmas ve demokratik taleplerle içten ço ullaflmas gerekmektedir. Söylenecek nedir? Yeni bir siyasi anlaflma ve anlaflmazl k rejimi olacak yeni bir haf za rejimine nas l yer aç labilir? Tabii ki ulusal haf zalar n geri dönüflünün öngörülemeyen ve ürküten bir gelecek korkusuna da tekabül etti i bir durumda bulunmaktay z. Bu yeniden hat rlaman n yeni bir tarihyaz m na, ama bundan da önemlisi kelimenin iki anlam nda da 13 geçmiflin gerçek bir özgürleflmesine hangi koflullarda imkân tan yaca n görmek söz konusu olacak- 12 Özellikle bkz. Religion, society and modernity in Turkey, Syracuse University Press, 2006. 13 Jean-Pierre Faye nin de dikkat çekti i gibi, geçmifl ve geçmiflin toplu mezarlar öyle rast gele aç lmaz. 19

t r. Ayn zamanda yeni bir siyasi mutabakat ve mutab k kalmama rejimi olacak yeni bir haf za rejimine nas l yer aç lmal d r? Aldanmamam z için tekrarl yorum: Cumhuriyetçi rejimden gerçekten ço- ulcu demokratik bir rejime geçifl Fransa ve birçok Bat Avrupa ülkesinde de Türkiye deki kadar sorunludur. Nitekim bir yandan, Türkiye den isteyebilece- imiz bir fley varsa, bu, Yak ndo u için bir su haznesi ne kadar de erliyse insanl k için de o derece de erli muazzam bir «haf za» haznesi teflkil eden dinî az nl klar n n hazinesini daha çok keflfetmesi ve korumas d r. Bu varl klar n muhafaza edilmesi de, hakiki bir dinî özgürlü ün ve bu geleneklerin en canl, en mucit yönlerinin birlikte yaflamas n n desteklenmesini gerektirir. Avrupa diplomasisini sarsma anlam nda özgün giriflimlerde bulunulmas ve Yak ndo- u da oldu u kadar bizzat Avrupa da da noksanl hissedilen ço ul bir ilahiyat mekân tahayyül edilebilir. Bu da düflük maliyetli olacakt r, zira Türkiye yi kendini arayan Avrupa n n lokomotiflerinden biri haline getirebilecek bir jeopolitik giriflimin Avrupa daki yank lar muazzam olacakt r. Öte yandan, Avrupa n n sorunlu karakteriyle yüzleflmek gerekmektedir: Patocka n n Platon a, ama ayn zamanda Husserl e de ba layarak verdi i Avrupa tan m n ; merkezinde o tek soruyu, bir tür d flmerkezli i tafl yacak bir toplulu u düflünüyorum. Fakat Patocka n n, kendi kendini tahrip etmifl olan, dünyay da bu kendini tahrip sürecine az kals n sürükleyecek gibi olmufl olan Avrupa hakk nda söylediklerini de düflünüyorum. Baflta Fransa olmak üzere Avrupa, dünyaya ders verme iddias ndan vazgeçmelidir. Bununla birlikte Avrupa için bir tür tutarl ço ulculu u ve bunun siyasi, hukuki ve ekonomik kurumlar n düflünmek kalmaktad r. Ço ulcu bir kurum, tek bir merkezin olmad ve hepimizin k y s nda duraca m z bir kurum nas l düflünülebilir? flte flimdi, Avrupa, yeni bir siyasi biçim icat etmek ve geçmifle gömülmüfl imkânlar yeniden açmak zorundad r. Avrupa ya gerçekten girmek isteyenlerin söylediklerine itibar etmeyi deneyelim. Çünkü Avrupa, yak n geçmiflin dünyas n anlamak, haf zalar n ço ullu unu kal c bir biçimde yerlefltirmek ve nihayet gelmekte olana tesir etmek için çözülecek bir bilmece ve bir mitostur hâlâ. Özet: Tarihle haf zan n iliflkisi üzerine Paul Ricœur un çal flmalar literatüre önemli katk lardand r. Onun çal flmalar tarihe güvenin haf zalar n çoklu u ve tarihsel mesafe ile sa lanabilece ini ortaya koymufltur. Öte yandan, tarihin geçmiflle yarataca mesafede geçmiflin unutulmayacak ve gömülecek bölümlerinin bilinebilmesi de felsefi bir konudur. Ulusal tarih rejiminden ulus-sonras, federal veya çok-uluslu bir tarihe geçiflin belli zorluklar oldu u da aç kt r. This study develops an argument towards the possibility of a Bu çal flma, yeni bir haf za rejimi oluflturman n imkanlar ve bunun siyasal anlaflma ve anlaflmazl klarda oynayabilece i rolü tart flmaktad r. 20

ABEL Tarih, Haf za, Siyaset Anahtar Sözcükler: Tarih, haf za, felsefe, siyaset, milliyetçilik. Abstract: Paul Ricœur s works on the relationship between memory and history undoubtedly represent a significant contribution in the literature. These works point to the possibility of ensuring historical confidence by presupposing diversity of memories and a historical distance. To be able to know the parts of history to be kept alive and/or to be buried in creating such a distance with the past, on the other hand, has a philosophical dimension. Similarly, the passage from a regime of national history to a post-national, federal or multinational regime is not easy. This study developts an argument towards the possibilities of establishing a new regime of memory, and its possible role in political agreement and disagreement. Keywords: History, memory, philosophy, politics, nationalism. 21

Kebikeç Yay nlar iftaharla sunar: Bu kitab sat n almak için: www.sanatkitabevi.com.tr

Anadolu da Eskiça dan Kalma Yeradlar Tansu AÇIK* Y eradlar Anadolu Türkçesinin sözvarl n n ilginç parçalar ndan biridir. Ayn zamanda Anadolu tarihinin yaz l kaynaklarda ad geçmeyen yerleri, yöreleri için tek tarihsel veri yerad olabilir; bu veriler bir dilin, bir boyun izini saklayabilece i gibi, o yörenin direyinden biteyine (fauna, flora) do al kaynaklar ndan, nüfus yo unlu una kadar çok çeflitli malumatlar verebilir. Ancak Anadolu sözkonusu oldu unda al fl lageldi i üzere ifller bir kaç kat çaprafl klaflmaktad r, çünkü Anadolu da bir zamanlar konuflulmufl ya da halâ konuflulmakta olan alt düzine kadar dil say labilir. Eskiça larda Anadolu da varl bilinen yirmi kadar dilin ço unlu undan çok çok az dil malzemesi korunabilmifltir, bu dillerin en eskileri aras nda Hint-Avrupa dil ailesinin en eski üyelerinden diller de bulunur. Anadolu nun yaz ya geçmifl en eski dilleri olan Hattice, Hurrice ise birbirleriyle de herhangi bir dil ailesiyle de ba lant - l de ildir. Eskiça dan gelen yeradlar n n eski tan kl klar n n bir kesimi Hititçe, geri kalanlar n neredeyse tümü Yunanca arac l yla korunmufltur. Belli bir dilden, a zdan ötekine geçerken adlar n u rad ses de iflikliklerini belirli kurallara ba lama olana ndan ço u kez yoksunuz. Araflt rmalar olanakl k labilecek olabildi ince çok yaz l kaynaktan yerad n n izini ça lar boyunca süren tek tek yap lm fl çal flmalar pek azd r; öte yandan belirli bir bölgeyi, yöreyi yeradlar bak m ndan irdeleyen araflt rmalar son zamanlarda Almanca yay mlanmaya bafllam flt r yeradlar sözlükleri ise pek az say dad r. *Tansu Aç k, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Co rafya Fakültesi, Eskiça Dilleri ve Kültürleri Bölümü. acik @humanity.ankara.edu.tr 23

Anadolu Türkçesinin sözvarl na çevre dillerin, yurtbir komflu dillerin katk lar n A. Tietze, Ch. Tzitzilis, R. Dankoff, U. Blasing, B. Brendemoen inceledi, incelemekte; A. Ata Eski Türkçenin Anadolu Türkçesinin sözvarl ndaki pay n inceledi. Türk Dil Kurumu nun Derleme Sözlü ü bu çal flmalar n dayand asal kayna oluflturuyor. Ne var ki halk a z nda kullan lan yaz diline girmemifl bu kelimelerden eskiça dilleriyle ba lant l olanlar var m diye herhangi bir araflt rma bu güne kadar yap lmam flt r. Benzeri bir baflka olas çal flma konusu da, sözlü kültürlerin düflünüflünü, duyuflunu belirleyen özlü söz, deyim gibi kal p deyifllerin hangilerinin eskiça dilleriyle paylafl ld - n araflt rmak olabilir. Ne var ki Derleme Sözlü ü kal p deyifllere yer vermedi- i gibi, belirli kelime öbeklerinin co rafya da l m konusunda bilgi veren a z ya da lehçe atlas denilen çal flma arac yla tamamlanmad için Türkolog olmayan araflt rmac lar n her zaman kolayl kla baflvurabilece i bir kaynak de- ildir, ancak bu eksikli i telafi edecek baflka yay nlar yok de ildir. John A. C. Greppin klasik Ermenicenin sözvarl n n yar s n n Hint-Avrupa köklerinden, yap bilgisi kurallar ndan oluflmad n, bu ö elerin olsa olsa Ermenicenin Anadolu nun yerli dilleriyle temaslar sonucunda ortaya ç kt - n öne sürerek Hititçeden Ermeniceye dolayl olarak geçmifl yirmi kadar kelimeyi, kimi biçimbirim özelliklerini anar 1. Ayr ca bölge dillerinde bugüne kadar koruna gelmifl eski Anadolu, Mezopotamya dillerinden kaynaklanan kelimelerin varl n tart fl r 2. Tart flt bir kelime de en eski tan kl na Hititçenin bir lehçesi say labilecek Luvicede rastlanan zurna d r; kelime Yunanca, Ermenice, Gürcüce, Arapçada da kullan lmaktad r. Yeri gelmiflken eski Yunancan n sözvarl n n üçte birinin de Hint-Avrupa köklerle aç klanamad n, bu kelimelerin Ermenicedeki benzeri kelimeler gibi yaflama tarz yla, direy, biteyle ilintili oldu unu hat rlayal m. Bir ilk giriflim olarak, Ch. Tzitzilis ile R. Dankoff un Anadolu Türkçesi a zlar nda saptad Yunanca Ermenice kökenli kelimeleri, bir kez de eskiça dilleriyle ba lant lar bak m ndan incelemek düflünülebilir 3. Ben burada, tek tek kimi yeradlar n tart flmak yerine, kimi genel e ilimleri belirlemek, bu konudaki bir sözlü ü de erlendirirken yeradlar üzerine çal flma yapmay olanakl k lan çal flma araçlar üzerinde durmak istiyorum. 1 John A. C. Greppin, Hitt. z(a), Arm. z-, and The Theory of Armeno-Hittite Loan Words, Indo-European Studies, vol. 3, 1975, s. 87-94. 2 John A. C. Greppin, The Survival of Ancient Anatolian and Mesopotamian Vocabulary Until the Present, The Journal of Near Eastern Studies, vol. 50, no. 3, 1991, s. 203-207. 3 Dankoff, Robert, Armenian Loanwords in Turkish, Wiesbaden: Harrassowitz, 1995; Tzitzilis, Christos, Griechische lehnwörter im Türkischen: mit besonderer berücksichtigung der anatolischen dialekte, Wien: Verlag der Österreichischen Akademie der Wissenschaften, 1987. 24

AÇIK Anadolu da Eskiça dan Kalma Yeradlar Öncelikle belirtilmesi gereken Türkiye de yeradlar n n de ifltirilmesinin ttihat Terakki döneminde bafllay p Cumhuriyet döneminde yerleflik bir devlet politikas halinde sürdürülmüfl oldu udur. Cumhuriyet döneminde yeradlar - na iliflkin yap lm fl yasal düzenlemeleri k saca gözden geçirelim 4. Yeradlar n n de ifltirilmesi konusundaki yasal yetki 1949 y l nda yürürlü e giren kanunla çiflleri Bakanl na verilmifltir; 2. maddenin D f kras na göre Türkçe olmayan ve iltibasa meydan veren köy adlar... en k sa zamanda de ifltirilir. 1956 y l nda çeflitli bakanl klardan, müdürlüklerden, DTCF den, TDK den temsilcilerle bakanl k eflgüdümünde ad de ifltirme ihtisas kurulu oluflturulur, bu kurul k sa bir kesinti d fl nda 1978 y l na kadar çal flm flt r. O y l yeradlar n n de ifltirilmesi tarihi de eri olan yeradlar n n da de ifltirildi i gerekçesiyle baflbakanl k taraf ndan durdurulur. O tarihe kadar 35.000 köy ad ndan 14.819 tanesi de ifltirilmifltir; mezraa, kom, yayla gibi 39.000 köy ba l s addan 12.884 tanesi de ifltirilmifltir; ayr ca 1977 y l na de in 1819 do al yerad de ifltirilmifltir. Türkiye de 67 il varken 14 ilde ad de ifltirilen köylerin oran yüzde altm fl n üzerindedir, örne in Mardin deki oran yüzde doksan birdir. Ad de ifltirme çal flmalar na, 1983 y l nda bakanlar kurulu karar yla kabul edilen bir yönetmelikle önceki kurullara benzer bir kurulla kald yerden yeniden bafllanm flt r; ne yaz k ki bu konudaki son verilere sahip de iliz. Son yönetmelikte belirsiz, kendi aralar nda çeliflkili ilkeler, mant k hatalar, ölçüt olmayan ölçütler söz konusudur 5. Kurul üyeli inde bulunmufl kimi akademisyenlerin sözlü tan kl klar na dayanarak, bu kurulun 1983 y l ndan sonra do ru dürüst toplanmad, daha önceki y llarda da usulen toplanan kurulun onay makam olarak ifl gördü ünü sonucuna varabiliriz. Ad de ifltirmeler bilimsel bak mdan dayanaks zd r; üstelik de ifliklikler bilisizce, be enisizce yap lm flt r 6. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Co rafya Fakültesi Klasik Filoloji bölümü belgeli inde konuyla ilgili yaln zca bir belge bulunmaktad r. Resmi makamlarca Bafa 4 Yasal düzenlemelerin, oluflturulan kurullar n ayr nt l dökümü için çiflleri Bakanl ller daresi genel müdürünün verdi i bilgilere bkz. Türk Yer Adlar Sempozyumu Bildirileri, Ankara, 1984, s. 1-5. 5 A.g.y., c) Türkçe olmayan, söylenifli ve yap s Türkçenin sesbilgisi kurallar na ayk r olan... güzel bir anlam tafl mayan ve halk n anlay fl na ayk r, duygular n incitici adlar de ifltirilir ; d)türkçe olup da bölgesel a za göre söylenifli veya yap s bozulmufl adlar yaz dilinde kullan lan biçimi ile de ifltirilir ; f) Tarihi adlar de- ifltirilemez, tarihi, kültürel ve dil gibi anlamlardaki bilimsel çal flmalarda yan lmay ve yanl fl sonuçlara varmay önlemek amac yla bu tür adlar baflka yerlere verilmez ; )Bölge halk nca verilmemifl, uydurma oldu u san lan ve uzunlu u nedeniyle, harita yaz m ve üretimini güçlefltirdi i görülen adlar k salt l r veya de ifltirilir ; k) Tabii yerlerin adlar asl n n niteli ine uygun olarak düzeltilir. 6 Ad de ifltirmelerin ne gibi ölçütlere göre yap ld ilk bak flta hemen anlafl lmaktad r: bileflik adlardaki dinsel nitelemeleri (keflifl, hac, tekke, molla), soy nitelemeleri (Arap, Gürcü, Çerkes, Türk (50 örnek!), Ermeni vs.), mutlak anlamda olumsuz ça r fl ml say lan nitelemeler (harap, kaba, kör, k z l, kötü ) de ifltirilmifltir. Bir kaç örnek vermek gerekirse: Gökçeinek (Yeflilköy), Köristan (Gülistan), Körkuyu (Gürkuyu), Kurukar (Sugözü), Ifl k adlar de ifltirilmifl, çok bilinen türkülerde geçen Evrefle, Bitez, Malabadi köprüsü adlar da. Türkçe yer adland rmalar n n ay rt edici sözdizimi özellikleri tafl yan do al yeradlar Çola nkurtaflt tepe, Çokde irmentürk, Dar yerisüleymanbey de. Ya Zurnaköy, Balkusan, Cezveobas adlar niye de ifltirilir ki? 25