KEÇİ YETİŞTİRME. Dr. İrfan DAŞKIRAN Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü. Prof. Dr. Nazan KOLUMAN Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü

Benzer belgeler
ANKARA KEÇİSİ. Yayılma Alanı : Ankara ili başta olmak üzere, İç Anadolu bölgesi ile Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinin bazı illeri

Akın Pala,

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

Simental sığır ırkının anavatanı İsviçre dir. Simental hem süt ve hemde etçi olmalarından dolayı kombine bir sığır ırkıdır. Dünyada bir çok ülkede

ÇİFTLİK HAYVANLARINDA LİF ÜRETİMİ. 5. Hafta. Prof. Dr. Gürsel DELLAL

Irkların Sınıflandırılması

ANKARA KECİSİNİN TANIMLAYICI ÖZELLİKLERİ. Prof. Dr. Okan ERTUĞRUL Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Genetik Anabilim Dalı

Keçi sütünün Beslenmede Yeri

TEMEL ZOOTEKNİ KISA ÖZET KOLAY AÖF

Sakız Koyunu. Prof.Dr.. Orhan KARACA. Adnan Menderes Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü, AYDIN

TARIMSAL YAPILAR. Prof. Dr. Metin OLGUN. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü

Kuzu üretim teknikleri:

Çiftlik Hayvanlarında Türlere Göre Üreme Özellikleri. Prof. Dr. Fatin CEDDEN

Damızlık İnek Seçimi. Zir. Müh. Zooteknist. Tarım Danışmanı Fatma EMİR

Çukurova Bölgesi Sığır Yetiştiriciliğinin Yapısı. Prof. Dr. Serap GÖNCÜ

Anadolu'ya özgü olan bu ırk, tüm dünyada da Ankara Keçisi (Angora goat) olarak tanınmaktadır.

KONYA-EREĞLİ TİCARET BORSASI TÜRKİYE DE VE İLÇEMİZDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ SORUNLARI

Hayvan Gen Kaynaklarını Koruma Nedenleri

BÜYÜKBAŞ-KÜÇÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞI VE SÜT ÜRETİMİ MEVCUT DURUMU TÜRKİYE İZMİR KARŞILAŞTIRMASI

ULUSAL SÜT KONSEYĠ ARAġTIRMA VE DANIġMA KURULU SÜT SEKTÖRÜ 2010 YILI GENEL DEĞERLENDĠRME RAPORU 2.ÜLKEMĠZ SÜT HAYVANCILIĞINDA MEVCUT DURUM

Çine Çaparı. Prof.Dr.. Orhan KARACA. Adnan Menderes Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü, AYDIN

Ruminant. Buzağıdan Süt Sığırına Bölüm ll: Sütten Kesimden Düveye Besleme ve Yönetim

Islah Stratejileri ve Türkiye Ulusal Sığır Islah Programı

DAMIZLIK SIĞIR YETİŞTİRİCİLİĞİNDE KADININ ROLÜ. Zerrin KUMLU. Salahattin KUMLU. DGRV Eğitim Ekibi Ankara, 2016

TÜRKİYE DE SIĞIR YETİŞTİRİCİLİĞİ

DAMIZLIK DİŞİ SIĞIRLARIN BÜYÜTÜLMESİ. Prof.Dr. Selahattin Kumlu. Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Antalya. Jump to first page

ET VERİMİ. Et verimi kavramı. Karkas kalitesi. Karkas bileşimini etkileyen faktörler. Karkas derecelendirme. Karkas parçalama tekniği.

Türkiye de Simental Genotipinin Yaygınlaştırılması. Araş. Gör. Ayşe Övgü ŞEN Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

KOYUN VE KEÇİLERİN BESLENMESİ

Besi Hayvanları Pazarlama Politikası ve Canlı Hayvan Borsaları Komitesi. Sonuç Raporu

Trakya Kalkınma Ajansı. Edirne İlinde Yem Bitkileri Ekilişi Kaba Yem Üretiminin İhtiyacı Karşılama Oranı

ÇİFTLİK HAYVANLARINDA LİF ÜRETİMİ. 2. Hafta. Prof. Dr. Gürsel DELLAL

önemli yer tutmaktadır. Çünkü Türkiye'nin coğrafi şartları, arazi durumu ve tarımsal ORTA ANADOLU'DA KOYUN YETİŞTİRiCİLİGİ VE EKONOMİK ÖNEMİ

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı

Koyun ve keçi sütü ve ürünlerinin üretiminde karşılaşılan temel sorunlar ile muhtemel çözüm önerileri

TÜRKİYE DE EN FAZLA GÖRÜLEN BESLENME HATALARI

KOYUNCULUK GAP TEYAP İHG

TÜRKİYE DE HAYVANCILIK

Sığır Yetiştiriciliğinde Sinekle Mücadele Problemi. Prof. Dr. Serap GÖNCÜ

KATALOG Küplüpınar Mah. İstanbul Caddesi No:15 Osmangazi/BURSA Tel Website.

ÇİFTLİK HAYVANLARINDA LİF ÜRETİMİ. 4. Hafta. Prof. Dr. Gürsel DELLAL

Süt Tipi Oğlakların Doğum, 30. Gün ve 60. Gün Canlı Ağırlıkları Üzerine Sistematik Çevre Etmenlerinin Etkileri

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

Sığır yetiştiriciliğinde Sıcaklık Stresi ve Alınabilecek Önlemler. Prof. Dr. Serap GÖNCÜ. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi

Prof. Dr. Zafer ULUTAŞ. Gaziosmanpaşa Üniversitesi

AYDIN İLİ DAMIZLIK SIĞIR YETİŞTİRİCİLERİ BİRLİĞİ OCAK 2016 KAYE EĞİTİM TOPLANTISI SEDA EMİNE PAYIK TEKNİK İŞLER ŞUBE MÜDÜRÜ

Dünyada ve Türkiye de Endüstriyel Süt İşleme

Abalım bir markasıdır

SÜT SEKTÖRÜNDE MEVCUT DURUM. Yusuf GÜÇER Ziraat Mühendisi İzmir İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü

AMASYA KÜÇÜKBAŞ HAYVAN YETİŞTİRİCİLİĞİ VE SORUNLARI

Yarı-entansif sığır yetiştiriciliği

ÖNSÖZ. Dr. Ahmet ALTIPARMAK Antalya Valisi BAKA Yönetim Kurulu Başkanı. Tuncay ENGİN BAKA Genel Sekreteri

TARIMSAL YAPILAR. Prof. Dr. Metin OLGUN. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü

KURU İNCİR. Hazırlayan Çağatay ÖZDEN T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

KOYUNLARIN BESLENMESİ

İÇİNDEKİLER KIRMIZI ET, SÜT VE YEM SEKTÖRÜ ANALİZİ Kırmızı Et Sektöründeki Gelişmeler Yem Sektörü Pazar Analizi... 21

Patatesin Dünyadaki Açlığın ve Yoksulluğun Azaltılmasındaki Yeri ve Önemi

LAKTASYON VE SÜT VERİMİ

BESLENME VE SAĞLIK AÇISINDAN KEÇİ SÜTÜNÜN NİTELİKLERİ

Türkiye'de keçi yetiştiriciliği

Türk Tarım - Gıda Bilim ve Teknoloji Dergisi

AR&GE BÜLTEN 2016 OCAK-ŞUBAT SEKTÖREL SÜT SEKTÖRÜNE BAKIŞ

Manda Ürünlerini Ekonomik Değeri Nasıl Artırılabilir Yrd. Doç. Dr. Zeki GÜRLER

ÖDEMİŞ İLÇESİNDE PATATES ÜRETİMİ, KOŞULLAR ve SORUNLAR

TARIMSAL YAPILAR. Prof. Dr. Metin OLGUN. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü

Tunceli İli Pertek İlçesinden Elde Edilen Akkaraman Koyunu ve Yerli Kıl Keçi Sütlerinde Temel Lezzet Parametreleri

YERLİ HAYVAN IRK VE HATLARININ TESCİLİ HAKKINDA TEBLİĞ (TEBLİĞ NO: 2004/39) DE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (TEBLİĞ NO: 2013/46) MADDE

TARIMSAL YAPILAR. Prof. Dr. Metin OLGUN. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi:

Batı Anadolu ve Trakya da Melezleme ile Elde Edilen Yeni Koyun Tipleri

SIĞIRLARDA KIZGINLIĞIN BELİRLENMESİ VE ÜREME KUSURLARI. Araş. Gör. Koray KIRIKÇI

TARIMSAL YAPILAR. Prof. Dr. Metin OLGUN. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü

Hayvan Islahı ve Yetiştirme 2. ders

SIĞIR YETİŞTİRİCİLİĞİ VE BESİCİLİĞİ

KĐLĐS, ORDUZ VE HO AMLI KEÇĐLERĐ DE BAZI MORFOLOJĐK ÖZELLĐKLER

Tarımsal Meteoroloji. Prof. Dr. F. Kemal SÖNMEZ 23 EKİM 2013

İLİMİZDE HAYVANCILIĞIN DURUMU

2013 YILI TARIMSAL DESTEKLEMELER

2014 YILI TARIMSAL DESTEKLEMELER

İnek Rasyonları Pratik Çözümler

Tekstil Liflerinin Sınıflandırılması

TÜRKİYE DE TARIM ve HAYVANCILIK: SORUNLAR VE ÖNERİLER DOÇ.DR.BERRİN FİLİZÖZ

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1247

1926

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2012 YILI TARIMSAL DESTEKLER

Doğum Sonrası (post-natal) Büyüme

Erzurum İli Büyükbaş Hayvan Islahı Projesi Çiftçi Eğitimi. Ocak Nisan 2009 Ziraat Fakültesi Konferans Salonu

Tablo 4- Türkiye`de Yıllara Göre Turunçgil Üretimi (Bin ton)

BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIK ARAŞTIRMALARI ÇALIŞMA GRUBU. Önder SÖZEN Koordinatör

HALK ELİNDE KÜÇÜKBAŞ HAYVAN ISLAHI ÜLKESEL PROJESİ. Dr. Bekir ANKARALI Daire Başkanı

Sığır İşletmelerini Planlama İlkeleri

SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ

Tavuk yetiştiriciliği

1. Keçi eti 2. Et Verimi ve Kalitesi için ıslah

Türkiye de ve Dünyada Makarnalık (Durum) Buğdayı Pazarı

Prof.Dr. Selahattin Kumlu

ARAŞTIRMA. Anahtar Kelimeler: Saanen, Kıl keçisi, Melezleme, Büyüme, Yaşama Gücü

İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflamasına Göre Düzey 2 (TRA1 ve TRA2) Bölgelerinde Büyükbaş Hayvan Varlığı ve Süt Üretiminin Karşılaştırılması


Tanımlar. Bölüm Çayırlar

Transkript:

KEÇİ YETİŞTİRME Dr. İrfan DAŞKIRAN Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Prof. Dr. Nazan KOLUMAN Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Doç.Dr.Aynur KONYALI O.M.Ü. Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Nisan-2012 ANKARA İzinsiz kopya edilemez ve kullanılamaz. Yazarları kaynak göstermek şartıyla, alıntı yapılabilir. 1. KEÇİ YETİŞTİRİCİLİĞİ

2. KEÇİ IRKLARI 2.1. İsviçre Keçi Irkları 2.1.1. Toggenburg Keçisi 2.1.2. İsviçre Alpin Keçisi 2.2. Fransız Keçi Irkları 2.2.1. Fransız Alpin Keçisi 2.2.2. Fransız Saanen Keçisi 2.2.3. Puatu Keçisi 2.3. Almanya Keçi Irkları 2.3.1. Alaca Alman Asil Keçisi 2.3.2. Beyaz Alman Asil Keçisi 2.4. Afrika Keçi Irkları 2.4.1. Boer Keçisi 2.4.2. Nübya Keçisi 2.5. Türkiye Keçi Irkları 2.5.1.Kıl Keçisi: 2.5.2. Ankara (Tiftik) Keçisi 2.5.3. Kilis Keçisi 2.5.4. Malta Keçisi 2.5.5. Honamlı Keçisi 2.5.6. Damaskus (Şam) Keçisi 2.5.7. Norduz Keçisi 2.5.8. Gökçeada Keçisi 2.5.9. Türk Saanen Keçisi 3. KEÇİLERDEN ELDE EDİLEN ÜRÜNLER 3.1. Keçi Sütünden Elde Edilen Ürünler 3.2. Keçi Etinden Elde Edilen Ürünler 3.3. Keçi Kılından Elde Edilen Ürünler 3.4. Kozmetik Ürünler veya Sabun İmalatı 3.5. Keçi Gübresi 4.KEÇİ YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ÜRETİM SİSTEMLERİ 4.1. Küçük Aile İşletmeleri 4.2. Yerleşik Köy Sürüler 4.3. Yayla Hayvancılığı 4.4. Göçer Hayvancılık 4.5. Yarı Entansif (Gelişmiş) veya Entansif (Yoğun) Keçicilik Sistemleri 5. KEÇİLERDE ÜREME, GEBELİK, OĞLAKLAMA 5.1. Eşeysel Olgunluk ve Damızlık Çağı 5.2. Kızgınlık, Çiftleşme ve Teke Katımı 5.2.1. Kızgınlık ve Çiftleşme 5.2.1.1. Keçilerde Üreme Özellikleri, Kur ve Çiftleşme Davranışları 5.2.1.2. Tekelerde Üreme Özellikleri, Kur ve Çiftleşme Davranışları 5.2.2. Teke Katımı 5.2.3. Yapay Tohumlama 5.2.4. Çiftleşme Dönemi için Pratik Öneriler 5.3. Gebelik 5.4. Oğlaklama 5.5. Oğlak Büyütme 5.5.1. Analı Büyütme 5.5.2. Kalıntı Sütle Büyütme 5.5.3. Yapay Büyütme 6. KEÇİLERDE YETİŞTİRME İŞLERİ 6.1. Kırkım 6.2. Tırnak Bakımı 6.3. Boynuz Köreltme 1

6.4. Meme Bakımı 6.5. Kastrasyon (Eneme) 6.6. Keçilerde Küpeleme 6.7. Keçilerde Tartım ve Ölçüm İşleri 6.8.Keçilerde Kayıt Tutma 7. KEÇİ BARINAKLARI VE BARINAK PLANLAMADA DİKKATE ALINMASI GEREKEN KRİTERLER 7.1. Güvenlik 7.2. Arazi yapısı ve vejetasyon 7.3. İşletmenin kurulacağı yerin diğer yerlere yakınlığı 7.4. Barınakların inşası 7.5. İklim ve Yön 7.6. Ağılların ölçütlendirilmesi 7.7. Ağıl ekipmanları 8. KEÇİLERİN BESLENMESİ 8.1. Çiftleştirme Döneminde Besleme 8.1.1. Keçilerin Beslenmesi 8.1.2. Tekelerin Beslenmesi 8.2. Gebeliğin Son Döneminde Besleme 8.3. Laktasyonda Keçilerin Beslenmesi 9. KEÇİ YETİŞTİRİCİLİĞİNDE DAMIZLIK SEÇİMİ VE AYIKLAMA 9.1. Damızlık Seçerken Dikkat Edilmesi Gerekli Olan Faktörler 9.2. Seleksiyon 9.3. Ayıklama 10. KEÇİLERDE KALITSAL KUSURLAR 10.1. Vücut Kusurları 10.2. Üreme Kusurları 11. KEÇİLERDE SAĞLIK KORUMA Kaynaklar 2

1- KEÇİ YETİŞTİRİCİLİĞİ Türkiye de keçicilik doğaya dayalı ve daha çok ilkel koşullarda yürütülen bir hayvansal üretim faaliyetidir. Ülkemizde keçi yetiştiriciliği, diğer tarımsal üretim faaliyetleri tarafından değerlendirilemeyen dağlık, ormanlık ve çalılık bölgelerde yoğun olarak yapılmaktadır. Coğrafi olarak baktığımızda, vejetasyon ve iklim özellikleri bakımından özellikle Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde keçiciliğin yoğunlaştığı görülebilmektedir. Bu sistemde, keçiciliği sığırcılığa göre avantajlı kılan önemli nedenler söz konusudur. Bunlar; keçilerin aldıkları yemi süte çevirimdeki randımanları ve alabilecekleri yem çeşidinin fazlalığı, az bir sermaye ile keçi çiftliklerinin tesis edilebilmesi, keçilerin döl verimlerinin yüksek olması, keçilerin hastalıklara ve zor koşullara daha dayanıklı olması (Güney, 1998), keçilerin vücut ve tırnak yapısının dağlık bölgelerde meralanması ve yaşamasına uygun olması ve keçinin selülozu yüksek bitkileri diğer türlere göre daha yüksek düzeyde değerlendirebilmesidir. Ancak en son istatistiklerde bildirilen veriler incelendiğinde Türkiye deki keçi sayısının 9 milyon baştan, 6 milyon başa düştüğü bildirilmiştir. Genel ve bölgesel olarak sayısal azalışın başlıca nedenleri; - Kırsal alanlardan şehir merkezlerine, terörden ya da sosyal nedenlerden dolayı göçlerin artması ve bunun sonucunda hayvancılıkla uğraşan kişi sayısının düşmesi, - Ormana verdiği zararlardan dolayı keçi sayısının azaltılmaya çalışılması, buna yönelik olarak keçiye alternatif diğer hayvansal üretim kollarının teşvik edilmesi, - Üreticinin bu yönde elde ettiği ürünlerden yeterli düzeyde gelir elde edememesi, pazar olanaklarından üreticilerin yeteri kadar yararlanamaması, - Yerli gen kaynaklarının yetiştirme sistemlerinden kaynaklanan düşük verimlerinin ekonomik düzeye yükseltilememesidir. Keçi sayısının bölgesel dağılımına bakıldığında Güneydoğu Anadolu bölgesinin 1.787 milyon başla 1.; Akdeniz bölgesinin 1.757 milyon başla 2. ve Ege bölgesinin 1.322 milyon başla 3. sırada yer aldığı görülmektedir (TUIK, 2007). Ülkemizin Güney ve Güneydoğu bölgelerinde süt verimini artırmak üzere yetiştirici yerli Kıl keçi ile Kilis keçisini melezlemiştir. Bu nedenle sürülerin bir çoğunda saf ırk özellikleri kaybolmuştur. Tüm Türkiye de yaşama alanı bulan kıl keçisinin işletme başına düşen sayısı da karlı bir yetiştiricilik için gerekli olan sayıdan oldukça uzaktır. Bölgesel olarak farklılık göstermekle birlikte Akdeniz Bölgesinde ortalama 200 baş, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ise 20 başın biraz üzerindedir. (Kaymakçı, 2006). Ege Bölgesinde küçük aile işletmelerinde yüksek verimli ırkların melezlerinin ağırlıklı olarak yetiştirildiği işletmelerde ortalama sayı 20 baş civarındadır. Son yıllarda hayvancılık sektöründe bazı çalışmalar başlatılmış ve 9. Beş Yıllık Kalkınma Planında da keçicilik ile ilgili amaç, ilkeler ve politikalara yer verilmiş ve "sanayinin kaliteli 3

hammadde ihtiyacını karşılamak için sığırın yanında et ve süt verimini artırabilmek için et ve süt verim yönlü koyun ve keçi ıslah ve üretim çalışmalarına önem verilecektir" şeklinde çok küçük bir cümle ile konuya değinilmiştir. Burada vurgulanması gerekli olan en önemli husus özellikle dağlık kesimlerde keçicilikten başka geçim kaynağı olmayan halkın gelir düzeyini artırmak için en kolay stratejinin yine modern keçi yetiştiriciliğine dayalı olmasının zorunluluğudur. Modern süt keçiciliğini geliştirmede öncelikle çevre koşullarının iyileştirilmesi (bakım-besleme koşularının iyileştirilmesi), ürünlerin pazarlama olanaklarının artırılması, kredi ve teşvik imkânlarının artırılması ve genetik ıslah stratejisinin belirlenmesi gibi başlıklar öncelikle üzerinde önemle durulması konulardır. 2- KEÇİ IRKLARI Diğer çiftlik hayvanlarında olduğu gibi keçilerde de önceleri dış yapılarına göre (morfolojik) sınıflandırılmış zaman içerisinde verim özelliklerine göre sınıflandırılmalarının daha uygun olacağı görüşü ağırlık kazanmıştır. Verim özellikleri dikkate alındığında, Dünya da tanınmış bazı keçi ırklarının süt, et ve kıl (lif) verimlerine göre sınıflamak mümkündür. Ancak unutulmaması gerekli nokta, coğrafik bölgelerdeki farklılık ve ihtiyaçlara göre halen yeni ırkların geliştirilmesine devam edilmekte olduğudur. Türkiye içinde benzer durum söz konusu olup geliştirilecek yeni ırkların bölgenin coğrafi durumu ile işletmelerin ekonomik verim seviyelerinin dikkate alınması keçiciliğin daha etkin şekilde devamlılığını sağlayacaktır. Tanınmış bazı keçi ırkları ve verim özellikleri aşağıdaki gibidir. 2.1. İsviçre Keçi Irkları İsviçre, Dünya keçiciliği için en fazla ıslah edici damızlık temin eden ülkelerin en başta gelenidir. İsviçre keçi ırklarının sütçülük yönünden yüksek verime sahip olmaları, erken gelişmeleri ve yüksek döl verimleri birçok ülkenin bu keçilerin tekeleri ile kendi keçilerini ıslah etmelerine ve kendi ırklarını geliştirmelerine neden olmuştur. En fazla tanınan ve ıslah edici ırk olarak kullanılan keçi ırkları arasında; Saanen, Toggenburg, Alpin, Appenzel, Grison, Werzasca ve Wallis keçilerini saymak mümkündür. 2.1.1. Saanen Keçisi: İsviçre nin dünyada en tanınmış süt keçisi ırkıdır. Vücutları düz beyaz renkte, kısa ve sert kıllarla kaplı olup tekeler 75 kg, keçiler ise 50 kg canlı ağırlığa sahiptirler. Saanen keçilerinin laktasyon süt verimleri 750-800 kg, laktasyon süreleri ise 280 gün civarındadır. Yemden yararlanmaları yüksek, ikizlik ve üçüzlük yaygın, gelişme yetenekleri ile yemden yararlanmaları ala sütçü keçilere göre oldukça gelişmiştir. 4

Saanen Keçisi 2.1.2. Toggenburg Keçisi: Vücut rengi açık kahverenginden griye kadar değişen bu ırkın boynuzlu ve boynuzsuz tipleri bulunmaktadır. Canlı ağırlıklar tekelerde 65 75 kg, keçilerde 45 50 kg dır. Sütçü bir ırk olan Toggenburg keçilerinde süt verimi 700 800 kg, laktasyon süresi ise 280 gündür. Toggenburg Keçisi 2.1.3. İsviçre Alpin Keçisi: Vücutta hâkim renk kahverengi olmakla birlikte koyu ve siyah renkli olanlara da rastlamak mümkündür. İsviçre Alpin keçilerinin tekeleri 65 kg, keçileri ise 45 kg canlı ağırlığa sahiptirler. Laktasyon (sağım) süreleri 270 gün civarında olup bu süre boyunca 550-680 kg ortalama süt verimlerine sahiptirler. 5

2.2. Fransız Keçi Irkları Avrupa da keçi yetiştiriciliği ve keçi ürünleri ihracatında söz sahibi olan Fransa nın başlıca keçi ırkları arasında Fransız Alpini, Fransız Saaneni, ve Puatu keçisini saymak mümkündür. Fransa halen Avrupa ülkeleri içerisinde 1,2 milyon baş keçi varlığı ile en önemli keçi yetiştiricisi ve keçi ürünleri üreticisi ülkelerden birisidir. Bu başarı tamamen kendi koşullarına uygun ırklarla yapılan melezleme ve uzun yıllar belirli program dâhilinde yürüttükleri ıslah çalışmalarının bir sonucudur. 2.2.1. Fransız Alpin Keçisi: Vücudu kısa kıllarla kaplı olan Fransız Alpin keçisinin düz beyaz dışında alacalı ve benekli varyetelerine de rastlamak mümkündür. Sütçü tip özelliklerini taşırlar. Erkekleri 80 100 kg, dişileri ise 60 90 kg canlı ağırlığa sahiptirler. Laktasyon süreleri 300 gün, laktasyon süt verimleri 600 900 kg seviyesindedir. Alpin Keçisi 2.2.2. Fransız Saanen Keçisi: İsviçre Saanen keçisinden köken alan Fransız Saanen keçisi, yüksek süt verimi ile tanınır. Tipik sütçü tip özelliği taşıyan ırk, sağlam ve derin bir vücut yapısına sahiptir. İri ve dolgun bir meme yapısı ile yüksek süt verimini karakterize eder ve vücut rengi düz beyaz renk dışında tüm renklerde, alacalı veya benekli olabilirler. Canlı ağırlıkları tekelerde 80 100 kg keçilerde 60 90 kg dır. Süt verimleri 600 900 kg arasında değişmekte olup laktasyon süreleri 300 gün kadardır. Dağlık bölgelerdeki uyum yetenekleri alçak bölgelerde de oldukça yüksektir (Kaymakçı, 2006). Fransız Saanen 6

2.2.3. Puatu Keçisi: Süt verimlerinin ve sütteki protein oranının (%3) yüksek olması ile tanınan bu keçi ırkı uyum yeteneğinin çok iyi olmaması nedeniyle Fransa dışında yayılma alanı bulamamıştır. Ancak Fransa da özellikle peynir sanayinde sütteki protein oranının yüksek olması nedeniyle tercihen yetiştiriciliği yapılmaktadır. Ayrıca genç yaşta kesilen Oğlakların et kalitelerinin yüksek olması da pazarda yüksek fiyatla alıcı bulmasına sebep olmaktadır. Laktasyon süt verimleri 600 900 kg civarındadır. Puatu keçilerinde vücut koyu kahverenginden siyaha kadar değişen tonlarda olabilmekte yüzün yan taraflarında ağızda birleşen bir çift akıtma bulunmaktadır. Genellikle boynuzsuz bir yapı gösterirler. Tekelerin boyun ve omuz kısmındaki kılları uzun olup yele görünümündedir. Tekelerin vücut renkleri de keçilere göre daha koyudur. Puatu Keçisi 2.3. Almanya Keçi Irkları Keçileridir. Almanya nın en tanınan keçi ırkları Alaca Alman Asil Keçisi ve Beyaz Alman Asil 2.3.1. Alaca Alman Asil Keçisi: Üç farklı tipi vardır. Bunlar; Toggenburg keçilerine benzeyen (Alman Toggenburg), koyu renkli olan Franken keçisi ve yabancıl formlardaki keçilerdir. Canlı ağırlıklar tekelerde 60-80 kg, keçilerde ise 50-65 kg dır. Laktasyon süt verimleri oldukça yüksek olup 900-1200 kg arasında değişmektedir. Döl verimleri yüksek olan ırkın keçi başına oğlak verimi 2,1 oğlaktır (Kaymakçı, 2006). Türkiye ye de getirilen ırk çeşitli melezleme çalışmalarına tabi tutulmuş ve Ege Üniversitesi ile Çukurova Üniversitesi tarafından farklı ırklar geliştirilmiştir. 2.3.2. Beyaz Alman Asil Keçisi: Vücutları beyaz renkte olup Saanen keçilerine benzerler. Tekelerin canlı ağırlığı 70-80 kg keçilerin ise 60-70 kg dır. Laktasyon süt verimleri 950 kg civarında olup, doğuran keçi başına 2.1 oğlak verimine sahiptir (Kaymakçı, 2006). 7

2.4. Afrika Keçi Irkları keçisidir. Afrika keçi ırkları içerisinde etçilik yönünden en gelişmiş ve en tanınan keçi ırkı Boer 2.4.1. Boer Keçisi: Etçi yönde ıslah edilmiş bu ırkın keçilerinde vücut beyaz, boyun ve baş bölgeleri kızıl kahve renktedir. Canlı ağırlık tekelerde 80 90 kg, keçilerde 50 70 kg civarındadır. Kısırlaştırılmış (enenmiş) erkekler ek yemleme yapılmadan 60 kg canlı ağırlığa ulaşabilmekte kesim randımanları ise %50 seviyelerinde bulunmaktadır. Süt verimleri etçi ırk olmalarına karşın orta seviyede olup döl verimleri yüksek, analık kabiliyetleri gelişmiştir. Boer Keçisi 2.4.2. Nübya Keçisi: Kısa, parlak, ince bir kıl örtüsüne sahiptir. Farklı renk kombinasyonu bulunmaktadır. Koç burunlu olarak tabir edilmekte, sarkık kulaklıdır. Boynuz veya boynuzuz olabilen ırk, uzun bacaklı, iri bir ırktır. Kombine verim amaçlı yetiştiriciliği yapılmaktadır. Erken gelişen ve oğlaklama oranı yüksektir. Laktasyon süt verimi 700 l ye kadar çıkmaktadır (Späth ve Thume, 1997). Keçiler ortalama 70 kg, tekeler ise 90 kg canlı ağırlığa sahiptir. Keçilerin Jersey i olarak tanımlanmaktadır. Süt yağı içeriği yüksektir (Özder, 2006). 2.5. Türkiye Keçi Irkları Türkiye nin hakim keçi ırkı olup bu ırkı takiben tiftik keçisi (Ankara Keçisi) ve Kilis keçileri ile çeşitli melez keçiler oluşturmaktadır. Ülkemizde yaygın olarak yetiştiriciliği yapılan diğer ırklar ise Malta, Honamlı, Damaskus (Şami), Norduz ve Türk Saaneni genotipidir. 2.5.1.Kıl Keçisi: Kıl keçilerinin hakim vücut rengi siyahtır. Gri, alaca ve kahverengi tonlu keçilere de rastlamak mümkündür. Kıl keçi tekelerin canlı ağırlığı 60 90 kg, keçilerinki ise 45 65 kg arasında değişir. Kıl keçileri geniş bir yayılma alanı bulmalarına karşın süt verimleri 70 80 kg, karkas randımanları ise 8

düşüktür. Zayıf meraları ve elverişsiz vejetasyonu değerlendiren yaprak ve dalları tercih eden bir keçi ırkıdır. Kıl Keçisi (Sözen, 2006) 2.5.2. Ankara (Tiftik) Keçisi: Türkiye nin en önemli gen kaynaklarından birisidir. Uzun yıllar ülkeye döviz kazandıran bu keçi ırkımız, halen 200 bin civarındaki sayısı ile yok olma tehdidi ile karşı karşıyadır. Asıl verimi tiftiktir. Küçük cüsseli, narin yapılı bir vucuda sahip olup vücutta hakim renk beyazdır. Vücut örtüsü parlak ve lüleli tiftik lifleri ile kaplıdır. Süt verimi ancak yavrusunu besleyecek seviyede olup oğlağın emdiği hariç 20 25 kg seviyesindedir. Canlı ağırlık tekelerde 40 55, keçilerde 30-40 kg civarındadır. Tiftik verimi 1,5 2,0 kg dır. Ankara (Tiftik) Keçisi (Sözen, 2006) 2.5.3. Kilis Keçisi: Kilis keçilerinde de kıl keçilerinde olduğu gibi vücut rengi genellikle siyahtır. Alaca, grikahve renkli hayvanlara da rastlamak mümkündür. Kulaklar uzun ve sarkık olup gelişmiş bir meme yapısına sahiptirler. Tekelerin canlı ağırlığı 50 60 kg, keçilerin canlı ağırlığı ise 35 45 kg dır. Laktasyon süreleri 210-260 gün arasında değişmekte olup süt verimleri 200-300 kg civarındadır. 9

Uygun bakım ve besleme koşullarında 400 500 kg laktasyon süt verimine ulaşan hayvanlar bulunmaktadır. Kilis Keçisi (Sözen, 2007) 2.5.4. Malta (Maltız) Keçisi: Batı Ege ve Marmara bölgesinde yetiştiriciliği yapılmakta olan bu ırk genellikle kahverengi alaca, siyah, kahverengi ve siyah alacadır. Boyunda küpeler vardır. Boynuzlu olduğu gibi her iki cinsiyette de boynuzlu ve boynuzsuzlara rastlanmaktla beraber boynuzsuzluğun yaygın olduğu gözlenmektedir. Memeler gelişmiştir, sarkık yapıdadır. Vücut önden arkaya genişler, kulaklar sarkık ve uzundur, kulakların uç kısımları kıvrıktır. Canlı ağırlık keçilerde 40-50 kg, tekelerde 50-60 kg arasındadır. Oğlak verimi 1,9-2,4 arasında değişmektedir. Laktasyon süt verimi ortalama 275-330 l olarak ifade edilmektedir (Tölü ve ark., 2007; 2010a,b; Savaş ve ark., 2009; Atay ve ark., 2011). (Özden, 2009) 10

2.5.5. Honamlı Keçisi: Antalya, Burdur, Isparta ve Konya yörelerinde yaygın olarak yetiştirilmekte olan, daha çok göçebe yetiştiricilik sistemine uygun bir ırktır. Vücut genellikle siyah renklidir. Alın ve ayaklarda beyaz veya kahverengi nişanlar bulunur. Erkeklerde boyuzlar kendi ekseninde kıvrılmış, dişiler genellikle boynuzsuzdur. Kulaklar küçük ve kalındır. İri yapılı, ince-uzun vücutludur. İki boynuz arası mesafenin 2 cm olması saflık derecesini göstermektedir. En karakteristik özelliği kavisli burnudur. Oğlaklama oranı %91,8 dir. Oğlaklama oranı 1,26 dan 1,9 a kadar değişen oranlarda ifade edilmektedir. Oğlakların sütten kesimde yaşama oranı %93 olarak ifade edilmektedir. Oğlakların doğum ağırlığı 3,86-4,7 kg arasında ifade edilmektedir. Ergin ağırlığı dişilerde 70-75 kg erkeklerde 80-85 kg arasında değişmektedir. Laktasyon süt verimi 135-216 kg arasında değişmektedir (Atay ve ark., 2011; Gök ve ark., 2011; Anonim, 2012a). (Sözen, 2005) 2.5.6. Damaskus Keçisi: Türkiye nin Akdeniz Bölgesinde, özellikle Hatay da ve Suriye sınırında yetiştiriciliği yapılmaktadır. Keçi ve tekeler genellikle boynuzsuz olup küpelidir. Uzun ve aşağıya doğru sarkık kulaklar karakteristik özelliğidir. Burnunun üstünde bir kavis gözlenmektedir. İri bir ırk olup sütçülük özelliği gelişmiştir. Laktasyon süresi ortalama 244 gün olup 330-350 l laktasyon süt verimine sahiptir. Oğlak verimi 1,5-1,8 arasında değişmektedir. Sakin mizaçlı bir ırktır Akay ve ark., 2011). 11

(Sözen, 2006) 2.5.7. Norduz Keçisi: Van ili Gürpınar İlçesi ne bağlı Norduz yöresinde yetiştirilmektedir. Orta irilikte vücuda sahiptir Baş orta büyüklükte, düzgündür. Sarkık kulaklıdır. Siyah renk hakim olmakla beraber geniş bir renk yelpazesine sahiptir. Erkekler uzun, sağlam, yukarıya doğru ve her iki taraftan arkaya eğimli bir boynuz yapısına sahiptir. Dişiler genelde boynuzsuz olup boynuzlulara da rastlanmaktadır. Laktasyon süt verimi 66-222 l arasında değişmekte ortalama 95 l olarak ifade edilmektedir. Oğlak verimi 1,1 olup oğlak doğum ağırlığı 2,7-3 kg arasında değişmektedir. Çepiçler 18 aylık yaşta eşeysel olgunluğa ulaşmaktadır. Canlı ağırlıkları 48-58 kg arasında değişmektedir (Anonim, 2012a). Norduz Keçisi Tekesi Norduz Dişi Keçisi (Daşkıran, 2002) 2.5.8. Gökçeada Keçisi: Gökçeada keçisi Gökçeada da yarıentansif koşullarda yetiştiriciliği yapılmakta olan bir ırktır. Küçük yapılı bir ırk olup, sürüler yılda bir defa tanımlama ve ayıklama işlemi için toplanmaktadır. Genellikle siyah renkli ve başta açık renkli akıtmalar bulunmaktadır. Karakteristik özelliğinin bu akıtmalar olduğu söylenebilir. Vücut uzun kıllarla kaplıdır. Kısa olan kulaklar çoğunlukla diktir.her iki cinsiyette de boynuza rastlanmakla beraber 12

boynuzsuzları da görülebilir. Elde yetiştirmeye alıştırıldığında süt veriminin iyi olduğu belirtilmektedir. Laktasyon süt verimi 225-250 l olup laktasyon süresi 250-260 gündür. Oğlaklarda doğum ağırlığı 2-2,5 kg arasında olup 8-9 kg arasında süten kesilmektedir, keçilerde 35-40 kg, tekelerde 40-50 kg arasında değer almaktadır. Oğlak verimi 1,2-1,7 dir (Savaş ve ark., 2009; Tölü ve ark., 2007; 2010a,b; Atay ve ark., 2011; Tölü ve Savaş 2011). (Konyalı, 2008) 2.5.9. Türk Saanen Keçisi: Saanen keçisinin yerli ırklarımızla melezlenmesi sonucunda oluşturulmuş bir genotiptir. Ülkemizde Marmara ve Ege Bölgesinde yaygın olarak yetiştirilmektedir. Sütçülük özelliği gelişmiş olup döl verimi de yüksektir. Kremden süt beyaza kadar değişen renk dağılımı gözlenmektedir. Kısa, dikkat kulaklı özelliği karakteristik özelliği sayılabilir. Memelerinin koltuk meme olarak tanımlanan sarkık olmayan yapıdadır. Bu yapı nedeniyle merada meme yaralanmaları ile daha az karşılaşılmaktadır. İyi bir sürü hayvanıdır. Keçilerde canlı ağırlık 50-60 kg, tekelede 60-80 kg arasında değişmektedir. Çepiçler yetiştiricinin haramına olarak tanımladığı doğdukları yıl çiftleştirilerek 1 yaşında oğlaklayabilmektedirler (Tölü ve Konyalı, 2006). Ortalama oğlak verimi 1,8 dir. Oğlaklarda ortalama doğum ağırlığı 3,4-4 kg arasında değişmektedir. Laktasyon süreleri ortalama 270 gün olup laktasyon süt verimi 500-650 l arasındadır (Konyalı ve ark., 2007; Savaş ve ark., 2009; Tölü ve ark., 2010a,b; Atay ve ark., 2011; Anonim, 2012b). Güney ve ark. (2005) yerli ırklarla melezlenen ve uzun yıllardır ülkemizde yetiştiriciliği yapılmakta olan Saanen melezlerinin Türk Saaneni olarak adlandırılmasının önermektedir. Türk Saanen genotipi, farklı yörelerde yetiştirilmekle beraber Çanakkale de 1978 li yıllardan bu yana yetiştirilmektedir. Önceleri çevirme melezlemeleri amacıyla Maltız ve Kıl Keçilerinin Saf Saanen tekelerine verilmesi sonucunda oluşturulmuş, ancak 1980 yılında Dünya Kiliseler Birliği tarafından hibe edilen saf Saanen sürüsü ile 13

melezleme sonucu oluşturulan sürü birleştirilmiş ve o yıllardan bu yana kapalı olarak bakılmıştır. Kan tazeleme amacıyla 2006-2007 yılları arasında yapılan dondurulmuş sperma ile yapay tohumlama uygulaması ile Türk Saanen genotipinin ıslahı amaçlı bir proje gerçekleştirilmiştir. Projede uygulama Kanada dan getirilen spermalar kullanılmıştır. (Konyalı, 2008) 3- KEÇİLERDEN ELDE EDİLEN ÜRÜNLER Keçiciliğin yoğun sistemde yürütüldüğü ülkelerde keçilerden elde edilen ürünler çok çeşitlidir. Bu ürünler; ham keçi sütü, peynir, tereyağı, dondurma, yoğurt, peynir altı suyu, oğlak eti (1 aydan küçük süt oğlağı eti: chevon yada cabrito olarak satışı yapılmaktadır), sosis, salam, tiftik (angora yada moher), kaşmir, kaşgora (Kaşmir x angora melezi yün), sabun yada kozmetik malzemelerdir. Bu ürünlerin büyük bölümü lüks tüketim malzemesi olarak pazarda yüksek fiyata satılabilmektedir. 3.1.Keçi Sütünden Elde Edilen Ürünler Bu bölümde öncelikle Neden Keçi Sütü sorusunun cevabı irdelenecektir. Keçiler vücut ağırlıklarına göre daha büyük ve daha aktif tiroid bezine sahip oldukları için, yemle aldıkları karoteni daha etkin olarak Vitamin A ya çevirerek süte geçirmektedir. Bu nedenle diğer hayvan türleriyle kıyaslandığı zaman keçi sütünün rengi daha beyaz görünümdedir. Keçi sütünün yağ ve proteinleri inek sütüne göre daha küçük ve yumuşak yapıda olduğu için daha kolay sindirilmektedir. Bu nedenle birçok Avrupa ülkesinde özellikle bebeklerin ve hastaların beslenmesinde yaygın olarak keçi sütü kullanılmaktadır. Ayrıca B vitaminleri ve fosfor bakımından oldukça zengin olan keçi sütü, özellikle sindirim sistemi hastalıklarına ve süte alerjisi olan kişiler tarafından yoğun olarak tüketilmektedir. Keçi sütünde üretilmiş bazı peynir çeşitleri Avrupa ve Amerika da özel dükkanlarda (Health shop) satılmaktadır (Konar, 1985).Belli oranda sulandırılmış keçi sütü anne sütüne oldukça benzerlik göstermektedir (Çizelge 1). 14

Çizelge 1. Keçi-İnek ve Anne sütünün karşılaştırılması (Konar, 1985) Besin Öğeleri Keçi İnek Anne Protein (%) 3,1 3,3 1,1 Yağ (%) 3,8 3,7 3,6 Kuru Madde(%) 12,5 12,7 11,6 Süt Şekeri (%) 4,7 4,8 6,9 Kalori/100 ml 70 69 68 Vitamin A (i.u./g yağ) 39 21 32 Vitamin B ( g/100 ml) 68 45 17 Riboflavin ( g/100 ml) 210 159 26 Vitamin C (mg askorbik asit/100 ml) 2 2 3 Vitamin D (i.u./g Yağ) 0,7 0,7 0,3 Kalsiyum (mg/l) 1304 1010 280 Demir (mg/l) 0,5 0,06 0,3 Fosfor (mg/l) 1080 0,23 140 Kolesterol (mg/100 ml) 12 15 20 Keçi sütünün kuru madde oranı ineklerine çok benzerdir. Hatta bazı ırklarda laktasyonun son dönemlerinde %15-18 düzeyine kadar artış göstermektedir. Bu nedenle 1 kg. peynir yaparken gereksinim duyulan süt miktarı sığırınkine yakın hatta bazen daha az miktarda olabilmektedir. Keçi sütünden imal edilmiş peynirler yüksek düzeyde pazarı olan bir ürün çeşididir. Gelişmiş olan birçok Avrupa ülkesinde keçi sütünden imal edilmiş peynirler pahalı peynirler arasında yer almaktadır. Bu ülkeler içinde Fransa, keçi peyniri üretimi bakımından lider ülke konumundadır ve tüm dünya ülkelerine, ürettiği chevres denilen peynirleri ihraç etmektedir. Özellikle Fransa nın Berri bölgesinde imal edilen Corritin de Chavignal adı verilen peynir çeşidi dünyanın en pahalı peyniridir. Fransız keçi peynirleri Türkiye deki büyük süper marketlerde de 35-40 USD/kg. olarak satılmaktadır. Keçi peynirleri; taze yada olgunlaştırılmış olarak pazarlanmakta ve yumuşak, yarıyumuşak, sert yada çok sert olarak sınıflandırılmaktadır. Türkiye de de Davar peynirleri özellikle Akdeniz bölgesinde yoğun olarak üretilmekte ve oldukça düşük fiyatlarda pazarlanmaktadır. Daha çok tulum peyniri olarak imal edilen bu peynirler ilkel koşullarda işlenmektedir. 15

Değişik Çeşit Keçi Peynirleri Keçi sütünden imal edilen yoğurtta 4 farklı şekilde pazarlanmaktadır. Bunlar; süzme yoğurt, normal yoğurt, katı yoğurt tur. Bazı ülkelerde keçi yoğurdu meyve ile karıştırılıp farklı teknolojiler kullanılarak frozen yogurt adı altında dondurma benzeri olarak satılmaktadır. Özellikle katı yoğurt uzun süre dayanması nedeni ile çok fazla tercih edilen bir yoğurt çeşididir. Ülkemizde de özellikle Hatay da üretilen yöresel tuzlu yoğurt un ham maddesi de keçi sütüdür. Dondurma imalatında keçi sütünün ülkemiz için özel bir önemi vardır. Çünkü ünü ülke sınırlarını aşmış Maraş dondurmasının hammaddesi de yine keçi sütüdür. Keçi sütü gerek kolay donması ve kuru madde içeriğinin yüksek olması gerek aroması yönünden Maraş Dondurmasının vazgeçilemez hammaddesidir. Ancak keçi sütünün ancak belirli mevsimlerde üretilmesi sonucunda dondurma imalatçılarının diğer sütlere yönelmesine neden olmaktadır. 3.2.Keçi Etinden Elde Edilen Ürünler Keçi eti koyun ve sığır etine benzer protein oranına sahiptir ancak yağ içeriği %50-65 düzeyinde daha düşüktür. Buna ek olarak 1 g. keçi ve tavuk etinin kalorisi de sırası ile 120 ve 122 olarak bildirilmiştir (Anonim, 2003a). Keçi eti özellikle genç oğlak eti birçok Akdeniz ülkesinde (Örn. İtalya, Yunanistan, Portekiz, Fas) özellikle aranan besin maddesidir (Boyazoglu ve Morand-Fehr, 2001). Çizelge 2. Az pişmiş bazı etlerin besin öğeleri (Anonim, 2003b) Tür Kalori Yağ (%) Doymuş yağ (%) Protein (%) Demir Oğlak 122 2,58 0,79 23 3,2 Dana 245 16 6,8 23 2,9 Domuz 310 24 8,7 21 2,7 Kuzu 235 16 7,3 22 1,4 Tavuk 120 3,5 1,1 21 1,5 Ülkemizde keçi eti, genellikle fakir halk tarafından yoğunlukla tüketilen ve daha çok alışkanlıkla ilgisi olan bir besin maddesidir. Ancak yine Avrupa ülkelerinde ve Amerika da keçi eti ve keçi eti kullanılarak imal edilen bazı ürünler yine oldukça yüksek fiyatta satılabilen lüks tüketim maddeleri arasındadır. Paketlenmiş ve işlenmiş olarak satılan farklı ürünler internet üzerinden de pazarlanabilmektedir. Ayrıca yine birçok Avrupa ülkelerinde ki Fransa ve İspanya bunların başında gelmektedir, Cabritos adı verilen 1 aylık yaştaki süt oğlakları pazarda dana ve kuzu etinden 2-3 katı yüksek fiyata satılmaktadır. Karkas ağırlığı 10-12 kg. olan oğlaklardan elde edilen bu etin yağ içeriği de oldukça düşüktür (Boyazoglu ve Morand-Fehr, 2001). 3.3.Keçi Kılından Elde Edilen Ürünler Endüstride ve tekstilde doğal hayvansal liflerin çok önemli bir yeri vardır. Keçi kılından elde edilen ürünler tiftik (angora yada moher de denilir), kaşmir (pashmina), kaşgora ve kaba üst kıllardır. 16

Kaba üst kıllar daha çok koruma amaçlı, alt kıllar ise (kaşmir üretilen) ısı yalıtımı için kullanılırlar. Alt kıllar fiziki çevre koşullarından çok fazla etkilenmezler. Anavatanı Anadolu olan Ankara keçisi geçmiş dönemlerde İngiltere, A.B.D. ve Güney Afrika ya ihraç edilmiş ve yanlış uygulamalar sonucunda bu yerli gen kaynağı korunamayarak tiftik kalitesi ve kantitesi azalarak günümüzde neredeyse tamamen yok olma noktasına gelmiştir. Moher yani tiftik Ankara keçisinden elde edilen yumuşak, parlak, beyaz ve kemp kıl içermeyen bir hayvansal liftir. Genç hayvanlar en yüksek kaliteli moheri üretirler. Bu tip yünler tekstil firmaları tarafından tercih edilen ve pazarda da yüksek fiyata satılan ürünler arasında yer almaktadır. Ancak gerek Ankara keçisinin oldukça duyarlı oluşu ve yetiştiriciliğinin çok emek ve dikkat istemesi gerek kırkımdan sonra elde edilen yünün doğru bir şekilde depolanmaması bu konuda karşılaşılan bir handikaptır. Kaliteli moher üretimi için kırkım yapağı dökümünden önce belirli dönemlerde yapılmalıdır. Özellikle gebelik döneminde keçilerin bakım ve besleme koşulları iyileştirilmelidir. Manejmanın elde edilen ürünün kalitesi ve dolayısı ile fiyatı üzerine önemli etkisi vardır. Tiftik bere ve atkı Tiftik atkı Kaşmir yünü hayvansal liflerin en değerlisidir. Ankara keçisi dışında kalan tüm keçi ırklarından kaşmir elde edilir. Bu tip kıllar hakiki kıl dediğimiz ve kaba üst kılların altında kalan, ince, parlak ve oldukça yumuşak olan kıllardır. Kaşmir, kırkım yapılmadan önce özel taraklarla taranarak toplanabilmektedir. Bu işlemi her dönem sık aralıklarla tekrarlamak gerekir. Ancak en ideal zaman ilkbahar aylarındaki döküm zamanıdır. En kaliteli lif Asya nın yüksek kesimlerinde yetiştirilen Kaşmir keçilerine aittir. Kaşmir yünü daha çok dokuma sanayinde saf olarak kullanılmakta ve yüksek fiyatlarla pazarlanabilen şal, kazak, kumaş gibi tekstil ürünlerine dönüştürülmektedir. Ülkemizde kaba üst kıllarda daha çok Güney ve Doğu Anadolu bölgesinde dokunan ve en tanınmışı Siirt battaniyesi olan bir çeşit dokumanın ham maddesidir. Daha çok dağlık bölgelerde yaşayan halkın çadır, kilim, halı ve bazı giyim eşyaları yapımında kullanılmaktadır. 17

Tiftikten dokunan farklı desenli Siirt battaniyeleri Tiftik dokuması Şırnak kilimi 3.4. Kozmetik Ürünler veya Sabun İmalatı Eski dönemlerde de Roma İmparatorları ve Mısır kraliçelerinin de keçi sütü ile banyo yaparak ciltlerini nemlendirdikleri ve genç kalabildikleri söylenir. Günümüzde ise keçi sütü yine kozmetik sanayinde yoğun olarak kullanılan değerli bir hammaddedir. Keçi sütünden elde edilen organik sabunlar Keçi sütü kullanılarak imal edilen sabunlar doğal temizleyici ve nemlendirici özellikleriyle A.B.D. ve birçok Avrupa ülkesinde yaygın olarak pazarlanmaktadır. Keçi sütü kullanılarak imal edilmiş sabunlar özellikle hassas ciltler için önerilmektedir. Bu tür sabunlarda yine özel mağazalarda satılmaktadır (health shop). Bu mağazalarda her kalıp sabun, özelliklerine bağlı olarak 3.50-5.60 USD arasında pazarlanabilmektedir (Anonim, 2003c). Ayrıca farklı içerikli bitkisel özlerle karıştırılarak el ve vücut losyonları, yüz nemlendirici ve temizleyici losyonlar ve kremlerin elde edilmesinde de kullanılmaktadır (Anonim, 2003d; Anonim, 2003e; Anonim, 2003f). 3.5. Keçi Gübresi 18

Keçi gübresi de özellikle Akdeniz bölgesinde narenciye alanlarında aranan ve tercih edilen bir gübre çeşididir. Keçi gübresinin diğer hayvan gübrelerine göre su içeriğinin düşük olması daha kolay yanmasına neden olur. Aynı zamanda taşınması ve saklanması da kolaydır. 4- KEÇİ YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ÜRETİM SİSTEMLERİ Keçi yetiştiriciliğinde de işletme tipi, iklim, toprak ve mer a koşulları, bitkisel ve diğer hayvansal üretim çeşit ve biçimleri ile sosyal ve ekonomik faktörlerce belirlenmektedir. Bu faktörlerin etkisi ile küçük işletmelerin ihtiyacını karşılamak amacı ile yetiştirilen birkaç başlık keçicilik işletmelerine karşılık, bazı ülke ve bölgelerde çok geniş mer alarda binlerce hayvandan oluşan büyük sürüler de vardır. Kıl keçisi yetiştiriciliğinin ülkemizdeki mevcut durumuna kısaca göz atmak gerekirse; Teke tüm yıl boyunca sürü içerisinde bulundurulmaktadır. Sürü içinde kontrollü bir çiftleştirme veya kayıt sistemi yoktur, Besleme büyük oranda orman içi ya da kenarı meralarda gerçekleşmektedir. Sadece kış aylarında işletme ekonomisine göre elden yemleme yapılmaktadır, Oğlaklarda büyütme dönemi işletme yapısına bağlı olarak 3-5 ay devam etmektedir, bazen kasaplık oğlak üretimi amacıyla oğlak besisi uygulaması yapılmaktadır, Dişi çebiçler 1.5 yaşından önce çiftleştirilmezken son yıllarda kültür ırklarının yaygın yetiştiricilik alanı bulmasına bağlı olarak 7-8 aylık yaşta çiftleştirildikleri de gözlenmektedir. Ayrıca, bölgelere göre erken eşeysel olgunluğa ulaşan hayvanlar teke sürekli sürü içerisinde bulunduğundan daha erken yaşlarda gebe kalabilmektedirler, Keçi işletmelerinin büyük bir kısmında geleneksel üretim yöntemleri uygulanmakta olup modern anlamda yetiştiricilik yapan işletmeler son zamanlarda sınırlı sayıda Batı Anadolu Bölgesinde bulunmaktadır, Keçi yetiştiriciliği bir orman zararlısı olarak görülmekte yetiştirici genellikle yasal düzenlemelerin etkisi ile üretimden uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır. 4.1. Küçük Aile İşletmeleri İşletmelerin kendi ihtiyaçlarını karşılamak ve fazlasını da satarak geçime destek sağlamak amacı ile yürütülen faaliyetlerdir. Sürüler genellikle 3-5 en fazla 10-15 baştan oluşmaktadır. Hayvanlar, bitkisel üretim artıklarını, işletmenin kullanılmayan arazilerini, yakındaki otları değerlendirmektedir. 4.2. Yerleşik Köy Sürüleri Türkiye nin keçi yetiştiriciliği tüm bölgelerinde rastlanan bir yetiştiricilik tarzıdır. Bu sistemde keçi sürüleri kış ayları dışındaki sürülerde köy yakınlarındaki ortak merada, bitkisel ürün hasadının 19

ardından anızda, özel mülkiyet arazilerde veya sürü sahipleri tarafından kiralanan arazilerde otlatılırlar. Her gün sabah, ücreti hayvan sahiplerince ortak olarak ödenen çoban tarafından köyden toplanan sürü, gün boyunca otlatıldıktan sonra akşam köye döner. Koyunlar ve keçiler kış aylarında, mer anın karla kaplı olduğu dönemlerde ağıllarda tutulurlar. Bu dönemde büyük ölçüde saman ile beslenen hayvanlarda yetiştiricinin olanaklarına bağlı olarak değişen miktarlarda tahıl da verilmektedir. Köy sürüleri koyun ve keçi mevcutları 8-10 baştan 100 başa kadar değişen işletmelerin hayvanlarının biraraya getirilmesi ile oluşan 150-300 başlık sürülerdir. Hayvan sayısı 150 ile 300 arasında değişen ve benzer biçimde yönetilen şahıs sürüleri de bu gruba girmektedir. Köy sürüleri mer ada bulundukları sürüde çoban tarafından yönetilir ve köpekler tarafından korunurlar. 4.3.Yayla Hayvancılığı Türkiye nin çeşitli bölgelerinde geleneksel olarak sürdürülen bir üretim sistemidir. Özellikle Karadeniz, Akdeniz ve Doğu Anadolu Bölgeleri nde yaygın olarak uygulanmaktadır. Keçi sürüleri ilkbahar sonunda kurak ve sıcağın ovaları etkilemeye başladığı dönemde serin ve bol otlu yaylalara çıkarılırlar. 3-5 ay süre ile çoban denetiminde yaylada kalan hayvanlar sonbaharda havanın soğuması ile birlikte ovadaki köy veya çiftliklerine dönerler. Yaylaya çıkarılan sürüler köy sürülerinden daha büyüktür. 300-500 baş hayvandan oluşan bu sürüler şahıslara ait olabildiği gibi, az sayıda koyunu ve keçisi olan yetiştiricilerin ortak sürüleri de olabilmektedir. Yetiştiriciler çoban ücretini öderlerken sürüye kattıkları koyun ve keçi sayısı ile orantılı olarak katkıda bulunurlar. Yayla arazisi hazineye ait olabildiği gibi köyün ortak malı da olabilir. Arazinin şahıslara ait olması halinde sürü sahipleri hayvanlarını kira karşılığında otlatmaktadırlar. 4.4.Göçer Hayvancılık Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri nde uygulanan bir hayvancılık biçimidir. Bu bölgelerde aynı zamanda yerleşik köy sürüleri ve yaylada üretim sistemleri de uygulanmaktadır. Göçer olarak yetiştirilen hayvan sürüleri soğuk kış aylarında Güneydoğu Anadolu Bölgesi nin alçak ve ılıman ovalarında otlatılırlar. Havaların ısınması ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi mer alarının kurumaya başlaması üzerine Doğu Anadolu Bölgesi nin yüksek, serin ve bol otlu mer alarına götürülen hayvanlar kış mevsimi ile birlikte yeniden Güney Doğu nun ılık ovalarına dönerler. 20

Toros dağlarında göçer keçi sürüsü Göçer hayvancılığın en önemli özelliği yetiştiricilerin; üyesi oldukları aşiretin diğer aileleri ile birlikte ve 100-200 bin baş hayvandan oluşan sürüleri ile beraber göçmen olarak yaşamalarıdır. Aşiret mensupları sürünün bulunduğu yerlerde kıl çadırlarda yaşarlar. Yayla hayvancılığı ile göçer hayvancılık arasındaki en önemli farklılık göçer hayvancılıkla uğraşanların yerleşik düzende yaşamalarıdır. Ayrıca bu hayvancılık biçiminde katedilen mesafeler yayla hayvancılığına göre çok daha uzundur. 4.5.Yarı Entansif (Gelişmiş) veya Entansif (Yoğun) Keçicilik Sistemleri Türkiye de son zamanlarda değişen talepler doğrultusunda özellikle Batı Anadolu da Ege ve Marmara Bölgelerinde görülmeye başlanmıştır. Özellikle büyük şehirlerde keçi sütü ve peynirine olan talep artışı ve ürünlerin yüksek fiyat bulması keçi yetiştiriciliğinin daha profesyonel anlamda yapılmasını zorunlu kılmıştır. Bu bağlamda özellikle kültür ırkı yabancı keçilerden Saanen melezleri keçilerden oluşan işletmeler kurulmaya başlanmış kaliteli besleme ve bilinçli sağlık koruma uygulamaları ile yüksek miktarda süt elde edilmeye başlanmıştır. Entansif keçi çiftliklerinde sağım Entansif keçi ağılı 21

Toplam keçi işletmelerimiz içerisinde bu tür işletmelerin sayısı her ne kadar az olsa da yoğun biçimde artan keçi sütü ve ürünlerine olan talep bu türlü işletmelerin sayısını artırıcı yönde etkide bulunmaktadır. 5- KEÇİLERDE ÜREME, GEBELİK, OĞLAKLAMA 5.1. Eşeysel Olgunluk ve Damızlık Çağı Dişi hayvanlar açısından eşeysel olgunluğu veya ergenliği; üreme organlarının gelişmesi sonucu olgunlaşmış yumurtayı üretebilme ve çiftleşme isteği gösterme durumu olarak tanımlamak mümkündür. Ergenlik çağı; ırk, canlı ağırlık, besleme, doğum zamanı vb. faktörlere göre değişiklik gösterebilir. Örneğin, erken gelişen kültür ırkları, geç gelişen yerli ırklara göre daha önce ergenliğe ulaşırlar. Bu nedenle ergenlik ölçüsünü canlı ağırlığın %40 na ulaşıldığı zaman olarak tanımlamak mümkündür. Damızlıkta kullanma yaşı ise, yerli ırklar için 15-18 ay, kültür ırkları için 7-9 ay olarak kabaca verilebilir. Damızlıkta kullanma için ise ergin yaş ağırlığının %70-75 ne ulaşılması yeterlidir (Kaymakçı, 2003). Gall (2001), eşeysel olgunluğa ulaşma bakımından ırklar arasında farklılıklar olduğunu ifade ederken, kış ve ilkbahar mevsiminde doğan oğlakların 5-7 aylık yaşta eşeysel olgunluğa ulaşarak ilk kızgınlığı gösterdiğini belirtmektedir. İşletmede uygulanan yetiştiricilik uygulamalarına bağlı olarak 14-16 aylık yaşta damızlıkta kullanılabildiği ancak, ekonomik olarak irdelendiğinde, doğumundan doğurmasına kadar geçen süre içerisinde (2 yıl) yetiştirici herhangi bir verim almaksızın hayvanı bakmaktadır. Oysa erken gelişen ırklarda 7-8 aylık yaşta damızlıkta kullanılmasına bağlı olarak doğumundan doğurmasına kadar geçen süre sadece bir yıldır (Tölü ve Konyalı, 2006). Çeşitli araştırmalara dayanarak Gall (2001) tarafından bildirildiğine göre keçiler, ergin ağırlığının %50-60 ına geldiğinde eşeysel olgunluğa ulaşmaktadır. Araştırmacı, erken gelişen ırklar için 30 kg canlı ağırlık ve 7-8 aylık yaş olarak belirtmektedir. Spät ve Thume (1997) ise 3-4 aylık yaşta kızgınlık gösterdiğini, ancak 35 kg ağırlığa ulaştığında damızlıkta kullanılması gerektiğini önermektedir. Daha düşük canlı ağırlıkta çiftleştirmenin doğumlar sırasında sorun yaratabileceği, süt veriminde azalmaya neden olabileceği ve anaç hayvanın gelişmesinde gerilemeler meydana getirebileceğinin de ögöz önünde bulundurulması gerektiğini belirtmiştir. Ancak, Tölü ve Konyalı (2006) ve Tölü ve ark. (2009), keçilerde büyümenin 3. yaşa kadar devam ettiğini, erken damızlıkta kullanılması ile büyümenin geri kalmadığını bulgulamışlardır. 5.2. Kızgınlık, Çiftleşme ve Teke Katımı 5.2.1. Kızgınlık ve Çiftleşme 5.2.1.1. Keçilerde Üreme Özellikleri, Kur ve Çiftleşme Davranışları Keçilerde kızgınlık çiftleşme mevsiminde çiftleşme isteği gösterip, tekeyi kabul etmesi ile olarak tanımlanır. Keçiler mevsime bağlı kızgınlık gösteren hayvanlardır. Kızgınlık döngüleri 17-23 gün arasında değişmekle beraber ortalama 21 gündür. Mevsimin başında ve genç hayvanlarda 5-8 günlük kısa döngülerle karşılaşılabileceği gibi erken embriyonik ölümler sonucunda uzun döngülerle 22

de karşılaşılabilmektedir. Keçilerde kızgınlık belirtileri; vulva ve vagina iç zarının şişkin, kızarık ve kanlı bir görünüm almasıdır. Kızgınlık gösteren keçilerde huzursuzluk, meleme ve en belirgin davranış kuyruk sallamadır. Vulvadan şeffaf bir akıntı gelmektedir. Keçi sık sık ürinasyon yapar ki feromonları çevreye yayabilsin. Zira memelilerde dişi ve erkek birbiri için biyolojik uyarıcıdır ve sürü içinde kızgınlık gösteren dişi diğer dişiler için de uyarıcı rol oynar. Kızgınlığın başlangıç evresinde dişi diğer dişilerin üzerine atlarken, kızgınlığın sonlarına doğru kendi üzerine atlamasına izin verir, kaçmaz, sırtını eğer ve başıyla arkaya bakarak tekeyi görmeye çalışır (Gall, 2001; Konyalı ve ark., 2005a,b; 2007; 2011). Bu aşamada keçiler üzerine atlayan tekelerden kaçmazlar. Keçilerde kızgınlık davranışları koyunlara göre daha belirgindir (Kaymakçı, 2003; Kaymakçı, 2006). Keçilerde kızgınlık süresi 24 48 saat arasında değişmektedir. Ortalama bir değer vermek gerekirse 36 saat dolayındadır. Yumurtlama (ovulasyon) kızgınlığın sonlarına doğru meydana gelmektedir. Kızgınlık süresi mevsim, ırk, besleme, yetiştirme koşulları ve sağlıktan etkilendiği gibi bireysel farklılıklar da vardır. Kızgınlık süresinin 6 saat ile 3 gün arasında değiştiği bildirilmektedir (Gall, 2001). Bu nedenledir ki çiftleştirmeden 10-12 saat sonra kızgınlık davranışlarını sergilemeye devam ediyorsa tekrar çiftleştirilmelidir. Kızgınlık süresindeki bu dalgalanmanın nedeni hormonal düzensizlikten kaynaklanabildiği gibi, yanlış yamlemei vitamin ve mineral yetersizliği gibi çeşitli nedenlerden meydana gelebilir. Çiftleşme mevsiminin başlangıcındaki kızgınlıklarda kızgınlık süresi daha kısa sürebilir. Özellikle genç hayvanlarda yumurtlama ile veya yumurtlama olmadan da meydana gelebilen 5-8 günlük kısa döngüler söz konusudur. Erken dönem kayıplarına bağlı olarak uzun kızgınlık döngüleri de gözlenebilir. Gall (2001), 14 günden sonra meydana gelen embriyonik kayıplar sonucunda normal kızgınlık davranışları yeniden gözlenebileceğini ifade etmektedir. Keçilerde, yüksek seviyede gebelik sağlamak için çiftleştirme kızgınlık süresinin ikinci yarısında yapılmalıdır. Bu nedenle pratik olarak, sabah kızgınlık gösteren keçiler akşam serininde, akşam kızgınlık gösteren dişiler sabah serininde tekeye verilirler. Tekelerin sürekli keçilerin yanında olması da önerilmez. Kızgın hayvanların belirlenmesinde arama tekelerinden yararlanılabilir. Teke başına genç tekelerde 30-40 baş dişi, ergin tekelerde ise 50-70baş dişi hesaplanması uygundur. 5.2.1.2. Tekelere ait Üreme Özellikleri, Kur ve Çiftleşme Davranışları Erken gelişen ırklarda 5 aylık yaşta eşeysel olgunluğa ulaşmakta ve damızlıkta kullanılabilmektedir. Tekeler de keçiler gibi mevsime bağlılık göstermkel beraber sperma üretimi yıl boyu devam etmekte, ancak kalite ve kantitesi çiftleşme mevsiminde artış göstermektedir. Damızlık olarak kullanılacak teke adaylarının erken yaşta dişilerden ayrı barındırılması önerilmekte, çiftleşmede kullanılmadan önce arama tekesi olarak kullanılmasının tecrübe kazandıracağı ifade edilmektedir (Konyalı ve ark., 2005a). Tekelerde gözlenen kur ve çiftleşme davranışarı dişilerde olduğu gibi ürinasyondur. Bu şekilde feromonlarla dişilere uyarıcı etki yaptığı gibi sürüdeki diğer erkeklere de kendi bölgesi olduğu mesajıı vermektedir. Tekeler sık sık sakalına ürinasyon yapmakta, boynuz diplerinde yer alan koku bezlerini aktif hale getirmektedir. Tekelrinde dişiler gibi günlerin kısalması aşım isteğinin artmasında 23

etkili olmaktadır. Çiftleşme zamanında sıcaklığın yüksek olması sperma kalitesini olumsuz etkilemektedir. Tekenin kondüsyonu da çiftleşme başarısını etkilemektedir. Aşırı yağlı veya aşırı düşük canlı ağırlığa sahip tekelerde çiftleşme performansı azalmaktadır. Tekeler, aşım döneminde testesteron hormonunun etkisi ile daha agresif davranırlar. Dişiye kendilerini beğendirmeye çalışırlar, zira kiminle çiftleşeceğine dii karar vermektedir, eş seçimi dediğimiz durum söz konusudur. Çiftleşme mevsiminin başında tekeler performanslarının %60 ını sergilemektedir. Tekelerin diğer kur ve çiftleşme davranışları ise, dişi ürinasyon yaptığında tekenin dişinin idrarının tadına bakıp koklayarak başını ve üst dudağını havaya kaldırarak havayı koklama davranışı olarak tanımlanan Flehmen davranışı yapması, ayağını sert şekilde yere vurması, dişiyi ayağı ile altına çekmesi, dişiye ayakla veya kafayla tos vurması, böğürmesi ve dişinin üzerine atlamasıdır. Atlama sayısının az olması erkeğin aşım isteğini gösterirken atlama sayısının artması ise aşımda yetersizliğini göstermektedir (Konyalı ve ark., 2005a). Gall (2001), tekelerin 7 defa atladıktan sonra 10 dakikalık duraklamaya gereksinim duyduğunu bildirmektedir. Araştırmacı bir tekenin günde 10-20 defa alım yapabileceğini belirtmekte, bununçevre faktörlerine göre değişebildiğini ifade etmektedir. 5.2.2. Teke Katımı: Teke katımı, bölgelere göre değişmekle birlikte günlerin kısalmaya başladığı ve kızgınlığın yoğun olarak ortaya çıktığı sonbahar aylarında olur. Ülkemizde teke katımı iki şekilde uygulanmaktadır. Entansif sürülerde uygulanan elden teke katımı ve kontrolsüz sürülerde uygulanan serbest teke katımı şeklindedir. Son dönemlerde küresel iklim değişikliğine bağlı olarak çiftleşme sezonunda değişimler meydana gelmiştir. Bazı bölgelerde çiftleşme mevsimi ekim başına kadar sarkmıştır. -Doğal veya Serbest Teke Katımı: En ilkel yöntem olup ekstansif yetiştiricilikte uygulanır. Tekeler sürekli sürü içerisindedir. Yetiştirici gebe kalmayan dişileri damızlık dışı bırakmakta, sorunun tekeden kaynaklanabileceği düşünülmemektedir. Zira sürüde birden fazla kızgınlık gösteren dişi olduğunda teke herbiri ile çiftleşmek yerine biri keçi ile birden fazla defa çiftleşebilmektedir. Serbest aşım da denilen bu yöntemle doğan yavruların babalarını belirlemek mümkün olmamaktadır (Ananom, 2012c). Pedigri bilgisi alınması mümkün olmamaktadır. Keçilerde boynuzsuz hayvanlar arası çiftleşme sonucu gözlenen çift cinsiyetlilik gözlenme oranı yüksektir. Bu yöntemde 30 35 keçiye 1 ergin teke veya 15 keçiye 1 genç teke kullanımı hesap edilir. Gall (2001), ekstansif koşullarda yetiştirilen keçilerde tekenin sürekli dişilerin yanında bulunması durumunda sayının 25 keçi/tekenin altına kadar düşebileceğini belirtmektedir. - Sınıf Usulü (Grup) Katım Yöntemi: Bu yöntemde kısmi olarak babalar bilinmektedir. Verimleri veya yaşları ya da boynuz durumlarına göre oluşturulan gruplara bir veya birkaç teke bırakılabilir. Serbest aşıma göre biraz daha kontrollü koşullarda gerçekleştirilmektedir. Gruplara tek teke bırakıldığından babaların bilinmesi mümkündür. Örneğin anaç sürü merada bulunduğu dönemde tekeler yanlarında olmazken, mera dönüşü ayrı bölmelere kapatılarak her gruba ayrı bir teke bırakılır 24

ve tüm gece gruplarda kalır. Bir değer seçenek de grupları ayrı meralarda otlatıp, barnakta ayrı yerlere kapatılmasıdır ki tüm gün keçilerin yanında olabilir. Bu yöntemle 40-60 keçi/teke planlanabilir. -Elden Teke Katım (Elde Aşım) Yöntemi: Bu yöntemde önceden bir aşım planı hazırlanır ve hangi tekenin hangi dişiyle çiftleştirileceği bilinir. Doğacak oğlakların anası ve babası bilindiğinden ıslah çalışmaları yapmak olanaklı hale gelir, soy kütüğüne dayanan bir aşım planı yapılması mümkün olmaktadır.. Akrabalı yetiştirmenin kontrol altına alınması mümkündür. Tekenin gereksiz yere birden fazla aşım yaparak yıpranmasının önüne geçer. Aşımın gerçekleştiğinden emin olunur. Tekelerin etkin kullanımı mümkün olmaktadır. Verimlerine göre istediğimiz, seçtiğim teke ile çiftleşme sağlanır. Sorunlu tekelerin tespit edilerek sürüden uzaklaştırılması sağlanır. Boynuzsuz dişi boynuzsuz erkek çiftleşmesinin önüne geçilerek çift cinsiyetliliğin gözlenme oranı düşmektedir. Bu tür çiftleşmelerden çift cinsiyetli bireyler meydana geldiği gibi morfolojik olarak normal, ancak sperma kalitesi bakıından sorunlu bireyler de elde edilebilir (Gall, 2001). Elde aşımda kızgınlık gösteren dişilerin belirlenmesi amacıyla sürüye aşım yapmayacak şekilde bir kılıf giydirilen bir arama tekesi bırakılır. Kızgınlık gösteren dişiler tespit edildikten sonra aşım tekesine verilerek kontrollü çiftleşme gerçekleşebilir (Konyalı ve ark., 2005a,b). Tekeler bu yöntemle daha az daha az yıprandığından teke başına 60 90 baş keçi ayrılabilir (Aygün ve Daşkıran, 2006). Elde aşımın en önemli avantajı teke ve keçiler ayrı barındırıldığı için sürüye katılan arama tekeleri sayesinde teke etkisi nedeniyle toplu halde kızgınlık göstermeleri sağlanır. Zira hormon emdirilmiş süngerler kullanılarak yapılan kızgınlık toplulaştırma uygulamalarında dönme olayına daha fazla rastlanmaktadır (Konyalı ve ark., 2005b). Kılıf giydirilmiş bir arama tekesi -Yapay Tohumlama: Keçilerde yapay tohumlama uygulaması büyükbaş hayvanlarda olduğu kadar yaygın değildir ve başarısı düşüktür (Gall, 2001). Keçi yetiştiriciliği konusunda dünyada önde gelen ülkelerden Fransa da toplam keçi populasyonunun sadece %10 unda yapay tohumlama uygulandığı bildirilmektedir (Lebelouf ve ark., 2003). Konyalı ve ark. (2007b), çeşitli araştırmalara dayanarak 25

bildirdiğine göre dondurulmuş sperma ile gerçekleştirilen yapay tohumlama uygulamasında başarı %16 ile %80 arasında değişmektedir. Mevsime bağlı üreme özelliğine sahip olmaları bakımından mevsim dışında kaliteli sperma alımı sürekli olmayabilir. Alınan spermaların işlenmesi konusunda diğer türlere göre farklılıklar olduğu belirtilmektedir. Alınan spermanın taze, soğutulmuş ya da dondurulmuş olarak kullanımı döl verimini etkilemektedir. Spermanın dişinin üreme kanalında bırakıldığı yerin tohumlamanın başarısı üzerinde doğrudan etkisi bulunmaktadır. Salvador ve ark. (2005), yapay tohumlama uygulanan keçilerde döl verimini etkileyen çeşitli faktörler olduğunu ve bunların tekenin semen kalitesi, dişilerin kızgınlık göstermesi, yalancı gebelik, süt verimi, oğlaklama-yapay tohumlama arası süre, doğurma sırası, süngerin çıkarılmasından tohumlamanın yapılmasına kadar geçen süre, her payetteki motil spermatozoa oranı, semenin dondurma yöntemi, semenin bırakıldığı yer olarak sıralanmaktadır. Ülkemizde küçükbaş hayvanlarda sürdürülebilir halde yapay tohumlama yapacak teknik eleman sayısı yok denecek kadar azdır. Spermalar ülkemizden temin edilememekte, bunun yanında büroratik işlemler gereği spermanın getirileceği ülkeler sınırlı sayıdadır. Tohumlama öncesinde kolaylık sağlamak amacıyla dişilerde kızgınlık toplulaştırma amacıyla kullanılan hormon emdirilmiş süngerlerle ilgili sorunlar yaşanmaktadır. Süngerlerin düşmesi, farklı büyüklüklerdeki hayvanlara aynı büyüklükteki süngerin kullanılması, kızgınlık süresindeki bireysel farklılıklar, teknk elemanın tecrübesi, bakım koşullarına bağlı olarak enfeksiyon şekillenmesine neden olmakta kızgınlıkların toplu halde meydana gelmesini olumsuz etkilemektedir. Kızgınlıkların dağınık seyretmesi tohumlamayı yapacak olan teknik elemanın sürekli işletmede hazır bulunmasını gerekli kılmaktadır. Yetiştirici koşullarında gerekli özen gösterilemediğinden yapay tohumlamanın başarısı oldukça düşüktür (Konyalı ve ark., 2007a,b). 5.2.4. Çiftleşme Dönemi için Pratik Öneriler Çiftleşme sezonunda dikkat edilmesi gerekli olan en önemli konulardan birisi tekelerin damızlık vasfı taşımasıdır. Genellikle genç, üreme kusuru olmayan tekeler tercih edilmelidir. İklim koşulları, bakım ve besleme tekelerin performansını direkt olarak etkilemektedir. Bu nedenle çiftleşme döneminden önce tekeleri çok yağlandırmadan ek yemleme yapmalı ve bu çiftleştirme boyunca da devam etmelidir. Çok yağlı tekeler mümkün olduğunca hareket ettirilerek uygun kondüsyona gelmeleri sağlanmalıdır. Zira düşük kondüsyon kadar yüksek kondüsyon da üreme performansını etkilemektedir. Çok yaşlı tekeler çiftleştirmede kullanılmamalıdır. Ayrıca tekelerin atlamasını engelleyecek tırnak sorunları ya da sakatlıklar dikkate alınmalıdır. Çok sıcak atmosfer sıcaklığı teke performansı ile sperma kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle çiftleştirme sabah erken saatlerde ya da akşam üstü saatlerinde yapılmalıdır. Aşım dönemine dişiler erkeklerden daha önce geldiğinde aşımlar sırasında sorunlarla karşılaşılmakta bu nedenle tekelerin aşım isteğinin uyandırılması amacıyla yapay aydınlatma uygulamasını takiben gelen yapay karanlık sonucu cinsel isteklerinde artma olduğu belirtilmektedir (Gall, 2001). 26