TÜRÜK Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi 2016 Yıl:4, Sayı:8 Sayfa: ISSN: ADLAŞMIŞ SIFAT ÜZERİNE.

Benzer belgeler
Ancak ve Yalnız Kelimeleri Üzerine

TÜRÜK Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi 2016 Yıl:4, Sayı:7 Sayfa: ISSN: i- FİİLİ ÜZERİNE.

Ders Adı : TÜRK DİLİ II: CÜMLE VE METİN BİLGİSİ Ders No : Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3. Ders Bilgileri.

NESNE ÜZERİNE. Arzu Sema Ertane Baydar * Özet

TÜRKÇEDE ÜÇÜNCÜ GRUP (ARA) EKLER

+(y)la (< ile) EKİNİN CÜMLE ÖĞELERİ OLUŞTURMADAKİ YERİ. Özgür AY *

REŞAT NURİ GÜNTEKİN İN ÇALI KUŞU ROMANINDAKİ SIFAT TAMLAMALARININ DERİN YAPISI VE ÖĞRETİMİ ÜZERİNE

ANA DİL Mİ, ANA DİLİ Mİ? IS IT PARENT LANGUAGE OR OR MOTHER TONGUE?

Adjectives in Turkish Language. . Abstract

VURGULAMA İŞLEVLİ DİL BİRİMLERİ ÜZERİNE

Adlar ADLAR (İSİMLER) Bütün sözcük türleri,iki gruba ayrılarak değerlendirilir. A)Ad Soylu Sözcükler: 1)Ad (İsim) 2)Sıfat (Önad) 3)Zamir (Adıl)

+SIZ EKİ OLUMSUZLUK EKİ MİDİR?

EKSİK OLAN DİL BİLGİSİ TERİMLERİMİZ ÜZERİNE Mehmet ÖZMEN

-DE, -DA VE -Kİ NİN YAZIMI

Türkçede -DAn biri Yapılı Kelime Grupları Üzerine * 1 Leylâ Karahan **2. The Word Groups Constructed With -DAn biri In Turkish Language


V. ULUSLARARASI TÜRK DİL KURULTAYI

ÖZNE YÜKLEM UYUMU BAKIMINDAN FARKLI BĐR CÜMLE TĐPĐ

CÜMLENİN ÖGELERİ YÜKLEM / ÖZNE

Ölçme Yöntemleri 1) Dilbilgisi ve dil bilimin temel kavramlarını tanır. 1,2 1,2

TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE TARİH İFADE ETMEK İÇİN KULLANILAN YAPILARIN SÖZ DİZİMİ BAKIMINDAN İNCELENMESİ *

Sıfat Tamlaması Tanımı. Sıfat Tamlamalarının Özellikleri. Yazı Menu. - Sıfat Tamlaması Nedir. - Sıfat Tamlamalarının Özellikleri

TÜRKİYE TÜRKÇESİ VE TATAR TÜRKÇESİNİN KARŞILAŞTIRMALI SÖZ DİZİMİ

Pekiştirilmiş / Pekiştirmeli Özne Üzerine

ZAMİRLER(ADILLAR) Zamir sözcük türlerinden biridir. Zamiri yapmak için cümleyi çok çok iyi anlamak gerekir

REŞAT NURİ GÜNTEKİN İN ÇALI KUŞU ROMANINDAKİ İSİM TAMLAMALARININ DERİN YAPISI VE CÜMLEDEKİ GÖREVLERİ

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir.

BAĞLAÇ. Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere "bağlaç" denir.

VI. ULUSLARARASI TÜRK DİLİ KURULTAYI BiLDİRİLERi

qwertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq wertyuiopgüasdfghjklsizxcvbnmöçq

Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Cilt 3 Sayı:4 Yıl:2000

İLGİ ZAMİRİ VE İYELİK ZAMİRİ TERİMLERİ ÜZERİNE Sur Les termes des Pronom Relatif et Pronom Possessif

ADIN YÜKLEME (NESNE) DURUMU VE TÜMCENİN NESNE ÖGESİ ÜZERİNE

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

A - İSİM SOYLU SÖZCÜKLER


EDATLARIN SINIFLANDIRILMASI

T. C. ÇUKUROVA ÜNİVERİSTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANA BİLİM DALI

TÜRKÇE / Fiilimsiler (Eylemsiler) FİİLİMSİLER (EYLEMSİLER)

Selahittin Tolkun, Özbekçede Fiilimsiler, Dijital Sanat Yayıncılık, Kadıköy, İstanbul, 2009, s. 269.

Konu: Zamirler Ders: Bilgisayar I Akdeniz Üniversitesi İsmail Kepek

Canlı ve cansız varlıklara, çeşitli somut ve soyut kavramlara ad olan sözcük türüdür.

Konumuz CÜMLENİN ÖĞELERİ çocuklar.

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir.

İlmî Araştırmalar, S. 23 (Bahar), ss

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

ZARFLAR(BELİRTEÇLER) FİİL ARAYIN!!! fiil arayın diye üzerinde duracağız. Yani zarf eşittir fiil diye aklınızda kalsın.

TÜRK DİL BİLGİSİ ÖĞRETİMİNDE ÜNLÜLERİN SINIFLANDIRILMASINA YÖNELİK ELEŞTİREL BİR DEĞERLENDİRME. 2. Araştırmanın Kapsamı ve Kaynakları

Kelimelerin çekimlenerek değişik yerlerde ve görevlerde kullanılmasını sağlayan eklere çekim eki denir.

Cümle, bir düşünceyi, bir dileği, bir haberi ya da duyguyu tam olarak anlatan, bir veya birden çok sözcükten oluşmuş anlatım birimidir.

SIFATLAR. ÖN ADLAR (Sıfatlar)

FİİLİMSİLER. a)isim FİİL(MASTARLAR):Fiillere getirilen (MA y IŞ MAK) ekleriyle türetilen sözcüklere isim fiil denir.

c. Yönelme Hâli: -e ekiyle yapılır. Yüklemin yöneldiği yeri, nesneyi ya da kavramı gösterir.

TÜRKÇE DİL BİLGİSİ KURALLARI-Dil Yapısı

CJ MTP11 AYRINTILAR. 5. Sınıf Türkçe. Konu Tarama Adı. 01 Sözcük ve Söz Gruplarında Anlam - I. 02 Sözcük ve Söz Gruplarında Anlam - II

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir.

GÖKTÜRK HARFLİ YAZITLARDA gali EKİ ÜZERİNE

SIFATLAR (ÖN ADLAR) İSİM ARAYIN!!! Varlıkların rengini, biçimini, büyüklüğünü, durumunu bildiren ya da onları sayı, soru, işaret

TÜRKÇE BİÇİM KISA ÖZET.

Örn: İddiamı ispat için, bu odanın duvarlarına gül. yazdırdım. Yüklem

TÜRKÇEDE ZARFLAR ÜZERİNE

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Selçuk Üniversitesi Y. Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Cumhuriyet Üniversitesi

Danışman: Prof. Dr. H.Ömer KARPUZ

KIŞ WINTER 2011 SAYI NUMBER 3 SAYFA PAGE ÖZET

(saat/hafta) Teorik anlatım, tartışma, soru-cevap. Hacettepe TÖMER Öğretim Elemanları

1: İLETİŞİM, DİLVE KÜLTÜR

yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

GEÇİŞLİ FİLLERLE KURULMUŞ DEYİMLEŞMİŞ BİRLEŞİK FİLLER İN YÜKLEM OLDUĞU CÜMLELERDE NESNE MESELESİ Selma GÜLSEVİN

MUHARREM ERGİN E GÖRE KELİME GRUPLARI 1. Taslak (23 Şubat 2010) Dr.Mustafa Altun

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

YALIN DURUM KARMAŞASI

TÜRKÇE CÜMLE BİL- GİSİ TDE 203U

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

a, ı ı o, u u e, i i ö, ü ü şu that (something relatively nearby) şu ekmek o that (something further away) o dondurma

Zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu kelimelerle bazı eklere zamir denir.

Aviation Technical Services

BURSA GÖÇMEN AĞIZLARI FİİL İŞLETİMİNDE ŞİMDİKİ ZAMAN Şükrü BAŞTÜRK * Mustafa ULUOCAK ** Erol OGUR *** Süleyman EROĞLU **** Hatice ŞAHİN ***** ÖZET

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2

DİL BİLGİSİ KAYNAKLARINA GÖRE TÜRKİYE TÜRKÇESİNİN ÜNLÜ VE ÜNSÜZLERİ Çalışma Taslağı 6 Kasım 2008

CÜMLE ÇEŞİTLERİ. Buna yükleminin türüne göre de denebilir. Çünkü cümleyi yüklemine göre incelerken yüklemi oluşturan sözcüklerin türüne bakılır.

KAFKAS ÜNIVERSİTESİ FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESI SLAV DİLLERİ VE EDEBİYATLARI BÖLÜMÜ RUS DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI DERSLERİN İÇERİĞİ I.

Word Groups And Their Teaching In Turkey Turkish Language. Erhan DURUKAN *

ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ

AD TAMLAMASI - İYELİK ÖBEĞİ AYRIMI

MÜNEVVER ÖZTÜRK ORTAOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 5. SINIF SINAV TARİHLERİ VE KONULARI

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

YANIT İFADE EDEN EVET, HAYIR VE BENZERİ SÖZCÜKLER ÜZERİNE

Türk-Alman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Ders Bilgi Formu

Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

DERS BĠLGĠLERĠ TÜRKÇE I: YAZILI ANLATIM TRD

DEDE KORKUT. Özne Türleri mi, Öznenin Özellikleri mi? The Types Of The Subject Or The Features Of The Subject. Salim KÜÇÜK * - Ülkü ÜNAL

PENTRU DISCIPLINA LIMBA ŞI LITERATURA TURCĂ MATERNĂ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ARAPÇA I DKB

O zaman gördü ki, küçük çocuk, memleketlisi, minimini yavru ağlıyor. Sessizce, titreye titreye ağlıyor.

CÜMLENİN ÖĞELERİ. Özne Yüklem Tümleç Nesne

İLGİ EKİ HÂL EKİ MİDİR? IS GENITIVE SUFFIX A CASE SUFFIX?

TÜRKĐYE TÜRKÇESĐNDE ÖZNE DURUM BĐÇĐMBĐRĐMĐ ALABĐLĐR MĐ?

Transkript:

TÜRÜK Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi 2016 Yıl:4, Sayı:8 Sayfa:219-227 ISSN: 2147-8872 ADLAŞMIŞ SIFAT ÜZERİNE Özet Turgut Baydar * Türkçede kelimelerin geçtikleri cümlelerde isim, sıfat ya da zarf olarak görev yaptıkları bağlamdan anlaşılmaktadır. Türkçe gramerlerde bir vasıf isminin bir ismin önüne getirildiğinde sıfat görevinde kullanıldığı, kendinden sonraki isim düşürüldüğünde ya da söz konusu vasıf ismine bir çekim eki getirildiğinde ise adlaştığı ifade edilmektedir. Bu durumun en önemli nedeni, Türkçedeki isim soylu kelimeleri (isim, sıfat, zarf vb.) ayrı ayrı bir tür olarak değerlendirme anlayışıdır. Ancak Türkçede kelimelerin isim, sıfat ve zarf olarak kullanımları şeklî olarak ayırt edilemez. Güzel, yeşil, zengin, fakir, sıcak, soğuk ya da iyi, kötü gibi kelimelerin isim, sıfat ya da zarf olarak kullanımlarını bu hâllerinden anlamak mümkün değildir. Bunların hangi görevde kullanıldıklarını tespit etmek için bağlama bakılması gerekmektedir. Eldeki yazıda bu tür kelimelere adlaşmış sıfat denilemeyeceği, böyle bir terimi kullanmanın daha başka sorunlara yol açacağı örnekler ile izah edilmiş ve ulaşılan sonuçlar dikkatlere sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: kelime türleri, isim, sıfat, zarf, adlaşmış sıfat. ON ADJESTIVE NOMINLIZATION Abstract Turkish words in the sentences they pass the name, it is understood from the context in which they served as adjectives or adverbs. When the name of a quality name in front of a Turkish grammar attributes used in the job, the next name was dropped or when self- concerned characteristics of a shooting attachment name is said to be the nominalizations. The most important reason for this situation is the understanding of noun nouns (name, adjective, adverb, etc.) as separate species. However, the use of Turkic words as names, adjectives and adverbs can not be distinguished formally. It is not possible to understand the use of words such as beautiful, green, rich, poor, hot, Doç. Dr., Erzincan Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe Eğitimi Bölümü, Öğretim Üyesi, turgutbaydar@windowslive.com

Turgut Baydar www.turukdergisi.com cold or good or bad as names, adjectives or adverbs. It is necessary to look at the context to determine which task they are using. The present article can not be said nominalizations adjectives such words, do not use such a term has been explained with examples will lead to further problems with attention and presented the conclusions reached. Key Words: word types, noun, adjective, adverb, adjective nominalization. Giriş Modern dillerin tamamında kelimelerin isim ve fiil olarak tasnif edildiği, Arapça gibi bazı dillerde bunlara eklerin ve edatların da eklendiği bilinmektedir. Bu tasnifte de elbette esas olan söz konusu kelimenin hareket bildirip bildirmediğidir. Türkçede de kelimeler temelde bu şekilde tasnif edildikten sonra isim ana başlığı altında isim, sıfat, zamir, zarf, edat, bağlaç ve ünleme yer verilmektedir. Türkçede tek başına kullanılan bir vasıf ismine isim, sıfat ya da zarf diyebilmek için onu bir metin içinde görmek; yani bağlama bakmak gerekmektedir. Adlaşmış Sıfat Türkçe gramerlerde bir vasıf isminin bir ismin önüne getirildiğinde sıfat görevinde 1 kullanıldığı, kendinden sonraki isim düşürüldüğünde ya da söz konusu vasıf ismine bir çekim eki getirildiğinde ise adlaştığı ifade edilmektedir. Bunun gramer kitaplarımızdaki bazı örnekleri şunlardır: Zengin insanlar, fakir insanları düşünmeli. önad ad önad ad (önad tamlaması) (önad tamlaması) Zenginler, fakirleri düşünmeli vb. ad ad (adlaşmış önad)(adlaşmış önad) (Kükey 2003: 268). Korkak insan, başarılı olamaz. Korkak, başarılı olamaz vb. (Koç 1990: 143-146). güzel çocuk Güzele bakmak sevaptır vb. (Korkmaz 2003a: 334). 1 Gramerlerde her ne kadar bir vasıf isminin bir ismin önünde kullanıldığında dense de bu durum bir fiil ya da fiilimsi önünde kullanıldığında da aynıdır. Bu durumda da vasıf ismi zarf olarak görev yapar. - 220 -

www. turukdergisi.com Turgut Baydar İçlerinden yeşil(ini) beğendim. = Yeşil (elbise). Sınıfın en çalışkan(ına) verilecek. = Çalışkan (öğrenci). Okula kestirme(den) geldim. = Kestirme (yol) (Güneş 2002: 159). Çalışkan insanlar başarı gösterir. Çalışkanlar başarı gösterir vb. (Gencan 1979: 188-191). Bu durumun en önemli nedeni, Türkçedeki isim soylu kelimeleri (isim, sıfat, zarf vb.) ayrı ayrı bir tür olarak değerlendirme anlayışıdır. Ancak Türkçede kelimelerin isim, sıfat ve zarf 2 olarak kullanımları şeklî olarak ayırt edilemez. Güzel, yeşil, zengin, fakir, sıcak, soğuk ya da iyi, kötü gibi kelimelerin isim, sıfat ya da zarf olarak kullanımlarını bu hâllerinden anlamak mümkün değildir. Bunların hangi görevde kullanıldıklarını tespit etmek için bağlama bakılması gerekmektedir. Şöyle ki; Önerdiğiniz kitap çok güzel. Güzel düşünceleri var. Onlar, güzel giyiniyorlar. cümlelerindeki güzel kelimelerinin şekil itibarıyla birbirinden hiçbir farkı yoktur. Ancak bu kelimelerin birinci örnekte isim, ikinci örnekte sıfat ve üçüncü örnekte zarf olduğu hemen bağlamdan anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Türkçede bir kelimenin türünü belirlemek, söz konusu kelime tek başınayken, kolay değildir. Elbette burada vasıf ismi ile somut nesnelerin isimlerini karıştırmamak gerekmektedir. Vasıf isimleri ile diğerlerinin ayrılması durumunda da bunların hangi görevle kullanıldıklarını tespit etmek zordur. Çünkü güzel, iyi, soğuk vb. vasıf isimlerinin karşılığı Türkçe Sözlükte farklı farklı verilmiştir. 3 Bu kelimeler Türkçe Sözlükte isim, sıfat ya da zarf olarak belirtilmişlerdir. Ayrıca 2 bk. Arzu Sema Ertane Baydar Turgut Baydar (2006), "-ki Eki Üzerine", Ankara: TDAY - Belleten, 2004/II, s.31-49 3 bk. sırasıyla Türkçe Sözlükün güzel, iyi ve soğuk maddelerinde sırasıyla şunlar yazılıdır: güzel: 1.sıfat Göze ve kulağa hoş gelen, hayranlık uyandıran, çirkin karşıtı "Güzel kız. Güzel çiçek." "Yalının en güzel odası bizimdi." 2. İyi, hoş "Güzel şey canım, milletvekili olmak!" - Ç. Altan 3. Beklenene uygun düşen ve başarı düşüncesi uyandıran "Güzel bir fırsat." 4. Soyluluk ve ahlaki üstünlük düşüncesi uyandıran "Güzel duygular. Güzel hareketler." 5. Görgü kurallarına uygun olan 6. Sakin, hoş (hava) "Güzel bir gece." 7. Okşayıcı, aldatıcı, kandırıcı "Güzel vaatler." 8. Pek iyi, doğru "Güzel güzel amma!" 9. isim Güzel kız veya kadın "Güzeller deniz kenarına geldikleri zaman âşıklar da kale burçlarına ve bedenlerine dolarlar." - A. H. Çelebi 10. isim Güzellik kraliçesi 11. zarf Hoşa giden, beğenilen, iyi, doğru bir biçimde "Arabayı koştururken boyunlarındaki ziller güzel şıngırdıyordu atların." - R. Enis 12. zarf Adamakıllı, şiddetli "Karıkoca bu kuzu yüzünden güzel bir kavga ettiler." - Ö. Seyfettin - 221 -

Turgut Baydar www.turukdergisi.com sözlükte her birinin isim, sıfat, zarf olarak kullanımları için tanıklı örnekler mevcuttur. Özetle bu kelimelerin hangi görevde kullanıldıkları bağlamdan anlaşılmaktadır. Bu kelimeler ister isim, ister sıfat isterse de zarf görevinde kullanılsınlar sonuçta hepsi vasıf isimleridir. Yani isimdirler. Dolayısıyla adlaşmış sıfat terimi doğru bir kullanım olmamaktadır. Ergin Türk Dil Bilgisinde vasıf isimleri ile ilgili olarak Nesnelerin kendilerinin adları asıl isimlerdir. Sıfatlar ise nesnelerin kendilerinin değil vasıflarının adlarıdır. Eğer nesne birçok vasfı olan bir nesne değil de yalnız vasıftan ibaretse o takdirde sıfat nesnenin ismi olur. Meselâ yeşil otun, yaprağın bir vasfının adı, yani otun yaprağın bir sıfatıdır. Fakat tek başına bir rengin asıl ismidir. Demek ki sıfatlar asıl isimleri başka olan nesnelerin bir vasfını belirttikleri zaman sıfat, tek vasıftan ibaret olan nesneleri karşıladıkları zaman isimdirler ifadelerini kullanmıştır (Ergin 1989: 232). Grönbech de Türkçenin Yapısı isimli çalışmasında bu konuda şu bilgileri vermektedir: Adlar çeşitli alt bölümlere ayrılırlar. Bunlar içinde sayılar ve zamirler, bazı şekil ve sentaks özellikleri gösterirler. Buna karşılık isim ve sıfat arasında ne şekil, ne de sentaks bakımından bir fark görülebilir.. Sık sık bir vasıf gösterdiği için sıfat dediğimiz kelimeler, hiçbir şekilde geriye kalan adlardan ayırt edilmezler; tek başına oldukları zaman diğer adlar gibi çekilirler.. O hâlde ad kavramı, bizim dil kategorilerimizin çoğunu kapsayacak kadar çok yönlüdür. Bundan dolayı Türkçe bir ad, ne isim ne de sıfattır, aksine aynı zamanda her ikisidir de (Grönbech 1995: 22-25). iyi: 1. sıfat İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı "Bir aralık iyi fal bildiğimi haremde duyurdum." - F. R. Atay 2. Bol, çok, aşırı "İyi yağmur yağdı." 3. Uğurlu, hayırlı, iyilik getiren "İyi haber." 4. Esen, sağlıklı "İyi ve sıhhatli olduğumu bildirebilirsiniz." - N. F. Kısakürek 5. Yerinde, uygun "İyi bir cevap." 6. Doğru olan "İyisi bu işe karışmamaktır." 7. Yeterli, yetecek miktarda olan "Bu yün, hırka için iyidir." 8. isim Öğrencinin değerlendirilmesinde kullanılan orta ile pekiyi arasındaki not 9. zarf İstenilen, beğenilen, yerinde, yararlı, uygun bir biçimde "Bunun çocukları iyi çıktıkları için ölünceye kadar babalarına bakmışlar." - M. Ş. Esendal soğuk: 1. sıfat Isısı düşük olan, sıcak karşıtı "Bu el soğuktu ve titriyordu." - P. Safa 2. Üşütecek derecede ısısı olan "Güneşli, soğuk bir gündü." - S. F. Abasıyanık 3. isim Isının üşütecek kadar az veya düşük olması durumu "Apışlarının arasına bir sac mangal alarak yakıcı soğuktan korunmaya çalışıyordu." - E. E. Talu 4. Duygudan, sevgiden yoksun olan, yakın ve içten olmayan, ilgisiz "Soğuk tavırla birbirlerini selamlayıp uzaklaştılar." - R. H. Karay 5. Sevimsiz veya yersiz, antipatik "Bu soğuk, yavan sözler zevkimi rencide ediyordu." - H. C. Yalçın 6. Cinsel istek duymayan "Soğuk bir kadın." 7. zarf İlgisiz, sevimsiz bir biçimde veya memnuniyetsizliğini belli ederek bk. Türkçe Sözlük (2005), 10. bs., s.818;1006;1784-222 -

www. turukdergisi.com Turgut Baydar Türkçede kelimelerin hangi görevde kullanıldıkları hakkında Sözcük Türlerinde Konuşmada ve yazıda, ad soyundan sözcüklerin görev ve kullanım bakımından birbirleriyle geçişme durumunda bulundukları, görevlerinden kaydıkları görülür denmektedir (Atabay Kutluk Özel 1983: 23-25). Dilâçar da Gramer isimli makalesinde konu ile ilgili olarak şunları söylemiştir: Geleneksel söz bölükleri ne (parties du discours) geçtiğimizde, dilde, gördüğü göreve göre bir sözcüğün dört, beş bölük ya da tür ulamına girebildiğini görürüz. Bu durumda, dil hazinesindeki sözcükleri kesin olarak ulam ulam söz bölükleri ne ayırıp sınıflamak dilbilim ilkelerine aykırı düşer (Dilaçar 1989: 98). Bozkurt konu hakkında Türkiye Türkçesinde Türkçede sıfatlar, adlardan kesin biçimde ayrılamazlar. Gerektiğinde sıfatlar ad işlevinde kullanılırlar. Geleneksel dilbilgisi çalışması yaparlar çokluk bu ayrımı. Ne ki, biz sözcüklerde tür ayrımı yapılmasından yana değiliz demektedir (Bozkurt 2000: 46). Deny ise bir çalışmasında bu konuda Türkçede söz kısımları, Fransızcada olduğu kadar sarih bir surette ayırtlanmamış, hudutlanmamıştır demiştir (Deny 1941: 147). Emre de Yeni Bir Gramer Metodu Hakkında Layiha isimli eserinde konu hakkında Sıfatın isimden farkını ta yin etmek çok güçtür. İsimle sıfat aynı sınıfa dahil kelimelerdir; oynadıkları role göre isim veya sıfat olurlar. Renk isimleri hakiki isimlerdir: kırmızı, beyaz, siyah vb. birer renk ismidir: şu kırmızı pek koyu, şu kırmızı ise pek açıktır. Her kırmızı iyi gitmez. Şu resmin kırmızısı ile sarısı çok uygun gelmiş. Bu isimler eşyayı haiz oldukları renk ile göstermek üzere kullanılırsa sıfat olurlar: kırmızı mürekkep, siyah kumaş ifadelerini kullanmıştır (Emre 1931: 145-146). 4 Tüm bu ifadelerden de açıkça anlaşılacağı gibi Türkçede isim, sıfat ve zarf ayrımı yapmak kolay değildir ve bunun için bağlama bakılması gerekmektedir. Vasıf isimleri isim göreviyle kullanıldıklarında adlaşmış olarak kabul edilecek olursa ortaya izahı kolay kolay yapılamayacak sıkıntılar çıkacaktır. Öncelikle akla Bir ad nasıl olur da adlaşır? sorusu gelecektir. Bu soruya cevap verebilmek için öncelikle +ki ekinin, sıfat fiillerin, sayı, renk isimlerinin, işaret ve belirsizlik vb. kelimelerin kullanımlarına bakmak gerekir. Her ne kadar gramerlerde dikkat çekilmemiş olsa da sıkıntılardan biri -ki ekiyle ilgilidir. Gramerlerde bu ek, isimlerden (vasıf isimleri değil) hem sıfat yapar hem de zamir denilmekte ve bu yönde örnekler verilmektedir. Ayrıca zamir bahsinde de buna yer verilmektedir. 5 Örneğin; Korkmaz Gramer Terimleri Sözlüğünün aitlik eki maddesinde ekle 4 Emre nin aynı yöndeki ifadeleri için ayrıca bk. Ahmet Cevat Emre (1931), Yeni Bir Gramer Metodu Hakkında Layiha, İstanbul: Devlet Matbaası, s.52-56 5 Ayrıca zamir bahsinde bu ekten bahseden araştırmacılar için bk. Mazhar Kükey (2003), Türkçenin Dilbilgisi, Samsun: Cem Ofset, s.307-308; Tahir Nejat Gencan (1979), Dilbilgisi, Ankara: TDK Yay., s.268-270; Zeynep Korkmaz (2003a), Türkiye Türkçesi Grameri -Şekil Bilgisi-, Ankara TDK Yay., s.430-433 - 223 -

Turgut Baydar www.turukdergisi.com ilgili olarak Adlardan zamir ve sıfat olarak kullanılan adlar yapan, içinde bulunma, bağlılık ve aitlik görevleri taşıyan +ki eki. Zarflara doğrudan doğruya, öteki kelimelere ilgi veya bulunma durumundan sonra gelen ek. Bu ek, dil benzeşmesine çok yerde dudak benzeşmesine uymaz. Şimdiki, yarınki, öteki, benimki, sizdeki, evdeki, sokaktaki, dünkü, bugünkü, yandaki komşununki, içerideki, kolundaki vb. demiştir (Korkmaz 2003b: 14). Korkmaz gramerinde de +ki aitlik ekinin eklendiği sözü sıfata ve zamire çeviren bir yapım eki özelliği taşıdığını ifade etmiştir (Korkmaz 2003a: 264). Banguoğlu Türkçenin Gramerinde ek hakkında şunları söylemiştir: Burada -ki ek kelime olarak öbür sıfatfiiller gibi sıfat ve zamir hükmünde olup eklendiği kelimeyi de sıfat ve zamir yapar. (şimdiki zaman / evdeki pazar / benimki geldi) (Banguoğlu 1995: 184-185). Ergin Türk Dil Bilgisinde ise ek ile ilgili olarak Bu ek isimlerden temsil ve vasıf isimleri, yani, zamir ve sıfat olarak kullanılan isimler yapar ifadelerini kullanmıştır (Ergin 1989: 152). Araştırmacıların pek çoğu, Otobüstekini gördüm gibi cümlelerde +ki eki almış olan kelimelere adlaşmış sıfat dememektedir. 6 Dolayısıyla bu, tam bir çelişkidir. Şunu da hemen belirtelim ki ekle ilgili yukarıdaki bilgileri veren araştırmacılar zamir görevi ile kullanılan bu kelimelere adlaşmış sıfat deselerdi daha büyük bir çelişki ortaya çıkardı. İlgi eki, geldiği kelimelerden sıfat ya da zamir görevi ile kullanılan kelimeler türetir deyip ardından da zamir görevi ile kullanılan +ki ekli kelimeleri adlaşmış sıfat olarak kabul etmeyi izah etmek, hiç de kolay olmasa gerektir. Yine araştırmacıların çoğu isim göreviyle kullanıldıklarında, koşanlar uyarıldı gibi yapılarda, sıfat fiillere de adlaşmış sıfat diyorlar. 7 Bu da ayrı bir sıkıntıyı beraberinde getirmektedir. Çünkü fiil olan bir kelime herhangi bir sıfat-fiil eki ile fiil kategorisinden isim kategorisine geçirilmektedir. Yani sıfat-fiil eki getirilen fiil öncelikle sıfat olmamakta, isim kategorisine geçmektedir. Bu aşamadan sonra sıfat-fiiller geçtikleri cümlelerde isim ya da sıfat olarak görev yapmaktadırlar. 8 Zaten sıfat-fiillere isim-fiiller denmesinin nedeni de budur. Bir diğer sıkıntı da işaret, belirsizlik, renk vb.ni ifade eden kelimeler ile ilgilidir. Bunlarda da bu çelişki vardır ve bunların izahı da hiç kolay değildir. 6 Az da olsa +ki ekini almış kelimelere adlaşmış sıfat diyen araştırmacılar da vardır. bk. Tahir Nejat Gencan (1979), Dilbilgisi, Ankara: TDK Yay., s.206; Muhittin Bilgin (2002), Anlamdan Anlatıma Türkçemiz, Ankara: Kültür Bakanlığı Yay., s.228;260. Bilgin bunlara adlaşmış sıfat demekle birlikte İlgi Adılı: +ki başlığı altında bu eki alan kelimelerin zamir olarak kullanıldıklarını ifade etmiştir. 7 Örnek olarak bk. Mazhar Kükey (2003), Türkçenin Dilbilgisi, Samsun: Cem Ofset, s.435; Zeynep Korkmaz (2003a), Türkiye Türkçesi Grameri -Şekil Bilgisi-, Ankara TDK Yay., s.915; Nesrin Bayraktar (2004), Türkçede Fiilimsiler, Ankara TDK Yay., s.44 8 Eraslan bununla ilgili olarak Türkçede isim ve sıfat ayrımı, şekil yerine fonksiyon ve kullanılışa dayandığından, sıfatlar isim gibi, bilhassa cins isimleri de sıfat gibi kullanılabilirler demiştir. bk. Kemal Eraslan (1980), Eski Türkçede İsim-Fiiller, İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Yay., s.13; Deniz Yılmaz da çalışmasında sıfat-fiilleri İsimsi-Sıfatsı Şekil terimi ile karşılamıştır. bk. Özlem Deniz Yılmaz (2009), Türkiye Türkçesinde Eylemsi, Ankara: TDK Yay., s.66-81 - 224 -

www. turukdergisi.com Turgut Baydar Korkmaz, bu, şu, o işaret kelimeleri için, gramerinin İşaret (Gösterme) Sıfatları başlığı altında Türkiye Türkçesinde bu işlevi yüklenmiş olan bu, şu, o (<ol) sıfatları aslında birer zamirdir. Ancak adlar önünde sıfat görevi yüklenmişlerdir demektedir (Korkmaz 2003a: 385). Hemen belirtelim ki Türkçe Sözlük, Korkmaz ın zamir dediği bu kelimelerin ilk kullanımlarına sıfat, ikinci kullanımına zamir demektedir. 9 Sözlüklerde maddeler açıklanırken sözün en yaygın anlamına, kullanım sıklığına vb. öncelik verildiği de dikkatlerden uzak tutulmamalıdır. Çalışanlar sonunda kazanırlar. Koşanları uyarın. cümlelerindeki çalışanlar ve koşanları kelimelerini adlaşmış sıfat olarak kabul eden araştırmacılar, Kimi arayacaksın? Bazıları onu sevmez. Mavi sana çok yakışıyor. Bunu ona götürün. cümlelerindeki kimi, bazıları, mavi ve bunu kelimelerine ise zamir demektedirler. Eğer adlaşmış sıfatı kabul ediyorsak bunlara da adlaşmış sıfat dememiz gerekir. Diyemeyeceğimiz de ortadadır. Adlaşmış sıfatı kabul ettiğimiz vakit Güzel söyledi, Güzelce dinle gibi cümlelerdeki güzel, güzelce gibi kelimeleri de zarflaşmış sıfat 10, vitrindeki kazak gibi tamlamalardaki +ki eki almış unsurları da sıfatlaşmış ad terimi ile karşılamamız gerekmektedir. Yine araştırmacılar haklı olarak sıfatlar (zarflarda da aynıdır) çekime giremez diyor; ancak ardından da bu kelimeler çekime girdiklerinde bunları adlaşmış sıfat olarak kabul ediyorlar. 11 Durum, zarflarda da aynıdır. Aslında +ki ekli kelimelerin ve sıfat fiillerin kendilerinden sonra gelen bir kelime ya da kelime grubu ile tamlama oluşturmadıklarında zamir işlevi de üstlendikleri ortadadır. Vasıf isimlerinden de zamir görevi üstlenenler vardır (Renk ismi, sayı ismi vb. olup da bunları karşılamak için kullanılanlar hariç). Sabahkini sevmedim. cümlesinde sabahki kelimesine gelen ismin +I hâl eki sabahki kelimesine mi gelmiştir yoksa +kinin yerini tuttuğu isme mi gelmiştir? Elbette +kinin yerini tuttuğu isme gelmiştir. Sabahki kahvaltıyı sevmedim. Koşana ceza verdik., Çalışkanları herkes sever. vb. cümlelerde de aynı şey söz konusudur. Bu cümlelerdeki koşan ve çalışkana getirilen çekim ekleri de söz konusu 9 bu, şu, o kelimeleri için bk. Türkçe Sözlük (2005), 10. bs., Ankara: TDK Yay., s.317;1487;1873-1874 10 Korkmaz bu konuda Zarf konusu işlenirken üzerinde durulduğu gibi, sıfatlar bir adın değil de bir sıfatın veya bir fiilin önünde yer aldıkları zaman artık sıfat olmaktan çıkıp zarf görevi yüklenmişlerdir demektedir. Bk. Zeynep Korkmaz (2003a), Türkiye Türkçesi Grameri -Şekil Bilgisi-, Ankara: TDK Yay., s.334 11 bk. Zeynep Korkmaz (2003a), Türkiye Türkçesi Grameri -Şekil Bilgisi-, Ankara: TDK Yay., s.334-225 -

Turgut Baydar www.turukdergisi.com kelimelere değil, bunlardan sonra gelen; ancak burada ifade edilmeyen kelimelere getirilmiştir. Koşan öğrenciye ceza verdik., Çalışkan öğrencileri herkes sever. gibi. Sonuç Türkçede tek başına kullanılan bir kelimeye (vasıf ismine) isim, sıfat ya da zarf diyebilmek için onu bir metin içinde görmek; yani bağlama bakmak gerekmektedir. Bir vasıf ismi başka bir ismin önüne getirildiğinde sıfat; kendinden sonraki isim düşürüldüğünde ya da söz konusu vasıf ismine bir çekim eki getirildiğinde ise asıl göreviyle yani isim olarak kullanılmaktadır. İsim soylu kelimelerin tamamı isim ana başlığı altında incelenmektedir. İsim de sıfat da zarf da zamir de hepsi isim soylu kelimelerdir ve isim ana başlığı altında sıralanmaktadır. Vasıf isimleri sadece kendilerinden sonra gelen bir isimle değil; bir fiille ya da fiilimsi ile de ilişki içinde olabilirler. Vasıf isimleri ile herhangi bir ek yardımı ile sıfat görevi üstlenen kelimelerden sonra gelen isimler düşürüldüğünde ya da söz konusu bu kelimeler çekime girdiğinde kendi görevleri dışında zamir işlevi de üstlenirler: İyiyi çağır, kaçanlara yanma, masadakini getir gibi. Adlaşmış sıfat terimi kabul edilecek olursa zarflaşmış sıfat ya da sıfatlaşmış ad gibi terimleri de kabul etmek gerekecektir. Bu da doğru bir yaklaşım olmamaktadır. Adlaşmış sıfat terimi, gramerlerde sadece farklı bir başlık oluşturmak için kullanılmış gibi durmaktadır. Kaynakça Atabay, Neşe-Kutluk, İbrahim-Özel, Sevgi (1983), Sözcük Türleri, Ankara: TDK Yay., s.23-25 Banguoğlu, Tahsin (1995), Türkçenin Grameri, 4. bs., Ankara: TDK Yay., s.184-185 Bayraktar, Nesrin (2004), Türkçede Fiilimsiler, Ankara TDK Yay., s.44 Bilgin, Muhittin (2002), Anlamdan Anlatıma Türkçemiz, Ankara: Kültür Bakanlığı Yay., s.228;260 Bozkurt, Fuat (2000), Türkiye Türkçesi, 2. bs., Ankara: Hatiboğlu Yayınevi, s.46 Deny, Jean (1941), Türk Dili Grameri, (Tercüme: Ali Ulvi Elöve), İstanbul: Maarif Matbaası, s.147 Deniz Yılmaz, Özlem (2009), Türkiye Türkçesinde Eylemsi, Ankara: TDK Yay., s.66-81 Dilâçar, Agop (1989), Gramer: Tanımı, Adı, Kapsamı, Türleri, Yöntemi, Eğitimdeki Yeri ve Tarihçesi, Ankara: TDAY Belleten, 2. bs., 1971, s.83-145 - 226 -

www. turukdergisi.com Turgut Baydar Emre, Ahmet Cevat (1931), Yeni Bir Gramer Metodu Hakkında Layiha, İstanbul: Devlet Matbaası, s.52-56;145-146 Eraslan, Kemal (1980), Eski Türkçede İsim-Fiiller, İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Yay., s.13 Ergin, Muharrem (1989), Türk Dil Bilgisi, 18. bs., İstanbul: Bayrak Yay., s.232 Ertane Baydar, Arzu Sema Baydar, Turgut (2006), "-ki Eki Üzerine", Ankara: TDAY Belleten, 2004/II, s.31-49 Gencan, Tahir Nejat (1979), Dilbilgisi, Ankara: TDK Yay., s.188-191;206;268-270 Grönbech, K. (1995), Türkçenin Yapısı, (Tercüme: Mehmet Akalın), Ankara: TDK Yay., s.22-25 Güneş, Sezai (2002), Türk Dili Bilgisi, 6. bs., İzmir, s.159 Koç, Nurettin (1990), Yeni Dilbilgisi, İstanbul: İnkılap Kitabevi, s.143-146 Korkmaz, Zeynep (2003a), Türkiye Türkçesi Grameri-Şekil Bilgisi-, Ankara: TDK Yay., s.264;334;385 ;430-433 Korkmaz, Zeynep (2003b), Gramer Terimleri Sözlüğü, 2. bs., Ankara: TDK Yay., s.14 Kükey, Mazhar (2003), Türkçenin Dilbilgisi, Samsun: Cem Ofset, s.268;435 Türkçe Sözlük (2005), 10. bs., Ankara: TDK Yay., s.317;818;1006;1487;1784;1873-1874 - 227 -