6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU NUN SAĞLIK SEKTÖRÜ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ



Benzer belgeler

İSG NİN TÜRKİYE DEKİ TARİHSEL GELİŞİMİ

Doç.Dr.Gülbiye Y. YAŞAR, Dr.Emirali KARADOĞAN

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KAVRAM VE KURALLARININ GELİŞİMİ DERS NOTU-1

İSGÜV 506 KAZA ARAŞTIRMA, İNCELEMELERİ VE EMNİYET SİSTEMLERİ. Çankaya Üniversitesi İş Sağlığı ve İş Güvenliği ABD

SAĞLIĞIN KORUNMASI, GELİŞTİRİLMESİ VE SAĞLIK POLİTİKASI. Doç.Dr. Gülbiye YENİMAHALLELİ YAŞAR

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

İşçi ve İşveren Tanımları

Vaatler kağıt üzerinde kalmasın, kaliteli hizmet alayım diyorsanız, İş güvenliği uzmanınız ve işyeri hekiminiz işyerinize gelsin istiyorsanız.

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

İSG Sistemi Bilinmesi Gerekenler Mesleğe Hazırlık Eğitimleri Görev ve Sorumluluklarımız

167 SAYILI İNŞAAT İŞLERİNDE GÜVENLİK VE SAĞLIK HAKKINDA ILO SÖZLEŞMESİ NİN İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN VERİMLİLİĞİ ÜZERİNE ETKİSİ

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TEMEL EĞİTİMİ SIKÇA SORULAN SORULAR. 1 İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitiminin Temel Amacı Nedir? CEVAP:

ULUSAL KURULUŞLARIN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UYGULAMALARI VE ULUSLARARASI KURULUŞLARLA KARŞILAŞTIRILMASI

TÜRKİYE VE DÜNYADA İSG

İş Sağlığı ve Güvenliği

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU BİLGİLENDİRME TOPLANTISI 8 OCAK 2013 ÖNDER KAHVECİ

TÜRKİYE DE VE DÜNYA DA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

ÇALIŞMA MEVZUATI İLE İLGİLİ BİLGİLER

TEMEL İSG Kaynakça.

İŞVERENİN ÖNLEM ALMA BORCU

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YASASI BİLGİLENDİRME TOPLANTISI

İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarında İşverenin Hukuki Sorumluluğu ve Sorumluluğun Hukuki Dayanağı ÜNİTE:5

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

İSG KÜLTÜRÜ VE EĞİTİM

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU İLE ÇOK CİDDİ YÜKÜMLÜLÜKLER VE BÜYÜK CEZALAR GELİYOR

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu İle Çok Ciddi Yükümlülükleri ve Büyük Cezalar Geliyor Pazartesi, 12 Kasım :55

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

Doç. Dr. Pir Ali KAYA

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HİZMETLERİ. Emekli Baş İş Müfettişi A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı İnşaat Mühendisi Şenel ŞEN

Sanayigazetesi.com.tr-ÖZEL HABER

RİSK DEĞERLENDİRMESİ ve ÇALIŞANLARIN İSG EĞİTİMLERİ. Ali Kaan ÇOKTU

KUAFÖRLER & BERBERLER İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HİZMETLERİ

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU

MTS301 İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ. İŞ SAĞLIĞI, GÜVENLİĞİ ve İNSAN KAYNAKLARI

İŞYERİ HEKİMİ GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI

6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Kapsamında İşverenin İş Kazası ve Meslek Hastalığından Doğan Yükümlülükleri

ORMANCILIK İŞ BİLGİSİ. Hazırlayan Doç. Dr. Habip EROĞLU Karadeniz Teknik Üniversitesi, Orman Fakültesi

İş Sağlığı ve Güvenliği Alanında Ulusal ve Uluslararası Kuruluşlar / Uluslararası Sözleşmeler

Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda. İşveren Yükümlülükleri -I-

HİZMETLERİMİZ. HAKkIMIZDA. İş Güvenliği Uzmanlığı. İş Yeri Hekimliği. Sağlık raporu. Acil Durum Planlaması. İş Güvenliği Eğitimleri.

ECZANE ÇALIŞANLARININ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ AÇISINDAN GÖREV YETKİ VE SORUMLULUKLARI

İş Sağlığı ve Güvenliğine Genel Bakış ve Güvenlik Kültürü

SUNU PLANI SAYILI İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ KANUNU HAKKINDA GENEL BİLGİLENDİRME 2- ÇALIŞAN TEMSİLCİSİ GÖREV YETKİ VE SORUMLULUKLARI

İŞ YERİ HEKİMİ. (A) İş yeri hekimi, işyerinde bulunması halinde diğer sağlık personeli ile birlikte çalışır.

Dr. Rana GÜVEN Genel Md. Yrd. 4 Mayıs 2010, Konya

VII. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı. 6Mayıs 2014

İş Güvenliği Çalışmalarının Faaliyet Alanları. Tehlikeler, Riskler, Sağlıksız Koşullar, Güvensiz Koşullar,

İŞ GÜVENLİĞİ MÜHENDİSİ. Yrd. Doç. Dr. Fuat YILMAZ Gaziantep Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU

AMAÇ İSG alanında devlet, işçi, işveren taraflarının yeri ve önemini, faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası kuruluşlar ile bu alanda hazırlanmış

Risk Değerlendirmesi ve Yönetimi

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS. Dersin Adı Kod Yarıyıl T+U AKTS

T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SAYILI İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ KANUNU

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNUNDA ALT İŞVEREN

MAKİNA MÜHENDİSİ EMRAH KARTALKANAT

İ.S.G. TEMEL KAVRAMLAR VE TARİHSEL GELİŞİMİ

İTÜ MADEN FAKÜLTESİ İş Sağlığı ve Güvenliği İç Yönergesi

A B C D E B. Çalışan. C. Memur. D. İşveren. E. İşçi

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HUKUKU. Arş. Gör. Yusuf GÜLEŞCİ

Boss Yönetişim Yeni İş sağlığı ve İş güvenliği

İSG DE VE MEVZUATTA SON GELİŞMELER. İsmail GÜLTEKİN Şube Müdürü Şubat 2012-Ankara

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNUNA GÖRE UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI ( )

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU

6331 sayılı İş Kanunu kapsamında iş sağlığı ve güvenliği konusunda çalışmalar yaparak, Şifa Ortak Sağlık Güvenlik Birimi tarafından ;

OCAK 2013 TÜRKİYE KAMU-SEN AR-GE MERKEZİ

İŞÇİ SAĞLIĞI İŞ GÜVENLİĞİNİN TARİHİ GELİŞİMİ

İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ DERSİ

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU NDA YER VERİLEN İDARİ PARA CEZALARININ 2016 YILINDA UYGULANACAK TUTARLARI

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME ENSTİTÜSÜ BAŞKANLIĞI GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI HAKKINDA YÖNETMELİK

Cuma, 04 Şubat :27 - Son Güncelleme Cumartesi, 15 Ağustos :40

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNUNA GÖRE 2016 YILINDA UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

IGA İŞGÜVENLİĞİ DANIŞMANLIK NEDEN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ? İş işten geçmeden bu cezalardan korumak için firmanızın yanınızdayız...

ŞİRKETLERDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNE YAPILAN YATIRIMLARIN GERİ DÖNÜŞÜ

Sevcan ARSLAN B SINIFI İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI DESTEKEGE OSGB SORUMLU MÜDÜR


ŞEHİRİÇİ TİCARİ TAKSİLERDE ÇALIŞANLARIN SOSYAL GÜVENCESİ

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ KANUNU

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ KANUNU HAKKINDA GENEL BİLGİLENDİRME

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNUN UYGULAMASINA İLİŞKİN BİLİNMESİ GEREKENLER

6645 SAYILI SON TORBA KANUN İLE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ALANINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

SAYILI KANUN

DÜNYADA VE TÜRKİYEDE MESLEK HASTALIKLARI

İŞ KAZASI ILO YA GÖRE İŞ KAZASI ÖNCEDEN PLANLANMAMIŞ, BİLİNMEYEN VE KONTROL ALTINA ALINAMAMIŞ OLAN ETRAFA ZARAR VEREBİLECEK NİTELİKTEKİ OLAYDIR.

6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNUNA GÖRE UYGULANACAK İDARİ PARA CEZALARI

CALIŞANLARIN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ EĞİTİMLERİNİN USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK. (7 Nisan 2004/25426 R.G.) BİRİNCİ BÖLÜM

YENİ İŞ GÜVENLİĞİ KANUN ve YÖNETMELİKLEREGÖRE İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLARI ve İŞVERENLERİN GÖREV YETKİ VE SORUMLULUKLARI KONUSUNDA ÖZET BİLGİLER

ISG Kavramlar ve Gelişimi. İş Sağlığı ve Güvenliğinin Kavram ve Kurallarının Gelişimi

İŞVERENİN İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞI BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ

İşveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlemektir

İş Sağlığı Güvenliği uygulamalarında karşılaşılan zorluklar ve öneriler. Ökkeş KARADAĞ Endüstri Yük.Müh. İş Güvenliği Uzmanı

(*09/12/2003 tarih ve sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır)

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MESLEK HASTALIKLARI-1 PROF.DR. SARPER ERDOĞAN

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU İDARİ PARA CEZALARI

GEREKLİ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ÖNLEMİ ALINMAYAN İŞYERLERİNDE ÇALIŞAN İŞÇİLERİN HAKLARI NELERDİR?

Biyosidal Ürünlerde İş Sağlığı ve Güvenliği

İş Sağlığı ve Güvenliği

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU NA GÖRE İŞVEREN VE İŞVEREN VEKİLİ KAVRAMLARININ ANALİZİ

Transkript:

I YENİ YÜZYIL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU NUN SAĞLIK SEKTÖRÜ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ Bitirme Projesi Z. Edibe YÜCE 131101484 Bölüm: İş Sağlığı ve Güvenliği Danışman Prof. Dr. Gül BAKTIR Bitirme Tarihi (Şubat, 2014)

II ÖNSÖZ Bu çalışmanın amacı, sağlık sektörünün sorunları ve 6331 sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu nun işveren, çalışan ve devlet tarafından sağlık sektörünü sistematik olarak ele almaktır. Çalışmada iş sağlığı ve güvenliğinin kavramsal yaklaşımına, iş sağlığı ve güvenliğinin işveren, işçi, ekonomik ve insan kaynakları açısından önemine, 6331 sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu nun değerlendirilmesine ve sağlık sektöründe bu kanunun işveren, çalışan ve devlet üçgeni çerçevesinde anlatılıp değerlendirilmeye çalışılmıştır. Hayatım boyunca ilgi ve anlayışlarını her an hissettiren, maddi-manevi desteklerini hiçbir zaman eksik etmeyen ve başarılarımın arkasındaki gerçek kahramanlar olan Babam Hayrullah YÜCE ye, Annem Sevim YÜCE ye, Ablam Serpil ATİLA ya, Kardeşim Ömer YÜCE ye ve ailemizin mutluluk ve neşe kaynağı biricik Yeğenim Atilla ATİLA ya sonsuz teşekkürlerimi bir borç bilirim. Yeni Yüzyıl Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Tezsiz Yüksek Lisans Bölümü her biri birbirinden kıymetli ve değerli hocalarıma bilgi, tecrübe ve tavsiyelerini esirgemeden bizlerle paylaştıkları için teşekkürlerimi sunarım. Zarif Edibe YÜCE

III Özgünlük Bildirisi 1. Bu çalışmada, başka kaynaklardan yapılan tüm alıntıların, ilgili kaynaklar referans gösterilerek açıkça belirtildiğini, 2. Alıntılar dışındaki bölümlerin, özellikle projenin ana konusunu oluşturan teorik çalışmaların ve yazılım/donanımın benim tarafımdan yapıldığını 3. Araştırma ve/veya anket çalışmaları için etik kurul onay yazısı alındığını bildiririm. İstanbul, 2014 Zarif Edibe YÜCE

IV 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU NUN SAĞLIK SEKTÖRÜ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ ÖZET Sanayileşme ve devamında yaşanan teknolojik ve diğer alanlardaki hızlı gelişmeler sonucu iş ve çalışma şartlarındaki değişiklikler ile çalışanların fiziksel, ruhsal ve bedensel sağlığının korunması ön plana çıkmıştır. Buna bağlı olarak başlangıçta işçi sağlığı ve iş güvenliği olarak ortaya çıkan bu olgu zamanla kavramın yetersiz kalması sonucu iş sağlığı ve güvenliği şeklinde daha kapsamlı bir ifadeye dönüşmüştür. Böylece çalışanın sağlık ve güvenliğinin yanında çalışma şartları ve ortamının da sağlıklı ve güvenlikli olması öngörülmüştür. İş sağlığı ve güvenliği ile çalışanın, çalışma şartları ve işyeri ortamının sağlıklı ve güvenli olması, çalışma barışının sağlanması, iş verimliliğinin artması ve dolaylı olarak toplumun refahının artması gibi sonuçlar meydana gelmektedir. 30.06.2012 tarihinde 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu nun yürürlüğe girmesine kadar iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili hükümler ağırlıklı olarak 4857 sayılı İş Kanunu nda bulunmaktaydı. Yeni çıkarılan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, İş Kanununa paralel düzenlemeler getirmekle birlikte iş sağlığı ve güvenliğini kapsamlı olarak ele alan amaca özel bir kanundur. Kanunun uygulanmasında, kademeli bir geçiş öngörülmüştür. 6331 Sayılı İSGK ile iş sağlığı ve güvenliği alanında birçok yenilikler getirilmiştir. Bu kapsamda, işçi ve memur ayrımı kalkmış olup, sadece işçiler değil aynı zamanda memurlar da iş sağlığı ve güvenliğinden yararlandırılmaktadır. Kanun özellikle iş kazası ve meslek hastalıklarının meydana gelmeden önlenmesi üzerine yoğunlaşmıştır. Bu durumun gerçekleştirilmesi için işverenin yükümlülüğü arttırılmıştır. Kanunun çalışma hayatına getirileri arasında üretim artışı, verimlilik, ürün kalitesi, imaj ve maliyet kazancı sayılabilir. Anahtar Sözcükler: 6331 sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu, Yükümlülükler, İş Sağlığı, İş Güvenliği, Sağlık Sektörü

V İÇİNDEKİLER ÖNZÖZ. II Özgünlük Bildirisi...III 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU NUN SAĞLIK SEKTÖRÜ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ ÖZET...IV İÇİNDEKİLER......VI ŞEKİLLER...VIII TABLOLAR...IX 1.GÜNÜMÜZDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KAVRAMLARINA GENEL BAKIŞ.1 1.1.İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KAVRAMLARI.......2 1.1.1. İş Sağlığı..3 1.1.2. İş Güvenliği.3 1.2.İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN AMAÇLARI...... 4 2.İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ....4 2.1.İş Sağlığı ve Güvenliğinin Dünyadaki Tarihsel Gelişimi.5 2.2.İş Sağlığı ve Güvenliğinin Ülkemizdeki Tarihsel Gelişimi..6 3.İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN ÖNEMİ. 9 3.1.İş Sağlığı ve Güvenliğinin İşçi Açısından Önemi....10 3.2.İş Sağlığı ve Güvenliğinin İşveren Açısından Önemi..11 3.3. İş Sağlığı ve Güvenliğinin Ekonomik Açıdan Önemi. 13

VI 3.4.İş Sağlığı ve Güvenliğinin İnsan Kaynakları Yönetimi Açısından Önemi..16 4.ÜLKEMİZDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNDE SORUMLULUKLAR VE SORUNLAR 17 4.1.İşverenin Sorumlulukları...17 4.2.Devletin Sorumlulukları....18 4.3.Sendikaların Sorumlulukları.18 4.4.İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinin Sağlanması. 18 4.5.Ülkemizde İş Sağlığı ve Güvenliği Sorunlarının Nedenleri...19 5. 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU NA GENEL BAKIŞ.... 20 5.1. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği Açısından Yükümlülükleri 24 5.2.İşçinin İş Sağlığı ve Güvenliği Açısından Yükümlülükleri. 26 6.6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU NUN SAĞLIK SEKTÖRÜ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLME 28 6.1.Sağlık Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği 28 6.2.Sağlık Kuruluşlarının ve Sağlık Çalışanlarının Özellikleri...28 6.3.Sağlık Sektöründe Çalışanların Sağlık Durumları 29 6.4.Sağlık Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Eden Riskler ve İşyeri Ortam Faktörleri 30 6.4.1. Fiziksel Faktörler 33 6.4.2. Kimyasal Faktörler.34

VII 6.4.3. Biyolojik Faktörler 35 6.4.4. Ergonomik Faktörler 36 6.4.5.Psiko-Sosyal Faktörler..38 6.5.Sağlık Sektöründe Meydana Gelen İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları 40 6.5.1. Sağlık Sektöründe İş Kazaları...40 6.5.2.Sağlık Sektöründe Meslek Hastalıkları 41 6.6.Sağlık Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri ve İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Düzenlemeler 44 6.6.1. Sağlık Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri 44 6.6.2.Sağlık Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Düzenlemeler...45 6.6.2.1.Genel Düzenlemeler 45 6.6.2.2.Güvenlik Önlemlerine Yönelik Düzenlemeler 50 6.7.Sağlık Sektöründe İş Kazası Kayıt Sisteminin Önemi 53 7.TARTIŞMA VE SONUÇLAR....54 8. KAYNAKLAR 60

VIII ŞEKİLLER Şekil 1. Ülkemizde İş Kazası ve Meslek Hastalıkları Sonucu Ölüm Sayısının 2001-2010 Yılları Arası Dağılımı...11 Şekil 2. İş kazalarının Maliyetlerindeki Buzdağı Teorisi 14 Şekil 3. Ülkemizde İş Kazası ve Meslek Hastalığı Nedeniyle Kaybedilen Toplam İş Günü Sayısının 2001-2010 Yılları Arası Dağılımı 15 Şekil 4. Sağlık İşletmelerindeki Risklerin Sınıflandırılması...33

IX TABLOLAR Tablo 1. İş Kazası ve Meslek Hastalığı Sigortasından Gelir Alanların Sayısı...15 Tablo 2. Sağlık Hizmetlerine Ait Tehlike Sınıfları. 31

1 1.GÜNÜMÜZDE İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ KAVRAM ve AMAÇLARI 1.1 İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ KAVRAMLARI İş sağlığı ve iş güvenliği tek bir kavram gibi görülmekle birlikte iki farklı kavramın bir araya gelmesinden oluşmaktadır. Bu bağlamda, iş sağlığı işçilerin/çalışanların çalışma koşulları, çalışma ortamı ile kullanılan araç ve gereçlerden meydana gelebilecek tehlikeli durumların ortadan kaldırıldığı ya da minimize edildiği sağlıklı bir iş ortamında çalışmasıdır. İş güvenliği ise çalışanların iş yerinde işi yapabilmesi için oluşacak tehlikelerden, bedeni ve ruhi olarak kayba uğramamaları için alınması gerekli teknik, tıbbi ve hukuki önlemleri kapsayan çalışmalardır. 1.1.1. İş Sağlığı Sağlık kelimesi Dünya Sağlık Örgütü tarafından; sadece hastalık veya sakatlık halinin var olmaması değil, bununla birlikte sosyal ve ruhsal olarak da tam iyilik hali ifadesi ile tanımlamıştır. Sağlık, insanın en temel hakkıdır. Toplum sağlığı açısından da işçilerin sağlığının korunması ve geliştirilmesi önemlidir. Meslek hastalıkları ve iş kazaları doğal olarak en çok ve direkt işçileri etkiler. Yaralanmalarla ve dahası ölümlerle sonuçlanabilen iş kazaları ve meslek hastalıkları işçilerde güç kaybına veya sürekli olarak iş göremez hale gelmelerine sebebiyet verebilir. Bunun sonucunda bakmakla yükümlü olduğu ailesinin ekonomik açıdan sıkıntıya düşmesi, kendisinin ise eski sağlığına kavuşamaması gibi bir olasılıkla karşılaşan işçi, mutsuz bir ruh hali içerisine girecektir. Bu nedendendir ki; işçi sağlığı için gereken önlemlerin alınması ve bu tarz kötü sonuçlarla karşılaşma riskinin en aza indirilmesi ile yaratılan bir işyeri ortamında çalışmak, işçinin çalışma isteğini artırmakla kalmayıp moral olarak da yüksek bir seviyede olmasına yardımcı olacaktır. Aksi takdirde işçinin sağlığının tehlikeye girmesi ailesinin ve kendisinin karşılaşabileceği en büyük acıdır.

2 İşçinin sağlığının yerinde olması sadece işçi açısından değil işveren açısından da oldukça önem taşımaktadır. İşyerinde sağlık problemleri ile karşılaşmak üretim temposunu düşürerek verimlilikte kayıplara sebebiyet verecektir. Sağlığın korunabilmesi için ilk olarak sağlığı bozabilecek etmenlerin doğru bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bir işyeri ortamında, çalışanların sağlığını bozabilecek birçok etmen bulunabilir, dolayısıyla bu etmenlerin işçileri ne derecede ve ne düzeyde etkilediklerinin saptanması ve bu doğrultuda bir çalışma yani risk değerlendirmesi yapılması gerekmektedir. Çalışma ortamının sağlıklı bir yer haline getirilmesi iş akışını ve üretim hızını artırarak işyerinde devamlılığı sağlayacak ve verimlilik sürekli hale gelecektir. Ayrıca işçi için gerekli önlemleri alarak işyerinde sağlıklı bir ortam hazırlayan firmaya karşı hem kendi içerisinde çalışanları tarafında, hem de dışarı da rakiplerine karşı güven artacaktır. İş sağlığının amaçlarını sıralayacak olursak; [1] İş ortamında bulun risklerin ortadan kaldırılarak minimize edilmesi, Üretim güvenliğini oluşturularak; zamanın ve kişisel performansın maksimum seviyede kullanılması, Meslek elemanlarının, işyerlerinde kullanılan donanım ve ekipmanların, binanın, iş ortamının ve kendilerinin güvenliğini sağlayabilecek seviyede yetiştirilmesi, İşçilerin, ruhsal, fiziksel ve sosyal yönden iyilik hallerinin tam olarak denetlenmesi, Çalışma koşullarından ötürü işçilerin sağlıklarını yitirmelerinin önlenmesi, İşçilerin, sağlıklarını olumsuz yönde etkileyecek etmenlerden çalışma esnasında korunması ve İşçilerin psikolojik ve fizyolojik yapıları göz önünde bulundurularak işe yerleştirilmelerinin yapılmasıdır. 1.1.2. İş Güvenliği İş güvenliği, çalışma ortamlarının daha iyi ve sağlıklı bir hale dönüştürülebilmeleri için sistemli ve programlı bir şekilde üretim süreci esnasında oluşabilecek tehlikelerden, sağlığa zararlı olabilecek koşullardan arındırılması olarak tanımlanabilir. Hukuk, ekonomi, sosyal politika, davranış bilimleri, ergonomi, tıp, çeşitli mühendislik bilimleri, istatistik, matematik gibi disiplinlerden de yararlanmaktadır. [2] Temel taşının insan olduğu iş güvenliği, tüm çalışanların en temel hakkıdır. Yalnız iş güvenliği dendiğinde, sadece çalışanların değil; işletmenin ve üretimin de güvenliği

3 düşünülmelidir ki bu üç faktörle ilgili çalışmalar tamamlandığında iş yerinde çalışanlar için tam bir güvenli ortam oluşturulsun. Temel sosyo-ekonomik güvencenin ayrılmaz bir parçası olan güvenlik, çalışma hayatında aşağıdaki koşulları sağlamaktadır: [3] İşle ilgili güvenlik, sağlık ve çevresel iyileştirmelerle hastalık ve sakatlıklardan koruma, İşle ya da diğer sebeplerle oluşabilecek sakatlıklara, cinsiyet, dini ve etnik grup nedeniyle ayrımcılığa karşı koruma, Taciz, şiddet, uygun olmayan çalışma saatleri, strese karşı koruma, çalışma saatlerinin, gece işinin, çalışma yaşının sınırlandırılması, Ücretle ve istihdam ile ilgili haklar, emeklilik güvencesi, tazminat, annelik koruması, uzun süreli bakım, tatil, mantıklı iş planlaması ve iş düzenlemesi, Yasalar, devlet yaptırımı ve teftiş yoluyla koruma, Örgütlenme hakkı, Toplu pazarlık hakkı, Sağlık hizmetine ulaşma, eğitim, çocuk bakımı gibi sosyal destek hakkı, Güvensiz işi reddetme hakkı, Ortak işçi-yönetim sağlık ve güvenlik kurulları ve diğer temsil mekanizmaları yoluyla katılım hakkı, İşle ilgili olası tehlikeleri bildirme hakkı ve İşyerinde yanlış yapılan işleri bildiren kişiler için koruma hakkı. Yukarıda bahsettiğimiz haklar insanların hak ettikleri standartlarda çalışabilmelerini sağlamaya ve toplum sağlığını yükseltmeye yönelik olan iş haklarıdır. Amacı çalışanlara yüksek güvenlikli ve sağlıklı ortam sunmak, çalışma koşullarının olumsuz etkilerinden işçileri korumak, işyerlerindeki zararları minimum seviyeye indirgemek, bu tedbirlerle çalışanları sadece korumak değil, aynı zamanda da onları mutlu etmek olan iş güvenliğinin ilkeleri de ; [4] Tehlikeli durum ve davranışlara girmemek, Yapılan işe uygun araç-gereç ve malzeme kullanmak, Otomasyona gitmek ve Kişisel koruyucuları kullanmaktır.

4 1.2. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN AMAÇLARI İş sağlığı ve güvenliği kavramı üzerine yapılan tanımlar dikkate alındığında bu konu üzerine yapılan çalışmaların amaçları özetle şunlardır: [5] Çalışanları Korumak: İşyerinden kaynaklanan olumsuz ve tehlikeli etkilerden işçilerin sağlığının bedensel, ruhsal, sosyal açıdan en üst düzeyde tutularak korunması, Güvenli Çalışma Ortamının Oluşturulması: İş kazası ve meslek hastalıklarına karşı önlemlerin alınması, rahat ve güvenli çalışma ortamının tesis edilmesi, Çalışma Verimliliğinin Arttırılması: İş kazası ve meslek hastalıklarına karşı çalışanların korunması ile sağlık durumlarının iyileştirilmesi ve çalışan ile çalıştırılacağı iş arasında uyum sağlanması yoluyla çalışma verimliliğinin dolayısıyla üretimin artması, Çalışanların Çalışma Hayatının Devam Ettirilmesi: Meslek hastalıklarını tespit etmek ve tedavi edilmelerini sağlamak, yaşanan iş kazası ya da meslek hastalıklarını sebebiyle zarar görenlerin tekrar işlerine dönebilmelerine imkan sunmak, İş Sağlığı ve Güvenliğinin Değerlendirilmesi: İş kazaları ve meslek hastalıkları neticesinde oluşan kayıpların objektif ve bilimsel araçlarla değerlendirmek. 2. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ İş sağlığı ve güvenliğinin tarihi, insanoğlunun varlığı kadar eskidir. İnsanoğlu hayatını sürdürebilmek için barınma, beslenme ve giyinme gibi ana gereksinimlerini karşılayabilmek amacıyla sürekli bir iş ortamında bulunmuştur. İş sağlığı ve güvenliği, tarihsel süreçte sosyal ve ekonomik değişimlere bağlı olarak gelişim göstermiştir. Sanayi devrimi neticesinde yaşanan etkiler dünyada ve ülkemizde farklı süreçlerde gerçekleştiğinden iş sağlığı ve güvenliği alanında yaşanan gelişmeler de tarihsel olarak farklılıklar göstermektedir.

5 2.1. İş Sağlığı ve Güvenliğinin Dünyadaki Tarihsel Gelişimi İş sağlığı ve güvenliği olarak nitelendirilebilecek ilk çalışmalar Roma dönemine rastlamaktadır. Örneğin Heredot çalışanların verimliliğinin artması için beslenmenin önemine değinmiştir. M.Ö. 300 lü yıllarda Hipokrates kurşunun zararlı etkilerini ortaya koyduğu çalışması ile işçi sağlığıyla çalışma koşullarını ilişkilendirmiştir. [6] Plini (M.S. 23-79) iş güvenliği önlemi olabilecek, çalışma ortamındaki tehlikeli tozlara karşı çalışanların korunmasına yönelik başlarına torba geçirmelerini önermiştir. Georgius Agricola (1494-1555), iş kazalarına yönelik çalışmalarında iş ile sağlık arasındaki ilişkiyi açıkça belirtmiştir. İş sağlığı ve güvenliği sorunlarının önlenmesine yönelik korunma yöntemlerini ele almıştır. Berdardino Ramazzini, 1713 yılında yayınladığı De Morbis Artificum Diatriba kitabi ile hastalık belirtileri ile iş arasında ilişki kurmaya çalışmış ve iş kazalarını önlemek için iş yerlerinde koruyucu güvenlik önlemlerinin alınmasını önermiştir. [7] Sanayi devrimi ile birlikte ortaya çıkan olumsuz çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmek, çalışanların sağlığını korumak ve iş güvenliğini sağlamaya yönelik birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalar iş sağlığı ve güvenliği konusunu teknik, tıbbi ve yasal olarak ele almıştır. Böylece iş sağlığı ve güvenliği kavramı sanayi devrimi ile birlikte bilimsel ve gerçek anlamını kazanmaya başlamıştır. Tarihte iş sağlığı ve güvenliği üzerine ilk yasal çalışma 1802 yılında İngiltere de çıkarılan Çırakların Sağlığı ve Morali başlıklı yasadır. Bu yasa ile ağır işlerde çalışan kadın ve çocukların korunması, çalışma koşullarının iyileştirmesi ile çalışma saatlerinin azaltılarak 12 saat ile sınırlanması düzenlenmiştir. 1833 yılında Fabrikalar Yasası nın yürürlüğe girmesiyle fabrika denetimi zorunlu kılınmış, 9 yaşın altındaki çocukların işe alınması ve 18 yaşından küçüklerin 12 saatten fazla çalıştırılmaları yasaklanmıştır. Ayrıca 1842 yılındaki düzenleme ile kadınların ve 10 yaşından küçüklerin maden ocaklarında çalışması yasaklanmıştır. Ek olarak 1844 yılında iş yeri hekimlerinin sorumlulukları arttırılmıştır. 1974 yılında ise İngiltere de İşyerinde Sağlık ve Güvenlik Yasası (Health and Safety at Work Act) çıkarılmıştır. Benzer düzenlemeler Belçika da 1810, Almanya da 1839, İşviçre de 1840 ve Fransa da 1841 yıllarında yapılmıştır. [8] Amerika da ise her bir eyalet iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak kendi yasalarını düzenleme konusunda yetkilendirilmişlerdir. Bu bağlamda, ilk olarak 1836 yılında çocuk işçiler ile ilgili bir yasa Massachusetts eyaleti tarafından kabul edilmiştir. 1867 yılında da özel denetim yasasının uygulanmasını yürütecek örgüt kurulmuştur. Alice Hamilton, 1910

6 yılında kurşun sanayinde görülen zehirlenmeleri incelemiş ve çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik önerilerde bulunmuştur. Sanayi devriminin oluşturduğu çalışma hayatındaki olumsuz etkilerin iyileştirilmesine yönelik sendikalarca çeşitli faaliyetler yürütülmüştür. Avrupa da 19. Yy. da çeşitli sigorta kurumları kurulmuş, iş kazaları ve meslek hastalıkları sigortası uygulanmaya başlanmıştır. [9] 1919 yılında kurulan Uluslararası Çalışma Örgütü, Milletler Cemiyeti ne bağlı olarak meslek hastalıkları ve iş kazalarının önlenmesine yönelik çalışmalarda bulunmuş ve 1946 yılında BM ile imzaladığı anlaşma sonucu bir uzmanlık kuruluşu haline gelmiştir. ILO, çalışma yaşamı ve sosyal koşullar ile ilgili uluslararası standartları oluşturmaya yönelik düzenlemeler yapmaktadır. Avrupa Birliği (AB) bünyesinde iş sağlığı ve güvenliği alanında üye ülkeler arasında teknik, ekonomik ve bilimsel bilgi akışını sağlamak üzere İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansı (Occupational Health and Safety Agency) kurulmuştur. 2001 yılında da AB ye aday, başvuru yapan ve diğer Avrupa ülkelerini içeren Avrupa Profesyonel İş Sağlığı ve Güvenliği Organizasyonları Ağı (European Network of Safety and Health Professional Organizations) kurulmuştur. [10] 2.2. İş Sağlığı ve Güvenliğinin Ülkemizdeki Tarihsel Gelişimi Ülkemizde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili ilk çalışmalar Osmanlı İmparatorluğu dönemine dayanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğunda çalışma hayatına ait kurallar Ahi birlikleri ve Loncaların uyguladıkları geleneklere dayanmaktadır. Ahi birlikleri, Türk esnaf ve zanaatkarlarının menfaatlerini korumak ve ekonomik hayatta huzuru sağlamayı amaç edinmiştir. 14. Yy. dan itibaren Ahi birliklerinin yerini günümüz esnaf odalarına karşılık gelen Loncalar almaya başlamıştır. Loncaların çalışma hayatına yönelik en büyük katkılarından biri üyelerine hastalık, doğum, ölüm, iş kurma, işsizlik vb. gibi durumlarda sosyal yardımda bulunmak amacıyla Orta Sandığı ya da Teavün Sandığı adı verilen yardım sandıklarının oluşturulmasıdır. Loncalar, 19. yy. a kadar mesleki kuruluş olarak devam etmişlerdir. Ayrıca, ülkede iş yaşamı Loncaların kuralları ve geleneklerinin yanı sıra Mecelle tarafından da düzenlenmiştir. [11] Günümüzdeki anlamıyla iş sağlığı ve güvenliği üzerine ilk düzenlemeler, kömür ocaklarında çalışan işçilerin çalışma şartlarının belirlendiği 1865 yılında Madeni Hümayun Nazırı Dilaver Paşa tarafından hazırlanan Dilaver Paşa Nizamnamesi dir. Fakat bu

7 nizamname padişah tarafından onaylanmadığı için uygulanamamıştır. Bu nizamname, üretimi arttırma ve diğer çalışma koşullarının iyileştirilmesi yanında madende hekim bulundurulmasını da öngörmüştür. Bununla birlikte, iş kazalarına yönelik herhangi bir düzenleme içermemektedir. [12] Dilaver Paşa Nizamnamesini takiben, iş güvenliğine ait önemli hükümler içeren Maadin Nizamnamesi düzenlenmiştir. Maadin Nizamnamesi ile işverenin iş kazalarının önlenmesine yönelik tedbirler alması zorunlu kılınmış, iş kazası yaşanması durumunda çalışana ve ailesine tazminat ödenmesi, eğer kaza işverenin gerekli önlemleri almamasından kaynaklanıyorsa tazminat miktarının 15-20 altın daha fazla ödenmesi ve ayrıca işverenin madende bir hekim ve eczane bulundurması hükme bağlanmıştır. Bu nizamnamede işverenler tarafından uygulanmamış ve hükümler yaşama geçirilememiştir (Durdu, 2006: 30). Yine bu dönemde hazırlanan Tersane-i Amiriye ve Mensip İşçilerin Emeklilikleri Hakkında Tüzük, Hicaz Demir Yolu Memur ve Hizmetlilerine Hastalık ve Kaza Hallerinde Yardım Tüzüğü ve Askeri Fabrikalar Tüzüğü iş yaşamını düzenlenemeye yönelik çalışmalar arasında sayılabilir. [13] Osmanlı İmparatorluğu, son döneminde sanayi alanındaki gelişmeleri yakalayamadığından iş sağlığı ve güvenliğine yönelik yapılan çalışmalar da ilerleyememiştir. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte ise sanayileşme alanında büyük bir ivme kazanılmıştır. İş sağlığı ve güvenliğine yönelik düzenlemeler ise ilk olarak Birinci Büyük Millet Meclisi Dönemine (1921-1923) rastlamaktadır. Bu dönemde 28.04.1921 tarih ve 114 sayılı Zonguldak ve Ereğli Havza-i Fahmiyesinde Mevcut Kömür Tozlarının Amele Menfaii Umumiyesine Füruhtuna adlı yasa ile kömür tozlarının satılması ile elde edilecek gelirin işçilerin ihtiyaçlarının karşılanması sağlanmıştır. Bir diğer düzenleme ise 10.09.1921 tarih ve 151 sayılı Ereğli Havza-i Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik yasasıdır. Bu yasa ile işçilerin barınma koşullarının düzenlenmesi, işyeri hekimi ve eczanesinin bulunması, iş kazasında yaralanan ya da ölenlerin yakınlarına işveren tarafından tazminat ödenmesi, çalışma süresinin günlük 8 saat olması ve bu sürenin üzerindeki çalışma ücretinin iki kat olması ile işverenin yeni işçilerin eğitiminden sorumlu olması düzenlenmiştir. [14] Cumhuriyet döneminde, 1923 yılında İzmir İktisat Kongresi nde işçi temsilcileri tarafından önerilen, hasta işçilere 3 ay süreyle ücret verilmesi, günlük çalışma süresinin 8 saat olması, sosyal sigortanın kurulması, 12 yaşından küçüklerin çalıştırılmaması vb. gibi teklifler kabul görmüş olup, ilerleyen dönemde konu ile ilgili yasalar düzenlenmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonraki ilk yasal düzenleme ise 02.01.1924 tarih ve 394 sayılı

8 Hafta Tatili Yasası dır. 04.10.1926 tarih ve 818 sayılı Borçlar Kanunu nun 332. maddesi işverenin iş kazaları ve meslek hastalıklarından doğan hukuki sorumluluğunu düzenlemiştir. 1930 yılında 1580 sayılı Belediyeler Kanunu ile işyerlerinin iş sağlığı ve güvenliği açısından denetlenmesi belediyelere verilmiştir. Bu kanunu takiben aynı yıl 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile işyerlerine sağlık hizmeti götürülmesi benimsenerek ilk defa işyeri hekimliğinden söz edilmiştir. Bu yasa ile çocuk ve kadın işçilerin çalıştırılma koşulları, gece çalışmaları, gebe kadınların doğumdan önce ve sonra çalışma şartları, belirli büyüklükteki işyerlerinde revir ve hastane açılmasına ait düzenlemeler yapılmıştır. [15] Ülkemizde ilk kez iş sağlığı ve güvenliği konusunda kapsamlı düzenlemeler 08.06.1936 tarihinde kabul edilen, 16.06.1937 tarihinde yürürlüğe giren ve 1967 yılına kadar yürürlükte kalan 3008 sayılı İş Kanunu ile yapılmıştır. Bu kanun kapsamında iş kazaları ve meslek hastalıkları riskinden korunmak amacıyla 27.06.1945 tarihli 4772 sayılı İş Kazaları ile Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortaları Kanunu çıkarılmıştır. Ayrıca 09.07.1945 tarihli ve 4792 sayılı yasa kapsamında İşçi Sigortaları Kurumu kurulmuştur. 28.01.1946 tarihli 4841 sayılı Çalışma Bakanlığı Kuruluş Yasası ile bakanlığın görevleri arasında sosyal güvenlik de yer almıştır. Bakanlığın bünyesinde İşçi Sağlığı Genel Müdürlüğü oluşturularak iş sağlığı ve güvenliğine yönelik çalışmaların tek elden yürütülmesi amaçlanmıştır. ILO 81 sayılı Sözleşmenin 9. maddesinin onanmasına dair 13.12.1950 tarihli ve 5690 sayılı Kanun yürürlüğe girmesiyle işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği açısından denetim yapmak, çalışma hayatını düzenlemek ve gerekli uyarılarda bulunmak üzere hekim, kimyager ve mühendis gibi teknik elemanların görevlendirilmesine dair 174 sayılı Kanun yürürlüğe girmiştir. 12.01.1963 tarihinde İstanbul, Ankara, Zonguldak ve İzmir illerinde İş Güvenliği Müfettişleri Grup Başkanlıkları kurulmuştur. Daha sonra diğer illerde de kurulan grup başkanlıkları aracılığı ile iş sağlığı ve iş güvenliği yönünden işyerlerinin denetimi gerçekleştirilmiştir. [16] 3008 sayılı İş Kanunun yetersiz kalmasından dolayı yerine 28.07.1967 yılında 931 sayılı İş Kanunu çıkarılmasına rağmen Anayasa Mahkemesi tarafından usul yönünden bozulması üzerine, metinde herhangi bir değişiklik yapılmadan 25.08.1971 yılında 1475 sayılı İş Kanunu yürürlüğe konmuştur. Bu kanun ve ona uygun olarak çıkarılan tüzük ve yönetmelikler ile iş sağlığı ve güvenliği açısından kapsamlı düzenlemeler yapılmıştır. 1475 sayılı İş Kanunu ile işverenin iş sağlığı ve güvenliği açısından yükümlülükleri belirlenmiş ve bu hususta gerekeni yapmak, tedbirleri almakla yükümlü kılınmıştır. Ayrıca işçilerin de usul ve şartlara uymak zorunda oldukları belirtilmiştir. Bu yasanın 76. maddesiyle iş

9 kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi amaçlanmış ve iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği kurullarının kurulması, kuruluş, yetki ve sorumluluklarının tüzükle saptanması belirtilmiştir. [17] 17.07.1964 tarihinde kabul edilen ve 01.03.1965 tarihinde yürürlüğe giren 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu (SSK) ile sosyal sigorta uygulamalarına yönelik değişik zamanlarda çıkarılmış yasalar bir araya getirilmiştir. Bu yasa ile sigortalıların sağlık durumlarının denetlemesi amaçlanmış, iş kazaları ve meslek hastalıkları sigortası tarafından işçilere ve hak sahiplerine sağlanacak yardım ile ödemeler belirtilmiştir. 3008 sayılı İş Kanunu gibi 1475 sayılı İş Kanunu da günün koşullarına cevap verememesi ve gelişen teknolojinin getirdiklerine uyum sağlamak amacıyla 10.06.2003 tarihinde 4857 sayılı İş Kanunu çıkarılmıştır. Bu yasa Avrupa Birliği ve ILO normları dikkate alınarak hazırlanmıştır. 1475 sayılı İş Kanunu da İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği kavramı bu yasa ile İş Sağlığı ve Güvenliği şeklinde daha geniş bir anlamda kullanılmıştır. Bu kanunun 5. bölümü iş sağlığı ve güvenliğine ayrılmış olup, hak ve yükümlülükler, önlemler, çocuk ve kadınların korunması ile teknik elemanlar ve kurullar şeklinde dört grupta toplanmıştır. İşverenin, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin olarak işçileri bilgilendirme, denetleme ve eğitme yükümlülükleri, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine ek olarak tanımlanmıştır. İş sağlığı ve güvenliği üzerine son düzenleme 20.06.2012 tarihinde kabul edilen ve 30.06.2012 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanmış 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu dur. [18] 3. İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN ÖNEMİ Sanayi devrimi ile birlikte toplumların büyük bir çoğunluğunu çalışan nüfus oluşturmaktadır. Sanayileşme ve teknolojik gelişmelere dayalı olarak makinalaşma, iş çeşitliliği, değişen çalışma şartları gibi sebeplerden dolayı çalışanlar birçok tehlikeli ve riskli durumlar ile karşılaşmışlardır. Karşılaşılan tehlikeli ve riskli durumlar, çalışanların fiziksel ve ruhsal sorunlarının oluşmasına, meslek hastalıkları ve iş kazalarının artmasına ve buna bağlı olarak iş veriminin düşmesine dolayısıyla ekonomik kayba sebep olmaktadır. Tüm bu olumsuzlukların ortadan kaldırılması veya en aza indirilmesini amaçlayan iş sağlığı ve güvenliğinin önemi günümüzde hızla artmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği kapsamında yürütülen faaliyetler, çalışanın sağlığının, güvenliğinin, veriminin korunmasını ve arttırılmasını, işyeri ortamının sağlıklı ve güvenli çalışmaya uygun hale getirilmesini içerir.

10 İş kazaları ve meslek hastalıklarının, iş gücü üzerindeki olumsuz etkilerini sigorta yardımları ile azaltmak ya da ortadan kaldırmak büyük bir maliyet getirmektedir. İş sağlığı ve güvenliğinin önemini arttıran bir diğer unsur da iş kazaları ve meslek hastalıklarının sebep olduğu zararları gidermek için yapılması gereken harcamaların, onları önlemeyi ya da azaltmayı amaçlayan İş sağlığı ve güvenliği için yapılacak harcamalardan çok daha yüksek olmasıdır. [19] 3.1. İş Sağlığı ve Güvenliğinin İşçi Açısından Önemi İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili unsurların yerine getirilmemesi ya da eksikliği işçilerin iş kazaları ve meslek hastalıkları ile karşı karşıya kalmaları sonucunu doğurur. İş kazalarına ya da meslek hastalıklarına maruz kalan çalışan, iş gücünün tamamını veya bir kısmını, geçici olarak ya da sürekli kaybedebilir. Kısmi ya da sürekli iş kaybı, çalışan için ekonomik olarak gelirinin azalmasına, gelirinin tamamının ya da bir kısmının sürekli veya kısa süreli kaybedilmesine yol açar. Çalışanın başka bir geliri olmadığı düşünüldüğünde yaşayacağı durumun kendisi, ailesi ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler açısından ciddiyeti açıkça görülmektedir. En kötü durum ise iş kazaları ve meslek hastalıkları sebebiyle çalışanın hayatını kaybetmesidir. İş sağlığı ve güvenliği çalışanın, ailesinin ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin iş kazaları ve meslek hastalıkları yüzünden ortaya çıkabilecek ekonomik sıkıntılarını önlemektedir. [20] İş sağlığı ve güvenliğinin iş sağlığı açısından temel amacı, çalışanları iş kazaları ve meslek hastalıkları tehlikelerine karşı korumaktır. İş sağlığı ve güvenliğinin eksik ya da yetersiz uygulanması ile iş kazaları ve meslek hastalıkları arasında doğrudan bir ilişki söz konusudur. İş kazaları ve meslek hastalıklarından ilk etkilenen her zaman çalışanlardır. Çalışanlar, iş güvenliği sağlanmış sağlıklı bir işyerinde çalıştıklarını bildikleri sürece daha verimli çalışırlar. İşçilerin/çalışanların toplumun büyük bir bölümünü oluşturduğu dikkate alındığında çalışanların iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması, onların psikolojik ve ruhsal yönden sağlıklı ve mutlu olmalarını sağlamasının yanı sıra, toplum sağlığının gelişimine yapacağı katkı da iş sağlığı ve güvenliğinin sosyal boyutunu göstermektedir. [21] ILO verilerine göre dünya genelinde her yıl 250 milyon çalışan iş kazasıyla, 160 milyon çalışan meslek hastalıkları ile karşı karşıya kalmakta ve bu durum 1.2 milyon insanın ölümü ile sonuçlanmaktadır. Ülkemizde ise SGK istatistiklerine göre 2001 ile 2010 yılları arasında iş kazası ve meslek hastalıkları sebebiyle hayatını kaybeden çalışan sayıları Şekil

11 1 de görülmektedir. Son istatistiklere göre 2010 yılında ölümle sonuçlanan iş kazası 1444 ve aynı yıl ölümle sonuçlanan meslek hastalığı sayısı 10 dur. [22] Sekil 1. Ülkemizde İş Kazası ve Meslek Hastalıkları Sonucu Ölüm Sayısının 2001-2010 Yılları Arası Dağılımı 3.2. İş Sağlığı ve Güvenliğinin İşveren Açısından Önemi İş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması, çalışan için olduğu kadar işveren için de büyük öneme sahiptir. İş sağlığı ve güvenliği eksikliği kapsamında meydana gelen iş kazası ya da meslek hastalıkları işveren için üretimin yavaşlaması ya da durması, işgücünün sürekli veya kısmi süreli kaybı, verimin düşmesi gibi kayıplara neden olmaktadır. İş sağlığı ve güvenliğinin tam olarak sağlanması ile meydana gelebilecek iş kazası ya da meslek hastalıkları minimize edilecek ve bu durumlardan kaynaklanacak kayıpların önüne geçilebilecektir. Böylelikle üretimde herhangi bir duraklama ya da azalma yaşanmayacak, çalışanın motivasyonun arttırılması ile maksimum verim sağlanacaktır. Her ne kadar başlangıçta işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği için yapacağı yatırım ve harcamalar üretim maliyetlerinde artışa sebep olabilecek gibi bir düşünce ortaya çıkarsa da uzun vadede meydana gelebilecek iş kazası ve meslek hastalıklarının neden olacağı kayıpların ortadan kaldırılması ya da minimize edilmesi daha büyük maliyet kazancına sebep olacaktır.

12 İş sağlığı ve güvenliğinin çıkış noktası önlemek ödemekten daha ucuz ve insancıldır fikridir. Bu fikrin daha da genişletilmiş halini Gerek; çalışmasında çalışanları korumak ve kazaları önlemek, kaza sonucu ortaya çıkan zararları tazmin etmekten daha kolay ve ucuzdur şeklinde ifade etmektedir. Aynı zamanda yasal olarak da işveren, çalışanlarını işyerlerinde meydana gelebilecek iş kazası ve meslek hastalıklarına karşı korumak ve güvenli bir çalışma ortamı oluşturmakla yükümlüdür. [23] İşveren açısından iş sağlığı ve güvenliğinin gereği olan unsurların yerine getirilmemesi ya da eksikliği sebebiyle karşılaşılan iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam maliyeti bu olası durumları önlemek için yapılan harcamalar, meydana gelen olayların neden olduğu kayıplar (bina, tesisat, makine-teçhizat, hammadde, iş gücü zararı vb.) ile olaydan sonra yapılan tüm harcamaların (tazminat vb.) toplamıdır. İşverenler için iş sağlığı ve güvenliği eksikliğinden kaynaklanan kayıplar, kazanın türüne, kazanın sonucuna, çalışanın kaza ya da meslek hastalığından etkilenme derecesine ve etkilenen çalışan sayısı (işgücü kaybı miktarı) ile iş kolunun özelliklerine göre değişebilir. [24] İşverenler açısından İSG unsurlarının sağlanmaması sebebiyle ortaya çıkan maliyetler iki grup altında sınıflandırılabilir: [25] Doğrudan Maliyetler: Tahmin edilebilir ve önlenebilir maliyetlerdir. İş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu meydana gelen zarar ve kayıpların ödenmesiyle ortaya çıkan sağlık giderleri, geçici ve sürekli iş göremezlik ödenekleri, ölüm tazminatları, malullük aylıkları, cezai ödemeler vb. maliyetlerdir. Bu maliyetler sigortalanabilir. Dolaylı Maliyetler: Önceden tahmin edilemeyen, kontrol edilmesi ya da müdahale edilmesi zor ve çoğunlukla sigortalanamayan maliyetlerdir. İş kazası sonucu hasara uğrayan makine-teçhizatın onarımı, yenilenmesi için gerekli net maliyetler ile ürün ya da hammaddelerde doğan kayıplardır. Normal şartlarda olmayan iş kazaları nedeniyle gerçekleşen acil müdahale ve sağlık harcamaları, kazadan etkilenen çalışanların yapamadıkları üretim kaybı ile kazaya uğrayan çalışanın üretmesi gereken malzemeye bağlı olarak çalışmalarını yerine getiremeyecek diğer çalışanlara ödenmesi gereken ücretler, üretimdeki azalma ve ürün teslimindeki gecikmelerden kaynaklanan pazar kaybı bu gruptaki maliyetler içerisindedir. Şekil 2 de iş kazalarının maliyetlerindeki buzdağı teorisi görülmektedir. İstatistiklere ve tahminlere göre dolaylı maliyetler, doğrudan maliyetlerin 4 ila 10 katı fazladır. Ancak, işverenler için dolaylı maliyetleri hesaplamak kolay olmadığından, genelde dolaylı maliyetler düşük çıkmaktadır. [26]

13 3.3. İş Sağlığı ve Güvenliğinin Ekonomik Açıdan Önemi İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınmaması nedeniyle meydana gelen iş kazaları ve meslek hastalıkları hem sosyal hem de ekonomik kayıplara neden olmaktadır. İş kazaları ve meslek hastalıkları yaşanan işgücü, zaman, makine-teçhizat, hammadde kayıplardan dolayı üretim faaliyetlerinin yavaşlaması ya da durdurması sonucuyla ülke ekonomisinde büyük kayıplara yol açmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği ile önlem alınmadığından dolayı yaşanan iş kazaları ve meslek hastalıklarının ülke ekonomisine ve devlete olası maliyetleri şunlardır: [27] Ölen ya da sakatlanan işçilerin çalışmaları gereken sürede sağlanan üretim, verim ve Gayri Safi Milli Hasılaya (GSMH) katkılarından yoksun kalma, ayrıca çalışanın gelecekte oluşturacağı üretim ve gelir kaybı, Çalışırken ödemekte oldukları sosyal sigorta primlerinin ödenmemesi, Ölen çalışanların geride kalan hak sahiplerine dul ve yetim aylığı ya da bir daha çalışamayacak kadar sakatlananlara malullük aylığı bağlanması, Çalışanların tedavileri için harcanan sağlık giderlerinin SGK ya getirdiği maliyet, Tekrar çalışabilecek duruma gelene kadar geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi, İşverenler tarafından maddi ve manevi tazminat, destekten yoksun kalma tazminatı adı altında önemli miktarlarda tazminat ödenmesi, Çalışanın yetiştirilmesi için yapılan eğitim harcamalarının kaybı.

14 Şekil 2. İş kazalarının Maliyetlerindeki Buzdağı Teorisi Ülkemizde 2001 ila 2010 yılları arasında (on yılda) toplam 745.053 iş kazası ve meslek hastalıkları yaşanmış ve bunların 10.772 tanesi ölümle sonuçlanmıştır. Bu istatistiklere göre yılda ortalama yaklaşık 74.500 vaka yaşanmakta ve bunların yaklaşık 1000 tanesi ölümle sonuçlanmaktadır. [28] Şekil 3 de ülkemizde 2001 ila 2010 yılları arasında iş kazası ve meslek hastalıkları nedeniyle yaşanan kayıp iş günü verileri görülmektedir. SGK istatistiklerine göre yılda ortalama kaybedilen iş günü sayısı yaklaşık 1.800.000 dir. Son üç yılda ise bu sayı ortalamanın altında (yaklaşık 1.500.000) kalmıştır. Bu analiz iş sağlığı ve güvenliğinin öneminin hızla arttığının bir göstergesidir. [29] İş kazası ve meslek hastalıklarının sosyal güvenlik kurumuna oluşturduğu yükün büyük bir kısmını tedavi giderleri ve çalışanların iş görmemezlik sebebiyle aldıkları aylıklar oluşturmaktadır. Tablo 1 de iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından gelir alanların

15 2005-2010 yılları arasında dağılımı görülmektedir. SGK dan gelir alanların sayısı 2009 yılında 131976 kişi iken 2010 yılında 134893 kişidir. [30] Şekil 3. Ülkemizde İş Kazası ve Meslek Hastalığı Nedeniyle Kaybedilen Toplam İş Günü Sayısının 2001-2010 Yılları Arası Dağılımı Tablo 1. İş Kazası ve Meslek Hastalığı Sigortasından Gelir Alanların Sayısı İş sağlığı ve güvenliğinin teşvik edilmesi ve bu alandaki çalışmalar ile iş kazaları ve meslek hastalıkları ile ilgili olarak riskler minimize edilerek sosyal güvenlik sistemleri üzerindeki yükün azaltılması hedeflenmektedir. Bu amaçla günümüzde birçok Avrupa

16 devleti iş sağlığı ve güvenliği konusundaki teşviği ön plana çıkarmaktadır. Örneğin; belirli bir süreyi kazasız geçiren ya da iş sağlığı ve güvenliği alanında örnek davranış gösteren işletmeler devlet tarafından teşvik edilmekte ve ödüllendirilmektedir. Son zamanlarda özellikle KOBİ ler iş sağlığı ve güvenliğini destekleyici projeler geliştirmektedir. Ülkemizde ise bu yöndeki çalışmalar yetersizdir. Birçok çalışmada iş kazaları ve meslek hastalıklarının toplam maliyetinin ülkelerin GSMH larının %1 ila %3 üne karşılık geldiği belirtilmektedir. İncelenen istatistikler de göstermektedir ki iş sağlığı ve güvenliği ile işgücü verimliliği arasında bir bağlantı söz konusudur. İş sağlığı ve güvenliği ile bu kayıpların önlenmesi ya da minimize edilmesi ile elde edilecek gelir ülkenin kalkınması ve refahının arttırılmasında kullanılabilecektir. [31] Ayrıca ortaya çıkan ekonomik kaybın yanı sıra toplumda oluşan sosyal kayıp da gözden kaçırılmamalıdır. Sonuç olarak, yalnızca ekonomik verilerde bir iyileşme ve kazanç yaşanmayacak aynı zamanda toplumun sosyal hayatında ve mutluluğunda da bir artış sağlanacaktır. 3.4. İş Sağlığı ve Güvenliğinin İnsan Kaynakları Yönetimi Açısından Önemi İnsan Kaynakları Yönetimi (İKY) ile iş sağlığı ve güvenliği arasında ortak noktalar bulunmaktadır. Her ikisinin de amaçlarından biri işgücü verimliliğinin arttırılmasıdır. Çalışanın verimliliğinin arttırılması onun güven içerisinde çalışmasına bağlıdır. İSG ile çalışanların iş kazaları ve meslek hastalıkları tehlikelerine karşı güvenliğinin sağlanması ve işyeri güvenliğinin arttırılması İKY nin koruma işlevine karşılık gelmektedir. [32] Gerek insan kaynakları yönetiminin gerekse iş sağlığı ve güvenliğinin görevleri arasında, çalışanların fiziki ve psikolojik olarak durumlarının maksimum düzeye çıkarılmasını, iş kazaları ve meslek hastalıklarından doğabilecek tehlikelerin minimize edilmesini, güvenli çalışma ortamının sağlanmasını, yeteneklerine uygun işlerde çalıştırılmaları, işin çalışana ve çalışanın işe uyumunun sağlanması sayılabilir. Özetle, İKY nin koruma işlevi, iş sağlığı ve güvenliği konularını kapsamaktadır. İKY kapsamında çalışanlar işleri ile ilgili olarak iş sağlığı ve güvenliği konularında eğitilmektedir. İşe başlamadan önce, iş değişikliğinde, işyerinde herhangi bir değişiklik yapıldığında, çalışılan makine-teçhizat değiştirildiğinde/yenilendiğinde iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri yapılır. Ayrıca günün gelişmelerine uygun olarak yeni ortaya çıkan risklere karşı eğitim içeriği güncellenir ve ihtiyaç halinde periyodik olarak yapılır. İş

17 sağlığı ve güvenliği kapsamında verilen eğitimlerde geçirilen süre çalışma süresinden sayılır ve çalışanlara herhangi bir maliyet yüklenmez. 4. ÜLKEMİZDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNDE SORUMLULUKLAR VE SORUNLAR Günümüzde İş Sağlığı ve İş Güvenliği Sorunları yalnızca işçi ve işvereni değil toplumun her kesimini ilgilendiren ve etkileyen bir hal almıştır. İş Sağlığı ve İş Güvenliği için taraflar üzerlerine düşen görevleri bilmeli ve bu konuda atmaları gereken adımları sağlam bir biçimde atmalıdırlar. Toplum içerisinde mutlu, huzurlu, sağlıklı ve güvenli bir yaşam ortamının sağlanması için herkesin kendine düşen görevi eksiksiz bir şekilde yerine getirmesi büyük önem arz etmektedir. 4.1. İşverenin Sorumlulukları İşveren, çalışanları için üretim öncesi ve üretim sonrası için tedbirler almalıdır. Bu tedbirlerin başlıcalarını sıralayacak olursak; İşyeri kuruluşu aşamasında tesisat önlemleri (elektrik vs.) alınmalı, Sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı hazırlanmalı, Sağlıklı ve güvenli çalışma ortamına uygun ekipmanlar bulundurulmalı, Sağlığa zararlı atıklar için gerekli atık yeri önceden bulunmalı, Kullanılan makineler, araç ve gereçler standartlara uygun olmalı, İşçi Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatının düzgün ve tam olarak uygulanmasına dikkat edilmeli, Kazaların çıkış sebepleri araştırılarak önleyici tedbirler alınmalı, İşçiler işe girişleri sırasında sağlık muayenesinden geçirilmeli ve kendilerine uygun işlere verilmeli, İşçilerin çalışma sürelerinin mevzuata uygun olarak düzenlenmelidir.

18 4.2. Devletin Sorumlulukları İş Sağlığı ve İş Güvenliği alanında devletin sorumluluklarını ana hatları ile sıralayacak olursak: Yasa, tüzük, yönetmeliklerle yasaklayıcı, zorlayıcı, önleyici tedbirler alınmalı, Tehlikeli işlerde çalışan işçilerin sağlık kontrolleri, periyodik muayeneleri ilgili sağlık tesislerinde yapılmalı, İş kazasına uğrayarak sakat kalan işçilerin eski sağlıklarına kavuşmaları ve yeniden meslek edinebilmeleri için çalışmaların yapılmalı ve motivasyon artırıcı destekler verilmeli, İş kazaların neden olan unsurlar devamlı olarak araştırılarak önlemler alınmalı, Özellikle teknik okullarda ve üniversitelerin ilgili bölümlerinde iş sağlığı ve iş güvenliği alanında dersler verilmeli. 4.3. Sendikaların Sorumlulukları İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanında yapılan eğitimlerin artırılmalı, Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda eğitilmeleri için konferanslar, seminerler düzenlenmeli, afiş, kitap ve broşürler dağıtılmalı, İşletmelerin sağlık ve güvenlik standartlarının mevzuata uygunluğu denetlenmeli. 4.4. İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinin Sağlanması İş yerlerinde çalışanlarının sağlığı ve güvenliği için her türlü önlemi almak, geliştirmek, denetlemek ve olabilecek iş kazalarını, meslek hastalıklarını önlemeye özen göstererek güvenli bir ortam yaratmak işverenlerin sorumluluğundadır. İşverenler, işyerlerinde işyeri sağlık ve güvenlik birimi oluşturmakla ve iş güvenliği uzmanı bulundurmakla yükümlüdürler. İşveren, işyerinde sağlık ve güvenlik standartlarının yürütülmesinden sorumludur. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili sorumlulukları doğrultusunda işveren, işyeri sağlık ve güvenlik biriminin sorumluluklarını yerine getirmesini denetlemekle yükümlüdür. İşyeri sağlık ve güvenlik birimi personelinin iş sağlığı ve güvenliği hizmeti görevlerini etkin olarak yerine getirmesi hususunda gerekenleri sağlamak, planlama yapılmasına imkân vermek de işverenin sorumluluğundadır.

19 İşveren, sağlık ve güvenlik ile ilgili konularda işçilerin görüşlerini alır ve katılımlarını sağlar, işyeri sağlık ve güvenlik birimi ile ortak sağlık ve güvenlik biriminde görev yapan personelin adı, soyadı, çalışma saatleri ile yetki ve sorumlulukları konusunda işçileri bilgilendirir. İşveren, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı doğrultusunda, kayıt ve bildirim yükümlülüklerini işyeri sağlık ve güvenlik birimi veya ortak sağlık ve güvenlik birimi ile işbirliği içerisinde gerçekleştirecektir. İşveren, işçilerin kişisel sağlık dosyalarını, işten ayrılma tarihinden itibaren on yıl süreyle saklamak zorundadır, işyeri ortam faktörlerinden kaynaklanan hastalıkların yükümlülük süresi bu süreyi aşan işyerlerinde, evrakların saklanması hastalıkların yükümlülük süresine göre uzar. [33] 4.5. Ülkemizde İş Sağlığı ve Güvenliği Sorunlarının Nedenleri Çalışma ortamında bulunan çeşitli kimyasal ve fiziksel etmenler dolaylı ya da direkt olarak işçiler üzerinde etkiye sebep olmaktadır. İşçilerin bu etmenlerden direkt olarak etkilenmeleri sonucunda zehirlenmeler ve dahası ise meslek hastalıkları ortaya çıkmakta; dolaylı etkiler sonucunda ise iş kazaları meydana gelmektedir. Üretim araçları, üretim teknolojisi, çevre koşulları iş kazalarının oluşumunda önemli rol oynamaktadır. Ancak bunların yanında psikolojik, sosyolojik, fizyolojik birçok etken de elbette ki etkilidir. Ancak yine de iş kazalarının oluşumuna zemin hazırlayan iki temel etken bulunmaktadır. Bu etkenler çalışanların güvenlik açısından eksik olan işyerlerinde yaptıkları tehlikeli davranışlardır. Çalışma ortamındaki güvensiz durumlar; kullanılan üretim araçlarının ve teknolojinin niteliğinden, denetim ve bakım eksikliğinden kontrol ve yönetim yanlışlarına, iş düzensizliğine, depolama hatalarından sağlıksız çevre koşullarına değin birçok sebepten ötürü ortaya çıkmaktadır. [34] Sorunların nedenlerini genel olarak sıralayacak olursak; İşyerlerinin büyük bir çoğunluğunun kuruluş izni ve işletme belgesi olmadan kurulması, Eğitimli ve tecrübeli işçi çalıştırmayıp, işyerlerinde çoğu zaman işin, nasıl yapılacağının farkında olmayan kişilere yaptırılması, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği için alınan tedbirlerin üretimi engellediği, yavaşlattığı düşüncesi, Koruyucu ekipman ve donanımların olmayışı, yetersizliği, Sürekli işçi istihdam edilmemesi,

20 Oluşabilecek kazaları önlemenin ödemekten daha masrafsız olduğunun farkına varılamaması, Sendikaların iş sağlığı ve güvenliği alanına yeterli eğilimi göstermemeleri. 5. 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU NA GENEL BAKIŞ Türkiye de her yıl meydana gelen iş kazası sayısı oldukça fazladır. Verilere göre ülkemizde meydana gelen 77.000 iş kazasında, 1.000 den fazla işçi hayatını kaybetmekte, 5.000 den fazla işçi ise sakat kalmaktadır. Sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının oluşturulması, çalışma hayatının öncelikli şartı ve tüm sosyal tarafların ortak sorumluluktur. Sosyal Güvenlik Kurumu nun 2010 yılı istatistikleri değerlendirildiğinde, Türkiye de 1.325.749 işyeri faaliyet göstermiş ve bu işyerlerinde 10.030.810 işçi istihdam edilmiştir. İş sağlığı ve güvenliği açısından ele alındığında, bu işyerlerinde 62.903 iş kazası ve 533 meslek hastalığı vakası meydana gelmiş, toplam 1.454 çalışanımız hayatını kaybetmiştir. 2010 yılında iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu kaybedilen iş günü sayısı 1.516.024, sürekli iş göremez hale gelen çalışan sayısı ise 2.085 dir. İş kazaları ve meslek hastalıklarının gayri safi yurtiçi hâsılamızın 50 milyar lirasını alıp götürdüğü tahmin edilmektedir. Maddi kayıplar, telafi edilebilse de kaybedilen yaşamların telafisi mümkün olmamaktadır. Bu nedenle iş sağlığı ve güvenliği için alınacak tedbirler, bir maliyet olarak değil, işyerlerinin daha huzurlu, çalışanların daha mutlu ve işletmelerin daha verimli olabilmesi için bir öncelik olarak görülmelidir. [35] Sosyal Güvenlik Kurumu (SSK) İstatistiklerine göre ülkemizde 2011 yılı ekim ayına kadar geçen süre içerisinde; 40.032 iş kazası meydana gelmiş olup, bu kazaların sonucunda 1296 kişi sürekli iş göremez hale gelmiş, 587 kişi hayatını kaybetmiştir. İş kazaları ve meslek hastalıkları işyerlerinde meydana gelmektedir. Başka bir ifade ile iş kazası ve meslek hastalıklarının nedeni işyeri koşullarıdır. İşyerlerindeki kuralları işverenler koymakta, kararları işverenler almaktadır. Dolayısı ile sağlıklı ve güvenli işyerleri oluşturulması hususunda hassas davranılması gerekmekte olup, görevi de işverenlere aittir. [36] Türkiye deki işyerlerinin %99 u 250 nin altında çalışan istihdam eden KOBİ lerden oluşmakta, çalışanların %84 ü bu işyerlerinde istihdam edilmektedir. Asıl dikkat çekici olan durum ise iş kazalarının %80 inin yine KOBİ lerde meydana geliyor olmasıdır.[37]

21 Bu verilerden de anlaşılacağı üzere ülkemizde büyük-küçük işletme, kamu veya özel sektör ayırımı gözetmeksizin tüm çalışanları kapsayacak bir düzenleme zorunlu hale gelmişti. Bu ihtiyaçtan hareketle tüm sosyal tarafların da görüşünü alarak 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu nu hazırlandı. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 20 Haziran 2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu nda kabul edilmiş, 30 Haziran 2012 tarihli 28339 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir. Ülkemizdeki işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği olanaklarının iyileştirilmesi ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının artırılmasını amaçlayan kanun ayrıca işveren ve iş görenlerin yetki, sorumluluk, görev, hak ve yükümlülüklerini düzenlemektir. İş Sağlığı ve Güvenliği Yeni Kanunu ile koruyucu, önleyici önlemler artırılarak daha bilinçli ve sorumlu bir sistem yaratılmaya çalışılmıştır. Kanun, 39 ana madde ve 8 geçici maddeden oluşmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunundaki mevcut maddelerin yanı sıra, yönetmelik ve tüzüklerle yapılmış ya da yapılabilecek düzenlemeleri de bir araya getirmiştir. Avrupa Birliği uyum yasaları gereğince ülkemiz için daha kapsamlı ve modern bir İş Kanununa duyulan ihtiyaç bu yeni yasa ile giderilmeye çalışılmıştır. İşverenlerin risk analizi yaptırtma, uygulamaları denetletme gibi yükümlülükleri, işyerlerinin tehlike sınıflarına göre ayrılması, işçi temsilciliği iş sağlığı ve güvenliği açısından çalışanların eğitilmeleri ve işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının görevleri, çalıştırılmalarına ilişkin yükümlülükler, eğitimleri gibi birçok konu 4857 sayılı İş Kanununda ve ilgili yönetmeliklerde zaten bulunmaktaydı. Nitekim yine de bu maddeler 6331 Sayılı Yeni Kanun kapsamı içerisinde tekrar belirtilmiştir ve sonuç olarak elbette ki tekrarlarla karşı karşıya kalınmıştır. Bu sonucu ortadan kaldırmak için de İş Sağlığı ve Güvenliği bölümü 4857 sayılı İş Kanunundan çıkarılmıştır. Ancak yapılan düzenlemeler tam ve sistemli olmadığı için herhangi bir karışıklık ile karşılaşmamak için konu ile alakalı olarak henüz her iki kanuna da danışmakta fayda vardır. [38] İşçi çalıştıran bağımsız çalışanların, kamu çalışanlarının, 50 ve daha az işçi çalıştıran işyerlerinin de kanuna dâhil edilmiş olması, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu nun, 4857 Sayılı İş Kanunundan en önemli farkıdır. Kanun 50 çalışan sınırı olmaksızın kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine uygulanacaktır. Kanun, İş Kanunu, Devlet Memurları Kanunu, Basın, Deniz ve Borçlar Kanunu çalışanlarına, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlara faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanacaktır. Sadece güvenlik ve istihbarat birimleri, afet ve

22 acil durum birimleri, ev hizmetleri, yanında çalışanı olmayan esnaflar, rehabilitasyon kapsamında çalışan tutuklu ve hükümlüler kapsam dışında kalmaktadır. [39] Statülerine bakılmaksızın, özel ya da kamu sektörü farkı gözetmeksizin, stajyer ve çıraklar da dâhil edilerek tüm istihdam edilenlerin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili uygulamalardan faydalanabilmeleri ve tüm işyerlerinde sağlıklı ve güvenli çalışma ortamı oluşturulması amacı doğrultusunda kanun kapsamına alınmıştır. Tüm çalışanlar, sınırlı tutulanlar hariç, işyeri çeşidine bakılmaksızın ve sayı sınırlamasına tabi tutulmadan iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinden yararlanacaktır. Büyük işletmeler ile yalnızca bir çalışanı bulunan işyerleri arasında iş sağlığı ve güvenliği politikaları açısından ortaya çıkan farklar kaldırılmıştır. Ayrıca, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli görevlendirmek, iş güvenliği uzmanı bulundurmak Kamu kurum ve kuruluşları için de zorunlu hale getirilmiştir. [40] İşveren çalışanların işyerlerindeki sağlık ve güvenlik önlemlerini almakla yükümlüdür bu bağlamda işveren, işçilerin eğitimlerini, aldıkları eğitimi güvenli bir şekilde uygulayıp uygulamadıklarını, güvenlik tedbirlerini yerine getirip getirmediklerini denetlemek ve izlemekle, riskleri önlemekle de yükümlüdür. İşverenler artık risk değerlendirmesi yapmak zorundadırlar ve bu da getirilen önemli yeniliklerden bir diğeridir çünkü 4857 Sayılı İş Kanunu nda risk değerlendirmesi yer almamaktaydı ve bu konu işyerlerinin kendi yetkileri içerisindeydi. İşverenler bu yeni kanun ile artık risklerden kaçınılma, risklerin analiz edilmesi ve risklerle kaynağında mücadele edilmesi gibi risk odaklı çalışmalar yapmak zorundadırlar. İşverenler bu uygulamaları kendi bünyelerinde ya da şirket dışından yardımcı hizmet alarak da gerçekleştirebilirler. [41] Sosyal Güvenlik Kurumuna işyerinde meydana gelen iş kazaları ve meslek hastalıklarının 3 gün içerisinde bildirilmesi zorunluluğu getirilerek, çalışma ortamında olan ölüme ve yaralanmaya sebebiyet vermeyen fakat işyeri ekipmanında hasara sebep olan ya da hasar verme olasılığı oluşturan vakaların da bulunduğu tüm meslek hastalıklarının ve iş kazaları hakkında incelemeler yapma, rapor tutma ve ilgili raporları düzenlemek yükümlülüğü verilmiştir. Bunların yanı sıra Sağlık Kuruluşları da kendilerine ulaşmış olan meslek hastalığı ve kaza hadiselerini Sosyal Güvenlik Kurumuna 10 gün içerisinde iletmek ile sorumlu tutulmuştur. Tespit edilen eksiklikler tamamlanıncaya dek işin bir kısmı ya da tamamının durdurulabilmesi ve bu sürede çalışanların ücretlerinin kesilmeden ödenmesine devam edilmesi gibi yaptırımlar da getirilmiştir. Ayrıca, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin ihlal edilmesi durumunda ihlalin tekrarlandığı ay ve işçi sayıları göz önünde bulundurulduğunda değişkenlik gösteren idari para cezaları verilebilecektir.

23 İşyerlerindeki çalışma hayatının teftişinde, iş sağlığı ve güvenliği koşullarının iyileştirilmesi için iş müfettişleri görev alacaktır. Kanuna aykırılığın tespiti durumunda, idari para cezaları daha caydırıcı halde uygulanacaktır. İşveren, iş güvenliği uzmanı veya işyeri hekimi görevlendirmediğinde her bir kişi için 5.000 lira ceza, aykırılığın devam ettiği her ay için de aynı miktar; risk değerlendirmesi yapmayan işverene 3.000 lira, aykırılığın devam ettiği her ay için 4.500 lira idari para cezası; işverenin iş kazası veya meslek hastalığını SGK ya bildirmemesinin cezası da 2.000 lira olarak uygulanacaktır. Büyük endüstriyel kaza oluşabilecek işyerleri işletmeye başlamadan önce işletme büyüklüğü dikkate alınarak Büyük Kaza Önleme Politika Belgesi ya da Güvenlik Raporu hazırlamaları ve Bakanlık incelemesinden sonra faaliyetlerine başlamaları gerekmekle birlikte; büyük kaza önleme politikası belgesini hazırlamamaları ya da Bakanlık incelemesinden geçirmemeleri hâlinde 80.000,00 TL, Güvenlik Raporu belgesini hazırlamamaları ya da Bakanlık incelemesinden geçirmemeleri hâlinde 50.000,00 TL, Bu kapsamda uygulanacak en fazla İdari para cezaları olarak belirtilmiştir. [42] Yeni kanuna göre; belirlenecek tehlike sınıflarına göre işyerleri üç ayrı grupta kategorize edilmiştir. Bunlar az tehlikeli sınıf, tehlikeli ve çok tehlikeli sınıflardır. İşyerleri eğer az tehlikeli gruba dâhil iseler, 50 işçiden az işçi çalıştırdıkları takdirde, 30.6.2014 tarihinde yani kanunun yayımlanmasından 2 yıl sonra hükümlerini uygulamaya başlayacakladır. Ancak işyerleri tehlikeli ve çok tehlikeli grupta yer alıyorlar ise, 50 işçiden az işçi bulunduruyorlarsa Kanunun yayımlandığı tarihten bir yıl sonra olan 30.06.2013 tarihinden itibaren uygulamaya başlayacaklardır. Bu sınıfların dışında kalan işyerlerinde ise uygulama 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe girmiş ve uygulanmaya başlanmıştır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu nun genel özelliklerine hızlı bir şekilde bakacak olursak: İş sağlığı ve güvenliği konusu ilk kez müstakil bir kanunda ele alındı. Kamu ve özel sektör ayrımı gözetmeksizin tüm çalışanlar kanun kapsamına alındı. Kuralcı bir yaklaşım yerine önleyici yaklaşım esas alındı. İşyerleri, yapılan işin niteliğine göre tehlike sınıflarına ayrılıyor. Bütün işyerlerinde iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi gibi uzman personel görev yapacak. İşverenler ortak sağlık ve güvenlik birimlerinden hizmet alabilecek.

24 Devlet, 10 dan az çalışanı olan işletmelerin iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri giderlerini destekleyecek. İş kazalarını ve meslek hastalıklarını önleme adına önceden risk değerlendirmesi yapılacak. Çalışanlar belli aralıklarla sağlık gözetiminden geçirilecek. İş kazaları ve meslek hastalıklarının kayıtları daha etkin ve güncel hale getirilecek. Elli ve daha fazla çalışanın bulunduğu tüm işyerlerinde, iş sağlığı ve güvenliği kurulu oluşturulacak. İşyerlerinde acil durum planları hazırlanacak. İşveren tüm çalışanlarını, iş sağlığı ve güvenliği ile çalışma hayatına dair hak ve sorumlulukları hakkında bilgilendirecek. Çalışanlar işyerlerindeki iş sağlığı ve güvenliği faaliyetlerine aktif katılım sağlayacak. Çalışan, ciddi ve yakın tehlikeyle karşı karşıya kaldığında çalışmaktan kaçınma hakkını kullanabilecek. Birden fazla işverenin olduğu yerlerde, iş sağlığı ve güvenliği konusunda koordinasyon sağlanacak. Hayati tehlike durumunda işyerlerinin tamamında veya bir bölümünde iş durdurulabilecek. Kanunun bazı hükümleri aşamalı olarak hayata geçirilerek yeni durumlara uyum kolaylaşacak. Büyük endüstriyel kaza riski taşıyan işyerleri, güvenlik raporu ve kaza önleme politika belgesi olmadan işe başlayamayacak. Kanununun uygulanmasını kolaylaştırmak için, etkin idari yaptırım uygulanacak. 5.1. İşverenin İş Sağlığı ve Güvenliği Açısından Yükümlülükleri İş Kanunun 2. Maddesine göre : işveren, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye denir. Görüldüğü üzere İş Kanunu işverenin tanımını işçi kavramına dayandırmış ve işveren niteliğinin kazanılması açısından işçi çalıştırıyor olmayı yeterli görmüştür. 126 Borçlar Hukukuna göre, işverenin işçisine karşı üç temel borcu vardır: [43]

25 a) Ücret ödeme borcu b) Eşit işlem yapma borcu c) İşçiyi gözetme (koruma) borcu İş kazasından doğan tazminat davalarında karşımıza çıkan en temel işveren yükümlülüğü, işçiyi gözetme borcudur. İşte kendisini iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmasında gösteren gözetme borcu işçinin işverenine bağlılık yani sadakat borcunun en önemli karşılığıdır. [44] 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği kanunu işverenin genel yükümlülüklerini kanunun 4. Maddesinde şöyle sıralamaktadır: [45] 1- İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede; a) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar. b) İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar. c) Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır. ç) Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır. d) Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır. 2- İşyeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz. 3- Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülükleri, işverenin sorumluluklarını etkilemez. 4- İşveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamaz. Özetlemek gerekir ise 6331 sayılı İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile işveren açısından getirdikleri: [46] İş sağlığı ve güvenliği koşullarını iyileştirme ve bunun sürekliliğini sağlama. Çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu dikkate alma. Risk değerlendirme raporlarını da göz önünde bulundurarak genel bir önleme politikası geliştirme.

26 Mesleki risklerin önlenmesi için, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbiri alma. Çalışma ortamında gerekli kontrol, ölçüm, inceleme ve araştırmaları yaptırma. İzleme, denetleme ve uygunsuzlukları giderme. Çalışanların hayati tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alma. Aynı çalışma alanını birden fazla işverenin paylaşması durumunda koordinasyon sağlama. 5.2. İşçinin İş Sağlığı ve Güvenliği Açısından Yükümlülükleri İşçi, İş Kanunu nun 2. Maddesine yer verilen tanıma göre: Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişidir. İş sözleşmesi, iş görme, ücret ve bağımlılık unsurlarından oluşan bir sözleşmedir. Buradan hareketle işçiyi, işverene bağımlı olarak herhangi bir işte ücret karşılığı çalışan gerçek kişi olarak tanımlamak mümkündür. [47] 6331 Sayılı Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 19. Maddesinde işçilerin yükümlülükleri ele alınmıştır. Bu Maddeye göre: [48] 1- Çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür. 2- Çalışanların, işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda yükümlülükleri şunlardır: a) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek. b) Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak. c) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek. ç) Teftişe yetkili makam tarafından işyerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak. d) Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmaktır.

27 Bütün bu maddeler ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çalışanlara aşağıdaki hakları getirmiştir: [49] Sayı sınırı olmaksızın iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinden yararlanma. İşyerlerindeki iş sağlığı ve güvenliği çalışmaları ile ilgili görüş verme ve aktif katılım sağlayabilme. Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalması durumunda, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınma. İş sağlığı ve güvenliği konularında eğitim alıp, bilgilenme. İş sağlığı ve güvenliği konularında temsil edilme. Kendisinin ve çalışma arkadaşlarının sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmeme. Kendilerine verilen üretim ve korunmayla ilgili tüm araç ve donanımları doğru kullanma.

28 6. 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU NUN SAĞLIK SEKTÖRÜ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ 6.1. Sağlık Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği Sağlık personeli, hastalara yararlı olabilmek ve sağlık durumlarını iyileştirebilmek için hizmet sunarken, çalışma ortamlarının ve yaptıkları işin doğasından kaynaklanan birçok risk ve tehlike ile karşı karşıya geldiklerinden öncelikle kendi sağlıklarını korumak zorundadırlar. Sağlık sektörü çalışma ortamı, iş kazaları ve meslek hastalıkları açısından en riskli grupların başında geldiğinden sağlık kurumlarında iş sağlığı ve güvenliği diğer işletmelere nazaran daha büyük önem arz etmektedir. 6.2. Sağlık Kuruluşlarının ve Sağlık Çalışanlarının Özellikleri Sağlık kuruluşlarının, çalışma ortamlarının ve çalışanlarının özelliklerini bilmek İSG açısından önemlidir. Ülkemizde sağlık kuruluşları verdikleri hizmetlere ve faaliyet gösterdikleri alana göre sınıflandırılmaktadır. Verdikleri hizmetlere göre birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetleri sunan kuruluşlar olarak; faaliyet gösterdikleri alana göre ise kamu ve özel sağlık kuruluşları olarak gruplandırılır. Birinci basamak sağlık hizmeti sunan kuruluşlara örnek olarak aile hekimliği, sağlık ocakları, resmi kurum hekimlikleri, ana-çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezi, verem savaş dispanserleri, toplum sağlık merkezi, 112 acil sağlık birimi, özel sağlık kuruluşu olarak da özel poliklinik ve özel ağız diş sağlığı merkezleri verilebilir. İkinci basamak sağlık hizmeti sunan kuruluşlar ise, eğitim ve araştırma hastanesi olmayan devlet ve dal hastaneleri, semt poliklinikleri, ağız ve diş sağlığı merkezleri, TSK hastaneleri, kamu kurumlarına ait tıp merkezleri ile özel hastane ve tıp merkezleridir. Üçüncü basamak sağlık hizmeti sunan kuruluşlar ise eğitim ve araştırma hastaneleri, bu hastanelere bağlı uygulama ve araştırma merkezleri, enstitü, üniversite hastaneleri, diş hekimliği fakülteleri ve TSK ya bağlı tıp fakültesi hastaneleri örnek olarak verilebilir. [50]

29 Sağlık sektöründe çalışanların tamamına genel olarak sağlık personeli denilmektedir. Sağlık personeli, resmi ve özel sektörde her türlü sağlık hizmetini yerine getiren personeldir. Sağlık sektöründe, çok çeşitli meslek grupları birlikte çalışmaktadır. WHO ya göre sağlık personeli olarak; hekim, yardımcı hekim, diş hekimi ve yardımcısı, eczacı ve yardımcısı, veteriner ve yardımcısı, hemşire, ebe, fizyoterapist, laborant, radyoloji teknisyeni vb. 29 değişik meslek bulunmaktadır. Ülkemizde de 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda benzer bir tanımlama yapılmıştır. ILO ise sağlık çalışanlarını; doktorlar, diğer profesyonel meslekler (diş hekimi, eczacı, psikolog vb.), hemşire, ebe ve sağlık memuru, diğer sağlık elemanları (radyoloji, odyoloji gibi sağlık teknisyeni vb.) ile diğer çalışanlar (tıbbi sekreter, diyetisyen, güvenlik görevleri vb.) şeklinde 5 grup altında sınıflandırmıştır. [51] 6.3. Sağlık Sektöründe Çalışanların Sağlık Durumları Sağlık çalışanları, en fazla tehlikeli işlere maruz kalan meslek gruplarını oluşturmaktadır. ILO, sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmanın ve gerekli sağlık hizmetlerinden yararlanmanın insanlık hakkı olduğu ve bu hakkın yaşama hakkı dahilinde bulunduğu, ayrıca her ülkenin bu hakkı tesis etmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu konudaki sağlık çalışanlarına yönelik ilk uygulamalar iş kazaları ve işe başlangıç muayeneleri ile ilgili olanlardır. Mesleki Sağlık ve Güvenlik Komiteleri sağlık çalışanlarının iş yerinde maruz kaldığı tehlike ve mesleki risklerden korunmak amacıyla Avrupa da oluşturulmuştur. Bununla beraber, Amerikan Tıp Birliği ve Amerikan Hastaneler Birliği tarafından 1958 yılında yayınlanan ortak bildiride hastanelerdeki sağlık personeline yönelik iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarını desteklediklerini belirtmişlerdir. 1960 lı yıllarda Fransa, sağlık çalışanlarının iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yasal düzenlemelerini gündemine almıştır. [52] 1970 li yılların başında ILO ile Mesleki Sağlık ve Güvenlik Birliği (OSHA), Ulusal Mesleki Sağlık ve Güvenlik Enstitüsü (NIOSH), Amerikan Hastane Birliği ve sağlık sendikaları sağlık çalışanlarının da diğer çalışanlar gibi sağlıklı olma ve sağlıklı ve güvenli bir hastane ortamında çalışma haklarının sağlanması için hastanelerde uygun bir ünitenin kurulmasını belirtmişlerdir. ILO 1985 yılında aldığı karar ile her ülkede sağlık

30 çalışanlarına dair İSG hizmetlerinin kurulması ve geliştirilmesini tavsiye etmiştir. 1990 yılında Uluslararası İş Sağlığı Komisyonu tarafından kurulan komite mesleksel sağlık kavramını literatüre kazandırmıştır. Bununla birlikte, Amerika ve diğer bazı ülkelerde hastane sağlık personeline yönelik sağlık ve güvenlik hizmetlerini yerine getirmek amacıyla Hastane Sağlık ve Güvenlik Komitesi oluşturulmuştur. Komitenin hizmetleri, birinci basamak sağlık hizmetleri sınıfında yer almaktadır. Çalışma ortamının sağlığa zarar veren fiziksel, kimyasal vd. risklerden arındırılarak sağlıklı ve güvenli olmayı sağlamak, komitenin hizmet amaçlarındandır. [53] Hastane, doğum ve çocuk bakım evleri, diş sağlığı, sağlık ocağı, radyolojik ve veterinerlik vb. gibi tüm sağlık işletmeleri, ülkemizde 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu madde 4 de de belirtildiği gibi Sağlık ve Sosyal Hizmetler işkolu kapsamında ele alınmaktadır. Geçmişte sağlık çalışanları, SSK, Emekli Sandığı ve özel sağlık sigortası kapsamında bulunmaktaydı. Günümüzde ise SSK ve Emekli Sandığı, Sosyal Güvenlik Kurumu altında birleşmiştir. Sağlık çalışanları daha önceleri kamu sağlık kurumlarında devlet memuru statüsünde çalışmaktaydı. Son yıllarda sözleşmeli personel kavramı en çok sağlık sektöründe görülmektedir. Özellikle hemşire, sağlık memuru gibi sağlık çalışanları alt işverene bağlı sözleşmeli olarak çalışabilmektedir. Diğer meslek gruplarında olduğu gibi sağlık çalışanlarının da iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yasal düzenlemeleri T.C. Anayasası, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 4857 sayılı İş Kanunu, diğer bazı kanunlar ve bu kanunlar kapsamında çıkarılan yönetmelik, tüzük, tebliğler ile ILO gibi uluslararası sözleşmelere dayanmaktadır. 6.4. Sağlık Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Eden Riskler ve İşyeri Ortam Faktörleri 26.12.2012 tarihli İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu nun 9. maddesi uyarınca, işyerlerinin iş sağlığı ve güvenliği açısından yer aldığı tehlike sınıflarını liste halinde belirtmiştir. Tebliğde belirtilen ve bu bitirme projesi çalışması kapsamında yer alan sağlık sektörü ile ilgili tehlike sınıfları Tablo 2 de görülmektedir. [54]

31 Tablo 2. Sağlık Hizmetlerine Ait Tehlike Sınıfları Diğer sektörlerden farklı olarak sağlık sektöründe, iş sağlığı ve güvenliği çift taraflı bir görünüm sergilemektedir. Burada hem hasta odaklı hem de çalışan odaklı bir iş sağlığı ve güvenliği yönetimi söz konusudur. Sağlık sektöründe mesleğe bağlı ölüm oranları, diğer sektörlere göre daha yüksektir. Sağlık çalışanları arasında meslek hastalıkları ve iş kazalarının yanı sıra Hepatit B, Hepatit C, HIV, Tüberküloz, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi gibi enfeksiyonlara bağlı ölümler de görülmektedir. Sağlık sektöründe iş sağlığı ve güvenliğini tehdit eden tehlike ve riskler, sağlık çalışanlarının çalışma ortamlarına göre farklılıklar göstermekle birlikte biyolojik, kimyasal, psikolojik, fiziksel ve çevresel/mekanik/biyomekanik riskler şeklinde sınıflandırılabilmektedir. [55] Sağlık çalışanların da is kazası ve meslek hastalıkları oranının yüksek olması daha önce de bahsedildiği üzere, sağlık hizmetlerin de insan ile birebir çalışılmasından kaynaklanmaktadır. Diğer sektörlerde isin kendisinin etkisi fazla olmaktadır. Günümüzde farklı meslek ve farklı görevlerde bulunan sağlık çalışanları, sağlık hizmetlerini sunarken sağlık ve güvenlik açısından bazı risk ve tehlikelere maruz kalmaktadır. Amerikan Çalışma İstatistikleri Bürosu na göre (Bureau of Labor Statistics- BLS) Amerika da sağlık çalışanlarının maruz kaldığı is kazası ve meslek hastalıklarının oranı, ağır sanayide gerçeklesen is kazası ve meslek hastalıkları oranına eşit ya da daha yüksektir. Amerika da hastanelerde tam zamanlı olarak çalışan her 100 sağlık çalışanından 8,8 i, evde bakım hizmetlerinde çalışan her 100 hemşireden 13,5 i is kazasına/meslek hastalığına yakalanmakta veya işinden uzaklaşmaktadır. Sözü edilen oranların madencilik sektöründe 100 çalışanda 4, inşaat sektöründe 100 çalışanda 7,9 ve üretim sektöründe (sanayi) 100

32 çalışanda 8,1 olduğu göz önüne alındığında; sağlık çalışanları açısından iş kazaları ve meslek hastalıklarının önemi daha da iyi anlaşılacaktır. Hastanelerde çalışan sağlık görevlilerinin her zaman ve sürekli bir hareket halinde olmasından dolayı vücutlarında bir takım sürekli veya geçici sorunlarla karşı karşıya kalmış olabileceğinin unutulmaması gerekir. İş kazalarının ve meslek hastalıklarının fazla görülmesinde ise çalışılan ortamların yetersizliği ve ağır çalışma saatleri görülebilir. Bu kapsamda sağlık çalışanları da çalışma ortamı, çalışma koşullan ve çalışma ilişkilerinden kaynaklanan AĐDS (HIV), Hepatit B (HBV), Tüberküloz ve diğer bulaşıcı hastalıklar gibi biyolojik, aydınlatma, gürültü ve iyonizan radyasyon gibi fiziksel, anestezik maddeler, civa farmasötik maddeler, sitotoksik ilaçlar ve sterilize edici maddeler gibi kimyasal, uygun olmayan çalışma ortamı dizaynından kaynaklanan ergonomik, ilaç-alkol madde bağımlılığı, stres, tek basına çalışma ve vardiyalı çalışma gibi psikososyal, düşük ücret, lojman-kreş vb olanaklarının olmayışı vb. sosyal güvenlik ile ilgili pek çok riskle-sağlık sorunu ile karşı karşıyadır. [56] Sağlık çalışanlarının en tehlikeli hastalıklarla karşı karşıya çalışmalarının bu sektördeki sağlık riskini artırması doğaldır. Ancak bunlara karsı gereken önlemlerin zamanında alınması riskleri ortadan kaldıracaktır. Sağlık yönünden daha çok kişinin eğitiminin fazlalaştırılıp kapasitenin çoğalmasıyla beraber sağlık çalışanlarının çalışma ortamlarının daha çok sterilizasyonuna dikkat edilmesi ve mesai saatlerinin daha esnek yapıla bilinmesiyle bir takım tedbirler alınabilmiş olunacaktır. En önemli sorunlardan birisinin ise sosyal ve psikolojik olarak destek verilmesiyle beraber rahat bir çalışma ortamının oluşturulmasıdır. Erken alınan önlemler sayesinde Hepatit B hastalığının önüne geçilmiş ve bu hastalığın sağlık çalışanlarında meydana gelebilme riski azaltılmıştır. Türkiye de son zamanlarda yapılan çalışmalar sonucunda ölümcül olmayan şiddete maruz kalma oranı düşmektedir. Bu çalışmaların devam etmesi bu oranı daha da düşürecektir. Unutulmaması gereken en önemli şeyin ise sağlık çalışanlarının da birer insan oldukları ve onların da yeterli şekilde kendilerine zaman ayırmaları gerekliliğidir. Bulaşıcı hastalıklara karsı sağlık çalışanlarının belirli zamanlarda sağlık kontrollerinden geçmesi önemli olacaktır. Sağlık işletmelerindeki risklerin sınıflandırılması farklılık göstermekle beraber Şekil 4 de şöyle gösterilmiştir. [57]

33 Şekil 4. Sağlık İşletmelerindeki Risklerin Sınıflandırılması 6.4.1. Fiziksel Faktörler Fiziksel faktörler aşağıda sıralanmıştır; Işıklandırma/Aydınlatma: Sağlık çalışanlarının çalışma ortamlarının onların performansını üst düzeye çıkartacak şekilde yeterli şekilde aydınlatılması gerekmektedir. Gürültü: Sağlık işletmelerinin özellikle hastaların muayene edildikleri bölümlerinin sessiz ve sakin bir şekilde olmasına önem verilmelidir. İklimlendirme Sistemleri (sıcaklık, nem, havalandırma): Binalardaki havalandırma sistemlerinin çalışanların ve hastaların sağlıklarını risk altına sokmayacak şekilde yapılması önemlidir. İyonize Radyasyon: Radyasyon riskinin azaltılması için teknik olarak düzenleme gerekir. [58]