*-,);;FA,-A8&&G5=G&EE3GBC>CB ÇOCUK ÜZERNDEK ETKS AÇISINDAN SM ALMA HAKKI Prof. Dr. Vecdi AKYÜZ Right of Entitling to a Name From the Point of Effects on the Child The child shall be entitled from his birth to a name. We can not say that the subject of the legal sphere of the name is explained in detail and systematic in classical and comtemparary books. The issue has find a place in hadith and ethic sources to some extend. This paper is a an attempt to fill this gap. Name Law, first name ssue which is very wide subject will be examined in this paper. Key words: Right of entitling name, child s right, first name, 1. Giri: Türkçe de yaygn olarak kullanlan isim kelimesi, aslnda Arapça bir kelimedir. sim kelimesi, sümüv kökünden türemitir. Sümüv kelimesinin sözlük anlam, bir eyi uzaktan tantmak için yukarya kaldrmak tr. smin hukukî çerçevesi, çeitli sebeplerle, hem klasik fkh kaynaklarnda, hem de yeni slam hukuku çalmalarnda, ayrntl ve sistematik biçimde ele alnmamtr. Konu, bir ölçüde hadis ve ahlâk kaynaklarnda yer bulmutur. Bu çalmamzda, bu eksikliei, bir ölçüde gidermek üzere, bir denemeye girimek istiyoruz. Çalmamzda, aslnda çok kapsaml olan isim hukuku konusunu, özad aerlkl ele alacaez. 2. Adn Çe:itleri Türk hukukunda isimler, tanmalarnn zorunlulueu bakmndan, mecburi olan adlar ve mecburi olmayan adlar biçiminde, iki ana gruba ayrlrlar. 2.1. Özad Türk hukukunda mecburi olan adlar, özad ile soyad dr. Özad (first name:önad), 2ahslar Hukuku nda, öyle tanmlanr: Özad, kiilerin birbirlerinden ayrt edilebilmelerine ve özellikle ayn soyadn tayan kimselerin belirtilmelerine yarayan isimdir. Özad yerine, özel isim, öz isim, küçük isim ve has isim terimleri de kullanlr. 1 Soyad (family name) veya aile ad, bir ailenin bireylerini baka ailelerin bireylerinden ayrmaya yarayan, esas itibaryla doeumla kazanlan ve nesilden nesile intikal eden addr. 1 Aytekin Ataay, >ah%slar Hukuku, stanbul 1978, s. 158.
CE #$%&'( Mecburi olmayan adlar ise, müstear/takma ad (mahlas), lakab ve künyedir. YiEit, lakabyla anlr atasözü, Türklerdeki lakab (öhret) anlayn güzel biçimde yanstr. 2.2. Künye Künye, Arap kültürünün ve daha sonra slâm kültürünün yaygn kullanlan ad türlerindendir. Bu yaygnlk dolaysyla, künye üzerinde biraz durmak gerekir. Arap ve slâm kültüründe, daha küçük yalardan itibaren çocuk, ileride sahip olabileceei bir yavrunun adyla zikredilerek filâncann babas/anas (Ebû Tâlib/Ümmü Abdillah) biçiminde bir isim tamlamasyla adlandrlrd. 2 Nitekim Hz.Peygamber (s.a.), bir çocuea verilmi Ebû Umeyr künyesiyle hitap etmitir. 3 Ancak, doeacak çocuk için bir tasar nitelieindeki bu künyedeki ismi, ileride do- Eacak çocuea verme zorunlulueu yoktur. Bu kiinin ileride gerçekten de bir çocueu dünyaya geldieinde, o doean çocuea, babasnn esasen kendi çocuklueundan beri künyesinde tamakta oldueu isim deeil de, daha baka bir isim verildi- Ei de olurdu. Böyle bir durumda baba, pek tabiîdir ki otomatik olarak, doemu olan çocueun adnn yer alde baka bir künye sahibi olurdu. 4 Künye, bazen kiinin sahip oldueu bir özelliei de belirtebilir. (Ebu Cehil:bilgisizliEin babas/bilgisizliein âh; Ebû Hureyre: kedilerin babas/kedileri çok sever, kedisever) Hz.Peygamber (s.a.), mescide dayandendan dolay üstü ba tozlanan Hz.Ali ye Ebû Türâb (toprak babas/dostu) künyesini vermiti. 5 Bu tür künyeler, daha çok lakab konumu kazanmtr. Arap kültüründeki bu özellikler sebebiyle, Hz.Peygamber (s.a.) devrinde, bir Arab n tek bir ad sahibi olmas, pek nâdir bir durumdur. Uygulamada, enaz üç ad kullanlrd: 1) Özel ad (Abdullah) 2) Babasnn/anasnn geçtiei ad (bn Ömer) 3) Künye (Ebu Tâlib). 6 ÇoEu defa, kiiler, bu üç ayr grup addan baka isimlerle de anlrd. Ayn durum, köle statüsündeki kiiler için de sözkonusudur. slâmî literatürde, bu isimlerin her biri ayn olayla baelantl olarak birlikte ve birbiri yerine kullanldendan, isimlerin ayrt edilmesi konusunda titiz ve dikkatli olmak gerekir. 3. Adn Görevleri 2 Hamidullah,!slam Peygamberi (çev.salih Tu ), stanbul 1990, II, 1044, paragraf:1828; Buhârî, Edebü l-müfred (çev. Rauf Pehlivan), stanbul 2005, s. 356, no: 872, do madan verilebilen künye. 3 Buharî, Edeb, 112; Müslim, Edeb, 38. 4 Hamidullah, a.g.e., II, 1044, par.1829. 5 Buharî, Edeb, 113; Müslim, Fedâil, 38. 6 Hamidullah, a.g.e., II, 1044-45, par.1829.
$;(9&%;&;&&1AA%*&,-,);;A CD sim, öncelikle kiilerin, birbirlerinden ayrt edilmelerini saelar. Bunun için isim, bireyleri bakalarndan ayran ve toplumsal ilikilerde onlar belirleyen bir sözcüktür. 7 Kiilerin belirlenmesinde, onlara verilen ad, önemli bir rol oynamaktadr. Kiinin ad yoluyla belirlenmesi, hem özel ilikilerinde, hem de i ve çalma hayatnda gerekli olmaktadr. ÇocuEun ismi, hayat boyunca onun ayrlmaz bir parças olacaendan, çocueun kiiliei ve yaay üzerinde derin ve kapsaml etkilere sahiptir. Hatta isim, ölümünden sonrasnda bile kiinin ayrlmaz parçasdr. Hz.Peygamber in (s.a.) belirttieine göre, kyamet gününde bile kiiler, kendi isimleri ve babalarnn isimleriyle çaerlacaktr. 8 4. Ad Üzerindeki Hakkn Mahiyeti ve *ahsiyetle "li:kisi sim üzerindeki hakkn hukukî niteliei hususunda mülkiyet teorisi, maddî olmayan mal teorisi, medenî düzen teorisi, nesep teorisi, aile hakk teorisi ve ahsiyet hakk teorisi gibi, pekçok teori ileri sürülmütür. 9 Ancak isim ile ahsiyet arasndaki sk baelant dolaysyla, ismin ahsiyet/kiilik hakk olarak nitelendirilmesi, slâm hukuku açsndan uygun görünüyor. Kiinin ad, onun toplum içinde tannmasna, ferdilemesine ve ayrt edilmesine yaradendan, ahsiyetinin önemli bir unsurudur. Bu bakmdan isim alma hakk, kiilerin ayrlmaz ahsiyet (kiilik) haklarndandr. Dolaysyla, isim üzerindeki hak, kiiliein bir parçasn oluturur. ÇocuEa ismi vermek, genelde ebeveynin serbesti içinde bir ilemi olmakla birlikte, güzel ve anlaml isimler vermek de onlarn görevidir. Güzel isim sahibi olmak, çocueun hakkdr. slâmî gelenekte yaygn yeri olan isimler, elbette tercih edilmelidir. Çocuklara verilen isimlerin Kur an- Kerim de geçen veya Arapça kelimelerden olmas, bir zorunluluk olmade gibi, anlam bütünlüeü kazanmam ya da iyi anlam tamayan kelimeleri srf Kur an- Kerim de geçiyor diye isim olarak kullanmak, son derece hatal bir tutumdur. Ülkemizde, maalesef özellikle son zamanlarda bilinçsizce böyle bir tutum izlenmektedir. Bu çerçevede, ismin Kur an- Kerim de olup olmamas gibi, baz hatal uygulamalara da yol açan böyle yanl bir anlay gelimitir. Halbuki isim vermede önemli olan, güzel ve anlaml olmasdr. Böyle hatal bir anlayla -hem de bu konulardan bir ölçüde haberdar olmas beklenen dindar ailelerde bile- çocuklarna isim verenler, anlamna bakmakszn srf Kur an- Kerim de bir ekilde geçtiei için, Aleynâ (üstümüze), Minal/Minel (-den, -dan) gibi düzgün anlam olmayan veya Yevmiddin 7 Gözübüyük, Hukuk Ba.lang%c%, Ankara 2003, s. 99; Kiˆileri ve nesneleri ay~rt etme iˆlevi olan ad~n çocuk zihnindeki geliˆimi için bk. Jean Piaget, Çocukta Dünya Tasar%m% (çev. Refia U urel- emin), stanbul 1988, MÜ Atatürk E itim Fakültesi Yay~nlar~, no: 4, s. 47-61. 8 Ebû Dâvûd, Edeb, 70, no: 4948; Dârimî, Sünen, Kahire 1966, II, 204, no:2697. 9 Ayr~nt~ için bk. Ataay, a.g.e., s. 166-172; özellikle aile hakk~ ve ad~n milletle ilgisi konusunda Jacquiline Stevens, Devletin Yeniden Üretimi (çev. Abdullah Y~lmaz), stanbul 2001, s. 220-249-milliyetin semiyoti i.
C #$%&'( (din/hesap günü), Venhar (kurban kes) gibi ilgisiz ve kii olmaya elverisiz sözcüklerden adlar vermektedirler. 10 Çocuklara isim koyarken, dikkat edilecek en önemli husus, güzel ve anlaml isim olmasdr. Hz.Peygamber (s.a.), çocueun güzel isim sahibi olma hakkn, öyle vurgular: ÇocuEun, babas üzerindeki haklarndan biri, ismini ve edebini güzel yapmasdr ; 11 Siz, kyamet gününde, kendi isimleriniz ve babalarnzn isimleriyle çaerlacaksnz. Öyleyse, isimlerinizi güzel yapn. 12 Hz.Peygamber (s.a.), öyle buyurur: "Allah'n en ziyade sevdiei isimler, Abdullah ve Abdurrahman'dr." 13 Nitekim Hz.Peygamber (s.a.), çocueunun adn Kâsm koyan birine, künyesi dolaysyla itiraz edilince, Abdurrahman koymasn tavsiye etmitir. 14 Bu konuda, 2âh Veliyyullah Dihlevî, tevhîd inanc açsndan güzel bir de- Eerlendirme yapar: Bil ki, en önemli er î maksatlardan biri, her vesileyle Allah n adnn anlmasn saelamak, zorunlu ihtiyaçlarn giderilmesi esnasnda, onun adna da yer vermektir. Böylece her vesileyle, Hakk a çaer saelanm olacaktr. ÇocuEun bu ekilde isimlendirilmesi ve çaerlmas, tevhîdi ortaya koyacaktr. Ayrca Araplar ve dieer kavimler, çocuklarna, tapndklar tanrlarn isimlerini verirlerdi. Rasulullah (s.a.), tevhid esaslarn yerletirmek üzere gönderilince, ad koyma konusunda da, bunun izinin görülmesi ve çocuklara tevhidi çaertran isimler konulmas gerekmitir. Özellikle bu iki ismin, Allah n dieer isimlerine nisbet edilen isimlerden daha sevimli olmas, bu iki ismin Allah n en mehur isimleri olmasndandr. Bu iki isim, Allah tan bakas için kullanlmaz. DiEer isimler ise, kullar için de kullanlr. 15 Hz.Peygamber (s.a.), peygamber isimlerinin verilmesini tavsiye etmitir: "Peygamberlerin isimleriyle isimlenin. Allah'n çok sevdiei isimler Abdullah ve Abdurrahmân'dr. simlerin en sâdk olanlar da, Hâris ve Hemmâm dr. En çirkinleri de Harb ve Mürre isimleridir." 16 Nitekim Hz.Peygamber (s.a.), kendisini ve ayrca Ebu Musa nn oeluna, brahim adn vermitir. 17 10 Bu konudaki ilginç tutumlar ve ayr~nt~ için bk. Celaleddin Çelik,!sim Kültürü ve Din, >ah%s!simleri Üzerine Bir Din Sosyolojisi Denemesi, Konya 2005, Çizgi Kitabevi, s.77-78. 11 Suyûtî, Celâluddîn, el-câmiu s-sagîr, Beyrut 1391, II, 538, 2489; Heysemî, Nuruddin Ali, Mecma u z-zevâid, Beyrut 1967, VIII, 47. 12 Ebû Dâvûd, Edeb, 70, no: 4948, Dârimî, Sünen, Kahire 1966, II, 204, no:2697. 13 Buhâsrî, Edeb, 105; Müslim, Edeb, 2, no: 2132; Ebû Dâvûd, Edeb, 69, no: 4949; Tirmizî, Edeb, 64, no: 2835. 14 Buhârî, Edeb, 105; Müslim, Edeb, 7. 15 âh Veliyyullah ed-dihlevî, Huccetullâhi l-bâliga, II, 729-30; Türkçesi:!slâm Dü.ünce Rehberi/Huccetullâhi lbâliga (çev. Mehmet Erdo an), stanbul 2003, II, 371. 16 Ebû Dâvûd, Edeb, 69, no: 4950; Nesâî, Hayl, 3. 17 Buhârî, Edeb, 109; Müslim, Fedâil, 62, no: 2315.
$;(9&%;&;&&1AA%*&,-,);;A C 2âh Veliyyullah Dihlevî, bu hususu, insanlarn kültürel özellikleri açsndan deeerlendirerek, öyle temellendirir: Çocuklarn Muhammed ve Ahmed diye isimlendirilmesinin müstehap olmasnn gerekçesi de, bu (yukardaki Abdullah ve Abdurrahman isimleriyle ilgili tevhid temelli) izahtan da anlalabilir. Çünkü insanlar, çocuklarna seleflerinden büyük zâtlarn isimlerini vermeye dükündürler. Müslümanlar da, bu isimlerle, ayn eyi yapm olurlar. Ayrca bu isimler, çocueun onun ümmetinden oldueunu, açkça ortaya koyar ve dinî bir renk ta- r. 18 Müslümanlar arasnda, ite bu anlayla, Allah n sfatlar ve güzel adlar (Sâdk, Cemil, Rauf, Aziz, Mecid..), Hz.Muhammed in adlar (Mehmed, Ahmed, Mahmud, Mustafa..), din kelimesiyle birleik adlar (Necmeddin, 2emseddin..), peygamber adlar (Adem, Davud, Süleyman, Musa..), doeum gününün mübarek günlere ve gecelere rastlamasyla verilen adlar (Muharrem, Receb, 2aban, Ramazan, Kadir, Regâib, Berat..) gibi adlar, özellikle yaygnlk kazanmtr. Hz.Peygamber (s.a.), bir insan, en çok sevdiei isim ve künyeleriyle ça- Ermaktan memnun olurdu. 19 smin, kiilikle yakn ilikisini bilen Hz.Peygamber (s.a.), güzel isimlerle tefeülde (hayra yorma) bulunmutur. 20 Baz isimler, çeitli açlardan, pek tasvip görmezler. Hz. Câbir (r.a.) anlatyor: "Hz. Peygamber (s.a.) Ya'lâ, Bereket, Eflah, Yesâr, Nâfi ve benzeri isimlerin kullanlmasn yasaklamay arzu etmiti. Sonra onun bu mevzuda sükût ettieini gördüm. Sonra da yasaklamadan vefat etti." 21 Kötü isim örneklerinden birini, Hz.Peygamber (s.a.), gerekçesiyle birlikte, öyle açklar: (Kyamet gününde) Allah katnda isimlerin en kötüsü, birine verilen Melikü l-emlâk (mülklerin kral/ehinâh) addr. Allah tan baka mâlik yoktur. 22 2âh Veliyyullah Dihlevî, tevhid temelli açklamasna ek olarak, saygnn yüceltmeye götüreceei deeerlendirmesinde bulunur: Bunun sebebi udur: Dinin en belli bal temeli, Allah a sayg göstermek ve onu hiçbir eyle eit tutmamaktr. Bir eye sayg duymak, onun adn yüceltmeye götürür. Bu yüzden o eyin Allah n adyla özellikle de meliku l-mülûk eklinde en büyük sayg ifade eden bir isimle adlandrlmamas gerekir. 23 5. Adn Kazanlmas 5.1 Özad n Kazan lmas 18 âh Veliyyullah ed-dihlevî, age, II, 730; Türkçesi:!slâm Dü.ünce Rehberi/Huccetullâhi l-bâliga, II, 371. 19 Buharî, Edebü l-müfred, 344, no:842. 20 Hâkim, el-müstedrek ale s-sahîhayn, IV, 276; el-heysemî, Mecma u z-zevâid, VIII, 47, 10/46; bn Hacer el- Askalânî, Fethu l-bârî, III, 146. 21 Müslim, Edeb, 13, no: 2138; Ebû Dâvûd, Edeb, 70, no:4960. Ebû Dâvûd'un rivayetinde ˆu ziyade mevcuttur: "...Zira kiˆi "Bereket burada m~?" diye sorar da "hay~r yok!" diye cevap verirler." 22 Buhârî, Edeb, 114; Müslim, Edeb, 20, no: 2143, 21; Ebû Dâvûd, Edeb, 70, no: 4961; Tirmizî, Edeb, 65, no: 2839. 23 âh Veliyyullah ed-dihlevî, a.g.e., 2/730; Türkçesi:!slâm Dü.ünce Rehberi/Huccetullâhi l-bâliga, II, 372.
C #$%&'( Birlemi Milletler Çocuk Haklar Bildirgesi nin 5. maddesine göre, Çocuk, doeumundan itibaren, bir isme ve bir milliyete sahip olma hakkna sahiptir. Evlilik içinde doean çocuea ad, ebeveyni (babas ve anas) tarafndan verilir. ÇocuEa ismi vermek, genelde ebeveynin serbesti içinde bir ilemi olmakla birlikte, güzel ve anlaml isimler vermek de onlarn görevidir. sim verme velâyet haklarndan olmade için, temyiz art aranmaz. 24 Türk hukukunda, çocuea ad verirken/koyarken, çocueun çkarlarn göz önünde bulundurmak gerekir. ÇocuEun çkarlarna aykr düen, gülünç ve küçük düürücü ad konamaz. 25 Evlilik d doean çocuea ad, babasnn bilinememesi veya çocueun babaya baelanamas halinde, anas tarafndan verilir. 26 Çünkü, zinayla nesep sabit olmaz. Zâniyeden doeacak çocuk, anasna aittir. 27 Dolaysyla, bu durumda çocuea isim verme hakk da ananndr. sim alma hakk, yalnzca sae doean çocuklarn hakk ve imtiyaz deeildir. Düük çocuklara bile isim verilerek, mezara öyle gömülürler. 28 ÇocuEun ismi, bazen aile büyüklerinden veya yaknlarndan biri tarafndan da verilebilir. Hz. Aie (r.a.) anlatyor: Rasûlullah (s.a.), Zübeyr'in evinde bir kandil görmütü: "Ey Aie dedi. Ben Esmâ'y nifas olmu (doeum yapm) zannediyorum. Sakn çocuea isim koymayn, ben isim koyacaem!" Sonra ona, Abdullah ismini koydu. 29 Arap kültüründe, çocuea doedueu srada verilen ad, daima onun insanlar arasnda çaerlrken kullanlan bir ad olmas gerekmez. Bir kimseye seslenip hitap edilirken, onun özad veya bellibal dieer bir ad kullanlde gibi, sadece babann ad (bn Ömer) veya pek ender olarak anann ad (bn Hadîce) kullanlarak, filancann oelu/kz biçiminde bir isim tamlamasyla seslenilirdi. Ama, asla her ikisinin ad birden söylenmezdi. 5.2 Özad n Kazan lma Vakti Özad, verildiei andan itibaren kazanlr. ÇocuEa isim vermek için, slâmî gelenekte bir haftalk bir süre vardr. 24 Ataay, a.g.e., s. 173-4. 25 Gözübüyük, a.g.e., s. 99. 26 Gözübüyük, a.g.e., s. 99. 27 Bilmen, Ömer Nasuhi, Hukuk-%!slâmiyye ve Ist%lâhât-% F%khiyye Kâmusu, stanbul, ts., II, 406, 407. 28 Münâvî, Feyzu l-kadîr, IV, 112 29 Tirmizî, Menâk~b, no: 3826.
$;(9&%;&;&&1AA%*&,-,);;A C Kural olarak, çocuea doeumunun birinci günü isim verilmelidir. Hz.Peygamber (s.a.), kendi çocuklarna ve yaknlarnn çocuklarna, hemen do- Eumlarnn ilk gününde isim vermitir. Buharî, konuyla ilgili hadisleri naklettiei bâba, akîka kurban kesmeyecekler için çocueun doedueu günün akam isim verilmesi bâb balen koyarak, konuya önemli bir açklk getirir. 30 Hz.Peygamber (s.a.), oelu brahim e, ismini doedueu gün vermitir. 31 Hz.Peygamber (s.a.), ayrca Ebû Mûsâ nn oelu brahim e, Ebû Talha nn oelu Abdullah a, Zübeyr in oelu Abdullâh a, isimlerini birinci gün vermitir. 32 Hz.Peygamber in (s.a.) tavsiyesine göre, doeumunun yedinci gününe kadar, çocuea mutlaka isim verilmelidir. 33 Hz. Peygamber (s.a.) çocuea, doeumunun yedinci gününde isim konmasn, ykanarak pisliklerin temizlenmesini ve akîka kurban kesilmesini emir buyurmutur. 34 Hz.Peygamber (s.a.), öyle buyurur: "Her çocuk, akîka kurbanyla rehinelenmitir. Bu kurban, (doeumunun) yedinci günü, onun adna kesilir. (O gün) saç da tra edilir ve çocuea isim de verilir." 35 ÇocuEa yedinci gün isim verilmesini, daha önce isme muhtaç deeildir biçiminde deeerlendirmek yukardaki açklamalar Enda, doeru bir yaklam deeildir. 36 6. Adn Korunmas Adn korunmasna ilikin olarak, bildieimiz kadaryla, slâm hukukunda özel bir düzenleme ve deeerlendirme yoktur. Ancak temel ilkeler dikkate alnd- Enda, kiinin ad kiilieinin bir parçasn oluturdueundan, saldrlara ve haksz kullanmlara kar korunmaldr. sminin ihtilafa mahal vermesi veya gasp gibi durumlarda, belirtme (tesbit), durdurma (men), önleme (içtinap) ve giderim (tazminat) davalar açlabilmesi teorik olarak mümkündür. 37 7. Adn DeBi:tirilmesi 7.1 Ad n Deitirilebilmesi slâm hukukunda isim konusunda, adn güzelliei ilkesi ile adn devamlle ilkesi, çok önemli bir yere sahiptir. Bununla birlikte, çeitli sebeplerle, adn deeitirilmesi mümkündür. Siz, kyamet gününde, kendi isimleriniz ve babalar- 30 Buhârî, Akîka, 1, 7, 108. 31 Müslim, Fedâil, 62, no:2315; bn Abdilber, brahim e isminin yedinci gün verildi ini belirtir (el- stîâb, I, 41). 32 Buhârî, Akîka, 1. 33 Tirmizî, Edeb, 63, no: 2834; Abdurrezzâk, el-musannef, Beyrut 1970, IV, 335. 34 Ebû Dâvûd, Edâhî, 21, no: 2837; Tirmizî, Edâhî, 23, no: 1522, Edeb, 63, no: 2834; Nesâî, Akîka 5; bn Mâce, Zebâih 1, no: 3165. 35 Ebû Dâvûd, Edâhî, 21, no: 2837, 2838; Tirmizî, Edâhî, 23, no: 1572; Nesâî, Akîka 5. 36 âh Veliyyullah ed-dihlevî, Huccetullahi l-bâli7a, II, 728; Türkçesi:!slâm Dü.ünce Rehberi/Huccetullâhi l-bâliga (çev. Mehmet Erdo an), stanbul 2003, II, 370. 37 Türk hukukundaki ayr~nt~ için bk. Ataay, a.g.e., 191-196.
C3 #$%&'( nzn isimleriyle çaerlacaksnz. Öyleyse, isimlerinizi güzel yapn 38 hadisi, adn güzelliei ilkesi nin yannda, dolayl olarak, güzel olmayan isimlerin deeitirilmesi hakknn bulundueunu da belirtir. slâm hukukunda, isim deeitirme mercii belirtilmemitir. Uygulamada Hz.Peygamber (s.a.), dinî otoritesine dayanarak ve örneklik oluturmak amacyla, deeiik sebeplerle, baz çocuklarn ve hatta pekçok yetikin kiinin güzel olmayan isimlerinin deeitirilmesi için uyarlarda bulunmu, hatta onlar bizzat deeitirmi, yerlerine yeni iyi ve güzel isimler önermi ya da vermitir. 39 Hz.Peygamber in (s.a.) sahâbesi arasnda, daha sonralar ve aynen günümüzde oldueu gibi, ta, bitki, hayvan, renk, meyve veya herhangi bir üstün vasfla ilgili adlar da görülürdü. 40 Hacer (kaya, ta), bu adlardan pek yaygn olanlardan biridir. Alkame, Avsece, Talha, Semura, Sumâme, Harmele gibi, muhtelif bitki ismi tayan kimseler bulunuyordu. Sahâbe arasnda görülen Esed, Leys, Bekr, Sa lebe, Sibâ ve Erkam adlar, çoeunlukla yrtc hayvan isimleriydi. Belli bir üstün vasf anlatan sahâbî adlarnn banda Muhammed (övgün, övülen, saygn), Ömer (insanlar bir yere yerletiren, üütüren), Ali (yüksek, yüce; Türkçe de; Yücel), Aie (yaayan; Türkçe de: Yaar/Yaariye), Fâtma (sütten kesen), Rukyye (çkarak yükselen) gibileri bulunmaktadr. Abdu (kul, köle, tapan) kelimesi, bir isim tamlamas halinde pek fazla kullanlrd. 7.2 Adlar n Deitirilme Sebepleri Günümüzde adn deeitirilmesi için, hakl sebep bulunmas art aranmaktadr. Bu konuda, adn görevlerini yerine getirememesi veya adn anlamnn çirkin veya gülünç olmas, din deeitirme gibi adn deeimezliei ilkesinden vazgeçilmesini gerektirecek nitelikte üstün saylan bir menfaat, adn deeitirilmesini hakl gösteren sebepler olarak kabul edilir. 41 slâm hukuku açsndan da, bu tür sebepler, uygulamadaki örneklere göre, geçerli sebepler olarak kabul edilebilir. Hz.Peygamber in (s.a.) bu konudaki uygulamas, k tutucu niteliktedir. O, daha çok dinî otoritesine dayanarak, baz ad deeitirmelerine doerudan müdahil olmutur. 7.2.1 Putperestlikle @lgili Adlarn Dei*tirilmesi slâmî dönemde, putperestlikle ilgili adlar, tamamen terkedilmitir. Önceleri Abdu tamlamasyla bir put veya bir cin le birlikte kullanlan Abdu Menât 38 Ebû Dâvûd, Edeb, 70, no: 4948; Dârimî, Sünen, Kahire 1966, II, 204, no:2697 39 Buhârî, Edeb, 108. 40 Hamidullah, a.g.e., II, 1045, par. 1830. 41 Ayr~nt~ için bk. Ataay, a.g.e., 196-207.
$;(9&%;&;&&1AA%*&,-,);;A C= (Menât n kulu), Abdulcin (Cinin kulu) gibi isimler, slâm dan sonra, doerudan Allah a izafe edilerek Abdullah (Allah n kulu/allah a tapan), ya da Allah hatrlatan onun güzel isimlerinden (esmâ-i hüsnâ veya sfatlar) Abdulhâlk, Abdulgafûr, Abdurrahman gibi biriyle bir isim tamlamas halinde kullanlr olmutur. Hz.Peygamber (s.a.), Abdulhacer (tan kulu) adn, Abdullah (Allah n kulu) olarak deeitirmitir. 42 7.2.2 Gönül Bulandrc Anlamlar Ta*yan Adlarn Dei*tirilmesi Hz.Peygamber (s.a.), Gâvî (yanlgan) adn tayan bir sahâbînin adn, Râid (doeru yolda olan/doeruyu bulan) olark deeitirdi. 43 Hz.Peygamber (s.a.), Âsi, Aziz, Atele (iddet, sertlik), 2eytan, Hakem, Gurâb (karga) Habbâb, 2ihab isimlerini deeitirdi. 2ihâb' (yldz/alev) Hiam, Harb'i Silm (sulh), Muzdaci'yi (yatan) Münbais (kalkan) yapt. Afire (çorak) adn tayan bir araziyi de Hâdra (yeillik) diye, 2i'bu'd-Dalâlet'i (sapklk geçidi) 2i'bu'l-Hüdâ diye isimlendirdi. Benu'z-Zinye'yi Benu'r-Rüd olarak deeitirdi." 44 Hz. Peygamber (s.a.), Âsiye (isyankâr, itaatsiz kadn) ismini deeitirip Cemîle (güzel kadn) yapt. 45 Abdullah bnu Muti', babasndan naklen anlatyor: Rasûlullah (s.a.) Mekke'nin fethedildiei gün buyurdular ki: "Bugünden sonra hiçbir Kureyli, kyamete kadar sabren (zor altnda) öldürülemez." (Ravi der ki:) "Kurey'in Âsi (isim)lerinden Mutî'den baka kimse müslüman olmad. Mutî'nin ismi de Âsi idi. Rasûlullah ona Mutî ismini takt. 46 Hz.Peygamber (s.a.), Gurâb (karga) adn, Müslim olarak deeitirdi. 47 Zahm adn, Beîr olarak deeitirmitir. 48 Hazn (sert yer) adn, Sehl (kolay, düz/gün) yapt. 49 7.2.3 Daha Uygunluk Sebebiyle Adlarn Dei*tirilmesi Hz. Cabir (r.a.) anlatyor: "Bizden birinin bir oelu oldu. smini Kâsm koydu. Kendisine: "Sana Ebu'l-Kâsm künyesini vermeyiz. Bu künyeyle seni ereflendirip memnun etmeyiz" dedi. Hz. Peygamber e (s.a.) gelerek durumu arzetti. Resûlullah (s.a.) bunun üzerine: "OElunun ad Abdurrahmândr" dedi. 50 (Bir rivayette u ziyade var: "smimi isim olarak koyun, fakat künyemi künye yapmayn. Zira ben Kâsm (taksim edici) klndm. Aranzda taksim ederim." Ebu Dâvûd'un bir rivayetinde öyle buyurulmutur: "Kim benim ismimi almsa, kün- 42 Buhârî, Edebü l-müfred, 341, par. 353. 43 Hamidullah, a.g.e., II, 1045, par. 1830. 44 Ebû Dâvûd, Edeb, 70, no: 4956. 45 Müslim, Edeb, 14, no: 2139; Tirmizî, Edeb, 66, no: 2840; Ebû Dâvûd, Edeb, 70, no: 4952. 46 Müslim, Cihad, 88-89, no: 1782. 47 Buharî, Edebü l-müfred, 347, no: 847. 48 Buharî, Edebü l-müfred, 349, no: 852. 49 Buhârî, Edeb, 107-108. 50 Buhârî, Edeb, 105, 106, 109, Menâk~b, 20; Müslim, Âdâb, 2, no: 2133; Ebû Dâvûd, Edeb, 74, no: 4965; Tirmizî, Edeb, 68, no: 2845; Kütüb-i Sitte, 135.
CB #$%&'( yem ile künyelenmesin. Kim de künyem ile künyelenmise, ismimle isimlenmesin." Hz.Peygamber (s.a.), Berre (iyi kadn) adn iddial bulup, Zeyneb, 51 Cüveyriye 52 veya Meymûne 53 olarak deeitirmitir. O, öyle buyurmutur: Siz, kendinizi temize çkarmayn. Çünkü, sizden iyi ve kötü kadn en iyi Allah bilir. Sen ona Zeyneb adn ver. el-münzir bn Ebî Üseyd doedueu zaman Rasûlullah a (s.a.) getirilmiti. ÇocuEu kucaena ald ve "smi nedir?" diye sordu. "smi falandr" diye ne konmusa söylendi. Resûlullah (s.a.) "Hayr! Bunun ismi, Münzir olacak" dedi ve o gün çocuea Münzir ismini koydu. 54 Hz.Peygamber (s.a.), gönle ho gelmeyen baz yer ve mahal adlarn bile deeitirmeyi tercih etmiti. 55 8. Sonuç sim, kiinin ayrlmaz ahsiyet haklarndan biri oldueu için, çocueun bütün hayat boyunca, hatta slâmî anlaya göre kyamette bile tayacae özelliktedir. Bu yüzden, çocuklara isim verirken, bilinçli veya bazen bilinçsizce andrlan slâmî anlay ve geleneklere uygun davranlmaldr. ÇocuEun isminin, onun kiilieini kurmada ve oluturmada etkisini düünerek, güzel ve anlaml isimler verilmelidir. sim konusunda adn güzelliei ve adn devamlle ilkeleri geçerli olmakla birlikte, çirkin, gülünç ve anlamsz isimler, belirtilen ilkelere uygun biçimde deeitirilebilmelidir. 51 Müslim, Edeb, 18-19. 52 Müslim, Edeb, 16. 53 Buharî, Edebü l-müfred, 350, no: 855. 54 Buhârî, Edeb, 108; Müslim, Edeb, 29, no: 2149. 55 Ebû Dâvûd, Edeb, 70, no: 4956; Hamidullah, a.g.e., II, 1045, par. 1830.