A. Alper AKÇAM BURSA VE MODERNLİK*

Benzer belgeler
Gençler Ustalara, Ustalar Gençlere Ne Kadar Yakın?

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

TÜRK HALK TİYATROSU TÜRLERİ

TLL Uygulama. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde Hüseyin Rahmi Gürpınar a ilişkin bilgi doğru değildir?


SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

Gizli Duvarlar Ali Nesin

SİHİRLİ ELLER PROGRAMI

ASYA DAN BATIYA Uzakdoğu Asya Kıta Çin ve Taiwan Güneydoğu Asya Tayland, Kamboçya, Laos, Malezya, Endonezya (Cava ve Bali) Güney Asya Hindistan, Sri L

Evren Nağmesinde Bir Gelincik Tarlası

TOPLUMSAL İLETİŞİMDE DİLİN GÜCÜ. Uzm. Pedagog Yıldız KONAL SÜSLÜ

II. başarıya III. çalışmıyorsanız IV. ulaşmanız

ÖZ GEÇMİŞ. Yüksek Lisans Tezi: Ahmet Vefik Paşa nın Çevirilerinde Osmanlılaşan Molière, Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü, Haziran 2004.

ORHAN PAMUK TA ÇOKSESLİ ROMAN A GİRİŞ: BEYAZ KALE*

KOLEJ - FEN LİSESİ - ÇAMLICA ORTAOKULU XXVI. EDEBİYAT ve KİTAP GÜNLERİ ETKİNLİK İÇERİĞİ Okuyan insan, yaşayan insan

MODEL SORU - 1 DEKİ SORULARIN ÇÖZÜMLERİ

Batı Toplumuna İlk Kez Rakip Çıkardık

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

FRANSIZCA HAZIRLIK BİRİMİ TOTEM METOD DERSİ GÜNLÜK DERS PLANI

YAZMAK, İÇİMDEKİ KIRILMANIN KENDİNİ ONARMA ÇABASIDIR yılı Yunus Nadi Öykü Ödülü nü alan yazar Alper Akçam ile söyleşi

Yüksek Topuk Gölgesinde Hayatlar

FRANSIZCA HAZIRLIK BİRİMİ LATITUDES METOD DERSİ GÜNLÜK DERS PLANI

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

LanguageCert AÜ TÖMER B2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

AŞKIN BULMACA BAROK KENT

Hikaye uzak bir Arap Alevi köyünde geçer. Ararsanız bambaşka versiyonlarını da bulabilirsiniz, hem Arapça hem Türkçe.

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TÜRKÇE

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

ŞİRİNLER Öğretmen öğrencilere eklerdeki boyama kâğıtlarını gösterir ve öğrencilere bazı sorular yöneltir.

İnsanın en temel ihtiyaçlarından olan Barınma ihtiyacını çağdaş standartlarda, bütüncül kalite anlayışı içerisinde toplumun değerlerine ve şehrin

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cihan Demirci. Şiir ŞİİR KÜÇÜĞÜN. 2. basım. Resimleyen: Cihan Demirci

HAYALİMO EKİBİ 5.ÜNİTE IŞIĞIN YAYILMASI

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Masallar Kenti Mardin i Nükhet Everi ile Geziyoruz!

A. Alper AKÇAM DAR ZAMAN ÜÇLEMESİ BİR KARNAVAL SAHNESİ Mİ? ADALET AĞAOĞLU NDA KARNAVAL...*

(Bu yazı 09 Ağustos 2007 tarihli Cumhuriyet Kitap Eki nde yayınlanmıştır) ALPER AKÇAM: Yazınsal Edim ve Kuramda Üretkenlik ve Bütünlük

MARSEILLES GEZİ MASSALIA MARSİLYA HAZİRAN 2011

6. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

8. Kamu Yönetimi Sempozyumu

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

TÜRK EDEBİYATINDA 26 DURAK 254 ŞAİR VE YAZAR

1. Şekildeki düzlem aynaya bakan göz K, L, M noktalarından hangilerini görebilir? A-)K ve L B-)Yalnız L C-)Yalnız K D-)L ve M E-)K, L ve M

Birbirimize anlatacağımız ne çok şey var; düşündünüz mü? İşte bu yazma nedenlerimden biri. İlki...

Her daim yenilikçi anlayış

KENDİMİZİ İFADE ETME YOLLARIMIZ

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

Metin Edebi Metin nedir?

KENDİMİZİ İFADE ETME YOLLARIMIZ

R E H B E R L Đ K B Ü L T E N Đ - 3

A. Alper AKÇAM. İnsanın kendine sunulmuş yaşam hakkını birey olarak geri çevirmesi, onun dışına

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

Elektrik, Plastik Cerrahi ve Prometheus: İlk BK Romanı Frankenstein 18 Ocak2014. Ütopyadan Distopyaya, Totalitarizm ve Anksiyete 25 Ocak 2014

İlyas Güven EROĞLU «Bizim köklerimizi CHP den kazımaya ne onun gücü yeter ne ömrü yeter!» Kılıçdaroğlu nun özde CHP lileri!

1. Çağımızda, toplumların mutluluk ve. refahlarının hatta bağımsızlıklarının; bilimin. ışığında sürdürülen araştırma ve geliştirme

semih yalman hayal et ki ol çünkü hayalin kadarsın ve hayalin olacaksın dreamstalk hayal peşinde

küçük şeyler Eylül 2007

KILIÇ İNŞAAT

DTİK TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI. Açış Konuşması. Ömer Cihad Vardan, DEİK Başkanı. 26 Mart 2016, İstanbul

İNGİLİZCE HAZIRLIK PROGRAMI SEVİYE 2 DERS MÜFREDATI

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Eserler

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

T. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ OYUNCULUK LİSANS PROGRAMI. Güz Yarıyılı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

1. HAFTA TD122 YENİ TÜRK EDEBİYATI II. Yrd. Doç. Dr. Türkan GÖZÜTOK.

Helen Birliği/İskender İmparatorluğu

T. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ OYUNCULUK LİSANS PROGRAMI. Güz Yarıyılı

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

Gümüşlükspor Futbol Okulu açıldı

Kadınlar Ne İster? Erkekler Ne Verir?

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

2.SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İsa nın Doğuşu

İsrailli casus Eli Cohen'in saati, Suriye'de idam edilmesinden yarım asır sonra ülkesine nasıl geri döndü?

2. SINIF EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 1. KDS KONU BAŞLIKLARI

ÖZGEÇMİŞ. Yüksek Lisans Tezi: Ahmet Vefik Paşa nın Çevirilerinde Osmanlılaşan Molière, Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü, Haziran 2004.

Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe?

GARİP AKIMI (I. YENİ)

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İsa nın Doğuşu

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

KAPSAYICI EĞİTİM. Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler

MENEKŞE TOPRAK Temmuz Çocukları

KURTULUŞUN 95. YILI COŞKUYLA KUTLANDI

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 6. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Yeni Türk Edebiyatında Kadıköy. 1. Adı Soyadı: Haluk ÖNER. 2. Doğum Tarihi: Unvanı: Yrd. Doç. Dr.

Sonrası. Jewett, Keman. Özcan Ulucan, Keman. Tuba Özkan, Viyola. Ozan Tunca, Cello. Program ile ilgili detaylar ise

Şimdi 'ama' diyeceğim

Kültür geçmişi günümüze taşıyan mirastır. 4.SINIFLAR PYP MİNİ SERGİMİZE HOŞ GELDİNİZ

Rollerimiz, toplumdaki sistemlerin işlemesini sağlar.

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

Doç. Dr. Tülin ŞENER

Yeni Yerler keşfetmek lazım

EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ Derse kabul koşulları (Ön Koşul, Bağlantı Koşul)

RÖNESANS DÖNEMİ BAHÇE

Transkript:

A. Alper AKÇAM BURSA VE MODERNLİK* Kavramlar, bir yandan bilgi ve anlam dünyasında yol almamızı sağlayan indirgenmiş öğeler, kullanmak zorunda olduğumuz sözcükler olarak işlev görürken, bir yandan da bizim hayatımızın en önemli karmaşa odakları olurlar. Bilgide, kısmen edebiyatta örnek almaya çalıştığımız, kimi zaman da taklitçiliğine soyunduğumuz gelişmiş Batı ile hep bir parçası olageldiğimiz, köklerimize yakın esintileriyle kendimize yakın bulduğumuz, günlük hayatımızın, geleneklerimizin Doğulu luğu arasındaki sürtüşmeleri, kopmaları bu dilsel öğelerde yaşarız. Hakkında en çok konuştuğumuz kavramlardan birisi de modernlik tir sanırım. Öncelikle bu modern kavramı üzerinde durulmalı. Nedir modernlik, ya da Bursa modern midir, değil midir? Değilse nasıl modern olacaktır? Eee, şimdi diyecek birileri, Zafer Plaza gibi Avrupa çapında ün yapmış, ödüller almış tam anlamıyla modern bir çarşımız, Yalova yolu üzerindeki As Merkez, Çarşı ve diğer büyük alışveriş merkezlerimiz, gösteri salonlu pazarlama ünitelerimiz, Altıparmak tan Heykel e uzanan içinde her şeyi bulabileceğiniz mağazalarımız, Nilüfer den Demirtaş a, oradan İnegöl e, organize sanayi bölgelerinde bacaları tüten, ürünlerini ve kullandığı teknolojiyi Afrika dan Sibirya ya, Güneydoğu Asya ya kadar dışsatıma sunan fabrikalarımız, Görükle de koca üniversitemiz, özelinden kamusuna tertemiz hastanelerimiz, Bademli de, Mudanya ve Yalova yollarında koca villalarımız, caddelerimizi doldurmuş lüks jiplerimiz, göbekleri açık gezinen hoş kızlarımız, sakalın her tuhaf türüyle yüzünü bezemiş kulakları küpeli genç delikanlılarımız, döncem ağbi li her soydan, her boydan cep telefonlu seslenişlerimiz, yeşil bir tırtıl gibi kenti durmaksızın işleyen raylı ulaşım sistemimiz, dokuzuncusundan sonra aksamış da olsa, Edebiyat Günleri miz, biri bitmeden diğeri başlayan kültür- sanat etkinliklerimiz ne güne duruyor ki, Bursa yı modern bir kent saymıyorsunuz? Başka bir ses duyulacak belki tam o anda: Hiçbir akılcıl plan, program dinlemeden yapılaşmış, hiçbir denetime uğramamış çıkmaz sokaklı çirkin mahalleler, varoşlarda güneşi tutuklamış tuğla duvarlar, ucu yukarıda bırakılmış demir çubuklar, açıktan akan pis sular, sokaklarda çarşafla çember sakalla cüppeyle dolaşanlar, haremlik selamlık ayrı oturanlar, kadın eli sıkmayanlar, erkek hastaya gözünün kıyıcığıyla bakan örtülü bayan doktorların sereserpe sergilendiği, tarihi dokunun beton- asfalt- çıkar saldırısı, gelişigüzel yükseltilmiş 1

ucube yapılarla yok edildiği, bereketli ovaların, Tanpınar a, Shakespare in intiharın eşiğindeki masum ve kırılgan güzel Ophelia sını çağrıştırmış Nilüfer çayı gibi aynalı duru suların pisliğin saldırısına uğratıldığı, dünyanın en güzel doğasının parçalanıp, zeytinliklerin kırıldığı, üç kuruş uğruna açgözlülük sembolü kâşanelerin kurulduğu, her türlü çirkinliğin oy ve para hesapları ile hoş görüldüğü, Osmanlı öncesinin tarih kayıtlarından silinmeye kalkışıldığı, kültürde, sanatta bile önce politikanın, iktidar hesaplarının öne çıkarıldığı, gelenekleşmiş, kentin adını sınırlar ötesine duyurmuş etkinliklerin olmamış sayıldığı bir şehre modern diyemeyiz diyen bir ses... Jale Parla, Babalar ve Oğullar (Tanzimat Romanının Epistemolojik Temelleri) adlı kitabında Recaizade Ekrem in Araba Sevdası adlı romanını değerlendirirken bir modern tanımı yapar: Hemen modern sözcüğünü nasıl kullandığımızı açıklayalım: Çağının bilinç kargaşasına bu bilincin dışından, alternatif bir bilinçle bakabilen, çağını seyredebilen, ve bu irdeleyici bakışı kendine de yöneltebilen, yani iki yönlü sorgulayabilen (karşısındakini ve kendini) tüm yapıtlara hangi yüzyılda yazılmış olursa olsun modern diyebiliriz. (Jale Parla, Babalar ve Oğullar, İletişim yay., 3. Baskı, 2002, s. 130) Bursa şehri, kendini aynada izlemeye kalksa, karşısında göreceği ilk şey, şey tam da Jale Parla nın tanımladığı anlamda modern olmakla olamamanın yan yana duruşu olacaktır. Tanzimat romanı üzerine yapılmış çözümlemede kullanılan bir kavramın bir şehrin aynada kendisine bakışında görünür olması, romanlarda bütünlüklü bir hayat bildirmeye çalışırken karmaşaya ve kırılmalara uğramış kültürümüzün şehirleşirken de ana yörüngemizi çizdiğini işaret eder. Aynadaki görüntünün içinde, Tanzimat ruhunun Batı ya bilimcil temeller anlamında, epistemolojide karşı duran, ancak görünüşte, biçimde ona benzemeye çalışan ikircikli yapısını bir kez daha anımsarız. Sokrates in ünlü diyaloğlarında hakikate ulaşma aracı olarak kullandığı sinkrisis (bir konudaki görüşlerin yan yana sergilenmesi) ile anakrisis (muhatabın içindekini olduğu gibi söylemesi için kışkırtılması) i çağrıştırır bu duruş. Bir orkestra içinde ayrı enstrümanlara dağılmış sesin polifonik özelliğini andırır polikolorik, polimorfik bir renk ve yapı çeşitliliği görürüz. Ancak bu çoğulluk, sorgulayan aklın hakyemez bir adalet dağıtımı, bir varoluş hakkı tanıtımı gibi oluşmamıştır. Kendiliğinden, rüzgârda savrulurca, sele kapılırca olmuş gitmiştir. Bursa şehri, içinde yaşadığı çağa yönelik bir değişime uğrarken, çağının tüm özelliklerini hemen, alelacele benimseyen, popüler olana dört ayakla koşan bir insanın heyecanıyla davranmıştır sanki. Sonra da bir pişmanlık, bir şaşkınlık geçirmiş gibidir. Hemen içinde yer almaya davrandığı çağın kendi varoluş temellerini sorgulamaya yanaşmamış, kendi 2

varoluş temelleriyle kendi dışından çıkagelmiş yeni arasında akılcıl bir karşılaştırma yapmadan benimseme ile benimseyememe arasında bocalayıp durmuştur. Bursa, çağının bilinç kargaşasına bu bilincin dışından bakmayı başaramadığından olacak, olanaklarının ve zenginliklerinin bir kısmını bu karmaşaya teslim etmek zorunda kalmış bir şehirdir dediğimizde, doğruya, gerçekliğe çok yakın bir tanımlama yapmış olacağız belki. Bursa nın modern olan ve modern olmayan yüzleri, yarı ciddi ile yarı komik in monolojik, tekil söylemli, kesin sonuç bildiren ve itaat isteyen resmi dillere karşı gerçekliğe yaklaşırken bir pusula gibi işlemiş diyaloji nin, karnavalesk yaşamın öğelerini de taşır. Hele de Karagöz gibi, kendi çağıyla parodi yoluyla oynamayı başarmış bir geleneğin kaynadığı coğrafya olarak bu gerçekliğe dokunabilmenin olanaklarını da taşımış, ama bu olanaktan yeterince yararlanamamış bir mirasyedi gibidir Bursa... Batı da moderniteyi başlatan düşünürün Descartes, yazarın ise Cervantes olduğuna ilişkin dünya kültürüne yerleşmiş genel bir kanı vardır. Cervantes in Don Kişot ta yaptığı, kapanmakta olan bir çağı parodi yoluyla gülünçleştirerek tarihi söylemle zamandaşlık arasındaki epik mesafe yi kapatmak olmuştur. Böylece zamandaşlık sağlanabilmiş, yeni çağa ilişkin ufkun görüş açısı içine alınabilmesi olası olmuştur. Şövalye hikâyeleriyle dalga geçen bir şövalye hikâyesi yazarken bir yandan kendi anlatıcılarını çoğullaştırarak, heteroglossia yı sağlamıştır Cervantes. Cervantes in ve Rönesans ın diğer ünlü yazarı, diyalojik söylemci Rabelais ın Batı kültürü içindeki yeriyle özdeşleşen bir işlevi de kökeni Batı Rönesans ının çok öncelerine uzanan Bursa nın Karagöz ü üstlenmiştir. Cervantes in Don Kişot romanında şövalye Amadis taklitçiliğine oynayan hayalci romantik şövalye Don Kişot ile pragmatik, kaba gerçekçi Sanço Panço arasındaki diyaloga göre daha başarılı bir canlandırma gibi kurulmuştur Karagöz le Hacivat karşıtlığı. Batı taklitçisi, özentili, züppe eğilimleri olan Hacivat ile onun karşısında halk yaşamının karnavalesk öğelerini temsil eden, karnavalesk dobralığıyla herkesle kolayca ilişki kuran, kendini herkese sevdiren Karagöz ün diyalogları, Rönesans edebiyatının ve epistemolojisinin temellerinden birisini oluşturduğu söylenen Sokrates in ünlü diyalogları gibi çalışır. Zamandaş olan herkes ve her şey, orada kendisine ait bir ses, bir görüntü bulur. Karagöz ün dobra, alaycı, gülmeceli, her türlü yapmacık kural ve iktidar dayatmasına karşı yıkıcı doğallıyla ana karakteri olduğu gösteride, yapmacık ciddiyeti, monolojik iktidar söylemini temsil eden, ikide bir varayım sahibine haber edeyim hemen ispiyonculuğuna 3

soyunmuş Hacivat ın dan başka, gerçekliğe dokunuşu, gerçeklikle içli dışlı olabilmeyi sağlayan çoğulluğun türlü çeşitli öğeleri yan yana ve karşı karşıya yer alırlar. Zenne sinden Tuzsuz Deli Bekir ine, Arnavut, Arap, Acem, Laz, Kürt, Frenk, Yahudi tiplemelerine kadar herkesin yeri ve söyleyecek bir sözü vardır... Dostoyevski nin Budala romanı kahramanı Prens Mişkin in herkesle kolayca ilişki kurabilme, yakınlaşabilme yeteneğini onun karnavalesk dobralığına bağlar Mikhail Bakhtin. Karagöz de böyle dobra bir kahramandır. Batı dünyası, kendi dinsel ve dünyevi iktidar söylemlerine karşı işlemiş karnaval dobralığını Deliler Bayramı nda, Eşek Bayramı nda Meryem ve İsa ya kadar herkesi eşek anırmasıyla gülmecenin yıkıcı eleştirisine uğratmayı kendi resmi yaşamının bir parçası yapabilmişken, bizim padişahlarımızın Hacivat la Karagöz ü idam ettirtme yolunu seçmiş olmaları önemli bir ayrıma da işaret eder. Don Kişot, Batı dünyası için Dostoyevski nin deyimiyle Şimdiye dek, insan düşüncesi tarafından dile getirilmiş nihai ve en büyük söz, bir insanın ifade edebileceği en şiddetli ironi olarak selamlanır, kültürel yaşamın baş köşesine oturtulur, roman türünün ve belki de yeni bir çağa ait yaşamsal öğelerin can bulduğu bir kaynak olarak değerlendirilirken, bizim çağıyla dalga geçme başarısını göstermiş türümüzü, Karagöz ümüzü perdeden hayata indirmeyi başaramamış olmamız anlamlıdır. İzleyenle oynayan arasındaki perde, varlığını halen sürdürmektedir. Aydınlarımız, halk için birer perde gölgesi, ya da arkasındaki gölge oynatan olarak kalıp gitmişlerdir. Don Kişot yazarı Cervantes bizim topraklarımızda yaşıyor olsaydı, zamanının egemen değer yargılarına saldırdığı için idam edilir miydi diye kendine sormadan edemiyor insan... Karagöz diyalojisini, çoğulluğunu, gülmeceli yıkıcı eleştirisini yalnızca bir oyun olarak görmüş Bursa, kendi çağının karmaşasını yeni ve eleştirel bir bilinçle irdeleyemediği için de moderlikle modern olmayan arasındaki iki cami arasında beynamaz tavrını sürdürmektedir. Bursa nın aynada yan yana duran iki yüzü, aynı zamanda bir gerçeklik yolculuğu gibidir. Tüm bu söz kalabalığından sonra, modernlikle Bursa arasındaki ilişkiyi çözümleme çabasının bize söyleteceği son söz şöyle olabilir: Bursa, hayalin hakikate dokunduğu yerdir! 4

*Bursa Olay Gazetesinin Bursa da Yaşam ekinde, 2005 yılı sonbaharında yayınlanmıştır. 5