Ürtiker ve Angioödem. Doç. Dr. Ayd n flçimen



Benzer belgeler
GÖRÜfiLER. Uzm. Dr. Özlem Erman

Okumufl / Mete (Ed.) Anne Babalar için Do uma Haz rl k / Sa l k Profesyonelleri için Rehber 16.5 x 24 cm, XIV Sayfa ISBN

HEPATİT C SIK SORULAN SORULAR

Ders 3: SORUN ANAL Z. Sorun analizi nedir? Sorun analizinin yöntemi. Sorun analizinin ana ad mlar. Sorun A ac

BALIK YAĞI MI BALIK MI?

5 Pratik Dermatoloji Notları

LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir.

Otakoidler ve ergot alkaloidleri

ÇOCUK ve ERGENL KTE GUATR

fiekil 2 Menapoz sonras dönemde kistik, unilateral adneksiyel kitleye yaklafl m algoritmas (6)

CO RAFYA GRAF KLER. Y llar Bu grafikteki bilgilere dayanarak afla daki sonuçlardan hangisine ulafl lamaz?

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu

KONJEN TAL ADRENAL H PERPLAZ

Hepatit B. HASTALIK Hepatit B nin etkeni nedir? Hepatit B hepatit B virüsü (HBV) ile meydana getirilen bir hastal kt r.

Türk Toraks Derneği. Akut Bronşiyolit Tanı, Tedavi ve Korunma Uzlaşı Raporu Cep Kitabı. Cep Kitapları Serisi.

%20 En sık neden cilt kuruluğu Gebeliğe özgü cilt hastalıkları İntrahepatik kolestaz İlaç ve diğer allerjik reaksiyonlar Sistemik hastalıklara bağlı

Fen ve Teknoloji VÜCUDUMUZDAK S STEMLER Ünite 1

Ürtiker ilk defa 18. yüzyýlda isimlendirilmiþtir. Her beþ kiþiden

Girifl Marmara Üniversitesi Eczac l k Fakültesi Farmakoepidemiyoloji Araflt rma Birimi (MEFEB) Ecz. Neslihan Güleno lu

Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit

Şeker Hastaları için Genel Sağlık Önerileri

Tarifname KRONİK YORGUNLUK SENDROMUNUN TEDAVİSİNE YÖNELİK BİR KOMPOZİSYON

2007 YILI VE ÖNCES TAR H BASKILI HAYVANCILIK B LG S DERS K TABINA L fik N DO RU YANLIfi CETVEL

Uluslararas De erleme K lavuz Notu, No.8 Finansal Raporlama çin Maliyet Yaklafl m

Uluslararas De erleme K lavuz Notu, No.11 De erlemelerin Gözden Geçirilmesi

Tarifname. MADDE BAĞIMLILIĞININ TEDAVĠSĠNE YÖNELĠK OLUġTURULMUġ BĠR FORMÜLASYON

BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9

Şeker Hastalığı Nedir? Neden Önemlidir?

Venöz Tromboembolizmin Önlenmesinde Antitrombotik Tedavi (Birincil Koruma)

ÇOCUKLUK ve ERGENL KTE D YABETLE YAfiAM

Dünyada ve Türkiye de Güncel Verilerle HIV/AIDS. Hacettepe Üniversitesi AIDS Tedavi ve Araflt rma Merkezi (HATAM)

Pnömokokal hastal klar

Tablo 2.1. Denetim Türleri. 2.1.Denetçilerin Statülerine Göre Denetim Türleri

S STEM VE SÜREÇ DENET M NDE KARfiILAfiILAN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNER LER

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Alerji-İmmünoloji BD Olgu Sunumu 27 Mart 2017 Salı

Hepatit B Virüs Testleri: Hepatit serolojisi, Hepatit markırları

ANKARA ÜNİVERSİTESİ PSİKİYATRİK KRİZ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

standartlar Standartlar ve Sertifikalar sertifika

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK

Diyabet te Sağlık Önerileri. Diyabet

Kronik ürtikerde güncel tedaviler

SÜTÇÜ İNEKLERDE SAĞIM HİJYENİ

GENÇ YET fik NLERDE BÜYÜME HORMONU EKS KL

Ders 10: BEKLENEN ETK LER (SONUÇLAR/ÇIKTILAR)

Merkezi Sterilizasyon Ünitesinde Hizmet çi E itim Uygulamalar

DERMATOZLU KÖPEKLERDE MALASSEZİA ETKENLERİNİN PREVALANSI

Sizinle araştırmalar bir adım daha ileriye gidecek. Hastalara ait veri ve tahlillerin kullanılması hakkında bilgiler

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

LABORATUVARIN DÖNER SERMAYE EK ÖDEME SİSTEMİNE ETKİSİ. Prof. Dr. Mehmet Tarakçıoğlu Gaziantep Üniversitesi

Kalp Damar Hastal klar

Mercedes-Benz Orijinal Ya lar

Kanserde Erken Tan. Prof.Dr. Adnan Ayd ner. Yard.Doç.Dr. Gülbeyaz Can

ÇOCUKLUKTA ve ERGENL KTE KEM K SA LI I

CROSSMATCH (ÇAPRAZ KARŞILAŞTIRMA TESTİ)

KULLANMA TALİMATI HEKSA DERİ MERHEMİ. Deriye lokal olarak uygulanır. Etkin madde:

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

ntermitan Alerjik Rinit ( AR) hastalar nda desloratadinin etkinlik ve güvenlili inin de erlendirildi i ACCEPT 1 Çal flmas sonuçlar n görmek için

BEZMİÂLEM. Horlama ve Uyku. Apne Sendromu VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ. Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı.

Kadın İdrar İnkontinansı. Dr. M.NURİ BODAKÇİ

AFRİKA HASTALIĞI -SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ -LUMPY SKIN DISEASE (LSD)

KULLANMA TALİMATI. PROCTO-GLYVENOL krem Rektal yoldan uygulanır.

Uluslararas De erleme K lavuz Notu No. 13 Mülklerin Vergilendirilmesi için Toplu De erleme

Buzağılarda Protein Beslemesi ve Buzağı Mamasının Önemi. Sayı:2013/Rm-37 Sayfa:

Mehmet TOMBAKO LU* * Hacettepe Üniversitesi, Nükleer Enerji Mühendisli i Bölümü

6 MADDE VE ÖZELL KLER

Doç. Dr. Orhan YILMAZ

KONJEN TAL ADRENAL H PERPLAZ

GAZLAR ÖRNEK 16: ÖRNEK 17: X (g) Y (g) Z (g)

CO RAFYA SICAKLIK. Kavram Dersaneleri 6. ÖRNEK 1 : Afla daki haritada, Türkiye de y ll k günefllenme sürelerinin da l fl gösterilmifltir.

ÜN TE V SOSYAL TUR ZM

Kan ya lar ve kolesterol

CO RAFYA. DÜNYA NIN fiekl N N VE HAREKETLER N N SONUÇLARI ÖRNEK 1 :

Hart Walker, gövde deste i ve dengeli tekerlek sistemi sayesinde, geliflim düzeyi uygun olan çocuklar n, eller serbest flekilde yürümesini sa lar.

YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ

ISI At f Dizinlerine Derginizi Kazand rman z çin Öneriler

Tarifname BÖBREKÜSTÜ BEZĠ YETMEZLĠĞĠNĠN TEDAVĠSĠNE YÖNELĠK BĠR FORMÜLASYON

KILAVUZLAR EŞLİĞİNDE KRONİK ÜRTİKER TEDAVİSİ. Prof. Dr. Ali Kokuludağ Ege Tıp Fakültesi İç Hastalıkları AD, İmmünoloji ve Alerji BD

KULLANMA TALİMATI. 35, 50 ve 100 gramlık alüminyum tüplerde, uygulayıcısı ve kullanma talimatı ile birlikte karton kutuda kullanıma sunulmaktadır.

Seramik. nerelerde kullan l r. Konutlar. alfabesi 16

Animasyon Tabanl Uygulamalar n Yeri ve Önemi

KULLANMA TALİMATI. Etkin madde: Her saşe1200 mg asetilsistein içerir. Yardımcı maddeler: Beta karoten, aspartam, sorbitol ve portakal aroması içerir.

YAYGIN, KAŞINTILI, PAPÜLLÜ DÖKÜNTÜ. Araş. Gör. Dr. Nahide Gökçe ÇAKIR KTÜ AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Alerji-İmmünoloji BD Olgu Sunumu 7 Ağustos 2018 Salı

KULLANMA TALİMATI FERICOSE

TURNER SENDROMU NED R?

Seramik nedir? alfabesi 6

Deomed Medikal Yay nc l k

SÜRES NASIL HESAP ED MEL D R?

Solunum sistemi farmakolojisi. Prof. Dr. Öner Süzer

D VİTAMİNİ TARİHSEL BAKI D vitamini miktarına göre değişir. öğünde uskumru yesek de, böbrekler her

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

Hasta Rehberi Say 14. NTRAÜTER N BÜYÜME GER L Orta kolayl kta okunabilir rehber

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

BAfiA RILI HASTANIN DE ERLEND R LMES

Tablo 3.3. TAKV YES Z KANAL SAC KALINLIKLARI (mm)

Hasta Rehberi Say 6. KONJEN TAL ADRENAL H PERPLAZ Kolay okunabilir rehber

Gebelikte Astım Yönetimi. Dr. Dilşad Mungan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ABD İmmünoloji ve Allerji BD

VERG NCELEMELER NDE MAL YET TESP T ED LEMEYEN GAYR MENKUL SATIfiLARININ, MAL YET N N TESP T NDE ZLEN LEN YÖNTEM

Patlama önleyici ürünler

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI MEDOTİLİN 1000 mg/4ml İ.M./İ.V. enjeksiyonluk çözelti içeren ampul

Transkript:

Tıp Eğitimi Etkinlikleri.Ü. Cerrahpafla T p Fakültesi Sürekli T p E itimi Etkinlikleri Cilt Hastal klar ve Yara Bak m Sempozyumu 18-19 Ekim 2001, stanbul, s. 65-75 Sürekli İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Komisyonu Ürtiker ve Angioödem Doç. Dr. Ayd n flçimen Ürtiker halk aras nda kurdeflen olarak bilinen ve oldukça s k karfl lafl lan bir tablodur. Aciller içerisinde en s k karfl lafl lacak dermatolojik hastal k ürtiker ve angioödemdir. Çeflitli kaynaklarca yap lan araflt rmalar populasyonun %15-25 gibi büyük bir kesiminin yaflamlar boyunca en az bir kez olmak üzere ürtiker ata geçirdi ini ortaya koymaktad r. En kaba tan m yla ürtiker çeflitli uyaranlara karfl geliflen, çeflitli mekanizmalarla (immunolojik veya nonimmunolojik) oluflan vasküler bir reaksiyondur. Kafl nt l, oluk eritemli, ödemli papül ve plaklarla karakterizedir. Ürtiker hecmelerle seyreden bir hastal kt r ve belirtiler maksimum 48 saat devam eder (angioödem olgular nda bu süre daha da uzayabilir), sonra giderek sönerler ve bir süre sonra yeni bir atak geliflir. Arada bir kaç günlük sessiz dönemler olabilir. Akut ürtiker, bu yineleyen ataklar n latent periyodlar ile beraber 6 haftadan k sa süreli olgulard r (baz yazarlar 3 hafta, baz yazarlar ise 12 hafta olarak kabul ederler). Ataklar n alt haftadan daha uzun sürdü ü olgular ise kronik ürtiker olarak de erlendirilirler. Akut ürtiker olgular nda iyi bir anamnez etken neden ile ba lant kurulmas n ço unlukla mümkün k - lar veya söz konusu tetikleyici hastan n s kça temas etmedi i bir fleydir. Bu nedenle de akut olgular genelde tedaviye iyi ve çabuk yan t vermektedirler. Kronik ürtikerlerin ise baz yazarlara göre %50, baz lar na göre ise %90 ndan fazlas idiopatik olup genellikle tedaviye yan t geç ve güç olmaktad r. Kronik ürtikerler hemen her zaman eriflkinlerde görülür ve kad nlarda erkeklere k yasla iki kez daha s kt r. PATOGENEZ Klinik ürtiker tablosu tetikleyici uyaran ile temas sonras nda mast hücreleri veya bazofillerden mediatör sal n m sonucu gerçekleflmektedir. Bu mediatörlerin neden oldu u vazodilatasyon ve küçük damarlardan transudasyon, tablo için karakteristik olan eritemli, ödemli ve kafl nt l papül ve plaklar n geliflimini sa lamaktad r. Damarlar üzerine etki eden bu mediatörlerin bafl nda 65

Ayd n flçimen Tablo 1. Ürtikaryen reaksiyona neden olabilen mediatörler Histamin Kininler Serotonin Asetilkolin Lökotrienler Prostoglandin kafl nt ve vasküler permeabilite art fl na neden olan histamin gelmektedir. Histamin d fl nda bradikinin, serotinin, asetilkolin, prostaglandin ve lökotrienler de reaksiyon gelifliminde rol oynayabilmektedirler. Mediatör sal n m sa layan patojenik mekanizma immunolojik veya nonimmunolojik olara indüklenebilir. Ürtikere neden olan immunolojik mekanizmalar içerisinde en s k IgE ye ba l tip I afl r duyarl k reaksiyonu görülür (erken afl r duyarl k). Bunun d fl nda, anafilotoksin veya yerine göre histamin ya da di er mediatörlerin sal n m na neden olacak klasik kompleman sisteminin aktivasyonu ile az say da olguda da geç afl r duyarl k reaksiyonu sorumlu olabilir. Nonimmunolojik mekanizmalar ise direkt (opium alkaloidleri, polimyxin, tubocurarine, radiokontrast maddeler gibi ilaçlar veya s cak, so uk, UV, ekzersiz, yüksek atefl gibi fiziksel faktörlerin direkt etkisi) veya indirekt (aspirin, tartrazine, nonsteroid antiinflamatuar, benzoate) etkiyle bazofiller veya mast hücrelerinden mediatör sal n m na yol açabilirler. ETYOLOJ K FAKTÖRLER Ürtikere neden olabilecek çok çeflitli tetikleyici söz konusudur. Bunlar içerisinde en s k; ilaçlar, yiyecekler ve infeksiyonlar ile baz fiziksel nedenler görülmektedir. Alerjik ve Metabolik Nedenler laçlar Ürtiker ve angioödemin belki de en s k rastlan lan nedenleri ilaçlard r. laçlar içerisinde de en s k penisilin ve penisilin türevi antibiyotikler görülmektedir. Penisilinler d fl nda aspirin, sulfamidler ve özellikle tiazid s n f olmak üzere diüretikler nispeten s k karfl lafl lan ürtiker nedeni ilaçlard r. laca ba l olgularda klinik belirtiler ço unlukla ilaç al m ndan 1-2 saat sonra ortaya ç kar. Ancak bu süre 15 dakikaya kadar k salabilece i gibi 15 güne kadar da uzayabilir. Bu nedenle anamnez al n rken 15 gün öncesine kadar ilaç al m n n sorgulanmas önemlidir. Anamnezde bir baflka önemli husus hastalar n genel- 66

Ürtiker ve Angioödem Tablo 2. Ürtiker ve angioödemde patogenetik mekanizmalar 1. Mediatör sal n m için immunolojik mekanizmalar: IgG ye ba l tip I reaksiyon (erken afl r duyarl k) IgE ye ba l geç afl r duyarl k Klasik kompleman sisteminin aktivasyonu (anafilotoksin üretimi) 2. Mediatör sal n m için nonimmunolojik mekanizmalar Bazofiller ve mast hücrelerinden direkt etki ile mediatör sal n m (ilaçlar, fizik faktörler, emosyonel stresin direkt etkisi) ndirekt etki Tablo 3. Ürtiker ve angioödem olgular nda etyolojik faktörler laçlar Yiyecekler Respiratuvar alerjenler nfeksiyonlar nternal hastal klar Fizik etmenler (mekanik sürtünme, so uk, s cak, UV, bas nç) Herediter tablolar Böcek sokmalar Kontakt ürtiker Psikojenik faktörler diopatik tablolar de do um kontrol haplar, vitaminler ve rutin kullan lan (baflta aspirin olmak üzere) a r kesicileri ilaç olarak kabul etmemeleridir. Bu nedenle bu preparatlar özellikle isim belirtilerek sorulmal d r. Aspirin ürtikere neden olmas d fl nda baflka bir nedenle ortaya ç km fl ürtiker olgular nda da fliddetlendirici etki gösterir (alkol de benzer etki gösterebilir). Ayr ca besinlerde renklendirici veya koruyucu olarak kullan lan tartrazine, azo boyalar ve benzoic asid ile de çapraz duyarl l k göstermektedir. Özellikle ilaç etkisi düflünülen olgularda anamnez titizlikle yürütülmelidir. Son derece karmafl k problemlerle karfl lafl - labilir. Örne in; ineklerde mastitis tedavisi için penisilin kullan lmas halinde süte kar flan penisilin ürtikere neden olabilir. Benzer flekilde, bira defermentasyon ürünleri içerisinde penisilin bulunmas nedeniyle ürtikere neden olabilir. 67

Ayd n flçimen G da Maddeleri Besinler de nadir olmayarak ürtiker nedeni olabilmektedirler. Ancak kronik ürtiker olgular nda etken olarak daha az s kl kla görülürler. Besinlere ba l ürtiker ol ular çocuklarda çok daha s k olup eriflin/çocuk oran 1/40 kadard r. Eriflkinlerde ürtiker nedeni olarak en s k saptanan besinler özellikle kabuklu deniz ürünleri (midye, istiridye, pavurya, istakoz) olmak üzere deniz ürünleri, çilek, yumurta, f nd k-f st k, yumurta, çikolata ve kolal içeceklerdir. Çocuklarda ve bebeklerde ise beslenmenin farkl olmas nedeniyle etkenler de bir ölçüde farkl d rlar. Çocuklarda en s k ürtiker nedeni olan besinler; tah llar, süt ve süt ürünleri, meyva sular, çikolata, yumurta ve çilektir. G da maddelerine ba l ürtiker olgular genellikle g da al m ndan 1-2 saat sonra ortaya ç karlar. Ancak reaksiyonun günlerce gecikmesi de mümkün olabilir. Besin alerjisine ba l akut ürtiker olgular nda özellikle de erken reaksiyon söz konusu oldu unda ve yineleyen olgularda sorumlu besinin belirlenmesi genellikle kolay olup dikkatli bir anamnez bunun için yeterli olacakt r. IgE ye ba l besin alerjilerinde hastadan bir ipucu elde edilemedi inde deri testleri faydal olabilir. Ancak kronik ürtiker olgular nda deri testlerinin pek faydas yoktur. Bu olgularda emilinasyon diyeti ile etken saptanabilir. Ancak do rudan do ruya besin maddesinin de il, içerdi i koruyucu veya renklendiricilerin de ürtikere neden olabilece i unutulmamal d r. Respiratuar Alerjenler Polenler, küf sporlar, tüylü hayvan kepekleri, çeflitli organik tozlar ve ast m veya alerjik rinit nedeni olabilecek tüm respiratuvar alerjenler seyrek de olsa akut veya kronik ürtiker nedeni olabilirler. Reaksiyon genellikle temas s - ras nda ortaya ç kar ve baz olgularda respiratuvar belirtilerle birliktedir. nfeksiyonlar Parazitik infeksiyonlar özellikle de enterobiyaz gibi barsak parazitleri daha ziyade çocuklarda olmak üzere s k karfl lafl lan ürtiker nedenlerindendir. Ajan n yap s ndaki proteinin antijenik rolü ile tip I veya tip III reaksiyon sonucu generalize ürtiker tablosu geliflmektedir. Bu nedenle özellikle çocuklarda ürtiker geliflimi için belirgin bir neden bulunamad nda gaitada parazit tetkiki ve selofanl lam incelemesi mutlaka istenmelidir. Yine öncelikli olarak çocuklarda, viral infeksiyonlar da nadir olmayarak ürtiker nedeni olabilmektedirler. Baz virüsler klasik veya alternatif kompleman yolunu aktive ederek anafilotoksin üretimine ve bunu izleyerek de baflta histamin olmak üzere ürtikaryen reaksiyona neden olan baflkaca mediatörlerin sal n m na yol açmaktad rlar. Bakteriyel infeksiyonlar n akut ürtikere neden olmas nadir olmakla beraber kronik fokal bakteriyel infeksiyonlar (difl absesi, kronik sinüzit, kronik sinüzit, kronik sinüzit, kronik tonsillit) eriflkinlerde görülen kronik ürtikerlerin önemli nedenlerinden biridirler. 68

Ürtiker ve Angioödem nternal Hastal klar Birçok sistemik hastal k tablosunda ürtiker s kl n n artm fl oldu u gözlenmifl olmakla beraber bu hastal k tablolar n n do rudan do ruya ürtikere neden oldu u yolunda bir bulgu yoktur. Bu nedenle bu tablolar etken olarak nitelemek yerine ürtiker veya angioödem ile bir asosiyasyondan söz etmek daha do ru olacakt r. Bu hastal klar aras nda kolagenozlar (lupus eritematosus), romatizmal hastal klar (poliarteritis), hipertiroidi ve hipoparatiroidi yer almaktad r. Baz internal malignitelerde de ürtiker s kl nda art fl bildirilmifltir. S k görülmemekle beraber özellikle hematolojik maligniteler (lösemi ve lenfomalar) olmak üzere akci er ve kolon karsinomlar ürtikerle asosiye olabilmektedir. Bunlar n d fl nda bildirilen az say da olguda menstruasyonlarla yineleyen ürtiker ataklar hormonal bir ba lant olas l n düflündürmüfltür. Böcek Sokmalar Sivrisinek, pire gibi böceklerin pikürleri ço u kiflide lokal toksik bir reaksiyon olarak papüler ürtikere neden olur. Bu reaksiyon genellikle çocuklar ve aç k tenli kiflilerde daha fliddetli olmakta ancak yine lokal reaksiyonun ötesine geçmemektedir. Nadir olgularda baz uçucular n sokmalar generalize ürtiker veya angioödeme neden olabilmektedir. Duyarl kiflilerde anafilaksiye neden olabilece inden bu tür olgular yaflamsal risk tafl yabilmektedirler. Bu tür hastalarda hiposensitizasyon denenmeli ve hastalar olas pikür riski halinde yanlar nda adrenalin bulundurmal d rlar. Fiziksel Kökenli Ürtikerler Dermografik Ürtiker Dermografizm mekanik sürtünmeye karfl abart l bir eritemli, ödemli reaksiyon geliflimi olarak tan mlanabilir. Herhangi bir nedene ba l ürtiker olgusunda da dermografizm müsbet olabilir. Ancak baz olgularda ürtikaryen ataklar yaln zca mekanik sürtünmeye ba l olarak geliflirler ki bu olgular dermografik ürtiker olarak adland r l r. Genellikle sürtünmeden 5-10 dakika sonra kafl nt ile beraber lineer bir eritem ve ödem görülür. Reaksiyon 30 dakika kadar devam eder ve solarak kaybolur. Nadir baz olgular herediter olup genellikle yaflam boyu sürerler. Çok daha s k karfl lafl lan edinsel formlar kronik ürtiker fleklinde seyrederler ve birkaç y l devam etme e ilimindedirler. Bu olgular n büyük ço unlu unda psiflik bir komponent saptamak olas d r ve bu nedenle de kafl nt bafllad ktan sonra lezyon ç k fl saatlerce devam edebilir. Sedatif antihistaminiklerin (hidroksizin) kullan m tercih edilmelidir. Kolinerjik Ürtiker Otonom sinirlerden sal nan asetilkoline karfl afl r vasküler yan t sonucu ortaya ç kan bir tablodur. Stres, s cak banyo, afl r s cak, egzersiz ve terleme provokan faktörlerdir. Bu faktörlerin etkisi ile çok k sa bir süre içinde, kafl n- 69

Ayd n flçimen t yla beraber en büyü ü 5 mm çap nda olan papüler bir döküntü geliflir. Plak oluflturma e ilimi yoktur. Ataklar çok k sa sürelidir ve lezyonlar 15-20 dakika içerisinde sönerler. Provokan faktörlerle iliflkinin çok aç k olmas sebebiyle hastalar s cak, efor vb etkenlerden kaç narak genellikle hastal klar ile birlikte yaflamaya al flm fllard r. Ayr ca belirtilerin de çok k sa sürüyor olmas nedeniyle asl nda nadir olmayan bu tabloya poliklinik kay tlar nda s k rastlanmaz. Antihistaminikler, baz olgularda ise antikolinerjikler fayda sa layabilir. Bas nç Ürtikeri Uzun süreli bas nç alt nda kalan alanlarda derin ödemle karakterize ürtikaryen bir reaksiyondur. Kemer bölgesi, ayakkab ba lar n n alt, sütyen ve çoraplar n s kt alanlar da bas nca maruz kal nd ktan birkaç saat sonra lezyonlar ortaya ç kar. Ödemli olan lezyonlar kafl nt dan çok a r l olma e ilimindedir. Beraberinde dermografizm bulunabilir veya bulunmayabilir. Antihistaminikler genellikle etkisiz olup sistemik kortikosteroidler ile daha iyi sonuç al nmaktad r. So uk Ürtikeri So ukla temastan sonra kafl nt, papüler ürtiker ve so ukla temas eden alanlarda ödem geliflimi ile karakterize nadir rastlan lan bir tablodur. Buz küpü testi ile ortaya konabilir. Antihistaminikler içinde özellikle siproheptadin önerilmektedir. Soler Ürtiker Güneflle temas eden alanlarda birkaç dakika içinde ortaya ç kan ürtikaryen lezyonlarla karakterizedir. Nadir rastlan lan bir tablodur. Aquajenik Ürtiker Is s ne olursa olsun su ile temas eden alanlarda görülen bir ürtiker formudur. Kafl nt l ödemli papüller su ile temastan sonra birkaç dakikada geliflirler ve yaklafl k 30-60 dakika içerisinde de kaybolurlar. Ter ve gözyafl bile reaksiyonu ortaya ç karabilir. Son derece nadir görülen bir tablodur. Herediter Tablolar Bu gruba giren tablolar; familyal so uk ürtikeri, herediter vibratuar angioödem ve herediter angioödemdir. Son derece nadir görülen ürtiker formlar - d r. Herediter angioödem (Quincke ödemi) fatal seyredebilmesi nedeniyle içlerinde en fazla önem arzeden durumdur. Nadir görülen bu otozomal dominant hastal k kompleman komponent inhibitörü C1 INH eksikli i veya ifllevsizli i sonucu geliflmektedir. Kafl nt s z, a r l, yayg n angioödem ataklar fleklinde seyreder. Laringeal ödem yaflam tehdit edebilir. Beraberinde ürtiker lezyonu bulunmaz, intestinal tutulum s kt r. Çocukluk veya gençlikte bafllang ç gösterir. Ço u ol uda aile anamnezi vard r. 70

Ürtiker ve Angioödem Di er Tablolar Kontakt Ürtiker Duyarl olunan madde ile direkt temas sonucu genellikle lokal reaksiyon fleklinde ortaya ç kar. Tüylü hayvan kepekleri, yün, yumurta ak, bitkiler ve ilaçlara ba l olarak oluflabilir. Genellikle temastan hemen sonra, baz olgularda ise geç reaksiyon fleklinde 1-2 gün sonra ortaya ç kar. mmunolojik veya nonimmunolojik mekanizmalar sorumlu olabilir. Temas alan nda yanma, kafl nt, eritem ve ödem geliflir. Psikojenik Ürtiker Kronik ürtiker olgular nda psikolojik faktörlerin çok büyük rolü oldu una dair bir çok yay n mevcuttur. Bu durumda idiopatik ürtiker olarak tan mlanan tablolar n önemli bir kesiminin de psikojenik kökenli olmas olas d r. Esasen psikojenik ürtikeri kesin olarak tan mlamak da olas de ildir. Birçok kronik hastal k emosyonel stres ile agrave olabilmektedir. Baz kolinerjik ürtiker olgular nda emosyonel stresin rolü bariz olarak saptanabilir. Bunun d fl nda plasebo tedaviye yan t veren olgular n büyük ölçüde psikojenik kökenli oldu u söylenebilir. Tedavi aç s ndan düflünüldü ünde idiopatik kronik ürtikeri ve belirgin emosyonel yüklenmesi olan bir hastada psikiyatri deste i istemek en uygun davran fl olacakt r. Edinsel Angioödem (Calwell sendromu, angionörotik ödem) Baz yazarlarca ürtikerin derin formu (urticaria profunda) olarak nitelenmektedir. Genellikle tip I reaksiyon sonucu oluflmaktad r. Hastalarda bradikinin plazma düzeyleri yüksek bulunmufl olup olas mediatör olarak da bu madde düflünülmektedir. Tetikleyici faktörler ürtiker ile benzerdir. En büyük s kl kla ar sokmas, ilaçlar, hiposensitizasyon injeksiyonlar, yiyecekler (yumurta, kabuklu deniz ürünleri, f ndak) sorumlu olarak bulunur. Genç eriflkinler ve kad nlarda daha s k olup s kl kla ürtiker lezyonlar ve mukoza ödemi birlikte seyreder. Larinks ödemi yaflamsal risk oluflturabilir. KL N K BULGULAR Genel olarak de erlendirildi inde ürtiker veya angioödem olgular, iyi bir anamnez ve iyi bir klinik muayene sonucunda tehflis güçlü ü göstermeyen tablolard r. Esas sorun özellikle kronik idiopatik ürtiker olgular nda etken nedenin belirlenmesi ve her koflulda en uygun tedavi program n n oluflturulmas d r. Özetle ürtiker olgular nda önemli olan klinik tan de il idiopatik olgular n s n rlar n n daralt lmas d r. Semptom ve Belirtiler Klasik bir ürtiker olgusunda lezyonlar birden bire yanma ve kafl nt hissi ile bafllayan ataklar fleklinde ortaya ç kar. Karakteristik lezyon soluk eritemli, 71

Ayd n flçimen pembemsi renkli ödemli papülerdir. Bu lezyonlar birkaç mm veya birkaç cm çaplar nda olabilirler. Bu papüller birleflerek plak oluflturma e ilimi gösterirler ve böylelikle el ayas geniflli inde büyük plaklar oluflur. Papülün kubbe fleklindeki yüzeyi düzgün olup epidermiste bir de ifliklik yoktur. Plaklarda ödeme ba l olarak folikül a zlar n n çökük kalmas nedeniyle domuz derisi görünümü vard r. Bu görüntü pla n iki yandan hafifçe s k flt r lmas ile daha da belirgin hale gelir. Kafl nt bazen çok fliddetli olabilir. Bafllang ç lezyonlar nda eritem daha belirgin olup ödem gelifltikçe renk solar. atak gerilerken ödemin çekilmesi ile eritem yeniden belirginleflir. Özellikle sönmekte olan lezyonlar anüler veya yar may gibi flekiller gösterebilirler. Tek tek elemanlar birkaç dakika veya birkaç saatte kaybolurlar. Oluflan bir lezyon hemen hiç bir zaman 24 saatten uzun kalmaz. 48 saatten uzun süredir varolan benzer lezyonlar ürtikaryen vaskülit olas l n akla getirmelidir. Mediatör sal n m n sa layan mast hücre degranulasyonundan sonra yeniden granüllerin oluflmas için belirli bir süre gerekmektedir. Bu nedenle ataklar aras nda sessiz periyodlar bulunur. Bu periyodlar tetikleyici faktör ile temas n sürüp sürmemesine veya etkenin vücuttan elimine edilip edilmedi ine göre uzun ya da k sa olabilecektir. Ürtiker lezyonlar her yerde yerleflebilirler. Ancak özellikle bas alanlar (kemer bölgesi gibi), kalçalar, dizler, dirsekler, periorbital ve perioral bölgelerde daha çok görülür. Periorbital ve perioral bölge lezyonlar bir angioödem asosiyasyonunu düflündürmelidir. Edinsel angioödem de genellikle ani bafllang ç gösterir. Lezyonlar tipik olarak göz kapaklar, dudaklar, genital bölge, ekstremitelerin distal k s mlar nda yerleflmifllerdir. Derin sert bir ödem söz konusudur ve lezyonlar klasik ürtiker lezyonlar na göre daha genifltir. Ödemli alanda deri soluk pembe renktedir. Bu olgularda kafl nt belirgin bir yak nma de ildir. Genellikle tek veya az say da lezyon mevcuttur. Tablo birkaç saatte maksimuma ulafl r ve 8-72 saat devam eder. Gözler tamamen kapanabilir, dudaklar normalin 4-5 misli fliflebilirler. Dil, farinks ve larinks ödemi solunum yolu obstruksiyonuna neden olabilir ve yaflam tehdit edebilir. Yinelemeler genellikle ayn alanlarda görülme e ilimindedir. Yineleyen ataklar genellikle daha tehlikeli bir seyir gösterirler. Ürtiker ve angioödem s kl kla birlikte görülebilmekle beraber ayr ayr da ortaya ç kabilirler. TANI VE AYIRICI TANI Ürtiker ve angioödem olgular nda tan, büyük ölçüde klinik muayene ve anamneze dayal d r. Ani bafllang ç, lezyonlar n hecmelerle ortaya ç k fl, karakteristik ödemli papül ve plaklar n görülmesi, fliddetli kafl nt, lezyonlar uzun süreli olmamalar ve flekil de ifltirmeleri tan da önemli ipuçlar d r. Laboratuvar tetkiklerinin eozinofili varl dikkate al nabilir. Ay r c tan da ürtikaryer vaskülit, büllöz pemfigoid, eritema multiforme, pitriyazis rosea, gebeli in 72

Ürtiker ve Angioödem pruritik ürtikaryen papül ve plaklar (PUPPP), multipl insekt pikürleri, granuloma anulare, sarkoidoz ve deri lenfomas gibi ço unlu unda deri belirtilerinin ürtikere göre çok daha sebatkar oldu u tablolar söz konusudur. Lezyonlar n 24 saatten uzun sürdü ü olgularda biopsi yap lmas en uygun davran fl olacakt r. Angioödem olgular ise lokal infeksiyonlar, lenfödem ve Melkersson-Rosenthal sendromu gibi lokal ödeme neden olabilen di er tablolarla kar flabilir. Ancak ürtiker tan s s kl kla hasta hekime müracaat etmeden konmufltur. Akut ürtiker olgular n n bir ço unda da etken nedene ulaflmakta fazlaca güçlük yaflanmaz. Bu nedenle esas sorun olgular n %70 inden fazlas nda etken nedenin belirsiz kald kronik ürtiker olgular nda nedene yönelik yap lacak araflt rmad r. Öncelikle iyi ve detayl bir anamnez zorunlu olup gere inde hasta yak nlar n n bilgisine de bafl vurulmal d r. Dikkatli bir fizik muayene gerek tan y do rulamak gerekse de altta yatan baflka bir hastal n varl n ortaya koyabilmek için gereklidir. Sistemik bir hastal k varl n elimine etmek için tam kan say m, tam idrar tahlili, kan kimyas profili, antinukleer antikorlar, d flk da parazit tetkiki gibi laboratuvar tetkikleri ile akci er grafisi yap lmal - d r. Bunlar n d fl nda s cak, so uk provokasyon testleri ve deri biyopsisi gerçeklefltirilebilir. Besinlerinin rolünün de erlendirilmesi için hasta taraf ndan birer birer kuflkulan lan g dalar veya genelde alerjenik oldu u bilinen g dalar liste d fl b rak lacak flekilde bir günlük tutulur. Sonras nda provokatif testlerle alerji ortaya konabilir. Tüm ilaçlar, özellikle de aspirin ve aspirin içeren bileflikler kesilmelidir. Ürtiker nedeninin belirlenmesinde deri testleri böcek sokmalar d fl nda nadiren yararl d r. nhalan alerjilerinin belirlenmesinde veya diyet düzelmesi ile herhangi bir sonucu var lamayan olas besin alerjilerinde denenebilir. Besin alerjileri s kl kla IgE ye ba l reaksiyonlar olduklar ndan deri testiyle besin alerjisine ba l baz akut ürtikerlerin ortaya konabilmesi mümkündür. Deri testleri yayg n olarak prick test fleklinde gerçeklefltirilmektedir. ntrakutan uygulama fleklinde gerçeklefltirilen testlerin çok duyarl kiflilerde anafilaksi riski tafl d unutulmamal d r. TEDAV En iyi tedavi etken nedenin saptanarak giderilmesidir. Ancak bu her zaman mümkün olamad ndan ilaç tedavisi gereklidir. Ürtiker olgular nda ana tedavi antihistaminiklerdir. Bunlar hedef hücrelerde histamin reseptörlerini bloke eder ve histamini yar flma yoluyla inhibe ederler. fiiddetli akut ürtiker olgular nda IM uygulama çabuk etki sa lamas bak m ndan yararl olacakt r. Daha sonra peroral tedaviye geçilebilir ve öncelikle sedatif etkili antihistaminiklerin tercih edilmesinde yarar vard r. Diphenhydramine, clemastine fumarate veya hidroksizin (bid/tid), en etkili ilaçlard r. Sedatif etkili antihistami- 73

Ayd n flçimen nikler akut olgularda hastal n neden oldu u anksiyeteyi de bir ölçüde hafifleterek ek bir yarar sa lamaktad rlar. Terfenadine, loratadine, astemizol, setrizin gibi yeni jenerasyon antihistaminikler büyük lipofilik moleküller olup proteinlere ba lan rlar ve kan-beyin seddini geçemediklerinden sedatif etkileri azd r. Bu preparatlar n ayn zamanda yar ömürlerinin de uzun olmas kullan mda hasta uyumunu kolaylaflt rmaktad r. Özellikle hafif seyreden olgularda veya idamede ve hastan n günlük ifllerinin aksamamas istendi inde etkili preparatlard r. Siproheptadin özellikle so uk ürtikerin tedavisinde kullan l r ve di er antihistaminiklere (hidroksizin) kombine olarak verilebilir. Yeni jenerasyon antihistaminikler içerisinde yer alan acrivastine ise belirli bir sedatif etkiye sahip olmas na ve peroral kullan mda h zl bir etki sa lamas na karfl n etki süresi k sad r; bu nedenle s k aral klarla tekrarlanmas gerekir. Uygulanan antihistaminik tedavisine yan t al namamas, yani antihistaminik baflland ktan sonra ataklar n devam etmesi halinde öncelikle, tedavinin önerildi i biçimde kullan l p kullan lmad araflt r lmal d r. Hastalar n ço- unlu u ilaçlar, ataklar bertaraf etmek için kullanmaktad rlar ve bu nedenle de yaln zca ürtiker ata oldu unda almaktad rlar. Böyle bir sorun olmad nda yine yan ts zl k söz konusu ise doz yeniden ayarlanarak art r lmal veya kullan lan antihistaminiklerde grup de iflikli ine gidilmelidir. Nadiren de olsa baz hastalarda kullan lan antihistaminiklere karfl bile reaksiyon geliflebilmektedir. fiiddetli akut ürtiker olgular nda özellikle periorbital veya labial ödem söz konusu ise olas bir angioödem yönünden dikkatli olunmal d r. Bu tür olgularda hastan n tedaviye baflland ktan sonra bir süre gözetim alt nda tutulmas bir laringeal ödemin neden olabilece i tehlikeleri azaltacakt r. En do rusu fliddetli akut ürtiker olgular nda tabloya angioödem gibi yaklafl larak tedaviye adrenalin uygulamas ile bafllanmas d r. Bu tür olgularda adrenalin 0.25-0.50 mg subkutan olarak uygulan r. Bu doz yar m saatlik aralarla yinelenebilir. Ancak hastan n kardiovasküler bir probleminin, özellikle de hipertansiyonunun olup olmad öncelikle araflt r lmal d r. Adrenalin uygulamas ile beraber IM olarak tek doz antihistaminik injeksiyonu da yap lmal d r. Özellikle mukozal ödemin söz konusu oldu u olgularda 40-60 mg metil prednisolon IV uygulamas ödemin gerilemesini h zland racakt r. Kronik ürtiker olgular nda H1 antihistaminik tedavisine H2 reseptör antagonisti (cimetidine, ranitidine) ilavesi yararl olabilmektedir. Özellikle hidroksizin ile cimetidine kombine edildi inde serum hidroksizin konsantrasyonlar n n belirgin derecede yükseldi i ve tedavi etkinli inin artt gözlenmifltir. Bir trisiklik antidepresan olan doxepin, ayn zamanda H1 antihistaminik etkiye de sahip olup özellikle temel antihistaminikler ile kombine olarak yararl olabilir. kinci planda düflünülebilecek di er tedavi seçenekleri aras nda kalsiyu kanal antagonistleri, antimalaryal ilaçlar, dapsone, azathiopirin ve metotrek- 74

Ürtiker ve Angioödem sat gelmektedir. Ancak bu preparatlar rutin uygulamada kullan lmazlar. Akut ürtiker olgular nda 1-4 günlük sistemik kortikosteroid kullan m oldukça s k önerilirken kronik ürtikerlerde uzun vadeli sistemik kortikosteroid kullan m tedaviye ba l yan etkiler nedeniyle tercih edilmez. Ancak ne var ki, 0.5-1 mg/kg/gün dozlar nda sistemik kortikosteroid tedavisi kronik ürtiker olgular n n ço unlu unda etkili olmaktad r. Bu nedenle konvansiyonel tedaviye yan t vermeyen inatç kronik ürtiker olgular nda sistemik kortikosteroidler kontrollü olarak kullan labilmektedir. Üç haftal k bir uygulamadan sonra doz azalt l r. Remisyon sa lanacak olursa konvansiyonel yöntemlerle tedaviye devam edilir. Ataklar n derhal yinelemesi halinde ise en düflük supresif doz saptanarak alterne tedaviye geçilir. Her üç ayda bir doz yine azalt larak ataklar n durup durmad araflt r l r. Topikal kortikosteroidler, topikal antihistaminikler ve topikal anesteziklerin ise ürtiker tedavisinde yeri yoktur. KAYNAKLAR 1. Falco OB, Plewig G, Wolff HH. Dermatology. Springer Verlag, Berlin, 2000; 2. Bas m: 431-452. 2. Odom RB, James WD, Berger TG. Andrews Diseases of the Skin. 9. Bas m WB Saunders Company, Philadelphia, 2000; 160-171. 3. Kaiser HB. Urticaria and anaphylaxis. Dermatology de. Ed. Orkin M, Mailbach HI, Dalh MV. 1. Bas m. Appleton-Lange, London, 1991; 415-421. 4. Tüzün Y. Ürtiker. Dermatoloji de. Ed. Tüzün Y, Koto yan A, Aydemir EH. 2. Bas m. Nobel T p Kitabevi, stanbul, 1992; 281-291. 75