DEĞİŞEN TÜRKİYE DE KADIN



Benzer belgeler
TÜRKİYE SİYASİ GÜNDEM ARAŞTIRMASI MART 2014

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Araştırma Notu 14/163

Araştırma Notu 16/191

Kadın işçiler. Dr. Nilay ETİLER Kocaeli Üniversitesi

81 İl için Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Karnesi Ülker Şener & Hülya Demirdirek

1. SOSYAL SERMAYE 1. (1) (2) 2. (3). (4) 3. (5) (6) 4.

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU İzmir Bölge Müdürlüğü 1/64

TÜRKİYE SİYASİ GÜNDEM ARAŞTIRMASI

EK 1: TABLO VE ŞEKİLLER

Tablo Yılında İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması Düzey-1 e göre Bireylerin Bilgisayar ve İnternet Kullanım Oranı

Araştırma Notu 17/212

TİSK İŞGÜCÜ PİYASASI BÜLTENİ YILLIK 2014 (SAYI: 32)

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

TOPLUMSAL CİNSİYET TOPLUMDA KADINA BİÇİLEN ROLLER VE ÇÖZÜMLERİ

İşgücü Piyasasında Gelişmeler: Döneminde Kadınlar ve Erkeklerin İstihdamı ve İşsizliği Ne Yönde Değişti? 1

Dr. Mehmet AKYOL Manisa Bölge Müdürü 11 Ekim 2017

tepav Nisan2011 N DEĞERLENDİRMENOTU 2008 Krizinin Kadın ve Erkek İşgücüne Etkileri Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

2012 İŞ YERİNDE KADIN ARAŞTIRMASI RAPORU. Mart, 2012

EKONOMİK GELİŞMELER Haziran

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

Türkiye de Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması

Osman BİNİCİ Balıkesir Bölge Müdürü 10/05/2017

Araştırma Notu 16/195

EKONOMİK GELİŞMELER Temmuz

ek: eğitim izleme göstergeleri

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Araştırma Notu 18/229

TÜRKİYE DE KADINLARIN SOSYO-EKONOMİK DURUM ARAŞTIRMASI

İŞ GÜVENLİĞİ KÜLTÜRÜ

Dr. NURETTİN KAYA TÜİK ANKARA BÖLGE MÜDÜRÜ 06/02/2018

Adnan BEDLEK TÜİK Kars Bölge Müdürü 12 Nisan 2017

TÜRKİYE OKUMA KÜLTÜRÜ HARİTASI

Türkiye de Kadın İstihdam Sorununa Çözümler LİZBON SÜRECİ ve KADIN GİRİŞİMCİLİĞİ

Kadın girişimciliğini geliştirmek yoluyla ekonomik ve sosyal yaşamda kadının konumunu güçlendirmek vizyonuyla kurulduk.

Bu sayıda: 2017 Yılına ait İşgücü ve İstihdam verileri değerlendirilmiştir.

TEMMUZ 2014 CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ A. GÜL ÜN CUMHURBAŞKANLIĞI PERFORMANSI 22 TEMMUZ POLİS OPERASYONU ARAŞTIRMA GRUBU

Dr. Mehmet AKYOL Manisa Bölge Müdürü 6 Şubat 2018

Katılımcının Yaşı n % TOPLAM

KAYIT DIŞI İSTİHDAM ARAŞTIRMASI 2011

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ KAMUOYU ARAŞTIRMASI. Ağustos, 2014

Arif ŞAHİN Balıkesir Bölge Müdürü 09/11/2017

Ali GÜNAYDIN Zonguldak Bölge Müdürü V. 04 Nisan 2018

GRAFİK 1 : ÜRETİM ENDEKSİNDEKİ GELİŞMELER (Yıllık Ortalama) (1997=100) Endeks 160,0 140,0 120,0 100,0 80,0 60,0 40,0 20,0. İmalat Sanayii

NÜKLEER SİLAHLAR ARAŞTIRMASI - SONUÇ RAPORU RAŞTIRMASI - S

TÜRKİYE DE KADIN İŞÇİ GERÇEĞİ: DAHA FAZLA AYRIMCILIK, DÜŞÜK ÜCRET, GÜVENCESİZ İSTİHDAM

AĞUSTOS 2015 TÜRKİYE GÜNDEMİ VESEÇMEN EĞİLİMİ ARAŞTIRMASI SONUÇ RAPORU 25 AĞUSTOS 2015

PLASTİK VE KAUÇUK ÜRÜNLERİ İMALATI Hazırlayan Orkun Levent BOYA Kıdemli Uzman

ADANA İLİ EĞİTİM DURUMU RAPORU

ENEL HİZMETLER İŞÇİLERİ SE

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı

BÜRO, MUHASEBE VE BİLGİ İŞLEM MAKİNELERİ İMALATI Hazırlayan M. Emin KARACA Kıdemli Uzman

Bu araştırma, 24 Haziran 2018 de yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde seçmenin oy tercihlerini tahmin etmenin yanı sıra seçmenin

MOTORLU KARA TAŞITI, RÖMORK VE YARI-RÖMORK İMALATI Hazırlayan Orkun Levent BOYA Kıdemli Uzman

8 İSTİHDAM TRB2 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ 2014

TÜRKİYE NİN NABZI AĞUSTOS 2015 ERKEN SEÇİM ÖNCESİ SİYASAL DURUM DEĞERLENDİRMESİ

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU. Edirne Bölge Müdürlüğü

TR63 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ İŞGÜCÜ

En çok sanayi sektöründe çalışan kadınlar iş yaşamından çekilip evine dönüyor 1

MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi A.Ş. Cinnah Caddesi No: 67/ Çankaya/ANKARA Tel: (312) Faks: (312)

Ercan ÇELİK Zonguldak Bölge Müdürü 06 Ağustos 2018

SURİYE, IŞİD VE ASKERİ OPERASYONLA İLGİLİ SEÇMEN DÜŞÜNCELERİ

M. SALİH URAS TÜİK DİYARBAKIR BÖLGE MÜDÜRÜ 10/08/2015

EKONOMİK GELİŞMELER Ağustos

İŞSİZLİK BÜYÜK ÖLÇÜDE ERKEKLERDE YAŞANAN İŞGÜCÜ ARTIŞI İLE İSTİHDAM KAYIPLARINDAN KAYNAKLANIYOR

2015 Konsensus. Tüm hakları saklıdır. Gizli, özel bilgi içerir. Konsensus un yazılı izni olmadan açıklanamaz veya üretilemez.

TEPAV İllerin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Karnesi 2016

Bin Yıl Kalkınma Hedefleri Açısından Türkiye de Çalışma Yaşamında Kadınların Durumu

LOJİSTİK SEKTÖRÜNDE KADIN


Business Network Center Turkey.

Araştırma Notu 15/182

Türkiye de Kadın İşgücünün Durumu: Kocaeli Örneği

TEMEL EĞİTİMDEN ORTAÖĞRETİME GEÇİŞ ORTAK SINAV BAŞARISININ ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

EKONOMİST TANIM A- GÖREVLER

Türkiye, OECD üyesi ülkeler arasında çalışanların en az boş zamana sahip olduğu ülke!

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak

SELMA PEKŞEN TÜİK SAMSUN BÖLGE MÜDÜRÜ

Ekonomik Rapor Kaynak: TÜİK. Grafik 92. Yıllara göre Doğuşta Beklenen Yaşam Süresi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım

EKONOMİK GELİŞMELER Ekim

Araştırma Notu 17/206

Sosyal Araştırmalar Enstitüsü 30 MART 2014

ÇALIŞMA HAYATINDA KADINLAR: DAHA ÇOK ÇALIŞIYOR, DAHA AZ KAZANIYOR

EFA 2008 Küresel İzleme Raporu e Kadar Başarabilecek miyiz? Önemli Noktalar

ANADİL AYRIMINDA İŞGÜCÜ PİYASASI KONUMLARI. Yönetici Özeti

BÖLGE PLANI SÜRECİ. Eskişehir Sosyal Yapı Özel İhtisas Komisyonu Çalışmaları Anadolu Üniversitesi

İNSANİ GELİŞMEYİ SÜRDÜRMEK:! EĞİTİM VE İŞGÜCÜ PİYASASI GÖSTERGELERİ İTİBARİYLE TÜRKİYE NİN PERFORMANSININ DEĞERLENDİRİLMESİ!

Ekonomik Rapor Bileşik faiz formülü ile hesaplanmış olan, nüfus artış hızıdır. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /


NASIL BİR BELEDİYE BAŞKANI?

Gayri Safi Katma Değer

KADIN EMEKÇ LER N TALEPLER...

TRC2 BÖLGESİ NDE İŞSİZLİK ORANI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

TÜİK BURSA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 10/03/2015

KENAN ÇELEBİ TÜİK EDİRNE BÖLGE MÜDÜRÜ 09/09/2015

Durmuş Ali ŞAHİN TÜİK Adana Bölge Müdürü 15/05/2017

Nitekim işsizlik, ülkemizin çözümlenemeyen sorunları arasında baş sırada yer alıyor.

TÜİK İZMİR BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ 04/01/2018

TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU DR. MEHMET AKYOL TÜİK MANİSA BÖLGE MÜDÜRÜ 09/04/2015

Transkript:

Havva Çaha E. Sare Aydın Ömer Çaha DEĞİŞEN TÜRKİYE DE KADIN Temmuz 2014 İstanbul

İstanbul 1. Baskı Eylül, 2014 ISBN: 978-605-84952-0-3 Yayın Sertifika No: 15422 Bu eserin tüm yayın hakları Kadın ve Demokrasi Derneği ne aittir. KADEM Karagümrük Mah. Muhtar Muhittin Sok. No: 8 TOKİ Sulukule Evleri, Edirnekapı/Fatih Tel : 0(212) 631 46 49 (pbx) Fax : 0(212) 532 77 64 Teknik Hazırlık: Ali Gümüşterazili Basım Yeri: Piya Matbaa Sanatları San. ve Tic. Ltd. Şti. Davutpaşa Cad. Davutpaşa Matbaacılar Sit. 101/586 Topkapı, Zeytinburnu-İstanbul (0212) 576 31 88

Değişen Türkiye de Kadın Yazarlar Hakkında Doç. Dr. Havva Çaha Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Matematik Bölümü nü bitiren Havva Çaha, yüksek lisans ve doktora çalışmalarını iktisat alanında sürdürmüştür. Sosyal politika, enerji politikaları, istihdam politikaları, işgücü piyasaları, engelli sorunları, Türkiye de kadın ve istihdam, yoksulluk, kadın politikaları gibi alanlarda uzmanlaşmış olan Çaha nın konuyla ilgili çok sayıda Türkçe ve İngilizce çalışmaları bulunmaktadır. Kadın Örgütleri ve Yerel Demokrasi adlı kitap yazarın Türkçe yayınlanan son çalışmalarından biri. Yrd. Doç. Dr. E. Sare Aydın Yeditepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde doktorasını tamamlayan Sare Aydın, İstanbul Ticaret Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi olarak akademik hayatına devam etmektedir. Aydın, uzun zaman ulusal ve uluslararası projelerde kıdemli program yürütücüsü ve koordinatör olarak çalışmalarda bulunmuştur. Akademik olarak Türkiye-AB ilişkilerine, milliyetçilik ve kimlik politikalarına, son zamanlarda ise, kadın meselesine yoğunlaşmış olan Aydın, halen Kadın ve Demokrasi Derneği başkanlığını yürütmekte, kadın konusunda cinsiyet adaleti ve muhafazakârlık üzerine çalışmalarını sürdürmektedir. Prof. Dr. Ömer Çaha Siyaset bilimi profesörü olan Ömer Çaha, Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Türkiye nin siyasal yapısı, sivil toplum ve demokrasi, kadın hareketi, seçmen davranışı ve siyasal partiler, klasik ve modern siyaset düşüncesi gibi alanlarda uzmanlaşmış olan Çaha nın bu konularla ilgili otuza yakın kitabı, çok sayıda İngilizce ve Türkçe makalesi yayınlanmıştır. Women and Civil Society in Turkey, Dünyada ve Türkiye de Siyasal İdeolojiler, Türkiye de Seçmen Davranışı ve Siyasal Partiler, Aşkın Devletten Sivil Topluma, Kadın Örgütleri ve Yerel Demokrasi, Türkiye de Seçim Kampanyaları gibi kitaplar yazarın çalışmalarından bazıları. 3

4

ÖNSÖZ Değişen Türkiye de Kadın Sahadan bilgi toplamak, masa başında bilgi üretmekten her zaman daha zordur. Saha çalışmaları, topluma ayna tutucu nitelikte olup, birbiriyle bağlantılı çok sayıda karmaşık süreçlerden geçen, metodolojik titizlik ve hassasiyet gerektiren çalışmalardır. Toplumsal kanaatleri, beklentileri ve tutumları olduğu gibi yansıtmak için araştırma etiğine, bilimsel yöntemlere ve araştırma tekniklerine gerekli özeni göstermek kaçınılmazdır. Saha araştırmalarının sadece metodolojik titizlik gerektirmediğini, aynı zamanda etik ilkelere bağlılığı da gerektirdiğini unutmamak gerekir. Zira sahadan elde edilen bilgilerden hareketle toplumun genelinin eğilimi ve kanaati yansıtılır. Başka bir deyişle, saha toplumun sesi ve aynası olur. Bilimsel etik, bu aynayı olabildiğince tarafsız ve nesnel kullanmayı, toplumu olduğu gibi yansıtmayı; aynanın yansıttığı gerçekliği kendi değerlerimize, dünya görüşümüze, amaçlarımıza göre evirip çevirmemeyi zorunlu kılar. Bu araştırma, böyle bir titizlik ve etik kaygı içinde yürütülmüş, araştırmanın her aşamasında bu ilkeler titiz biçimde gözetlenmiştir. Araştırma, konunun uzmanları olan Prof. Dr. Ömer Çaha, Doç. Dr. Havva Çaha ve Yard. Doç. Dr. Sare Aydın nın nezaretinde, Pollmark Araştırma firmasıyla koordineli biçimde yürütülmüştür. Aslıhan Küçüker Yıldız ile Fatma Kılıç Hatipoğlu, Pollmark Araştırma firması adına araştırmanın her safhasında yer aldılar. Araştırma sahasının belirlenmesi, örneklemin tespiti, anketin hazırlanması, pilot çalışmalarının gerçekleştirilmesi, anketlerin uygulanması ve nihayetinde verilerin analizi bu ekibin koordinasyonu sonucunda gerçekleştirilmiştir. Araştırma deseninin oluşmasında ve araştırma raporunun ortaya çıkmasında, ayrıca Kadın ve Demokrasi Derneği nin Yönetim Kurulu nda görevli bazı üyelerimiz de başından sonuna kadar yer aldılar ve katkıda bulundular. Bu araştırma, uzun uğraşların, titiz çalışmaların ve yoğun bir emeğin sonucunda ortaya çıkmıştır. Başta araştırmayı kitaplaştırarak yayım aşamasına getiren Ömer Çaha, Havva Çaha ve Sare Aydın olmak üzere; araştırmanın saha kısmının gerçekleştirilmesinde rol oynayan Aslıhan Küçüker Yıldız a ve Fatma Kılıç Hatipoğlu na, KADEM Yönetim Kurulu Üyelerine ve araştırma sahasında yer alan ilgili şahıslara ayrı ayrı teşekkürü borç bilir; kendilerine şükranlarımızı sunarız. Bu çalışmanın akademik dünyaya, konuyla ilgili siyasi aktörlere, sivil toplum kuruluşlarına ve araştırmacılara katkı sağlayacağını ümit ediyoruz. Kadın ve Demokrasi Derneği 5

6

İÇİNDEKİLER Değişen Türkiye de Kadın ÖNSÖZ... 5 İÇİNDEKİLER... 7 BİRİNCİ BÖLÜM...11-20 ARAŞTIRMANIN KAPSAMI VE YÖNTEMİ İKİNCİ BÖLÜM...21-54 KADINLA İLGİLİ İSTATİSTİKSEL VERİLER VE LİTERATÜR ANA- LİZİ İstatistiklerle Kadın Eğitimi İstatistiklerle Kadın İstihdamı İş Yaşamında Ayrımcılık ve Mobbing İstatistiklerle Kadın ve Siyaset Aile ve Nüfus Politikaları Kadına Karşı Aile İçi Şiddet ÜÇÜNCÜ BÖLÜM...55-80 AİLE YAŞAMI VE ANNELİK Çocuk Sayısı ve Annelik Çalışan Anneler ve Aile Yaşamı Akrabalık İlişkisi ve Aile Genişliği DÖRDÜNCÜ BÖLÜM...81-110 EVLİLİK VE BOŞANMAYA İLİŞKİN TUTUMLAR Kadınlarda Evliliğe İlişkin Tutumlar Flört ve Nikâhsız Birlikteliğe İlişkin Tutumlar Kadınlarda Boşanmaya İlişkin Tutumlar 7

İçindekiler BEŞİNCİ BÖLÜM...111-146 ÇALIŞMA YAŞAMI VE EKONOMİK DURUM Çalışma Durumu ve Sosyal Güvence Çalışma Yaşamında Eşit Muamele Ve Ayrımcılık Hanenin Geliri ve Mülkiyet Durumu ALTINCI BÖLÜM...147-184 KÜLTÜREL VE DİNSEL ETKİNLİKLERE KATILIM Eğitim Düzeyi ve Okuma Alışkanlığı Sanatsal ve Kültürel Faaliyetlere Karşı İlgi Dinsel Değerler ve Tutumlar YEDİNCİ BÖLÜM...185-210 KİŞİSEL BAKIM VE BOŞ ZAMAN ETKİNLİKLERİ Kişisel Bakıma İlişkin Tutumlar Düzenli Spor ve Sağlığa İlişkin Tutumlar Boş Zaman Etkinliği ve Televizyon SEKİZİNCİ BÖLÜM...211-248 BİREYSELLİK, KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ VE ŞİDDET Bireysellik ve Kişisel Mutluluk Kadınlarda Aile İlişkileri Kadın-Erkek Eşitliğiyle İlgili Tutumlar Kadına Karşı Şiddet DOKUZUNCU BÖLÜM...249-284 SİYASAL KATILIMA İLİŞKİN TUTUMLAR Siyasete Karşı İlgi ve Katılım Siyasal Kararlarda Rol Oynayan Faktörler Siyasal Kimlik ve Aidiyet 8

Değişen Türkiye de Kadın ONUNCU BÖLÜM...285-304 KADIN POLİTİKALARINA İLİŞKİN TUTUMLAR Kadına Yönelik Politikalar Kadın Haklarıyla İlgili Uygulamalar SONUÇ...305-316 KAYNAKÇA...317-328 EK1a: Varyans Analizi (Eğitim Düzeyi Üzerinden)...329-340 Ek1b: Varyans Analizi (Çalışma Durumu Üzerinden)...341-352 Ek1c: Varyans Analizi (Gelir Düzeyi Üzerinden)...353-364 Ek1d: Varyans Analizi (Yaş Üzerinden)...365-376 Ek2: Araştırma Anketi...377-400 9

10

Değişen Türkiye de Kadın BİRİNCİ BÖLÜM ARAŞTIRMANIN KAPSAMI VE YÖNTEMİ 11

Araştırmanın Kapsamı Ve Yöntemi Bu araştırmanın konusu, kadınların sosyal, ekonomik ve siyasal alanlardaki profilini ortaya çıkarmak ve söz konusu alanlardaki tutum ve davranışlarını tespit etmektir. Kadınların sosyolojik profili ve sosyolojik konulara ilişkin tutumları kapsamında annelik ve aile yaşantıları, evlilik ve boşanmaya ilişkin tutumları, kültürel faaliyetleri, dinsel değerleri yaşama düzeyleri, kişisel bakım ve boş zaman etkinlikleri, kadın erkek eşitliğine ilişkin kanaatleri gibi hususlar araştırma konusu edilmiştir. Kadınların ekonomik profili bağlamında çalışıp çalışmadıkları, çalışıyorlarsa hangi sektörlerde ve konumlarda çalıştıkları, aile gelirleri ve yaşam standartları gibi konular analiz edilmiştir. Yine siyasal profilleri ve siyasal konulara ilişkin tutumları bağlamında kendilerini kimlik ve düşünce olarak nerede konumlandırdıkları, siyasetle hangi düzeyde ilgilendikleri, sivil toplum faaliyetlerine katılıp katılmadıkları, kadın politikalarına ilişkin kanaatleri, kısaca siyasal katılım yönünde sergiledikleri tutum ve davranışları ele alınıp incelenmiştir. Araştırma, İstatistiksel Bölgeleme Sistemi esas alınarak Türkiye nin 12 NUTS-1 bölgesinin 26 NUTS-2 alt bölgelerinden 26 ilde toplam 5036 kadın üzerinde gerçekleştirilmiştir. Türkiye nin 12 istatistiksel bölgesi sırasıyla İstanbul, Akdeniz, Batı Anadolu, Batı Karadeniz, Batı Marmara, Doğu Karadeniz, Doğu Marmara, Ege, Güneydoğu Anadolu, Kuzeydoğu Anadolu, Orta Anadolu ve Orta Doğu Anadolu bölgeleridir. Örneklem dağılımı, her bölgenin nüfus büyüklüğü dikkate alınarak tespit edilmiştir. İlgili tabloda görüldüğü gibi, örneklemin yüzde 21 i İstanbul bölgesinden seçilmiştir. Zira nüfusun yüzde yirmisine yakın bir kesimi İstanbul da bulunmaktadır. 1 Araştırma örnekleminin tespitinde nüfusun bölgesel dağılımının yanı sıra; yaş, eğitim düzeyi ve çalışma na ilişkin kotalar da 1 2013 verilerine göre Türkiye nüfusunun yüzde 18.5 i İstanbul da yaşamaktadır. Bkz. TÜİK, Yıllara Göre İl Nüfusları: 2007-2013, http:// www.tuik.gov.tr/ustmenu.do?metod=temelist (Erişim tarihi: 25 Mayıs, 2014). 12

Değişen Türkiye de Kadın dikkate alınmıştır. Dolayısıyla örneklem tespiti Türkiye deki gerçek resme uygun olarak yapılmıştır. 2 Bu bağlamda araştırmada yer alan kadınların yaklaşık yüzde 25 i herhangi bir işte çalışırken, yüzde 75 i ise çalışmamaktadır. Bunların büyük bir kısmı evli olup ev kadını statüsündedirler. Yaş kotası üzerinden değerlendirildiğinde araştırmada yer alan kadınların ağırlıklı olarak 25-44 yaş aralığında yer aldıkları görülmektedir. Eğitim düzeyi bakımından ise ilkokul, ortaokul ve lise düzeyinde eğitime sahip olan kadınlar ağırlıklı olarak araştırmada yer almışlardır. Araştırma verileri yüz yüze mülakata dayalı kapsamlı bir anket üzerinden elde edilmiştir. 3 Araştırmada uygulanan anket sorularının büyük bir kısmı kapalı uçlu sorulardan oluşmuştur. Bazı sorular ise açık uçlu olarak yapılandırılmıştır. Anketlerin yüzde 50 si hanelerde gerçekleştirilirken, yüzde 25 i işyerlerinde çalışan kadınlara, yüzde 25 i ise sokakta uygulanmıştır. Hanelerde ve işyerlerinde yapılan anketler sistematik rastsal yöntemle gerçekleştirilirken, sokak anketleri basit rastsal yöntemle gerçekleştirilmiştir. Araştırmada kullanılan anketin SPSS ortamında güvenirliği ve geçerliliği test edilmiş olup araştırma, yüzde ±5 yanılma payıyla yüzde 95 lik güven aralığında kabul edilmiştir. Takip eden sayfalarda yer alan analizler bu güven aralığı esas alınarak yapılmıştır. İlerleyen sayfalarda görüleceği gibi, araştırma dokuz bölümden oluşmaktadır. Takip eden bölümde ana hatlarıyla kadının Türkiye deki profili ele alınmıştır. Resmi verilerden ve konuyla ilgili yapılan akademik çalışmalardan hareketle kadınların sosyo-ekonomik nun kapsamlı bir analizi bu bölümde yer almaktadır. Başta eğitim ve çalışma yaşamı olmak üzere, kadınlarla ilgili çok yönlü istatistiksel analizlere bu bağlamda yer verilmiştir. Yine kadın konusuyla ilgili gerçekleştirilen değişik araştırmalar- 2 2011 itibariyle işgücüne katılan kadınların oranı yüzde 27 düzeyindedir. Bkz. TÜİK, İstatistiklerle Kadın: 2012, Ankara: Türkiye İstatistik Kurumu, 2012, S. 71. 3 Bkz. Ek2, Araştırma Anketi. 13

Araştırmanın Kapsamı Ve Yöntemi dan hareketle kadınların siyasete karşı olan ilgisi, katılım düzeyi, sivil toplum faaliyetleri içindeki yeri, sosyal ve kültürel değerleri kapsamlı biçimde ele alınmıştır. Gerek Türkiye de, gerekse genel olarak dünyada kadınlarla ilgili görülmekte olan gerçeklerden biri cam tavan sendromudur. Cam tavan sendromu, kadınların erkeklerle aynı oranda yükselemediklerini göstermektedir. 4 Sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal yaşam alanlarında üst düzeylere doğru gidildikçe kadınların yönetim kademelerinde yer alma oranı erkeklere göre düşmektedir. Kuşkusuz buna yol açan çok boyutlu sosyolojik, kültürel ve hatta psikolojik nedenler bulunmaktadır. Çalışmanın takip eden bölümünde bunlara ilişkin yapılmış araştırmalara ve istatistiklere dikkat çekilecektir. Araştırmanın üçüncü bölümünde kadınların aile yaşamı ve annelikle ilgili hususlar ele alınmaktadır. Kadınların sahip olduğu çocuk sayısı, çocukların bakımı, çalışan annelerin karşılaştıkları sorunlar, ailenin toplam geliri, mülkiyet, aile bireylerinin sayısı bu bölümde ayrıntılı olarak analiz edilmektedir. İlgili bölümde görüleceği gibi, araştırmada yer alan kadınların yüzde 93 nün bir veya daha fazla sayıda çocuğu bulunmaktadır. Araştırmada yer alan kadınların ortalama çocuk sayısı 2.6 tanedir. Araştırmaya katılan kadınların genel olarak 2 ila 3 çocuk annesi olduğu anlaşılmaktadır. Araştırmaya katılan kadınlardan dört tanesinin 11 çocuğunun olduğu dikkat çekmektedir. Çocuk sayısı, ailede yaşayan bireylerin sayısına da doğru orantılı olarak yansımaktadır. Araştırma bulgularına göre araştırmaya katılan kadınların ailelerinde ortalama 3.9 kişi yaşamaktadır. Bu da ailelerin ağırlıklı olarak anne baba ve çocuklardan oluştukları anlamına geliyor. 4 Cam tavan sendromuyla ilgili bir tartışma için bkz. C. Deemer ve N. Fredericks, Cam Tavan Üstünde Dans, Çev. Sinem Özer, İstanbul: Optimist Yayım Dağıtım, 2003. Ayrıca bkz. George F. Dreher, Breaking the Glass Ceiling: The Effects of Sex Ratios and Worklife Programs on Female Leadership at the Top, Human Relations,56, 5 (2003), ss. 541-562. 14

Değişen Türkiye de Kadın Tablo 1: Örneklemin İllere Göre Dağılımı Bölge İl Sayı Yüzde İstanbul İstanbul 1061 21,1 Akdeniz Adana 264 5,2 Antalya 234 4,6 Hatay 142 2,8 Batı Anadolu Ankara 465 9,2 Konya 143 2,8 Batı Karadeniz Samsun 160 3,2 Zonguldak 100 2,0 Kastamonu 33 0,7 Batı Marmara Balıkesir 103 2,0 Tekirdağ 83 1,6 Doğu Karadeniz Trabzon 138 2,7 Doğu Marmara Bursa 258 5,1 Kocaeli 245 4,9 Ege İzmir 363 7,2 Manisa 159 3,2 Aydın 140 2,8 Güneydoğu Anadolu Gaziantep 241 4,8 Şanlıurfa 141 2,8 Mardin 39 0,8 Kuzeydoğu Anadolu Erzurum 82 1,6 Ağrı 43 0,9 Orta Anadolu Kayseri 174 3,5 Kırıkkale 63 1,3 Ortadoğu Anadolu Malatya 100 2,0 Van 62 1,2 Toplam 5.036 100 Beşinci bölümde araştırmada yer alan kadınların çalışma yaşamı ve ekonomik incelenmektedir. Kadınların çalışma koşulları, çalıştıkları sektör ve pozisyon, çalıştıkları kurumlarda ayrımcılığa maruz kalıp kalmadıkları, çalışmak isteyip isteme- 15

Araştırmanın Kapsamı Ve Yöntemi dikleri, hanelerinin toplam geliri, yaşam standartları, yaşanan konutun mülkiyet gibi konular bu bağlamda ayrıntılı biçimde ele alınıp irdelenmektedir. Araştırma bulgularına göre kadınların yüzde 43 nün geliri 1000 TL nin altındadır. Bunca düşük gelir düzeyine rağmen araştırmaya katılanların önemli bir kısmının ev sahibi (%62) ve araba sahibi (%42) olması dikkate değer bir bulgu olarak tespit edilmiştir. Düşük gelir düzeyine rağmen kadınların büyük bir kısmının kendisini az ya da çok mutlu hissetmesi araştırmanın elde ettiği başka önemli bulgulardandır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre kadınların büyük bir kısmı çalıştıkları kurumlarda ayrımcılığa uğramamakta, aksine erkeklerle eşit muameleye tabi tutulmaktadır. Altıncı bölümde katılımcıların kültürel ve dinsel tutumları test edilmiştir. Araştırmaya katılan kadınların okuma yazma oranı, sinema ve televizyon izleme eğilimi, tiyatro ve sinemaya gitme tutumu, internet ve gazete takip etme sıklığı, kitap ve dergi okuma alışkanlığı, namaz kılma ve oruç tutma eğilimi gibi konular bu bağlamda araştırılmaktadır. Araştırma bulguları, kadınların hem sinema ve tiyatro gibi modern değerleri takip ettiklerini, hem de namaz ve oruç gibi dinsel pratikleri yerine getirdiklerini göstermektedir. İlgili bölümlerde detaylı biçimde test edileceği gibi, araştırmaya katılan kadınlar genel olarak seküler-modern değerlerle muhafazakâr-dinsel değerleri bir arada bulundurmaktadırlar. Kadınların bu tutumu dikkate alındığında, Türkiye de siyasal düzeyde görülmekte olan sert politik ayrışmaların sosyolojik bir temele dayanmadığı anlaşılır. Yedinci bölümde araştırmaya katılan kadınların boş zaman etkinlikleri ve kişisel bakım konusundaki tutumları analiz edilmektedir. Kadınların spor alışkanlıkları, diş kontrolü konusundaki hassasiyetleri, cilt ve saç bakımı gibi kendi bakımlarıyla ilgili konuların yanı sıra, boş zamanlarını nasıl değerlendirdikleri bu bölümde sorgulanmaktadır. Bu bağlamda hangi düzeyde televizyon izledikleri, televizyonlarda genelde hangi programları seyrettikleri, internet kullanım alışkanlıkları gibi hususlar masaya yatırılmaktadır. İlerleyen bölümlerde tahlil edileceği gibi, 16

Değişen Türkiye de Kadın kadınların genel olarak internetten çok televizyon izledikleri anlaşılmaktadır. Televizyonda en fazla ön plana çıkan programlar ise yerli dizi, haber programları ve kadın kuşağıyla ilgili programlardır. Kadınların, sorun olmadıkça bir diş hekimine gitmedikleri araştırmanın ortaya çıkardığı bulgulardandır. Araştırmaya katılanların yüzde 72 si bir sorun olduğu zamanlarda diş hekimine gittiklerini belirtmişlerdir. Tablo 2: Örneklemin Demografik Özellikleri Sayı Yüzde Yaş yaş 18-24 1046 20,8 yaş 25-34 1411 28,0 yaş 35-44 1296 25,7 yaş 45-59 1005 20,0 yaş ve üzeri 60 278 5,5 Eğitim Düzeyi Hiç okula gitmedim 918 18,2 İlkokul 1756 34,9 Ortaokul 795 15,8 Lise 988 19,6 Üniversite 528 10,5 Yüksek lisans / Doktora 51 1,0 Çalışma Çalışan 1286 25,5 Durumu Çalışmayan 3750 74,5 Toplam 5036 100 Sekizinci bölümde kadın-erkek ilişkisine ve eşitliğine ilişkin tutumlar ele alınmaktadır. Kadınların tek başlarına yurt içinde veya yurt dışında seyahat edip etmedikleri, kendilerinin ve eşlerinin aileleriyle hangi düzeyde görüştükleri, kararlarını kendi başlarına alıp almadıkları, kadınların her konuda erkeklerle 17

Araştırmanın Kapsamı Ve Yöntemi eşit olup olmadığına ilişkin tutumları bu bölümde kadınların gözünden incelenmektedir. Katılımcıların aynı zamanda feminizm hakkında ne düşündükleri de bu bölümde incelenmiştir. Araştırmanın bulgularına göre kadınların yüzde 12 si feminizmi gerekli görüp desteklerken, yüzde 10 u da desteklememekle birlikte feminizmi gerekli görmektedir. Kadın hareketinin son otuz yılda Türkiye nin gündemine geldiğini düşündüğümüzde, beş kadından birinin feminizmi gerekli görmesinin bu hareket açısından önemli bir başarıya işaret ettiğini belirtmek gerekir. Kadınların büyük bir kısmı aynı zamanda sığınma evlerini duymuş ve ne işe yaradığını bilmektedir. Araştırma bulguları, kadınların kendi sorunları konusunda dikkate değer bir düzeyde duyarlılık sahibi olduklarını göstermektedir. Dokuzuncu bölümde kadınların siyasal katılım konusunda sergiledikleri performans ve bu konudaki tutumları araştırılmaktadır. Kadınların herhangi bir derneğe veya siyasal partiye üye olup olmadıkları, siyasetle hangi düzeyde ilgilendikleri, imkânları olması nda siyasete girip girmeyecekleri, mevcut partiler hakkındaki kanaatleri, kendilerine yakın veya uzak hissettikleri partilerin hangileri olduğu hususları bu bölümde ele alınmıştır. Araştırma bulguları kadınların örgütlü faaliyetlerin yanı sıra, siyasal faaliyetlere karşı da mesafeli durduğunu ortaya koymuştur. Araştırmanın sonucuna bakılırsa herhangi bir sivil toplum kuruluşuna veya siyasal partiye üye olan kadınların oranı yalnızca yüzde 8 düzeyindedir. Yine araştırma bulgularına göre kadınlar kendilerine her tür imkânın verilmesi halinde bile siyasete girme konusunda isteksiz davranmaktadırlar. Kadınların büyük bir kısmı bu yönde beyanda bulunmuştur. Katılımcıların siyasete ilişkin tutumları ilgili bölümde ayrıntılı biçimde analiz edilmektedir. Son olarak katılımcıların Türkiye de yürütülmekte olan kadın politikalarına ilişkin kanaatleri masaya yatırılmıştır. Bu bağlamda son zamanlarda tartışma gündemini işgal eden kürtaj, süt bankacılığı, ücretsiz izin, başörtüsü gibi konularda kadınların ne düşündüğü sorgulanmıştır. Yine hükümetin kadınlarla ilgili 18

Değişen Türkiye de Kadın yürüttüğü politikaların memnuniyet verici olup olmadığı kadınların gözünden analiz edilmiştir. Araştırma bulgularına göre kadın politikalarına ilişkin yürütülen politikalardan memnun olan kadınların oranı, olmayanlardan daha fazladır. Dolayısıyla kadınlarla ilgili yürütülen politikalara karşı genel bir memnuniyet havasının kadınlarda hakim olduğu görülmektedir. Kısaca, ilerleyen sayfalarda kadınların sosyal, kültürel, dinsel, ekonomik ve siyasal alanlarla ilgili tutum ve davranışlarının kapsamlı bir analizi görülecektir. Yapılan analizler frekans dağılımının yanı sıra, çapraz ilişkilere ve istatistiksel analizlere de dayanmaktadır. Bu bağlamda her soruyla ilgili bölgesel bazda analizlere ilave olarak eğitim, yaş ve gelir na göre de analizler yapılmaktadır. Yine her konuyla ilgili varyans analizleri yapılarak bölge, yaş, eğitim ve gelir düzeyinin kadınların belli konulardaki kanaatleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık yaratıp yaratmadığına bakılmıştır. 19

20

Değişen Türkiye de Kadın İKİNCİ BÖLÜM KADIN KONUSUYLA İLGİLİ İSTATİSTİKSEL VERİLER VE LİTERATÜR ANALİZİ 21

Kadın Konusuyla İlgili İstatistiksel Veriler Ve Literatür Analizi Türkiye de kadınlar, ekonomik yaşam alanında ne kadar yer almaktadır, siyasette ne kadar aktiftir, eğitim alanındaki performansı nedir? gibi sorulara bu bölümde resmi verilerden hareketle cevap aranmaya çalışılacaktır. Araştırmamızda elde edilen bulguları resmi verilerle karşılaştırmak için kadınla ilgili istatistiksel analizler önem kazanmaktadır. Bu bölümde aynı zamanda başta aile içi şiddet olmak üzere, kadın, aile ve nüfus politikalarına ilişkin yapılmış olan değişik çalışmalara ilişkin analizlere de yer verilecektir. Bu analizler kendi araştırmamızda elde edilen bulgularla karşılaştırmaya imkân verecektir. Bu bölümde sadece Türkiye deki verilerle yetinilmeyecek, aynı zamanda değişik ülkelerdeki istatistiksel verilere de yer verilecektir. Özellikle eğitim, istihdam, siyaset, evlilik, boşanma ve aile içi şiddet gibi konularda değişik ülkelerle ilgili istatistiksel analizlerin yanı sıra konuyla ilgili yapılan bir takım çalışmalara da bu bağlamda dikkat çekilecektir. İstatistiklerle Kadın Eğitimi Kadınların toplumsal hayata katılmalarını etkileyen en önemli unsur eğitimdir. Cumhuriyetle birlikte kadınların eğitimine önem verilmeye başlanmakla birlikte, eğitime erişim konusunda kadın ve erkek arasındaki farklar 1980 li yıllara kadar bariz biçimde devam etmiştir. 1980 li yıllar, Türkiye de eğitim alanında önemli adımların atılmaya başlandığı yıllardır. Bu adımların sonucunda kadınların okullaşmasında belirgin gelişme görülmüştür. 1980-81 eğitim öğretim yılında, ilkokulda okuyan öğrencilerin sadece yüzde 39 u kız öğrenci iken, bu oran 2010-2011 eğitim yılında yüzde 49 a yükselmiştir. Aynı eğitim öğretim yılında genel liselerde okuyan kız öğrencilerin oranı da yaklaşık olarak yüzde 49 dur. 1 Bu verileri dikkate aldığımızda, ilköğretim ve ilse düzeyindeki öğrencilerin yarısına yakın bir kısmının kız öğrencilerden oluştuğunu söyleyebiliriz. 1 TÜİK, İstatistik Göstergeler: 1923-2011, Ankara: Türkiye İstatistik Kurumu Matbaası, 2012, ss. 65-69. 22

Değişen Türkiye de Kadın Zorunlu eğitimin sekiz yıla çıkarılması, kız öğrencilerin okula devam etmesini önemli ölçüde arttırmıştır. Bunun başarılmasında, izlenen çeşitli kampanyaların yanı sıra, eğitime destek olması amacıyla verilen eğitim yardımlarının da rolü büyüktür. Yoksul ailelerde çocukların eğitim hayatına devam etmesini teşvik etmek için sağlanan şartlı eğitim desteğinin bu bağlamda özel bir önemi vardır. 2 Kadınların okullaşmasında kaydedilen başarıya karşın, okuryazarlık sorunu tamamen çözülmüş değildir. Altı yaş üstü olup hala okuma yazma bilmeyen 2 milyon 200 bin kadar kadın bulunmaktadır. 3 Genç kızlar arasında da hala okuma yazma bilmeyenlerin bulunduğunu unutmamak gerekir. Bu konudaki sorun özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yoğunlaşmaktadır. Okuma yazma bilmeyen 15 yaş ve üzeri kadınların dağılımına bakıldığında, Şırnak ta yüzde 27, Siirt te yüzde 26, Muş ta ise yüzde 25 oranında kadının hala okuryazar olmadığı görülür. 4 Yine Van daki 50 yaş üzeri iki kadından biri okuryazar değildir. Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yetişkin kadın okuryazarlığının düşük olmasının en önemli nedeni, bu bölgelerde Türkçe bilmeyen çok sayıda kadının bulunmasıdır. 5 Kadın okuryazarlığı ile ilgili politikalar geliştirilirken bu konunun dikkate alınması kaçınılmazdır. Türkiye de son yıllarda kadın eğitiminin arttırılması yönünde yoğun bir çaba sarf edilmektedir. Bu çabanın, kadınların ilköğretim düzeyindeki okullaşmasında karşılığını bulduğunu belirtmek gerekir. Ne var ki, ilköğretim düzeyinde gösterilen başarının orta ve yüksekokul düzeyinde elde edilemediği görülmektedir. Zorunlu eğitime devam eden kız öğrencilerin önemli bir kısmı lise ve üniversite eğimine devam etmemektedir. 2 2003-2012 yılları arasında 1 milyon 890 bin 143 öğrenci şartlı eğitim desteğinden yararlanmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sosyal Yardım İstatistikleri Bülteni, 2013. 3 TÜİK, İstatistik Göstergeler, 1923-2011, s.19. 4 Hülya Demirdirek ve Ülker Şener, 81 İl İçin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Karnesi, Ankara: TEPAV Yayınları, 2014, s. 38. 5 A.g.e. 23

Kadın Konusuyla İlgili İstatistiksel Veriler Ve Literatür Analizi Tablo1: 2013 Yılı İtibarıyla Eğitim Düzeyi (6 Yaş ve Üstü) 6 Eğitim düzeyi Erkek Kadın Toplam Okuma yazma bilmeyen 1,3 6,4 3,9 Okuma yazma bilen fakat bir okul bitirmeyen 18,8 22,1 20,4 İlkokul 18,8 24,9 21,8 İlköğretim 21,3 16,6 18,9 Ortaokul veya dengi okul 5,0 3,2 4,1 Lise veya dengi okul 20,3 14,9 17,6 Yüksekokul veya fakülte 10,9 8,6 9,8 Yüksek lisans 0,9 0,6 0,8 Doktora 0,3 0,2 0,2 Bilinmeyen 2,5 2,4 2,5 Toplam 100 100 100 2013 yılı küresel Cinsiyet Raporu nda belirtildiği gibi, Türkiye kadınların eğitime katılımı konusunda 135 ülke içinde 104. sırada yer almaktadır. 7 Türkiye nin sıralamada bu denli geri kalışının en önemli nedeni, okuma yazma bilmeyen kadın sayısı ile lise ve üzeri eğitim kurumlarına katılımın düşüklüğüdür. Kadınların eğitim düzeyinin yükseltilmesi, kadınların işgücüne katılımını doğrudan etkilemektedir. Türkiye de ilköğretim mezunu kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 26 iken, üniversite mezunu kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 69 düzeyindedir. 8 Bu nedenle okuma yazma bilmeyen kadınlara yönelik yetişkin kurslarının açılmasının yanı sıra, kız çocuklarının lise ve üniversiteye devamı konusunda da politikaların geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır. 6 Bkz. TÜİK, Toplumsal Cinsiyet Verileri, 2014. http:// www.tuik.gov.tr/ Pre Tablo.do?alt_id=1068 (Erişim tarihi: 10 Nisan, 2014). 7 World Economic Forum, Global Gender Report: 2013, s. 18. İnternet kaynağı için bkz. http:// www.weforum.org/ reports/ global- gender- gapreport-2013 (Erişim tarihi: 25 Nisan 2014) 8 TÜİK, İstatistikler ile Kadın: 2013. İnternet kaynağı için bkz. http:/ /www. tuik.gov.tr/ PreHaber Bultenleri.do?id=1605 (Erişim tarihi: 30 Nisan 2014). 24

Değişen Türkiye de Kadın İstatistiklerle Kadın İstihdamı Makroekonomik göstergelerde önemli bir yer tutan istihdam, işsizlik ve işgücüne katılım gibi kavramlar kullanılırken, bu kavramların nasıl hesaplandığını dikkate almak gerekir. Mevcut ekonomik teoriler, ekonomi ile ilgili çeşitli varsayımlarda bulunurken, öncelikle piyasa kavramını dikkate almaktadırlar. Piyasa kavramı, parasal bir nitelik taşıyan mal ve hizmet üretimine karşılık gelir. Dolayısıyla ekonomiyle ilgili göstergelerin tamamı, para ile ilgili işlemleri dikkate aldığı için, parasal bir nitelik taşımayan ev içi üretim, piyasa kavramının dışında kalmaktadır. İşlemlerin parasal değerinin dikkate alınması, gerçek hayatta ücret ödenmeden gerçekleştirilen bazı işlemlerin mevcut teori ve sistemlerle açıklanmasını engellemektedir. Bu da reel hayatta parasal değeri olan işlerle parasal değeri olmayan işler ayrımını yaratmaktadır. Ev işleri, çocuk ve yaşlı bakımı gibi birçok üretim aile içinde ücret ödenmeden kadınlar tarafından gerçekleştirilmektedir. 9 Mevcut tanımlar dikkate alındığında, ev kadınları, ekonomik değer üretmelerine rağmen, reel ekonomi içinde yer almamaktadırlar. Bu çelişkili şöyle bir örnekle açıkladığımızda nasıl çarpık bir tabloyla karşılaştığımız daha iyi anlaşılır: Bir kadının kendi evinin temizliğini yapması Gayri Safi Yurtiçi Hasıla hesaplamasına dâhil edilmez. Oysa aynı kadın başka bir evi ücret karşılığında temizlediğinde onun ürettiği değer bu hesaplamaya dâhil edilir. Bu çelişkili duruma dikkat çeken feminist ekonomistler, kadınların bu şartlar içinde reel ekonomide varlık göstermelerinin mümkün olmadığını öne sürerek, ekonomide kadınların üretiminin de dikkate alınacağı yeni yaklaşımların benimsenmesini istemektedirler. Geleneksel toplumlarda, çocuk doğurmak, çocuk ve yaşlı bakımıyla ilgilenmek, ev işlerini yapmak kadının doğal görevi 9 Deniz Kandiyoti, Aile Yapısında Değişme ve Süreklilik, Türkiye de Ailenin Değişimi, Der. Deniz Kandiyoti, Ankara: Maya Matbaacılık ve Yayıncılık, 1984, s. 28. 25

Kadın Konusuyla İlgili İstatistiksel Veriler Ve Literatür Analizi olarak kabul edilirken; erkeklerin evin dışında para kazanması beklenmektedir. Kadınların ücret karşılığı evin dışındaki bir işte çalışması sanayi devrimiyle birlikte yaygınlaşmış, bu da doğal olarak geleneksel anlayışın aşınmasına yol açmıştır. Ne var ki, ekonomik kriz dönemlerinde geleneksel anlayış kendisini birçok toplumda yeniden ortaya koyabilmektedir. Mesela 1929 ekonomi krizi, ücretli bir işte çalışan kadınların büyük bir kısmının eve dönmesine yol açmıştır. Buna, ailenin geçiminden erkeğin sorumlu olduğu, çalışan kadının aslında erkeğin işini elinden alarak onu işsiz bıraktığı anlayışı neden olmuştur. Kriz dönemlerinde hemen hemen tüm toplumlarda kadının yerinin evi olduğu görüşü yükselir. Mesela, Amerika da 1930 lu yıllarda yapılan bir araştırmaya göre, işverenlerin yüzde 82 si, kadınlara iş verilmemesi ve çalışan kadınların ücretlerinin düşürülmesi gerektiğine inanmaktaydı. 10 Bu yıllarda Amerika da kadınlar işten çıkarılmış, iş başvuruları geri çevrilmiştir. İkinci Dünya Savaşı, sanayi devriminden sonra, kadınların işgücüne katılımını etkileyen ikinci bir milat olarak kabul edilmektedir. Savaş sırasında işgücü piyasalarına giriş yapan kadınların bir kısmı savaşın bitmesi ile eve geri dönmesine rağmen, önemli bir kısmı emek piyasalarında kalmaya devam etmiştir. 11 1980 lerin başında, Belçika, Yunanistan, İrlanda, İtalya, İspanya gibi ülkelerde kadınların işgücüne katılım oranları yüzde 40 ın altında olmasına rağmen, 2009 yılında yüzde 50 nin üzerine çıkmıştır. Türkiye de bunun tersi bir tablo görülmüştür. Türkiye de 1988 yılında kadınların yüzde 34,3 olan işgücüne katılım oranı, 1990 yılında yüzde 34,1 e, 2013 yılında ise yüzde 29,6 ya düşmüştür. 12 Türkiye de kadınların işgücüne katılımının düşmesinin en 10 Ruth Milkman, Women s Work and Economic Crisis: Some Lessons of the Great Depression, Review of Radical Political Economics, (1976), s. 28. 11 Claudia Coldth, The Role of World War II: In the Rise of Women s Work, NBER Working Paper Series, Cambridge, (1989), ss. 1-3. İnternet kaynağı için bkz. http/core. kmi.open.ac.uk/ download/.../6744105.pd (Erişim tarihi: 5 Mayıs 2014). 12 OECD, Doing Better for Families: 2011, s. 30. İnternet kaynağı için bkz. http:// www.oecd.org/ social/ soc/ doingbetter forfamilies.htm (Erişim tarihi: 7 Haziran 2014). 26

Değişen Türkiye de Kadın önemli nedeni, kentleşmeyle birlikte kadınların işgücü piyasalarından çekilmesidir. Kadınlar, tarım sektöründe üretimden satışa kadar hemen her alanda ücretsiz aile işçisi olarak çalışırken, tarım sektöründeki küçülmeye bağlı olarak işgücünün dışında kalmaktadırlar. 13 Kadınlar, köyden kente göçün ilk yıllarında işgücü piyasalarından çekilmekte, kentte geçirdikleri süre uzadıkça tekrar iş gücüne girmeye başlamaktadırlar. 14 Eğitim düzeyi düşük olan kadınlar, sanayi sektöründe yer bulamadıkları için hizmet sektöründe kayıtsız çalışmak nda kalmaktadırlar. 15 Bu durum, kadınların hizmet sektöründe kayıtsız çalışmalarına yol açmaktadır. 16 Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılan hesaplamalara göre, 2002 yılında kayıt dışı çalışan kadın oranı yüzde 52 düzeyindedir. 2005 yılından itibaren kayıt dışı istihdam azalmaya başlamış, 2011 yılında yaklaşık yüzde 42 ye gerilemiştir. 17 Buna rağmen kadınların önemli bir kısmının hala kayıt dışı olarak çalıştığını söyleyebiliriz. Türkiye de kadınların işgücüne katılımı şartlara bağlı olarak değişmektedir. Kadınlar enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde işgücü piyasalarına girmekte, şartlar iyileştiğinde ise çıkmaktadırlar. 1980-1988 yılları arasında, kentlerde yaşayan ailelerin ciddi geçim sıkıntısıyla karşılaşması kadınların işgücü piyasalarına girmesine yol açmıştır. Benzer biçimde kadınlar ekonomik kriz 13 Aile işinde ücret ödenmeden çalışan kişiler ücretsiz aile işçisi olarak tanımlanmaktadır. Ücretsiz aile işçisi olarak tanımlanabilmek için kişinin aileye ait ekonomik değeri olan bir işte ücret almaksızın haftada bir saat dahi olsa çalışması gereklidir. 14 Oğuz Karadeniz ve Hakan Yılmaz, Kadının işgücüne Katılımını Etkileyen Faktörler, İş Dünyasında Kadın, İstanbul: TÜRKONFED Yayını, 2007, s. 42. 15 Bu yıllarda sanayi sektöründe istihdam edilen kadınların oranı %12.3 den %10.7 ye düşmüştür. Ayrıntılı bilgi için bkz Mustafa Özer ve Kemal Biçerli, Türkiye de Kadın İşgücünün Panel Veri Analizi, Sosyal Bilimler Dergisi, (2003-2004), s. 64. 16 Yıldız Ecevit, Kentsel Üretim Sürecinde Kadın Emeğinin Konumu ve Değişen Biçimleri, Kadın Bakış Açısından 1980 ler Türkiye sinde Kadın, Der. Şirin Tekeli, İstanbul: İletişim Yayınları, 1991, s.127. 17 SGK, Kayıt Dışı İstihdam Oranları, http:// www.sgk.gov.tr/ wps/ portal/ kayitdisi/ kayitdisi_istihdam/kdisioranlari (Erşim tarihi: 13 Mayıs 2014). 27

Kadın Konusuyla İlgili İstatistiksel Veriler Ve Literatür Analizi döneminde işe girmekte, krizin ortadan kalkmasıyla birlikte eve geri dönmektedir. Mesela, 2001 yılı ekonomik krizini takip eden 2002 yılında çalışan kadın sayısı 6 milyon 122 bin iken, 2005 yılında 5 milyon 700 bine düşmüştür. Kadınların işgücüne katılımı yukarıdaki nedenlerden ötürü azalmakla birlikte son on yılda ücretli çalışan kadın sayısında artış görülmektedir. 18 2014-2018 yılları dikkate alınarak oluşturulan Onuncu Kalkınma Planı nda, istihdam ve çalışma yaşamıyla ilgili hedefler kısmında kadınların işgücüne katılımının 2018 yılında yüzde 34,9 a yükselmesi hedeflenmektedir. 19 AB ye üye 27 ülkede kadınların 2011 yılında işgücündeki oranının yüzde 64,7 olduğu dikkate alındığında be hedefin ne denli düşük olduğu daha iyi anlaşılmış olur. 20 Türkiye de kadınların çalışma kararlarında iki unsur öne çıkmaktadır: İşin sigortalı olması ve mesai saatlerinin kısa olması. Ne var ki, sigortalı ve kısa mesai saatleri içinde iş arayan kadınlar bekledikleri işi bulamamaktadırlar. Bu noktada belirleyici rol oynayan unsur eğitimdir. Eğitim seviyesi düşük olan kadınların ücretleri eğitimli kadınlara göre daha azdır, buna karşın çalışma saatleri daha fazladır. Düşük eğitimli kadınlar aynı zamanda yüksek eğitimi olan kadınlara göre daha fazla kayıtsız konumda çalışmaktadırlar. 21 Kadınların işgücü piyasalarından çekilmelerine yol açan iki önemli neden çocuk ve evliliktir. Evli ve çocuklu kadının çalışabilmesi için alacağı ücretin, çocuk bakımı, kreş ve eve alacağı yardımcı kadının ücretini karşılayacak düzeyde olması gerekir. Aksi takdirde kadın iş hayatına girmeyi tercih etmemektedir. Düşük eğitimli ve vasıfsız kadınlar çalıştıklarında ya asgari ücret veya ona yakın bir ücret almak nda kalmaktadırlar. 18 TEPAV, İstihdam İzleme Bülteni: 2013, s. 10. 19 Kalkınma Bakanlığı, Onuncu Kalkınma Planı: 2014-2018, 2013, s. 51. 20 http:// ec.europa.eu/ europe 2020/ pdf/themes/ 31_labour_ market _ participation _of_ women.pdf (Erişim tarihi: 10 Mayıs 2014). 21 Ayşe Eyüboğlu, Şamsa Özar ve Hülya Uğur Tanrıöver, Kentlerde Kadınların İş Yaşamına Katılım Sorunlarının Sosyo-Ekonomik Ve Kültürel Boyutları, Ankara: Başbakanlık Kadının Statüsü Ve Sorunları Genel Müdürlüğü Yayınları, 2000, s.107. 28

Değişen Türkiye de Kadın Bu da doğal olarak kendilerinden boşalan evle ilgili hizmetleri karşımaya yetmemektedir. Türkiye de kadınların çalışmak istememesinin altında yatan önemli nedenlerden birinin bu olduğunu belirtmek gerekir. Bu, sadece Türkiye de değil, başka ülkelerde de kadınların karşılaştığı önemli bir sorundur. Yapılan bir araştırmaya göre Amerika da çocuk bakım hizmetlerinin bedava olması, kadınların işgücüne katılımını yüzde 80 oranında arttırmaktadır. 22 Hacettepe Nüfusu Etütleri Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırma benzer bir tablonun Türkiye de de geçerli olabileceğini ortaya koymuştur. Söz konusu araştırmaya göre, çocuğu olmayan kadınların yüzde 30 u çalışırken, bu oran ikiden fazla çocuğu olan kadınlarda yüzde 25 e düşmektedir. 23 Türkiye de genel olarak evlendikten sonra kadınların işten ayrılmasına ilişkin bir tutum ve beklenti vardır. Bu bazen kadının kendisinden, bazen de eşin isteğinden kaynaklanabilmektedir. Hacettepe Nüfus Etütleri araştırmasına göre eşi ölmüş veya ayrı yaşayan kadınların yüzde 53 ü çalışırken, bu oran evli kadınlarda yüzde 26 ya düşmektedir. Bu farkın evlilikten kaynaklandığı söylenebilir. Kısaca, çocuk bakımının sorun olmaktan çıkarılması nda kadınların iş yaşamında daha fazla yer alacağını bekleyebiliriz. Türkiye de kadınların sektörlere göre istihdamına bakıldığında, eğitim, sağlık ve finans sektörlerinin ağırlıklı olduğu görülür. Son otuz yılda Türkiye de çalışan kadınların giderek bu üç sektörde yoğunlaştığını söyleyebiliriz. 1980 yılında ilkokul kurumlarında 127 bin 663 erkek öğretmene karşılık 87 bin 796 kadın öğretmen çalışmaktaydı. Oysa 2011 yılında ilköğretimde çalışan kadın öğretmen sayısı 276 bin 998 e yükselirken, erkek öğretmen sayısı 238 bin 854 olmuştur. 24 Kadınların sağlık sektöründe de erkeklere göre belirgin bir sayısal üstünlüğü bulunmaktadır. Sağlık sektöründe 261 bin erkek çalışana karşılık 420 bin kadın 22 Peter Cattan, Child Care Problems: An Obstacle to work, Monthly Labor Review, (1991), ss. 4-7. 23 Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması, 2004, ss. 37-43. 24 TÜİK, İstatistik Göstergeler: 1923-2011, s. 65. 29

Kadın Konusuyla İlgili İstatistiksel Veriler Ve Literatür Analizi bulunmaktadır. Sağlık sektöründe çalışan kadınların büyük bir kısmı, hemşire, hasta bakıcı ve ebelerden oluşmakla birlikte kadın doktor sayısının gelecekte artacağı beklenmektedir. Zira Tıp Fakültelerindeki kız öğrenci oranı her geçen yıl daha fazla artmaktadır. 25 Finans sektöründe erkek sayısı daha fazla olmasına rağmen, kadınların işgal ettiği toplam yekûn dikkat çekici niteliktedir. Bu sektörde çalışan erkek sayısı 131 bin iken, kadın sayısı 116 bin civarındadır. 26 Kadınlar, üç sektörde yoğun biçimde yer almalarına rağmen yönetici pozisyonuna gelememektedirler. Kayseri de yapılan bir araştırmaya göre, 2003-2004 eğitim yılında 656 okulda görev yapan yöneticiler içinde sadece 12 kadın müdür bulunmaktaydı. 27 Türkiye nin en büyük kenti İstanbul da lise müdürleri arasında yapılan bir başka çalışmaya göre ise, kadın idarecilerin gerek üstleri, gerekse kendilerinden daha alt pozisyonda olan kişiler tarafından kabul edilmelerinde sorunlar yaşandığı tespit edilmiştir. 28 Bu araştırmaya göre, kadın yöneticilere karşı, erkek yöneticilere göre daha olumsuz bir bakış söz konusudur. Bu da kadının yönetici pozisyonuna gelişini engellemektedir. Türkiye de kadının işgücüne katılımını teşvik etmeye yönelik çeşitli yasa ve düzenlemeler mevcuttur. Eski Medeni Kanun, kadının çalışmasını eşinin iznine bağlamıştı. Kanun daki bu madde 1990 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Yeni Medeni Kanun, kadının eşinden izin alma zorunluluğunu ortadan kaldırarak çalışmasının önünü açmıştır. 2011 yılında kadın istihdamını arttırmaya yönelik çıkarılan 6111 Sayılı Kanun 25 ÖSYM, 2010-2011 Öğretim Yılı Yükseköğretim İstatistikleri. İnternet kaynağı için bkz. http:// osym.gov.tr/ dosya/ 1-58212/h/ 14 ogretim alan onlisansogrencisay. pdf 7 (Erişim tarihi: 12 Haziran 2014) (Erişim tarihi: 4 Mayıs 2014). 26 TÜİK, İstatistikler ile Kadın: 2013 27 Mustafa Çelikten, Okul Müdürlüğündeki Kadınlar: Kayseri Örneği Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 17, 2 (2004), ss. 91-118. 28 Evren Ayrancı, Considering Glass Ceiling in Turkey: Ideas of Executives in Education Sector Regarding Women in the Workplace, International Journal of Human Resource Studies, (2012), s. 139. 30

Değişen Türkiye de Kadın kapsamında, 18 yaşından büyük kadın işçi istihdam edilmesi nda, işveren payına düşen SGK priminin alınmasından vazgeçilmesi öngörülmüştür. 29 Bu durum özellikle ucuz emek kullanan gıda, hazır giyim ve tekstil ürünleri imalatında kadın istihdamının artmasına yol açmıştır. Buna ek olarak eğitim, sağlık ve turizm sektörleri başta olmak üzere, hizmet sektöründe de kadın istihdamı artmaya başlamıştır. Yine 4857 Sayılı İş Kanunu, işe alımda dil, din, ırk, cinsiyet vb. ayrımların yapılamayacağını hükme bağlamıştır. Buna ek olarak, 2004 yılında yayınlanan Personel Temininde Eşitlik İlkesine Uygun Hareket Edilmesi konulu genelgede kamuya personel alımında cinsiyet tercihi yapılamayacağı belirtilmektedir. Ayrıca kamu kurumlarında istihdam şartlarını düzenleyen 26136 sayılı Tebliğ ile yasal düzeyde cinsiyet ayrımcılığı engellenmiştir. Ne var ki, bu tür düzenlemelere rağmen pratik hayatta kadınların işe alınma ve yükseltilmelerinde sıkıntılar görülmektedir. Hamile kadınların işe alınmaması, kadının hamile kaldığı için işten çıkarılması, kadın işçiye daha düşük ücret ödenmesi veya terfi işlemlerinde kadınların tercih edilmemesi gibi sorunlar sık görülen durumlardır. Yasalar ayrımcılık yapılmasını yasaklamakla birlikte, ayrımcılık davalarında çalışanın yanında yer almadığı da bir gerçektir. Ayrımcılık davalarında yaşanan en önemli sorun, olayın ispat edilmesinde yatmaktadır. İş Yasası, ayrımcılığa uğradığını iddia eden işçinin bu ispat etmesini zorunlu kılmaktadır. Oysa işçinin bu konuyu ispat etmesi birçok nedenden dolayı o kadar kolay değildir. 30 Türkiye de toplum, kadınla erkeğe farklı roller yüklemektedir. Erkeği güçlü, bağımsız, yöneten ve idare eden anlayışı üzerinden tanımlarken; kadını bağımlı ve pasif gibi bir anlayış üzerinden tanımlar. Bu tarz bir tanımlama doğal olarak kadının toplumsal, siyasal ve ekonomik alanda varlık göstermesini engeller. 29 6111 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Hakkındaki Kanun, Resmi Gazete, Sayı 27872, (2011). 30 KEİG, İstihdamda Kadına Yönelik Ayrımcılığın Yasal Boyutu: Atölye Notları, 2012, s. 12 31

Kadın Konusuyla İlgili İstatistiksel Veriler Ve Literatür Analizi Türk toplumunda aileler kız çocuklarını büyüdüklerinde iyi bir eş ve anne olma güdüsü üzerinden yetiştirirler. Bu da çalışmasına rağmen kadının, ev kadınlığı ve annelik rolünü başat roller olarak içselleştirmesine yol açmaktadır. İş hayatında başarılı olmasına rağmen, aile yaşamında başarısız görülen kadın tümüyle başarısız olarak kabul edilmektedir. İdeal kadın, toplumumuzda hem iş hayatını hem de aile hayatını birlikte yürütebilen kadındır. Bu da doğal olarak kadınların iş yaşamındaki başarısını kısıtlamaktadır. Kadınların giderek daha az zaman alacak işleri tercih etmesinin, bu kültürel değerle yakından bağlantısının olduğunu söyleyebiliriz. İş Yaşamında Ayrımcılık ve Mobbing Türkiye de son yıllarda iş yaşamında mobbing sık sık gündeme gelen bir sorundur. Mobbing kavramının Türkçede birbiriyle bağlantılı farklı anlamları bulunmaktadır. İşyerinde psikolojik şiddet, işyerinde psikolojik taciz, işyerinde manevi taciz, işyerinde duygusal şiddet, işyerinde yıldırma mobbingin Türkçedeki değişik tanımları. Bu tanımlarda görüldüğü gibi, mobbing işyerindeki muameleyi anlatan bir kavramdır. Mobbingten söz edebilmek için, bunun iş yerinde meydana gelmesi gerekir. Düşey, yatay ve dikey olmak üzere üç çeşit mobbingten söz edilebilir. Düşey mobbing, amirlerin astlarına yönelik tavır ve davranışlarını; yatay mobbing, aynı konuma sahip kişilerin birbirine karşı muamelesini; dikey mobbing ise astların üstlerine karşı gösterdikleri tavır ve davranışları ifade eder. İşyerinde genel olarak düşey ve yatay mobbing görülmektedir. 31 Mobbing, dünyanın her yerinde görülen bir sorundur. Avrupa Birliği ülkelerinin büyük bir kısmında, mobbing bir meslek hastalığı olarak kabul edilmekte ve büyük önlemler alınmaktadır. Bir tahmine göre Avrupa Birliği ülkelerinde yaklaşık olarak 12 31 Kadın ve Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu, İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing) ve Çözüm Önerileri Komisyon Raporu, Ankara: Kadın ve Erkek Fırsat Eşitliği Komisyon Yayınları, 2011, ss. 6-14. 32

Değişen Türkiye de Kadın milyon kişi (çalışanların %9 u) işyerinde mobbinge uğramaktadır. Yapılan araştırmalara göre kadınlar erkeklere göre daha fazla oranda yatay ve düşey mobbinge uğramaktadırlar. AB ülkelerinde yapılan çeşitli araştırmalara göre, Danimarka daki kadınların yüzde 91 i, Almanya daki kadınların yüzde 75 i, Fransa daki kadınların ise yüzde 70 i işyerinde şu ya da bu biçimde mobbinge uğramıştır. 32 Türkiye de, 2008-2009 yılında Mobbing Bilgilendirme Araştırma ve Destek Merkezi Projesi kapsamında yapılan 135 başvurunun yüzde 67 si kadınlardan gelmiştir. 33 Fransa da yapılan bir çalışmaya göre mobbinge uğrayan kadınların büyük bir kısmı ya yeni işe başlayan kadınlar veya 40 yaşın üzerinde olan kadınlardır. 40 yaş üzeri kadınların mobbinge uğramasının en önemli nedeni, bu yaşlarda kariyer basamaklarını tırmanmış olmalarıdır. Türkiye de mobbingin önlenmesine yönelik önlemler, 2011 yılında yayınlanan bir genelge ile düzenlenmiştir. Ayrıca 2012 yılında yeniden düzenlenen 6098 Sayılı Borçlar Kanunu nda da, işyerlerinde taciz konusuyla ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. Bu kanunun 417 nci maddesinin birinci fıkrasında şu ifadeler yer alır: işveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. 34 Burada açıkça görüldüğü gibi, işyerinde psikolojik ve cinsel tacizi önleme sorumluluğu işverene verilmiştir. Mobbingin, kadınların çalışma yaşamından çekilmesine yol açtığını unutmamak gerekir. Türkiye de kadının çalışma yaşamında fazla yer almamasının nedenlerinden birini burada aramak gerekir. 32 Elena Ferrari, Raising Awareness on Mobbing: An EU Perspective, Crass, (2004), ss. 4-6. İnternet kaynağı için bkz. ec.europa.eu/.../ mobbing_ eu_ perspective _cras (Erişim tarihi: 9 Haziran 2014). 33 Kadın ve Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu, İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing) ve Çözüm Önerileri Komisyon Raporu, s. 17. 34 6098 Nolu Borçlar Kanunu, Resmi Gazete, Sayı 27836, 4 Şubat 2011. 33

Kadın Konusuyla İlgili İstatistiksel Veriler Ve Literatür Analizi Kadınların işyerinde karşılaştıkları diğer bir sorun da cinsel tacizdir. Cinsel taciz, kişinin vücut dokunulmazlığı ihlal edilmeden cinsel yönden rahatsız edilmesini ifade eder. 35 Türk Ceza Kanunu, işyerinde işlenen cinsel tacize ağır yaptırımlar öngörmüştür. İlgili yasanın 105. maddesine göre, cinsel taciz suçu işleyen kişi mağdurun şikâyet etmesi üzerine üç ay ile iki yıl arasında ceza alabilmektedir. İşyerinde karşılaşılan cinsel taciz nda verilen ceza yüzde elli oranında arttırılmaktadır. Bununla birlikte şayet mağdur, yaşadığı cinsel taciz sonucunda işten ayrılmışsa bu durumda verilecek olan ceza bir yıldan az olamaz. 36 İş Kanunu na göre, işçinin işyerinde cinsel tacize uğraması nda işi feshetme hakkı bulunmaktadır. 37 Aynı yasa işverenin, çalışanlarına bu konuda eğitim vermesini ve şikâyet nda izlenecek prosedürler hakkında bilgilendirmesini zorunlu kılmıştır. 38 Yasalarda cinsel tacizi ve mobbingi önlemeye yönelik hükümler yer almakla birlikte, bunların uygulamada harekete geçirilmesiyle ilgili mağdurlar aleyhine belirsizlikler bulunmaktadır. Mesela mobbinge uğradığını iddia eden bir işçi adli makamlara başvurduğunda bu ispat etmek zorundadır. İspat edebilmek için çoğu zaman başkasının tanıklığına ihtiyaç hisseder. Oysa çalışanlar işlerini kaybetmemek için bu tür durumlarda tanıklık etmeye fazla yanaşmazlar. Bazı Avrupa Birliği ülkelerinde mobbing mağduru olduğunu ifade eden bir işçi, mahkemeye başvurduğunda şikâyet edilen taraf böyle bir davranışta bulunmadığını ispat etmek zorundadır. 39 Bu tür yaptırımlar doğal olarak işverenlerin mobbing muamelesini daha etkin biçimde önlemektedir. Türkiye de de mobbingin önüne geçmek için buna 35 Gerçek Çakıcı, Yargıtay Kararlarıyla Cinsel Taciz Suçu, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 60, 1 (2011), s. 47. 36 Nurcan Önder, Türkiye de Kadın İşgücünün Görünümü, ÇSGB Çalışma Dünyası Dergisi, 1, 1 (Temmuz-Ağustos, 2013), ss. 56-57. 37 4857 Sayılı İş Kanunu nun 24. Maddesi. 38 Önder, Türkiye de Kadın İşgücünün Görünümü, s. 57. 39 Mustafa Ruhan ve Erdem ve Parlak, Ceza Hukuku Boyutuyla Mobbing TBB Dergisi, 88 (2010), s. 269. 34

Değişen Türkiye de Kadın benzer düzenlemeler yapmak gerekir. Aksi takdirde yasalarda cezalar öngörülmüş olsa bile bunun uygulamada pek bir hükmü olmaz. İstatistiklerle Kadın ve Siyaset Türkiye de kadınların siyasette yer alma mücadelesi Osmanlı son dönemine kadar geri gider. Birinci Meşrutiyet in ilan edildiği 1876 yılından beri medyada sesini duyurmaya başlayan Osmanlı kadını, İkinci Meşrutiyet döneminde çok sayıda yayınıyla dikkat çekecek duruma gelmişti. İkinci Meşrutiyet in ilanıyla birlikte seçime dayalı bir meclisin ortaya çıkması, kadınları mecliste yer almak üzere harekete geçirmişti.1914 yılında kurulan Kadın Hakları Cemiyeti nin yöneticileri ve üyeleri o tarihten sonra kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi için yoğun bir mücadeleye giriştiler. 40 Seçme-seçilme hakkı için mücadele eden kadınlar, Birinci Dünya Savaşı yla birlikte kendilerini vatanın kurtarılması mücadelesi içinde buldular. Dönemin kadın hareketinin öncülüğünü yapan kadınlar, ulusal kurtuluş mücadelesinde ön saflarda yer alarak milli mücadeleye aktif biçimde katıldılar. İstiklal savaşının kazanılmasının ardından bu kadınlar yeniden yüzlerini iç siyasete çevirerek kadınları siyasal hayatta aktif noktaya getirmeye çalıştılar. İlk olarak Haziran 1923 te Cumhuriyet in ilanından yaklaşık üç ay önce Kadınlar Halk Fırkası adında bir parti kurdular. Hükümet tarafından parti kurmalarına izin verilmeyince bu kez Türk Kadınlar Birliği adı altında bir dernek kurarak mücadelelerine bu derneğin çatısı altında devam ettiler. Türk Kadınlar Birliği Genel Başkanı Nezihe Muhittin ve arkadaşları seçme ve seçilme hakkının elde edildiği 1934 yılına kadar gerçekleşen tüm seçim süreçlerinde kadınların da aday olması ve oy kullanması için yoğun bir mücadeleye giriştiler. Önce 1923 seçiminde değişik illerde konferanslar düzenleyerek kadınları bu konuda harekete geçirip hükümete seslerini duyurmaya ça- 40 Bkz. Serpil Çakır, Osmanlı Kadın Hareketi, İstanbul: Metis Yayınları, 1996 35