YENİ AMORTİSMAN SİSTEMİNDE YAŞANAN

Benzer belgeler
ISI YALITIMI VE ENERJİ TASARRUFU SAĞLAMAYA YÖNELİK HARCAMALARIN GİDER YAZILABİLME DURUMU?

Maliye Bakanlığından VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (Sıra No: 365) (30 Aralık 2006 tarih ve sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.

5024 VE 5228 SAYILI KANUNLAR SONRASINDA AMORTİSMAN AYIRMA YÖNTEMLERİ VE BİRİKMİŞ AMORTİSMANLARIN DÜZELTİLMESİ

İrfan VURAL Stj.Gelirler Kontrolörü ÖZEL MALİYET BEDELLERİNİN İTFASI I- GİRİŞ:

5520 VE 5746 VE SAYILI KANUN ÇERÇEVESİNDE AR-GE İNDİRİMİ UYGULAMASINDA DESTEK KAPSAMINA ALINAN GİDERLERE İLİŞKİN FARKLILIKLAR

FİNANSAL KİRALAMA İŞLEMLERİNDE AMORTİSMAN VE FİNANSMAN GİDERLERİNİN DURUMU

AMORTİSMAN ve TÜKENME AMORTİSMANI

ÖZEL MALİYET BEDELİNİN İTFASI

KUR DÜŞMELERİNİN SABİT KIYMET MALİYETLERİNE VE AMORTİSMAN UYGULAMALARINA ETKİSİ

SERBEST MESLEK ERBABININ FİNANSAL KİRALAMA YOLU İLE EDİNDİĞİ İKTİSADİ KIYMETLER İÇİN AYIRDIĞI AMORTİSMANLAR GİDER YAZILABİLİR Mİ?

Özelge: AR-GE harcamalarında istisna uygulaması ve söz konusu harcamaların muhasebeleştirilmesi hk.

MALİ MEVZUAT SİRKÜLERİ

Sayı : 2016/217 6 Tarih : Ö Z E L B Ü L T E N FİNANSMAN GİDERLERİNİN MUHASEBELEŞTİRİLMESİ

BİNEK OTOMOBİLLERİNE AİT GİDER VE AMORTİSMANLARIN KAYDI

VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ TASLAĞI (SIRA NO: 497)

ÖZEL MALİYET BEDELİ. İlker Şadi İŞLEYEN *

Aşağıda söz konusu Kanun un Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları mevzuatına ilişkin düzenlemeleri sirkülerimizin konusunu oluşturmaktadır:

T.C. GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI. ĠSTANBUL VERGĠ DAĠRESĠ BAġKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

1. KONU: 2. KONUYLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER: 2.1. Vergi Mevzuatında Yer Alan Düzenlemeler:

FİNANSAL KİRALAMADA SAT GERİ KİRALA İŞLEMLERİNİN VERGİ UYGULAMALARI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ (II)

AR-GE VE TASARIM İNDİRİMİNE KONU HARCAMA KALEMLERİ GENİŞLETİLDİ

TARTIŞMA 1. Görüş : Eski özelgeler ve kanun metni doğrultusundadır.

YENİLEME FONUNA ALINAN SATIŞ KARLARI FİNANSAL KİRALAMALARA AİT AMORTİSMANLARDAN MAHSUP EDİLEBİLİR Mİ?

ARGE HİBE DESTEKLERİ SAYILI KANUN KAPSAMINDA YAPILAN AR-GE HARCAMALARINA İLİŞKİN HİBE DESTEKLERİNİN TABİ TUTULACAĞI İŞLEMLER

GİDERLERLE İLGİLİ ÖZEL DOSYALAR

BAZI MAKİNE VE TEÇHİZATLARIN FAYDALI ÖMÜR SÜRELERİNİN YARISI DİKKATE ALINARAK AMORTİSMAN HESAPLANMASI

SABĠT KIYMET YENĠLEME FONUNUN KULLANIMINDA ÜÇ YILLIK SÜRENĠN BAġLANGIÇ VE BĠTĠġ TARĠHĠNĠN TESPĠTĠ

Amortisman (Asset Depreciation)

DUYURU. Üyelerimize ve Kamuoyuna önemle duyurulur.

Genel Muhasebe - II. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü Muhasebe ve Finansman Anabilim Dalı

ERTÜRK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. SİRKÜLER 2016/147

YÖNTEM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ve BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş.

6728 SAYILI KANUNLA KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU İLE DİĞER BAZI VERGİ KANUNLARINDA YAPILAN DÜZENLEMELER 09/08/2016 tarih ve sayılı Resmi Gazete

ENVANTERDE AMORTİSMAN KAYITLARI

MEVZUAT SİRKÜLERİ /

BAŞLIK 497 SIRA NO LU VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2018/54

Sayı : 2017/01 Tarih : Konu : 11 SERİ NOLU KURUMLAR VERGİSİ TEBLİĞİ HAKKINDA

Dr. Yusuf İLERİ Vergici ve Muhasebeci ile Diyalog Dergisi

Bu makale Temmuz 2004 tarihinde Yaklaşım Dergisi nin 139 numaralı sayısında yayımlanmıştır.

YÖNTEM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ve BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş.

YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ ÇERÇEVESİNDE VERGİSEL DURUM

Sirküler No: 2017 / 02 Tarih:

6728 VE 6745 SAYILI KANUNLARLA GELİR VERGİSİ KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİ AÇIKLAYAN GENEL TEBLİĞ YAYIMLANDI:

Satın alınan emtianın maliyetini oluşturan hususlar Vergi Usul Kanunu nun ilgili maddeleri ve tebliğleriyle açıklamaya çalışacağız.

SİRKÜLER 11 SERİ NOLU KURUMLAR VERGİSİ TEBLİĞİ HAKKINDA. Tarih: Sayı:2017/1

Sat Geri Kirala İşlemi ile Sağlanan Vergisel Avantajlar. Sat Geri Kirala İşlemi ile Sağlanan Vergisel Avantajlar

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA 2016 YILINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

MAKİNA VE TEÇHİZATLARIN FAYDALI ÖMÜR SÜRELERİNİN YARISININ DİKKATE ALINARAK AMORTİSMAN AYRILMASI

Niyazi ÖZPEHRİZ 1206 ÖZEL MALİYET BEDELİ. I. Giriş

İŞTİRAK ETTİĞİ ŞİRKETİ DEVİR SONRASI BİLANÇODA

AMORTİSMANLARDA ÖZELLİK ARZEDEN DURUMLAR

Sirküler No: 038 İstanbul, 16 Nisan 2014

İstanbul, SİRKÜLER ( )

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

KONU:497 Sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği Resmi Gazete de Yayımlandı.

YANIT SORU - YANIT??? SORU

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

SKY102 MUHASEBE-II DERS NOTU GENEL MUHASEBE SKY 102 MUHASEBE-II DURAN VARLIKLAR

Yatırımların Teşvik Edilmesinde Vergi İndirimi

FİNANSAL KİRALAMA İŞLEMLERİNİN DEĞERLEMESİ VE MUHASEBELEŞTİRİLMESİ*

Yenileme Fonu Ayırma Koşulları ve Muhasebe Kaydı

Konu: ARAŞTIRMA, GELİŞTİRME VE TASARIM FAALİYETLERİNİN DESTEKLENMESİNE İLİŞKİN UYGULAMA VE DENETİM YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİKLER YAPILMIŞTIR.

Finansal Kiralama Kapsamındaki Satıp Geri Kiralama İşlemlerine İlişkin Vergi İstisnaları*

yapılan değişiklikler düzenlemenin önceki hali ile aşağıda karşılaştırmalı olarak Tabloda Değişiklik Düzenlemesi

MÜKELLEF BĐLGĐLENDĐRME NOTU

AMORTİSMAN KONUSU AMORTİSMANA TABİ TUTULMAYARAK DOĞRUDAN GİDER YAZILABİLECEK SABİT KIYMET HADDİ ANONİM ŞİRKETLERDE HİSSE DEVRİ ve VERGİLENDİRİLMESİ

ÇALIŞILMAYAN KISIM AMORTİSMAN VE GİDERLERİNİN ÖNEMİ VE MALİ TABLOLARA ETKİSİ

ERTÜRK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. SİRKÜLER 2017/10

FİNANSAL KİRALAMA SÖZLEŞMESİNİN DEVRİ HALİNDE VERGİLENDİRME VE BELGE DÜZENİ 28 AĞUSTOS 2018

Konu: 295 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği 23 Aralık 2016 tarihli ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır.

MUKTEZALAR IŞIĞINDA SERBEST MESLEK ERBABI HANGİ FAİZLERİ GİDER YAZABİLİR?

T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

DUYURU: / SIRA NO.LU VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (YENİ MAKİNA VE TEÇHİZAT İÇİN UYGULANACAK OLAN AMORTİSMAN SÜRELERİNİN,

Hülya YAVUZCAN ÇOLAK MAZARS/DENGE Vergi Bölümü, Müdürü Yardımcısı. Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi Aralık 2014 sayısında yayınlanmıştır.

Sirküler No: 122 İstanbul, 23 Aralık 2016

KATMA DEĞER VERGĠSĠ GENEL UYGULAMA TEBLĠĞĠNDE DEĞĠġĠKLĠK YAPILMASINA DAĠR TEBLĠĞ (SERĠ NO:8)

DEĞERLEME ĠġLEMLERĠNE ĠLĠġKĠN ÖZET TABLO

FİNANSAL KİRALAMA YOLU İLE EDİNİLEN MAKİNE VE TECHİZATLARIN İNDİRİMLİ KURUMLAR VERGİSİ UYGULAMASI

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/224 Ref: 4/224. Konu: 295 SERİ NUMARALI GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ YAYINLANMIŞTIR

içinde işletmenin tasfiyesi halinde de bu hükmün uygulanacağı ifade edilmektedir.

SİRKÜLER: 2014/021 BURSA, Konu: E-Beyanname Sistemindeki 2013 Yılı Kurumlar Vergisi Bildirimindeki Yenilikler Hakkında

TAŞINMAZ SATIŞLARINDA KDV İSTİSNASI KONUSUNDA KDV GUT NDE YAPILAN DÜZENLEME VE AÇIKLAMALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN UYGULAMASINA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 1) nde Değişiklik Tebliğ Adı. Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 14)

FİNANSAL KİRALAMADA FAİZ VE KUR FARKI MUAMMASI (GİDER Mİ MALİYET Mİ?)

Elektronik ortamda kesin mizanı vermek mecburiyetinde olanlar bildirimlerini ;

mali açıklamalar 2012/ Konu: Vergi Kanunlarında ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapıldı

I. ÇALIŞMAYA KONU KARŞILIK LARIN OLUŞUMU KONUSUNDA GENEL BİLGİLER

mali açıklamalar YÖNTEM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ve BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş.

KİRACI AÇISINDAN FİNANSAL KİRALAMA İŞLEMLERİ

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2018/58

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : [ /5]

GELİR VE GİDER TAHAKKUKUN VERGİSEL İLKELERİ. Ali ÇAKMAKCI. Yeminli Mali Müşavir-Bağımsız Denetçi.

YURTDIŞINDA MUKİM KURUMLARIN TÜRKİYE DEKİ TAŞINMAZ SATIŞLARININ VERGİLENDİRİLMESİ

FİNANSAL KİRALAMA (LEASİNG) ŞİRKETLERİNDE GELİR VERGİSİ KANUNU MADDE 19 KAPSAMINDA YATIRIM İNDİRİMİ İSTİSNASI UYGULAMASI

SİRKÜLER 2018/70. Taşınmazların Yeniden Değerlemeye Tabi Tutulabilmesine İlişkin VUK. Tebliği Yayımlanmıştır.

AMORTİSMAN TABLOLARININ KONTROLÜ

Transkript:

YENİ AMORTİSMAN SİSTEMİNDE YAŞANAN BAZI SORUNLAR 5

YENİ AMORTİSMAN SİSTEMİNDE YAŞANAN BAZI SORUNLAR 1. GİRİŞ: Bilindiği gibi işletmeden bir yıldan fazla kullanılabilme özelliği olan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle, gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetler, alet edevat, demirbaş eşya ve sinema filmleri Vergi Usul Kanunu (VUK) nun 313 üncü maddesi gereğince amortisman konusuna girer. Başka bir deyişle bu değerler itfa edilir. Yani bunların maliyet bedelleri bir defada gider yazılamaz. 2. YAPILAN DEĞİŞİKLİK VE YENİ SİSTEMİN GENEL ELEŞTİRİSİ: Normalde itfa işlemin her bir iktisadi kıymetin ömrü, yeni iktisadi faaliyette kullanıldığı süre esas alınarak yapılması gerekmekte ise de bunun belirlenmesinde yaşanabilecek sıkıntılar ve vergilemede basitlik ilkesi gereğince her vergi sisteminde pratik bazı uygulamalar benimsenmektedir. Bizim vergi mevzuatımızda da yakın zamana (2004 yılı başına) kadar son derece pratik bir sistem uygulanmaktaydı. Eski sistemde, ana kural, amortisman konusuna giren varlıkların, yüzde 20 oranını geçmemek üzere mükelleflerin serbestçe belirledikleri oranlar üzerinden itfa edilebilmesi şeklinde özetlenebilir. Binalar için farklı oranlar tespit etme yetkisine Maliye Bakanlığı sahipti, ayrıca bazı varlıklarda yüzde 20 nin üzerinde oran belirleme yetkisi de Bakanlığa aitti. Bakanlık bu yetkisini 55 ve 153 sıra no.lu VUK Genel Tebliğleri ile kullanmıştı. Bu konu VUK nun 315 inci maddesinde düzenlenmişti. Azalan bakiyeler usulünde amortisman oranı yüzde 40 ı geçmemek üzere normal amortisman oranlarının iki katı olarak uygulanmaktaydı. Benimsenen amortisman oranı sonraki dönemlerde değiştirilmemekteydi. VUK nun 315 inci maddesi 5024 sayılı Kanunun 1.1.2004 tarihinde yürürlüğe giren 3 üncü maddesiyle değiştirilerek, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin Maliye Bakanlığının tespit ve ilan edeceği oranlar üzerinden itfa edileceği, ilan edilecek oranların tespitinde iktisadi kıymetlerin faydalı ömürlerinin dikkate alınacağı hükme bağlandı. Görüldüğü gibi oranları belirleme yetkisi Maliye Bakanlığına verildi, ancak Bakanlığın yetkisi tamamen keyfiye terk edilmeyip faydalı ömür esasına bağlandı. Böylece bir ölçüde Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS ) na uyum sağlandı. Bu değişiklik her ne kadar kazançların daha sağlıklı oluşmasına neden olduğu için isabetli görülse de, kolay uygulanabilir eski sistemin yerini karmaşık bir yapıya büründürdüğü için eleştirilebilir. Aslında, niyet olumlu olmakla birlikte yeni sistemin çok karmaşık ve uygulanmasının zor olduğu yönündedir. Çünkü yeni yapıya göre mükellefler, ilan edilen oranlardan, önce sektörleri için özel olarak belirlenmiş o- 6

ranları irdeleyip kendilerine en uygun olan oranı uygulamak, burada uygun oran yoksa genel oranları irdelemek, burada uygun oran yoksa Maliye Bakanlığına başvurarak kendilerine özel oran tayin edilmesini beklemek zorundadırlar. Çağdaş vergileme sistemlerinde herkesi kavrayacak genel düzenlemeler yapmak mümkün olmadığına göre yeni sistemde uygulama en azından zorlaşmıştır. Örneğin ana faaliyet konusu nakliye olan bir şirketin satın aldığı araç lastiklerini amortismana tabi tutması hem zor hem de mantıksız olabilmektedir. Bugün mükelleflerce listelerden uygun olduğu düşüncesiyle seçilen amortisman oranları, yarın incelemeler sırasında yanlış olduğu gerekçesiyle eleştirilecektir. Mükellef İdare ilişkisinde yeni bir ihtilaf konusu daha başlamak üzeredir. Olabilecek en isabetli uygulama, UFRS ye uyumlu bir sistemi benimsemek ve faydalı ömürleri belirleme işini mükelleflere bırakmaktadır. Böyle bir uygulamaya, keyfi olacağı gerekçesiyle karşı çıkmak doğru değildir. Çünkü bu tür bir sisteme geçilmekle basitlik sağlanır. İstenirse de bir üst sınır getirilebilir, ama kesinlikle faydalı ömür belirleme (dolayısıyla oran tayini) işine müdahale edilmemelidir. Vergide belirlilik prensibi buna gerekçe gösterilebilir. Bilindiği gibi ve örgütlenme giderleri istenirse gider yazılabileceği gibi istenirse aktifleştirilip beş yılda ve beş eşit taksitte gider de yazılabilir. 1.1.2004 tarihinden geçerli olmak üzere getirilen yeni amortisman rejimine ilişkin 339 sıra no.lu Tebliğ ile değişik 333 sıra no.lu VUK Genel Tebliğinin 54 üncü bölümünde ilk tesis ve taazzuv giderleri için amortisman oranı yüzde 20 olarak tespit edilmiştir. Tebliğin 57 inci bölümünde ise A- raştırma Geliştirme Giderleri ayrıca zikredilmiş ve bu giderlerde de oranın yüzde 20 olduğu belirtilmiştir. Her ne kadar aynı oran belirlenmiş ise de AR-GE giderleri için ilk tesis ve taazzuv giderlerinden ayrıca oran belirlenmiş olması tereddütlere sebebiyet vermiştir. AR-GE harcamaları vergisel açıdan ilk tesis ve taazzuv giderlerinden farklı mıdır? Yani istenirse doğrudan gider yazılamayacak mıdır? Yoksa yapılan AR-GE harcamaları mahiyetine göre ayrı ayrı mı değerlendirilecektir. Örneğin AR-GE faaliyetinde kullanılan bina, makine tesis ve cihazlar, taşıtlar, döşeme ve demirbaş gibi maddi ve maddi olmayan duran varlıklar amortismana tabi tutulurken, ilk madde ve malzeme, personel giderleri, genel yönetim giderleri, dışardan sağlanan fayda ve hizmetler, finansman giderleri ile vergi, resim ve harçlar gibi giderler doğrudan gider mi yazılacaktır. Bir ürün veya prototip geliştirilip geliştirilmemesinin bu konuda bir önemi var mıdır? Yapılması gereken, Vergi Usul Kanunu nun mevcut hükümleri çerçevesinde özel bir hüküm bulunmadığı için AR-GE harcamalarının doğrudan gider yazılabileceği yönündedir. AR-GE faaliyetinde kullanılan duran varlıkların ise, genel hükümler çerçevesinde amortisman yoluyla itfa edileceği tabiidir. Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanununa yakın zamanda eklenen AR-GE İndirimine ilişkin hükümler ile bu konuda çıkarılan 1. seri no.lu Kurumlar 7

Vergisi Genel Tebliği incelendiğinde de bu giderlerin esas itibariyle gider yazılabileceği sonucu çıkmaktadır. (Proje kullanılan sabit kıymetler hariç. Çünkü bunların amortismanları gider yazılır.) AR-GE projesinin başarısız sonuçlanması halinde yapılan harcamaların doğrudan gider yazılacağı tartışmasızdır. Hatta sadece başarısız olan bu proje için kullanılabilecek olan ve projenin başarısız sonuçlanması nedeniyle ekonomik değeri kalmayan duran varlıkların bile zarar yazılması mümkündür. Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarında mevcut kural, AR-GE harcamalarının gelecekte bu faaliyetlerden sağlanacak getiriler ile olan i- lişkisine bağlı olarak muhasebeleştirilmesini önermektedir. Özetle ifade etmek gerekirse, uluslararası muhasebe standartlarına göre AR-GE gideri araştırma ve geliştirme olarak iki ayrı kategoride değerlendirmekte ve a- raştırma giderlerinin katlanıldığı dönemde gider yazılması kabul edilirken, geliştirme giderlerinin aktifleştirilmesi gerektiği kabul edilmektedir. Muhasebe açısından getirilmiş olan bu prensibe vergisel açıdan itibar gerektiği kabul edilmektedir. Muhasebe açısından getirilmiş olan bu prensibe vergisel açıdan itibar edilemeyeceği açıktır. Kaldı ki yine bir muhasebe kuralı olan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğinde, araştırma ve geliştirme harcamaları birbirinden ayrılmamış, bu nitelikteki giderlerden aktifleştirilen kısımların 263 no.lu hesapta aktifleştirilmeyip ilgili dönemde doğrudan gider yazılanlar ile ilgili döneme isabet eden itfa paylarının ise 630 no.lu hesapta izlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Yani aktifleştirme konusunda mükellefler serbest bırakılmıştır. Aktifleştirme yönündeki görüşler bir an için kabul edilebilecek ola bile, bir projenin araştırmaya mı yoksa geliştirmeye mi yönelik olduğu nasıl ve kim tarafından belirlenecektir. Her projede hem araştırma hem de geliştirme boyutu var, deniliyorsa, bu kısımlar nasıl ayrılacaktır? Bütün bu sorular AR-GE harcamalarının doğrudan gider yazılması gerektiğini göstermektedir. Bir an için geliştirme harcamalarının ayrıştırılabildiğini ve aktifleştirilmesi gerektiğini kabul edelim. Bu takdirde yapılan harcamaların proje sonuçlanıncaya kadar aktifte geçici bir hesapta bekletileceği ve ancak proje tamamlandıktan sonra itfaya başlanacağı açıktır. Yapılan harcamaların yüzde 90 ının personel giderinden oluştuğu bir projede (ki çoğu AR-GE projesinde harcamaların önemli bir kısmını mühendislere ödenen ücretler o- luşturur), bu kabul tarzının haksızlığı meydandadır. Kaldı ki yapılan harcamaların gelecek yıllardaki hasılat etkilenmesine rağmen doğrudan gider yazıldığı, başta reklam harcamaları olmak üzere bir çok örnek vardır. Bir giderin gelecek dönem hasılatını etkiyebilmesi, tek başına o giderin aktifleştirilmesinin gerekçesi olmaz. 3. YAŞANAN BAZI SORUNLAR : Yukarıda sistemin genel bir yorumundan sonra uygulamada yaşanan bazı sorunlar aşağıda belirtilmektedir. 8

3.1.İlan Edilen Oranlardan Daha Düşük Oranlar Kullanılabilir Mi? Bilindiği gibi yeni sistemde oranlar 333 sıra no.lu VUK Tebliğ ile belirlenmiş, daha sonra bu Tebliğde 339 sıra no.lu Tebliğ ile değişiklikler yapılmıştır. Bu listelerde yazılı olan oranlar mutfak olarak kullanılması zorunlu olan oranlar mıdır? Başka bir deyişle bu oranların altında bir oran esas alınabilir mi? Bu sorunun cevabı tartışmalıdır. İki farklı görüş vardır. Birinci görüşe yeni madde metni, Bakanlığın belirlediği oranların mutlaka uyulması zorunlu oranlar olduğunu teyit etmektedir. Çünkü maddede, Mükellefler amortismana tabi iktisadi kıymetlerin Maliye Bakanlığının tespit ve ilan e- deceği oranlar üzerinden itfa ederler. denilmek suretiyle belirlenen oranların zorunlu olduğu açıkça ifade edilmiştir. Aksi olsaydı edebilirler şeklinde bir ifadeye yer verilmesi gerekirdi veya eski uygulamaya devam edilirdi. Değişiklikten önceki metinde, bir üst sınır belirlendikten sonra mükelleflerin bunu aşmamak üzere serbestçe belirledikleri oranları kullanabilecekleri hükme bağlanmıştı. Yani serbesti kuralı esastı. Oysa yeni düzende idarece belirlenen oranların kullanılması esastır. İkinci görüş sahipleri ise, Tebliğlerle belirlenen oranların tavan mahiyeti arz ettiğini ileri sürmekte ve mükelleflerin bu oranları aşmamak şartıyla (daha düşük bir oranda) diledikleri bir oran üzerinden amortisman ayrılabileceklerini savunmaktadırlar. Çünkü ilan edilen amortisman oranları sadece vergisel boyutludur. Ve hazine aleyhine olmayan bir tercih hakkını mükelleften esirgenmemesi gerekir. Mükelleflerin dilediklerinde Bakanlıkça belirlenen oranların daha altındaki oranlar üzerinden amortisman ayırmaya ihtiyaç duymalarının bir nedeni de yüksek amortisman yüzünden bilanço verilerine göre sermayelerini kaybetmiş duruma düşmekten ve münfesih hale gelmekten kurtulabilme çabasıdır. Kaldı ki sabit amortisman oranında ısrar edilmesi, ticari karın oluşumuna müdahale mahiyeti taşır. Doğru olan ikinci görüş olmakla beraber, madde lafzından dolayı ikinci görüşe göre uygulama yapılmasının riskli olduğunu unutulmamalıdır. Eğer bu şekilde bir uygulama yapılacaksa da, ilan edilen itfa süresinden sonraki dönemlerde amortisman ayrılmaması gerekir. Yani, örneğin listelerde itfa süresi 5 yıl (amortisman oranı yüzde 20 ) olarak belirlenmiş bir iktisadi kıymetin 10 yılda yüzde 10 oranında itfa edilmeye başlanması halinde beşinci yıldan sonra amortisman ayrılmamasıdır. Bunun eleştirisi zordur. Çünkü eskiden olduğu gibi isteyen mükellef amortisman ayırmayabilir veya eksik ayırabilir. Ancak bu taktirde itfa süresi yine eskiden olduğu gibi uzatılamaz. Yani ayrılmayan veya eksik ayrılan amortisman gideri sonraki dönemlerde telafi edilemez. Bu konuda Maliye Bakanlığının tebliğ bazında görüş açıklamasına ihtiyaç vardır. 9

3.2.Kiralanmış Sabit Kıymetlerde Oran Tespiti: Bilindiği gibi kiraya verilmiş sabit kıymetlerin amortismanını, iktisadi kıymetin mülkiyetine sahip olan mal sahibi (kiraya veren) ayırır. Kiracı (finansal kiralamalar hariç) kiraladığı sabit kıymetler üzerinden amortisman ayıramaz. Kiraya verilen sabit kıymetler açısından, sabit kıymetin sahibi o- lan firmanın faaliyet alanının mı, kiracının faaliyet alanını mı yoksa ilgili sabit kıymetin fiili kullanım alanını mı dikkate alınacağı tartışmalıdır. Bilindiği gibi, amortisman oranın belirlenmesinde, öncelikle ilgili sektör için ayrılmış özel bölüme bakılması, bu bölümde ismen belirtilmeyen sabit kıymetler i- çin ise 1-6 ncı bölümdeki genel oranların dikkate alınması gereği vardır. Aslında, oran tespitine, amortisman oranı belirlenmek istenen sabit kıymetin fiili kullanım alanının esas alınması gerekir. Çünkü VUK nun 3 üncü maddesi hükmü gereğince vergilemede fiili duruma itibar edilmesi zorunludur. 3.3.Özel Maliyet Bedellerinin İtfası : Bilindiği gibi özel maliyet bedeli kira süresine eşit yüzdelerle itfa edilir. (VUK Md. 327 ) buna göre örneğin 20 yıllığına kiralanan şey için yapılan ve özel maliyet bedeli olarak aktifleştirilen harcama tutarının,20 yılda eşit olarak itfa edilmesi gerekir. İzleyen yıllarda aktifleştirilen harcama bedelleri ise kalan kira süresi dikkate alınarak itfa olunur. Ancak özel maliyet bedeli olarak değerlenen iktisadi kıymet için amortisman listelerinde daha düşük bir itfa süresi belirlenmişse ne olur? Örneğin 20 yıllığına kiralanan yer için yapılan ve faydalı ömrü 10 yıl olan özel maliyet bedeli hangi sürede itfa e- dilecektir? Bu durum, kanundaki kira süresine göre eşit itfa edilme kuralı faydalı ömrü kira süresinden uzun olan iktisadi kıymetler için geçerlidir. Bu örnekteki özel maliyet 10 yılda itfa edilmelidir. Çünkü faydalı ömrü geçen bir itfa süresi düşünülemez. Buna karşılık kira süresi 10 yıl olan bir arsa üzerinde inşa edilen özel maliyet bedeli niteliğindeki bina için süre 40 yıl olarak belirlenmişse, daha kısa olan kira süresi itfaya esas alınmalıdır. Kanundaki hükmü VUK 3. Maddesi uyarınca böyle yorumlamak gerekir. 3.4. Hakların İtfasında Kullanım Süresi Dikkate Alınacak Mıdır? Bilindiği gibi haklarda amortisman süresi 15 yıl (amortisman oranı yüzde 6,66) olarak belirlenmiştir. Ancak kullanım süresi 15 yıldan daha kısa olan haklarda itfa nasıl yapılacaktır? Kural olarak kullanım süresini aşan bir itfa düşünülemez. Kullanım süresini 15 yılı açtığı durumlarda 15 yılın esas alınması, kullanım süresi 15 yıldan daha kısa olan hakların ise kullanım süresi esas alınarak itfası gerekir. Aksine görüş, kullanım süresi boyunca yüzde 6,66 oranı esas alınarak amortisman ayrılmasının ve son yılda ise, itfa edilmemiş (kalan) kısmın tümünün itfasını gerektir, ki bunun anlamsızlığı ortadır. Kazancın daha sağlıklı tespitini sağlaması bakımından da, kullanım süresine göre itfa daha mantıklıdır. 3.5. İktisadi Kıymetin Birden Fazla Sektörel Sınıflamada Yer Alması veya Birden Fazla Ürünün İmalatında Kullanılması : İktisadi kıymetlerin birden fazla sektörel sınıflamada yer alması veya birden fazla ürünün imalatında kullanılması halinde hangi oranın esas alı- 10

nacağı da önemli bir sorundur. Bu durumda mükellefin lehine sonuç veren oranların esas alınması gerektiği ortadır. Çünkü belirsiz durumlarda mükellef lehine sonuç veren uygulamalara itibar edilmesi esastandır. Ancak Maliye Bakanlığı vermiş olduğu bir muktezada (23.2.2005 tarih ve 8586 sayılı) tamamen aksi yönde bir görüş belirterek, iktisadi kıymetlerin birden fazla sektörel sınıflamada yer alması veya birden fazla ürünün imalatında kullanılması halinde, tebliğlerden belirtilen en yüksek faydalı ömre ve en düşük amortisman oranına sahip olan sektöre ait faydalı ömür ve amortisman oranı üzerinden amortisman uygulaması yapılacağını açıklamıştır. Bu görüşe hatalıdır. Öncelikle iktisadi kıymeti mükellefin hangi sektör de fiilen kullanıldığının önemli olduğunu belirtmek gerekir. Ayrıca makinenin birden fazla mamulün imalatında kullanılması halinde yoğun-hakim kullanımın hangi ürün için olduğu da önemlidir. Sonuç olarak da tereddüt halinde mükellef lehine olan orana itibar etmek gerektiği düşünülebilir. Bütün bunları yok sayarak en düşük orana itibar edilmesi gerektiğinin ileri sürülmesi hatalı bir yaklaşımdır. 3.6.AR-GE Giderlerinin Durumu : Bilindiği gibi AR-GE faaliyeti, bilim ve teknolojinin gelişmesini sağlayacak yeni bilgileri elde etmek veya mevcut bilgilerle yeni malzeme, ürün ve araçlar üretmek, yazılım üretimi dahil olmak üzere yeni sistem, süreç ve hizmetler oluşturmak veya mevcut olanları geliştirmek amacı ile yapılan düzenli çalışmalardır. Bu faaliyet kapsamında yapılan harcamaların bir kısmı doğrudan gider yazılabilecek mahiyette iken bir kısmı işletmede bir yıldan fazla kullanılabilmektedir. Örneğin AR-GE departmanın kullandığı demirbaşlar bu mahiyettedir. AR-GE faaliyeti sonucunda bir ürün geliştirilebildiği gibi hiçbir ürün geliştirilemediği de olmaktadır. Vergi Usul Kanununda AR-GE harcamalarına yönelik özel bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki bugüne kadar uygulamada genellikle yapılan AR-GE harcamaları doğrudan gider yazılmıştır. Bunda AR-GE harcamasının kuruluş ve örgütlenme giderine benzemesinin de rolü olmuştur. Konu Türkiyede yeni olduğundan özellikle son yıllardaki moda deyimi ile innovasyon yatırımları söz konusu olduğunda AR-GE harcamalarını gider boyutları ortaya çıkacaktır. Bu boyutların en iyi ve etkin yorumu ise uluslararası muhasebe standartları düzeyinde yapılabilir. 11

12