Initiaing Romantic Intimacy at Emerging Adulthood: Is it Intimacy or Isolation?

Benzer belgeler
Initiaing Romantic Intimacy at Emerging Adulthood: Is it Intimacy or Isolation?

Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi

Özet. Anahtar Sözcükler: Beliren Yetişkinlik, Romantik Yakınlık, Kişilik, Kimlik

ÖZGEÇMİŞ. E-Posta: Telefon: +90 (312) Derece Alan Kurum Doktora Gelişim Psikolojisi Hacettepe Üniversitesi

Uzman Psikolojik Danışman Ahmet ALTINOK Anadolu Üniversitesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi, Yunus Emre Kampüsü, Eskişehir/Türkiye

Beliren Yetişkinlikte Romantik Yakınlığı Başlatma ve Algılanan Kontrol. Starting Romantic Intimacy at Emerging Adulthood and Perceived Control

Yrd.Doç.Dr. YAŞAR KUZUCU

BELİREN YETİŞKİNLİKTE ROMANTİK YAKINLIĞI BAŞLATMA İLE İHTİYAÇ DOYUMU ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN İNCELENMESİ

ÖĞRETMEN ADAYLARININ PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİ

International Journal of Progressive Education, 6(2),

daha çok göz önünde bulundurulabilir. Öğrencilerin dile karşı daha olumlu bir tutum geliştirmeleri ve daha homojen gruplar ile dersler yürütülebilir.

Derece Alan Üniversite Yıl. BA Psychology Hacettepe 1999

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

ÖZGEÇMİŞ. Telefon: Mezuniyet Tarihi Derece Alan Kurum 2017 Doktora Gelişim Psikolojisi Hacettepe Üniversitesi

Doç.Dr. YALÇIN ÖZDEMİR

Beliren Yetişkinlik Döneminde Özsaygı, Cinsiyet ve Toplumsal Cinsiyet Rollerine Göre Romantik Yakınlığı Başlatmanın İncelenmesi

"SPARDA GÜDÜLENME ÖLÇEGI -SGÖ-"NIN TÜRK SPORCULARı IÇiN GÜVENiRLIK VE GEÇERLIK ÇALIŞMASI

KULLANILAN MADDE TÜRÜNE GÖRE BAĞIMLILIK PROFİLİ DEĞİŞİKLİK GÖSTERİYOR MU? Kültegin Ögel, Figen Karadağ, Cüneyt Evren, Defne Tamar Gürol

Derece Alan Üniversite Yıl. Lisans Psikoloji Hacettepe 1999

T.C. İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİREYSEL DEĞERLER İLE GİRİŞİMCİLİK EĞİLİMİ İLİŞKİSİ: İSTANBUL İLİNDE BİR ARAŞTIRMA

Derece Alan Üniversite Yıl. Lisans Psikoloji Hacettepe 1999

TEŞEKKÜR. Her zaman içtenliğiyle çalışmama ışık tutan ve desteğini esirgemeyen sevgili arkadaşım Sedat Yüce ye çok teşekkür ederim.

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ISPARTA İLİ KİRAZ İHRACATININ ANALİZİ

KAMU PERSONELÝ SEÇME SINAVI PUANLARI ÝLE LÝSANS DÝPLOMA NOTU ARASINDAKÝ ÝLÝÞKÝLERÝN ÇEÞÝTLÝ DEÐÝÞKENLERE GÖRE ÝNCELENMESÝ *

First Stage of an Automated Content-Based Citation Analysis Study: Detection of Citation Sentences

THE IMPACT OF AUTONOMOUS LEARNING ON GRADUATE STUDENTS PROFICIENCY LEVEL IN FOREIGN LANGUAGE LEARNING ABSTRACT

KİMLİK BİLGİLERİ / PERSONAL INFORMATION:

ÖZGEÇMİŞ. Görev Kurum Yıl Dekan Yardımcısı Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bölüm Başkanı

Sample IELTS Task 2 scoring band 6

ÖZGEÇMİŞ (Son Güncelleme, Aralık, 2009) Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü Beytepe Kampusu Ankara

İŞLETMELERDE KURUMSAL İMAJ VE OLUŞUMUNDAKİ ANA ETKENLER

Derece Alan Üniversite Yıl. Lisans Psikoloji Hacettepe 1999

FEN VE TEKNOLOJİ ÖĞRETMENLERİNİN KİŞİLERARASI ÖZYETERLİK İNANÇLARININ BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

Eldeleklioğlu, J. & Eroğlu, Y. (2015). Turkish Adaptation of Emotion Regulation Scale. International Jounal of Human Science, 12, 1,

Kişiler arası sevgi ve çekicilik

Arş. Gör. Dr. Mücahit KÖSE

TÜRKiYE'DEKi ÖZEL SAGLIK VE SPOR MERKEZLERiNDE ÇALIŞAN PERSONELiN

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı/Soyadı : F. Sülen ŞAHİN KIRALP 2. Doğum Tarihi : 16/06/ Ünvanı : Doktor 4. Öğrenim Durumu:

ÖZGEÇMİŞ. Eğitim. Akademik Ünvanlar HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ SEVGİNAR VATAN.

ULUSLARARASI 9. BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLİĞİ KONGRESİ

Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi Cilt: 11 Sayı: 55. The Journal of International Social Research Volume: 11 Issue: 55

Yüz Tanımaya Dayalı Uygulamalar. (Özet)

Tez adı: Babalar... Tez Danışmanı:(HACER NERMİN ÇELEN)

YRD. DOÇ. DR. MÜGE AKBAĞ

ELIT VE ELIT OLMAYAN ERKEK BASKETBOLCULARDA HEDEF YÖNELIMI, GÜDÜSEL (MOTIVASYONEL) IKLIM VE

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ

ÖNSÖZ. beni motive eden tez danışmanım sayın Doç. Dr. Zehra Özçınar a sonsuz

NOKTA VE ÇİZGİNİN RESİMSEL ANLATIMDA KULLANIMI Semih KAPLAN SANATTA YETERLİK TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç. Leyla VARLIK ŞENTÜRK Eylül 2009

ÖZGEÇMİŞ. Yüksek Lisans Eğitim Yönetimi ve Denetimi GAU 2014-

Available online at

A RESEARCH ON THE RELATIONSHIP BETWEEN THE STRESSFULL PERSONALITY AND WORK ACCIDENTS

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ DÖRDÜNCÜ SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE KARŞI TUTUMLARI

SANAYİ İŞÇİLERİNİN DİNİ YÖNELİMLERİ VE ÇALIŞMA TUTUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ - ÇORUM ÖRNEĞİ

: Marmara Eğitim Köyü Maltepe/İSTANBUL. :

DETERMINING THE CURRENT AND FUTURE OPINIONS OF THE STUDENTS IN SECONDARY EDUCATION ON NANOBIOTECHNOLOGY *

ANALYSIS OF THE RELATIONSHIP BETWEEN LIFE SATISFACTION AND VALUE PREFERENCES OF THE INSTRUCTORS

Beden Eğitimi Öğretmenlerinin Kişisel ve Mesleki Gelişim Yeterlilikleri Hakkındaki Görüşleri. Merve Güçlü

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ PROGRAMI

The Study of Relationship Between the Variables Influencing The Success of the Students of Music Educational Department

Ortaokul Öğrencilerinin Sanal Zorbalık Farkındalıkları ile Sanal Zorbalık Yapma ve Mağdur Olma Durumlarının İncelenmesi

İngilizce Öğretmen Adaylarının Öğretmenlik Mesleğine İlişkin Tutumları 1. İngilizce Öğretmen Adaylarının Öğretmenlik Mesleğine İlişkin Tutumları

AİLE İRŞAT VE REHBERLİK BÜROLARINDA YAPILAN DİNİ DANIŞMANLIK - ÇORUM ÖRNEĞİ -

ÖZET Amaç: Yöntem: Bulgular: Sonuçlar: Anahtar Kelimeler: ABSTRACT Rational Drug Usage Behavior of University Students Objective: Method: Results:

Nagihan OĞUZ DURAN Tel: +90 (224)

KİŞİSEL, SOSYO-EKONOMİK ve KÜLTÜREL BAZI DEĞİŞKENLERİN GENÇLERİN UYUM ALANLARI VE UYUM YÖNTEMLERİNE ETKİSİ

Öğretmen Adaylarının Eğitim Teknolojisi Standartları Açısından Öz-Yeterlik Durumlarının Çeşitli Değişkenlere Göre İncelenmesi

HEDEF BELiRLENEN ENGELLi OLAN VE OLMAYAN ÖGRENCILERDE ANTRENMANIN PERFORMANS VE DUYGUSAL DURUMLAR ÜZERiNE ETKisi

Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölüm Öğrencilerinin Sosyal Beceri Düzeylerinin İncelenmesi

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Bilgisayar Mühendisliği Atılım Üniversitesi

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ BEDEN EĞİTİMİ ve SPOR BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ÖSS ve ÖZEL YETENEK SINAVI PUANLARINA GÖRE GENEL AKADEMİK BAŞARILARI

N.E.Ü. A.K.E.F. MÜZİK EĞİTİMİ ANABİLİM DALI ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE İLİŞKİN TUTUMLARI

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ SOSYAL HİZMET BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERSLERİ

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl

ULUSLARARASI BAKALORYA (IB) VE NORMAL LİSE PROGRAMINA DEVAM EDEN ÖĞRENCİLERİN AİLE İÇİ İLETİŞİMLERİ VE SOSYAL BECERİLER AÇISINDAN KARŞILAŞTIRILMALARI

Derece Program Üniversite Yıl. Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Selçuk Üniversitesi ---

EĞİTİM FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRETMENLİK MESLEK BİLGİSİ DERSLERİNE YÖNELİK TUTUMLARI Filiz ÇETİN 1

TEOG Sınavına Hazırlanan Öğrencilerin Algıladıkları Sosyal Destek Düzeyinin Farklı Değişkenlere Göre İncelenmesi 1

Determinants of Education-Job Mismatch among University Graduates

T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ KESİN RAPORU

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Doktora Psikolojik Danışma ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi 2009

BİR BASKI GRUBU OLARAK TÜSİADTN TÜRKİYE'NİN AVRUPA BİRLİĞl'NE TAM ÜYELİK SÜRECİNDEKİ ROLÜNÜN YAZILI BASINDA SUNUMU

ÖZGEÇMİŞ. Yardımcı Doçentlik Tarihi: 1999 Doçentlik Tarihi: 2012

ÖĞRETMEN ADAYLARINDA UMUTSUZLUK VE ALGILANAN SOSYAL DESTEK

NEAR EAST UNIVERSITY GRADUATE SCHOOL OF SOCIAL SCIENCES APPLIED (CLINICAL) PSYCHOLOGY MASTER PROGRAM MASTER THESIS

Üniversite Öğrencilerinin Evliliğe İlişkin Tutumları İle Romantik İlişkilerde Akılcı Olmayan İnançları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi *

BEDEN EĞİTİMİ ve SPOR ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ALGILANAN SOSYAL DESTEK DÜZEYLERİNİN BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ

ÖZGEÇMİŞ ADVİYE ESİN YILMAZ. 1. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl. Doktora Klinik Psikoloji ODTÜ Y. Lisans Klinik Psikoloji ODTÜ 2002

BİR İLETİŞİM BİÇİMİ OLARAK MODA: TÜRKİYE'DE TOPLUMSAL DEĞİŞME AÇISINDAN ÖRNEK OLAY İNCELEMESİ (TESETTÜR MODASI)

Dr. Ebru AKÜN. Ankara Üniversitesi DTCF Psikoloji Bölümü Klinik Psikoloji Anabilim Dalı Tel: /1402 e-posta:

LisE BiRiNCi SINIF ÖGRENCiLERiNiN BEDEN EGiTiMi VE SPORA ilişkin TUTUM ÖLÇEGi ii

ilkögretim ÖGRENCilERi için HAZıRLANMıŞ BiR BEDEN EGiTiMi DERSi TUTUM

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

Günay Deniz D : 70 Ekim finansal se krizler, idir. Sinyal yakl. temi. olarak kabul edilebilir. Anahtar Kelimeler:

UNC CFAR Social and Behavioral Science Research Core SABI Database

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

HACETTEPE ÜNivERSiTESi SPOR BiLiMLERi VE TEKNOLOJiSi YÜKSEK OKULU'NA GiRişTE YAPILAN

Transkript:

Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi 2010, 4 (34), 119-127... 119 Beliren Yetişkinlikte Romantik Yakınlığı Başlatma: Yakınlığa Karşı Yalıtılmışlık mı? Initiaing Romantic Intimacy at Emerging Adulthood: Is it Intimacy or Isolation? Ali Eryılmaz 1 ve Leyla Ercan 2 Öz: Bu çalışmanın amacı,beliren yetişkinlik döneminde romantik yakınlığı başlatma belirleyicileri ile yalnızlık ve cinsiyet arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Çalışmada 19-25 yaşları arasında 110 kadın ve 106 erkek toplam 216 beliren yetişkin yer almıştır. Araştırmada Romantik Yakınlığı Başlatma Belirleyicileri Ölçeği ve UCLA yalnızlık ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada, yalnızlık ve romantik yakınlığı başlatma belirleyicileri arasındaki ilişkiler aşamalı regresyon analizi yöntemi ile; romantik yakınlığı başlatma belirleyicilerini kullanma ile cinsiyet arasındaki ilişkiler bağımsız gruplar için t-testi tekniği ile incelenmiştir. Araştırmada, romantik yakınlığın belirleyicilerini kullanma açısından, cinsiyete dayalı farklar bulunmuştur. Yalnızlığı, romantik yakınlığı başlatma belirleyicilerinden olan kendilik algısının anlamlı düzeyde yordadığı sonuna varılmıştır. Bulgular beliren yetişkinlik dönemi, kültürel yapı ve toplumsal cinsiyet bağlamında tartışılmıştır. Anahtar Sözcükler: Beliren yetişkinlik, romantik yakınlık, yalnızlık. Abstract: Initiating romantic intimacy at emerging adulthood: Is it intimacy or isolation? This study examines the association between the markers of starting romantic intimacy, gender and loneliness. A total of 216 individuals (110 female and 106 male) completed the UCLA and Markers of Starting Romantic Intimacy Scale. Step-wise regression analysis method is used in order to investigate the relationship between loneliness and markers of starting romantic intimacy, and also t-test is used for gender differences on markers of starting romantic intimacy. Regression analysis shows that self perception is the most important predictors of loneliness. There are also gender differences for using starting romantic intimacy markers. Results are discussed with respect to emerging adulthood, gender and cultural factors. Keywords: Emerging adulthood, romantic intimacy, loneliness. İnsanlar toplumsal varlıklardır. En küçük yaşam olaylarında bile birbirlerine ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle yakınlık konusu çok önemlidir. Psikolojide, yakınlığın insan gelişimindeki önemini dile getiren bilim adamı Erikson dur. Erikson un (1968) psikososyal gelişimdeki altıncı dönemi, yakınlığa karşı yalıtılmışlığı içerir. Bu dönem aynı zamanda, genç yetişkinliğe denk gelir. Erikson a (1968) göre yakın ilişkiler, genç insandan kendini adamayı ve bakım sunmayı ister. Ergenliğinde güçlü bir kendilik duygusu kazanan genç yetişkin, kendi kimliğini bir diğeriyle bütünleştirmeye hazırdır. Erikson a göre (1968), eğer bu dönemdeki genç yetişkinler diğerleriyle derin kişisel bağlanmalar gerçekleştiremezse, yalıtılmışlık yaşarlar ve kendilerine odaklanırlar. Sevgi ve karşılıklı adanma ile genç yetişkinler bir yaşamı paylaşır hale gelirler; çocuk sahibi olurlar ve çocuklarının gelişmeleri için çaba gösterirler. Erikson un (1968), gelişim dönemleri yaklaşımına göre bireyler, ergenlikten sonra yetişkinliğe geçmektedirler. Bu dönemdeki bireyler, genç yetişkin olarak tanımlanmaktadır. Bu gelişimsel tanımlamaların aksine, İkinci Dünya Savaşından sonra ergenliğe ve yetişkinliğe geçişte, genç yetişkinlerin ve hatta yetişkinlerin yaşamlarında ciddi değişiklikler olmuştur. Son yarım yüzyıldaki sosyal ve ekonomik değişimlerden dolayı günümüzde ergenliğin başlangıcı onlu yaşların başına doğru, hatta daha da erken yaşlara doğru bir kayma göstermiştir. Ayrıca, ergenliğin niteliği de eskiye oranla oldukça değişmiştir. Ergenlikteki değişimlere benzer olarak son yarım yüzyılda yetişkinliğe geçişte, ortalama 18-25 yaşlar arasındaki bireylerin ve hatta yetişkinlerin rollerinde de değişiklikler olmaya başlamıştır (Arnett, 2000; 2004). Bu son yarım yüzyıldaki değişiklikler, ortalama 18-25 yaşlar arasındaki bireylerin gelişimlerinin doğasını da değiştirmiştir 1 Dr, Psikolojik Danışman, Ankara Lisesi, Ankara. 2 Yrd. Doç. Dr., Gazi Üniversitesi, Ankara.

120 Ali Eryılmaz ve Leyla Ercan (Arnett, 2000; 2003; 2004). Çünkü evlilik, ana baba olma, eğitimi tamamlama ve kendine ait bir evde yaşama yaşları yirmili yaşların sonuna doğru ilerlemiştir. 18-25 yaşları arasındaki bireylerin, yetişkin yaşamlarına girdiklerine ve yetişkinlik rollerini üstlendiklerine ilişkin kesin kanıtlar da bulunmamaktadır (Arnett, 1994; 2000; 2004). Bu yaşlardaki bireylerin özelliklerinde çok büyük farklılıklar göze çarpmaktadır (Arnett, 1997; 1998; 2000; 2003; 2004; Casper ve Bianchi, 2002). Tüm bu farklılıklardan dolayı, bu dönem gençlik ya da yetişkinlik dönemi olmaksızın beliren yetişkinlik dönemi (emerging adulthood) (Arnett, 2000) olarak ortaya atılmıştır. Türkiye de de beliren yetişkinlik ve beliren yetişkinlere yönelik çalışmalar da bulunmaktadır (Atak, 2005, 2006; Atak ve Çok, 2007). Yapılan bu çalışmalara göre Türkiye de beliren yetişkinlik döneminin 19-26 yaş sınırları arasında yaşandığı bulunmuştur. Beliren yetişkinlik aşk, iş ve dünya görüşü olmak üzere üç temel alandaki kimlik keşfinin yoğun olarak yaşandığı dönemdir. Kimlik keşfi süreci beliren yetişkinleri, diğerleriyle yakınlık etkileşimleri içinde olmaya güdüler (Arnett, 1997; 1998; 2000; 2003; 2004). Beliren yetişkinlikte kimlik keşfinin bir uzantısı olarak, yakın ilişkiler ve romantik yakınlık konusu ele alınabilir. Bu bağlamda romantik ilişkilere, ana-baba ve çocuk arasında gerçekleşen ilişkilere ve arkadaşlık ilişkilerinin tümüne yakın ilişkiler denilmektedir. Bu ilişkileri birbirinden ayıran temel nokta, ilişkinin niteliğine bağlı olarak yakınlık etkileşimlerinin farklılık göstermesidir. Romantik ilişki, yakın ilişkilerin önemli bir öğesidir. Bu noktada romantik ilişkilerin özellikleri ele alınabilir. Hatfield (1988) e göre romantik ilişkiye sahip bireyler bilişsel, duygusal ve davranışsal özellikler sergilerler. Bu özelliklere dayalı olarak Moss ve Schwebell (1993) romantik ilişkileri bağlanma, duygusal yakınlık, bilişsel yakınlık, fiziksel yakınlık ve karşılıklılık olmak üzere beş faktörle açıklar. Sternberg (1986; 1988) ise, aşkın yakınlık, tutku ve bağlanma olmak üzere üç önemli öğesi olduğunu belirtmektedir. Sternberg e göre (1999) yakınlık, yakın arkadaşlık ve bağlanma anlamına gelir. Moss ve Schwebell in (1993) beş öğesi ile Sternberg in (1999) üçgen aşk kuramı birbirine benzerlik gösterir. Bilişsel ve duygusal yakınlık Sternberg in (1988) yakınlık kavramına denk gelmektedir. Romantik yakınlığı sürdürebilmenin ve kimlik keşfini gerçekleştirmenin yolu, romantik yakınlığı başlatabilmektir. Literatüre bakıldığında, romantik ilişkilerin bir süreç olarak ele alındığı görülür. Bu sürecin sürdürülmesindeki ve sonlandırılmasındaki faktörlere ilişkin literatürde bilgilerin ve bulguların olduğu görülmektedir (Sternberg, 1986; 1988; 1999). Romantik yakınlığı başlatmak da bu sürecin bir öğesidir. Başlatmaya ilişkin belirleyicileri ortaya koymak gerekir. Bu konuda, henüz çalışmaların yeni olduğu görülür. Yapılan çalışmalara bakıldığında beliren yetişkinler için, romantik yakınlığı başlatmanın beş önemli belirleyicisi olduğu sonucuna varılmıştır Kendilik algısı, kendilik bilgisi, davranışsal yakınlık, bilişsel ve duygusal yakınlık ve romantik sözelleştirme anılan belirleyicilerdendir (Eryılmaz ve Atak, 2009). Bu belirleyiciler kısaca ele alınabilir. Kendilik algısı sempatiklik, çekicilik ve akıllılık gibi kişisel yeterliliklere ilişkin değerlendirmeleri içermektedir. Davranışsal yakınlık, ilgi duyulan kişiyle zaman geçirme, kişinin telefon numarasını alma gibi davranışsal öğeler içermektedir. Duygusal ve bilişsel yakınlık, bakış açısı almayı, diğerini düşünmeyi ve duyguları içermektedir. Kendilik bilgisi, dürüstlüğü, başkalarının duygularına ve düşüncelerine saygılı olmayı içermektedir. Romantik sözelleştirme ise şiir yazmak, anlamlı sözler söylemek gibi sözel yakınlık göstergelerini içermektedir (Eryılmaz ve Atak, 2007b; 2009). Türkiye de romantik yakınlığı başlatma konusunda erkeklerin algılanan kontrol düzeylerinin kadınlara oranla daha yüksek olduğu bulunmuştur (Eryılmaz, 2004; 2006). Romantik yakınlığın belirleyicilerini kullanma açısından cinsiyete dayalı farklılıklar da bulunmuştur. Bu bağlamda erkekler daha çok romantik sözelleştirmeyi, duygusal ve bilişsel yakınlığı kullanmaktadırlar. Kadınlar ise, kendilik algısını ve kendilik bilgisini kullanmaktadırlar. Tüm bunların yanında davranışsal yakınlık açısından cinsiyetler arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır (Eryılmaz ve Atak, 2009). Bu bilgilere ve bulgulara bakıldığında romantik yakınlığı başlatma sürecini daha iyi anlamak ve daha genellenebilir bilgiler elde etmek adına araştırmalarda cinsiyetin etkisine bakmak faydalı olabilir. Literatürde, beliren yetişkinlerin romantik yakınlıkları başlatmalarında etkili olan faktörlere ilişkin bir takım kuramsal açıklamalar yer almaktadır. Aşağıda romantik yakınlığı başlatmada etkili olduğu kuramsal olarak ifade edilen yalnızlık konusuna değinilmiştir. Yalnızlık, bütün gelişim dönemlerindeki bireyleri etkileyen ve bireylere acı veren bir deneyimdir (Cacioppo, Hughes, Waite, Hawkley ve Thisted, 2006). Bu deneyim, bireylerin kişilerarası ilişkilerden beklentilerine ve ilişkilerden duydukları doyuma bağlı olarak şekillenmektedir. İnsanlar, kendi başlarına oldukları durumda yalnızlık hissetmezlerken öte yandan kalabalıklar içerisinde kendilerini yalnız hissedebilmektedirler (Qualter ve Munn, 2002). Yalnızlığın insan yaşamındaki yerini gördükten sonra literatürdeki tanımlarına bakılabilir. Sullivan (1953) a göre yalnızlık, bireyin kişilerarası ilişkililerindeki yakınlık ihtiyacının giderilemediği ya da yetersiz olduğu zamanlarda ortaya çıkan, çoğunlukla

BELİREN YETİŞKİNLİKTE ROMANTİK YAKINLIK 121 istenmeyen, hoş olmayan bir deneyimdir. De Jong- Gierveld e (1998) göre ise, yalnızlık, özellikle bireyin istediği ilişkileri kurmada kendini kişisel olarak yetersiz hissettiğinde ortaya çıkan ve arzu edilen kişilerarası ilişkiler ile sahip olunan kişilerarası ilişkiler arasında fark yaşandığında hissedilen bir durumdur. Bu tanımlardan hareketle yalnızlığın öznel bir değerlendirme olduğu sonucuna varılabilir. Tüm bunların yanında, yalnızlık tek ve çok boyutlu olarak da ele alınmaktadır. Yalnızlığı tek boyutlu olarak ele alan yaklaşımlara göre yalnızlık, farklı yoğunlukta ve düzeyde yaşanan ve yaşamın bütün yönlerini etkileyen evrensel bir olgudur. Bir diğer görüşe göre yalnızlık, çok boyutlu bir yapıya sahiptir. Bu bağlamda yalnızlığın toplumsal ve duygusal olmak üzere iki boyutu bulunmaktadır. Weiss e (1973) göre duygusal yalnızlık eş, aile veya karşı cins ile bağlanma eksikliğinden ya da yoksunluğundan, toplumsal yalnızlık ise sosyal ağlardaki yetersizlik ve yoksunluklardan kaynaklanmaktadır. Erikson (1968), yetişkinliğin ilk yıllarının en önemli tehdidinin yakın ve derin ilişki kuramayıp yalnız kalmak olduğunu belirtir. Yakın ilişki kurabilmek için gerekli yetileri geliştiren birey başka bir yetişkine bağlanıp karşılıklı doyum sağlayan bir ilişki kurabilir. Bu derin ilişkiyi bulamamak yalnızlık, uzaklık ve farklılık duyguları yaratabilir. Başka bir ifadeyle, bu dönemdeki genç yetişkinler diğerleriyle derin kişisel bağlanmalar gerçekleştiremezse, yalıtılmışlık yaşarlar ve kendilerine odaklanırlar. Bu gelişim döneminde ifade edilen yalıtılmışlık kavramının yalnızlık kavramıyla paralel olduğu düşünülmektedir. Ulusal ve uluslararası literatür incelendiğinde romantik yakınlığı başlatmayla yalnızlık arasındaki ilişkileri inceleyen doğrudan çalışmaların olmadığı görülür. Öte yandan, yakın ilişkiler kapsamında ulusal ve uluslararası literatürde çalışmaların yapıldığı görülmektedir. Örneğin, Öksüz (2005) duyguların açılması eğitiminin üniversite öğrencilerinin yalnızlık düzeylerine etkisi konusunda bir çalışma yapmıştır. Çalışma sonucunda, duyguların açılması eğitimi, üniversite öğrencilerinin yalnızlık düzeylerinin azalmasını sağlayarak öğrencilerin gelişimine olumlu etkisi olduğu sonucuna varılmıştır. Eldeleklioğlu ise (2008), yalnızlığın belirleyicileri olarak cinsiyet, duygusal ilişki, internet kullanımı, algılanan sosyal destek ve sosyal beceri arasındaki ilişkileri incelemiştir. Bulgulara göre, duygusal birlikteliğin yalnızlık üzerinde anlamlı bir etkisi bulunmamaktadır. Romantik yakınlık kurma, tüm yaşam dönemlerinde önemli olmasına karşın özellikle ergenlikte ve beliren yetişkinlikte gelişimsel bir görev olarak kabul edilmektedir (Erikson, 1968; Arnet, 2000). Beliren yetişkinler için, romantik yakınlık sadece cinsel çekimi değil aynı zamanda değerleri, inançları, mutluluğu, tercihleri, duyguları, sırları, üretkenliği de içermektedir. Bir başka insanla romantik yakınlığı başlatma ve sürdürme yeteneği, beliren yetişkinlerin sağlıklı bir kimlik keşfi için önemli ölçütlerden biridir (Arnet, 2000). Bununla birlikte, literatürde romantik yakınlığın nasıl başladığına ve hangi faktörlerin bu süreci etkilediğine ilişkin bilgilerin ve bulguların çok az olduğu görülmektedir. Tüm bunlara ek olarak beliren yetişkinlerin üniversite psikolojik danışma merkezlerine başvurma nedenlerinin en önemlilerinden birinin romantik ilişkilerinde yaşadıkları zorluklar olduğu bildirilmektedir (Creasey, Kershaw ve Boston, 1999). Kimlik keşfinin yaşandığı, ciddi bilişsel, sosyal ve duygusal değişmelerin meydana geldiği beliren yetişkinlik dönemini kapsayan üniversite yıllarında yaşanan romantik ilişkiler bireyin gelişiminde önemli bir rol oynamaktadır. Beliren yetişkinlik dönemindeki romantik ilişkilerle ilgili yapılan araştırmaların sonuçları (Connolly ve Konarsky, 1994; Furjman ve Schaffer, 2003) bu dönemde yaşanan romantik ilişkilerin beliren yetişkinlerin, yetişkinlik yaşamına daha iyi uyum sağlamak için gerekli davranışları geliştirmelerinde çok önemli etkileri olduğunu ortaya koymaktadır. Bu denli öneme sahip bir konuda yapılacak çalışmalar alana katkı sağlayabilir. Sonuç olarak bu çalışmada, beliren yetişkinlik döneminde yalnızlık ile romantik yakınlığı başlatma belirleyicileri arasındaki ilişkilerin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada ayrıca, romantik yakınlığı başlatma belirleyicilerini kullanma açısından cinsiyete dayalı fark olup olmadığı da ele alınmıştır. Yöntem Bu çalışma, ilişkisel tarama modelinde yürütülmüştür. Çalışmada, yalnızlık ile romantik yakınlığı başlatma belirleyicileri arasındaki ilişkiler ve romantik yakınlığı başlatma belirleyicilerini kullanma ile cinsiyet arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Çalışma Grubu Bu çalışma 2009 2010 eğitim-öğretim yılında, Gazi Üniversitesinde eğitim gören 19 25 yaşları arasında 110 kadın ve 106 erkek üniversite öğrencisi ile yürütülmüştür. Çalışmada yer alan beliren yetişkinlerin yaş ortalaması 22.67 ve standart sapması 1.50 dir. Çalışma grubunda yer alan beliren yetişkinlerin 107 si (%49,5 i) sayısal ve 109 u (%50,5 i) sözel bölüm öğrencisidir. Araştırmada Kullanılan Ölçekler Araştırmada, Romantik Yakınlığı Başlatmanın Belirleyicileri Ölçeği ve Ucla Yalnızlık Ölçeği kullanılmıştır. Ölçeklerin psikometrik özelliklerine ait bilgiler aşağıda yer almaktadır:

122 Ali Eryılmaz ve Leyla Ercan Romantik Yakınlığı Başlatmanın Belirleyicileri Ölçeği: Eryılmaz ve Atak (2009) tarafından geliştirilmiştir. Beş boyutlu bir ölçektir. Ölçeğin alt boyutlarının isimleri, Kendilik Bilgisi, Kendilik Algısı, Davranışsal Yakınlık, Duygusal ve Bilişsel Yakınlık ve Romantik Sözelleştirmedir. Ölçek geliştirme aşamasında, açımlayıcı faktör analizi ile ölçeğin faktör yapısı incelenmiştir. Bu beş boyutlu ölçeğin açıklanan varyansı %61,72 bulunmuştur. Ölçeğin tamamının iç tutarlık değeri,83; alt ölçeklerin iç tutarlılık değerleri,55 ile,79 arasında değişmektedir. Ölçeğin test tekrar test güvenirlik değeri,83 olarak bulunmuştur. UCLA Yalnızlık Ölçeği: Russell, Peplau ve Cutrona (1980) tarafından bireylerin genel yalnızlık düzeylerini belirlemek için geliştirilen ölçek, Türkçeye Demir (1989) tarafından uyarlanmıştır. Likert tipinde kendini değerlendirme aracı olan ölçek, 20 maddeden oluşmakta ve 1 (hiçbir zaman) ile 4 (her zaman) arasında puanlanmaktadır. UCLA Yalnızlık Ölçeği nden en yüksek alınan puan 80, en düşük alınan puan ise 20 dir. Bireyin aldığı yüksek puan, yüksek yalnızlık düzeyi anlamına gelmektedir. Ölçeğin orijinalinin alfa katsayısı,94, Demir in (1989) çalışmasında ise alfa katsayısı,96 bulunmuştur. İşlem Çalışmada, romantik yakınlığı başlatma belirleyicilerini kullanmanın cinsiyete göre farklılaşıp farklılaşmadığı bağımsız gruplar için t-testi tekniği ile analiz edilmiştir. Ayrıca, romantik yakınlığı başlatma belirleyicilerinin yalnızlıkla ilişkisi aşamalı regresyon analizi tekniği ile incelenmiştir. Bulgular Araştırma bulguları, iki ana başlık altında ele alınmıştır. Bu bölümde öncelikle t-testi sonuçlarına, daha sonra aşamalı regresyon analizi sonuçlarına değinilmiştir. a) Romantik Yakınlığı Başlatma Belirleyicileri İle Cinsiyet Arasındaki İlişkiler Romantik yakınlığı başlatma belirleyicilerine sahip olma açısından cinsiyete dayalı bir fark olup olmadığı, bağımsız guruplar için t-testi yöntemiyle incelenmiştir. Analiz sonuçları Tablo-1 de yer almaktadır. Tablo-1 incelendiğinde, romantik yakınlığı başlatma konusunda cinsiyete göre anlamlı bir fark olduğu görülür. Erkek beliren yetişkinlerin romantik yakınlığı başlatma ortalama puanlarının ( X =51.05), kadın beliren yetişkinlere göre ( X =45.55) daha yüksek olduğu sonucuna varılmıştır. Erkekler, kadınlara oranla (t=-4.97;p=0.00) romantik yakınlığı daha rahat başlatabilmektedirler. Aynı zamanda erkekler, davranışsal yakınlık, duygusal ve bilişsel yakınlık ve romantik sözelleştirme boyutlarında kadınlara oranla daha yüksek ortalamaya sahiptirler. b) Romantik Yakınlığı Başlatma Belirleyicileri İle Yalnızlık Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi Çalışmada, romantik yakınlığı başlatma belirleyicilerinin yalnızlık üzerindeki etkisi, aşamalı (stepwise) regresyon analizi yöntemiyle incelenmiştir. Öncelikle, yalnızlık, romantik yakınlığı başlatmanın belirleyicileri alt ölçeklerine ve ölçek toplam puanına ilişkin betimsel istatistikler Tablo-2 de verilmiştir. Tablo-2 de betimsel istatistikler yer almaktadır. Değişkenler arasındaki ilişkiler Tablo-3 te verilmiştir. Tablo-3 incelendiğinde, yalnızlık ile romantik yakınlığı başlatmanın belirleyicileri arasındaki ilişkiler görülmektedir. Bu sonuçlara göre, yalnızlık ile kendilik algısı belirleyicisi arasında düşük düzeyde ve negatif yönde ilişkiler bulunmaktadır (r= -.36; p<.01). Tablo 1. Romantik Yakınlığı Başlatma Belirleyicilerinin Cinsiyete Göre İncelenmesi Cinsiyet N Ortalama Standart Sapma t-değeri p-değeri RYBBÖTP** Erkek 106 45.55 7.58-4.97.00* Kadın 110 51.05 7.11 Kendilik Algısı Erkek 106 11.75 2.26.55.58 Kadın 110 11.58 2.00 Davranışsal Yakınlık Erkek 106 11.26 2.26-4.90.00* Kadın 110 12.87 2.07 Duygusal Bilişsel Yakınlık Erkek 106 6.70 2.28-5.19.00* Kadın 110 8.37 1.96 Kendilik Bilgisi Erkek 106 9.63 1.69 -.73.46 Kadın 110 9.82 1.69 Romantik Sözelleştirme Erkek 106 6.18 2.08-6.99.00* Kadın 110 8.39 2.15 Not: *p<.0.01; **RYBBÖTP: Romantik Yakınlığı Başlatma Belirleyicileri Ölçeği Toplam Puanı

BELİREN YETİŞKİNLİKTE ROMANTİK YAKINLIK 123 Tablo 2. Betimsel İstatistikler Değişkenler n Ortalama Standart Sapma Kendilik Algısı 216 11.67 2.15 Davranışsal Yakınlık 216 11.92 2.36 Duygusal ve Bilişsel Yakınlık 216 7.37 2.35 Kendilik Bilgisi 216 9.74 1.66 Romantik Sözelleştirme 216 7.05 2.35 RYBÖTP 216 34.85 4.62 Yalnızlık Ölçeği Toplam Puanı 216 34.85 8.33 *RYBÖTP: Romantik Yakınlığı Başlatma Ölçeği Toplam Puanı İkinci olarak davranışsal yakınlık ile yalnızlık arasında düşük düzeyde ve negatif yönde (r= -.28; p<.01); son olarak kendilik bilgisi ve yalnızlık arasında düşük düzeyde ve negatif yönde (r= -.18; p<.05) bir ilişki olduğu görülür. Çalışmada, romantik yakınlığı başlatma belirleyicilerinin yalnızlık üzerindeki etkisi aşamalı regresyon analizi yöntemiyle incelenmiştir. Analiz tek aşamada gerçekleşmiştir. Romantik yakınlığı başlatmanın belirleyicilerinden sadece kendilik algısının yalnızlıkla anlamlı bir ilişkisinin olduğu sonucuna varılmıştır. Aşamalı regresyon analizi sonuçları ise Tablo-4 te verilmiştir. Tablo 4 incelendiğinde, aşamalı regresyon analizi sonuçları görülür. Sonuçlar incelendiğinde, romantik yakınlığı başlatmanın belirleyicilerinden olan kendilik algısının, yalnızlığı anlamlı düzeyde açıkladığı görülmektedir (R=.36, R 2 =.13, F=26.91, β=-.36, p<.01). Bu sonuçlara göre, kendilik algısı yalnızlıktaki varyansın %13 nü açıklamaktadır. Tartışma ve Sonuç Bu çalışmada, romantik yakınlığı başlatma belirleyicilerini kullanmanın cinsiyete göre farklılaşıp farklılaşmadığı ve romantik yakınlığı başlatma belirleyicilerinin yalnızlıkla ilişkisi incelenmiştir. Yapılan analizlere göre, erkek beliren yetişkinler kadın beliren yetişkinlere göre, romantik yakınlığı başlatma belirleyicilerinden olan davranışsal yakınlığı, romantik sözelleştirmeyi, duygusal ve bilişsel yakınlığı daha çok kullanmaktadırlar. Ayrıca, kadınlara göre romantik yakınlığı daha rahat başlatmaktadırlar. Yalnızlıkla, romantik yakınlığı başlatma arasındaki ilişkide, Tablo 3. Pearson Korelâsyonu Sonuçları Değişkenler Yalnızlık Kendilik Algısı Davranışsal Yakınlık Duygusal Yakınlık Kendilik Bilgisi Romantik Sözelleştirme -.36** -.28** -.10 -.18*.03 Not: *p<.0.05; **p<.0.01; **RYBBÖTP: Romantik Yakınlığı Başlatma Belirleyicileri Ölçeği Toplam Puanı Tablo 4. Romantik Yakınlığı Başlatma Belirleyicilerinin Yalnızlığı Anlamlı Düzeyde Açıklayıp Açıklamadığına İlişkin Aşamalı Regresyon Analizi Sonuçları Yalnızlık R R 2 F β t Kendilik Algısı Not: **p<.0.01 0.36 0.13 26.91** -.36 15.86** romantik yakınlığı başlatma belirleyicilerinden olan kendilik algısının etkisinin önemli ve anlamlı olduğu bulunmuştur. Bir başka deyişle, beliren yetişkinlerin kendilik algılarının olumlu olması, onların daha az yalnızlık yaşamalarıyla ilişkili bulunmuştur. Cinsiyetin, romantik yakınlığı başlatmadaki etkisi genel olarak değerlendirildiğinde, bu çalışmanın bulguları daha önceki çalışmaları doğrular niteliktedir. Daha önceki çalışmalarda da erkeklerin kadınlara göre romantik yakınlığı daha rahat başlattıkları bulunmuştur (Eryılmaz ve Atak, 2009). Bu konuda erkeklerin kadınlara göre algılanan kontrollerinin daha yüksek olduğu sonucuna da varılmıştır (Eryılmaz, 2004;2006). Bunlara ek olarak, toplumsal baskınlık kuramının belirttikleri ile de bu çalışmanın sonuçları paralellik göstermiştir (Myers, 1996). Çalışmada erkeklerin romantik sözelleştirme, davranışsal yakınlık, duygusal ve bilişsel yakınlık gibi belirleyicileri kadınlara göre daha fazla kullanmalarının nedeni, bu belirleyicilerin özelliklerinde ve kültürel yapıda aranabilir. Bu üç belirleyiciye ilişkin literatürde bilgiler bulunmaktadır. Örneğin davranışsal yakınlık, bireylerin yakınlık deneyimlerini tanımlamalarında merkezi bir role sahiptir (Robson ve Robson, 1998) ve bireylerin yakın ilişkilerinin gö-

124 Ali Eryılmaz ve Leyla Ercan rünümleri hakkında bilgi sunar (Battarbee, Baerten ve Lober, 2002). Literatüre bakıldığında, bireylerin yalnızlıktan kurtulmaları ve daha derin yakınlıklar kurmaları için kendilerini açmaları üzerinde durulmaktadır (Moss ve Schwebel, 1993; Prager, 1995). Hatta sözel yakınlık, yakın ilişkide bulunan birey ile bulunmayan bireyi birbirinden ayıran önemli bir faktör olarak görülmektedir. Bireylerin kendilerine ilişkin detayları dile getirmeleri başka bireylerin de kendilerini açmalarına neden olmaktadır. Dolaysıyla sözel yakınlık, yalnızlıktan kurtulmalarına aracılık etmektedir (Robson ve Robson, 1998). Yukarıda değinilen bilgiler ve bulgular, romantik yakınlığı başlatmaya ilişkin olarak erkeklerin daha çok kullandığı belirleyicilerin, ilişki başlatmanın somut göstergeleri olduğunu belirtmektedir. Bu somut göstergeleri, erkeklerin kadınlara göre fazla kullanmalarının nedeni, Türk kültürü bağlamında ele alınabilir. Dolayısıyla bulgular, kadın ve erkeğin toplumsallaşma biçemleri ve Türk toplumundaki namus kavramı ile açıklanabilir. Türkiye, kız ve erkekler için farklı toplumsallaştırma süreçlerinin olduğu gelişmekte olan bir ülkedir. Türkiye de erkeklere göre kızlar daha çok evde zaman geçirmekte, evle ilgili sorumluluklar almakta, kızlardan geleneksel annelik rollerine uymaları beklenmektedir. Daha fazla bağımlı olmaları da istenmektedir. Ana babalar kızlara karşı daha korumacı davranmaktadır (Güneri, Sümer ve Yıldırım, 1999). Öte yandan, erkekler daha özgür olmaya cesaretlendirilmektedir. Toplumda daha bağımsız, daha saldırgan olmalarına ve daha çok dışarıda zaman geçirmelerine izin verilmektedir (Güneri, Sümer ve Yıldırım, 1999; Eryılmaz ve Atak, 2007a). Bu farklı toplumsallaştırma biçeminin etkisi, bireylerin romantik ilişkilerini yapılandırma süreçlerine de yansımaktadır diye düşünülebilir. Toplumdaki namusa ilişkin değer yargıları da göz önünde bulundurulduğunda, Türk kültüründe, romantik yakınlığın başlatılması erkekten beklenir. Bu bir erkeklik görevi, hatta sorumluluğu olarak algılanmaktadır. Tüm bu nedenlerden dolayı, kadınlar romantik yakınlığı başlatmayı isteseler bile somut göstergelerle ilişkiyi başlatmayı erkeklere bırakmış olabilirler. Zira kendilik algısı ve kendilik bilgisi belirleyicilerini kullanma açısından cinsiyete dayalı bir fark olmaması da yukarıda ele alınan düşünceyi desteklemektedir. Çünkü kendilik bilgisi ve kendilik algısı romantik yakınlığı başlatmada somut göstergeler olmayıp; kişilerin kendilerine ilişkin algılarını, bilgilerini içermektedir ve kültür temellidir (Eryılmaz ve Atak, 2009). Kendilik algısı ile yalnızlığın ilişkili olmasında, yalnız bireylerin sahip oldukları akılcı olmayan inançları etkili olmuş olabilir. Çünkü yalnızlık ile akılcı olmayan inançlara sahip olma arasında anlamlı ilişkiler bulunmaktadır (Young, 1982). Bu bağlamda yalınız bireyler, diğerleri tarafından istenmediklerini ve bu durumu değiştiremediklerini, arkadaş edinebilmek için çekici ve zeki yaşam dolu olmak gerektiğini düşünürler. Bu düşüncelerle de yakın ilişkiye girmekten ve ilişkiyi sürdürmekten kaçınırlar. Ayrıca, yalnızlık duygusuna sahip bireyler, diğer insanların yanında kendilerini rahat hissedemezler. Diğerleri tarafından yargılanacaklarına ve reddedileceklerine inanırlar. Yalnız insanlar, anlaşılmadıklarını ve insanlarla iletişim kuramadıklarını düşünürler. Duygu ve düşüncelerini kendi içlerinde saklamaları gerektiğine inanırlar. Yalnız bireyler, iletişim kurabildiği çok az kadın/ erkek olduğuna ve sürekli incitildiklerine inanırlar. Karşı cinsle yakın ilişkiler başlatma konusunda girişimleri yetersizdir ve uygun olmayan arkadaş veya sevgili seçiminde bulunurlar. Tüm bunların yanında yalnız bireyler, tekrar incitilmekten ve hayal kırıklığına uğramaktan çekinme, kendisinde yanlış giden bir şeylerin olduğuna inanma gibi düşüncelere sahiptirler. Geçmişteki hataları düzeltemeyeceklerine inanarak incitilmektense yalnız kalmayı tercih edeler. Tüm bu akılcı olmayan inançlara sahip olan bireylerin elbette ki romantik yakınlığı başlatmada sorun yaşama ihtimalleri yüksek olacaktır. İlerleyen çalışmalarda, romantik yakınlığı başlatma ve akılcı olmayan inançlar arasındaki ilişkilerin ele alınması faydalı olabilir. Bu çalışmanın bulgularına dayalı olarak, birkaç öneri ortaya konabilir. Bu bağlamda yalnızlık, beliren yetişkinler tarafından yaşanan kimlik krizinin sonucunda gerçekleşen bir durum olarak ifade edilmektedir (Arnet, 2000). Bu bilgilerden hareketle, romantik yakınlığı başlatma, kimlik ve yalnızlık değişkenlerinin bir arada ele alındığı çalışmalar yapılabilir. Böylece daha detaylı bilgilere ve bulgulara ulaşılmış olur. İkinci bir öneri olarak, bireylerin kendilik algılarının olumsuz olması daha fazla yalnızlık yaşamalarına neden olmaktadır. Psikolojik danışma ve rehberlik açısından bakıldığında, önleyici olarak bu tür sorunları olan bireylerin, kendilik algılarını daha olumluya götürecek programlar hazırlanabilir. Psikolojik danışma sürecinde ise bireyin kendisini fark etmesi ve anlaması bağlamında, kendilik algısı üzerinde durulabilir. Sonuç olarak, romantik ilişkilerde bulunmak, beliren yetişkinlerin kimlik keşiflerini gerçekleştirmeleri için bir gelişim görevidir. Bu çalışmada, romantik yakınlığı başlatma belirleyicileri ile cinsiyet ve yalnızlık arasındaki ilişkiler ele alınmıştır. İlerleyen süreçte farklı değişkenlerle daha detaylı bilgilere ve bulgulara ulaşılabilir. Yazışma adresi: Ali Eryılmaz, Psikolojik Danışman, Ankara Lisesi, Ankara, Türkiye. e-posta: erali76@hotmail.com

BELİREN YETİŞKİNLİKTE ROMANTİK YAKINLIK 125 Kaynaklar Arnett, J.J. (1994). Sensation seeking: A new conceptualization and a new scale. Personality and Individual Differences, 16, 289-296. Arnett, J.J. (1997). Young people s conceptions of the transition to adulthood. Youth and Society, 29, 1-23. Arnett, J.J. (1998). Learning to stand alone: The contemporary American transition to adulthood in cultural and historical context. Human Development, 41, 295-315. Arnett, J.J. (2000). Emerging adulthood: A theory of development from the late teens through the twenties. American Psychologist, 55, 469-480. Arnett, J.J. (2003). Conceptions of the transition to adulthood among emerging adults in American ethnic groups. New Directions in Child and Adolescent Development, 100, 63-75. Atak, H., (2005). Beliren yetişkinlik: Yeni bir yaşam döneminin Türkiye de incelenmesi. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü: Ankara. Atak, H. (Eylül,2006).Türkiye de yetişkinlik ölçütleri: Dengeye ulaşma mı, sınırlandırılmışlık mı?, XIV. Ulusal Psikoloji Kongresi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara. Atak, H. & Çok, F. (February 2007. Emerging adulthood and perceived adulthood in Turkey, 3 rd Conference on Emerging Adulthood, Tucson, AZ, USA. Battarbee, K., Baerten, N. and Loeber, S. (2002). Pools and satellites ıntimacy in the city. Proceedings of DIS 2002, ACM, 237-245. Cacioppo, J. T., Hughes, M. E., Waite, L, J., Hawkley, L. C., and Thisted, R. A. (2006). Loneliness as a specific risk factor for depressive symptoms: Cross- Sectional and longitudinal analyses. Psychology and Aging, 21(1), 140 151. Casper, L.M., & Bianchi, SM. (2002). Continuity and change in the american family. Thousand Oaks, CA: Sage. De Jong Gierveld, J. (1998). A review of loneliness: Concept and definitions, determinants and consequences. Reviews In Clinical Gerontology, 8, 73-80. Demir, A. (1989). U.C.L.A. Yalnızlık ölçeğinin geçerlik ve güvenilirliği. Psikoloji Dergisi, 7 (23), 14-18. Eldeleklioğlu, J. (2008). Yalnızlığın belirleyicileri olarak: Duygusal ilişki, internet kullanımı, algılanan sosyal destek ve sosyal beceri. Eurasian Journal of Educational Research, 33, pp 127-140. Erikson, E. H. (1968). Identity: Youth and crisis. New York: Norton. Eryılmaz, A. (2004). Ergenlik ve genç yetişkinlik döneminde romantik yakınlığı başlatmada algılanan kontrol. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Eryılmaz, A. Perceived control to start romantic intimacy at adolescence and young adulthood periods. paper presented at the X th Conference of European Association for Research on Adolescence, Antalya, Turkey, May 2 6 2006. Eryılmaz, A. & Atak, H. (2007a). Kız ergenlerin bakış açısıyla kadınlık ve erkeklik toplumsal cinsiyet kalıp yargıları: Ah! Bir de özgür olsam. 1. Psikoloji Lisansüstü Öğrencileri Kongresi, İzmir Ekonomi Üniversitesi, İzmir, Türkiye, 21-24 Haziran. Eryılmaz, A. & Atak, H. (2007b). Hazır ya da değilim: Beliren yetişkinlik (emerging adulthood) döneminde romantik yakınlığı başlatmanın belirleyicileri. 1. Psikoloji Lisansüstü Öğrencileri Kongresi Tam Metin Bildiri Kitabı, İzmir Ekonomi Üniversitesi, İzmir, Türkiye, 21-24 Haziran. Eryılmaz, A., & Atak, H. (2009). Ready or not? Markers of starting romantic intimacy at emerging adulthood: Turkish experience. International Journal of Social Science, 4 (1), 31-38. Guneri, O., Sumer, Z. & Yıldırım, A. (1999). Sources of self-identity among Turkish adolescents, Adolescence. 34, 135, 535-546. Hatfield, E. (1988). Passionate and companionate love. In R. J. Sternberg., & M. L. Barnes (Eds.), The pscyhology of love (p.191-213). New Haven and London: Yale University Press. Moss, B. F., & Schwebel, A. I. (1993). Marriage and romantic relationships: defining intimacy in romantic relationships. Family Relations, 42, 7-31. Myers, D. G. (1996). Social psychology. USA: The McGraw-Hill Companies. Öksüz, Y. (2005). Duyguların açılması eğitiminin üniversite öğrencilerinin yalnızlık düzeylerine etkisi. Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi, 6, 2, 185-195. Prager, K. J. (1995). The psychology of intimacy. New York: The Guilford Press. Robson, D. and Robson, M. (1998) Intimacy and Computer Communication. British Journal of Guidance and Counselling, 26(1):33-42 Qualter, P., & Munn, P. (2002). The separateness of social and emotional loneliness in childhood. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 43, 233-244. Sternberg, R. J. (1986). Triangulating love. Psychological Rewiev, 93, 119-135. Sternberg, R. J. (1988). A triangular theory of love. In R.J. Sternberg., & M.L. Barnes (Eds.), The pscyhology of love (P.68-99). New Haven and London: Yale University Press. Sternberg, R. J. (1999). Cupid s arrow: the course of love through time. UK: Cambridge Universty Press. Sullivan, H.S. (1953). Interpersonal theory of personality. New York: Norton Company Inc. Weiss, R.S. (1973). Loneliness: The experience of emotion and social isolation. Cambridge: MIT Press. Young, J.E. (1982). Loneliness, depression and cognitive therapy: Theory and application. In L. A. Peplau & D. Perlman (Eds.), Loneliness: A sourcebook of current theory, research and therapy (p. 379-406). New York: Willy

126 Turkish Psychological Counseling and Guidance Journal 2010, 4 (34), 119-127 Extended Summary Initiaing Romantic Intimacy at Emerging Adulthood: Is it Intimacy or Isolation? Ali Eryılmaz and Leyla Ercan The ability to initiate and maintain a romantic intimate relationship is one of the integrated parts for emerging adults to perform a healthy identity discovery. However there are no sufficient information and findings about how romantic relationships start and which factors affect the process of romantic relationship. This study deals with the relationships between gender, loneliness and starting a romantic relationship during the emerging adulthood. Method Step-wise regression analysis method is used in order to investigate relationships between loneliness and markers of starting romantic intimacy, and also t-test is used for gender differences on markers of starting romantic intimacy. Participant: The participants of the study include a total of 216 undergraduate students whose ages range between 19 and 26. Of the participants, 110 are females while 106 are males. Data collection tools: Data of the study were collected through the use of two scales: the scale of markers of starting romantic intimacy, and the UCLA loneliness scale. The detailed information about these tools are given below: The scale of markers of starting romantic intimacy: This scale was developed by Eryılmaz and Atak (2008). The scale has five dimensions. Overall internal consistency value of the scale is.83 while that of subscales ranges between.55 and.79. Its testretest reliability value is found to be.83. The UCLA loneliness scale: The scale was developed by Russell, Peplau ve Cutrona (1980) to identify the individuals loneliness levels. It was adapted to Turkish by Demir (1989). It includes a total of twenty items and is a likert-type scale, ranging from 1 (never) to 4 (always). The maximum score is 80 while the minimum score is 20. Higher score refer to higher levels of loneliness experienced by individuals. Alpha coefficient of the original scale is found to be,94, whereas the adapted version by Demir (1989) is found to have the alpha coefficient of,96. Discussion and Conclusion In this study, regression analysis shows that self perception is the most important predictors of loneliness. There are also gender differences for using starting romantic intimacy markers. The findings of the current study about the gender differences over initiating a romantic relationship are consistent with the findings of the previous studies. The findings of the previous studies also indicate that men much more easily start a romantic relationship in contrast to women (Eryılmaz and Atak, 2009). Similarly, it is also found that in this regard men have much higher perceived control (Eryılmaz, 2004). Additionally, these findings are consistent with the statements of the theory of social dominance (Myers, 1996). Men s tendency to initiate a romantic relationship more easily can be explained through the men s and women s socialization styles as well as the concept of virtue in the Turkish society. Turkey can be characterized as a developing country in which females and males have totally different style of socialization. More specifically, Turkish girls spend more time in their home in contrast to men and assume more familial responsibilities as well as are expected to follow traditional female roles. Furthermore, Turkish women are expected to be more dependent. Parents behave more protectionists to their daughters (Güneri, Sümer and Yıldırım, 1999). On the other hand, boys are much more encouraged to be free. They are socially allowed to be freer, more aggressive and spend most time outside the home (Güneri, Sümer and Yıldırım, 1999; Eryılmaz and Atak, 2007). Such a distinct way of socialization seems to affect the individuals structuring of their romantic intimate relationships. The findings of the study also suggest that the individuals with negative self perception experience loneliness more frequently. Therefore, it can be argued that those individuals who experience loneliness have irrational beliefs since it is found that there is a close and significant relationship between loneliness and having irrational beliefs (Young, 1982). Therefore, Turkish Psychological Counseling and Guidance Journal / 2010, 4 (34)

ROMANTIC INTIMACY AT EMERGING ADULTHOOD 127 the individuals who frequently experience loneliness think that they are not desired by the others and they could not change this situation and that one should be attractive and smart in order to have friends. As a result of such thinking, they avoid initiating and maintaining a close relationship. Furthermore, those individuals with the sense of loneliness do not feel themselves comfortable when they are with other people. They believe that the others would judge and reject them. They also think that nobody understands them and that they are not able to communicate with other people. Moreover, they believe that they should keep their feelings and thought unrevealed. They believe that they could communicate with only a few people and they are hurt by them. Their attempts to initiate a romantic relationship are inefficient and if they achieve to initiate a romantic intimate relationship, they mostly choose improper partners. Additionally, they believe that they are repeatedly hurt and experience disappointment and that there is something wrong with them. They prefer to be alone instead of being hurt since they believe that they could not fix their past mistakes. Therefore, the individuals with such irrational beliefs are more likely to experience problems and difficulties in initiating a romantic relationship. Future studies may deal with the interaction between initiating a romantic relationship and having irrational beliefs in detail. During the period of emerging adulthood, individuals are like to experience failure in their love and work life. More specifically, they sometimes experience desperation and rejection in their love affairs (Arnett, 2000). Therefore, these negative experiences may have negative effects on the individuals self perception. Then, individuals with negative self perception seem to experience loneliness more frequently. In conclusion, as mentioned previously, having romantic relationships is a developmental task for emerging adults to achieve their discovery of their identity. The findings of this study may be employed both in psychological counseling and in theoretical studies on the similar topics. Turkish Psychological Counseling and Guidance Journal / 2010, 4 (34)