ltı söz EDİMLERİ Bir Dil Felsefesi Denemesi Sunuş ve Çeviri: R. Levent Aysever



Benzer belgeler
Düzsöz, etkisöz ve edimsöz eylemleri

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi)

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

ANLAM SORUNU! R. Levent Aysever

Etik Karar Alma Modeli

SEMBOLİK MANTIK MNT102U

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

A Tüm S ler P dir. Tümel olumlu. E Hiçbir S, P değildir. Tümel olumsuz. I Bazı S ler P dir. Tikel olumlu. O Bazı S ler P değildir.

Final Sınavı. Güz 2005

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

ÇOCUKLARA SINIR KOYMAK

NESNEYE YÖNELİK TASARIM SÜRECİ

B. ÇOK DEĞERLİ MANTIK

Programlama Nedir? Bir bilgisayar bilimcisi gibi düşünmek ve programlama ne demektir?


Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Odabaş

Matematik Ve Felsefe

TÜRKÇE BİÇİM KISA ÖZET.

Öğrencilerin başarısını rapor etmek üzere A'dan E'ye not sisteminin kullanılması

Gerçekçi (Realistic) görseller, üzerinde durulan gerçek nesneyi gösterir. Örneğin bir arabanın resmi gerçekçi bir görsel öğe olarak kullanılabilir.

ZAMAN YÖNETİMİ. Gürcan Banger

ÜNİTE:1. Kurallar, Devlet ve Hukuk ÜNİTE:2. Hukukun Uygulanması ÜNİTE:3. Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi ÜNİTE:4. Yargı Örgütü ÜNİTE:5

Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular

KULLANICI DENEYİMİ ARAŞTIRMASI

Türkçe. Cümlede Anlam Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

O Dil; Çok geniş anlamıyla dil, düşünce, duygu ve güdüleri, doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracıdır.

KAVRAMLARIN ANLAMINI KARŞITLARI BELİRLER

DEDELER İLKOKULU

Blogger bunu uyguluyor!

İDV ÖZEL BİLKENT ORTAOKULU SINIFLARINA KONTENJAN DAHİLİNDE ÖĞRENCİ ALINACAKTIR.


7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

Erken Bo alma. (Prematür ejakülasyon) ile ilgili Bilgilendirme Bro ürü.

BÖLÜM 3 OPERAT A ÖRLER

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

Bundan sonra Sabahlatan da hayatın çeşitli alanlarına dair eğitim serileri bulunacak. Bunlara da bu İspanyolca eğitim makalesi ile başlıyoruz.

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ DERS SAATİ

Mantıksal İşlemler. 7.1 true, false, nil

MERSİN HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ ÇEKÜSH ŞUBESİ ÇOCUK GELİŞİMCİ DAMLA ATAMER

"Kentsel Dönüşümün Anahtarı Kooperatiflerde"

KURUMSAL REKLAMIN ANLATTIKLARI. Prof. Dr. Müge ELDEN Araş. Gör. Sinem YEYGEL

Endüstriyel Tasarım Tescilinde Yenilik ve Ayırt Edici Nitelik Değerlendirmesi. İç Mimarlık Ve Çevre Tasarımı Bölümü, Beytepe Kampusu Ankara,

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

Ek 1. Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı (CEFR) ve Europass Dil Pasaportu:

PricewaterhouseCoopers CEO Araştõrmasõ

ÇalıĢan bağlılığı için Ģirketlerde iģ ve yaģam dengesinin kurulması Ģart

Saygının Hakim Olduğu Bir Çalışma Ortamı İlkesi

T.C. Artvin Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Programlar ve Kanser Şube Müdürlüğü Ruh Sağlığı Birimi OTİZM

Neden Daha Fazla Satın Alalım?

7. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

T.B.M.M. CUMHURİYET HALK PARTİSİ Grup Başkanlığı Tarih :.../..«. 8

Ailelerle bağlantılar kurmak. İlk Yıllar Öğrenim Çerçevesi ni toplumunuzda yaşama geçirmek

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος

ISO 9001:2000 KYS nedir, ne yapılacaktır?

Avrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane

(b) Bir kanıtlamadır. Burada (çünkü) bir öncül belirticidir ve kendisinden sonra gelen yargının öncül olduğunu gösterir.

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sürüm 1.0 Aralık 2015

MATEMATİĞİ SEVİYORUM OKUL ÖNCESİNDE MATEMATİK

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF TÜRKÇE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Dağıtık Sistemler CS5001

Basit Kılavuzu Eliberato bir Kitap Yayıncılık Eylül 'den fazla dile çevrildi

Bilimsel Yasa Kavramı. Yrd.Doç.Dr. Hasan Said TORTOP Kdz.Ereğli-2014

DOUBLE SQUEEZE (Çift Sıkıştırma)

TÜM BİLGİLER KESİNLİKLE GİZLİ TUTULACAKTIR. Anketi Nasıl Dolduracaksınız? LÜTFEN AŞAĞIDAKİ HİÇBİR İFADEYİ BOŞ BIRAKMAYINIZ. İsim:... Cinsiyet:...

MOTİVASYON. Nilüfer ALÇALAR. 24. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi Ekim 2014, Antalya

Örnek bir kullanım ve bilgisayar ağlarını oluşturan bileşenlerin özeti

Değerlendirme. Psikolojiye Giriş. Haftalık okuma raporları. Arasınav (%30) Final (%35) Haftalık okuma raporları (%15) Kitap inceleme (%20)

KURAMSALLAŞMANIN YÖNÜ İNCELEME DÜZEYİ

Merhaba dediğini görün. Şimdi Cisco TelePresence ile gelecek yanınızda.

7. SINIF TÜRKÇE DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Temel Kavramlar Bilgi :

Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme İLETİŞİM

İş Etiği Kodu. İş Etiği Kodunun Temel İlkeleri 1. Doğru ve Dürüst Davranmak:

Hedef Davranışlar. Eğitim Programının birinci boyutudur. Öğrencilere kazandırılması planlanan niteliklerdir (davranışlar).

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Etkili Konuşmanın Özellikleri

TÜRK TELEKOMÜNİKASYON A.Ş. DENETİM KOMİTESİ ÇALIŞMA ESASLARI

Bir dil bir insan. Daha Fazla Kişiyle Bağlantıya Geçin

ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK 3.5 ÇÖZÜM

Limit, Türev ve İntegral. gibi LYS konularındaki problemlerini halletmek isteyenler için... ANTRENMANLARLA MATEMATİK. Dördüncü Kitap LYS

KARTVİZİT. Ceren ANADOL tour. tour

MIT OpenCourseWare Ekonomide İstatistiksel Yöntemlere Giriş Bahar 2009

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ FİKRİ VE SINAİ MÜLKİYET HAKLARI PAYLAŞIM YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç

İŞİTME YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLER İÇİN PERFORMANS BELİRLEME FORMU

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

İLETİŞİM BECERİLERİ. DOÇ. Dr. Bahar Baştuğ

Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015

İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I

Matematikte Sonsuz. Mahmut Kuzucuoğlu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü İlkyar-2017

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

Transkript:

söz DİMLRİ Bir Dil Felsefesi Denemesi JOHN R. SARL AVRAÇ VAVINVi Selanik ad. 78/1 06640 Kızılay/ANKARA Tel & Fax: (O 312) 418 22 63 SÖZDİMLRİ (SpeehAts) e John R. Searle e Sunuşve Çeviri: R. Levent Aysever e Yayma Hazırlayan: Kurtuluş Dinçer e Felsefe i 05 e AYRAÇ YAYıNVi e Bu çevirinin tüm hakları saklıdır e ISBN 975-8087-38-X e Birini Baskı: Nisan 2000 e Kapak Tasarımı: Ragıp Inesağır e Kapak Uygulama: Serap Yasa e Dizgi: Ayraç Yayınevi e Baskı: Şahin Marbaası Sunuş ve Çeviri: R. Levent Aysever ltı YA 'i' ı N y j Ankara - 2000

3. Bölüm D1MSÖZ DlMLRlN1NYAPISI dimsöz ediminin tam bir çözümlemesini yapmak için artık temeller hazır. Birçok edimsöz edimine oranla oldukça kurallı, çok da açık olduğu için, söz vermeyi baş kaynağıın olarak kullanaağım, dağlık bir arazi parçası gibi oğrafi özelliklerini çınl çıplak gözler önüne seriyor. Ama bölgesel özelliklerin daha fazlasını içerdiğini, ondan çıkaraağımız derslerin genele yayıldığını da göreeğiz. Söz verme edimsözünün çözümlemesini vermek üzere, belli bir tüme sözeleyerek başarılı ve kusursuz bir söz verme ediminde bulunabilmek için gerekli ve yeterli koşulların neler olduğunu soraağım. BlI sorunun yanıtını olarak da, bu koşulların bir önerıneler kümesi oluşturduğunu; bu kümeyi oluşturan örıermelerin tümel evetlemesinin, konuşan kişinin başarılı ve kusursuz bir biçimde söz verdiği önermesini, konuşan kişinin başarılı ve kusursuz bir biçimde söz verdiği önermesinin de kümeyi oluşturan önermelerin tümel evetlemesini sıkı gerektirdiğini söyleyeeğim. Dolayısıyla, her koşul söz verme ediminin başarılı ve kurursuz bir biçimde yerine getirilmesi için gerekli bir koşul; bu koşulların hep birlikte yerine gelmesi ise böyle bir ediınde bulunmak için yeterli bir koşulolaaktır. Yerine getirilen bir edimsöz ediminin kusurlu olabileek birçok yanı vardır; anak kusurlu olabileek yanların : hiçbiri edimin bütünlüğüne bir zarar vermez. Kimi zaman, bir koşul gerçekten bir edimin kavramının özünde olduğu halde belli bir durumda yerine gelmemiş olabilir; ama edim yine de yerine gelir. Böyle durumlarda edimin kusurlu olduğunu söyleyeeğim. Bir edimsöz ediminin kusurlu olduğunu söylerken anlatmaya çalıştığım şey, Austin'in yerindelik! kavramı ile yakından ilgilidir. Ko- 1 J. L. Austin, Hoıo to Do Tbiugs ıoitb WOl'ds(Oxford, 1962); özellikle ıı., lll. ve LV. dersler. 129

şulların hepsinin mantıksalolarak birbirinden bağımsız olduğunu söylemek yanlış olur. Anak kimi zaman, doğrusunu söylemek gerekirse, bir başkasını sıkı gerektirse bile bir koşulu ayrı olarak dile getirmek daha yerindedir. Böyle bir koşullar kümesine ulaşabilirsek, bu kümeden, edimsöz güü belirtme araının kullanım kurallarını çıkarabiliriz. Burada başvurulaak yöntem, insanın kendine, birinin atı doğru bir biçimde oynandığının, rok yaptığının ya da rakibini mat ettiğinin söylenebilmesinin gerekli ve yeterli koşullarının neler olduğunun sorarak satranç kurallarını bulurken izlediği yönteme benzer. Kurallar kendisine açık açık dillendirilmeden satranç oynamayı öğrenen, şimdi de kuralları açık açık dillendirrnek isteyen birinin konumurıdayız. dimsöz edimleri oyununun nasıl oyrıandığını öğrendik, ama bunu kuralar bize açık açık dillendirilmeden yaptık; şimdi de bunu yapmak için ilk yapılması gereken, belli bir edirnsöz ediminin yerine getirilmesinin koşullarını ortaya çıkarınaya çalışmak. Dolayısıyla yürüttüğümüz soruşturma 'iki felsefi amaa hizmet edeek. Belirli bir edirnsöz ediminin yerine getirilmesinin koşullarını dile getirerek bir yandan bu kavramın ayrıntılarına inmiş olaağız, bir yandan da ikini adımın atılmasının, yani söz konusu kuralları açık açık dillendirmenin olanağını hazırlamış olaağız. Bunları söyleyine, girişimim bir bakıma artık modası geçmiş veeskide kalan bir girişim olarak görünse gerek. Dil felsefesi alanında yapılan son dönem çalışmalarda ayırtına varılan en önemli şey, günlük dile ait, hiç de teknik olmayan kavramların mutlak olarak uyulması gereken kurallardan yoksun olduğudur. Oyun, sandalye ve söz verme kavramlarının, yerine gelmedikçe bir şeyin bir oyun, bir sandalye ya da bir söz verme olamayaağı; belli bir durumda yerine geldikleri kabul ediline de o şeyin artık bir oyun, bir sandalye ya da bir söz verme olmak zorunda olduğu (bir oyun, bir sandalye ya da bir söz verme dışında başka bir şey olamadığı), mutlak anlamda olınazsa olmaz gerekli ve yeterli koşulları yoktur. Anak, kavramların başına buyrukluğunun ayırtına varılması ve onunla bağlantılı aile benzerlikleri! jargonu bizi felsefi çözümleme girişimirıin kendisini yadsımaya götürınemelidir; daha çok, belli 1 Krş., Ludwig Wittgenstein, ve 67. paragraflar. ]30 Pbilosopbial Ingestigatioıı, (New York, 1953), 66. çözümleme biçimlerinin, özellikle gerekli ve yeterli koşullar konusundaki çözümlemenin. çözümlenen kavramı (değişik ölçülerde) mükemmelleştirmek gerektirdiği sonuuna götürmelidir. Bu çalışmada, yapaağımız çözümleme söz verme kavramının merkezine yöneleektir. Uç, sınır ve kusurlu söz vermeleri göz ardı edeeğim. Bu yaklaşımın, 'söz verme' sözünün çözümlernemize uymayan günlük kullanımlarından karşı örnekler türetebilmek gibi bir yararı olmuştur. Bu karşı örneklerin kimilerini irdeleyeeğim. Bunların varlığı çözümlemenin yanlışlığını göstermez, daha çok temel söz verme örneklerinden neden ve nasıl ayrıldıkları konusunda bir açıklamayı gerekli kılarlar. Bundan başka, yapaağım çözümlemede, irdelernemi tam anlamıyla belirtik söz vermelerle sınırlı tutaak, eksiltrneye dayanan söz oyunlarıyla, üstü kapalı sözlerle, eğretilemelerle söz vermeleri dikkate almayaağım. Söz vermekle ilgili olmayan öğeler içeren tümeeler sözelendiği sırada bulunulan söz verıne edimlerini de görmezden geleeğim. Sonra, yalnıza koşulsuz söz verıneleri ele alaak, koşullu söz vermeleri bir yana bırakaağım, çünkü koşulsuz olanlarla ilgili bir açıklama getirebilirsek, bunu kolaylıkla koşullu olanları da içine alaak biçimde genişletebiliriz. Kısaası, yalnıza yalın ve mükemmelleştirilmiş bir söz vermeyi dikkate alaağım. Mükemmel modeller oluşturmak için başvurulan bu yöntem, bilim alanlarının çoğunda işleyen kuramlar oluştumrken (söz gelişi, ekonomik modeller kurarken ya da güneş sistemine ilişkin olarak gezegenleri birer nokta olarak kabul eden bir açıklama getirirken) başvurulan yönteme benzer. Soyutlamalar yapıp dummları mükemmelleştirıneden hiçbir dizge kurulamaz. Çözümlemeyle birlikte ortaya çıkan bir başka güçlük de, benim koşulları birtakım döngüselliklere düşmeden dillendirme arzumdan kaynaklanıyor. Belli bir edimsöz ediminin yerine getirilme koşullarını sıralamak, bunu yaparken de bu koşulların herhangi bir edimsöz ediminin yerine getirilmesinden söz etmemesini istiyorum. Bütün edimsöz edimlerini ayrıntılı bir biçimde açıklayan bir model sunmak için bu koşulu sağlarnam gerekiyor; yoksa yalnıza farklı edimsöz edimleri arasındaki bağı göstermiş olurum, o kadar. Bununla birlikte, edimsöz edimlerine herhangi bir gönderme olmayaak ama açıklanan şeyde olduğu kadar açıklayan şeyde de söz gelişi yükümlülük gibi birtakım kurumsal kavramlar ken131

dini göstereektir; kurumsalolguları kaba olgulara indirgemeye çaiışmıyorurn, çözümlemede herhangi bir indirgemeye de gerek yok. Yapmak istediğim şey, daha çok, birtakım kurumsalolgu bildirimlerini, yani 'X bir söz verdi' biçimindeki bildirimleri çözümleyip onları kuralların belirttiği yörıeliın, kural ve durum kavramlarına ayırmak. Zaman zaman bu olguların kendileri de kurumsal olguları kapsayaaktır. 1 Koşulları verirken öne içten söz verme örneklerin, dikkate alaağım, ardından da içten olmayan söz vermeleriri ortaya çıkabilmesi için koşullarda nasıl bir değişiklik olması gerektiğini göstereeğim. Soruşturmamız diziınbilimsel olmaktan çok anlambilimsel olduğu için dilbilgisel olarak iyi kurulmuş tümeeleri dikkate alaağım. 3.1 Nasıl Söz Verilir: Karmaşık Bir dim K gibi konuşan birinin, D gibi dinleyen birinin karşısında, T gibi bir türne sözelediği, bu Tyi de düz anlamıyla sözelediği kabul edilmek şartıyla, K, anak ve anak aşağıdaki şu dokuz koşul geçerliyse, D'ye, içten ve kusursuz bir biçimde ö yollu bir söz vermiş olur. ı. Olağan girdi ve çılen koşul/an geçerliyse. 'Girdi' ile 'çıktı' terimlerini, iddi ve düz- bir dilsel iletişimi olanaklı kılan geniş ve belirsiz bir koşullar dizisini anlatmak için kullanıyonım. 'Çıktı' usa uygun konuşma koşullarını, 'girdi' ise anlama koşullarını kapsıyor. tkisi birlikte, konuşan ile dinleyenin ikisinin de dilin nasıl konuşulaağını bildiği; bu iki kişinin de yapmakta oldukları şeyin biliinde oldukları; her ikisinin de sağırlık, söz yitimi, gırtlak yangısı gibi iletişime ket vurarı fiziksel herhangi bir. engeli olmadığı; oyun oynamadıkları, şaka yapmadıkları gibi şeyalston aslında, edimsöz edimlerini (kural kavramı bir yana bırakılırsa) yalnıza kaba kavramlar kullanarak çözümlerneye çalışryor. Kendisinin de belirttiği gibi, çözümlemesi başarılı değil. Kurumsal kavramlar içermeden başarılı olaağını sanmıyonım. Krş., \'(I. P. Alston. Linguisıi Ats, Aıtterian Pbilosopbial Qııarterly, i. ilt, 2. sayı (1%4). 2 iddi sözeelenıleri sahnede oyun oynarken, bir dili öğretirken, ezberden bir şiir okurken, sesletim alıştumalan yaparken vb. üretilen sözelemlerin; düz sözeelemleri ise eğretilemelerin, alaylarm vb. karşısına koyuyorum. 132 leri içerir. Bu koşulun. hem sağırlık gibi iletişim engellerini hem de şaka yapmak, sahnede bir oyun oynamak gibi asalak iletişim biçimlerini dışarıda bıraktığı gözlerden kaçmamalıdır. 2. K, T'yisözelerken, öyollu birônerme dile getiriyorsa. Bu koşul, önerme içeriğini söz ediminin geri kalanından ayırmarmza ve çözümlemenin geri kalan bölümünde dikkatimizi bir edimsöz edimi olarak söz vermeye özgü yanlar üzerinde toplamamıza olanak sağlıyor. 3. K, ö yollu bir ôrıerme dile getirirken, K 'ya geleekte yerine getireeği gibi bir edim yülelüyorsa. Söz konusu olan söz vermek olduğunda, edimsöz güü belirtme araı önerme içeriğinin belli birtakım özelliklerine de işaret eder. Söz vermelerde, Kya bir edimin yüklenmesi ve bu edimin geçmişte gerçekleştirilmiş olmaması gerekir. Bir şey yapmış olduğuma söz veremeyeeğim gibi, bir başkasının bir şey yapaağına da söz veremem (Bununla birlikte, bir başkasının o şeyi yapışına tanıklık etıneye söz verebilirim.). Bu çalışmada gözettiğim amaçlar açısından anladığım biçimiyle edim derken anlatmak istediğim şeyin içinde edimleri gerçekleştirmekten kaçırımak, bir dizi edimde bulunmak, hatta durumlar ile koşullar da bulunuyor: Bir şey yapmamaya söz verebilirim; bir şeyi sürekli ya da art arda yapmaya söz verebilirim; belli bir dunımda ya da koşulda kalmaya söz verebilirim. 2. ve 3. koşullara önerme içeriği koşulları diyonım. Doğnısumı söylemek gerekirse, nesnelere edimler değil, anlatımlar yüklendiği için bu koşul şöyle de dillendirilebilirdi: K, ö yolu önermeyi dile getirirken, Kv«, anlatım nesne için doğru bir anlatımsa, nesnenin geleekte gibi bir edimde bulunaağını anlatmak isteyen bir anlatım yükler. Fakat bu sözü uzatmaktan başka bir şey değil; bunun için yukarıdaki düzdeğişmeeye başvurdum. 4. D, 'yi K 'nın gerçekleştirmesini 'yi kendisinin gerçekleştirmesine yeğliyor, K da D 'nin 'yi K 'nın gerçekleştirmesini D 'nin gerçekleştirmesine yeğlediğiııe inarayorsa. Söz vermenin, size değil, sizin için; tehdit etmenin ise sizin için değil, size bir şey yapmanın güvenesini vermesi, söz vermeyi biryana, tehdit etmeyi de öteki yana koyduran en önemli ayırımdır. Söz verme, söz verilen şey söz verilen kişinin yapılınasını isteikini bölümdeki yükleme irdeleınesiyle karşılaştınn. 133

mediği bir şeyse kusurludur. ayrıa söz veren, söz verilen kişinin söz verilen şeyin yapılmasını istediğine inanmıyorsa söz verme yine kusurlu olur; çünkü kusursuz bir sözün, tehdit ya da uyarı olarak değil, söz verme yönelimiyle verilmesi gerekir. Dahası verilen bir söz, yapılan bir davetten farklı olarak, verilen bu sözün talep ettiği bir durumu da gerekli kılar. Böyle bir durumun en önemli yanı, söz verilen kişinin bir şey yapılmasını istemesi (gereksemesi, arzulaması vb.), söz verenin de bu isteğin (gereksinimin, arzunun vb.) ayırtında olmasıdır. Sanırım, akıllara belli birtakım karşı örneklerin gelmesini önlemek bakımından bu çift yanlı koşulun iki yanı da zorunludur.! Yine de, dile getirildiği biçimiyle bu koşula, örneğin İngilizeden*, ilk bakışta karşı örnekmiş gibi görünen birtakım örnekler düşünülebilir. Tembel bir öğreniye, 'If you don't hand in your paper on time i promise Y9Ui will give you a failling grade in the ourse' dediğimi düşünün. ** Şimdi bu tümeyi sözeledi- Bu koşulla ilgili ilginç bir tartışma için bkz., Jerome Shneewind, A note on promising Pbilosopbial Studies, 17. ilt, 3. sayı (Nisan 1966), s. 33-35. Burada verilen örnekleri Türkçeye bire bir çevirine. anlatılmak isteneni anlamak olanaklı değil. Örnek Türkçeleştirine de metnin bütünlüğü bozuluyor. Bunun için buradaki örnekler olduğu gibi bırakıldı. (ç.n.) Bu ve bunu izleyen örnekte dikkat çekilmeye çalışılan nokta şu: Bir edimsöz edimirıde bulunmak üzere sözelenen bir türnenin yüzey yapısında, o edimsöz edimini beliıtmek üzere ku Ilanıla n dilsel bir öğe (burada edimsöz fiili), bir başka sözelemde bir başka edimsöz edimini belirtmek için kullanılabilir. Başka bir biçimde söylemek gerekirse, bir edimsöz fiili birden fazla edimsöz edimini adlandırmak için kullanılabilir. Türkçeden bir örnek vermek gerekirse, 'yemin ederim' sözü Türkçede üç farklı durumda üç farklı edimsöz edimini belirtmek üzere kullanılabilir: 1. Yemin ederim, geleeğim. 2. Yemin ederim, ödevini zamanında bırakırım. 3. Yemin ederim, ben yapmadım. reslun etmezsen seni bu dersten Gerekli ve yeterli koşulların geçerli olması şartıyla, ilk tümeyi sözeeleyen K, IJye :x:yapaağı konusunda güçlıl bir gıaene verir; ikinisini sözeeleyerı K, IJyi Y yapmaması durumunda, kendisinin de x yapaağı konusunda uyarır; üçünüsünde ise K, IJye x yaptığını (yapmadığını) güçlıl. bir biçimde bildirir. İngilizede bir ediınsöz güü belirtiisi olarak 'I promise' (söz veririm) sözünün içinde bulunduğu dumm, (kapsamlı bir ineleme bizi farklı bir noktaya götürebilir, ama ilk bakışta gôründüğü hadarıyla) Türkçede bir edimsöz güü belirtiisi olarak 'yemin ederim' sözünün içinde bulunduğu dururnun aynısıdır. 134 ğimde bir söz vermiş mi olurum? Ben öyle olduğunu düşünmüyorum; durum daha çok bir uyarı, hatta bir olasılık, bir tehdit olarak nitelenebilir. Peki, 'I prornise' sözünü böyle bir durumda olanaklı kılan ne? Sanırım, onu burada kullanıyoruz, çünkü 'I promıse' ile 'I hereby prornise', bir şey yapmayı kabullenmek söz konusu olduğunda, İngilizenin verdiği en güçlü edimsöz güü belirtme araçlarından biridir. İşte bu yüzden, doğrusunu söylemek gerekirse hiç bir biçimde söz verme ediminde bulunmadığımız, yalnıza işi kabullenınemizin dereesini vurgulamak istediğimiz durumlarda sık sık bu sözleri kullanırız. Bunu daha iyi görebilmek için, ilk bakışta farklı bir boyutta yaptığımız çözümlemeye karşı bir örnek gibi görünen bir başka örnek alalım. lngilizede, zaman zaman vurgulu bir bildirimde bulunmak için insanların yine 'I promise' sözünü kullandığına tanık oluruz. Söz gelişi, sizi parayı çalmakla suçladığımı düşünün. Size, parayı çaldığınızı söylüyorum. Siz de No, I didn't, I prornise I didn't* diye karşılık veriyorsunuz. Peki, bu durumda bir söz mü vermiş olursunuz? Sözeleminizi bir söz verme olarak nitelemek doğru görünmüyor. Bu sözeelemi vurgulu bir yadsıma olarak nitelemek çok daha doğru olurdu; burada edimsöz güü belirtme araı 'I promise'in geçişini ise, onun gerçek söz venneden türediğini ve burada yadsımanıza vurgu katan bir anlatım işlevi gördüğünü söyleyerek açıklayabiliriz. 4. koşulda anlatılmak istenen nokta, genel olarak, verilen bir söz kusursuz olaaksa söz verilen şeyin dinleyen kişinin yapılmasını istediği, kendi lehine olduğunu düşündüğü ya da yapılmasını yapılmamasına yeğlediği vb. bir şeyolması gerektiği; konuşan kişinin de durumun bu olduğunun farkında olması, durumun bu olduğuna inanması ya da bu olduğunu bilmesi vb. gerektiğidir. Sanırım, bu koşulu daha ayrıntılı ve daha tam bir biçimde dillendirınek, büyük bir olasılıkla, refah ekonomisi gibi bir şeyin teknik terimlerine baş vurmayı gerektirirdi. Anak ben burada, çözümlenen ediınsöz edinıinin yemin etmek değil, söz vermek olduğunu dikkate alarak örnekleri olduğu gibi bıraktım. Örneğe geline, bire bir çevireek olursak: Ödevini teslim etmezsen, söz veririm, seni bu dersten bırakaağun. Türkçeleştire-ek olursak: Ödevini zamanında teslim etmezsen; seni uyanyorum, bu dersten bırakırun. (ç. n.) Bire bir çevireek olursak: Hayır, ben yapmadım; söz veririm ben yapmadım. Türkçeleştireek olursak: Hayır, ben yapmadım; yemin ederim ben yapmadım. (ç.n.) 135

5. Hem K hem D için, K'nın normal koşullarda edirnirıde bulunaağı apaçık değilse. Bu koşul, farklı birçok edimsöz edimi için geçerli bir koşulun, yani edimin bir ereği olması gerektiği yollu genel koşulun bir görünümüdür. Örneğin, birinden, benim riamdan bağımsız olarak zaten yapmakta olduğu ya da yapmak üzere olduğu belli olan bir şeyi yapması riasında bulunursam, riam anlamsız, o ölçüde de kusurlu olur. Bir konuşma ortamında, konuşmayı dinleyen üçünü kişiler, edimsöz edimlerinde bulunmanın kurallarını biliyorlarsa, bu koşulun gerçekleştiğini kabul ederler. Örneğin, kamu karşısında yapılan bir konuşma sırasında beni dinleyenlerden birine Buraya bakar mısın Smith, söylediklerime dikkat et dediğimi düşünün. Dinleyii, bu sözeelemi yorumlarken. Smith'in söylenenlere dikkat etmediğini ya da en azından söylenenlere dikkat ettiğinin apaçık olmadığını, bir biçimde söylenenlere dikkat etmediğinin ortaya çıktığını varsaymak zorunda kalaaklardır; çünkü kusursuz bir riada bulunınanın bir koşulu da, dinleyen kişinin ria edilen şeyi yapmakta ya da yapmak üzere olduğunun apaçık olmamasıdır. Söz vermelerde de durum aynıdır. Nasılsa yapaağım herkesçe apaçık olan bir şeyi yapmaya söz vermem benim açımdan olağan bir durum değildir. ğer böyle söz veriyorsam, beni dinleyen kişi, sözelemime, anak benim söz verdiğim şeyi yapaağımın apaçık olduğuna inanınadığımı varsayarsa bir anlam verebilir. Karısına geleek hafta kendisini terk etmeyeeğine söz veren mutlu bir koa, herhalde karısına rahatlatmaz, huzursuz eder. Burada bir parantez açmak gerek: Sanırım bu koşul, Zipf yasasının belirttiği türden bir görüngünün sonuudur. çoğu insan davranışında olduğu gibi dilimizde de işleyen bir en az çaba ilkesi, yani en az sesçil çaba ile en çok edimsözel hedef ilkesi var. Yine sanırım, 5. koşul bunun bir sonuu. 4. ve 5. koşul gibi koşullara hazırlayıı koşullar diyorum. Bunlar, henüz işin temel yanını dile getirmemekle birlikte, isabetli söz vermeler için sine quibus non$koşullardıf. 6. K, ediminde bulunma yönelimindeyse. ıçten söz vermeleri, içten olmayanlardan ayıran şey, içten (Lar. çoğ.) olmazsa olmaz (ç.n.) 136 olansöz vermeler söz konusu olduğunda K'nın söz verdiği edimi geçekleştirme yöneliminde olması; içten olmayanlar söz konusu olduğunda ise, o edimi gerçekleştirme yöneliminde olmamasıdır. Ayrıa, içten söz vermelerde konuşan kişi yi gerçekleştirmenin (ya da gerçekleştirmekten kaçınmanın) kendisi açısından olanaklı olduğuna inanır, fakat öyle sanıyorum ki, onu gerçekleştirme yöneliminde olduğu önermesi, K'nın bu edimi gerçekleştirmenin (ya da gerçekleştirmekten kaçınmanın) olanaklı olduğunu düşünmesini sıkı gerektirir; bunun için bu son noktayı ayrı bir koşulolarak ortaya atmıyorum. Bu koşula içtenlik koşulu diyonım. 7. K, T türnesini sözeleyerek geleekte ediminde bulunma yükümlülüğü altına girmek yônelimindeyse. Söz vermenin temel özelliği, belli bir edimde bulunına yükümlülüğünün üstlenilmesidir. Sanırım, bu koşul, söz vermeleri (ve bir şey yapmaya yemin etmek gibi bu ailenin bütün öteki üyelerini) edimsöz edimlerinin diğer türlerinden ayıran bir koşuldur. Dikkat edilirse, koşulu dile getirirken bir tek konuşan kişinin yönelimini belirttik; bu yönelimin nasıl gerçekleştirildiğini ise bundan sonraki koşullar ortaya koyaaktır. Anak, bu yönelimi taşımanın, söz vermenin zorunlu koşullarından olduğu açıktır; çünkü konuşan kişi belli bir sözeelem sırasında bu yönelimi taşımadığını gösterebilirse, sözeelemin bir söz verme olmadığını da kanıtlayabilir. Örneğin, aslında böyle bir yönelimi olmadığını bildiğim.iz için, Mr. Pikwik'in gerçekte kadınla evlenmeye söz vermediğini biliyoruz. Bu koşula temel koşul diyonım. 8. K, D 'de, T türnesini sôzelemenin K yı ediminde bulunma yükümlülüğüne sokmak sayıldığı bilgisini (8) yaratmak yönelimindeyse (y - 1) K, bu B bilgisini y -1yöneliminin kavranması yoluyla yaratmak yonelirnindeyse. K, y -1 yôrıelirnirıirı, D 'nin T tümesinin anlamına ilişkin bilgisi sayesinde (araılığıyla), kavranması yônelimindeyse. Bu, konuşan kişi açısından sözeeleminin bir söz verme olduğunu anlatmak istemesinin ne demek olduğuyla ilgili, üzerinde birtakım değişiklikler yaptığımız Grieçı çözümlemeyi içermektedir. Konuşan kişi, belli bir edimsöz etkisini, bu etkiyi yaratma yönelimini dinleyen kişinin kavramasını sağlayarak yaratma yönelimi taşır; bunun dışında bir de, dinleyen kişiyi, bu kavrayışa, sözeelediği sözün anlamının, uylaşımsal olarak, sözeelediği sözü o etkiyi 137

yaratma çabasına bağlamadığı olgusu üzerinden ulaştırma yönelimi taşır. Böyle bir durum söz konusu olduğunda konuşan kişi, sözeelediği anlatımların anlam kurallarının (o anlatımların anlamını belirleyen kuralların), sözeelernin bir yükümlülük altına girmek sayıldığını beliıten kurallar olduğunu varsayar. Kısaası, bundan sonraki bölümde göreeğimiz gibi, bu kurallar, ilgili sözeelernde bulunularak 7. koşuldaki (temel koşuldakil yönelimin gerçekleşmesine olanak sağlar. 8. koşul ise bu yönelimin gerçekleşme adımlarını, yani konuşan kişinin görevini tamamlama yolunu betimlemektedir. 9. K ile D tarafından konuşulan lehçenin anlam leuralları. bir sozelemin anak 1-8 kurallannın gerçekleşmesi durumunda doğru ve içten bir biçimde sozelendiğini soyluyorsa+ Bu koşulla amaç, sözelenen tümenin dilin anlam kuralları gereği bir söz vermek için kullanılan bir tüme olduğunu ortaya koymak. 8. koşulla bidikte düşünülürse bu koşul daha öne gözden geçirilen esir alınan asker örneği gibi karşı örneklerin ortaya atılmasını önler. Bir tümenin anlamı, onu oluşturan hem sözlüksel hem dizimsel öğelerin anlamları tarafından belirlenir. Hemen biraz sonra, işlevi üretilen bir sözeelemin edimsöz güünün söz verme olduğunu göstermek olan öğe ya da öğeleri yöneten bu kuralları dillendirmeye girişeeğiz. ı. koşulu çok geniş anlıyorum: Öteki koşullarla birlikte Dnin sözeelemi anladığının güvenesinin verir; yani 2-9 koşullarıyla birlikte, edimsöz etkisi d.nin, Dnin K'nın bu etkiyi yaratma yönelimini kavraması araığıyla Dde oluşmasını; söz konusu kavramanın da Dnin Ttümesini anlamına ilişkin bilgisi sayesinde gerçekleşmesini sıkı gerektirir. Bu koşul ayrı bir koşulolarak her zaman dile getirilebilir; eğer okuyuu benim, dinleyen kişinin sözelediğini anladığını güvene altına alan girdi ile çıktı koşullarından çok şey istediğimi düşünüyorsa, bunu ayrı bir koşulolarak alabilir. ı. koşul dikkate alındığında bu biraz yanıltıı olabilir. 1. koşul, iddi dilsel iletişim için geçerli, şu ya da bu lehçeye bağlı olmayan genel bir koşuldur. rıa, koşul içinde bir de bir karşılıklı koşul kullanılması birden fazla anlama lebileek türneleri de dışarıda bırakıyor. T türnesinin birden fazla anlama mediğini varsaymarruz gerek. 138 3.2 İçten Olmayan Söz Vermeler Buraya kadar yalnıza içten söz vermeleri dikkate aldık. Anak içten olmayan söz vermeler de her şeye karşın birer söz vermedir; şimdi böyle bir söz verildiğinde koşullarda nasıl bir değişiklik olduğunu göstermemiz gerek. Konuşan kişi içten olmayan bir söz verdiğinde, içten bir söz verdiğinde taşıdığı yönelimlerin hepsini taşımaz; özellikle de söz verdiği edimi gerçekleştirme yönelimi taşımaz. Anak, bu yönelimi taşıyor görüntüsü verir. Bize bulunduğu edimin içten olmadığını söyleten işte budur: Taşımadığı yönelimleri taşıyormuş gibi davranmasıdır. İçten olunsun ya da olunmasın, söz vermek bir yönelimin dışa vurulmasını da içine alır. Dolayısıyla, içten olmayan söz vermelere olanak sağlamak için yapmamız gereken tek şey, koşullarımızı, konuşan kişinin, söz konusu yönelimi taşıdığını gerçekten taşıdığını dile getirme sorumluluğundan çok, o yönelimi taşıma sorumluluğunu yüklendiğini dile getireek biçimde düzeltmekten başka bir şey değil. Konuşan kişinirı, bir saçmalığa düşmeden, söz gelişi, ediminde bulunmaya söz veririm, ama ediminde bulunmak yöneliminde değilim diyememesi, onun üzerine aldığı sorumluluğun gerçekten de bu olduğunu gösteren en önemli ıpuudur. ' ediminde bulunmaya söz veririm' demek, ediminde bulunma yöneliminde olma sorumluluğunu üzerine almak demektir; bu da sözeelem içten olsa da olmasa da geçerlidir. Bu durumda, içten olmayan söz vermelere olanak sağlamak için yapmamız gereken tek şey, 6. koşulu, konuşan kişinin yi gerçekleştirmek yöneliminde olduğunu değil, yi gerçekleştirme yöneliminin sorumluluğunu üzerine aldığını dile getireek biçirnde düzeltmektir. Döngüsellik suçlamasından kaçınmak için bunu söyleyeeğim: 6a. K, T turnesinin sözeleyerek, kendisini geleekte edi- minde bulunma sorumluluğu altına sokmak yönetimindeyse. 6. k-oşulu böyle değiştirirsek (bunun yanında bir de çözümlememizden ve 9. koşuldan 'içten bir biçimde' sözünü çıkarırsak), çözümlememiz, verilen sözün içten olup olması sorunundan sıyrıl- lıer Aygegel- mış olur. 139

3.3 dimsöz Güü Belir/me Araının Kullanım Kuralları Bundan sonraki üzerimize düşen şey, koşullar kümemizden edimsöz güü belirtiisinin kullanım kurallarını çekip çıkarmak. Kuşkusuz, hepsi aynı ölçüde işimize yaramıyor. 1. koşul ile 8. ve 9. koşul biçimindeki koşullar, genellikle, her olağan edirnsöz ediminde aranır; bunlar bir tek söz vermeye özgü değildir. Söz vermenin edimsöz güü belirtiisinin kullanım kurallarının 2-7 koşullarına karşılık geldiği görüleektir. Söz verme için kullanılan, Su gibi herhangi bir edimsöz güü belirtme araının kullanımını yöneten anlam kuralları şunlardır: 1. Kural: Su anak, sözelenınesi konuşan kişi Kya geleek bir edimini yükleyen bir tüme (ya da daha geniş bir söylem) bağlamında sözelenır. Bu kurala önerme içeriği kuralı diyonım. Kural, önerme içeriği koşulları olan 2. ve 3. koşullardan türer. 2. Kural: Su anak, D yi Knın gerçekleştirmesini, kendisinin gerçekleştirmesine yeğliyor, K da, Dnin yi K'nın gerçekleştirmesini, kendisinin gerçekleştirmesine yeğlediğine inanıyorsa sözeelenir. 3. Kural: Su anak, hem K hem D açısından Knınolağan koşullarda ediminde bulunaağı apaçık değilse sözelenir. 2. ve 3. kurallara hazır/ayıı kurallar diyorum, bunlar da hazırlayıı koşullar 4. koşul ile 5. koşuldan türer. 4. Kural: Su anak, K ediminde bulunına yönelimindeyse sözelenir. İçtenlik koşulu 6. koşuldan türeyen bu kurala içtenlik kuralı diyorum. 5. Kural: Sv'nin sözelenmesi, ediminde bulunma yükümlülüğünü kabul etmek sayılır. Buna da temel kural diyorum. Bu kuralların belli bir uygulanma düzeni vardır: 2-5 kuralları, anak 1. kural yerine getirilmişse, 5. kural ise anak 1. kuraldan başka bir de 2. ve 3. kurallar yerine getirilmişse uygulanır. Daha sonra bu kuralların kimilerinin, edimsöz edimlerinin çok genel temel kurallarının kendileriyle ilgili olarak verilen sözlerin açık birer belirtisi gibi göründüğünü göreeğiz; en sonunda onları, öteki edimsöz güü belirtme araçlarının karşısında yalnıza söz vermenin edimsöz güü belirtme araıyla ilgili kurallar olarak yorumlamayaak biçimde, deyim yerindeyse, çarpaniarına ayırabilseydik iyi olurdu. 140 Dikkat edilirse, 1-4 kuralları yarı emir tümesi biçimini, yani 'Anak x ise Sıyi\ sözele' biçimini aldığı halde, 5. kural 'Svnin sözeelenişi Y sayılır' biçimindedir. Bu nedenle, 5. kural 2. Bölümde irdelediğim oluşturuu kurallar dızgesine özgü bir kuraldır. Yine dikkat edilirse, oyunlarla yapılan o artık bıkkınlık veren benzetme burada da kendini iyie gösteriyor. Kendimize, bir oyununun hangi koşullarda atı doğru oynadığının söylenebileeğini sorsaydık, yanıtta, atın oynanan bir oyun sırasında yapabileeği hamleleri belirten temel koşulu bulduğumuz gibi, o sırada hamle sırasının oyunu da olması gerektiğini belirten koşul gibi hazırlayıı koşulları da bulurduk. Yarışmalı oyunlarda, hatta, oyunu hile ya da şike yapmaz gibi bir içtenlik koşulu bile vardır. lbette buna karşılık gelen içtenlik kuralı şu ya da bu değil, bütün yarışmalı oyunlar için geçerlidir. Oyunlar genellikle olguları resmetmediği için, oyunlarda çoğunlukla hiçbir önerme içeriği kuralı olmaz. Doğal bir dile ilişkin olarak yapılaak dilsel bir betimlemede, 1-5 gibi kurallar hangi öğelerle bağlantılı olabilir? Uslamlamaınızı yürütmek adına, homsky-fodor-katz-postal'ın1 sözdizim ve anlambilimle ilgili açıklamalarının genel hatlarıyla doğru olduğunu kabul edelim. Bu durumda, edimsöz edimi kurallarının; emir tümeeleri gibi birkaç durum dışında, sözdizimsel bileşenin ürettiği öğelerle (oluşturuu öğelerle, biçimbirimlerle) bağlantılı olması bana son deree uzak bir olasılık geliyor. Söz konusu olan söz vermek olduğunda, adı geçen kuralların, anlam bileşeninin birleşim işlemlerinin kimi ürünleriyle bağlantılı olması çok daha olasıdır. Bu sorunun yanıtının bir bölümü, bütün edimsöz edimlerini daha küçük sayıda temel edimsözlere indirgeyip indirgeyemeyeeğimize bağlıdır. Bu yapılabiliyorsa, o zaman, bir.tümenin derin yapısında, tümenin ait olduğu edimsöz türünün basit bir temsilisinin olınası daha olası görünüyor, 3.4 Çözümlemenin Genişletilmesi Bu çözümlemenin, söz vermenin ötesine uzanan birtakım genel yanları varsa, bu ayınmlar, bana öyle geliyor ki, öteki söz ediörneğin krş., (ambridge, J Katz - P. Postal, Au Iııteııgrated Tbeory of Liııgııisti Desriptioıı Mass., 1964). 141

\ mi türlerine de aktanlabilir, bu noktada birazık derinlere inmek öyle olduklannı da göstereektir sanırım. Söz gelişi, emir vermeyi düşünün. Hazırlayıı koşullar, konuşan kişinin dinleyen kişi üzerinde bir güü olmasını içerir; konuşan kişinin emredilen edimin yerine getirilmesini istemesi, içtenlik koşulunu oluşturur; temel koşul ise, konuşan kişinin ilgili tümeyi sözeelemesinin dinleyen kişinin o edimi gerçekleştirmesini sağlama girişimi olması yönelimi taşımasıyla bağlantılıdır. Söz konusu olan kesinlemelerse, hazırlayıı koşullar dinleyen kişinin', kesinlenen önermenin doğru olduğunu düşünmek için kimi gerekçeleri olması gerektiğini içerir; içtenlik koşulu, doğru olduğuna inanmasıdır; temel koşul ise, önerme içeriğinin, varolan gerçek bir olguyu resmeden bir şeyolarak sunulmasıyla ilgilidir. Selamlamalar çok daha yalın edimsöz edimleridir; fakat kimi ayırımılar bunlarda da geçerlidir. 'Merhaba' sözeelerninde hiçbir önerme içeriği ve hiçbir içtenlik koşulu yoktur. Konuşan kişinin, dinleyen kişiyle yeni karşılaşmış olması gereği, hazırlayıı. koşul; 'Merhaba' sözünün sözelenmesinin, dinleyen kişinin tanindığını nazikçe belirtmek sayılması ise temel koşuldur. Geniş bir edimsöz edi mi dizisiyle ilgili bu çeşit bilgileri, bölümü n sonundaki sayfalarda yer alan bir tabloda verildiği gibi gösterebiliriz. Bu tabloya dayanarak edimsöz edimleriyle ilgili birtakım genel varsayımları dillendirip sınamak olanaklıdır: 1. Ortada içtenlik koşulunda belirtilen bir ruhsal dunımun olduğu her yerde, edimin yerine getirilişi, o ruhsal dururnun bir dışaourumu sayılır. Bu yasa, edim içten olsa da olmasa da, yani konuşan kişi gerçekten o belirtilen ruhsal dunımda olsa da olmasa da, geçerlidir. Nitekim, (ö olduğunu) kesinlernek, doğrulamak, bildirmek, (ö olduğu yollu) bir inanın dışauurumu sayılır; ( gibi bir edimde bulunması için) ria etmek, sormak, emretmek, yalvarmak, buyuımak, yakarmak ya da komut vermek, (o ediminde Bu ve bundan öneki bölümün ilk biçimi olan What is a Speeh At? başlıklı yazısında da Searle 'dinleyen kişi' Usearen diyor (krş., J. R. Searle (yay.), Tbe Pbilosopby of Laııguage, Oxford: O.u.P, 1989, s. 53). Anak çözümleme, dinleyen değil, konuşan kişinin yönelimlerini ıemele alan bir çözümleme olduğuna göre, burada da söz konusu kişinin, konuşan kişi olması gerekir. Nitekim Searle, bu bölümün sonunda yer alan çizelgede de bunu 'konuşan kişi' (LO olarak düzeltiyor. Bkz., s. 149, 'Kesirıleme, (olduğunu) bildirme, doğrulama' sütunu, L. lıazırlayıı koşul.ı çn.) 142 buluı'tulması yolunda) bir istek ya da arzunun dışauururnu sayılır; yollu) söz vermek, yemin etmek, tehdit etmek, ant içmek (o ediminde bulunma yolunda) bir yönetimin dışavurumu sayılır; teşekkür etmek, hoş karşılamak, tebrik etmek, bir şükran duygusunun, (Dnin gelmesinden duyulan) bir memnuniyetin, (Dnin iyi talihine duyulan) aynı şekilde bir memnuniyetin dışavurumu sayılır. 1 2. Bu ilk yasayı evireek olursak: Arıak edimde bulunmanın bir nıhsal dururnun dışavurumu sayıldığı yerde, içten olmamak olanaklıdır. Örneğin, kişi içten olmayan bir biçimde selamlayamaz ya da ad koyamaz ama içten olmayan bir biçimde bildirebilir ya da söz verebilir. 3. lçtenlik koşulu, bize, konuşan kişinin edimi yerine getirirken dışavurduğu şeyi söylüyorsa, hazırlayıı koşul da onun edimi yerine getirirken sezindirdiği şeyi (ya da en azından sezindirdiği şeyin bir bölümünü) söyler. Genelleyerek söylemek gerekirse, konuşan kişi, bir edimsöz edimini yerine getirirken, edimin hazırlayıı koşullarının gerçekleştiğini sezindirir. Nitekim, söz gelişi bir bildirimde bulunduğumda, bildirdiğim şeyin arkasında olduğumu sezindiririm; bir söz verdiğimde, söz verdiğim şeyin dinleyen 'kişinin çıkarına olduğunu sezindiririm. Birine teşekkür ettiğimde, kendisi için o kişiye teşekkür ettiğim şeyin bana yararlı olduğunu (ya da en azından bana yararlı olması amaıyla yapıldığını) sezindiriim, vb. Söylemek ile ilgili olarak, sezindirmek ve dışavurmama ilgili olarak getirdiğimiz açıklamalara koşut bir biçimde, temel kurallara dayalı bir açıklama getirebilseydik, hoş bir denge kurmuş olurduk. İnsan hep şöyle demek istiyor: Komışan kişi, hazırlayıı koşulları (hazırlayıı koşulların yerine geldiğini) sezindirir, içtenlik koşullarını (içtenlik koşullarının yerine geldiğini) dışauurur, temel koşulu (temel koşulun belirttiği şey her neyse onu) söyler. Anak insanı bunu söylemekten alıkoyan bir şey var: Söylemek ile gözlemleyii sınıfına giren edimsöz edimleri arasında çok yakın bir bağ olması. Sırası gelmişken, bu yasa Moore'un paradoksuna da bir çözüm getiriyor. Yani şu, ö olduğu önermesi, ö olduğuna inanrnadığun önermesiyle tutarsız olmadığı halde, hem ö olduğunu, hem de ö olduğuna inanmadığıl111 kesinleyemem paradeksuyla. 143

Gerçekten de, kimi sözelemlerin bir şey söylemek değil, başka tür bir şey yapmak olması, Austin'in edimsellerle ilgili özgün bir içgörüsüdür. Fakat bu nokta ileri uçlara götürülebilir. Söz veririm diyen bir adam yainıza söz vermez, bir de söz verdiğini sôyler.' Yani gerçekten de söylemek ile gözlemleyiiler arasında bir ilişki var, ama genellikle düşünüldüğü kadar değil. 4. Bağlam ve sözeelem temel koşulun yerine geldiğini açık bir biçimde ortaya koyuyorsa, belirtik bir edimsöz güü belirtme araının yardımına başvurmadan da bir edimsöz ediminde bulunulabilir. Sadee Bunu senin için yapaağım deyebilirim, fakat, bunu söylerken bir yükümlülük aldığım (ya da üstlerıdiğim) apaçıksa, bu sözeelem bir söz verme sayılaak ve bir söz verme olarak alınaaktır. Aslında, insan, belirtik bir biçimde söz veririm deme gereksinimini nadiren duyar. Aynı şekilde, yalnıza Keşke bunu yapmasan diyebilirim; fakat bu sözeelem de, belli bağlamlarda bir dileğin dışavurumundan daha fazla bir şey, söz gelişi, kişinin kendisiyle ilgili bir şey olabilir. Bir ria olabilir. Bunu söylemekteki amaç sizin bir şey yapmanızı önlemekse, yani gerçekleşen koşul bir rianın temel koşuluysa, sözeelem bir ria olaaktır. Konuşmanın bu yönü (yani bir bağlamda bir sözelernin, belli bir temel koşul için kullanılan edirnsöz güü belirtiisine belirti k bir biçimde başvurmadan o temel koşulun yerine geldiğini beliıtebilmesi) birçok nazik anlatım biçiminin kaynağıdır. Nitekim, örneğin 'Bunu benim için yapabilir miydin?' tümesi, sözlüksel birimlerin anlamlarına ve edimsöz güü olarak sorunun edimsöz güünü gösteren araçların kullanılmasına rağmen, aslında, sizin yeteneklerinizle ilgili yanıt isteyen bir soru olarak sözelenınez. Bu tüme, aslında, bir.ria olarak sözelenir. 5. Bir sözeelemin edimsöz güünün belirtik olınadığı her durumda, onun edimsöz güünü belirtik bir hale getirmek daima olanaklıdır. Bu, anlatılmak isteneek her şeyin dile getirilebileeğini söyleyen dilegetirilebilirlik ilkesinin bir sonuudur. Kuşkusuz, belirli bir dil, konuşan kişinin anlatmak istediği her şeyi dile getirebilmesini sağlayaak denli zengin olmayabilir ama ilkee o dilin Austin'in kendisinin de işaret ettiği gibi; Other Minds, Proeedings of tbe Aristoteliaıı Soiety, ek ilt (964); daha sonra,.j. L. Ausıin, Pbilosopbial Papers (Oxford: 1961). 144 zenginleşrilmesinin önünde hiçbir engel yoktur. Bu yasanın başka bir uygulaması da şudur: Sezdirilebileek her şey sezdirilebilir; anak, hazırlayıı koşullarla ilgili olarak getirdiğim açıklama eğer doğruysa, başka şeyler sezdirmeden bir şey söylenemez. 6. Bölümün sonunda yer alan tabloda koşulların örtüşmesi, birtakım edimsöz edimlerinin gerçekte başka edimsöz edimlerinin özel biçimleri olduğunu gösteriyor; nitekim soru sormak, aslında ria etmenin özel bir biçimidir; yani bilgi ria etmek (gerçek sorular) ya da dinleyen kişinin bilgisini göstermesini ria etmek (sınav soruları). Bu, ria biçimindeki 'Amerika Birleşik Devlet/erinin ilk başkanının adını bana söyle' sözeeleminin. güç bakımından, soru biçimindeki 'Amerika Birleşik Devlet/erinin ilk başkanının adı nedir?'e eşdeğer olduğu yollu sezgimizi açıklıyor. Ayrıa, bir ölçüde de, 'sormak' fiilinin, 'Bana yapıp yapamayaağımı sordu' (ria) ile 'Benden nedenini sordu' (soru) örneklerinde olduğu gibi, hem riaları hem soruları kapsamasının nedenini açıklıyor. Son deree önemli ama zor olan soru da şu: Bütün öteki edimsözlerin ya da öteki edimsözlerin çoğunun indirgenebildiği bazı temel ediınsöz edimleri var mı? Başka bir biçimde soraak olursak, edimsöz edimlerinin temel türleri ve her türün o türü o tür kılan özellikleri nelerdir? Bu soruyu yanıtlamayı güçleştiren şeylerden biri, bize başta şu şu edimsöz edimlerinin şu şu edimsöz edimlerinden farklı edimsöz edimleri olduğunu söylememizi sağlayan ayırım ilkelerinin oldukça çeşitli oluşudur (bkz., aşağıda 8. paragrafı.! 7. Genelolarak temel koşul, öteki koşulları belirler. Örneğin, ria etmenin temel kuralı, sözeelernin Dye bir şey yaptııma girişi sayılması olduğu için, önerme içeriği kuralı Dnin geleekteki bir davranışından söz etınek zorundadır. Öteki kurallann temel kuralın bir işlevi olduğu gerçekten doğruysa ve bu ötekiler arasında kimileri düzenli bir biçimde sürekli yineleniyorsa, o zaman bu yinelenenler elenebilir olsa gerektir. Özellikle apaçık olmamakla ilgili hazırlayıı koşulokadar çok ed imsöz ediminde söz konusudur ki, insan bundan şu sonuu varıyor: Apaçık olmama tek tek edimsöz güü belirtme araçlarının } Bu bakımdan, Austin'in edimsöz edinıleri sınıflaması bana biraz ad bo geliyor. Now to Do Tbirıgs ıoitb IVords, s. 150 vd. 145

sözelenmesiyle ilgili ayrı bir kuralın konusu değildir hiç; daha çok edimsöz edimlerini (ve benzer bir biçimde öteki davranış biçimlerini) ilgilendiren genel bir kuralın, temel kuralın yerine gelmesiyle ulaşılaak ereğe zaten ulaşılmışsa edim kusurlu olur biçimindeki genel bir kuralın konusudur. Söz gelişi, kişinin kendisinden yapılması isteneek şeyi zaten yapaağı bütünüyle apaçıksa, o kişiye söz konusu şeyi yapmayı söylemekte güdülebileek hiçbir amaç olamaz. Fakat, oyununun anak hamle sırası kendisindeyse atı oynayabileeği, ne ölçüde atın hamleleriyle ilgili özel bir kuralın konusuysa, apaçık olmama da o ölçüde rialarla ilgili özelbir kuralın konusudur. 8. dimsöz güü ile edirnsöz edimi kavramları, aslında oldukça farklı birkaç ayırım ilkesini gerekli kılıyor. İlki ve en önemlisi, edimin ereği ya amaı (örneğin, bildirim ile som arasındaki fark); ikinisi, K ile Dnin birbirlerinin karşısındaki konumları (örneğin, ria ile emir arasındaki fark); üçünüsü kabullenmenin dereesi (örneğin, yalın bir niyet dışavurumu ile söz verme arasındaki fark); dördünüsü, önerme içeriği bakımından fark (örneğin, öndeyi ile aktarım arasındaki fark); beşinisi, önerme içeriğinin K ile Dnin çıkarlarıyla ilgisindeki farklılıklar (örneğin, övünme ile yerinme, uyarı ile öndeyi arasındaki fark); altınısı, dışavurulan olası ruhsal durumlar arasındaki farklılıklar (örneğin, bir yönelimin dışavurumu olan söz verme ile bir inanındışavurumu oları bildirim arasındaki fark); yedinisi, sözelemlerin konuşmanın geri kalanıyla ilişkisindeki farklılıklar (örneğin, birinin söylediği şeye.sadee yanıt vermek ile birinin söylediğine itiraz etmek arasındaki fark). Dolayısıyla, 'güç' eğretilemesinin akıllara getirdiği şeyi, yani edimsöz fiillerinin tek bir kesintisiz bütün üzerinde yer aları noktalara işaret ettiğini düşünmememiz gerekir. Doğrusunu söylemek gerekirse, birbirinden farklı birkaç edirnsöz güü bütünü vardır; belli bir dildeki, söz gelişi İngilizedeki edimsöz fiillerinin, bu çeşitli kesintisiz bütünler üzerinde başka değil de o belli noktalarda durması, bir anlamda, rastlantısal bir durumdur. Örneğin, İngilizede bir şeyi 'kırmızı' olarak nitelernek anlamına gelen 'rubrify' diye bir ed imsöz fiili olabilirdi. Dolayısıyla da I hereby rubrify it yalnıza o kırmızıdır anlamına gelebilirdi. Şu rastlantıya bakın ki, aynı dilde, benzer biçimde 'maarize' diye, artık kullanılma146 yan, birini.mutlu olarak nitelemek anlamına gelen eski bir fiil vardır. ( '.. Hem edimsöz güünün farklı birkaç boyutu olduğu hem de aynı sözeeleme edimi birbirinden farklı çok çeşitli yönelimlerle yerine getirilebildiği için, bir ve aynı sözeelemin farklı birkaç edimsöz ediminde bulunulurken kullanılabildiğini gözlerden kaçırmamak önemlidir. Aynı sözeelemi doğru olarak adlandıran, üstelik eşanlamlı da olınayan birkaç edimsöz fiili olabilir. Örneğin bir ziyafette bir kadının Aslında saat oldukça ilerledi dediğini düşünün. Sözelem, bir açıdan, bir olgu bildirimi olabilir; karşısında saatin daha çok erken olduğunu belirten kişiye bir itiraz (böyle bir yönelimle de sözelenmiş) olabilir; koasına bir teklif, hatta bir ria ('ve gidelim') olabileeği (ve böyle bir yönelimle söylenebilee ği) gibi, koasına bir uyarı ('Artık gitmezsek, sabah kendini çok bitkin hissedeeksin') da olabilir. 9. Kimi edimsöz fiilleri yönelinen etkisöz etkisiyle tanımlanabildiği halde, kimileri tanımlanamaz. Nitekim, ria etme, temel koşulu gereği, dinleyen kişiye bir şey yaptırma girişimidir; fakat söz verme özünde böyle etkilere ya da dinleyen kişinin tepkilerine bağlanamaz. dimsöz edimlerinin hepsiyle (ya da çoğuyla) ilgili etkisöz etkilerine dayanan bir çözümleme geliştirebilseydik, edimsöz edimlerini kurallara gönderme yapmadan çözümleme umutları da büyük ölçüde artardı. Çünkü, o zaman dil, doğal tepkileri ya da etkileri güveneye almak ya da güveneye almaya çalışmak için kullanılan uylaşımsal bir araç olurdu. Böyle bir durumda da edimsöz edimleri, aslında, herhangi bir kuralı gerektirmezdi hiç. İnsan kuramsalolarak, edimi dil içinde ya da dışında kalarak gerçekleştirebilirdi; bunu dil içinde kalarak yapmak da, uylaşımsal herhangi bir araç olmadan yapılabilen bir şeyi uylaşımsal bir araçla yapmak demek olurdu. Söylediğim her şeyin açıkça ortaya koyduğu gibi, edimsözü bu şekilde etkisöze indirgerrienin, bunun sonuu olarak da kuralları dışarıda bırakmanın büyük bir olasılıkla mümkün olamayaağını sanıyon.ım. lletişimle ilgili, Austin'inki,.benimki ve sanırım Wittgenstein'ınki gibi, kurumsal diye nitelenebileek anlam kubu örneklerden ilkini Paul Grie'a, Asriptivisın Philosophial ikinisin ise Peter Geah'e Review, 69. ilt, (960), borçluyuın; s. 221-226. 147

DİMsöz TÜRLRİ Kural çeşitleri Ria Kesinleme, (olduğunu) doğrulama bildirme, Soru Öuernıe içeriğt Dhin geleekte gerçekleştireeği H gibi bir edim. ö gibi herhangi bir örıerme. Herhangi bir önerme ya da bir açık önerrne. tlazırlayıı koşul 1. D. H'yi gerçekleştirebileek durumda. K. Ohin yi gerçekleştirebileek dururnda oldugu na inanıyor. 2. Hem K hem D için, Dhin normal koşullarda yi kendiliğinden yapaağı apaçık değil, lçıeıılils leoşuiu K. Dhin 'yi gerçekleştirmesini istiyor. Tentel lsoşul Dhin 'yi gerçekleştirmesini sağlama girişimi sayılır. 1. Khın, önün doğru oldugu konusunda kanıtı (gerekçeleri, vb.) var. 2. Hem K hem D için, Dhin ö'yü bildiğ! (önün D'ye hatıriatılmasma gerek olrnadığı, vb.) apaçık değil. K, ö olduğuna inanıyor. önün varolan bir duıumu resmettiği yollu bir garanti sayılır. 1. K, yarutı' bilmiyor; yani önermenin doğru olup olmadığtrn, ya da açık önerme söz konusu ise, önerrneyi doğru olarak tamamlamak için gereken bilgiyi bilmiyor (fakat, aşağıdaki yoruma bak). 2. Hem K hem D için, Dhin, o sırada kendisine sorulmadan söz konusu bilgiyi vereeği apaçık değil K, söz konusu bilgiyi istiyor. Söz konusu bilgiyi Dden öğrenme gifişimi sayılır. Yorum. mir ile lsonıutıuı fazladan bir hazırlayıı koşulu daha vardır: S'nin D üzerinde bir güü olması gerekir. Komu/larda. büyük bir olasılıkla, apaçık olmamayı gerektiren pragmatik koşul söz konusu degildir. Bundan başka, her ikisinde de K ile D arasındaki ilişkinin biçimi temel koşula da geçer: Sözeelem. IJ üzerindeki güüne dayanarak Anın D'ye bir şey yaptııma girişimi sayılır. Saouıınıalsiuı farklı olarak, bu edirnler, özünde, bir ikna etme girişimine bağlanamaz. Nitekim, ö oldugunu bildiriyorum, seni ikna etmeye çalışrnıyorum demek olanaklı. Anak, Ö oldugunu savunuyorum. ama seni ikna etmeye çahşrruyorurn demek tutarlı bir söz gibi görünmüyor. Iki tür SOlU vardır: (a) Gerçek sorular ve (b) Sınav soruları. Gerçek sorularda K yanıtı bilmek (öğrenmek) ister; sınav sorulannda ise K, yanıtı Dhin bilip bilmediğini bilmek ister. -'-'. ---------------------------------------------------------------------

li :.ÖO 8.- ' -1'J ],.5 :İ2 >00 U uo. f 1:1 2 u O t){}:.ö --e :- R 'g,. N.a 't,,;.!jo OJ 'Go.;>-.-.ı ro oj :;;;...!..'; ::J -o, ff. r:a. gir. s.!<! ol) ı. -' : r.q,a, ;;;;, 1'J V.sı u o ı.5. u.'.g >-,,O : :.sı.sı.g.g. :;;; frl. il ol). <LI O '<,'- OJ.t: 3:r >o.. vo '(\l... o. 8 ]50 Lo':: r::.>-..>- :. :: '1J.:._ s::.. :: o 6- -ee ü : ol 6.g li : o -) '6 ::.5 ::J UoO..;5 : '' ı.=.,... ii f.., {:j!!?' o ;>:...: :- O '>:...2.S ]' '.g.ğ O '6 :;:: o >- &. V.::: '>-..0 ı t.:.j' g S v?'::ı II)oı=Q)lOON:O B. 6:0 ;::1 OJ.. (5 'ii)..!..-!..-l...!::d '1J.ı, ' l) S ;:ı t s2 >o. ı'.a :rvo.;ı. :>1 '(\l t:. 1::: N..., :- a3 ].g İ <u ] 'Üo li.s -'N ol ' O a: '[ :8 'o fr. -' --]'2 V.!; v» u..:.- '2 ol.!; ;;; O!}]. OJ <il'- v :: ii :J.a lii '2 >- <: ii:.l! ii:..=! is, ] -a.(5 ':i N. rı.o V).o. 3..:::2 r 002 $.!t!:fj 2 -):.:ı v- jr V rı '.'o r :i2 ı 2 1;J.. O;.S Bu ve bunu izleyen bölümde, birer önerme edi mi olan gönderme ile yükleme edimlerini gözden geçirmek için söz edimlerinin önerrne içeriğinin ayrıntılarına gireeğiz. Göndenneyle ilgili olarak yapaağımız irdeleme, belgili tekil göndermelerle sınırlı tutulaak, bu ölçüde de tamamlanmamış bir gönderme kuramı olaaktır. Göreeğimiz gibi, yalnıza bu tür göndermeleri dikkate almak bizi bir yığın sorunla karşı karşıya bırakaaktır ama kafamızda onlara ilişkin açık bir düşüne oluşmadan, öteki göndenne türlerine ilişkin açık bir düşüneeye varmak da pek olası görünmüyor. Belgili tekil gönderme kavramı hiç doyuruu olmayan, ama onsuz da olunamayan bir kavram. Gönderme anlatımlarının en sık karşılaşılan örnekleri özel adlardır, ama belgili tekil betimlemeler gibi öteki anlatım türlerini.dikkate alır, alına da bunların kimilerinin gönderme anlatımları olduklarını, kimilerinin açık bir biçimde böyle olmadıklannı, kimilerinin de bu ikisinin arasında yer aldıklarını görürüz. Dahası, özel adların, söz gelişi 'Kerberos yoktur' tümesi:ndeki gibi kimi geçişleri göndergeli değildir. Belgili betimlemeleri irdeleyen filozoflar, neredeyse her zaman, 'Fransa Kralı', 'o adam gibi örnekleri alıp kullanırlar; buna karşılık 'bugünkü hava durumu?, 'şimdiki yaşam biçimimiz', ya da 'bezelyeyi sevrne nederıim' gibilerini ise çok ender kullanırlar. Bu dururnun kuşkularımızı aıtırması gerekir. Russell'ın betimlemeler kuramını, onun kendi örneklerini kullanmadan, 'Bugünkü hava durumu iyi'***gibi. ;:ı :ı :ı 3 B1R söz D1Ml OLARAKGÖNDRM :J Lu '2 ' 2.: -,,,,. il ii).a: Q).o >- 4. Bölüm ::ı i:qg.- {1.:..., J' ] -6 :.ô_ gb] ;:ı.!t'ô V.... ı. 't: li.drn ::::.:. G,. 2.a <i'i.a : ' ;:ı ;? ı 2 il >. ro t' o : <u '.!: >- ] 2 ı::; o, u. <u..o -ı, o 'j:l <u. '-! lr..5 l) '>, '1J._ :.::g ;:ı -ee ;... --=:.,,>- ;:. \:: ol) t.:.:..2 ii ol @ :6..= >..o 5.. o.q ] 61i.S :... :... 1515 Sı'.;>- i:ı.>- 2 :.q '-3 >- : i..o o 8.. :0;: :B ı Ovı::ı..!)a. ; <u - ı :::J..o _2:J.g:!:O ::.,. vnb::ı n V... r ''''''..o 2 d. :J @ U.«..ool. th> v OJ.- vi 5 Qjl/')Oao...::: ;:J _ r.q '. ::J 00>- a :::.].:::::ı:::::.q O jjjii', Qj:; :;;'..:: -g :i2 --g ;:J v. =s :.] : t ' i' 15' 0>00 Ol o <1 ol) i 15 ı..o.:: ;;:J ol) o o...;gnü. : ol.:.g :: G. g S.-.&ı : '60 r.q ;;;;, 8.. e Jj. s >:Ji,a, :.2 : t.q 8. - S >---= -.S :.q.!:ı::: ı 2ro g..5. :0. s.'::::: ;::... - iv _ 5;@; 3 g.s (5 t;,.5-. N o -'o - ' -: S.S 'ı::.. : ilı J;!'.--i :.qo -ii ro :ı::,a, o qr:..:oo R OS ;; Ibe' belgili tanımlığı, zaman zaman zaman da 'o' biçiminde zaman 'bugünkü', Türkçeleştirilmeye zaman zaman çalışıldı. (ç.n.) 'söz konusu', 'The weather'. 'The weather is good'. 151