Edebiyatımızda Nazariyat Tartışmaları ve Mizanü l Edeb Adlı Eserin Bu Tartışmadaki Yeri ve Önemi

Benzer belgeler
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi İÇİNDEKİLER. Özkan CİĞA DİYÂRBEKİRLİ MEHMED SAÎD PAŞA NIN BİBLİYOGRAFYASI, ss.

TANZİMAT DÖNEMİNDE KULLANILAN GRAMER TERİMLERİ

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN

DÜZENLEYEN KURULUŞLAR DİYARBAKIR VALİLİĞİ DİCLE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ BAŞKANLIĞI ONUR KURULU

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Yeni Osmanlılar Cemiyeti Kurucularından Mehmed Âyetullah Bey Dönem-İnsan-Eser

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM

DR. MUHAMMED HÜKÜM ÜN ŞAİR - SOSYOLOG: KEMAL TAHİR ADLI ESERİ ÜZERİNE

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

BELÂGAT KİTAPLARINDA İSTİTBÂ / İDMÂC SANATININ TARİF VE TASNİFİ

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

DOI: /fsmia

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

TEMEİ, ESER II II II

AVNÎ (FATİH) DÎVÂNI. Hazırlayan. Muhammed Nur Doğan

Tablo 2: Doktora Programı Ortak Zorunlu-Seçmeli Dersler TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI DOKTORA PROGRAMI GÜZ YARIYILI

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i

SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME

Yüksek Lisans Öğretim Programı Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

ÖZ GEÇMİŞ II. Akademik ve Mesleki Geçmiş

KİTABİYAT. Mevlānā Celāleddin-i Rumî, Mesnevî 1-2/3-4/5-6, Nazmen Tercüme: Ahmet Metin Şahin, Kaynak Yayınları, İstanbul 2006.

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

Final Honour School of Oriental Studies, 2014 NEW LIST OF TURKISH SET TEXTS FOR BA OS (TURKISH) Paper4: Ottoman Historical Texts

ŞEYH SAFVET İN TASAVVUF DERGİSİ NDEKİ YAZILARINDA TASAVVUFÎ KAVRAMLARA BAKIŞI

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Ortak Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri

MehMet Kaan Çalen, tarihinde Edirne nin Keşan ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Keşan da tamamladı yılında Trakya

S A I15 NUMBER Y I L08

TANZİMAT EDEBİYATI ( ) HAZIRLAYAN: Döndü DERELİ D GRUBU-105

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI

ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ

İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ. : Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Telefon : (0212) : abulut@fsm.edu.tr

III. MİLLETLER ARASI TÜRKOLOJİ KONGRESİ Y A Z M A ESERLERDE SERGİSİ. 24 Eylül - 5 Ekim 1979 SÜLEYMANİYE KÜTÜPHANESİ.

O zaman gördü ki, küçük çocuk, memleketlisi, minimini yavru ağlıyor. Sessizce, titreye titreye ağlıyor.

TANZİMAT I. DÖNEM: ŞAİR VE YAZARLAR. * Şinasi *Ziya Paşa *Namık Kemal. * Ahmet Mithat Efendi *Şemsettin Sami

2 273 A-Seçmeli I (Şiir İncelemeleri) A-Seçmeli I (Çağdaş Türk Ede.Metin İnc.)

İBRAHİM ŞİNASİ

İstanbul Üniversitesi. İstanbul Üniversitesi. Marmara Üniversitesi. Yrd. Doç. Yeni Türk Dili Bartın Üniversitesi 2011

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. Yayın Kataloğu

TDE 101 Türkiye Türkçesi I Turkey Turkish I TDE 102 Türkiye Türkçesi II Turkey Turkish II

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ

Yıl: 2, Sayı: 5, Aralık 2015, s

Ali Canip Yöntem in Cumhuriyet Döneminde Edebiyat Öğretimi İçin Hazırladığı Ders Kitapları

Makbul Re y Tefsirinin Yöneldiği Farklı Alanlar. The Different Fields Twords That The Commentary By Judgement Has Gone

SÖZLÜKBİRİMLERİN TANIMLANMASINA ANLAMBİLİMSEL BİR BAKIŞ

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

ALİ EKREM (BOLAYIR) İN TÂRÎH-İ EDEBİYYÂT-I OSMÂNİYYE ADLI ESERİNİN YÖNTEMİ BAKIMINDAN DEĞERLENDİRİLİŞİ

2. Yıl / III. Dönem (Second Year Third Semester)

ÖZ GEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: Oğuzhan KARABURGU 2. Doğum Tarihi: Unvanı: Yrd.Doç.Dr. 4. Öğrenim Durumu:

Karahanlı Eserlerindeki Söz Varlığı Hakkında

A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 34 Erzurum

EDEBİYATIN SİYASETLE KESİŞEN NOKTASINDA YAZAR ve ŞAİRLERİN TUTUMLARI. Ertuğrul AYDIN

İktisat Tarihi I. 27 Ekim 2017

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

YENİ TÜRK EDEBİYATI - I

ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ. Yüksek Lisans Bilimsel Hazırlık Sınıfı Dersleri. Dersin Türü. Kodu

SEVAL ŞAHİN Cinai Meseleler

Ders Adı : SEÇ.III: TÜRK EĞİTİM TARİHİ I Ders No : Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 6. Ders Bilgileri.

EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ AÇISINDAN 12 EYLÜL ŞİİRİ Nesîme CEYHAN AKÇA, Kurgan Edebiyat, Ankara 2013, 334 s.,isbn Sabahattin GÜLTEKİN 1

Takvim-i Vekayi Gazetesi (1831)

ÖZGEÇMİŞ Yaşar Kemal in Romanlarında Toplumcu Gerçekçilik (devam ediyor)

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

EDEBİYAT BİLİMİ ANSİKLOPEDİK SÖZLÜĞÜ NASIL OLMALIDIR?

Edebiyat Terimleri Kaynakças Üzerine Bir De erlendirme

Fırat Üniversitesi İNSANİ VE SOSYAL BİLİMLER FAKÜLTESİ ÇAĞDAŞ TÜRK LEHÇELERİ VE EDEBİYATLARI

DERS BİLGİLERİ Ders Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Dersin Koordinatörü Dersi Verenler Dersin Yardımcıları Dersin Amacı

T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Müdürlük Seçme Sınavlarına Hazırlık El Kitabı

SEYYİT MAHMUT HAYRANİ ANADOLU LİSESİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 9. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

T.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ. Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı İLGİLİ MAKAMA

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

GÜZ YARIYILI YÜKSEK LİSANS DERSLERİ

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ KISALTMALAR

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ BU HAFTA ÜNLÜ ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY A AYDIN BAKIŞLAR KONFERANS DİZİSİNİN İKİNCİ OTURUMUNU GERİDE BIRAKTI.

ANA DİL Mİ, ANA DİLİ Mİ? IS IT PARENT LANGUAGE OR OR MOTHER TONGUE?

MEHMET AKİF ERSOY UN EDEBÎ KİŞİLİĞİ 1

Merkez / Bitlis Temel İslam Bilimleri /Tasavvuf Ana Bilim Dalı.

Araştırma Yöntem ve Teknikleri

MUṢṬAFĀ NŪRĪ (d. 1824; ö. 1890)

İÇİNDEKİLER. Gelişim Kuramları 22 Eylem Kuramı ve Toplumsal Yapılandırmacılık 28

Kitap Değerlendirmeleri. Book Reviews

YAZAR ADI-SOYADI: Sibel AKICI

Get to know Hodja Dehhânî Through Other Poet s Poems:

ARZU ATİK, Yard. Doç. Dr.

YAHYA KEMAL BEYATLI ( )

Araştırma Yöntem ve Teknikleri

Yeni Türk Edebiyatında Kadıköy. 1. Adı Soyadı: Haluk ÖNER. 2. Doğum Tarihi: Unvanı: Yrd. Doç. Dr.

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İÇİNDEKİLER. Takdim...7 Önsöz...9 Kısaltmalar I. DEVLET...13 Adâletnâme...15 Kanun...19 Kanunnâme...29 Padişah...43

Transkript:

Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi (2010) 3/2, 115-123 Edebiyatımızda Nazariyat Tartışmaları ve Mizanü l Edeb Adlı Eserin Bu Tartışmadaki Yeri ve Önemi Vedat YEŞİLÇİÇEK Özet Türk Edebiyatında gelişimini henüz tamamlayamamış, erken dönemde üzerinde durulmaya başlanan ve bir tür olarak henüz yeni yeni benimsenen tenkit (eleştiri) türünün, teorik alt yapısının da problemli olduğu bilinen bir gerçektir. Türk Edebiyatında batılı anlamdaki tenkit çalışmaların çok yakın bir tarih olan 19. yüzyıla dayanıyor olması, bu problematiğin önemli bir yönünü teşkil etmektedir. Bu yüzyılda bile milli retorik çalışmalarının Arap ve Fars edebiyatına, daha sonra ise Fransız retoriğine dayandırılması problemin bir başka boyutudur. 1888 yılında yayımlanmış ve Diyarbekirli Said Paşa ya ait olan Mizânü l Edeb adlı eserin bu ihtiyaç doğrultusunda önemli bilgiler ihtiva ettiği, dolayısıyla bu alandaki araştırmacıların dikkatine sunulması gerektiğine inanılmaktadır. Anahtar Kelimeler: retorik, teori, nazariyat, Minazü l Edeb, Diyarbekirli Said Paşa Critical Dicussion In Our Literature And The Signifance of Mizanü'l-Edeb In This Discussion Abstract The Criticism genre,which began and to be emphasized in the early period and has been adopted as a genre lately, hasn t completed its improvement in Turkish Literature yet, it is also a well known fact that it has problems in its therotical background. One of the most important parts of this problem is that these studies are based on the 19. century, a very recent date. National rhetorical studies having been based upon Arabian and Persian Literature and then French rhetoric in this century is another dimension of this problem. İt is believed that Mizânü l Edeb which was written by Diyerbekirli Said Paşa and published in 1888, includes very important information in line with this requirement and so it should be brought to the attention of the researchers in this field. Keywords: Rhetoric, theory, theoretic, Mizanü l Edeb, Diyarbekirli Said Pasha Edebiyatımızın henüz bakir olan, üzerinde derinlemesine çalışmaların yapılmadığı alanlarından biri de hiç kuşkusuz nazariyat (teori) dediğimiz sahadır. Bu alandaki boşluk, bu boşluğun ortaya çıkardığı Öğr. Gör. Dr., Uşak Üniversitesi Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Sosyal Alanlar Bölümü

Vedat YEŞİLÇİÇEK 116 meseleler ve bu meselelerin günümüz edebiyat bilimine taşıdığı problemler üzerinde, edebi otoritelerin mutabık olduğu da malumdur. Türk edebiyatında milli bir retorik ve buna bağlı olarak, milli bir teori geliştirme gayretinin Batı ya göre çok geç sayılacak bir dönemde, 19. yy ın neredeyse ikinci yarısında başlamış olması, meselenin bir diğer boyutudur. Bu anlamda 1832 yılında doğan Diyarbekirli Said Paşa nın Mizânü l Edeb adlı eseri bu alanda ilk sayabileceğimiz eserlerden birisidir. 1832 de Diyarbakır da dünyaya gelen ve 1891 yılında Mardin de ölen Said Paşa nın 1 bugün pek hatırlanmayan bu eseri incelendiğinde, teorik yaklaşımlar konusunda kendisinden sonra gelen pek çok esere kaynaklık yaptığı görülecektir. A. Diyarbekirli Said Paşa 1832 tarihinde Diyarbakır da doğan Said Paşa, edebiyatımızın çok önemli ve aksiyoner ismi olan Süleyman Nazif ve Faik Ali Ozansoy un babasıdır. Diyarbakır da medrese eğitimi alan Said Paşa, Vilâyet Tahrirat Kalemi nde memuriyete başlar. 1872 de Elazığ Mutasarrıflığına getirilen Paşa, 1874 te Maraş Mutasarrıflığına tayin olur. Sadrazam Mahmud Nedim Paşa nın ona karşı olmasına rağmen, Midhat Paşa tarafından himaye edilen Said Paşa, Mahmud Nedim Paşa nın sadrazamlığı sırasında azledilirse de Midhat Paşa nın gayretleriyle memuriyete tekrar dönmüş; Muş, Siirt ve Mardin mutasarrıflıkları görevlerine getirilmiştir. Taşrada geçen memuriyet hayatı, özünde sağlam bir edebi kabiliyet olan Said Paşa nın tanınması ve itibar görmesinin önüne geçmiş olmalıdır. Nitekim Said Paşa ilk gençlik yıllarından itibaren şiirle ve edebiyatla meşgul olup, bu yıllarda Divançe oluşturacak kadar şiir yayımlamıştır. 2 1871 de Diyarbekirli Said Paşa nın şiirlerinden bir seçki yayımlanmıştır. Bunun dışında; Said Paşa nın 1887-1888 tarihini taşıyan Mir atül-iber adlı on ciltlik bir Umumi Tarih çalışması bulunmaktadır. Ancak bu eserin ilk dokuz cildi basılmıştır. Yine A. Bossou dan tercüme ettiği Mir at-ı Sıhhat adlı eserini Mehmet Zeki ile birlikte 1871 de yayımlanmıştır. Said Paşa nın Hülâsâ-i Mantık adlı eseri 1892 de, Tabsıratü l İnsan adlı eseri 1872 de, Ahmet Muhammet Meydâni den tercüme ettiği Muhbetü l Emsâl adlı eseri yine 1872 de ve son olarak İlm-i Hesâb adlı eseri 1871 de yayımlanmıştır. Teorik yaklaşımlarını ihtiva eden Mizanü l Edeb adlı 1 Bkz: Diyarbakirli Said Paşa nın ölüm tarihi konusunda, Kenan Akyüz, Batı Tesirinde Türk Şiiri adlı eserinde, Süleyman Nazif bahsinde 1892 tarihini vermektedir. 2 Bkz: Said Paşa nın yazmaları: Millet Kütüphanesi, Ali Emiri Efendi Kitaplığı, No:210, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, İbnü l-emin Kitaplığı, No:3540 da bulunmaktadır.

Sosyal Bilimler Dergisi 117 eserinin yayın tarihi ise 1888 dir. Ayrıca Diyarbakır Sal-namesi nin ikinci kısmını teşkil eden ve Diyarbakır Tarihi ne ait bilgiler ihtiva eden 144 saifelik bölüm de yine Said Paşa ya aittir. Bu kapsamlı çalışmaların yanı sıra şiire de ilgi duyan Said Paşa Encümen-i Şuarâ ismiyle ve Divan şairlerinden seçmelerin yer aldığı eserini 1885 te yayımlamıştır. Said Paşa nın; Sen usandırma eli, el de usandırmaz seni Hilekârlık eyleme, kimse dolandırmaz seni Dest-i a dâdan soğuk su içme kandırmaz seni Korkma düşmenden ki ateş olsa yandırmaz seni Müstâkim ol Hazret-i Allah utandırmaz seni mısralarıyla başlayan Muhammes i, onun edebi kişiliğini ve şahsiyetini anlamamız bakımından oldukça önemlidir. Mehmet Süreyya, Sicill-i Osmanî adlı eserinde, Said Paşa hakkında; Diyarbekirlidir. Bittafîz Diyarbekir mektupçusudur. Bundan sonra oralarda mutasarrıf oldu. 1304 te Rumeli Beylerbeyi payesini ihrâz etti. 1309 Rebbü l-âhirinin 28 inde Mardin de mutasarrıf iken irtihal eyledi. Ulûm-ı âliye ve aliye u inşâ ve kitabette söz sahibi olup mükemmel bir tarih kaleme almıştır ki; ilm-i hay et ve ensâb (nesepler) ve coğrafya ve tabakâtü l- arz (yer tabakaları) na dair çok faideli bir eserdir. (Mehmed Süreyya: 1331. s.49) bilgilerini vermektedir. Said Paşa nın buraya kadar özetlenmeye çalışılan hayatı ve edebi faaliyetlerinin dışında, belâgat eseri olarak kaleme aldığı Mizanü l Edeb adlı kitabı dikkate değerdir. B. Nazariyat Çalışmaları ve Mizânül l Edeb: Sadık Tural Zamanın Elinden Tutmak adlı eserinde, bu sahayı ve sahaya ilişkin metodolojik yaklaşımları değerlendirirken: Edebiyatın neden, nasıl, niçinlerine cevap arayan, uygulanacak ölçütlerini araştıran, kısaca edebi değer ile metot meselesini ele alan bilgi alanına edebiyat teorisi denir (Tural: 1991. s.19) tespitlerini yapar. Tural, bu alanda öteden beri var olan boşluğu ve problematiğin kapsamı hakkında ise şu değerlendirmeleri yapmaktadır. Ülkemizdeki edebiyat kavramının, bu kavramın sahasına giren veya edebiyat hadisesini ilgilendiren hususların nazarî olarak- yeterince işlendiği söylenemez. Diğer Türk boylarında -Âzerî Türkleri hariç- edebiyat eserleri, Türkiye Türkleri kadar zengin olmamakla birlikte, teorik meseleler üzerindeki endişeler taşıyan araştırmalar ve sözlükler daha çoktur. Türkiye mizde ise, edebi hadiselerin hedefi ve neticesi olan edebiyat eserini; onun yaratıcısı; cemiyet ile eser ve yazar arasındaki ilişkileri nasıl ve ne ölçüde arayacağımızla ilgili kitapların azlığında, terimlerin yetersizliğinde birleşmekle beraber, bu konudaki çözümleri yine tek tek fertlerden beklemeye devam ediyoruz. Edebiyat eserlerinin konu ve teknikleri ile

Vedat YEŞİLÇİÇEK 118 inceleme usullerinin devamlı değişen ve zenginleşen yapısı; edebiyat nazariyatı üzerinde düşünülmesinde geç kalınmasının zahirî sebebidir. (Tural: 1991 s.25) Tural ın bu tespitlerine Berna Moran; Edebiyatın tanımını yapmaya kalkanlar, bütün edebiyat eserlerinin ortak özelliğini bulmak iddiasındadırlar ve bunda imkansızlıklar vardır. (Moran:1998: s.246) cümleleriyle destek vermektedir. Var olan problemlerin bütünüyle ve tam bir müşteriklikle çözümlenmesinin önündeki zorlukları işaret eden Moran, eserde spor örneğinden hareket ederek, problemin geniş sınırlarına dikkat çeker. Spor nedir? sorusundan hareket eden Moran, bütün spor dallarının spor sayıldığı gibi, sadece yürümenin de spor sayıldığına dikkat çekerek, konuyla ilgili şu bağlantılara ulaşır: Dikkat edilirse görülür ki bütün sporlar arasında ortak bir özellik yoktur; bunlar arasında Wittgenstein in aile benzerliği dediği benzerlikler vardır (Moran:1998. s.245) Söz konusu problematiğin, Türk Edebiyatındaki yansımalarını zenginleştirmek mümkündür. Bu anlamda, Kaya Bilgegil in Edebiyat Bilgi ve Teorileri (Belâgat) (Bilgegil:1989) adlı eseri, bu sahanın ana kaynaklarından birini teşkil etmekle beraber, sahanın bütün meselelerini çözme iddiasında değildir. Bilgegil eserde, şematik olarak edebi devreleri ele alırken, söz sanatları bahsinde de daha çok kendisinden önce yayınlanan eserlerin metodolojik yaklaşımlarını, hatta örneklerini takip eder. Kenan Akyüz ün Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri Ι (1860-1923) adını taşıyan eserinde de benzer bir metodoloji ile Modern Türk edebiyatını bilinen devrelerine ayrılmış, ancak farklı olarak her dönem içersinde Edebi Tenkit başlığı altında müstakil bir bölüm teşekkül ettirilmiştir. (Akyüz: 1986) Bu konuyu müstakil bir başlık olarak inceleyen isimlerden biri de M. Fuad Köprülü dür. Köprülü, Türk Edebiyatı Tarihi adlı eserinde, Edebi Tenkit konusundan daha çok tenkit eleştiri- konusuna yoğunlaşır. Köprülü, 1. Azamî derecede âfakî olan tarihçi görüş 2. Yalnızca enfüsî: subjektif olan tenkitçi görüş. (Köprülü: 1981. s.3) şeklinde bir tasnif yaparak eleştiri denilen alanın tarihi süreç içerisinde geçirdiği evreleri vurgular. Son yıllarda bu tür çalışmaların yoğunlaşması, ortak bir kabûle gidişin ilk işareti sayılabileceği gibi, karmaşanın artarak devam ettiği anlamına da gelebilmektedir. Ancak bu çalışmanın esasını teşkil eden ilk örneklere dönüldüğünde daha ayrıştırılmış bilgilere rastlamak mümkündür. Kazım Yetiş, Güzel konuşmanın, güzel yazmanın kaide ve prensiplerini tespit çalışmalarının tarihi, bir diğer deyişle retoriguein tarihi

Sosyal Bilimler Dergisi 119 M.Ö.V asra kadar çıkar. (Yetiş: 1989. s.199-210) tespitiyle, söz konusu problematiğin tarihi seyrine dikkat çekmektedir. Yetiş, bu tarihi sürecin ana hatlarını aynı eserinde bibliyografik künyeler vererek, bir kronoloji dahilinde ortaya koyar. Yetiş e göre, Arap ların ve Batılı toplumların bu sahadaki çalışmaları bizden çok daha eskidir. Miftâhül-Ulûm, Telhîz, Mutavvel gibi hemen hemen birbirinin özeti ve şerhi olan Arapça eserleri örnek veren Yetiş, bu eserlerin, Türk aydınının ihtiyacını karşılamaktan uzak olduğu bilgisine yer verir. (Yetiş:1989) Aynı eserde Yetiş, Şeyh Ahmed el- Badâhî nin 1502 de yazdığı, Kitab-ı Câmî-i Envâü l-edebi l-fârsî adlı kitabın Sanâyi l-bediiyye Mine l-ârûz ve t- Ta miyye başlıklı kısmı, yine, Müslûhü t-din Mustafa Surûrî nin 1549 da yazdığı Bahrü l- Maârif ve İsmail Hakkı Ankaravî nin (D:? Öl. 1631-32) Miftahü l- Belâga adlı eseriyle Misbâgu l- Fesâha adlı eserini, son olarak ise Müstakim-zâde nin Islahât-ı Şiiriye adlı eserini, Türk belâgat sahasının ilk eserleri olarak zikretmektedir. (Yetiş:1989) Yetiş e göre Ankaravî nin eseri, Türk belâgatı açısından diğerlerine göre daha önemlidir. Bu önem, eserin Türk Edebiyatına yakın konuların işlenmesinden kaynaklanmaktadır. Türk belâgatı açısından ilk hacimli eser, Süleyman Paşa nın 1871-72 tarihini taşıyan Mebâniü l İnşâ adlı eseridir. Süleyman Paşa bu eseri vücuda getirirken, Arap ve Fars edebiyatının yanı sıra Fransız edebiyatını inceleyerek, Türk edebiyatına uygulamayı hedeflediği görülür. (Yetiş:1989) Ahmet Hamdi nin Belâgat-ı Lisân-ı Osmânî adlı eseri, bu anlamda en kapsamlı eserlerden birisidir. Aynı şekilde, Mihalici Mustafa Efendi nin Zübdetü l-beyân (İst: 1297: 1880, Mihran Mat., Cüz II 100s.) adlı eseriyle Ahmed Cevdet Paşa nın Belâgat-ı Osmâniye (İst., 1298, 1881-82, Mahmud Bey Mat., 204 s.) adlı eseri Türk belâgat tarihinin önemli temel taşlarından biri olarak gösterilmektedir. Hacı İbrahim Efendi nin Hadikatü l- Beyân (İst., 1281: 1881, Mihran Mat., Cüz s-ii 136s) adlı eserini de eklemek gerekir.(yetiş:1989) Milliliğe doğru gidişin ilk örneği olarak, Recâi-zâde Mahmud Ekrem in Ta lîm-i Edebiyat adlı eseri gösterilmektedir. Tanzimat döneminin çok önemli bir siması olan Namık Kemal de nazariyat alanındaki önemli isimlerdendir. Namık Kemal in 1866 da yayımladığı Lisân-ı Osmânî nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülâhazâtı Şâmildir adlı makalesi Türk belâgatı açısından önemlidir. Muallim Naci nin Istılâhât -ı Edebiye (İst., 1307., A. Asadoryon Şirket-i Mürettibiyye Mat., s.280) adlı eserinde, daha milli perspektiflerin ortaya konduğunu ve edebiyatın bir bilim dalı olarak görülmesi gerektiğini söyler. Bütün bu bilgilerin ışığında Mizânü l Edeb adlı eserin muhtevasına inildiğinde tam anlamıyla Türk edebiyatını ve belâgatını kuşatan bilgilere ulaşmak mümkün değildir. Ancak, bu alanda yazılmış ve tarihi bir kronoloji

Vedat YEŞİLÇİÇEK 120 ile sıralanan birtakım eserlerde Mizânü l Edeb in tesirini görmek dikkat çekici bir durumdur. Mizânü l Edeb 1305 (=1888) de 384 sayfa olarak basılmıştır. Eserin girişinde Fesâhat ve Belâgat bahisleri üzerinde durulmuştur. Heveskârânı İnşâya İhtarât başlığı altında, genç şair ve yazarlara birtakım tavsiyelerde bulunulur. Eserin üçüncü bölümü gibi düşünülen kısmı Eş ara Dair Mülâhâzat başlığını taşır. Bu bölümde, Said Paşa tarafından, eski şiirimizin gerçekle uyuşmadığı ve sosyal hayattan uzaklaştığı şeklinde bir eleştiri geliştirildiği görülür. Eserin son bölümü olarak Udebâ-yı Cedidemizin Âsâr-ı Müntehâbalarından Bir Numûne başlığının düşünüldüğünü görmekteyiz. Ancak eserde böyle bir bölüm bulunmamaktadır. Eserin özellikle söz sanatları bölümünde kullanılan, tanım, tasnif ve örneklendirmelerin, kronolojik olarak günümüze yakın tarihlerde basılmış eserlerde, bazen değiştirilerek, bazen de aynen kullanılmış olması, bu eserin daha dikkatle incelenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu benzerliklerin, dolayısıyla Mizânü l Edeb in tesirlerini birkaç örnekle çok daha fazla olmasına rağmen- şöyle ortaya koyabiliriz. Kaya Bilgegil in, Edebiyat Bilgi ve Teorileri (Belâgat) adlı eserinin Teşbih bahsinde kullandığı örneklemelerin, küçük farklılıklarla Mizânü l Edeb te kullanıldığı görülür. Said Paşa, bu bahiste teşbih sanatına örnek verirken Zeyd arslandır (D. Said Paşa: 1881. s. 277-278) cümlesini kullanır. Bu örnek Bilgegil in eserinde Ahmet arslan gibi kuvvetlidir şekline dönüşür. (Bilgegil: 1989. s.134) Said Paşa, Teşbih için, aynı kökten gelmiş kelimelerle, maddelerin birbirine benzetilmesini Teşbih-i Hakiki bahsinde tanımlamıştır. (Said Paşa: 1881, s.276) Dolayısıyla Ahmed arslan gibi kuvvetlidir biçiminde kurulan bir örneğin Said Paşa ya göre Teşbih-i Mecazî bahsinde yer alması gerekir. Bu bahiste Said Paşa Adem arslan gibidir örneğini kullanır. (Said Paşa: 1881, s.277) Said Paşa ya göre, böyle teşbihlerde kasıt mübalâğadır. Aynı bahiste, her iki yazarın teşbihinin esaslarını aynı şekilde tasnif etmeleri, dikkat çekici başka bir benzerliktir. (Bkz: Mizânü l Edeb s.277, Edebiyat Bilgi ve Teorileri s.135) Bu durum, teşbihin edatları bahsinde de tıpa tıp aynıdır. Mizânü l Edeb te Said Paşa güya, veş, âsâ, gibi, sanki gibi edatlardan söz eder ki bunlar ayniyle Edebiyat Bilgi ve Teorileri adlı eserde de mevcuttur. (Bkz: Edebiyat Bilgi ve Teorileri s.135-mizânü l Edeb s.276) Bu alanda bir tür yardımcı kitap olarak çıkarılan Edebi Sanatlar ve Tanınması adlı eserde de Ali arslan gibidir (Soysal: 1992, s.92) örneğinin kullanılıyor olması, benzerliğin boyutlarını ortaya koyması bakımından önemlidir. Teorik yaklaşımlardaki bu benzerlikleri farklı eserlerde görmek mümkündür. Bu anlamda, Ahmed Cevdet Paşa nın Belâgat-ı Osmaniye adlı eserinde, İstiare bahsinde kullanılan Bugün hamamda arslan

Sosyal Bilimler Dergisi 121 gördüm cümlesi aynı şekilde Mizanü l Edeb te İstiare ile Teşbihin Farkı başlığı altındaki bölümlerde kullanılmıştır. (Bkz: Belâgat ı Osmâniyye İstiare Bahsi-Mîzânü l Edeb, İstiare ile Teşbihin Farklı Bahsi). Süleyman Paşa ise Mebâniü l İnşâ adlı eserinde Kinâye bahsinde aynı örneği kullanmaktadır. (Süleyman Paşa: 1871-72 s.133) Benzerlikler, örnekler ve tasnifler bazında süren bu ayniliğin; aynı örneklerin farklı bahirlerde kullanılmasıyla devam etmesi, bir düzeltme veya görüş ayrılığından çok teorik yaklaşımlardaki sınırlılıktan kaynaklandığı tespiti, kanaatimizce daha doğru olacaktır. Belâgat-ı Osmaniyye adlı eserin İstiare bahsinde kullanılan Ölümün tırnakları felâna saplandı (Süleyman Paşa: 1871-72 s.149) örneğinin Mizânü l Edeb adlı eserin İstiare bi l kinâye bahsinde aynen kullanılıyor olması bu anlamda önemlidir. (Said Paşa: 1888 s.276) Tahirü l Mevlevi nin Edebiyat Lügati adını taşıyan eserinin İstiare bahsinde kullandığı Nafile bal çabuk yalandırdı beni (T. Mevlevi: 1973) şeklindeki örnek, Mizânü l Edeb in aynı bahsinde, aynen mevcuttur. (Said Paşa 1888: s.105) Bu iki eser arasındaki benzerlikler bu tek örnekle sınırlı değildir. Edebiyat Lügati adlı eserin İstiare bahsinde yaptığı tanım, tasnif ve örneklemelerde birçok benzerlik bulmak mümkündür. Eserin İstiare-i Musarraha-i Mücerrede bahsinde kullanılan, Süngülü bir arslan örneği, Mizânü l Edeb adlı eserin aynı bahsinde, Kargılı bir arslan (Said Paşa,1881, s.276) şeklinde görmekteyiz. Aynı örneğin Mebâniü l İnşa adlı eserin Kinâye bahsinde (Süleyman Paşa: 1871:72, s.133) kullanılıyor olması etkiletişimin boyutlarını göstermek bakımından önemlidir. Belâgat kitapları arasında görünen bu benzerliklerin farklı bahislerde de sürdüğü görülür. Ancak, istiare, teşbih, kinâye gibi söz sanatlarında verilen örneklerin birbiriyle aynı olması, kanaatimizce bu söz sanatlarını birbirinden ayıran çizginin çok kalın ve net görülür olmayışından kaynaklanmaktadır. Mizânü l Edeb adlı eserin İstiare-i Asliye bahsindeki tanımlamanın ardından verilen örnekte tilki sözünün kurnaz anlamında (Said Paşa: 1888, s.328) kullanılması aynı örneğin Edebiyat Bilgi ve Teorileri adlı eserin yine istiare bahsinde kullanılması, aynı eserde Batmış iken dirildi örneğinin, Mizânü l Edeb in 323. sayfasında kullanılmış olması, Meydanlarda arslan gördüm örneğinin yine Mizânü l Edeb te 276. sayfada mevcut olması, Edebiyat Bilgi ve Teorileri adlı eserin Mücerred İstiare başlığı altında verilen örneklerle, Mizânü l Edeb in 276. sayfasındaki örnek ve tanımlamaların uyuşması, az önce söylediğimiz sıkıntılardan kaynaklanıyor olmalıdır. Bu durumu zaman zaman seçilen beyitlerde de görmemiz mümkündür. Edebiyat Bilgi ve Teorileri adlı eserin Câmi in (toplayıcı) Açık ve Gizli Oluşuna Gizli İstiare Çeşitleri başlığı altında verdiği örnek olan; Mâhâ çektim şeb-i hicran alem-i şu lesi âh

Vedat YEŞİLÇİÇEK 122 Âh kim olmadı ol mâh haber-dâr henüz beyti Mizânü l Edeb in 325. sayfasında aynı bahsin örneği olarak kullanılmıştır. Bununla beraber, Mebâniü l İnşa da kullanılan -Kinâye bahsinde- felân adamın kapısı açıktır şeklindeki örnek de Mizânü l Edeb in 276. sayfasında aynı bahiste kullanılmıştır. Sonuç Bu örnekleri daha önce de söylediğimiz gibi arttırmak mümkündür. Burada önemli olan, nazariyat sahasında üretmenin sanıldığı kadar kolay olmadığı meselesidir. Mebâni l İnşa dan Mizânü l Edeb e ve kalitesi tartışılmayan kaynak eser hükmündeki Edebiyat Bilgi ve Teorileri adlı esere kadar, bu alanda bir yol ve hedef belirleyen eserlerin birbirinden etkileniyor olması da kanaatimizce doğaldır. Bu anlamda yazının hedefi 1888 de yazılan ve henüz edebi çevrelerce pek tanınmayan Mizânü l Edeb in de bu sahada söz söylüyor olduğunu duyurmaktan ibarettir. Kaynakça Ahmed Cevdet Paşa, Belagât-ı Osmâniyye, Mahmud Bey Mat., İst., 1299 (=1888) Akyüz Kenan, Batı Tesirinde Gelişen Türk Şiiri Antolojisi, 4. Baskı,İnk., Kitapevi, İst.,1986 Akyüz Kenan, Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri I (1860-1923) Mas Matbaası., 4. Baskı. İst., 1986. Bilgegil Kaya, Edebiyat Bilgi ve Teorileri (Belâgat) Enderün Kitabevi İst., 1989 Diyarbekirli Said Paşa, Mizanü l Edeb, A. Asadoryan Şirket-i Mürettebiyye Mat., İstanbul 1305 (=1888) Köprülü M. Fuad, Türk Edebiyatı Tarihi, Ötüken Yay., İst. 1981. Mehmed Süreyyâ, Sicill-i Osmâni Yahud Tezkire-i Meşâhir-i Osmaniyye, Matbaa-i Âmire, 1311, C. 3., s.49 Moran Berna, Edebiyat Kuramları ve Eleştiri, Can Yay., İst., 1998 s.246 Soysal M. Orhan, Edebi Sanatlar ve Tanınması, Öğretmen Yazarlar Dizisi, MEB Basımevi, İst., 1992 Süleyman Paşa, Mebâniü l İnşâ, İst., 1871-72 Tahirü l Mevlevî, Edebiyat lügati Neşre Haz: Kemal Edip Kürkçüoğlu, Enderûn Kitapevi, İst., 1973 (ilk baskı 1983) Tural Sadık, Zamanın Elinden Tutmak, Ecdâd Yay., Ank. 1991. s.19

Sosyal Bilimler Dergisi 123 Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, Dergah yay., İst.1995. C.7, s.430 Yetiş Kazım, Yenileşme Devri Türk Edebiyatında Milli Retorique Meselesi, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten (1985) Ank. 1989.