Orta Vadeli Program, 2011 de 2008 in geçileceğini işaret ediyor

Benzer belgeler
7.36% 7.0% 15.8% 9.6% % Haziran 18 Mayıs 18 Haziran 18 Temmuz 18

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

5.21% 4.6% 21.6% 11.1% % Ekim 18 Eylül 18 Ekim 18 Kasım 18

7.36% 2.9% 17.9% 9.7% % Temmuz 18 Nisan 18 Temmuz 18 Ağustos 18

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

7.26% 9.9% 10.8% 10.8% % Mart 18 Şubat 18 Mart 18 Nisan 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 8 Ekim 2014

Ekonomi Bülteni. 21 Kasım 2016, Sayı: 45. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

GSYH (Milyar TL, Cari Fiyatlarla) GSYH (Milyar $, Cari Fiyatlarla)

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

1.56% -4.1% 20.3% 11.4% % Kasım 18 Ekim 18 Kasım 18 Aralık 18

%7.26 Aralık

-2.98% -10.0% 19.7% 13.5% % Ocak 19 Ocak 19 Şubat 19 Şubat 19 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER.

2012 YILI OCAK-EYLÜL DÖNEMİ BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ 2012 YIL SONU BÜTÇE TAHMİNLERİ 2013 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE TASARISI MEHMET ŞİMŞEK MALİYE BAKANI

T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Ekonomik ve Mali Politikalar Başkanlığı

Ekonomi Bülteni. 22 Haziran 2015, Sayı: 16. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

CARİ AÇIK NEREYE KADAR?

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

Ekonomi Bülteni. 22 Ağustos 2016, Sayı: 33. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 24 Ekim 2016, Sayı: 41. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

-2.98% -7.3% 19.7% 13.5% % Şubat 19 Ocak 19 Şubat 19 Mart 19

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE YAŞANAN GELİŞMELER VE 2011 YILI EKONOMİK BEKLENTİLERİ. Dr.Süleyman Yaşar. 17 Nisan 2011

EKONOMİK GÖRÜNÜM Bursa Ticaret ve Sanayi Odası

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

Ekonomi Bülteni. 20 Şubat 2017, Sayı: 8. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekim. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

2017 AĞUSTOS FİNANSAL TREND RAPORU

Haftalık Piyasa Beklentileri. 10 Kasım 2014

Orta Vadeli Programa İlişkin Değerlendirme ( )

Ekonomi Bülteni. 5 Haziran 2017, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi. Dünya Ekonomisi. FED varlık alımlarını durdururken, Avrupa Merkez Bankası negatif faiz uygulamaya. başlamıştır.

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

Ekonomi Bülteni. 18 Temmuz 2016, Sayı: 28. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

AÇIKLANAN SON EKONOMİK GÖSTERGELERDE AYLIK DEĞERLENDİRME RAPORU

Ekonomi Bülteni. 29 Ağustos 2016, Sayı: 34. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

GÜNLÜK BÜLTEN 04 Nisan 2014

Yurtdışına kâr transferi 8 yılda 54 milyar doları aştı

Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti

Dünya Ekonomisindeki Son Gelişmeler

Ekonomi Bülteni. 22 Mayıs 2017, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

GÖSTERGELER YABANCI HAREKETİ:

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü

DÖVİZ KURU PARİTE DEĞİŞİMİ VE PETROL FİYATLARINDAKİ DÜŞÜŞÜN CARİ İŞLEMLER DENGESİNE ETKİSİ ( 5 Şubat 2015 ) ( Zafer YÜKSELER )

EKONOMİK GELİŞMELER VE DÖVİZ KURLARINDA BEKLENTİLER EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 2013 KASIM

Martta, ilk iki ayın toplamından daha fazla döviz geldi. (Milyon Dolar) Ocak Şubat Mart Ocak- Ocakvar.


Küresel gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü. 21 Ocak 2015

NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş YILI BİRİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

TÜRKon/HED/13-39 DEĞERLENDİRME NOTU. Faks: +90 (212) TÜRKİYE EKONOMİSİ. Sanayi üretiminde kritik gerileme.

MERKEZ BANKASI VE FİNANSAL İSTİKRAR

Makro Veri. Cari açık yeni rekorda. Tablo 1: Cari Denge (milyon $) -month,

İTKİB Genel Sekreterliği AR&GE ve Mevzuat Şubesi

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

Kıvanç Duru 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Programı Değerlendirmesi

HAFTALIK BÜLTEN 30 HAZİRAN 4 TEMMUZ 2014 USD/TL

12,00 10,00 8,00 6,00 4,00 2,00 0,00

Temel Ekonomi ve Bankacılık Göstergeleri

Haftalık Piyasa Beklentileri. 18 Ağustos 2014

T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Ekonomik ve Mali Politikalar Başkanlığı

Ekim. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

ORTA VADELİ PROGRAM ( ) 4 Ekim 2016

GÜNE BAŞLARKEN 1 Haziran 2009

AB Ülkelerinin Temel Ekonomik Göstergeleri Üye ve Aday Ülkeler

GÖSTERGELERİ > > TÜRKİYE NİN HABER

Mayıs. Sanayi sektörünün. Reel Kesimin Beklentileri İyileşti Tüketici Güveni Haziran da Zayıfladı. Kapasite Kullanımı Güçlenmeyi Sürdürdü

internet adreslerinden

HAFTALIK BÜLTEN 19 EKİM EKİM 2015

Ekim. Günlük Araştırma Bülteni Gün Sonu RAPORU

Bu sunum, borç stoku ve borçlanma ile ilgili güncel bilgileri. kamuoyuna kapsamlı olarak sunmak amacıyla hazırlanmıştır.

GÖSTERGELERİ > > KRİZDE YENİ DALGA: ENFLASYON: TÜRKİYE NİN HABER

A Y L I K EKONOMİ BÜLTENİ

TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ SON GELİŞMELER

DÜNYA EKONOMİSİ. FED in faiz artırımı sürecine yönelik zamanlamayı fiyatlandırmakla güçlük çeken küresel piyasalar,

tepav Mart2011 N POLİTİKANOTU Cari Açığın Sebebini Merak Eden Bütçeye Baksın Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

HAFTALIK BÜLTEN 5 EKİM EKİM 2015

Türkiye Ekonomisindeki Son Gelişmeler

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

Ekonomi Bülteni. 5 Aralık 2016, Sayı: 47. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ekonomi Bülteni. 06 Temmuz 2015, Sayı: 18. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

GÖSTERGELER STOPAJ DÜZENLEMESİ: Vadeye göre pay (Yüzde)

TÜRKİYE İŞVEREN SENDİKALARI KONFEDERASYONU AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ

GSYH büyümesi 3. çeyrekte %1.6 ile beklentilerin altında kaldı

ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI ESNEK EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler ve Orta Vadeli Program. 22 Kasım 2013

Transkript:

11 Ekim 2010 İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği Orta Vadeli Program, 2011 de 2008 in geçileceğini işaret ediyor Ekonomi yönetimi tarafından, söz konusu yasal düzenleme çerçevesinde, en geç haziran ortası açıklanması gereken 2011-2013 Orta Vadeli Programı, 4 aylık bir gecikme ile 10 Ekim Pazar günü Resmi Gazete de yayınlandı. Söz konusu Orta Vadeli Program (OVP) tablosunda, aynı zamanda 2010 yılının revize hedeflerine, ya da bir bakıma yıl sonu beklentilerine de yer verilmiş. Buna göre, 2009 sonunda, 2010 yılı için yüzde 3,5 olarak açıklanmış olan GSYH reel büyüme hızı yüzde 6,8 olarak revize edilmiş durumda. Söz konusu büyüme oranı, 2010 yılının ocak ayında, IMF tarafından yayınlanmış olan Dünya Ekonomik Görünümü raporunda, yüzde 3,7 olarak açıklanmış ve Hükümet in hedefine paralellik göstermişti. IMF, nisan ayında yayınladığı aynı isimli raporda, Türkiye nin 2010 büyüme hedefini yüzde 5,2 olarak revize etmiş ve temmuz ayında yayınladığı raporda da bu oranı değiştirmemişti. 4. madde kapsamında gerçekleştirilen konsültasyon çalışmaları sonrasında, IMF Türkiye nin 2010 yılı büyüme oranını yeniden yüzde 6,3 olarak revize etmişti. 2011-2013 ORTA VADELİ PROGRAM MAKRO BÜYÜKLÜKLERİ MİLLİ GELİR, NÜFUS VE İSTİHDAM GSYH Reel Büyümesi (%) 3,5 6,8 4,0 4,5 5,0 5,0 5,5 GSYH (Milyar TL) 1.029 1.099 1.118 1.215 1.227 1.343 1.485 GSYH (Milyar Dolar) 641 730 669 781 723 847 913 Kişi Başına Milli Gelir (Dolar) 8.821 10.043 9.096 10.624 9.732 11.405 12.157 Nüfus (Milyon Kişi, Yıl Ortası) 72,7 72,7 73,5 73,5 74,3 74,3 75,1 İstihdam Düzeyi (Milyon Kişi) 21,3 22,5 21,7 22,7 22,2 23,2 23,6 İşgücüne Katılma Oranı (%) 47,4 48,8 47,3 48,3 47,3 48,4 48,5 İşsizlik Oranı (%) 14,6 12,2 14,2 12,0 13,3 11,7 11,4 ENFLASYON VE DOLAR KURU Yıl Sonu TÜFE Artış Oranı (%) 5,4 7,5 4,9 5,3 4,8 5,0 4,9 Ortalama Dolar Kuru (TL) 1,6051 1,5054 1,6711 1,5547 1,6971 1,5855 1,6264 ÖDEMELER DENGESİ İhracat (FOB) (Milyar $) 107,5 111,7 118,0 127,0 130,0 143,5 160,0 İthalat (CIF) (Milyar $) 153,0 177,5 168,0 199,5 187,0 222,5 245,0 Dış Ticaret Dengesi (Milyar $) -45,5-65,8-50,0-72,5-57,0-79,0-85,0 Cari İşlemler Dengesi (Milyar $) -18,0-39,3-22,0-42,2-28,0-45,1-47,8 Cari Denge / GSYH (%) -2,8-5,4-2,8-5,4-3,9-5,3-5,2 MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ Gelirler (Milyar TL) 236,8 252,8 253,1 279,0 275,4 307,1 334,7 Harcamalar (Milyar TL) 286,8 297,0 298,2 312,5 314,4 339,3 359,1 Faiz Dışı Giderler (Milyar TL) 228,8 247,5 241,7 264,9 257,7 286,7 309,0 Bütçe Dengesi (Milyar TL) -50,0-44,2-45,1-33,5-39,1-32,3-24,4 Bütçe Dengesi/GSYH (%) -4,9-4,0-4,0-2,8-3,2-2,4-1,6 Kamu Faiz Dışı Fazla (Milyar TL) -3,5-1,9 4,4 3,0 11,9 8,7 14,6 Kamu Faiz Dışı Fazla/GSYH (%) -0,3-0,2 0,4 0,3 1,0 0,7 1,0 Kamu Borç Stoku/GSYH (%) 49,0 42,3 48,8 40,6 47,8 38,8 36,8 Sayfa 1

Washington da dün tamamlanan Dünya Bankası-IMF sonbahar toplantıları nedeniyle yayınlanan ekim ayı Dünya Ekonomik Görünümü Raporu nda, IMF Türkiye nin 2010 yılı büyüme beklentisini bir kez daha revize ederek, bu defa yüzde 7,8 e yükseltti. 2011 büyümesini ise, yüzde 4,1 den nisan ayında yüzde 3,4 e çekmişti. Ekim ayı raporunda, sadece yüzde 3,6 ya yükseltti. Oysa, ekonomi yönetimi, Hükümet, yeni 2011-2013 OVP da, daha önceki 2010-2012 OVP da yüzde 4 olarak açıkladığı 2011 büyümesini, yüzde 4,5 olarak yukarı yönde revize etmiş durumda. 2012 büyüme hedefi her iki OVP da da yüzde 5 olarak öngörülürken, 2013 büyümesi yüzde 5,5 olarak öngörülmüş. IMF ise, son ekim ayı raporunda Türkiye nin 2015 büyümesini yüzde 4 olarak öngörmüş durumda. IMF, aynı raporda, Türkiye nin 2010 yıl sonu enflasyon oranını yüzde 7,6, 2011 için ise yüzde 6,2 olarak öngörmüş. Ekonomi yönetiminin 2011-2013 OVP da, 2010 yıl sonu enflasyonu yüzde 7,5, 2011 yüzde 5,3, 2012 yüzde 5 ve 2013 enflasyonu ise yüzde 4,9 olarak öngörülmüş durumda. Enflasyon öngörülerinin az da olsa yukarı çekildiği görülüyor. 2008 yılında 742 milyar dolarla tarihinin en yüksek düzeyine dolar cinsinden ulaşmış olan GSYH, 2009 yılında 617 milyar dolara gerilemişti. 2010 yılında ancak 640 milyar dolara toparlanması beklenen dolar cinsinden GSYH büyüklüğü, yeni revize edilmiş 2010 öngörüsünde 730 milyar dolara yükseltilmiş durumda. Yani, 2010 yılında beklenenden iyi büyüyeceği anlaşılan Türk ekonomisi, 2008 yılında rekor seviyeye yaklaşacak gözüküyor. 2011 yılında ise, eski hedef olan 669 milyar dolara göre 781 milyar dolarlık yeni GSYH değeri, 2008 düzeyinin de aşılacağını göstermekte. 2012 yılı 847 milyar dolar, 2013 ise 913 milyar dolarlık bir öngörüye işaret ediyor. 2012 yılından itibaren, Türkiye nin dolar cinsinden yeni GSYH büyüklüğü rekorlarına ulaşacak olmasında, DPT nin, ekonomi yönetiminin, bu defa 2011-2013 dönemi için ortalama dolar kuru beklentisini aşağı yönde revize etmelerinin etkisi görülüyor. Mali kuralın adı yok, ama bütçe hedeflerinde kendisi var Hükümet, 2010 yılı dahil, merkezi yönetim bütçe harcamalarını da yukarı yönde revize etmiş durumda. Özellikle faiz dışı gider hedefleri de arttırılmış gözüküyor. Hükümet, sadece genel seçimlerin gerçekleşeceği 2011 yılı için değil, ertesi yıllar için de faiz dışı giderleri arttırmak niyetinde. Bununla birlikte, beklenenden daha iyi büyüme performansı göstermesi beklenen Türk ekonomisinde, vergi gelirlerinin de bu tablodan olumlu yönde etkilenmesi bekleniyor. Bunun doğal sonucu olarak, önceki hedefleri aşması beklenen yeni bütçe gelir hedefleri ile, bütçe açığı hedeflerinin de küçüldüğü, hatta, önceki hedeflerde 2012 yılında dahi tutturulamayan AB Bütçe Denge kriterinin (GSYH ya oran olarak yüzde -3 ve altı), bu defa yeni revize hedeflerde 2011 de tutturulabildiği görülüyor. Hükümet, ekonomi yönetimi, Mali Kural ı yasalaştırmasa dahi, 2011 yılından itibaren AB Maastricht Kriteri nin dahi altına gerileyecek bütçe açığı/gsyh oranı ise, 2013 yılında yüzde - 1,6 ları yakalamış olacak, ki 2013 yılında pek çok AB üyesi ülke AB kriterinin bir hayli üzerinde bir bütçe açığı sorunu yaşıyor olacaklar. Bu hayli olumlu beklentinin sonucu olarak, Hükümet ve ekonomi yönetimi, AB tanımlı nominal kamu borç stoku oranının da (GSYH ya oran olarak yüzde - 60 ve altı) hızla azalarak, 2013 yılında yüzde 36,8 e ulaşması bekleniyor. Oysa, önceki hedeflerde kamu borç stoku oranının daha yüksek seyretmesi öngörülmekteydi. Sayfa 2

2011-2013 yeni OVP da, olumsuz yönde revize edilmiş hedefler ise, Ödemeler Dengesi ve Dış Ticaret Dengesi ile ilgili veriler. Her ne kadar, 2008 yılında kırılan 132 milyar dolar düzeyindeki ihracat hacmi rekorunun, revize hedefler 2012 yılında 143,5 milyar dolarla geçileceğini ve 2013 yılında yıllık ihracat hacmimizin 160 milyar dolara ulaşacağının öngörüleceğine işaret etse de, aynı revize hedefler, ithalat hacminde de tarihi rekorlar kırılacağına ve bu nedenle, 2011 yılında Cumhuriyet tarihi cari açık rekoru kırıldıktan sonra, 2013 yılında cari açığın 50 milyar dolara bir hayli yaklaşacağına işaret ediyor. Dolardaki değer kaybına Merkez Bankası tek başına yetişemeyebilir Bu satırları kaleme aldığımız zaman dilimi içerisinde, euro-dolar paritesinin 1,40 dolar çıtasına yaklaştığını, ons başına 1360 dolara doğru hareketini sürdüren altın fiyatlarının rekora doymadığını ve doların değerine yönelik tartışmaların alevlendiğine şahit olduk. ABD nde, ekonominin bir türlü toparlanamaması ve istihdamla ilgili sorunların aşılamaması, ABD Merkez Bankası nı (FED) zaten rekor düzeye ulaşmış olan parasal genişlemeyi daha ilerilere götürmeye zorluyor. ABD finans kurumu Lehman Brothers ın iflas etmesiyle hız kazanan küresel ekonomik krizin hemen öncesinde, ABD Merkez Bankası nın bilanço büyüklüğü sadece 820 milyar doları aşarken, şu an için 2 trilyon dolar da aşılarak, 3 trilyon dolara ulaşacak bir bilanço büyüklüğü konuşuluyor. Dolardaki değer kaybı hızlanabilir ABD Merkez Bankası nın, hem ABD piyasalarına, hem de dünya piyasalarına rekor düzeyde dolar süreceği beklentisiyle, euro-dolar paritesi 1,30-1,38 dolar bandını kırmış durumda. ABD nin gerek ihracatına destek olmak amacıyla, gerekse de ekonomiyi daha da hızlandırmak için kendi parasının değerinin düşmesine daha da izin verirse, euro-dolar paritesinde 1,54-1,60 dolar düzeyinin dahi görülebileceği konuşuluyor. Bu durum, dünya ekonomisinin ağzına kadar dolara, euroya, Japon yenine gömüleceği anlamına gelmekte. Dolayısıyla, dünya ekonomisi aşırı ucuz dolar ve euro basacak. Bu nedenle, söz konusu ucuz dolar ve euro ile, ucuz yenle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin borsalarına, Hazine kağıtlarına yatırım yapmanın cazibesi olağan üstü artmış durumda. Türkiye, IMF le anlaşma gerçekleşmeyince, dolar kurunda 1,47-1,68 TL bandına girmişti. Çünkü, euro-dolar paritesi de 1,30-1,22 dolar bandındaydı. Ancak, IMF ile anlaşma olmamasına rağmen ve Mali Kural ertelenmesine rağmen, Türkiye nin uluslararası derecelendirme (rating) kuruluşları tarafından notu yükseltilip, yeni not arttırım sinyali de verilince, dolar kuru, 1,30-1,38 dolar parite bandının da kırılmasıyla, 1,47-1,33 dolar bandına girdi. Bu noktada, bu sürecin en az 6 ile 8 ay devam edebileceği ihtimaliyle, Türk iş dünyasının, bu nedenlerle, ithal hammaddeye ihtiyaç duyması halinde dolar bazlı ülkelerden ithalata, ihracat için de Avrupa Birliği ne ve Euro Bölgesi ne yüklenmesinde yarar gözüküyor. Bu durumda, eğer Almanya nın toparlanma süreci eğer Avrupa Birliği nin, Euro Bölgesi nin de toparlanmasına katkı sağlar ise, Türkiye nin yeniden AB ye ihracata ağırlık vermesi, döviz dengesi açısından olumlu etkiye neden olabilir. Komşu ülkelere ihracata dikkat Bu süreç, petrol fiyatlarının da en az 70-90 dolar bandında hareket edeceğine işaret ediyor. Bu durumda, başta Rusya Federasyonu olmak üzere, kuzeyden güneye petrol ve doğalgazdan ciddi ihracat geliri elde eden ülkelere ihracata ağırlık vermemiz gerekiyor. Son dönemde, Avrupa ya Sayfa 3

yapılan ihracatın göreceli olarak toparlanmasıyla, Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Balkanlar a yapılan ihracatın azaldığı gözleniyor. Oysa, tersine, bu ülkelerle karşılıklı ekonomik anlaşmaları hızlandırıp, TL nin dış ticaret işlemlerine kullanılmasına imkan sağlayan, aramızda dış ticaret işlemlerinin hızlanmasını sağlayacak şekilde, hukuk ve bankacılık alanındaki bilgi birikimimizi daha yoğun paylaşmamız gerekiyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nın ise işi hayli zor. Eylül ayında yükselen enflasyonu kontrol etme gayreti içerisinde, döviz kurlarındaki düşüşü frenlemek için döviz alımlarını hızlandırmanın kolay olmadığı vurgulamak gerekiyor. Bu nedenle, Merkez Bankası nı önümüzdeki 3 ay zorlu bir süreç bekliyor. Merkez Bankası enflasyonu da gözlemleyecek Yıl sonunda yüzde 7,5 düzeyinde olan enflasyon beklentisi ve Merkez Bankası nın yüzde 6,5 nokta hedef ve yüzde 8,5 e kadar ki 2 puanlık sapma aralığı dikkate alındığında, eylül ayı sonu itibariyle yıllık enflasyonun yüzde 9,3 e yaklaşması, Merkez Bankası nın enflasyona yönelik hassasiyetini arttıracaktır. Bu noktada, Merkez Bankası, ekim ayı enflasyonunun da yıllık bazda yüzde 8,5 den ciddi ölçüde uzaklaşmaya işaret ettiğini gözlemler ise, enflasyonu kasım ve aralık aylarında en az yüzde 8,5 düzeyine yaklaştırmak adına, daha ciddi bir çalışma içerisine girecektir. Bu durumda, Merkez Bankası ndan hem 1,42 TL düzeyine kadar gerilemiş olan dolar kurunu yeniden 1,47-1,52 TL düzeyine geri getirecek önlemler almasını beklemek, hem de aynı anda fiyat istikrarına ağırlık vermesine beklemek haksızlık olacaktır. Bu nedenle, dünya ekonomisinde genişlemeyi sürdüreceği anlaşılan dolar, euro ve Japon yeni miktarı bir gerçek olduğuna göre, ekonomi yönetiminin de, Türkiye ye sıcak para girişini bir nebze frenlemek için ek önlemler almasını gerektirebilir. Tobin Vergisi benzeri başlıklar dahil, tüm olası ek önlemler bu nedenle gözden geçirilmeli. Reel sektör bankalar ile Merkez Bankası nın arasında kalmasın Merkez Bankası nın 16 Eylül de gerçekleştirdiği Para Politikası Kurulu toplantısında aldığı karar, politika faizi olan 1 hafta vadeli repo faiz oranını yüzde 7 düzeyinde tutarken, kendisinin borç aldığı TL faizlerini düşürmesiydi. Bunun anlamı, Merkez Bankası nın bankaları Türk Lirası açısından rahat bıraktığı bir dönemde, bankalar gün sonunda ellerinde fazla kalan parayı Merkez Bankası na satmayı tercih ettiğinde, bankaları artık bu parayı ya birbirlerine satmaya, ya da reel sektörü kredi olarak satmaya yönlendirmek. Bankalar, kuşkusuz bu adımdan pek hoşlanmadılar ve Merkez Bankası nın bu adımını bir parasal sıkılaştırma adımı olarak algıladılar. Ancak, bankacılık sistemi daha bu kararı sindiremeden, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanı Tevfik Bilgin den, bankaların gerçekleştirdikleri işlemlere yönelik olarak, yüksek komisyon aldıklarına dair ciddi eleştiri geldi. Bu eleştirinin bir noktası, bankacılık sisteminin gelirleri içerisinde, komisyon gelirlerinin payının yüzde 3 civarından, yüzde 13 ün dahi üstüne çıktığı gerçeği. Bu nedenle, gerek Bakan Babacan, gerekse de Başkan Bilgin, söz konusu havale, eft benzeri bankacılık işlemlerinden alınan komisyon ücretlerinin bireysel ve kurumsal müşteriler lehine azaltılması yönünde konuyu takip edeceklerini belirttiler. Sayfa 4

Zorunlu karşılık kararları da bankaları rahatsız etti Bankalar, bu konuyla ilgili olarak da, üzerlerindeki baskının artmasından rahatsızlık duysalar da, komisyon ücretlerini gözden geçireceklerini belirttiler. İşte, tam bu noktada, bankalar ardı ardına gündeme gelen ve kendileri açısından karlılık performanslarını gözden geçirmelerine sebep olan bu iki başlığı takip ederken, 3. bir adım da yine Merkez Bankası ndan geldi. Merkez Bankası, bankaların topladıkları TL ve döviz mevduatına yönelik olarak uygulanan ve bankaların topladıkları TL ve döviz mevduatının bir kısmını Merkez Bankası nezdindeki bir hesapta bloke etmeleri anlamına gelen zorunlu karşılıklara uyguladığı düşük orandaki faizi de sıfırladı. Bu karar sonrasında, önde gelen bankaların üst düzey yöneticileri, bu karardan banka karlarının azalması yönünde olumsuz yönde etkileneceklerini belirttiler. Sektörün 1,5 milyar TL düzeyinde bir faiz geliri kaybına uğrayacağı görüşü dile getirildi. Kaldı ki, bu karar öncesinde, Merkez Bankası, TL ve döviz mevduatına uygulanan zorunlu karşılık oranlarını TL için yüzde 5 den 5,5 e, döviz mevduatı için de yüzde 10 dan 11 e yükselterek, bankaların 2,1 milyar TL düzeyinde TL mevduatı ve 1,5 milyar dolar düzeyinde daha döviz mevduatının bloke olmasına sebep olmuştu. Bankalar, yıl sonuna doğru karlılıklarını etkileyecek ve arka arkaya gelen kararlara yönelik olarak tepkilerini önümüzdeki dönemde de gösterecekler. Bankalar büyüme kozunu kullanabilir mi? Burada kritik olan konu, bankaların son birkaç haftadır kendilerine yönelik olarak alınan bu tür kararlar nedeniyle, kaynak maliyetlerindeki artışa, artış ihtimaline işaret ederek, reel sektöre, KOBİ lere kullandırdıkları kredilerin faiz oranlarını da yükseltmek zorunda kalacakları, ya da yükseltebilecekleri mesajı verip vermeyecekleri. Yani, bankalar Hükümet e, ekonomi yönetimine dönüp, siz ekonominin büyümesini istiyorsunuz. Bu durumda, kredilerin faiz oranlarının da cazip olması gerekiyor. Ancak, alınan bu son kararlar, bizi kredi faiz oranlarını arttırmaya zorluyor. Bu durum, önümüzdeki çeyrek dönemlerde gerçekleşmesi beklenen büyüme sürecine olumsuz etki yapabilir kozunu kullanabilirler. Bununla birlikte, Hükümet, ekonomi yönetimi, olası girişimlere rağmen, bankalara karlarının belirli bir bölümünü komisyonları aşağı indirerek ve reel sektöre kullandırılan kredilerin faiz oranlarını yükseltmeyerek, reel sektörle paylaşmalarını talep ettiğini ifade edebilir. Süreci birlikte izleyeceğiz. Sayfa 5