ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ EKONOMİ SEKTÖREL



Benzer belgeler
İNSAN HAYATINI ŞEKİLLENDİRMEK: OKULÖNCESİ EĞİTİM

İZMİR DE SÜT SEKTÖRÜNE BAKIŞ

İZMİR DE SÜT HAYVANCILIĞI

AR&GE BÜLTEN 2016 OCAK-ŞUBAT SEKTÖREL SÜT SEKTÖRÜNE BAKIŞ

ALKOLLÜ VE ALKOLSÜZ İÇECEKLER

ALKOLLÜ VE ALKOLSÜZ İÇECEKLER. Sektör Raporu

ALKOLLÜ VE ALKOLSÜZ İÇECEKLER

ALKOLLÜ VE ALKOLSÜZ İÇECEKLER

ALKOLLÜ VE ALKOLSÜZ İÇECEKLER

2003 yılında tarımın milli gelirlerimizdeki payı yüzde 12,6 iken, 2006 yılında yüzde 11,2 ye indi.

Sirküler Rapor Mevzuat /132-2

TÜRKĠYE DÜNYANIN BOYA ÜRETĠM ÜSSÜ OLMA YOLUNDA

5 milyon kişi online ticarete 31 milyar lira harcıyor

Sirküler Rapor Mevzuat /17-1 ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ KANUNU NA İLİŞKİN BKK YAYIMLANDI

inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 KASIM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

TORBALI TİCARET ODASI MOBİLYA SEKTÖR ANALİZİ

VERGİ SİRKÜLERİ NO : 2008/11 TARİH : 08/08/2008

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 EYLÜL AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

YURTDIŞI MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİ

SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv. Beyaz Eşya. İnşaat. Turizm. Enerji. Diğer Göstergeler. Sektörel Gelişmeler /Ağustos

SAĞLIK SEKTÖRÜ RAPORU

ZEYTİNYAĞI SEKTÖR RAPORU-2013

KANATLI ET SEKTÖRÜ RAPORU

Dünya Seramik Sektörü Dış Ticareti a) Seramik Kaplama Malzemeleri

Tarımın Anayasası Çıktı

TR 71 BÖLGESİ 2013 YILI İHRACAT RAPORU AHİLER KALKINMA AJANSI

TÜRKİYE DE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARININ KORUNMASI : ULUSLARARASI DOĞRUDAN YATIRIMLARA ETKİLER RAPORU

GİTES TEKSTİL VE DERİ EYLEM PLANI

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

SĐRKÜLER Đstanbul, Sayı: 2014/015 Ref: 4/015

KANATLI ET SEKTÖRÜ RAPORU

Ayakkabı Sektör Profili

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

HAZİRAN 2016 Gebze Ticaret Odası Ticaret Bölümü

BVKAE

KONYA-EREĞLİ TİCARET BORSASI TÜRKİYE DE VE İLÇEMİZDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ SORUNLARI

MOBİLYA SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

Piyasalardaki Dalgalanma Otomotiv Sektörüne Nasıl Yansıyor?

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

MOBİLSAD, Eylül 2010

BİTKİSEL YAĞ SEKTÖRÜNDE İTHALATA BAĞIMLILIK SÜRÜYOR

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

KÜRESELLEŞME STRATEJİLERİ İÇERİSİNDE TÜRKİYE SÜT SEKTÖRÜ NE YAPACAK? 11 HAZİRAN 2015 / İZMİR

(III) SAYILI LİSTE (A) CETVELİ. (Kolalı Gazoz ve Alkollü İçecekler)

TÜRKİYE DE BU HAFTA EYLÜL 2015

ULUSAL SÜT KONSEYĠ ARAġTIRMA VE DANIġMA KURULU SÜT SEKTÖRÜ 2010 YILI GENEL DEĞERLENDĠRME RAPORU 2.ÜLKEMĠZ SÜT HAYVANCILIĞINDA MEVCUT DURUM

TKDK DESTEKLERİ AKSARAY YATIRIM DESTEK OFİSİ

Cam Sektörü 2013 Yılı Değerlendirmesi

STRATEJİK ÜRÜN PAMUKTA TEHLİKE ÇANLARI

* Ticaret verileri Nace Revize 2 sınıflandırmasına göre 45 ve 46 kodlu sektörleri içermektedir. Kaynak: (Türkiye İstatistik Kurumu, u)

Türk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık

Söz konusu dönemde benzinli otomobil sayısı ise yüzde 27,8'lik azalışla 4 milyon 62 bin adetten 2 milyon 929 bin adete geriledi.

DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ SEKTÖR RAPORU

Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığı,

Türkiye İstatistik Kurumu ndan (TÜİK) alınan verilere göre, Sinop ilinin Ocak-Temmuz ayı dış ticaret

TEKSTİL MAKİNALARI. Hazırlayan Hasan KÖSE T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

Türkiye de Erken Çocukluk Eğitimi. Temel Eği)m Genel Müdürlüğü. Funda KOCABIYIK Genel Müdür

AĞUSTOS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

YENİ EKONOMİ PROGRAMI YAPISAL DÖNÜŞÜM ADIMLARI 2019

TARSUS TİCARET BORSASI

TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 MAYIS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Şubesi

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

SÜT SEKTÖRÜNDE MEVCUT DURUM. Yusuf GÜÇER Ziraat Mühendisi İzmir İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü

Sürdürülebilir Kalkınma - Yeşil Büyüme. 30 Mayıs 2012

TÜRKİYE DIŞ TİCARETİNDEN İZMİR İN ALDIĞI PAYIN ANALİZİ

Resmî Gazete TEBLİĞ TÜTÜN, TÜTÜN MAMULLERİ, ALKOL VE ALKOLLÜ İÇKİLERİN İTHALATINA (TEBLİĞ NO: 2011/19)

HOLLANDA ÜLKE RAPORU

ANKET-FİRMA. Soruları yanıtlarken firmanızla/sektörünüzle ilgili olmadığını düşündüğünüz sorulara yanıt vermeyiniz.

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

BÜYÜKBAŞ-KÜÇÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞI VE SÜT ÜRETİMİ MEVCUT DURUMU TÜRKİYE İZMİR KARŞILAŞTIRMASI

Türkiye de ve Dünyada Makarnalık (Durum) Buğdayı Pazarı

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $)

BAKIŞ MEVZUAT. ile oran ve tutarların belirlenmesi konusunda Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu

OCAK-AĞUSTOS 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 AĞUSTOS AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi

SİRKÜLER RAPOR ( )

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2009/39 TARİH: Bazı Mallara Uygulanacak ÖTV Oranlarının Tespiti Hakkında,

MediaCat Felis 2013 Ödülleri ne Başvurular Başlıyor!

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 ARALIK AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi

İçindekiler İçindekiler... 2 Şekil Listesi Bağ Ve Bağ Ürünleri Sektörü Dünya da Bağ ve Bağ Ürünleri Sektörü Bağ Alanı...

Dünyada ve Türkiye de Organik Tarım

HAZİRAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

DÖKÜM VE DÖVME ÜRÜNLERĠ DEĞERLENDĠRME NOTU (MART 2009)

Türkiye Üretici Fiyatlarıyla 7. Büyük Tarım Ülkesi

EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

SİRKÜLER İstanbul, Konu: III SAYILI ÖTV LİSTESİNDE YER ALAN ALKOLLÜ İÇECEKLER VE TÜTÜN MAMULLERİNİN ÖTV TUTARLARINDA ARTIŞ YAPILMIŞTIR

Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi

ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Kuraklık Pamuğu da Vurdu

Transkript:

AR&GE B Ü L T E N AR&GE BÜLTEN 2009 ARALIK - SUNUŞ 2014 MART İÇİNDEKİLER ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ Sunuş ----------------------------------------------------------------------------------------------------- 2 EKONOMİ 7. Türkiye Sektörel Ekonomi Şurası nın Değerlendirilmesi------------------------------3 Erdem ALPTEKİN SEKTÖREL Binalarda Görüntü Kirliliğine Neden Olan Radyo ve TV Çanak Antenleri----------5 Nurel KILIÇ İzmir de Süt Sektörüne Bakış----------------------------------------------------------------------7 Şebnem BORAN Alkollü İçkiler ve Tütün Mamulleri Sektörlerine Bakış-----------------------------------12 Gözde SEVİLMİŞ İnsan Hayatını Şekillendirmek: Okulöncesi Eğitim---------------------------------------19 Melisa KORKMAZ 1

2014 MART SUNUŞ Değerli Üyelerimiz, Seçimler, toplumsal olaylar ve gösteriler Mart ayına damgasını vurdu. Dış dünyada Batı, Rusya ve Ukrayna arasında gerginlik yaşanırken, ülkemizde yerel seçimler öncesi oldukça tartışmalı bir süreç yaşandı. Türkiye ay sonunda önemli bir sınav verdi. Yüksek katılımlı seçimin sonucunda Türk halkı yerel yönetimlerde oyunu istikrardan yana kullandı. Seçimin ardından iş dünyasının önündeki sis perdesi kalkmış oldu. Dileğimiz bundan sonra ülkemizdeki atmosferin normalleşmesi ve ülkenin gerçek gündemi olan ekonomiye dönülmesi yönünde. Türkiye ekonomisine ışık tutan ve TOBB tarafından düzenlenen Türkiye Sektörel Ekonomi Şurası da Mart ayının önemli gündem konularından biriydi. Söz konusu toplantıya Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz katıldı. TOBB bünyesindeki 60 sektörün talep ve önerilerinin aktarıldığı, ekonomi yönetimi ve kamuoyu ile paylaşılan rapora bültenimizde yer verdik. Ayrıca bültenimizin sektörel bölümlerinde; Binalarda Görüntü Kirliliğine Neden Olan Radyo ve TV Çanak Antenleri, İzmir de Süt Sektörü, Alkollü İçkiler ve Tütün Mamulleri Sektörlerine Bakış ve İnsan Hayatını Şekillendirmek: Okulöncesi Eğitim başlıklarındaki yazılarımızı bulabilirsiniz. Odamız Araştırma ve Meslekleri Geliştirme Müdürlüğü uzmanları tarafından hazırlanan AR&GE Bülten'in üyelerimize, kamu otoritelerine ve ilgililere yararlı olacağını umuyor, bol kazançlı günler diliyoruz. Ekrem DEMİRTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı 2

2014 MART EKONOMİ 7. TÜRKİYE SEKTÖREL EKONOMİ ŞURASI NIN DEĞERLENDİRİLMESİ Erdem ALPTEKİN TOBB bünyesindeki 60 sektörün talep ve önerilerinin aktarıldığı Türkiye Sektörel Ekonomi Şurası nın yedincisi TOBB Genel Merkezi nde yapıldı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu nun ev sahipliğini yaptığı toplantıya Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ve ilgili kamu kurum ve kuruluşların müsteşar ve müsteşar yardımcıları katıldı. Türkiye nin üretim ve hizmet alanındaki gücünü oluşturan 59 sektör meclisi, sorun ve çözüm önerilerini, birinci ağızdan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ilgili bakanlar ve bürokratlara iletme fırsatı buldu. Toplantının açılış konuşmasını yapan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye nin birinci ekonomik önceliğinin cari işlemler açığının azaltılması olduğunu söyledi. Sayın Babacan, kısa vadede mali disiplinin sürdürülmesi, para politikalarının kullanılması ve makro ihtiyati tedbirlerin uygulamada olduğunu vurguladı. Uzun vadede ise enerji ithalatının azaltılması, tasarrufların artırılması, katma değerli ürünlere geçiş ve eğitim kalitesinin artırılmasına yönelik önlemleri sıraladı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu yaptığı konuşmada, Türkiye Sektör Meclislerinin, ekonomi politikalarının tasarım sürecine doğrudan dahil edilmesinde fayda gördüğünü, böylece ekonominin büyüme sürecinin yeni bir ivme kazanacağını söyledi. TOBB Başkanı Sayın Hisarcıklıoğlu finans kesimine seslenerek, dalgalanma ortamında finansal yaklaşımlarını katılaştırmamaları çağrısında bulundu. Ekonominin röntgeninin çekildiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu, Bu raporu hem ekonomi yönetimiyle, hem de kamuoyu ile paylaşacağız. Burada dile getirilen tüm sorunlar ve öneriler, ilgili bakanlıklar ve kurumlar bazında da ayrıca tasnif edilecek ve kendilerine iletilecek. İnanıyorum ki, bu değerli arkadaşlarımızın çalışmaları, kamu-özel sektör işbirliğine yeni bir ivme kazandırarak, ekonominin büyümesine destek verecektir diye konuştu. 3

2014 MART EKONOMİ TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, önceki sektörel şuralarda gündeme getirilen çeşitli konularda, sağlanan ilerlemeler, reel sektörün ve ekonominin büyümesini sağladığını vurguladı. Tekstil, konfeksiyon, ilaç ve turizmdeki KDV indirimleri, denizcilik sektöründeki destekler, yatırım teşvik sisteminin bölgesel ve sektörel olarak dizayn edilmesi, KOBİ lere tanınan yeni imkânlar ve istihdam desteklerin bunlardan sadece birkaçı olduğunu belirtti. Toplantıda; TOBB bünyesinde yer alan sigorta konusunda iki ayrı icra komitesi (eksper-acente) bulunduğu için 59 sektör meclisi, toplam 60 ayrı sektöre ilişkin sorun ve çözüm önerileri ortaya koydu. Gerçekleştirilen şurada sektör temsilcileri sorunlarını ve önerilerini hem kürsüden anlattı hem de rapor, yetkililere ve basına sunuldu. Söz konusu sektörlerin sorun ve önerileri ekte yer almaktadır. Kaynak: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, www.tobb.org.tr 4

2014 MART SEKTÖREL BİNALARDA GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİNE NEDEN OLAN RADYO VE TV ÇANAK ANTENLERİ Nurel KILIÇ Şehirlerin doğal görünümünü bozan baz istasyonları, çanak antenler ve reklam panolarına düzenleme getirilmektedir. Türkiye'de frekans planlaması dahilinde belirli illerde toplam 400 milyon lira maliyetle 800 adet verici anten kurulacaktır. Televizyon ve radyolara frekans tahsisi amacı ile çıkarılan Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun 03 Mart 2011 tarihinde yürürlüğe girerken, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Bilgi teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) bu alanda yaptıkları çalışmalarda da son aşamaya gelinmiştir. Kanunun geçici 4. Maddesi'ne göre, Türkiye Cumhuriyeti 2015 yılı başında dijital karasal yayına geçmek zorundadır. Kanun Türkiye'de var olan yayıncılık politikasını da yeniden belirleyecektir. Dijital karasal yayına geçiş ile birlikte Türkiye'de bulunan 17 milyon adet uydu antenin bir takvim dahilinde kullanım dışı kalacak, bu sayede görüntü kirliliği de ortadan kalkacaktır. Geçiş döneminde mevcut antenlerin sökülmesi için bir takvim belirlenerek ve o süre zarfında antenlerin çatılardan veya binalardan sökülmesi sağlanacaktır. Frekans tahsisi ile birlikte tıpkı radyolarda olduğu gibi televizyonların da hiçbir bağlantı olmadan her yerde izlenebilmesi sağlanacaktır. 5

Dijital karasal yayın olduğu için hem görüntü kalitesi hem de ses kalitesi çok yüksek olacak, bunun yanı sıra televizyon ve radyolar yeni teknoloji ile birlikte tek frekanstan tüm ülkeye yayın yapma imkanı bulacak ve bölgesel yayıncılığa da kavuşmuş olacaktır. Yayıncılar tarafından yayınlarının nerede, ne zaman ve kaç kişinin izlediği bilgisine ulaşabileceklerdir. Bu bilgi doğrultusunda da reklamlar, bölgesel olarak planlanabilecektir. Yeni dönem; yayıncılığa ve iş dünyasına farklı bir anlayış getirirken, haberleşme, iletişim ve yayıncılığın tek bir platform üzerinden yapılmasını sağlayacaktır. Bu doğrultuda Görüntü Kirliliği Kontrol Yönetmeliğine göre, şehirler yalnızca insanların biyolojik ihtiyaçlarını karşılayan işlevsellik değil aynı zamanda toplumların psikolojik ve entelektüel gereksinimlerine cevap veren estetik nitelikler de taşıyacaktır. Yeşil alan yokluğu, monoton ve iç içe yapılaşma, görüş alan darlığı, dış cephe görüntüsündeki karmaşa, enkazlar, birikintiler, gelişigüzel atıklar, levha ve tabelalardaki oransızlık ve gelişigüzellik gibi kentlerde kirlilik oluşturan görüntülerin engellenmesine yönelik tedbirler alınacaktır. Şehirlerdeki reklam ve tanıtım panoları, estetik ve mimari dokuyu bozmayacak şekilde, kentin doğal ve tarihi siluetine göre tasarlanacaktır. Bina ve sair yapıların cephelerine yapılacak reklam ve tanıtım araçlarındaki ürün mesajı, cephe yüzeyinin yüzde 50'sini geçemeyecektir. Ayrıca, ana cadde, bulvar ve meydan gibi işlek alanlarda bulunan yapılar arasında uyumun sağlanması amacıyla, bina dış cepheleri aynı boyayla giydirilecektir. Bir yerleşim yerinde kullanılan her türlü reklam ve tanıtım aracında mimari doku ve estetiğin korunması için malzemesi tek tip olması zorunlu olacaktır. Yeni düzenlemeye göre, konut amacıyla kullanılan apartmanların çatısına eczane, market, lastik firması ticari tabelaları konulamayacaktır. Meydanlardaki binaların dış cephesinin tek tip olmasının sağlanması ile tarihi dokuyu bozan abartılı neonlara da yasak gelecektir. Sonuç alarak, balkon ve dış cephelerdeki çanak antenlerin oluşturduğu görüntü kirliliğinin önüne geçilmesi planlanmaktadır. Bu süreçte, şehirler insanların psikolojik ve entelektüel ihtiyaçlarını karşılayan estetik nitelikler taşıyacak şekilde tasarlanmalıdır. Kentsel dönüşüm projesi kapsamında apartmanların evlerin girişlerine kadar tamamen bir çevre kirliliği oluşturan çanak antenler vb. gerekli altyapının oluşturulması ile görüntü kirliliği ortadan kaldırılabilecektir. 6

İZMİR DE SÜT SEKTÖRÜNE BAKIŞ Büyük tarımsal ekonomiler sıralamasında 7. sırada yer alan ülkemiz tarımının milli gelire, istihdama ve dış ticarete katkısı giderek artmaktadır. Tarım sektörü; 2008 yılında % 4,3, 2009 yılında % 3,6, 2010 yılında % 2,4, 2011 yılında % 6,1 ve 2012 yılında % 3,5 oranında büyüme göstermiş olup ülkemiz ekonomisine ciddi katkılar sağlamıştır. Türkiye gerek coğrafi konumu gerekse bulunduğu iklim kuşağı nedeniyle süt ve süt ürünleri sektöründe önemli bir yere sahiptir. Sektör, ekonomimizin önemli üretim dallarından birisidir. Özellikle protein, yağ, vitamin (C vitamini hariç) ve mineraller (başta kalsiyum ve fosfor olmak üzere) gibi beslenmede çok önemli olan toplam 85 besin öğesini içeren ve çocukluktan başlamak üzere yaşlılığa kadar hayatın her döneminde vazgeçilmez olan süt, vücudun gelişmesi, güçlenmesi ve sağlığın korunmasını sağlayan çok önemli bir besindir. Günümüzde son zamanlarda çok geniş bir sektör olan süt sektöründe yatırımlar hız kazanarak üretimde artışlar yaşanıyor. Geleneksel metodlardan ziyade modern süt üretim tesisleri büyük artış gösteriyor. Bununla birlikte, teknolojinin gelişmesiyle de süt üretimi artış göstermeye devam ediyor. Verimli arazilerimiz, bitki çeşitliliğimiz ve geniş hayvan varlığımız ile sektörde avantajlı konumda yer alıyoruz. Ülkemiz 2010 yılı itibariyle 13,6 milyon tonluk çiğ süt üretimiyle dünyanın en büyük 11 inci süt üreticisi olmuştur. Dünya süt üretiminde yüzde 2 paya sahiptir. Dünya süt ihracatında Avrupa ülkeleri özellikle Almanya büyük paya sahip olup, ülkemiz de dahil olmak üzere Avrupa ülkeleri süt ihracatının neredeyse yarısını gerçekleştirmektedir. 7 Şebnem BORAN

Çiğ süt üretimin artışının yanında sektör sanayi bakımından da gelişme kaydetmiştir. Sektörde yer alan işletmeler, teknolojik seviyeleri ile dünya pazarında rekabet edebilecek düzeydedir. Süt tüketim alışkanlığının daha da yaygın hale getirilmesine yönelik olarak üretici firmalar Ar-Ge faaliyetlerine hız vererek iç pazara olduğu kadar dış pazarlara da yönelik yeni ürünleri başarıyla pazarlamaktadırlar. Ayrıca geleneksel ürünlerimiz de (ayran, kaymak, kefir ve geleneksel peynir çeşitleri ) modern işleme yöntemleri ile işlenerek tüketiciye sunulmaktadır. Tablo 1. Türkiye de Süt Üretimi (Bin Ton) Yıllar Koyun Sütü Keçi Sütü Sığır Sütü Manda Sütü Toplam 2002 659 210 7.491 51 8.411 2003 772 278 9.514 49 10.613 2004 774 259 9.609 39 10.681 2005 792 254 10.026 38 11.110 2006 797 254 10.867 36 11.954 2007 785 237 11.279 30 12.332 2008 749 210 11.255 31 12.245 2009 736 192 11.583 32 12.544 2010 819 273 12.419 35 13.546 2011 895 321 13.802 40 15.058 2012 1.007 369 15.977 46 17.399 Kaynak: TÜİK, 2013. *Koyun sütü (yerli+merinos), keçi sütü (kıl+tiftik), sığır sütü (kültür+melez+yerli) olarak alınmıştır. 2012 yılı bilgileri geçicidir. Ülkemizde son on yıllık dönemde süt üretimi 2008 yılında az bir düşüş gösterse de genel olarak artış göstermiştir. 2012 yılında ülkemizde 17,4 milyon ton süt elde edilmiştir. Ancak, bol bulunan ve kolaylıkla tüketilebilen süt ülkemizde, bilinçli ve verimli bir şekilde tüketilemiyor. Büyükbaş süt ve süt ürünleri, koyun ve keçi süt ve süt ürünleri besin değerleri çok yüksek olmasına rağmen tüketimimiz komşu ülkelere göre çok alt seviyelerde kalıyor. Süt ve süt ürünleri sektörü İzmir ekonomisinin önemli üretim dallarından biridir. Türkiye süt üretiminin % 10 u İzmir de gerçekleşmektedir. Bu pay ile İzmir sütün başkenti konumundadır. Verimlilikte de kentimiz ön sıradadır. İlimiz hayvansal üretim değerinin % 17,42 sini süt üretimi oluşturmaktadır. 8

Tablo 2: İzmir İli Süt Üretimi AR&GE BÜLTEN YILLAR Toplam Hayvan Sağılan Hayvan Toplam Süt Varlığı (baş) Varlığı (baş) Üretimi (ton) SIĞIR 2007 369.477 196.038 1.046.701 2008 368.591 190.258 1.041.623 2009 368.295 193.752 1.010.884 2010 398.526 195.797 1.086.461 2011 433.029 186.935 1.173.140 2012 473.878 206.555 1.311.781 KOYUN 2007 429.419 265.052 39.348 2008 402.968 224.303 32.360 2009 370.125 203.612 29.454 2010 378.627 208.356 30.163 2011 412.071 225.135 31.811 2012 482.569 271.601 13.353 KEÇİ 2007 185.386 117.392 15.610 2008 158.111 88.789 10.211 2009 145.820 84.850 11.234 2010 167.763 94.396 12.040 2011 165.150 80.984 10.350 2012 185.727 89.302 9.192 Kaynak: İzmir Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Kentimizde sütlerin soğuk zincire katılım oranı 2011 itibariyle % 82 ye ulaşmıştır. Bu oran, 2009 yılında % 57 olarak gerçekleşmiştir. 2009 dan günümüze soğuk zincire büyük ölçüde geçildiği dikkat çekmektedir. Süt ve süt ürünleri üretiminin uluslararası standartlara getirilmesi adına sektör yoğun olarak çalışmalarda bulunmaktadır. Ancak sektör bu gelişmelerin yanında genel olarak pek çok sorunla baş etmek zorunda kalmaktadır. Sektörde karşılaşılan engeller arasında; Hijyenik olmayan koşullarda gerçekleşen ve denetlenmeyen süt üretimi, Sağlıklı süt üretimi için altyapı eksikliği, Sağlıklı koşullarda hayvan bakılamaması nedeniyle yaşanan hayvan kaybı, Süt hayvanlarının veriminin düşük olması, Üreticilerin çok az bir bölümünün birlik veya kooperatif çatısı altında örgütlenmiş olması, Sektörde küçük aile işletmelerinin yer alması, Sokak sütçülüğünün halen var olması, Süt sanayiinde kapasite kullanımının; o Pazarlama sorunları, 9

o Araştırma ve geliştirme faaliyetleri için yeterince kaynak ayrılamaması, o Kaynak kullanım yetersizliği, o Kaliteli hammadde temin edilememesi, o Hammadde temini ve pazarlamasındaki mevsimsel dalgalanmalar gibi nedenlerle yetersiz olması yer alıyor. Sağlıklı koşullarda hayvan bakılamaması nedeniyle de hayvan kaybı yaşandığı belirtiliyor. Aşılamada yaşanan eksiklikler ise bunun en önemli nedeni olarak gösteriliyor. Özellikle gıda güvenliği konusunun önem kazanmasıyla birlikte sektörde ilgili düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Sütün sağımından, toplanmasına ve işlenmesine kadar olan süreçte süt işletmelerinin dikkat etmesi gereken birçok konu yer alıyor. Sonuç olarak sektörün sorunlarının bir an önce çözüme kavuşturulması için; Her bölgede, her işletmede AB standartlarında üretim yapılmasının sağlanması, Üreticiye altyapı teşviklerinin verilmesi, Hayvan hastalıkları ile mücadele edilmesi, Kayıt sistemimizdeki eksikliklerin giderilmesi, Sağlıklı ve hijyenik süt üretimi yapan üreticilerin teşvik edilmesi, Sağlıklı süt tüketimi konusunda halkı bilinçlendirmek amaçlı eğitim, yayım ve tanıtım faaliyetlerine ağırlık verilmesi, Çiğ sütteki bakteri yükünü ve somatik hücre sayısını AB standartlarına ulaştırılması, sütün toplanması ve taşınması aşamasında meydana gelen kayıpları önlemek için süt toplama ağı ve soğuk zincirin altyapısının oluşturulması, Sektörün gelişimi için Ar-Ge faaliyetlerine pay ayrılması ve teknolojik gelişmelerin yakından takip edilmesi, Süt sanayicilerinin üretimden pazarlamaya kadar ki süreçte etkinliği dikkate alınarak AB de olduğu gibi örgütlenmesi, süt ürünü işleyen tesislerin modernizasyonunun sağlanması Süt ve süt ürünlerinin tağşişli üretimi ve satışına yönelik kontrollerin sıklaştırılarak devam ettrilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte KDV oranlarına ilişkin 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'na ekli sayılı 2. sayılı listede yer alan süt halihazırda % 8 KDV oranına tabidir. 10

Süt toplayıcıları sözkonusu üreticilerden sütleri müstahsil makbuzu ile KDVsiz olarak satın almaktadır. Ancak topladıkları sütleri süt sanayicilerine satarken fatura düzenlemek zorundadırlar. Alışların KDV siz satışların KDV li olması faaliyetlerin kayıtdışına itilmesine teşvik etmektedir. Bu nedenle sütte KDV oranının % 1 e çekilmesinin yararlı olacağı düşüncesindeyiz. Bu kapsamda sektörün gelişimi için sorunlara yönelik olarak kalıcı çözümlerin bir an önce getirilmesini diliyoruz. Avrupa Birliği mevzuatına uyum sürecinde AB standartlarında üretim yapılmasını ve özellikle de sağlığımız için de ülkemiz süt tüketiminin arttırılmasını ümit ediyoruz. Kaynaklar: www.igeme.org.tr, Süt Ürünleri Raporu, 2010. http://www.sutdunyasi.com/news.html, 07.12.2007. II. Süt ve Süt Ürünleri Sempozyumu, Ege Üniversitesi,5-6 Aralık 2007. www.setbir.org.tr, Süt ve Süt Ürünleri Ortak Piyasa Düzeni Raporları,02.12.2007. Dünya Gazetesi, 26.05.2010. Türkiye İstatistik Kurumu. Dünya ve Türkiye Süt İstatistikleri. Ulusal Süt Zirvesi web sayfası, http://www.sutzirvesi.com/sunumlar.asp Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, FAO, 2013. 11

ALKOLLÜ İÇKİLER VE TÜTÜN MAMULLERİ SEKTÖRLERİNE BAKIŞ Tütün mamulleri ve alkollü içkiler sektörleri; önemli ekonomik gelir-kazanım üreten, istihdam sağlayan, tarımdan ulaşıma toplumun her kesimine doğrudan veya dolaylı katkı sağlayan son derece önemli endüstri dalları olarak öne çıkıyor. Ülkemiz açısından alkollü içkiler ve tütün mamulleri sektörleri, tarıma dayalı sanayi içinde en yüksek katma değer yaratan sektörler konumunda. Alkollü İçkiler Piyasası Ülkemizde halen Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu ndan (TAPDK) üretim izni almış 12 adet bira, 191 adet şarap ve diğer fermente alkollü içkiler, 16 adet distile alkolü içkiler olmak üzere toplamda 219 adet alkollü içki üretim tesisi bulunuyor. Bu sayı, 2003 yılında 66 idi. Tablo-1: Alkollü İçki Üretim Tesis Sayıları (adet) Gözde SEVİLMİŞ Kaynak: TAPDK, Faaliyet Raporu 2012 *Fermente Alkollü İçkiler: Köpüren şarap, vermut ve diğer **Distile Alkollü İçkiler: Kanyak, brendi, viski, rom, ardıç aromalı içkiler, cin, votka, likör, rakı ve diğer 12

Üretimden iç piyasaya arz edilen alkollü içkilere bakıldığında % 90 a yakının bira üretiminden kaynaklandığı görülüyor. Bira üretiminin hafi dalgalı bir seyir izlemekle birlikte 2012 yılına gelindiğinde geçmiş yıllara kıyasla yükseldiği anlaşılmakta. Alkollü içki ithalat rakamları incelendiğinde ise, ülkemizde tüketilen alkollü içkilerin çok büyük bir çoğunluğunun yurt içi üretimden kaynaklandığı görülüyor. TAPDK nın alkollü içkiler ithalat verileri incelendiğinde; 4,5 milyon litre ile viski, 3 milyon litre ile votka, 548 bin litre ile rom ve 319,4 bin litre ile kanyak ve brendinin en fazla ithalatının yapıldığı görülüyor. İthal edilen alkollü içkilerin başında viski geliyor. 2012 yılındaki 51,7 milyon dolarlık viski ithalatının büyük bölümü İngiltere den yapılmış, İngiltere yi ise ABD izlemekte. TAPDK nın alkollü içkiler ihracat verileri incelendiğinde; 105,7 milyon litre ile bira, 2,9 milyon litre ile rakı ve 2,6 milyon litre ile şarap ihracatının yapıldığı görülüyor. Türkiye nin en önemli alkollü içki ihracat kalemi; bira. 2012 itibariyle 71,6 milyon dolarlık bira ihracatını, 28,3 milyon dolarlık rakı ve 9,3 milyon dolarlık şarap ihracatı izliyor. Bira ihracatımızda ilk sırada yer alan Irak ın ardından sırasıyla Azerbaycan, KKTC ve Lübnan geliyor. BAE, Kanada ve Bahreyn, 2012 yılında en çok bira ihracatı gerçekleştirilen diğer ülkeler. KKTC ye gerçekleştiren 11,6 milyon dolarlık rakı ihracatını, sırasıyla 8,9 milyon dolarla Almanya, 2,3 milyon dolar ile Irak ve 696 bin dolar ile Suriye takip ediyor. Şarap ihracatımızda ise 2,3 milyon dolar ile Belçika ilk sırada yer alırken bu ülkeyi 2 milyon dolar ile KKTC ve yaklaşık 1 milyon dolar ile Almanya izliyor. Tablo-2: Toplam İç Piyasaya Arz Miktarı (üretim ve ithalat dahil) (litre) Yıl Bira Bira hariç fermente Distile alkollü alkollü içkiler içkiler Genel Toplam 2004 813.172.565 28.969.316 55.654.843 897.796.724 2005 821.850.338 27.479.427 54.580.512 903.910.277 2006 803.840.728 23.988.345 57.741.990 885.571.063 2007 844.763.654 23.687.471 52.790.700 921.241.825 2008 925.020.469 39.168.599 58.544.799 1.022.733.867 2009 923.508.131 47.678.925 61.074.534 1.032.261.590 2010 921.500.292 61.266.057 64.951.581 1.047.717.929 2011 925.564.164 60.915.764 73.597.528 1.060.077.456 2012 998.823.252 59.248.701 69.211.664 1.127.283.617 Kaynak: TAPDK, Piyasa İstatistikleri 13

TAPDK verilerine göre; ithalat dahil 2011'de 1 milyar 60 milyon 77 bin 456 litre olan alkollü içki satışı, 2012 de 67 milyon 206 bin 161 litre artarak 1 milyar 127 milyon 283 bin 617 litreye ulaştı. İstatistikler 2012 yılında alkollü içki satışının bir önceki yıla kıyasla % 6,34 oranında arttığını gösteriyor. İç piyasaya sunulan alkollü içkilerin 2012 yılı verileri incelendiğinde; 998,8 milyon litre ile bira ilk sırada yer alırken bira hariç fermente alkollü içkiler grubunda; 56,4 milyon litre ile şarap, distile alkollü içkiler grubunda ise; 44,6 milyon litre ile rakı, 15,1 milyon litre ile votka ve 4,5 milyon litre ile viski yer alıyor. Tütün ve Tütün Mamulleri Piyasası Tütün, yaşadığımız coğrafyanın geleneksel ürünlerinden. Dış pazarlarda Türk tütünü olarak tanınan şark tipi Oriental tütün, 400 yıldır ülkemiz topraklarında yetiştiriliyor. 2011 yılında sözleşmeli tütün üretimi yapılan alan büyüklüğü, 82.657 hektardır. 2011 yılında, 25 firma kanalıyla yapılan ihracatın 17 sinin İzmirli firmalarca yapılması kentimizin tütün ihracatının merkezi konumunda olduğunun da göstergesi. 2012 yılı tütün ve tütün mamulleri sektöründeki ihracatımız 842,4 milyon dolar. Her ne kadar ihracatımız inişli çıkışlı da olsa genel olarak artış eğilimi gösteriyor. Gerek üretim gerekse ithalat ve ihracat rakamları, alkollü içkiler ve tütün mamulleri sektörlerinin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bütçe gelirleri incelendiğinde de, alkollü içkiler ve tütün mamulleri sektörlerinin bütçedeki en önemli gelir kalemlerinden olduğu görülüyor. Her geçen yıl vergi gelirlerindeki payı artış göstermeye de devam ediyor. 2010 yılında alkollü içkilerden alınan özel tüketim vergisi (ÖTV) 3,38 milyar TL iken bu rakam, 2011 de 3,86 milyar TL, 2012 de ise 4,64 milyar TL ye ulaştı. Tütün mamullerinden alınan ÖTV oranları ise 2010 yılında 14,98 milyar TL iken bu rakam, 2011 de 15,85 milyar TL ye, 2012 de ise 19,98 milyar TL ye yükselmiş durumda. 2013 yılı Merkezi Yönetim Bütçesine; alkollü içkiler 5,2 milyar TL, tütün mamulleri ise 21,3 milyar TL katkı koydu. Toplam vergi gelirleri içinde alkollü içkilerin payı % 1,47, tütün mamullerinin ise % 6,01 oranında, alkollü içkilerin ve tütün mamullerinin toplamda merkezi yönetim bütçesi içindeki payı % 7,48 e ulaşıyor. Diğer yandan alkollü içkiler ve tütün mamulleri sektörlerinin karşı karşıya oldukları sorun ve sıkıntılar da ekonomiye olan katkıları kadar büyük. 14

Yüksek Vergi Oranları AR&GE BÜLTEN Öncelikle uygulanan yüksek vergi oranlarının her iki sektörde de kaçakçılığı artırdığı, kaçak ürünlerin sektörde haksız rekabeti artırdığı gibi denetimden uzak ve merdivenaltı yapılan üretimlerin halk sağlığını tehdit ettiği gibi sorunlar sıklıkla dile getiriliyor. Vergi oranlarının makul düzeye indirilmesinin son derece yararlı olacağı ise sektörün ortak talebi. Gece 10 dan Sabah 6 ya Perakende Satış Yasağı Sektörü regüle etmek için 11 Haziran 2013 tarih ve 28674 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren 6487 sayılı Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, alkol tüketimi ve sunumu da dahil olmak üzere çok sayıda yeni düzenlemeyi içeriyor. Alkollü içkilerin reklamı ve tüketicilere yönelik tanıtımının yapılamayacağından, gece 10 dan sabah 6 ya kadar perakende satışının yapılamamasına kadar birçok husus düzenleniyor. Eski düzenlemelere kıyasla, Kanun daha kısıtlayıcı uygulamalar içeriyor. Fakat bu düzenlemeler İzmir in başını çektiği turistik şehirlerde zorlayıcı oluyor. Özellikle Kanunun 2. maddesinde yer alan Alkollü içkiler, 22.00 ila 06.00 saatleri arasında perakende olarak satılamaz. hükmü sektörde ciddi sıkıntılara neden oluyor. Sektör temsilcileri, uygulamanın en azından alkollü içkilerin perakende satışı gece 12 den sabah 6 ya kadar yapılmaz. şeklinde revize edilmesini istiyor. Alkollü İçeceklerin Tanıtımı Yasak Kanunda alkollü içkilerin reklamı ve tüketicilere yönelik tanıtımının yapılamayacağına ilişkin de çok sayıda düzenleme bulunuyor. Alkollü içkilerin kullanımı ve satışını özendiren, teşvik eden kampanya, promosyon, etkinlik vb. yasaklanıyor. Alkollü içkileri üreten, ithal eden ve pazarlayanların, hiçbir etkinliğe ürünlerinin marka, amblem ya da işaretlerini kullanarak destek olamayacağı, televizyonlarda yayınlanan dizi, film ve müzik kliplerinde alkollü içkileri özendirici görüntülere de yer verilemeyeceği hükmü getiriliyor. Açık alkollü içki satışı yapmaya ilişkin izin belgesi olan işletmelerde servis amaçlı materyallerde ise marka, amblem ve logo kullanımına izin var. Alkollü içkilerin otomatik satış makineleri ile satılmaması, her türlü oyun makineleri veya farklı yöntemlerle oyun ve bahse konu edilmemesi, bu ürünlerin basın ve yayın yoluyla tüketicilere satılamayacağı, posta ile satış yöntemi kullanılarak gönderilemeyeceği kanunun getirdiği diğer düzenlemeler. 15

Fakat sözkonusu reklam yasakları ile ilgili düzenleme sektörde faaliyet gösteren firmaları olumsuz etkiliyor. Ürünlerin görsellerinin web sitesinde yayımlanamaması da kaçakçılığı, merdivenaltı üretimi destekleyen bir uygulama. Çünkü firmaların ürünlerinin görsellerinin web sitelerinde yer almaması, ürünü alacak bir tüketiciye de ürünü kontrol etme şansı bırakmıyor. Ayrıca bu durum, daha küçük çaplı üreticilerin de ürünlerini tanıtma şansını elinden alarak rekabet etmelerini zorlaştırıyor. Bürokratik İşlemlerin Fazlalığı Diğer yandan, sektördeki rutin yasal bildirimlerin fazlalığı da firmalar için bıktırıcı boyutta. Firmalar tek bir sistem üzerinden bildirimde bulunamadıkları için neredeyse aynı bilgileri farklı Kurumlara tekrar tekrar bildirmek zorunda kalıyorlar. Örneğin; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı na ürün bildirimi, TAPDK ya alkollü içki ürün bildirimi ve bandrol talebi, SICPA ASSAN a ürün bildirimi ve bandrol siparişi, Gelir İdaresi Başkanlığı na ÖTV Beyannamesi, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı na, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ndan alınan uygunluk yazısı bildirilmesi gerekiyor. Fakat tüm bu bildirimlerde girişler, manuel yapıldığı için hatalara sebebiyet verebilmekte, bu da cezai şartları beraberinde getirebilmekte. Bu nedenle, sistem entegrasyonuna gidilerek bu tarz bildirimlerin tek bir seferde, tek bir sistem üzerinden yapılması ve bildirimde bulunulması zorunlu olan ilgili Kurumların bu sistem üzerinden firmaya ait bilgileri alması isteniliyor. Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi Alkollü içkilerde kontroller, 2007 yılından beri uygulanmakta olan ve düzenli yürüyen bir sistem olan bandrol sistemi ile TAPDK tarafından yapılıyor. Diğer yandan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi nin Ağustos 2014 de yürürlüğe girmesi için hazırlıklar sürdürülüyor. Fakat ÜDTS sisteminde istenen bilgilerin tamamı; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, TAPDK ve SICPA ASSAN ın sistemlerinde mevcut. ÜDTS için gerekli bilgiler bu sistemlerden de alınabilir. ÜDTS uygulamaları için şişelere ayrıca bir etiketin yapıştırılması, etiketler kolayca çıkarılabilir ve tahrip olabilir olması nedeniyle ürün adına bir güvenlik ve takip sistemi de oluşturamamakta. Ayrıca bandrol gibi ürünün kapağında olmaması sebebiyle, etiketin olduğu kullanılmış boş bir şişenin tekrar kullanmaya müsait olabileceği, bunun da kaçak içki üretimini arttırabileceği ve kaçakçılığı kolaylaştırabileceği atlanmamalı. 16

Eğer bu sistem muhakkak uygulanmak isteniyorsa, varolan bandrollerin yeniden tasarlanıp ÜDTS için istenen bilgileri de içeren ek bir etiketin oluşturularak çözüm üretebilir. 50 Kilogramlık Sarmalık Kıyılmış Tütün Sınırının Suiistimali Kaçak tütün sorunu, sadece kentimizin değil, tüm Türkiye nin ne yazık ki tam olarak çözüme kavuşturulamayan ortak sorunu. 3 Nisan 2008 tarihinde, 5752 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun kabul edildi. Sözkonusu Kanunun 3. maddesi ile 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanununun 8.maddesi Ticari amaç olmaksızın, kendi ürettiği ürünleri kullanarak elli kilogramı aşmayan sarmalık kıyılmış tütün elde eden veya üçyüzelli litreyi aşmayan fermente alkollü içki imal edenler haricinde, Kurumdan tesis kurma ve faaliyet izni almadan; tütün işleyenler veya tütün mamulleri, etil alkol, metanol ya da alkollü içki üretmek üzere fabrika, tesis veya imalathane kuran ve işletenler bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin günden onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu Kanunun 6. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına aykırı hareket edenler ile tesislerinde izin verilen kategori dışında faaliyette bulunanlara da aynı ceza verilir. şeklinde değiştirildi. Fakat yasada bahsi geçen değişikliğin çeşitli sıkıntılara neden olduğu, mülki amirliklerce yapılan denetimlerde elli kilogram olarak belirlenmiş sınırın suiistimal edilerek ticari amaçlı olmasına rağmen şahsi kullanım olarak lanse edildiğine ilişkin şikayetlerin sayısı haylice fazla. Bu durum, ülkemizin vergi kaybına uğramasına neden olurken aynı işkolunda faaliyet gösterenlerin de aleyhine haksız bir rekabet ortamı oluşturuyor. Bunun için elli kilogram olarak belirlenmiş sarmalık kıyılmış tütün sınırın suiistimal edilerek ticari amaçlı kullanılmasının engellenmesi için denetimlerin arttırılması gerekiyor. Tütünde Hem Nispi ve Hem Maktu Vergi Uygulaması Tütün mamulleri arasında en çok tüketilen sigara ve sigara benzeri ürünler üzerindeki nispi vergilerin yüksekliği satış fiyatları üzerinde baskı oluşturuyor, üreticilerin piyasa şartlarında ayakta kalmasını zorlaştırıyor. Tütün ve tütün mamullerinde hem nispi hem de maktu vergi uygulanmakta olup 6 TL lik bir sigarada ÖTV ve KDV birlikte düşünüldüğünde; alınan toplam vergi % 83 leri buluyor. 17

Tütün mamulleri arasında en çok tüketilen sigara ve sigara benzeri ürünler üzerindeki nispi vergi artışları yerine maktu vergi artışları, satış fiyatlarını daha istikrarlı kılacak bir yaklaşım oluşturacak, ayrıca üreticiden alınacak maktu vergiler, nispi vergilere göre daha adaletli olacaktır. Toplam merkezi yönetim bütçesi içerisindeki payı yaklaşık % 8 olan alkollü içkiler ve tütün mamulleri sektörleri sorunlarına acil çözüm bekliyor. Mevcut sorunlara çözümler üretilememesi, ilerleyen günlerde; vergisini zamanında ödeyen, istihdama, ülke ekonomisine olumlu katkı sağlayan firmaların kapılarına kilit vurmalarına neden olabilir. Bu durumun sadece devletin vergi gelirlerini olumsuz etkilemeyeceği, varolan talebi karşılama iştahıyla merdivenaltı üretime yönelerek kayıtdışı çalışanlar nedeniyle halk sağlığını da olumsuz etkileyeceği unutulmamalıdır. Kaynaklar Ekonomi Bakanlığı, Alkollü ve Alkolsüz İçecekler Raporu, 2013 Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) Faaliyet Raporu 2012, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) Piyasa İstatistikleri 2012 http://www.gib.gov.tr/fileadmin/user_upload/vi/gbg/tablo_42.xls.htm http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/es kiler/2013/06/20130611.htm&main=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/06/ 20130611.htm http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/eskile r/2013/08/20130811.htm&main=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/08/20130 811.htm 18

İNSAN HAYATINI ŞEKİLLENDİRMEK: OKULÖNCESİ EĞİTİM Bir bireyin eğitimi, doğumuyla birlikte başlar ve yaşam boyu sürer. Sosyal bilimciler tarafından yapılan pek çok araştırma, öğrenmenin önemli bir kısmının yaşamın çok erken yıllarında ortaya çıktığını gösteriyor. İnsan beyninin okulöncesi yaşlarda hızla geliştiğini ve altı yaşına gelmeden önce hemen hemen olgunluk hacmine ulaştığını gösteren araştırmalar; insanın zihninin, karakterinin ve isteklerinin büyümeyi şekillendiren okulöncesi yıllardaki kadar hızlı bir şekilde bir daha asla gelişmeyeceğini ifade ederek zihin sağlığının temelinin kurulması için böyle bir şansın bir daha yakalanamayacağını vurgulamakta. Bir diğer çalışma ise, 17 yaşında ölçülen zeka miktarının, %50 sinin hamilelik ile 4 yaş arasında, %30 unun 4-8 yaş arasında, Kalan %20 sinin de 8-17 yaş arasında geliştiğini öne sürmekte. Melisa KORKMAZ Bir başka ifade ile bu çalışma, zeka miktarında, yaşamın ilk dört yılında, diğer onüç yıldaki kadar bir gelişme olduğunu ortaya çıkarmış. Başka çalışmalarda bu oranlar değişkenlik gösterse de gelişimi irdeleyenler bize genel olarak gelişimin, doğumdan yedi yaşına kadar olan dönemde en büyük hıza sahip olduğunu gösteriyor. Bu durumda gelişimin böylesine hızlı olduğu bir dönemde çocukların aldığı okulöncesi eğitimin bu çocukların ileriki hayatlarında nasıl bir etkiye sahip olduğu, çocukların kazanımlarının ne olduğu, hangi alanlarda ilerleme kaydettikleri, merak edilen konulardan. 19

Okulöncesi Eğitim Neler Kazandırıyor? AR&GE BÜLTEN İyi organize edilmiş ve zengin aktivitelerle dolu bir okulöncesi eğitimin, çocukların IQ seviyelerinde olumlu farklar yarattığı, okulöncesi eğitimin zihinsel gelişim üzerindeki etkilerini inceleyen araştırmalar tarafından ortaya çıkarılmış. Okulöncesi eğitim görmüş çocukların zihinsel gelişim yönünde ileri olmaları, onlara, dili kullanmalarında, çevrelerine karşı uyanık davranmalarında ve düşünceleriyle daha çok katılımda bulunmalarında olumlu katkı sağlıyor. Okulöncesi eğitim çocukların dil gelişimini de olumlu yönde etkilemekte. Bu konuda yapılan araştırmalar bizlere, zengin çevresel etmenler ve düzenlemelerle dil gelişiminin hızlandırılabileceğini gösteriyor. Okulöncesi eğitim kurumlarında çocukların oyun malzemeleriyle uğraşırken zamanlarının yaklaşık yarısını diğerleriyle konuşarak geçirmesi, dil gelişimi için önemli etkenlerden. Okulöncesi eğitimin sosyal gelişim üzerindeki etkilerini inceleyen araştırmacılar ise; bu eğitimi almış çocukların inisiyatif, bağımsızlık, kendine güven, merak ve çevreye ilgi gösterme gibi özelliklerde olumlu yönde değişim sağladıklarını gözlemlemiş. Araştırmalar ayrıca, çocukların anti sosyal davranışlarının okulöncesi eğitim kurumuna devam süreleri ile ters orantılı olduğunu ortaya koymuş. Yani, çocuk okulöncesi eğitim kurumuna devam ettikçe sosyal davranışlar yönünden daha uyumlu bir kişilik geliştiriyor. 20 Bu kurumlara devam eden çocuklar, devam etmeyenlere kıyasla, daha fazla meraklı davranıyor ve çevrelerine daha fazla ilgi gösteriyor. Sosyal davranış ve beceriler yönünden daha becerili ve uyumlu olan bu çocukların ilkokul birinci sınıftaki ders başarıları da daha yüksek oluyor. Ancak çocuğun ilkokulda başarı kazanmasını sağlayan etkenlerin, okulöncesi eğitim kurumunda edinilen bilgiler değil; o kurumda elde edilen toplumsal alışkanlıklar ve öğrenilen tutumlar olduğu araştırmacılar tarafından ifade edilmekte. Genel olarak değerlendirmek gerekirse, yapılan araştırmalar okulöncesi eğitimin olumlu etkilerinin olduğunu ortaya çıkarıyor. Uluslararası araştırmalar da 15 yaş nüfusu içerisinde okulöncesi eğitim alanların almayanlara kıyasla daha yüksek akademik başarı sergilediklerini ortaya koymakta. Fakat unutmamak gerekir ki; okulöncesi eğitimin başarısı da uygulanacak eğitim programının niteliği ile de doğrudan ilgili.

Okulöncesi Eğitim Programı Nasıl Olmalı? İyi hazırlanmamış bir eğitim programı, çocuklar üzerinde daha sonraki yıllarda düzeltilemeyecek kötü etkilere de neden olabilir. Bu nedenle okulöncesi eğitim programının; Çocukların gelişim özelliklerine dayalı temel gereksinimlerini karşılamaya yönelik faaliyetlerden oluşması, Çocuğun, sağlıklı bir biçimde, fiziksel, duygusal, dil, sosyal ve zihinsel yönden olmak üzere çok yönlü gelişimini hedef alması, Olanaklar elverdiğince zengin bir uyarı ortamı yaratması, Çocukta kendine güven duygusu yaratması, Kendini ve başkalarını saymayı öğretmesi, Çocuğa kendini yönetme ve denetlemeyi öğretmesi, Çocuğa manevi ve kültürel değerleri benimsetmesi, Çocukların yaratıcı yönlerini ortaya çıkarması Bireysel öğretime olanak tanıması, Çocukların gelişim özelliklerini, bireysel farklılıklarını ve yeteneklerini göz önüne alması, Ebeveyn ve eğitimcilerin etkin olması, Yalnız çocuğa değil ana babaya da hizmet vermesi ve Kaliteli olması son derece önemli. Bu noktada, iyi bir programın başarısının büyük ölçüde onu uygulayacak öğretmenlere bağlı olduğunu da vurgulamak gerekiyor. Diğer eğitim kademelerine kıyasla okulöncesi eğitimde öğretmenin daha önemli bir yeri var. Çünkü bu eğitim kademesinde öğretmen, küçük çocuk için hem anne, hem baba, hem de örnek alınan bir insan konumunda. Okulöncesi Eğitimin Amacı Nedir? Okulöncesi eğitimin temel amacı, çocuklara her konuda iyi alışkanlıklar kazandırmak ve onları yaşadıkları kültürle bütünleştirmektir. Milli Eğitim Bakanlığı okul öncesi eğitiminin amaç ve görevlerini, Çocukların beden, zihin ve duygu gelişmesini ve iyi alışkanlıklar kazanmasını sağlamak, Onları ilkokula hazırlamak, Şartları elverişsiz çevrelerden ve ailelerden gelen çocuklar için ortak bir yetiştirme ortamı yaratmak, Çocukların Türkçe yi doğru ve güzel konuşmalarını sağlamak 21

olarak tanımlamıştır. Türkiye de ve Bazı Ülkelerde Okulöncesi Eğitim Ülkemizde 2012-2013 eğitim öğretim döneminde resmi ve özel olmak üzere toplam 27,197 okulöncesi eğitim kurumu bulunmaktadır. Bu eğitim kurumlarında 62,933 öğretmen, 1,077,933 öğrenciye eğitim vermektedir. Okulöncesi eğitim kurumlarının %4.5 i ise ilimizdedir. 51,092 İzmirli çocuk bu kurumlarda eğitim almaktadır. Tablo 1: Yaş Aralıklarına Göre Okullaşma Oranları OKULLAŞMA ORANLARI (%) 3-5 yaş 4-5 yaş 5 yaş 2010-2011 29.85 43.10-2011-2012 30.87 44.04 65.69 2012-2013 30.93 44.04 55.35 Kaynak: Milli Eğitim Bakanlığı Okulöncesi eğitimin yaygınlaştırılmasının devamı için okul öncesi eğitimin yasal hak olarak tanınması ve zorunlu kılınması son derece önemlidir. Örneğin Polonya ve Yunanistan da okulöncesi eğitimin zorunlu kılınması sonucunda bu ülkelerde okulöncesi eğitime katılımda kayda değer bir artış görülmüştür. Ülkemizde GSYİH nin yaklaşık %0,1 inin okulöncesi eğitime ayrıldığı tahmin edilmektedir. Bu oran OECD ülkelerinde ortalama %0,4 tür. Dünya Bankası nın Türkiye ye önerdiği oran ise GSYİH nin %0,23 üdür. Kişi başına düşen GSYİH oranına göre kıyaslama yapıldığında, bu oranın Türkiye ye benzer olan Bulgaristan ve Belarus gibi ülkelerde okulöncesi eğitime erişim seviyesinin Türkiye den yüksek olduğu görülmektedir. Bunun için okulöncesi eğitimde okullaşma oranının önemli ölçüde arttırılması gerekmektedir. Ülkemizde okulöncesi eğitimde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 17 dir. İzmir de ise bu sayı 16 dır. Bu sayının OECD ülkeleri ortalaması ise 14,4 tür. Öğretmen başına düşen öğrenci sayıları dikkate alındığında, ülkemizde ve ilimizde daha nitelikli bir okulöncesi eğitim için bu sayının azaltılması gerektiği düşünülmektedir. Sonuç Okulöncesi eğitim konusunu irdeleyen araştırmalar bize; Erken edinilen deneyimlerin olumlu benlik kavramı, sağlıklı davranışlar ve diğer insanlarla iyi ilişkiler geliştirmede hayati önem taşıdığını, Erken çocuklukta çocuğun içinde bulunduğu çevrenin iyileştirilmesinin, zeka düzeyini önemli ölçüde arttıracağını, Okulöncesi eğitimin çocukların kişiliklerinin şekillendiği bu yıllar sırasında çocuklara yardımcı olarak, onların genel okuryazarlıklarını iyileştireceği ve onları başarılı okul deneyimlerine hazırlayacağını, 22

Bu ilk yıllar sırasında gelişimin fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal olmak üzere hemen her alanında çok önemli gelişmelerin olacağını, Kültürel ve zihinsel sapmaların ortadan kaldırılabilecek olmasıyla kalıcı geriliklerin önlenebileceğini; bunun yanında pek çok hastalığın, fiziksel özürlerin, sinirsel bozuklukların ve beslenme eksikliklerinin erken teşhis edilebileceğini, Okulöncesi deneyimlerin dikkatliliği, dinleme ve emirleri izleme becerisini arttıracağını, Okulöncesi eğitim ile çocukların kendilerini ve kullandıkları materyalleri korumayı öğreneceklerini gösteriyor. Bugün pek çok eğitimci, okulöncesi yılların, bireyin yaşamında merak, yaratıcılık ve başarma isteği gibi özelliklerin oluşmasında son derece önemli yıllar olduğunu vurgulamakta. Erken çocukluk eğitimi insan gelişiminin başlangıç noktası. Okulöncesi eğitim, çocukların ve ülkemiz insanının uzun vadede daha üretken, daha yaratıcı, sorun çözmede daha yetkin olmasını sağlayan bir husus. Erken çocukluk dönemindeki deneyimler beynin çalışma biçiminde belirleyici rol oynuyor. Yapılan çalışmalar, çocukların okula devam oranlarını ve okul başarılarını yükselten okulöncesi eğitimin, sosyal ve duygusal gelişimi destekleyerek, yetişkinlik döneminde de kişilerin daha üretici ve verimli olmalarını ve sahip oldukları potansiyeli tam olarak kullanmalarını sağladığını gösteriyor. Bireylerin emek piyasasında aktif, verimli ve yenilikçi olmaları ve ülkemizin kalkınmışlık düzeyinin yükseltilmesi için Türkiye de nitelikli insan gücünün yetiştirilmesinin son derece önemli olduğu bilinen bir gerçek. Bu nedenle, gelecekte iyi yetişmiş, uyumlu ve başarılı bireylerden oluşmuş sağlıklı bir toplum isteniyorsa, okulöncesi eğitimin yaygınlaştırılması yönündeki çalışmalar sürdürülmelidir. 23

2014 MART SORULARINIZ, YORUMLARINIZ VE İSTEKLERİNİZ İÇİN WEB http://www.izto.org.tr/izto/tc/izto+bilgi/bulten/ E-MAIL argebulten@izto.org.tr ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ 2014 MART BÜLTEN EKİBİ FAX +90 (232) 498 46 35 Birol EFE Tel: 498 42 36 E-Mail: birol.efe@izto.org.tr Övgü PINAR Tel: 498 46 83 E-Mail: ovgu.pinar@izto.org.tr Melisa KORKMAZ Tel: 498 41 03 E-Mail: melisa.korkmaz@izto.org.tr Şebnem BORAN Tel: 498 43 05 E-Mail: sebnem.boran@izto.org.tr Günnur ALTINTAŞ Tel: 498 42 45 E-Mail: gunnur.binici@izto.org.tr Nurel KILIÇ Tel: 498 42 38 E-Mail: nurel.kilic@izto.org.tr Gözde SEVİLMİŞ Tel: 498 41 47 E-Mail: gozde.sevilmis@izto.org.tr Erdem ALPTEKİN Tel: 498 41 44 E-Mail: erdem.alptekin@izto.org.tr Hande UZUNOĞLU Tel: 498 43 61 E-Mail: hande.uzunoglu@izto.org.tr 24