Isa Blumi Reinstating the Ottomans: Alternative Balkan Modernities, Faruk YASLIÇİMEN. Dîvân 2011/2

Benzer belgeler
Nurullah Ardıç Islam and the Politics of Secularism: The Caliphate and Middle Eastern Modernization in the Early 20 th Century

Vefatının 100. Yılında Sultan II. Abdülhamid ve Dönemi Uluslararası Kongresi

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

TARİH LİSANS PROGRAM BİLGİLERİ

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

İ KİNCİ BİNYILIN MUHASEBESİ KİTAP HAKKINDA

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

DIŞ TİCARET ENSTİTÜSÜ

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

UNI 201 MODERN TÜRKİYE NİN OLUŞUMU I

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

Siyasette kutuplaşma. Ahval 13/8/2018

Avrupa da Yerelleşen İslam

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI

2016 KONYA İKİ DOĞU İKİ BATI ULUSLARARASI ÖĞRENCİLER AKADEMİSİ BAŞVURU KLAVUZU

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği

Sultan Abdulhamit in hayali gerçek oldu BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU B İ L G İ. NOTU BALKANLAR 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

Amerikan Stratejik Yazımından...

6. Hafta: Farklı Devlet Oluşumu Yaklaşımları-2

KİTÂBİYAT / BOOK REVIEWS

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

1,2 1,2 1,2 1,2 DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS KÜRESEL VE BÖLGESEL SİYASET II KBS Ön Koşul Dersleri - Türkçe

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK

NAZİLLİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ(TÜRKÇE) 2016/2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

SOSYAL PSİKOLOJİ II KISA ÖZET KOLAYAOF

Berlin Katılım gelişmesinin durumu ve perspektifler

Tarih Anabilim Dalı Tezli Yüksek Lisans (Sak. Üni. Ort.) Programı Ders İçerikleri

TOPLAM 30 TOPLAM 30 TOPLAM 30

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

Editörden. Editör Doç. Dr. Onur KÖKSAL

Goldziher. Goldziher ve Hadis. Hadis. Hüseyin AKGÜN. Hüseyin AKGÜN Goldziher ve Hadis. Hüseyin AKGÜN

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Jeopolitik POLS

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS TÜRK SİYASİ TARİHİ I TST

İktisat Tarihi I. 27 Ekim 2017

ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ ZORUNLU GÖÇLER, SÜRGÜNLER VE YOL HİKAYELERİ: ULUPAMİR KIRGIZLARI ÖRNEĞİ

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

PROBLEME DAYALI ÖĞRENME VE SOSYO- KÜLTÜREL DEĞİŞİM: Demokratik Bireyin Biçimlendirilmesi Sorunu

N OLACAK ŞİMDİ? BEKİR AĞIRDIR. 26 Kasım 2015

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

MEDYADA ETNİK TEMSİL ÖRNEĞİ

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Çin Halk Cumhuriyeti nde Toplum ve Siyaset PSIR Ön Koşul Dersleri -

TÜRK BİLİMLERI VE ÇAĞDAŞ ASYA BİLİMLERİ BÖLÜMÜ. ID Başlık ECTS

Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi Journal of Book Notices, Reviews and Translations. Doğan Mert DEMİR

KÜRESEL PAZARLAMA Pzl-402u

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Uluslararası Siyaset SPRI

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

DR. MUHAMMED HÜKÜM ÜN ŞAİR - SOSYOLOG: KEMAL TAHİR ADLI ESERİ ÜZERİNE

EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ AÇISINDAN 12 EYLÜL ŞİİRİ Nesîme CEYHAN AKÇA, Kurgan Edebiyat, Ankara 2013, 334 s.,isbn Sabahattin GÜLTEKİN 1

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

TERÖR ÖRGÜTLERI TARAFINDAN SOSYAL MEDYANIN KULLANILMASI: IŞİD ÖRNEĞI KONFERANSI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.10, ARALIK 2016

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

2. Gün: Stratejik Planlamanın Temel Kavramları

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi I (HIST111) Ders Detayları

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Türkiye- Amerika İlişkileri SPRI

KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U

DERS PROFİLİ. Diplomasi Tarih I POLS 205 Güz

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

EĞİTİMİN SOSYAL TEMELLERİ TEMEL KAVRAMLAR. Doç. Dr. Adnan BOYACI

MAKALE ÇAĞRISI INTERNATIONAL CRIMES AND HISTORY / ULUSLARARASI SUÇLAR VE TARİH MAKALE ÇAĞRISI

DİASPORA - 13 Mayıs

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM SOSYOLOJİYE GİRİŞ

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ AVRASYA ARAŞTIRMALARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2015 BAHAR DÖNEMİ DERS İÇERİKLERİ

Savaş ve Barış Okumaları PSIR Uluslararası savaş ve barış hallerini tahlil eden yazının kullandığı

KAMU DİPLOMASİSİ ARACI OLARAK ÖĞRENCİ DEĞİŞİM PROGRAMLARI VE TÜRKİYE UYGULAMALARI. M. Musa BUDAK 11 Mayıs 2014

MUHASEBE STANDARTLARININ ÖNEMİ VE FİNANSAL TABLOLAR BELİRLENDİ

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

TERSİNE MENTORLUK. Tersine Mentorluk İlişkisinin Özellikleri

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS ULUSLARARASI POLİTİK İKTİSAT ECON

AYIRAN SINIRLAR OLMADAN AVRUPA İÇİN PAYLAŞILAN TARİHLER

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

bilgilerle feminizm hakkında kesin yargılara varıp, yanlış fikirler üretmişlerdir. Feminizm ya da

Fevzi Karamw;o TARIH 10 SHTEPIA BOTUESE

Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Çağdaş Siyasal Düşünceler PSIR

Başkent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. Doç. Dr. S. EKER

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...

Fahriye Emgili, Boşnakların Türkiye ye Göçleri , Bilge Kültür Sanat Yayınları, İstanbul: Nisan 2012, 520 sayfa.

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI

Transkript:

lam ve seküler siyaset arasındaki ilişki çatışmadan ziyade intibak kavramı ile tanımlanmalıdır. Kitaba genel olarak bakıldığında, literatüre kattığı kavramlar (çatışma paradigması, intibak paradigması, meta-söylem stratejisi ile söylem tekniği ve fıkıh/kelam mühendisliği gibi), özellikle birincil kaynaklardaki yeni malzeme kullanımı ve mevcut malzemeye getirdiği yeni yorumlar açısından orijinal yaklaşımlar ihtiva ettiği görülüyor. Eserin en güçlü yanlarından biri, iki farklı metodu birleştirerek (tek tek hayat hikayelerini özetlediği) aktörlerin söylemlerini içinde bulundukları tarihsel bağlamlara yerleştirmesi ve böylece sosyolojik analizlerin önem verdiği söylem ve eylem ilişkisini etkili bir şekilde göstermiş olmasıdır. Kitabın güçlü tarafları arasına, meseleyi sadece Osmanlı-Türk modernleşmesi bağlamında değil Hindistan, Arap coğrafyası ve Kuzey Afrika yı da içine alarak tartışması da eklenebilir. Ayrıca yazarın kullandığı tabloların (s. 87-90 ve 97), yapılan analizlerin okuyucu açısından daha anlaşılır hâle gelmesini sağladığını belirtmek gerekiyor. Kitap genel okuyucu kitlesinden ziyade, tarihî olay, kavram ve kişileri derinlemesine işlemesiyle alanda belirli düzeyde bilgiye sahip kişilere hitap ediyor. Bunun da en önemli nedeni şüphesiz eserin, yazarın doktora tezinin genişletilmiş hali olmasıdır. Bunun yanında dikkati çeken bir diğer husus yazarın sekülerleşme sürecini sadece siyasi ve hukuki boyutuyla ele almış olması, kültürel ve eğitim boyutunu değerlendirme dışı bırakmasıdır. Ancak kitabın tartıştığı alan, ürettiği yeni kavramlar ve argümanlar sayesinde, alandaki araştırmacıların ilgisini çekeceğini ve özellikle Türkçeye tercüme edilmesi halinde Türkiye deki sekülerleşme tartışmalarına yeni bir boyut kazandıracağını söylemek mümkündür. 194 Isa Blumi Reinstating the Ottomans: Alternative Balkan Modernities, 1800-1912 New York: Palgrave Macmillan, 2011, 250 + XX s. Faruk YASLIÇİMEN Ludwig Maximilians Universität (Münih) Akademinin üretken kalemlerinden Isa Blumi nin, 2011 yılında iki kitabı birden çıktı. Bunlardan biri değerlendirmesini okumakta olduğunuz Reinstating the Ottomans: Alternative Balkan Modernities, di-

ğeriyse Routledge tarafından yayınlanan ve yazarın İstanbul a ithaf ettiği Foundations of Modernity: Human Agency and the Imperial State. 2010 senesinden beri Leipzig Üniversitesi nde kıdemli araştırma görevlisi olarak bulunan Blumi, lisans ve yüksek lisans öğrenimi boyunca Talal Asad, Eric Hobsbawm, Charles Tilly ve Aristide Zolberg in talebesi oldu. Toplam dokuz sene süren doktora tezi için sayıca 10 un üzerinde arşivde çalışan Blumi nin danışmanlığını Zachary Lockman, Frederick Cooper ve Ruth Ben-Ghiat gibi isimler yaptı. Uzmanlık alanlarına Balkanlar ve Ortadoğu, özellikle Arnavutluk ve Yemen in hem 19 ve 20. yüzyıl tarihleri hem de güncel ve çağdaş meseleleri girmektedir. Bununla birlikte Blumi, 22 sayfalık uzun CV sinin gösterdiği üzere sadece masa başında oturmamış, bilakis farklı şehirlerde bulunmuş, pekçok üniversite, kurum ve kuruluşta görev almış, radyo ve televizyon programcılığından pedagojik danışmanlık hizmetlerine, okutmanlıktan editörlüğe, raportörlükten redaktörlüğe kadar muhtelif işlerle uğraşmıştır. Reinstating the Ottomans, beş bölümden oluşan ve içinde erken 20. yüzyıl Balkan tarihine dair görsellerin de bulunduğu bir kitaptır. Blumi, giriş bölümünde Osmanlı bağlamından modern milliyetçi devlet bağlamına geçişin nasıl ele alınması gerektiğini yöntemsel olarak tartışır ve Osmanlı bağlamını hesaba katmanın Balkan tarihi için taşıdığı önemi değerlendirir. Yazar, kitabın birinci bölümünde Balkan savaşlarına kadar süregelen geleneksel toplumsal düzenin girift yapısını ve ortakça paylaşılan Osmanlı bağlamının genel yapısını anlatır. Balkan tarihinde failliğin ve değişime yön veren güçlerin ele alındığı ikinci bölümde, Tanzimat la birlikte Osmanlı merkezî devletinin değişen yapısı içinde yerel aktörlerin etkinliği, merkezî hükümetin yerel unsurlar üzerinde artan denetleme ve düzenleme gücü incelenir. Üçüncü bölümde, milliyetçiliğin rönesansı olarak tanıtılan dönemde eski ve yeni, yerel ve merkezî güçler arasındaki çatışmalardan kaynaklanan düzen yoksunluğunu ve Avrupalı kuvvetlerin nüfuzuna rağmen belirleyici olarak yerel unsurların failliği öne çıkarılır. Döründüncü bölümde hükümet tarafından yürürlüğe konan yeni kurumsal düzenin beraberinde getirdiği sonuçlar çerçevesinde, alternatif Balkan modernitelerinin çerçevesi çizilmeye çalışılır. Beşinci bölümdeyse, açılan mektepler vasıtasıyla yerel halka belli aidiyetleri aşılamak için girişilen çabanın neticeleri ve bu bağlamda yerel halkın daha geniş bir dünyayla etkileşimi tartışılır. Reinstate kelimesi İngilizcede birini ya da birşeyi eski durumuna veya konumuna geri getirmek anlamına gelir. Blumi nin tashihçi (revizyonist) okumasının maksat ve neticesi de bu kelimenin taşıdığı anlama racidir. Kitap, Balkan tarihinin milliyetçi okumalarını eleştirir ve geçmişte gerçekten ne olduğunu anlamaya çalışır. Nihayetinde vardığı sonuç, 1912 de başlayan Balkan savaşlarına kadar Arnavut, Bulgar, Sırp veya Yunan olmanın 195

196 bugün bizim anladığımızdan farklı algılandığı ve ancak belli bağlamlar içinde anlam kazanabildiğidir. Blumi ye göre, Osmanlı coğrafyasındaki farklı grupları bir arada tutan şey, her şeyden önce Osmanlı tebaası olmalarıdır. Varlığını 20. yüzyılın ortalarına kadar koruyabilmiş bir Osmanlı kültürel, siyasi ve iktisadi bağlamı mevcuttur ve milliyetçi tarih yazımının iddia ettiği gibi muhtelif topluluklar birbirine kadîmden beri düşman ve ideolojik kamplara ayrılmış insanlardan değil, yekdiğerinin dilini anlaşacak kadar konuşabilen, içiçe geçmiş komşuluk ilişkilerine sahip ve ortak dinî merasimlere katılan insanlardan müteşekkildir. 1912 yılına kadar katı bir etnik-millî bilinçten bahsetmek neredeyse imkânsızdır. Bununla birlikte modernleşen Osmanlı devleti, idaresi altında bulunan toplulukları bilhassa mektepler açmak ve eğitimi yaymak suretiyle asimile edip homojen bir toplum yaratma çabası da sarfetmiştir. Merkezî hükümetin her daim başarıya ulaşmayan bu ve benzeri çabaları öte yandan tamamen sonuçsuz kalmamış, tıpkı Beshera Doumani nin Rediscovering Palestine kitabında bahsettiği gibi yerel halkın daha geniş bir dünyayla etkileşime girmesini de beraberinde getirmiştir. Blumi nin kitabı, Balkan tarihçiliğinin hâlâ ciddi bir sorunu olan milliyetçi yaklaşıma odaklanır. Dolayısıyla, Türkiye tarihçiliğinde uzun süredir makbul olmayan ve bir Osmanlı tarihçisine modası geçmiş gibi görünebilecek milliyetçi tarihyazımının eleştirisi, Balkan tarihçiliği sözkonusu olduğunda hâlâ anlamlıdır. Blumi, Balkanlar da bilhassa milliyetçi hükümetlerin etkisiyle mezkur yaklaşımın müfredatlara hâkim kılınmaya çalışıldığına değinir. Kitap, bu bakımdan, Balkan milliyetçiliklerinin ve millî devletlerinin büyük kahramanlar olarak takdim ettiği kişilerin hikâyelerini, geniş Osmanlı tarihinin birer hikâyesi olarak okumayı önerir. Ne onlar Osmanlı tarihinden ne de Osmanlı tarihi onlardan bağımsız düşünülebilir. Yerel halkın mensup olduğu din, mezheb, sülale, köy veya bölge gibi muhtelif aidiyetler eşzamanlı olarak geniş bir etkileşim ve ilişkiler ağı içinde hep birlikte Osmanlı yı üretmişlerdir. Bu yüzden tarihçi hikâyesini, yerelin bünyesinde taşıdığı çeşitliliği ve karmaşıklığı hakkıyla anlayabilmek için mümkün olduğunca yerele odaklamalıdır. Blumi ye göre, Balkan ve Osmanlı tarihleri ancak bir bütün olarak okunduğunda anlaşılabilir. Elbette milliyetçilik Balkanlar da da cereyan etmiş bir vakıadır. Lakin bu vakıayı anlamak için sürekliliklerle birlikte tarihî kopukluklara da eğilmek gerekir. Kosova ile Sırbistan arasında Mitroviça sınır bölgesindeki yerel unsurları koruyup kollayan bir gerilla kuvvetinin zaman içinde etkili lideri haline gelen İsa Boletini, tarihyazımında tanıtıldığı gibi Arnavut milliyetçiliğinin yılmaz önderlerinden biri değil, 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında Osmanlı Balkan coğrafyasında sürekli yeniden kurulan konjektürel durumlar içinde kendine yer bulmaya çalışan bir figürdür. İstanbul a sürgün ola-

rak getirilir ve Sultan Abdülhamid hükümetince siyaseten devşirilir. 1908 devriminin başlangıcında Kosova da bir isyan patlak verince Boletini Sultan Abdülhamid e bağlılığını sürdürmüş ve devrimin önü alınamayacağı anlaşıldığında taraf değiştirmeksizin yalnızca kenara çekilmişti. Blumi, bu ayaklanan halkın da bağımsızlık taraftarları değil, daha dar ve kişisel taleplerle hareket eden insanlar olduğunu ve asıl maksatlarının devlet içinde bir hükümet değişikliği olduğunu ifade eder. İttihat ve Terakki nin politikaları neticesinde İsa Boletini Osmanlı siyasi bağlamından uzaklaşır ve 1912-13 Balkan savaşlarından sonra devletin yıkımını beraberinde getirecek Birinci Dünya Savaşı nın başladığı 1914 yılında ölür. Balkan savaşlarıyla birlikte yaşanan tarihî kesinti, milliyetçiliğin neşvünema bulmasına imkân tanıyan bir ortamın doğuşuna sebebiyet vermiştir. Yoksa o tarihe kadar Arnavutlar genel Osmanlı bağlamının içindedirler. Blumi, kitabında açıkça değinmemekle birlikte history from below ve subaltern yaklaşımına paralel olarak yerel halkın failliğine odaklanıyor. Yerel halk, insiyaki duygularla tepkisel hareketler sergileyen bir kalabalık değil, bilinçli taleplerle hareket edebilen öznelerden oluşur. Aidiyetleri muğlak ve belirsiz olmakla birlikte, kendi çıkarlarını herşeyin üzerinde tutan ve tıpkı devlet idarecileri gibi ve onlar kadar pragmatik insanlar olarak tasvir edilirler. Güney Arnavutluğun Toskë lehçesini konuşan halk, kurdukları iletişim ağları sayesinde birbiriyle rekabet halinde olan muhtelif güçlerden okullar açmayı talep edebilmişlerdir. Yereller üretilen siyasete sadece katılmakla kalmaz aynı zamanda müdahale ve müzakere yoluyla belirleyici olmaya da çalışırlar. Blumi ye göre yerel halkın özneliği bihassa merkeze uzak coğrafyalarda daha da belirgindir. Burada Yukarıda bahsedilen geniş Osmanlı bağlamının hükmü nedir? sorusu akla gelebilir. Blumi, yerel halkın özneliğini tarih sahnesine sokarken onları mutlak belirleyiciler olarak ilan etmez. Bu noktada, dinamik etkileşimler kavramına yönelir: Yerel bağlamı temsil eden lider ve ayanlar, Osmanlı idarecileri olan efendiler sınıfı ve dış dünyanın nüfuz etmeye çalışan temsilcileri arasında etkileşim ve rekabet vardır. Mamafih, Blumi nin yerel halkın failliğini ön plana çıkarma yöntemi subalternden farklıdır. Blumi nin anlatısında sıradan insanlara birkaç istisna dışında pek yer verilmez. Yerel liderler, söz sahibi ayanlar, Osmanlı memurları ve yabancı güçlerin temsilcileri etrafında örülen dinamik bir siyaset ağı vardır. Halkın irade ve çıkarını temsil eden vekiller anlatıda yer bulur. İsa Boletini, Fraşeri kardeşler vs. milliyetçi tarihyazımının kutsadığı isimlerse, daha ziyade milliyetçi tahakkümden kurtarılıp ait oldukları gerçek tarihî bağlamlara teslim edilmek maksadıyla ve genişçe ele alınırlar. Lakin bu millî kahramanlar, milliyetçi tarihyazımının iddia ettiği gibi soyut milliyet ülküsüne bağlılığı olmayan, ortak toplumsal veya kişisel çıkarları neyi gerektirirse onun peşinde koşan, zamanın şartlarına 197

198 göre kazançlı ittifaklara girebilecek kadar pragmatik düşünen kişiler olarak resmedilirler. Yerel e olan vurgu bu öğelerin ötesine geçmez. Blumi nin tarihe yaklaşımı, merkez ile taşra arasında olduğu varsayılan karşıtlık temelli söylemlere ihtiyatla yaklaşmak gerektiğini düşündürür. Zira Blumi ye göre Tanzimat düzenlemeleri otoritenin kullanımını sadece merkezîleştirmemiş aynı zamanda genişletmiştir de. Genişleyen ve içergen bir siyasal ağ olarak Osmanlı bürokrasisi yerel liderlerin ve halkın kendi iradeleriyle siyasal süreçlere katılımlarına da imkân tanır. Blumi, otoritenin dağılması ve genişlemesi sürecini multiplication of authority kavramıyla ifade eder. Osmanlı nın merkezîleşme çabası bir taraftan yerel güçlerin otonom yapısını kırmaya çalışırken, diğer yandan efendi zümresiyle bir zamanlar Osmanlı Devleti nin çıkarlarını koruyan yerel halkın temsilcileri arasında şiddetli bir rekabete neden olur. Blumi nin yazdıklarına bakarak, bu sürecin yani devletin büyüyen bürokrasisiyle açılan iletişim kanallarının bir nevi gönüllü, pragmatik ve nihayetinde katılımcı bir Osmanlılık ortaya çıkardığını söyleyebiliriz. Siyaseten Osmanlılık, geçici ve pragmatik mutabakatlarla yeniden şekillenme, eklemlenme ve uzlaşmalara açık, bu bakımdan oldukça dinamik bir siyasal katılım zemini oluşturur ve bu zemin üzerinde merkez-çevre karşıtlığına yer yoktur. Kitap sadece milliyetçi tarihyazımına değil, aynı zamanda Osmanlı tarihinin Avrupa merkezli modernleşme paradigması içinde ele alınmasına da bir eleştiri olarak okunabilir. Osmanlı tarihçiliğinin son onbeş yılında özellikle yeni kuşak Batılı tarihçiler tarafından geliştirilen post-kolonyal yaklaşım, esasında tarihyazıcılığında modası geçmiş imparatorluk merkezli modernleşme analizlerini yeni bir solukla değerlendirmekte ve sömürgeci medenileştirme misyonuna atıfla mezkur paradigmanın yeni bir varyasyonunu üretmektedir. Bu yaklaşımın yöntemsel anlamda ciddi sorunlarından biri, kurguladığı anlatıda yerel halkın failliğini çoğu zaman gözardı ederek, anlatıyı sadece Osmanlı yöneticilerinin faaliyet ve niyetleri üzerine kurmasıdır. Osmanlı post-kolonyal ekolü temsilcilerinin, emperyal yapıların büyük ölçekli ve yönetim-zihniyeti merkezli bakış açıları, daha küçük ölçekli ve karmaşık olan yerel gerçekliğin anlaşılmasına mani olur. Halbuki, bu anlatılardan ikincisi aynı gerçeklik düzleminde temsil edilmeye diğerinden daha çok namzettir. Buna ilaveten, yukarıda da belirtildiği üzere, anlatının merkezinde failliği özellikle vurgulanan taşra vardır ve oradan merkeze bakıldığında merkezî Osmanlı hükümetini temsil eden memurlar yabancı olarak görülürler. Avusturya-Macaristan yahut Rusya kadar olmasa bile Osmanlıların bölgeye bakışı siyasi ve pragmatik olarak resmedilir. Kitapta Osmanlıların efendi sınıfını temsil etmeleri, güç tekelini ellerinde bulundurma gayretlerinden ileri geliyor olabilir, yoksa türdeşçe tasvir edilmiş bu efendi sını-

fının kibirleri hakkında pek birşey görmeyiz. Bu muhtemelen yazarın taşradan merkeze baktığında ortaya çıkabilecek muhtemel ve mümkün bir görüntüyü sabitlemesinden kaynaklanmaktadır. Efendi, Osmanlı Devleti mevcudiyetinin bir siyasi otorite olarak yabancılığını vurgulamak için kullanılır. Yani kitapta restore edilen yaklaşım Osmanlı idarecilerini değil, bir tarihî tecrübe olarak genel Osmanlı bağlamını ortaya çıkarmak içindir. Bu bağlam içinde Osmanlı memurlarının menfi bir yer edinmesi, 19. yüzyılın sonlarına doğru yaşanmakta olan değişimin bir neticesidir. Kitapta, eski devir idaresinin kısaca değerlendirildiği birinci bölümde, hükümetin pragmatikliği, esnekliği ve etkinliği hakkında olumlu bir tablo çizilir. Osmanlı, modernleşmeyi empoze edici bir güç haline dönüştüğünde kendi sınırları dâhilinde üretilen tecrübeye de yabacılaşmış olur. Ne var ki, Blumi nin yaklaşımı Osmanlı kolonyalizmi ve oryantalizmi üzerine oluşan bu literatüre ancak yöntemsel bir eleştiri olarak okunabilir. Blumi, mezkur literatürün ortaya koyduğu tezlerin muhtevasına olumsuz modernleştirme bağlamında katılır ve yerel halktan devşirilen Osmanlı bürokratlarının kendi memleketlerine medeniyet götürme adına merkezî hükümetin şiddetini meşrulaştıran savunmacı söylemler ürettiklerinden bahseder. Makedonya, Ohri asıllı İbrahim Temo kolonyal Osmanlı hükümetinin devşirdiği bir işbirlikçi olarak sunulur. Mamafih, Blumi yi kolonyalist ekolden ayıran en büyük hususiyet, geçmiş vakıaları sebeblerine değil de sonuçlarına bakarak değerlendirmesidir. Blumi, tıpkı kolonyalist ekolün temsilcileri gibi modernleşme tecrübesinin homojenleştirici etkisine olumsuz yaklaşır, lakin tüm koşullardan bağımsız olarak sadece müsebbibe odaklanmaz ve onu moderniteyi taşıyan diğer faktörlerle birlikte ele alır. Blumi ye göre Balkan toplumlarının geçmişinde, imkânlarıyla birlikte birden fazla modernite tecrübesi yaşanmıştır. Balkan moderniteleri, Osmanlı dünyasının Balkan coğrafyasında yaşayan çeşitli toplum ve topluluklar ile diğer pekçok unsur arasında cereyan eden dinamik etkileşimler neticesinde ortaya çıkan yaşama, düşünme ve siyaset etme biçimlerinin genel adıdır. Olumlu anlamıyla, yerel halkın küresel süreçlere kendi irade ve failliğini kaybetmeksizin katılabilmesidir. Blumi nin verdiği pek çok örnekte, yerel halkın modern ve medenileştirici eğitimi bizzat kendilerinin istediğini, okul açtırmak için zaman zaman çeşitli devletlerin temsilcileriyle görüştüklerini okuruz. Bu bakımdan, Balkanlar ın alternatif modernitesi yerel halkın kendi talep ve bilinciyle modern medeniyete katılım iradesinin de beyanıdır. Olumsuz anlamıyla modernite, çoğulculuktan tektipleşmeye geçişin, yerel halkın müzakere hakkını ortadan kaldırıp tüm kararları merkeze bağlamanın, insanları azınlık yahut Türk gibi belli kimlikler altında tasnif ve dar milliyetçi çerçeveler içine hapsetmenin so- 199

yut karşılıklarıdır. Balkan modernitesi, diğer bir yönüyle de, geçmişin ideolojik kurgulaması neticesinde bölge halkının özneliğinin yadsınması ve tarihin dışına itilmesidir. Blumi, mekteplerin bir kültürel kolonyalizm aracı olduğunu söyler ama müfredatlarına ve bu kolonyalizmin nasıl gerçekleştirilmeye çalışıldığına pek değinmez. Anlatısında insanların niteliği sorgulanmayan bir yerel aidiyeti vardır ve bu insanların manevi duygulardan azade tamamen maddi çıkar insiyakiyle hareket eden pragmatist varlıklar olarak gösterilmeleri okuyucuyu yaklaşımın inandırıcılığı konusunda şüpheye düşürür. Yazar burada yerel toplumsal gerçekliğin sadece siyasi boyutuna odaklanmayıp yerelliğin diğer alanlarda nasıl tezahür ettiğini gösterebilse ve etkileşimi geniş bir zemine yaysa, daha makul bir temsil gerçekleştirilebilirdi. Lakin, kitap Balkan halklarının siyaset üretimine katılımlarını vurgulamaktır. Şayet kitaptan amaçladığının dışında bir şey beklemek adilane değilse, amacını başarıyla gerçekleştirdiğini söylemekle yetinmeliyiz. Bununla birlikte, kapsamlı arşiv araştırması, yerel ve genel durumlar arasında kurmaya çalıştığı analitik bağlantılar, literatür eleştirisi ve kullandığı yöntemsel yaklaşım Osmanlı tarihçiliğinde bu kitaba önemli bir konum sağlamaktadır. Kitap, 1990 lardan beri gelişmekte olan müzakereyi ve yerel unsurların failliğini ön plana çıkaran Osmanlı tarih yazımına dengeli bir katkıdır. Nihayetinde, Reinstating the Ottomans, Osmanlı Balkanları geçmişinin sadece tashihçi bir siyasi okumasını yapması bakımından değil, aynı zamanda Osmanlı tarihçiliğinde giderek çeşitlenen ve çoğalan yöntemsel yaklaşımlara hem eleştiri hem de katkı sunması bakımından da oldukça değerli bir çalışmadır. 200