Benzer belgeler
1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

Ayşegül DEDE / Etüd Araştırma Servisi / Uzman 2009 YILI TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ GENEL DEĞERLENDİRME

AVRUPA BİRLİĞİ BÜLTENİ AB SERVİSİ SAYI:15 NİSAN 2004/2

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLETİŞİM STRATEJİSİ

Türkiye ve Avrupa Birliği

AVRUPA BİRLİĞİ TARİHÇESİ

BAŞBAKAN ERDOĞAN: KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİ NOKTASINDA EĞER HERHANGİ BİR SIKINTI DOĞACAK OLU

Araştırma Notu 15/181


İKV DEĞERLENDİRME NOTU

Yrd. Doç. Dr. Münevver Cebeci Marmara Üniversitesi, Avrupa Birliği Enstitüsü

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

EUROBAROMETRE 71 AVRUPA BİRLİĞİ NDE KAMUOYU

Avrupalıların Müstakbel Bir AB Üyesi Olarak Türkiye ye Bakışları ve. Türkiye nin Avrupalılaşma Sorunları

24 Haziran Seçimlerine İlişkin Kamuoyu Eğilimleri

Başbakan Erdoğan'ın adaylığı dünya basınında

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

Göç ve Serbest Dolaşım Eğilimler ve Engeller. Ayşegül Yeşildağlar Ankara, Turkey

çevre teknoloji Avrupa ((0.1)) aktüalite ((0.1)) bilim ((list intonation))

AVRUPA BİRLİĞİ GELİŞİMİ, KURUMLARI ve İŞLEYİŞİ

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

MAYIS AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. Avrupa Parlamentosu Seçimleri nde Aşırı Sağın Yükselişi

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

AB KRİTERLERİ IŞIĞINDA TÜRKİYE NİN UYUM SÜRECİ VE BEKLENTİLER

4. İslam İşbirliği Teşkilatı ( İİT ) Ülkeleri Düşünce Kuruluşları Forumu

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Avrupalıların Müstakbel Bir AB Üyesi Olarak Türkiye ye Bakışları ve Türkiye nin Avrupalılaşma Sorunları

Türkiye nin AB Sürecindeki Geliflmeler ve Güncel Görünüm

Standard Eurobarometer EUROBAROMETER 7 AVRUPA BİRLİĞİNDE KAMUOYU BAHAR Bu rapor Avrupa Komisyonu Kıbrıs Temsilciliği için hazırlanmıştır.

11 Eylül: AET Bakanlar Konseyi, Ankara ve Atina nın Ortaklık başvurularını kabul etti.

Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi. Avrupa Ekonomik ve Sosyal

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM AVRUPA KÖMÜR VE ÇELİK TOPLULUĞU, AVRUPA EKONOMİK TOPLULUĞU VE AVRUPA ATOM ENERJİSİ TOPLULUĞU

DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Özel Bankacılık Araştırma İngiltere, Haziran 2017 Seçim Sunumu

DİASPORA - 13 Mayıs

Paris Boğaziçi Enstitüsü, Boğaziçi Semineri başlıklı yıllık toplantısını Haziran tarihlerinde İstanbul da düzenleyecek

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

5. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU Türkiye - AB Sivil Diplomasi İnşası: Kapasite İnşası Yönetimi ve Çok Boyutlu İşbirliği

Cumhuriyet Halk Partisi

DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

AB Kulisi. Ajanda Türkiye nin AB katılım sürecinde önemli tarihler ve dönüm noktaları...

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

10 Ağustos. Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Yazılı Medya Araştırması. 18 Ağustos Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi Yazılı Medya Araştırması

BRÜKSEL, NİSAN 2016 Burs Programı

Türkiye nin Yeni AB Stratejisi ve Ulusal Eylem Planları

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015

TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİNİN İLETİŞİM BOYUTU

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLETİŞİM STRATEJİSİ ABİS

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1


KKTC SİYASİ ARAŞTIRMA RAPORU

AVRUPA BİRLİĞİ SİGORTA MÜKTESEBAT REHBERİ

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLERİ

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)

Gençlerin Katılımına ilişkin Bildirgenin tanıtımı Gençlerin Yerel ve Bölgesel Yaşama Katılımına İlişkin Gözden Geçirilmiş Avrupa Bildirgesi

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

EKİM 2014 KAHRAMANMARAŞ SELİM IŞIK

GENÇ TÜRK MİLLİYETÇİLERİ NİN SİYASETTEN BEKLENTİLERİ ANKETİNİN RAPORU

Ekonomik ve Sosyal Komite - Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü AB Politikaları AB Konseyi AB Bakanlar Kurulu Schengen Alanı

HAZİRAN AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. AB Liderleri Jean-Claude Juncker in AB Komisyonu Başkanı Olması İçin Uzlaştı

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ

FİNLANDİYA ÜLKE RAPORU

28 TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİNDE ORTAYA ÇIKACAK GELİŞMELER

Haziran 25. Medya ve Güven. Gündem. Tüm hakları gizlidir.

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

tepav Eylül2012 N DEĞERLENDİRME NOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Ali Osman DİZMAN 1 Araştırmacı, Dış Politika Etütleri

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Merakla Beklenen Anket Sonuçları Açıklandı

HABER BÜLTENİ Sayı 38

KONYA İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN, FİYAT BEKLENTİSİ DÜŞTÜ

HABER BÜLTENİ xx Sayı 45

20. RİG TOPLANTISI Basın Bildirisi Konya, 9 Nisan 2010

HABER BÜLTENİ xx Sayı 40

Tarabya Konferansı. Alman-Türk İşbirliği Konusu olarak İslam ve Avrupa

AVRUPA TOPLULUKLARININ TARİHSEL GELİŞİMİ

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

Türkiye Siyasi Gündem Araştırması

Sosyal Araştırmalar Enstitüsü 1 Kasım 2015 Genel Seçim Sandık Sonrası Araştırması

Türkiye ve AB Arasında Şehir Eşleştirme Projesi AB Müktesebatı Alanında Kapasite Geliştirme Eğitimleri 29 Kasım 2018

Bu nedenle çevre ve kalkınma konuları birlikte, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde ele alınmalıdır.

İktisadi Kalkınma Vakfı

OCAK AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB Konsey Başkanı nın Daveti Üzerine Brüksel e Gitti

Standart Eurobarometer 88. Avrupa Birliği nde kamuoyu

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

AVRUPA KONSEYİ İNSAN HAKLARININ KORUYUCUSU ÖZET

Aşırı sağcı Ulusal Cephe'nin lideri Marine Le Pen ise yabancı düşmanı, AB karşıtı ve korumacı, kapalı ekonomiden yana

AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI

KASIM AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. Türkiye nin AB ye üyelik müzakereleri çerçevesinde 22 Nolu fasıl müzakereye açıldı.

TÜRKİYE - GANA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

ALMANYA VE FRANSA NIN NÜKLEER KARARININ ARDINDAN

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2016 Haziran Ayı İhracat Bilgi Notu

ÇEVRE DENETİMİNDE KÜRESEL GÜNDEM VE EUROSAI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN DENETİMİ SEMİNERİ

AESK ve Türkiye REX. Dış İlişkiler. Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi

Transkript:

İçerik Sait Akşit, Çiğdem Üstün Giriş: Avrupa Gündeminde Türkiye... 3 Nicolas Monceau Fransa... 11 Katrin Böttger, Eva-Maria Maggi Almanya... 25 Yvonne Nasshoven Belçika... 37 Emiliano Alessandri, Sebastiano Sali İtalya... 47 Eduard Soler i Lecha, Irene García İspanya... 61 Athanasios C. Kotsiaros Yunanistan... 75 Gunilla Herolf İsveç... 86

Cengiz Günay Avusturya... 97 Costas Melakopides Güney Kıbrıs... 109 Petr Kratochvíl, David Král, Dominika Dražilová Çek Cumhuriyeti... 125 Adam Szymański Polonya... 138 Iulia Serafimescu, Mihai Sebe Romanya... 157 Marin Lessenski Bulgaristan... 171 Özgehan Şenyuva, Sait Akşit Avrupa dan Türkiye ye Bakış: Genel Değerlendirmeler 182 Yazarlar Hakkında Bilgi... 194 2

Giriş: Avrupa Gündeminde Türkiye Sait Akşit, Çiğdem Üstün* Giriş: Avrupa Gündeminde Türkiye Aralık 1999 Helsinki Zirvesi nde Türkiye Avrupa Birliği (AB) üyeliğine aday ülke statüsünü resmen kazanmış ve Ekim 2005 te üyelik müzakereleri sürecine başlamıştır. Bu Türkiye ile AB ilişkileri açısından birçok olumlu gelişmenin meydana geldiği bir dönem olmuş ve Türkiye de üyelik hedefinin gerektirdiği koşulları yerine getirmek amacıyla bir dizi reform paketi hazırlanmıştır. Aynı dönemde ilk olarak Ecevit hükümeti, ardından da Gül ve Erdoğan hükümetleri tarafından ülkenin iç ve dış politikasında bir dizi değişime işaret eden gelişmeler meydana gelmiştir. Zaman zaman bu çabalar bazı hassas konulara ciddi yaklaşımlar içermiştir. Bu dönemde meydana gelen en önemli gelişmeler arasında Türkiye nin dış politika önceliklerinin yeniden değerlendirilmesi ve Yunanistan la ilişkiler ile Kıbrıs Sorunu gibi uzun yıllardır süregelen sorunları çözme çabaları yer almaktadır. Müzakere sürecinin başlaması sonrasında bu tabloda bir değişim meydana gelmiş ve 2006-2009 dönemi inişli çıkışlı bir zaman dilimi olmuştur. Aslına bakılırsa bu dönemde inişlerin çıkışlardan daha fazla olduğu söylenebilir. Bu durumun çeşitli nedenleri vardır. Bu dönemle ilgili olarak sıklıkla dile getirilen eleştirilerden biri Türkiye nin 2006 dan bu yana fazla bir çaba göstermediğidir. Esasında reform sürecinin oldukça yavaşladığı, hatta bazı zamanlarda tümüyle durduğu iddia edilmektedir. Avrupa Birliği tarafında Türkiye nin reform sürecinde * Bu metinde ortaya konan görüşler yazarlara ait olup herhangi bir kurumsal tutumu yansıtmamaktadır. 3

AB Ülkelerinden Türkiye nin Üyeliğine Bakış ilerleme olmayışı müzakere sürecindeki yavaşlama için de önemli bir neden olarak gösterilmektedir. Müzakerelerin başlamasından kısa bir süre sonra AB tarafında bu iddialara Türkiye nin tam üyeliğine alternatiflerden yana söylemler de eklenmiştir. Bu durum önce Almanya da, sonra da Fransa da iktidar değişimlerinde yansımasını bulmuştur. Kasım 2005 te Almanya da iktidara gelen Şansölye Angela Merkel Türkiye için tam üyelikten ziyade imtiyazlı bir ortaklığın önde gelen savunucuları arasında yer almıştır. Bu yaklaşım Mayıs 2007 de Fransa da Cumhurbaşkanı seçilen Nicolas Sarkozy tarafından da önce seçim kampanyası sırasında, sonra da Cumhurbaşkanlığı görevinde sergilenmiştir. Türkiye nin üyeliğine sert bir biçimde karşı çıkan Sarkozy nin seçilmesi Fransa nın Türkiye nin AB ye tam üyeliğine resmi bakışı konusunda bir dönüm noktası teşkil etmekte 1 ve bunu Türkiye de tam üyeliğe bir alternatif olarak algılanan Akdeniz Birliği önerisi izlemektedir. Türkiye de tablo biraz daha karışıktır. Öncelikle hem Avrupa Birliği kurumları hem de Merkel ve Sarkozy de dâhil olmak üzere bazı AB üye ülkeleri liderlerince Türkiye ye verilen mesajlarda gittikçe artan bir muğlâklık olduğu inancı hâkim konuma gelmektedir. Üyeliğe alternatif önerileri ile Türkiye nin hassas iç ve dış politika sorunları konusunda yapılan siyasi açıklama ve yorumlar bu muğlâklık hissini güçlendirmiş, ve bu durum da AB üyesi ülkelerin bazı liderlerinin Türkiye yi Birliğin dışında bırakmak için müzakere sürecinin resmen bir parçası olmayan yeni koşul ve engeller çıkardığı yönünde yaygın bir inanışın doğmasına neden olmuştur. Nitekim Türkiye de üyelik sürecinin Kıbrıs Cumhuriyeti nin 2 AB üyesi olmasından sonra kolay olmayacağı 1 Bu durum bu kitapta Nicolas Monceau tarafından yazılan bölümde de vurgulanmıştır. 2 Resmi adıyla Kıbrıs Cumhuriyeti, AB tarafından tüm adayı temsil ediyor olarak kabul edilse de adadaki Kıbrıslı Türk Toplumunu temsil etmemektedir. Dolayısıyla, bu kitapta bahsi geçen 4

Giriş: Avrupa Gündeminde Türkiye yönünde bir kanı vardı. Bu endişelerin yersiz olmadığı Kıbrıslı Rumların müzakere sürecinde bazı başlıkları resmen olmasa da engellemesi ve Aralık 2006 da bir tren kazası yaşanması ihtimali ile ortaya çıkmıştır. Nitekim Türkiye nin müzakere süreci tahmin edilenden daha da zor bir yolda ilerlemekte olup beklenenden daha fazla engellerle karşılaşılacağı görülmektedir. İmtiyazlı ortaklık çağrıları, Akdeniz Birliği önerisi, Ankara Anlaşması protokolünün Kıbrıs Cumhuriyeti ni da içerecek şekilde genişletilmesi yönünde yapılan çağrılar ve hava ve deniz limanlarının Kıbrıs Rum uçak ve gemilerine açılması talepleri Türkiye de yeni engeller çıkarma ya da tam üyeliğe alternatif bir yolu öne çıkarma yönünde girişimler olarak değerlendirilmektedir. Dahası AB de Türkiye nin Avrupalılığı konusunda süregelen tartışmalar ve Türkiye nin adaylığının tekrar tekrar sorgulanışı Türkiye de AB hakkındaki mit ve önyargıları güçlendirmekten başka bir işe yaramamaktadır. Bir yandan Türkiye de AB hakkında, bir yandan da AB de Türkiye hakkında ciddi ve sürece zarar veren mit ve önyargılar olduğuna inanıyoruz. Akademik Ağların Güçlendirilmesi ve Entegrasyonu (Strengthening and Integrating Academic Networks - SInAN) projesine başlarken ele alınan noktalardan biri de bu muğlâk ilişkinin bir parçası olan böylesi mit ve önyargıları sorgulamaktı. Elinizdeki bu eserde Türkiye nin üyeliğinin bir dizi AB üyesi ülkede nasıl algılandığı ortaya konmaya çalışılmaktadır. Türkiye nin Avrupa Birliği üyeliği ve tarafların tümü için yaratacağı fırsat ve zorluklar yaygın bir biçimde tartışılmakta ise de farklı ülkelerdeki aktörlerin pozisyon ve argümanlarını bir araya getiren kapsamlı bir analize rastlamak nispeten güçtür. Esasında genele bakıldığında Türkiye nin Avrupa Birliği adaylığının hem AB hükümetleri, hem de üye ülke vatandaşları arasında tartışmalı ve Kıbrıs Cumhuriyeti adanın Kıbrıslı Rumların yönetimi altındaki kısmına atıfta bulunur ve Kıbrıs a atfen yapılan değerlendirmeler Kıbrıslı Rumların gözünden yapılan değerlendirmelerdir. 5

AB Ülkelerinden Türkiye nin Üyeliğine Bakış toplumda bölünmelere yol açan konulardan biri olarak ortaya çıktığı söylenmektedir. Nitekim Türkiye nin AB üyeliği konusunda Avrupalıların algıları üzerine literatür son derece kısıtlı olup mevcut çalışmaların hemen hiçbiri farklı ülkelerde hükümet, muhalefet, kamuoyu ve elitler gibi tüm tarafların görüşlerini medya da buldukları yerle birlikte irdelemeye çalışmamaktadır. 3 Elinizdeki bu eser Avrupa Birliği tarafından AB ve Türkiye arasındaki Sivil Toplum Diyaloğunun Geliştirilmesi Projesi: Üniversiteler Hibe Programı kapsamında finanse edilen Akademik Ağların Güçlendirilmesi ve Entegrasyonu (SInAN) projesinin bir sonucudur. Bu çalışma, SInAN proje önerisinin en başında gündeme gelmiş bir çalışma olup proje ortağımız Köln Üniversitesi Jean Monnet Merkezince koordine edilen EU-CONSENT projesi kapsamında hazırlanan EU-27 Watch 4 örneğinin açtığı yoldan gitme amacıyla ortaya konmuştur. Elinizdeki bu eserle Orta Doğu Teknik Üniversitesi Avrupa Çalışmaları Merkezi SInAN projesinin ana koordinatörü sıfatıyla Türkiye nin AB ile entegrasyon sürecine dair mevcut tartışmanın koşullarını niteleyen mitleri sorgulamayı ve Türkiye nin AB de, AB nin de Türkiye de daha iyi bilinir ve anlaşılır kılınmasını amaçlamaktadır. Her ne kadar elinizdeki eserin içeriği zamanla öngörülenden daha farklı bir şekil almış ve sonuçta farklı AB üyesi ülkelerin Türkiye nin AB adaylığı konusundaki görüşlerini sergiler bir hale gelmişse de başlıca hedefler aynıdır. Bu çalışma Türkiye nin adaylığının 2006-2009 döneminde AB üyesi ülkelerde ne şekilde algılandığı sorusunu ele 3 Bunun bir istisnası TEPAV-IAI tarafından hazırlanan Talking Turkey yayınıdır: Natalie Tocci (der.), Talking Turkey in Europe: Towards a Differentiated Communication Strategy, Quaderni IAI, Aralık 2008. Ayrıca Avrupa kamuoyu görüşlerinin detaylı bir analizi için bakınız, Antonia R. Jiménez ve Ignacio T. Payá, European Public Opinion and Turkey s Accession: Making Sense of Argument For or Against, EPIN, European Policy Institutes Network Working Paper no. 16, Mayıs 2007. 4 EU-27 Watch serisinin sayılarına http://www.eu-consent.net/content.asp? contentid=522 inernet adresinden ulaşılabilir. 6

Giriş: Avrupa Gündeminde Türkiye almaktadır. Üye devletlerden çeşitli uzmanlara bu soruyu sorduk ve söz konusu ülkelerdeki belli başlı aktörlerin bazılarının (hükümetler, muhalefet partileri, sivil toplum örgütleri ve medya) konuya bakışlarını göz önünde bulundurarak nitel gözlemlerini sunmalarını istedik. Fransa, Almanya, Belçika, İtalya, İspanya, Yunanistan, İsveç, Avusturya, Kıbrıs Cumhuriyeti 5, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Romanya ve Bulgaristan dan farklı uzmanlar bize bu konuda ışık tuttular. AB üyesi ülkelerin bu alt kümesi bir dizi kritere göre oluşturulmuştur. Öncelikle bu ülkeler geniş bir coğrafi dağılımı temsil etmekte ve çalışma Güney, Kuzey, Orta ve Doğu Avrupa dan üye ülkeleri içermektedir. Dahası, bu grup içerisinde Avrupa Birliği nin geçirmiş olduğu her bir genişleme dalgasından ülkeler mevcuttur. Üçüncüsü, bu grup çekirdek, eski, yeni, küçük ve büyük üye devletlerden örnekler içermektedir. Dördüncüsü, Türkiye nin AB üyesi komşularını ve Türkiye ile iyi ekonomik ilişkileri olan ülkeleri de içermektedir. Beşincisi, bu grupta resmen Türkiye nin üyeliğini destekler bir tavır takınan ülkeler (ki bunlardan bazıları yalnızca koşullu destek vermektedir) ile Türkiye nin üyeliğine olumsuz bir bakışa sahip ülkeler birlikte yer almaktadır. İlgili tüm tarafları ele almayı amaçlayan bu akademik çalışmalar bir bütün olarak en baştaki varsayımımızı destekler bir tablo çizmektedir: Elitlerce sürüklenen bir süreç olduğu düşünülen ve uzun süredir de böyle kabul edilen bir süreç olmasına rağmen AB entegrasyon süreci Türkiye nin adaylığının çeşitli boyutlarıyla anlaşılması için farklı aktörlerin algılarını göz önünde bulundurmalıdır. 6 Çeşitli ülke çalışmaları ile 2006-2009 dönemini göz önünde bulundurarak aşağıdaki sorulara yanıt aramaya çalıştık: 5 Bkz. 3 numaralı dipnot. 6 Bkz. Özgehan Şenyuva, Turkey European Union Relations: A Quest For Mass And Elite Opinion, SInAN Newsletter 2, Avrupa Çalışmaları Merkezi, Ankara, 2009, http://sinan.ces.metu.edu.tr/dosya/newsletter2.pdf internet adresinden ulaşılabilir. 7

AB Ülkelerinden Türkiye nin Üyeliğine Bakış Türkiye AB üyesi ülkelerde ne derece tartışma konusudur? Türkiye hakkında yapılan tartışmalarda bilgi düzeyi nedir? Farklı aktörlerin algılarının temelini neler oluşturmaktadır? Ele alınan ülkelerde Türkiye hakkındaki tartışmalarda hâkim çeşitli mit ve önyargılar mevcut mudur? Türkiye nin üyeliğinin sunduğu fırsatlar ve zorluklar nelerdir? Ülkeler arasında Türkiye den yana veya Türkiye ye karşı argümanların kesişimi söz konusu mudur? Türkiye nin üyeliğini destekleme ya da buna karşı çıkmanın başlıca nedenleri ve bu tutumların altında yatanlar nelerdir? Türkiye nin üyeliğine ilişkin algılar genişleme süreci gibi daha geniş bir bağlamda mı ele alınmalıdır? Bu sorulara kapsamlı bir yanıt verebilmek için daha detaylı bir analiz gerekmektedir. Elinizdeki bu eser de bu tür çalışmalara katkı yapmayı amaçlayan bir girişimdir. Kitaba genel bakış Türkiye nin AB üyeliğine Fransızların bakışı analizinde Nicolas Monceau Fransa nın Türkiye konusundaki kamuoyundaki tartışmaların en yoğun ve ateşli yaşandığı AB ülkelerinden biri olduğuna işaret etmektedir. Monceau, Fransa da elitler ve kamuoyu düzeyinde üyeliğe karşı çıkışın altında yatan başlıca etkenleri ortaya koymakta ve partiler ile liderler arasında bu konuda bir bölünmüşlük olup olmadığını irdelemektedir. Katrin Böttger ve Eva-Maria Maggi Almanya da Türkiye nin üyeliği sorusuna farklı yaklaşımlar olduğunu belirtmekte ve kapsamlı bir soru yumağı ortaya koyan yaklaşımlara işaret etmektedir. Öte yandan Yvonne Nasshoven Belçika da büyük ölçüde iç gündemdeki sorunlar nedeniyle 8

Giriş: Avrupa Gündeminde Türkiye Türkiye nin üyeliği konusunda ancak kısıtlı boyutta gerçekleşen bir tartışmaya ışık tutmaktadır. Yine de Belçika nın konuya bakışı ülkede kayda değer bir Türk nüfusunun varlığı ile Belçika Başbakanı Hermann von Rompuy un Avrupa Birliği Konseyi Başkanlığı nı 2009 ile 2012 arasında iki buçuk yıllık bir süre için yürütecek olması nedeniyle önem arz etmektedir. İtalya, Türkiye nin AB ile bütünleşme sürecinin en önemli destekçileri arasında yer aldığı için Emiliano Alessandri ve Sebastiano Sali nin gözler önüne serdiği gibi İtalyanların konuya bakışı bilhassa dikkat çekicidir. Bu tabloya göre farklı aktörlerin algıları ile bunlar arasındaki ilişkiler daha da irdelenmesi gereken ilginç araştırma konuları olarak öne çıkmaktadır. İtalya ya benzer biçimde İspanya da Türkiye nin AB üyeliğini en çok destekleyen ülkelerden biridir. Eduard Soler i Lecha ve Irene García İspanyol pozisyonunu değerlendirmekte ve resmi düzeyde verilen desteğin farklı düzeylerde de yansımasını bulup bulmadığını sorgulamaktadır. Athanasios C. Kotsiaros ise Türkiye nin üyeliğine destek veren ve karşı çıkan unsurları değerlendirmesinde Yunanistan da destekler olmakla birlikte biraz da isteksiz bir yaklaşıma işaret etmektedir. İsveç konusunda katkılarını sunan Gunilla Herolf Türkiye nin üyeliğine şartlı verilen desteği gözler önüne sermekte ve ülkesinin ilgisinin Türkiye nin reform sürecine yoğunlaşmış olduğunu ifade etmektedir. Almanya ve Fransa nın yanı sıra Avusturya ve Kıbrıs Cumhuriyeti Türkiye nin Avrupa Birliği üyeliğine en sert muhalefeti yapan ülkeler arasında sayılabilir. Cengiz Günay bu bağlamda Avusturya nın karşı duruşuyla ilişkili çeşitli unsur ve görüşleri tartışmakta ve bunları Avusturya da en basit şekliyle Türkiye konusundaki tartışmaların ötesine geçen genel bir perspektifle ilişkilendirmektedir. Costas Melakopides in Kıbrıslı Rumların algıları konusundaki değerlendirmesi Türkiye açısından bazı son derece tartışmalı konu ve başlıklara dikkat çekmekte 9

AB Ülkelerinden Türkiye nin Üyeliğine Bakış ve bu bağlamda Kıbrıslı Rumlar örneğinde bir toplumun konu hakkında ne kadar önyargılı olabileceğini göstermektedir. Türkiye nin adaylığı konusundaki tartışma AB nin yeni üyelerinden bazılarında daha kısıtlı ölçekte gerçekleşmektedir. Bu durum Petr Kratochvíl, David Král ve Dominika Dražilová nın Çek Cumhuriyeti ni, Adam Szymański nin de Polonya yı ele alan ve tartışmanın kısıtlı olduğuna dikkat çeken çalışmalarında görülmektedir. Her iki çalışma da Türkiye nin üyeliği konusunda taraf olmanın ve buna karşı çıkmanın nedenlerini sorgulamaktadır. Öte yandan Iulia Serafimescu ve Mihai Sebe Romanya açısından konuyu ele almış ve büyük ölçüde bölgesel etkenlere odaklanmıştır. Bulgaristan ise ülkedeki büyük Türk azınlık ile bunun 1990 ların başından beri oynadığı siyasi rol nedeniyle son derece ilginç bir örnektir. Kitabın sonunda yer alan katkısında Marin Lessenski Bulgaristan da konunun algılanışını etkileyen etkenlere bakmakta ve Türk azınlık, ikili ilişkiler ve iki komşu ülke arasındaki ilişkileri şekillendiren tarihsel ve kültürel arka plan üzerinde oluşan imaja odaklanmaktadır. 10

Fransa Nicolas Monceau * Fransa Öz Fransa son yıllarda Türkiye nin AB üyeliği konusunun kamuoyunda yoğun, hatta çoğu zaman ateşli bir tartışmanın fitilini ateşlediği Avrupa ülkelerinden biridir. Bu durum Türkiye ve Fransa arasında yüzyıllardır yakın tarihi, siyasi ve iktisadi bağlar olduğu göz önünde bulundurulduğunda şaşırtıcı görünebilir. Bu rapor, ilk olarak, Fransız kamuoyunun Türkiye nin AB üyeliği konusunda geride kalan dönemde geçirdiği evrimi ele alacaktır. Fransa da elitler ve kamuoyu düzeyinde Türkiye üyeliğine karşı olan çoğunluğun kendi konumlarını açıklamada kullandıkları ana etkenleri siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal betimlemektedir. Raporda, daha sonra, Fransa daki siyasi arenaya odaklanılmakta ve Fransız siyasi partileri ile liderlerinin Türkiye nin AB üyeliği konusundaki derin bölünmüşlüğünün altı çizilmektedir. Böylece Türkiye nin AB üyeliği konusunda Fransızların görüşlerinin farklı Avrupa algılarıyla bağlantılı olduğu ve Fransa nın Nicolas Sarkozy nin Fransa Cumhurbaşkanı seçildiği 2007 den beri Türkiye nin AB üyeliğine resmi düzeyde karşı çıkar pozisyonunun evrimi anlatılmaktadır. Rapor Fransız medyasının ülkede Türkiye nin AB üyeliği konusunda kamuoyunda bir tartışma başlatılmasındaki rolüne değinerek sonuçlandırılacaktır. * Bu metinde ortaya konan görüşler yazara ait olup herhangi bir kurumsal tutumu yansıtmamaktadır. 11

AB Ülkelerinden Türkiye nin Üyeliğine Bakış Giriş Fransa son yıllarda Türkiye nin AB üyeliği konusunun kamuoyunda yoğun, hatta çoğu zaman ateşli bir tartışmanın fitilini ateşlediği Avrupa ülkelerinden biridir. Bu durum Türkiye ve Fransa arasında yüzyıllardır yakın tarihi, siyasi ve iktisadi bağlar olduğu göz önünde bulundurulduğunda şaşırtıcı görünebilir. Türkiye nin AB üyeliğine Fransız bakış açısının şekillenmesinde üç ana aşamadan bahsetmek mümkündür. İlk olarak, 2002 yılı Fransa da Türkiye konusunun medyada yer bulması açısından bir dönüm noktası sayılabilir. Kasım 2002 de, o dönemde Avrupa nın Geleceği Konvansiyonu nun başkanlığını yürütmekte olan Valéry Giscard d'estaing Fransa da Türkiye nin Avrupalılığı konusundaki tartışmayı başlatmış ve Türkiye nin Avrupa da yer almadığını belirterek üyeliğinin AB nin sonu olacağını dile getirmiştir. Aynı ay içerisinde Adalet ve Kalkınma Partisi nin (AKP) Türkiye deki genel seçimlerde elde ettiği zafer sonucunda Fransız medyasında ılımlı İslamcı olarak tanımlanan yeni bir hükümet kurulmuştur. 2004 ve 2005 te Türkiye nin üyelik başvurusu Avrupa Parlamentosu seçimleri için Fransa da yürütülen kampanyalarda, sonrasında ise Mayıs 2005 te Avrupa Anayasası referandumunda ve Ekim ayında da Türkiye ile AB arasındaki üyelik müzakerelerinin başlaması ile siyasi bir tartışma konusu haline gelmiştir. Son olarak 2007 de Nicolas Sarkozy nin Fransa Cumhurbaşkanı seçilmesi Fransa nın Türkiye nin AB üyeliği konusundaki resmi tavrı için de bir dönüm noktası oluşturmuştur. 1 1 Bruno Cautrès et Nicolas Monceau, La Tentation du refus? Européens, Français et Turcs face à l adhésion de la Turquie à l Union européenne, Paris, Presses de Sciences Po, 2010. 12

Fransa Fransız vatandaşlarının çoğunluğu Türkiye nin AB üyeliğine karşı Çoğu kamuoyu yoklamasında aynı sonuca varılmaktadır: Avrupa düzeyinde Fransa, Almanya, Avusturya ve Yunanistan ile birlikte Türkiye nin AB üyeliğine en kuvvetli muhalefetin bulunduğu ülkeler arasındadır. Avrobarometre ye 2 göre Fransız vatandaşlarının çoğunluğu Türkiye nin AB ye katılma ihtimali konusunda çekinceler dile getirmektedir. Eylül 2006 da görüşme yapılan Fransız vatandaşlarının %69 u Türkiye nin gelecekte AB üyesi olmasına karşı çıkarken %22 si aksi yönde görüş bildirmişlerdir. 3 Transatlantik Eğilimler gibi diğer uluslararası kamuoyu yoklamaları da aynı eğilime işaret etmektedir. Fransa nın bu konudaki muhalif tavrı zaman içinde istikrarlı bir seyir izlemiş, hatta son yıllarda kuvvetlenme eğilimi dahi göstermiştir: Türkiye nin üyeliğine karşı olan Fransız vatandaşlarının oranı 2002 baharı ile 2006 güzü arasında %64 ila %69 seviyesinde seyrederken 2008 baharında %71 gibi bir orana ulaşmıştır. Aynı dönemde konuya olumlu yaklaşanlarda da bir artış meydana gelmişse de bu daha düşük bir oranda gerçekleşmiştir (%19 dan %22 ye). 2002 den bu yana görüşüm yok diyenlerin oranındaki azalış da Türkiye konusundaki tartışmaların kamuoyunun şekillenmesinde oynadığı rolü de göstermektedir. Türkiye nin AB ye tam üyeliğine Fransızların karşı çıkışı son yıllarda dile getirilen AB nin genişlemesine bir genel karşı çıkış çerçevesi içinde de değerlendirilebilir. 2007 baharında Fransa da ankete yanıt verenlerin %60 ı AB nin genişlemesine karşı çıkarken %32 si karşıt yönde görüş belirtmiştir. 4 IFOP tarafından 2002 Aralık, 2003 Haziran ve 2004 2 Başka bir kaynak belirtilmediğinde raporda alıntılanan tüm oranlar Avrobarometre den alınmış kabul edilmelidir. 3 Eurobaromètre 66, L opinion publique dans l Union européenne. Automne 2006. Rapport national France, Brüksel, Ocak 2007. 4 Eurobaromètre 67, L opinion publique dans l Union européenne. Printemps 2007. Rapport national France, Brüksel, Temmuz 2007. 13

AB Ülkelerinden Türkiye nin Üyeliğine Bakış Haziran ve Eylül aylarında ulusal düzeyde gerçekleştirilen kamuoyu yoklamalarında ankete yanıt veren Fransızların %56 ila %61 i Türkiye nin AB üyeliği konusunda olumsuz görüş bildirmiştir. 5 Fransa da çoğunluğun Türkiye nin AB üyeliğine karşı çıkışını açıklayan ana etkenler nelerdir? Türkiye-Avrupa ilişkilerinin siyasi, iktisadi, kültürel ve göçle ilişkili boyutları Türkiye nin AB üyeliği konusundaki Fransız bakış açısının şekillenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. 2006 güz döneminde iktisadi ve siyasi koşulların, özellikle de insan hakları meselesine ilişkin olanların, üyelik şartlarına konmasına ankete yanıt veren Fransızların büyük bir çoğunluğu destek vermiştir. Üyeliğin Türkiye den göçü teşvik eder bir rol oynayabileceği endişeleri de Fransızlar arasında yaygındır. Son olarak Türkiye nin Avrupalılığı konusundaki tartışmalarda sıklıkla duyulan kültürel uyumsuzluk savı da Fransızların başlıca endişeleri arasında yer almaktadır. Haziran 2008 de Türkiye nin AB üyeliği Fransız vatandaşları veya liderlerinin görüşleri içinde öncelikli bir yer işgal etmemekteydi. Türkiye nin olası AB üyeliği Fransızların en çok önem verdiği üç konu sorulduğunda (anketi yanıtlayanların %6 sı ile) ancak onüçüncü sırada yer almaktayken Fransız liderlerin hiçbiri bu konuya öncelik vermemişti. Benzer biçimde dış politika konuları arasında da Türkiye nin üyeliği toplumun (%14 ü) ve elitlerin (%13 ü) gündeminde sırasıyla ancak altıncı ve dördüncü sırayı almaktaydı. Son olarak Türkiye nin muhtemel AB üyeliği Fransızların gözünde Cumhurbaşkanı Sarkozy nin 2008 deki 5 Bu anketlerin, özellikle de IFOP tarafından Aralık 2004 te beş Avrupa ülkesinde (Fransa, Almanya, İngiltere, İtalya ve İspanya) gerçekleştirilen Les Européens et la Turquie anketinin başlıca sonuçlarına IFOP internet sitesinden ulaşılabilir: www.ifop.com. 14

Fransa AB dönem başkanlığı sırasında ele alması gereken iki öncelikli konudan biri değildi 6. Hem Fransız toplumu hem de elitleri Türkiye nin AB ye katılımına karşı çıkan bir çoğunluk şeklinde özetlenebilecek benzer tavırlar takınmaktadır. Haziran 2008 de kamuoyunun geneli ile liderler arasında anketi yanıtlayanların sırasıyla %62 ve %63 lük kesimi Türkiye nin AB üyeliğini desteklemezken bu oran içinde kamuoyunun %36 lık kesimi kesinlikle üyeliği desteklemeyen bir tavır takınmaktaydı. Buna karşın görüşme yapılan vatandaş ve liderler arasında üyeliği destekleyen %35 ve %27 lik kesimler içinde %6 ya tekabül eden bir kısım üyeliğe çok olumlu bakmakta olduğunu ifade etmiştir. Sosyal kategorileri esas alan bir analiz bakış açılarındaki önemli farkları göstermektedir. Daha önceki nesiller Türkiye nin üyeliğini kabullenmekte yeni nesillere göre daha isteksiz görünmektedirler. Nitekim Türkiye nin üyeliğine itirazlar nüfusun daha yaşlı kesiminde daha yüksek oranda görülmektedir. Benzer biçimde siyasi yönelimler de Fransızların Türkiye nin başvurusu hakkındaki görüşlerinde önemli bir rol oynamaktadır. 2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 1. turunda Ségolène Royal i destekleyenler arasında Türkiye nin üyeliğine olumlu yaklaşanlar (%54) François Bayrou destekçileri (%36) veya Nicolas Sarkozy yandaşları (%21) arasındakine kıyasla daha yüksek oranda idi. Ancak bu sonuçlar, Haziran 2008 de Türkiye nin üyeliğine karşı çıktıklarını beyan eden (örneklemin %62 si) ankete katılan Fransız vatandaşlarının neredeyse yarısı (%42) Avrupa Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi nce konan tüm kriterleri (hukuki, iktisadi ve siyasi) yerine getirmesi halinde Türkiye nin gelecekteki AB üyeliğine destek vereceklerini ifade ettiği için daha detaylı bir açıklamayı gerekli 6 Paris teki Türk Büyükelçiliği tarafından yaptırılan ve Haziran 2008 de Opinion Way tarafından yürütülen toplumu temsil eden bir örneklem ve önde gelen Fransızlardan bir grup üzerinde gerçekleştirilen Türkiye nin Fransa daki imajı konulu anket. 15

AB Ülkelerinden Türkiye nin Üyeliğine Bakış kılmaktadır. Aynı durum 2008 de muhalif tutumlarını dillendiren liderlerin de %25 i için geçerlidir. Burada zamanın Türkiye nin başvurusuna yönelik algılarda önemli bir rol oynadığı tekrar gözlemlenmektedir. Türkiye nin AB üyeliğine itirazın nedenleri arasında şunlar sayılmaktadır: Türkiye görüşme yapılan vatandaşların %48 i, liderlerin ise %74 ü tarafından ya coğrafi ya da kültürel açıdan bir Avrupa ülkesi olarak düşünülmemektedir. Kamuoyu nezdinde siyasi ve hukuki argümanların Türkiye hiçbir zaman gerçek anlamda laik bir ülke (%19) veya gerçek bir demokrasi (%14) olamayacaktır da önemli rol oynadığı, elitlerinse Türkiye nin nüfusu nedeniyle AB de haddinden fazla söz sahibi olacağı vurgusu yaptığı (%13) söylenebilir. Fransa da hâkim Türkiye algısı da bu argümanların ulusal muhayyiledeki yerine ışık tutmaktadır. Anketi cevaplayanların çoğunluğu için Türkiye zengin tarihi olan bir ülkedir (vatandaşların %84 ü ve liderlerin %100 ü). Ayrıca genç, kültürel açıdan canlı, geleceğe bakan ve ekonomik açıdan dinamik bir ülke olarak da algılanmaktadır. Ankete katılan vatandaşların neredeyse yarısı ve elitlerin üçte biri Türkiye nin son tahlilde Avrupa ya önemli bir katkı yapabileceğine inanmaktadır. Fakat Türkiye yanıt verenlerin ancak azınlığı tarafından demokratik (vatandaşların %38 i ve liderlerin %32 si), laik (%37 ve %55) ve insan haklarına saygılı (olumlu görüşlerin %27 ve %10 u) bir ülke olarak değerlendirilmektedir. Sonuç olarak diğer bulgular Fransız kamuoyunun ülke olarak tarihi, kültürü, siyasi sistemi, ekonomik ve sosyal gerçekleriyle Türkiye hakkında kısıtlı bir bilgi sahibi olduğunu göstermektedir. Fransa da Temmuz 2009 ve Mart 2010 arasında sürecek olan Türkiye Mevsimi ile vatandaşların bu ülke hakkında daha fazla bilgi edinmesin teşvik edilmesi beklenmektedir. 2009 da Türkiye nin AB üyeliği hakkındaki Fransız algılamalarında daha olumlu yönde bir seyir gözlemlenmektedir. ABD Başkan Obama nın Nisan 2009 da Prag da düzenlenen AB-Amerika Birleşik 16

Fransa Devletleri zirvesinde Türkiye nin AB üyeliğinden yana açıklaması sonrasında görüşme yapılan Fransız vatandaşlarının %50 si karşı olduklarını bildirirken olumlu bakanların oranı %35 olarak gerçekleşmiştir. Merkez-Sağ Demokratik Hareket destekçileri Türkiye nin üyeliği konusunda olumsuz görüşlerin hâkim olduğu bir çoğunluk (%71) sergilerken onları sağ (%67) ve sol (%41) kesime destek verenler izlemektedir. Ankete yanıt veren Fransızlar arasında Türkiye nin üyeliğine olumlu baktığını ifade edenlerin %49 u sol eğilimliyken %21 i MoDem sempatizanı ve %19 u da sağ eğilimlidir. Bu sonuçlar önceki kamuoyu yoklamalarına kıyasla Türkiye nin AB üyeliğine Fransızların verdiği destekte bir artış göstermektedir. Haziran 2005 te aynı konudaki bir kamuoyu yoklamasında karşı çıkanlar %66, destekleyenler %28, görüş belirtmeyenler de %6 olarak gerçekleşmiştir. Son olarak Fransızların Türkiye nin AB üyeliğine bakışı kamuoyu yoklamalarında düzenli olarak araştırılmayan bazı ek etkenlerle de açıklanabilir. Laikliğin Fransız toplumunda oynadığı rol mutlaka değerlendirilmeye alınması gereken bir etken olup özellikle geçmişte İslami başörtüsünün kamuya açık alanlarda giyilmesi konusundaki tartışmaların etkisi önemli bir rol oynamaktadır. 2004 yılında Stasi komisyonunun önerileri doğrultusunda çıkarılan bir kanunla Fransız devlet okullarında dini semboller yasaklanmıştır. Bu tür tartışmaların Fransız kamuoyunun laiklik ve kamusal alanda din konularının sıklıkla tartışıldığı Müslüman bir ülke olarak algılanan Türkiye nin başvurusu konusundaki görüşü üzerinde bir etkisi olması beklenmelidir. Kolonyal (özellikle Kuzey Afrika daki) geçmişi nedeniyle Fransa nın İslam dini algısının yanı sıra 2001 de Fransa nın resmen Ermeni soykırımını tanıması sonucunu doğuran devoir de mémoire (hatırlama vazifesi) konusuna verilen önem de Fransızların Türkiye nin AB üyeliği konusundaki görüşlerini açıklayabilecek önemli etkenler arasındadır. 17

AB Ülkelerinden Türkiye nin Üyeliğine Bakış Siyasi partiler ve liderler arasında (şiddetli) bölünme Siyasi arenada Fransızların Türkiye nin AB üyeliğine bakışı Fransız siyasi partileri ve liderleri arasında 2000 li yılların başından bu yana bir bölünmenin kaynağı olmuştur. Türkiye nin AB ye tam üyelik başvurusu konusu ulusal siyasi bölünmenin ötesine gitmiş, hem sağ hem de soldan muhalif seslerin duyulmasına neden olmuştur. Aşağıdaki tablo Fransız siyasi partileri ile liderlerinin Türkiye nin AB üyeliğine karşı olumlu ya da olumsuz duruşlarını göstermektedir. Destekleyenler Karşı çıkanlar Milliyetçi Partiler Ulusal Cephe Jean-Marie Le Pen Muhafazakâr partiler Halkçı Hareket Birliği (UMP) Fransa Hareketi (MPF) Avcılık, Balıkçılık, Doğa, Gelenekler (CPNT) Cumhuriyetin Doğuşu Merkez partiler Demokratik Hareket (MoDem önceden Fransız Demokrasi Birliği idi) Yeni Merkez (NC) Yeşil partiler Yeşiller Jacques Chirac, Pierre Lellouche Dominique Voynet, Nicolas Sarkozy, Alain Juppé, Jean-Pierre Raffarin, Jean-François Copé Philippe de Villiers Frédéric Nihous Nicolas Dupont-Aignan François Bayrou, Valéry Giscard d Estaing, Jean-Louis Bourlanges Hervé Morin 18

Fransa Daniel Cohn-Bendit Parlamenter sol partiler Sosyalist Parti (PS) Fransız Komünist Partisi Aşırı sol partiler Devrimci Komünist Birlik, Yeni Antikapitalist Parti (NPA) İşçilerin Mücadelesi (LO) Michel Rocard, Pierre Moscovici, Dominique Strauss-Kahn, Ségolène Royal, Martine Aubry Marie-Georges Buffet Olivier Besancenot Arlette Laguiller Laurent Fabius, Hubert Védrine, Robert Badinter, Max Gallo Milliyetçi, sağcı ve merkez partiler Türkiye nin AB üyeliğine ekseriyetle karşı çıkarken aşırı sol ve sol partiler daha bölünmüş bir görüntü arz etmektedir. Yeşiller ve Fransız Komünist Partisi Türkiye nin AB üyeliğini Kopenhag kriterlerinde ortaya konan koşullar çerçevesinde desteklemektedir. Coğrafi, kültürel ve dinsel argümanlar sağ kanattaki partilerce daha çok tercih edilirken siyasi koşullara bağlı üyelik (insan hakları ve azınlıkların korunması) ve Sosyalist Parti örneğinde Ermeni konusu sol partilerce vurgulanmaktadır. Valéry Giscard d'estaing Türkiye nin AB üyeliğini coğrafi zeminde reddeden ilk Fransız siyasi liderlerden biridir. 2002 Kasımında Le Monde da yayınlanan bir röportajda Fransa da Türkiye konusunda ateşli bir tartışmanın fitilini yakarken d Estaing Türkiye Avrupa ile yakın bağları bulunan gerçek bir elit kitleye sahip önemli bir ülkedir, ancak bir Avrupa ülkesi değildir. ( ) Başkenti Avrupa da değildir. Nüfusunun %95 i Avrupa dışındadır: Bu bir Avrupa ülkesi değildir ifadesini kullanmıştır. İslam ve Batı kültürleri ve değerleri arasında uygarlıklar arası bir çatışma tehdidine 19

AB Ülkelerinden Türkiye nin Üyeliğine Bakış odaklanan kültürel ve dini söylemler de Demokratik Hareketin başkanı François Bayrou veya 2002-2005 arasında Başbakanlık yapmış Jean- Pierre Raffarin gibi sağ ve merkezde yer alan çoğu politikacı tarafından dile getirilmiştir. Sol ve sağ arasındaki bölünmenin de ötesinde, Türkiye nin AB üyeliği konusu Fransa da önde gelen siyasi partiler ve hükümet arasında da bölünmelere neden olmuştur. De Gaulle cü hareket içinde de önceki Cumhurbaşkanı Jacques Chirac Türkiye nin Avrupa uğraşını yıllar boyu desteklemiştir. Avrupa arenasında Türkiye nin başvurusunu desteklemede, özellikle de Aralık 1999 da Helsinki deki Avrupa Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi nde Türkiye ye aday ülke statüsü verilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Öte yandan, Ekim 2004 te Cumhurbaşkanı Chirac bundan sonraki AB genişlemeleri için referandum mecburiyeti getirilmesini istediğini ifade etmiş, böylece Avrupa Anayasası tartışmalarını Türkiye konusundan soyutlamaya çalışmıştır. Bu şekilde Türkiye nin AB üyeliği referandumda Fransızların önüne getirilecektir. Türkiye nin AB üyeliği konusunda mecburi referandum konusu 2008 yazında Fransız Anayasası nda değişiklikler tartışılırken yeniden gündeme getirilmiştir. AB ye yeni katılımlar konusunda referandum mecburiyetinin kaldırılması tartışılmakla birlikte milletvekilleri AB nin toplam nüfusunun %5 inden daha büyük nüfuslu ülkelerin, ki Türkiye için bu hüküm geçerli olmaktadır, AB üyeliği konusunda referandumu zorunlu kılan bir düzenlemeyi çoğunlukla kabul etmiştir. Ancak Fransız Senatosu bu hükmü kabul etmeyerek tartışmaya son vermiştir. 2002-2007 döneminde Cumhurbaşkanı Chirac ın Türkiye nin AB üyeliğini destekleyen tavrı kendi partisinin (UMP) tavrı ve parlamentonun çoğunluğu ile karşıt bir pozisyon oluşturmuştur. Avrupa Parlamentosu seçimleri kampanyası sırasında Türkiye nin üyelik başvurusu bazı siyasi partilerce önemli bir kampanya konusu yapılmıştır. 20

Fransa Nisan 2004 te UMP ve o dönemdeki başkanı Alain Juppé bu konuda Jacques Chirac tan ayrı görüşünü ifade etmiş ve Türkiye nin AB üyeliğine karşı olduğunu belirtmiştir. Cumhurbaşkanı nın partisi tam üyeliğe alternatif olarak Türkiye ile bir imtiyazlı ortaklık yoluna gidilmesi formülünü geliştirmiştir. Bu nevi bir ortaklık Avrupa da, özellikle de Fransız ve Alman kamuoyundaki tartışmalarda son yıllarda öne çıkarılmaktadır. Bu alternatifin amacı AB nin bütünlüğünü muhafaza ederken sınırlarında istikrar tesis etmektir. Nicolas Sarkozy nin 6 Mayıs 2007 de Fransa Cumhurbaşkanı seçilmesi Fransa nın Türkiye nin AB üyeliği konusundaki resmi pozisyonunda bir dönüm noktası olmuştur. Cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyası boyunca, özellikle de iki aday, Ségolène Royal ve Nicolas Sarkozy arasındaki tartışmada Sarkozy seçilmesi halinde Türkiye nin üyeliğine karşı çıkacağını vurgulamıştır. Coğrafi savlardan Türkiye Küçük Asya dır alıntı yaparak bir Akdeniz Birliği alternatifi önermiş ve Türkiye Başbakanı Recep T. Erdoğan ın da katılımı ile 2008 Temmuz unda Paris te resmi başlangıcını yapmıştır. Nisan 2009 da Prag da gerçekleştirilen AB-Amerika Birleşik Devletleri zirvesinde ABD Başkanı Barack Obama tarafından Türkiye nin AB üyeliğine verilen desteğe bir tepki olarak Cumhurbaşkanı Sarkozy böyle bir ihtimale karşı tavrını bir kez daha vurgulamıştır. Sol-sağ bölünmesinin de ötesinde, Türkiye hakkındaki tutumlar AB nin geleceğine ilişkin vizyonla bağlantılı olarak da değişmektedir. Nitekim Türkiye nin adaylığı konusu siyasi yelpazenin her iki tarafında da partizan ayrışmaların da ötesinde bir Avrupa gücü fikrini savunanları bir araya getirmektedir. Bunların arasında Laurent Fabius ve François Bayrou Avrupa nın siyasi yapısını ciddi şekilde tehdit edeceği için Türkiye nin AB üyeliğine karşı çıkmaktadır. Öte yandan, Türkiye nin adaylığı hem sağda hem de solda jeopolitik nedenlerle desteklenmektedir. Bu bağlamda UMP bünyesinde Türkiye nin AB 21

AB Ülkelerinden Türkiye nin Üyeliğine Bakış üyeliğinin az sayıdaki destekçilerinden Haziran 2009 da Avrupa İşlerinden sorumlu Devlet Bakanı görevine gelen Pierre Lellouche ve PS den Dominique Strauss-Kahn Türkiye nin Avrupa için jeopolitik önemi konusunda hemfikirdir. Türkiye nin adaylığı konusu mevcut Fransız hükümeti bünyesinde de muhalif sesler yaratmaktadır. Cumhurbaşkanı Sarkozy nin görüşleri Dışişleri Bakanı sosyalist Bernard Kouchner ve 2007 den Aralık 2008 e kadar Avrupa İşlerinden sorumlu Devlet Bakanlığı yapmış olan Jean-Pierre Jouyet gibi Türkiye nin AB üyeliğine verdikleri desteği tekrar tekrar dile getiren bazı bakanlarca paylaşılmamaktadır. Sağ ve merkez partiler büyük ölçüde Türkiye nin AB üyeliğine karşı iken Sosyalist Parti bu konuda daha bölünmüş bir görüntü çizmektedir. Son yıllarda PS Türkiye nin üyeliğine uzun vadede destek vermiş ve Türkiye nin adaylığı 1999 da Lionel Jospin in Başbakanlığı döneminde Avrupa Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi nde kabul edilmiştir. Öte yandan Türkiye konusu parti içinde de önemli bir muhalefete neden olmaktadır. Parti nin Laurent Fabius, Hubert Védrine veya Robert Badinter gibi bir kısım üyeleri Türkiye nin üyeliğine çeşitli nedenlerle açıkça karşı çıkmaktadır. Halen IMF direktörlüğü görevini yapmakta olan Dominique Strauss-Kahn veya önceki Avrupa İşleri Bakanlarından ve PS nin uluslararası ilişkilere bakan ulusal sekreteri Pierre Moscovici gibi isimlerse Türkiye nin Kopenhag kriterlerini yerine getirmesi halinde nedenleri açık bir evet taraftarlığı yapmaktadır. Tüm Fransız Sosyalist politikacılar arasında geçmiş başbakanlardan Michel Rocard son yıllarda Türkiye nin adaylığına en yoğun desteği veren kişidir. Rocard Türkiye nin Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getirmesi halinde üyelik müzakerelerinin başlatılmasını destekleyen bir raporu Eylül 2004 te yayınlayan Türkiye konusunda Bağımsız Komisyon a katılmıştır. Benzer biçimde çeşitli vesilelerle Türkiye nin AB üyeliği konusunda kamuoyundaki tartışmalara katılmış ve görüşlerini Eylül 2008 de 22

Fransa yayınlanan Yes to Turkey (Türkiye ye Evet) adlı kitabında savunmuştur. Ségolène Royal uzun süredir Türkiye nin üyeliği konusunda kararın Fransız halkına bırakılması gerektiğini ifade etmektedir. 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimleri kampanyasında Türkiye nin üyeliğine prensipte olumlu baktığını, ancak AB nin süreci bir süre askıya alması gerektiğini iddia etmiştir. Son olarak önceki başbakanlardan Alain Juppé, önceki Dışişleri Bakanlarından Michel Barnier ve daha yakın tarihte de Bernard Kouchner gibi hem sol hem de sağdan daha evvelce Türkiye nin üyeliğine destek veren kimi önemli politikacıların Türkiye nin AB üyeliği konusundaki fikirlerinde değişiklikler meydana gelmiştir. 2009 baharında Türkiye konusu Fransız siyasi sahnesine Avrupa Parlamentosu seçimleri nedeniyle yeniden kuvvetli bir dönüş yapmıştır. Cumhurbaşkanı Sarkozy Türkiye nin AB üyeliğini Avrupa Parlamentosu seçimlerinde öne çıkan bir konu haline getirmekte önemli bir rol oynamıştır. Türkiye nin AB üyeliğine muhalefetini hem Mayıs ayında Nîmes deki bir UMP mitingindeki konuşmasında, hem de Almanya şansölyesi Angela Merkel ile 10 Mayıs 2009 da Berlin de yaptıkları ortak deklarasyonda dile getirmiştir. Sarkozy nin duruşu AB içinde, özellikle hükümetleri Türkiye nin AB üyeliğini destekleyen Polonya, Portekiz veya İsveç gibi Avrupa ülkelerinden tepki almıştır. Fransız medyasına, özellikle radyo ve televizyona, bakıldığında ise Türkiye nin AB üyeliği konusunda belirli bir tavır bulunmadığı söylenebilir. Son yıllarda ulusal basın, bilhassa Opinions (Le Monde veya Le Figaro) veya Rebonds (Libération) gibi bu konulara ayrılmış sütunlarda genel olarak akademisyenler ya da politikacılar gibi kanaat önderlerinin görüşlerini yayınlamıştır. Örneğin Le Monde Kasım 2002 de Giscard d Estaing ile yapılan röportajı ön sayfasında manşetten ve buna gelen tepkileri de aynı sütunlardan vererek Fransa da bir toplumsal tartışmanın başlatılmasında önemli bir rol oynamıştır. 23

AB Ülkelerinden Türkiye nin Üyeliğine Bakış Sonuç Sonuç olarak, son yıllarda hem kamuoyu hem elit düzeyinde Türkiye nin AB üyeliği konusuna Fransızların bakışı çoğunluğun istikrarlı bir karşı duruşu olarak görülmektedir. Yine de yakın tarihte yapılan bazı kamuoyu yoklamalarında daha fazla vatandaş Türkiye nin gerekli kriterleri yerine getirmesi halinde AB üyeliğine olumlu baktıklarını belirtmektedirler. Bu noktadan hareketle, Fransızların bakışına daha iyimser bir görüşün hâkim olmaya başladığı söylenebilir. Buna paralel olarak Türkiye nin AB üyeliği konusunda Fransızların perspektifi AB üyesi ülkeler arasında da bir ayrışmayı ortaya çıkarmıştır. Sarkozy nin 2009 daki Avrupa Parlamentosu seçimleri kampanyasındaki duruşu AB üyesi diğer devletlerin hükümetlerinin önemli bir bölümünce paylaşılmamıştır. Bu bağlamda gelecek yıllarda Fransızların bu konuya bakışının evrimi Fransa nın Avrupa daki yeri ve etkisi ile de ilintili olacaktır. 24

Almanya Katrin Böttger, Eva-Maria Maggi* Almanya Giriş Almanya da Türkiye nin AB üyeliği konusundaki algı incelenirken medya, hükümet ve muhalefet partileri ile sivil toplumda farklı duruşlar görülmektedir. Bu farklı duruşlar genellikle üç konuda birbirine zıt ve aktörden aktöre değişen derecelerde önem atfedilen bakış açılarında ifadesini bulur. Bu konulardan ilki kimlik sorunudur. Burada iki zıt görüş şöyle özetlenebilir: Bir yanda Hıristiyan Avrupa Birliği ile Müslüman Türkiye arasındaki ilişkinin Medeniyetler Çatışması kapsamında değerlendirilebileceği argümanı dile getirilmekte, diğer yanda ise insancıl bakış açısı hem referans noktası teşkil etmekte, hem de savunulmaktadır. Türkiye nin AB üyeliği algılamasında belirleyici olan ikinci konu kurumsal istikrar(sızlık) olarak göze çarpmaktadır. Bu bağlamda AB nin arkaik içyapısı ya da Türk siyasi sistemi tartışma konusu edilmektedir. Bazıları Türkiye nin üyelik için hazır olmadığını ifade ederken diğerleri Türkiye nin gerekli kriterleri yerine getirmeden zaten AB ye giremeyeceği gerçeğinin altını çizmektedir. Bu bağlamda öne çıkan üçüncü konu ise stratejik jeopolitik ve güvenlik alanıyla ilintilidir. Bu kapsamda bir kesim Türkiye nin AB üyeliğinin Irak, İran ve Afganistan daki ihtilafları AB nin (ziyadesiyle) yakınına getireceğini * Bu metinde ortaya konan görüşler yazarlara ait olup herhangi bir kurumsal tutumu yansıtmamaktadır. 25

AB Ülkelerinden Türkiye nin Üyeliğine Bakış ifade ederken diğer kesim Türkiye yi Avrupa ile Arap dünyası arasında bir tampon, hatta bir köprü olarak görmektedir. Yine de Türkiye nin AB üyeliğini destekleyen ya da buna karşı çıkan tüm aktörlerin yukarıda sistematize edilen argümanların tümünü kullanmayabildiklerini de söylemek gerekir. Medya Alman medyasının bazı kesimleri son yıllarda Türkiye nin AB üyelik sürecini sürekli olarak ele almaktadırlar. Türkiye nin üyeliği konusuna temel yaklaşımlardaki bölünmüşlük devam etmekle birlikte medyadaki bu ele alışın tabiatında son dönemde bir değişim meydana gelmiştir. Öte yandan yazılı basın, televizyon ve radyoların bir diğer kesimi konuyla ilgili sessizliklerini dikkat çekici bir biçimde sürdürmektedirler. Ancak bu konunun yerine Almanya daki Türk göçmenlerin entegrasyonu sürüp giden bir tartışma konusu olarak ön planda yer almaktadır. Siyasi (parti) bağlantıları ışığında Alman gazeteleri bir yanda üyelik yanlıları, diğer yanda da üyeliğe karşı çıkanlar şeklinde ikiye bölünmüş durumdadır. Genellikle muhafazakâr gazeteler Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) ve Die Welt üyelik sürecini eleştirel bir tahlille ele almakta ve Türkiye ile Hıristiyan Demokrat Parti (CDU) tarafından 2004 te önerilen imtiyazlı ortaklık gibi alternatif bir ortaklık tesis edilmesini tercih etmektedir. Bu kesimlerin argümanları Türkiye ve Avrupa Birliği nin arasında kültürel miras, kimlik ve tarihe dayalı farklılıklara dikkat çekmektedir. 1 Bunların aksi yönde ise Süddeutsche Zeitung (SZ) ve Frankfurter Rundschau gibi daha liberal / sol eğilimli gazeteler Türkiye nin AB üyeliği çabasına Türk hükümetince üyelik 1 A. Wimmel, Beyond the Bosphorus? Comparing German, French and British Discourses on Turkey s Application to Join the European Union (Boğazın Ötesinde? Türkiye nin Avrupa Birliği Üyeliği Başvurusuna dair Alman, Fransız ve İngiliz Söylemleri Karşılaştırması), Reihe Politik Wissenschaft/Siyaset Bilimi Serileri, No. 111, 2006, http://www.ihs.ac.at/publications /pol/pw_111. pdf. Ayrıca bkz. EU-Beitritt der Türkei: Entspannt euch!, Welt am Sonntag, 25 Mayıs 2008, s. 31; Peter Graf Kielmansegg, Europa braucht Grenzen, FAZ, 27 Mayıs 2009, s. 7. 26

Almanya kriterlerini yerine getirmek için başlatılan reform sürecinin ivmesine bağlı olarak daha olumlu bir değerlendirme ile yaklaşmaktadır. Sol eğilimli Tageszeitung ya da tabloid Bild konuya çok önem atfetmemektedir. Onun yerine Almanya daki Türk göçmenlerin entegrasyonu gibi iç sorunlara vurgu yapılmaktadır. Enteresan bir biçimde başlıca gazetelerin bu konudaki yaklaşımları Türkiye nin iç siyasi durumuna odaklanmaktan AB projesinin gelecek ve kimliğine daha derinlemesine bir bakış yönünde bir değişim sergilemektedir. Bilhassa geçen yıl boyunca Türkiye nin AB üyeliği çabası ile Lizbon Anlaşması nın yürürlüğe girmesi gibi AB nin kendi iç süreçleri köşe yazılarında bir arada ele alınmıştır. 2 Türkiye ile sürdürülen üyelik müzakerelerini bir örnek olarak kullanarak yorumcular etkili bir AB genişleme politikasının Avrupa kimliği konusundaki tartışmalarla ilişkilendirilmesinin olumlu ve olumsuz taraflarını değerlendirmeye almışlardır. Tartışmanın önde gelen tarafları FAZ ve SZ yorumlarını temelde Türkiye nin AB üyeliği konusuna dayandırsalar da ortaya koydukları görüşler konuları ayrı ayrı değerlendirmekten ziyade AB nin iç işleri boyutuyla doğrudan bağlantılı bir seyir sürdürmüştür. Örneğin FAZ Türkiye nin Anders Fogh Rasmussen in NATO genel sekreterliğine itirazını medeniyetler çatışmasının bir örneği olarak yorumlamış ve Türkiye nin şantajın çok zaman meyve verdiği ve kimliğin günlük siyasi yaşamda önemli bir rol oynadığı AB sistemine dâhil olması durumunda bu tutumun artarak devam edeceğini ifade etmiştir. 3 SZ de Lizbon Anlaşması nın sorunlu onay sürecinin genişleme politikasının geleceğini Avrupa kimliği ile bir arada değerlendirme gereğine işaret ettiğini göstermektedir. Aday ülkelerin Avrupa nın Entegrasyon sürecine 2 Peter Graf Kielmansegg Europa braucht Grenzen, s. 7; Insel gegen Kontinent, SZ, 30 Temmuz 2009, s. 4; EU-Beitritt der Türkei: Entspannt euch!, s. 31. 3 Schöne Partner, FAZ, 5 Nisan 2009, s. 14. 27

AB Ülkelerinden Türkiye nin Üyeliğine Bakış katkı yapma iradesi gelecekteki genişlemeler ve Türkiye nin üyeliği için bir kriter olarak ortaya konmalıdır. 4 Medyanın tüm türleri göz önünde bulundurulduğunda tartışmalar genellikle yazılı basında yer alan bir konu olarak göze çarpmaktadır. Çoğunlukla televizyonlar gibi diğer medya kanallarında yer alan haberler İslam ın olumsuz çağrışımlarına yoğunlaşmaktadır. 5 Bu bağlamda çizilen resim kültürel farklılıklara dikkat çekmekte ve haberler çoğu zaman sosyal entegrasyon konusunda olumsuz örneklere ağırlık vermektedir. 6 Alman medyası Türkiye nin AB ye üyelik isteğini farklı biçimlerde algılamaktadır. Muhafazakâr basın konuya şüpheyle bakan bir yaklaşımı savunurken liberal eğilimli gazeteler daha destekleyici bir tutum takınmaktadırlar. Medyanın genelinde İslam konusunda yayınlanan çoğunlukla olumsuz haberlerle birlikte değerlendirildiğinde Alman medyasının genelinde Türkiye nin AB ye üyelik sürecinde başarılı olacağı konusunda fazla bir iyimserlik görüldüğü söylenemez. Hükümet ve muhalefet Almanya da 27 Eylül 2009 da bir genel seçim olduğu ve kısa süre içinde yeni bir hükümetin kurulması beklendiği için bu bölümde 2005-2009 dönemindeki hükümetin tutumu ile hükümeti oluşturan iki partinin konuya yaklaşımlarına kısaca değinilecektir. Bu bağlamda ele alınacak ikinci bir husus ise parlamentoda (Bundestag) yer alan daha küçük üç partinin, ki bunlar 2005-2009 döneminde muhalefette yer almışlardır, her birinin konuya yaklaşımları olacaktır. Üçüncü bir aşamada ise 2009 güzünde gerçekleştirilen koalisyon müzakerelerinde dile getirilen görüşlere yer verilecektir. 4 SZ (2009) Insel gegen Kontinent 30 Temmuz 2009, s. 4. 5 Kai Hafez / Carola Richter, Das Islambild von ARD und ZDF, ApuZ 26-27, 2007, ss. 40-46. 6 Gürsel Gür, Das Türkeibild der deutschen Presse, Bürger im Staat 3, 2005, ss. 122-129. 28

Almanya Şansölye Angela Merkel hükümeti Almanya nın en büyük iki partisinden, yani muhafazakâr Hıristiyan Demokrat Parti (CDU) ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) den oluşturmaktadır. Bu büyük koalisyon hükümetini oluşturan iki parti Türkiye nin AB adaylığı konusunda farklı pozisyonlara sahiptir. CDU imtiyazlı ortaklık isterken SPD AB üyeliğinden yanadır. CDU AB nin kendi iç yapısından kaynaklanan nedenlerle kimlikle ilgili nedenleri öne sürerken SPD üyeliğin Türk demokrasisini istikrara kavuşturabileceğini, ve bu yolla da bir medeniyetler çatışmasının kaçınılmaz olduğu tezinin yanlışlanabileceğini iddia etmektedir. 2005 yılında yapılan koalisyon sözleşmesi 7 AB nin yeni bir üyeyi kabul edebilecek durumda olmaması ya da Türkiye nin tüm üyelik kriterlerini yerine getirememesi halinde Türkiye nin Avrupa ile mümkün olduğunca yakın kalmasını ve imtiyazlı ilişkilerin gelişmesini mümkün kılacak bir yapının tesis edilmesini öngörmektedir. Dolayısıyla sözleşme her iki kurumsal yaklaşımı da içinde barındırmakta, hem AB nin içyapılarına hem de Türk siyasi sistemine atıfta bulunmaktadır. Yine de her iki önkoşulun da yerine getirilmesi halinde ne olacağı konusunda bir görüş içermemekte ve sadece koşullardan biri ya da her ikisinin de yerine getirilememesi halinde olacaklara ilişkin bir yol haritası sunmaktadır. Avrupa Parlamentosu seçimleri kampanyasında AB nin ilerideki genişlemeleri önemli bir konu teşkil etmemiştir. Yine de konuya seçim bildirgelerinde değinilmiştir. Avrupa Parlamentosu seçimleri bildirgelerinde 8 muhafazakârlar (CDU) Avrupa kimliğinin ve AB kurumlarının istikrara kavuşturulmasına öncelik verdikleri için imtiyazlı ortaklık yönündeki 7 CDU/CSU/SPD, Gemeinsam für Deutschland. Mit Mut und Menschlichkeit, 11 Kasım 2005, Berlin. 8 CDU, Starkes Europa-Sichere Zukunft, 16 Mart 2009, Berlin. 29

AB Ülkelerinden Türkiye nin Üyeliğine Bakış önerilerini birliğin geneline ilişkin bir konsolidasyon dönemi isteği ve tüm genişleme süreçlerinin yavaşlatılması ihtiyacına dayandırmaktadır. Daha 2000 yılında yenilenen programında 9 CDU Avrupa nın sınırlarının Irak ve İran sınırına dayanmadan nerede çizileceği sorusunun cevaplanması gereğinin altını çizmiştir. Dolayısıyla CDU Türkiye nin gelecekteki üyeliğini Avrupa ve Irak ve İran gibi ülkeler arasında bir köprü ya da tampon olarak görmekten ziyade Arap dünyasındaki çatışmalardan duyulan korkuyu ön plana çıkarmaktadır. 2009 sonrasına yönelik seçim programında 10 CDU Türkiye nin eşit haklar, azınlıkların korunması ya da dini özgürlükler gibi alanlarda AB üyeliğinin ön koşullarını yerine getirmediğini vurgulamaktadır. Bu nedenle Türkiye için AB tam üyeliği yerine imtiyazlı ortaklık önerisini desteklemektedirler. Bunun yanında, CDU nun Bavyera eyaletindeki ortağı CSU yeni AB üyeleri için karar verilirken referanduma gidilmesini savunmaktadır. 11 Aynı görüş Şansölye Merkel tarafından da dile getirilmiştir. Mayıs 2009 da genç muhafazakârların bir toplantısında yeni genişlemeler AB nin yönetimini imkânsız kılacaklarsa bunlarda ısrarcılığın anlamsız olacağını vurgulamıştır. 12 Dolayısıyla, bir kez daha gelecekteki genişlemeler için yetersiz kalan AB nin içyapısına işaret etmiştir. Bu konudaki ifadeleri AB nin bir diğer büyük üyesi olan ve Türkiye nin AB üyeliğine karşı çıkan Fransa tarafından da desteklenmektedir. CDU bünyesindeki küçük bir örgütlenme olan ve 400 üyesiyle Türk kökenli kişilerle CDU yu daha yakınlaştırmayı amaçlayan Alman-Türk Forumu 9 CDU-Bundesvorstand, Programmatische Offensive für Deutschland. Norderstedter Erklärung, 7/8 Ocak 2000, Norderstedt. 10 CDU/CSU, Wir haben die Kraft. Gemeinsam für unser Land. Regierungsprogramm 2009-2013, 28 Haziran 2009, Berlin. 11 CSU, Wahlaufruf der Christlich-Sozialen Union zur Bundestagswahl 2009. Was unser Land jetzt braucht: Eine starke CSU in Berlin, 17/18 Haziran 2009, Nuremberg. 12 Karşılaştırma için bkz., Turkey shocked by Franco-German Rhetoric (Türkiye Fransız-Alman Retoriği ile Şokta), EurActiv.com, 11 Mayıs 2009. 30