PROCEEDINGS OF THE INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON TURKISH REPUBLIC 22-24 OCTOBER 2008



Benzer belgeler
AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI

AVRUPA BİRLİĞİ TARİHÇESİ

AVRUPA BİRLİĞİ GELİŞİMİ, KURUMLARI ve İŞLEYİŞİ

EUROPEAN UNION FOREIGN POLICY IN A CHANGING WORLD DEĞİŞEN DÜNYADA AVRUPA BİRLİĞİ DIŞ POLİTİKASI

Lizbon Antlaşması Işığında Ortak Dişişleri ve Güvenlik Politikasının İşleyişi

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

Ekonomik ve Sosyal Komite - Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü AB Politikaları AB Konseyi AB Bakanlar Kurulu Schengen Alanı

DIŞ EKONOMİK İLİŞKİLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Yrd. Doç. Dr. Münevver Cebeci Marmara Üniversitesi, Avrupa Birliği Enstitüsü

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM AVRUPA KÖMÜR VE ÇELİK TOPLULUĞU, AVRUPA EKONOMİK TOPLULUĞU VE AVRUPA ATOM ENERJİSİ TOPLULUĞU

Ders Planı - AKTS Kredileri: 2. Yarıyıl Ders Planı Kodu Ders Z/S T+U Saat Kredi AKTS 00 Diplomatik İngilizce V Seçmeli AKTS Kredisi Toplam 5

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı

AB ve sosyal politika: giri. Oturum 1: Roma dan Lizbon a

Ders Kodu Dersin Adı Yarıyıl Teori Uygulama Lab Kredisi AKTS RI-701 Dış Politika ve Karar Alma Süreçleri

Yükseköğretimde Avrupa Kalite Güvencesi Kayıt Ajansı. EQAR (European Quality Assurance Register for Higher Education)

Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi. Avrupa Ekonomik ve Sosyal

AVRUPA BİRLİĞİNİN KURULUŞU ve DERİNLEŞMESİ 2 Yrd. Doç. Dr. A. Sait SÖNMEZ

Lisans. Örgün. Türkçe Yok. Yok. Yok

AVRUPA TOPLULUKLARININ TARİHSEL GELİŞİMİ

AB nin Kurumları 26. AB kurumları 27. Birliği Yöneten Kurumlar; 02: Avrupa Birliği nin Yapısı ve Yöne6mi.

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

HAZİRAN AYINDA ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER. AB Liderleri Jean-Claude Juncker in AB Komisyonu Başkanı Olması İçin Uzlaştı

1. Gün: Finlandiya Hükümetinin Strateji Araçları

AVRUPA BİRLİĞİNİN KURULUŞU ve DERİNLEŞMESİ 1 Yrd. Doç. Dr. A. Sait SÖNMEZ

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi

Değerlendirme Araçları Projesi

Doç. Dr. Ahmet M. GÜNEŞ Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi. Avrupa Birliği Hukukuna Giriş

TBMM DIŞİLİŞKİLER VE PROTOKOL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR

AB Çevre Müktesebatı Semineri Avrupa Birliği Kurumsal Yapısı, Temel Belgeler ve AB Müktesebatı

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

AVRUPA BİRLİĞİ İLE KATILIM MÜZAKERELERİ ANA UNSURLAR TOBB AB MÜDÜRLÜĞÜ -30 ARALIK 2004

ÖZGEÇMİŞ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Yönetim Kara Harp Okulu 1985 Yüksek Lisans Uluslararası ilişkiler Beykent Üniversitesi 2005

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

BM Güvenlik Konseyi nin Yeniden Yapılandırılması

TÜRKİYE Lİ AVRUPA AVRUPALI TÜRKİYE. 1. Avrupa Birliği Tarihi. 2. Avrupa Birliği Kurumları. 3. Türkiye-AB İlişkileri. 4.

Yrd.Doç.Dr. MERVE İREM YAPICI

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

AESK ve Türkiye REX. Dış İlişkiler. Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi

11 Eylül: AET Bakanlar Konseyi, Ankara ve Atina nın Ortaklık başvurularını kabul etti.

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

TÜRKİYE CERN FIRSATINI KAÇIRDI

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

T.C. CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ DIŞ İLİŞKİLER BİRİMİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

KAMU İÇ KONTROL STANDARTLARI UYUM EYLEM PLANI REHBERİ. Ramazan ŞENER Mali Hizmetler Uzmanı. 1.Giriş

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

AVRUPA BİRLİĞİ GENİŞLEMESİ DOĞRULTUSUNDA YASAMA USULLERİNDEKİ DEĞİŞİMLER

AB de Önemli Bir Adım: Lizbon Antlaşması

Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/program Üniversite Yıl

Ders Kodu Dersin Adı Yarıyıl Teori Uygulama Lab Kredisi AKTS RI-801 Uluslararası Güvenlik ve Strateji

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

Amerikan Stratejik Yazımından...

Avrupa Birliği ÇevrePolitikası. Kerem Okumuş REC Türkiye Direktör Yardımcısı 5 Ocak 2010, İstanbul

ANKARA KALKINMA AJANSI.

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLETİŞİM STRATEJİSİ

ÜYE DEVLET HÜKÜMETLERİ TEMSİLCİLERİ KONFERANSI. Brüksel, 25 Ekim 2004 CIG 87/1/04 EK 2 REV 1. Konu :

TBMM DIŞİLİŞKİLER VE PROTOKOL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

AVRUPA BİRLİĞİ BÜLTENİ AB SERVİSİ SAYI:15 NİSAN 2004/2

Bu nedenle çevre ve kalkınma konuları birlikte, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde ele alınmalıdır.

Futbol Müsabakalarında ve Diğer Spor Etkinliklerinde Entegre Emniyet, Güvenlik ve Hizmet Yaklaşımına Dair Sözleşme

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

AVRUPA BİRLİĞİ İLE KATILIM MÜZAKERELERİ

JENS STOLTENBERG İLE SÖYLEŞİ: NATO-RUSYA İLİŞKİLERİ VE BÖLGESEL İSTİKRARSIZLIK

KTTO PROJE, EĞİTİM VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

İZMİR TİCARET ODASI TÜRKİYE VE DÜNYADA ALACAK SİGORTASI

AB de Yerel ve Bölgesel Yönetimler. Ders 2

Birleşmiş Milletler Asya ve Pasifik Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (UNESCAP)

İŞLETME 2020 MANİFESTOSU AVRUPA DA İHTİYACIMIZ OLAN GELECEK

ULUSLARARASI İLİŞKİLER KURAMLARI

Ekonomik Entegrasyon (Avrupa Birliği Örneği)

PROJE YAPIM VE YÖNETİMİ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ ŞEYMA GÜLDOĞAN

Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu?

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

AVRUPA ORTAK ENERJĠ POLĠTĠKASINDA ELEKTRĠK ENTERKONEKSĠYONLARININ ÖNEMĠ VE TÜRKĠYE NĠN KONUMU

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

Türkiye de Yolsuzlukla Mücadelenin Kurumsal Altyapısı. Dr. Genç Osman YARAŞLI Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanı

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Suriye de insan hakları ihlallerinin

Rus Dış Politikası: Güncel Sorunlar (IR418) Ders Detayları

Kümelenme ile İlgili Kavramlar

Uluslararası İlişkilere Giriş PSIR DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Yarıyıl T+U Saat Kredi AKTS. Ön Koşul Dersleri.

DERS PROFİLİ. POLS 260 Bahar

AB HUKUKUNDA KARAR ALMA SÜRECİ. Haluk Günuğur Türkiye Avrupa Birliği Derneği

Türkiye ve AB Arasında Şehir Eşleştirme Projesi AB Müktesebatı Alanında Kapasite Geliştirme Eğitimleri 29 Kasım 2018

İL UYUŞTURUCU KOORDİNASYON KURULLARI VE İL UYUŞTURUCU EYLEM PLANLARI

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Kamu Yönetimi Trakya Üniversitesi 2001

Faaliyet Raporları Hazırlama Broşürü

Amerikan Dış Politikası (UI512) Ders Detayları

AVRUPA BİRLİĞİ BÜTÇESİ

ÖZGEÇMİŞ. Russian Foreign Policy in South Caucasus under Putin, Perceptions (Journal of International Affairs) 13, no.4 (Kış 2008), s

Bütüncül Devlet Yaklaşımının e-dönüşüm Açısından İncelenmesi ve Türkiye için Öneriler. Serkan UĞUR, Dr. Mustafa Kemal TOPCU

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Dr. Öğr. Üyesi Abbas KARAAĞAÇLI. 1. Adı Soyadı : Abbas Karaağaçlı 2. Doğum Tarihi : Unvanı : Dr. Öğr. Üyesi 4.

İŞLETME POLİTİKASI (Stratejik Yönetim Süreci)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine dönemi için aday olan Türkiye'nin,

Transkript:

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ TARİH BÖLÜMÜ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKİLAP TARİHİ BÖLÜMÜ ULUSLARARASI TÜRKİYE CUMHURİYETİ SEMPOZYUMU BİLDİRİLERİ 22-24 EKİM 2008 PROCEEDINGS OF THE INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON TURKISH REPUBLIC 22-24 OCTOBER 2008 EDİTÖRLER Bayram KODAMAN Süleyman SEYDİ Hayri ÇAPRAZ Turgut ERMUMCU Murat KILIÇ ISPARTA 2008

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ TARİH BÖLÜMÜ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ BÖLÜMÜ ULUSLARARASI TÜRKİYE CUMHURİYETİ SEMPOZYUMU BİLDİRİLERİ 22 24 EKİM 2008 PROCEEDINGS OF THE INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON TURKISH REPUBLIC 22 24 OCTOBER 2008 EDİTÖRLER Bayram KODAMAN Süleyman SEYDİ Hayri ÇAPRAZ Turgut ERMUMCU Murat KILIÇ ISPARTA 2008

Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü ISBN: 978 9944 452 26 7 Editörler Bayram KODAMAN Süleyman SEYDİ Hayri ÇAPRAZ Turgut ERMUMCU Murat KILIÇ Yayına Hazırlayan Murat KILIÇ Birinci Basım: Aralık 2008 Bu kitaba esas olan Uluslararası Türkiye Cumhuriyeti Sempozyumu 22-24 Ekim 2008/Isparta Düzenleme Heyeti Prof.Dr. Bayram KODAMAN Doç.Dr. Süleyman SEYDİ Yrd.Doç.Dr. Hayri ÇAPRAZ Okt.Turgut ERMUMCU Okt. Murat KILIÇ İrtibat Adresi Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 32260 Çünür/ISPARTA Tel: 0 246 2114161/2113527 Elektronik Posta: mkilic@sdu.edu.tr

Avrupa Birliği nin Dış Politikası: Soğuk Savaş Sonrasında Ortak Bir Dış Politika Yapımı Mümkün mü? Kenan DAĞCI * Giriş 1990 sonrası uluslararası sistemde meydana gelen yapısal değişimler beraberinde riskler ile birlikte avantajların da olduğu yeni bir dönem açmıştır. 1990 lı yılların başından itibaren Soğuk Savaşın sona ermesiyle, güvenlik konuları lokal olmaktan çıkıp küresel bir nitelik arz edecek şekilde çok boyutlu ve daha kapsamlı bir hale gelmiştir. Bu dönemde, iki kutuplu dünyadaki göreceli istikrar yerini, özellikle Yugoslavya gibi birçok farklı etnik yapıyı içerisinde barındıran ülkelerde, etnik çatışmalara ve belirsizliklere bırakmıştır. Uluslararası sistemde aktör davranışlarını etkileyen faktörler göz ününde bulundurulduğunda bir takım değişimler sistemin yapısında değişim meydan getirmeyip birim düzeyinde etkili olabilirler. Örneğin nakil vasıtalarında (ulaştırmada), iletişimde ya da savaş alanında meydana gelen büyük değişimler devlet ya da diğer ajanlar arasındaki etkileşimi etkileyebilir. Ancak bu tür değişimler birim düzeyinde gerçekleşen değişimlerdir. Oysa uluslararası sistemin yapısında meydana gelen değişimler birim düzeyinde meydana gelen değişimlerden farklıdır. Örneğin kutupsal anlamda meydana gelen değişim devletlerin güvenliklerini nasıl sağlayabileceklerini etkiler. Aynı şekilde büyük güçlerin sayısında meydana gelen azalma da önemli yapısal değişim meydana getirir 1. İki kutuplu sistemdeki rekabet, tek kutuplu sitemdekine oranla çok daha karmaşıktır. Çünkü sayı arttıkça devletlerin karşılaştırmalı üstünlükleri hakkındaki belirsizlikler de artar. Bu nedenle, silahlanma ya da kutuplaşmadaki değişimler uluslararası sistemin yapısına ilişkin büyük değişimlerdir 2. Bu nedenle Sovyetler Birliğinin dağılması iki kutuplu uluslararası sistemin yapısını da değiştirmiştir. Uluslararası sistemde meydana gelen bu değişim 1990 sonrasında AB nin küresel anlamda kendisini nasıl tanımlayacağı, kendisine nasıl bir rol biçeceği konusunda sorulan soruları, dolayısıyla da bu alanda yapılan çalışmaların sayısını, arttırmıştır. AB nin kendisini nasıl tanımlayacağı ya da kendisine nasıl bir rol biçeceği konusu bir bakıma onun iç ve dış siyasetine etki edecek unsurları da içerisinde barındırmaktadır. AB genişledikçe dış politika alanında özellikle karar alma mekanizmasına ilişkin hedefler de artmaktadır. 1990 dan günümüze her ne kadar üye devletler bağımsız bir dış politika uygulama yeteneklerini devam ettirseler de dış politikada işbirliğine gitmeleri koordinasyona, koordinasyon da sonuç olarak ortak bir dış politika oluşturma yönündeki istekleri güçlendirmektedir. AB de ortak dış politika yapımına ilişkin çabalar dış politikanın daha çok güvenlik sorunları ve sonuçta savunma politikası bağlamında ele alınmıştır. Böylelikle AB üyesi devletlerin karar alma üzerindeki veto haklarının korunduğu Ortak Dış ve Güvenlik Politikası, ODGP AB nin üzerine kurulduğu üçüncü sütun olarak yerini almıştır 3. Bu makale ortak bir dış politikanın oluşturulması ve uygulanmasını engelleyen ve kolaylaştıran faktörleri araştırmaktadır. Makalede, olay inceleme analizi (case study) kullanılarak, 1970-2008 dönemleri analiz edilmekte ve AB evrimleşme sürecinde kurumsal bir ortak dış politika yapım çabaları incelenmektedir. Ortak bir dış politika yapımı en az Ortak Tarım Politikası gibi supranasyonal düzeyde mümkün olup olmadığı, bunu kolaylaştıran ya da zorlaştıran faktörlerin neler olduğu ve AB Dış Politikasına ilişkin kararlar nasıl şekillendiği araştırılmaktadır. Literatürde AB Dış Politikası ve Yaklaşım Sorunu AB nin meydana gelen ya da gelmekte olan bir uluslararası soruna yaklaşımının temel olarak ne olacağı ya da ne olması gerektiğine ilişkin tartışmalar uluslararası kamuoyunda gündemi işgal edebilmektedir. Bazen AB üyesi bir ülkenin örneğin Almanya nın ya da Fransa nın uluslararası bir soruna yaklaşımı AB nin dış * Doç.Dr., Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, kdagci@gmail.com 1 Kenneth N. Waltz, Structural Realism after the Cold War, International Security, Vol. 25, No. 1 (Summer 2000), pp. 5 6. 2 Waltz, a.g.e., s. 6. 3 Ben Tonra - Thomas Christiansen, The Study of EU foreign policy: between international relations and European studies, Ben Tonra and Thomas Christiansen (eds), Rethinking European foreign policy, Manchester University Press, Manchester and New York, 2004, p. 1. 466

politika yaklaşımı olarak değerlendirilebilmektedir. Halbuki her iki ülkenin davranış kalıplarına bakıldığında aslında düşünüldüğü gibi olmadığı, hatta aynı sorun karşısında her iki ülkenin de farklı şekilde davrandığı görülebilmektedir. Bir hükmi kişilik olarak AB nin uluslararası olgu ya da olaylara tüm üyelerinin iradelerinin ortak bir yansıması olarak yaklaşması ya da tepki vermesi mümkün olabilmekte midir? Ya da AB için bir ortak bir dış politika nitelendirmesi mümkün müdür. Elbette bu sorulara cevap verebilmek için öncelikle dış politika kavramı üzerinde durulmalıdır. Dış politika kavramı, uluslararası ilişkiler kuramının en önemli çıkış noktalarından birisi olması hasebiyle üzerinde en çok araştırma yapılan kavramlardan birisidir. Literatürde dış politikaya ilişkin olarak yapılan çalışmalarda daha çok yüksek politika (güvenlik ve siyaset) konularının araştırma konusu edildiği görülmektedir. Dış politika kavramının yalnızca siyasal açıdan değerlendirmesi yapılacak çözümlemelerin eksik kalmasına neden olmaktadır. Pratikte bir ülkenin ya da AB gibi sui generis hukuk düzenine sahip oluşumların dış politikalarına ilişkin tartışmalarda meselenin sadece politik nedenlerle açıklanması alçak politika olarak ifade edilen dış politika yapımının en önemli motivasyonlarının, yani ekonomik ve kültürel konuların görmezden gelinmesine neden olmaktadır. AB nin dış politikası konusunda ortaya konan plüralist yaklaşımlar, yalnızca Ortak Dış ve Güvenlik Politikasını esas alan analizlerin yanıltıcı olduğunu ortaya koymaktadır. Örneğin ODGP ye vurgu yapmada, tekil olarak üye devletlerin geleneksel dış politikasının Avrupa seviyesinde de aynı şekilde anlaşılması ve tatbik edilmesi AB Dış politikasına yaklaşımı çok fazla riske etmektedir. Şöyle ki, AB nin devlet merkezli bir yaklaşımla kavranması devlet ve AB arasındaki analoji yapılması AB nin dar olarak yorumlanması sonucunu doğurmaktadır. Zira, AB yapısı karar alma ve politika yapma evreleri tam olarak devletlerdeki süreçlere benzememektedir. AB nin dış işleri üzerine yapılan bir araştırma göstermektedir ki, AB aşamalı olarak AB nin farklı sütunlarını aşan yapısal bir dış politika geliştirmiştir. Bu yapısal dış politika AB nin dünyadaki diğer bölgelerle sahip olduğu ortaklıklar ve stratejiler üzerine bina edilmekte ve bu bölgelerde uzun dönemli yapısal değişimler gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. 4 Dış politika ile AB nin ticaret, genişleme, ekonomik ve insani yardım politikaları arasında görmezden gelinemeyecek bir bağ mevcuttur. Dış politika konuları bilindiği gibi AB de ikinci sütunun alanına girmektedir. Ancak, dış politikanın ilişkili olduğunu ifade ettiğimiz ticaret, genişleme, ekonomik ve insani yardım konuları supranasyonal bir yapıyı ihtiva eden ve Avrupa Komisyonu ndan gelen son derece önemli katkıları barındıran birinci sütun içerisinde bulunmaktadır. AB nin daha geniş dış politika amaçları için birinci sütunda kararlaştırılan politikaları tahsis etmesi AB Dış Politikasının sadece intergovernmental (hükümetler arası) olarak nitelendirilmesini güçleştirmektedir. AB dış çıkarlarının korunmasına yönelik olarak birlikte oluşturulan birinci ve ikinci sütunun bu politikalarının beklentisi bir AB Dış Politikası oluşturma beklentisinin faktörlerinden birisidir. Bu açıdan AB Dış Politikası ODGP den daha fazla bir şeydir. AB Dış Politikası politik, ekonomik, insani ve askeri enstrümanları da içeren AB dışişlerinin hepsini kapsar 5. AB nin uluslararası kapasitesine ilişkin çalışmaların bir kısmı karar alma ve ODGP üzerine odaklanmakta ve genel olarak politika süreçlerini anlamaya çalışmaktadır. Bir kısmı da AT/AB nin dünya politika üzerindeki genel etkilerini değerlendirmeye odaklanmakta ve AB Dış Politikasını anlamak için açıkça Dış Politika Analizi Yaklaşımını kullanmayı reddetmektedir 6. Bretherton ve Vogler, AT/AB nin bir aktör olarak çeşitli dış rolllerinin dış beklentiler ve iç kapasitesinin etkileşimi vasıtasıyla sosyal inşasını (social construction) incelemektedir 7. Dış Politika Analizi Yaklaşımı politika çıktılarının değerlendirilmesi 4 Stephan Keukeleire, The European Union as a Diplomatic Actor: Internal, Traditional, and Structural Diplomacy, Diplomacy & Statecraft, Vol.14, No:13 (September 2003), p. 32; Örneğin AB Orta Doğu ve Afrika konusunda yapısal politikalar oluşturmuştur. Bkz. Kenan Dağcı, AB ve ABD nin Orta Doğu Stratejileri ve Büyük Orta Doğu Projesi, Atilla Sandıklı-Kenan Dağcı (ed.), Büyük Orta Doğu Projesi: yeni oluşumlar ve yeni dengeler, TASAM Yayınları, 2006, ss.175-192; AB nin Afrika politikası için ayrıca bkz. Wolfgang Gieler - Jan Cernicky, Uluslararası Bir Aktör Olarak Avrupa Birliği nin Afrika daki Varlığı ve Beklentileri, (çev. M. Efe Çaman), Atilla Sandıklı-Kenan Dağcı (ed.), Büyük Orta Doğu Projesi: yeni oluşumlar ve yeni dengeler, TASAM Yayınları, 2006, ss. 371-396. 5 Karen E. Smith, European Union Foreign Policy in a Changing World, (reprinted), Polity Press, 2004, ss. 2-3; Tonra - Christiansen, a.g.e., s. 2. 6 Örneğin bkz. Charlotte Bretherton John Vogler, The European Union as a Global Actor, (reprinted), Routledge, London and New York, 2000. 7 Bretherton John Vogler, a.g.e., ss. 12-13. 467

ve açıklanması ile daha az, politika sürecinin kendisini anlamakla daha çok ilgilenmektedir. Politika nasıl oluşturulur, kim tarafından ve niçin sorularına cevap verir. Bununla birlikte, literatürde AB nin tek bir aktör olarak analiz edilebileceği ve değerlendirilebileceğini öne süren varsayımlar da mevcuttur. AB nin bir aktör, bir varlık ya da uluslararası bir kimlik olarak kavranması, kısaca holistik yaklaşım 8 olarak adlandırılan birlik ya da teklik üzerine odaklanan analizler de yapılmaktadır. White e göre holistik yaklaşıma adapte olunarak, Jorgensen in çoklu realiteler olarak adlandırdığı AB yi oluşturan realiteler yanlış sunulmaktadır 9. Burada Jorgensen AB nin, holistik bir yaklaşımla, birlik ya da tek bir bütünü ifade eden aktör kavramı ile analiz edilmesine karşı çıkarak AB nin dünya siyasetinde üniter kimlik olarak değil (non-unitary) ayrı ayrı kimliklerden oluşan bir varlık olarak analiz edilmesini savunmaktadır. Dış politikaya ilişkin kimi çalışmalarda ise uluslararası ilişkiler teorisinin içerisinde kurumsalcılık olarak ifade edilen yaklaşımlar kullanılmaktadır. Kurumsalcılık yaklaşımı, aktör-temelli davranış üzerine odaklanmak yerine, aktör davranışlarını uluslararası kurumların ya da aktörlerin içerine yerleştiği diğer yapıların bir fonksiyonu olarak açıklamaya çalışır 10. Temel olarak aktörden çok yapılar üzerine odaklanması nedeniyle bu yaklaşımın değişkenleri yapısalcı yaklaşım olarak da ifade edilmektedir 11. Kurumsalcılık, uluslararası ilişkiler teorisinde devletler arasındaki çatışmaların anarşi (bir hükümetin yokluğu) tarafından karakterize edilen bir uluslararası sistemde meydana geldiğini öne süren realist düşüncenin hâkimiyetine karşı bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. 1970 li yılların ortalarında bağımlılık kuramları ya da plüralist görüş olarak adlandırılan kuram taraftarlarınca realizme karşı yapılan eleştiriler, örneğin Keohane 12 ve Nye 13 gibi düşünürlerin eleştirileri, gündeme gelmiştir 14. Liberal politik kültürden gelen kurumsalcılar, realistlerin aksine, kurumların çatışmaları hafifleteceği ve uluslararası işbirliği ve düzenin sağlanmasını kolaylaştıracağını öne sürmektedir. Kurumsalcıların bu eleştireleri karşısında Waltz devlet merkezli klasik realizme bilimsel bir temel kazandırmak isteyen Neorealizm ya da yapısalcı realizm kuramını geliştirmiştir 15. Bunların yanı sıra bütünleşme teorileri de yaklaşım olarak kullanılabilmektedir. AB bütünleşmesi açısından Mitrany nin fonksiyonalist kuramı 16 ve arkasından Haas ın Neo-Fonksiyonalist kuramı 17 liberal politik kültürden esinlenmektedir. Ancak Ülger in de ifade ettiği gibi her ne kadar bu iki kuram AB nin sütunlarından birsi olan AT nin bütünleşme sürecini açıklayabilse de ikinci sütunda başlayan AB Dış Politikasına ilişkin oluşumu açıklayamamaktadır 18. Kurumsalcı yaklaşımın artarak kurumsallaşmaya devam eden Avrupa işbirliği ve bütünleşmesine olan ilgisi hala varlığını devam ettirmektedir. White e göre kurumsalcı düşünceler Avrupa daki bütünleşme sürecine ivme kazandırmaktadır. AB Dış politikası kurumsalcılar üzerinde çalıştığı bir konu olmaktan henüz uzaktır. Kurumsalcılar daha çok AB kurumlarının gelişmesi ve karar almanın kurumsallaşması üzerinde çalışmaya devam etmektedir. Ancak yine literatürde AB dış politikasına ilişkin çalışmalarda yapısalcı yaklaşımın etkisinin 8 Aristo nun Metafizik adlı çalışmasında holizmin (holism) genel ilkesi kısaca şöyle özetlenmektedir: Bütün parçalarının toplamından daha fazla bir şeydir. Felsefede parçalar üzerinde bir bütünün öncelenmesini vurgulayan her hangi bir doktrin holizm dir. Sosyolojide ise, Emile Durkheim Toplum, basitçe bireylerin toplamından daha fazla bir şey değildir görüşüne karşı çıktığı bir holism kavramı vardır. Bu konuda daha fazla bilgi için bkz. http://en.wikipedia.org/wiki/holism, erişim 27.09.2008. 9 Brian White, Understanding European Foreign Policy, Palgrave, 2001, p. 29. 10 White, a.g.e., s. 30. 11 White, a.g.e., s. 30. 12 Bkz. Robert O. Keohane, Cooperation and International Regimes, Marc A. Genest, Conflict and Cooperation. Evolving Theories of International Relations, 2 nd ed. Thomson-Wadsworth, 2004, pp. 154-163. 13 Bkz. Joseph S. Nye Jr., Interdependence and Power, Marc A. Genest, Conflict and Cooperation. Evolving Theories of International Relations, 2 nd ed. Thomson-Wadsworth, 2004, pp. 154-163. 14 Yapısalcı yaklaşım hakkında detaylı bilgi için bkz. Faruk Yalvaç, Uluslararası İlişkilerde Yapısalcı yaklaşımlar, İhsan Dağı vd., Devlet, Sistem ve Kimlik: Uluslararası Sistemde Temel Yaklaşımlar, ss. 131-183. 15 Yalvaç, a.g.e., s. 137. 16 David Mitrany, A Working Peace System, Royal Institute of International Affairs, London, 1943. 17 Ernst B. Haas, The Uniting of Europe: Political, Social and Economic Forces 1950-1957, 2 nd ed. Stanford, Stanford University Press, Calif., 1968. 18 İ. Kaya Ülger, Avrupa Birliği nde Ortak Dış Politika ve Güvenlik Politikasının Oluşumu, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2002. s. 29. 468

varlığını devam ettirdiği söylenebilir 19. Literatüre ilişkin bu incelemelerden sonra bu çalışmada AB hem uluslararası bir aktör olarak değerlendirilmekte, dolayısıyla bir bakıma nispeten realist paradigmanın yaklaşımları kullanılmakta, diğer taraftan realist paradigmanın uluslararası politikayı sadece yüksek politika açısından gören yaklaşımının aksine liberal paradigmanın yaklaşımlarını da kullanmaktadır. Soğuk Savaş Sonrası Ortak Dış Politika 1990 öncesinde iki kutuplu uluslararası sistemde Batı Avrupa ABD nin bulunduğu kutupta yer alıyordu. Soğuk Savaş dönemi olarak adlandırdığımız bu dönemde ülkelerin tek başına bağımsız dış politika uygulamaları daha zordu. İster istemez dış politika yapım süreci ideolojik bölünmenin had safhada olduğu konjonktürün genel özelliklerine (ekzojen etkenlere) bağımlı olarak şekilleniyordu. Ancak Sovyetler Birliği nin dağılmasıyla ortaya çıkan yeni durumda devletler önceden hangi safta yer almış olurlarsa olsunlar bağımsız dış politika yapma şansını elde ettiler. Şüphesiz bunun tam bağımsız bir dış politika yapımı olduğu söylenemez. Zira ekzojen etkenler nitelik olarak değişse de her zaman varlığını devam ettirir. Burada kastedilen Soğuk Savaşa nazaran devletlerin kendi çıkarlarını gerçekleştirmede daha belirgin olarak etkin olma şanslarını elde etmiş olmalarıdır. Mesela, önceleri demir perde ülkeleri ile yakın ilişki kuramayan AB ülkeleri, 1990 sonrasında daha güçlü ilişkiler kurabilmişlerdir. 1990 sonrası uluslararası sistemde meydana gelen yapısal değişimler, Sovyetler Birliği nin dağılması sonucu ortaya çıkan yeni bağımsız devletler, Yugoslavya daki parçalanma, AB nin jeopolitiğini değiştirmiştir. Dolayısıyla AB nin doğu ve güneydoğu sınırları son derece riskli ve istikrarsız bir hale gelmişti. AB nin kendi içerisinde oluşturduğu refah, zenginlik ve güvenlik alanının sürdürülebilirliği için bu yöne doğru politikalar üretmesi kaçınılmazdı. AB nin doğu ve güneydoğu sınırlarındaki ekonomik ve politik istikrarsızlıkların ortaya çıkardığı sonuçlar AB yi tek sesli olmaya zorlayan nedenler oldu. 1995 Bosna Savaşında AB üyesi ülkeler hareket etmek için ortak bir karara ya hiç varamadılar ya da diğer aktörler hareket ettiklerinde duruma göre bütünleyici bir rol oynadılar 20. Örneğin Bosna da yaşanılanlara karşı ABD 1995 te NATO çerçevesinde müdahale edene kadar ortak hareket edemediler. 1998 de Kosova da ortaya çıkan çatışmalar karşısında NATO 1999 da müdahale etmiştir. Ortaya çıkan bu zayıflık bir bakıma ortak dış politika yapımının yeniden şekillenmesi için önemli bir itici güç oldu 21. Bir zamanlar Almanya ve Belçika nın sömürgesi olan Ruanda da 1994 te Hutu ların uyguladığı soykırımda 1 milyona yakın Tutsi hayatını kaybetmişti. 2003 Irak Savaşında AB ye üye ülkeler arasındaki fikir ayrılıkları açık bir şekilde ortaya çıktı. Almanya ve Fransa Irak Savaşına karşı çıkarken, başta İngiltere olmak üzere 2004 de AB ye katılan Polonya ve İtalya gibi ülkeler koalisyon güçlerine katılmış ve asker göndermiştir. Ayrıca Ağustos 2008 deki Gürcistan-Rusya Savaşı nda Rusya ya yapılacak yaptırımlar konusunda özellikle Almanya ve Fransa nın itirazlar nedeniyle ortak bir yaptırım kararı alınamamıştır. Bununla birlikte, Genel İşler ve Dışişleri Konseyi 13 Ağustos 2008 de toplanarak AB nin pozisyonun ortaya koymuş ve ortak bir eylemde bulunabilmek için Avrupa Komisyonu ndan AB nin Gürcistan konusunda etkili olabilmesi sağlamaya yönelik olarak bir rapor hazırlamasını istemiştir 22. Bu noktada her ne kadar dış politika AB açısından sorgulandığında daha çok krizler referans alınarak değerlendirilmişse de aslında dış politika krizlerin ötesinde geniş bir perspektife sahiptir. AB nin daha önceki çabaları, 1950 li yılların Avrupa Savunma Topluluğu ile Avrupa Politik Topluluğu ve 1960 ların Fouchet Planı Avrupa dış politika işbirliğinin amaçları ve araçları hakkındaki temel anlaşmazlıklar nedeniyle başarısız olmuştu 23. Son elli yıldan daha fazla bir zaman diliminde güvenlik kaygılarıyla başlayıp ekonomik alanda işbirliğine dönüşen ve gittikçe birbirine entegre olan uluslar-üstü bir yapı var karşımızda. Bu yapı artık sektörel anlamda bütünleşerek meydana getirdiği Avrupa Topluluklarının üzerine çıkarak son otuz yıldan daha fazla bir süredir politik işbirliği sürecini de aşamalı olarak hukuksallaştırmıştır. 1980 li ve 1990 lı yıllardaki kurucu antlaşmaları değiştiren reform antlaşmaları bu 19 Örneğin yapısalcı yaklaşımdan yola çıkan Keukeleire, AB Dış politikasını plüralist bir yaklaşımla ele almakta ve AB dış politikasını yapısal dış politika-diplomatik aktör yapısal diplomasi-iç diplomasi kavramları bağlamında üye ülkeler arasındaki ilişkilerden yola çıkarak açıklamaktadır. Bkz. Keukeleire, a.g.e., ss. 31-32. 20 K. Smith, a.g.e., s. 1 21 Tonra - Christiansen, a.g.e., s. 2. 22 Council of the European Union, General Affairs and External Relations, extraordinary meeting 13 August 2008 on Georgia, 12453/08 (Presse 236). 23 Micheal Smith, European Foreign and Security Policy: The Institutionalization of Cooperation, Cambridge University Press, Cambridge, 2004, p. 1. 469

sürecin önemli göstergelerindendir 24. Bu sürecin başlangıcını Pompidou nun teşviki ile Aralık 1969 da Lahey de toplanan zirveye kadar götürmek mümkündür. Bu zirvede Topluluğun genişleme ile birlikte yeni işbirliği alanlarında da derinleşmesi konusunda anlaşmaya varılmış ve zirvenin arkasından ertesi yıl (1970) derinleşme ile ilgili iki rapor hazırlanmıştır. Bu raporlardan birisi de Avrupa Politik İşbirliği, (APİ) denen üye devletlerin dış politikalarını koordine etmek için bir sürecin başlatılmasını öngörmektedir. AB üyesi devletler APİ yi bir çok defa güçlendirmek ve mekanizmasını daha çok kullanılabilir hale getirmek yerine, tasarladıkları gibi onu bilgi paylaşmak için pasif bir forum olarak kullanabildiler 25. Bu nedenle APİ Tek Avrupa Senedi ne (TAS) (1986) kadar hukuksal bir temelden yoksun olarak yürütülmüştür 26. APİ nin arkasından Avrupa Birliği ni kuran Maastricht Antlaşması (ABA) ile ODGP ikinci sütun olarak yerini almış ve politik işbirliğine yeni bir boyut kazandırmıştır. Günümüzde birinci sütunda yer alan kurumlar APİ üzerinde olduklarından daha büyük bir rol oynamaktadırlar. ODGP nin kurumsal yapısı APİ nin niteliklerine benzerdir. Avrupa Konseyi temel hedefleri belirler, Genel İşler ve Dışişleri Konseyi (GİDK) bunları uygulamak için kararlar alır. ODGP ile ilgili konulardaki GİDK nın çalışması Politik Komite (ulusal dışişleri bakanlıkların politik işler direktörlerinden oluşur) tarafından hazırlanır ve bu çalışmalar COREPER vasıtasıyla da GİDK ya iletilir 27. Kurumsal bakımdan ODGP nin temel aktörleri Avrupa Konseyi ve GİDK dır. Avrupa Komisyonu da tam olarak ODGP ile ilintilidir, tavsiyelerde bulunabilir ancak ODGP nin karar mekanizmasında yer almamaktadır. Avrupa Birliği Mahkemesi nin yetki alanı açısından ise ODGP nin kararları ile ilgili yargılama yapma yetkisi bulunmamaktadır 28. Komisyon eylemler (actions) önerebilir. Komisyon un önerilerde bulunabilmesi eylemin Topluluk ve ODGP sütunları arasında tutarlılığın oluşmasına yardımcı olmasını amaçlamaktadır. Fakat önerilerin büyük bir ekseriyeti hala üye devletler tarafından başlatılmakta bu da Komisyonun ODGP de itici bir güç olmadığını göstermektedir. Ancak yine de, Gürcistan olayında olduğu gibi, Konseyin ortak pozisyon ya da ortak eylem kararı almadan önce Komisyonun da içinde bulunduğu bir hazırlık evresine bağımlı olması dolaylı da olsa Komisyonu ODGP karar mekanizmasının içine dahil etmektedir. APİ den farklı olarak ODGP ye ortak pozisyon (common position) ve ortak eylem (joint action) olmak üzere iki işlev daha kazandırılmıştır. İkisi arasındaki fark tam olarak açık değildir. Ancak sonuçları itibariyle bakılırsa ortak eylem AB nin bir şey yaptığına (örneğin para harcadığına) işaret etmektedir. APİ nin bütçesi yoktu. Ancak Maastricht Antlaşması ODGP aktivitelerinin Topluluk bütçesinden karşılanmasına imkan sağlamıştır. K. Smith Topluluk bütçesinin kullanılmasını doğrudan olmasa da dolaylı olarak Avrupa Parlamentosu nun (AP) ODGP karar mekanizması üzerinde etkinlik kurmasına imkan sağladığını düşünmektedir 29. Temmuz 1997 de ODGP nın finansmanına ilişkin bir anlaşmaya varılıncaya kadar ODGP faaliyetleri için kimin ödediği konusu üye devletler arasında ve aynı zamanda AP ve Konsey arasında bir anlaşmazlık meselesiydi. Maastricht Antlaşması bağlamında ODGP harici olarak, APİ de olduğu gibi, dönem başkanlığı ve Troyka tarafından temsil edildi. Ancak dönem başkanlığının her altı ayda bir değişmesi ODGP nin dış ilişkilerinde devamlılığı zayıflatmaktadır. ODGP nin APİ den önemli bir farkı daha vardır. O da APİ nin savunma boyutunun olmamasıdır. APi dahilinde savunma konusu hiçbir zaman tartışılamamıştır. Bunda NATO nun varlığı ile Danimarka, Yunanistan ve İrlanda nın APİ dahilinde savunmanın tartışılmasına karşı çıkmaları etkili olmuştur 30. 27 Ekim 1984 yılına gelindiğinde ise başını Belçika ve Fransa nın çektiği diğer AB üyesi ülkeler yayınladıkları Roma Bildirisi ile ABD nin yer almadığı BAB ı savunma meselelerini tartışabilecekleri bir forum olarak yeniden canlandırdı 31. Soğuk Savaşın sona ermesi AB nin savunma boyutunun gelişmesini güçlü bir şekilde cesaretlendirmiştir. Bu noktada, daha önce açıklandığı gibi, özellikle uluslararası sistemde meydana gelen 24 Avrupa Tek Senedi (1986), Maastricht (Avrupa Birliği) Antlaşması (1992), Amsterdam Antlaşması (1997), Nice Antlaşması (2001), Avrupa Anayasası Antlaşması (2004), Lizbon Antlaşması (2007). Bkz. http://eurlex.europa.eu/en/treaties/index.htm, erişim 27.09.2008. 25 M. Smith, a.g.e., s. 3. 26 Ian Bache-Stephen George, Politics in the European Union, 2 nd ed., Oxford University Press, 2006, p. 161. 27 ABA. md. J.8 1-5 fıkralar; bkz. http://eur-lex.europa.eu/en/treaties/dat/11992m/htm/11992m.html#0001000001, erişim 27.09.2008. 28 ABA md. L. 29 K. Smith, a.g.e., ss. 38-39. 30 K. Smith. a.g.e., s. 41. 31 Bkz. WEU Secretariat General, WEU Today, Brussels, January 2000, p. 41. 470

sistemik değişimin AB içerisinde savunmaya ilişkin gelişmelerin önünü açtığı söylenebilir. Soğuk Savaşın sona ermesi ile birlikte, ABD askeri birliklerinin önemli bir kısmını Avrupa dan çekmeye başlamış ve Avrupalılardan da uluslararası barışın korunması görevlerine destek vermesini beklemiştir. Bu nedenle ortaya çıkan mevcut durumda ODGP askeri bir boyuta ihtiyaç duyacaktı. Nitekim Bosna ve Kosova da çıkan çatışmalarda ABD kayıtsız kalmış adeta önce Avrupalıların reaksiyon göstermesini beklemiştir. Ancak askeri açıdan ortaya çıkan bu belirgin ihtiyaca rağmen AB ye üye ülkeler Avrupa savunma yapısı- NATO/AB ilişkileri gibi konular üzerinde bölündüler. Örneğin bazı üye ülkeler Avrupa güvenliğindeki NATO nun üstün rolünü tehlikeye atmak istemedi. Bazıları da AB içerisinde bir ittifaka kayışa karşı çıktılar. Fakat tüm bu tartışmalara karşın BAB ın AB nin savunma ordusu olmasını tartışmayı kabul ettiler 32. Maastricht Antlaşması bağlamında AB, BAB dan AB nin savunma sonuçları doğuracak kararlarını detaylandırmasını ve uygulamasını isteyebilir hale gelmiştir 33. İrlanda ve onlara AB nin 1995 yılındaki genişlemesiyle katılan Avusturya, Finlandiya ve İsveç gibi tarafsız nitelikteki ülkeler kendilerini rahatlatacak bazı garantiler elde ettiler. Bu garantilere göre AB nin politikası benzer durumdaki üye ülkelerin savunma ve güvenlik politikaların kendine has niteliklerine halel getirmeyecektir 34. Ancak bu tür hükümler de Örneğin Danimarka halkını ikna etmeye yetmemiştir. Danimarka da Maastricht Antlaşması için yapılan Haziran 1992 deki referandumda halk antlaşmayı reddetmiştir 35. Bu nedenle Danimarka Savunmaya ilişkin hükümlerin dışında kalmıştır 36. BAB ın AB nin ordusu olarak kullanılmasının ikiden fazla sorunu vardır. Birincisi, Maastricht Antlaşması Yürürlüğe girdiğinde BAB ın savunmaya ilişkin sonuçlar doğuracak kararlarını uygulayabilme yeteneği yoktu 37. Bu nedenle BAB Bakanlar Konseyi BAB ın potansiyel faaliyetlerini sınırlandırdı. Haziran 1992 de, Petersburg Bildirisinde, Petersburg Görevleri olarak bilinen ve tam olarak savunma olarak nitelendirilemeyecek insani yardım ve kurtarma, barışı koruma ve kriz yönetimi görevlerinde yer alacağını ilan etti 38. Bu nedenle BAB üyesi ülkeler de Petersburg Görevlerinin yerine getirilmesine imkan vermek için bir takım askeri güç sağlama taahhüdü altına girdiler. Ancak tek başına BAB ın bu görevleri yerine getirebilecek operasyonel kaynakları yoktu. Dolayısıyla, NATO 1993 başlattığı Birleştirilmiş Ortak Görev Gücü (Combined Joint Task Force) konseptini Ocak 1994 teki Brüksel Zirvesi nde onayladı. Böylece BAB kendi yöneteceği operasyonlar için, her olayda NATO nun ayrı ayrı kararlar alması temelinde, NATO imkan ve kaynaklarını kullanabilecek duruma gelmişti 39. Bu durum elbette AB için kendi içerisinde bir takım sorunlar oluşturmaktaydı. Şöyle ki, AB üyesi ülkeler ODGP çerçevesinde kendi aralarında anlaşarak bir karar alsa bile bu kararın BAB yoluyla hayata geçmesi için ayrıca NATO kararı gerekiyordu. Nitekim, 1997 yılının başında Arnavutluk ta düzen bozulduğunda AB üyesi ülkeler Arnavutluk a bir BAB gücü gönderme konusunda anlaşamadılar. Bunun yerine İtalya BM çatısı altında hareket ederek Arnavutluk taki huzuru yeniden tesis etmek için bir gönüllüler koalisyonu oluşturdu. BAB Bakanlar Konseyi ise, AB talebi olmaksızın resen, Arnavutluk Polis Gücünün yeniden yapılanmasını sağlama noktasında danışma ve eğitim desteği vermek üzere Arnavutluk a Çok Uluslu İstişari Polis Unsuru (Multinational Advisory Police Element, MAPE) gönderdi 40. BAB ile ilgili olarak bir başka sorun da üye ülkelerin BAB ve NATO konusunda farklılaşmasıydı. Örneğin BAB birkaç tip üyelik ihdas etmişti: gözlemci üyeler (observers), ortak üyeler (associate members), ortak partnerler ( associate partners) 41. Burada sorun şuydu. Toplam 28 ülkeden oluşan bir BAB vardı. Ancak her birinin üyelikleri nispeten farklı idi. Kimi ülkeler BAB Konseyi toplantılarına katılabilmekte ve BAB daki görevlere katılabilmekteydi. Ancak böylesine büyük organizasyonda çözüm üretmek hiç de kolay değildi. 32 K. Smith. a.g.e., s. 41. 33 ABA md. J.4/2. 34 ABA md. J.4/4. 35 Bkz. Stephen Kinzer, Decision for Europe; Danes Will Vote Again on Europe, But Treaty May See Some Changes, New York Times, September 23, 1992. 36 K. Smith. a.g.e., s 41. 37 K. Smith. a.g.e., s 42. 38 Petersburg Bildirisi metni için bkz. http://www.weu.int/documents/920619peten.pdf, erişim 29.09.2008. 39 Bkz. NATO Handbook, The Combined Joint Task Force (CJTF) Concept http://www.nato.int/docu/handbook/2001/hb1204.htm, erişim 29.09.2008. 40 WEU History bkz. http://www.weu.int/, erişim 29.09.2008 41 K. Smith. a.g.e., s 43; ayrıca bkz. WEU Secretariat General, WEU Today, Brussels, January 2000, p. 5. 471

Maastrich Antlaşması nın yürürlüğe girmesinden sonra ODGP bağlamında bir çok ortak eylem ve ortak pozisyon kararı alındı. Örneğin 1995 de Bosna-Hersek e polis gücü gönderildi ve 1996 da da özel elçi atandı. 1999 da Arnavutluk a daha önce BAB ın gönderdiği MAPE nin daha güçlendirilmiş hali gönderildi. Yine 1999 da Hırvadistan a BAB çerçevesinde AB tarafından mayın temizliği konusunda destek vermek üzere BAB Mayın Temizleme Yardım Misyonu görevlendirildi. Rusya ve Güney Afrika gibi ülkelere seçim gözlemcileri gönderildi. Fakat tüm bu faaliyetlere rağmen AB nin ekonomik ağırlığına uyan bir dış politika pozisyonunu gösterebildiğini söylemek zor. Elbette bu çıkarım aktör seviyesinde politik çıktı bakımından yaklaşmanın bir sonucu olsa da dış politika karar süreçleri açısından da sorunların olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. AB açısından bu sorunların varlığı Amsterdam Antlaşmasında ODGP ye ilişkin maddelerin yeniden gözden geçirilmesine yardımcı oldu. Bu bağlamda Amsterdam Antlaşması ile BAB ın operasyonel görevleri AB ye devredilmiştir 42. AB Maastrich Antlaşması ndan sonra genişlemeye devam etmiştir. Üye sayısı 12 den 1995 te 15 e çıkmıştı. Üye sayısının artması doğal olarak oybirliği ile karar almayı da zorlaştırmaktaydı. Bu nedenle AB genişlerken, aynı zamanda ODGP nin de işlevine devam edebilmesi için oybirliği ile karar alma kuralının sınırlandırılması, onun yerine hariç tutulma ya da dışında kalma imkanının sağlanması gerekiyordu. Amsterdam Antlaşması, nitelikle çoğunluk ya da yapıcı çekimserlik olarak ifade edilebilecek iki yeni kuralı geliştirdi. Ortak bir strateji benimsenirken oylamada nitelikli çoğunluk ile karar verilebilecek ayrıca, Nice Antlaşması ile yapılan düzenlemeyle de özel temsilciler için alınacak kararlarda nitelikli çoğunluk aranması kural haline getirilmiştir. Nitelikli çoğunluk kuralının uygulanması üye ülkeler arasında oybirliğine ulaşmanın gittikçe güçlendiği 27 üyeli AB de önemli bir çıkış yolu olsa da, üye ülkeler kendi ulusal çıkarları için önemli gördükleri bir konuyu gerekçe göstererek nitelikli çoğunluk kuralının uygulanmasına karşı çıkabilmektedirler. Eğer alınacak kararların askeri sonuçları olacaksa nitelikli çoğunluk kuralı kullanılamamaktadır. Bir ya da daha fazla üye devlet bir karar alınmasına ilişkin oylamada kararı engellemeksizin çekimser kalabilir (yapıcı çekimserlik ilkesi). Ancak alınan kararın AB yi bağladığını ve bu kararla çatışacak hareketlerde bulunmayacağını kabul etmek zorundadır. Eğer çekimser kalan üye devlet sayısı ağırlıklı oyların 1/3 ü kadarsa bir karara varılamamaktadır. Uluslararası krizlerle karşılaşıldığında AB nin daha aktif olabilmesi için üye devletler Konsey sekretaryası dahilinde bir Politika Planlama ve Erken Uyarı Birimi kurdular. Politik birim Komisyon, BAB ve üye devletlere ait ulusal yetkililerden oluşmaktadır. Bu birim, ODGP ile ilgili alanlardaki gelişmeleri izlemekte ve ODGP nin ne gibi alanlara odaklaşabileceğine ilişkin krizler için erken uyarı ve politika seçenekleri üzerinde çalışmaktadır. Amsterdam Antlaşması ile ayrıca ODGP politika kararlarının hazırlanması ve uygulanmasına yardımcı olacak Yüksek Temsilcilik makamı ihdas edilmiştir. İlk defa bu göreve de Ekim 1999 da Javier Solana atanmıştır. Yüksek Temsilci aynı zamanda Politika Birimi nin de başkanlığını yürütmektedir. Yüksek Temsilci, Komisyon la birlikte işbirliği içerisinde o zamanki AB dönem başkanı ve sonraki dönem başkanından oluşan Troyka ya da katılmaktadır. Yüksek Temsilcinin atanması ODGP nin uluslararası alanda temsil edilmesi için bir enstrümana kavuşmasını amaçlamaktaydı. Bir bakıma uluslararası meseleler söz konusu olduğunda üçüncü ülke temsilcilerinin arayabileceği bir telefon numarası sunmaktı 43. Ancak tek başına Yüksek Temsilci nin karar alma yetkisi bulunmamakta, bu yönüyle Yüksek Temsilci ODGP sisteminin sadece bir parçasını oluşturmaktadır. Tüm bu gelişmelerden anlaşılmaktadır ki, aslında savunmaya ilişkin olarak Amsterdam Antlaşması Maastrich Antlaşması hükümlerine yenilik getirmemiştir. Maastrich Antlaşması nın yürürlüğe girdiği 1993 sonrasındaki gelişmelere bakıldığında tarafsız üye devletler ve İngiltere AB ve BAB ın birleşmesine karşı çıkmış, bu nedenle Petersburg Görevleri ancak Amsterdam Antlaşması ile Avrupa Birliği Antlaşması na (ABA) dahil edilebilmiştir 44. Böylece daha önce BAB gözlemcisi olan AB üyesi devletler de yeni durumda ABA ya entegre edilen hükümlere tam olarak katılmış oldular. 42 Amsterdam Antlaşması md. J.7.1 43 K. Smith. a.g.e., s 45. 44 Amsterdam Antlaşması md. 13, 17. 472

AB de Ortak Dış Politika Yapımı ve ODGP Ortak bir dış politika yapımı AB çatısı altında 27 ülkenin birlikte uyguladığı örneğin rekabet politikası, tarım politikası, ulaştırma politikası gibi ulus-üstü bir yapıda yer alan politikaların yapımından çok daha farklı bir nitelik arz eder. AB Maastricht Antlaşması (1992) ile üç sütün üzerine kurulmuştur. Bu sütunlardan ilki uzun bir geçmişe sahip olan Avrupa Topluluğu (AT), ikincisi AB nin dış ve güvenlik politikasını ilgilendiren Ortak Dış ve Güvenlik Politikası, ODGP sütunudur. Üçüncü sütun ise Adalet ve İçişleri alanında işbirliğini ilgilendiren sütundur. İlk sütun ulus-üstü bir yapıda yer alırken, diğer iki sütun daha çok hükümetler arası bir yapıda bulunmaktadır. 1999 dan itibaren ikinci sütunda yer alan ODGP ye Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası (AGSP) de dahil edilmiştir. Bu tarihten itibaren ODGP nin faaliyetlerinin de arttığı görülmektedir. Avrupa Konseyi-Rusya (1999), Ukrayna (1999) ve Akdeniz (2000) üzerine üç genel strateji belirlenmiştir 45. Amsterdam Antlaşması sonrasındaki en önemli gelişme ise güvenlik ve savunma boyutunda meydana gelmiştir. 1997 de Tony Blair in İşçi Partisi nin (Labour Party) iktidara gelmesiyle birlikte İngiltere nin duruşu değişmiştir. Aralık 1998 de Tony Blair hükümeti Fransa ile birlikte AB nin uluslararası krizlere kendisinin kontrol ettiği güvenilir askeri güçlerle desteklenen harekatları yapma istek ve kabiliyete sahip olmak zorunda olduğunu ilan ettiler 46. Bu girişimden sonra AGSP ye ilişkin çalışmalar hız kazanmıştır. 1999 da Kosova krizi meydana geldiğinde etkili ve baş aktör hala NATO idi. Bu nedenle AB üyesi devletler bundan büyük rahatsızlık duymuş ve AB nin inisiyatif alması konusunda istekli olmuşlardır 47. AB üyesi devletlerin güvenlik ve savunma konusunda gelişme kaydedilmesine yönelik isteklerinin bir sonucu olarak Aralık 1999 daki Helsinki Avrupa Konseyi toplantısında AB nin 2003 yılı itibariyle 50.000-60.000 kişiden oluşacak, 60 gün içerisinde hazır hale gelerek intikal edebilecek ve en az bir yıl Petersburg Görevlerini yerine getirebilecek bir kabiliyete sahip olmak zorunda olduğu vurgulanmış ve hedef olarak koyulmuştur 48. Üye ülkeler Avrupa Konseyi nin ortaya koyduğu bu hedefe ulaşabilmek için öncelikle Kasım 2000 de toplanarak personel konularında, bir yıl sonra Kasım 2001 de de teçhizat ve diğer kaynaklar konusunda taahhütlerini ortaya koymuşlardır. Petersburg Görevlerine ilişkin operasyonlara politik ve stratejik yönlendirme sağlamak için de Konsey çerçevesinde bir Politik ve Güvenlik Komitesi (PGK), bir Askeri Komite (AK) ve bir de Askeri Kurmay Ekibi (AKE) oluşturulmuştur. PGK daimi olarak Brüksel de ikamet eden ve en az haftada iki kez toplanan üye ülke büyükelçilerden oluşmaktadır. Ayrıca PGK, AB dış politikasının şekillendirilmesi ve uygulanmasına, ODGP çalışma gruplarının koordinasyonuna yardım eder ve AB askeri kabiliyetinin geliştirilmesi için siyasi yönlendirmelerde bulunur. Bununla birlikte PGK, ODGP nin unsurlarından birisi olan Politik Komite formasyonunda da toplanabilir. PGK özellikle Brükselde ki diğer kurumlarla güçlü ilişkiler kurması nedeniyle AB dış politikasının Bürükselleşmesine yardımcı olmaktadır 49. Bir diğer komite ise Askeri Komite dir. Askeri Komite, üye ülkelerin askeri temsilcilerinden oluşur. PGK ya askeri danışmanlık yapar. Askeri Kurmay Ekibi ise 135 kişiden oluşur. Petersburg Görevleri için erken uyarı ve stratejik planlama yapar ve AB nin askeri kabiliyetlerinde bulunan noksanların tanımlanmasına yardımcı olur. Gelinen noktada savunma politikası için savunma bakanları konseyi ihdas edilmemiştir. Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi bu görevi yerine getirmektedir. Görüldüğü gibi AB de ortak bir dış politika oluşturmaya ilişkin çalışmalar artarak devam etmektedir. Sonuç Bu çalışma sonucunda da ortaya çıktığı gibi, AB dış politikasına ilişkin çalışmalarda göze çarpan en önemli özellik bu çalışmalarda kullanılan yaklaşımlara göre farklı değerlendirmelerin ortaya çıkabilmesidir. AB dış politikasına ilişkin olarak realist paradigmanın daha çok yüksek politikaya ilişkin yaklaşımları kullanıldığında bu konudaki çalışmalarda ister istemez güvenlik ve savunma politikası ön plana çıkmaktadır. Bu çalışmada 45 Claire Spencer, The EU and Common Strategies: the revealing case of the Mediterranean, European Foreign Affairs Reviews, 6 (1), 2001, pp.31-51. 46 Jolyon Howorth, European Defence and the changing politics of the EU: hanging together or hanging separately? JCMS: Journal of Common Market Studies, Vol. 39, No. 4, November 2001, p. 772. 47 K. Smith. a.g.e., s 46. 48 10-11 Aralık Helsinki Avrupa Konseyi sonuç bildirgesi için bkz. http://www.consilium.europa.eu/uedocs/cms_data/docs/pressdata/en/ec/acfa4c.htm, erişim 20.09. 2008. 49 K. Smith, a.g.e., s. 46. 473

güvenlik ve savunma konusunun dış politika yapımdaki rolü incelenmekle birlikte özellikle 2003 yılında ilan edilen Avrupa Güvenlik Stratejisi 50 değerlendirme dışında bırakılmıştır. Bu nedenle bu konu ayrı bir çalışma konusu olarak incelenmelidir. Diğer taraftan Liberal paradigmanın temel kavramları ve yaklaşımları ile yapılan çalışmalarda da dış politikaya ilişkin olarak üzerinde durulması gereken en önemli konu karşılıklı bağımlılığın ve kurumsallaşmanın ortak bir dış politika oluşturmaktaki etkinliklerinin ölçülmesi olmalıdır. Bu çalışmada kısmen kurumsallaşmanın etkinliği analiz edilebilmiştir. Ancak karşılıklı bağımlılığın AB dış politika yapımına ilişkin etkileri ayrıca araştırmaya ihtiyaç duymaktadır. Çalışmada da ortaya çıktığı gibi AB de özellikle 1990 sonrasında ortak dış politika oluşturabilme konusundaki istek giderek güçlenmektedir. ODGP bağlamında alınan kararlar her ne kadar hükümetler arası bir nitelik arz etse de bu çalışmada da ortaya çıktığı gibi mali kaynaklarını AB nin birinci sütunundan elde etmesi nedeniyle başta Avrupa Parlamentosu olmak üzere, Konsey ve Komisyon un da ortak dış politika konularında alınan kararlardaki etkinlikleri gün geçtikçe artmaktadır. 50 Bkz. European Security Strategy, http://www.consilium.europa.eu/uedocs/cmsupload/78367.pdf, 20.09. 2008. 474