AVRUPA BİRLİGİ'NE GIDA İHRACATINDA KALİTE KONTROLÜ



Benzer belgeler

STANDART VE STANDARDİZASYON

GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ

ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME DAİRESİ BAŞKANLIĞI TARAFINDAN PİLOT SEÇİLEN BÖLGELERDE YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALAR

T. C. KAMU İHALE KURUMU

BVKAE

ISO NEDİR? TSE, ISO nun üyesi ve Türkiye deki tek temsilcisidir. EN NEDİR?

TÜRK STANDARDLARI ENSTİTÜSÜ

GLOBALLEŞMENİN ETKİLERİ GLOBALLEŞME. DTÖ nün Etkileri GLOBALLEŞMEYİ HIZLANDIRAN ETKENLER GİRİŞİMCİLİKLE İLGİLİ TEKNİK MEVZUAT


TSE den Aldığınız Helal Gıda Uygunluk Belgesi İle Tüketicilere Güvenle Ulaşın. TSE Helal Gıda Belgeli Ürünleri Güvenle Tüketin STANDARD ÇALIŞMALARI

M. Nuri GÖRENOĞLU. MESLEK KOMİTELERİ ORTAK TOPLANTISI 7 Aralık İSO Meclis Üyesi ORMAN, KAĞIT ÜRÜNLERİ, MOBİLYA VE BASIM SANAYİİ

İYİ TARIM UYGULAMALARI VE EUREPGAP. Prof. Dr. Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

AB GIDA GÜVENLİĞİ POLİTİKASI

ULUSLARARASI PAZARLAMADA DAĞITIM VE LOJİSTİK

İÇ TETKİKÇİ DEĞERLENDİRME SINAVI

KAMU İÇ KONTROL STANDARTLARI UYUM EYLEM PLANI REHBERİ. Ramazan ŞENER Mali Hizmetler Uzmanı. 1.Giriş

MESLEK KOMİTELERİ ORTAK TOPLANTISI

EK 4 AVRUPA BĐRLĐĞĐ MÜKTESEBATININ ÜSTLENĐLMESĐNE ĐLĐŞKĐN TÜRKĐYE ULUSAL PROGRAMI KAPSAMINDA TEMĐZ (SÜRDÜRÜLEBĐLĐR) ÜRETĐM ĐLE ĐLGĐLĐ UYUM ÇALIŞMALARI

İş Sağlığı ve Güvenliği Alanında Ulusal ve Uluslararası Kuruluşlar / Uluslararası Sözleşmeler

İKLİMLENDİRME SOĞUTMA KLİMA İMALATÇILARI DERNEĞİ

KALİTE GÜVENCE SİSTEMİ KERİM ÖZBEYAZ

4.GIDA GÜVENLİĞİ KONGRESİ KAPANIŞ BİLDİRGESİ

ÜRÜN GÜVENLİĞİ, PGD, ULUSLARARASI GÖZETİM ŞİRKETLERİ

İHRACATIN ÖNÜNDEKİ ENGELLER SAHA ÇALIŞMASI

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ TÜRKİYE KİMYA SANAYİ MECLİSİ 2015 YILI FAALİYET RAPORU

SAĞLIK BAKANLIĞINCA DENETLENEN BAZI ÜRÜNLERİN İTHALAT DENETİMİ TEBLİĞİ (ÜRÜN GÜVENLİĞİ VE DENETİMİ: 2015/20)

ORGANİK TARIMDA ÖNCÜ KENT: İZMİR

PVC PLASTİK ve ALÜMİNYUM KAPI-PENCERE SİSTEMLERİ SEKTÖRÜ MEVCUT DURUM ANALİZİ MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI

YÖNETİM SİSTEMLERİ. TS EN ISO Kalite Yönetim Sistemi TS EN ISO Çevre Yönetim Sistemi TS (OHSAS) İSG Yönetim Sistemi

İYİ TARIM UYGULAMALARI VE EUREPGAP. Prof.Dr. Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

BİRİM KALİTE GÜVENCESİ DEĞERLENDİRME RAPORU. Bilgi İşlem Daire Başkanlığı

YÜKSEKOKUL SEKRETERİ VEKÂLET EDECEK GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI:

ULUS METAL ÇEVRE RAPORU 2017

GİRİŞ. A. İç Kontrolün Tanımı, Özellikleri ve Genel Esasları:

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ABD ULUSLARARASI TİCARET BÖLÜMÜ GÜMRÜK MEVZUATI - I DOÇ. DR.

SAĞLIK SEKTÖRÜ RAPORU

En Yakın ve En Güvenilir Gıda Hijyeni Danışmanınız

DR. ÖMER GÜZEL TURKLAB UDDER

Dahilde ve Hariçte İşleme Rejimi

GIDA ve KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Dursun KODAZ Gıda Mühendisi Gıda İşletmeleri ve Kodeks Daire Başkanlığı

ULUDAĞ İHRACATÇI BİRLİKLERİ GENEL SEKRETERLİĞİ AR&GE ŞUBESİ

DÜNYA GIDA GÜNÜ 2010 YENİ GIDA YASASI VE 12. FASIL MÜZAKERE SÜRECİ. Fatma CAN SAĞLIK Tarım ve Balıkçılık Başkanı Avrupa Birliği Genel Sekreterliği

Gıda Güvenliği ve Endüstri Çalışmaları. Ümit Savcıgil Pınar Enstitüsü Direktörü Director of Pınar Institute

ULUDAĞ İHRACATÇI BİRLİKLERİ GENEL SEKRETERLİĞİ AR&GE ŞUBESİ

Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü (YYS)

GMP Nedir? GMP (Good Manufacturing Practices), Türkçesi ise İyi Üretim Uygulamaları, Ürünün dış ve iç kaynaklardan kirlenme ihtimalini engellemek yada

ISO 14001:2015 ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMİ GEÇİŞ KILAVUZU

T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü. Kümelenme Destek Programı

Esin MERTOL Ziraat Mühendisi

TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ

TEBLİĞ CE İŞARETİ TAŞIMASI GEREKEN BAZI ÜRÜNLERİN İTHALAT DENETİMİ TEBLİĞİ (ÜRÜN GÜVENLİĞİ VE DENETİMİ: 2017/9)

ULUSLARARASI DÖNGÜSEL EKONOMİ KONGRESİ. 5-6 Ekim 2017 İstanbul

Daha fazla bilgi için, Uluslararası Ticaret ve Sanayi Bakanlığı, Uluslararası Ticaret Politikası Bürosu, Tarife Bölümü ile temas kurunuz.

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

Türk Gıda Kodeksi Gıda Maddeleri ile Temasta Bulunan Madde ve Malzemeler Tebliği (Tebliğ No: 2002/ 32 )

Laboratuvar Akreditasyonu

ÇEVRE İZİN VE LİSANSLARINDA YENİ DÖNEM

ÇEVRE KORUMA VE KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI ATIK YÖNETİMİ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ TEŞKİLAT YAPISI VE ÇALIŞMA ESASLARINA DAİR YÖNERGE

T.C. UŞAK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İç Denetim Birimi STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞINA

ÖĞRENCİ İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI 2013 YILI FAALİYET RAPORU

zeytinist

REACH-Tekstil ve Hazırgiyim Sektörüne Etkileri Semineri

MESLEK KOMİTELERİ ORTAK TOPLANTISI

TS EN ISO/IEC Kullanılabilir Arayüz Sertifikası Verilmesi Süreci

tarih sayılı Resmi Gazetede yayımlanan tarih sayılı Resmi Gazetede yayımlanan (95/16/AT) Asansör Yönetmeliğinin yürü

TKDK DESTEKLERİ AKSARAY YATIRIM DESTEK OFİSİ

PAZARA GİRİŞ ENGELLERİ ve ÇÖZÜM YOLLARI

İÇİNDEKİLER. Önsöz... iii 1. BÖLÜM: STANDARDİZASYON 1. STANDARDİZASYON... 3

KALİTE KAVRAMI VE KALİTENİN BOYUTLARI

KALİTE BİRİM SORUMLULARI EĞİTİMİ

TEKNİK DÜZENLEMELER REJİMİ KARARI TASLAĞI BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Tanımlar ve Yetki

Ambalaj Atığı Yönetiminde Sanayinin Sorumluluğu. Mete İmer 2011 Atık Yönetimi Sempozyumu Side, Antalya,

BURSA TEKNİK ÜNİVERSİTESİ

TEKSTĐL SEKTÖRÜ NÜN BÖLGESEL ANALĐZĐ: ÇEVRE YÖNETĐMĐ VE TEMĐZ ÜRETĐM. Tekstil Sektöründe Temiz Üretim Sempozyumu

MEVZUATLAR KANUNLAR. TEBLİĞ, TALİMAT ve KARARLAR YÖNETMELİKLER KANUNLAR. Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu

Trakya Kalkınma Ajansı. İhracat Planı Hazırlanması Süreci

Dilek GÖKCEK. İzmir 2014

"GDO Yönetmeliði" tamam:gdo'suza GDO'suz demek yasak!.

Bilindiği üzere Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi, bilgi ve bilgi varlıklarının

ÇEVRE VE İŞ GÜVENLİĞİ DAN. MÜH. BEL. LTD. ŞTİ.

TEBLİĞ. b) Karar: 25/1/2016 tarihli ve 2016/8478 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Sınır Ticaretinin Düzenlenmesine İlişkin Kararı,

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ YÖNETİM SİSTEMİ

UZZK Kalite Kontrol Programı

P İ Y A S A Y A S Ü R E N L E R İ N K A Y I T A L T I N A A L I N M A S I. Antalya, 19 Nisan 2011 Alphan Eröztürk Dilek Emil

denetim mali müşavirlik hizmetleri

b) Ciddi risk: Etkileri kısa vadede ortaya çıkmayanlar da dahil olmak üzere, yetkili kuruluşların ivedi müdahalesini gerektiren her türlü riski,

Mikro Bilgi Kayıt ve Dağıtım A.Ş Kalite Yönetim Temsilcisi. Şenay KURT

TÜKETİCİNİN SATIN ALACAĞI AYAKKABILARIN TEMEL UNSURLARININ YAPIMINDA KULLANILAN MALZEMELERİN ETİKETLENMESİNE DAİR YÖNETMELİK TASLAĞI

TÜRK AKREDİTASYON KURUMU. Personel Akreditasyon Başkanlığı

Teknoloji Geliştirmede ve Eğitimde Üniversite Sanayi İşbirliği

ANKARA KALKINMA AJANSI.

YÖNETİM SİSTEMLERİ. Alev ACAR Çevre Mühendisi Yönetim Sistemleri Uzmanı

TÜRKİYE'DE DÖNGÜSEL EKONOMİ KAPSAMINDA ATIK YÖNETİMİ VE GERİ DÖNÜŞÜME GENEL BAKIŞ

TARIM POLİTİKASI. Prof. Dr. Emine Olhan. A.Ü.Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

yenilikçi yaklașım GÜMRÜK

İç Kontrol Yönetim Sistemi (İKYÖS) Hayati riskler her zaman olabilir, önemli olan onları görebilecek sistemlere sahip olabilmek!

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Türkiye nin Tarım Vizyonu ve Geleceği

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI SN. ABDULLATİF ŞENER İN BASEL-II YE GEÇİŞE İLİŞKİN KONUŞMA METNİ. Değerli Basın Mensupları ve Konuklar;

Transkript:

İSTANBUL TİCARET ODASI AVRUPA BİRLİGİ'NE GIDA İHRACATINDA KALİTE KONTROLÜ Hazırlayan Selin Sarı YAYIN NO: 2004-47 İstanbul, 2004

Bu eserin yayın hakları İstanbul Ticaret Odası'na (İTO) aittir. Eser üzerinde 5846 sayılı FSEK tarafından sağlanan tüm haklar saklıdır. İTO'nun ve yazarın adı belirtilmek koşuluyla eserden normal ölçüde alıntı yapılabilir. İTO'nun yazılı izni olmadan eserin tamamı veya bir bölümü fotokopi, faksimile veya başka bir araçla çoğaltılamaz, dağıtılamaz, elektronik ortamlarda ticari ya da başka bir amaçla kullanılamaz. İstanbul Ticaret Odası: 08.03 AVR Avrupa Birliği'ne Gıda İhracatında Kalite Kontrolü, Haz.Selin San İstanbul, 2004, 69 sayfa 1.İHRACATI GELİŞTİRME I.GIDA GÜVENLİĞİ II.AB'YE İHRACAT III.GIDA İHRACATI IV.KALİTE KONTROL V.AB VI.İTO ISBN:975-512-880-8 Türkçe Reşadiye Cad. Eminönü/İstanbul İTO BİLGİ HATTI (212)4556161 www.ito.org.tr İTO yayınları için ayrıntılı bilgi Bilgi ve Doküman Yönetimi Şubesi'nden alınabilir. Tel: (212) 455 63 29 Faks: (212)512 06 41 E. Posta: bdy@ito.org.tr Web: www.ito.org.tr TASARIM ÇAĞDAŞ SANAT Tel: (212) 274 66 56 BASKI HAZIRLIK RENK AJANS BASIM YAYIN HİZ.TİC.LTD.ŞTİ. Tel:(212)-516 29 84-518 15 18 Faks:(212)-516 29 93 E-Mail:info@renkajans.com.tr BASKI ZAFER MATBAASI Tel: (212)512 16 88

ÖNSÖZ Bilindiği üzere, Odamız ihraç ürünlerimizin çeşitlendirilmesi, yeni pazarlarm ortaya çıkarılması ve ihracatçı üyelerimize ihtiyaç duydukları bilginin birinci elden sağlanması için bugüne kadar pek çok araştırma gerçekleştirmiştir. Geleneksel ihraç ürünlerimiz olan tarım ürünlerinin ihracatının değer, miktar ve çeşit olarak geliştirilmesi için büyük bir potansiyele sahip olan ülkemizin Avrupa'daki tüketim ve talep beklentilerine yönelik ürün tasarımında kalite kontrol ve gıda güvenliği bakımından yeni açılımlar yapması gerekmektedir. Ülkemizin sahip olduğu bu potansiyele rağmen, ülke kaynaklarının rasyonel bir şekilde korunamaması gıda sektöründe günümüze değin arzu edilen düzeyde gelişmenin sağlanamamasma neden olmuştur. Rekabetin giderek yoğunlaştığı uluslararası piyasalarda gıda güvenliği de önemli bir kriter haline gelmiştir. Özellikle Avrupa Birliği'nde yer alan gelişmiş ülkelere ihracatın geliştirilebilmesi, gıda güvenliği ve istenen kalitenin sunulmasına bağlıdır. Gıda sanayiinde toplumda tüketici bilincinin yerleşmesi ve gelişen teknoloji ile gıda güvenliğinin önem kazanması, dünya üzerinde farklı kontrol sistemlerinin de ortaya çıkmasına yol açmıştır. Odamız Avrupa Birliği'nde yer alan ülkelere yapılan ürün ihracatındaki uyulması gereken bu zorunluluklar kapsamında, gıda ihracatında özellikle ürün kalitesi nedeniyle yaşanan problemlerin aşılması için gıda ihracatçısı üyelerimizi bilgilendirmek ve konuyla ilgili sorularının cevaplanması amacıyla, "Avrupa Birliği'ne Gıda ihracatında Kalite Kontrolü" isimh bir yayın hazırlamıştır. Yayınımızın başta gıda sektöründe faaliyet gösteren ve ihracat yapan firmalarımız olmak üzere tüm ilgililere yararlı olmasını diler, çalışmayı gerçekleştiren Etüt ve Araştırma Şubesi Raportörü Selin Sarı'ya teşekkür ederim. Dr. Cengiz Ersun Genel Sekreter

İÇİNDEKİLER AVRUPA ptrlîğî'nin GIDA İHRACATINDA KALlTE KONTROLÜ KILAVUZU l.glrîş j 7 2. İHRACJ\T-İHRACATÇI TANIMI 8 3. GIDA GÜVENLİĞİ VE KALİTESİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRiİMLAR 8 3. 1. Kalit^ nedir? 8 3. 2. ISO ^000 Belgesi 10 3. 3. ISO f4000 Belgesi 10 3. 4. İhractatta Kalite 11 3. 4.1. Ka itenin Belirlenmesi 11 3. 4.2. Üretim 11 3. 4.3. Belgelendirme 12 3. 4.4. Devamlılık 12 3. 4.5. Kaliteyi Yükseltme 12 3. 4. 6. İhraç Gelirlerini Arttırmak İçin Kalite Maliyetlerinin Azaltılması 12 3. 4. 7. Kaliteli Yeni İhraç Ürünleri Geliştirme 13 4. GIDALARDA KALlTE GÜVENLİK SİSTEMLERİ 13 4. 1. Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları (HACCP)..13 4. 2. İyi Üretim Uygulamaları (GMP) 14

5. TÜRK GıDA MEVZUATıNıN ESASLARı 15 6. TÜRKIYE VE AVRUPA BÎRLIĞI GIDA MEVZUATLARıNıN KARŞıLAŞTıRıLMASı 16 7. IHRAÇ EDILEN GıDA ÜRÜNLERINDE KALITE KONUSUNDA KARŞıLAŞıLAN SORUNLAR 24 8. İHRACATTA KALİTE STANDARDiZASYONU İLE İLGİLİ SORUNLARA YÖNELiK ÖNERİLER 28 9. İHRACATTAN SONRA DOĞABİLECEK SORUNLAR VE ÇÖZÜM YOLLARI 30 EK 1: Dış Ticarette Teknik Düzenlemeler ve Standardizasyon Yönetmeliği 33 EK 2: Gıdalarm Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun 42 EK 3: AB'ne Gıda İhracatında Kalite Kontrol Kılavuzu Çerçevesinde Kalite Anketi 65 GÖRÜŞÜLEN KURULUŞLAR, KAYNAKLAR 67

1. GİRİŞ İnsanoğlunun yaşamını sürdürebilmesi ve büyüme, fizyolojik ve zihinsel gelişimini sağlayabilmesi için beslenmeye gereksinimi vardır. Beslenme ise, ülke ekonomisinde, kalkınmada ve toplum sağlığının korunmasında temel işlevlerden birisidir. Günümüzde, toplumların en büyük gereksinimi kaliteli ve sağlıklı gıda maddeleri temin edebilmektir. Hızla artan dünya nüfusu, gelişen teknolojiye bağlı çevre kirliliği, eğitim yetersizliği ve ekonomik güçsüzlük sürekli bir büyümeyi ortaya çıkarmakta ve kaliteli gıda teminini zorlaştırmaktadır. Son yıllarda gelişen gıda teknolojisi ve tüketici bilinçlenmesi, ürün kalitesini iyileştirme çabalarını da arttırmaktadır. Bu nedenle, gıdaların güncel teknolojik gerekler doğrultusunda üretilmesi, gıda güvenliğinin ve kalite güvencesinin sağlanması gayretleri de tüketici ve toplum sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. Gümrük Birliği çerçevesinde Türkiye'yi^ iç ve dış pazarlarda önemli piyasa rekabet koşulları beklemektedir. Bu boyuttaki bir rekabeti sürdürebilmek için; kaliteli, sağlıklı ve güvenli gıda üretme zorunluluğunun yanında, kalite yönetim sistemlerini oluşturmuş, modern teknolojileri uygulayan bir endüstriyel gelişim içinde olunması kaçınılmazdır. Bunun yanında, gıda sektörü gelişmiş ülkelerde sürekli önem verilen ve teşvik edilen bir konumdadır. Özellikle tüketici sağlığı ve gıda güvenliğine oldukça fazla önem verildiğinden, gıda mevzuatı ve uygulamaları arasında da böylesi bilinçli ve paralel gelişmeler gözlenmektedir. Gıda politikaları sürekli güncelleşmekte ve yenilikler anında uygulanabilmektedir. Ayrıca, gıda sektöründeki hızlı gelişmeler dünya gıda mevzuatında da sürekli değişim yaratmaktadır. Bu çalışmada gıda ihracatında özellikle ürün kalitesi nedeniyle oluşan sorunların çözümlenebilmesi için gıda ihracatçısı üyelerimizi bilgilendirmek amacıyla gıda ihracatında kalite kontrolünün ele alınacağı ve önümüzdeki döneme ilişkin rehber olabilecek öneriler getirilmeye çalışılmış bulunulmaktadır.

2. İHRACAT-İHRACATÇI TANIMI Genel anlamda ihracat, bir ülke içerisinde serbest dolaşımda bulunan yani o ülkede yetişen, üretilen veya başka ülkelerden ithal edilmiş malların ve hizmeüerin diğer ülkelere satılması ya da gönderilmesi anlamına gelmektedir. Dar anlamda ihracat ise, Türkiye dışındaki yabancılara veya yurtdışında yerleşmiş Türkler'e yapılan mal satışlarını ve bu amaçla malların yurtdışına gönderilmesini ifade etmektedir. ihracatçı, gerçek ya da tüzel kişi tacirler ile esnaf ve sanatkarların gerçek usulde vergi mükellefi yani tek vergi numarasına sahip olmaları ve ilgili ihracatçı birliğine üye olmaları koşulu ile ifade edilmektedir. İhracatçı olmak için herhangi bir belge veya izin sertifikası almak gerekmemektedir. Fakat ihracat işlemlerinin başlatılabilmesi için ilgili kuruluşların; Ticaret ve Sanayi Odaları'na, Esnaf ve Sanatkar Odaları'na, ihraç edilecek ürünle ilgili ihracatçı birliğine üye olmaları gerekmektedir. 3. GIDA GÜVENLİĞİ VE KALİTESİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR 3.1. Kalite Nedir? Kalitenin tarihçesi çok eski çağlara kadar uzanmakta olup, ilk yazılı kayıtlar M.Ö. 2151 yılındaki Babil Kralı Hammurabi'nin Kanunları'na dayanmaktadır. Türkler açısından kalite ile ilgili ilk zorlamalar, II. Beyazıt zamanında 1502 yılında çıkarılan "Kanunname-i Ihtisab- 1 Bursa" (Bursa Kontrol Kanunu) ile başlatılmış olup, günümüzdeki standartlara benzer içerikli ceza hükümlerini de kapsamaktadır. Dünya genelinde kalite kavramının ortaya çıkması 19. yüzyıla dayanmaktadır. Frederick Taylor ABD'de "uzmanlaşma sisteminin" esaslarını gündeme getirerek, Henry Ford ise "harekeüi montaj sistemi" ile seri üretimde kaliteyi güçlendiren bir akım geliştirerek bu konuda öncü olmuşlardır. II. Dünya Savaşı'nın başlaması ile kalite teknolojisinin gelişmesinde de bir hızlanma başlamıştır.

Avrupa Birliği'nde de bu dönemde kalite stratejileri geliştirilmiş olup, dünya ticaretinin yapısı derinlemesine incelenerek başta kalite konusunda lider olan Japonya, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa olmak üzere çeşitli ticaret bloklarının kalite bilinci konusundaki davranışları değerlendirilmiştir. Bunun sonucunda Japonya'nın bu konuda lider olduğu ve Avrupa'da ise aynı oranda bir bilince sahip olunmadığı ortaya çıkmıştır. Türkiye'de ise kalite kavramı ancak 1980'lerin ikinci yarısından sonra ortaya çıkmıştır. Uluslararası Standartlar Örgütü (ISO)'nün 1987'de yayınladığı ISO 9000 kalite standartlarının tüm dünyada benimsenmesi ve özellikle Avrupa Birliği ülkelerinin bu standartları uygulayan firmaların ürünlerini tercih etmesi sonucunda Türkiye'de de bu konuya yönelik faaliyetler zorunlu olarak yer almaya başlamıştır. Türkiye'de standart kavramının geçmişine bakılacak olursa; her türlü madde ve mamuller ile usul ve hizmet standartlarını hazırlamak amacı ile 16 Ekim 1954 tarihinde Türk Standartları Enstitüsü (TSE) kurulmuştur. TSE, Avrupa Kalite Kontrol Örgütü (EOQ) üyesi olarak, kalite ile ilgili uluslararası gelişmeleri yakından takip etmekte olup, yalnız TSE tarafindan kabul edilen standartlar "Türk Standardı" adını almaktadır. ISO tanımıyla kalite; bir ürünün teknik standartlara uygunluğu veya mal ve hizmetlerin belirli gereksinimler karşısındaki performansıdır. TSE 9005'e göre kalite; bir ürün veya hizmetin belirlenen veya olası gereksinimleri karşılama yeteneğine dayanan özelliklerinin toplamıdır. Bu tanımların dışında genel anlamda kalite; tatmin edici bir üretimin en düşük maliyetle ve tüketicilerin ihtiyaçlarını hemen giderebilme yeteneği olarak tanımlanabilir. Kaliteden bahsedildiği zaman kullanıma uygunluk akla gelir. En önemli üç yönü ise; kalitenin yaratılması, korunması ve geliştirilmesidir.

3.2. ISO 9000 Belgesi Kalite Güvencesi Sistemi, ilk olarak 1963 yılmda Amerika'da askeri alanda kullanılmış, daha sonra uluslararası standart örgütü (ISO) tarafından 1987 yılında ISO 9000 standardı olarak çıkarılmıştır. Avrupa Birliği dünya genelinde ticareti kolaylaştırmak için her türlü mal ve hizmette ulusal kalite standardının içeriğini, tek bir seri altında toplamak amacıyla ISO 9000 olarak bilinen yeni standartları uygulamaya koymuştur. ISO 9000 serisinde ilk üç standart (ISO 9001, ISO 9002 ve ISO 9003) temel modelleri oluşturmaktadır. Gıda sektöründe en çok ISO 9002 belgelendirmesi tercih edilmekte, tasarımla ilgilenen işletmeler ise ISO 9001 almaktadır. Türkiye ihracatının yarıdan fazlasının AB (Avrupa Birliği) ülkelerine yapılmasından ve 31 Aralık 1995 tarihinden itibaren ISO 9000 ve benzeri belgelere sahip olmayan ürünler AB ülkelerine giremeyeceğinden dolayı, Türk mallarının da ISO 9000 standartlarına uydurulması gerekmektedir. 31 Aralık 1992 tarihinde uygulanmaya başlanan "Avrupa Tek Pazar" (European Single Act) anlaşması, Avrupa'nın ekonomi alanında dünya liderliğini yakalamaya yönelik hareketidir. Bu nedenle Tek Pazar'ın meydana getirdiği ISO 9000 standarüarı, AB'nin ortak standartları olarak kabul edilmiştir. Bu standartlarda asıl amaç; kalite açısından güvenilir, kullanıcı dostu, çevreye uyumlu ve geri dönüşüm katsayısı yüksek ürün ve hizmetler üretmek olduğundan ISO 9000 bir ekonomi politikasıdır. 3.3. ISO 14000 Belgesi ISO 14000 çevresel yönetim sistemi standartları, sürdürülebilirlik prensiplerine göre çevre yönetiminin çerçevesini belirlemektedir. Standart çevresel performans ile ilgili spesifıkasyon içermemekle birlikte, işletme kendi çevre politikasına uymayı taahhüt etmekte ve bu uyumu başkalarına da göstermeyi kabul etmektedir. Çeşitli ülkelerin standartlaştırma kuruluşları çevre sorunlarının çözümü için ortak ilkeler ve yöntemler geliştirilmesini amaçlayan çevre yönetimi standartları üretmeye başlamışlardır. Geliştirilmekte

olan bu standartlar esas itibariyle kalite yönetiminde ISO 9000 standartlarmm dayandığı ilkeleri benimsemektedir. 3.4. İhracatta Kalite Dünyadaki ekonomik ve teknolojik gelişmeler, ülkelerin birbirleri ile olan ticaretlerinde rekabet üstünlüğüne sahip olma ihtiyacını da en üst düzeye çıkarmıştır. İhracatta dünya ülkeleri ile rekabet edebilmek kaliteli mal sunumuna verilen önem ölçüsünde olmaktadır. Dış pazarlarda giderek artan bu rekabet, en düşük giderle en yüksek kalitede mal üretmek koşulunu da beraberinde getirmektedir. Günümüzde tüketicilerin kalite konusunda bilinçlenmeleri ve yüksek kalitede ürünlerin tercih edilmesi nedeniyle amaç, ihraç edilecek ürünlerin daha kaliteli, düşük maliyette ve tüketici beğenisine hitap edecek tarzda üretmek ve satmak olmalıdır. 3.4.1. Kalitenin Belirlenmesi Sağlıklı ve başarılı bir uluslararası ticaretin temel şartı tatmin edici bir ürün kalitesidir. Bu kalitenin belirlenebilmesi için; alıcı-tüketici ihtiyaçları doğrultusunda, ekonomik olanaklar içerisinde belirlenip üretilmesi ve teslim edilmesi, tüketicilerin zevk, tercih ve ekonomik koşullarının bilinmesi, piyasa araştırmasının yapılması ve yasaların göz önüne alınması gereklidir. Bunun yanında, ürünle ilgili özellikler firmalar tarafindan veya kişisel olarak alıcılar tarafindan belirlenebilirken, standartlar ulusal, bölgesel ve uluslararası boyutta olabilmektedir. 3.4.2. Üretim İlk aşama olan kalite belirlendiğinde, üretim sırasında üretilen her ürünün tanımlanan kalite hedefi doğrultusunda ve bu kalite özellikleriyle uyumlu olacak biçimde ayarlanması gerekmektedir. Ürünün kaliteli olup olmadığına yönelik sürekli denemeler yapılmalı ve üretimin ilk aşaması olan dizayn aşaması dikkatliceplanlanmalıdır. Ayrıca imalat hakkında yeterli bilgiye sahip olunmadığı taktirde, imalat işleminin kapasitesinin özelliklere uymaması ek denetim ve hatalara yol açabilmektedir.

3.4.3. Belgelendirme Ürünlerin kalite gereklerine uygun olup olmadığını kontrol etmek amacıyla mala bir belge verilmektedir. Bu belgenin verilmesinin amacı, ürünün belli bir kalitede olduğuna veya kalite gereklerine uyduğuna dair alıcıya bir güven vermektir. Belgenin verilmesi genellikle tarafsız, devlete ait veya özel bir kurum tarafından olabilmektedir. Bazı ülkelerde bu Ulusal Standart Enstitüleri'nin sorumluluğuna bırakılmaktadır. Pek çok ülkede ise, ihracat denetimi için ulusal bir sistem bulunmamakta olup üretici, ihracatçı veya ithalatçı bunu sağlamak zorundadır. 3.4.4. Devamlılık Üretilen ve belgelenen ürünlerin dış pazarlara gönderilmesi, dağıtımı, satış sonrası hizmetler gibi tamamlayıcı işlemlerde de kalite kontrolü yapılmaktadır. Buradaki amaç, üretim sonrasında da kalitenin devam ettirilebilmesidir. 3.4.5. Kaliteyi Yükseltme Yapılan tüm ihracat işlemlerinin ve satış sonrası hizmetlerin sonuçlarının değerlendirilmesi ve alınabilecek tüm önlemlerin ortaya konması gerekmektedir. Bu amaçla araştırma ve geliştirme faaliyetleri yapılmaktadır. Tüketici tarafından gelen öneri ve istekler, faauyetleri yönlendirmedeki başlıca katkı araçlarıdır. Yeni tüketici tercihleri, gelişen teknoloji, değişen koşullar ve bu koşullara uyum sağlama bu yöndeki başlıca unsurlardır. 3.4.6. İhraç Gelirlerini Arttırmak İçin Kalite Maliyetlerinin Azaltılması İhracat yapan her şirket dış pazarlardaki rekabetçi konumunu, kalite maliyetlerini daha düşük tutmayı sağlayacak uygun önlemler alarak iyileştirebilir. Şirketlerde kalite maliyetleri üzerine yapılan çalışmalar, kalite politikalarının etkinliğinin bir ölçüsüdür. Bu araştırmalar yalnızca kali-

te kontrol operasyonlarını değil, kalite ile ilgili tüm faaliyetleri kapsamaktadır. Kalite maliyetleri hakkında bilgi, kalite ile ilgili firma faaliyetlerinin etkinliğini arttırmak için kullanılmalıdır. Firmalar hata önleyici çalışmalara daha fazla harcama yaparak, ürünle ilgili hata sayısını ve maliyetini azaltabilirler. 3.4.7. Kaliteli Yeni İhraç Ürünleri Geliştirme İhracat pazarları için kaliteli yeni ihraç ürünleri geliştirmede kaliteye ulaşma, üretimin ilk aşamalarından dış piyasalara ulaştırılmasına kadar tüm aşamalarda kaliteyi etkileyen birçok ayrıntıya dikkat etmeyi gerektirmektedir. Kaliteli ihraç ürünü üretebilmek için gerekli olan tüm faaliyetleri koordine etmek gereklidir. Sözkonusu koordinasyon faaliyetinde ürün geliştirme ve dizayn departmanlarmdaki kadro, kilit rol oynamaktadır. 4. GIDALARDA KALİTE GÜVENLİK SİSTEMLERİ 4.1. Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları (HACCP) HACCP, gıda ürünlerinin güvenliğinde garanti sağlayan sistematik bir işlemdir. Hammaddeden son ürüne kadar bilimsel kontrollerin uygulanmasıyla gıdaîann neden olduğu tehlikelerin önlenmesine odaklı bir sistemdir. Sistemde; gıdanın güvenirliği her şeyin önünde olup, temel amaç güvenliği olmayanı önlemektir. Bu sistemin diğer kalite güvenlik sistemlerinden farkı, tehlikeleri önceden belirleyerek tehlikenin kontrol altına alınmasının sağlanmasıdır. HACCP kavramının yerleştirilmesi, üreticilerin sorumluluklarının mantıklı bir yönetimini sağlayacak bir araç olarak düşünülmelidir. Bunun yanında, gıda mevzuatının bütünleşmesi ve sağlamlaştırılmasına da hizmet etmektedir. Gıda sanayiinde karşılaşılan sorunların HACCP yöntemiyle daha kolay çözüleceği ve sistemin daha etkin ve verimli işleyeceği tahmin edilmektedir. Bu nedenle, HACÇÇ kavramı artık ülkelerin gıda sistemlerinde yerini almaya başlamış ve sanayiler tarafından da uygulamaya konulmuştur.

Türkiye'de henüz HACCP uygulaması ile ilgili yeterli istatistik veri tabanına ulaşılamamaktadır. Uygulamadan doğan aksaklıklar sebebiyle, istenilen seviyeye ulaşmak zaman alacaktır. AB üyeliği yolunda gıda mevzuatının uyumlaştırılması çalışmaları büyük ölçüde tamamlanmış olmakla beraber akreditasyon ve denetim kurumlarının belirlenmesi konusunda geçmiş dönemlerde yaşanan belirsizlikler ve AB ile olan uyumsuzluk çözülmüş olup, Türkiye'de de uygulama zorunluluğu 2004 yılı sonu olarak belirlenmiştir. AB'de bu zorunluluk 1 Ocak 2004 tarihinde başlamıştır. 4.2. İyi Üretim Uygulamaları (GMP) Açılımı Good Manufacturing Practice (GMP) olan, güvenli gıda beklentilerinin artmasıyla ortaya çıkan en eski uygulamadır. Sözkonusu uygulama, gıda ürünlerinin üretimi ve dağıtımında temel yaklaşımlardan olup, ürünlerde kalite sağlamak için ürünün üretilmesindeki tüm aşamalarda kesintisiz uygulanması gereken bir teknikler dizisidir. GMP imalatta bir kalite yaklaşımıdır ve gıda sanayindeki tüm elemanların etkili, verimli çalışmasını temin ederek, güvenilir ve etkili ürün üretimini sağlamaktadır. İmalatçı yasa gereği üretim sistemi ve teknolojisini güncellemek zorundadır.bu nedenle, cgmp olarak da adlandırılmaktadır, "c" güncel anlamına gelmektedir. Sürekli iyileştirme yaklaşımı etkin olduğu için firmalar güçlendirme, eğitim, iç ve dış denetim konusunda güncellenen bir döngüyü oluşturmalıdır. Türkiye'de GMP ile ilgili yasal bir zorunluluk olmamasından bahisle, bu uygulamalar sınırlı sayıda yapılmaktadır. Ancak, ihracat yapan firmaların AB pazarına girebilmesi için bu uygulamaları hayata geçirmesi ve devam ettirmesi gerekmektedir. AB'de 2003 yılında faaliyetlerine başlayan Avrupa Gıda İdaresi ile HACCP, GMP,GHP (Good Hygiene Practice) sistemleri de yasal olarak yürürlüğe girmiştir. Bu yasa AB ülkelerini sorumluluk altına alırken, aday ülkeleri ve ticaret yapan 3. ülkeleri de kapsamaktadır. Bu nedenle, Türkiye açısından da ihracat pazarlarında rekabet edebilir koşulların hayata geçirilmesi kaçınılmazdır.

5. TÜRK GIDA MEVZUATININ ESASLARI Son yıllarda Türkiye'deki mevcut gıda sisteminin daha işler hale getirilmesi amacıyla, yeni bir gıda mevzuatı oluşturmaya yönelinmiştir. Bu nedenle, ülkede etkin bir gıda sistemi yerleştirme çabaları ortaya çıkmıştır. Ayrıca, Dünya Ticaret Örgütü (WTO), Sağlık ve Bitki Sağlığı Anlaşması'nm (SPS) hükümleri gerekliliklerini yerine getirmek ve aynı zamanda AB ile Gümrük Birliği çalışmaları önem kazanmıştır. Bu amaçla ülke şartlarını da göz önünde bulundurarak, Avrupa Birliği (AB), Kodeks Alimentarius Komisyonu (CAC), Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) ve Amerika Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) gibi uluslararası kuruluşların uygulamaları ve ilgili mevzuat incelenerek ana bir yasa çalışması yapılmıştır. Bunu takiben, önce 1995 yılında 560 sayılı "Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair" Kanun Hükmünde Kararname çıkarılmış, daha sonra 27.05.2004 tarihinde 5179 saydı "Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair" Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun yayınlanmıştır. Gıdalarla ilgili bir diğer yeni düzenleme de Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği (TGK)'dir. 5179 sayılı yeni Kanun'da ihracat ve ithalatta gıda maddeleri ve gıda ile temasta bulunan madde ve malzemelerin gıda güvenliği ve kalitesi yönünden denetim esaslarını oluşturmaya Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yetkilidir. Ayrıca sözkonusu Bakanlık gıda kontrolü ile ilgili mevcut altyapıyı geliştirmeye yönelik çalışmalar da yürütmektedir. İhraç edilen ürünün geri gelmesi halinde, halk sağlığını tehlikeye atmamak şartı ile ayniyat tespiti yapılarak yurda girişine izin verilir. Ancak bu ürünlerin yurt içinde satışına Türk Gıda Kodeksi'ne uygun hale getirilmesi koşuluyla izin verilir. Gıda düzenlemeleri gıda sanayiinin kaliteli ve güvenilir gıda üretmesi, gıda güvenirliğinin sağlanması, kalitenin geliştirilmesi ve haksız rekabetin önlenmesi gibi faydaları gıda sektörüne sağlamaktadır. Faydalarının yanı sıra, gıda mevzuatının gıda sanayiine arzu edilmeyen bazı etkileri de vardır. Özellikle, gıda yasasının öngördüğü denetim ve kontrollerin etkileri ve yeterince yapılamaması nedeniy-

le yasada belirtilen amaçlarnı pek çoğu henüz gerçekleşememiştir. Bilhassa güvenilir gıda üretimi, haksız rekabetin önlenmesi, kayıt dışı olan üretim yerlerinin kayıt içine alınmasının sağlanamaması ve kaliteli ve güvenli ürün arzının artışında istenilen düzeyde bir gelişme sağlanamamıştır. 6. TÜRKİYE VE AVRUPA BİRLİĞİ GIDA MEVZUATLARININ KARŞILAŞTIRILMASI Gıda kontrolü gelişmiş ülkelerde bağımsız gıda kanunları ile yürütülmekte olup, standartlaştırma çalışmaları merkezi hükümetin yürüttüğü bir kamu görevi olmaktadır. Temel yetkiler genellikle Tarım ve Sağlık Bakanlığı'nda toplanmış olup, teknolojik idari birimler içinde yürütülmektedir. Organizasyon birimleriyle oluşturulan bu uygulamalar her ülkede farklı bir biçimde organize edilmiş olsa da; kalite güvencesi, halk sağlığı ve ürün güvenliği kavramlarını koruma ve geliştirmeye yönelik bir yaklaşımla sürdürülmektedir. Avrupa Birliği'nin ülkelerin gıda mevzuatları hakkındaki görüşleri; genellikle tüm ülkelerin mevzuatlarında uyum çalışması yapmak, temel kuralları tüm ülkelerde uygulanır hale getirmek, ülkeleri beslenme alışkanlıkları ve üretim biçimlerinde serbest bırakarak, toplum içi gıda ticaretini arttırıcı ve tüketiciyi koruyucu önlemler almak şeklinde olmaktadır. Gıda kanunlarının temel prensiplerinin vurgulandığı Yeşil Kitap, AB'nin gıda kanunlarının dayandırıldığı altı temel ilke tanımlamaktadır. Bu ilkeler; İç pazarda malların serbest dolaşımını, yasaların tutarlı olmasını, Tüketicilerin ve halk sağlığının yüksek düzeyde korunmasını, Kanunların bilimsel temellere ve risk değerlendirmelerine dayandırılmış olmasını, Avrupa gıda sanayiinin rekabetçi yapısını ve ihracat kabiliyetini geliştirmesini garanti altına almak ve etkili bir kurumsal kontrolün oluşturulması ile birlikte hareket eden HACCP tipi sistemleri kuua-

narak, gıda sağlık güvenliği için temel sorumluluğu endüstriye, üreticilere ve tedarikçilere yüklemektir. Avrupa Birliği'nin temel sorumluluğu tüketicilerin sağlığı ve kalite beklentilerinin karşılanması olarak ifade edilmektedir. Geçtiğimiz 40 yıl boyunca AB, gıdaların sağlığı ile ilgili çok geniş yasalar, standartlar ve prosedürler oluşturup, tüketilen gıdaların sağlıklı olduğundan emin olmak için üretimin ilk aşamasından son kullanıcıya kadar gıda işleme ve imalat sürecinin her aşaması ile ilgilenmektedir. Bu görevlerin paylaşımı gıda endüstrisi, Avrupa Komisyonu, üye ülkeler ve acentalar arasında olmaktadır. Ancak Avrupa Komisyonu, standartların tüm Birlik ülkelerinde eşit olarak uygulanmasını sağlamaya çalışarak en büyük sorumluluğu taşımaktadır. Bu sistemin büyük kısmı son 10 yılda geliştirilmiştir. Birlik içinde gıda ürünlerine tek bir pazar oluşturabilmek için tüm içsel engeller kaldırılmıştır. Birlik olarak yapılan ithalatlarda sadece tek bir sınır vardır. Buna göre. Birlik üçüncü dünya ülkelerinden gelen gıda ürünlerinin. Birlik içinde üretilenler kadar güvenli olmasının sorumluluğunu da taşımaktadır. Avrupa Birliği'nin gıda kalitesini güvence altına almak amacıyla uyguladığı iki temel kriter vardır: 1) Gıda ürünleri mikroplar gibi istenmeyen maddeler, kimyasallar veya üretimde kullanılan diğer materyallerden arındırılmış olmalıdır. 2) Gıda ürünleri lezzet ve diğer kriterler açısından tüketici beklentilerini karşılamalıdır. AB tüketiciler için ürün çeşitliliği ve güven sunabilen bir politikaya dayalı faaliyette bulunduğundan, "ortak onay ilkesi" temelinde bir sistem geliştirmiştir. Buna göre, üye ülkelerin aralarında küçük farklılıklar olsa da değişik ülkelerde üretilen benzer ürünlerde temel kriterlerin sağlanması durumunda ortak olarak onaylanacağı belirtilmektedir. Bunun yanında, Avrupa Birliği tüketicilerini satın aldıkları ürünün kaynak ülkesi ile ilgili olarak da bilgilendirmek ve tercihlerini bu temelde gerçekleştirmelerini sağlamak amacıyla etiketleme politikası izlemektedir.

Etiketleme sistemini esas alan uygulamanm geliştirilmesinin temelde 3 ana nedeni vardır: Ürün isimlerinin yanlış kullanılmasını ve taklit edilmesini önlemek, tarım üretimindeki çeşitliliği teşvik etmek ve tüketicilere ürünlerin özel karakterlerini anlatabilecek bilgi vermektir. 1990'lı yılların başında, AB tüketicilere tükettikleri ürünlerin yüksek kalitede olduğunugaranti edecek ve üreticilere de daha iyi gelir sağlayacak yasalar oluşturmuştur. Bu yasa. Birlik içinde özel bir bölgede üretilen veya üretiminde geleneksel bir yöntem kullanılan ürünlerinin korunmasını kapsamaktadır. Bu sistem ilk olarak AB nin 1992 yılında yürürlüğe koyduğu (EEC) No 2081/92 ve (EEC) No 2082/92 numaralı Komisyon düzenlemesi ile işlemeye başlamıştır. Bu düzende Protected Designation of Origin (PDO), Protected Geographical Indication (PGI) ve Traditional Speciality Guaranteed (TSG) isimh üç temel kalite damgası bulunmaktadır. Birlik düzeyinde bu damgalara sahip ürünler 500'den fazladır. Komisyon sözkonusu bu etiketlerin tüketiciler tarafından tanınmasını sağlamak için ürünlerin kaynak ülkesinin ve coğrafi yerinin bilinmesi ve geleneksel ürünlerin korunması ile ilgili çeşitli kampanyalar hazırlamıştır. Türkiye'de 13.06.2003 tarihinde 25137 sayıh "Etiket, Tarife ve Fiyat Listeleri" Yönetmeliği çıkartılmıştır. Bu Yönetmehğe göre, ticarete konu olan ve perakende satışa arz edilen malların veya ambalajlarının ya da kaplarının üzerine etiket konulması, mümkün olmayan hallerde ise aynı bilgileri kapsayan listelerin görülebilecek ve kolaylıkla okunabilecek şekilde uygun yerlere asılması veya konulması zorunludur. Etiket ve listelerde bulunması zorunlu hususlar ise şu şekildedir: a) Malın üretim yeri, b) Malın ayırıcı özelliği, c) Malın tüm vergiler dahil satış fiyatı. Türkiye'nin yeni gıda mevzuatı büyük ölçüde Avrupa Birliği gıda mevzuatı ile uyum içerisindedir. Ancak, AB'nin gelişmekte olan ülkelerden yaptığı gıda ürünleri ithalatında istediği ileri derecedeki

sağlık şartları, Türkiye'nin Birlik üyesi ülkelerine olan ihracatını giderek zorlaştırmaktadır. Gıda mevzuatının getirdiği yeniliklerle, üretimin her aşamasında kontrol ve denetimi kolaylaştırarak, gıdanın ulusal ve uluslararası serbest ticaretini sağlama ve sanayiinin önünü açması hedeflenmektedir. Uygulamaya bakıldığında mevcut mevzuatın iyi uygulanamadığı görülmektedir. Özellikle denetim ve kontrollerin yasada belirtildiği gibi yapılamadığı ve kayıt dışı üretim yapılan yerlerin kayıt altına alınamaması gibi sorunlar üretim sektöründeki kaynaklar tarafından ifade edilmektedir. Türk Gıda Mevzuatı ile AB Gıda Mevzuatı arasında birtakım uyum sorunları vardır. Bunlar aşağıdaki tabloda karşılaştırılmıştır. Tablo 1: Türk Gıda Mevzuatı ile Avrupa Birliği Gıda Mevzuatının Sorunları Uyum Avrupa Birliği (sorumlu Türkiye (sorumlu kurum kurumlar/kalite lar/kalite güvence güvence sistemi/mevzuat) sistemi/mevzuat) Kurumlar Kurumlar Gıda ve Veteriner Ofisi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Sağlık Bakanlığı Uyum Sorunları Avrupa Komisyonu sorumluluğu paylaşarak 27 üye ülkede gıda ile ilgili kanunlann doğru bir şekilde uygulanıp uygulanmadığını kontrol etmektedir. Bu ofis, gıda zincirindeki tüm halkaları derinlemesine izleyerek mümkün olan en yüksek standartları garanti etme amacını taşımaktadır. Türkiye'de ise bu konuda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında bir yetki karmaşası yaşanmaktadır. Denetimi yapan tek bir otorite yoktur.

AB MEVZUATI Avrupa Gıda Otoritesi TÜRKİYE MEVZUAT Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Avrupa'da kurulan bu İdarenin amacı, olası risklerin analiz edilerek değerlendirilmesidir. Gıda ve Veteriner Ofisi gibi birimler bu otorite altında çalışmaktadır. Türkiye'de ise böyle bir idare yoktur. Hazırlanmakta olan Gıda Yasası ile böyle bir İdarenin kurulması amaçlanmaktadır. Bilimsel Komite Beyaz Kitap Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Sağlık Bakanlığı Türk Gıda Kodeksi Sağlık BakanlığıAB'nin gıda ürünleri ile ilgili politikaların oluşturulmasında "Bağımsız Bilimsel Görüşten" yararlanılmaktadır. AB gıda sağlık güvenliği ile hayvan ve bitki sağlığı ile ilgili 9 bilimsel komiteye sahiptir. Bu çalışmalar Bilimsel Yönetim Kurulu tarafından koordine edilmektedir. Bu komiteler; bilimsel yönetim kurulu, gıdalar, hayvan besleme, halk sağlığı ile ilgili veteriner kriterleri, bitkiler, kozmetik ürünler ve dış ürünler, tedavi edici ilaçlar ve zehirler ve çevre bilimsel komiteleridir. Türkiye'de ise böyle bilimsel komiteler bulunmamaktadır. Gıda ile ilgili bütün düzenlemeler iki Bakanlık tarafından yürütülmektedir. Türkiye'de gıda kodeksi bir yönetmelik şeklindedir ve gıda mevzuatı gibi kanunlaştırılmamıştır. Gıda ile ilgili bütün düzenlemeler 5179 sayılı yeni gıda kanunu ile yürütülmektedir. Bundan başka kodeks birçok ürün tebliği bakımından henüz yetersiz ve eksiktir. AB'de ise gıda ile ilgili bütün düzenlemeler kanunlarla yürütülmektedir. Bütün bu düzenlemeler ise "Beyaz Kitap" isimli kitap altında toplanmıştır.

HACCP HACCP Türkiye'de HACCP uygulaması Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği ile belli kapasitedeki işletmeler için zorunlu hale getirilmiştir. AB'de ise HACCP uygulamasını gıda güvenliğinin temeli olarak kabul etmektedir. Böylece üreticiler ürettikleri ürünlerin sağlığından sorumlu hale getirilmişlerdir. Tarım üreticilerinin bununla ilgili direktiflere uyması istenmektedir. Gıda ve Sağlık Gıda ve Sağlık Güvenliği Politikası Güvenliği Politikası AB'de bilgi toplama ve bilimsel görüş gıda sağlık güvenliği politikasının vazgeçilmez unsuru olarak kabul edilmektedir. Tüketicileri korumak amacıyla bilimsel verilerden faydalanılmaktadır. Türkiye'de ise bundan bahsetmek güçtür. Bunun başlıca nedeni de Üniversitelerle işbirliğine gidilmemesi, laboratuarların yetersiz olması ve teknik yetersizliğidir. eleman Tüketicinin Bilgilendirilnnesi Tüketicinin Bilgilendirilmesi Bu konu ile ilgili iki mevzuat arasında büyük oranda bir uyum söz konusudur. AB'de etiketleme ve reklamla ilgili bazı düzenlemeler yapılmıştır. Ancak Türkiye'deki sorun bunların uygulanmasında yaşanmaktadır. Bu konuyla ilgili Türk Gıda Mevzuatı'nda yeterince bilgi bulunmaktadır. Organik Gıdalar ile ilgili Düzenlenneler Organik Gıdalar ile İlgili Düzenlemeler Organik gıdalar, üretiminde kimyasal ilaçlar, herbisitler ve hayvan ilaçlan kullanılmayan ürünlerdir. Avrupa Birliği organik ürün üretiminde bir dizi kurallar oluşturmuştur. Bunun için bir etiketleme sistemi kurulmuştur. Etiketler Birlik içinde ülkeden ülkeye farklı olmakla birlikte "Organik Tanm, EEC Kontrol Sistemi" ibaresini taşımak zorundadırlar. Bu ibare

Organik Gıdalar ile İlgili Düzenlemeler Organik Gıdalar ile İlgili Düzenlemeler üreticinin Avrupa Birliği'nin belirlediği gerekliliklere uygun olarak üretim yaptığının bir göstergesidir. Organik üretime geçiş belli bir süre gerektirdiği için, AB organik tarım yapmak isteyen üreticilere çeşitli destekler sağlamaktadır. Türkiye'de organik tanm ile ilgili denetimleri yabancı kuruluş gerçekleştirmektedir. Mevzuatta ise organik gıdalar ile ilgili bir düzenleme yer almamaktadır. Genetik Olarak Değiştirilmiş Organik Gıdalar ile İlgili Düzenlemeler Genetik Olarak Değiştirilmiş Organik Gıdalar ile İlgili Düzenlemeler Biyoteknoloji veya belirli özelliklerin geliştirilmesi için canlı organizmalarda genetik yapının değiştirilmesi gelecek için büyük olanaklar sunmaktadır. Bu tekniklerle bitkilerin hastalık ve zararlılara karşı dayanıklılıkları veya gıda ürünlerinin besin içerikleri geliştirilebilinir. Ancak genel halkın bu konuyla ilgili birtakım endişeleri vardır. AB, bu gıdaların da geleneksel olanlar kadar sağlıklı olmasını güvence altına almak için bir dizi yasa oluşturmuştur. Aynı zamanda etiket politikası ile tüketicileri satın aldıkları ürünlerin içerikleri konusunda tam olarak bilgilendirmektedir. Genetik olarak değiştirilmiş ürünler "GMO" etiketini taşımaktadır. Üreticiler aynı zamanda genetik olarak düzeltilmemiş "GMO-free" etiketini de kullanabilmektedirler. Türkiye'de bu konuyla ilgili ciddi çalışmalar yapılmamaktadır. Ürünlerin genetik olarak değiştirildiğini kontrol edecek laboratuarlar hemen hiç bulunmamaktadır. Bu tür gıdalarla ilgili düzenlemelere Gıda Mevzuatı'nda yer verilmemiştir. Avrupa Birliği'nde çevresel gereklilikler ve pazar politikası için teşvikleri kapsa-

Çevre Yasası İSO 14000 yan bu kriterler kırsal kalkınma politikalarını da göz önünde bulundurmaktadır. Tarım-çevre yasasının çok önemli bir parçası olan kırsal çevrenin ve peyzajın korunması için tanmsal kalkınma programında çiftçilerin bu hizmetleri için "sözleşme" temelli destekler sağlanmaktadır. Ortak Tarım Politikası içinde çevresel gerekliliklerin genel içeriği yasalarda belirtilmiştir. Bu yasalara göre üye ülkeler çevresel kriterleri dikkate almak zorundadırlar. Türkiye'de çevreyle ilgili ISO 14000 standartları çok az sayıdaki firma tarafından uygulanmaktadır. ISO 14000 standartları uygulanma zorunluluğu olmayan standartlardır. Çevreyle ilgili AB'ye uyum çalışmaları ise devam etmektedir. Kaynak: www. akdeniz.edu.tr Yukarıdaki tabloda da görüldüğü gibi, Türkiye ile Avrupa Birliği gıda mevzuatları arasında olan uyum sorunlarından bir tanesi Türkiye'de kurumlarla ilgili eksikliklerin olmasıdır. AB'de merkezi İrlanda'nın başkenti Dublin'de olan "Gıda ve Veteriner Ofisi" adlı bir kurum bulunmaktadır. Ofis içinde yer alan müfettiş ve uzmanların görevleri. Birlik içinde ve Birliğe dışarıdan giren ürünlerde gıda sağlık güvenliğinin sağlanmasını güvence altına almaya çalışmaktır. Yapılan çalışmalar sonucunda oluşturulan müfettiş raporları da güncel olarak Avrupa Komisyonu'nun internet sayfasında yayınlanarak, ilgilenenler bilgilendirilmektedir. Türkiye'de ise, AB'deki gibi gıda sağlık güvenliğini kontrol eden ayrı bir kurum yoktur. Bütün denetleme işlemleri Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nm bünyesinde yer alan Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafindan gerçekleştirilmektedir.

Avrupa Birliği'nde bulunan bir diğer kurum da Tablo Tde görüldüğü gibi Avrupa Gıda İdaresizdir. Bu İdare'nin amacı gıda ve sağlık güvenliği alanında tüketici sağlığının yüksek düzeyde korunmasına, tüketici güveninin yeniden kazanılmasına ve bu güvenin sürdürülebilir olmasına katkıda bulunmaktadır. Bununla birlikte, gıda ile ilgili tüm politikaların oluşturulmasında bilimsel görüşlerden faydalanılmaktadır. AB bitki ve hayvan sağlığı ile ilgili 9 bilimsel komiteye sahip olup, isimleri Tablo Tde yer almaktadır. Bu komitelerin ve bilimsel görüşün bağımsızlığı ve objektifliği her seviyede garanti altına alınmıştır. Birlik ülkelerine yapılacak ihracatı arttırmak için; kaliteli mal üretmek, emniyet ve sağlık standartlarına uygunluk ve birim maliyetleri düşürmek gibi faktörler önem kazanmaktadır. Bütün bunları gerçekleştirebilmek için, HACCP sistemi temel alınmaktadır. Daha öncede belirtiliği gibi, HACCP uygulaması Türkiye'de pek yaygın değildir. AB'nin temelde her türlü gıda üretiminde bu sistemi uygulamaya başlaması ve Türkiye'de yeterince yaygın olmaması nedeniyle Türk gıda sektörü de olumsuz etkilenmiştir. Gerekli çalışmaların yapılmaması durumunda Türk gıda ürünlerinin AB pazarına girme şansı da oldukça azalacaktır. 7. İHRAÇ EDİLEN GIDA ÜRÜNLERİNDE KALİTE KONUSUNDA KARŞILAŞILAN SORUNLAR AB ülkelerine gıda ihracatı yapan Türk firmalarıyla yapılan ikili görüşmeler sonucunda ihraç ettikleri ürünlerde kalite konusunda en sık karşılaşılan sorunların şu şekilde olduğu ifade edilmiştir: Kalite Kontrol Belgeleri Etiketleme Ambalajlama ve Navlun Kalitesiz (Merdiven Altı) ürünler Ürünün özellikleri (içeriği) ile ilgili sorunlar ve Türkiye'ye yönelik önyargı

Kalite Kontrol Belgeleri Daha önce gıda kahtesi ile ilgili bölümde de bahsedildiği gibi, Türkiye'den AB ülkelerine yapılan gıda ürünü ihracatında kalite bir zorunluluk haline gelerek, ülkelerin birbirleri ile olan ticaretlerinde rekabet edebilmeleri de yine kaliteli mal sunumuna verilen önem ölçüsünde olmaktadır. Bu nedenle Türk gıda ihracatçısı firmalarla yapılan görüşmeler neticesinde, Türkiye'de TSE tarafindan verilen ISO 9000 belgelerinin ürünlerin kalitesini yansıtması açısından bazı AB ülkelerindeki firmaların ithalatları sırasında tek başına yeteru bulunmadığı tespit edilmiştir. Bir başka deyişle, AB ülkelerindeki birtakım firmalar Türkiye'de TSE tarafindan verilen kalite kontrol belgelerini güvenilir bulmamaktadırlar. İhracatta bu tür bir sorunla karşılaşılmaması için ihracatçılarımızın TSE'nin verdiği ISO 9000 belgelerinin yanında, ürünlerinin kalite ve güvenirliliğini arttırması açısından HACCP, GMP, GHP veya CE işareti gibi uluslararası kalite belgelerinin veya Almanya ile ingiltere'deki kalite kuruluşlarından alınacak benzeri belgelerin de temin edilmesi gerekli görülmektedir. Etiketleme İhraç edilen ürünlerde tek yani standart bir etiket kullanılabileceği gibi, dış pazarın kültürel yapısına, diline veya o ülkelerde geçerli olan yasal zorunluluklardan dolayı farklı etiketlerden yararlanmak gerekebilmektedir. Bu nedenle, AB ülkelerinin etiket yönetmeliklerinde yer alan bilgiler ihracatçı firmalar açısından aynen uygulanmalı ve bir örnek hazırlanarak ithalatçı firmanın da yazılı onayının alınmasından sonra ürünlere etiketin basılması gerekmektedir. İhracatta etiket konusunda karşılaşılan en önemli sorun, ürünün son kullanma tarihinin etiketin üzerinde okunacak şekilde yazılmaması veya hiç yazılmamasıdır. İthalat yapan AB ülkeleri özellikle ürünün son kullanma tarihinin etiket üzerinde in-check makinasıyla yazılmasını talep etmektedirler. Bunun dışında bir diğer sorun ise, AB ülkelerinin etiket üzerindeki yazı boyutunun tüm dillerin yazılması zorunluluğundan hareketle etiket üzerinde firma adına dahi yer kalmamasıdır. Etiket önemli bir tutundurma vasıtası oldu-

gu için dil, sembol, şekil ve renk gibi estetik özellikleri de önemlidir. Bu nedenle etiketin gereğinden fazla bilgi taşımaması, göze çarpıcılık özelliğini koruması ve ihracatçının tüketiciye iletmek istediği mesajı da verebilmesi gerekmektedir. Ambalajlama ve Navlun İhracatta gıda ürünlerinin ambalajlanması konusunda da birtakım sorunlar yaşanmaktadır. Buna örnek olarak Türk gıda ihracatçısı firmalarla yapılan ikili görüşmeler sonucunda şu tespit yapılmıştır: Bisküvi, çikolata ve kek üretimi yapan sektörde çalışan firmalar ihracat açısından en çok sorun yaşadıkları AB ülkesi olan Almanya'da "Yeşil Nokta" sistemi nedeniyle sorunlarla karşılaştıklarını dile getirmişlerdir. Yeşil nokta, Alman Çevre Bakanlığı tarafından 1991 yıhnda uygulamaya konulmuştur. En temel amacı, tekrar kullanılabilecek veya değerlendirilebilecek (Re-Cycling) ambalaj malzemelerinin toplanmasını temin etmektir. 1993 yılında, Almanya'da yürürlüğe giren bir kanunla, ticari kuruluşlar ambalajlarını geri almak zorunda kalmışlardır. Yeşil Nokta, orijinal adı "De-r Grüne Punkt", ilk yıllarda sadece Almanya pazarı için zorunluluk olmakla beraber, artık Fransa, Belçika ve diğer Avrupa Birliği ülkelerinde de uygulanmaya başlamıştır. Almanya'ya ambalajlı ürün satan her ihracatçı, malın ambalajını geri almak mecburiyetindedir. Eğer bunu sağlayamıyorlarsa, ambalajın geri toplanması için özel firmalar ve kamu kuruluşları tarafından ortak olarak kurulmuş olan "Duales System Deutschland-Gesellschaft Für Abfallvermeidung und Sekundârrohtoffgewinnung GmbH" (DSD) isimli firma ile anlaşıp. Yeşil Nokta'yı almak zorundadır. Bu firma ile imzalanacak olan protokol plastik, cam, teneke, alüminyum, karton, lamina karton ve plastikleri kapsamına almakta ve bu malzemelerde kilogram başına belli bir ücret ödenmektedir. Bu işlemlerin (ambalajların tasnifi ve toplanması) finansmanı da Yeşil Nokta vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Yeşil Nokta sisteminde karşılaşılan sorun ise, Türkiye'de geri dönüştürülebilir veya değerlendirilebilir nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın her türlü ambalajın üzerine Yeşil Nokta'nm konmasıdır. İhracatçılarımızın bu tip bir sorunla karşılaşmamaları için öncelikle

Türkiye'de kısa adı ÇEVKO olan Çevre Koruma ve Ambalaj Atıklarını Değerlendirme Vakfı ve Tetra Pak kuruluşu ile temasa geçerek, DSD firmasıyla anlaşıp Yeşil Nokta'yı almak zorundadırlar. Bu amaçla. Yeşil Nokta ya sahip olmak için şu hususlara uyulması şarttır: PVC atık kullanımı yerini PET alacaktır. Strofor kullanımı yerine karton parçalar ikame edilecektir. Tek malzemeli ambalajlardan (bileşik ambalajlar) kaçınılacaktır. Bileşik ambalajlarda malzemelerin, geriye atık kalmayacak şekilde, problemsiz ayrılması sağlanmalıdır. Tüm plastikler işaretlenmelidir Zehirli (toksik) baskı mürekkeplerinin (örneğin; gümüş, bronz ve altın renkleri için ağır metal bileşikleri) kullanılması yasaklanmıştır. Almanya'ya ihracat yapan firmalar, ürünlerinin ambalajlarını geri almıyorlarsa, aşağıdaki firmalarla temas kurabilmektedirler: 1- Interserdi AG Markenverband - Her türlü ambalaj malzemesi 2- Resy GmbH - Karton ve kağıt 3- Duals System Deutschland Grub - Her türlü ambalaj malzemesi Ayrıca ihracatçı firmaların ürünlerini taşımada karşılaştıkları sorunlarla ambalajlamanın da yakın bir ilgisi vardır. Taşıma sırasında seçilen AB ülkesindeki iklim şartları, yükleme ve boşaltmada kullanılan personel sayısı ve aktarmaların sayısı da mutlaka incelenmelidir. Çünkü kuru ve soğuk bir iklimde taşınacak ve daha sonra da satılacak olan bir ürünün ambalajı, rutubetli ve sıcak bir iklime göre farklı olmadığı taktirde ürünün kalitesi ile ilgili de sorunlarla karşılaşılabilmektedir. Kalitesiz (Merdiven Altı) Ürünler Yapılan görüşmelerde sıkça rastlanan bir başka sorun ise, AB ülkelerinde yerleşmiş olan kötü Türk malı imajıdır. Bunun başlıca nedeni, özellikle Almanya ve Fransa'da yaşayan Türk vatandaşlarımızın Türkiye'ye gelerek, "Merdiven Altı" denilen marka ismi pek duyulmamış, ürünün içinde yer alan oranların etikette yazanlarla pek tutmayan ve

2. sınıf kalitedeki ürünleri satın alarak, bu ülkelerde satması sonucunda oluşmaktadır. Bilhassa Almanya'daki vatandaşlarımız Türk ürünleri konusunda tekel bir pazar yarattıklarından, Almanya bu sorun üzerine önlemler alarak. Metro ve Real gibi büyük süpermarketler aracılığıyla kaliteli Türk ürünlerini ithal etmeye başlamıştır. Ürünün Özellikleri (İçeriği) ile İlgili Sorunlar ürünün içindeki katkı maddeleri ile etikette yazılı olanların farklı olmasından kaynaklanan sorunlara da rastlanılmaktadır. Buna örnek olarak, bisküvi üretimi yapan firmaların bisküvi ürünlerinin etiketlerine yazdıkları "Petit Beurre" yazısının Fransızca'da bu kelimenin tereyağı olan karşılığından hareketle "bu ürünün içinde tereyağı yok" gibi eleştirilere maruz kalarak, geri gönderilmesi verilebilmektedir. Konserve sektöründe ürünün yoğunluğunun ölçüsü olan brix oranının veya şeker ölçüsünün düşük olması gibi nedenlerle pek çok ihraç ürünü geri gönderilmektedir. Bu sorunun giderilmesi için, spesifikasyonlara uygun üretim yapılmalıdır. Bundan başka, Türkiye'ye yönelik uygulanan politikalar nedeniyle de ihracatta sorun yaşanabilmektedir. Örnek olarak, Almanya firmasının bir tüketicinin şikayeti üzerine Türkiye'deki bir konserve firmasının vişne reçelinde tuz bulunduğunu iddia etmesi sonucu ürün bedelinin peşin ödenmesine karşın alınmayarak, 1 ay boyunca firmanın stoklarında bekletilmesidir. Böylelikle firmanın hem maddi açıdan hem de ürününün uzun bir süre stokta beklemesinden dolayı kalite yönünden zarara uğradığı belirtilmiştir. 8. İHRACATTA KALİTE STANDARDİZASYONU İLE İLGİLİ SORUNLARA YÖNELİK ÖNERİLER Günümüzde gıda kalitesi ve kalite yönetim sistemlerinin oturmamış olması Türk Gıda Sektörü'nün önemli sorunları arasında birinci sırada yer almaktadır. Bu durum özellikle ihracatta sektörü ciddi sıkıntılara sokmaktadır. Türkiye'nin ekolojik yapısının avantajlarından kaynaklanan ürün çeşitliliği ve kalitesini ekonomik anlamda değerlendirebilmesi için; işleme, ambalajlama, muhafaza süreçleri ile

gıda kalite ve kalite yönetim sistemlerinin geliştirilmesine ve yaygınlaştırılmasına ihtiyaç vardır. Gelişmiş ülkeler ve AB ülkeleri altyapısında gıda güvenliği ve güvenilirliği konuları tamamlanmış durumdadır. Türkiye'de ise, Ar-Ge altyapısından tüketici eğitimine kadar kalite ve kalite yönetim sistemleri konusunda ciddi destek programları yürütülmeli ve kalite kontrolüne gereken önem verilerek, kalitenin geliştirilmesi için araştırma ve faaliyetlerde bulunmak gereklidir. Hedef pazar seçilen ülkelerin piyasalarında talep gören ürünün kalite özellikleri hakkında bilgi edinebilmek amacıyla Avrupa Birliği'ndeki uluslararası standardizasyon kuruluşları ile işbirliği yapılarak, hedef pazarlardaki standardizasyon faaliyetleri izlenmeli ve benzer standartlar geliştirilmeye çalışılmalı, oradaki tüketici/alıcıların isteklerine ve amacına göre belirlenen kahte özelliklerinin açık, net ve anlaşılır biçimde ortaya konması gerekmektedir. Böylelikle, belirsiz bir pazara girerek başarısız olmak yerine kalite özellikleri önceden tespit edilmiş bir pazarda iyi bir rekabet avantajı elde edilebilmektedir. Firmalarda "İnsan Faktörü"ne yeterince önem verilerek, onların eğitimine katkıda bulunulması ve gereken eğitim programlarının oluşturulması gerekmektedir. Ayrıca, firma içinde kalite kontrol laboratuarları kurarak bu kalifiye elemanların orada çalıştırılması ve bunların maliyetinin karşılanabilmesi için işletme bütçesinden yeterli kaynak tahsis etmek de önemli bir aşama olmaktadır. Ürünün üretim aşamasından itibaren tüm aşamalarında kalite unsuruna geniş yer vermek suretiyle "entegre bir kalite kontrol sistemi" uygulamak, kaliteli mal üretimini sağlayacak ve bu şekilde dış pazarlarda firmaların rekabet gücünü de arttıracaktır. Günümüz ticaret dünyasının teknolojik gelişme ve bu rekabet ortamına ayak uydurmasının zorunluluk haline gelmesi ile firmaların da fazla, fakat kalitesiz ürün yerine, az ancak kaliteli katma değeri yüksek mal ihracatı yapma anlayışını benimsemeleri gerekmektedir. Bunun yanında Türk gıda mevzuatının uygulanması ile ilgili çözüm önerilerine bakıldığında; Gıda sanayii temsilcileri ulusal ve uluslararası gıda mevzuatını yakından izlemeli, risk değerlendirme sürecinde bilimsel verilerle destekleyici rol almalıdır.

Yerel, ulusal ve bölgesel düzeyde gıda güvenliği konusunda bilgi sağlayan araştırmalar geliştirilmelidir. Ürün kalite ve güvenliği bakımından devlet, gıda mevzuatını uluslararası kabul görmüş standartları temel alarak güncelleştirmelidir. Gıda imalatçıları, gönüllü olarak "ürün sertifika programları"nı kabul etmeleri için teşvik edilmelidir. 9.ÎHRACATTAN SONRA DOĞABİLECEK SORUNLAR VE ÇÖZÜM YOLLARI İhracattan sonra doğabilecek sorunların başında alici'tarafindan malların kabul edilmemesi ve mal bedelinin zamanında yurda getirilmemesi gelmektedir. İhraç edilen mallar alıcı firmalar tarafından kabul edilmediğinde, ihracatçı firmalar için şu alternatifler mevcuttur: Malların geri getirilmesi, Malların geri getirilip, yerine aynı bedel ve nitelikte başka mallar gönderilmesi, Alıcı tarafından kabul edilmeyen malların geri getirilmeyip, başka bedel ve koşullarla satılması, Malların yurt dışında terk edilmesidir. Bu durumlardan biri ile karşılaşan firmalar, bağlı bulundukları İhracatçı Birliği Genel Sekreterliği ile temas kurmalıdırlar. İhracatçı açısından bakıldığında, Türkiye'nin temel sorunu yukarıda belirtilen alıcı tarafından malların kabul edilmemesi ve mal bedelinin zamanında yurda getirilmemesi sorunlarını da kapsayan üretim olmaktadır. Bu nedenle, ihracatçıların haksızlığa uğramamaları amacıyla ihracat öncesinde gözetim şirketlerinden rapor almaları önerilmektedir. Üretim yapısı sağhklı bir şekilde oluşturulmadan sürekli gelişen bir ticaret de mümkün olamayacağından, üretimle ihracatın birbirinden ayrı, bağımsız parçalar şeklinde analiz edilmeye çalışılması da yararlı sonuçlar doğurmayacaktır. Türkiye 1996 yılında Gümrük Birliği'ne girmiştir. Aynı zamanda, Avrupa Birliği'nin Serbest Ticaret Anlaşması (STA)'nı imzaladığı

ülkelerle bu anlaşmanın hükümlerini de yerine getirmekle yükümlüdür. Ancak, Türkiye yine de AB'nin ekonomik gücünün içinde tam olarak yer alamadığından uluslararası platformda rekabet gücü istenilen düzeye ulaşamamakta ve dış pazarlarda varlığını sürdürme mücadelesi vermektedir. Bunun yanında, Türkiye'nin ihracatında en büyük desteklerden birini veren Eximbank'in da kaynak sorunu büyüktür. Bu sorun, KO- Bl'lerin ihracata yönelmelerinde yeterli desteği elde edememelerine yol açmaktadır. Halbuki KOBİ'lerin ihracat pazarına girmeleri bu firmaları hem rekabetçi açıdan güçlendirecek, hem de vizyonlarının gelişmesine yardımcı olacaktır. İhracatın istenilen düzeye gelememesinin nedeni yalnızca kamudan ve ihracat stratejilerinin yanlışlığından kaynaklanmamakta, ayrıca dış pazarların sürekli değişim içinde olması ve bu pazarların çeşitli sınırlar koymaları da işletmeler açısından değişik sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. İşletmeler bu sorunları ve engelleri analiz ederek aşmayı başarabildikleri taktirde, dış pazarlarda başarılı olmaları ve rekabet edebilmeleri de mümkün olabilmektedir. Birçok ülkede ithaline izin verilen ürünlerin çeşitli standartları kapsaması ve bu standartları taşıdığına dair belgeye sahip olması zorunlu olmaktadır. Türk ürünlerinin de bu tür zorunlu standartlara ek olarak uluslararası alanda kabul görürlüğünü arttıracak standartlara sahip olması, büyük ve gelişmiş dış pazarlara girmesi açısından bir zorunluluktur. Ayrıca, firmalar ISO 9000 ve ISO 14000 belgelerine de sahip olarak yapılarını yeniden elden geçirmeli ve teknolojik değişimi hızla gerçekleştirmeleri gerekmektedir. Dış pazarlara açılmak isteyen KOBÎ'lerin bilgi eksikliği ve vizyonlarını dondurmaları yüzünden bu pazarları, iç talebin yetersiz olduğu dönemlerde kısa süreli çözüm olarak düşünmeleri yeni teknoloji ve yönetim kabiliyetlerine sahip olmalarını engellemektedir. Türkiye'nin dış pazarlarda önündeki en önemli engellerden birisi de Türk malı imajıdır. Ucuz ve kalitesiz mal imajı Türk firmalarının dış pazarlarda başarılı olmasını zorlaştırmaktadır. Uzun bir dönem sonunda oluşan ülke imajının kısa sürede değişmesi kolay olmadı-