ON DÖRDÜNDE B R ADAM
ON DÖRDÜNDE B R ADAM Yolu, arabac da bilmiyor. Kâh sa a kâh sola sap yor, kâh tarlalar n içine sürüyor, sonra kafas n bana do ru uzat p flaflk n gözlerle bakarak: Acaba buradan m gitsek? Acaba fluradan m gitsek? diye soruyor. Ben, gittikçe öfkelenmeye bafll yorum: Nas l arabac l k bu! diyorum. Ne yol bilirsin ne de... Yol nerede, efendi? Yol yok ki, bileyim. diyor. Zavall n n hakk var. Evet, yol yok ki... Bir süre, iyi kötü bir flosenin üstünde gidiyoruz. Birkaç kilometre sonra bak yorsunuz, alt n zdaki flose yitiveriyor. Ya bir derenin k y ndas n z ya sarp bir tepenin ete inde... Do al olarak, bu sarp tepeye ç kma olas l olmad için, derenin çak l tafllar n n üstünde sars la sars la 11
-- - -- - --
On Dördünde Bir Adam gitmek zorunda kal yorsunuz. Derken, önünüze bir çoban yolu ç k yor. Bir süre de onu izliyorsunuz; bir de bak yorsunuz ki, bu yol da bitmifl. Haydi, tarlalar n içine... Ama tarlalar genellikle hendeklerle çevrilmifltir; bir yayl araban n hendekten geçebilmesi, olanaks zd r. O zaman, bir sa a bir sola baflvurmaya bafll yorsunuz; ta ki dald n z bu toprak deryas ndan kendinize bir iz bulup ç kas n z! Bin zahmet, bin s k nt yla bu izi bulursunuz. fiimdi önünüzde, bir ka n arabas n n y lankavi çizgileri uzan yor. Arabac, bu çizgiler üstünde "Deha!" diyor, iflte, sabahtan beri bu hâlde; bir serseri araban n içinde sars la sars la gidiyordum. Sabahleyin ç kt m z köyden yolu tarif etmifller ve yedi saatte kasabaya varabilece imizi söylemifllerdi. Hani yol? Ne yedi saati?.. fiafakla beraber hareket etmifltik, flimdi ise akflam oluyor. Ne yapmal? Kime sormal? Etraf o kadar da ss z ki... Birden, arabac ba r yor: Ülen, ülen!.. Bafl m, araban n perdelerinin aras ndan d flar ya uzat yorum. Arabac, yirmi otuz metre ötede, bizim gitti imiz yönde yürüyen birine do ru ba r yor. Yürüyen, 13
Yakup Kadri Karaosmano lu durdu. Bu, sekiz on yafllar nda gösteren c l z bir o lan çocu u. Kendisinden iki kat daha a r bir çuval yüklenmifl, eline de pabuçlar n alm fl, bize do ru yaklaflt. Arabac sordu: Ülen, flehir yolu nerede, biliyor musun? Çocuk, ince c l z ellerinden birini, boflta duran elini, karfl ki yamaçlardan birine do ru uzatt : Deha, yol orada a ar p yat yor. dedi ve sonra ekledi: Ben de flehre gidiyorum. Küçük çocu un yüzü, çok sevimliydi. Üstü bafl da oldukça temiz görünüyordu. Yol a ar p yat yor! sözü, pek hofluma gitti. Dedim ki: Öyle ise bin arabaya, beraber gidelim. Çocuk, bir çekimserlik dakikas geçirdi. Sözüme inanm yor gibi yüzüme bakt. Çuval n yere b rakt. Önerimi yineledim: Haydi! dedim. O çuval arabac n n yan na koy, sen de ç k! Karfl mda yer gösterdim. Pabuçlar n yan yana, büyük bir özenle çuval n üstüne yerlefltirdi. Kendisi de s rt arabac ya ve yüzü bana çevrik, ayaklar n alt na al p 14
On Dördünde Bir Adam oturdu. Yavruca, gittikçe daha sevimli buluyorum. Kendine göre sayg l, terbiyeli bir tavr da var ve zeki, parlak gözleriyle dikkatle beni süzüyor. Bu gözlerin önünde, kendimi âdeta utangaç hissediyorum. T pk bir büyük adam gibi bak yor. Zaten Anadolu çocuklar nda bu büyük adam bak - fl ve bu olgun erkek tavr, seyrek görülen fleylerden de ildir. Bunlar, baz yarat klar gibi, sanki do duklar günden itibaren yürümeye, ifllemeye ve hayat anlamaya bafllarlar. Hiç oyun dönemleri yoktur. Sekiz dokuz yafl na basar basmaz geçim kayg lar, zaman ndan önce kavrulan, kabuk ba layan fidan vücutlar n fliddetli bir rüzgârla sarsmaya bafllar. Bu çocuk da neden onlardan biri olmas n? Soruyorum: Sen kaç yafl ndas n bakay m? On dört yafl nday m. diyor ve acayip bir a rbafll - l kla önüne bak yor. Kesinlikle abart yor. Bence, on ikiden fazla de ildir. Hangi köydensin? Kara Ifl k köyündenim. Böyle geç vakitte, flehre ne yapmaya gidiyorsun? Bafl yla arkas ndaki çuval iflaret etti: 15
Yakup Kadri Karaosmano lu Az c k kuru yemifl götürüyorum. Yar n sabah pazar var... dedi.... nin pazar, erken olur. Yola sabahtan ç karsam, yetiflemiyorum. Bir süre o da ben de sustuk. Çocuk, yine dikkatli dikkatli beni inceliyor. Sizin köyden flehre kaç saatte gidilir? A r a r yürürsen, tam alt saatte. Alt saat!.. Çok uzak de il mi? Yorulmaz m s n? Sorumu anlamad. Duruflunda, Yorulmak m? O da ne? fiunun söyledi ine bak! demek istiyormufl gibi bir hâl vard. Her hafta giderim. fiehre var r varmaz, smail a an n han na inerim. smail a ay tan rs n, de il mi? O, benim day md r. Ö leye kadar iflimi bitiririm... sataca- m satar, alaca m al r m. Zaman m olursa, bir de hamama giderim. Ya da aflç Recep a an n dükkân nda, bir yo urtlu kebap yerim. O da para artarsa... Sataca m satar m, alaca m al r m, dedin. Kazand n parayla neler al rs n bakay m? Ne gerekse, al r m. Baz tuz, baz fleker gerekir. Anama yemeni, ablama çorap al r m... baz kendime z b nl k al r m. 16
Yakup Kadri Karaosmano lu Çuval n üstüne yerlefltirdi i pabuçlar n gösterdi: Bunlar, geçen hafta üç kâ da ald m. Ve gözlerini gözlerimin içine dikerek: Pahal m? Ne dersin? Aferin, ucuz alm fls n... Ve birden, büyük bir merakla sordum: Senin baban filân yok mu? Bafl yla bir "Hay r!" iflareti yapt. Sonra, hiç de mahzun görünmeyen bir tav rla: Babam, seferberlikte askere gittiydi. Geçen y l künyesi geldi. dedi. Künyesi geldi, köylü dilinde öldü demektir. Demek ki flimdi baban n yerine eve bakan sensin? ki kez bafl n Evet! anlam nda sallad ve karfl mda, daha rahat bir durum ald. Ona, bir sigara uzatt m. Ald, bafl n saran yemeninin aras na yerlefltirdi: Ben içmem. fiehirdeki day ma götürürüm. Babam çok içermifl... ama ben içmem. Sigara içecek zaman m m var? flim bafl mdan aflk n! Anam n ayaklar na hastal k geldi i günden beri, davar güden, tarlaya bakan, odun kesmeye giden, hep benim. Ablam, yaln z su tafl r, afla bakar. Hem o, bizde konuktur. Baflka köye gidecek! Geçen y l niflanland. 18
On Dördünde Bir Adam Çok ciddileflen sohbetimizi biraz de ifltirmek için, gülerek dedim ki: Sen de niflanlansana! Bak, bu kadar becerikli, koskoca bir adam olmuflsun. Hem kar n da ifllerine yard m eder, kötü mü? Mahzun mahzun yüzüme bakt : Efendim, niflanlanm flt m emme olmad, olmayacak. K z n bafl na bir kaza geldi, düflman köyden ç - karken... fiaflk nl ktan t kan yordum. Ne diyorsun? Gerçek mi? Ne kazas? Söyle, söyle! diye ba rd m. Utanarak bafl n önüne e di: Dokunmufllar... dedi ve gittikçe a rlaflan bir sesle ekledi: "Dokunmufllar de il, dokundular! Benim gözümün önünde... Köyün öbür k zlar yla beraber, derenin içine sürüklediler. Biz ba rd k, ça rd k! Aman etmeyin zaman etmeyin dedik, kulak asmad lar. Ben arkalar ndan gitmek istedim, anam b rakmad. Biricik o lum, sana da k yarlar! dedi. A l yordu... dayanamad m, kald m. 19
Yakup Kadri Karaosmano lu Art k çocu un yüzüne bakam yordum. Hayat n en önemli olaylar yla bo uflmufl bu köylü yavrusunun karfl s nda ben, art k hiçbir fley bilmeyen, hiçbir fley anlamayan ve sanki korkunç bir masal dinliyormufl da tüyleri ürpermiflçesine bir köfleye sinmifl, otuz dört yafl nda toy, ürkek bir küçük çocuktum. 20