ESKİNİN BURSA SI Bursa da geçmişten günümüze kentsel ve mimari değişim Sümbüllü Bahçe Konağı ndan Bursa Kent geçmişini dile vurmaz, çizik, çentik, oyma ve kakmalarında zamanın izini taşıyan her parçasına, sokak köşelerine, pencere parmaklıklarına, merdiven tırabzanlarına, paratoner antenlerine, bayrak direklerine yazılı geçmişini bir elin çizgileri gibi barındırır içinde. Italo Calvino, Görünmez Kentler Hazırlayan: Prof. Dr. Neslihan DOSTOĞLU 20
19. yüzyıl öncesinde Bursa Bursa, veya ilk ismiyle Prusias ad Olympum, 2200 yıllık geçmişinde pek çok uygarlığın beşiği olmuş bir kenttir. Bithynia Kralı I. Prusias a atfen Güney Marmara Bölgesi nde M.Ö. 185 yılında bir tepe üzerinde kurulan ve etrafı surlarla çevrilen Bursa, M.Ö. 74 te Roma İmparatorluğu nun egemenliği altına girmiştir. M.S. 395 te Roma İmparatorluğu nun Doğu ve Batı olmak üzere ikiye bölünmesinden sonra ise bölgede Bizans dönemi başlamıştır. Zamanla Prusias ismi önce Prusa, daha sonra Bursa olarak değişmiştir. 1326 da Sultan Orhan tarafından Osmanlı topraklarına katılan ve Osmanlı Devleti nin başkenti olan Bursa, bu işlevini 1331 1335 tarihleri arasında geçici bir süre İznik in başkent olduğu süre haricinde, 1365 ten itibaren Edirne kentiyle paylaşarak, 1453 te İstanbul başkent olana kadar sürdürmüştür. Muradiye Bursa nın Osmanlı Devleti nin başkenti olduğu dönemde başa geçen sultanlar Bursa nın farklı bölgelerinde kendi isimleriyle anılan külliyeler yaptırmışlar ve konut alanlarının bu külliyeler çevresinde gelişmesiyle Bursa nın Osmanlı dönemindeki kentleşme modeli oluşmuştur. Söz konusu sultanlar bir yandan kentin değişik bölgelerinde külliyeler oluştururken, diğer yandan kentin merkezi durumuna gelen Orhan 21
ESKİNİN BURSA SI Gazi külliyesi çevresine yeni binalar ekleyerek bölgenin merkez fonksiyonunu pekiştirmişlerdir. 1453 te Osmanlı başkentinin İstanbul a taşınmasından sonra Bursa ya ve özellikle söz konusu merkezi bölgeye verilen önem azalmamıştır. Örneğin Sultan II. Beyazıt döneminde İstanbul Beyazıt taki cami, kütüphane ve medreseye gelir sağlamak amacıyla bu bölgede Koza Han ve Pirinç Han yaptırılmış, Bursa daki ekonomik yaşamın düzenini sağlamak üzere 1502 yılında bir ferman çıkarılmıştır. Çeşitli araştırmacılar Bursa nın 1450 1600 yılları arasında dünyanın sayılı ticaret ve üretim merkezlerinden biri olduğunu belgelemiştir. Bu dönemde, gerek Tebriz den gelen ipeğin İtalya ya, gerekse Hindistan dan gelen baharatın kuzey Avrupa ülkelerine sevkıyatı İpek ve Baharat Yolları üzerinde önemli bir konumda bulunan Bursa üzerinden yapılmakta, ayrıca kentteki küçük atölyelerde yoğun olarak ipek üretilmektedir. Maksem Caddesi, 1900 17. yüzyıl başlarından 19. yüzyıl ortalarına kadar oldukça durağan bir görünüm sergileyen Bursa da, Osmanlı İmparatorluğu ndaki Batılılaşma ve endüstrileşme süreçleriyle birlikte yeni gelişmeler söz konusu olmuştur. 19. yüzyıla kadar Bursa da ev üretimi biçim ve ölçeğinde süren tekstil ürünleri imalatının teknolojik gerilik nedeniyle Avrupa ile maliyet ve kalite açısından mücadele edememesi ve ulaşım teknolojisindeki gelişmelerin İpek Yolu güzergâhını 22
değiştirmesi nedeniyle, Bursa yeni bir yapılanma içine girmiştir (Dostoğlu, Oral, 2000). 19. yüzyılda Bursa 19. yüzyıl, Osmanlı nın kurumsal açıdan Batı ya yönelme dönemi olarak tanımlanabilir. Bursa, 19. yüzyıla kadar endüstri öncesi bir kent niteliğini taşır. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ise Osmanlı nın Batı yla entegrasyonu sürecinde yeni gelişmelerle birlikte, Bursa artık bir endüstri kenti özelliklerini yansıtmaya başlar. Bursa, bu dönemde, kendi iç dinamikleriyle değil, daha çok dış etkilerle sosyal, ekonomik ve fiziksel bir değişim süreci yaşamıştır. 1839 da Sultan Abdülmecit döneminde yürürlüğe konan Tanzimat Fermanı yla başlayan Osmanlı Devleti nin siyasal, toplumsal ve ekonomik yapısını Batılı anlamda düzenlemeyi hedefleyen reformlar sürecinde, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında Bursa da yoğun bir biçimde ipek fabrikaları açılmış, hükümet (1863), hastane (1879), belediye (1880) ve banka binaları (1875) inşa edilmiş, demiryolu (1892) faaliyete geçmiştir. 1838 yılına kadar Bursa da ipek ipliğinin çekilmesi sadece el ve ayakla işletilen tepme mancınıklarda yapılmıştır, ancak bu iplik, Batı nın gelişmiş ipekli dokuma sanayinin talep ettiği düzgünlükte değildir. Bu nedenle, Batı dan teknoloji ithal edilmesi zorunlu olmuş ve buhar gücüyle çalışan makinelerle ipek ipliğinin çekilmesi sistemi, Bursa da 1838 yılından itibaren uygulanmaya başlanmıştır. 1840 lardan itibaren kentte giderek sayısı artan fabrikaları, 1855 yılındaki Bursa depreminden sonra kentin yapısını belgelemek amacıyla kadastrocu Suphi Bey yönetiminde Erkan-ı Harbiye den bir ekibe hazırlatılan ve 1862 de Irgandı Köprüsü, 1954 - Treamax 23
ESKİNİN BURSA SI Hamidiye (bugünkü Cumhuriyet) Caddesi yayınlanan 1/1600 ölçekli haritada görmek mümkündür (Erder, 1975). Bursa 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren sadece üretim ve ticarette değil, mesleki ve teknik öğretim açısından da Osmanlı Devleti nin önde gelen vilayetlerinden biri olmuştur. Gerçekten de 19. yüzyıl sonunda Bursa da pek çok okul bulunmaktadır. 19. yüzyılın ikinci yarısında açılan okullardan bir kısmı Cumhuriyet ten sonra da yeni isimlerle eğitimlerine devam etmiştir (Bursa Ansiklopedisi, 1984). 19. yüzyılın ikinci yarısında Bursa da yaşanan değişimleri irdelerken Ahmet Vefik Paşa ya ayrı bir yer ayırmak gerekir. Ahmet Vefik Paşa Bursa da ilk kez Anadolu Sağ Kol Ciheti Müfettişi olarak Mart 1863 ten Eylül 1864 e kadar bulunmuştur. Bursa ya gelmeden önce 1860 yılında Paris sefirliği sırasında Baron Haussmann ın kentte gerçekleştirdiği değişimleri izleme fırsatını bulan Ahmet Vefik Paşa, Bursa ya Tanzimat reformlarını uygulamak üzere atanmıştır. Bu dönemde Ahmet Vefik Paşa Hüdavendigar eyaletindeki bölge yollarını modernleştirmiş ve Bursa ya bağlanan yeni yollar açtırmıştır (Saint-Laurent, 1996). Bursa da Tanzimat dönemine ait önemli mimari eserlerin çoğu ise Ahmet Vefik Paşa nın Bursa daki ikinci görevi sırasında valilik yaptığı Şubat 1879 - Ekim 1882 24
yılları arasında inşa edilmiştir. Kaplıcalara gelen ziyaretçiler için oteller ve büyük ticari depoların yanı sıra hastane, tiyatro, belediye binası ve posta-telgraf idaresi binaları bu dönemde inşa edilen binalar arasında sayılabilir. Ahmet Vefik Paşa, ayrıca savaşlar sonrasında Bursa ya gelen göçmenler için ızgara plan tipinde yeni mahalleler kurmuştur (Saint- Laurent, 1996, Baykal, 1976). Izgara plan tipi, Bursa da yangın gibi doğal afetler sonucunda zarar gören mahallelerin yeniden inşasında da uygulanmıştır. doğrultusunda uzanan bu yolun inşası sırasında pek çok tarihi bina, tamamen veya Pirinç Han örneğinde olduğu gibi kısmen yıkılmıştır. Bursa da 20. yüzyıl ve sonrası Bursa da 19. yüzyıl ortalarında başlayan değişim 20. yüzyılda Abdal Köprüsü, 1890 - A.Freres da devam etmiş ve Bursa, önce Osmanlı İmparatorluğu nun, daha sonra da Cumhuriyet hükümetlerinin Batılılaşma hedefine bağlı olarak dönüşmüş, giderek gelişmekte olan ülkelerin tipik dinamiklerini yansıtmıştır. Bursa, kırın itmesi, kentin çekmesi ile 1960 lardan itibaren Bursa da Ahmet Vefik Paşa döneminde başlayan kentsel dokudaki değişimler daha sonraki valiler döneminde de devam etmiştir. Örneğin, bugünkü ismi Cumhuriyet Caddesi olan Hamidiye Caddesi 1903 1906 yıllarında Bursa Valisi olan Reşid Mümtaz Paşa döneminde açılmış ve doğu-batı Kız Muallim Mektebi 25
ESKİNİN BURSA SI Koza Han kırsal alanlardan kaynaklanan büyük bir iç göç dalgasıyla karşı karşıya kalmıştır. Ayrıca 1910 lardan itibaren Balkan lardan ve Kafkas lardan, 1950 li yıllardan sonra Bulgaristan dan kaynaklanan dış göçler, Bursa yı Türkiye deki başka kentlerde görülmeyen bir ölçüde etkilemiştir. Türkiye deki ilk Organize Sanayi Bölgesi nin 1962 de Bursa da kurulma sürecinin başlamasından sonra başta tekstil ve otomotiv olmak üzere pek çok endüstri kolunun giderek gelişmesi, kentin iç ve dış göçler için bir çekim merkezi olmasına neden olmuştur. Bu süreç içinde olağan durumlar göz önüne alınarak hazırlanan bölge ve kent planları geçersiz kalmış, yeterli arsa üretilemediği için kente yeni gelenlere konut arzında sıkıntıya düşülmüştür. Kentteki mevcut konut alanlarında barınacak ekonomik güce sahip olmayan bu gruplar kentin periferisinde imarsız veya yasal olmayan alanlarda düşük kaliteli konutlar inşa ederek yerleşmişlerdir. Türkiye nin diğer büyük kentlerinde olduğu gibi Bursa nüfusunun önemli bir kısmı günümüzde bu tür alanlarda yaşamaktadır. Bursa da büyük oranda hisseli tapulu olan bu alanların fiziksel sorunlarının başında, konutlara ulaşabilecek kadar bırakılan yollar dışında yeterli otopark, okul, çarşı, yeşil alan gibi kentsel donatıların bulunmaması gelmektedir. Bu süreçte, kırdan kente göç eden veya kentte yaşamakta olan alt gelir grupları için Bursa nın çevresinde bazı toplu konut siteleri yapılmıştır. Ancak, kente göç eden aile bireylerinin çoğu marjinal sektörde iş bulabildiği için sadece düzenli maaşa sahip olanlar bu konutların aidatlarını karşılayabilmişlerdir. Bu tür toplu konutlar, bir kısım ailelerin barınak gereksinimini karşılamakla birlikte, kullanıcıların yaşam biçimlerine tam olarak uymadıkları için tatmin edici olamamışlardır. Bursa kentinin periferisindeki değişikliklerle birlikte kentin merkezi alanları da 20. yüzyıl ortalarından itibaren giderek dönüşmüştür. 1965 yılında kabul edilen Kat Mülkiyeti Yasası ile birden çok kişiyle aynı arsa üstünde bulunan bir apartmanda daire sahibi olmanın mümkün olmasıyla birlikte, az katlı binaların yıkılarak, yerlerine yüksek 26
apartmanların inşa edilmesi süreci hızlanmıştır (Keleş,1996). Bu gelişmelerden Bursa da nasibini almış ve çok katlı konutlar kentin değişik bölgelerinde inşa edilmeye başlanmıştır. Bu bölgelerde modern mimarlık düşüncesini yansıtan, çağın gereksinimlerine ve yapı teknolojisine uygun, işlevselliğe önem veren, geniş yatay pencereli yüksek apartman blokları günümüze kadar yoğun olarak uygulanmıştır. Bursa nın Çekirge, Beşevler, İhsaniye gibi bölgelerinde bu tür apartman blokları yaygındır. Sadece yeni gelişen bölgelerde değil, Bursa da sit alanı sınırlarının ve tescilli binaların henüz belirlenmediği dönemlerde geleneksel konutların yoğun olduğu organik dokulu mahallelerde de, doğal afetlerin veya insanların yol açtığı zararlar nedeniyle yıkılan konutların yerine apartmanlar inşa edilmiştir. Bu bölgelerde zamanında iki, üç katlı konutların sıralandığı dar sokaklar, inşa edilen apartmanların sebep olduğu aşırı nüfus yoğunluğu ve giderek artan otomobil kullanımı nedeniyle zorlanmış, yeşil alan, çocuk bahçesi gibi sosyal donatılar yetersiz kalmıştır. Bursa da üst ve orta gelir grupları 1980 li yıllara kadar Altıparmak ve Çekirge gibi kent merkezine yakın olan ve düzenli bir biçimde gelişen konut alanlarını tercih etmişlerdir. Ancak, 1980 li yıllarda, Bursa da otomotiv sanayisindeki gelişmeler sonucunda oto sahipliliğinin artması, toplumun üst gelir gruplarında bahçeli bir yaşam özleminin ve güvenli bir çevrede yaşama arzusunun oluşmasıyla birlikte bu gruplar Batı dakine benzer bir biçimde kent sınırları dışında, genellikle lüks villalardan oluşan dışa kapalı konut sitelerinin yer aldığı Bademli gibi banliyölere taşınmaya başlamışlardır. Bademli de 1989 da inşaatı tamamlanan ilk siteden Koza Han 27
28 ESKİNİN BURSA SI
29
ESKİNİN BURSA SI sonra onlarca site özellikle eski ve yeni Mudanya yolları üzerinde inşa edilmiştir. Üst gelir gruplarının yaşadığı bu sitelerde veya yakın çevresinde sosyal tesisler, restoranlar, sinemalar ve alışveriş merkezleri gün geçtikçe artmaktadır. Bir yandan bu süreç devam ederken, bir yandan da kent çevresinde yine üst gelir gruplarının tercih ettiği toplu konut alanları da Bursa siluetini etkilemeye başlamıştır. Bu toplu konut alanlarının pek çoğunda sosyal tesisler, spor alanları ve alışveriş birimleri mevcuttur. Villalara ve yüksek standartlı toplu konut alanlarına yerleşme isteği, üst gelir gruplarının kentteki yoğun trafik, kirli hava, gürültü ve sıkışıklıktan bunalarak alternatif bir yaşantı arayışına girdiklerini göstermektedir. Kentte üst gelir gruplarının boşalttığı konut alanlarına ise giderek orta gelir grupları yerleşmektedir. Türkiye de özellikle 2000 li yıllarda başlayan kentsel dönüşüm uygulamaları Bursa da da yoğun olarak yaşanmaktadır. Sadece Bursa da değil, Türkiye ölçeğinde kentsel dönüşümün belediyeler tarafından genellikle fiziksel boyutuyla algılandığını görüyoruz. Oysa kentsel dönüşümün fiziksel, sosyal, ekonomik ve yasal olmak üzere birbirleriyle ilişkili dört boyutu bulunmaktadır. Dönüşecek alanlarda yaşayacak kullanıcıların farklı istekleri, farklı yaşam biçimleri, alışkanlıkları bulunmaktadır. Bunları analiz etmeden tek tip bir model uygulandığında buralarda yaşayan insanlar açısından olumsuz sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Aslında konuya sadece kentsel dönüşüm yapılan alanlara yerleşecek kişiler açısından bakmak da doğru değildir; konunun kentin bütünü açısından da değerlendirilmesi gerekmektedir. İlk kapsamlı haritası 1862 yılında yayınlanan, 1924 yılından itibaren pek çok plânlama çalışması yapılan Bursa, günümüzde doğu batı yönünde 60 kilometrelik lineer bir gelişme göstermektedir. 2014 yılında altı alanıyla UNESCO Dünya Miras Listesi ne giren Bursa da, mimari ve kentsel gelişime daha fazla özen gösterilmesini gerektiren bir aşamaya ulaşılmıştır. Bursa artık bir dünya mirasıdır. Ahunbay ın da belirttiği gibi bir toplumun geçmişinin belgesi olan kültürel mirasa saygı gösterilmesi ve başarılı bir şekilde korunması, toplumun bu sürece katılımı, desteği ve bu çevrelerin sürekli olarak bakımı ve kullanımı ile mümkün olur. Kültürel miras sadece form ve mekânları kapsamaz, aynı zamanda bunların algılanma ve kullanılma biçimlerini 30
de içerir (Ahunbay, 1996) Geleneksel binaların veya kentsel dokuların fiziksel, işlevsel veya sembolik açılardan günlük yaşamla entegrasyonu kullanımla ilişkilidir. Başka bir deyişle, kültürel süreklilik için bir binanın veya kentsel dokunun yaşaması ve günlük yaşamın parçası olması gerekmektedir. Bir bina, orijinal işlevini sürdürüyorsa veya önemli değişimlerin yapılmasını gerektirmeyen özgün bir işlevi varsa, biçimsel değişim için neden yoktur. Ancak, bir binanın fonksiyonunun kaçınılmaz olarak değişmesi gerekiyorsa, binanın formunda da bazı değişimler, hatta eklentiler gerekebilir (Kuban, 2000) Bu yaklaşım yeni fiziksel çevrelerin oluşumunu engellemez. Aksine, kentlerin dinamik yapısı göz önüne alındığında, bir yandan yeni fiziksel çevrelerin çağdaş teknolojik gelişmeler ve estetik anlayışlar doğrultusunda, kullanıcıların değerlerine ve gereksinimlerine yanıt veren bir süreç içinde tasarlanması beklenirken, diğer yandan tarihi öneme sahip binalara ve kentsel mekanlara, çevrenin fiziksel özelliklerini bozmadan çağdaş işlevler vererek korumak ve canlandırmak, tarihsel, sosyal ve ekonomik nedenlerle kentsel sürdürülebilirlik açısından önem kazanmaktadır. Kaynaklar AHUNBAY, Zeynep, Tarihi Çevre Koruma ve Restorasyon, İstanbul: YEM Yayın, 1996. BAYKAL, Kazım, 2000 Yıllık Bursa nın Belediyesi, Bursa: Öz Kardeşler Matbaası, 1976. Bursa Ansiklopedisi, Bursa Hâkimiyet Kültür Hizmetleri Dizisi, 2 cilt, 1984. CALVINO, Italo, Invisible Cities, San Diego:Harcourt Brace Jovanovich, 1974. DOSTOĞLU, Neslihan (2), Osmanlı Döneminde Bursa: 19. Yüzyıl Ortalarından 20. Yüzyıla Bursa Fotoğrafları, Antalya: AKMED, 2001. DOSTOĞLU, Neslihan ve ORAL, Özlem, Bir Osmanlı Başkenti Bursa nın Tanzimat tan Cumhuriyet e Fiziksel Değişim Süreci, Osmanlı Mimarlığının 7 Yüzyılı: Uluslarüstü Bir Miras, İstanbul: Yapı- Endüstri Merkezi Yayınları, 2000: 221-229. ERDER, Leila, Factory Districts in Bursa During the 1860 s, O.D.T.Ü. Mimarlık Fakültesi Dergisi, 1, 1975: 85-99. KELEŞ, Ruşen, Kentleşme Politikası, Ankara, İmge Kitabevi, 1996. KUBAN, Doğan, Tarihi Çevre Korumanın Mimarlık Boyutu: Kuram ve Uygulama, İstanbul: YEM Yayın, 2000. SAINT-LAURENT, Béatrice, Bir Tiyatro Amatörü: Ahmet Vefik Paşa ve 19. Yüzyılın Son Çeyreğinde Bursa nın Yeniden Biçimlenmesi, DUMONT, Paul, GEORGEON, François (ed.), Modernleşme Sürecinde Osmanlı Kentleri, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1996: 79-98. YENAL, Engin (hazırlayan), Bir Masaldı Bursa, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları Ltd. Şti., 1996. 31