Abstract. Yıl: 2, Sayı: 3, Haziran 2015, s. 19-27



Benzer belgeler
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS BİLGİ PAKETİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ DOKTORA PROGRAMI DERS BİLGİ PAKETİ

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ AÇISINDAN 12 EYLÜL ŞİİRİ Nesîme CEYHAN AKÇA, Kurgan Edebiyat, Ankara 2013, 334 s.,isbn Sabahattin GÜLTEKİN 1

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ- FELSEFE YÜKSEK LİSANS PROGRAMI BİLGİ PAKETİ

DR. MUHAMMED HÜKÜM ÜN ŞAİR - SOSYOLOG: KEMAL TAHİR ADLI ESERİ ÜZERİNE

GAZİ ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ STRATEJİK PLANI

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz:

Tasarım ve İletişim (MMR 512) Ders Detayları

SOSYOLOG TANIM A- GÖREVLER

Arnavutça (DİL-2) Boşnakça (DİL-2)

PROGRAMLAR. Türk Din Musikisi Lisans Programı

MBA MBA. İslami Finans ve Ekonomi. Yüksek Lisans Programı (Tezsiz, Türkçe)

Öğrenciler 2 yıllık çalışma sürecinde;

TÜRKĠYE YÜKSEKÖĞRETĠM YETERLĠLĠKLER ÇERÇEVESĠ-PROGRAM YETERLĠLĠKLERĠ-TEMEL ALAN YETERLĠLĠKLERĠ ĠLĠġKĠSĠ

TYYÇ-SİY. BİL. & ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAM YETERLİKLERİNİN İLİŞKİLENDİRİLMESİ

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi S.B.E. İktisat anabilim Dalı İktisat Programı 7. Düzey (Yüksek Lisans Eğitimi) Yeterlilikleri

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ENSTİTÜ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

TARİH LİSANS PROGRAM BİLGİLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

DERS BĠLGĠLERĠ TÜRKÇE I: YAZILI ANLATIM TRD

Biyosistem mühendisi bir sistem mühendisidir. Sistem mühendisi, doğa ve

TÜRKİYE CUMHURİYETİ GİRESUN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH A.B.D. BİLGİ FORMU

DERS BİLGİLERİ TÜRKÇE I: YAZILI ANLATIM TRD

T.C. KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İlâhiyat Fakültesi Dekanlığı. REKTÖRLÜK MAKAMINA (Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı)

T.C. HACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ Sosyal Bilimler Enstitüsü

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMENLİĞİ PROGRAMI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ GİRESUN ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ TARİH BÖLÜMü BİLGİ FORMU

GÜZ YARIYILI YÜKSEK LİSANS DERSLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

Çoğuldizge Kuramı. Ünal Yoldaş* Giriş

İKTİSAT YÜKSEK LİSANS PROGRAM BİLGİLERİ

X X X X X X X X X X X

İNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ

Genel Çeviri I (ETI419) Ders Detayları

HİTİT ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ 2007 VE SONRASI MÜFREDAT PROGRAMI AKTS KODU

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Bursa Teknik Üniversitesi. Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi. Başvuru Dosyası

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN

GOÜ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ COĞRAFYA BÖLÜMÜ

BİLİMSEL ARAŞTIRMA NASIL YAPILIR I YRD. DOÇ. DR. İBRAHİM ÇÜTCÜ

Eğitim Bilimleri Enstitü Müdürleri Çalıştay Raporu

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Doktora Programı Bologna Bilgi Paketi

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Metin Edebi Metin nedir?

Derse kabul koşulları. (Ön Koşul, Bağlantı Koşul) 2 4 ZORUNLU YOK TÜRKÇE

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

T.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ. Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı İLGİLİ MAKAMA

Derse kabul koşulları. (Ön Koşul, Bağlantı Koşul) 2 4 ZORUNLU YOK TÜRKÇE

ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

BÖLÜM 1 Nitel Araştırmayı Anlamak Nitel Bir Araştırmacı Gibi Düşünmek Nicel Araştırmaya Dayalı Nitel Bir Araştırma Yürütme...

Araştırma Metodları ve İletişim Becerileri (MMR 501) Ders Detayları

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ

AKREDİTASYON DEĞERLENDİRME ÖLÇÜTLERİ ÖLÇÜT 2 PROGRAM ÖĞRETİM AMAÇLARI. Hazırlayan : Öğr. Gör. Feride GİRENİZ


UKÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ PROGRAM ÇIKTILARI

D. Kodu Ders Adı Ders Saati Kredi Z/S TDE 501 AğızAraştırmaları 3 3 S TDE 503 Arapça I 3 3 S TDE 505 Âşık Edebiyatı 3 3 S TDE 507

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KLİNİK PSİKOLOJİ TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS BİLGİ PAKETİ

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS DERSLERİ DERSİN KODU VE ADI TEZ 5000 Yüksek Lisans Tezi TİB 5010 Seminer UAD 8000 Uzmanlık Alan

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Yaratıcı Metin Yazarlığı (SGT 332) Ders Detayları

MEDYA VE İLETİŞİM YÖNETİMİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI BÜTÜNLEŞİK PAZARLAMA İLETİŞİMİ YÖNETİMİ YOĞUNLAŞMA ALANI BİLGİ PAKETİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KLİNİK PSİKOLOJİ TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS BİLGİ PAKETİ

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri

Öğretim Üyesinin Adı: Yrd. Doç. Dr. Milena Yordanova

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ENSTİTÜ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİLİŞSEL BİLİMLER YÜKSEK LİSANS PROGRAMI BİLGİ PAKETİ

T.C. SAKARYA ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ MATEMATİK BÖLÜMÜ DIŞ PAYDAŞ ANKET FORMU Google Formlar

Fen - Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

MÜTERCİM (ÇEVİRMEN) Bir dilde yazılı bir metni başka bir dile çeviren kişidir. Mütercim bir dilden, bir başka dile veya dillere çeviri yaparken;

MATEMATİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI. Programın Temel Yapısı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İNSAN VE TOPLUM BİLİMLERİ FAKÜLTESİ

Teori (saat/hafta) Yerel Kredi Türkçe Dil Becerileri I TRK Yarıyıl 2/14 2/14 3 3

Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

MANİSA CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU

Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Odabaş

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

SEÇMELİ DERSLER (Öğrenci aşağıda belirtilen en az 2 (iki) dersten başarılı olmalıdır.)

DERS TANIMLAMA FORMU. Proje/Ala n Çalışması

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DİNLER TARİHİ I İLH Yüz Yüze / Zorunlu / Seçmeli

TİCARİ bilimler fakültesi

ÇORLU MESLEK YÜKSEKOKULU GELENEKSEL EL SANATLARI PROGRAMI FAALİYET RAPORU

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Ortak Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Lisans Programı

Mimarlık Tarihi ve Kuramı I (MMR 517) Ders Detayları

TÜRKÇE ANABİLİM DALI TÜRKÇE EĞİTİMİ BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI EĞİTİM ÖĞRETİM PLANI

ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

Derse kabul koşulları. (Ön Koşul, Bağlantı Koşul) 3 5 SEÇMELİ YOK TÜRKÇE

TYYÇ-SİY. BİL. & ULUSLARARASI İLİŞ. YÜKSEK LİSANS PROGRAM YETERLİKLERİNİN İLİŞKİLENDİRİLMESİ

Program Eğitim Amaçları

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ

E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? By Alia RİOR. Alia RİOR

Transkript:

Yıl: 2, Sayı: 3, Haziran 2015, s. 19-27 Ebru BURCU YILMAZ 1 EDEBİYAT ARAŞTIRMALARINDA DİSİPLİNLERARASI YAKLAŞIMLARIN ÖNEMİ VE TERMİNOLOJİ SORUNU Özet Edebiyat araştırmalarında disiplinlerarası etkileşimin açtığı ara alanlar gittikçe önem kazanmaktadır. Edebiyat bilimcinin ortaya koyduğu çalışmalar diğer disiplinlere veri sağlayarak sosyal bilimlerin gelişmesine katkı sağlarken aynı zamanda edebiyatın hayata uygulanabilirliğini göstermektedir. Disiplinlerarası çalışmalar edebiyat bilimin kullandığı terminolojiyi de önemli ölçüde etkilemektedir. Soyut fikirlerin aktarılmasında terimlerin işlevsel olarak kullanılması büyük önem taşır. Günümüzde pek çok alanda maddiyat ve nicelik ölçüt olarak alınırken, dil de maddileşerek soyut fikirlerin dışavurumunda yetersiz kalmaktadır. Terimin işaret ettiği anlam dünyasına vakıf olmadan kullanılması, metinlerle ezbere ilişkiler kurulmasına sebep olur ki, bu durum da okuyucuyla metin arasındaki iletişim kanalının kapanması anlamına gelir. Bu düşünceyle, çalışmamızda mevcut terimlerin kullanımında karşılaşılan problemlere değinmenin yanı sıra, edebiyatın disiplinlerarası bir çalışma alanı olarak etkinliğini artırmada terimleştirme konusunun önemini konuyla ilgili tekliflerimizle birlikte ortaya koymaya çalışacağız. Anahtar Kelimeler: Terim, kavram, terminoloji, edebiyat bilimi, disiplinlerarasılık. THE IMPORTENCE OF INTERDISCIPLINARY APPROACHES IN THE RESEARCH LITERATURE AND THE PROBLEM OF TERMINOLOGY Abstract In the open fields in the literary studies interdisciplinary interaction is becoming increasingly important. Data revealed by the study of the Science of literatüre to other disciplines by providing contributes to the development of the Social 1 Doç. Dr., İnönü Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı ABD., eburcu78@gmail.com

Ebru Burcu Yılmaz Sciences while at the same time, illustrates the applicability of literatüre to life. The literatüre uses the terminology of Science interdisciplinary studies significantly. The transfer ob abstract ideas in terms of the functional use is of great importance. Today, in many areas while the language is taken as criteria for expressing abstract ideas as price and quantity is inadequate. The term pointed out into the World without a foundation of meaning leads to the establishment of relations recite texts to be used. With this in mind, our study to address the problems that are encountered in the use of the terms existing as well as increasing the effectiveness of literature as an interdisciplinary field of study in terminology will try to put together our proposal about the importance of the topic. Keywords: Term, concept, terminology, literary studies, interdisciplinarity. Disiplinlerarası Çalışmanın Önemi ve Gerekliliği İnsan gerçeğinin sanatsal ve bilimsel boyutunu bir arada ele alan edebiyat, pozitif bilimlerin aksine gerçeği perdeleyerek örtük dilin çağrışım zenginliğini kullanır. İfşâ ettiklerinden ziyade gizledikleriyle ilgi çeken edebiyat, katı gerçekliğin oluşturduğu körlük alanlarını aydınlatan bir etkiye sahiptir. Toplumun edebiyat algısının kimi zaman onu hafife alma ya da sadece ilgi duyan az sayıda kişinin akademik ve sanatsal bir fanus içine hapsettikleri bir çalışma alanı olarak görmeleri sonucu edebiyatın hayatla olan yakın alakası görmezden gelinmiştir. Halbuki daima hayatın merkezinde yer alan edebiyat, ilgisi daha ziyade dıştaki oluşumlara yönelen günümüz insanını kendi içinde ihtiyaç duyduğu manevî inşaya davet eder. Kendisini ve ötekini anlamaya muhtaç olan insan, edebiyatın açtığı yolda sahip olduğu araç ve donanım nispetinde anlam üretimini gerçekleştirir ya da üretilmiş anlamı okur. Bu noktada disiplinlerarası edebiyat araştırmaları, üretilen anlamın çok boyutlu ve derinlikli okumalarla anlaşılmasını sağlayan bir sahadır. Alışılageldiği gibi edebiyatla uğraşan kişilerin sosyoloji, psikoloji, tarih ve felsefe gibi alanlara yaslanarak edebî eserleri yazma, okuma ve yorumlama çabaları bugün gelinen noktada tersine yönde bir gelişme göstererek diğer disiplinlerin de edebiyatın ortaya çıkardığı verileri kullanmalarını elzem kılmıştır. Sözgelimi; Tanzimat devri içinde değerlendirilen şairlerin metinlerine yansıyan düşünsel huzursuzluğun okunması, temelde sosyolojik bir problem olarak görülen modernleşmenin Osmanlı dan Cumhuriyet e geçiş sürecinde toplumsal dinamikleri nasıl ve ne ölçüde etkilediğini anlamamızı kolaylaştıran bilgi ve bulgular sunar. Sosyal Bilimlerin pek çok şubesi, edebiyatın toplumsal olguları yansıtma biçiminden hareketle edebî metinleri bir başvuru kaynağı olarak kullanabilir. Benzer bir durum psikanalitik bilimi için de söz konusudur. Freud un, bilinçdışını kendisinden önce sanatçıların keşfettiğini söylemesi ve Jung gibi araştırmalarını edebî eserler üzerinden örnekleyerek yapması edebiyatın psikoloji bilimine katkısını gösteren örneklerden birisidir ve bu örnekleri farklı ilmî disiplinlerden hareketle çoğaltmak mümkündür. 20 Bütün bilimlerin hedefinde, insana ve kâinata dair bilinmezliklerin çözümüne ulaşma düşüncesi vardır. Bu yüzden her biri farklı terim ve yöntemlerle bu süreci anlamlandırmaya çalışan bilim dalları arasındaki etkileşim kaçınılmazdır. Bilim dalı söz grubu da bu gerçeğe işaret eder. Bir ağacın dalları gibi aynı kökten beslenen bilimler, gittikçe daha fazla noktada kesişmektedirler. İnsan gerçeği karmaşıklaştıkça bilimler arasındaki ortaklık ve etkileşim ihtiyacı daha fazla artmaktadır.bu noktada, edebiyat biliminin kaynakları ve ara alanları büyük önem kazanmaktadır. Edebiyatın diğer bilim dallarıyla etkileşimi, edebiyat felsefesi, edebiyat

Edebiyat Araştırmalarında Disiplinlerarası Yaklaşımların Önemi ve Terminoloji Sorunu sosyolojisi, edebiyat tarihi, psikanalitik edebiyat eleştirisi gibi ara alanların ortaya çıkmasını sağlamış ve bu yeni alanlar da disiplinlerarası edebiyat çalışmalarında müracaat edilen terimlerin tespit ve tasnifini gerekli kılmıştır. Bilimlerin giderek birbirine yaklaştığı günümüz dünyasında her ne kadar bireylerin uzmanlık alanları daralsa da, bilimsel açıdan disiplinlerarası çalışmalar daha işlevsel ve makbul karşılanmaktadır. Fen. Mühendislik ve Sağlık bilimleri sahasında yaygın olarak karşımıza çıkan disiplinlerarası çalışmalar, sosyal bilimlerde daha sınırlı bir düzeyde gerçekleşmektedir. Sözgelimi, tıp bilimi matematiksel modeller kullanarak, kanser hücrelerinin büyüme şeklini ve hızını tespit etmeye çalışırken tıbbi matematik adı verilen bir ara alanın ortaya çıkmasını sağlar. Yine mühendislikte matematiğin etkinliği bu konuda en bilinen örnektir. Buna karşılık, edebiyat biliminde durum nasıldır diye baktığımızda sözgelimi, edebiyat felsefesi yurtdışında oldukça geniş bir çalışma alanı olarak karşımıza çıkarken, bu konuda Türkiye de yazılmış teorik bir çalışmaya rastlayamayız. Konu ile ilgili yabancı kaynaklara baktığımız zaman, son kırk yıl içerisinde Philosophy of Literature başlığı altında önemli çalışmalar yapıldığını görebiliriz. Bizde böyle bir çalışma alanı ve kaynak mevcut olmadığı gibi bu ara alanın lüzumu da yeterince dile getirilmemekte ya da böyle bir alanın gerekliliği tartışma konusu olmaktadır. Ancak, bu durumda, bizdeki sosyal bilimler ve edebiyat eğitiminin ne yazık ki, öğrencinin interdisipliner düşünmesini sağlayacak nitelikte bir çeşitlilik göstermemesi etkilidir. Eğer, kişisel olarak ilgisi yoksa, edebiyat eğitimi alan bir öğrencinin felsefe, tarih yahut psikoloji, estetik, mantık gibi alanlara girebilmesi için lisansüstü eğitimi beklemesi gerekir ki bu ciddi bir gecikmedir. Ortaöğretimden başlamak üzere bilhassa lisans eğitiminde edebiyatın yararlandığı diğer disiplinlere yönelik dersler de verilmeli, mümkünse fakülteler arası işbirliğiyle gerekli olan dersleri, alanın öğretim üyeleri vermelidir. Örneğin; bir fizikçinin kuantum fiziğiyle ilgili giriş bilgilerini vermesi ya da felsefe, mantık ve istatistik gibi derslerin ilgili alanın uzmanlarınca verilmesi öğrenci için son derece ufuk açıcı olacaktır. Bugün, bazı Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerinde seçmeli ders ve yan dal programlarıyla bu sıkıntı aşılmaya çalışılsa da bu bilimlerarası işbirliğinin yeterli düzeyde olduğu söylenemez. 21 Sosyal bilimlerdeki tek tipleşmenin temelinde, psikanaliz psikanalistlerin işidir, gibi önyargılı ve indirgemeci yaklaşımların da etkisi vardır. Psikanalitik örneğinden hareketle meseleye baktığımızda, kuramın en önemli teorisyenyenlerinden olan Freud, Dostoyeski nin eserlerini bir uygulama sahası olarak seçerken, Jung kutsal metinler ve mitleri tercih eder. Edebiyatçı, alelade bir seçimle, herhangi bir insana psikanaliz uygulamaz. Ancak metinden yazara yahut yazardan metne ulaşmaya çalışırken psikanalitik figürleri bir çözümleme aracı olarak kullanır. Bu durum gösteriyor ki, edebiyat da psikanaliz de birbirine ihtiyacı olan iki bilim dalıdır. Önemli olan araştırmacıların, bu iki alanın birbirini besleyecek bir şekilde gerçekleştirdiği etkileşimden yararlanabilecekleri ara alanlara yönelmelerdir. Edebiyatın hayatla olan yakınlığına dair bir başka alan mimari ve mühendislikte karşımıza çıkar. Modernizmin mekânı olan şehircilik günümüzde dikey yönde kendisini büyütürken, insan odaklı şehirlere olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Şehirciliği sadece hendesî ve fizikî bir meseleye indirgeyen inşaat sektörü, ruhu olmayan bina yığınlarından oluşan sözde şehirlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu tahribatı durdurmak için insanların bedenleriyle birlikte ruhlarının da yaşayabileceği şehirler inşa ederken edebiyatı bir tanımlama aracı olarak kullanmak alternatif bir çözüm olarak değerlendirilebilir. Nitekim edebiyat, mimarî ve mühendisliğin sahip olmadığı ifade vasıtalarıyla farklı bir gözün perspektifinden şehir ve

Ebru Burcu Yılmaz insan ilişkisini yorumlar. Calvino nun Görünmez Kentleri gibi edebiyattaki hayal şehirlerden hareketle şehrin hayaline doğru tasarımlar yapmak edebî eserlerdeki şehir tasavvurunu ve onun kültürel kaynaklarını dikkate alarak mümkün olabilir. Disiplinlerarası edebiyat çalışmaları, edebiyatın hayata uygulanabilirliğini göstermesi açısından önemlidir. Edebiyatın kendisini katı kurallar içine hapsetmesi edebiyat araştırmalarının etki alanını da sınırlandırmış ve daraltmıştır. Diğer bilimlerle edebiyatın etkileşiminden ortaya çıkan yeni alanlar hem edebiyatçıya hem de diğer sahalarda çalışan bilim insanlarına ciddi katkılar sağlayacaktır. Yerli ve yabancı kaynaklara ulaşma kolaylığı, araştırmacıların iletişim çağının nimetlerinden sonuna kadar yararlanmaları bu etkileşimin hız kazanmasında etkili olmuştur. Ancak edebiyatın bilim hüviyeti kazanırken ilmî dilin belirleyici kriterleri olan kuramsal altyapı ve terminoloji meselesinin Türk edebiyatında henüz tam anlamıyla sağlam bir zemine yerleştirilemediği görülmektedir. Söz konusu teorik boşlukların ilki edebiyat tarihi yazımında ve Türk edebiyatının devirlere göre tasnifinde karşımıza çıkar. Edebiyatın eski ve yeni sıfatlarına göre tasnif edildiği Türk edebiyatında, bu sıfatların yol açtığı yanılgılar edebî devirlerin tasnifinde de yanlış isimlendirmelerin yapılmasına sebep olur. Bu konuda M. Kayahan Özgül ün kaleme aldığı Edebiyat Tarihine Manifestik Bir Bakış başlıklı makale, meseleyi bütün yönleriyle ele alırken tenkitle birlikte öneriler de ortaya koyar. Edebiyat tarihi yazmanın sadece hayat hikayesi ve eserlerden yapılan seçmelerle mümkün olmayacağını belirten Özgül, nitelikli bir edebiyat tarihinin yazılabilmesi için edebiyat araştırmacısının yan dallardan beslenmesi ve sahip olduğu birikimi kullanabilmesinin gerekliliğini vurgular. Edebiyat tarihini çağlara, çağları asırlara ayırmak; her asrın ediplerini tarih sırasına dizip, önce hayatını anlatmak, sonra da edebiyata kattıklarını sıralamak bir metod değil, motodsuzluğun ta kendisidir ve bu plan dahilinde kaleme alınan hiçbir metin edebiyat tarihi olamayacağı içindir ki, bizde edebiyat tarihi yoktur (Özgül, 2013, s.2691). Metot eksikliğinden kaynaklanan hatalar edebiyat tarihi yazımını antoloji ve derleme seviyesine düşürmüştür. 22 Edebiyat tarihinin sağlıklı bir şekilde yazılabilmesinde de disiplinlerarası çalışmaların büyük önemi vardır. Edebiyat tarihleri genellikle okuyucuyu doğrudan sonuçlarla karşı karşıya getiren bir tarzda kaleme alınmaktadır. Tarih biliminin sahasına girecek bilgi ve verileri edebiyat tarihinde bütünüyle kullanamasak bile, en azından öğrencinin sebepler üzerinde düşünmesini gerektiren bir takım uyarılarla konunun çerçevesi genişletilebilir. Tanzimat fermanını bilmeden yenileşme dönemini tahlil etmeye çalışmak, II. Abdulhamit dönemini tarihi kayıtlardan hareketle gözlemlemeden Servet-i Fünûn döneminin ruhunu anlamaya çalışmak ya da Varoluşçuluk felsefesinin temel ilkelerini bilmeden II.Yeni şiirini yorumlamak gibi tek tip ve yüzeysel yaklaşımlar edebiyat bilimini sürekli tekrar edilen klişelere mahkum eder. Edebiyat bilimcisi için, tarihsellikle bilenmiş bir edebiyat bilimi düşünüşü, kaçınılmaz biçimde gereklidir ( Pospelov, 2005, s.22). Bu sebeple, devirleri hazırlayan süreçler tahlil edilmeden edebiyatın geçirdiği değişim ve dönüşümün mahiyetini anlamamız mümkün değildir. Disiplinlerarası edebiyat çalışması yapan araştırmacıların yaşadıkları olumsuzluklardan biri ve belki de en önemlisi-, konuya vakıf olmak için harcamaları gereken enerjiyi terim çevirisi yapmak hatta bazı terimleri yüzeysel bir şekilde anlamak için harcamalarıdır. Yapılan terim çevirileri arasında da birlik sağlanmadığı için aynı kavramı karşılayan birden fazla terim zihnî bir kargaşaya sebep olmaktadır. Bu olumsuzluktan hareketle, görüş ayrılıklarından ve

Edebiyat Araştırmalarında Disiplinlerarası Yaklaşımların Önemi ve Terminoloji Sorunu yaklaşım farklılıklarından doğan eş anlamlı terimlerin çokluğu aydınlar ve öğrencilerin düşünce faaliyetlerini durduracak boyutlara ulaşmıştır (Filizok, 2010, s.4). Terimler, bilimler arasında iletişimi sağlayan metin birimleridir. Bilimsel çalışmalar, bireysel çabaların yanı sıra etkileşim ve iletişim gerektirir. Bilim adamlarının ve aynı alanda çalışan insanların bir paylaşım içine girmesinde temel ortaklık terimlerdir. Terimler aracılığıyla yapılan paylaşımlar, ilmî dilin herkes için göndergesi aynı olan anlam netliğini sağlar. Bu yüzden terimlerde keyfî kullanım, aynı alanda çalıştığımız insanların bilimsel çalışmalarından istifade etme konusunda önümüze engel çıkarabilir. Özellikle bizim gibi edebiyatın eski ve yeni sıfatlarıyla keskin bir şekilde ayrıldığı bir edebiyat dünyasında, devirler arasındaki bağı sağlayan önemli bir zincir olarak düşünebileceğimiz terim bilgisi, edebiyat bilimcileri birbirinden ayrıştırmaktadır. Bu ayrışmada ideolojik koşullanmaların da etkisini göz ardı edemeyiz. Edebiyatın sanat olarak sahip olduğu saygınlığı bir bilim dalı olarak da elde edebilmesi, kullandığı terimlerin işlevselliği ve düşünceyi aktarma gücü ile yakından alakalıdır. Nitekim kullanılan terimler, edebiyat araştırmalarını sadece yerel ve milli çerçeveyle sınırlı olmaktan kurtararak, yapılan çalışmaların evrensel düzeyde temsil edilmelerini de sağlayacaktır. Bu noktada karşılaşılan sıkıntıları gidermeye yönelik ortaya koyulacak bir takım teklif ve projeler, terim bilgisinin ülkemizde ciddi bir konu olarak ele alınmasında etkili olacaktır. Terimleştirme ve Terim Kullanımı Konusundaki Farklı Yaklaşımlar Terimler, ilmî bir disiplinde araştırmacıların takip ettikleri ya da etmeleri gereken zihinsel süreçleri yansıtan ifade birimleridir. Soyut fikirlerin aktarılmasında terimlerin işlevsel olarak kullanılması büyük önem taşır. Günümüzde pek çok alanda maddiyat ve nicelik ölçüt olarak alınırken, dil de maddileşerek soyut fikirlerin dışavurumunda yetersiz kalmaktadır. Dilin en sanatlı ve ustalıkla kullanıldığı alanların başında gelen edebiyat, sahip olduğu terminolojiyle de aynı zenginliği yakalamak durumundadır. Nitekim terim bilgisi ve yöntem, bir çalışma alanının bilimsel hüviyet kazanmasını sağlayan başlıca kriterlerdir. 23 Bir bilim dalında terim sayısının çok olması ve bu terimlerin işlevsel olarak kullanımda olması o alanın bilimsel hüviyeti ve aktif üretiminin göstergelerinden birisidir. Bilimsel çalışmalardaki zihnî süreçleri görünür hale getiren terimler, dilin bilim üretimine imkân tanıyacak bir zenginlikte olmasıyla yakından ilişkilidir. Dil ve soyut düşünce arasındaki yakın alakayı düşündüğümüzde, eğer bir dil ile bir şey düşünülmüyor, o dil ile bir şey üretilmiyorsa dilin gelişip zenginleşmesi (Özkan, 2008, s.148) mümkün değildir. Böyle bir durumda yabancı terimlerin işaret ettiği zihnî süreçleri dikkate almadan keyfî bir kullanımın yol açtığı sıkıntılar baş göstermektedir. Türkçe de kullanılan terimler ve terimleştirme yöntemleri üzerine yapılan tartışmaların tarihî seyrine baktığımızda bu konunun Tanzimat tan Cumhuriyet e gelen süreçte her dönem gündemde olduğunu görmekteyiz. Prof. Dr. Hamza Zülfikâr, Terim Sorunları ve Terim Yapma Yolları adlı çalışmasında bu süreci ayrıntılı bir şekilde ele alır. Genel eğilim, terimlerin Türkçe karşılıklarının kullanılmasından yana olmakla birlikte, çeşitli yıllarda toplanan Türk Dil Kurultaylarında, az da olsa terimlerin yabancı dillerdeki biçimlerinin Türkçeleştirilmeden kullanılması gerektiği de savunulur, terim yapma ve yayma konusundaki kurumsal etkinlikler içerisinde üniversitelerin rolüne dikkat çekilir:

Ebru Burcu Yılmaz Uzmanlık alanlarıyla ilgili terimleri hazırlamak üzere İstanbul Üniversitesine görev verilmiştir. İstanbul Üniversitesi, çeşitli fakültelerde birer terim komisyonu kurmuştur. Komisyonlar, çalışmalara başlarken tutulacak yolun ve uyulacak ilkelerin neler olabileceği üzerinde anlaşmak gerektiğini ileri sürmüşlerdir (Zülfikar, 1991, s.10). Her ne kadar olumlu sonuçlar alınamasa da, bu çalışmanın üniversite düzeyinde bir işbirliği ile yürütülme çabası bugün için bizlere de örnek teşkil etmelidir. Terim konusundaki kargaşayı gidermek sadece bir kurumdan bekleyebileceğimiz bir durum değil. Kurumsal çalışmaların öncülüğünde, araştırmacıların da bu konuda hassasiyet göstermeleri Türkçedeki terim kullanımının yakın zamanda bir sisteme oturmasını sağlayacaktır. Bu konuda yapılmış ve yapılmakta olan çalışmalara baktığımız zaman kurumsal boyutta aklımıza ilk olarak Türk Dil Kurumu gelmektedir. Kurumun verdiği bilgilere göre, TDK Bilim ve Sanat Terimleri Sözlüğü başlığı altında, günümüze kadar yapılmış olan terim sözlüklerinin bir araya getirilmesi düşünülmektedir. Bu çalışmanın iki alt başlığı var: Yayımlanan Terim Sözlükleri ve Hazırlanmakta Olan Terim Sözlükleri. Yayımlanan Terim Sözlüklerine baktığımız zaman karşımıza çıkan iki sözlükten birinin 1948, diğerinin de 1974 tarihini taşıdığını görmekteyiz. ** 2011 yılı itibariyle elimizdeki en işlevsel ve kapsamlı sözlük Prof. Dr. Turan Karataş tarafından hazırlanan Ansiklopedik Edebiyat Terimleri Sözlüğü dür. Her baskısında yeni maddelerle zenginleştirilen bu sözlük, edebiyat eleştirisinin daha sağlıklı zeminlerde yapıl(masına) (Karataş, 2011, s.9) katkı sağlayan önemli bir çalışmadır. Terim ve terimleştirme konusundaki tartışmalara baktığımız zaman iki farklı bakış açısı dikkatimizi çekmektedir. Bir taraftan yabancı terimlerin mutlaka Türkçeleştirilerek kullanılmasının gerekliliği vurgulanırken, diğer tarafta terimler, hangi medeniyete mensupsa o medeniyetin kullandığı dildeki şekliyle alınmasını savunan görüşler yer alır. Bu tartışmalarda göz önünde bulundurulması gereken hususlardan biri, bazı terimlerin Türkçeleştirilmesinin önündeki engel ve bu engeli ortaya çıkaran sebeplerdir. Neden terimlerin hepsi Türkçeleştirilemez? Bazı terimler anlamlarıyla birlikte dile dahil olduğu için, Türkçeleştirildiğinde ifade etmesi gereken anlam dünyasını yeterince yansıtamayabilir. Bu durum dille ilgili bir yetersizlikten değil, terimin karşıladığı anlam dünyasıyla terimin isimlendirmesi arasındaki ilişkiden kaynaklanır. Örneğin; bohem kelimesinin ya da Bovarizm teriminin anlamı içinden çıktığı kaynağın özelliklerini ve anlayışını yansıtır. Bu terimlere yakın anlamlı karşılıklar bulabiliriz fakat böyle bir yaklaşım terimin orijinal kullanımındaki anlamı yakalama noktasında bir eksiklik doğurabilecektir. 24. Terimler, edebi eserlerin kullanmış olduğu üst dilin açımlanmasında da önemli rol oynarlar. Terimin işaret ettiği anlam dünyasına vakıf olmadan kullanılması, metinlerle ezbere ilişkiler kurulmasına sebep olur ki, bu durum da okuyucuyla metin arasındaki iletişim kanalının kapanması anlamına gelir. Bu düşünceyle, yazımızda mevcut terimlerin kullanımında karşılaşılan problemlere değinmenin yanı sıra, edebiyatın disiplinlerarası bir çalışma alanı olarak etkinliğini artırmada terimleştirme konusunun önemini konuyla ilgili tekliflerimizle birlikte ortaya koymaya çalışacağız. ** Edebiyat ve Söz Sanatı Terim Sözlüğü (1948), Yazın Terimleri Sözlüğü (1974). Türk Dil Kurumu web sayfasında bir veri tabanı bulunmakla birlikte Bilim ve Sanat Terimleri Ana Sözlüğü Çalışma Grubu tarafından hazırlanmakta olan bir çalışmadan söz edilmektedir.(www.tdk.gov.tr Erişim tarihi: 01.05.2015)

Edebiyat Araştırmalarında Disiplinlerarası Yaklaşımların Önemi ve Terminoloji Sorunu Teklifler Edebiyatta evrensel ölçüleri yakalayabilmemiz, dünya edebiyatlarında yerleşmiş olan terimlerin kullanım şekillerini ve anlam derinliklerini, muhtevalarını gözden kaçırmadan tercüme etmemizi gerektirmektedir. Bu konuda tek tip, ideolojik ve indirgemeci yaklaşımlar, Türk edebiyatının temellerinde harcı bulunan Arap ve Fars edebiyatları ile Batı edebiyatlarını bir arada değerlendirmedikleri için yeni nesil araştırmacılar ya sadece batılı terimlere vakıf olmakta ya da terimleri sadece Osmanlı Türkçesindeki karşılıklarıyla kullanmayı tercih etmektedir. Sözgelimi, retorik bahsini anlamak için batılı kaynaklara yüzünü çeviren araştırmacı, Belagat teriminin retorikle olan yakınlığını bilmeyerek sınırlı ve yüzeysel bir bilgiye mahkûm kalacaktır. Aynı sıkıntı, terim bilgisini modern araştırmalara uyarlamayan geleneksel yaklaşımlar için de geçerlidir. Yabancı dillerden yapılan çevirilerde Türkçe karşılıkları olan ya da yaygın olarak kullanılan terimlerin tercih edilmesi sağlanabilir. Aksi halde her çevirmen kendi gerek gördüğü biçimde terimleri keyfî olarak kullanabilecektir. Yapılan çeviriler bir denetime tâbi tutulmadığı takdirde, yazarın kullandığı terminolojiyi yeterince bilmeyen çevirmen, terimin temsil ettiği anlam dünyasını yanlış ya da eksik aktaracaktır. Örneğin Jung teorisiyle ilgili yapılan çevirilerde, bilinçdışı ve bilinçaltı kelimeleri arasındaki ayırım dikkate alınmaksızın birbirinin yerine kullanılabilmektedir. Kelimenin orijinalinde geçen un- (unconscious) ve sub- (subconscious) eklerinin kelimeye kattıkları anlam, bir şeyin altında olmak veya bir şeyin dışında olmak gibi bir uzaklık/mesafe farkına işaret ederken, çeviride bu fark dikkate alınmamaktadır. Bu durum da araştırmacıların bilinçdışı ile ilgili teoriyi eksik ya da yanlış öğrenmelerine sebep olmaktadır. Terim çevirilerinde sadece sözlük düzeyinde aktarımın yetersiz olduğu muhakkaktır. Kelimenin sözlük anlamından ziyade ilmî dilde yüklendiği anlam önemlidir. 25 Farklı kültür ve edebiyatlardan tercüme yoluyla alınan terimlerin birbiriyle eş anlamlı olanları tespit edilerek mukayeseli bir terimler sözlüğü hazırlanabilir. Böylece Türk edebiyatının terkibinde harcı bulunan farklı medeniyetlerle olan etkileşiminin seyri ve boyutları ile ilgili veriler de elde edilebilir. Mukayeseli Terimler Sözlüğü ile edebiyat bilimcinin ya da öğrencinin aynı kavrama karşılık gelen birden fazla terimden haberdar olması sağlanabilir. Sözgelimi; retorik ve belagat, üslup incelemesi ve stilistik, itibari ve fiktif, tema ve izlek, imge ve imaj terimlerinin eş veya yakın anlamlı olduğunu bilmemekten kaynaklanan bazı yaklaşımlar, bu terimlerin yanlış yerlerde kullanılmasına sebep olabilmektedir. Terimlerin Doğu ve Batı edebiyatlarında kullanımlarının bir arada verildiği bir sistemle ortaya konması, her iki medeniyet arasındaki etkileşimin aşamaları ve seyri konusunda da fikir verebilecektir. Sözgelimi, felsefe terimleri üzerine yapılacak böyle bir çalışma bizi, bazı felsefi meselelerin Doğu da, Batı dan çok önce ele alındığı gerçeğine götürebilmektedir. Yabancı dilden geçen terimlerin ve mukayeseli sözlükte yer alan yabancı kökenli terimlerin telaffuzlarıyla birlikte verilmesi de önemlidir. Çünkü telaffuz yanlışlığından kaynaklanan yanılgılar da terimlerin yanlış yerde kullanılmasına sebep olmaktadır. Yazılı metinlerin yanı sıra sözlü sunumlarda terim kullanımı da titizlik gerektiren bir konudur. Bir kurul oluşturularak edebiyat terimlerinde birlik sağlanabilir. Örneğin; çeviri yoluyla ya da özgün olarak terimleşen bir kelime, bu kurulun uygun görmesi halinde kullanıma geçirilebilir. Bilimsel bir kurulun denetleyeceği bir terim bankasının oluşturulması ve

Ebru Burcu Yılmaz disiplinlerarası edebiyat çalışmaları sözlüğü hazırlanarak, edebiyatın farklı bilimlerle kesişen yönlerinin tespiti bilimsel çalışmaların daha sağlıklı bir şekilde yapılmasını sağlayacaktır. Terimlerin rastgele kullanımı belki görünürde nicelik olarak terim hazinemizin zenginleştiği izlenimini uyandırsa da, terim seçimindeki keyfilik sosyal bilimcilerin içinde bulunduğu zihni karmaşa ve tıkanıklığın bir göstergesidir. Terim sözlüklerinde yer bulan terimlerin, sadece günümüzdeki karşılığıyla kullanılmakla kalmayıp örneklendirilmesi, terimin kullanımıyla ilgili tarihsel süreç ve kültürel arka plana da işaret edilmesi faydalı olacaktır. Bilimsel çalışma yapma iddiasında bulunan kişilerin bilim tarihi okumadan yerleşik kabul ve alışkanlıklar üzerinden zihinsel boyutlu bir üretim yapması mümkün değildir. Türk edebiyatı üzerine yapılan çalışmaların monografi, derleme ve metin neşriyle sınırlı bir pratik içinde yinelenmesi de benzer bir eksikliğin sonucudur. Doğu ve Batı medeniyetinin birikimine yaslanarak bir sentez oluşturmaya çalışan Türk edebiyatının sahip olduğu gelenek bu alanda yapılacak olan araştırmalarda Doğu ve Batı nın düşünsel kaynaklarından haberdar olmayı mecburi kılar. Örneğin; tasavvuf düşüncesini vâkıf bir araştırmacı Doğu kaynaklı metinlerde bireyin geçirdiği kemalât sürecini değerlendirirken aynı teorinin Batılı düşüncedeki karşılığı olan Jung un analitik psikoloji başlığı altında işlediği ruhsal büyüme sürecini ve iki disiplin arasındaki terimsel farklılaşmayı bilmesi gerekir. Bu şekilde terimler üzerinden yapılacak bir karşılaştırma kolektif bilinçdışının ilmî dilin oluşumunda da etkili olduğunu göstermektedir. Gerek kitap, gerekse makale düzeyinde ortaya koyulan çalışmalarda, terimlerin kullanımı konusunda titizlik gösterilmesi, bu terimlerin yerleşmesinde ve çalışmanın amacına ulaşmasında büyük önem taşımaktadır. Araştırmacı, metin içinde yer verdiği yeni bir terimi, dipnotta vereceği izahla anlaşılır kılabilir. Aksi takdirde, herkesi biliyor kabul ederek yahut bilmesi gerekir kanaatiyle kullanılan terimler, metnin anlaşılmasını engellemektedir. Aynı şekilde, dergilerin yazım kuralları içinde, terim kullanımına yönelik de uyarılar yapılarak bu konudaki keyfîliğin önüne geçilebilir. 26 Hazırlanan kitapların hitap ettikleri kitleler düşünülerek ve onların hazırbulunuşluk düzeyleri dikkate alınarak yazılması gerekmektedir. Örneğin liseden mezun olan öğrencinin, üniversite sınav sisteminin robotize eden olumsuz taktiklerinden sonra, üniversitede edebiyat bilimiyle karşılaştığında bu bilimin temel kavramlarına ve temel meselelerine ne kadar hazırlıklı olduğu konusu düşündürücüdür. Bu sebeple öğrencinin, edebiyat tarihiyle ve edebiyatın problemleriyle karşılaşmadan önce alanın gerektirdiği terim bilgisi konusunda en azından giriş seviyesinde donanıma sahip olması sağlanmalıdır. Aynı hazırlık süreci, lisans eğitimini tamamlayan öğrencilerin lisansüstü aşamaya geçtikleri dönem için de kısmen geçerlidir. Lisansüstü aşamada ders dönemiyle birlikte, eşzamanlı olarak öğrenciye terim bilgisi kazandıracak uygulamalar yapılabilir. Sözgelimi; öğrencilere okumaları gereken kitap listesi verilirken, kaynakların terim sözlükleri hazırlatılabilir. Örneğin; Pospelov un Edebiyat Bilimi ni ya da kuramsal bir kaynağı okuyan öğrenciden bu kitaplarda geçen terimleri tespit etmesi istenebilir. Zamanla bu temel metinlerden hareketle ciddi bir terim havuzu oluşturulabilir. Orta öğretim kademesinden itibaren dilbilgisi derslerinin bir parçası olarak, Türkçe de terim yapma yollarının anlatıldığı dersler yer almalıdır. Ya da en azından lisans eğitiminde öğrencilerin terimler üzerinden anlamaya çalıştıkları mevzulara temas etmeden önce Türkçe terim türetme yolları öğretilmelidir.

Edebiyat Araştırmalarında Disiplinlerarası Yaklaşımların Önemi ve Terminoloji Sorunu Sonuç Kavramlarla düşünen bilim insanlarının, dünya çapında eserler ortaya koyabilmeleri ve yapılmış olan çalışmaları takip edebilmeleri terminoloji konusundaki donanımlarıyla yakından alakalıdır. Soyut kavramlar üzerinden üretim yapan bilimsel çalışmalar, sistemli ve bilinçli bir terim bilgisiyle desteklendiği taktirde, dilin düşünce oluşturma işlevi (Pospelov, 2005, s.97) yerine getirilmiş olur. Bilim üretiminin sağlıklı süreçler dahilinde gerçekleşebilmesi için terimlerin bilinçli bir şekilde kullanılması büyük önem taşımaktadır. Ezberci ve nakilci bir anlayışa mahkum olmamak için terimleri, arka planındaki anlam dünyasına vakıf olarak kullanmak ve bilimsel disiplin dahilinde terim türetme yollarını dikkate alarak terim hazinemizi zenginleştirmek mecburiyetindeyiz. Kullanılan ilmî terminoloji edebiyat bilimi sahasında ortaya koyulacak eserlerin ciddiyeti ve kapsamını yansıtan önemli bir göstergedir. Bu sebeple gerek eğitim ve öğretim gerekse bilimsel üretim süreçlerinde terim kullanımı konusuna dikkatle eğilmek ve bu konuyu bilimsel bir disiplin haline getirmek edebiyat bilimcilerin yaşadıkları önemli bir problemin giderilmesini sağlayacaktır. Bu çözüm, daha sağlıklı bir şekilde gerçekleşen zihnî süreçlerle birlikte edebiyat incelemelerinde büyük faydaları beraberinde getirecektir. Bilimlerin birbirleriyle etkileşiminin arttığı günümüz ortamında edebiyatın beslediği ara alanlara dair yetkin eserlerin ortaya konması için edebiyat araştırmacılarının entelektüel donanımlarını farklı bilimsel alanlardan beslenerek zenginleştirmeleri gerekmektedir. Bu birikimin anlam üretiminde etkin bir şekilde kullanılabilmesi de ortak bir ilmi dilin geliştirilmesi ve terminoloji konusundaki sorunların aşılması ile mümkün olabilir. 27 KAYNAKLAR FİLİZOK, Rıza, (2010), Bilim Hayatımızın Önündeki Engel: Terim Meselesi, (http://www.ege-edebiyat.org/wp/?p=709, Erişim Tarihi: 05.10.2014). KARATAŞ, Turan, (2011), Ansiklopedik Edebiyat Terimleri Sözlüğü, İstanbul:Sütun. ÖZGÜL, M. Kayahan, (2013), Edebiyat Tarihine Manifestik Bir Bakış, Turkish Studies, Volume: 8/9, s.2685-2700. ÖZKAN, Mustafa, (2008), İnsan İletişim ve Dil, İstanbul: 3F. POSPELOV, Gennadiy (2005), Edebiyat Bilimi, (Çev. Yılmaz Onay), İstanbul: Evrensel Basım Yayın. ZÜLFİKÂR, Hamza, (1991), Terim Sorunları ve Terim Yapma Yolları, Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu.