MLER: AVRUPA MI, AVRASYA MI, ORTA ASYA MI?



Benzer belgeler
SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

Amerikan Stratejik Yazımından...

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

1. ABD Silahlı Kuvvetleri dünyanın en güçlü ordusu

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

HALI SEKTÖRÜ. Kasım Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI

DÜNYA SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ İHRACATI. Genel Değerlendirme

Aylık Dış Ticaret Analizi

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

İÇİNDEKİLER. Önsöz... Şekiller ve Tablolar Listesi... xii 1. BÖLÜM ENTEGRASYON VE ENTEGRASYONUN ETKİLERİ

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ...

15 Ekim 2014 Genel Merkez

CAM SANAYİİ. Hazırlayan Birsen YILMAZ T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

F. KÜRESEL VE BÖLGESEL ÖRGÜTLER

plastik sanayi PLASTİK SEKTÖR TÜRKİYE DEĞERLENDİRMESİ VE 2014 BEKLENTİLERİ 6 AYLIK Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

NAZİLLİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ(TÜRKÇE) 2016/2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

Türkiye-Kosova Serbest Ticaret Anlaşması IV. Tur Müzakereleri. Caner ERDEM AB Uzman Yardımcısı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü

Dünya Seramik Sektörü Dış Ticareti a) Seramik Kaplama Malzemeleri

TOPLAM 30 TOPLAM 30 TOPLAM 30

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

2017 MAYIS DIŞ TİCARET RAPORU

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

AB İLE GÜMRÜK BİRLİĞİ NİN GÜNCELLENMESİ

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

24 HAZİRAN 2014 İSTANBUL

DÜNYADA NÜFUS VE EKONOMİK FAALİYETLER

2014 OCAK DIŞ TİCARET RAPORU

ULUSLARARASI EKONOMİK KURULUŞLAR (İKT206U)

HALI SEKTÖRÜ. Ocak Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

HALI SEKTÖRÜ. Mart Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

Türkiye ve Avrupa Birliği

DOĞRUDAN YABANCI YATIRIM

PINAR ÖZDEN CANKARA. İLETİŞİM BİLGİLERİ: Doğum Tarihi: E-Posta: EĞİTİM BİLGİLERİ: Doktora/PhD

21. YÜZYILDA TEMEL RİSKLER

DEĞERLENDİRME NOTU: İsmail ÜNVER Mevlana Kalkınma Ajansı, Konya Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü

ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ MART

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

İKİNCİ BİNYILIN MUHASEBESİ İÇİNDEKİLER

HALI SEKTÖRÜ. Mayıs Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

HALI SEKTÖRÜ. Nisan Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

HALI SEKTÖRÜ 2015 YILI İHRACATI

Güncel Bilgiler. y a y ı n l a r ı

TÜRK DERİ VE DERİ MAMÜLLERİ SEKTÖRÜ

Dr. Öğr. Üyesi Abbas KARAAĞAÇLI. 1. Adı Soyadı : Abbas Karaağaçlı 2. Doğum Tarihi : Unvanı : Dr. Öğr. Üyesi 4.

Azerbaycan Enerji Görünümü GÖRÜNÜMÜ. Hazar Strateji Enstitüsü Enerji ve Ekonomi Araştırmaları Merkezi.

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

Göç ve Serbest Dolaşım Eğilimler ve Engeller. Ayşegül Yeşildağlar Ankara, Turkey

İktisat Tarihi

OCAK-EYLÜL 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ,

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

ENERJİ GÜVENLİĞİ ÇALIŞTAYI Türkiye Nükleer Güç Programı 2030

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

2013/ 2014 (%) 3301 Uçucu Yağlar ,63 3,97

Rusya nın DTÖ Üyeliğinin Türk-Rus Ticari İlişkilerine Olası Etkileri

ÇOK TARAFLI İLİŞKİLER VE AVRUPA BİRLİĞİ NİN GELECEĞİ KONFERANSI. Ümit Özlale

BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

TÜRKĠYE DÜNYANIN BOYA ÜRETĠM ÜSSÜ OLMA YOLUNDA

İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ SİYASAL BİLGİLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ (TÜRKÇE LİSANS PROGRAMI) 4 YILLIK DERS PLANI

2012 SINAVLARI İÇİN GÜNCEL EKONOMİ ÇALIŞMA SORULARI. (40 Test Sorusu)

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2014 EYLÜL İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER. Mustafa Serdar PALABIYIK

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

2018 ŞUBAT DIŞ TİCARET RAPORU

BATI AFRİKA ÜLKELERİ RAPORU

İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN DIŞ PİYASALARDAKİ DURUMU

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

BLOG ADRESİ :

Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri Sektör Raporu 2010

2014 MAYIS DIŞ TİCARET RAPORU

IMF, Birleşmiş Milletlerin uzmanlaşmış kurumlarından biri olsa da, kendi tüzüğü, yönetim yapısı ve mali kaynağı vardır.

Transkript:

T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLAR ARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ KÜRESELLEŞME ETKİSİNDE TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA EĞİLİMLER: AVRUPA MI, AVRASYA MI, ORTA ASYA MI? Abdulkadir GÜRSOY Ankara, 2007

T.C. ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLAR ARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ KÜRESELLEŞME ETKİSİNDE TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA EĞİLİMLER: AVRUPA MI, AVRASYA MI, ORTA ASYA MI? Abdulkadir GÜRSOY TEZ DANIŞMANI Doç. Dr. İdris BAL Ankara, 2007 (Fotokopi ile çoğaltılabilir)

ÖZET Küreselleşme beraberinde bölgeselleşmeyi, gruplaşmayı getirmiştir. Bölgeselleşmenin en başarılı örneği Avrupa Birliği (AB) dir. Türkiye 1963 Ankara Antlaşması ile başlayan süreçle AB ye katılmayı hedeflemiştir. Ancak Komünizm tehlikesi ortadan kalktıktan sonra, AB Türkiye ye bakışında kendi arasında ikiye bölünmüştür. Muhafazakâr olan grup; sınırları belirli bir Avrupa yı desteklemekte, kültürel ve dinsel farklılıkları vurgulayarak Türkiye nin Birliğe katılımına karşı çıkmaktadırlar. Evrensel Avrupa yı savunan, liberal düşünceli diğer grup ise; Avrupa nın küreselleşme ile daha iyi baş edebilmesi, medeniyetler arasında uyuma olumlu katkıda bulunulabilmesi ve belki de en önemlisi, gelecekteki güvenlik gereksinimlerini en etkin şekilde karşılayabilmesi için Türkiye ye ihtiyaç duyup, üyeliğini desteklemektedir. Müzakerelerin çok uzun sürebileceği, üyelikle sonuçlanamayabileceği, imtiyazlı ortaklık teklifi gibi karışık mesajlar ile Türkiye nin iç güvenliğini doğrudan ilgilendiren konulardaki karşılıklı uyuşmazlıklar ve Kıbrıs, Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğini belirsizleştirmektedir. Türkiye için alternatif politikalar Sovyetler Birliği nin çöküşü ile ortaya çıkmıştır. Bunlar Avrasyacılık ve Orta Asyacılık olarak genellenebilir. Türkiye nin yeniden pasif ortaklığa adaylığı anlamına gelecek Avrasyacılık fikrini ikinci plana iterek, Orta Asya devletleri ile olan işbirliğini somutlaştıracak adımları atmasının, kendisini küreselleşmenin gelecekte yaratacağı ortama, siyasi, ekonomik ve güvenlik açısından daha hazır hale getirebileceği değerlendirilmektedir. Anahtar Kelimeler: Avrupa Birliği, Avrasyacılık, Küreselleşme, Bölgeselleşme, Orta Asya.

ABSTRACT Globalism brought in regionalism and grouping with itself. European Union (EU) can be attributed as the most successful example of regionalism. Through the period started with Ankara agreement signed in 1963, Turkey aimed to join EU. However, after communism threat disappeared, view of EU towards membership of Turkey was splitted into two sides: The conservative group supports a Europe with well defined borders; puts emphasis on cultural and religious differences between Europe and Turkey and therefore rejects membership of Turkey. On the other hand, the group supporting a universal and liberal Europe supports membership of Turkey which they think can help to: improve Europe s rivalry against globalism, contribute to harmony between civilizations and perhaps most vitally support future security requirements of Europe. The ideas that: negotiations between Turkey and EU about membership of Turkey can span through a very long time, may not result in membership of Turkey, confusing messages resulting from offers about privileged partnership instead of full membership together with disagreements on topics that directly influence internal security concerns of Turkey and Cyprus, create uncertainties in the future of EU-Turkey relations. In this situation, alternatives for Turkish foreign policy came up with the collapse of Soviet Union. These can be generalized as Eurasianism and Central Asianism. Turkey should initiate practical steps of cooperation with Central Asian countries to get ready for future political, economic and security concerns of globalism and push back Eurasianism idea which would again make it as a candidate for passive partnership. Key Words: European Union, Eurasianism, Globalism, Regionalism, Central Asia.

ÖNSÖZ Tarihte meydana gelen olaylar o an yaşanıp bitmezler. Önemli olayların çeşitli boyutlardaki etkileri yıllar ve hatta yüzyıllar sürebilmektedir. Sovyetler Birliği nin yıkılışı da bu kapsamda bir etkiye sahiptir. Yani 1980 lerin sonunda başlayan süreç 1990 ların sonunda bitmemiştir. Günümüzde de bunun etkileri tıpkı suya düşen bir taşın yarattığı halka etkisi gibi devam etmektedir. Bu açıdan bakıldığında; Sovyetler Birliği nin yıkılışını müteakip ortaya çıkan kargaşa ortamında, Türkiye nin arzu edilen şekilde başarılı bir sınavdan geçtiğini, günümüz merceğinden bakarak söylemek belki son derece zordur. Ancak o günün şartlarında konu değerlendirildiğinde, Türkiye nin imkânları ölçüsünde yaptıkları küçümsenecek ölçüde de değildir. Türkiye nin yaptıkları sonuç olarak bir anlamda temel olarak sayılabilecek şeylerdir. Yani Türkiye nin sonsuza kadar kaybettiği her hangi bir fırsat yoktur. Günümüzde yaşanmakta olan bölgeselleşme-gruplaşma ve küreselleşme etkisinde yaşanan gelişmeler tüm fırsatları, riskleri ile birlikte Türkiye nin önünde tutmaya devam etmektedir. Bu tez çalışmasında, Avrupa Birliği, Avrasyacılık ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile işbirliği seçenekleri incelenecektir. Çalışmama yaptıkları değerli katkılarından ve etkili yönlendirmelerinden dolayı tez danışmanım Doç. Dr. İdris BAL a teşekkürü bir borç bilirim. Aynı şekilde Prof. Dr. Ertuğrul ÇETİNER e verdikleri destekten ve yardımlarından dolayı şükranlarımı, Ruhan ÖZKAN a içten teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca tüm öğrenim ile tez sürecinde bana sağladıkları destekten ve katlandıkları zorluklardan dolayı, aileme olan minnettarlığımı ifade etmek isterim. Son olarak; tez çalışmasındaki fikirlerin, bireysel görüşümü yansıttığını, mensubu olduğum kurumun görüşünü yansıtmadığını önemle vurgulamak isterim. ii

İÇİNDEKİLER Sayfa No ÖNSÖZ. ii İÇİNDEKİLER...iii ŞEKİL VE ÇİZELGE LİSTESİ...vi KISALTMALAR....vii BİRİNCİ BÖLÜM 1 GİRİŞ...1 1.1 Çalışmanın Önemi...2 1.2 Amaç...4 1.3 Kapsam...4 1.4 Araştırma Yöntemi...5 İKİNCİ BÖLÜM 2 KÜRESELLEŞME 7 2.1 Giriş...7 2.2 Küreselleşmenin Tarihsel Temeli...7 2.3 SSCB nin Yıkılmasının Küreselleşmeye Etkileri...8 2.4 Küreselleşmenin Yarattığı Ekonomik Devler ve Siyasi Etkileri...9 2.5 Küreselleşme Süreci ve Bölgeselleşme: AB, NAFTA ve Diğerleri...10 2.6 Küreselleşmenin Güvenlik ve Siyasi Boyutu...12 2.7 Sonuç...13 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 3 DEĞİŞEN DÜNYADA DEĞİŞEN TÜRKİYE..15 3.1 Giriş...15 3.2 1990 Öncesi Türkiye...15 iii

3.3 1990 Sonrası Türkiye...18 3.4 Günümüzde Türkiye...23 3.5 Sonuç...28 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 4 AVRUPA BİRLİĞİ.32 4.1 Giriş...32 4.2 Nereden Nereye...32 4.2.1 Eski Doğu Bloku Ülkelerinin AB Üyeliği ve İki Vitesli Avrupa...33 4.2.2 AB: Anayasası Üyeleri Tarafından Reddedilen Süper güç...35 4.3 Hangi Avrupa?...35 4.3.1 Muhafazakâr Avrupa...37 4.3.2 Evrensel Avrupa...41 4.4 Türkiye AB İlişkileri...42 4.4.1 Lüksemburg Zirvesi ve Sonuçları...44 4.4.2 Hazmetme Kapasitesi ve Türkiye nin Üyeliğine Etkileri...47 4.4.3 Müzakere Konuları ve GKRY...48 4.4.4 Küreselleşme Boyutunda AB nin Türkiye ye Olan İhtiyacı...52 4.4.4.1 Enerji...52 4.4.4.2 Nüfus ve İş Gücü...53 4.4.4.3 Medeniyetler Çatışması ve Güvenlik...55 4.4.5 Ayrıcalıklı Ortaklık ve AB de Bazı Görüşler...58 4.4.6 AB Kamuoyunun Türkiye Hakkında Düşündükleri...60 4.5 Üyelik Sürecine Etki Eden Diğer Sorunlar...64 4.5.1 Kıbrıs...64 4.5.2 Ermeni Meselesi...66 4.5.3 Irak Sorunu ve Etnik Teröre AB nin Yaklaşımı...66 4.5.4 Nitelikli Çoğunluk Sistemi, Kalıcı Kıstlamalar ve Türkiye...67 4.6 Sonuç...69 iv

BEŞİNCİ BÖLÜM 5 DIŞ POLİTİKADA YENİ YÖNLER, ALTERNATİFLER...75 5.1 Giriş...75 5.2 Avrasya ve Avrasyacılık...76 5.2.1 Avrasya nın Önemi...77 5.2.2 Avrasyacılık...79 5.2.3 Avrasya da Güç Dengeleri...83 5.2.4 Avrasyacılık ve Türkiye...84 5.3 Orta Asya...87 5.3.1 Herkesin Arka Bahçesi: Orta Asya...91 5.3.1.1 Rusya ve Orta Asya...92 5.3.1.2 ABD ve Orta Asya...99 5.3.1.3.Çin ve Orta Asya...103 5.3.1.4 İran ve Orta Asya...104 5.3.1.5 Türkiye ve Orta Asya...109 5.4 Sonuç...132 ALTINCI BÖLÜM 6 SONUÇ.140 KAYNAKÇA 147 v

Sayfa No ŞEKİLLER VE ÇİZELGELER Şekil 1: Armed Forces Journel in Orta Doğu Öngörüsü. 26 Şekil 2: Nabucco Projesi ve Rusya nın alternatifleri 53 Tablo 1: ABD Nüfüs Sayım Bürosu na göre 60 yaş üzerindeki nüfusun ülke nüfuslarına oranı 54 Tablo 2: DİE verilerine göre Türkiye de nüfusun yaşlara göre dağılımı 54 Tablo 3: Türkiye nin AB ye katılımına karşı olanların ülkelere göre dağılımı 61 Tablo 4: Türkiye nin AB ye katılımına karşı olanların ülkelere göre dağılımı 62 Tablo 5: Türkiye gerekli reformları gerçekleştirse bile AB ye katılımı fikrinin ülkelere göre desteklenme oranı 63 Tablo 6 : Nitelikli Çoğunluk Oylamasına Göre Ülkelerin Oy Sayısı 68 Tablo 7:Orta Asya Cumhuriyetleri Genel Bilgiler 90 Tablo 8: Türkiye nin İthalatının Ülke Gruplarına Göre Dağılımı 119 Tablo 9: Türkiye nin İhracatının Ülke Gruplarına Göre Dağılımı 120 Tablo 10: Orta Asya Ülkeleri ve Rusya ya Yapılan İhracat 121 Tablo 11: Orta Asya Ülkeleri ve Rusya nın Nüfus ve Ekonomisine Ait Bilgiler 122 vi

KISALTMALAR Kısaltma Açıklama AB Avrupa Birliği ABD Amerika Birleşik Devletleri ABGS Avrupa Birliği Genel Sekreterliği AÇKT Avrupa Çelik ve Kömür Topluluğu AET Avrupa Ekonomik Topluluğu AP Avrupa Parlamentosu AT Avrupa Topluluğu BYEGM Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü CARICOM Karayip Ortak Pazarı EİT Ekonomik İşbirliği Teşkilatı EUROSEC Avrasya Ekonomi Topluluğu GKRY Güney Kıbrıs Rum Yönetimi KEİT Karadeniz Ekonomik Teşkilatı MERCOSUR Güney Amerika Birliği NAFTA North America Free Trade Agrement - Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşması NATO North Atlantic Treaty Organization - Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı OAD Orta Asya Devletleri PEW The PEW Research Center for the People and the Press SSCB Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği SCO Şanghay İşbirliği Örgütü TDD Türk Dilli Devletler TİKA Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığını TSK Türk Silahlı Kuvvetleri vii

BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞ Türklerin batının bir parçası olma çabası bir anlamda Orta Asya dan batıya doğru göçlerinin başlangıcı kadar eskidir. Bu süreçte Osmanlı İmparatorluğu ile doruk noktasına ulaşan Türk düşmanlığı da bir o kadar eskidir. Bu nedenle birçokları için Avrupa Birliği bu düşmanlığı dostluğa, en azından bir tür işbirliğine dönüştürme yoludur. Bazıları ise Avrupa Birliği içinde bir Türkiye yi düşünmek dahi istememektedirler. Her iki tarafta var olan bu grubun düşüncelerini haklı çıkaracak yeterince destek ise Avrupa Birliğinden gelmektedir. Yani çok bilindik bu hikâye, artık herkesin aklında aynı anlamlı sonuca ulaşmamaktadır. Türkiye deki AB desteği gün geçtikçe azalmaktadır. ABD için de durum farklı değildir. AB nin bazı ülkelerinde ırkçılık artma eğiliminde, ABD de ise Evangelizmin etkiyle din yükseliştedir. Müslüman olmak, son zamanlarda ne Amerika da ne de Avrupa da hoş karşılanan sosyal bir özellik değildir. Bu durumda Türkiye kendini, parçası olmaya çalıştığı bu ortamda rahat hissedebilecek midir? Sorulması gereken asıl soru bu ve cevabı eğer hayır ise; sorulması gereken müteakip soru, Türkiye nin ikinci bir planı var mıdır? Sovyetler Birliğinin çöküşü ile başlayan süreçte, dünyada siyasi, idari ve ideolojik olarak büyük değişiklikler olmuş, Türkçe konuşan devletler politik arenanın merkezine yerleşmiştir. Aynı dönemde küreselleşme olgusu, önce ekonomik sonra siyasi hayata damgasını vurmuştur. Küreselleşme nedeniyle ülkelerin yaşadığı ekonomik, teknolojik ve güvenlik endişeleri bölgeselleşmeyi beraberinde getirmiştir ki bu dünyanın yeniden oluşumu, yeniden kurulması anlamını taşımaktadır. İşte bu nedenle bu çalışma özünde İsmet İnönü nün yeni bir dünya kurulur ve Türkiye orada yerini alır sözünü irdelemektedir. Yani Türkiye 1

için kurulabilecek yeni bir dünya var mıdır, varsa bile Türkiye o dünyada yerini alabilir mi? 1.1 ÇALIŞMANIN ÖNEMİ Türklerin batıya doğru kesintisiz yürüyüşü, dünya tarihinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu nun ikinci Viyana Kuşatması ile sona eren, bu kesintisiz ilerleme, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna kadar olan o çileli geri çekilmeden sonra, başka bir şekil alarak devam etmiştir. Önce Rus İmparatorluğu na sonra da Sovyetler Birliği ne karşı başlayan batıya dönük işbirliğinde, hedef başlangıçta NATO nun güvenlik şemsiyesi altına girmek olarak belirlenmiş, daha sonra bunu Avrupa Birliği (AB) ne üyelik takip etmiştir. Türkiye nin dış politikası günümüzde de AB ye üye olmak ve NATO nun güvenlik şemsiyesi altında kalmak esaslarına demirli olsa bile; Batı dünyasındaki dönüşüm ve kararsızlık, Türkiye nin çıkarları ile çatışmaya başlamıştır. Türkiye, Avrupa nın gözünde Komünizm tehlikesine karşı birlikte savaşılacak değerli bir müttefik rolünden; dini, nüfusu, ekonomik ve coğrafi durumu nedeniyle istenmeyen, ya da kamuoyu gözünde çoğunlukla istenmeyen ülke durumuna düşmüştür. Halen AB üyeliğine yönelik görüşmeler, uluslar arası ilişkilerdeki ahde vefa kuralı ile Türkiye nin tamamen kaybedilmemesi gerekliliği üzerinde oluşan bir dengede, zorlukla yürütülmektedir. Durum Amerika Birleşik Devletleri (ABD) açısından da pek farklı değildir. Türkiye ABD nin Irak ı işgalini desteklememiş; TBMM, Türkiye Cumhuriyeti topraklarının kullanımı için gerekli olan müsaadeyi ABD ye ve koalisyon ortaklarına vermemiştir. O aşamadan sonra başlayan ilişkilerdeki gerginlik, Irak ın Süleymaniye kentinde bulunan, Türk irtibat timine karşı yapılan operasyondan sonra, doruk noktasına ulaşmış, iki müttefikin arasına giren güvensizlik, bir daha giderilememiştir. Halen Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Irak ın kuzeyine müdahale talebinde bulunurken; ABD bunun sorunları çözebilecek bir yaklaşım olmadığını ifade etmekte ve Irak ta konuşlu PKK/KONGRA-GEL terör örgütüne karşı da, 2

herhangi bir girişimde bulunmamaktadır. ABD nin doğrudan ve dolaylı olarak sorumlu olduğu gelişmeler Irak ta iç savaş ortamı yaratırken, ülke parçalanmaya doğru sürüklenmekte, bunun muhtemel sonucu Türkiye tarafından tehdit olarak algılanmaktadır. 1 Günümüzdeki bu gelişmeler Türkiye nin dış politikada tek yön olarak kabul ettiği AB üyeliğinin hiçte kolay olmayacağını, hatta gerçekleşmeyebileceğini göstermekte, ABD nin son dönem dış politikaları ise Türkiye nin güvenliğini tehlikeye atmaktadır. Türkiye AB den dışlanmak ve NATO nun güvenlik şemsiyesine güvenmemek ile yüz yüzedir. 2 Diğer taraftan küreselleşmenin dünya ekonomisi üzerinde başlattığı, daha sonra siyasi boyuta dönüşen bölgeselleşme gerçeği, Türkiye yi, kendisine yeni stratejik işbirliği alanları yaratmaya, var olanları daha gerçekçi değerlendirmeye ve ciddi dış politika alternatifleri oluşturmaya zorlamaktadır. Bunun anlamı Türkiye nin hiç olmayacağını düşündüğüne hazır olması gerektiğidir. Batı sonuçta, Türkiye nin dış politikasında tek yön değil, sadece alternatiflerden birisi haline gerilemekte, diğer alternatifler ise ön plana çıkmaktadır. ABD de ve AB de görülen politik ve sosyal değişikliklerin, Türkiye nin dış politikasına etkileri ertesinde, Türkiye nin dış politika alternatiflerinden ikisi olan Avrasyacılık ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile işbirliğinin daha somut bir şekilde ortaya konulmasına ihtiyaç vardır. Diğer ülkelere ve organizasyonlara karşı herhangi bir dışlama yoluna gitmeden, Türk Cumhuriyetlerine karşı olan işbirliğinin daha doğal olması sebebiyle, daha öncelikli olması gerektiği değerlendirilmektedir. 1 Cengiz Çandar, Öncelikli Tehdit: Kuzey Irak mı? PKK mı?, Hürriyet Gazetesi, 4.10.2007 http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=7415704&yazarid=215 2 Tülin Daloğlu, PKK Tarafından Lekelendi, Washington Times Gazetesi 2.10.2007 sayısı, BYEGM.lüğü, 4.10.2007 http://www.byegm.gov.tr/yayinlarimiz/disbasin/2007/10/04x10x07.htm 3

1.2 AMAÇ Bu çalışmanın amacı; Batı dünyasının değişen konjonktürde ve küreselleşmenin etkisi altında, Türkiye ye olan güncel ihtiyacını ve değişen bakış açısını ortaya koyarken, Türkiye ile Batı çıkarlarının başta Türkiye nin güvenliği olmak üzere çok önemli konularda artık çatışma sürecine girdiğini sebepleri ile göstermektir. Bu nedenle, başta AB üyeliği gibi işbirliklerinin arzu edilen sonuca varamayabileceğini değerlendirerek, Türkiye nin ihtiyaç duyabileceği alternatif işbirliklerini incelemek ve önerilerde bulunmak çalışmanın amaçları arasındadır. 1.3 KAPSAM Soğuk savaş sonrasında dünyada dengeler değişirken ABD nin ve Avrupa nın Türkiye ye olan ihtiyacını değişmiştir. ABD nin ve AB nin son dönemdeki politikaları, Türkiye nin başta güvenlik olmak üzere bulunduğu bölgeye yönelik çıkarları ile çatışmaktadır. Bu durum Türkiye yi yeni stratejik işbirliklerine yönlendirmektedir. Tez çalışması kapsamında bu hipotez AB nin Türkiye karşısında ortaya koyduğu politik yaklaşımlar ve ABD nin Irak politikası nedeniyle Türkiye nin güvenliğinde meydana gelen hassasiyetler incelenerek desteklenecektir. Tezde, AB üyeliğinin tek hedef olarak ortaya konulmasının sakıncaları ortaya konularak Avrasya ve Orta Asya boyutunda bazı öneriler getirilmiştir. Çalışma devam eden maddelerdeki varsayımlar doğrultusunda geliştirilmiştir. Bu çalışmada Avrupa Birliğinin Türkiye yi üyeliğe kabul etmeyeceği veya Türkiye nin üye olma isteğini ortadan kaldıracak gerekli şartları yaratacağı, AB nin Türkiye ye yaklaşım yöntemleri ve değişen dünya koşulları nedeniyle Türkiye nin AB ye üye olmayı istemeyebileceği varsayılmıştır. Buna ek olarak, İkinci Körfez Savaşından sonra Irak ta meydana gelen gelişmeler ve bu bağlamda Türkiye nin NATO müttefiki ABD ile arasında yaşanan olumsuz gelişmeler, Türkiye nin bu güvenlik şemsiyesinin ve müttefiklerinin güvenilirliğini sorgulamasına neden olmuş, bu nedenle bu çalışmada bu güvenin gelecekte de eski seviyesine geri gelmeyebileceği varsayılmıştır. 4

Ayrıca Irak ta yaşanması öngörülen, hatta ABD tarafından şartları hazırlanan parçalanmanın Türkiye nin ulusal güvenliğine ve çıkarlarına tehdit eder mahiyette sonuçlar doğurmasının, Türkiye nin müdahalesine neden olabileceği,3 bununda Türkiye nin müttefikleri ile arasında bir kriz, bir husumet veya silahlı çatışma tehlikesi yaratabileceği gibi gelecekte de karşı kamplarda yer alma sonucunu yaratabileceği varsayılmıştır. 1.4 ARAŞTIRMA YÖNTEMİ Tez, kütüphane çalışması yapılarak konuyla ilgili yerli ve yabancı kaynaklar taranarak hazırlanmıştır. Buna ek olarak elektronik veri tabanlarından yapılan tarama ile yayımlanmış makale, bildiri ve kitaplar incelenmiştir. Toplanan veri tasnif edildikten sonra, elde edilen verilere göre Türkiye AB ve ABD ilişkileri, küreselleşme ve güvenlik boyutunda güncel olarak değerlendirilmiştir. Karşılıklı ilişkileri olumsuz etkileyen ve gelecekte de etkileyecek olgular ortaya konarak, ilişkilerdeki değişim sebepleri açıklanmış ve bunların sonucunda Türkiye nin gelecekteki dış politikalarını şekillendirebilecek tahmin ve değerlendirmeler AB, Avrasya ve Orta Asya temel alınarak yeniden yapılmıştır. Tez çalışması, altı bölüm halinde hazırlanmıştır. İlk bölüm olan Giriş bölümünde genel hatlarıyla çalışma tanıtılarak çerçevesi verilmiştir. İkinci bölümde uluslar arası ilişkilere günümüzde yön veren küreselleşme ve küreselleşmenin sonucu olarak ortaya çıkan bölgeselleşme ile bunun Türkiye nin dış politikasına etkileri incelenmiştir. Avrupa Birliği nin küreselleşme perspektifinde Türkiye ye bakışı da bu bölümde ele alınmıştır. Üçüncü bölümde, Türkiye nin dış politikası 1990 öncesi 1990 sonrası ve günümüzde olmak üzere üç ana bölümde incelenmiştir. Özellikle Sovyetler Birliği nin yıkılması sonrasında meydana gelen gelişmeler ve Türkiye nin tepkileri bu bölümde ele alınmıştır. Dördüncü bölümde, Avrupa Birliği geçmişten günümüze ele alınmış, AB içindeki fikir ayrılıkları Türkiye açısından değerlendirilmiştir. Beşinci bölümde, Avrupa ya alternatif olarak 3 Daloğlu, PKK Tarafından. http://www.byegm.gov.tr/yayinlarimiz/disbasin/2007/10/04x10x07.htm 5

değerlendirilebilecek, Avrasya ve Orta Asya ele alınmıştır. Bu bölümde Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin durumu ele alınmış, bölgeye yönelik olarak Rusya, ABD, Çin, İran ve Türkiye nin faaliyetleri incelenmiştir. Son bölüm olan altıncı bölüm ise Sonuç bölümüdür. 6

İKİNCİ BÖLÜM KÜRESELLEŞME 2.1 GİRİŞ Bu bölümde küreselleşme olgusu incelenmiştir. Küreselleşme olgusu anlaşılmadan, ülkelerin neden gruplar oluşturduğunu sağlıklı değerlendirmek mümkün olmayacaktır. Bugün Türkiye yi AB ye katılmaya bu olgu zorlamaktadır dersek, yanlış bir öneride bulunmuş sayılmayız. Türkiye nin AB ye katılma isteğinde, küreselleşme tek etken olmasa da, en azından ekonomik boyutuyla önemli bir etken olduğunu kabul etmek gerekir. Aynı şekilde küreselleşme, Türkiye nin AB haricinde diğer işbirliği seçeneklerine de hazırlıklı olması gerektiğinin sebebini oluşturmaktadır. Küreselleşme, bahsedilen önemine binaen, tarihsel sebepleri, SSCB nin yıkılışının etkileri, yarattığı ekonomik devlerin uluslar arası siyasete olan etkileri, bölgeselleşme örnekleri ile siyasi ve güvenlik boyutu dikkate alınarak, müteakip maddelerde incelenmiş ve tezin geri kalan bölümlerine zemin oluşturulmasına çalışılmıştır. 2.2 KÜRESELLEŞMENİN TARİHSEL TEMELİ Uluslar arası iktisadın dünyanın siyasi hayatına etkileri çok eskilere dayanmaktadır. İpek yolunun önemli bir kısmına, uzun yıllar hâkim olan Osmanlı İmparatorluğu bunun avantajlarını, Ümit Burnunun bulunması ile kaybetmeye başlamış, ancak asıl kaybı yeni kıtaların keşfedilmesinde yarışa dâhil olmayarak yaşamıştır. Bu dönemde yaşanan sömürgecilik küreselleşmenin önemli basamaklarından birisidir. Yeni kıtaların (Amerika, Avustralya ile Okyanuslarda keşfedilen topraklar), Afrika nın ve Hindistan ın zenginliği, Avrupa ülkelerine akmış ve bu durum bahse konu ülkelerin günümüzdeki ekonomik durumlarına temel oluşturmuştur. Ufacık Belçika nın, Kongo gibi bir ülkeyi sömürmesi sayesinde elde ettiği zenginlik, şüphesiz ki kendi nüfus ve toprak büyüklüğünün çok ötesindedir. 7

Bugün batı olarak tabir edilen Avrupa, ABD, Kanada ve bir anlamda da Yeni Zelanda ile Avustralya; küreselleşmenin başlangıçtaki galipleridir. 1910 yılında dünya üretiminin ve ticaretinin tamamına yakınını batı dünyası kontrol etmekteydi. Dünya bu anlamda siyasal ve ekonomik olarak bir birlik halindeydi.1 Örneğin bu dönemde Birleşik Krallık (İngiltere) 17,7 milyon km2 ve 390 milyon insandan oluşmaktaydı. Yani bu birlik aslında bir anlamda fiili bir küreselleşmeydi. Batı 1928 de dünyadaki üretilen ürünlerin %84,2 sini üretirken, bu süreçte dünyanın geri kalan bölgelerinde endüstrinin yok olmasına da neden olmuştur. Fakat bu durum özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra hızla değişmeye başlamış ve 1991 yılına gelindiğinde dünyadaki en büyük yedi ekonomiden dördünün (Japonya, Rusya, Çin ve Hindistan) batılı olmadığı görülmüştür. Huntington, 2013 yılına gelindiğinde batının dünya ekonomisindeki payının %30 a düşmesini ve 2020 yılına kadar ise en üstte yer alacak on medeniyetin sadece üçünün batılı olmasını beklemektedir.2 Anlaşılacağı üzere bu düşüşün başlangıcı, fiili işgalin sömürgeler üzerinden kalkması olmuş, gelecekteki kalıcılığını ise teknolojinin batıdan doğuya yayılması ve sonrasında doğunun teknoloji üretimini gerçekleştirmesi sağlayacaktır. Bu nedenle uluslar arası iktisat literatürde iktisadın bir alt dalı olarak görülse bile İkinci Dünya Savaşından sonra uluslar arası ilişkiler için çok önem arz etmeye başlamıştır. Yani uluslar arası ilişkiler disiplininin bir alt dalı haline gelmiş, Gambot Diplomasisi yerini Dolar Diplomasisi ne bırakmaya başlamıştır. Uluslar Arası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankasının kurulması da bu kapsamda değerlendirilebilecek oluşumlardır. 2.3 SSCB NİN YIKILMASININ KÜRESELLEŞMEYE ETKİLERİ Sovyetler Birliğinin dağılması ve doğu Bloğunu oluşturan ülkelerin Avrupa Birliğine katılması, Avrupa nın kendi entegrasyonu içinde önemli bir aşama olurken, dünyanın küresel bir köy haline gelmesine de yardımcı olmuştur. Dünya sahnesinde kara delik olan, eski Sovyetler Birliği ülkeleri yeniden politik ve ekonomik arenaya 1 Samuel P. Huntigton, The Clash of Civilizations and the Remarking of The World Order, (çev. Mehmet Turhan, Y.Z. Cem Soydemir) İstanbul, Okuyan Us Yayınları, 1996, s.63. 2 Huntington, The Clash of Civilizations..s:116-118. 8

dönmüşlerdir. Böylelikle küreselleşmenin önündeki engellerden birisi olan Komünist blok tarihe gömülürken, küreselleşme yeni alanlar, yeni ülkeler üzerinde etki eden bir olgu haline gelirken, gücüde artmıştır. Bu kapsamda yavaş yavaş bölgeselleşme söylemleri ortaya çıkmıştır. 2.4 KÜRESELLEŞMENİN YARATTIĞI EKONOMİK DEVLER VE SİYASİ ETKİLERİ Dünya üzerinde birçok devlet, günümüz ekonomisinde olağan üstü bir gerçeklik haline gelmiş olan birçok uluslar arası şirketten, daha az ekonomik güce sahiptir. Örneğin günümüzün en popüler internet arama motoru ve elektronik posta hizmeti veren Google ın değeri 110 milyar ABD dolarını aşmış durumdadır.3 General Electric in sadece finans bölümünü oluşturan GE Consumer Finance in toplam varlıkları 151 milyar dolardır.4 Dünyanın en zengin adamlarından birisi olan Bill Gates in serveti 51 yaşında 51 milyar ABD dolarıdır5 ve bu meblağ ile dünyadaki bazı ülkelerden daha zengindir. Bu tür şirketler ve hatta şahıslar dünya ekonomisini ve siyasetini etkileyecek boyuta gelmişlerdir. Bu bağlamda George Soros u ve adının sıklıkla karıştığı devrimleri hatırlamak mümkündür.6 Yani küreselleşme sadece ekonomik değildir, siyasi boyuttadır. Çünkü ekonominin batıya uygun veya onun çıkarlarına uygun olarak istenilen şekilde gelişmesi için, siyasetin de önceden şekillendirilmesine ihtiyaç vardır. Bu nedenle kapalı toplumlar açılmalı, ekonomiler liberalleştirilmeli, güç odağı halinde olan devletler ve onların otoriteleri zayıflatılmalıdır. Eğer bunlar sağlanabilirse yatırım ve ticaret için uygun ortam, sermaye sağlayan taraf için arzu edilen şekilde sağlanmış olacaktır. Bunun anlamı aslında şudur; devletler sınırlarındaki egemenliği sağlamakta zorluk çekerken, aynı zamanda iktisadi egemenliklerini de kaybetmeye 3 Yeni Ekonominin Beyin Avcısı: Google, Milliyet Gazetesi,4.01.2006, http://www.milliyet.com.tr/content/teknoloji/tek015/tekno59.html 4 Garanti GE ile 1,8 Milyar Dolara Evleniyor, Hürriyet Gazetesi, 26.08.2005, http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2005/08/26/692349.asp 5 Dünyanın en zengin adamı emekli oluyor, CNN TÜRK, 16.06.2006, http://www.cnnturk.com/ekonomi/dunya/haber_detay.asp?pid=39&haberid=190689 6 Can Dündar, George Soros, Yazı Dizileri, 12.5.2005 http://candundar.com.tr/index.php?did=2631 9

başlamışlardır. Sermaye ve teknoloji için artık devletlerin kendileri tek başına yetmemekte, bunun için uluslar arası birliktelikler oluşturulmaktadır. Buna Avrupa nın uçağı olarak adlandırılan Airbus örnek verilebilir. Sonuç olarak Airbus firması Fransa, Almanya İngiltere ve İspanya nın ortaklığından oluşmaktadır. Bu işbirliğinin tek amacı ise uluslar arası bir diğer şirket olan Amerikan Boeing firmasına karşı güçlerini birleştirmekten başka bir şey değildir. Görüldüğü üzere küreselleşme rekabeti artırırken aynı zamanda bağımlılığı da artırmaktadır. Bu nedenle küreselleşme sürecinde bağlanılacak ortakların iyi seçilmesi son derece önem arz etmektedir. Küreselleşme sayesinde uluslar arası ticaret yaygınlaşmakta, emek ve sermaye hareketleri artmakta, teknolojinin hızla gelişmesini sağladığı haberleşmedeki imkanlar ülkeleri birbirlerine daha fazla yaklaşmakta ve ideolojik çatışmalar bir kenara bırakılarak, çıkar çatışmaları ön plana çıkarılmaktadır. Ancak bu durum asla ortaklıkları engellememektedir. Bugün Çin hala bir çeşit komünizm uygulamaktadır. Ancak yeri geldiğinde en liberal kararları alarak ülkesine sermaye ve teknoloji yatırımı çekmektedir ve komünist bir ülke olarak işçi ücretleri ile hakları dikkate alındığında, pek de ideolojik bir yaklaşımda bulunduğunu söylemek mümkün değildir. Çünkü ekonomik zorunluluklar sosyal ihtiyaçların önüne geçmektedir. İşte bu küreselleşmenin ekonomik boyutudur. Herhangi bir ülke, yeteri kadar sermaye birikimi yoksa ve bu nedenle insanlarına iş imkânı sağlayacak yatırımları yapamıyorsa, çok uluslu firmaların getireceği teknolojiye ihtiyaç duyuyorsa, sermaye getirecek olana, yatırım yapacak olana, ekonomik seviyesine göre gerekli kolaylıkları sağlamak zorundadır. Bu çok kez ucuz iş gücü, vergi muafiyeti, arazi tahsisi, uygun şartlarda kamu yatırımlarının satılması ve çevre duyarlılığının ön planda tutulmaması olarak sayılabilir. Yani sermayesi olan, teknolojisi olan kuralı koymaktadır. 2.5 KÜRESELLEŞME SÜRECİ VE BÖLGESELLEŞME: AB, NAFTA VE DİĞERLERİ Küreselleşme sürecinde gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelere ucuz iş gücüne yönelik yatırımlar yönelirken, gelişmiş ülkelerde ise katma değeri yüksek yatırım ve 10

üretimler yapılmaktadır. Örnek vermek gerekirse tekstil sektörünün Avrupa dan başlayan yatırım yolculuğu 1980 2000 döneminde Türkiye de devam etmiş, ama görülmüştür ki, Türkiye den daha ucuz iş gücü sağlayan, Çin, Pakistan ve Hindistan gibi ülkeler ortaya çıktığında, yatırım ve siparişler bu ülkeye kaymaya başlamıştır. Bu sırada Avrupa ve ABD ileri teknoloji ürünler üretmek için gerekli yatırımları kendi ülkesinde yapmaya devam etmiş, ekonomisini kuvvetlendirmek ve pazarı düzenlemek için gerekli siyasi oluşumlardan da geri kalmamışlardır. Buna Avrupa Birliği (AB) ve ABD, Kanada ve Meksika nın oluşturduğu NAFTA iyi bir örnek oluşturmaktadır. AB nin başlattığı ve NAFTA nın takip ettiği bölgeselleşme-korumacılık oluşumu, aslında ilk başta küreselleşmenin aksaklıklarından, küreselleşmenin kurallarını koyan Batı dünyasını korumayı hedeflemiştir. Özellikle AB bu oluşumla, dünya ticareti ve siyaseti üzerinde daha büyük ağırlık sahibi olmayı hedeflemektedir. Benzer kuralları işleten 27 Avrupa Birliği üyesi ülke, kendi iç ticaretleri arasında dinamizm yaratırken, dışarıdan gelecek tehlikelere karşıda piyasalarını korumaktadır. Bu nedenle bugün AB ye tarım ürünü satmak son derece zordur. Kendi çiftçisine sağladığı sübvansiyonlarla dışarıdan tarımsal ürün ithalatını engellerken, rekabet etmekte zorlanacağı diğer üretimlerin tasfiyesini de neredeyse tamamlamıştır. Yani bugün Avrupa da çorap üretimi söz konusu değildir. Tekstil sektöründe bile ileri teknoloji ürünü ve/veya yaratıcılık (moda) gereken bölümler dışında diğer bölümler az gelişmiş ülkelere taşınmıştır. Elektronik, otomotiv, yazılım, ilaç ve gıda gibi birçok üretim dallarında da zaten Avrupa ithalatçı değil ihracatçıdır. Benzer durum NAFTA için de geçerlidir. NAFTA üyesi ABD ve Kanada yüksek katma değer gerektiren ürünleri üretirken, Meksika bu iki ülkeye ucuz iş gücünü sağlayarak grubun rekabetçiliğini artırmaktadır. Küreselleşme gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin politikalarında etkili olmuştur. Bölgeselleşme yani korumacılık, bu ülkelere de yayılmaya başlamıştır. Gelişmekte olan ülkeler bölgeselleşme yolunu benimseyerek, kendilerini küreselleşmenin ekonomik ve siyasi olumsuz etkileri ile küreselleşmenin tek kültürü 11

haline gelmiş olan batı kültürünün olumsuz etkilerinden yerel kültürlerini (Batıya dâhil olmayan ülkeler için söz konusu) korumayı amaçlamışlardır. Bunlardan ilk etapta umut vadeden Güney Amerika Birliği (MERCOSUR) dur. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (KEİT) de bu yönde bir denemedir. Rusya nın eski Sovyetler Birliği nin devamını sağlamak maksadıyla oluşturduğu Avrasya Ekonomi Topluluğu (EUROSEC) dan da bu kapsamda bahsedilebilir. Türkiye nin bir başka denemesi olan Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) da aynı amacı güden yaklaşımdır. Ayrıca Karayip Ortak Pazarı (CARICOM) ile Şanghay İşbirliği Örgütü (SCO) de bölgeselleşmeye verilebilecek diğer örnekledir. 2.6 KÜRESELLEŞMENİN GÜVENLİK VE SİYASİ BOYUTU Ekonomik küreselleşmenin yanı sıra devletler günümüzdeki birçok uluslar arası sorunun (siyasi, terör, uyuşturucu, organize suçlar) kendi güçlerini aştığını veya işbirliği ile bu sorunların üstesinden daha kolay geldiklerini kabullenmişlerdir. Öte yandan etnik milliyetçilik ve dine dayalı özerk bölge istekleri Rusya da, Çeçenistan; Kanada da, Quebec ve Yugoslavya da, Kosova örneklerinde görülebileceği gibi yeniden canlanmıştır. Daha da önemlisi bu arzu, ekonomik refahı halkına sağlamış, uluslar üstü bir çatı altında tek bir ülke olmaya çalışan, AB içinde de körelmiş değildir. Bu gün İspanya da Katalonya örneğinde görüldüğü gibi ölmemiştir. Bu durum aslında siyasal küreselleşmenin etkilerinden başka bir şey olmayıp, ulusdevletin üstünlüğünü sarsmış ve onu yetkilerini başkalarıyla paylaşmaya mecbur bırakmıştır. Ayrıca sadece refahın ülkeleri korumaya yeterli olmadığı görülmüş, milliyetçilik gibi sosyal etkilerin ortaya çıkması engellenememiştir. Uluslararası ilişkilerin artmasına paralel olarak sorunların uluslararası arenaya taşınması da artış göstermiş ve bunların çözümü uluslararası işbirliğini zorunlu hale getirmiştir. Yani uluslararası siyasal ve ekonomik aktörler devlet egemenliğine ortak olmuştur. Artık ülkeler, ulusal ve uluslararası politikalarını dış dünyayı dikkate alarak oluşturmak zorundadırlar. 12

2.7 SONUÇ Küreselleşme tarihsel bir olgudur. Sömürgecilik döneminde batı dünyası küreselleşmenin kazanan tarafındadır. Bu durum yavaş yavaş değişiklik gösterse bile gelişmiş ülkeler küreselleşmeden en çok yararlanan ülkelerdir. Bu durum gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkeler için ne yazık ki aynı şekilde söz konusu değildir. Sovyetler Birliğinin yıkılması gri bölgeleri ortaya çıkarmış ve birçok ülkenin dünya ile yeniden entegre olmasını sağlamıştır. Bu durum küreselleşmenin etkilerinin dünya üzerinde daha da yayılmasını sağlamıştır. Küreselleşme, diğer taraftan yeni güçler ortaya çıkarmıştır. Bunlar uluslar arası arenada teoride söz sahibi olmayan, uluslar arası ilişkilerin asıl üyesi sayılamayan uluslar arası şirketlerdir. Ancak bazı şirketlerin ciroları dünyadaki birçok ülkenin GSMH sından daha yüksektir. Dolayısıyla bu şirketlerin etkileri uluslar arası politikada dikkate alınması gereken bir husus olarak ortaya çıkmıştır. En azından böyle şirketlerin ülkelere yaptığı yatırımlar istihdam yani zenginlik getirirken, bu yatırımları kendine çekemeyen ülkeler diğer ülkeler arasında gelişme yarışında geride kalmaktadırlar. Küreselleşme gelişmiş ülkelerin sanayilerini ve şirketlerini desteklerken, gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerin sanayisi ve şirketleri için negatif rekabet ortamı yaratabilmektedir. Aynı durum işgücüne dayanan üretimlerde veya tarımsal üretimlerde gelişmiş ülkeler içinde geçerlidir. Bu nedenle ülkeler yeterince pazar elde ederken, kendi piyasalarını ve şirketlerini dış etkilerden korumak maksadıyla gruplaşma yoluna gitmektedir. MERCOSUR NAFTA ve AB bu duruma örnek olarak verilebilir. Bu tür oluşumlar küresel güvenliğe ve istikrara katkı sağlayacak şekilde yeniden şekillenmekte ve küreselleşmenin güvenlik boyutuna da uyum sağlamaktadırlar. Geleceğin belirsizliğinde ülkeler tarihte de sık olarak görüldüğü gibi kendilerine uygun müttefikler aramaktadırlar. Küreselleşme bu ilişkilerin daha organik hale gelmesini teşvik etmektedir. Ülkeler çok uluslu şirketler vasıtasıyla birbirlerine daha sıkı bağlanmakta veya birbirlerine karşı olan üstünlük mücadelelerini bu şirketler aracılığıyla yürütmektedirler. 13

Sonuç olarak, Devletlerin sınırlarının gittikçe geçirgen bir duruma geldiği ve orta çağınkine benzer karmaşık bir uluslar arası düzenin ortaya çıktığı 7 bu dönemde; bahsedilen örnekler içinde hiç şüphesiz en başarılısı Avrupa Birliği dir. AB küreselleşmenin şartlarına en uygun yapıda, yavaşta olsa ilerleyen bir sürece ve hedefe sahip olan, bünyesindeki devletleri, yeni koşullara uygun yapılandıran, uluslar arası topluluktan uluslar üstü topluluk aşamasına geçmekte olan iyi bir örnektir. 8 Türkiye için AB ye üye olmak küreselleşmenin özellikle ekonomik boyutunda realist bir yaklaşımdır. Ancak Türkiye nin AB ye üyeliği sürecinin belirsizliklerle dolu olması, siyasi boyutunu sorgulanır hale getirmektedir. Türkiye nin AB üyeliği için vereceği kararı, ekonomik sorunlardan çok siyasi sorunlar şekillendirecektir. 7 Huntigton, The Clash of Civilizations..s.38. 8 Efe Çaman, Entegrasyon Teorileri, Haydar Çakmak (ed.), Uluslar arası İlişkiler; Giriş, Kavram ve Teoriler, Ankara, Barış Kitapevi, 2007, s.167. 14

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM DEĞİŞEN DÜNYADA DEĞİŞEN TÜRKİYE 3.1 GİRİŞ Dünya küreselleşme fırtınası içinde hızla değişirken, Türkiye de benzer değişim sürecinden etkilerini bütünüyle hissederek geçmektedir. Türkiye aslında dünyada yaşanan değişimle baş etmeye çalışmaktadır. 1 Bu değişimi iyi değerlendirebilmek maksadıyla, Türkiye Cumhuriyetinin kısa tarihini bu bölümde üç alt başlık altında ele almak uygun olacaktır. Bunlar Komünizm tehlikesi karşısında geliştirdiği refleksleri dış politika olarak uygulayan Türkiye, bu tehlikenin apansızın ortadan kalkması sonrasında oluşan kaos ortamında Türkiye ve son olarak tek süper güç dünyasında, Avrupa Birliği yolunda Türkiye. 3.2 1990 ÖNCESİ TÜRKİYE Birinci Dünya Savaşı nın bitiminden Sovyetler Birliği nin yıkılışına kadar olan dönemde, Türkiye nin dış politikasına statükocu bir yaklaşım egemen olmuştur. Topraklarının büyük kısmını kaybeden bir ülke için aslında normal kabul edilemeyecek bu politikanın şekillenmesinde; büyük yoksulluk ve insan kaybı etken olsa bile; asıl önemli etken, Birinci Dünya Savaşı yangınından büyük fedakârlıklarla kurtarılan Anadolu nun, yeniden büyük Roma İmparatorluğunu kurmayı hedefleyen İkinci Dünya Savaşı döneminin faşist İtalya sı ile İkinci Dünya Savaşından galipler saffında, güçlenerek çıkan komünist Sovyetler Birliğinin tehdidine maruz kalmasıdır. Özellikle SSCB nin boğazlar statüsünde değişiklik yapılması ile Kars ve Ardahan ın kendisine verilemesi isteği yeni Cumhuriyet için ağır bir baskı oluşturmuştur. Cesaret ve kararlılıkla bu istekler reddedilse bile, Türkiye Sovyet tehdidine karşı kendisine yeni müttefikler arama ihtiyacı duymuştur. Büyük savaştan 1 Morthon Abromowitz, Türkiye Değerlendirmesi, E. Fuller Graham ve Ian O. Lesser (der.), Balkanlardan Batı Çin e Türkiye nin Yeni Jeopolitik Konumu, (çev. Meral Gönenç) Alfa Yayınları, İstanbul, 2000, s.ix. 15

güçlenerek çıkan diğer ülke ABD bunun için uygundur ve ABD de bilindiği üzere Sovyetler Birliği nin yayılmacı emellerinden rahatsızlık duymaktadır. Bu sebeple Türkiye ye verdiği desteği göstermek için, Amerika da vefat eden Türkiye nin Washington büyük elçisi Münir Ertegün ün (19945 48 döneminde görev yaptı) naşını, İstanbul a ünlü Missouri zırhlısı ile göndermiş ve 1947 yılında ortaya konulan, SSCB nin yayılmasının durdurulmasını hedefleyen, Truman Doktrini kapsamında Türkiye yi Marshall yardım planlarına dâhil etmiştir. Türkiye için asıl etkin güvence o dönemde (4 Nisan 1949) yeni kurulan Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı ya da çok daha çok bilinen söylemiyle NATO ya dâhil olmaktır. Ancak Sovyetler Birliği tehdidini kendi üzerlerinde artıracağı gerekçesiyle Avrupa daki üye küçük ülkeler ile Süveyş Kanalı konusunda Türkiye ile başka bir ittifak kurmak isteyen İngiltere ilk başvuruyu veto etmişlerdir. Türkiye nin NATO üyeliğinde mutabakat o dönemde söz konusu değildir. Türkiye NATO ya üye olduğunda fayda sağlayacağını ispatlamak durumunda kalmış, belki de sadece bu nedenle 1950 yılında Kore Savaşına katılmıştır. Kore de savaşmış bir Amerikalı: Ne zaman gerçekten zor ve tehlikeli bir görev verilirse Türkleri çağırırdık. İster dondurucu soğuk olsun, ister havalarda kurşunlar uçuşsun, hiç fark etmezdi. Onlar her yere giderdi 2 söyleminde yaşananlar etkisini göstermiş ve Türkiye askeri değerini bir anlamda ispat etmiş olması sebebiyle, NATO nun güneydoğu kanadını oluşturmak için 15 Şubat 1952 yılında üye olarak kabul edilmiştir. Çok uzun yıllar Türkiye nin değerinin ölçütü; NATO savunmasına olan askeri katkısı ve jeostratejik konumu olmuştur. Yakın zamana kadar da bu alışılmış ancak Türkiye için artık yeterli olmayan bu değerlendirme, uluslar arası yatırımcı George Soros tarafından dile getirildiği şekliyle, Türkiye'nin en iyi ihraç ürünü Silahlı Kuvvetleridir 3 örneğinde olduğu gibi, günümüze kadar zaman zaman gündeme 2 Stephen Kinzer, Crescent and Star: Turkey Between Two Worlds, (çev. Funda Keskin) New York, Farrar, Straus and Giroux, LLC, 2001, s.204 3 Attila İlhan, Silahlı Kuvvetler Neden Pasif?, Cumhuriyet Gazetesi, 30.04.2004, http://www.tilahan.net/default.asp?lang=0&pid=6&fid=5&prnid=77&hnd=1&ord=76&dbid=682 16

gelmiş, Türkiye den Kosova, Bosna, Afganistan, Somali ve Lübnan gibi ülkeler için asker yardımı da aynı düşünceyle istenmiştir. Soğuk Savaş dönemi boyunca Türk dış politikasının temelini, Sovyet tehdidinin savuşturulması, Yunanistan ve Kıbrıs konusunda Türkiye nin çıkarlarının korunması ile ABD ve NATO ile ilişkilerin güçlendirilmesi oluşturmuştur. 4 1970 lerin sonunda SSCB nin Türkiye yi istikrarsızlaştırma hedefi 5 ile başlayan siyasi şiddet ve terör ortamında, binlerce insan hayatını kaybetmiş olsa da; Türkiye bu dönemde Sovyetler Birliği tehlikesini belki de olması gerekenden daha fazla olarak değerlendirmiştir. Hatta bu aşırı tedirginlik nedeniyle, belirli bir dönem, İsrail i Sovyetler Birliği tarafından desteklenen ülke olarak görmüş, buna benzer maksadını aşan değerlendirmeler sayesinde Orta Doğu coğrafyasından dışlanmıştır. Türkiye, içerde ve Orta Doğu ülkelerinin kamuoylarında Amerika Birleşik Devletlerinin ve Batı dünyasının Jandarması olarak görülmüş, bu görüş Türkiye nin NATO ya üye olması ile kesinleşirken, Türkiye nin Orta Doğuyla bağlantısını tamamen koparmıştır. 6 Kıbrıs krizinde kendisini açıkça haklı gördüğü davasında Batı dan yeterli desteği göremeyen Türkiye, yaşadığı hayal kırıklığı ve petrol krizi sonrasında Orta Doğu ülkeleri ile ilişkilerini daha dengeli hale getirmeye çalışmış, özellikle Filistin davasında önemli adımlar atmış olsa bile, bu Arap ülkeleri tarafından yeterince takdir görmemiştir. Bunda o dönemde Orta Doğu da yaşanan başını Mısır ın çektiği liderlik yarışı da etken olmuştur. Bu yarış içinde Türkiye Osmanlı İmparatorluğu geçmişi ve laik yapısı nedeniyle hoş görülmemiştir. Yaşanan tüm ideolojik ve nükleer gerginliklere rağmen, Türkiye nin jeopolitik çevresi tamamen SSCB nin kontrolü altında (Kafkaslar ve Karadeniz e kıyısı olan 4 Alan Makovsky ve Sabri Sayarı, Turkey s New World, (çev. Hür Güldü) The Washinghton Institute for New East Policy, 2000, s.1. 5 Paul B.Henze, Türkiye:21nci Yüzyıla Doğru, Graham E. Fuller ve Ian O. Lesser (der.), Balkanlardan Batı Çin e Türkiye nin Yeni Jeopolitik Konumu, (çev. Meral Gönenç) Alfa Yayınları, İstanbul, 2000, ss.32-33. 6 Tayyar Arı, Geçmişten günümüze Türkiye nin Orta Doğu Politikasının Analizi ve İlişkileri Belirleyen Dinamikler, İdris Bal (der), 21. yüzyılda Türk Dış Politikası, Ankara Global Araştırmalar Merkezi ve Lalezar Kitapevi, Ankara,2006, ss:701 702. 17

ülkeler ile Orta Asya) veya dengesine bağlı (Orta Doğu) olduğundan, şüphesiz bu günkünden daha istikrarlı bir ortam söz konusudur. 7 Türkiye için bu dönem damgasını vuran bir başka konu terördür. Türkiye geniş kapsamlı bir tedhiş dalgasına maruz kalmış olup bu terör ortamı ancak 1980 askeri müdahalesi ile ortadan kaldırılabilmiştir. Askeri müdahale döneminin belki de beklenmeyen sonucu ise; liberal ekonomiye geçişin başlatılması için gerekli olan adımların atılmış olmasıdır. Dönemin Başbakanı Turgut Özal tarafından Türk ekonomik hayatında daha önce hayal bile edilemeyen geniş kapsamlı ekonomik değişiklikler yapılmaya başlanmıştır. Bu dönemde alınan tedbirler kısmen de olsa terör döneminin ekonomik hasarlarını onarmış, Türkiye yi ihracata yönelik ekonomiye yönlendirmiştir. Fakat bunun ne o dönemde ne de hemen sonrasında sürekli bir istikrar ve gelişim sağladığını söylemek mümkün olmayacaktır. Yani Türkiye 1990 sonrası döneme ekonomik hazırlığını tamamlamamış olarak girecektir. 3.3 1990 SONRASI TÜRKİYE Berlin Duvarı nın bir gecede yıkılması ile başlayan stratejik kırılma, o dönemde kimse tarafından düşünülemeyen, Sovyetler Birliğinin çökmesi ile tarihi bir dönüm noktası haline gelmiş, Türkiye de pek çok ülke gibi, kendisini çok derinden etkileyecek bu değişime hazırlıksız olarak yakalanmıştır. Sovyetler Birliğinin yıkılması Türkiye yi bir askeri kanat ülkesi olmaktan, bir mihver ülkesi durumuna taşırken; Avrupa nın gücünü, güvenilirliğini ve vicdanını sorgulanır hale getiren Yugoslavya iç savaşı ile başlayan tüm Balkanların kanlı yeniden şekillenmesi ve Kafkaslardaki kargaşa ortamı, onu çepeçevre ateş çemberinin içinde bırakmış, o zamana kadar SSCB tehlikesi nedeniyle ilgilenmeyi kendine yasakladığı 8 Türk dünyasını ise birden bire karşısında bulmuştur. Türkiye yeniden Balkanlaşma ve Kafkaslaşma sorunlarıyla komşu olurken, dünyanın bu hızlı değişimine ayak uyduracak veya fırsatlarını değerlendirecek, ne ekonomik güce ne 7 Makovksy ve Sayarı, Turkey s New, s2. 8 Henze, Türkiye:21nci Yüzyıla.., s.37. 18

de siyasi istikrara sahiptir. Buna rağmen sınırsız hedefleri vardır. Tahmin edilebileceği gibi, Türkiye kendini ne kadar güçlü hissetmişse Rusya kendini o kadar güçsüz hissetmiştir. 9 Türkiye Kurtuluş Savaşının zor günlerinde kendisi için değerli olan Sovyetler Birliğinin işbirliğini sağlamak için, Sovyetlerle 1921 yılında Dostluk ve Kardeşlik anlaşması imzalamıştır. Türkiye bu anlaşma ile Sovyetlerin Türkiye de komünizmi yaymama garantisine karşı, Turancı akımları desteklememe sözü vermiş ve Dış Türkler konusunu 1990 lı yıllara kadar rafa kaldırmıştır. 10 O yıllar geldiğinde ise Türkiye, Sovyetler Birliğinin resmen yıkılmasını beklemeden, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan ı tanıyan ilk devlet olmuştur. Türk çağının başladığına inan yönetici Türk elitleri, Adriyatik ten Çin Seddi ne kadar Türk dünyası rüyasını artık söylemlerinde çekinmeden kullanmaktadırlar. 11 Radikal İslami tehdit ve ağır iç sorunları nedeniyle Türkiye nin faaliyetlerine göz yummak 12 zorunda olan Rusya dâhil, birçok devlet tarafından rahatsız edici bulunan, bu söylemin ardında yatan umulan için, Türkiye nin hazır olmadığı, Türkçe konuşan yeni Cumhuriyetlerin (TYC) de, bağımsızlıklarını sağlamlaştırmanın ötesinde çok yakın bir işbirliğine taraftar olmadıkları kısa sürede ortaya çıkacaktır Yıllar süren yalnızlık duygusu aniden sona eren Türkiye 13, başlangıçta öngörülenin aksine, eski Sovyetler Birliği nden ayrılan Türkî devletler bölgesinde bir nüfuz alanı oluşturamamıştır. 14 Hatta Orta Asya Cumhuriyetleri kendilerinin Türk Cumhuriyeti olarak adlandırılmasından, Türkiye nin soy temeline dayanan bir yayılmacılık peşinde olduğu düşüncesiyle, rahatsız olmuşlardır. Bu nedenle tanımlama Türk kelimesine Arapça son ek takılarak Türkî veya İngilizceden 9 Duygu Bazoğlu Sezer, Türk-Rus İlişkileri: Düşmanlıktan Fiili Yakınlaşmaya Makovsky ve Sayarı (der.), Turkey s New World, (çev. Hür Güldü) The Washinghton Institute for New East Policy, 2000, s.133. 10 Mustafa Aydın, Türkiye nin Orta Asya-Kafkaslar Politikası Mustafa Aydın (der) ve diğerleri, Küresel Politikada Orta Asya (Avrasya Üçlemesi I), Ankara, 2005, s.101. 11 Graham E. Fuller, Türkiye nin Yeni Doğu Politikası, Graham E. Fuller ve Ian O. Lesser, Balkanlardan Batı Çin e Türkiye nin Yeni Jeopolitik Konumu, (çev. Meral Göneç) İstanbul, Alfa Yayınları, 2000, s.87. 12 Aydın, Türkiye nin Orta Asya..., s.102. 13 Aydın, Türkiye nin Orta Asya, s102. 14 Makovksy ve Sayarı, Turkey s New World, s4. 19

esinlenme Türkik olarak değiştirilmiştir. 15 Esinlenmeden de anlaşılacağı gibi, Türk dillerinin hiç birinde böyle bir ayırım olmadığı gibi, ayrıca bu son derece yapay bir ayırım olup halk dilinde de yeri yoktur. 16 Son dönemde ise Türkçe konuşan devletler isimlendirmesi daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayrıntısı ilerideki bölümlerde açıklanacak olan Türkiye nin hayal kırıklığı, model olarak yarattığı hayal kırıklığından doğacaktır. Batının gözünde birden popüler olan Türk modeli Sovyetlerin eski Müslüman cumhuriyetlerine ideal bir model olarak sunulmuştur. Ancak modelin olumlu yanları kadar bazı önemli sorunlu yanları vardır. Örneğin demokrasisi üç defa darbe nedeniyle kesintiye uğramış, ekonomisi ise Avrupalı güçlerden geride kalmıştır. Ayrıca etnik problemler yaşamaktadır. Bununla birlikte laiklik, demokrasi, ortak kültür ve ekonomik dönüşümdeki Türk tecrübesi de modelin güçlü yanlarını oluşturmaktadır. 17 Türkiye Batıyı kendine örnek almışken, Batıyı yakalamaya çalışırken, Batı neden Türkiye yi model olarak göstermektedir. Bu sürpriz kararın sebebi Türkiye ve Türkî Cumhuriyetler arasındaki ortak kültürdür ve Türkî Cumhuriyetlerin halkının Türkiye ye olan olumlu bakışıdır. 18 Ancak asıl problem Türkiye modelinin Batı tarafından aşırı yüceltilmesi ve Türkiye nin de bu durumu kendisini kaptırmasıdır. Belki de bu nedenle Türkiye hayal ettiği liderliğini yapacağı Türk çağını, bir anlamda ıskalayacaktır. Ancak bu durum tezin asıl konusu ve ileri de ele alınacak olan daha olgun, eşitlikçi, gerçekçi, dolayısıyla yaşama geçirilebilir bir iş birliğinin temellerinin atılmasına da engel olamamıştır. Çünkü Türkiye kurduğu ekonomik ve siyasi ilişkiler ile başta eğitim dalında yapılan işbirliği sayesinde, halkların yakınlaşmasını sağlamış, Türk zirveleri aracılığıyla da daha etkili bir ilişkinin temeli atılmıştır. 15 Aydın, Türkiye nin Orta Asya, s103. 16 Graham E. Fuller, Türkiye nin, s.123. 17 İdris Bal, Türk Modeli ve Türkî Cumhuriyetler, Journal of International Affairs, Volume III, Number 3, Ekim-Kasım 1998 http://www.sam.gov.tr/perceptions/volume3/september-november1998/bal.pdf 18 Bal, Türk Modeli http://www.sam.gov.tr/perceptions/volume3/september-november1998/bal.pdf 20

1990 larda doğal olarak Türk-Rus ilişkileri birçok gerilim ve bunalım yaşamıştır. Ermenistan-Azerbaycan arasında 1993 1994 yıllarında Dağlık Karabağ yüzünden çıkan savaşta karşı cephelerde olan iki devlet, Boğazlar rejimi nedeniyle de karşı karşıya gelmiştir. Türkiye 11 Ocak 1994 yılında Boğazlardaki trafik tüzüğünü tek taraflı olarak yürürlüğe koymuş (Uluslar arası Denizcilik Örgütü bu düzenlemeleri 1995 in sonunda onaylamıştır.), bu nedenle Rus petrol ihracatına olumsuz etkilerde bulunmuştur. Bir başka gerilim noktası ise 1993 1996 yıllarındaki Çeçen ayaklanmasıdır. Rusya o dönemde Türkiye yi Çeçenleri desteklemekle suçlamıştır. 1996 yılında Çeçen direnişine yakınlık duyan bir grup Türk vatandaşı tarafından kaçırılan Avrasya Feribotu, Rusya nın eline yeterince koz vermiş ve zamanın Rus Dışişleri Bakanı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin politikası olmasa bile Çeçenlerin Türkiye deki desteğine yönelik olarak kendisi camdan evde oturanlar, başkalarının evine taş atmamalı diyerek, Türkiye nin güneydoğusunda yaşadığı terör sorunun kastetmiş, Türkiye yi üstü kapalı olarak tehdit etmiştir. Bu sözleri, Rusya Federal Meclisi Duma nın Kasım 1998 de PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan a siyasi sığınma hakkı vermesi için zamanın Rusya Federasyonu Başkanı Boris Yeltsin e başvurması, destekler nitelikte olmuştur. Hatta Rusya daki bazı politik grupların bir emri vaki yapmak için, Öcalan ı Rusya topraklarına sokarak kısa bir süre saklaması, Rusya ile Türkiye arasında ayrı bir gerilim yaratmış, ancak Rusya kısa sürede geri adım atarak, Terör örgütü başını topraklarından çıkarması ile gerilimin krize dönüşmesine engel olmuştur. Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin krize sürüklenmemesinin, hatta sonraki yıllarda umulanın ötesinde gelişmesinin en büyük sebebi Türkiye nin suskunluğu ve aşırı ihtiyatı davranmasıdır. 19 Türkiye şüphesiz Sovyet İmparatorluğunun yıkıldığının farkındaydı. Ancak küllerinden doğan Rusya nükleer güce sahip, son derece büyük kaynakları olan ve biraz geri kalmış olsa da teknolojik birikimi yüksek bir ülkedir ve doğru ellerde kendisini kısa sürede toparlaması da kesindir. Türkiye nin yönetici elitlerinin yaptığı bu tutarlı değerlendirme, aşırı ihtiyatla birleşince Rusya nın 19 Sezer, Türk-Rus İlişkileri, s.128. 21