Soğuk Savaş öncesinden Günümüze ABD - Hindistan İlişkileri



Benzer belgeler
VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

Amerikan Stratejik Yazımından...

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

TÜRKİYE - GANA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55

DÜNYA SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ İHRACATI. Genel Değerlendirme

Orta Asya daki satranç hamleleri

GÜMÜŞHANE TİCARET VE SANAYİ ODASI

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

Türkiye ve Kitle İmha Silahları. Genel Bilgiler

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

KAMU DİPLOMASİSİ ARACI OLARAK ÖĞRENCİ DEĞİŞİM PROGRAMLARI VE TÜRKİYE UYGULAMALARI. M. Musa BUDAK 11 Mayıs 2014


SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

Finansal Krizden Bu Yana Dünya Ticaretinin En Kötü Yılı : 2015

Merkez Strateji Enstitüsü. Türkiye-Rusya İlişkileri Mevcut Durumu ve Geleceği

15 Ekim 2014 Genel Merkez

10. ULUSLARARASI TÜRK - AFRİKA KONGRESİ

ENERJİ GÜVENLİĞİ ÇALIŞTAYI Türkiye Nükleer Güç Programı 2030

TÜRKİYE - ÇİN STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

PINAR ÖZDEN CANKARA. İLETİŞİM BİLGİLERİ: Doğum Tarihi: E-Posta: EĞİTİM BİLGİLERİ: Doktora/PhD

Yükselen Güç: Türkiye-ABD İlişkileri ve Orta Doğu Tayyar Arı, Bursa: MKM Yayıncılık, 2010, 342 sayfa, 18,00 TL ISBN:

Avrupa Siyasi Tarihi (IR505) Ders Detayları

Altın Ayarlı İslâmi Finans

KUZEYDOĞU ASYA DA GÜVENLİK. Yrd. Doç. Dr. Emine Akçadağ Alagöz

LOJİSTİK SEKTÖRÜ BÜYÜME ORANLARI

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - PAKİSTAN STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

Amerika Küresel Politikasını Değiştiriyor mu?

SİVİL GLOBAL GLOBAL SİVİL DİPLOMASİ İNŞASI PROGRAMI Potansiyelin Keşfi

TÜRKİYE - KATAR STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI. Şubat 2018

Aylık Dış Ticaret Analizi

1. ABD Silahlı Kuvvetleri dünyanın en güçlü ordusu

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

Tanrı Zar Atmaz Ya FED?

Ayşegül DEDE / Etüd Araştırma Servisi / Uzman 2009 YILI TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ GENEL DEĞERLENDİRME

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü

KGAÖ NÜN KOLEKTİF GÜVENLİK SİSTEMİ

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

Beyin Gücünden Beyin Göçüne...

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

ÖZETLER VE ANAHTAR KELİMELER

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

FAO SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ FİYAT VE TİCARET GÜNCELLEME: KASIM 2014

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

15 yıl aradan sonra 1-3 Kasım da Turizm şurasını toplayacağız. Hükümet olarak 3.Turizm Şurası ile stratejik bir sektör olan turizmde üçüncü evreye

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

Aylık Dış Ticaret Analizi

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

AZERBAYCAN MİLLİ GÜVENLİK STRATEJİSİ BELGESİ

DİASPORA - 13 Mayıs

GÜNLÜK BÜLTEN 03 Temmuz 2014

BÜTÜNSEL DÖNÜŞÜM PROGRAMI BÖLGELERDE ANLATILDI

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2010 YILI OCAK- HAZİRAN DÖNEMİ MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

izlenmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti 1949 yılında kurulmuştur. IMF'ye bağlıbirimler: Guvernörler Konseyi, İcra Kurulu, Geçici Kurul, Kalkınma Kurulu

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

IMF, Birleşmiş Milletlerin uzmanlaşmış kurumlarından biri olsa da, kendi tüzüğü, yönetim yapısı ve mali kaynağı vardır.

Orta Asya da Çin ve Rusya Enerji Rekabeti

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

İşletmelerin Büyüme Şekilleri

ÇİN ÜLKE RAPORU

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN

2 Ekim 2013, Rönesans Otel

İktisat Tarihi

Avrupalıların Müstakbel Bir AB Üyesi Olarak Türkiye ye Bakışları ve. Türkiye nin Avrupalılaşma Sorunları

İNİSİYATİF DOĞU ANADOLU 3. TÜRKİYE - İRAN FORUMU

EGE ÜNİVERSİTESİ S.K.S DAİRE BAŞKANLIĞI Ege Üniv. Kampüsü Bornova/İZMİR-TURKEY

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı

GÜNLÜK BÜLTEN 23 Mayıs 2014

Türkiye ve Avrupa Birliği

21. YÜZYILDA TEMEL RİSKLER

24 HAZİRAN 2014 İSTANBUL

Ocak 2015 HALI SEKTÖRÜ Ocak Aralık Dönemi İhracat Bilgi Notu. Tekstil, Deri ve Halı Şubesi İTKİB Genel Sekreterliği 01/2015 Page 1

11-16 ŞUBAT DEMİR CEVHERİ PİYASA FİYATLARI

Dünya ekonomisinde kartlar yeniden karılıyor!

Kürtler gerçekten de ABD'nin umrunda mı?

MECLİS TOPLANTISI. Ender YORGANCILAR Yönetim Kurulu Başkanı

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

ŞANGAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ VE TÜRK DIŞ POLİTİKASI

ABD nin Nükleer Silahları Trump ın Elinde Daha Büyük Tehlike Arz Ediyor. Mustafa KİBAROĞLU*

Transkript:

ABD ve HİNDİSTAN ANALİTİĞİ Buket TEMİZTÜRK * TASAM Stajyeri Giriş Güncel söylemlerde en çok duyulan konu artık eski düzenin yerini yeni düzene bırakmaya başladığı ve küresel sistemin yerini yenisinin almaya başladığıdır. Uluslararası arenada ilişkilerin neredeyse karmakarışık bir hâl aldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bir yanda anlaşma ve işbirlikleri yapılırken diğer taraftan da tarafların birbirine karşı faaliyetler düzenledikleri görülmektedir. Genel anlamda ABD nin eski gücünü kaybetmeye başladığı ve yeni küresel, başka bir tabirle merkezî, güç dengelerinin belirdiği günümüz dünyasında aslında en çok dikkat çeken hususlardan biri de ABD - Hindistan ilişkilerinin nasıl şekillendiği ve ne yöne doğru evrileceği tartışmalarıdır. Bu çalışmada da amaç, bu tartışmaları gözler önüne sererken, konuya dair yapılan yorumlar üzerinden, bu ikilinin ilişkisine dair söylemlerin gerçekliğinin düşünülmesine yardımcı olmaktır. Çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Soğuk Savaş öncesinden güncel duruma dair ABD ve Hindistan ilişkileri incelendikten sonra, bu ikilinin ilişkisine dair önemli akademisyen ve düşünürlerin farklı bakış açıları ele alınacaktır. Sonuç kısmında ise genel bir analiz ve değerlendirme yapılacaktır. Çalışmanın asıl konusu, bu iki ülkenin ilişkine dair argümanları aynı yerde görüp gerçekçi bir kanıya ulaşabilmektir. Soğuk Savaş öncesinden Günümüze ABD - Hindistan İlişkileri Hindistan, sahip olduğu popülasyonuyla dünyanın ikinci büyük pazarına sahip, demokratik parlamenter sistemle idare edilen ve İngiliz hukuk sisteminin hakim olduğu bir cumhuriyet olmasına rağmen, aynı ideolojik altyapı ve yönetim sistemine sahip Batı ve özellikle ABD ile ilişkileri belli bir düzeyin ötesine geçememiş, hattâ 1945 sonrası Hindistan pek çok açıdan dönemin süper güçlerinden biri olan Birleşik Devletler için * Marmara Üniversitesi, Kamu Yönetimi (Fransızca)

rahatsız edici, Sovyet Rusya ve ABD arasındaki gerçek bağlantısız güçlerden biri olmuştur. 1 Soğuk Savaş döneminin ilk yıllarında, 1955 te Endonezya da kurulan Bağlantısızlık Hareketi oluşumunun açılış konuşmasında, dönemin Çin başbakanı gelişmekte olan ülkelerinin çoğunun ABD ve SSCB arasındaki bu soğuk savaşa taraf olmayacaklarını bildirmiştir. ABD ise Hindistan'ın da bu tarafsızlık politkasına dahil olup kendine destek vermemesi karşısında hoşnutsuzluğunu belli etmiştir. Bu durum ise Hindistan ın Sovyet Rusya sına yaklaşmasına yol açmıştır. Tarafsızlık politikası gereği hiçbir bloğa yakınlık göstermese de Sovyetler ile ilişkisi, silah ticareti, Barter 2 ticaret anlaşması ile baya gelişmiştir. Dönemin Hint başbakanı Nehru, dış politikası gereği ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki nükleer silah yarışa tepki göstermiştir. Nehru nun, bu iki dünya devine yaptığı silahsızlanma çağrıları itibar görmemiş, ki bunun üzerine silahlanmanın kaçınılmaz olduğunu anlayan Nehru, nükleer programın gerçekleştirilmesi için çalışmalara başlanması için gerekli yönergeyi vermiştir. 3 Nehru, bir yandan da üçüncü dünya ülkelerinin, başta ABD ile ilişkiler konusunda tek ses olmaları gerektiği inancını taşırken, ABD nin kapitalizminden ve aşırı maddiyatçılığından hoşnut olmadığını da dile getirmiştir. Buna karşılık ABD de, kendinden bu kadar gıda yardımı almış olan Hindistan ın, bu tepkilerine sıcak bakmamıştır. Kissinger ın Hindistan tehlikeli bir mahallede yaşıyor söylemleri aslında, Hindistan ın Çin ve Pakistan ın yakın ilişkiler geliştirmelerine tepki olarak nükleer silah çalışmalarına başlaması durumunun tahlili olarak algılanabilir. O dönem ABD, Hindistan ın bu tutumunu eleştirse de, bölgede uyguladığı politikalar bu durumun tetikçisi olmuştur. 1968 de, ABD, SSCB, İngiltere, Fransa ve Çin in Nükleer Silah Çoğalmasının Engellenmesi Anlaşması nı imzalamasıyla dünyanın tek resmî nükleer gücü mertebesine ulaşmaları, Hindistan ı rahatsız etmiştir. Bunun üzerine antlaşmayı imzalamayan Hindistan, nükleer teknolojileri geliştirme çalışmalarına hız vermiştir. 4 Soğuk Savaş döneminde ABD ve Hindistan arasındaki, farklı ideolojik yaklaşımlar ve bunun getirdiği sorunlu ilişkiler, SSCB nin çöküşü ile yön değiştirmiştir. 1 Tolga Barış Kılıçkap, Bölgesel Güçten Küresel Güce Hindistan, İstanbul, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2007, s:156 2 Barter Ticaret Sistemi, birebir takas işleminden farklı olarak, satın alınan mal ve hizmetin karşılığı, üretilen mal ve hizmet ile ödenen finans ve ticaret sistemidir. Firmaların birleşerek oluşturduğu Barter Sistemi nde, Barter Ortak Pazarı ndan alınan mal ve hizmetlerin karşılığı, bu pazarda kendi ürettiklerini satarak alınan mal ve hizmetlerin karşılığı ödenir. Dünyada bu sistem, özellikle ABD de 37 yıldan beri uygulanmaktadır. Çeşitli ülkelerde 600 binden fazla kuruluş, Barter Ticareti yapmaktadır. https://www.alomaliye.com/barter.htm, (Erişim Tarihi: 23. 08. 2015) 3 Edward Luce, Tanrılara Rağmen Hindistan ın Olağan Dışı Yükselişi, http://www.ozetkitap.com, Erişim Tarihi: 20 Ağustos 2015, s:24 4 Edward Luce, a.g.e., s:25

1998 de Hindistan ın nükleer denemeler ve füze testleri 5 gerçekleştirmesiyle ilişkilerin yeniden bozulmasına rağmen, 11 Eylül sonrası, yükselen Çin faktörü, terörizm, petrol diplomasisi ve diğer iki önemli faktör olan İsrail ve İran dolayısıyla ilişkiler tekrar gelişmeye başlamış, Hindistan ABD nin küresel jeopolitik stratejisinde merkezî bir konuma gelmiştir. 6 11 Eylül sonrası Hindistan ile savunma işbirliği sürdürülmeye devam edilmiş ve üstelik 2002 Milli Güvenlik Strateji Belgesi nde Hindistan ın geleceğin küresel bir gücü olacağı açıklanmıştır. Daha sonra, ikili ilişkilerde öne çıkan 2004 SOAA (Stratejik Ortaklıkta Atılacak Adımlar) açıklaması, 2005 te savunma işbirliğini güçlendirmeyi amaçlayan on yıllık anlaşma, ABD Başkanı George W. Bush un 1-4 Mart 2006 teki Güney Asya ziyareti, ABD nin Hindistan a olan bakış açısının ne kadar değiştiğinin kanıtları niteliğindedir. Bu gelişmeleri tâkiben, 2008 yılında imzalanan sivil nükleer antlaşmayla hem ikili arasındaki ilişki boyutu kademe atlarken, Hindistan ın nükleer izolasyonu da son bulmuş olmaktadır. 7 Güncel duruma gelindiğinde ise, bu yılki Hindistan Cumhuriyet Günü kutlamalarına Obama da katılmış, ABD den alınan silahların gösteri töreninde ilk bulunan ilk Amerikan başkanı olmuştur. Bundan altı yıl öncesine kadar nükleer teknoloji paylaşımı konusunda amborgonun ugulandığı Hindistan a, bu törenin hemen önceki gün bu ambargoların kalkmasıyla ve Obama nın teşrifi, bu iki ülke ilişkilerinin son dönemde daha da genişleyeceğinin kanıtı olarak yorumlanmıştır. 8 Her ne kadar başta belirtildiği gibi ABD, Hindistan ın nükleer bir güç olduktan sonra artık onu gözardı edemeyeceğini anlayıp, yükselen Çin e karşı bir denge unsuru, terörizme karşı işbirliği, petrol diplomasisi ve diğer iki önemli faktör olan İsrail ve İran gibi konular sebebiyle Hindistan ile aralarındaki ilişkiyi, olağan pürüzlere rağmen, sürdürmeye devam etmektedir. Mevcut Hindistan - ABD ilişkilerine bakıldığında; 9 5 Mayıs 1998 de Hindistan ın gerçekleştirdiği nükleer denemeler, tüm dünya ve özellikle ABD de şaşkınlıkla karşılanmış, Başkan Clinton bu durumdan rahatsızlığını açık bir şekilde dile getirmiştir. Fakat buradaki önemli olan nokta, Hindistan Hükümeti nin talebiyle Jaswant Singh - Strobe Talbot üst düzey görüşmelerinin başlatılmasıdır. Bu denemelerden sonra, ABD Hindistan ın nükleer silahlara sahip olmasından ötürü, kendi politikasında Hindistan ın yerini tekrar düşünmeye ve şekillendirmeye başlamıştır. 6 Tolga Barış Kılıçkap, a.g.e., s: 157 7 Evan A. Feigenbaum, Hindistan ın Yükselişi, Amerika nın Çıkarı ABD-Hindistan Ortaklığının Geleceği, 2010, GİRGRF, http://www.gif.org.tr (Erişim Tarihi: 23.08.2015) 8 Nurhan Kömeç, Obama, ABD-Hindistan işbirliğini derinleştiriyor, 27 Ocak 2015, http://www.zaman.com.tr, (Erişim Tarihi: 20. 08. 2015) 9 Bharani Mishra, Hindistan - ABD İlişkileri: Bir Paradigma Değişikliği, (edt.) Yılmaz Tezkan, Hindistan : Asya nın Yeni Gücü, İstanbul, Ülke Yayınları, 2007, s:81

Kendilerini soğuk Savaş konjonktüründen kurtarmış bu iki ülke şimdilik ne düşman, ne de dost çizgisinden sıyrılmışlardır. Hindistan, demokratik politik sistemi, finans piyasalarının büyüylüğü ve şeffaflığı, büyüme modelinin Çin e göre sağlıklı ve hızlı olması, Çin e göre daha zararsız tehlikelerle uğraşmak zorunda kalma ihtimali, insan merkezli kapitalist büyümesini başarıyla tamamlaması, geçen çeyrek yüzyılda GSMH sını ikiye katlayarak hayat standartlarını yükseltmesi, İngiliz temelli hukuk sistemi, İngilizce konuşan geniş bir orta sınıfa sahip olması, canlı borsası, dünyayla rekabet eden enformasyon teknolojisi, demografik yapısı, pazar ve piyasa konusunda elit bir konsensüse sahip olması, fizikî alt yapısını geliştirmesi 10 gibi daha bir çok konuda kendini geliştirmesiyle başta dünyaya, özellikle ABD ye küresel güç olacağını anlatabilmiştir. Güncel durumdaki yükselen konumu ve bölgesindeki ağırlığı ele alındığında ABD ye verebileceği çok şey olduğu konusunda ikna edici olmuştur. Nükleer silahların yayılmasının önlenmesi, ticaret, terörizm, enerji güvenliği, demokrasinin güçlendirilmesi gibi pek çok hususta, ABD nin Hindistan ile ilgili diplomasi hedeflerinde bir öncelik kazanmıştır. Tüm bu gelişmelere rağmen, bu iki ülke ilişkilerinin kesin bir şekil aldığı söylenemez fakat, aralarındaki yüksek teknoloji işbirliği, Hint kökenli ABD vatandaşları 11 ve jeostratejik faktörler 12 bu ilişkiye uzun süre katkıda bulunacak potansiyel parametrelerdir. ABD - Hindistan İlişkilerinin Getirdiği Konjonktür ve Olağan Yorumlamalar 1989-1992 yılları arası, Soğuk Savaş ın sona ermesi, Berlin Duvarı nın yıkılması, Almanya nın yeniden birleşmesi, Doğu Avrupa ülkelerinin yeniden birleşmesi ve demokrasiye geçişleri, Sovyetler Birliği ni dağılması, süper güç ABD nin Japonya ve 10 Tolga Barış Kılıçkap, a.g.e., s: 132 11 Anavatanları ile irtibatlarını devam ettiren, zenginlik ve şöhretleri ile politik yapı üzerinde de etkili olan, ABD vatandaşı yaklaşık 2,5-3 milyon Hint asıllı Amerikan vatandaşı bulunmaktadır. Yıllık gelirleri 160 milyar doları aşan Hindistan kökenlilerin, Amerikalı yetişkinler arasındaki üniversite mezunlarının oranı % 58 dir. Bu oran, beyaz ırklı Amerikalılar arasında ise %21,5 dir. Bu grup ABD Kongresi nde de kendini göstermektedir. ABD ile Hindistan arasındaki gerginliklerde önemli roller oynamış ve ülkelerine hizmet etmişlerdir. Bu Hint kökenli ABD vatandaşlarını bir kısmı 700 büyük şirkete sahip ve sadece Silikon Vadisi nde 300 bin Hintli görev yapmaktadır. 12 Hindistan ın coğrafi olarak İran Körfezi nde Malakka Boğazı na kadar uzanan Hint Okyanusu ndaki nüfuzu, Hindistan ın Körfez petrolüne bağımlı olmasından ötürü enerji güvenliği konusundaki ABD ile ortak çıkarları, Bulunduğu coğrafyadaki çıkabilecek radikal güçlere karşı potansiyel arabuluculuk rolü gibi konular ABD ile Hindistan ilişkisindeki jeostratejik faktörlerdendir.

AB rekabetine mağruz kalması, Avrupa Ekonomik Topluluğu nun AB yi kurması, Asya - Pasifik ülkelerinin büyük ekonomik gelişmelere imza atması gibi birçok değişim sonrası Hindistan ın dış ilişkilerindeki dengeler tamamen değişmiş 13, Bağlantısızlık politikasını terketmeye başlamış ve ABD ile pürüzlü ilişkileri de şekil değiştirmeye başlamıştır. Hindistan ın 1990 larda yaptığı reformlar, gelecek yıllarda hem kendi siyasi tercih ve yükselişini hem de ABD ile son zamanlardaki ilişkilerinde büyük bir değişim yaşaması ve bu ilişkinin ne şekilde ilerleyip, şekilleneceği konusuna açıklık getirecektir. Ama daha da önemli mevzu, Hindistan ın, aksine pek ihtimal verilmese de, bu ülkenin büyüyüp büyümeyeceği ve diğer büyük dünya devletlerinin ekonomileriyle bütünleşip bütünleşemeyeceğidir. Ancak bunlar gerçekleştiğinde, Hindistan ın uluslararası sahada kendini gösterip, küresel bir güç olarak sözünün geçeceği düşünülmektedir. Hâlâ Hindistan üzerinde gelişim ihtimalleri sürdürülürken ve bunun en çok ABD eli ile yapıldığı kanaati yaygınken, bu ilişkinin boyutu, nasıl şekilleneceği ve birbirini nasıl etkileceği gibi birçok konu tartışma unsuru olmaktadır. Bu ikili ilişkinin nereye doğru yol aldığını ve alacağını öngörebilmek adına farklı yorum ve görüşlere göz atmak faydalı olacaktır. Öncelikle, ABD ile Hindistan ın bölgedeki stratejik hedeflerinin örtüştüğüne ilişkin değerlendirmeler 14 ön planda durmaktadır. Bush döneminde ve Bush stratejisi olarak ortaya çıkan bu yakınlaşma, öncelikle ABD nin, Hindistan ın stratejik birliğinden çok onun çökme ihtimali, nükleer silahlanmasına yardım ederek onu ayakta tutma, daha sonra ise Avrasya stratejisi gereği yükselen Çin e karşı bir denge güç oluşturma nedenleriyle gerçekleşmiştir. ABD nin, Hindistan ı süpergüç yapma politikasından vazgeçmemesi ve vazgeçmeyeceği düşüncesi daha ağırlıkta görünmektedir. Ünlü Amerikan stratejisyenlerinden Brzezinski, bunu Büyük Satranç Tahtası adlı eserinde net bir şekilde vurguladığı görülmektedir. Hindistan ı Avrasya arenasında pasif bir oyuncu olarak değerlendirmiş, jeopolitik olarak ise Çin- Pakistan koalisyonuyla sınırlı kaldığını iddia etmiştir. Hatta açıkça ABD nin Hindistan ile ilişkilerinin boyutunu genişletmesini ve daha direkt ikili bağların gerçekleştirilmesini dile getirmiştir. Tabi bunları söylerken dayandırdığı gerekçeler, üzerinde düşünülmesi gereken önemli unsurlardır: Sovyet Rusya yıkılana kadar olan yakınlıklarına itâfen artık, günümüz Rusya sının, SSCB zamanındaki gibi ona verdiği desteği veremeyeceğini söylemiştir. 15 13 Tolga Barış Kılıçkap, a.g.e., s:68 14 Fırat PURTAŞ, Avrasya daki 'Yeni Büyük Oyun' Bağlamında Hindistan ın Orta Asya Politikası, 2006, OAKA, Cilt:1, Sayı: 2, s:69, http://www.usak.org.tr, (Erişim Tarihi: 05.03.2015) 15 Zbigniew Brzezinski, Büyük Satranç Tahtası, Çeviren: Yelda Türedi. (İstanbul, İnkılap Yayınevi, 2005), s:279

Bugünkü Hindistan gerek iç gerek dış politikasına bakıldığında ise Brzezinski haklı görünmektedir. ABD nin Hindistan ı stratejik ortak yada doğal müttefik 16 olarak tanımlamasının nedenleri olarak da, Hindistan ın Singapur dan Çin e kadar demokrasi karşıtı Asya değerlerinin, aslında sadece demokrasi karşıtı olduklarını, öte yandan demokrasisinin varlığını sürdürmesi, insan hakları ve demokrasinin saf Batı değerleri olmadığı tezine karşılık koca bir canlı örnek teşkil ettiğini savunmaktadır. Bu yüzden de Hindistan ın başarısızlığı demek Batı nın dolaylı yoldan da ABD nin başarısızlığı olacağından, gayesine ulaşamamış bir Pakistan politikasından sonra, Hindistan ile kademeli olarak ilerleyen bir işbirliği daha cazip ve uygun görülmektedir. Asya sahnesinde daha fazla ilerleme kaydeden Çin in jeopolitik önderliği ve Orta Asya nın gün gittikçe artan önemi de dikkate alındığında, ABD nin Hindistan ı kendine bir ortak olarak seçmesi akılcı görülmektedir. Yalnız bu sebepler de değil, Hindistan ın Hint Okyanusu ndaki nüfuzu, bunun getirdiği enerji güvenliği konusu, Hindistan ın demokratik rejimindeki başarısının Çin in ekonomik ilerlemeyle getirdiği politik baskıya bir tampon olacağı ve Çin i demokratikleşmeye doğru götüreceği 17 umutlarından dolayı, Brzezinski gibi birçok Amerikan yorumcuları da bu doğal müttefikliğin 18 sürdürülmesinden yanadırlar. Diğer taraftan, ABD ve Hindistan arasındaki bu antlaşmalar ve bu antlaşmaların getirdiği yakınlaşmaların, Amerikan hükümet yanlısı yorumcular tarafından ABD nin, başta, hâlâ bir komünist güç olarak, büyüyen Çin i çevreleme stratejisini gerçekleştirdiği yapılsa da, gerek Amerikan gerekse Hint bağımsız yorumcular, bu iki ülke ilişkisininden memnun gözükmemektedir. ABD deki bağımsız yorumcular ise asıl çekinilmesi gereken gücün Hindistan olduğu kanaatindedirler. İmmanuel Wallerstein in bu konudaki görüşleri kayda değer olmuştur: ABD ve Hindistan ilişkilerinin, bir ABD - Çin ilişkileri kadar iyi takip edilmemiş, ve en az onun kadar belirsiz ve karmaşık olarak nitelemektedir. Hindistan ın, 1948 de bağımsızlığını kazanmasının ve normal seçimlerle bir hükümetin kurulmasının Birleşik Devletler tarafından başarı olarak yorumladığını, fakat Soğuk Savaş ta Bağlantısızlık politikasını benimseyerek ABD yi hoşnut etmediğini belirtmiştir. 16 Sumit Ganguly, L essor de l İnde oui, Mais pas tout du suite, 27.08.2012, Slate fr, http://www.slate.fr, (Erişim Tarihi: 22.08.2015) ABD başkanı Bill Clinton ve Hindistan başbakanı Atal Bihari Vajpayee, Hindistan ve ABD nin doğal müttefik olduklarını deklare etmişlerdir. 17 Zbigniew Brzezinski, a.g.e., Çeviren: Yelda Türedi. (İstanbul, İnkılap Yayınevi, 2005), s:290 18 2001-2003 yılları arasında ABD nin Hindistan büyükelçiğini yürüten Robert D. Balcwill, ABD ve Hindistan ın neden doğal müttefik olduğu sorusuna; Teröre karşı savaş ve mücahitlerin gücünü azaltmak ; kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi; Çin in yükselişi ile başedebilm e; Basra Körfezi nden petrol akışını güvence altına almak ve küresel ekonomik istikrar ABD nin hayati çıkarları arasındadır. Bu hedefleri kendi çıkarları doğrultusunda paylaşan ülkeleri sıraladığımızda Hindistan ilk sırada yer almaktadır. Özellikle terör, kitle imha silahları ve Çin in yükselişi, büyüyen ekonomisinin ihtiyacı olan enerji güvenliği konuları Hindistan ve ABD nin çıkarlarının örtüştüğü ortak paydalardır. yanıtını vermiştir.

He ne kadar ABD bunu bir ahlaksızlık olarak nitelendirse de o dönemde, Hindistan ın buna aldırmadığına ve ciddi askeri alımlarını da Sovyet Rusya sından aldığını söylemiştir. Daha sonra, Hnidistan ın Sovyetler Birliği ne yakın olduğu yorumu yapılmış, Nükleer Silahsızlanma Antlaşması nı imzalamayan ülkelerin başında olması sebebiyle daha sonra ABD tarafından askeri yardımlar konusunda tehditlere konu olmasının ardından, ABD nin aslında Hindistan yerine Pakistan ile müttefik olduğu hattâ, bu ilişkinin 11 Eylül de daha da güçlendiğine değinmiştir. Hindistan ve ABD ilişkilerinin genelde Soğuk Savaş ın, özelde Sovyetler Birliği nin sona ermesiyle dönüşüm yaşadığı, artık Hindistan ile müttefikliğin daha uygun olduğu kanaatinin yerleştiğini açıklamaktadır. Wallerstein, bu iki ülke ilişkilerinin genel tarihî akışını ele aldıktan sonra, ABD nin Hindistan ile yakınlaşmasından ne elde ettiğini sorgulamış ve buna verdiği cevap da dikkat çekici olmuştur. ABD nin bu yakınlaşmadan sadece terörizme karşı acımasızca savaş sözü aldığı, Hindistan ın zaten bunu yaptığı için bunun bir öneminin olmadığını dile getirmiştir. Bu arada, Hindistan ın ABD nin tasvip etmediği şekilde İran ve Rusya ile işbirliği tesis ediyor ve hattâ, resmi de olsa Çin ile stratejik ittifaklar oluşturmakta olduğunu, Hint Okyanusu na direk olarak müdahale etme, kontrol etme yeteneği bulunan Hindistan ın 19, ki bu ABD için büyük stratejik önem taşımaktadır, bu okyanus üzerinde en büyük askeri güç olmayı hedeflediği Seabird(Denizkuşu) Projesi ni yürüttüğünü belirtmiştir. Bu durumun, Çinlileri rahatsız ettiği gibi ABD yi de rahatsız etmesi gerektiğini savunmaktadır. Gerekçesi ise, Hint Okyanusu ndaki en büyük askeri gücün ABD olduğudur. Bunun yanına, Hindistan ın ŞİÖ ye gözlemci üye olarak katılması, AEB ye katılmak için yaptığı girişimler 20 gibi gelişmeler de ABD bağımsız yorumcuları tarafından eleştirilmektedir. 21 Öte yandan, Hintli yorumculardan da ABD - Hindistan ilişkisine karşı çıkan bir çevrenin varlığı da söz konusudur. Hindistan ın korkusu, Washington un kendi iç işlerine müdahil etmesi ve yükselen Çin e karşı kendilerinin bir denge unsuru olarak görüldükleri için desteklendiklerini ve aslında Hindistan ın kullanıldığına dair endişe duyduklarını dile getirmektedirler. Düşünceler bu boyutta olunca, Hindistan ın ABD ye olan bakış açısı da değişmeye başlamaktadır. Bu fikri savunanlar, Hindistan için Amerika nın küresel çıkarları söz konusu ve Güney Asya ya dair politikaları bu global çıkarların dolaylı yansımaları olarak yorumlamaktadır. Bu durumda, Hindistan ın hoşnutsuzluğu, ABD nin 19 Ömer Atagenç, Çin ve Hindistan ın Deniz Stratejisi ve Hint Okyanusu nda Güç Mücadelesi, Bilge Strateji, Cilt:4 Sayı:6, http://www.bilgesam.org (Erişim Tarihi:20.03.2015) 20 ABD ve Japonya, AEB ye (Avrasya Ekonomik Birliği) karşı çıkmaktadır. 21 İmmanuel Wallerstein, Çin ABD yi Köşeye mi Sıkıştırıyor?, İslam Dünyası, 14 Ekim 2005, http://www.islamdunyasi.com, (Erişim Tarihi: 22. 08. 2015)

zaman zaman Pakistan, Çin tarafından kendisine karşı kullanılmasına izin vermesi ve ABD nin Hindistan ın gerek bölgesel gerek küresel politikalarına kayıtsız kalıp, kendi ülke büyüklüğüne göre bir strateji izlememesidir. Ayrıca Hindistan geriye dönüp baktığında, özellikle son elli yıl içinde, ABD nin Pakistan ı askeri açıdan desteklemesi, Çin nin nükleer bilgilerini Pakistan a sızdırması konusunda Amerikan hükümetinin sessiz kalması, Hindistan ın nükleer faaliyetlerini engellemek istediği, Çin in büyük bir güç olmasına yardım ettiğini unutmayan pek çok Hintli için, güncel ABD - Hindistan ilişkilerinin gerçek bir staratejik ortaklığa dönüşemeyeceğini düşünmektedir. Hindistan ın ABD ile olan ilişkilerine bakış açısını görmek adına Güney Asya Analiz Grubu Stratejik İşler Danışmanı Dr. Subhash Kapila nın sözleri kayda değerdir: ABD ile stratejik ilişkiler, bize çok önemli kazanımlar sağlamamıştır. Ayrıca ilişkilerdeki bu yakınlaşma, Çin ve Rusya nın bize şüpheyle yaklaşmasına neden olmuştur. İlişkileri belirleyen stratejik kazanımlardır. ABD, geçmişte Hindistan ın Bağlantısızlar ile birlikte hareket etmesini hoş karşılamasa da Hindistan ona karşı hasmane bir tutum almamıştır. Hindistan ın küresel güç denkleminde yükseldiğini gören ABD nin Güneydoğu Asya stratejisi başarısızdır. 50 yıldır izlediği Pakistan odaklı politikası çökmüştür. Geçmişte Hindistan- ABD stratejik ortaklığı tam olarak gerçekleşseydi -ki stratejik sebeplerle gerçekleşmemiştir- dünya dengeleri değişebilirdi. Ama yine de iki ülke çok önemli anlaşmalar imzalamıştır. ABD, Hindistan dan savunma ihaleleri almak istiyor ama yine de Hindistan a karşı kimi çekinceleri, farklı bölgesel, küresel algıları var. Bize yardımcı oluyor ama stratejik güç olmamızı, etkinliğimizi daha geniş bir coğrafyaya yaymamızı istemiyor. ABD de başkanlar iki ülke ilişkilerini geliştirmek isteseler bile kongre engel oluyor, BM de daimi üye olmamıza muhalefet ediyor. ABD nin 11 Eylül sonrası attığı adımlarda da, İran konusunda da görüşlerimiz farklı. Şu anda ikili ilişkiler bir düzlüğe çıktı. Hindistan, zamanın lehine işlediğini görüp, sabırlı olmalı, dış politikada stratejik işbirlikleri geliştirmek isterken, ABD ve diğer ülkelerle ilişkilerini zora sokmamalı. Ama ABD de, Hindistan la işbirliği yapmak ve Asya da varolmak istiyorsa, iki ülke ilişkilerinin soğumasına izin vermemeli. 22 Görüldüğü üzere Hindistan, ABD nin kendisini nasıl yorumladığını çok iyi tahlil etmiş durumda fakat bugünün süpergücü ile işbirliği hareketine karşı endişelerinin boyutu büyük ve temelsiz değildir. Bu işbirliği nedeniyle Hindistan ın ödeyecek bir bedel 22 Hindistan Küresel güçmü oluyor?, TOGEC, 30 Aralık 2007, http://toplumsalbilinc.org, (Erişim Tarihi: 17.03.2015) Rekabet Forumu ile Boğaziçi Üniversitesi - TÜSİAD Dış Politika Forumu"nun birlikte düzenledikleri Hindistan Konferansı Dr. Subhash Kapila nın konuşmasından alıntıdır.

olduğunu düşünseler de bunun ne olacağını ya da ne mahiyette olacağına dair bir yorum yapamamaktadırlar. ABD - Hindistan ilişkilerine olumlu ya da olumsuz birçok görüş ve analiz bulunsa da, Krishnaswamy Subrahmanyam ın şu sözleri, Hindistan ın, ABD nin uzattığı bu eli ne şekilde yorumlaması gerektiğine dair önemli bir yol gösterici olarak algılanmalıdır: Eğer biz ABD nin uzun vadedeki zâfiyetini, Avrupa Birliği ve Çin in kendisine meydan okumasını ve bundan dolayı Hindistan ın ortaklığı karşısında alacağı ödülü anlayabilirsek ABD nin girişimine daha çok güven duyabilir ve planlarının gerisindeki tuzaklar hakkında daha az şüpheci olabiliriz. 23 Sonuç Yerine ABD - Hindistan ilişkileri Soğuk Savaş Dönemi nden sonra tabir-i caizse bir U dönüşü yapmış ve ABD söylemleriyle srtatejik ortaklığa doğru yol almaya başlamıştır. Bu iki ülke ilişkilerinin, yukarıda da belirtildiği gibi gerek işbirlikleri gerek anlaşmazlıklarıyla birlikte, tam olarak net bir seyir üzerine şekillendiğinden bahsedilememektedir.günümüz dünyasına dikkatle bakıldığında da, ilişkilerin tek bir nokta üzerinde gitmediği, giderek artan çok boyutlu iletişim ortamında da ABD, Çin, Hindistan gibi büyük ülkeler arasındaki ilişkinin de birçok seviyede gerçekleştiği, hâttâ bir yerde Amerikalı ve Hintli diplomatlar anlaşmalar üzerine kutlama yapılırken, diğer taraftan da ABD ticaret odalarının Hint bilişim şirketlerine karşı lobi faaliyetlerinde bulunduğu görülmektedir. Uluslararası arenanın artık alışmaya başladığı bu tablolar bir yana, Hindistan ile ABD ilişkilerinin ne dereceye kadar gideceği ve ne boyutlara ulaşacağı henüz netlik kazanamamıştır. Bu durumda, ABD ile Hindistan ilişkilerinin geleceğini gerek Amerikan hükümeti gerekse Hint hükümetinin yapacağı tercihler belirleyecektir. ABD bir yandan Hindistan ın büyük bir güce dönüşmesi için, ki bu yolda kendi çıkarlarına gelecek zararı en aza indirgeme politikasıyla, elinden geleni yaparken ve kendiyle mevcut ortak çıkarlar adına beraber hareket etmesini isterken, Hindistan da, ABD nin kendi menfaatlerine saygı duymasını istemektedir. Bu nedenle her iki ülke de aralarındaki mevcut yada gelecekte çıkabilecek pürüzleri çok dikkatli bir şekilde yürütmek durumundadırlar. Bu iki ülkenin karşılıklı ilişkilerini, değişen konjonktürle birlikte, her iki ülkenin de pusulasını başka yöne doğru çevirmesi sonucu ortaya çıkan analizler çeşitlilik arzetse de esas olan, ABD ve Hindistan ın ilişkileri konusundaki kilometre taşı, her iki ülkenin 2007, s:74 23 K. Subrahmanyan, Güç Sistemi Dengesinde Ortaklık, (edt.) Yılmaz Tezkan, a.g.e., İstanbul, Ülke Yayınları,

dünyanın her yerinde, ortak kazanımlarını birbirini tamamlayabilecek politikalara ve bütünleştirici stratejilere dönüştürüp dönüştüremeyeceğidir.