ARAfiTIRMA Postpartum Depresyon Yayg nl ve liflkili De iflkenler Aysun Babacan Gümüfl*, Gülseren Keskin**, Nursel Alp***, Sibel Özyar***, Asiya Karsak*** * Yrd. Doç. Dr., Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sa l k Yüksekokulu, Çanakkale ** Ö r. Gör. Dr., Ege Üniversitesi, Atatürk Sa l k Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, zmir *** Ö r. Gör., Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sa l k Yüksekokulu, Çanakkale Yaz flma Adresi: Yrd. Doç. Dr. Aysun Babacan Gümüfl Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sa l k Yüksekokulu, Çanakkale Tel: +902862171001 / 4008 Fax: +902862176057 E-mail Address: aysungumus@hotmail.com aysungumus@comu.edu.tr ÖZET Amaç: Bu araflt rma postpartum depresyon yayg nl n ve iliflkili de iflkenleri incelemek amac yla yap lm flt r. Yöntem: Araflt rma tan mlay c kesitsel bir çal flma olarak üç farkl sa l k oca nda gerçeklefltirilmifltir. Çal flmaya 221 gönüllü kad n kat lm flt r. Veriler Edinburg Do um Sonu Depresyon Ölçe i kullan larak yüz yüze görüflme yöntemi ile toplanm flt r. Verilerin de erlendirilmesinde say -yüzde da l m, t testi, varyans analizi kullan lm flt r. Bulgular: Edinburgh Do um Sonras Depresyon Ölçe i ne göre kad nlar n %26.2 sinin depresif belirti düzeyi yüksektir. E itim ve gelir düzeyi düflük, bir iflte çal flmayan, daha önce depresyon geçirmifl, ailesinde depresyon öyküsü olan, alkol kullanan, efliyle iliflkisini olumsuz olarak de erlendiren, istemeden gebe kalan, vajinal yolla do um yapan, daha önce premenstruel belirtileri olan, gebelikte do um korkusu yaflayan, do um sonras s k nt yaflayan, bebe i erkek olan, bebe ini emzirmeyen, bebe inde sa l k sorunu olan ve aile deste i almayan kad nlar n depresif belirti düzeyi daha yüksek bulunmufltur Sonuç ve Tart flma: Bu çal flman n sonuçlar postpartum depresyon ile iliflkili de iflkenleri göstermesi bak - m ndan önemlidir. Postpartum depresyonla iliflkili faktörler göz önünde bulundurularak, baflta ana çocuk sa l olmak üzere toplum ruh sa l hizmetlerinin gelifltirilmesi için kad nlar n gebelik ve do um sonras dönemde psikososyal yönden de erlendirilmeleri ve izlenmeleri önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: postpartum depresyon, prevalans, de iflken ABSTRACT The prevalence of Postpartum Depression and Associated Variables Purpose: This research was conducted to examine the variables associated with postpartum depression and the prevalence. Method: In a cross-sectional descriptive study was conducted in three different health centers. 221 women participated in the study voluntarily. Data Edinburgh Postpartum Depression Scale was collected by using a face-to-face interview method. Evaluation of the data points and percentage distribution, "t" test, analysis of variance was used. Findings: 26.2% of women were high levels of depressive symptoms according to Edinburgh Postnatal Depression Scale. Women who were less educated, not working anywhere, low income, having a depression history previously, having a family history of depression, using alcohol, assess the negative relationship with his husband, unintentionally become pregnancy, engaged in vaginal deliveries, or had previous premenstrual syndrome symptoms, had a fever of giving birth, living postpartum distress, have a boy baby, have a unhe- New/Yeni Symposium Journal www.yenisymposium.net 145
althy baby, not take family support, tended to report higher levels of depressive symptoms. Discussion and Conclusion: The results of this study are important because it shows the variables associated with postpartum depression. Factors associated with postpartum depression, taking into account mainly the development of maternal and child health, including community mental health services for women during pregnancy and the postpartum period, psychosocial evaluation and monitoring is recommended. Keywords: postpartum depression, prevalence, variable G R fi Gebelik ve do umla birlikte fizyolojik, psikolojik ve sosyal de iflimler ortaya ç kmaktad r (Vural ve Akkuzu 1999, Deveci 2003, Tafldemir ve ark. 2006, Marako lu ve ark. 2009). Birçok kad n gebelik ve do- umla birlikte ortaya ç kan fizyolojik, psikolojik ve sosyal de iflimlere kolayl kla uyum sa larken, kad nlar n bir bölümünde ise gebelik kad n geriye dönüflümsüz olarak etkileyerek, kal c ruhsal de iflikliklere neden olabilmektedir (Ayvaz ve ark. 2006). Postpartum dönem ruhsal bozukluklar n geliflimi için riskli bir dönem olarak kabûl edilmektedir (Kara ve ark. 2001). Yeni bir bebe in dünyaya gelmesi genellikle olumlu ve doyurucu bir yaflant olsa da, annelerin bir k sm için bâz duygusal sorunlar ortaya ç kmaktad r (Ayvaz ve ark. 2006). Do um sonras dönemde ortaya ç kan psikiyatrik sendromlar n s n rlar çok net belirlenmemifl olmakla birlikte, bu sendromlar belirtilerine, sa alt mlar na ve prognozlar na göre tan mlanarak, annelik hüznü (maternity blues), postpartum depresyon (PPD) ve do um sonras psikoz olmak üzere bafll ca üç tan sal kategori alt nda toplanmaktad r (Amerikan Psikiyatri Birli i 1994, Sünter ve ark. 2006). PPD, genellikle do umdan sonraki dört hafta içinde bafllamaktad r (Tafldemir ve ark. 2006, Marako lu ve ark. 2009). Postpartum depresyon bulgular do- um yapmayan kad nlardaki depresyondan farkl de ildir. Bununla birlikte do um sonras depresyonda ailesine karfl sevgisizlik ve bebe ine karfl z t duygular daha ön plândad r. Ancak do um sonras ndaki ilk günlerde %50-70 s kl kla görülen annelik hüznünden ay rt edilmesi güç olabilir (Kara ve ark. 2001). PPD, dünyadaki pek çok kad n için anne, çocuk ve ailenin sa l n olumsuz yönde etkileyen önemli bir sorundur (Dennis 2004). PPD hastalar, hayatlar n n bir daha normâle dönemeyece i korkusuna kap lmakta, çocuk bakman n gerektirdi i sorumluluk hissini bunalt c bulmakta, çocuklar na daha az flefkat göstermekte, kendilerini çocuklar ndan fiziksel ve psikolojik olarak tamamen koparmakta ve hatta çocuklar na zarar vermeyi plânlamaktad rlar. Bu sebeple bu annelerin çocuklar n n sinirli, çekingen, daha az yüz mimi i kullanan, az konuflan çocuklar olduklar gözlenmifltir. Yine bu annelerin çocuklar n n s k davran fl problemi gösterdi i ve biliflsel ifllevlerinin daha alt düzeyde oldu u bulunmufltur (Atasoy ve ark. 2004, Nur ve ark. 2004, Özdemir ve ark. 2008). PPD nin etiyolojisi kesin olarak bilinmemekle birlikte (Kara ve ark. 2001), bâz risk etmenlerini tafl yan kad nlarda do um sonras depresyonun daha s k görüldü ü bildirilmifltir. Bu risk etmenleri düflük e itim seviyesi, primipar olma, ergenlikte gebelik, madde kullan m, hiperemezis gravidarum öyküsü, özürlü ve düflük do um a rl kl bebe e sâhip olma (Deveci 2003, Marako lu ve ark. 2009), sosyoekonomik zorluklar (Deveci 2003, Gereklio lu ve ark. 2007, Özdemir ve ark. 2008, Marako lu ve ark. 2009), riskli gebelik, istenmeyen gebelik (Deveci 2003, Özdemir ve ark. 2008, Marako lu ve ark. 2009), geçirilmifl depresyon öyküsü, premestrüel sendrom olmas, emzirmeme, kay pla sonlanan gebelik ve do um deneyimleri, erken anne-bebek ayr l, aile içi çat flmalar, evlilikle ilgili sorunlar (Kara ve ark. 2001, Deveci 2003, Marako lu ve ark. 2009), sosyal deste in yetersiz olmas (Vural ve Akkuzu 1999, Deveci 2003, Kara ve ark. 2001, Tafldemir ve ark. 2006, Gereklio lu ve ark. 2007, Özdemir ve ark. 2008, Tezel 2008, Marako lu ve ark. 2009) olarak belirtilmifltir. Depresyon prevalans ve kronikleflme riski yüksek olan hastal klar n bafl nda gelmektedir. PPD ise sâdece anneyi de il, bebek ve tüm aileyi olumsuz yönde etkileyerek ciddi sorunlara yol açmaktad r (Vural ve Akkuzu, 1999 Özdemir ve ark. 2008, Marako lu ve ark. 2009). Do umdan sonraki ilk günde, sa l k personeli ile yo un etkileflim içinde olan annenin postpartum döneme uyum yapabilmesinde ailenin yan s ra, sa l k çal flanlar ndan, özellikle ebe ve hemflirelerden ald bak m önemli bir yere sâhiptir. Bununla birlikte ülkemizde do um yapan anneler genellikle 24 saat sonra hastâneden taburcu edilmektedir. lk 24 saatte âcil olarak geliflebilecek bâz komplikasyonlar önlemek için bu süre yeterli olarak görülebilir. Ancak do um sonu dönemde annenin yeni durumuna uyum sa lamas na destek için bu süre ye- New/Yeni Symposium Journal www.yenisymposium.net 146
terli de ildir (Beyda 2007). Bunun yan s ra ülkemizde ço u zaman PPD nin fark na var lmamakta ve tedavi edilmemektedir (Karaçam ve ark. 2004). Sâdece kendisi veya ailesi taraf ndan depresyon belirtileri fark edilen kad nlar için yard m aranmaktad r. Fakat PPD belirtileri, standart tarama araçlar yla birinci basamak sa l k hizmetlerinde çal flan ebe ve hemflirelerin do um sonras ev ziyaretleri esnas nda taranabilir. Özellikle PPD geliflimine yatk nl k yaratan durumlar n bilinmesi, hem PPD nin erken tan ve tedavisine, hem de ana çocuk ve toplum sa l n n korunmas na olumlu katk sa layacakt r. Bu ba lamda bu çal flma, postpartum depresyon yayg nl n ve postpartum depresyonun iliflkili oldu- u de iflkenleri tesbit etmek amac yla yap lm flt r. YÖNTEM Araflt rma tan mlay c, kesitsel bir çal flma olarak Çanakkale il merkezine ba l üç farkl sa l k oca nda yürütülmüfltür. 2010 y l n n ilk üç ay içerisinde seçilen sa l k ocaklar na baflvuran, do um sonras 0-1 y ll k süreç içinde olan kad nlar çal flman n evrenini, bu k staslara uyan ve araflt rmaya kat lmay kabûl eden 221 kad n örneklemi oluflturmufltur. Veriler toplanmadan önce kurumlardan yaz l izin, araflt rmaya kat lan kad nlardan ise çal flma hakk nda bilgilendirme yap ld ktan sonra sözel izin al nm flt r. Veriler Tan t c Bilgi Formu ve Edinburg Do um Sonu Depresyon Ölçe i (EDSDÖ) ile toplânm flt r. Tan t c bilgi formu, kad nlar n sosyodemografik, gebelik ve bebe e iliflkin özelliklerini tan mlamak amac yla haz rlanm flt r. Edinburg Do um Sonu Depresyon Ölçe i (EDS- DÖ), do um sonras dönemde depresyon yönünden riski belirlemek ve düzeyini ve fliddet de iflimini ölçmek amac yla gelifltirilmifl, bir kendini de erlendirme ölçe idir (Cox ve ark. 1987). Türkçe ye Engindeniz ve arkadafllar taraf ndan uyarlanm flt r. Toplam 10 sorudan oluflan ölçek, dörtlü likert tipi ölçüm sa lamaktad r. Ölçe in 3, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10. maddeleri giderek azalan fliddet gösterir ve puanlama 3, 2, 1, 0 biçimindedir. 1., 2. ve 4. maddeler ise 0, 1, 2, 3 biçiminde puanlan r. Ölçe in toplam puan bu madde puanlar n n toplanmas ile elde edilir. Ölçe in kesme puan 12/13 olarak bildirilmifltir. (Aydemir ve Köro lu 2006). PPD yi etkileyece i düflünülen yafl, nikâh durumu, çocuk say s, çal flma durumu, eflin çal flma durumu, e itim süresi, gelir durumu, aile yap s, depresyon öyküsü, alkol kullanma durumu, evlilik iliflkisi, adet düzeni, premenstrüel sendrom öyküsü, aile deste i, gebeli i isteme durumu, do um flekli, do um korkusu yaflama, do umdan sonra s k nt yaflama, bebe in cinsiyeti, bebe in cinsiyetinden memnun olma, emzirme, bebe in sa l k durumu çal flman n ba ms z de iflkenlerini, EDSDÖ den elde edilen puan ortalamalar ise çal flman n ba ml de iflkenini oluflturmufltur. Çal flman n istatistiksel de erlendirmeleri Windows için SPSS 11.5 program nda gerçeklefltirilmifltir. Sosyodemografik, gebelik süreci ve bebe e iliflkin özellikler için frekans kullan lm flt r. De iflkenler aras ndaki iliflkiyi saptamak için Pearson korelasyon testi uygulanm flt r. kili de iflkenler için puan farklar - n n analizinde Student s t-testi, ikiden fazla olan de- iflkenlerin puan farklar n n analizinde ANOVA kullan lm flt r. statistiksel analizler için anlaml l k düzeyi p<0.05 olarak kabûl edilmifltir. BULGULAR Kad nlar n yafl ortalamas 27.35±4.50, e itim süresi ortalamas 8.92±4.23 (y l), evlilik süresi ortalamas 2.51±0.78 (y l) olarak tesbit edilmifltir. Kad nlar n %95.5 i resmî nikâhl, %76 s çekirdek aileye sâhip, %50.7 si tek çocuk sâhibi, %81 i çal flmamakta, %5.9 unun efli iflsizdir. %77.8 i gelir düzeyini orta olarak belirtmifltir. Kad nlar n %11.3 ünün geçmiflte depresyon geçirdi i, %10 unun ailesinde de depresyon öyküsü oldu u, %15.8 inin alkol kulland, %6.3 ünün evlilik iliflkisini olumsuz olarak de erlendirdi i belirlenmifltir. Kad nlar n gebelik say s ortalamas 1.81±0.83 tür. %86.4 ü isteyerek gebe kalm flt r. %65.6 s sezaryenle do um yapm flt r. %62.4 ü gebelik sürecinde do um korkusu yaflad n, %27.6 s do umdan sonra anksiyete yaflad n, %56.6 s gebelik öncesinde premenstrüel sendrom öyküsü oldu unu belirtmifltir. Kad nlar n %52 sinin bebe i erkektir. %0.9 u bebe- in cinsiyetinden memnun de ildir. %83.7 si bebe ini emzirmektedir. %93.7 sinin bebe inin sa l k durumu iyidir. %80.1 i kendisi ve bebe in bak m için ailesinden destek almaktad r. Kad nlar n EDSDÖ den ald klar puanlar, EDSDÖ için bildirilen kesim noktas na göre de erlendirildi- inde, %26.2 sinin depresif belirti düzeyi yüksek bulunmufltur. Kad nlar n EDSDÖ puan ile yafl (r=-.023, p=.739), çocuk say s (r=.123, p=.068) ve gebelik say s ortalamas (r=-0.051, p=.453) aras nda anlaml bir iliflki saptanmam flt r. EDSDÖ puan ile e itim süresi aras nda negatif yönde (r=-0.244, p=.000), EDSDÖ puan ile evlilik süresi aras nda pozitif yönde (r=-0.172, p=.011) anlaml iliflki saptanm flt r. New/Yeni Symposium Journal www.yenisymposium.net 147
Tablo 1. Kad nlar n sosyodemografik özelliklerine göre EDSDÖ puanlar Mean SD F / t p Çocuk say s Bir 7.88 5.31 1.512.222 ki 8.74 5.78 Üç 10.05 5.58 Nikâh türü Resmî nikâh 8.38 5.38 -.455.650 Dinî nikâh 9.20 8.61 Çal flma durumu Evet 5.74 3.70-4.648.000** Hay r 9.05 5.72 Eflin çal flma durumu Evet 8.50 5.50.901.368 Hay r 7.08 6.16 Gelir durumu Yüksek 6.13 5.54 5.486.005** Orta 7.95 5.51 Düflük 10.86 5.05 Aile Yap s Genifl 8.77 6.08.531.596 Çekirdek 8.31 5.37 Daha önce depresyon Var 12.68 4.78 4.238.000** öyküsü Yok 7.88 5.40 Ailede depresyon Var 11.18 6.27 2.493.013* öyküsü Yok 8.11 5.38 Alkol kullanma Kullanan 10.66 5.46 2.639.009** Kullanmayan 8.00 5.47 Eflle iliflki Olumlu 8.03 5.33-4.194.000** Olumsuz 14.21 5.48 Âdet düzeni Düzenli 8.18 5.48-1.509.133 Düzensiz 9.74 5.73 Premenstrüel belirtiler Evet 9.19 5.54 2.387.018* Hay r 7.42 5.41 Aile deste i Alan 8.05 5.28-2.037.043* Almayan 9.93 6.31 * p<.05 ** p<.01 New/Yeni Symposium Journal www.yenisymposium.net 148
Tablo 2. Kad nlar n gebeli e iliflkin özelliklerine göre EDSDÖ puanlar Mean SD t p Gebeli i isteme durumu Evet 7.98 5.43-3.010.003** Hay r 11.20 5.48 Do um flekli Normâl 9.63 5.98 2.378.018* Sezaryen 7.79 5.20 Do um korkusu yaflama Evet 9.34 5.54 3.252.001** Hay r 6.89 5.21 Do umdan sonra s k nt yaflama Evet 9.64 5.92 2.034.043* Hay r 7.96 5.33 * p<.05 ** p<.01 Tablo 3. Bebe e iliflkin özelliklere göre kad nlar n EDSDÖ puan ortalamalar Mean SD t p Bebe in cinsiyeti K z 7.53 5.41-2.323.021* Erkek 9.24 5.55 Bebe in cinsiyetinden memnun olma Memnun 8.44 5.56.620.536 Memnun de il 6.00 1.41 Emzirme Emziren 7.91 5.25-3.184.002** Emzirmeyen 11.06 6.27 Bebe in sa l k durumu yi 8.08 5.31-3.589.000** Kötü 13.43 6.61 * p<.05 ** p<.01 New/Yeni Symposium Journal www.yenisymposium.net 149
Araflt rmaya kat lan kad nlardan çal flmayanlar n (t=4.648, p=.000), gelir düzeyi düflük olanlar n (t=5.486, p=.005), özgeçmiflinde depresyon öyküsü olanlar n (t=4.238, p=.000) ailesinde depresyon öyküsü olanlar n (t=2.493, p=.009), gebelik öncesinde premenstrüel belirtileri olanlar n (t=2.387, p=.018) alkol kullananlar n (t=2.639, p=.009), efliyle iliflkisini olumsuz olarak de erlendirenlerin (t=4.194, p=.000) ve kendisi ve bebe in bak m için ailesinden destek almayanlar n (t=2.037, p=.043) EDSDÖ puanlar anlaml düzeyde daha yüksek bulunmufltur (Tablo 1). Kad nlar n gebelik süreci özelliklerine göre EDS- DÖ puanlar de erlendirilmifl, istemeden gebe kalanlarda (t=3.010, p=.003), normâl do um yapanlarda (t=2.378, p=.018), gebelikte do um korkusu yaflayanlarda (t=3.252, p=.001), do umdan sonra s k nt yaflad n belirtenlerde (t=2.034, p=.043) EDSDÖ puanlar anlaml düzeyde daha yüksek bulunmufltur (Tablo 2). Bebe e iliflkin özelliklere göre kad nlar n EDSDÖ puan ortalamalar incelendi inde, erkek bebek sahibi olanlar n (t=2.323, p=.021) bebe ini emzirmeyenlerin (t=3.184, p=.002), bebe inin sa l k durumu kötü olanlar n (t=3.589, p=.000) EDSDÖ puanlar anlaml düzeyde daha yüksek bulunmufltur (Tablo 3). TARTIfiMA Postpartum depresyon dünyadaki pek çok kad n için anne, çocuk ve ailenin sa l n olumsuz yönde etkileyen önemli bir sorundur (Dennis 2004). Do umla birlikte ebeveyn olman n getirdi i emosyonel, kognitif ve davran flsal güçlükler anne ve baban n yaflam stilini etkiler. Özellikle depresif annelerin yaflad bu güçlüklerin üstesinden gelmekte zorland klar, daha fazla uyku sorunu yaflay p, çocuklar n n beslenmesini de ihmal ettikleri gözlenmektedir (Grote ve ark. 2010). Ülkemizde yap lan çal flmalarda postpartum depresyon prevalans n n %17 ilâ %30 aras nda de iflti i bildirilmifltir (Kara ve ark. 2001, Çetinkaya ve ark. 2004, Sabuncuo lu ve Berkem 2006, Salg n ve ark. 2007). Benzer flekilde bizim çal flmam zda da kad nlar n %26.2 sinin depresif belirti düzeyi yüksek bulunmufltur. Salg n ve arkadafllar n n (2007) çal flmas na göre, do- umdan sonraki ilk alt ayda annelerin %19 unda depresyon bulunmufl ve bu annelerin daha genç oldu u tespit edilmifltir. Benzer flekilde Vural ve Akkuzu nun (1999) çal flmas nda, gebelik yafl düfltükçe postpartum depresyon görülme s kl n n yükseldi i, ancak istatistiksel olarak anlaml bir iliflkinin bulunmad belirtilmifltir. Bâz araflt rma sonuçlar yla uyumlu olarak (Vural ve Akkuzu 1999, Tafldemir ve ark. 2006) bizim çal flmam zda da annenin yafl ile depresif belirti düzeyi aras nda anlaml bir iliflki saptanmam flt r. Literatürde postpartum dönemde depresyon düzeyi ile evlilik süresi aras ndaki iliflkiye yönelik olarak farkl sonuçlar mevcuttur. Bir çal flmada evlilik süresi ile depresyon düzeyi aras nda bir iliflki bulunmam flt r (Alt nay ve ark. 2002). Bir baflka çal flmada ise çiftlerin evlilik süresi uzad kça kad nda do um sonras depresyon görülme s kl n n artt belirtilmifltir (Sevil ve ark. 2004). Çal flmam zda da kad nlar n evlilik süresi uzad kça depresif belirti düzeyinin yükseldi i belirlenmifltir. Sünter ve arkadafllar n n (2006) çal flmas nda e itim düzeyi yükseldikçe kad nlar n ebeveynli e daha iyi uyum sa lad klar ve e itim düzeyi yüksek olan efllerin daha destekleyici olduklar belirtilmifltir. Nur ve arkadafllar (2004) taraf ndan yap lan çal flmada da düflük e itim düzeyinin PPD riskini artt rd bildirilmifltir. Bununla birlikte bâz çal flmalarda annelerin depresyon düzeyi ile e itim düzeyi aras nda bir iliflki bulunmam flt r (Vural ve Akkuzu 1999, Alt nay ve ark. 2002, Tafldemir ve ark. 2006). Çal flmam zda ise kad nlar n e itim süresi azald kça, depresif belirti düzeyinin artt tesbit edilmifltir. Kad nlar ev d fl ndaki çal flma hayat n n a r koflullar ile birlikte, bir yandan da geleneksel görevlerine (ev iflleri, annelik vb.) devam ederek iki ifl yükünü birden omuzlamak zorunda kalmaktad rlar. Bu nedenle çal flan kad nlar do um sonras dönemde fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden daha olumsuz etkilenebilir. Bununla birlikte yeni anne olan bir kad n, yo un bir izolasyon ve yaln zl k hissedebilmekte, günlük ifllerin tekrarlay c l, iyi bir anne olamama endiflesi ve annelik rolü ile ilgili olarak çat flmalar yaflayabilir. Nur ve arkadafllar (2004) taraf ndan iflsizlik, PPD için bir risk faktörü olarak belirtilmifltir. Bizim çal flmam zda da çal flmayan kad nlar n depresif belirti düzeyi daha yüksek tesbit edilmifltir. Dolay s ile çal flman n depresyona karfl koruyucu bir faktör olabilece i söylenebilir. Gebelikte düflük sosyoekonomik koflullara sâhip kad nlarda depresif belirtilerin daha yayg n oldu u araflt rmalarla gösterilmifltir (Lwellyn ve ark. 1997, Beck 2001, Austin 2004, Kopelman ve ark. 2008, Depika ve ark. 2010). PPD nin oluflumunda da ekonomik güçlüklerin etkili oldu u araflt rmalarla ortaya konulmufltur. Çetinkaya (2004), maddî durumu kötü olan kad nlarda postpartum depresyon prevalans n, iyi olan kad nlara göre 3.08 kat daha fazla bulmufltur. Nur ve arkadafllar (2004) taraf ndan yoksulluk, PPD için bir risk faktörü olarak tesbit edilmifltir. Benzer flekilde bizim çal flmam zda da düflük gelir sâhibi kad nlar n depresif belirti düzeyi daha yüksek bulunmufltur. Bununla birlikte bâz çal flmalarda annelerin New/Yeni Symposium Journal www.yenisymposium.net 150
depresyon düzeyi ile sosyoekonomik düzeyi aras nda bir iliflki olmad bildirilmifltir (Alt nay ve ark. 2002, Tafldemir ve ark. 2006). Çal flmam zda özgeçmiflinde ve ailesinde depresyon öyküsü olan kad nlar n depresif belirti düzeyi daha yüksek bulunmufltur. Literatüre bak ld nda, bu konudaki araflt rma sonuçlar n n farkl l klar gösterdi i görülmüfltür. Bâz araflt rma sonuçlar na göre, kiflisel veya aile öyküsünde duygudurum bozuklu u olan kad nlar n do um sonu depresyon riski daha yüksektir (Lee ve ark. 2000, Deveci 2003). Nur ve arkadafllar n n (2004) yapt çal flmada da gebelikten önce ruhsal hastal k geçiren ve birinci derece yak nlar nda ruhsal hastal k olanlarda do um sonras depresyon prevalans, kendisi ve birinci derece yak nlar nda psikiyatrik öyküsü olmayanlara göre 2.87 kat daha fazla bulunmufltur. (Nur ve ark. 2004). Bâz araflt rma sonuçlar ise ailedeki psikiyatri öyküsünün PPD ile ba lant l olmad n göstermifltir (Tafldemir ve ark. 2006, Dennis ve Ross 2006). Do um sonras dönemde bebe e bak m vermek, bebek için güvenli bir çevre oluflturmak, bebekle iletiflim kurmak, ebeveyn olarak yeni rolleri ö renmek, aile duyarl l n gelifltirmek ve bebekle ilgili problemlerle bafl etmek gerekmektedir. Bu nedenle do um sonras dönem aile için bir kriz yaflant s na dönüflebilir. Araflt rma sonuçlar na göre zay f aile içi iliflkilere sâhip, yeterli aile ve efl deste i almayan kad nlarda do um sonras depresyon riski artmaktad r ( nand ve ark. 2002, Çetinkaya ve ark. 2004, Nur ve ark. 2004). Bâz çal flmalarda ise depresyonun aile içindeki çat flmaya karfl gelifltirilmifl davran fllar kapsad bildirilmifltir (Özdemir ve ark. 2008, Mamun ve ark. 2009). Bir çal flmada sorunlu evlilik iliflkisi, depresyonlu grupta depresyonu olmayan gruba göre daha yüksek bulunmufltur (Sünter ve ark. 2006). Yap lan bir di er çal flmada da efllerinden yeteri kadar ilgi görmedi ini ifade eden kad nlarda do um sonu depresyon prevalans n n 2.73 kat daha fazla oldu u bildirilmifltir (Çetinkaya ve ark. 2004). Literatürle uyumlu olarak bizim çal flmam zda da evlilik iliflkisini olumsuz olarak de erlendiren kad nlar n depresif belirti düzeyleri daha yüksektir. Pek çok kontrasepsiyon yöntemi bulunmas na ra men, tüm dünyada istenmeyen gebelikler bir sorun olmaya devam etmektedir. stenmeyen gebelik do um sonras nda anne bebek aras ndaki etkileflimi bozmakta, bebekte kognitif, davran flsal problemlere yol açmaktad r. Bebe ini kabûllenmeyen anneler depresyonla birlikte lohusal k döneminde bebe ini emzirmemekte, sigara ve alkol kullan m na yönelmektedir (Lee ve ark. 2007, Csatordai ve ark. 2007, Cheng ve ark. 2009). nand ve arkadafllar n n (2002) bildirdi ine göre, istenmeyen gebelikler depresyon riskini artt rmaktad r. Salg n ve arkadafllar n n (2007) çal flmas na göre depresyonu olan annelerde plânlanmam fl gebelikler daha s kt r. Dietz ve arkadafllar (2007) istenmeyen gebelik, sorunlu gebelik, erken veya geç do um, güç veya sorunlu do um gibi faktörlerin kiflinin benlik gücünü bozabilece ini, psikososyal stresörlerle bafl etme gücünü düflürebilece ini ve depresyona yatk nl k yaratabilece ini belirtmifltir. Bizim çal flmam zda da istemeden gebe kalan ve alkol kullanan kad nlarda depresif belirti düzeyi daha yüksek bulunmufltur. Buna karfl n gebeli i isteme ile depresyon aras nda bir iliflki olmad n gösteren bulgular da vard r (Arslan ve ark. 2006, Sünter ve ark. 2006). Kurçer ve Kelefl in (2009) çal flmas na göre özellikle zorlu vajinal do um yapan annelerin yar s ndan ço unda depresif belirtiler yüksektir. Sünter in (2006) çal flmas nda da vajinal yolla do um yapm fl olma PPD için bir risk faktörü olarak bildirilmifltir. Benzer flekilde bizim çal flmam zda da vajinal do um yapan kad nlarda depresif belirti düzeyi daha yüksek bulunmufltur. Salg n ve arkadafllar n n (2007) çal flmas nda ise do um tipine göre annelerin depresyon durumlar nda bir farkl l k saptanmam flt r. Çal flmam zda postpartum depresyonun âdet düzeni ile iliflkisi incelendi inde, âdet düzeninin depresif belirti düzeyiyle iliflkili olmad görülmüfltür. Bir çal flmaya göre adet düzensizli i PDD için risk olarak bildirilmifltir (Deveci 2003). Ayr ca çal flmam zda premenstrüel sendrom öyküsü olan kad nlar n depresif belirti düzeyi daha yüksek bulunmufltur. Araflt rma sonuçlar na göre, postpartum dönemde sorun yaflayan kad nlarda do um sonu depresyonun daha fazla gözlendi i saptanm flt r (Mac Arthur ve ark. 2001, Lydon-Rochelle 2001, Thompson ve ark. 2002, Borders 2006). Kad nl k organlar n n yenilendi- i postpartum dönemde kad nlar n bafl a r s, hemoroid, üriner stres enkontinans, perianal a r, kab zl k, fekal enkontinans, s k idrara ç kma, memeyle ilgili enfeksiyon, apse, libidoda azalma ve disparoni gibi fiziksel sorunlar n n yan nda depresyon ve anksiyeteden yak nd klar belirlenmifltir (Thompson ve ark. 2002, Borders 2006). Bunun yan s ra gebelikteki anksiyete ve depresif semptomlar n do um sonu depresyonu ön görmede en güçlü belirleyiciler oldu u vurgulanmaktad r (Dennis ve Ross 2006). Çal flmam zda da gebelik sürecinde do um korkusu yaflayan ve do- umdan sonra anksiyete yaflad n belirten kad nlarda depresif belirti düzeyi daha yüksek bulunmufltur. Bir çal flmada k z bebek do du unda, do um sonras depresyon riskinin artt bildirilmifltir (Chand- New/Yeni Symposium Journal www.yenisymposium.net 151
ran ve ark. 2002). Bizim çal flmam zda ise farkl sonuç olarak bebe i erkek olan kad nlar n depresif belirti düzeyi daha yüksek bulunmufltur. Ayr ca çal flmam zda annelerin depresif belirti düzeyi bebe in cinsiyetinden memnun olma durumuna göre incelenmifl ancak anlaml bir farkl l k bulunmam flt r. Bununla birlikte bebe in cinsiyeti ile depresyon aras nda iliflki olmad n bildiren araflt rma sonuçlar na rastlanm flt r (Ayvaz ve ark. 2006, Arslan ve ark.2006). Emzirme, postpartum depresyonla iliflkisi en çok incelenen de iflkenlerden bir di eridir. Baz çal flmalarda emzirmenin postpartum depresyonla iliflkisinin olmad (Kara ve ark. 2001, Sünter ve ark. 2006), baz lar nda ise emzirmenin oksitosin salg s arac l yla anne ve bebek aras ndaki ba sa lad gösterilmifltir (Van Doesum ve ark. 2007, Fairlie ve ark. 2009, Freeman ve ark. 2009). Hatta emzirme, postpartum depresyon tedavisi için önemli bir faktör olarak gösterilmifl ve emzirmeyi b rakman n oluflturdu u sosyal bask n n ve suçluluk duygusunun bafll bafl na ek bir stresör oldu u belirtilmifltir (Karamustafao lu ve Tomruk 2000). Anne sütünün yayg n oldu u toplumlarda postpartum depresyon 9. ayda pik yaparken mamayla beslenmenin yayg n oldu u toplumlarda 3. ayda pik yapmaktad r (Gereklio lu ve ark. 2007). Bizim çal flmam zda da bebe ini emzirmeyen kad nlar n depresif belirti düzeyi daha yüksek bulunmufltur. Anneli e geçifl kendi bafl na zor bir durum iken, bir de aileye yeni kat lan üyenin sa l k sorunlar n n bulunmas daha da zor bir durumdur. Yeni rolüne uyum sa lamaya çal flan annede bebe in kayb na iliflkin endifleler olumsuz duygular n daha yo un yaflanmas na yol açmaktad r (Görak 1999). Tafldemir ve arkadafllar (2006) bebe inin sa l kötü olan annelerde depresyon düzeyinin yükseldi ini rapor etmifltir. Çal flmam zda da bebe inin sa l k durumu kötü olan kad nlar n depresif belirti düzeyi daha yüksek bulunmufltur. Bunlara ek olarak düflük ve ölü do um yapan kad nlar n %36 s n n ciddi depresif belirtiler gösterdi i belirtilmifltir (Lwellyn ve ark. 1997). Do um sonras depresif belirtilerle iliflkili risk faktörlerini bilmek, hastal n olumsuz etkilerini en düflük düzeye indirmede yararl olacakt r. Risk etmenlerine iliflkin olarak üzerinde en çok çal fl lm fl konulardan birisi sosyal destek kavram d r. Sosyal destek stresli yaflant ya karfl bafla ç kmay sa layan, fiziksel ve psikolojik sa l etkileyen bir özelli e sâhiptir. Ülkemizde birçok kesimde geleneksel-yerel kültür egemenli i sürmektedir. Türklerde aile ba lar güçlüdür. Genellikle do um gibi süreçlerde aile üyeleri aras ndaki iletiflim ve etkileflim artmaktad r. Aile üyeleri yeni anneye gerekli olan yard m sunmaktad rlar. Ayr ca iyi bir sosyal destek, bebe in sa l n da olumlu yönde etkilemektedir (Glasser ve ark. 2000, Howell ve ark. 2009). Yap lan çal flmalarda yeterli aile deste i almayan kad nlarda do um sonras depresyonun artt bildirilmifltir ( nand ve ark. 2002, Arslan ve ark. 2006). Bizim çal flmam zda da kendisi ve bebe in bak m için destek almayan kad nlarda depresyon düzeyi daha yüksek bulunmufltur. Buna karfl n, sosyal destek ile postpartum depresyon aras nda iliflki olmad n bildiren bulgular da mevcuttur (Alt nay ve ark. 2002). Elde edilen bu sonuçlarla birlikte, çal flmam z n bâz s n rl l klar bulunmaktad r. lk olarak çal flma geneli içermeyen küçük bir çal flma grubunda yap lm flt r. kinci s n rl l k araflt rmada kullan lan ölçeklerin özbildirim ölçekleri olmas d r. Özbildirim ölçekleri kiflinin beyan na dayal olan anketler olduklar için, her zaman istendik ve do ru cevap al namayabilmekte, kat l mc n n kültürel özelliklerine göre farkl bak fl aç lar geliflebilmektedir. Bu nedenle bundan sonraki çal flmalar n daha genifl örneklemlerde ve farkl de- iflkenler göz önünde bulundurularak yap lmas n n yararl olaca düflünülmektedir. Buna ek olarak kad nlar gebelik ve do um sonras dönemde sâdece fiziksel de il, psikososyal yönden de de erlendirilmeli ve rutin olarak evde izlemleri yap lmal d r. KAYNAKLAR Alt nay CS, Aydemir Ç, Göka E (2002) Puerperal dönemde depresyon semptom prevalans : Obstetrik risk faktörleri, kayg düzeyi ve sosyal destek ile iliflkisi. Kriz Dergisi; 10: 11-18. Amerikan Psikiyatri Birli i: DSM-IV Tan Ölçütleri. Ertu rul Köro lu (tercüme eden), Ankara: Hekimler Yay n Birli i, 1994, 139-171. Arslan H, Gürkan ÖC, Ekfli Z, Yi it FE (2006) Do um sonras depresyonun annelik yaflam na etkileri. Aile ve Toplum E itim, Kültür ve Araflt rma Dergisi; 3: 71-79. Atasoy N, Bayar Ü, Sade H, Konuk N, Atik L, Barut A ve ark. (2004) Do um sonras dönemde depresif belirti düzeyini etkileyen klinik ve sosyodemografik risk etkenleri. Türkiye Klinikleri J Gynecol Obstetri; 14: 252-257. Austin MP (2004) Antenatal screening and early intervention for perinatal distress, depression and anxiety: Where to from here? Arch Women s Mental Health; 7: 1 6. Aydemir Ö, Köro lu E (2006) Psikiyatride kullan lan klinik ölçekler. Hekimler Yay n Birli i Ayvaz S, Hocao lu Ç, Tiryaki A, Ak (2006) Trabzon il merkezinde do um sonras depresyon s kl ve gebelikteki iliflkili demografik risk etmenleri. Türk Psikiyatri Dergisi; 17: 243-251. Beck CT (2001) Predictors of postpartum depression: An update. Nurs Res; 50: 275-85. New/Yeni Symposium Journal www.yenisymposium.net 152
Beyda K (2006) Do um sonu dönemde anneli e uyum ve hemflirenin rolü. Türk Silahl Kuvvetleri Koruyucu Hekimlik Bülteni; 6: 479-484. Borders N (2006) After the afterbirth: A critical review of postpartum health relative to method of delivery. Journal of Midwifery & Women s Health; 51. 242-248. Chandran M, Tharyan P, Mul y l J (2002) Postpartum depression in a cohort of women from a rural area of Tamil Nadu, India. Br J Psychiatry; 181: 499-504. Cheng D, Schwarz EB, Douglas F, Horon I (2009) Unintended pregnancy and associated maternal preconception, prenatal and postpartum behaviors. Contraception; 79: 194-198. Cox JL, Holden JM, Sagovsk R. 1987. Detection of postnatal depression. Development of the 10-item Edinburgh Postnatal Depression Scale. Br J Psychiatry; 150: 782-6. Csatordai S, Kozinszky Z, Devosa I, Tóth E, Krajcsi A,O Sefcsik T (2007) Obstetric and sociodemographic risk of vulnerability to postnatal depression. Patient Education and Counseling; 67: 84-92. Çetinkaya S, Nur N, Bak r AD ve ark. (2004) Sivas il merkezi ndeki kad nlarda postnatal depresyon prevelans ve risk faktörleri. CÜ T p Fakültesi Dergisi; 26: 55-59. Deepika G, Caryl G, Kathryn AL (2010) How much does low socioeconomic status ncrease the risk of prenatal and postpartum depressive symptoms in first-time mothers? Women s Health Issues; 20: 96-104. Dennis CL (2004) Can we identify mothers at risk for postpartum depression in the immediate postpartum period using the Edinburgh Postnatal Depression Scale? J Affect Disord; 78: 163-169. Dennis CL, Ross LE. (2006) The clinical utility of maternal self-reported personal and familial psychiatric history in identifying women at risk for postpartum depression. Acta Obstet Gynecol Scand; 85: 1179-85. Deepika G, Gay C, Lee KA (2010) How much does low socioeconomic status ncrease the risk of prenatal and postpartum depressive symptoms in first-time mothers? Women s Health Issues; 20: 96-104. Deveci A (2003) Postpartum psikiyatrik bozukluklar. Birinci Basamak için Psikiyatri; 2: 42-46. Dietz PM, Williams SB, Callaghan WM, Bachman DJ, Whitlock EP, Hornbrook MC (2007) Clinically identified maternal depression before, during, and after pregnancies ending in live births. Am J Psychiatry; 164: 1515-20. Fairlie TG, Gillman MW, Rich-Edwards J. (2009) High pregnancy-related anxiety and prenatal depressive symptoms as predictors of intention to breastfeed and breastfeeding initiation. J Womens Health; 18: 945-53. Freeman MP (2009) Postpartum depression treatment and breastfeeding. J Clin Psychiatry; 70: 35. Gereklio lu Ç, Poçan AG, Baflhan (2007) Annelerin do- um sonras psikiyatrik sorunlar. Türkiye Klinikleri J Gynecol Obstetri; 17: 126-133. Glasser S, Barell V, Boyko V, Ziv A, Lusky A, Shoham A, et al. (2000) Postpartum Depression in an Israeli Cohort: Demographic, Psychosocial and Medical Risk Factors. J Psychosom Obstet Gynaecol; 21: 99-108. Grote NK, Bridge JA, Gavin AR, Melville JL, Iyengar S, Katon WJ. (2010) A meta-analysis of depression during pregnancy and the risk of preterm birth, low birth weight, and intrauterine growth restriction. Arch Gen Psychiatry; 67: 1012-24. Görak G. (1999) Yenido an yo un bak m ünitesinde yatan riskli yenido anlar n anne ve babalar ndaki anksiyete düzeylerinin belirlenmesi ve karfl laflt r lmas, stanbul Üniversitesi Sa l k Bilimleri Enstitüsü Bilim Uzmanl Tezi, stanbul. Howell EA, Mora PA, DiBonaventura MD, Leventhal H. (2009) Modifiable factors associated with changes in postpartum depressive symptoms. Arch Womens Ment Health; 12: 113-120. nand T, Elçi ÖÇ, Öztürk A, E ri M, Polat A, fiahin TK (2002) Risk factors for depression in postnatal first year, in eastern Turkey. International Journal of Epidemiological; 31: 1201-1207. Kara B, Çakmakl P, Nacak E, Türeci F (2001) Do um sonras depresyon. Sted; 10: 333-334. Karaçam Z, Öz F, Taflk n L (2004) Postpartum depresyon: Önleme, erken tan ve hemflirelik bak m. Sa l k ve Toplum Dergisi; 3: 14-15. Karamustafal o lu N, Tomruk N (2000) Postpartum hüzün ve depresyonlar. Duygudurum Bozuklu u Dizisi; 2: 64-71. Kopelman RC, Moel J, Mertens C, Stuart S, Arndt S, O'Hara MW (2008) Barriers to care for antenatal depression. Psychiatr Serv; 59: 429-432. Kurçer MA, Kelefl E (2009) Do um sonras depresif belirtilere sigaran n ve gebelikteki baz sorunlar n ilk ve 60. günlerdeki etkisinin karfl laflt r lmas. TAF Preventive Medicine Bulletin; 8: 323-328. Lee AM, Lam SK, Sze Mun Lau SM, Chong CS, Chui HW, Fong DY. (2007) Prevalence, course, and risk factors for antenatal anxiety and depression. Obstet Gynecol; 110: 1102-12. Lee DT, Yip AS, Leung TY, Chung TK (2000) Identifying women at risk of postnatal depression; prospective longitudinal study. Hong-Kong Med J; 6: 349-354. Lwellyn AM, Stowe ZN, Nemerrof CB (1997) Depression during pregnancy and the puerperium. J Clin Psychiatry; 58: 26-32. Lydon-Rochelle MT, Holt VL, Martin DP (2001) Delivery method and self-reported postpartum general health status among primiparous women, Paediatr Perinat Epidemiol; 15: 232 24. MacArthur C, Glazener CMA, Wilson PD, Herbison GP, Gee H, Lang GD et al. (2001) Obstetric practice and faecal incontinence three months after delivery. Br J Obstet Gynaecol; 108: 678-683. Mamun AA, Clavarino AM, Najman J M, Williams G M, O Callaghan M J, Bor W (2009) Maternal depression and the quality of marital relationship: A 14-year prospective study. J Womens Health; 18: 2023 31. Marako lu K,Özdemir S, Çivi S (2009) Postpartum depres- New/Yeni Symposium Journal www.yenisymposium.net 153
yon. Türkiye Klinikleri J Med Sci; 29: 206-214. Nur N, Çetinkaya S, Bak r DA, Demirel Y (2004) Sivas il merkezindeki kad nlarda postnatal depresyon prevalans ve risk faktörleri. Cumhuriyet Üniversitesi T p Fakültesi Dergisi; 26: 55-59. Özdemir S, Marako lu K, Çivi S (2008) Konya il merkezinde do um sonras depresyon riski ve etkileyen faktörler. TAF Preventive Medicine Bulletin; 7: 391-398. Sabuncuo lu O, Berkem M (2006) Ba lanma biçemi ve do um sonras depresyon belirtileri aras ndaki iliflki: Türkiye den Bulgular. Türk Psikiyatri Dergisi; 17: 252-258. Salg n A, Gökçay G, Yücel B ve ark. (2007) Effects of postpartum depression on breastfeeding and child development. stanbul T p Fakültesi Dergisi; 70: 70-73. Sevil Ü, Saruhan A, Ertem G, Kavlak O (2004) Kad nlar n do um öncesi ve do um sonras anksiyete ve depresyon düzeylerinin ve bunlara etki eden faktörlerin incelenmesi. Dokuz Eylül Üniversitesi T p Fakültesi Dergisi; 18: 67-76. Sünter AT, Güz H, Canbaz S, Dündar C (2006) Samsun il merkezinde do um sonras depresyonu prevelans ve risk faktörleri. Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derne i Derg; 3: 26-31. fienol S, Yüksel N (1997) Kad n psikolojisi ve kad nlara özgü ruhsal sorunlar. STED; 6: 93-96. fientürk V (2008) Gebelik ve do um sonras dönemde s k görülen ruhsal bozukluklar. Kriz Dergisi; 16: 25-34. Tafldemir S, Kaplân S, Bahar A (2006) Do um sonras depresyonu etkileyen faktörlerin belirlenmesi. F rat Sa l k Hizmetleri Dergisi; 1: 105-118. Thompson JF, Roberts CL, Currie M, Ellwood DA. (2002) Prevalence and persistence of health problems after childbirth: Associations with parity and method of birth. Birth; 29: 83-94. Van Doesum KT, Hosman CM, Riksen-Walraven JM, Hoefnagels C (2007) Correlates of depressed mothers sensitivity toward their infants: the role of maternal, child,and contextual characteristics. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry; 46: 747-56. Vural G, Akkuzu G (1999) Normâl vajinal yolla do um primipar annelerin do um sonu 10. günde depresyon yayg nl klar n n incelenmesi. Cumhuriyet Üniversitesi Hemflirelik Yüksekokulu Dergisi; 3: 33-37. New/Yeni Symposium Journal www.yenisymposium.net 154