KIYAS SÖZCÜĞÜNÜN SEMANTĠK ANALĠZĠ Aytekin ÖZEL



Benzer belgeler
Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

FARABİ DE BEŞ TÜMEL. Doktora Öğrencisi, Sakarya İlahiyat Fakültesi, İslam Felsefesi Bilim Dalı,

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HUKUK DOKTORİNLERİ VE İSLAM HUKUKU

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,

STOA MANTIĞI VE FÂRÂBÎ YE ETKİSİ. İbrahim Çapak, Ankara: Araştırma Yayınları, 2011 (3. Baskı), 208 s.

II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

BAYRAM DALKILIÇ, HÜSAMETTİN ERDEM,

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı 1.ve 2. Öğretim Eğitim Planları

KLASİK MANTIK MNT402U KISA ÖZET

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

Editör Prof.Dr.Hüseyin Subhi Erdem KLASİK MANTIK

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Lisans İLAHİYAT ERCİYES Üniversitesi Y. Lisans Sosyal Bilimler Enstitüsü ANKARA Üniversitesi 1989

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

T.C. KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İlâhiyat Fakültesi Dekanlığı. REKTÖRLÜK MAKAMINA (Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı)

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2008/2, c. 7, sayı: 14, ss ORGANON VE MANTIK

Fakülte Kurulunun tarih ve 2018/02 1 sayılı karar eki İSTANBUL 29 MAYIS ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İSLAM VE DİN BİLİMLERİ FAKÜLTESİ

KAVRAMLARIN ANLAMINI KARŞITLARI BELİRLER

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ Eğitim Öğretim Yılı 1.ve 2.Öğretim (2010 ve Sonrası) Eğitim Planları HAZIRLIK SINIFI (YILLIK)

2.SINIF (2013 Müfredatlar) 3. YARIYIL 4. YARIYIL

MANTIĞI GELENEKSEL KELAMA UYGULAMAK: ŞEHRİSTÂNÎ NİN KİTÂBÜ L MUSÂRAATİ L FELÂSİFE ADLI ESERİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA

EK-3 ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Abdulkuddüs BİNGÖL 2. Doğum Tarihi : 28 Mart Unvanı : Prof. Dr. 4. Öğrenim Durumu : Doktora 5.

Giritli Sırrı Paşa nın Mantık Anlayışı

İLAHİYAT FAKÜLTESİ I. VE II. ÖĞRETİM HAZIRLIKSIZ İLAHİYAT MÜFREDATI

Kadınların Dövülmesi. Konusuna Farklı Bir Bakış. (Nisa [4] 34)

Önermelerin doğru veya yanlış olabilmesine doğruluk değerleri denir.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ýslâm Ahlak Teorileri (Ethical Theories in Islam)

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ÇAĞDAŞ DİNİ AKIMLAR İLH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FIKIH I İLH

Üniversitemiz Senatosunun tarih ve 2018/19 2 sayılı karar eki

HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT LİSANS MÜFREDAT PROGRAMI

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ENSTİTÜ KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

HİKMET YURDU Düşünce Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DİNLER TARİHİ I İLH Yüz Yüze / Zorunlu / Seçmeli

HİZMETE ÖZEL. T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Üniversitemiz Senatosunun tarih ve 2018/19 2 sayılı karar eki

A Tüm S ler P dir. Tümel olumlu. E Hiçbir S, P değildir. Tümel olumsuz. I Bazı S ler P dir. Tikel olumlu. O Bazı S ler P değildir.

YALOVA ÜNİVERSİTESİ - SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

Örnek...2 : Örnek...3 : Örnek...1 : MANTIK 1. p: Bir yıl 265 gün 6 saattir. w w w. m a t b a z. c o m ÖNERMELER- BİLEŞİK ÖNERMELER

AKADEMİK YILI

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi)

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DEKANLIĞI EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DERSLER KATALOĞU. Dersin Optik. Kredi AKTS. Ulus.

İLAHİYAT FAKÜLTESİ I. VE II. ÖĞRETİM FORMASYONLU İLAHİYAT MÜFREDATI (ILY)

İbn Hazm ın Mantık Anlayışı

Bundan sonra Sabahlatan da hayatın çeşitli alanlarına dair eğitim serileri bulunacak. Bunlara da bu İspanyolca eğitim makalesi ile başlıyoruz.


ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK 3.5 ÇÖZÜM

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

03 Temmuz 2013 tarih ve 51 sayılı Üniversite Senato toplantısının 1 nolu karar ekidir.

Kıyas ın Mantıkta ve İslâmî İlimlerde Kullanım Biçimi Dr. Hüseyin ÇALDAK

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ BAHAR YARIYILI OKUTULACAK MATERYAL LİSTESİ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

Sosyal Bilimler Enstitüsü

İLAHİYAT I. ÖĞRETİM A ŞUBESİ 401 NOLU DERSLİK. 3.Ders CÜMLE BİLGİSİ (NAHİV) GÖÇEMEN OKUMA ANLAMA (KIRAA) ONUR

HİTİT ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ 2007 VE SONRASI MÜFREDAT PROGRAMI AKTS KODU

Editörler Prof.Dr.Işıl Bayar Bravo & Doç.Dr.Mustafa Yıldız MODERN MANTIK

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS EVRENSEL İNSANİ DEĞERLER İLH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

Yard.Doç. Aralık 2000 İstanbul Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. Doktora Ekim 1998 M.Ü.S.B. E. Temel İslam Bilimleri Hadis Anabilim Dalı

ÖZGEÇMİŞ. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara Üniversitesi 2015

Dersin Optik Kodu. Ders Dur. (Z/S) Kredi AKTS. Ulus. Kredi. Dersin Optik Kodu. Kredi AKTS. Ulus. Kredi. Ders Dur. (Z/S) Dersin Adı

İslam Ahlâk Düşüncesi Projesi

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN IKUMA VE TECVİD II İLH

Muhammed ERKUŞ. Sefer Ekrem ÇELİKBİLEK

Nesbitt Eşitsizliğine Farklı Bir Bakış

ÖZ ÖBEĞİN TÜMLEYENİ KÜME MİDİR, ÖZ ÖBEK MİDİR? 1. Ahmet İnam

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Eğitim - Öğretim Yılı Güz Dönemi Ara Sınavı Takvimi

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ. : Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Telefon : (0212) : abulut@fsm.edu.tr

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ 8 YARIYILLIK DERS PROGRAMI (İNG. KAPANDIKTAN SONRA)

Pa Sa Ça Pe Cu. Öğle Arası. Seminer ve Danışmanlık

ESOGÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ HAZIRLIKLI İLAHİYAT 2010 YILINDAN İTİBAREN UYGULANAN PROGRAM DERSLERİ I.ÖĞRETİM I. DÖNEM

Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri

KANUNİLİK İLKESİ BAĞLAMINDA CEZA VE CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDA YORUM

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

İbn Sînâ nın Kitâbu l-burhân Eserinde Bilimin Konu Sorunsal ve İlkelerinin Açıklanması

İLAHİYAT FAKÜLTESİ I. VE II. ÖĞRETİM HAZIRLIKSIZ İLAHİYAT MÜFREDATI (FORMASYON DERSLERİ EKLENEREK GÜNCELLENMİŞ HALİ)

IV.Ünite: SEMBOLİK MANTIK: D - Çok Değerli Mantık Özet

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ GÜZ DÖNEMİ SINAV PROGRAMI

Kâşif Hamdi OKUR, Ismanlılarda Fıkıh Usûlü Çalaışmaları: Hâdimî Örneği, İstanbul: Mizah Yayınevi, 2010,

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Bu dersimizde pic pinlerinin nasıl input yani giriş olarak ayarlandığını ve bu işlemin nerelerde kullanıldığını öğreneceğiz.

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ 8 YARIYILLIK (DÖRT YIL) DERS PROGRAMI (YENİ DÜZENLEME)

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN OKUMA VE TECVİD IV ILH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS MESLEKİ İNGİLİZCE II İLH

İÇİNDEKİLER. G r 17 I. YÖNTEM ve KONUNUN SINIRLANDIRILMASI 17 II. TERMİNOLOJİ 23

İLAHİYAT LİSANS PROGRAMI (YENİ, VE SONRASI)

Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe Ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı Mantık Bilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi BULANIK MANTIK

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

T.C. RECEP TAYYĠP ERDOĞAN ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ TEMEL ĠSLAM BĠLĠMLERĠ ANABĠLĠM DALI YÜKSEK LĠSANS DERSLERĠ DERSĠN KODU VE ADI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

MEB kitaplarının yanında kullanılacak bu kitap ve dijital kaynakların öğrencilerimize;

Transkript:

KIYAS SÖZCÜĞÜNÜN SEMANTĠK ANALĠZĠ Aytekin ÖZEL ÖZET İslâmî disiplinlerde kıyas sözcüğü bir akıl yürütme türü olarak genellikle iki anlamda kullanılmıştır: dedüktif akıl yürütme ve analojik akıl yürütme. Sözcüğün orijinal kökenini ve bir tanım olarak kullanışlarını dikkate aldığımızda mantıksal ve semantik bakımdan sorun doğduğunu görürüz. Bu makale hem bu sorunları göstermeyi hem de sorunların çözümüne yönelik bazı ipuçları sunmayı amaçlar. Anahtar Kelimeler: kıyas, dedüktif akıl yürütme, analojik akıl yürütme, İslami disiplinler ABSTRACT The Semantic Analysis of the Word al-kıyas The word al-kıyas in the Islâmic disciplines was used in the two meaning in general as a kind of reasoning: deductive reasoning and analogic reasoning. If we pay attention origin of the word and its usings as a definition, we show that there are some semantic and logical questions. This paper intends to show that questions and to offer some hints regarding to their solutions Key Words: 1. al-kıyas 2. deductive reasoning 3. analogic reasoning 4. Islâmic disciplines Giriş Her mantık, kullanacağı dili yeniden kurmaya çalışır. Bu dil, tabii veya yapay olabilir. Sembolik mantık, yapay dilin örnekleriyle doludur. Tabii dilin örnekleri ise, çoğunlukla geleneksel mantıkta bulunur. Geleneksel mantık, sadece önermesel çıkarımları konu edinmemiştir; o, bir kavramlar mantığı da kurmuştur. Bu nedenle belli bir dil üzerinden konuşan bir mantık sistemi, o dildeki söz, sözcük, kavram v.b. ifadeleri tanımlamaya, sınıflamaya ve aralarındaki ilişkileri belirlemeye çalışır. Arapça Mantık metinleri için de aynı durum geçerlidir. Zira Müslümanlar, Eski Grekçe veya bu dilden çevrilmiş Süryanice ve Farsça Mantık metinleriyle karşılaştıklarında, mantık ve gramer tartışmasına girişmişler ve Mantık, Arap gramerinde giderek da- [Ar. Gör.], Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, e-mail: aozel17@yahoo.com

172 Aytekin ÖZEL ha da etkin hale gelmiştir. 1 Mantık bu dil üzerinden kendini ifade etmiştir. Erken tercüme döneminde, Eski Grekçe den İngilizce karşılık olarak çevrilen syllogistic ve syllogism sözcükleri, yukarıda sözünü ettiğimiz dillerden Arapçaya farklı biçimlerde çevrilmiştir. Aşağıda buna kısmen işaret edeceğiz. O dönemde bu sorunun bir çözüme kavuşturulup kavuşturulmadığı bu çalışmanın konusu değildir. Sonraki dönemde ise, kendi sistemlerini kurmaya çalışan mantıkçılar, bu iki sözcüğü, bazı farklılıklar olmakla birlikte, Türkçede de kullandığımız Arapçadaki kıyas sözcüğü ile karşılamışlardır. İşte bu çalışmanın konusu, özellikle geç dönemde hem syllogistic in hem de syllogism in karşılığı olarak kullanılan kıyas sözcüğünü, hem sözcüğün anlamına delâleti bakımından hem de mantıkça analiz etmektir. Çalışmamız, bir sözcüğün anlamına delâleti konusunda Ahmet Cevdet Paşa nın (1822 1895) yaklaşımını esas alır. Bu çerçevede o, kıyas sözcüğünün kullanımında ortaya çıkan anlam sorununu gündeme getirir. Sorunun çözümüne yönelik de bazı tekliflerde bulunur. Bu açıdan makalemiz, semantik (anlambilimsel) bir çalışmadır. 1. Tarihsel Bir Kafa Karışıklığı Ortaya koymaya çalışacağımız bu sorunun tercüme dönemlerinde de ele alındığını görmekteyiz. Örneğin İbn Hazm (994 1064) el-câmia sözcüğünün Yunanca da, syllogism (silucismus) sözcüğünün karşılığı olarak kullanıldığını söylemektedir ve kendisi de el-câmia sözcüğünü kullanmaktadır. 2 Onun, mantıkçıların kıyas sözcüğüyle kastettiği şeyi, el-câmia olarak isimlendirmesi, fıkhî kıyasla mantıktaki kıyası birbirinden ayırdığını ortaya koymaktadır. 3 1 Bu konuda bir çalışma için bk. A. Hadi Adanalı, Erken Dönem İslam da Gramer ve Mantık Tartışması, İslâmiyât, Ankara 2004, cilt: 7, sayı: 2, ss. 61 73. 2 İbn Hazm, et-takrîb li-haddi l-mantık, Resâilü İbn Hazm el-endelüsî, neşr.: İhsan Abbas, el-müessesetü l-arabiyye li d-dirâsât ve n-neşr, Beyrut 1983, s. 220. 3 Şehabettin Ergüven, Arap Dili ve Edebiyatı Açısından İbn Hazm, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Basılmamış doktora tezi), İstanbul 2007, s. 208.

Kıyas Sözcüğünün Semantik Analizi 173 Tercüme dönemlerine baktığımızda, tercümelerde syllogism in ya aynen korunduğu, ya da kıyas olarak çevrildiği görülmektedir. Sonradan da syllogism in yerini kıyas a bıraktığı anlaşılmaktadır. Bazı eski tercümelerde ise, el-kıyâsü l-câmî olarak tercüme edildiği de görülmektedir. 4 Her nedense bu sözcüğün mantık metinlerinde işlerlik kazandığını söylemek pek mümkün gözükmemektedir. Bize göre bu karışıklığın tarihsel olarak şöyle bir nedeni de olabilir: Sistematik kıyas teorisinin kurucusu Aristoteles in kendi sistemiyle ilgili bir kafa karışıklığı içinde olması. Topik lerde syllogism kelimesi, etimolojik kökenine uygun olarak, birden fazla öncülden oluşan, sonuç verici herhangi bir argüman için kullanıldı. Çözümlemeler de ise, daha dar bir anlamda, iki genel terimin bir orta terim aracılığıyla mantıksal olarak birbirine bağlandığı akıl yürütmenin bir parçası için kullanıldı. Aristoteles in bu dar anlamdaki akıl yürütmeler çalışması, mantıksal çalışmalarının merkezinde yer alıyordu. O tüm ispat işlemlerini de bu anlamda kullandı. 5 Syllogism sözcüğünün müslüman dünyaya aktarımı, Aristoteles in bu kafa karışıklığı ile birlikte gerçekleştiğini varsayabiliriz. 4 Muhammed Âbid el-câbirî, Arap-İslâm Kültürünün Akıl Yapısı, çev.: Burhan Köroğlu, Hasan Hacak, Ekrem Demirli, Kitabevi yay. İstanbul 1999, s. 485, 4 nolu dipnot. Burada, el-câbirî nin ufuk açıcı görüşlerinin bulunduğu paragrafı aynen aktarmak istiyorum: Sullogismos Yunanca bir kelime (toplama anlamına gelen sullegein kökünden türetilmiştir) olup hesaplama, sayma ve akıl yürütme anlamlarını taşır. Arapça tercümelerde ya aynen korunmuş ya da kıyas olarak tercüme edilmiş, sonra bu son isimde karar kılınmıştır. Bazı eski tercümelerde kelimenin orijinal manasına işaretle el-kıyâsü l-câmi olarak tercüme edilmiştir. Burada cem den kastedilen şey bilinen iki öncülü bir orta terim aracılığıyla bir araya getirerek zorunlu bir sonuca ulaşmayı temin etmektir. A.g.e. s. 485, 4 nolu dipnot. İbn Sînâ, en Necât ta bir yerde, kıyası ve silucisus u (muhtemelen syllogistic) o bölümde işlenen kıyas ve tanımı bir syllogism olmayı gerektirmesine rağmen- aynı anlamda kullanmıştır. (Bk. İbn Sînâ, Kitâb ün-necât, neşr.: Mâcit Fahri, Dârü l-âfâki l-cedîde, Beyrut 1985, s. 70). Tüm bunlar bir kafa karışıklığına işaret ediyor. 5 William Kneale, Martha Kneale, The Development of Logic, Oxford University Press, Oxford 1988, s. 44.

174 Aytekin ÖZEL Fârâbî nin (870 950) aşağıdaki pasajını Aristoteles in syllogism i (kıyası), bazen sonuç verici herhangi bir argüman için kullandığına dair bir kanıt olarak ileri sürebiliriz: Bilakis ona (Aristoteles e) göre analoji ve analojik geçiş, bizim özetlediğimiz ikinci sınıftır. Aristoteles e göre o, genel olarak (ale l-ıtlak) bir kıyastır; hâlbuki bu bir kıyas değildir; fakat gücü kıyas gücündedir. 6 İbn Sînâ, İşaretler ve Tembihler adlı eserinde, bu konuda kafa karışıklığı bulunduğuna dair bir îmâda bulunmaktadır. O şöyle demektedir: Analojiye gelince, o, çağdaşlarımızın kıyas diye bildikleri şeydir. 7 Buraya kadar ki açıklamalardan, kıyas sözcüğünün daha önceki dönemlerde hem ad olarak hem de içerik olarak kullanımında bir sorun olduğunu kestirebiliriz. 2. Geleneksel Mantıkta Sözcüğün Anlamına Delâleti İslâm dünyasında delâlet bahsi, çeşitli bakımlardan incelenmiştir. Son dönem Osmanlı mantıkçılarından Ahmet Cevdet Paşa bir sözcüğün anlama delâletini üç maddede ele almıştır. 8 O maddeler şunlardır: 1) Bir sözcük, konusu olan anlamın tamamıma delâlet ediyorsa orada tam örtüşme (mutabakat) vardır. Örneğin insan sözcüğü, konuşan ve canlı anlamlarının her ikisine delâlet ediyorsa, burada tam örtüşme oluşur. Yine örneğin oda sözcüğü, dört duvarla tavanın bütününe delâlet ediyorsa, bu tam örtüşmedir. 9 Dikkat edilirse, hem insan sözcüğü hem de oda sözcüğü, aslında, tanımlarının tümünü ifade ediyorsa tam örtüşme ger- 6 Fârâbî, Kitabu l-kıyas is-sagir, çev.: ve yayına haz.: Mübahat Küyel, Fârâbî nin Bazı Mantık Eserleri, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu Atatürk Kültür Merkezi Yay. sayı: 31, Fârâbî Külliyatı-sayı:1, Ankara 1990, Arapça metin s. 94, Türkçe çevirisi s. 125. 7 İbn Sînâ, İşaretler ve Tembihler, çev.: Ali Durusoy, Muhittin Macit, Ekrem Demirli, Litera yay., İstanbul 2005, s. 57. 8 İsmail Gelenbevî (1730 1790) bu üç maddenin, geleneksel mantığa giriş konularından biri olarak işlenen sözlü vaz î delâlet in bölümlerini oluşturduğu görüşündedir. Bk. Abdülkuddûs Bingöl, Gelenbevi nin Mantık Anlayışı, M. E. B. Yay., İstanbul 1993, s. 20. 9 Ahmet Cevdet Paşa, Mi yâr-ı Sedat, sad.: Hasan Tahsin Feyizli, Fecr yay., Ankara 1998, s. 15.

Kıyas Sözcüğünün Semantik Analizi 175 çekleşmektedir. Bilindiği gibi geleneksel mantıkta insan, konuşan canlı diye tanımlanmıştır. Yine oda da yukarıda verdiğimiz şekilde tanımlanmıştır. 2) Bir sözcük, konusu olan anlamın bir bölümüne delâlet ediyorsa, orada eksik örtüşme (tazammun) vardır. Örneğin insan sözcüğü, tanımı olan konuşan ve canlı anlamlarından birini ifade ediyorsa, orada eksik örtüşme vardır. 10 3) Bir sözcük, konulduğu anlam için zihinde gerekli olanın haricinde bir şeye delâlet ediyorsa, orada çağrıştırma (iltizam) vardır. Örneğin, dövmek sözcüğü, bir adamın diğerine vurması anlamına geldiğinden, zihinde dövme nin anlamı tasavvur olunduğunda, bunun haricinde hem döven hem de dövülen hatıra gelir. 11 Dolayısıyla dövmek sözcüğü, kendi anlamının dışında hem döveni hem de dövüleni çağrıştırmış olmaktadır. 3. Kıyas Sözcüğünün Anlamına Delâleti Yönünden Analizi İslâmi ilimlerde kullanılan kıyas sözcüğü, ya fıkhî kıyas anlamında illetin/benzetmenin esas alındığı, dedüktif olmayan ve bir akıl yürütme türü olan anoloji ye (temsil) tekabül eder, ya da dedüktif bir akıl yürütme biçimi olan kıyas a tekabül eder. Giriş kısmında belirttiğimiz gibi, dedüktif anlamdaki kıyas sözcüğünün, Eski Yunanca kökenli olan, İngilizce syllogism ve syllogistic sözcüklerine Arapça karşılık olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bunun gerekçesini şöyle açıklayabiliriz: Syllogistic, bir syllogism çalışması ya da teorisidir. 12 Syllogism ise en az iki öncül ve bir sonuçtan oluşan dedüktif bir akıl yürütmeye delâlet eder. Bu anlamda syllogistic, syllogismden daha geneldir. Çünkü syllogistic, syllogismi oluşturan önerme ve önermeler arası ilişkiler konularını kapsarken syllogism, sadece en az iki öncüllü dedüktif bir akıl yürütmeyi kapsar. İşte bu iki sözcüğün Arapça daki kullanımının, çoğunlukla kıyas sözcüğü ile karşılandığı görüşündeyiz. Örneğin biz bu konuda İbn Sînâ nın, bir başlık 10 Aynı yer. 11 Aynı yer. 12 Otto Bird, Syllogistic and Its Extensions, Prentice-Hall, Inc. Englewood Cliffs, New Jersey, USA 1964, s. 1.

176 Aytekin ÖZEL olarak kıyas sözcüğünü Kitâb ün-necât ta 13 syllogism anlamında kullandığını, eş-şifa nın el-kıyas 14 bölümünde ise syllogistic anlamında kullandığını düşünüyoruz. Çünkü bu kitaplardaki kıyas konusunun içeriğine baktığımızda syllogism ve syllogistic ayrımını görmek mümkündür. Esasen Müslüman filozoflar Aristoteles in Birinci Çözümlemeler de ele aldığı syllogism teorisini incelerken genelde kıyas başlığını kullanmışlardır. Bu başlık altında o filozoflar, kıyasın formel doğasını dikkate alarak iktirânî (birleşmeli) kıyas, istisnaî (seçmeli) kıyas v.b. ifadeler kullanmışlardır. Bununla birlikte onlar bu sözcüğü, kıyasın uygulama alanına giren sanatın adına göre de kullanmışlardır: Burhanî kıyas, cedelî kıyas gibi. Bu örnekler çoğaltılabilir. Fakihler de kıyas sözcüğünü tercih etmişlerdir; ama onların kastettiği akıl yürütme genelde analoji olmuştur. Peki, kıyas sözcüğü literal olarak ne anlam ifade etmektedir? Bu sözcük köken itibariyle dedüktif akıl yürütmenin bir türü olan kıyas ın anlamını gerçekten karşılamaya yeterli midir? Bu sözcüğün tek başına hem fıkıhta, hem de mantıkta farklı anlamda kullanılması, mantık bakımından nasıl bir sorun doğurmaktadır? Bu sorulara cevap arayalım. Kaf-ya-sin harflerinin bir araya gelmesinden oluşan ve kase fiilinin mastarı olan kıyas sözcüğü, köken itibariyle takdir etmek, ölçmek anlamlarına gelmektedir. 15 Nasîruddîn Tûsî bu sözcük için, bir şeyin başka bir şeyin misali üzerinden takdir edilmesidir demektedir. Bu anlamda, kıyas yapan kişi, tümelin sabit hükmünde tümelle tikeli kıyaslamaktadır. 16 Tabi onun burada kastettiği mantıktaki kıyastır. Türkçe de de kullanılan mukayese sözcüğü ka-se fiilinin mufâale kalıbındandır ve iki şeyi ölçmek, karşılaştırmak anlam- 13 İbn Sînâ, Kitâb ün-necât, s. 69. 14 İbn Sînâ, el-kıyas, eş-şifa, tahk.: Saîd Zâyed, cilt: 4, Kahire 1964. 15 Muhammed İbn Mükerrem İbn Manzûr, Lisânü l-arab, c. VI, Beyrut 1990, ss. 187, 188. 16 Nasîruddîn Tûsî, Şerh ul-işârât (İbn Sînâ nın el-işârât ve t-tenbîhât adlı eseriyle birlikte), tahk.: Süleyman Dünya, Müessesetü n-nü mân, Beyrut- Lübnan 1992, s. 136.

Kıyas Sözcüğünün Semantik Analizi 177 larında kullanılır. Kıyasın mantıktaki tanımı (terim anlamı) şudur: Kendisinde, birden daha çok şey söylendiğinde, bu söylenmiş olan şeylerden, ilinti değil de özü nedeniyle zorunlu olarak (idtırar) başka bir sözü gerekli kılan bir sözdür. 17 Kıyasın fıkıhtaki tanımı (terim anlamı) ise şudur: Kitap, Sünnet veya icmâda hükmü bulunmayan bir meseleye, aralarındaki illet birliği sebebiyle, bu kaynaklardan birinde yer alan meselenin hükmünü vermektir. 18 Görülüyor ki kıyas sözcüğü, iki farklı tanıma sahip bir terim olarak kullanılmaktadır. Çünkü ilkinde, dedüktif bir şekilde, ifadelerin kendisinden, zorunlu olarak bir sonuca ulaşmak vardır; ikincisinde ise, ifadeler arasındaki bir illetden (benzerlik) dolayı bir sonuca ulaşmak vardır. İşte bu durum, kıyas sözcüğünün sözcük anlamıyla, kullanıldığı akıl yürütmedeki (dedüktif kıyas/mantıktaki kıyas) anlamının farklı olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte kıyasın Arapçadaki terim anlamı, fıkıhçıların kullandığı bağlama daha uygundur. Başka bir deyişle; kıyas sözcüğünün fıkıhtaki terim anlamı bakımından içlem ve kaplamıyla, dedüktif bir akıl yürütme tarzına ad olarak kullanılan terim anlamı bakımından içlem ve kaplamı, birbirinden farklıdır ve o, kökeni bakımından fıkıhta kullanılmaya daha müsaittir. Öyleyse kıyas sözcüğünün çift anlamlı bir terim olarak kullanıldığını ve bunun bir soruna neden olabileceğini öngörebiliriz. Şüphesiz ki, günlük dilde çift veya çok anlamlı sözcüklerle karşılaşılmaktadır. Onlar, kullanıldıkları bağlamlarda anlamlarını kazanmaktadırlar. Bu nedenle, bizim tezimize karşılık, aynı sorunun o sözcükler için de geçerli olacağı ve bunun bağlamdan kaynaklanan normal bir durum olduğu; dolayısıyla bu tür sözcüklerin anlamının bağlamda aranması gerektiği ileri sürülebilir. Kanaatimizce günlük dil ile bir disiplin dilini birbirinden ayırmalıyız. Çünkü günlük dil, belli bir bağlamda kullanılan dildir ve kullandığı sözcüklere o bağlamda bir anlam kazandırır. O 17 İbn Sînâ, el-kıyas, s. 54. 18 Zekiyyüddîn Şa bân, İslâm Hukuk İlminin Esasları (Usûlü l Fıkh), çev.: İbrahim Kâfi Dönmez, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., Ankara 1990, s. 110.

178 Aytekin ÖZEL çok anlamlı sözcükler, bazen birbiriyle karşıt olarak bazen de karşıt olmayarak kullanılabilir. Oysa mantık, nesnel olma iddiasında bulunan bir dil olarak böyle değildir. O, kullandığı sözcükleri tek anlamlı olarak kullanır. Bu durum, İslâmî disiplinler genel kavramı için de geçerlidir. Fıkıhta kullanılan kıyas ne kadar İslâmî bir disiplinde kullanılıyor ise, kelamda kullanılan dedüktif kıyas da o kadar İslâmî bir disiplinde kullanılıyor demektir. O halde İslâmî disiplinlerde de bir nesnellik arayışı olmalıdır diyebiliriz. Böyle olunca, asıl sorunun kendisi ortaya çıkar. Bu, çelişmezlik ilkesinin bir gereğidir: Kıyas, kıyas olmayan değildir. Bir akıl yürütme (delil) biçimi olarak kıyas olmayan ne vardır? Analoji/temsil ve tümevarım/istikra vardır. O halde kıyas, analoji/temsil ve tümevarım/istikra olmayandır. Oysa kıyas sözcüğü, hem dedüktif hem de analojik bir akıl yürütme anlamında kullanılmaktadır. Yukarıda ifade edilen sorunu, geleneksel İslâmî mantıksal dilde, sözcüğün anlama delaleti yönünden şöyle detaylandırabiliriz: Sözcüğü önce teorik olarak mantık ve fıkıh disiplininden bağımsız bir şekilde düşünüp, sonra pratikte tek başına kullanıldığımızda, o, anlamının tümüne delâlet etmemektedir 19 ; yani kullanımda bir tam örtüşmeden söz edememekteyiz. Çünkü teorik olarak, hiçbir zaman aynı anda bu sözcük, hem dedüktif kıyas için hem de analoji için çelişmezlik ilkesi gereği kullanılamaz. Bu da demektir ki pratikte dedüktif kıyas ve analoji (fıkhî kıyas) için onun kullanılması, çelişkili bir olgudur. Kıyas sözcüğü, her iki disiplindeki kullanımını birbirinden bağımsız olarak ele aldığımızda, onun, hem mantıkta hem de fıkıhta kendi başına tam örtüşme yoluyla anlamlarına delâlet etme potansiyeli olacaktır. Mantıkta kıyas sözcüğü, sadece bu bağlamda dedüktifliğin ve akıl yürütmenin her ikisini tam örtüşme yoluyla kapsayabilecektir. Çünkü yukarıdaki tanımda yer alan kıyası, dedüktif bir akıl yürütmedir diye özetleyebiliriz. Bu anlamda o, hem dedüktiflikle hem de akıl yürütmeyle tam örtüşme içinde olacaktır. Buna benzer bir durum, fıkıhta da gerçekleşecektir; yani kıyas sözcüğünü bir an için mantıkta kullanılmadığı- 19 Sözcüğün fıkıhta bazen dedüktif anlamdaki kullanımı, bu yaklaşımımızı değiştirmez.

Kıyas Sözcüğünün Semantik Analizi 179 nı düşündüğümüzde, o, benzerliğin ve akıl yürütmenin her ikisini tam örtüşme yoluyla kapsayacaktır. Çünkü o kıyas illete (benzerliğe) dayalı bir akıl yürütme olacaktır. Ne yazık ki bu durumun her hâlükârda bir kafa karışıklığı yaratacağı besbellidir. Bununla birlikte bu sözcüğün İslâmî disiplinlerdeki kullanımında bir eksik örtüşme den de bahsedilemez; zira kıyas sözcüğü, mantık ve fıkıh disiplininden bağımsız olarak düşünüldüğünde, hem analojiyi/temsili/misali, hem de dedüktif bir akıl yürütmeyi hiçbir zaman aynı anda içeremediğinden; yani ya birisini, ya da diğerini içereceğinden ve hangisini içerdiği de teorik olarak bilinemeyeceğinden, bir eksik örtüşme potansiyeli görünmemektedir. Kıyas sözcüğü mantık veya fıkıh disiplininden bağımsız olarak değil de, söz konusu disiplinlerdeki kullanımını dikkate alırsak, hem mantıktaki kıyasın, hem de fıkıhtaki kıyasın eksik örtüşme yoluyla anlamlarına delâlet etme potansiyeli olacaktır. Örneğin mantıktaki kullanımında dedüktifliğin ve akıl yürütmenin sadece birine delâleti söz konusu olabilecekken, fıkıhtaki kullanımında ise, benzerliğin ve akıl yürütmenin sadece birine delâleti söz konusu olabilecektir. Bu durum da kafa karışıklığına neden olmaktadır. Öte yandan kıyas sözcüğün mastar halinin, yine mantık ve fıkıh disiplininden bağımsız olarak düşünüldüğünde, anlamlarına bir gerektirme/çağrıştırma yapması da sorunlu gözüküyor. Çünkü teorik olarak düşünüldüğünde kıyas yapma nın, belli bir zamanda, kıyas yapan veya kıyas yapılana çağrışımı söz konusu edilerek, acaba kıyastan mı (dedüktif), yoksa analojiden/temsilden dolayı mı çağrışım yaptığı belli değildir. Fakat bu, pratikte mümkündür. Bu mastarı, mantık veya fıkıh disiplininden bağımsız olarak değil de, söz konusu disiplinlerdeki ayrı ayrı kullanımını dikkate aldığımızda ise, hem mantıktaki kıyas yapan ve kıyas yapılana, hem de fıkıhtaki kıyas yapan ve kıyas yapılana çağrışım yapması mümkündür. Görüldüğü gibi kıyas sözcüğünü, hem analojiye, hem de dedüktif olan kıyasa bir ad olarak vermek, bu bir takım sıkıntılara neden olmaktadır. Abdülkuddûs Bingöl, Gelenbevî nin tam örtüşme ile eksik örtüşme ve çağrışım arasında bir tam girişimlilik kabul ettiğini belirtir. Bu çerçevede Bingöl, Gelenbevî nin eksik örtüşme ve

180 Aytekin ÖZEL çağrıştırmaya dayalı delâlet biçimlerinin gerçekleştiği her yerde, tam örtüşmenin de gerçekleştiğini savunduğunu, bunun aksinin ise gerekmediği görüşünde olduğunu, tespit etmiştir. 20 Öyle görünüyor ki bu görüş, yukarıda saydığımız nedenlerden dolayı; yani semantik belirsizlik ortadan kalkmadığından dolayı kıyas sözcüğünün terim anlamı için iddia edilemeyecektir. Yeri gelmişken, bununla ilgili problemi, özdeşlik ilkesi bakımından kısaca açıklayalım: Şayet temsil/analoji bir kıyas ise; - biz buna a diyelim- Aristoteles in kurduğu sillogism teorisi de bir kıyas ise; - buna da b diyelim- bu durumda, a ile b yi özdeş kılma riskiyle karşı karşıyayızdır. Çünkü a ile b aynı şeyi değil; iki farklı akıl yürütme türünü sembolize etmektedir. Buraya kadar yaptığımız analizden sonra da son olarak şunu söyleyebiliriz: Birbiriyle özdeş olmayan bu iki ayrı akıl yürütme için tek bir sözcüğü İslâmî disiplinlerde kullanmak uygun değildir; çünkü semantik-mantıksal açıdan sorun doğmaktadır. 3. Ġki Teklif Kanaatimizce bu sorunların çözümlerinden biri şudur: Kıyas (dedüktif) ve analojinin (temsil) her ikisini de, birini diğerinin yerine kullanmadan, akıl yürütme tarzı olarak kabul edip adlarını farklı koymaktır. Kanaatimizce fıkıhtaki kıyasa kıyas denmeli, mantıktaki kıyasa ise uygun bir ad üretilmelidir. Böylece kıyas (sillogism) ve analojinin cins leri akıl yürütme/muhakemât, akıl yürütmenin tür lerinden ikisi de kıyas ve analoji olur. Biliyoruz ki, ayrım (fasl) cins içinde türü gösteren karakter veya karakterler toplamıdır. Burada kanaatimizce akıl yürütme içinde iki ayrı türü gösteren karakterlerden biri; anolojinin benzetmeye dayalı olup zorunlu bir sonuç vermemesi, diğeri de; kıyasın dedüktif bir yönteme dayanıp zorunlu sonuç vermesi olacaktır. Bir başka çözüm yolu olarak, kıyası, analojik/fıkhî kıyas ve dedüktif kıyas diye ikiye ayırarak sorun çözülebilir. Ne var ki ikinci anlamdaki kıyasın (dedüktif) orijinal anlamı, buna pek uygun kaçmayabilir. 20 Abdülkuddûs Bingöl, a.g.e., s. 21.

Kıyas Sözcüğünün Semantik Analizi 181 Problem öyle kafa karıştırıcıdır ki İbn Sînâ tümevarım için bile kıyas sözcüğünü kullanmıştır. Örnek olarak onun şu ifadesini verebiliriz: Bu (bölümlü) kıyasların bir kısmı, tümevarım kıyasına (alâ kıyas il-istikrai) benzer şekilde, bir ayrık şartlı önerme ile birkaç yüklemeli önermenin bileşiminden oluşur. 21 Bu pasajı dikkate alarak İbn Sînâ nın kıyas sözcüğünü sadece dedüktüf kıyas anlamında kullanmadığını; bazen genel akıl yürütme anlamında da kullandığı kanaatine ulaşabiliriz. Sonuç Ulaştığımız nokta, kıyas sözcüğünü İslâm kültüründeki mantıksal dilde anlamı bakımından analiz edince, ortaya bir anlam krizinin çıkmasıdır. Bunun çözümlenmesi için bazı teklifler getirilebilir. Uyguladığımız semantik ve mantıksal yönteme dayanarak şunu da söyleyebiliriz: İslâmî disiplinlerde bazı terimlerin yerli yerinde kullanılmadığı ihtimal dâhilindedir. Şayet söz konusu terimler, yabancı bir dilden tercüme edildiyse onu analiz etmek faydalı olabilir. Kanaatimizce, evvelce temel disiplinlerde bir yöntem olarak kullanılan ve günümüzde pek rağbet görmeyen mantık ve mantıksal analiz, hem o disiplinlerin kendi içyapılarında bulunan mantıksal çatıya göre yeniden ele alınmalı hem de onlar günümüzdeki mantık ve mantıksal analiz biçimlenmesine göre yeniden değerlendirilmelidir. 21 İbn Sînâ, el-kıyas, s. 349.