DOÇ. DR. HALİL COŞKUN SHOW TV ANA HABER / VOLKAN AKYILDIZ DOÇ. DR. HALİL COŞKUN SHOW TV ANA HABER / KELEBEK BİRİCİK DİYETLE OBEZİTEYİ YENMEK MÜMKÜN MÜ? Yeni bir araştırmaya göre çoğu kişi genetik yapısı yüzünden obez veya aşırı şişmanlık ile mücadele etmektedir. Okula giden çocuklarda obezite son yıllarda giderek artış gösterirken, Centers for Disease Control (CDC) ABD de %33 ten fazla yetişkinin obez olduğunu bildirmektedir. Bu araştırmada yer alan bilim adamları, aşırı kilolu veya obez olan birinin sağlıklı vücut kitle indeksine dönmesinin
gerçekten çok zor olduğunu, fazla miktarda kilo kaybetse dahi, uzun süreli koruma ihtimalinin düşük olduğunu bildiriyorlar. Başka bir deyişle, aşırı şişman bir kişi az kalorili, besin değeri yüksek bir diyetten oluşan bir yaşam tarzını benimsemeye karar verirse, vücut derhal kalori kullanımını en aza indirerek ve aynı zamanda açlığı artıran hormonları aktive ederek yeni bir aşamaya geçmekte ve böylece insanın yağ depolama kapasitesini artırarak beyni aşırı tüketmeye yönlendirmektedir. Başka bir deyişle, vücuda giren yiyecek aniden kesildiği zaman, vücut aç kaldığını düşünmeye başlar ve daha az kalori yakarak yağ depolamaya çabalar. Kıtlık sendromu da denilen bu durum diyet esnasında beynin yapısını değiştirir, kalorisi yüksek yiyecekleri istemeye başlar. Lancet Diabetes & Endocrinology dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, kilo verme programıyla ilk aylarda kilo veren hastaların daha sonra %80 ila %95 ihtimalle bu kiloları tekrar geri aldıklarını belirtiyor. New York Mount Sina i Icahn Tıp Fakültesi Pediatri ve Psikiyatri Bölümü nden Doç. Dr. Christopher Ochner şunları söylüyor; Yaşam tarzında yapılan değişimler, aşırı kilolu insanlarda kalıcı kilo vermeyi de beraberinde getirmesine rağmen, tekrarlanan obezitesi olan kişilerde vücut ağırlığı biyolojik olarak adeta damgalanmış ve korunmaktadır. Araştırmacılar, vücudun diyete gösterdiği biyolojik tepkilerin sadece diyet ve egzersize dayanmadan ele alınarak tedavi edilmesi gerektiğinin altını çizmektedir. Dr. Ochner bu durumu şöyle açıklıyor: Yaşam tarzı değişiklikleri hiç kuşkusuz kalıcı kilo verme için gerekli bir koşul olsa da, aynı zamanda doktorlar hastalarını obez olmaktan korumalı ve aşırı kilonun ilk işaretlerini görür görmez önlem almaya zorlamalıdırlar. Hiçbir durumda kişinin obez olmasını beklememelidirler. Vücudun şişmanlık ile ilgili kehanetini siz bir kez yerine getirirseniz, asla o
şişmanlıktan kurtulamayız. Doç.Dr.Halil Coşkun twitter.com/drhalilcoskun 26/02/2015 AKŞAM Gazetesi makalesidir. http://www.aksam.com.tr/saglik/diyetle-obeziteyi-yenmek-mumkun -mu/haber-385049 OBEZİTE CERRAHİSİ GEÇİREN KİŞİLERDE KİLO VERMEK BEYNİ İŞTE BÖYLE ETKİLİYOR! Yeni araştırmalar, kilo kaybı ameliyatının vücut yağlarının beyin üzerindeki olumsuz etkilerini tersine çevirdiğini gösteriyor. Aşırı yağ sadece vücudunuzda değil, beyninizde de ağırlık yapıyor! Obezite vücuttaki çoğu organa zarar veriyor. Yeni araştırmalar bu organlar arasında beynin de olduğunu gösteriyor. Dahası, araştırmacılar aşırı yağlardan kurtulmanın beyin fonksiyonlarını da iyileştirerek aşırı kiloların olumsuz etkilerini tersine çevirdiğini ortaya koydu. Obezite Cerrrahisi geçiren kişiler üzerinde yapılan yeni araştırma, bu prosedürün beyin üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösterdi, ama başka araştırmalar egzersiz gibi daha az invazif kilo verme stratejilerinin de vücut yağları ile ilgili olduğu düşünülen beyin hasarını tersine çevirebildiğini gösterdi.
Bu şunun için önemli: Obez kadın ve erkeklerin Alzheimer hastalığına yakalanma ihtimalinin, normal ağırlığa sahip kişilere kıyasla %35 daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. Bazı araştırmalar vücut yağlarının beyindeki bazı proteinleri artırdığını, bunun da kişinin bu hastalığa eğilimini artıran bir dizi olayı tetiklediğini gösteriyor; fareler üzerinde yapılan diğer araştırmalar da, yağ hücrelerinin interleukin 1 adında bir madde salgıladığını ve bu maddenin beyinde şiddetli enflamasyon ile birlikte tıkanmaya yol açabildiğini gösterdi. Kısa bir süre önce yapılan bir araştırmada bir araştırmacı ekibi, obezite operasyonu geçirmek üzere olan 17 kadının beynini inceledi ve bu kadınların beyinlerinin, kontrol grubundaki normal ağırlığa sahip kadınların beyinlerine kıyasla daha hızlı metabolize ettiğini buldu. Kadınlara hem operasyondan önce hem de sonra, kognitif fonksiyon testleri yapıldı. Sonuçlar, operasyondan sonra obez kadınların bıçak altına yatmadan önce görülen sorunlu beyin faaliyetlerinde iyileşme olduğunu ve kognitif fonksiyon testlerinde, özellikle planlama ve organizasyon sırasında kullanılan uygulama fonksiyonunda daha başarılı olduklarını ortaya koydu. Bulgular, yağ kaybının, yağların beyin üzerindeki kötü etkileri de tersine çevirdiğini gösteriyor. Yazarlar makalelerinde obez kişilerin uzun vadeli beyin metabolik faaliyetinin, yani beyinlerinin şekeri işleme şeklinin kognitif zayıflamayı hızlandıran veya ona katkıda bulunan yapısal zarara sebep olabileceğini yazıyorlar. Araştırmacılar hâlâ vücut yağlarının beyin üzerindeki tam etkilerini anlamaya çalışıyorlar, ama bir teoriye göre, bu bir olaylar zincirine yol açıyor. Örneğin, ensülin direnci Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıklarla ilişkilendiriliyor, çünkü ensülin direnci yağ asitleri, enflamasyon ve oksidatif stres ile ilişkilendirildi. Ensülin direnci, obezitenin sebep olabileceği bir metabolik bozukluk. Diğer teoriler ise, belli türde yağların etkileriyle ilgili. Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) vücuda en çok zarar veren yağ
türü olan iç organ yağlarının kişide ensülin direnci oluşması ihtimalini arttırdığına ve buna ek olarak karın yağlarının kavramayı da engelleyen stres hormonları üretebileceğine işaret ediyor. Diğer araştırmalar, stres hormonlarının açlık sinyallerine bağlı olduğunu ve bu gibi bozulmaların kişinin açlık ve tokluk hissini değiştirerek obeziteye katkıda bulunabileceğini gösteriyor. NIA nın Epidemiyoloji, Demografi ve Biyometri Laboratuvarının Nöroepidemiyoloji bölüm şefi Dr. Lenore Launer bir NIH açıklamasında, Vücut yağları hakkındaki anlayışımız arttıkça, karın yağının tek başına hastalık oluşturan bir organizma olduğu daha açık ortaya çıkıyor, dedi. Enflamasyon, vücut yağı ile beyinle ilgili hastalıklar, hatta depresyon dâhil çeşitli bozukluklar arasındaki ilişkinin sebebi olarak gösterilmeye devam ediyor. Adipoz dokusu olarak da anılan vücut yağının, enflamasyona sebep olan maddeler oluşturduğuna inanılıyor, bu da onun tahriş etmesinin başlıca yollarından biri olabilir. İşin özü, aşırı vücut yağının vücut üzerindeki etkileri uzunca bir liste oluşturuyor ve bunlardan hiçbiri de iyi değil. Ama işin iyi tarafı, bu aşırı vücut yağlarından kurtulmak, onun beyinde bıraktığı olumsuz etkileri de tersine çevirecektir. Ama elbette herkesin bıçak altına yatması da gerekli değil. * Bu makale TIME dergisinden düzenlenerek alınmıştır. Doç. Dr. Halil Coşkun
BARİATRİK CERRAHİ İLE BESLENME KOMPLİKASYONLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ Bariatrik cerrahi ameliyatı sonrasında önerilen beslenme kriterlerine uyulmadığında beslenme yetersizliği ile karşılaşalabilir. Vitamin-mineral suplementleri ve besin değeri yüksek besinler, ameliyat sonrası hem kişinin sağlığı açısından hem de başarılı kilo kaybı için oldukça önemlidir. Bariatrik cerrahi hastaları, ameliyattan sonraki süreçte proteinden zengin diyet uygular, hekiminin önerdiği vitaminmineral suplementlerini kullanır ve rutin tetkiklerini yaptırırsa olası beslenme komplikasyonları ile karşılaşma riskini en aza indirmiş olur. Opreasyon sonrası kişiler, başlangıçta kendilerine önerilen yaşam tarzı değişikliklerini hayatlarına dahil etmek de zorlansalar da; bunu başardıkları takdir de neredeyse tüm sağlık problemlerinin temelinde yatan obeziteyi ortadan kaldırmış olacaklardır. Öneriler ile sağlık için minimum risk, kilo vermede maximum başarı kaçınılmazdır! Ameliyat Sonrası Beslenme Komplikasyonlarını Önlemede Altın Kurallar 1- Vitamin-Mineral Suplementlerini Hergün Düzenli Olarak Kullanın! Hekimin önerdiği besin destekleri önerilen dozda ve düzenli olarak kullanılmalıdır. Unutmayınız ki sadece kilo verme döneminde değil, başarılı kilo kaybı sonrasında da olası sağlık problemlerini önlemek ve enerjik olabilmek için bu
destek ürünler yaşamınız boyunca size eşlik edebilirler. 1. Rutin Check-up Yaptırın! Beslenme yetersizliği genellikle kısa sürede kolayca fark edilebilmektedir. Fakat önemsenmemiş yada tedavi edilmemiş beslenme yetersizlikleri ciddi komplikasyonlara ve kalıcı hasarlara neden olabilir. Düzenli olarak randevularınıza (doktor, diyetisyen, psikolog gibi) gitmeli ve rutin tetkiklerinizi yaptırmalısınız. 2. Sağlıklı Diyetinizi Sürdürünüz! Ameliyat sonrası en önemli besin öğesi proteinlerdir. Öncelik her zaman proteinler olmalı, günlük en az 60 gr protein aldığınızdan emin olunuz. Mevsimine uygun sebze ve meyveler, kontrollü olmak koşulu ile tam tahıllı ürünler de günlük beslenmenizde yer almalıdır. 3. Sinyal ve Semptomların Farkında Olun! Eğer kendinizde fark ettiğiniz bir değişiklik/semptom olduğunda mutlaka hekiminizin yorumunu alınız. 4. Sizi Destekleyenler ile Aktif Kal! Sizi anlayabildiğini düşündüğünüz ve sizi destekleyen kişilerle iletişimde kalın. Motivasyonunuz ameliyat sonraki sürecinizde sandığınızdan daha önemli. Düzenli vitamin ve mineral suplementi kullanmak, protein ağırlıklı beslenmek ve rutin check-up yaptırmak, bariatrik cerrahi sonrasında sağlıklı ve fit bir yaşamın temel anahtarlarını oluşturmaktadır. * Bu makale wlshelp.com Kerri Seidler den kaynak alınarak hazırlanmıştır. Uzm. Bariatrik Dyt. Nazlı Acar
OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI BESLENME: GLİSEMİK İNDEKS NEDİR? NEDEN ÖNEMLİDİR? Ekmek, pirinç, makarna, kahvaltılık gevrekler, süt ve süt ürünleri, meyveler ve sebzeler günlük diyetin bileşenleridir. Bu bileşenlerin her biri karbonhidrat içerir ve enerji sağlar. Fakat bazı karbonhidratlar vardır ki en iyiler olarak belirtilebilir. İyi karbonhidratlar ile beslenmek kilo kontrolüne yardımcı olduğu gibi kronik hastalıkların (diyabet, kalp hastalıkları ve bazı kanser türleri) riskini de azaltmaktadır. İyi karbonhidratları almanın en iyi yolu GLİSEMİK İNDEKSİ düşük besinleri seçebilmekten geçer. GLİSEMİK İNDEKS; tüketilen besinin referans olarak alınan (glikoz) besine göre kan şekerine olan etkisidir. Besinin glisemik indeksi ne kadar düşükse, kan şekerine olan etkisi o kadar yavaştır. Glisemik İndeks, yenilen besinlerin kan şekerini ne kadar arttırdığı ile ilgilenmektedir. Harvard Medical School uzmanları glisemik indeks katogorilerini bilmek sağlıklı bir yaşam sağlayabileceğini vurgulamaktadırlar. Diyette glisemik indekse dikkat etmek sağlığımızı pek çok açıdan olumlu yönde etkileyebilmektedir. Düşük glisemik indeks; kilo kontrolüne yardımcı olur Yüksek glisemik indeks; meme, prostat, kolorektal ve pankreatik kanser riskini arttırmaktadır Yüksek glisemik indeks; diyabet ve kardiovasküler hastalık riskini de arttırmaktadır
Glisemik İndeksi Anlamak! Karbonhidratlı yiyecekler kan şekerini ve insülin seviyesini arttırırlar. Örnek 1: Bir porsiyon pirinç pilavı neredeyse basit şekerlerden glikoz gibi aynı etkiyi gösterir. Kan şekerini ve insülin seviyesini hızlıca arttırır. Örnek 2: Bir porsiyon mercimek yemeği daha yavaş ve daha uzun süreli etkiye sahiptir. Böylelikle kan şekerine ve insülin seviyesine etkisi daha geç olmaktadır. Glisemik İndeksi Kullanmak! Glisemik İndeksi (Gİ) kullanmak çok kolaydır, yüksek Gİ li besinler yerine düşük Gİ li besinleri tercih etmek gerekmektedir. Neler Tercih Edebiliriz? 1. 2. 3. Düşük Gİ besinler (Gİ<55): Pek çok meyve, sebze, kuru baklagiller, az yağlı süt ve süt ürünleri, fındık, bezelye Orta Gİ besinler (Gİ=56-69): Patates, mısır, tam tahıllı kahvaltılık gevrekler, makarna, kuskus Yüksek Gİ besinler (Gİ>70): Pirinç, beyaz ekmek, pek çok kahvaltılık gevrek, simit, hamur işleri, pek çok kraker, patates, mısır Herşeyin Ölçüsü Önemlidir! Gİ, sağlıklı besin seçimi için oldukça yararlıdır ancak düşük glisemik indeksli besinleri seçerken miktar kontrolünün de olması gerekmektedir. Örneğin; kepekli makarnanın glisemik indeksi 42 dir, eğer ki makarnayı glisemik indeksi düşük besinlerden diyerek büyük bir porsiyon yenirse kan şekerinin hızlıca yükselmesine neden olur. Ayrıca şunu da bilmeliyiz ki her glisemik indeksi düşük besin, sağlıklı besin değildir! Örneğin Cola nın glisemik indeksi 63 dür.
Aldığınız karbonhidratların Gİ değerlerini internet ortamından araştırarak rahatlıkla bulabilir ve seçimlerinizi sağlıklı ürünler yönünden yaparak beslenmenizi planlayabilirsiniz. * Bu makale Harvard Medical School Health Letter, 2012 kaynak alınarak hazırlanmıştır. Uzm. Bariatrik Dyt. Nazlı Acar