Basel-III: Uluslararası Bankacılık ve Finans Sisteminin Yeni Mimarisi ve Türk Bankalarına Etkileri Konferansı

Benzer belgeler
Basel II ve III nedir Basel II ve Türk Eximbank Semineri 2013

DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI SN. ABDULLATİF ŞENER İN BASEL-II YE GEÇİŞE İLİŞKİN KONUŞMA METNİ. Değerli Basın Mensupları ve Konuklar;

BANKA PİYASALARININ DÖNGÜSEL RİSKLERİ BASEL III YETERLİ Mİ? DEVRİM YALÇIN

Küresel gelişmeler, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörü. 21 Ocak 2015

Basel Bankacılık Denetim Komitesi. Yeni Uzlaşının Sınır Ötesi Uygulanmasına İlişkin Üst Düzey Prensipler

2Ç16 Kar Beklentileri Bankacılık Sektörü

İÇİNDEKİLER. B. Basel-II ye Geçişe İlişkin Yol Haritası Konu Bazında. D. Basel-II ye Geçişe İlişkin Yol Haritası Kapsamında Üretilecek Ürünler

2016 Yılı Mali Sonuçlarının Değerlendirilmesi. Olağan Genel Kurul Toplantısı 30 Mart 2017

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ

Grafik I.1 Seçilmiş Ülkelerde Piyasa Güven Göstergeleri 1 Grafik I.2 Kredi İflas Takası Endeksleri 2 Grafik I.3 Gelişmiş Ülke Borsa Endeksleri 2

Bankacılık sektörü değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

19 Ağustos 2015 ÇARŞAMBA Resmî Gazete Sayı: YÖNETMELİK

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÜMİT BOYNER İN BASEL III ULUSLARARASI BANKACILIK VE FİNANS SİSTEMİNİN YENİ MİMARİSİ VE TÜRK BANKALARINA ETKİLERİ

T.C. Ziraat Bankası A.Ş.

BASEL II BANKACILIK DÜZENLEMELERİ VE İÇ DENETİM Prof. Dr. Güler ARAS, Yıldız Teknik Üniversitesi

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI TABLO LİSTESİ

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

1 OCAK- 31 MART 2010 DÖNEMİNE AİT KONSOLİDE OLMAYAN FAALİYET RAPORU

VAKIFBANK 1Ç2017 Sonuçları

2015 Yılı Mali Sonuçlarının Değerlendirilmesi -Olağan Genel Kurul Toplantısı-

HALKA ARZ FĠYAT TESPĠT RAPORUNA ĠLĠġKĠN DEĞERLENDĠRME RAPORU

T.C. Ziraat Bankası A.Ş.

T.C. Ziraat Bankası A.Ş.

HAFTALIK BÜLTEN 31 AĞUSTOS EYLÜL 2015

III. BANKACILIK SEKTÖRÜ GELİŞMELERİ VE RİSKLER

tarihli Bankaların İç Sistemleri Hakkında Yönetmelik in Risk Yönetimine İlişkin Düzenlemeleri

II. MALİ SEKTÖRÜN GENEL YAPISI

Küresel Kriz Sonrası Türkiye de Finansal Sistem Bankacılık Sektörü

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

Dış Kırılganlık Göstergelerinde Bozulma Riski

1Y08 finansallarında öne çıkan gelişmeler:

GRAFİK LİSTESİ. Grafik I.7.

Finansal Ekonometri. Ders 3 Risk ve Risk Ölçüleri

3Ç16 Kar Beklentileri Bankacılık Sektörü

Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Ücretlendirme Politikası

24 Haziran 2016 Ankara

1Ç08 finansallarında öne çıkan gelişmeler:

1/6. TEB HOLDĠNG A.ġ YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLĠDE FAALĠYET RAPORU. Raporun Ait Olduğu Dönem :

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

İDARE MERKEZİ ANKARA, 28 Ocak 2014

Ekonomide ve bankacılık sektöründe gelişmeler ve öneriler

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ. 30 Haziran 2010 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

Haziran 2012 Finansal Sonuçları. Konsolide Olmayan Veriler

GENEL DEĞERLENDİRME TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI

Grafik I.3. ABD Enflasyon, İşsizlik ve Fed Bilanço Büyüklüğü Değişiminin Gelişimi 2

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 31 MART 2015 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ. 31 Mart 2010 ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

FİNANSAL HOLDİNG ŞİRKETLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK

Bankacılık Aylık Görünüm

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumundan:

Türkiye Bankacılık Sistemi 1, 2 Eylül 2007

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 3. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

YAPI KREDİ BANKASI 4Ç2016 Sonuçları

BANKACILIK DÜZEN LEME VE DENETLEME KUR UMU 10 SORUDA YENİ BASEL SERMAYE UZLAŞISI (BASEL-II)

BANKPOZİTİF KREDİ VE KALKINMA BANKASI ANONİM ŞİRKETİ 31 MART 2015 ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Bankacılık Sektöründeki Gelişmeler. 28 Şubat 2017

Uluslararası Karşılaştırmalar İtibariyle Bankacılık Sektörü. Ocak 2017

Ara Dönem Faaliyet Raporu

Bankacılık sektörü 2010 Ocak-Eylül dönemindeki gelişmeler. Ekim 2010

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

GARANTİ BANKASI 1Ç2017 Sonuçları

2019 FAALİYET PLANI SUNUMU. 9 Ocak 2019

2015 EKİM ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

Hazine Müsteşarı Sayın İbrahim H. Çanakcı nın 3 üncü Arap-Türk Bankacılık Forumu nda Yaptığı Konuşma. 13 Mart 2014, İstanbul

Banka, Şube ve Personel Sayıları

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 1. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

Banka, Şube ve Personel Sayıları

ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. VE KONSOLİDASYONA TABİ BAĞLI ORTAKLIĞI 1 OCAK 31 MART 2016 KONSOLİDE ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

Özel sektör Dış Borçları: Yeni bir kırılganlık kaynağı mı?

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

Eylül 2012 Finansal Sonuçları. Konsolide Olmayan Veriler

Bankacılık Aylık Görünüm

SEDEFED REKABET KONGRESİ Büyüme Dinamikleri Üzerine Bir Tartışma

İÇİNDEKİLER. BDDK, Veri ve Sistem Yönetimi Daire Başkanlığı 2

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI GRAFİK LİSTESİ

Bankacılık sektörü Mart. Mayıs 2008

BANKALARIN İLGİLİ MEVZUAT GEREĞİ UYMAKLA YÜKÜMLÜ OLDUKLARI ORAN VE SINIRLAMALAR

VakıfBank Ekonomik Araştırmalar

TEB HOLDİNG A.Ş YILI 2. ARA DÖNEM KONSOLİDE FAALİYET RAPORU

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

HAFTALIK BÜLTEN 5 EKİM EKİM 2015

Finansal Risk Yönetimi Mevzuat Bilgilendirmesi

ARAP TÜRK BANKASI A.Ş. ve Konsolidasyona Tabi Bağlı Ortaklığı

TÜRK BANKACILIK SİSTEMİ BASEL-II 1. ANKET ÇALIŞMASI SONUÇLARI

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

Seçilmiş Haftalık Veriler* 22 Mayıs 2015

Takasbank- MKT Likidite Riski Stres Testi Uygulamaları

Eylül 2011 Finansal Sonuçları. Konsolide Olmayan Veriler

YAPI KREDİ BANKASI 1Ç2017 Sonuçları

Temel İlkeler: Genel Organizasyon İlke 1: Kanuni Temel İlke 2: Yönetim İlke 3: Kapsamlı Risk Yönetimi için Altyapı

AKBANK 2Ç2017 Sonuçları

BANKACILIK SEKTÖRÜ YÖNETİCİ KESİMİ BEKLENTİ ANKETİ

Bankacılık Sektörü Genel Görünüm Ağustos 2018

1Ç18 Kar Beklentileri Bankacılık Sektörü

NDEK LER I. Finansal stikrarın Makroekonomik Unsurları II. Bankacılık Sektörü ve Di er Finansal Kurulu lar

Transkript:

Basel-III: Uluslararası Bankacılık ve Finans Sisteminin Yeni Mimarisi ve Türk Bankalarına Etkileri Konferansı Sayın İhsan Uğur Delikanlı Tarafından Gerçekleştirilen Konuşma Öncelikle Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu adına bu organizasyonu düzenleyen Institute for International Research e Basel-III gibi önemli bir alanda kısa süre içerisinde bu kapsamda bir organizasyonu düzenledikleri için teşekkür etmek istiyorum. Bugün sizlerle Basel-III e geçiş sürecinde BDDK nın öncelikleri ve Türkiye nin Basel-III sürecindeki durumu hakkında görüşlerimi paylaşmayı planlıyorum. Sizlere öncelikle Basel- I den Basel-III e giden yolda düzenleme ve denetim altyapısı bakımından gerçekleştirilen çalışmalar hakkında kısaca bilgi vereceğim. Sonrasında Basel-III e geçiş sürecinde ön plana çıkan hususlar ile Türk Bankacılık Sisteminin Basel-III e uyum durumu hakkında bazı bilgiler paylaşacağım. Son olarak ise BDDK tarafından kriz öncesi alınan bazı önlemlerden kısaca bahsederek sunumumu tamamlamayı planlıyorum. BDDK olarak Basel-II ye geçişten önceki süreçte risk yönetimi ve sermaye yeterliliği alanlarında pek çok düzenleme çalışması gerçekleştirdik. Söz konusu düzenlemeler BDDK nın kurulduğu günden bugüne kadar bu konuya verdiği önemin bir göstergesi durumundadır. Ülkemizde Basel-III ün etkilerinin tartışılmasından önce Basel-II sonrası durumun ne olacağının açık biçimde ortaya konulmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Bilindiği üzere BDDK olarak Basel-II nin uygulanmasına ilişkin çalışmalarımızda son aşamaya gelmiş bulunmaktayız. 2007 yılında operasyonel riske ilişkin sermaye gereksinimi ile Basel-II yi kısmi olarak uygulamaya başlamıştık. Basel-II ile tam uyumlu düzenlemeler ise Mart ayında yaptığımız bir duyuru ile ilgili taraflar ile paylaşılmıştır. Bu kapsamda bankaların Temmuz ayından itibaren paralel uygulamaya başlamasını öngörmekteyiz. Haziran 2012 itibarıyla ise sektörde faaliyet gösteren tüm bankaların bahse konu düzenlemeleri eksiksiz olarak uygulayabilecek düzeye gelmelerini bekliyoruz. Pek çoğunuzun bildiği üzere Basel-II ye uyum sürecinde biri Basel Bankacılık Denetim Komitesi tarafından gerçekleştirilen sayısal etki çalışması olmak üzere çeşitli tarihlerde 4 adet sayısal etki analizi çalışması gerçekleştirilmiştir. Kamuoyu ile paylaşılan Yönetmelik taslaklarına ilişkin olarak son gerçekleştirdiğimiz sayısal etki çalışması bize önemli bilgiler vermektedir. Bu kapsamda, Mart 2010 itibarıyla mevcut durumda %18,35 olan konsolide sermaye yeterlilik rasyosunun, Basel-II standart yaklaşımlar altında 1,40 puan düşüş göstererek %16,95 e gerilediğini görmekteyiz. Sektörün sermaye yeterlilik rasyosunun %8 in

oldukça üzerinde gerçekleşmiş olması, Basel-II kapsamında bankaların konsolide sermayenin sermaye gereksinimlerini rahatlıkla karşılayacak düzeyde olduğunu, göstermektedir. Bu sonuçlar Basel-II uygulamasının bankacılık sektörüne sermaye gereksinimi anlamında önemli bir etkisi olmayacağına işaret etmektedir. Hatta, özellikle küçük ölçekli şirketler için getirilen avantajlı risk ağırlıkları bu şirketlerin finansmanına dönük daha olumlu şartlar da oluşturabilecektir. Dolayısıyla Basel-II uzlaşısının hem doğrudan finans sektörüne hem de dolaylı olarak makroekonomiye olumsuz yönde etki etmeyeceğini düşünüyoruz. Diğer taraftan likidite riski konusunda global finansal krizden çok önce uygulamaya koyduğumuz ve bankaların belirli likidite rasyolarını tutturmalarını zorunlu tutan likidite riski yönetmeliği ve kısa süre içerisinde uygulamaya koymayı planladığımız bankacılık hesaplarından kaynaklanan faiz oranı riski yönetmelikleri ile İkinci Yapısal Blokta yer alan ve sektörümüz için oldukça önemli risklerin büyük ölçüde düzenleme altyapısı içerisine alınmasının sağlandığını söyleyebiliriz. BDDK olarak Basel-II ye uyuma ilişkin çalışmalara büyük önem vermekteyiz. Bu konuda Kurumumuzca gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin detaylara Kurumumuz web sitesinden ulaşabilirsiniz. Basel-III düzenlemelerini incelediğimizde temelde bu düzenlemelerin global finansal kriz sürecinde yaşanan sıkıntılara tepki bazlı oluşturulduğunu görüyoruz. Hepinizin bildiği gibi Temmuz 2009 da piyasa riskindeki aksaklıkların giderilmesine ilişkin çalışma ile menkul kıymetleştirme yaklaşımlarından kaynaklanan problemleri gidermeye odaklı yaklaşımlar Basel Bankacılık Denetim Komitesince krize ilk tepki olarak ortaya çıkan dokümanlar durumundadır. G-20 tarafından verilen görevler dikkate alınarak ise Aralık 2009 da kapsamlı bir reform paketi açıklanmıştır. Bu paketin ana unsurları bankacılık sektöründe kırılganlığın azaltılması ve uluslararası bir likidite riski ölçüm ve izleme mekanizması oluşturulmasıdır. Bankacılık sektöründe kırılganlığın azaltılması çalışması, sermayenin nitelik ve niceliğinin arttırılması, risk kapsamının genişletilmesi, bir kaldıraç oranı tesis edilmesi ve ters döngüsel bir sermaye çerçevesi oluşturulması hususlarına odaklanmaktadır. Aralık 2009 da Komite tarafından bahse konu dokümanların yayımlanmasından sonra uzun bir görüş alma süreci tesis edilmiştir. Bu süreçte yüzlerce kuruluş söz konusu dokümanlara ilişkin görüşlerini Basel Bankacılık Denetim Komitesine iletmiştir. Komite ile Merkez Bankası ve Denetim Otoriteleri Başkanları (GHOS) değerlendirmeleri neticesinde Basel-III ana paketine nihai hali verilmiştir. Aralık 2009 da açıklanan paket ile kıyaslandığında, üzerinde mutabakata varılan paketin önemli geri adımlar içerdiği görülmektedir. Bunun temel nedeni ise pek çok gelişmiş ülkenin bankacılık sektörünün getirilen düzenlemelere uyum konusunda önemli sıkıntılar ile karşı karşıya kalacağının görülmüş olmasıdır. Bu süreçte sadece asgari oranlarda gevşetmeye gidilmemiş, aynı zamanda pek çok hususta uzun geçiş süreleri tanınmıştır.

Basel-III uzlaşısının son halinde çekirdek sermaye yeterliliği oranı %4.5, sermayenin korunması tamponu %2,5 ve ters döngüsel sermaye tamponu da azami %2,5 olarak belirlenmiştir. Geçiş sürelerine ilişkin esaslar da 12 Eylül 2010 tarihli GHOS toplantısında belirlenerek duyurulmuştur. Buradan görüleceği üzere Basel-III düzenlemelerinin tam olarak uygulanması için 2019 yılı başına kadar bir geçiş süreci öngörülmektedir. Ancak finansal sektörü göreceli olarak daha iyi durumda olan pek çok ülkenin ihtiyatlılık adına bu süreci daha kısa sürede tamamlayarak Basel-III uygulamalarına geçeceğini tahmin ediyoruz. Kriz sonrası süreçte 25 Mayıs 2009 tarihli davet mektubu ile Kurumumuz Komite üyeliğine kabul edilmiş ve üyelik sonrası Komitenin pek çok alt çalışma grubuna katılma fırsatı bulmuştur. Basel-III dokümanlarının oluşturulması sürecinde BDDK ve TCMB nin düzenlemelere ilişkin ortak görüşleri Komite ile paylaşılmıştır. BDDK olarak Basel-III düzenlemelerine en önemli itirazlarımızdan birisi kriz sürecinde kredi derecelendirme kuruluşlarınca verilen derecelendirme notları nedeniyle önemli olumsuzluklar oluşmasına rağmen ve bu konuda FSB tarafından yürütülen çalışmalarda derecelendirme notlarına bağımlılığın azaltılması talep edilirken, yeni oluşturulan düzenlemelerde yine derecelendirme notlarına dayalı bazı yaklaşımları kullanılması olmuştur. Bu konuda tüm girişimlerimize rağmen köklü bir çözüm getirilememiştir. Ancak bu kapsamda Aralık 2009 dokümanlarında dikkate alınmaması öngörülen YP cinsi kamu menkul kıymetlerinin Liquidity Coverage Ratio hesaplamasında likit aktif olarak sayılması önerimiz kabul edilmiştir. Azınlık haklarına ilişkin olarak ise getirilen yaklaşımın oluşturabileceği sıkıntılar hakkındaki görüşlerimiz Komite ile paylaşılmıştır. Temmuz 2009 da yayımlanan ve temelde birinci yapısal blokta yer alan menkul kıymetleştirme uygulamaları ile bunlara ilişkin ikinci ve üçüncü yapısal blok düzenlemelerini değiştiren doküman ile piyasa riski güncellemelerine ilişkin dokümanın sektörümüze önemli etkisi olmayacağını düşünmekteyiz. Bazı spesifik alanlardaki risk yönetimi uygulamalarının geliştirilmesi hususunda ise çalışmalarımız devam etmektedir. Örneğin ücretlendirme konusunda hazırladığımız düzenleme kısa süre içerisinde yürürlüğe girecektir. Dolayısıyla, Temmuz 2009 dokümanları ile getirilen kurallara ilişkin düzenleme çalışmalarını 2011 yılı sonuna kadar tamamlamayı planlıyoruz. Basel-III uzlaşısına ilişkin olarak ise düzenleme hazırlama çalışmalarına başlamış bulunmaktayız. Şu aşamada, Basel-III uzlaşısını Komite tarafından belirlenen takvime uygun olarak mevzuatımıza almayı ve uygulamayı planlıyoruz. BDDK olarak söz konusu uzlaşının etkilerine ilişkin olarak Kurumumuz bünyesinde çeşitli çalışmalar gerçekleştirdik. Son olarak ise BCBS bünyesinde gerçekleştirilen Kapsamlı QIS çalışmasına katılım sağlıyoruz. Bu çalışmanın sonuçlarının birkaç ay içerisinde netleşmesini beklemekteyiz.

Sunumun bu bölümünde ülkemiz bankaları ve Basel-III düzenlemelerine ilişkin Kurumumuz görüşlerini sizlerle paylaşacağım. Basel Komitesince Basel-III ün etkilerine ilişkin yapılan çalışmalar özellikle gelişmiş ülke bankalarının önümüzdeki yıllarda ne kadar büyük ilave sermaye gereksinimi ile karşı karşıya kalacağını açıkça göstermektedir. Buna ilave olarak getirilen likidite rasyoları da global ölçekte spread leri etkileyecek, gelişmiş ülke bankalarının iş modellerinde ise köklü değişiklikler oluşturarak mevduatı tekrar bankacılık faaliyetlerinin merkezine getirecektir. Global düzeyde, Basel-III öncesinde sadece sermaye gereksinimine odaklı yasal kısıtların, Basel-III sonrasında likidite ve kaldıraç kısıtları ile de genişletildiği dikkate alındığında bankaların hareket alanlarında önemli kısıtlamalar olacağı aşikârdır. Basel Komitesince getirilen düzenlemelere ilave olarak Finansal İstikrar Kurulunca üzerinde çalışılan düzenlemeler de finansal sektör için büyük önem arz etmekte ve yakından takip edilmesi gerekmektedir. Bu alanda en fazla öne çıkan çalışma öncelikle Global SIFI ların daha sonra ise yerel SIFI ların ve bunlara ilişkin getirilecek ilave gereksinimlerin belirlenmesidir. Bankalarımızın yöneticilerinin bu alanlardaki gelişmeleri de yakından takip etmelerinde büyük fayda olacağı kanaatindeyim. Şimdi Basel-III ile getirilen bahse konu kısıtlara ilişkin ülkemiz bankalarının durumu hakkında sizlere kısaca değerlendirmelerimizi sunacağım. Hepinizin bildiği üzere Türk Bankacılık Sektörü 2000-2001 krizi sonrası yüksek bir sermaye yeterliliği seviyesini sürdürmektedir. Global finansal kriz sürecini sorunsuz atlatan sektörümüz kriz sonrası süreçte hızlı bir kredi büyümesi gerçekleştirmiş ve bu süreçte sektörün SYR si %19 seviyesinin biraz altına gerilemiştir. Türk bankacılık sektörü için bir diğer olumlu gösterge ise hiçbir bankanın SYR sinin %12 nin altında bulunmamasıdır. Söz konusu rasyonun operasyonel risk için sermaye gereksinimini de kapsadığını bir kez daha hatırlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla, Basel-III düzenlemelerinin uygulanması öncesi bankacılık sektörümüzün önemli bir sermaye tamponuna sahip olduğu açıkça görülmektedir. Basel Komitesi bünyesinde Basel-III e uyuma yönelik çalışmalar kapsamında çeşitli etki analizleri gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmaların ortaya çıkardığı en önemli sonuçlardan birisi grup 1 bankaları olarak tabir edilen belirli büyüklüğün üzerindeki bankaların Basel-III sonrası önemli sermaye kısıtları ile karşı karşıya kalacağıdır. Ülkemizdeki duruma baktığımızda ise biz hiçbir bankamızda Basel-III düzenlemeleri sonrası önemli düzeyde sermaye ihtiyacı ortaya çıkmayacağını öngörüyoruz. Basel-III ile birlikte önemli değişikliğe gidilen sermaye kalemleri incelendiğinde ülkemiz bankalarının sermayelerinin %90 a yakın bölümünün çekirdek sermaye içerisinde yer alan (Common equity) ödenmiş sermaye ve dağıtılmamış karlar gibi unsurlardan oluştuğu görülmektedir. Ve bu durum bankalarımız için önümüzdeki süreçte önemli bir avantaj sağlamaktadır.

Bankacılık sektörümüzün Basel-III sonrasında sermaye yeterliliği rasyosunun ne durumda olacağına ilişkin çeşitli senaryolar altında projeksiyonlar oluşturduk. Bunlardan birkaçını burada sizlerle de paylaşmak istiyorum. Örneğin, karlılık beklentilerini veri aldığımızda 2011 yılı içerisinde kredi büyümesinin beklentiler doğrultusunda gerçekleşmesi durumunda Basel- III sonrası sektörün SYR rasyosunun %15.6 seviyesinde olacağını tahmin ediyoruz. İçerisinde bulunduğumuz hızlı kredi büyümesi sürecinin 3 yıl daha devam etmesi durumunda dahi sektörün Basel-III sonrası SYR rasyosunun %14 ler seviyesinde kalacağını, büyüme hızının daha da artması durumunda bile söz konusu rasyonun %12,5 seviyesinde gerçekleşeceğini söyleyebiliriz. Söz konusu analiz, bankalarımızın sermaye yeterliliğinin güçlülüğünü ve uzun bir süre devam edebilecek hızlı kredi büyümesini karşılayabileceğini göstermektedir. İçerinde bulunduğumuz süreçte dünyada pek çok bankanın Basel-III uygulaması sonrası kredi faaliyetlerinde önemli sınırlamalar ile karşı karşıya kalacağı dikkate alındığında bu çalışmanın bankalarımızın avantajları konusunda önemli bir gösterge olduğu kanaatindeyim. Önümüzdeki dönemde ülkemiz için beklenen kredi derecelendirme notu artışı durumunda ise bankalarımızın sermaye yeterliliği anlamında önemli ölçüde rahatlayacağını düşünüyorum. Yaptığımız çalışmalara göre gerçekleşebilecek bir derecelendirme notu artışı sonrası Hazine notunun yatırım yapılabilir seviyeye çıkması 2011 yılına ilişkin Basel-III sonrası SYR rasyosunda 80 baz puanlık bir artışa neden olacaktır. Benzer şekilde çekirdek sermaye rasyosuna ilişkin olarak da bankalarımızın önemli bir sermaye tamponuna bugünden sahip olduklarını söylemek yanlış olmaz diye düşünüyorum. 2011 yılı için Basel-III sonrası çekirdek sermaye oranının %14,35 düzeyinde gerçekleşmesini bekliyoruz. Yürürlükteki mevcut likidite düzenlemesi kapsamında haftalık ve aylık olmak üzere iki farklı vade dilimine ilişkin olarak yabancı para ve toplam likidite yeterlilik rasyolarının tutturulması gerekmektedir. Söz konusu likidite yeterlilik rasyoları likit varlık ve nakit girişlerinin nakit çıkışlarına bölünmesi suretiyle hesaplanmaktadır. Yabancı para likidite yeterlilik rasyosunun asgari olarak %80 toplam likidite yeterlilik rasyosunun ise %100 olması gereklidir. Bunlara ilave olarak belirlenen stok likidite yeterlilik rasyosunun da %7 seviyesinde tutturulması gerekmektedir. Likidite yeterliliği açısından da Basel-III sürecinde olumlu bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim. Sunumun başında bahsettiğim üzere 2006 yılında ülkemizde bir likidite yeterliliği düzenlemesi uygulamaya konulmuştur. Söz konusu düzenleme BCBS tarafından Basel-III kapsamında oluşturulan Liquidity Coverage Ratio ile önemli ölçüde paralellik arz etmektedir. Dolayısıyla Basel-III kuralları için belirlenen geçiş sürecinde pek çok ülke likidite konusunda sıfırdan düzenleme hazırlamak ve sektörünü yeni kurallara uyumlu hale getirmek durumundayken ülkemizde bu alanda sağlam bir altyapı olduğunu söyleyebilirim.

Likidite yeterliliği hususunda cari düzenlememizin ülkemiz koşullarını yansıtan yeterli bir düzenleme olduğu kanaatindeyim. LCR hesaplanmasında kullanılan bazı kalemler ile karşılaştırıldığında cari düzenlememizdeki ihtiyatlılığı daha net görebileceğiz. Örneğin, LCR düzenlemesinde istikrarlı mevduat için %5 istikrarlı olmayan mevduat için ise %10 kaçış oranı öngörülmektedir. Bizim düzenlememizde ise bahse konu kalemlere karşılık gelen kaçış oranları fonlamanın gerçek kişilerden veya şirket ve diğer kesimlerden sağlanmasına bağlı olarak %20 -%30 ve 30%-50% aralığında belirlenmiştir. Benzer şekilde kamu kağıtları Basel-III kapsamında likit aktifler içerisinde %100 dikkate alınırken, Kurumumuz düzenlemesinde bunlar için %5 lik bir kesinti uygulanmaktadır. Kurumumuz düzenlemesinin her alanda daha ihtiyatlı olmamakla birlikte cari düzenlememizin ülkemiz koşulları ile uyumlu olduğunu değerlendirmekteyiz. Cari uygulamamızda Basel-III ile getirilen Net İstikrarlı Fonlama Rasyosuna (NSFR) benzer bir rasyo bulunmamaktadır. Bahse konu oranın yapısal olarak özellikle mevduata dayalı fonlamaya önem vermesi ve kısa dönemli piyasa kaynaklarına aşırı bağımlılığı caydırmayı hedeflemesi göz önünde bulundurulduğunda, Türk bankacılık sektörü için bir standart rasyo olarak uygulanmaya başlanmasının önünde ciddi bir engel bulunmamaktadır. Bilindiği üzere Basel Bankacılık Denetim Komitesi Basel-III uzlaşısı ile risk bazlı olmayan bir kaldıraç uygulaması getirmiştir. Bu oranın ana sermaye üzerinden %3 olarak tutturulup tutturulamayacağı 2017 yılına kadar devam eden uzun bir geçiş süreci boyunca test edilecek ve gerekli olması durumunda bu rasyo kalibre edilecektir. Kaldıraç rasyosuna ilişkin olarak normal piyasa koşulları varsayımı altında önümüzdeki 3 yıla ilişkin gerçekleştirdiğimiz projeksiyon çalışması sonuçları sektörün 2013 yılına kadar kaldıraç oranının %8 lerden %7 ler seviyesine gerileyeceği görülmektedir. Söz konusu oran minimum gereksinim olan %3 ün oldukça üzerindedir. Burada finans alanında kullanılan klasik kaldıraç tanımına dönecek olursak, Basel-III düzenlemeleri ile 33 kat kaldıraç sağlanmasına izin verilebilirken bankalarımızda söz konusu oranın önümüzdeki 3 yılda 12 kattan 14.5 kata yükselmesini bekliyoruz. Bu sonuçlar kaldıraç sınırının Türk Bankacılık sektörünü kısıtlamaktan ne kadar uzak olduğunu gösteren önemli göstergeler konumundadır. Ülkemizin global finansal kriz döneminden önemli bir sorun yaşamadan oldukça güçlü çıkmış olmasında kriz öncesi dönemde alınan tedbirlerin ve yapılan düzenlemelerin önemli katkısı olduğu kanaatindeyim. Basel-III kurallarının uygulanması hususunda da Türkiye nin önemli problemler ile karşılaşmayacağını ve hatta bazı konularda mukayeseli bir üstünlük elde edeceğini düşünüyorum. Bankalar açısından baktığımızda oldukça olumlu bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Bilindiği üzere Türkiye global kriz döneminde bankacılık sektöründe hiçbir temerrüt olayı gerçekleşmeyen ve hatta hiçbir bankası devlet yardımına da ihtiyaç duymayan nadir ülkelerden birisi. Bu anlamda sağlam bir özkaynak yapısı, sağlıklı bir likidite profili, düşük kaldıraç oranı ve mevduat bazlı fonlama yapısı ülkemiz bankaları için önemli avantaj sağlamaktadır. Gerçekleştirdiğimiz projeksiyon çalışmaları da normal piyasa

koşulları altında gelecek dönemin kaldıracın bir miktar artacağı ancak SYR ve likidite göstergelerinde önemli bir bozulmanın olmadığı bir dönem olacağına işaret etmektedir. Dolayısıyla, Basel-III ile getirilen kurallar nedeniyle sektörümüzün karlılık ve kredi büyümesi açısından önemli sıkıntılar yaşamayacağını değerlendiriyoruz. Ülkemiz şirketlerinin de Basel-III düzenlemelerinden dolaylı olarak olumlu etkileneceği (en azından olumsuz etkilenmeyeceği) kanaatindeyim. Nitekim, şirketlerimizin uluslararası alanda rekabet içinde olduğu şirketlerin faaliyet gösterdikleri ülkelerin bankalarının Basel-III düzenlemelerinden olumsuz etkilenecek olmaları nedeniyle yaşayabilecekleri krediye ulaşmadaki güçlükler ülkemiz şirketlerinin bu alanda bir mukayeseli üstünlük elde etmesini sağlayacaktır. Bilindiği üzere gelişmiş ülkelerde günümüzde kredi arzında yaşanan sıkıntılar tartışılırken ülkemizde tartışma hızlı kredi büyümesini nasıl sınırlandıracağımız üzerinedir. Son olarak sizlere Kurumumuzca sermayenin nicelik ve niteliğinin arttırılmasına dönük çalışmalar hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum. Basel Bankacılık Denetim Komitesince kararlaştırılan ve 2013 sonrasında uygulamaya konulacak olan kurallar, Kurumumuzca kriz öncesi dönemde ve kriz sürecinde yürürlüğe konulmuş olan likidite rasyoları, %12 lik hedef sermaye yeterliliği rasyosu, kar dağıtımının izne bağlanması, karşılıklara ilişkin değişiklikler gibi düzenleme ve uygulamaların amaçları ile paralellik taşımaktadır. Bu durumun sektörümüzün sağlamlığı ve ülkemizde finansal istikrarın sürdürülebilirliği ile Kurumumuzun proaktif önlem alma kapasitesi açısından önemli bir gösterge olduğunu kanaatindeyim. Son yıllarda bankacılık sektörünün özkaynaklarındaki büyüme global finansal krizde ve diğer piyasa dalgalanmalarında bankalarımızın finansal sağlamlığının sigortası olmuştur. Kurumumuzca alınan bahse konu kararların bankaların piyasa değerinin yükseltilmesi üzerinde de önemli etkileri olduğunu dolayısıyla İMKB yi yukarıya taşıyan önemli bir lokomotif olduğunu düşünüyorum. Son olarak, Basel III ün uygulamaya konulması sonrasında ortaya çıkabilecek etkilerin değerlendirilebilmesi açısından ülkemizde faaliyet gösteren bankalarda paya sahip olan yurtdışında kurulu finansal kuruluşların ilgili denetim otoritelerinden Basel-III uygulama planlarına, Basel-III ün ilgili bankalara etkilerine ve bahse konu bankaların ileriye dönük projeksiyonlarına ilişkin bilgiler talep ettiğimizi ve alacağımız bilgiler doğrultusunda ileriye dönük planlarımızı güncelleyeceğimizi belirtmek isterim. Günümüzde ülkemizde de faaliyet göstermekte olan pek çok uluslararası bankanın nihai ortaklarını ulaşmak oldukça zordur. Söz konusu bankalarda free-float oranı %70 düzeyinin üzerinde bulunmaktadır. Bu tür yapıların aktif yapıları da dikkate alındığında, finansal bir sıkışıklık durumunda fonlama sağlayabilecek ortakların ortada bulunmaması global finansal kriz sürecine de neden olan önemli sorunların başında gelmektedir. Bu nedenle bu kuruluşların daha yakından gözetim ve denetime tabi tutulması zaruridir.

Burada daha sıkı gözetim ve denetime tabi tutulması ifadesinin iyi anlaşılması önem arz etmektedir. Kastımızın bankaların faaliyet alanlarının kısıtlanmasından ziyade düzenlemelerin büyüklüklerinden bağımsız olarak tüm bankalara tutarlı bir biçimde uygulanabilmesi olduğunu hatırlatarak konuşmamı sonlandırmak istiyorum. Teşekkür ederim.