HEGEL FELSEFESİNİN EDİMSEL FELSEFE OLMASININ ÖNEMİ Gülgün Türkoğlu Pagy

Benzer belgeler
Hegel, Tüze Felsefesi, 1821 HAK KAVRAMI Giriş

Hegel Felsefesinin Edimsel Felsefe Olmasının Önemi Gülgün Türkoğlu Pagy

KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI

AŞKIN BULMACA BAROK KENT

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

HEGEL DE DÜŞÜNÜMSEL BİLİNCİN PEKİNLİK YANILSAMASI VE KURGUSAL ÖZNE. Şahin Özçınar *

Sanatsal Güzel, Estetik Yargı ve Toplumsal Geçerlilik Mersin Üniversitesi, Mart 2011

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

Georg Wilhelm Friedrich Hegel Mantık Bilimi (BÜYÜK MANTIK)

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

GÜZELLİK SEVDİRİR - SEVİLEN GÜZELDİR Mustafa Alagöz

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

Not. Aşağıdaki Kant la ilgili notlar Taylan Altuğ un Kant Estetiği (Payel Yayınları, 1989) başlıklı çalışması kullanılarak oluşturulmuştur.

KENDİNİN-BİLİNCİ VE ÖTEKİ DİYALEKTİĞİ: Hegel Felsefesinde Bilincin Dolayımı ve Nesnelleşmesi

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ KISIM FELSEFENİN AMAÇLARI VE DEĞERLERİ 7

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel;

BİLGİ KURAMI DERS NOTLARI DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ, FELSEFE BÖLÜMÜ

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N

HEGEL İN MANTIK ÖĞRETİSİ - HEGEL MANTIĞININ METAFİZİKSEL TEMELLERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME-

HABERE FENOMENOLOJİK YAKLAŞIM

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

FELSEFE + SANAT => SANAT FELSEFESI

VARLIKBİLİMSEL KANIT ÜZERİNE KANT IN DÜŞÜNCESİ

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

K. MARX IN FEUERBACHÇI HEGEL ELEŞTİRİSİ

ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

LEİBNİZ FELSEFESİNDE YALIN TÖZLER KAVRAMI

Georg Wilhelm Friedrich Hegel Estetik Üzerine Dersler

Anahtar SözcüklerLiberalizmin Özgürlük Anlayışı, Tarih, Devlet, Birey, Kişi, Özgürlük

İYİ VE KÖTÜ NÜN KÖKENLERİ

Moses Mendelssohn: Aydınlanmak Ne Demektir?

İLKE OLARAK İDEA SORUNU Coşkun Özdemir

FARABİ DE BEŞ TÜMEL. Doktora Öğrencisi, Sakarya İlahiyat Fakültesi, İslam Felsefesi Bilim Dalı,

V. Descartes ve Kartezyen Felsefe

PDR ÇALIŞMALARIMIZ. 3. Sayı / Şubat - Mart 2016 ŞUBAT AYI ANA SINIFI ETKİNLİKLERİMİZ ŞUBAT AYI. sayfa 2. SINIF ETKİNLİKLERİMİZ. 2 de. sayfa.

FELSEFİ YAPIDA EĞİTİM MODELLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

Baykuş Felsefe Yazıları Dergisi, Sayı 2 (Mayıs-Ağustos 2008), İstanbul, s

HEGELCİ VE MARKSİST İÇKİN ELEŞTİREL DİYALEKTİK

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ. 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

Georg Wilhelm Friedrich Hegel Estetik Üzerine Dersler Giriş

BİREYLEŞME İLKESİ Turgut Özgüney

VARLIK ve ZAMAN - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar // Sayı: 3 (2) Temmuz 2010

Matematik Ve Felsefe

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

TÜRKİYE DE VE DÜNYADA İNSAN HAKLARI HABERCİLİĞİNİN OLANAĞI

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii

Temel Kavramlar Bilgi :

Farkındalık sadece içerden açılan bir kapıdır

ÜNİTE:1. Felsefe Nedir? ÜNİTE:2. Epistemoloji ÜNİTE:3. Metafizik ÜNİTE:4. Bilim Felsefesi ÜNİTE:5. Etik ÜNİTE:6. Siyaset Felsefesi ÜNİTE:7.

Temel Yönetim Becerileri 08PG469I

Tarihsel Materyalizm de Diyalektik ve Belirlenimcilik

a) Doğru Bilginin Kaynağı Problemi

Haberi okumak ve yazmak aslında ne demektir?

Tarih Felsefesi Üzerine Dersler

Georg Wilhelm Friedrich Hegel. JL ır. Din Felsefesi Dersleri

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ. Motivasyon Motivasyon Teorileri - 3 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

BİLGİ VARLIK İLİŞKİSİ VE DEĞİŞİM PROBLEMİ. -İki Gizli Müttefik: PARMENİDES ve HERAKLEİTOS-

Hegel in Mantık Bilimi nde (Felsefi Bilimler Ansiklopedisi Birinci Cilt) Nesnellik in İki Anlamının İncelenmesi

Kaygı, U.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, Sayı 12 (Bahar 2009), Bursa, s

SCHOBENHAUER'DE DİL ÇERÇEVESİ İÇİNDE TASARIM-KAVRAM BAĞLANTISI. Ömer Naci Soykan

On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes. Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Ders: 03/10/2016

Georg Wilhelm Friedrich Hegel Tinin Görüngübilimi

Bu metin Hegel in Tarih Felsefesi ne ARKASÖZ olarak yayımlanmıştır

Diyalektik Materyalizm

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

FELSEFİ SİSTEMİMİN SUNUMU (1801).

HERMENEUTİK TEMELLİ TİN DOĞA AYRIMI İLE HEGEL İN GERÇEK BÜTÜNDÜR YAKLAŞIMININ KARŞILAŞTIRILMASI

idea HEGEL ÖNSÖZ GİRİŞ DUYU-PEKİNLİĞİ SALTIK BİLME TİNİN GÖRÜNGÜBİLİMİ İDEA D1 2011/02

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

HERMENEUTİK TEMELLİ TİN DOĞA AYRIMI İLE HEGEL İN GERÇEK BÜTÜNDÜR YAKLAŞIMININ KARŞILAŞTIRILMASI. Yayın Künyesi

FARABİ DE HEYULANİ AKIL-FAAL AKIL İLİŞKİSİ

ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar // Temmuz 2008 // Sayı: 1/4. SCHELLING İN KANT ELEŞTİRİSİ Ogün Ürek ÖZET

İslam/ Tevhid Felsefesine

SCHOPENHAUER DE ALGI/GÖRÜ BİLGİSİNİN SOYUT BİLGİ İLE İLİŞKİSİ

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

İbn Sînâ nın Kitâbu l-burhân Eserinde Bilimin Konu Sorunsal ve İlkelerinin Açıklanması

SANAT BİLİMİ ÜZERİNE Metin Bobaroğlu

I. Ders. Prof. Dr. Ertuğrul Rufayi TURAN FEL 402 Çağdaş Felsefe II Ders Notları. M. Merleau-Ponty ( )

idea HEGEL DOĞA FELSEFESI 1 MEKANİK İDEA SY 2011/09

Prof. Dr. Ertuğrul Rufayi TURAN FEL 402 Çağdaş Felsefe II Ders Notları

Bilgisayar II, Bahar, Kültür Üniversitesi, İstanbul, Nisan

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ- FELSEFE YÜKSEK LİSANS PROGRAMI BİLGİ PAKETİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FELSEFEYE GİRİŞ DKB

İdea Yayınevi Şarap İskelesi Sk. 2/106-7 Karaköy, Beyoğlu İstanbul /

Aşık olduğumuz kişiyi neden unutamayız?

KAVRAMLARIN ANLAMINI KARŞITLARI BELİRLER

Tasarım Psikolojisi (GRT 312) Ders Detayları

1- Matematik ve Geometri

Transkript:

A N A D O L U A Y D I N L A N M A V A K F I 1 HEGEL FELSEFESİNİN EDİMSEL FELSEFE OLMASININ ÖNEMİ Gülgün Türkoğlu Pagy Hegel, kendi felsefesini ortaya koyduğu ilk kitabı olan Tinin Görüngübilimi nin hemen ilk sayfalarında felsefeye bilimsel bir biçim vermek istediğine değinerek, bilme sevgisi nin edimsel bilme ye dönüştürülmesinin önüne koyduğu amaç olduğundan söz eder. Edimin varlığı gerçekleşmeye dayanır, ancak gerçekleşirse kavranılır olur. Edimsel olan için erek, bilinçli yönelme, sine qua non bir özelliktir. Edimsel bilme olmadan Hegel Felsefesine ait bilgiler donuklaşır, bu durumda bütünsel kavrama artık olanaklı olmadığından, okuyucunun kendisine daha yakın bulduğu bölümlerin ön plana çıkması ve evrik olarak da kendi anlayışlarına uzak olan bölümlerin bilinçli bir tutumla özekten uzaklaştırılması kaçınılmaz olur. Cildi zarar gören bir kitap gibi yapraklar dağılır, tümceler bütünsel anlamlarını yitirirler, artık Hegel in yanlış ya da eksik anlaşılmıştır. Kurgul felsefede saltık anlam, baştan sona bir dokumacı gibi desen oluşturur; bu desenler yapılandırıldıkları alanın özsel ırasıyla uyum içinde dokunur. Dokumacısı, gereçleri, yapım aracı bir olan ancak desenleri farklı olan bir dokuma. Kuşkusuz bu edimsel olarak bilen insanın kendisinden başkası değildir; kendisini, tikel etmenlerinin dolayımlanmış tümel ideal birliği olarak dışa vuran insan. Mantık yasaları dolaysızca varlık yasaları olduğundan, bireşimsel düşünce ontolojik iç zorunluğu izler. Bu yasalılık varlığı kavrayan bilinç ile özdeştir. Böylece bilinç ilerlemelerinde zorunlu aşamaları izlediği denli, her düşünme eyleminde de önceki basamaklara geri düşme tehlikesi barındırır. Edimsel bilmenin önüne çıkan engeller ve bu engellerin dışa vurumları, eş deyişle bilincin serüveni Hegel in çeşitli çalışmalarında anlatılmıştır. İlk aşama olarak ele alınan metafizik düşünce yalın anlak görüşüdür. Bu düşünce yapısı saltık olanı ona belirlenimler yükleyerek belirler, Tanrı vardır veya Ruh sonsuzdur gibi. Burada özne ona yüklenen yüklem ile gündeme gelir. Bu tür soyut düşünce belirlenimleri dolaysızca benimsenir. Anlağın soyut kavramlara karşı somut içerik belirleme gereksinimi bizi bir sonraki basamağa görgücü düşünceye götürür. Görgücükte algı, duyu, sezgi evrensel tasarım, önerme ve yasalar biçimine yükseltilir. Görgücülük açısından gerçek algı için orada olandır. Boş soyutlamalardan şimdi ve burada alanına bir davettir; deney ve gözleme geçiştir. Bilincin içinden geçtiği bilme ediminde vardığı bu uğrak, çözümleme yetisinin şeyleri ele alırken somut olanı soyut olana dönüştürdüğünün bilincinde olmadığı ve henüz olgusallaşmamış olanın olgusal kavram olarak ele alındığı şişinmeci bir bilinç aşamasıdır. Çözümlemelerini somuttan başlatan görgül bilinç, bu ayrımların kendilerinin soyut belirlenim olduğunun bilincinde değildir. Usun sonsuzluk arayışı, öznenin bilincine konu yaptığı her nesnenin, bir enson olarak geçerli olduğuna inandığı sonlu belirlenimler içinde geçit bulamaz ve hapsolur.

A N A D O L U A Y D I N L A N M A V A K F I 2 Hegel açısından bu iki bilinç tipi arasındaki fark şöyle ortaya konur: Bir önceki metafizik aşamada başkalarının yetkelerinin üzerinde yapılanan sanı ve önyargılar dizgesine saplanıp kalmak ile özkanı üzerine dayalı birine yakalanmak arasındaki ayrım ikincideki doğal burnu büyüklükte yatar. Üsttenci bakışların bu aşamadaki bilinç tipi ile sınırlı olmasının nedeni, bir öncekinin anlak sonsuzluğundan tikelliğin dışlanmış olması, bir sonrakinin ise bilincin asıl görevine yani kendisinin kendisine konu etmesi zorunluğu nedeni ile olumsuzlama yaparak ilk kez tinsel olanın ne olduğunun sorgulandığı alana geçmiş olmasıdır. Kuşkuculuk olarak isimlendirilen bu alanda, kendisini başkalaştırmaksızın kavramı olduğu belirli varlık, kendisi için varlık eş deyişle ideallik yolundadır. Kuşkucu düşüncede burnu büyüklük olmasa da, kuşkuculuğun aşılamaması her zaman geri dönüş riski barındırır. Her şeyin soyutlandığı, olumsuzlandığı kuşkuculuk aşamasında sonuç yine de öznelliğe varır. Çünkü duyusal olarak algılananlar bağımsızlıktan yoksun ve ikincildirler, düşünceler ise bağımsız ve birincildirler. Ancak düşünceler de kendi desteğini içerden taşımazlar. Nesnel ve öznel terimleri kendilerini dirençsizce sunsalar da gerçekliği sınamaya giden biliç için tek yanlı olan nasıl aşılacaktır? Hegel içinse Kuşkuculuk yokluğun ya da boşluğun soyutluğu ile sona erer ve yokluk ancak onu ortaya çıkaranın yokluğu olarak alındığı zaman gerçek sonuçtur. Hegel felsefesinin edimsel felsefe olmasının özsel noktalarından birisi budur. Bilme serüveninin bu aşamasında Hegel bilgi denli zorunlu bir bileşenden söz eder: Hedef. Hedefin yerini de nesnenin kavramına karşılık düştüğü özgür alan olarak tanımlar ve bu ilerleyiş durdurulamaz bir ilerleyiştir ve daha önceki hiçbir durakta doyum bulamayacaktır. Hedef tutku gerektirir. Hegel felsefesinde gözardı edilen özsel noktalardan bir diğeri de tutku kavramıdır. Tutkusuz insanın hedefi yoktur, sonlu dışsal nesnelerce değişime uğratılan hedef edinme arzusu vardır. İnsanın tutkusu, onun kendinden vaz geçebilmesini olanaklı kılar. Bu olumsuzlama kendi başkasına geçiştir, sınırdır. Bilinç, kendisi için kendi kavramıdır ve özsel niteliği yolu ile ilkin sınırlı sonra başkalaşabilirdir. Tinsel olan doğası gereği kendisini bize tam karşıtında bildirir. Sınırı kendisinde nesnel olduğu ve kendisine ait olduğu için yapmak zorunda olduğu geçiş gerçekte kendi başkasına geçiştir. Bu sınır duyumunun bozulması bilincin sadece kendi eli ile getirilebilir, burada şiddet altında yitirilme korkusu, yitirilecek olanı koruma çabasına dönüşebilir. Ancak, asla dinginlik bulunamayacaktır. Bu dinginsizlik, yapay dinginliği sürdürme çabası Usun şiddetine uğrar, der Hegel. Her düşünceden daha açıkgöz olma isteği taşıyan dolayısı ile kendi anlağını ilahlaştıran bu kendini beğenmiş bilinç tipinin her zaman tüm içerik yerine salt kuru bir ben bulmayı başardığından söz eder. Hegel bu bilinç tipi ile uğraşılmamasını ve onun kendi anlağında otlamaya bırakılmasını önerir. Hedef eksikliği, dinginsizlik ve usun şiddeti kapsamlı düşünmeyi gerektirir, çünkü yol gösterici tanımlardır. Hegel felsefesi tinin tözünün özgürlük olduğunu ortaya koyar. Tin kendinde özgürdür, tin başka özellikler yanında bir de özgürlüğe iye değildir; tinin tözü özgürlüktür. Özgürlük saltık başkasının olmamasıdır. Sonlu olanın ilgilerinden özgürleşmeyi istemek kendi özgürlüğünü istemektir. Bu özsel noktaların anlaşılamaması ise bilinç basamaklarında geriye düşüş demektir, dinginsizlikten kaçabilmek olanaklı değildir çünkü tamuygun olmayan özdeşlik henüz aşılmamıştır. Bilinç kendi üstüne dönemediği, tinsellikten yoksun olduğu ve henüz duyusal ve dışsal olanda belirlenim bulduğu için usun şiddeti de dışsal olarak ifade edilir; dinginlikten uzak düşünceler akışında kendi anlayışına uymayan her düşünce eleştirilir

A N A D O L U A Y D I N L A N M A V A K F I 3 ve tepeden bakılır. Hegel in sözünü ettiği burnu büyüklük budur. Us ise koşulsuzun yetisidir, ben i kendine nesne ya da konu yapabilendir. Dışsal olan bilinebilir ancak anlaşılamaz, anlamak kavramaktır. Bilinç kendi sınırına gelmesi koşulu ile, sınırın ötesindeki kendi ni tanıyabilir. Bilincin ürettiği her içerik gerçekte kendisi ile ilgili bir içeriktir, dışsal olana değgin her bilgi tikel belirlenimlerin evrenselleşmesi için bir olanaktır. Gerçek özgürlük kendini anlamaktır, özneden bağımsız olarak ele alınan anlamlı değildir, çünkü töz özneden bağımsız ele alındığında belirlenimsizdir. Bu nedenle Hegel felsefesi bilimseldir ve bir dizgeyi izler. Dizgenin anlıksal tekrarının başarılması bireyin metafizik us ya da görgücü basamaklara düşen bilincini tanımayı beraberinde getirmez. Bir şey ancak her şey bilindiğinde bilinebilir, bu evrik olarak da geçerlidir. Bu bir sonuç çıkarma değil, tersine ontolojik bir zorunluğun izlenmesidir. Bu zorunlukta Hegel in de ortaya koyduğu gibi, yitirilme bir gözdağı olarak durur, ancak aşılamaz değildir. Başarının bu denli güç olamasının nedeni hedef in saptanması ile ilgilidir. Hedef teleolojiktir, son başlangıçta içerilir. Sınırlı dışsal ilgiler ile gidip gelen, her an değişime açık türden anlıksal hedefler değildir söz konusu edilen, usun tek hedefi vardır. Bilginin artık kendi ötesine geçmeye gereksinimi olmadığı, kendinde kendisini bulduğu bir hedeftir. Görgücü bakış burada usun kendisini kendisine konu etmesini dışsal olarak ele alır. Bu aşamada adına görgücüler denilen bir grup insanın olduğu ve onların her zaman böyle düşündüğünü sanmak felsefeyi yeterince ciddiye almamak onu hafifsemektir. Metafizik, görgücü ya da kuşkucu bakış her an düşüncelerimizde geri düşebileceğimiz bölgelerdir. Dizgesel olanda bir öncekinin geçiş evrelerinin bir sonraki için öndayanak olduğunun anlaşılması önemli ve zorunludur. Bir önceki basamağın bilincinin dışlanması, savsaklanması, evrensel bir belirlenim altında aklanamaması, dizgedeki zorunluğunun görülmemesi kavramsal düşüncede yoktur. Çünkü kavram nesnenin asıl kendisidir ve kendisini nesnenin oluş süreci olarak sunar. Bu oluş sürecinde yarılma ve çatışma zorunludur, olumsuzlama özseldir. Olumsuzlamada kalabilen varlık alanına geçer, bu olumsuzun gücüdür. İçerik listeleri ile uğraşan çizelgeci anlak dirimli olanı tanımaz, olumsuzdan kaçar. Hedefi özgürlük olan, düşüncenin akışında kendisini dirençsizce bırakabilendir. Çatışmanın zıtlığın sergilendiği her durumda, taraf tutmadan bekleyebildiğinde özün yükseltgeneceğini dolayısı ile önceki basamaklardaki belirlenimlerini (düşüncelerini) terk etmek durumunda olacağını bilendir. Bir tür anlıksal ölümdür bu, terk edilebildiği için dirimliliğini yitiren her düşünce, giderek içinden ussal olanın ışıldadığı aşamaya dek dönüşecektir. Düşüncede ortaya çıkan karşıtlıkların giderilmesi yan belirlememeyi eytişimsel yaklaşımı gerektirir. Bunun uygulanması anlatıldığı denli kolay değildir, ancak özgürlük zorlanmaya değer, sadece insan özgürlüğü hedef olarak alabilir. Düşüncelerin dışsal, duyusal ve duygusal olan tarafından belirlenebiliyor olması her durumda özgürlüksüzlüktür; böylece özne, aslında kaçtığı tarafından koşullanmış ve belirlenmiş olur. Us şiddetini her zaman kendi üzerine dönmemekte direnen özneye gösterir ki, yoksunluk yaşayan özne bunu anlaşılamamaktan kaynaklanan dinginsizlik, öfke gibi belirlenimlerle ortaya koyar. Us için önemli olan, kendisinin ussal olarak kavranmasıdır dinginsizlik kaynaklı etkiler ile pek ilgilenmez.

A N A D O L U A Y D I N L A N M A V A K F I 4 Sorunlarla uğraşan akıl kendisini de bir sorun olarak sunabilmelidir. Anlık parçalayarak, kategoriler oluşturarak işler, bu mayalanmanın dışa vuran köpüğü, kendisini kendisine konu edemeyen, olumsuzu dışsal olana yükleyen bir düşünce türüdür. Bu işleyiş kurgul felsefede tanımlanmış, açıklanmış ve bunun için gerekli tüm içerik yazılı olarak bırakılmıştır. Bu felsefe dizgeseldir ve parçalanarak anlaşılamaz. Hegel dizgesi takipte zorunluğu gösterir, bir aşama diğerinden daha değerli ya da daha az ussal değildir. Anlık salt çözümleme ve parçalanmışlık ile var olduğu için anlıksal anlayışlar da bölmek zorundadır. Ancak anlam bütündedir. Parçalı bir yaklaşım, özün deviminin başkasında görünüş olarak varlığın deviminin ise başkasına geçiş olarak izlenebileceğini nasıl anlayabilir? Başkalarına ait bilinç içeriklerini ezberleyebilir, onlara öykünebilir öyle ki en beğendiğimizin tarafını tutup diğerlerini dışlayabiliriz. Hegel ile edimsel felsefe olanıklılık alanına sunulmuşken bunu önemsememek bir yeğleme sorunudur. Ancak, işte tam da bu nedenle felsefe tutulamaz, gerçekleştirilir. Bu bağlamda Hegel in sanat, din ve felsefe olarak ortaya koyduğu dizgenin önceki basamaklarının aşılmış olduğunun düşünülmesi, gerçeğin bütünsel olarak kavranamayışındandır. Örneğin sanatın öndayanak olmadığı felsefe kuru, hırçın ve zevksiz bir felsefedir. Bu tür felsefeler, bir takım yalıtılmış alanların yazılı ve/veya sözlü aktarımlarının yapılması ile ilgilenir ve sonra hayata geri dönerler. Oysa dizgeselliği içinde eş deyişle edimsel olarak yaşantılandığında geriye dönülecek ayrı bir yaşam yoktur, yaşamın bizzat kendisi felsefedir, lezzettir. Hegel edimsel yaşamın eksiksiz kendisi olan bu durumu şöyle anlatır: Gerçek orada hiçbir üyenin ayık olmadığı Baküs coşkunluğudur ve her üye kendini uzaklaştırır uzaklaştırmaz çözüldüğü için, taşkınlık o denli de saydam ve yalın dinginliktir. En yüksek oluş tinde oluştur. Bilincin başlangıç noktası anlamdır, insanın özgürleşme hedefi edinmesi kendisini bir anlam varlığı olarak yapılandırmaya başlaması demektir. Başlangıçta yaşayacağı anlam/şekil, iç/dış ayrışmasının getireceği yarılma dolayımsız tözsel birlikten çıkışın zorunlu süreçleridir. Evet, tarihte mitler, din, sanat, felsefe ve bilim ayrı ayrı kategorik olarak belirli dönemlerde ön plana çıkmıştır ancak insan bilincinde tümü uğranılması zorunlu uğraklardır, bu uğrama dışsal öğrenme demek değildir; her birinin ilkesel açıdan yaşantılanması demektir. Aksi durumda özgürlük yarım olur ki bu olanaklı değildir. Bilincin henüz kendi bütünlüğünü bulamadığı için bir uğraktan diğerine yükseltgenerek devindiği bu serüvende, dışa vurum açısından son durak olan felsefe uğrağı, bu yolculuğun ussal anlatımıdır; içeriği ise usun kendi oluş sürecinin ayrıntılarıdır. Edimsel olmayan bilinç felsefenin ürününü sadece bir sunulan olarak tanır. Örneğin elmayı tanır, besleyici değerlerinden, türlerinden söz edebilir. Ancak, elma olma sürecine bizzat tanıklık etmemiş ise elma tohumunu, elma fidesini, yapraksız kuru elma ağacını tanıyabilmesi olanaklı değildir. Dahası tanımadığı bu süreçleri meyve olarak elmanın karşısında konumlandırarak, kendinden emin bir tarzda önsel aşamaların elma ile içsel bağıntılılığını yadsıyabilir. Oysa bütünsel biliş her sürecin ilişkilendirilmesini yapabildiği için kapsayıcı bir sonuca ulaşacaktır. Kendini bilmeyi özgürlük alanına dek sürdürmüş bilinç, ürünü salt elma olarak göze sokmaz. Elma çayı, elma likörü olarak gerçekleştirdiği sunumunda elma artık sadece bir semboldür. İşte bu nokta bizi Hegel in sanat felsefesine başladığı yere geri getirir; dizge gerçekte döngüseldir. Sembol tindeki somut varoluşundan yola çıkar ve evrensel olana ilerler ki bu bir ilke çerçevesinde olur; ilkesine bağlı olduğu için de yorum anlamın deşifre

A N A D O L U A Y D I N L A N M A V A K F I 5 edilmesini sağlar, keyfi değildir. Sembolün açıklanmasının neden bireysel yorum içeremeyeceği de başka bir yazının konusu olabilecek denli kapsamlıdır. Kaynaklar: 1. Bobaroğlu, M. Simgesel Düşünme 2. Hegel, G.W.F. Tinin Görüngübilimi 3. Hegel, G.W.F. Küçük Mantık 4. Hegel, G.W.F. Tarihte Akıl 5. Hegel, G.W.F. Estetik Üzerine Dersler I ve II