Sevinç 1 Gizem Sevinç TE 543 Gül Uluğtekin 16 Aralık 2013 Kumru ile Kumru Romanına Psikolojik Bir Okuma Önerisi: Sınır Kişilik Olarak Kumru Tahsin Yücel, 2005 yılında yayınladığı Kumru ile Kumru romanında, insan hayatını derinden etkileyen eşya tutkusunun ve eşyalara duyulan bağımlılığın, insanın yalnızca günlük yaşamını değil, onun duygularını ve düşüncelerini de kuvvetli şekilde etkisi altına aldığını vurgulamaktadır. Yazar bu vurguyu, yaşadığı değişim ve dönüşümleri romanının merkezine yerleştirdiği kahramanı Kumru üzerinden yapmaktadır. Yücel, zamanın hastalığı olan eşya tutkusu na yakalanan başkarakteri Kumru yu ince, kırılgan, içe dönük ama bir o kadar da akıllı, tutkulu, amacına ulaşmak için çalışmaktan çekinmeyen, amacına ulaşana kadar ondan vazgeçmeyen, kararlı ve güçlü bir kadın karakter olarak çizmektedir. Evlenerek köyden İstanbul a gelen ve burada bambaşka bir hayata başlayan Kumru roman boyunca hem fiziksel hem de psikolojik değişimler yaşar. Kumru ile Kumru romanı üzerine yapılan genel incelemelerde, yazarın romanda modern hayatla bir anda karşı karşıya kalan ve ona adapte olma sürecinde sorun yaşayan, hatta içinde bulunduğu hayatta hükmeden konumdan hükmedilen konuma geçen Kumru nun bu durumumun, modern insanın metaya olan bağımlılığı nın sonucu olarak değerlendirildiği görülmüştür. Buna karşılık, Kumru nun yaşadığı durumlara verdiği tepkiler ve bunlara bağlı değişimlerin, psikanaliz terminolojisinde sınır kişilik örgütlenmesi olarak geçen durumu işaret ettiği düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı, Tahsin Yücel in modern dünyada kaybolan karakteri Kumru yu sınır kişilik örgütlenmesi bağlamında alternatif bir okumayla incelemeye çalışmak olacaktır. Saffet Murat Tura, Günümüzde Psikoterapi adlı kitabında sınır kişilik örgütlenmesi kavramının, belli bir kişilik bozukluğundan çok, bazı ağır kişilik bozukluklarında ortak olan
Sevinç 2 temel psikolojik yapıyı anlatmak için Kernberg tarafından geliştirildiğini ortaya koymaktadır (57). Tura nın işaret ettiği üzere, sınır kişilik örgütlenmesi gösteren kişilerin psikolojik durumlarını daha iyi ortaya koymak amacıyla Otto Kernberg in görüşlerine bakmakta fayda vardır. Kernberg e göre, bir kişinin nevrotik, sınır kişilik ya da psikotik kişilik bozukluklarına sahip olup olmadığını değerlendirmede incelenmesi gereken üç durum vardır. Bunlar kimlik bütünleşmesi, ilkel savunma mekanizmaları ve gerçekliği değerlendirme yetisidir (aktaran Tura, Kernberg ve Sınır Kişilikler 2). Bir insanın sınır kişilik olması durumunda kimlik dağınıklının gözlenmesi, ilkel savunma mekanizmalarının devrede olması fakat gerçekliği değerlendirme yetisinden önemli bir bozukluk bulunmaması söz konusudur. Saffet Murat Tura nın Otto Kernberg den aktardığı üzere kimlik dağınıklığı olan bir kişide, geçmişteki; özellikle ilk çocukluk yıllarındaki olumlu ve olumsuz şiddetli duygu tonlarında yaşanan ilişkilerden kazanılan kendilik ve öteki insan (nesne) ile ilgili içdünya tasarımları (temsilleri) bölünerek birbirinden ayrı tutulmuştur (Tura 3). Daha romanın isminden başlayarak Kumru nun kimlik dağınıklığı ile ilgili bilgilere ulaşmak mümkün görünmektedir. Kendisinden önce doğan ve ölen kardeşinin ismini ve kimliğini taşıyan Kumru nun, bu durumu küçük yaşlarından itibaren bildiği görülmektedir. Meryem ebe romanın ilk sayfasında kuş adı koymayacaklardı sana, sana bunu yapmayacaklardı, hem de ötekinden sonra (Yücel 7) diyerek Kumru nun çocukluğundan itibaren kimliğini bir başkası ile paylaştığının işaretini vermektedir. Kernberg in ileri sürdüğü üzere, kimlik dağınıklığı olan kişiler, düşünce ve davranış bakımından tutarlı bir kişilik sergileyemez; şiddetli duygusal dalgalanmalar, uç noktalara varan yargılar, dramatik davranışlar sergiler (Tura 3). Çocukluk yıllarından itibaren içinde hem Kumru yu hem de diğer Kumru yu barındıran karakterin roman boyunca sergilediği dramatik davranışları bu temel çerevesinde değerlendirmek mümkün görünmektedir. İstanbul a ilk geldiği yıllarda sanki köyündeymiş gibi, bir kapıcı dairesinde yaşayan, evinin önünden bir sokak öteye gitmeyen, şehri adeta görmezden gelen ve
Sevinç 3 inkâr eden bir Kumru söz konusudur. Kernberg in işaret ettiği üzere inkâr, sınır kişiliklerde görülen bir savunma mekanizmasıdır (Tura 4). Romanda, Kumru nun İstanbul a geldiği ilk dönemi, özellikle de diğer evlere gündeliğe gitmeye başladığı zamanları anlatan kısımlar kahramanın yeni karşılaştığı bir olaya karşı inkâr savunma mekanizmasını devrede tuttuğu dönemler olarak okunabilir. Kumru, İstanbul a geldi geleli, İsmail bey de içinde olmak üzere, tüm kentlileri başka bir insan türünün örnekleri gibi görüyor, onları herhangi bir eleştiri, öfke ya da imrenme konusu olamayacak ölçüde kendinden uzak buluyordu (Yücel 39). Kumru da sınır kişilik örgütlenmesine uygun olarak görülen bir diğer durum, duygularını ve yargılarını uç noktalarda sergilemesidir. Uzun süre nasıl baş edeceğini bilemediği için görmezden geldiği ve görür görmez âşık olurcasına bir duygu değişimi ile bağlandığı buzdolabı fenomeni, romanda bu durumun en açık şekilde gözlemlenmesini sağlamaktadır. Buzdolabı için, ben ömrümde böyle güzel şey görmedim (Yücel 53) diyen Kumru o dakikadan sonra hayatın tüm gerçekliğini unutup bu dolabı elde etmeye çalışacaktır. Kumru nun sınır durumu burada bitmemektedir. Romanın kahramanı dolabı elde ettikten sonra yaşam amacını kaybetmişçesine bir boşluğa düşecektir. Kronik boşluk duygusu ve can sıkıntısı sinir kişilik örgütlenmesi gösteren kişilerin genel özelliklerinden biridir. Romanın ilerleyen kısımlarında da Kumru nun istediği eşyayı elde ettikten sonra büyük bir boşluğa düşmesi durumu gözlemlenebilir. Hatta daha iyi bir eve taşınıp arabasını aldıktan sonra, bu boşluğu artık bir eşya alma isteği dahi dolduramayacaktır. Kernberg e göre sınır kişilik örgütlenmesi yaşayan kişilerde gözlemlenmesi beklenen bir diğer durum ilkel savunma mekanizmalarının işlevsel olmasıdır. Bu ilkel savunma mekanizması bölme ve bölmeye yardımcı mekanizmalardır (Tura 4). Bu savunma mekanizması kişilerin ötekileri (nesne, kişi vs)bir bütün halinde düşünmeden iyi ya da kötü olarak kesin bir şekilde konumlandırmasına neden olmaktadır. Kernberg e göre bu savunmalar
Sevinç 4 sayesinde şahıs çatışkıdan ve dolayısıyla kaygıdan kurtulur (4). Romanda, Kumru nun evlere gündeliğe gitmeye başladıktan sonra karşılaştığı eşyalara karşı önce korku ile yaklaşması sonrasında ise onlara tutku ile bağlanması söz konusudur (Yücel 39). Kumru nun yeni karşılaştığı bu evrenle baş edebilmesi ilk başta mümkün görünmemektedir. Eşyalara korku ile yaklaşması Kumru nun bu durumunun göstergesi olarak değerlendirilebilir. Ancak daha sonra, buzdolabından tamamen bağımsız bir şekilde, yalnızca fiziksel görünüşünü çok beğendiği ve ona çok iyi davrandığı için, Tuna Hanım ın buzdolabını diğerlerinden ayrı bir yere koyar; Kumru için buzdolapları iyi ve kötü / Tuna Hanım ınki ve diğerleri olarak ikiye ayrılmıştır. Bu bölme mekanizması Kumru nun yeni yeni içine girdiği bu evrenle baş etme yollarından biridir. Kumru nun yeni karşılaştığı her eşya için kullanacağı bu savunma mekanizması, romanın sonuna dek aktif kalacaktır. Kumru için karşılaştığı eşyalar bir bütün olarak değerlendirilmeye tabi tutulmadan iyi ve kötü olarak etiketlenecektir. Bunun yanı sıra, roman boyunca Kumru nun, yeni tanıştığı bir eşyaya tutku ile bağlandığı fakat elde ettikten sonra söz konusu eşyanın onun gözünde değerini kaybettiği görülmektedir. Kumru nun tutku ile bağlandığı ilk eşya olan buzdolabında, değerini yitirme olayının gerçekleşmesi en uzun zamanı almıştır. Kumru nun daha sonra sıra ile elde ettiği her yeni şey, bir öncekinden çok daha hızlı bir şekilde değerini yitirmeye devam edecektir. Kernberg e göre, dış nesnelerin tamamıyla iyi ve tamamıyla kötü nesnelere bölünmesi ve bunun yanında bir nesnenin bir kısımdan diğerine tam ve ani geçişler yapabilmesi olasıdır (42). Kumru nun gösterdiği bu ani ruhsal değişimler de, eşyalara yüklediği iyi-kötü rolleri de ve bunların değişkenliği de romanın kahramanının gösterdiği sınır kişilik örgütlenmesi çerçevesinde değerlendirilebilir. Tahsin Yücel in Kumru ile Kumru romanı, daha çok içinde bulunulan çağın sosyal değişimleri bağlamında incelenmiş olup, Kumru nun dönüşümü bu değişimlerin insan doğasına olan uyumsuz noktaları çerçevesinde değerlendirilmiştir. Bu çalışmada ise Kumru, psikanaliz literatüründe sınır kişilik örgütlenmesi olarak geçen bir kişilik bozukluğu
Sevinç 5 çerçevesinde değerlendirilmeye çalışılmıştır. Kumru nun, Kernbeg in tanımladığı sınır kişilik örgütlenmesine ait semptomları gösterdiği görülmektedir. Kumru, özellikle yaşadığı ani duygu değişiklikleri, bir şeye (örneğin buzdolabı) taparcasına bağlanması, olaylara karşı bölme güdüsü ile bir savunma mekanizması geliştirdiği söylenebilir. Kumru ile Kumru romanının ana izleği, kitabın tanıtım yazısında da ileri sürüldüğü üzere, zamanla insana egemen olan meta olgusu üzerinden takip edilebilir; yazarın bu kurguyu derin bir şekilde işlediği inkâr edilemeyecek bir durumdur. Öte yandan, Yücel in kurguladığı Kumru karakteri sınır kişilik bağlamında okunabilmektedir. Böyle bir okuma neticesinde, Kumru köyden kente gelmeseydi ve tüm bu eşyalarla karşılaşmasaydı bile taşıdığı kişilik özellikleri dolayısıyla söz konusu bu tavırlarını başka olaylar karşısında da sergileyebilirdi, başka bir deyişle Kumru nun bu ruhsal değişimin tek sorumlusu eşyala olamayabilir şeklinde bir aşırı yorum yapılabilir. Kaynaklar Tura, Saffet Murat. Günümüzde Psikoterapi. İstanbul: Metis Yayınları, 2000.. Kernberg ve Sınır Kişilikler. Otto Kernberg. Sapıklıklarda ve Kişilik Bozukluklarında Saldrıganlık. İstanbul: Metis Yayınları, 2010. Yücel, Tahsin. Kumru ile Kumru. İstanbul: Can Yayınları, 2005.
Sevinç 6 ÖDEV Sınıf üç gruba ayrılır. İlk gruptan, romanda Kumru nun yaşadığı duygu değişimlerini; İkinci gruptan, Kumru nun başından geçen ve romanda kırılma noktaları yaratan olayları içeren; Üçüncü gruptan, romanı oluşturan on bölümün her birinin çekirdeğini oluşturan olay veya durumun zihin şeması oluşturması istenir. Hazırlamış oldukları bu şemalardan yola çıkarak her grubun metne bir araştırma sorusu yöneltmeleri istenir. (Bu şemadan yola çıkarak, roman hakkında bir araştırma yazısı yamak isteseniz başlığınız ne olur? gibi bir soru tasarlanabilir) Bu şemalar oluşturulduğunda sınıftaki öğrenciler; Kumru nun ruh halindeki değişimlere neden olan olay ve eşyaları daha açık bir şekilde görebilecekler ve romandaki kurguyu daha iyi anlayabileceklerdir. Bu ayrı şemaların oluşturulmasının nedeni öğrencilerin romanı, okuyucuya sunulduğu üzere yalnızca eşyanın insan üzerindeki egemenliği bağlamında okumasının dışına çıkmasını sağlamaktır. Roman, yukarıda açıklanmaya çalışıldığı üzere metalaşma olgusundan bağımsız biçimde karakterin psikolojik bir problemi olarak okunabilir ya da ikinci şemada yer alması beklenen Tuna Hanım gibi yan karakter merkezli okumaya tabi tutulabilir ya da romanın ayrı ayrı on bölümünde yer alan çekirdek olayları analiz eden biçimsel bir okumasına imkân tanıyabilir. Bu ödevde öğrencilerden grup halinde çalışmaları istenir. Ödevin hazırlanması için verilen süre bir hafta olacaktır. Öğrenciler grup olarak aynı puanı alacaklardır. Ödev on puan üzerinden değerlendirilir: * Beş puan Şemanın detaylandırılması * Üç puan Araştırma sorusunun özgünlüğü ve temellendirilmesi * Bir puan Ödevin zamanında teslim edilmesi * Bir puan Sunumun özeni ve kalitesi