ANKARA İLİ KIZILCAHAMAM İLÇESİ TIBBİ VE AROMATİK BİTKİ YETİŞTİRİCİLİĞİ FİZİBİLİTE RAPORU

Benzer belgeler
ANKARA İLİ KIZILCAHAMAM İLÇESİ TIBBİ VE AROMATİK BİTKİ YETİŞTİRİCİLİĞİ PAZAR ARAŞTIRMASI

ANKARA İLİ KIZILCAHAMAM İLÇESİ TIBBİ VE AROMATİK BİTKİ ENVANTERİ RAPORU

ANKARA İLİ KIZILCAHAMAM BÖLGESİNDE YETİŞTİRİLEBİLECEK VE KÜLTÜRÜ ALINABİLECEK TIBBİ VE AROMATİK BİTKİ ÇEŞİTLİLİĞİ RAPORU

MURADİYE Nüfus Erkek Kadın Toplam Gürpınar Oran %52 % Kaynak: Tüik

TÜRKİYE DE BİTKİ ÇEŞİTLİLİĞİ VE ENDEMİZM. Özet

BİYOMLAR KARASAL BİYOMLAR SELİN HOCA

SİVAS İLİ TARIM VE HAYVANCILIK RAPORU

Prof.Dr. Fatmagül GEVEN

Türkiye Cumhuriyeti-Ekonomi Bakanlığı,

Solem Organik / Ürün Kullanımı

T.C. AKŞEHİR TİCARET BORSASI YILLIK BORSA BÜLTENİ. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat. Ortalama Fiyat ARPA YEMLİK MTS , KG 15,928.

T.C. AKŞEHİR TİCARET BORSASI YILLIK BORSA BÜLTENİ. Ortalama Fiyat. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat ARPA YEMLİK MTS , KG 44,086.

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

T.C. AKŞEHİR TİCARET BORSASI YILLIK BORSA BÜLTENİ. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat. Ortalama Fiyat ARPA YEMLİK TTS , KG 38,520.

ÇATAK Kaynak: Tüik

MALVACEAE (EBEGÜMECİGİLLER)

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Bölgesel iklim: Makroklima alanı içerisinde daha küçük alanlarda etkili olan iklimlere bölgesel iklim denir.(marmara iklimi)

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

A R A Z İ V A R L I Ğ I ALAN(Ha) PAYI(%) Tarım Arazisi (Kullanılmayan hali Araziler Dahil) (*) ,7. Çayır Mera Alanı (*) 65.

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Akdeniz iklimi / Roma. Okyanusal iklim / Arjantin

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi:

GAP Bölgesinde Yetiştirilen Bitkilerin Sulama Proğramları

Ceviz Fidanı-Ağacı İklim ve Toprak İstekleri

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ

ERCİŞ Erciş in Tarihçesi:

Patatesin Dünyadaki Açlığın ve Yoksulluğun Azaltılmasındaki Yeri ve Önemi

T.C. BURDUR TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ. Ortalama Fiyat. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Ekonomik Rapor Tablo 57. Kişi Başına Gayri Safi Yurt İçi Hasıla. Yıllar Nüfus (1) (000 Kişi) Türk Lirası ( )

HUBUBAT. T.C. AKŞEHİR TİCARET BORSASI YILLIK BORSA BÜLTENİ 01/01/2018. Tarih: Sayı: - 31/12/2018 Satış Şekli

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

T.C. BURDUR TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ. Ortalama Fiyat. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

1. TOKAT İLİ ARAZİ DAĞILIMI

I. KISIM: Temel Bilgiler ve Muhafaza

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

T.C İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ ORMAN ALTI ODUNSU BİTKİLER. Hazırlayan: Danışman: Yrd.Doç.Dr Nurgül KARLIOĞLU

GÜBRE TAVSİYELERİ Gübrelemenin Amacı, - Önce Toprak Analizi - Usulüne Uygun Toprak Örneği Alma

ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç.Dr. Soner KAZAZ

ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME

TIBBİ VE AROMATİK BİTKİLERİN EKONOMİK ÖNEMİ

BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ

TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAŞ MEYVE VE SEBZE SEKTÖR RAPORU

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1247

10. SINIF KONU ANLATIMI. 46 EKOLOJİ 8 BİYOMLAR Karasal Biyomlar

Bioredworm- S(Solid)-Katı ve Bioredworm-L(Liquid)-Sıvı Uygulama tablosu Bitki Türü Gübre Türü Uygulama dönemi Dozlar / saf gübre olarak /

T.C. MUĞLA TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat. Ortalama Fiyat MISIR , AD 1,

HUBUBAT T.C. AKŞEHİR TİCARET BORSASI YILLIK BORSA BÜLTENİ. 01/01/ Maddelerin Cins ve Nev'ileri - 31/12/2012. Tarih: Sayı:

T.C. MUĞLA TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ. Ortalama Fiyat. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat YULAF , KG 11,

Türkiye'de Toprakların Kullanımı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

son hacim litre olacak şekilde sulandırılarak toprak yüzeyine püskürtülüp, cm toprak derinliğine karıştırarak uygulanabilir.

(Bin ha) Ekilen Alan , , , , , ,

T.C. AKŞEHİR TİCARET BORSASI YILLIK BORSA BÜLTENİ. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat. Ortalama Fiyat ARPA YEMLİK TTS , KG 11,270.

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

Tarım Alanları,Otlak Alanları, Koruma Alanları Öğrt. Gör.Dr. Rüya Bayar

İNCİRİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

kalkerli-kumlu, besin maddelerince zengin, PH sı 6-8

T.C. MUĞLA TİCARET BORSASI İKİ TARİH ARASI BORSA BÜLTENİ. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat. Ortalama Fiyat ARPA YEMLİK MTS , KG 1,471.

T.C. MUĞLA TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat. Ortalama Fiyat ARPA YEMLİK MTS , KG 17,628.

T.C. BURDUR TİCARET BORSASI İKİ TARİH ARASI BORSA BÜLTENİ. Ortalama Fiyat. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat

SUNUM PLANI. 1. Konya Tarımının Yapısı. 2. Desteklemeler

T.C. MUĞLA TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat. Ortalama Fiyat YULAF , KG 8,

T.C. BURDUR TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ. Ortalama Fiyat. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat

T.C. MUĞLA TİCARET BORSASI İKİ TARİH ARASI BORSA BÜLTENİ. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat. Ortalama Fiyat ARPA YEMLİK MTS , KG 2,100.

Sıra Ürün Adı

: Menşe Adı : Kale Kaymakamlığı Köylere Hizmet Götürme Birliği Başkanlığı Başvuru Sahibinin Adresi : Hükümet Konağı Kale/DENİZLİ Ürünün Adı

T.C. MUĞLA TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat. Ortalama Fiyat ARPA YEMLİK MTS , KG 2,678.

Büyük İklim Tipleri. Ata Yavuzer 9- A Coğrafya Performans Ödevi. Bu çalışma Bilgi ve İletişim Teknolojileri dersinde hazırlanmıştır.

İKLİM TİPLERİ. Yıllık ortalama sıcaklık 25 C dolayındadır. Yıllık ve günlük sıcaklık farkı 2-3 C yi geçmez. Yıllık yağış miktarı 2000 mm den

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

2016 Özalp Tarihçesi: Özalp Coğrafyası: İlçe Nüfus Yapısı: Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam 0-14 Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş

BİNA BİLGİSİ 2 ÇEVRE TANIMI - İKLİM 26 ŞUBAT 2014

ÖZEL EGE LİSESİ İKLİM

BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ

T.C. MUĞLA TİCARET BORSASI İKİ TARİH ARASI BORSA BÜLTENİ. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat. Ortalama Fiyat ARPA YEMLİK MTS , KG 2,190.

T.C. MUĞLA TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat. Ortalama Fiyat ARPA YEMLİK MTS , KG 62,506.

AHMET ALİ YAĞCI VETERİNER HEKİM

T.C. MUĞLA TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat. Ortalama Fiyat YULAF , KG 44,

Tanımlar. Bölüm Çayırlar

T.C. BURDUR TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ. - 31/01/2016 Şube Adı: Sayfa: 2-15 Maddelerin Cins ve Nev'ileri. Ortalama Fiyat.

Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM

T.C. MUĞLA TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ. Ortalama Fiyat. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat YULAF , KG 1,

T.C. MUĞLA TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ. Ortalama Fiyat. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat YULAF , KG 23,

T.C. MUĞLA TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ. Ortalama Fiyat. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat YULAF , KG 71,435.

T.C. KÜTAHYA TİCARET BORSASI A Y L I K B Ü L T E N BÜLTEN NO : 9 SAYFA NO : 1

TR41 BURSA ESKİŞEHİR BİLECİK BÖLGE PLANI HAZIRLIK ÇALIŞMALARI BURSA TARIM, TARIMA DAYALI SANAYİ VE ORMANCILIK ÖZEL İHTİSAS KOMİSYONU BİLGİ NOTU

Magnezyum Sülfat. Magnezyum Sülfat nedir?

T.C. BURDUR TİCARET BORSASI İKİ TARİH ARASI BORSA BÜLTENİ. Ortalama Fiyat. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat

Tablo 4- Türkiye`de Yıllara Göre Turunçgil Üretimi (Bin ton)

Macar Fiği Neden Önemlidir? Hangi Topraklarda Yetişir?

ANKARA TİCARET BORSASI AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ SEKTÖR ARAŞTIRMALARI RAPOR NO:1 ANKARA NIN ASPİR BİTKİSİ PROFİLİ

T.C. KÜTAHYA TİCARET BORSASI A Y L I K B Ü L T E N

T.C. BURDUR TİCARET BORSASI İKİ TARİH ARASI BORSA BÜLTENİ. Ortalama Fiyat. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat

T.C. DENİZLİ TİCARET BORSASI AYLIK BORSA BÜLTENİ. Ortalama Fiyat. Enaz Fiyat. Ençok Fiyat YULAF , KG 9,750.

Transkript:

ANKARA İLİ KIZILCAHAMAM İLÇESİ TIBBİ VE AROMATİK BİTKİ YETİŞTİRİCİLİĞİ FİZİBİLİTE RAPORU Proje Koordinatörü Proje Sorumlusu Danışman Proje No :Vet.Hek. Ahu KAYALARLI ACARTÜRK : Zir. Müh. Adem BÜYÜKHAN : Araş. Gör. Mesut UYANIK (Ankara Üni. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü) : TR51/15/DFD/0045 ANKARA 2016

İÇİNDEKİLER ŞEKİLLER LİSTESİ... 2 TABLOLAR LİSTESİ... 2 1. GİRİŞ... 3 2. TIBBİ VE AROMATİK BİTKİLERİN ÖNEMİ... 4 3. İLÇENİN MEVCUT DURUMLARI... 7 3.1. Tarihi Durumu... 7 3.2. Coğrafi Durumu... 7 3.3. İklim Durumu... 7 3.4. Zirai Mücadele ve Toprak Yapısı Durumu... 8 3.5. Hakim Rüzgar, Yön ve Şiddetleri... 8 3.6. İlçenin Ekosistemi ve Biyolojik Yapısı... 11 3.6.1. Step Ekosistemi... 11 3.6.2. Çayır Ekosistemi... 11 3.6.3. Dere Kenarı Ekosistemi... 11 3.6.4. Biyolojik Yapı... 11 3.7. Flora... 12 3.8. İlçenin Tarımsal Yapısı... 16 3.9. Mevcut Barajlar... 18 4. PAZAR ARAŞTIRMASI... 20 4.1. Melissa officinalis ssp. officinalis (Oğulotu)... 22 4.2. Salvia officinalis (Tıbbi Adaçayı)... 22 4.3. Origanum onites (İzmir Kekiği)... 22 4.4. Hypericum perforatum (Sarı Kantaron)... 23 5. KIZILCAHAMAM DA TARIMI YAPILABİLECEK TÜRLER... 24 5.1. Hypericum perforatum (Sarı Kantaron)... 24 5.2. Melissa officinalis ssp. officinalis (Oğulotu)... 26 5.3. Salvia officinalis (Tıbbi Adaçayı)... 28 5.4. Origanum onites (İzmir Kekiği)... 31 6. SONUÇLAR... 35 KAYNAKLAR... 37 1

ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1.2001-2015 Arası Yağışlar... 9 Şekil 2.2001-2015 Arası Yağışlar (5 er Yıllık)... 10 Şekil 3.Familya Spektrumu... 14 Şekil 4.İlçenin Arazi Varlığı ve Dağılımı... 15 Şekil 5.Tarım Alanları ve Dağılım... 16 Şekil 6. Türkiye de Bazı Tıbbi Aromatik Bitkilerin Organik Üretimi... 20 TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1.Toplanan Bitkilerin Büyük Bitki Gruplarına Göre Dağılımları... 13 Tablo 2.Araştırma Bölgesinden Toplanan Türlerin Familyalara Göre Dağılımları... 14 Tablo 3.İlçenin Arazi Varlığı ve Dağılımı... 15 Tablo 4.Tarım Alanlarının Dağılımı... 15 Tablo 5.Tarım Alanlarının Sulanma Durumu... 16 Tablo 6. İlçede Üretilen Ürünler (2014 yılı)... 17 Tablo 7. Tarımsal Ürün İşleme Tesisleri ve İş Yerleri... 18 Tablo 8. Türkiye de Bazı Tıbbi Aromatik Bitkilerin Organik Üretimi (ton) (Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, 2008)... 20 Tablo 9. Bitkilerin Miktar ve Değerleri... 21 Tablo 10.Verim ve Gelir Tahmini Hesaplamaları... 23 2

1. GİRİŞ Gerek halk hekimliği ve gerekse modern tıpta hastalıkların tedavisinde kullanılan bitkilere tıbbi bitki ; uçucu yağ içeren ve hoş kokuya sahip olanlara da genel olarak aromatik, diğer bir deyişle ıtri bitki denilmektedir. Her ne kadar tanımları ayrı ayrı yapılsa da her iki kelimenin birlikte kullanımı daha yaygındır. Bunun dışında yiyeceklere tat ve aroma katmak için kullanılan bitki kısımlarına ve bunların karışımına da baharat denir ki, bu bitkilerin de tamamı tıbbi özellik taşıdığı için tıbbi bitkiler sınıfında değerlendirilir. Türkiye, sahip olduğu iklimi ve topografik yapısı, üç tarafının denizlerle çevrili olması, üç önemli fitocoğrafik bölgeyi barındırması (Avrupa-Sibirya, İran-Turan ve Akdeniz) ve Asya- Avrupa kesişiminde bulunması nedeniyle dünyada yadsınamayacak derecede bitki zenginliğine sahiptir. Türkiye dünya genelinde yaklaşık 100 ülkeye tıbbi ve aromatik bitki dış satımını gerçekleştirmektedir. Ülkemizin ihraç ettiği önemli tıbbi ve aromatik bitkiler ise kekik, defne yaprağı, kimyon, anason, rezene tohumu, ardıç kabuğu, mahlep, çemen, biberiye, meyan kökü, nane, sumak, adaçayı ve ıhlamur çiçeğidir. Ülkemizde ihracatı yapılan türlerin bir kısmının tarımı yapılmakla birlikte, geri kalan kısmı doğadan toplanmak suretiyle temin edilmektedir. Doğadan toplamayla, özellikle kontrolsüz toplama sonucu bitki türlerinin nesillerinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalınır. Ayrıca, doğadan toplanan türlerde her zaman aynı kalitede bitkileri toplamak mümkün olmayabilir. Zira tıbbi bitkilerin etken maddeleri üzerine iklim, toprak, yükseklik, yöney, yapılan kültürel uygulamalar gibi pek çok faktör etki yapmaktadır. Dolayısıyla, söz konusu bu bitkilerin tarımının yapılmasıyla kalite bakımından standardizasyon da sağlanmış olur. Tüm bunların sonucunda da katma değeri yüksek bitkiler elde edilmiş olur. Bu fizibilite raporunun ilk bölümünde tıbbi ve aromatik bitkilerin öneminden bahsedilmiştir. İkinci bölümde ilçenin mevcut durum analizi gerçekleştirilmiş ve üçüncü bölümde ise Kızılcahamam İlçesi nde tarımı yapılabilecek tıbbi ve aromatik bitkiler ile bu bitkilerin yetiştiriciliği hakkında bilgiler verilmiştir. 3

2. TIBBİ VE AROMATİK BİTKİLERİN ÖNEMİ Çok eski devirlerden beri insanlar tıbbi ve aromatik bitkileri kullanmışlardır. Bir başka deyişle, tıbbi ve aromatik bitkilerin tarihçesi, insanlık tarihi kadar eskidir. Çok eski devirlerde (M.Ö. 5000-3000) yaşayan Asurlular ve Sümerler bu bitkileri kullanmışlardır. Hatta Mezopotamya, Eski Mısır, Hitit, Yunan, Roma, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde bitkisel ilâçlar kullanılmıştır. Osmanlı zamanında halkın ilaç ihtiyacının bitkilerden sağlanmakta olduğu belirtilmektedir. Zira, 1868 yılında İstanbul da 45 eczaneye karşılık 200 aktarın bulunması bu durumu desteklemektedir (Faydaoğlu ve Sürücüoğlu, 2011). Ancak, 20. yüzyılda teknolojide meydana gelen hızlı gelişmeler, sosyo-ekonomik durumun değişmesi bitkilerin ilaç olarak kullanımını azaltmıştır. Özellikle 1930-40 lı yıllardan sonra organik kimyasalların sentezi ve buna bağlı olarak tıbbi bitkilere alternatif sentetik ilaçların üretilmeye başlanması, 1970 li yılların sonuna kadar tıbbi bitkilerin kullanımını önemli oranda azaltmıştır. Nitekim 20. yüzyılın başlarında %40 olan bitkisel kökenli ilaç kullanımı, 1970 li yılların ortalarında %5 e gerilemiştir. (Cracker ve ark., 2003; Bayram ve ark., 2010). 1980-90 lara gelindiğinde ise, sentetik ilaçların yan etkilerinin ortaya çıkması, özellikle gelişmiş ülkelerde insanların bitkiler konusunda bilinçlenmesi ve buna bağlı olarak doğal ürünlere ilginin artması sonucu tıbbi bitkiler yeniden önem kazanmaya başlamıştır (Başer, 1998). Günümüzde de bu durum açıkça görülmektedir. Nitekim pazarlarda ve sürekli çoğalan aktarlarda organik ürünlere ve droglara olan talep giderek artmaktadır. Türkiye, sahip olduğu iklimi ve topoğrafik yapısı, üç tarafının denizlerle çevrili olması, üç önemli fitocoğrafik bölgeyi barındırması (Avrupa-Sibirya, İran-Turan ve Akdeniz) ve Asya- Avrupa kesişiminde bulunması nedeniyle dünyada yadsınamayacak derecede bitki zenginliğine sahiptir. Ülkemizin sahip olduğu bitki türlerinin %34 ünün endemik olduğu göz önüne alındığında, bu zenginlik daha iyi anlaşılacaktır. Nitekim ülkemizde 11.466 bitki taksonu doğal yayılış göstermekte olup, bunların 3649 u endemiktir (Anonim, 2016). Bu bitki zenginliği içerisinde tıbbi ve aromatik bitkilerin de ayrı bir yeri ve önemi vardır. Diğer bir deyişle, Türkiye gelişmiş ülkelerin bitkisel ilaç, bitki kimyasalları, gıda ve katkı maddeleri, kozmetik ve parfümeri sanayilerinin girdisini oluşturan pek çok bitkisel ürünü florasında barındırmaktadır (Bayram ve ark., 2010). 4

Türkiye dünya genelinde yaklaşık 100 ülkeye tıbbi ve aromatik bitki dış satımını gerçekleştirmektedir. Dış satımının önemli bir kısmını Kuzey Amerika, Avrupa Birliği, Latin Amerika, Uzak Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerine yapmaktadır. Bu ülkelerden ABD, Almanya, Vietnam, Hollanda, Polonya, Brezilya, Kanada, İtalya, Belçika, Yunanistan, Fransa ve Japonya listenin başında yer almaktadırlar. Ülkemizin ihraç ettiği önemli tıbbi ve aromatik bitkiler ise kekik, defne yaprağı, kimyon, anason, rezene tohumu, ardıç kabuğu, mahlep, çemen, biberiye, meyan kökü, nane, sumak, adaçayı ve ıhlamur çiçeğidir (Bayram ve ark., 2010). Ülkemizde ihracatı yapılan türlerin bir kısmının tarımı yapılmakla birlikte, geri kalan kısmı doğadan toplanmak suretiyle temin edilmektedir. Doğadan toplamayla, özellikle kontrolsüz toplama sonucu bitki türlerinin nesillerinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalınır. Ayrıca, doğadan toplanan türlerde her zaman aynı kalitede bitkileri toplamak mümkün olmayabilir. Zira tıbbi bitkilerin etken maddeleri üzerine iklim, toprak, yükseklik, yöney, yapılan kültürel uygulamalar gibi pek çok faktör etki yapmaktadır. Dolayısıyla, söz konusu bu bitkilerin tarımının yapılmasıyla kalite bakımından standardizasyon da sağlanmış olur. Tüm bunların sonucunda da katma değeri yüksek bitkiler elde edilmiş olur. Bitki önerileri yapabilmek için, öncelikle bölgenin iklimi hakkında bilgi vermek gerekir. Kızılcahamam İlçesi 975 m rakıma sahip olup, karasal iklime sahiptir. Aynı zamanda, İç Anadolu ve Batı Karadeniz Bölgeleri arasında yer aldığından dolayı da geçiş iklimi özelliği göstermektedir. Yıllık yağış miktarı 550 mm olan ilçede yağmurlar genel olarak ilkbaharda daha yoğun olmakla beraber, ormanlık alanların fazla olmasından dolayı yıl itibariyle yağışlıdır. Ölçülen en düşük sıcaklık -20 C ve en yüksek sıcaklık +34 C olup, ortalama sıcaklık +11 C dir. Ankara iline baktığımızda, yıllık yağış miktarı 416 mm, minimum sıcaklık -24.4 C, maksimum sıcaklık 41 C olup, ortalama sıcaklık 12 C dir. Dolayısıyla, Ankara ya göre daha yağış almakta olup, diğer parametreler bakımından yakın değerler göstermektedir. Bu sonuçtan hareketle, Ankara ilinde yetişebilen tıbbi bitkilerin Kızılcahamam ilçesinde de tarımı yapılabilir. Diğer taraftan, doğal florasında bulunan bitkiler de, bölgede yetiştirilebilecek bitki hakkında bize yol gösterebilir. Kızılcahamam ın doğal florasına baktığımızda, yukarıda da bahsedildiği gibi bir iklimsel bir geçiş bölgesi olduğundan dolayı 5

özellikle ilçede bulunan Soğuksu Milli Parkı önemli bir bitki zenginliğine sahiptir. Nitekim yapılan çalışmalarda, adı geçen milli parkta toplam 428 bitki türünün doğal olarak bulunduğu belirlenmiştir. Dolayısıyla, bölgede doğal olarak yetişen ve aynı zamanda ekonomik olan tıbbi bitkileri bilmek, bölgede tarımı yapılabilecek tıbbi bitki bitkileri önerebilmek açısından önem taşımaktadır. 6

3. İLÇENİN MEVCUT DURUMLARI 3.1. Tarihi Durumu Kızılcahamam, Yabanabad adıyla 1356 yılında ilçe merkezi bugünkü Demirciören köyü olarak kurulmuştur. 1880 yılında Ankara Valisi İzzet Paşa tarafından Çorba adıyla eskiden nahiye olan bugünkü Pazar köyüne taşınmıştır. 1915 yılında Vali Suphi Bey tarafından yol güzergâhı üzerinde bulunması ve şifalı kaplıcaları nedeniyle İlçe merkezi Kızılcahamam a taşınmıştır. 3.2. Coğrafi Durumu Kızılcahamam coğrafi konumu itibarı ile Ankara nın kuzeybatısında bulunmaktadır. Kızılcahamam doğudan Çubuk, batıdan Çamlıdere, kuzeyden Çerkeş ve Gerede, güneyden Ayaş ve Kazan, güneybatıdan Güdül ilçeleri ile çevrilidir. İl merkezine 80 km uzaklıkta olup, ilçenin yüzölçümü 1.664,85 km 2 ve ilçe merkezinin rakımı 975 m dir. Genelde dağlık bir yapıya sahip olan ilçenin önemli dağları Aluç Dağı, Beykaya, Yıldırım ve Kavaklı dağlarıdır. İlçenin Kocaçay, Kirmir Çayı ve Kurtboğazı Deresi önemli akarsularıdır. Şifalı kaplıcaları ve maden suları meşhurdur. 109 mahallesi bulunmaktadır. İlçe nüfusu 25.288 olup, 16.655 kişi ilçe merkezinde, 8.633 kişi ise ilçe mahallelerinde yaşamaktadır. 3.3. İklim Durumu İlçede karasal iklim hâkimdir. Kışları soğuk ve karlı, yazları sıcak ve kuraktır. Yağmurlar genelde ilkbaharda yağar. İlçenin ormanlık olması nedeniyle her mevsimde az çok yağış düşer. Yılın 99 günü açık geçmektedir. Yılda 45 gün 30 0 C nin üstünde sıcaklık görülür. Ocak ve Şubat aylarında sıcaklık sıfırın altına düşmektedir. İlçe 39 gün karla kaplı olup 108 gün don olayına rastlanır. İlçenin ortalama sıcaklığı 10,5 0 C dir. En yüksek sıcaklık Ağustos ayında 34,4 0 C, en düşük sıcaklık Şubat ayında -20,5 0 C olarak tespit edilmiştir. Ortalama nem oranı %66 dır. En yüksek nem kış aylarında %76, en düşük nem Eylül ayında %4 olarak ölçülmüştür. İlçede rüzgar olarak Yıldız sık görülmektedir. Bazen Lodos ve Batı Rüzgârları etkisi görülmektedir. 7

3.4. Zirai Mücadele ve Toprak Yapısı Durumu Yörede küresel ve yoğun zirai ilaç kullanımı yok denecek kadar azdır. Hatta hiç yoktur denebilir. İlçe genellikle dağlık ve ormanlık bir yapıya sahip olup tarımsal arazi azdır. İlçede toprak yapısı ağırlıklı olarak 6 7. sınıf orman toprağıdır. İlçe topografyası oldukça engebeli olup, kaya topluluklarının sertliği nedeniyle sarp yamaçlı vadi ve tepeler oluşmuştur. Aşınma niteliği farklı kayaçların düzensiz yayılmaları nedeniyle, dorukların gidişi belirli bir düzen göstermezler. Akarsu ağı dallı-budaklı örneklidir. Kuru dereler oldukça dik yatak eğimlidir. Çeşitli jeolojik etüt verilerinin değerlendirilmesi ışığında, bölgede denizsel birimlerin bulunmadığı, ancak Kızılcahamam ın GD sinde muhtemelen Pliyosen yaşlı alan gölsel çökellere rastlanmıştır. Alüvyon, akarsu vadilerini dolduran genç çökellerdir. Bölgenin tümünü kaplayan birimler volkanik lav, aglomera ve tüflerdir. 3.5. Hakim Rüzgar, Yön ve Şiddetleri Hakim rüzgarların yönü 5102 esme sayısı ile Kuzey-Doğu ve 3757 esme sayısı ile kuzey yönündedir. Esme şiddeti bakımından ise; Güney-Güneydoğu (3,8 m/sn) ile, Kuzey- Kuzeydoğu (3,7 m/s) yönleri istikametleri başta gelmektedir. İlçenin 2001 ile 2015 yılları arasında aylara göre aldığı yağış miktarları aşağıdaki tablolarda gösterilmiştir. 8

875 850 825 800 775 750 725 700 675 650 625 600 575 550 525 500 475 450 425 400 375 350 325 300 275 250 225 200 175 150 125 100 75 50 25 0 2001-2015 Arası Yağışlar (m²/kg) Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Top. (m²/kg) Yıllar/Aylar 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Şekil 1.2001-2015 Arası Yağışlar 9

Yağış Miktarı m²/kg Yağış Miktarı m²/kg Yağış Miktarı m²/kg 2001-2005 Arası Yağışlar 950 850 750 650 550 450 350 250 150-50 50 Yıl Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmu z Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Top. (m²/kg) 2001 6,8 46,9 50,7 52,7 82,2 0,9 41,3 22,6 3,3 5,9 67,9 280,2 661,4 2002 40,2 11,6 74,1 111,3 23,3 27,1 38,6 35,7 26,3 37,2 40,1 15,3 480,8 2003 64,2 88,6 7,8 69,4 33,7 14,3 3,9 31,8 20 72,2 8,3 77,7 491,9 2004 183,1 31,7 51,3 39,3 46,4 36,3 4,3 15,4 17,2 16,1 58,2 16,3 515,6 2005 79,9 84,2 104,1 126,3 87,9 36,7 31,3 6,3 12,3 21,7 32,1 34,9 657,7 1000 900 800 700 600 500 400 300 200 100 0 Yıl 2006-2010 Arası Yağışlar Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmu z Ağusto s Eylül Ekim Kasım Aralık Top. (m²/kg) 2006 59,1 98,2 37,9 21,3 46,7 24 24,9 0,8 82,5 59,9 51 2,2 508,5 2007 66,9 12,5 21,8 35,9 22,5 27,2 10 22,2 0,5 12,4 62,2 115,7 409,8 2008 20,3 12,9 77 46 50,1 26,5 2,3 2,2 65 13,5 44,5 24,5 384,8 2009 124,4 156,3 70,4 101,1 52,9 43,2 37,3 11,6 26,4 14 74,3 164,4 876,3 2010 72,9 119,2 51,2 55,5 56,8 59 19,9 1,2 16,5 134,6 35,1 88,4 710,3 950 850 750 650 550 450 350 250 150 50-50 Yıl 2011-2015 Arası Yağışlar Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmu z Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Top. (m²/kg) 2011 55,7 12,3 39,4 55,7 83 112 7,1 13,8 8,8 95,6 0 90,1 573,5 2012 149 89,2 32,2 24,4 79,4 22,4 38,2 28,8 12,4 17,8 21,4 125,2 640,4 2013 97,2 40 58,4 38,6 28 37 49 11,6 7,6 0 19,2 8,4 395 2014 55,8 15,8 62,6 98,2 102 89,6 3,4 7,6 71,4 56,6 13,4 99,4 675,8 2015 57,2 55,6 57,2 53 56 106 0 0 0 0 0 0 0 Şekil 2.2001-2015 Arası Yağışlar (5 er Yıllık 10

3.6. İlçenin Ekosistemi ve Biyolojik Yapısı 3.6.1. Step Ekosistemi: İrili ufaklı taşlı bir yapıya sahip alvea yayılış gösteren step toplulukları tek tabakalı bir yapıya sahiptir. Step topluluklarının başlıca karakteristik türleri Thymys sipyleus subsp. rosulan, Alyssum sibiricum, Arenaria ledebauriana var. ledebauriana, Teucrium chamaedrys subsp. syspirense ve Festuca valesiaca, Tanacetum armenum, Sedum pallidum var. pallidum, Trifolium hybridum var. anatolicum, Hypericum orientale dir. 3.6.2. Çayır Ekosistemi: İlçe sınırları dâhilinde bulunan çayırlar %100 örtüşe sahip ve tek tabakalı bir yapı gösterirler. Çayır ekosistemlerinin karakteristik türleri; Eleocharis palustris, Euphrasia pectinata, Elatine alsinastrum, Agrostis stolonifera, Phleum bertolonii, Trifolium hybridum subsp. anatolicum, Rumex tuberosus subsp. tuberosus, Trifolium campestre, Potentilla recta, Helichrysum arenarium subsp. aucheri, Plantago lanceolata, Poa pratensis ve Lotus corniculatus dır. 3.6.3. Dere Kenarı Ekosistemi: İlçe sınırları içinde yazları suları çok azalan ya da kuruyan Batılganın Dere ve Küçük Soğuksu Dere vb. kenarlarında Salix alba, Ranunculus repens, Mentha longifola subsp. typhoides var. typhoides, Lysimachia vulgaris, Datisca cannabina, Tussilago farfaradır. Dere içlerinde gruplar halinde yer kaplayan Viburnum lantana, Poa angustifolia, Elymus caninus, Rubus canescens türlerinin yanı sıra daha az sayıda Rosa canina, Berberis crataegina, Cerasus mahaleb, Colutea cilicica ve Jasminum fruticans gibi çalılar da bulunmaktadır. 3.6.4. Biyolojik Yapı: İlçenin biyolojik yapısını ortaya koymak için öncelikle biyolojik çeşitliliği oluşturan türler ve bunların yaşam ortamları tespit edilmiştir. Bu amaçla, uygun dönemlerde bulunabilecek türler uzmanlık alanlarının gerektirdiği yöntemlere uygun olarak flora (Tohumlu ve Tohumsuz Bitkiler), omurgasız (Böcekler ve Planktonlar) ve omurgalı (İki yaşamlılar, Sürüngenler, Kuşlar, Memeliler) gruplarına ait örnekler toplanmış veya kayıtlar yapılmıştır. Ayrıca literatür kayıtları taranmış ve elde edilen sonuçlar ilgili bölümlerde açıklanmıştır. 11

3.7. Flora Bitkilerin vejetasyon devresine rastlayan Mart-Ekim aylarında periyodik olarak gerçekleştirilen arazi çalışmalarında bitki örnekleri toplanmıştır. Örnekler, yöntemine uygun olarak en az ikişer adet olmak üzere, üzerinde çiçek, meyve ve yaprak gibi organları ile toplanmaya özen gösterilmiştir. Örnekler toplanırken gerekli hallerde notlar alınmıştır. Toplanan örnekler preslenerek kurutulmuş ve daha sonra herbaryum materyali haline getirilmiştir. Vasküler bitkilerin teşhisinde Davis (1965, 1988) in Flora of Turkey and East Aegean Island vol. I-X. vexi cilt, Güner et all. 2000 adlı eserlerden ve komşu ülke floralarından yararlanılmış, teşhisinde güçlükle karşılaşılan örnekler herbaryum örnekleri ile karşılaştırılarak kontrol edilmiştir. Tohumsuz bitki örnekleri de uygun dönemlerde yöntemine uygun olarak toplanmış ve ilgili floralar yardımıyla teşhis edilmiştir. Bir ülke ya da bölgedeki türlerin listesine Flora denir. Flora terimi daha çok Eğreltiler ve Tohumlu Bitkiler gibi iletim demetli bitkiler (Vasküler Bitkiler) için kullanılmaktadır. Diğer bitki grupları için Alg Florası, Liken Florası, Karayosun Florası gibi özel ifadeler kullanılır. Dünyadaki Yaşam Kuşakları (Biyomlar), bitkilerinin oluşturduğu vejetasyon tiplerine veya formasyonlarına göre adlandırılır. Tropikal Yağmur Ormanları, Savan, Çöl, Ilıman Bölgenin Yaprak Döken Ormanları, Tayga (İğne Yapraklı Ormanlar), Tundra gibi... Bunun nedeni dünyanın her yerinde yeryüzünün aspektine (görünüşüne) bitkilerin egemen olmasıdır. Bir yerin florası o yerde uzun yıllar yapılan arazi çalışmaları sonucu toplanan bitki materyallerinin değerlendirilmesi ile ortaya çıkarılabilir. Yurdumuz bitkileri üzerinde yapılan yaygın arazi çalışmaları uzun yıllar Tohumlu bitkiler ile Eğreltiler üzerinde yoğunlaştırılmıştır. Yosun, Mantar ve Likenler üzerindeki çalışmalar ise son yıllarda yerli botanikçiler tarafından yoğunlaştırılmış ise de bu gruplar üzerindeki çalışmalar Tohumlu Bitkilere göre oldukça azdır. Davis; tamamı 10 ciltten oluşan Flora of Turkey ve the East Aegean Islands I-X adlı eseri yayınlamıştır. Daha sonra yerli botanikçilerin A. Güner, N.Özhatay, T.Ekim, K.H.C. Başer katkısıyla Floranın 11. cildi çıkartılmıştır. Uzun yıllardan beri araştırılmasına karşın ülkemiz 12

florası henüz kesin olarak saptanamamıştır. Nitekim son yıllarda Türk ve yabancı botanikçiler tarafından yeni taksonların, yeni yayılış alanlarının bulunması ve Türkiye için yeni kayıtların çıkması bu fikri desteklemektedir. Yurdumuzun floristik çalışmalar açısından bugünkü durumu Davis ve Hedge (1974) (Harita. Şema 7) tarafından yayınlanan makalede üç grup altında ele alınmış ve Türkiye de çok iyi bilinen alanların dahi ayrıntılı olarak araştırılması gereği vurgulanmıştır. Türkiye, değişik iklim, topografya, toprak özellikleri ve ihtiva ettiği 12.000 e yakın çiçekli bitki türü (tür altı takson dahil), floristik çeşitlilik bakımından ılıman kuşağın en zengin ülkelerinden birisidir. Bu çeşitlilik başta ekosistem çeşitliliği olmak üzere iklimsel, edafik, topografik vb. çeşitliliklerin bir yansımasıdır. Türkiye florası bir taraftan Orta Avrupa, değer taraftan Asya ile ilişkilidir. Uralların batısından itibaren tüm Avrupa kıtasında 11.000 civarında tür olduğu düşünülürse, Türkiye nin Floristik Çeşitlilik bakımından bir kıta özelliği gösterdiği söylenebilir. Türkiye florası zengin olmanın yanı sıra ihtiva ettiği 3000 civarındaki endemik tür ile de diğer ülkeler arasında önemli bir yere sahiptir. Kızılcahamam ilçesi genelinde kireçsiz kahverengi orman toprakları yaygın olup sadece akarsu yataklarında alüvyonlu topraklar hakim duruma geçer. İlçe sınırlarında bulunan Soğuksu Milli Parkı, P.H.Davis'in Grid sistemine göre A4 karesinde yer almaktadır. Milli Park florası Eyüboğlu, Ö. tarafından 1989 1990 yılları arsında araştırılmıştır. Milli Park tan 113 mantar türü, 116 Karayosunu ve iletim demetli bitkilerden ise 74 familyaya ait 428 tür ve tür altı takson tespit edilmiştir. Tablo 1.Toplanan Bitkilerin Büyük Bitki Gruplarına Göre Dağılımları Bölüm Sınıf Alt sınıf Familya Cins Tür Fungi 34 58 113 Musci 20 42 116 Pteridophyta 3 4 5 Spermatophyta Gymnospermae 3 4 6 Angiospermae Dicotyledone 59 346 Monocotyledone 9 73 13

Araştırma alanımızda en zengin familyalar Asteraceae ve Fabaceae dir. En zengin 10 familyanın toplam türlere oranı % 64 dür. Geri kalan 64 familyaya dağılmış türlerin oranı ise % 36 dir. Tablo 2.Araştırma Bölgesinden Toplanan Türlerin Familyalara Göre Dağılımları Familya Tür sayısı Asteraceae 51 Fabaceae 43 Poaceae 41 Lamiaceae 25 Caryophyllaceae 21 Rosaceae 21 Caryophyllaceae 21 Apiaceae 20 Scrophulariaceae 18 Brassicaceae 16 Diğer 151 Toplam 428 Caryophyllace ae Scrophulariac eae Asteraceae Lamiaceae Diğer Brassicaceae Fabaceae Fabaceae Rosaceae Poaceae Apiaceae Asteraceae Lamiaceae Brassicaceae Fabaceae Fabaceae Rosaceae Poaceae Apiaceae Scrophulariaceae Caryophyllaceae Diğer Şekil 3.Familya Spektrumu Soğuksu Milli Parkı, İç Anadolu'nun Kuzey Batı kısımlarında yer alması ve çeşitli orman bitki gruplarını da içermesi nedeniyle İç Anadolu'nun Xero-Euxin kuşağını temsil etmektedir. Bu durum floristik yapıda da kendini gösterir. Alanda Avrupa-Sibirya kökenli türlerin oranı İran-Turan kökenli türlere eşittir. Bu durum da alanın Avrupa-Sibirya Bitki Coğrafyası Bölgesi ile İran-Turan Bitki Coğrafyası Bölgeleri arasında bir geçiş kuşağında olduğunun bir göstergesidir. Milli Park florasında 50 endemik tür tespit edilmiştir. 14

Tablo 3.İlçenin Arazi Varlığı ve Dağılımı Kullanılış Biçimi Alan (ha) Toplam Alana Oranı (%) Tarım Alanı 18395,5 11,05 Çayır-Mera Alanı 1731,4 1,04 Ormanlık ve Fundalık Alan 84325,6 50,65 Tarım Dışı Arazi, Yerleşim Alanları 62031,5 37,26 TOPLAM 166485 100 Tarım Dışı Arazi, Yerleşim Alanları 37,26% Tarım Alanı(Da) 11,05% Çayır-Mera 1,04% Ormanlık ve Fundalık Alan(Da) 50,65% Şekil 4.İlçenin Arazi Varlığı ve Dağılımı İlçenin arazi varlığının %50 sini ormanlık ve fundalık alan oluşturmaktadır. Yerleşim alanları ilçenin yaklaşık %37 sini kaplarken, tarım alanlarına %11 lik kısım kalmaktadır. %1 oranında ise çayır-mera alanı bulunmaktadır. Tarım alanlarının kendi içinde dağılımı ise aşağıdaki tabloda gösterildiği gibidir. Kullanılış Şekli Tarla Arazisi Ekilen Nadas Tablo 4.Tarım Alanlarının Dağılımı Alan (Ha) 14306,5 10057,5 42490 Tarım Alanları İçindeki Oranı (%) 78,5 Sebze Arazisi 294 1,3 Meyvelik Arazi 795 4,1 Diğer (Kullanılmayan) 3000 16,1 TOPLAM 18395,5 100 15

Tarla Arazisi (Da) 78,5% Tarım Alanları ve Dağılım Sebze Arazisi (Da) 1,3 % Meyve arazisi (Da) 4,1% Diğer (Da) 16,1% Şekil 5.Tarım Alanları ve Dağılım Tarım alanlarının sulanma durumu ise aşağıdaki tabloda görüldüğü gibidir. Tablo 5.Tarım Alanlarının Sulanma Durumu Toplam Tarım Sulanan Alan Oran Sulanmayan Oran Alanı (Da) (Da) (%) Alan (Da) (%) 183.955 9.670 5,26 174.285 94,74 3.8. İlçenin Tarımsal Yapısı Kızılcahamam ilçesinde 2014 yılına ait tarla ürünleri, meyve ve sebze ürünlerine ait üretim verileri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. 16

Tablo 6. İlçede Üretilen Ürünler (2014 yılı) Tarla Ürünleri Üretimi Sıra No Ürün Adı Ekilen Alan(da) Üretim (Ton) Verim(Kg/Da) 1 Buğday(kuru+sulu) 56.000/90 11.200/200 200/300 2 Arpa(kuru+sulu) 35.040/300 8.950/90 255/300 3 Nohut 2.500 300 120 4 Patates 200 400 2.000 5 Fasulye (kuru/sulu) 300/245 30/43 100/175 6 Silajlık Mısır 40 110 2.750 7 Fiğ ( yeşil ot ) 2.500 1.750 700 8 Yonca (yeşil ot) 1.260 1.260 1.000 9 Korunga (yeşil ot) 700 420 600 10 Kuru Soğan 850 2.550 3.000 11 Aspir 550 55 100 Sebze Üretimi Sıra No Ürün Adı Ekilen Alan(da) Verim (Kg/da) Üretim(ton) 1 Domates(sofralık) 250 2.500 625 2 Domates(salçalık) 50 3.000 150 3 Karpuz 100 3.500 350 4 Kavun 1.500 1.500 2.250 5 Fasulye (Taze) 750 400 300 6 Biber (dolmalık) 10 2.000 20 7 Biber(Sivri) 20 2.000 40 8 Biber (Çarliston) 5 2.000 10 9 Marul (göbekli) 6 2.000 12 10 Marul (kıvırcık) 9 1.800 16,2 11 Hıyar (sofralık) 75 3.000 225 12 Ispanak 15 1.200 18 14 Pırasa 10 1.800 18 15 Maydonoz 10 300 3 16 Balkabağı 20 3.000 60 17 Kabak (sakız) 65 1.800 117 18 Soğan (taze) 45 1.500 67,5 Meyve Üretimi Sıra No Ürün Adı Ekilen Alan (da) Üretim (Ton) Verim (Kg/Ağaç) 1 Elma(golden) 800 680 40 2 Elma (starking) 1.150 1.060 40 3 Elma (Amasya) 1.900 1.840 40 4 Elma (Grannsmith) 10 14,4 30 5 Elma (Diğer) 500 300 25 6 Armut 1.410 890 40 7 Üzüm 650 260 400(kg/da) 8 Kiraz 600 310 20 9 Vişne 600 114 20 10 Ceviz 350 91,8 18 11 Ayva 30 28 35 17

Tablo 7. Tarımsal Ürün İşleme Tesisleri ve İş Yerleri Tesis Sayı (Adet) Beyaz Et - Kesimhane Kombina Kırmızı Et 1 ( Belediye Mezbahası) Süt İşleme Tesisi - Bal İşleme Tesisi - Kuluçkahane - Yem Fabrikası - Un Fabrikası 1 Meyve Suyu Tesisi, Konserve Fabrikası vb. - Meyve Kurutma Tesisi 1 Mantar Üretim Tesisi - Sebze Paketleme Tesisi 1 Yem Bayii 6 Özel Veteriner Kliniği 3 Zirai Mücadele İlaç Bayii 3 Gübre Bayii 2 Ziraat Makineleri Bayii - Kızılcahamam da bitki sağlığı destekleri kapsamında 2014 yılında 142 çiftçiye toplamda 33.485,68 TL mazot desteği yapılmıştır. Ayrıca 64 çiftçiye toplamda 52.164,38 TL fark desteği yapılmıştır. 142 çiftçi toplamda 42.650,73 TL tutarında kimyevi gübre desteği alırken, 15 çiftçi de 6.088,25 TL tutarında sertifikalı tohum kullanım desteği almıştır. Bir çiftçi de 528,67 TL yem bitkileri desteği almıştır. 3.9. Mevcut Barajlar Kızılcahamam ilçesinde, Kurtboğazı, Eğrekkaya, Akyar ve Bayındır(Çamlıdere) barajı olmak üzere 4 adet baraj bulunmaktadır. Kurtboğazı Barajı; azami su hacmi 92.000.000 metreküptür. Barajı; Bahtılı, Mera, Kınık, Pazar, Uzunöz, Bostan, Kayıcık, Batak, İğmir, Kirazlı, Eneğim ve Karaboya dereleri beslemektedir. Akyar Barajı; azami su hacmi 56.000.000 metreküptür. Barajı Berçin Deresi beslemektedir. 18

Eğrekkaya Barajı; Kızılcahamam a 3 km uzaklıkta yapılmış olup, azami su hacmi 112.000.000 metreküp tür. 15 km lik 22.000 mm hat ile Kurtboğazı Barajını beslemektedir. Barajı Çekerek ve Sey dereleri beslemektedir. Bayındır (Çamlıdere) Barajı; Ankara ya su temin eden en büyük baraj olup toplam hacmi 1.220.150.000 metreküptür. Çamlıdere Barajını; Acun, Çay, Eşik, Akpınar, Çayır, Değirmenözü ve Avluçayır dereleri beslemektedir. 19

TON 4. PAZAR ARAŞTIRMASI Türkiye dünya genelinde yaklaşık 100 ülkeye tıbbi ve aromatik bitki dış satımını gerçekleştirmektedir. Dış satımının önemli bir kısmını Kuzey Amerika, Avrupa Birliği, Latin Amerika, Uzak Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerine yapmaktadır. Bu ülkelerden ABD, Almanya, Vietnam, Hollanda, Polonya, Brezilya, Kanada, İtalya, Belçika, Yunanistan, Fransa ve Japonya listenin başında yer almaktadırlar. Ülkemizin ihraç ettiği önemli tıbbi ve aromatik bitkiler ise kekik, defne yaprağı, kimyon, anason, rezene tohumu, ardıç kabuğu, mahlep, çemen, biberiye, meyan kökü, nane, sumak, adaçayı ve ıhlamur çiçeğidir. Tablo 8. Türkiye de Bazı Tıbbi Aromatik Bitkilerin Organik Üretimi (ton) (Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, 2008) BİTKİLER 2005 2006 2007 2008 ADAÇAYI 581,22 1060,45 476,47 404,91 ANASON 287,34 345,42 382,14 409,14 BİBERİYE 411,81 332,37 558,94 500,67 EBEGÜMECİ 101,19 102,15 0,79 103,47 GÜL 304.54 283,41 449,99 347,17 HAYIT 162,60 174,20 285,05 170,65 ISIRGANOTU 173,45 257,80 103,25 77,71 KANTARON 116,12 60,10 60,55 0,60 KAPARİ 662,80 369,80 420,05 268,5 KARAHAN 140,00 225,00 235,00 300,00 KEÇİBOYNUZU 2842,65 2137,00 2065,00 2142,6 KEKİK 1912,22 2876,20 1623,58 1682,4 KİMYON 214,68 918,70 328,91 881,0 MELİSA 45.74 136,15 76,05 26,45 MERSİN 530,05 350,06 105,99 304,56 Türkiye de Bazı Tıbbi Aromatik Bitkilerin Organik Üretimi 3000 2750 2500 2250 2000 1750 1500 1250 1000 750 500 250 0 2005 2006 2007 2008 YILLAR Şekil 6. Türkiye de Bazı Tıbbi Aromatik Bitkilerin Organik Üretimi ADAÇAYI ANASON BİBERİYE EBEGÜMECİ GÜL HAYIT ISIRGANOTU KANTARON KAPARİ 20

Tablo 9. Bitkilerin Miktar ve Değerleri BİTKİLER 2005 2006 2007 2008 Miktar (Ton) Değer (1000$) Miktar (Ton) Değer (1000$) Miktar (Ton) Değer (1000$) Miktar (Ton) Değer (1000$) DEFNE 5,558 11,839 7,26 17,336 7,519 20,301 6,934 20,020 YAPRAĞI KEKİK 10,425 17,883 12,202 22,608 11,308 39,493 9,683 42,878 ADAÇAYI 1,689 4,695 1,710 4,594 1,530 4,479 373 1,541 ANASON 2,259 4,620 2,593 4,978 2,003 4,704 2,658 9,350 KİŞNİŞ 18 28 96 86 41 51 19 71 KİMYON 7,202 10,718 4,900 7,730 4,209 9,228 2,367 6,832 REZENE 1,481 1,684 1,294 2,224 1,057 2,125 1,945 3,793 ÇEMEN 234 188 160 172 94 156 51 74 MAHLEP 113 1,407 104 1,007 109 908 102 897 MEYAN 381 415 418 482 249 266 67 125 KÖKÜ KEÇİ 4,102 5,885 2,705 4,833 3,623 5,264 518 838 BOYNUZU IHLAMUR 253 1,221 177 1,475 80 1,116 27 313 SUMAK 990 946 976 1,002 965 1,176 1,175 1,771 BİBERİYE 505 972 576 1,152 432 1,019 573 1,558 ÇÖREKOTU 45 89 37 90 45 163 38 139 NANE 49 103 45 103 153 505 125 326 TOPLAM 35,304 62,693 35,255 69,872 33,417 90,954 26,655 90,555 Ülkemizde ihracatı yapılan türlerin bir kısmının tarımı yapılmakla birlikte, geri kalan kısmı doğadan toplanmak suretiyle temin edilmektedir. Doğadan toplamayla, özellikle kontrolsüz toplama sonucu bitki türlerinin nesillerinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalınır. Ayrıca, doğadan toplanan türlerde her zaman aynı kalitede bitkileri toplamak mümkün olmayabilir. Zira tıbbi bitkilerin etken maddeleri üzerine iklim, toprak, yükseklik, yöney, yapılan kültürel uygulamalar gibi pek çok faktör etki yapmaktadır. Dolayısıyla, söz konusu bu bitkilerin tarımının yapılmasıyla kalite bakımından standardizasyon da sağlanmış olur. Tüm bunların sonucunda da katma değeri yüksek bitkiler elde edilmiş olur. Kızılcahamam ve çevresinde kültüre alınması önerilen tıbbi aromatik bitki çeşitleri, ekonomikliği ve pazar durumları incelendiğinde durum aşağıdaki gibidir. 21

4.1. Melissa officinalis ssp. officinalis (Oğulotu) Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) kayıtlarına göre çok değerli olan bu bitkinin ülkemizde sadece 512 (da) alanda 242 tonluk üretimi yapılmaktadır. Bu 512 (da) ekim alanının tamamına yakını (507 da) Adana ve Karaman illerinde iken, Samsun da 5(da) alanda tarımı yapılmaktadır. Oysa ekonomik öneminden dolayı Almanya, Bulgaristan, Fransa, İtalya, Romanya ve Kuzey Amerika ülkelerinde geniş alanlarda tarımı yapılmaktadır. 4.2. Salvia officinalis (Tıbbi Adaçayı) Salvia officinalis, ülkemiz doğal florasında bulunmamakla birlikte, ülkemiz ekolojisinde oldukça iyi gelişen ve en çok yetiştirilen, aynı zamanda ihracatı yapılan türdür. Nitekim 2014 yılında 1326 ton adaçayı ihraç edilmiştir (Anonim, 2016a). Salvia officinalis, Türkçe adıyla tıbbi adaçayı sahip olduğu adaptasyon yeteneği ve tıbbi özelliği nedeniyle gerek ülkemizde gerekse dünyada en çok tarımı yapılan adaçayı türüdür. TÜİK kayıtlarına bakıldığında ülkemizdeki adaçayı tarım alanlarının artışı net bir şekilde görülecektir. Nitekim 2013 yılına 30 (da) alanda 4 tonluk bir üretim (sadece Karaman ilinde) söz konusuyken, 2015 yılında 536 da alanda toplam 80 tonluk üretim yapılmıştır. Ayrıca 2013 yılında sadece Karaman ilinde adaçayı tarımı yapılırken, 2015 yılına gelindiğinde en fazla ekim alanı Kütahya da olmak üzere (355 da) Denizli ve Muğla da adaçayı tarımı yapan illere dâhil olmuştur. Tarımı yapılan tür ise yukarıda bahsi geçen ve tıbbi adaçayı olarak bilinen Salvia officinalis türüdür. Görüldüğü gibi, ülkemizde adaçayına talep giderek artmakta ve dolayısıyla da ekim alanına da buna paralel olarak artmaktadır. Ekim alanının artması ayrıca, adaçayının ülkemizde pazar payının olduğunu da göstermektedir. 4.3. Origanum onites (İzmir Kekiği) Türkiye kekik üretimi ve ihracatında dünyada birinci sırada yer almaktadır. Nitekim ülkemiz dünya kekik ticaretinin %70 ini elinde tutmaktadır. Dolayısıyla kekik, ülkemiz ekonomisine en fazla gelir getiren tıbbi ve aromatik bitkilerin başında gelmektedir. Ülkemiz kekik türleri bakımından önemli takson zenginliğine sahiptir. Kekik ülkemizde hem doğadan toplanarak hem de tarımı yapılarak ihraç edilmektedir. Genel olarak ülkemizden Origanum cinsine ait türler toplanmaktadır. Bu türler içerisinde özellikle İzmir kekiği (Origanum onites), İstanbul kekiği (Origanum vulgare ssp.hirtum), Sütçüler 22

kekiği (Origanum minutiflorum), Alanya kekiği (Origanum majorana) ve Suriye kekiği (Origanum syriacum) ticari olarak önem taşımaktadır. Thymus cinsi ükemizde Origanum cinsine göre takson sayısı bakımından daha zengin olmasına rağmen, Thymus türlerinin ekonomik değeri Origanum türleri kadar önemli değildir (Baydar, 2009). Satureja türleri ile Thymbra türleri daha çok yerel pazarlarda satılan ve çay ve baharat olarak tüketilen türlerdir. Dolayısıyla, ülkemiz kekik ihracatının yaklaşık %90 lık bir kısmını Origanum türleri oluşturmakta olup, bunun içindeki en büyük payı da İzmir kekiği olarak bilinen Origanum onites almaktadır (Sancaktaroğlu ve Bayram, 2011). İzmir kekiği (Origanum onites) diğerlerinden farklı olarak tarımı yapılarak ihraç edilmektedir. 4.4. Hypericum perforatum (Sarı Kantaron) Sarı kantaron (Hypericum perforatum L.) dünyada, özellikle Avrupa da oldukça fazla miktarda tüketilmektedir. Tüketilen hammaddenin büyük bir bölümü kültürü yapılarak sağlanırken, bir kısmı da doğadan toplamak suretiyle temin edilmektedir. Ülkemizde sarı kantaron üretimi yok denecek kadar azdır, fakat ülkemiz piyasa koşullarında kilogram fiyatı 80 civarlarında satışa sunulmaktadır. Kızılcahamam ve çevresinde 10 dekar parsel büyüklüğünde bir tarlada ürün çeşitlerine göre hasat sonrası ürünü satmasıyla elde edeceği tahmini kazanç aşağıdaki şekilde olacaktır. Tablo 10.Verim ve Gelir Tahmini Hesaplamaları BİTKİLER Verim (Kg/10 Da) Değer (kg/tl) Toplam Gelir(TL) SARI KANTARON 5.000 15,00 75.000 MELİSSA 5.000 15,00 75.000 ADAÇAYI 5.000 25,00 125.00 İZMİR KEKİĞİ 5.000 30,00 150.000 BUĞDAY 3.000 0,70 2.100 Not: Gelir hesaplamasında çiftçinin ürününü kendisinin kurutup organik tarım sertifikasına sahip olarak paketleyip pazarlaması kurgulanmıştır. Fiyat belirleme internet üzerinden satış yapan firmaların en düşük ve en yüksek fiyatların ortalamaları alınmıştır. 23

5. KIZILCAHAMAM DA TARIMI YAPILABİLECEK TÜRLER 5.1. Hypericum perforatum (Sarı Kantaron) Hypericaceae familyası dünyada 11 cinse ait 584 taksonla temsil edilmektedir. Ülkemizde ise bu familyaya ait doğal yayılış gösteren tek cins Hypericum olup, bu cinse ait 116 takson doğal yayılış göstermektedir (Anonim, 2016a; Anonim 2016b). Hypericum cinsi içerisinde tıbbi etkisi olan ve dünya genelinde yaygın kullanım alanı bulan türlerden bir tanesi de Hypericum perforatum dur. Ülkemizde sarı kantaron, binbir delik otu, kanotu, kılıç otu, koyun kıran, kuzu kıran, mayasıl otu ve yara otu gibi yöresel isimlerle bilinen bu bitki, eski devirlerden beri yaraları iyileştirici etkisiyle bilinmekte; ayrıca son zamanlarda yapılan klinik çalışmalarda antidepresan aktivitesi kanıtlanan ve dünya genelinde kullanımı hızla yayılan bir tıbbi bitkidir. Bunun yanında kanser, şeker hastalığı, kronik romatizma, ülser, mide bağırsak hastalıkları, karaciğer-safra rahatsızlıkları, sarılık ve bronşitin yanı sıra boğaz enfeksiyonları, soğuk algınlıkları, kurt düşürücü, antiseptik yara iyileştirici olarak da kullanılmaktadır. Ayrıca, bitkinin etken maddesi olan hiperisinin çok sayıda virüse karşı etkili olması nedeniyle AIDS tedavisinde kullanılabileceği belirtilmiştir (Tümen ve Sekendiz 1989; Baytop 1999; Ekren ve ark., 2011). Sarı kantaron (Hypericum perforatum L.) dünyada, özellikle Avrupa da oldukça fazla miktarda tüketilmektedir. Tüketilen hammaddenin büyük bir bölümü kültürü yapılarak sağlanırken, bir kısmı da doğadan toplamak suretiyle temin edilmektedir. Yapılan araştırmalara göre sarı kantaron bitkisinde etken madde olarak %0.1-0.3 oranında hiperisin, %0.2-1 oranında uçucu yağ, flavonoit ve tanenlerin bulunduğu belirtilmektedir (Ekren ve ark., 2011). Bitkinin tıbbi etkisi de içerdiği bu etken maddelerden kaynaklanmaktadır. Tıbbi ve aromatik bitkilerin içerdiği bu etken maddelerin miktarı da pek çok faktöre bağlı olarak değişim göstermektedir. Doğadan toplanan türlerle tarımı yapılan türler arasında, içerdikleri etken maddenin bazı kalite kriterlerine sahip olması bakımından farklılıklar bulunmaktadır. Doğadan toplanan türlerde her zaman aynı kalitede bitkilerin bulunması mümkün olmamaktadır. Bu nedenledir ki, önemli kullanım alanı olan tıbbi bitkilerin, doğadan toplanması yerine, tarımının yapılması önerilir. Böylelikle bitkinin neslinin tükenmesi ya da tehlike altına girmesi de önlenmiş olur. Bu durumu sarı kantaron 24

açısından değerlendirdiğimizde de durum aynıdır. Nitekim dünyada önemli kullanım alanı bulan ve gelişmiş ülkelerde tarımı yapılan sarı kantaron, ülkemizde doğadan toplanmak suretiyle temin edilmektedir. Tarımı yapıldığında istenilen zamanda ve daha fazla miktarda hammadde temin edileceği açıktır. Yapılan araştırmalarda Kızılcahamam İlçesi florasında sarı kantaron bitkisi doğal olarak yetişmektedir. Bir bitkinin bir bölgede doğal olarak bulunması, o bitkinin o bölgede tarımının yapılabileceğinin de bir göstergesidir. Bunun yanında, ülkemizde sadece doğadan toplanarak hem iç tüketimde kullanılan ve hem de ihracatı yapılan önemli bir bitki olan sarı kantaronun tarımının yapılması hem ülkemize hem de üreticiye daha fazla gelir getireceği aşikârdır. Dolayısıyla, florasında doğal olarak sarı kantaron bulunan Kızılcahamam ilçesinde sarı kantaron tarımının yapılması yerinde olacaktır. Bunun yanında, Beypazarı nın havucu, Ayaş ın domatesi gibi turistik özelliğiyle adını duyuran Kızılcahamam ın da sarı kantaronunun ünlü olmaması için hiçbir sebep yoktur. Bitkisel üretimde toprak ve iklim-çevre faktörleri başlıca olmak üzere verimi etkileyen çok sayıda faktör vardır. Her bitkiye özgü olan yetiştirme teknikleri de verimi önemli derecede belirlemektedir. Sarı kantaron (Hypericum perforatum L.), çok yıllık, otsu yapıda ve dik gelişen bir yapıya sahip olup, bitki boyu 40-110 cm arasında değişmektedir. Bitkinin çiçek ve yapraklarının çevresinde etken maddesini (hiperisin) içeren ve gözle görülebilen çok sayıda noktacık şeklinde salgı cepleri bulunmakta olup, binbir delik otu ismini de bu noktacıklardan almıştır. Yapılan araştırmalara göre, en yüksek etken madde (hiperisin) içeriği ve en yüksek ürün veriminin bitkinin tepe kısmının 1/3 lük kısmında, tomurcuk ve çiçeklerde olduğu belirtilmiştir (Kaçar ve Azkan, 2004). Dolayısıyla, bitki tomurcuk ve çiçek sayısının en fazla olduğu dönemde, tam çiçeklenme döneminde hasat edilmelidir. Nitekim Pluhar ve Bernath (2000) ve Kaçar ve Azkan (2004) tarafından yapılan çalışmalarda kaliteli drog ve yüksek miktarda etken madde elde etmede çiçekli dallar oranının yüksek olması gerektiği belirtilmiştir. 25

Sarı kantaronun özel bir toprak ve iklim isteği olmamakla birlikte, tüm bitkiler gibi organik maddesi yüksek kumlu-tınlı topraklarda yetişirse daha tatminkar verim alınabilir. İlk gelişme döneminde su ister; diğer dönemlerde su isteği fazla değildir. Bitki tohumla çoğaltılmaktadır. Tohumları çok küçük olduğundan, önce viyollere ekilip yetişkin fidelerin tarlaya şaşırtılması daha pratik bir yoldur. Yaklaşık 10 cm boyuna ulaşan fideler ilkbaharda bölgenin durumuna göre nisan sonu-mayıs başı gibi 40x40 olarak tarlaya şaşırtılır. Dikimle beraber taban gübresi 10 kg/da DAP (Diamonyum Fosfat) ve üst gübre olarak yaklaşık 5 kg CAN (Kalsiyum Amonyum Nitrat-%26) verilmelidir. Nitekim yapılan bir çalışmada, bahsedilen bu miktarlarda verilen gübrenin bitkide uçucu yağ oranını arttırdığı tespit edilmiştir (Yaldız ve ark., 2012). İlk gelişme döneminde tüm bitkiler gibi yabancı otlara karşı hassas olduğundan, yabancı ot mücadelesi önemlidir. Bitki ileriki dönemlerinde suya çok ihtiyaç duymaz. Hasat zamanı olarak yukarıda bahsedildiği gibi etken madde miktarları açısından tam çiçeklenme dönemi en uygun zamandır. 5.2. Melissa officinalis ssp. officinalis (Oğulotu) Halk arasında oğulotu olarak da bilinen bitki çok değerli bir uçucu yağ bitkisi olmakla birlikte çay şeklinde de tüketilmektedir. Melissa officinalis eczacılık, kozmetik, parfümeri, gıda gibi pek çok alanda kullanım alanı bulmuştur. Eski zamanlardan beri arıları kovana çekmek amacıyla kullanıldığından oğulotu adını buradan almıştır. Tıbbi olarak oğulotu; sarı kantaronda olduğu gibi sakinleştirici, midevi, gaz söktürücü, terletici, antibakteriyal, antivirütik ve antifungal etkilere sahiptir. Ayrıca, ekstraklarının çeşitli dozlarının Alzheimer hastaları üzerinde olumlu etkilerinin bulunduğu kaydedilmiştir (Baytop 1984, Akhondzadeh vd. 2003). Uçucu yağı yüksek antioksidan etkisinden dolayı sebze ve meyvelerin muhafazasında kullanılan sentetik antioksidanlar yerine doğal madde olması nedeniyle tercih edilmektedir (Ponce vd. 2004). Lamiaceae (Ballıbabagiller) familyasına bağlı olan Melissa cinsi ülkemizde 2 alttür (ssp. inodora ve ssp. officinalis) ile temsil edilmekte olup, sadece ssp. officinalis alttürü tıbbi özellik taşımaktadır. Yapılan çalışmaya göre, tıbbi özellik taşıyan Melissa officinalis ssp. 26

officinalis alttürü Kızılcahamam ilçesinde de doğal yayılış göstermektedir. Dolayısıyla, yukarıda sarı kantaron konusunda bahsedildiği gibi, doğal yetişme yeri de olduğundan Kızılcahamam ilçesinde rahatlıkla tarımı yapılabilir. Ayrıca, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından Ankara ili koşullarında da yetiştirilebilmektedir. Oğulotu, Lamiaceae familyasına ait olan, dik veya yarı yatık formlarda gelişen, 40-80 cm boylanabilen, hoş kokulu ve sarımsı renkte uçucu yağ içeren çok yıllık (ekonomik ömrü 4-5 yıl) bir tıbbi bitkidir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) kayıtlarına göre çok değerli olan bu bitkinin ülkemizde sadece 512 (da) alanda 242 tonluk üretimi yapılmaktadır. Bu 512 (da) ekim alanının tamamına yakını (507 da) Adana ve Karaman illerinde iken, Samsun da 5(da) alanda tarımı yapılmaktadır. Oysa ekonomik öneminden dolayı Almanya, Bulgaristan, Fransa, İtalya, Romanya ve Kuzey Amerika ülkelerinde geniş alanlarda tarımı yapılmaktadır. Oğulotu, tarımı yapıldığında yüksek verim alınan bitkilerdendir. Nemli, sıcak ve güneşli yerlerde iyi gelişir. Tohumla ve çelikle çoğaltılabilir. Tohumları küçük olduğundan, özellikle ağır yapılı topraklarda çimlenme ve çıkış güçlüğü görülme riskinden dolayı tohumlar direkt tarlaya ekilmek suretiyle çoğaltım tavsiye edilmez. Bunun yerine, yastıklara ekilen tohumlardan elde edilen fidelerin tarlaya şaşırtılması şeklinde çoğaltım daha doğru olacaktır. Bunun için tohumlar Şubat-Mart aylarında yastıklara ekilir ve yetişkin fideler elde edildiğinde (4-6 yapraklı) ilkbahar geç donlarından (Nisan-sonu-Mayıs başı) sonra 40x30 sıra aralığında tarlaya şaşırtılır. Nitekim Ankara koşullarında oğulotu için 40x30 sıra aralığının bitkinin drog yaprak verimi ve uçucu yağ oranı bakımından en uygun olduğu tespit edilmiştir (Katar ve Gürbüz, 2008). Bundan başka çelikle çoğaltım metodu da uygulanabilir. Oğulotu plantasyonu bulunan bir tarladan ilkbaharda yeni gelişen sürgünler alınarak, kum ya da perlit gibi bitki büyüme ortamlarında köklendirilip yine 40x30 sıra aralığında tarla şaşırtılabilir. Bazı durumlarda, köklendirmek üzere alınan çeliklere köklenmeyi teşvik edici hormonlar (GA3, IBA) belirli oranlarda (500 ppm, 1000 ppm) kullanılabilir. Oğulotu hızlı gelişme gösterdiğinden toprak üstünü hızlıca kapatır ve bu sırada da topraktan fazla miktarda besin elementi, özellikle N kaldırır. Dolayısıyla, oğulotu tarımında N önemli 27

bir girdidir. Ankara koşullarında yapılan bir çalışmada oğulotu için 12 kg/da N uygulamasının yeterli olduğu belirlenmiştir (Katar ve Gürbüz, 2008). Yabancı otlar her bitkide olduğu gibi, oğulotunda da özellikle ilk gelişim döneminde problem teşkil etmektedir. Dolayısıyla, yabancı mücadelesi zamanında yapılmalıdır. Bir başka önemli husus ise sulamadır. Yeterli miktarda sulama yapıldığında, biçim sayısı arttırılabilir. Nitekim Ankara koşullarında yılda 3 biçim almak mümkün olup, ortalama drog yaprak verimi 1000 kg/da ın üzerinde olmaktadır. Tıbbi bitkilerde biçim zamanı, yukarıda sayılan verimi etkileyen faktörler kadar verim ve etken madde miktarı açısından önemlidir. Dolayısıyla, bitkiyi doğru zamanda ve günün doğru saatinde biçmek büyük önem taşımaktadır. Oğulotu Mayıs sonu Haziran başı çiçeklenmeye başlar ve Temmuzun ortalarında tam çiçeklenmeye ulaşır. Oğulotunda ontogenetik ve diurnal varyabiliteyi belirlemek amacıyla Ankara koşullarında yapılan bir çalışmada, oğulotu için en uygun biçim zamanının çiçeklenme öncesi dönem olduğu ve biçimin en geç öğle saatlerine kadar tamamlanması gerektiği belirlenmiştir (Uyanık, 2013). Aksi halde bitkiden alınacak drog verimi ve uçucu yağ oranı önemli oranda azalmaktadır. Hasat edilen bitkiler gölge bir yerde kurutulmalıdır. 5.3. Salvia officinalis (Tıbbi Adaçayı) Halk arasında adaçayı olarak da bilinen Salvia cinsinin bazı türleri de Kızılcahamam ilçesinde yetiştirilebilir. Nitekim ilçenin florasında Salvia tomentosa ve Salvia sclerea türleri doğal yayılış göstermektedir. Salvia officinalis, ülkemiz doğal florasında bulunmamakla birlikte, ülkemiz ekolojisinde oldukça iyi gelişen ve en çok yetiştirilen; aynı zamanda ihracatı yapılan türdür. Nitekim 2014 yılında 1326 ton adaçayı ihraç edilmiştir (Anonim, 2016a). Salvia türleri, sahip oldukları antibakteriyel, antifungal, antiviral, karminatif, antidiyabetik gibi tıbbi özelliklerden dolayı eski zamanlardan beri hastalıkların tedavisinde kulanılmaktadır (Baytop 1984; Gürbüz vd 2009). Hatta Salvia cinsi üzerinde yapılan çalışmalar, bu türlerdeki bazı kimyasal bileşiklerin DNA sentez hızını yavaşlattığını ortaya 28

koymuş olup, bu durum kanser tedavisinde önemli bir gelişmedir (Nakiboğlu 1993; Kandemir 2003). Dolayısıyla, Salvia adının da bu tıbbi etkilerinden dolayı latincede tedavi edici, kurtarıcı anlamına gelen Salveo kelimesinden türetildiği belirtilmektedir (Nakiboğlu 1993). Bunun yanında Salvia türleri, hoş kokulu uçucu yağları nedeniyle kozmetik sanayinde de geniş kullanım alanı bulmakta ve uçucu yağlarının antioksidan etkisi sayesinde gıdaların raf ömrünü uzatmaktadır (Sallı 1998; Fu et al. 2013). Türkiye, birçok bitkide olduğu gibi Salvia cinsi bakımından da önemli zenginliğe sahiptir. Nitekim dünyada 1032 taksonla temsil edilen Salvia cinsinin ülkemizde 58 i endemik (sadece kendi ülkemizde bulunan) olmak üzere 106 taksonu doğal yayılış göstermektedir. Kızılcahamam folorasının incelendiği çalışmaya bakıldığında da, Salvia tomentosa ve Salvia sclerea türlerinin doğal olarak yetiştiği görülmektedir. Dolayısıyla bu türler de ilçede tarımı yapılabilecek türler arasındadır. Yukarıda da bahsedildiği gibi, Salvia officinalis, Türkçe adıyla tıbbi adaçayı sahip olduğu adaptasyon yeteneği ve tıbbi özelliği nedeniyle gerek ülkemizde gerekse dünyada en çok tarımı yapılan adaçayı türüdür. TÜİK kayıtlarına bakıldığında ülkemizdeki adaçayı tarım alanlarının artışı net bir şekilde görülecektir. Nitekim 2013 yılına 30(da) alanda 4 tonluk bir üretim (sadece Karaman ilinde) söz konusuyken, 2015 yılında 536(da) alanda toplam 80 tonluk üretim yapılmıştır. Ayrıca 2013 yılında sadece Karaman ilinde adaçayı tarımı yapılırken, 2015 yılına gelindiğinde en fazla ekim alanı Kütahya da olmak üzere (355 da) Denizli, Muğla da adaçayı tarımı yapan illere dâhil olmuştur. Tarımı yapılan tür ise yukarıda bahsi geçen ve tıbbi adaçayı olarak bilinen Salvia officinalis türüdür. Görüldüğü gibi, ülkemizde adaçayına talep giderek artmakta ve dolayısıyla da ekim alanına da buna paralel olarak artmaktadır. Ekim alanının artması ayrıca, adaçayının ülkemizde pazar payının olduğunu da göstermektedir. Adaçayı türlerinin kullanılan kısmı yaprakları ve çiçekleridir. Yapraklarında ortalama %0.5-2.5 oranında uçucu yağ bulunur. Her adaçayı türü farklı oranda uçucu yağ içerdiği gibi, uçucu yağlarının etken maddeleri de birbirinden farklılık göstermektedir. Kültürü yapılan tıbbi adaçayı (Salvia officinalis) türünde ortalama %2-2.5 oranında uçucu yağ bulunur. Adaçayının uçucu yağı antibiyotik, antiseptik özelliği taşıdığından boğaz 29

enfeksiyonları, diş iltihaplanmaları ve ağız yaralarının tedavisinde kullanılan ilaçların yapısında kullanılmaktadır. Bunun yanında yine, yapraklar bitkisel çay olarak tüketilmekte ve özellikle soğuk algınlığının giderilmesinde oldukça etkili olmaktadır (Baydar, 2009). Çok yıllık bir bitki olan adaçayı ülkemizde her bölgede rahatlıkla yetişebilen bir türdür. Soğuklardan etkilenmemesi ve dolayısıyla kıştan zarar görmeden çıkması önemli avantajlarındadır. Kireç bakımından zengin, alkali yapıda ve kumlu-tınlı topraklarda iyi gelişir. Bakım işleri gerektiği gibi yapıldığı takdirde Ankara koşullarında 3 biçim almak mümkündür. Salvia türlerinin çoğunluğunda çimlenme problemi vardır ancak tarımı yapılan Salvia offcinalis türünün tohumları rahatlıkla çimlenebilmektedir. Dolayısıyla, bitki tohumla ya da vejetatif olarak, yani çelikle çoğalabilmektedir. Tohumları yukarıda bahsedilen sarı kantaron ve oğulotu tohumlarına göre daha büyük olduğundan direkt olarak tarlaya ekilebilir; ya da yastıklara ekilen tohumlardan elde edilen yetişkin (yaklaşık 10-15 cm) fidelerin tarlaya şaşırtılması şeklinde adaçayı plantasyonu kurulabilir. Bunun yanında, daha önce kurulu olan adaçayı plantasyonundan yeni gelişen sürgünlerin alınıp, perlit ya da kum gibi havalanması iyi olan ve bitkiyi sıkmayan yetiştirme ortamlarında köklendirildikten sonra tarlaya şaşırtılması şeklinde de tarlada adaçayı plantasyonu kurulabilir. Bunun için alınan çelikler Indol Bütürik Asit (IBA) veya Giberellik Asit (GA3) gibi köklenmeyi teşvik edici hormonlarla 10 dk süreyle muamele edildikten sonra köklendirme ortamına dikilir. Burada çelikler yaklaşık 2 hafta sonunda köklenir ve daha sonra bu köklenen bitkiler tarlaya şaşırtılır. Adaçayı fazlaca dallanan bir yapıya sahip olduğundan, plantasyon kurulurken dikim sıklığı 50x30 ya da 60x40 olmalıdır. Tohumla ekim yapılacaksa da bu dikim sıklıklarına uyulmak suretiyle dekara 2-3 kg tohum yeterli olmaktadır. Tarlada homojen bitki örtüsünün olması isteniyorsa ve daha sonraki bakım işlerinin rahatlığı açısından tohumla ekim diğer yöntemlerden sonra düşünülmelidir. Adaçayının azotlu gübrelemeye olumlu tepki gösterdiği yapılan çalışmalarla belirlenmiştir. Nitekim Ankara koşullarında azotlu gübrelemenin tıbbi adaçayının verimi üzerine yapılan 30