AVRUPA TOPLULUĞU HUKUKUNDA TASARIMLARIN KORUNMASI - TOPLULUK TASARIMI (Community Design) Av. Dr. Cahit SULUK



Benzer belgeler
Endüstriyel Tasarım Tescilinde Yenilik ve Ayırt Edici Nitelik Değerlendirmesi. İç Mimarlık Ve Çevre Tasarımı Bölümü, Beytepe Kampusu Ankara,

FİKRİ VE SINAÎ MÜLKİYET HAKLARI. Dr. Deniz ŞENYAY ÖNCEL

6769 SAYILI SINAİ MÜLKİYET KANUNU HAKKINDA BİLGİ NOTU

ENDÜSTRİYEL TASARIMLARIN KORUNMASI

Sınai Mülkiyet Kanunu ile Gelen Yenilikler 2017

FİKRİ HAKLAR ESD ENDÜSTRİYEL TASARIMLAR. Yrd.Doç.Dr. Levent DURDU Kocaeli Üniversitesi B.Ö.T.E. Bölümü

Endüstriyel Tasarım Semineri

AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRK HUKUKUNDA TESCİLLİ TASARIMLARIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ (İPTALİ) DAVASI

ENDÜSTRİYEL TASARIM TESCİLİ. Tasarım tescili ürünlerin görünüm özelliklerini koruma altına alan bir sistemdir.

Yedek Parça Tasarımlarının Korunması ya da Otomotiv Yan Sanayimin Var Olma Mücadelesi (*)

SINAİ MÜLKİYET KANUNU İLE GELEN YENİLİKLER

FİKRİ HAKLAR. ESD ENDÜSTRİYEL TASARIMLAR BAŞVURU SÜRECİ Yrd.Doç.Dr. Levent DURDU Kocaeli Üniversitesi B.Ö.T.E. Bölümü

Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Kanun No Kabul Tarihi :

TASARIMIN ÖNEMİ. IKEA nın patronu. Ingvar Kamprad Bill GATES i en zengin tahtından indirdi.

FİKRİ HAKLAR ESD GENEL KAVRAMLAR. Yrd.Doç.Dr. Levent DURDU Kocaeli Üniversitesi B.Ö.T.E. Bölümü

Dr. Özge Ay OTOMOTİV SEKTÖRÜNDEKİ DAĞITIM SÖZLEŞMELERİNDEN KAYNAKLANAN HUKUKİ İLİŞKİLERİN REKABET HUKUKU DÜZENLEMELERİ AÇISINDAN İNCELENMESİ

Kabul Tarihi :

FİKRİ VE SINAÎ MÜLKİYET HAKLARI. Dr. Deniz ŞENYAY ÖNCEL

Sınai Mülkiyet Kanun Tasarısı

6769 SAYILI SINAİ MÜLKİYET KANUNU

Madde doğrultusunda, markanın tescil edilebilmesi için esas olarak iki temel unsurunun bulunduğu söylenebilir. Bunlar;

TEKNOKENT ŞİRKETLERİ İÇİN FİKRİ SINAİ HAKLAR BİLGİLENDİRME TOPLANTISI

Buluş Nedir? Nasıl Korunur? Yeni Kanun un Getirdikleri

E-BÜLTEN.

Marka Koruması! Neden, Nasıl?

Sınai Mülkiyet Föyü 2017 GİRİŞ ORTAK HÜKÜMLER

TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ

İÇİNDEKİLER. Önsöz... Birinci Bölüm TÜRK ÖZEL HUKUKUNUN DAYANAKLARI

FİKRİ VE SINAÎ MÜLKİYET HAKLARI. Dr. Deniz ŞENYAY ÖNCEL

Prof. Dr. ÖMER TEOMAN a 55. Yaş Günü Armağanı, C.I, Beta, İst. 2002, s

SINAİ MÜLKİYET KANUNU NDA İHTİYATİ TEDBİRLER

MARKA GENEL BİLGİLER

Av. Gizem YILMAZ İstanbul Barosu AVRUPA BİRLİĞİ ORTAK PAZARINDA MİKTAR KISITLAMALARINA EŞ ETKİLİ ÖNLEMLER

Buluşların Devir, Satış veya Kiralanmasına İlişkin Kurumlar Vergisi İstisnasının Uygulanma Esasları

PATENTLER YAZILIM PATENTLERİ

TASARIMLARIN ONARIM AMAÇLI KULLANIMI. Dr. Cahit SULUK. C. XXI Sayı 2

Sanal ortamda. şirket. itibarının. korunması. Kurumsal İtibar: Farklı Bakış Açıları (II) Oturumu Ceyda CİMİLLİ AKAYDIN

FİKRİ MÜLKİYET VE TEKNOLOJİK GELİŞME

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR...XV

Türkiye, Gümrük Birliği kapsamında belirli alanlardaki mevzuatında olduğu gibi, fikri mülkiyet mevzuatında da Avrupa Birliği (AB) ile

FSH BİLGİLENDİRME TOPLANTILARI

Endüstriyel. PATENT akıl rüzgarıyla buluş.

TASARIMLARIN ULUSLAR ARASI BAŞVURUSU, TESCİLİ VE KORUNMASI

Arçelik A.Ş. Patent Stratejileri

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

D. Şekiller-17 E. Üç Boyutlu Şekiller-18 F. Renkler-19 G. Sesler-21 H. Kokular-22 İ. Tatlar-23 J. Hareketler-23 K. Sloganlar-24 III.

Av. Deniz KAYATEKİN. Patentin Hükümsüzlüğü

FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI

Patent Ön Araştırmaları ve Yenilik Araştırmaları

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

AR& GE BÜLTEN. Otomotivde Yeni Dönem! Otomotiv Sektöründeki Rekabet Koşulları Yenileniyor!

MÜLKİYET, FİKRİ MÜLKİYET, PATENT VE AVRUPA PATENTİ

Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü30 Mayıs 2009 CUMARTESİResmî GazeteSayı : ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

TİCARÎ SIR, BANKA SIRRI VE MÜŞTERİ SIRRI HAKKINDA KANUN TASARISI


b) Kanun Hükmünde Kararname: 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameyi,

Türkiye de Coğrafi İşaret Koruması

ÖNSÖZ...vii KISALTMALAR...xvii KAYNAKÇA...xix GİRİŞ... 1

Arçelik A.Ş. Patent Stratejileri

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası

Fikri Mülkiyet II. Bölüm

COĞRAFİ İŞARETLER ALANINDA AB TÜRKİYE İŞBİRLİĞİ UMUT İLKAY KAVLAK AB DELEGASYONU FİKRİ MÜLKİYET HUKUKU SEKTÖR SORUMLUSU

BIGG-SEA KONSORSİYUMU GİRİŞİMCİLİK PROJESİ

YURTDIŞI İNŞAAT HİZMETLERİ SEKTÖRÜ İÇİN ULUSLARARASI TAHKİM REHBERİ

Tüketicilere sunulan ürünlerin fiyatlarının belirtilmesine ilişkin olarak tüketicinin korunması hakkında. 16 Şubat 1998 tarihli ve

Marka Kavramı ve Marka Tescil İşlemleri

Sınai Mülkiyet Hakları, Önemi,

MARKA. Marka, belirli kişi yada firmalarca üretilen ürün veya hizmeti tanımlayan ayırt edici işarettir

2002/2 SAYILI DİKEY ANLAŞMALARA İLİŞKİN GRUP MUAFİYETİ TEBLİĞİ

TÜRK GIDA KODEKSİ GIDA İLE TEMAS EDEN MADDE VE MALZEMELER YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

15. TÜRKİYE TEKSTİL İSİMLERİ VE ETİKETLEMEYE İLİŞKİN AB MEVZUATINA NE KADAR UYUMLU?

Anahtar Sözcükler: Patent, Tasarım, Fikri Mülkiyet Hakları, Uluslararası Koruma, Uluslararası Başvuru, Uluslararası Tescil, Topluluk Tasarımı.

Yazılımlar için Fikri Mülkiyet Hakları

BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ VE GEÇİCİ HUKUKİ KORUMA KARARLARI. DR. ADEM ASLAN Yargıtay 11.HD. Üyesi

1. Sınai mülkiyet haklarından elde edilen kazanç ve iratların kapsamı

Türkiye, Osmanlı Devleti döneminde Patent Kanunu nu kabul eden ilk 8 ülke arasında yer almıştır.

FİKRİ MÜLKİYET HUKUKU Avukat Barkın Gültekin

ZAMANAŞIMI SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA DİSİPLİN CEZASI VERİLMESİ

COĞRAFİ İŞARETLERİN SAĞLADIĞI HAKLARIN KAPSAMI VE ÖRNEK KULLANIMLAR

MARKA HAKKI NEDİR VE MARKA BAŞVURUSU YAPILIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN UNSURLAR

SINAİ MÜLKİYET KANUNUNUN UYGULANMASINA DAİR YÖNETMELİK HAKKINDA BİLGİ NOTU

6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Çerçevesinde Endüstriyel Tasarımların Tescil Yolu İle Korunması

Gayrimaddi Haklar ve Vergilendirilmesi

BİLİŞİM HUKUKU, 2005 İ Ç İ N D E K İ L E R

KURUMLAR VERGİSİ GENEL TEBLİĞ TASLAĞI (SERİ NO: 8)

Uzun Sok. Kolotoğlu İşhanı Kat: 3 No:75 - TRABZON Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : Karayolları Genel Müdürlüğü - ANKARA

Bilgi Toplumunda Hukuk ÜNAL TEKİNALP E ARMAĞAN

Rekabet Kurumu Başkanlığından :

Madrid Protokolüne göre başvuru sistemi, 6769 sayılı Kanunun içinde düzenlenmiştir.

Yönetmelik çalışmaları devam etmekte olup yeni yönetmelikler çıkarılıncaya kadar mevcut yönetmelikler yürürlükte olacaktır.

Fikri mülkiyet, ulusal bir düzeyde değil, aslında evrensel bir düzeyde kullanılır.

(FİKRİ VE SINAİ MÜLKİYET HAKLARI) INTELLECTUAL PROPERTIES (IP) Patent, Faydalı Model, Tasarım Tescil, Telif Hakları, Ticari Sır

FİKRİ HAKLAR ESD PATENT BAŞVURU SÜRECİ. Yrd.Doç.Dr. Levent DURDU Kocaeli Üniversitesi B.Ö.T.E. Bölümü

PAZARLAMA DAĞITIM KANALI

Resmî Gazete Sayı : YÖNETMELİK GENEL SAĞLIK SİGORTASI VERİLERİNİN GÜVENLİĞİ VE PAYLAŞIMINA İLİŞKİN BİRİNCİ BÖLÜM

AVRUPA BİRLİĞİ ve TÜRK HUKUKUNDA TASARIMLARIN KÜMÜLATİF OLARAK KORUNMASI (ÇOKLU KORUMA)*

BTSO FİKRİ HAKLAR FARKINDALIK VE YENİ SINAİ MÜLKİYET KANUNU SEMİNERİ

Sınai Mülkiyet Haklarında İstisna Uygulamasına İlişkin Yeni Düzenleme

T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU E. 2011/76 K. 2014/1397 T

Endüstriyel Tasarım Genel Bilgileri

Transkript:

AVRUPA TOPLULUĞU HUKUKUNDA TASARIMLARIN KORUNMASI - TOPLULUK TASARIMI (Community Design) Av. Dr. Cahit SULUK Published by Av. Dr. Cahit SULUK at Smashwords Copyright 2010 Av. Dr. Cahit SULUK Smashwords Edition, License Notes All rights reserved. No part of this publication may be reproduced, stored in a retrieval system, or transmitted in any form or by any means, electronic, mechanical, photocopying, recording or otherwise, without the prior permission of the copyright owner. Ankara, 2002 http://www.seckin.com.tr e-mail: seckin@seckin.com.tr İÇİNDEKİLER Önsöz Kısaltmalar Giriş A. GENEL OLARAK B. TOPLULUKTA TASARIMLARA İLİŞKİN DÜZENLEMELERİN GELİŞİMİ VE ANA HATLARI Birinci Bölüm KAVRAMLAR VE İLKELER A. KAVRAMLAR 1. Tasarım 2.Topluluk Tasarımı a.topluluk Tescilli Tasarımı b.topluluk Tescilsiz Tasarımı 3.OHIM 4. Ürün ve Ürün Çeşitleri 5. (Yedek) Parça ve (Yedek) Parça Tasarımı B. İLKELER 1. İkili Koruma [Two-tiered protection) İlkesi 2.Yeknesak Karakter (Unitary character) İlkesi 3.Korumanın Bölgeselliği İlkesi 4.Bağımsızlık [Autonomy) İlkesi 5.Birlikte Var Olma {Co-existence) İlkesi 6.Rüçhan (Öncelik) Hakkı 7. Önceki Kullanımdan Doğan Hak (m. 16 ve 22) 8. Hakkın Tükenmesi İlkesi 9. Kümülatif (Çoklu) Koruma İlkesi

İkinci Bölüm KORUMA ŞARTLARI A. GENEL OLARAK B. YENİLİK 1. Genel Olarak 2. Yenilik Çeşitleri a.mutlak Yenilik - Nispî Yenilik b.objektif Yenilik - Sübjektif Yenilik c. Basit Yenilik - Nitelikli Yenilik C. AYIRT EDİCİ NİTELİK 1. Genel Olarak 2. Ayırt Edici Niteliği Belirlerken Kullanılacak Kriterler a. Genel İzlenimde Farklılık b. Bilgilenmiş Kullanıcı c. Tasarımcının Tasarımı Geliştirmede Seçenek Özgürlüğü d. Tasarımın Uygulandığı Ürün ya da Alan e. Tescil Başvurusunda Yapılan Açıklamalar D. KAMUYA SUNMANIN YENİLİK VE AYIRT EDİCİ NİTELİĞE ETKİSİ Üçüncü Bölüm KORUMA KAPSAMI VE SÜRESİ A. KORUMA KAPSAMI B. KORUMA SÜRESİ Dördüncü Bölüm KORUMANIN SINIRLARI VE KORUMA DIŞI HALLER A. KORUMANIN SINIRLARI 1.Kişisel Amaçla Sınırlı Kalan ve Ticari Amaç Taşımayan Fiiller [m.20/(1, a)] 2. Deneme Amaçlı Fiiller [m.20/(1, b)] 3. Eğitim ve Referans Amaçlı Çoğaltmalar [m.20/(1, c)] 4. Paris Anlaşması Gereği Uluslararası Trafik Serbestisi [m.20/(2, a-c)] 5. Onarım Amaçlı Kullanım (m.110) 6.Önceki Kullanımdan Doğan Hak (16 ve 22) 7.Hakkın Tükenmesi (m.21) B. KORUMA DIŞI HALLER 1. Tasarımcıya Seçenek Bırakmayan Tasarımlar a. Genel Olarak b. Fonksiyonun, Tasarımı Şekillendirmesi c. İşlevsel Zorunluluk Arz Eden (Must Fit) Parça Tasarımları d. Modüler Ürün Tasarımlarının Durumu 2. Kamu Düzeni ve Genel Ahlaka Aykırı Tasarımlar Beşinci Bölüm BAŞVURU, TESCİL VE YAYIN A. BAŞVURU 1.Genel Olarak 2.Başvurunun Yapılması 3. Başvurunun Yapıldığı Tarih 4. Başvuruda Kullanılacak Dil B. TESCİL C. YAYIN VE YAYININ ERTELENMESİ Altıncı Bölüm HAK SAHİBİ VE HAKLARI

A. HAK SAHİBİ 1. Genel Olarak 2. Tasarımcının Adının Belirtilmesi 3. Korumadan Yararlanacak Kişiler 4. Bilgisayar Yardımıyla Yapılan Tasarımlarda Hak Sahipliği B. HAKLARI 1. Genel Olarak 2. Üretmek 3. Piyasaya Sunmak 4.Satmak 5.İthal ve İhraç Etmek 6.Sözleşme Yapmak İçin İcapta Bulunmak 7. Tasarımın Uygulandığı Ürünü Kullanmak veya Yukarıda Sayılan Amaçlarla Elde Bulundurmak Yedinci Bölüm TOPLULUK TASARIM HAKKI VE BU HAKKIN HUKUKİ İŞLEMLERE KONU OLMASI A. TOPLULUK TASARIM HAKKI B. TOPLULUK TASARIM HAKKININ HUKUKİ İŞLEMLERE KONU OLMASI Sekizinci Bölüm HÜKÜMSÜZLÜK VE HAKKIN SONA ERMESİ A. HÜKÜMSÜZLÜK 1. Genel Olarak 2. Hükümsüzlük Halleri a.tasarım Tanımına Uygun Olmama [m.25/(1, a)] b.koruma Şartlarını Taşımama veya Kamu Düzeni ve Genel Ahlaka Aykırılık [m.25/(1, b)] c. Gerçek Hak Sahibinin Başkası Olması [m.25/(1, c)] d. Daha Önce Benzer Bir Tasarımın Varlığı [m.25/(1, d)] e. Kullanımı Yasak Olan Ayırt Edici Bir İşaretin, Tasarımda Kullanılması [m.25/(1, e)] f. Tasarımın, Korunan Bir Fikir ve Sanat Eserini İçermesi [m.25/(1, f)] g. Tasarımın, Yasaklanmış İşaretlerden Birinin Uygunsuz Kullanımını İçermesi [m.25/(1, g)] 3. Hükümsüzlük İddiasında Bulunabilecekler 4. Hükümsüzlük İddiasının, OHIM'de İncelenmesi ve Temyiz a. Hükümsüzlük Başvurusu b. İnceleme c. Temyiz 5.Hükümsüzlük Kararının Etkisi 6.OHIM Önünde Temsil ve Profesyonel Vekiller 7. OHIM'e Ödenecek Ücretler B. HAKKIN SONA ERMESİ Dokuzuncu Bölüm TOPLULUK TASARIMINA İLİŞKİN YARGI YETKİSİ, İLERİ SÜRÜLEBİLECEK TALEPLER VE YARGILAMA USULÜ A.GENEL OLARAK B.TOPLULUK TASARIMINA İLİŞKİN YARGI YETKİSİ C. İLERİ SÜRÜLEBİLECEK TALEPLER VE AÇILABİLECEK DAVALAR 2. Açılabilecek Davalar a. Tecavüz Davaları

b. Hükümsüzlük Davası D. YARGILAMA USULÜ Onuncu Bölüm TESCİLSİZ TASARIMLAR A. GENEL OLARAK B. KONUYA İLİŞKİN DÜZENLEMELER 1. İngiliz Hukuku 2. Topluluk Hukuku C. DEĞERLENDİRME SONUÇ DIRECTIVE 98/71/EC OF THE EUROPEAN PARLIAMENT AND OF THE COUNCIL Of 13 October 1998 On The Legal Protection Of Designs(O.J., 28.10.1998, L 289/28-33) - (AVRUPA PARLAMENTOSU VE KONSEYİNİN 13 EKİM 1988 TARİHLİ TASARIMLARIN YASAL KORUNMASI HAKKINDAKİ 98/71/EC SAYILI YÖNERGE (ATRG., L289/28,28.10.1998, p.28-35)) COUNCIL REGULATION (EC) NO 6/2002 OF 12 DECEMBER 2001 ON COMMUNITY DESIGNS (O.J., 5.1.2002, L 3/1-24) Kaynakça Dizin Önsöz Fikri mülkiyetin üvey evladı olarak nitelenen tasarımlarla ilgili Avrupa Birliğindeki çalışmalar neredeyse Birliğin kuruluş tarihlerine kadar geriye dayanır. Ancak üye ülkelerin bu konudaki mevzuatlarının birbirinden çok farklı olduğu, bu nedenle uyumlaştırma çalışmalarının başarıya ulaşamayacağı endişesiyle bu çalışmalara uzun süre ara verilmiştir. Daha sonra, Ortak Pazarın bir gereği olarak, 1991 tarihinde Komisyonun hazırladığı Green Paper ile konu yeniden gündeme taşınmıştır. 1993 tarihinde konuya ilişkin Yönerge ve Tüzük Tasarıları yayımlanmıştır. Bu Tasarılar aynı zamanda hukukumuzda konuyu düzenleyen 554 Sayılı EndTasKHK'nın mehazını teşkil etmektedir. O nedenle bu çalışmada, mehaz hukuk irdelenerek bu alandaki mevzuatımızın daha iyi anlaşılmasına gayret sarf edilmiştir. Anılan bu Tasarılarda birçok kez değişikliğe gidildikten sonra, Yönerge 1998, Tüzük ise 2002 tarihlerinde yürürlüğe girmiştir. Topluluk Hukukunda 2002 tarihli Topluluk Tasarım Tüzüğü ile, 1994 tarihinde yürürlüğe giren Topluluk Markası model alınarak, yeni bir hak türü oluşturulmuştur: Topluluk Tasarımı. Böylece 1971 tarihli Benelux düzenlemesi bir tarafa bırakılırsa dünyada tasarımlar bakımından ülkesel korumadan bölgesel korumaya geçilmiştir. Topluluk Markasından sonra Topluluk Tasarımı, küreselleşmenin bir sonucu olarak ticaretin ve buna bağlı olarak da hukukun giderek uluslararası niteliğe bürünmesi sürecinde, yeni bir kilometre taşı olmuştur. Topluluk Tasarımının kabulü, fikri mülkiyet haklarındaki uluslararası korumanın giderek gerekli hale geldiği günümüzde bu haklar bakımından çok önemli bir adım ve kazanımdır. Topluluk Tasarımının yürürlüğe girmesi ile bu kitabın basımındaki süreçler birbirine benzemektedir. Her iki süreç de zor ve uzun olmuştur. Kitabın hazırlığı yoğun ve yorucu bir çalışmayı gerekli kılmış, ancak basımı için de hiç küçümsenemeyecek kadar zaman ve enerji harcanmıştır. Bu vesileyle elinizdeki kitabın, 30 Mart 2002 tarihinden önceki bilgileri içerdiğini belirtmek isterim. Tüzüğün Türkçe'ye tercümesini yapan meslektaşım Avukat Hasan Murat ÇAVUŞOGLU'nun katkısı olmasaydı, birçok Türk okuru, eserden belki de yeterince faydalanamayacaktı. Kendisine en içten teşekkürlerimi belirtmek isterim. Eserin meydana gelmesinde emeği geçen Yrd. Doç. Dr. Berdal ARAL, Mustafa DERECİ, Ar. Gör. Ahmet KEŞLİ, ortağım ve meslektaşım Av. Zeynel ÖZTÜRK'e ve burada isimlerini anamadığım herkese müteşekkirim. Ayrıca yaptığı çalışmalar için minnettarım. Kitabın basım ve yayımını üstlenen başta Koray SEÇKİN olmak üzere Seçkin Yayınevi mensuplarına teşekkür ediyorum.

İstanbul, Aksaray Eylül 2002 Av. Dr. Cahit SULUK ccsuluk@yahoo.com Kısaltmalar ATM : Avrupa Topluluğu Mahkemesi. : Avrupa Birliği. AB : Avrupa Birliği. AIPPI: Association Internationale Pour la Production de la Propiete Industrielle=International Association for the Protection of Industrial Property. ALRC: Australian Law Reform Commission. ATA: Avrupa Topluluğu Anlaşması. ATRG: Avrupa Topluluğu Resmi Gazetesi. AÜHF: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi. b: Bent. BGH: Bundersgerichtshof. Bkz: Bakınız. C: Cilt. CPC: Community Patent Convention. Dpn: Dipnotu. DPT: Devlet Planlama Teşkilatı. EC : European Community. ECR: EuropeanCourt Reports. Ed: Edition, Editor. Eds: Editors. EFTA: European Free Trade Area. EIPR: European Intellectual Property Review. EPC: European Patent Convention. EPO: European Patent Office. FICPI: The International Federation of Intellectual Property Attorneys. GATT: General Agreement on Tariffs and Trade. GB: Gümrük Birliei IIC: International Review of Industrial Property and Copyright Law. IPD: Intellectual Property Decisions. IPQ: Intellectual Property Quarterly. İÜHFM: Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası. JPTOS: Journal of the Patent and Trademark Office Society. Karş: Karşılaştırınız. KOBİ: Küçük ve Orta Boy İşletme. m: Madde. MIP: Managing Intellectual Property. MPI: Max Planck Institute. No: Numara/Number. OHIM: The Office for Harmonisation in the Internal Market-Trade Marks and Desings. p: Page. RDA: Registered Design Act. RPC: Report of Patents, Design and Trade Mark Cases, s: Sayfa. S: Sayı. SPO (DPT): State Planning Organisation/Devlet Planlama Teşkilatı.

TRIPS: Agreement on Trade Related Aspects of Intellectual Property Rights, Including Trade in Counterfeit Goods. US: Unated States. V: Volume. Vd: Ve devamı. WIPO: World Intellectual Property Organisation. YEM: Yapı Eğitim Merkezi. Giriş A. GENEL OLARAK S.17* Fikri mülkiyet hukukunda neyin ne kadar korunacağı sorusu, yasa koyucuları uzun süre düşündürmüş ve düşündürmeye de devam edecektir 1. Günümüzde bu sorunun önemi, teknolojinin ve bilgi akışının baş döndürücü hızı karşısında bir kat daha artmıştır 2. Fikri mülkiyetin en tartışmalı konulanndan birisi, tasarımların korunmasıdır 3. İhtilaf, hem tasarımın tarif ve kapsamında hem de nasıl korunacağı 4 hususlarında yaşanmaktadır. Öyle ki, tasarımlar neredeyse dünyadaki hukuk düzeni sayısınca farklı düzenlemeye konu olmuştur 5. Hatta fikri mülkiyet hukukunda büyük oranda uyumlaştırmayı gerçekleştirmiş Topluluğa üye ülkelerin tasarım mevzuatları dahi çok büyük farklılıklar göstermektedir 6. Buradaki temel sorun, diğer fikri haklarda olduğu gibi, tasarımlarda da ilgililerin menfaatlerini en iyi dengeleyecek bir düzenlemeye gidebilmektir. Bir yandan tasarımlar, hak ettiği korumaya kavuşmalı ve tasarım sahibinin bireysel menfaati korunmalı, diğer yandan da aşın koruma sonucunda toplumun menfaatleri bertaraf edilmemelidir. Son zamanlarda ürün tasarımı, önemli bir pazarlama aracı haline gelmiştir. Özellikle bazı sektörlerde ürününü yeni tasarımlarla tüketiciye sunmayanların S.18* pazarda rekabet şansı giderek azalmaktadır. Tekstil, ayakkabı, otomotiv, takı, mobilya ve seramik sektörleri bunlardan bazılarıdır. Girişimcilerin, pazar payını artırmak için en önemli araçlardan birisi tasarımdır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte pazarda aynı performansı gösteren ürünleri bulmak olağan hale gelmiştir. İşte aynı performansı gösteren bu ürünlerin satışında tasarım, belirleyici bir işlev görmeye başlamıştır. Tasarım mevzuatı yenilik, buluş ve yaratıcılığa yapılan yatırımı korumayı amaçlamaktadır. Tasarım mevzuatı ile ürünlerin tasarımı sayesinde ürünün görünümüne verilen ayırt edici özellikler korunur; ürünün bizatihi kendisi korunmaz. Böylece tasarım mevzuatı, pazardaki rekabete engel teşkil etmez. Kapitalist ekonominin temel direği rekabettir. Rekabet ortamında rakipler, müşteri tatmini için reklamlarında ürün imajını (marka ve tasarım ile) öne çıkarmaktadır. Reklamın olduğu yerde çoğu kez tasarım da vardır. Teknik bakımdan aynı kalitede olan iki ürün arasında müşteri tercihinde, ürünün tasarımı büyük rol oynamaktadır. Hatta tasarımın, müşteri tercihinde zaman zaman tek başına belirleyici olduğuna dahi şahit olunmaktadır 7. Sanayileşme ile birlikte seri imalatın gelişmesi sonucunda, üretim ve imalatın dayanaklarından biri haline gelen tasarım koruması, birçok ülkede bir ekonomi politikası haline gelmiştir. Gerçekten ilk tasarım mevzuatları (1787 İngiltere, 1793 Fransa), sanayileşmenin hemen ardından kabul edilmeye ve daha sonra tasarım koruması yaygınlaşmaya başlamıştır. Günümüzde tasarımların ekonomideki payı küçümsenemeyecek düzeydedir. Bu bağlamda tasarımların korunup korunmayacağı, eğer korunacaksa hangi şekilde korunacağı hususu, ticari hayatta büyük önem taşımaktadır. Keza, her geçen gün tasarımın ekonomideki payının artacağına ilişkin önemli işaretler görülmektedir 8. Artık pazarda tasarımın ilgilendirmediği ürün bulabilmek neredeyse imkansız olup, tasarımlar sanayii ürünlerinin pazarlamasında en önemli araçlardan biri haline gelmiştir. Ayrıca, son zamanlarda bir pazarlama aracı olarak, markanın yanında ve hatta onun yerini alacak şekilde tasarımın kullanıldığı gözlemlenmektedir 9. Bu durum, birçok insanın önce markaya, daha sonra ürüne bakarak satın alma kararı verdiği günümüzde, tasarımın ne denli öneme sahip olduğunu ve olabileceğini göstermektedir.

S.19* Tasarımın ekonomideki artan önemine paralel olarak, teknolojideki gelişme sayesinde, taklit kolaylaşmıştır. Başkasının emeğine konarak kazanç elde etmek, her geçen gün teknolojik bakımdan kolaylaşmaktadır. Bu konuda tasarım sahibi, sözgelimi know how sahibi kadar şanslı değildir. O nedenle tasarımlar, fikri mülkiyetin hukuki korumaya en çok ihtiyacı olan alanlarından biridir. Konunun Topluluk Hukukunda özel bir yeri vardır. Her üye ülke tasarımları, farklı şekilde korumakta ya da hiç korumamaktaydı. Bu nedenle, bir üye ülkede korunan herhangi bir ürünün tasarımı başka bir üye ülkede korunmamakta, yine aynı tasarıma farklı üye ülkelerde farklı koruma sağlanmaktaydı. Bu farklılıklar, Toplulukta ticaretin önünde önemli bir engel teşkil etmekteydi. Bu durum, Topluluk organlarını harekete geçirmiş ve tasarımların tüm Toplulukta aynı şekilde korunmasını sağlayacak bir sistemin kurulması hedeflenmiştir. Bu hedefin gerçekleşmesinde, 13 Ekim 1998 tarihli ve 71/98 Sayılı Tasarım Yönergesi ilk adımı, 12 Aralık 2001 tarihli ve 6/2002 Sayılı Tasarım Tüzüğü ikinci adımı oluşturmaktadır. B. TOPLULUKTA TASARIMLARA İLİŞKİN DÜZENLEMELERİN GELİŞİMİ VE ANA HATLARI Topluluk Hukukunda tasarım ve markaya ilişkin mevzuat hazırlanırken, Topluluğa üye olmayan ülkeler bakımından bu düzenlemelerin bir model oluşturacağı üzerinde durulmuştur 10. Toplulukta, bir yandan fikri mülkiyet hakları diğer yandan, malların serbest dolaşımı ilkesini içinde barındıran bir sistem kurulmaya çalışılmaktadır. Bu yöndeki çabalar, hem Topluluk mevzuatında hem de Avrupa Topluluğu Mahkemesinin (ATM) kararlarında görülmektedir. Avrupa Topluluğu Anlaşmasının (ATA) 30. (eski 36.) ve 295. (eski 222.) maddelerinde fikri mülkiyete ilişkin düzenlemeler olsa da bu Anlaşmayla bir fikri mülkiyet sistemi oluşturulmamıştır 11. Üye ülkelerin fikri mülkiyet hukukları büyük farklılıklar içerdiğinden dolayı bu haklar, Ortak Pazarda malların serbest dolaşımını ciddi şekilde engellemekteydi. Gerçekten tarife dışı ortak pazarın işleyişini engelleyen en büyük engel bu haklardır 12. O nedenle Topluluk bu haklar için uyumlaştırmaya gitmeyi planlamış ve yapılan çalışmalar sonucunda bunda büyük oranda başarılı da olunmuştur. Anılan Anlaşmanın 28-29. (eski 30-34.) maddelerinde düzenlenen, malların serbest dolaşımını engelleyen hususlardan olan fikri mülkiyet haklarına S.20* ilişkin mevzuatın uyumlaştırma çalışmaları uzun süredir yapılmaktadır. Bu bağlamda, bir yandan Ortak Pazarda malların serbest dolaşımının ve rekabetin önündeki engelleri kaldırmak için tasarımların Topluluğun genelinde aynı şekilde korunması 13 ; diğer yandan, tasarımlara gerekli korumanın, Topluluğun tamamında aynı şekilde sağlanması hedeflenmiştir. Toplulukta tasarım mevzuatının uyumlaştırma çalışmaları 1959 yılında başlamıştır. Bu tarihte bir çalışma grubu kurulmuştur. Grup, çalışmasının sonuçlarını bir rapor halinde 1962'de açıklamıştır. Rapora göre, üye ülke mevzuatlarmdaki büyük farklılıklar nedeniyle tasarımlara ilişkin uyumlaştırmanın, fazla şansı olmamakla birlikte imkansız olduğu da söylenemez. Sonuç olarak Raporda, Ortak Pazarın iyi işlemesi için uyumlaştırmanın gerekliliği üzerinde durulmaktadır 14. Anılan çalışma grubundan sonra, tasarım hukuku alanındaki uyumlaştırma çalışmalarına uzun bir süre ara verilmiştir. AB Komisyonu, 1978'de yeni bir komisyon kurmuşsa da bu girişimden de bir sonuç alınamamıştır 15. Daha sonra Max Planck Institute (MPI), 1990 tarihinde Topluluk Tasarımına ilişkin bir öneri hazırlamıştır. AB Komisyonu, bu öneriyi temel alarak 1991'de tasarımların korunmasına ilişkin Green Paper'i yayımlamıştır 16. Komisyon, Green Paper's dayanarak da 1993'te Topluluk Yönerge ve Tüzük tasarılarını yayımlamıştır 17. Bu tasarıların iki amacı vardır; a) Tasarımlar için etkin bir hukuki koruma sağlamak, b) Toplulukta, tasarımlarla ilgili düzenlemelerde uyumlaştırmaya gitmek 18. Ekonomik ve Sosyal Komite, ilk görüşünü 6 Temmuz 1994 tarihinde, bu konudaki ek görüşünü ise, 22 Şubat 1995 tarihinde belirtmiştir 19. Parlamento ise, Yönergeyle ilgili görüşünü 9-13 Ekim 1995 tarihinde açıklamıştır 20. Komisyon, 21 Şubat 1996 tarihinde Yönerge Tasarısında değişikliğe gitmiştir 21. Bunun sonucunda Konsey, Yönergeyle ilgili pozisyonunu 17 Haziran 1997 tarihinde S.21* belirlemiştir 22. Yedek parça tasarımlarının hukuki durumu, önemli tartışmalara neden olduğu için bu konuda bir Uzlaşma Komitesi kurulmuş ve burada varılan uzlaşmanın sonunda 13 Ekim 1998

tarihinde Yönerge kabul edilmiştir 23. Bu tarihten sonra Tüzük üzerindeki çalışmalar sürmüş olup, 21 Haziran 1999 ve 27 Ocak 2000 tarihlerinde Tüzük Tasarısı üzerinde değişiklikler yapılmıştır 24. Parlamento, bu değişikliklerle ilgili görüşlerini 16 Haziran 2000 tarihinde bildirdikten sonra, 12 Aralık 2001 tarihinde kaleme alınan 6/2002 Sayılı Tasarım Tüzüğü, 6 Mart 2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir 25. Tüzüğün uygulama şeklini gösteren yönetmeliğe ilişkin taslak üzerinde çalışmalar sürmekte olup, 2002'nin yazında Uygulama Yönetmeliğinin yasalaşması beklenmektedir 26. Uygulama Yönetmeliği, Tüzüğün 107. maddesinde gösterilen hususlar başta olmak üzere, Tüzüğün uygulanması ile ilgili hususları kapsamaktadır. Topluluk tasarımıyla ilgili ücret yönetmeliğine ilişkin çalışmalar da sürmektedir. Yönerge ve Tüzük bakımından, yeknesak bir düzenlemeye gidilmesi için azami gayret sarf edilmiştir 27. Bugün yürürlükte olan her iki düzenleme de paralel hükümler taşımaktadır. Biri için yapılan yorum, diğeri için de geçerlidir. O nedenle bu çalışmada, Tüzük için ileri sürülen görüşler, düzenleme alanına girdiği sürece, Yönerge için de geçerlidir. Tüzükle kabul edilen sistemin ana hatları kısaca şöyledir: Tasarımlar bakımından tüm Toplulukta yeknesak koruma sağlayan bir sistemin kurulması ve böylece ATA'nın amacı doğrultusunda ticaretin önündeki engellerin kaldırılması için Topluluk Tasarımı kabul edilmiştir. Bu durum, Tüzüğün Giriş {Recitals) kısmında açıkça vurgulanmıştır. Yine, Tüzüğün Giriş kısmında, sadece Benelux ülkelerinde yeknesak tasarım koruması bulunduğu, diğer üye ülkelerde bu konuda bir birlik olmadığından, aynı tasarım için farklı kişilere farklı koruma sağlandığı, bu durumun üye ülkeler arasındaki ticareti ve rekabeti önemli derecede engellediğine dikkat çekilmiştir. Gerçekten, tasarım koruması bakımından üye ülkelerin mevzuatlarında esaslı farklılıkların bulunması, Ortak Pazarı bölmekte ve malların serbest dolaşımını engellemektedir. Tek müracaatla ve yeknesak bir koruma ile tüm üye ülkelerde geçerli olacak bir tasarım hakkının ihdası bakımından Tasarım Tüzüğünün kabulü gerekli olmuştur. Diğer yandan, Toplulukta tasarımlara daha fazla koruma sağlanarak bir yandan tasarımcılara S.22* destek olunurken, diğer yandan yenilik ve tasarıma yatırım teşvik edilmek istenmiştir. Böylece, Topluluğun sanayisinin gelişmesi hedeflenmiştir. Tasarım korumasının, patent yaklaşımıyla (patent approach) mı, yoksa fikir ve sanat eseri (copyright approach) yaklaşımıyla mı ele alınacağı sorunu, uzun süre önemli tartışmalara neden olmuştur. Topluluk Hukukundaki düzenleme, her iki yaklaşımı da terk etmiş ve tasarım yaklaşımını (design approach) benimsemiştir 28. Bu yaklaşımda tasarımlar, ekonomik değer olarak kabul edilmektedir (market oriented approach). Diğer bir deyişle, tasarımlara sanat eseri muamelesinden ziyade, ekonomik hayatta önemli bir rol biçilmektedir. Bununla birlikte bir tasarım, şartları karşılamak kaydıyla, fikir ve sanat eseri olarak da korunabilecektir. Yine bu yaklaşımın bir sonucu olarak, Topluluk Tasarımının korunması için faydalı (utilitarian), estetik, kalite ve iki ya da üç boyutlu olma gibi şartlar aranmamıştır 29. Topluluk Tescilli ve Tescilsiz Tasarımı olmak üzere iki tür koruma şekli benimsenmiştir {twotiered approach). Tescilli tasarımlar, sahibine inhisari yetkiler vermekte olup, önemli derecede hukuk güvenliği sağlar. Tescilsiz tasarımlar ise, sadece taklide karşı koruma sağlar. Buna karşılık, bu hakkı elde etmek için maliyet ve zaman kaybı gibi faktörler devreye girmemektedir. Bu durum, özellikle çok sayıda ve kısa ömürlü tasarımlara sahip sektörler bakımından hayati önemi haizdir. Topluluk Tescilli Tasarımlan bakımından maliyetlerin asgari düzeyde tutulmasına ve başvurunun mümkün olduğu ölçüde kolay olmasına özen gösterilmiştir. Tüzüğün Giriş kısmında, özellikle KOBİ'ler ve herhangi bir firma veya kuruma bağlı olmadan çalışan bireysel tasarımcılar dikkate alınarak böyle bir düzenlemeye gidildiğine dikkat çekilmektedir. Gerçekten başvuruların sadece şekli bakımdan incelenip, itiraz olmadığı sürece, esasa ilişkin incelemenin yapılmaması ve çoklu başvuru imkanının getirilmesi, hep bu amaca hizmet etmektedir. Topluluk Tasarım Mahkemeleri öngörülerek tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir tasarımla ilgili olarak, her üye ülkede ayrı ayrı yargılamanın önüne geçilmiştir. Böylece bir yandan para ve zaman kaybı önlenirken, diğer yandan anılan mahkemelerin kararlarının ATM'de temyizine imkan tanınarak, Topluluk Tasarımının geçerliliğine ilişkin konularda tek bir yorumun gelişmesine imkan sağlanmıştır. Kümülatif koruma ilkesinin benimsenmesiyle, uygulamanın ihtiyaçlarına cevap verilmek istenmiştir. S.23* Konuya ilişkin Topluluk İçtihat Hukukundaki gelişme ana hatlarıyla şöyledir. Yönerge ve

Tüzüğün ilk tasarısında, bu düzenlemelerin dayanağının, ATA'nın 95 (eski 100a) maddesi olduğu ifade edilmiştir. Yeni bir hakkın oluşumu için dayanağın 308. (eski 235) madde olacağı üzerinde durulunca sorun, TRIPS'le ilgili olarak ATM'ye obiter dicta şeklinde intikal etmiştir. ATM, 1994 tarihinde 1/94 Sayılı Kararında Tüzüğün dayanağının, 235. madde olacağı görüşünü bildirmiştir 30. ATM'ye göre, 94. ve 95. (eski 100 ve 100a) maddeleri gereği göre, AB Komisyonu uyumlaştırma yapmaya yetkilidir. Buna karşılık, 308. (eski 235) madde hükmü, ulusal hakların üzerinde yeni bir hak oluştururken kullanılmaktadır. Nitekim, 1994 tarihli Topluluk Marka Tüzüğünün dayanağı da 308. maddedir. ATM'nin anılan görüşü üzerine Topluluk Tasarım Tüzüğü de 308. maddeye dayanılarak çıkarılmıştır. 95. maddede çoğunluk aranırken, 308. madde Konseyde oybirliği aramaktadır. Bu durum, Komisyon ve Parlamentonun işini daha da zorlaştırmıştır. ATM'nin tasarımlarla ilgili kararları, genellikle yedek parça tasarımları hakkındadır. ATM, 1982 tarihli Keurkop davasında 31 tasarım hakkının korunmasının, Ortak Pazarda malların serbest dolaşımıyla uyumsuzluk arz etmediğine karar vermiştir. Mahkeme ayrıca konuya ilişkin Topluluk mevzuatı uyumlaştırılıncaya kadar, tasarımların hangi şartlarda ve prosedüre uyularak korunacağı konusunun ulusal mevzuatlarla halledileceği sonucuna varmıştır. ATM, 1988 tarihli Renault ve Volvo kararlarında 32, yine fikri mülkiyet haklarının kapsamının ulusal hukuklara göre belirleneceğine hükmetmiştir. ATM bu kararlarında, malların serbest dolaşımıyla ilgili olarak 33, yedek parça tasarımlarının korunup korunmayacağı konusunu ele almıştır. Bu davada da ATM, önceki kararlarını yinelemiştir. ATM, bu kararında yedek parça sorununu rekabet hukuku açısından ele almış olup, yedek parça tasarım sahibinin, üçüncü kişilere lisans verme zorunluluğu olmadığına hükmetmiştir 34. Mahkemeye göre, tasarım sahibinin üçüncü kişiler tarafından, sahibi bulunduğu tasarım hakkının konusunu teşkil eden ürünün, kendi rızası dışında üretilmesini, satılmasını ve ithal edilmesini yasaklayabilir. Çünkü bu haklar tasarımın özünü, yani spesifik konusunu teşkil eder 35. ATM S.24* Renault ve Volvo davalarında otomobil üreticilerinin, bağımsız tamircilere yedek parça satışını keyfi olarak durdurması, yedek parça fiyatlarını çok yüksek bir seviyede 36 sabitlemesi, halen kullanımda olan belli bir model için yedek parça üretimini durdurması gibi fiiller, pazardaki işleyişi bozan hareketlerden olup, hakim durumun kötüye kullanımını oluşturacağına hükmetmiştir 37. Görüldüğü gibi ATM'nin tasarımlara ilişkin örnek olarak verilen yukarıdaki kararlarında, tasarım hakkının koruma şartları ve hangi usule uyularak bu korumanın sağlanacağı gibi temel konuların, ulusal hukuklara göre belirleneceği sonucuna varılmıştır. Yönerge ve Tüzüğün yürürlüğe girmesiyle ATM'nin bu konuda yeni bir içtihat geliştirecektir. Birinci Bölüm KAVRAMLAR VE İLKELER A. KAVRAMLAR 1. Tasarım S.25* Tasarım, İngilizce'de design kelimesiyle ifade edilmektedir. Bu sözcük Latince kökenli olup, de ve signare kelimelerinden meydana gelmektedir. Signare; etmek, yapmak anlamına gelir 38. Tasarımın sözcük anlamı bir şeyi zihinde biçimlendirmek, kurmak, tasarlanan biçim, tasavvur 39, bir plan ve düzenleme yapmak üzere zihinde canlandırmak, biçim vermektir. Plan ve düzen yapma eylemi, yazıyla veya çizimle tecessüm eder. Yazı veya çizim bir yapının, ürün ya da ürün parçasının yapıldığını ve organize edildiğini anlatır 40. Tasarım, iki ya da üç boyutlu bir ürünün dış görünüm özelliklerini ifade eden bir kavramdır. Tasarım, kullanıcı ve üreticinin faydası için ürünün görünümünü; değerini ve fonksiyonunu optimize eden özelliklerdir. Geniş anlamıyla tasarım, ürünün görünümüyle ilgili tüm yönleri içine alan bir kavramdır. Tasarımcı, bir objenin daha kolay takılıp sökülmesine, bakımının ve kullanımının kolay ve görünümünün çekici olmasına dikkat eder. Yani tasarımcı, hem fonksiyona hem de estetiğe önem vererek çalışmasını yapar. Tasarım tam olarak ne sanattır, ne de stil. Sanat, fikir ve sanat eseri kapsamında

korunur. Stil ise, tanıtmaya yarar ki, bu marka ve haksız rekabet mevzuatıyla korunur. Tasarım, komplike bir yapıya sahip olup patent, faydalı model, marka ve fikir ve sanat eserlerinden özellikler taşır. O nedenle hukukçu yazarlar, tasarımı karakterize etmede başarılı olamamışlardır 41. Yukarıdaki açıklamalar ve Tüzüğün 3/(a) hükmü ışığında tasarım şöyle tanımlanabilir: Tasarım, bir ürünün tamamının veya bir parçasının çizgi, şekil, renk, biçim, doku, malzemenin esnekliği ve/veya süslemesi gibi insan duyuları ile algılanabilen çeşitli unsur ve özelliklerinin oluşturduğu görünümüdür. S.26* Kısaca tasarım, bir ürün ya da ürün parçasının görünümüdür. Bu tanımda sayılan tasarımın özellikleri, örnek kabilinden (tadadi olarak) sayılmıştır. Tüzükte bu özellikler sayılırken, özellikle (in particular) ifadesine yer verilmiştir. Nitekim bu maddenin Resmi Yorumunda (Explanatory Memorandum), bunlara ilave olarak malzemenin ağırlığı ve esnekliği de tasarımın özelliklerinden olduğuna dikkat çekilmiştir. Burada üzerinde durulması gereken nokta, tasarım mevzuatı ile ürünlerin korunmadığı; bunların tasarımının korunduğudur. Yani burada vurgu, soyut kavram üzerine yapılmaktadır. O nedenle bir tasarımın uygulandığı ürün, başkaları tarafından farklı bir tasarımla üretilip satılabilir; ancak korunan tasarımla başkaları o ürünü üretip satamayacaktır. 2.Topluluk Tasarımı 6/2002 Sayılı Topluluk Tasarım Tüzüğünde belirtilen şartlan karşılayan tasarımlara, Topluluk Tasarımı denmekte olup, yeknesak karakter (unitary character) arz etmektedir. Tescilli ve tescilsiz olmak üzere iki tür Topluluk Tasarımı vardır (m.l) 42. a.topluluk Tescilli Tasarımı Doğrudan veya Bénélux ya da Topluluğa üye ülkelerin sınai mülkiyet ofisleri yoluyla OHIM {The Office for Harmonisation in the Internai Market-Trade Marks and Desingsye yapılan başvuru sonucu Tüzükte öngörülen usule uygun olarak, OHIM tarafından tescil edilen tasarımlar, Topluluk Tescilli Tasarımı olarak koruma görür. b.topluluk Tescilsiz Tasarımı Tüzükte öngörülen koruma şartlarını karşılayan ve tescil edilmeyen bir tasarım, Toplulukta ilk kamuya sunulduğu tarihten itibaren 3 yıl süreyle Topluluk Tescilsiz Tasarımı olarak koruma görür (m.l ve 11). 3.OHIM OHIM, 40/94 Sayılı Topluluk Marka Tüzüğü 43 ile İspanya'nın Alicante şehrinde kurulan ve Topluluk Markası ve Topluluk Tescilli Tasarımıyla ilgili başvuru ve tescil işlemlerini yürüten Ofistir. OHIM, aynı zamanda Topluluk Markası ve Topluluk Tasarımına ilişkin hükümsüzlük taleplerini de incelemeye yetkilidir. S.27* Bu bağlamda, Topluluk Marka Tüzüğünün, Ofis başlığını taşıyan XII. Bölümündeki hükümler, tasarımlar bakımından da uygulanır (m.97). OHIM'de dört Daire vardır (m. 102); a) İnceleme Dairesi, b) Marka ve Tasarım İdaresi ve Hukuk Dairesi, c) Hükümsüzlük Dairesi, d) Temyiz Kurulu. Topluluk Marka Tüzüğünün 128. maddesinde düzenlenen Marka İdaresi ve Hukuk Dairesi, Marka ve Tasarım İdaresi ve Hukuk Dairesi haline gelmiştir. Bu Daire, Topluluk Marka Tüzüğünde belirtilen görevlerin yanı sıra, Tasarım Tüzüğünde belirtilen, İnceleme ve Hükümsüzlük Dairelerinin görevine girmeyen konularda da yetkilidir. Özellikle, kayıt işlemlerini bu Daire yürütür (m. 104). İnceleme Dairesi, başvuruları şekli bakımdan inceler (m. 103). Hükümsüzlük Dairesi, hükümsüzlük başvurularını inceler ve karara bağlar. Bu Daire, üç üyeden oluşur. Bunlardan en az birinin hukukçu olması gerekir (m. 105). Topluluk Marka Tüzüğünün 131. maddesinde belirtilen yetkilerin yanı sıra, yine anılan Tüzükle kurulan Temyiz Kurulu, İnceleme ve Hükümsüzlük Daireleri ile Marka ve Tasarım İdaresi ve Hukuk Dairesinin Topluluk Tasarımına ilişkin kararlarını temyizen inceler (m. 106). Temyiz Kurulundaki incelemede uygulanacak usule, 1999/468/EC Kararın 5. ve 7. maddesi hükümleri uygulanır (m. 108 ve 109). OHIM'in başkanı, Topluluk Marka Tüzüğünün 119. maddesinde belirtilen yetkilerine ilave

olarak, Yönetim Kuruluna danışarak Tüzüğün, Uygulama Yönetmeliğinin, Ücret Yönetmeliğinin ve Topluluk Tasarımıyla ilgili diğer kuralların değiştirilmesini AB Komisyonundan talep edebilir. Başkan, Ücret Yönetmeliğindeki değişiklik talebinde, Yönetim Kurulu yerine Bütçe Komitesine danışır (m. 100). OHIM'e bağlı olarak kurulan İdare Kurulu, Topluluk Marka Tüzüğünün 121. ve devamı hükümlerine ve Tasarım Tüzüğüne göre belirlenen yetkilerine ilave olarak, ilk tasarım başvurusunun ne zaman yapılacağına karar verir. Yine Kurul, şekli incelemenin yapılması, tescilin reddi ve hükümsüzlük yargılamasının yapılması için kabul edilecek ilkelerin belirlenmesi konularında OHIM'e danışmanlık yapar (m. 101). AB Komisyonuna, Tasarım Tüzüğüyle ilgili konularda ayrıca bir Komite yardımcı olacaktır (m. 109). 4. Ürün ve Ürün Çeşitleri Tasarım hukuku anlamında ürün; bilgisayar programları 44 hariç olmak üzere, endüstriyel yolla veya elle üretilen herhangi bir nesnenin yanı sıra, bileşik S.28* bir ürünü veya bileşik ürünün parçalarını, ambalajlan, birden çok nesnenin veya sunuşun bir arada algılanabilen bileşimlerini, grafik sembolleri ve tipografik karakterleri ifade eder (m. 3/b). Maddede ürün olarak şunlar sayılmıştır: a) Endüstriyel yolla veya elle üretilen nesneler, b) Bileşik ürün ve bu ürünün parçaları, c) Ambalajlar, d) Birden çok nesne veya sunuşun bir arada algılanabilen bileşimleri, e) Grafik semboller ve f) Tipografik karakterler. Burada ilk olarak, bilgisayar programlarının Topluluk Tasarımı anlamında ürün olmadığını belirtmek gerekir 45. Bilgisayar programları için kural olarak iki koruma modeli vardır; patent veya fikir ve sanat eseri olarak koruma 46. Bilgisayar programları, görünümü ya da insan duyularına verdiği his nedeniyle koruma görmez. Bunlar fikri ürün olduğundan, emeğin zayi olmaması ve ödüllendirilmesi gibi nedenlerden dolayı korunur. O nedenle bilgisayar programları tasarım korumasına uygun "değildir 47. Ancak bu durum, koruma şartlarını karşılamak kaydıyla ikon ve menus gibi bilgisayar programlarıyla birleşmiş olan grafik tasarımlarının korunmayacağı anlamına gelmez 48. Burada önemle belirtmek gerekir ki, bilgisayar yardımıyla yapılan grafik tasarımı (graphic lay-out) da korunacaktır. Bu durum özellikle tekstil sektöründe paper discs olarak bilinen özel grafik tasarımlarının yapılmasındaki bilgiyi içeren ürünlerin tasarımı bakımından önemlidir. Bu açıklamalardan da anlaşılabileceği gibi bilgisayar programları, tasarım korumasından faydalanamamakta, ancak bilgisayar yardımıyla S.29* yapılan grafik veya herhangi bir tasarım, yeni ve ayırt edici nitelikte olmak kaydıyla korumadan yararlanmaktadır. Çünkü önemli olan tasarımların nasıl yapıldığı değil, koruma şartlarını taşıyıp taşımadığıdır. Tasarlanan veya tasarımın uygulandığı ürünün, elle ya da endüstriyel yolla üretilmesinin bir farkı bulunmamaktadır. Seri üretimi olan ürünlerin tasarımı korunacağı gibi sözgelimi, elle üretilen bir bastonun tasarımı da korunacaktır. Bu hüküm, el sanatlarını teşvik edici mahiyette olduğundan, yerinde bir düzenlemedir. Önemle belirtmek gerekir ki, bir ürünün herhangi bir parçasına ait tasarım, yeni ve ayırt edici olmak kaydıyla, tam korumadan yararlanır. Burada sözü edilen ürünün parçası {part of a product), bileşik bir ürünün parçası olan yedek parçadan {component part of a complex product) farklıdır 49. Örneğin, bir çantanın bir kısmına ilişkin tasarım, ürünün parçası {part of a product) iken; bir otomobilin direksiyon ya da motor kapağının tasarımı bileşik bir ürünün parçasıdır {component part of a complex product). Bazen bir ürünün tasarımı, birçok yönüyle yaygın özellikler taşır. Ancak bu ürünün bazı özellikleri, yeni ve ayırt edici niteliktedir. Söz konusu ürünün tamamının tasarımı yerine, yeni ve ayırt edici özellikleri korunacaktır 50. Sözgelimi, bir dolap tasarımında dolabın kapağının bir kısmının tasarımı yeni ve ayırt edici olup, diğer kısımları yaygın özellikte olduğu düşünülsün. Bu dolabın kapağının sadece yeni ve ayırt edici nitelik taşıyan kısımları koruma görecektir. Bu özelliklerin, koruma şartlarını taşıyıp taşımadığı değerlendirmesinde de dolabın tamamının görünümüne (tasarımına) bakılmadan sadece o parçanın genel görünümüne bakılacaktır. Bu da göstermektedir ki, bir ürünün bir parçası (part of a product) ile bileşik ürünün parçalan (component parts of a complex product) ayırımının uygulamada önemi büyüktür. Tasarılarda sonradan yapılan değişikliklerle bileşik bir ürünün parçasının tek başına tam koruma görmesi için, parçanın bağlandığı bileşik ürünün normal kullanımı esnasında, söz konusu

parçanın görülebilir {visible) olması gerektiği hükme bağlanmıştır [m.4/(2)]. Diğer bir deyişle, bileşik ürünün bir parçasının tasarımının korunabilmesi için, bu parçanın görülebilir olması şarttır. Oysa tanım maddesindeki (m.3/b) bir ürünün parçasına ait bir tasarım için böyle bir şart aranmamaktadır. Bundan dolayı sözgelimi, normal kullanım esnasında görünmemesine rağmen bir bavulun S.30* iç kısımlarına ait tasarımın korunması talep edilebilecektir 51. Buna karşılık, bileşik bir ürünün parçası olan bir otomobilin motor, buji ve aküsünün tasarımı korunmayacaktır. Çünkü bunlar, bileşik ürünün parçalan olup, normal kullanım esnasında görünmemektedir. Bileşik ürün; ürünün sökülüp takılmasını mümkün kılan birden çok parçanın oluşturduğu üründür [m.3/(c)]. Örneğin, otomobil, buzdolabı ve çamaşır makinesi birer bileşik üründür. Herhangi bir ürünün tasarımı korunduğu gibi, bileşik bir ürünün tasarımı da korumadan yararlanacaktır. Bileşik bir ürünün parçalarının tasarımı ise, özellik arz etmektedir. Gerçekten, işlevsel zorunluluk arz eden (must fit) parça tasarımları, hiç koruma görmezken, görsel zorunluluk arz eden (must match) parça tasarımlarının da şimdilik (stand stili clause-freeze plus clause) korunmayacağı hükme bağlanmıştır (m. 110). Bu konu, önemine binaen, aşağıda (yedek) parça başlığıyla ayrıca ele alınacaktır. Ambalajların ürün olarak kabul edilmesi yerinde bir düzenlemedir. Kanun koyucu tüketime konu ürünün yanı sıra, bu ürünleri muhafaza ve pazarlama amacıyla üretilen ambalajları da ürün saymıştır. Sözgelimi, bir ütünün hem kendisinin hem de ambalajının şekli veya süslemesi, tasarım olarak korunabilecektir. Tabii, her ikisi ayrı ayrı ürün sayıldığından, tescilleri de ayrı yapılacaktır. Bu düzenlemeye karşı, bir mendilin özgün bir şekilde katlanmasının dahi korunabileceği, bu durumun korumanın kapsamını çok genişlettiği eleştirisi yöneltilmiştir 52. Uygulamada, ambalajların üzerine daha çok marka amacıyla işaretler konmaktadır. Ancak bu uygulama, ambalajın şeklinin tasarım olarak da korunmasına veya ambalaj üzerine tasarım yapılmasına ya da marka olarak konan işaretin ayrıca tasarım olarak da korunmasına engel değildir. Birden çok nesnenin veya sunuşun bir arada algılanabilen bileşimlerinin tasarımı da koruma göreceğinden, tasarıma konu ürün portföyü oldukça geniş tutulmuştur 53. Birden çok nesnenin veya sunuşun bir arada algılanabilen bileşimlerini oluşturan nesneler ayrı ayrı tescile konu olabileceği gibi çoklu başvuruya da konu olabilir (m.37). Özellikle mutfak, dükkan ve otel gibi yapıların iç kısımlarına ilişkin tasarımlar ve vitrin tasarımları (interior desings) bu kapsamda sayılabileceğinden, bu hüküm günlük ihtiyaçlara uygundur 54. Bu bağlamda müze, vitrin ve ticari fuarların iç tasarımları kural olarak fikir ve sanat eseri olarak korunmakla birlikte, somut olaya göre tasarım mevzuatıyla da korunabilir. S.31* Özellikle, taşınabilir (movable) kısımların tasarımları için bu durum geçerlidir 55. Sözü edilen bileşimlerde birden çok nesne vardır. Bunların ayrı ayrı kullanımları mümkün olmakla birlikte bir arada sunuşu tercih edilmektedir. Bir ofis donanımını örnek olarak ele alacak olursak, her biri ayrı birer ürün olarak tasarlanmış olan masalar, panolar, çalışma koltukları, raflar, evraklıklar ve etajer gibi birimler tasarımcının kriterleri çerçevesinde belli bir düzen içinde bir araya getirilmiş ve sunulmuştur. Buradaki masa tabii ki, bu ortamdan bağımsız olarak kendi başına da masadır. Bu masa, başka bir etajerle ya da başka bir koltukla da kullanılabilir. Bu masanın yanına başka raflar da monte edilebilir. Ancak burada tasarımcı, birden çok nesnenin bir arada yer aldığı sunuşu tercih etmiştir. Bu sunuşa uygulamada genellikle bir isim de verilmektedir. Örneğin, Gökkuşağı ve Millenium serisi gibi. Grafik semboller eşyayı, olayları ve miktarları çizgi, yazı ve şekillerle gösteren işaretlerdir 56. Bunlar yazı biçimi (logo) ya da imgeleme (amblem) olabileceği gibi bu ikisinin bir arada bulunmasından da meydana gelebilir. Örneğin, Michelin lastiğini tanıtan şişman adam bu gruba girer 57. Yine Mercedes ve Crysler'e ait amblemler böyledir. Bazı grafik semboller herkes tarafından uzun süredir kullanılıp bilindiği için yenilik vasfını kaybetmiştir. Bu nedenle bunlar, tasarım olarak tescil edilemez. Bunlara şu işaretler örnek olarak verilebilir: @, *, V. Tipografik karakterler, belli bir izlenim ve etkiyi yaratması bakımından ö-zel olarak tasarlanmış baskı karakterleridir. Bunlara yazı karakterleri (tipi) de denmektedir. Örneğin, Times New Roman, Ariel ve Garamond gibi. Bunlar, yenilik ve ayırt edici nitelikte olmaları kaydıyla fikir ve sanat eseri koruması yanında, tasarım olarak da korunabilecektir. Grafik sembollerde olduğu gibi bazı tipografik karakterler, yenilik vasfını yitirdiğinden tasarım olarak tescil edilemeyecektir. Örneğin, Computer, p gibi.

Bu açıklamalardan da anlaşılabileceği gibi bu iki kavram birbirinden farklı şeyleri ifade etmektedir. Gerçekten, grafik sembollerde bir logo ya da amblem söz konuşudur. Tipografik karakterde ise, harflerle ilgili bir form vardır. Bazı ülkelerde grafik sembol ve tipografik karakterler ürün sayılmamaktadır 58. O nedenle bunların da tasarım korumasından faydalanabilmesi için Tüzükte S.32* bunlar ürün olarak özellikle zikredilmiştir. Bu bağlamda, bilgisayar programları ürün kapsamında olmamasına rağmen, birtakım yazılımlar ürün olarak kabul edilebilecek ve tasarımları da korunacaktır 59. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılabileceği gibi Tüzükte, tasarımı korunacak ürünler sayılmıştır. Ancak bazı ürünlerin tasarımının tescil edilip edilmeyeceği tereddütlere neden olmaktadır. Sözgelimi, taşınmazların ürün sayılıp sayılmayacağı açık değildir. İngiliz Hukukunda, taşınabilir yapıların tasarımlarının korunacağı konusunda görüş birliği varken, taşınmaz yapılar için farklı görüşler mevcuttur. Bununla birlikte, taşınmazların tasarım hukukuyla korunmayacağı, fikir ve sanat eseri olarak korunacağı, çoğunluk tarafından kabul edilmektedir 60. Taşınmaz yapının kendisi ürün kabul edilmemekle birlikte, pencere ve kapı gibi parçalarının her birinin ürün olduğu benimsenmektedir. Ayrıca İngiliz Hukukunda tuğla ve kaldırım taşı gibi yapı malzemelerinin tasarımı da korumadan yararlanmaktadır 61. Alman Hukukunda ise, sabit yapılara ait tasarımların korunmayacağı, ama merdiven gibi mobilize yapıların korunacağı kabul edilmektedir 62. Japonya Hukukunda ise, taşınmazların tasarımı, tasarım mevzuatına göre korunmazken, prefabrike evlerin tasarımı korunmaktadır 63. Benzer görüş ve uygulama Avustralya Hukukunda da kabul edilmiştir 64. Topluluk Hukukunda herhangi bir fonksiyon ifa etmeyen, sadece insanın beğeni duygusuna hitap eden bir ürün tasarımı da koruma kapsamındadır. Başka bir deyişle, tasarımın uygulandığı ürünün, insanların günlük bir ihtiyacını gidermeye yönelik olması zorunlu değildir 65. Böyle bir zorunluluk getirilseydi sanat düşüncesiyle gerçekleştirilen birçok tasarım koruma dışında kalırdı. Yani bugünkü düzenlemeye göre, sanat sanat içindir anlayışıyla ortaya konan çalışmalar da tasarım korumasından faydalanacaktır. Örneğin, bir duvar kağıdı tasarımı, kağıdın duvarı kaplama işlevi olduğu için korumadan faydalanacağı gibi, bir manzara resmi, sadece duvara asılıp görme zevkini tatminden başka bir işlevi S.33* olmamasına rağmen, Topluluk Hukukunda tasarım korumasından faydalanabilecektir. Oysa İngiliz ve Avustralya gibi bazı hukuk düzenlerinde bir ürünün tasarımının korunabilmesi için o ürünün, tasarımı taşımasından başka bir işlevi de olması gerekir 66. Ürünün tamamlanmış bir ürün olması gerekip gerekmediği hususunda Topluluk Hukukunda herhangi bir açıklık yoktur. Bazı imalatçılar için tamamlanmamış bir ürün, bazıları için tamamlanmış sayılabilir. Örneğin, bir koltuğun iskeletini yapan veya sadece bir makinenin parçasını yapan imalatçı için iskelet ve bu parça tamamlanmış üründür. Ürün tanımında oldukça geniş bir tanımlamaya gidilmiştir. Bir yandan parça tasarımına imkan tanınmış olması diğer yandan da yasaklayıcı bir hüküm bulunmadığından, tamamlanmamış ürüne uygulanan bir tasarım, şartları sağlamak koşuluyla tescil edilebilmelidir 67. Tüzükte endüstriyel yolla veya elle üretilen bir nesneden söz edildiği için doğa olayları ile oluşan tasarımlar koruma görmeyecektir. Başka bir deyişle, tasarım insanın fikri çabasının sonucunda meydana gelmeli; insanın müdahalesi olmadan oluşmamalıdır 68. Örneğin, Ürgüp'teki peri bacaları, Pamukkale veya bir bölgenin deniz sahilindeki taşlar tasarım harikası olabilir. Ama bunlar tasarım korumasından faydalanamaz. Tekstil sektöründe olduğu gibi bazen bir ürünün, uzunluğu ve genişliğini tespit etmek mümkün olmaz. Bu tür ürün tasarımları, belli aralıklarla birbirini tekrar eder. Yani sınırsız boyut ve genişlikte olan ürünlerin tasarımının korunup korunmayacağı hususu akla gelmektedir. Bir kumaş deseni buna örnek olarak verilebilir. Topluluk Hukukunda tasarım ve ürün tanımlaması oldukça geniş olup, bu tür ürün tasarımlarını da kapsar. Bu nedenle bu tür ürün tasarımları, yeni ve ayırt edici olmak kaydıyla korumadan faydalanır 69. Burada son olarak tasarım dokümanının, tasarım hukuku anlamında ürün olup olmadığı üzerinde durmak gerekir. Topluluk Hukukunda, iki ve üç boyutlu ürünlerin tasarımları korumadan faydalanır. Bu bağlamda grafik sembol gibi çalışmalar da tasarım olarak kabul edilmektedir. Tasarım dokümanı, son çalışmayı meydana getirmek S.34* için ara bir çalışmadır. Bu tür çalışmalar, bilgisayar programı olarak ya da fikir ve sanat eseri

olarak koruma görebilir. Ayrıca şartlan varsa Topluluk Hukukunda veri tabanı (database) hakkı olarak korunur 70. Ancak tasanm dokümanlarının, kural olarak tasarım mevzuatına göre koruma görmeyeceği kabul edilmelidir 71. 5. (Yedek) Parça ve (Yedek) Parça Tasarımı Yedek parça; bileşik bir ürünün yıpranma, aşınma ya da çarpma gibi nedenlerle parça değişikliğine ihtiyaç duyması halinde orijinal parçanın yerine geçecek olan, sökülüp takılabilir parçalardır 72. Burada dikkat edilmesi gereken husus, Topluluk Hukuku bakımından yedek parçanın, bileşik ürüne fiziki bir bağlılığının olması gerektiğidir. O nedenle bileşik ürün, set ve takımlardan ayrılır. Bir otomobilin direksiyonu, koltuğu, kapısı, kaportası ve fren pedalı yedek parçaya örnek olarak verilebilir. Buna karşılık mobilya takımı, kahve takımı ve uyku setine ait parçalar (takım içindeki bireyler), kural olarak tasarım hukuku anlamında yedek parça kabul edilmeyecektir. Çünkü genellikle set ve takıma dahil olan bu bireylerin (parçaların), birbirine fiziki bağlılığı bulunmamaktadır. Yedek parça tasarımı kavramı ile yedek parçaların görünümü ifade edilmektedir. Yedek parça türlerine bağlı olarak, yedek parça tasarımları da çeşitli gruplara ayrılır. Farklı açılardan bu gruplandırmayı yapmak mümkün olmakla birlikte, burada hukuki bakımdan önemli olan ayırımlara gidilecektir 73. Ayrıca konu bileşik ürünün bulunduğu sektörleri ilgilendirmekle birlikte, tartışmalar daha ziyade otomotiv sektöründe yaşandığı için örnekler bu sektörden verilecektir. a. İşlevsel Zorunluluk Arz Eden (Must Fit) Parça Tasarımları: Teknik fonksiyonunu icra edebilmesi için belli bir biçimde yapılması (tasarlanması) zorunlu olan parça tasarımlarına işlevsel zorunluluk arz eden parça tasarımları denir. Bu tür parçalar, kendinden beklenen işlevi yerine getirebilmesi için, ancak belli bir şekilde yapılması (tasarlanması) zorunludur. Bu zorunluluk teknik nedenlerden kaynaklanmaktadır. Diğer bir deyişle, bu halde fonksiyon, tasarımı şekillendirmektedir (form follows function). Örneğin, bir otomobilin tekerleği yuvarlak olmak zorundadır. Tekerleği dörtgen, prizma ya da üçgen şeklinde yapmak mümkün değildir. Aksi halde tekerlek, kendinden S.35* beklenen işlevi icra edemeyecektir. O nedenle tekerleğin yuvarlak şekli, tasarım korumasından yararlanamaz. Ancak tekerlek üzerindeki süslemeler ya da bu yuvarlak şekille ilgili olmayan diğer özellikler korunur. Yine, bağlantı parçalan (interconnections) must fit özelliktedir. Sözgelimi, bir otomobilin eksoz borusunun ve fren pedalının bağlantı kısımlarına ilişkin tasarımları must fit özelliktedir. Topluluk Hukukunda must fit parça tasarımları, tasarımcıya seçenek sunmadığı için koruma görmez [m.8/ (2)]. b.görsel Zorunluluk Arz Eden (Must Match) Parça Tasarımları: Bileşik ürünün görünümüne bağımlı olan parça tasarımlarına görsel zorunluluk arz eden parça tasarımları denir. Bu tür parça tasarımları, bileşik ürünün genel görünümüne (tasarımına) bağımlıdır. Bu tasarımların, bileşik ürünün görünümüyle uyum sağlaması için belli bir biçimde yapılması (tasarlanması) zorunludur. Bu zorunluluk görsel, yani estetik kaygılardan kaynaklanmaktadır. Bir otomobilin kapısı, kaportası ve çamurluğunun tasarımı, bu türparça tasarımlarındandır. Topluluk Hukukunda bu tür parça tasarımları şimdilik (stand still clause) koruma görmez (m.l 10). Ancak bu husus, daha sonra tekrar düzenlemeye konu olacaktır. Bu yapılırken, Yönerge ve Tüzük birlikte ele alınacak olup, öngörülecek hükümler birbirine paralel olacaktır. c.işlevsel ve Görsel Zorunluluk Arz Etmeyen Parça Tasarımlan: Bu tür parça tasarımları, bileşik ürünün genel görünümüne bağımlı olmadığı gibi bu parçaların, ürünün kendinden beklenen işlevini yerine getirebilmesi için belli bir biçimde yapılması (tasarlanması) zorunluluğu da bulunmamaktadır. Bu parça tasarımlarının, herhangi bir ürünün tasarımından farkı yoktur. Örneğin, bir otomobilin koltuk tasarımı ile iç kısımlarına ve iç aynasına ilişkin tasarımlar böyledir. Topluluk Hukukunda bunlar, bileşik ürünün genel görünümünden (tasarımından) bağımsız olarak tek başlarına değerlendirildiğinde, yeni ve ayırt edici nitelik taşıyorlarsa, herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın 25 yıl tasarım korumasından faydalanır (m.4). d.bileşik Ürünün Normal Kullanımı Esnasında Görünmeyen Parça Tasarımları: Topluluk Hukukunda, bileşik ürünün normal kullanımı esnasında görülebilir (visible) nitelikte olan parça tasarımlarının korunacağı kabul edilmektedir [m.4/(2)]. Diğer bir deyişle, bileşik ürünün normal kullanımı esnasında görünmeyen parça tasarımları korunmayacaktır. Normal kullanımdan maksat, nihai tüketici tarafından kullanım olup buraya bakım, servis ve tamir gibi eylemler girmez [m.4/(3)]. Bu

nedenle, otomobilin kaportasının altında kalan sözgelimi motor, buji ve akü gibi parçaların tasarımı korunmayacaktır 74. S.36* Görsel zorunluluk arz eden tasarımlara ilişkin tartışma, Topluluk Hukuku bakımından henüz bitmemiş olup sorunun çözümü şimdilik ertelenmiştir (Stand Stili Clause - Freeze Plus). 1998 tarihinde Yönerge yürürlüğe girmeden önce bu konuda bir Uzlaşma Komitesi (Conciliation Committe) kurulmuş, Komite sorunun çözümünü aynen Tüzükte (m. 110) olduğu gibi ileri bir tarihe ertelemiştir. Bu konuda AB Komisyonu, ilgili taraflarla görüşmelerini sürdürmekte olup, konuya ilişkin önerisini 2004 tarihinde Parlamento ve Konseye getirmesi beklenmektedir. Hemen ifade etmek gerekir ki, tasarım hukuku ile bir ürün ya da ürün parçasının tasarımı korunur; ürünün bizatihi kendisi korunmaz. Bazı hallerde, bir ürünün tasarımı korunduğu zaman, hak sahibi hukuken (de jure) olmasa dahi, fiilen (de facto) ürün üzerinde tekel imkanına kavuşur. Bu durumu dikkate alan kanun koyucular, ürünlerin tasarımının yanında, bizzat ürünün üzerinde de oluşacak fiili korumayı önlemek için tasarım korumasına birtakım istisnalar getirmişlerdir. Bu düşünceden hareketle belli başlı hukuk düzenleri, teknik fonksiyonun zorunlu kıldığı ürün ve parça (must fit parça) tasarımlarını koruma dışında tutmuşlardık. 75 Ancak estetik nedenlerle ya da görsel zorunluluk nedeniyle belli bir şekilde yapılması gereken ürün tasarımları (must match parça tasarımları) bakımından, benzer bir düzenlemeye genellikle gidilmemiş olup kanun koyucular, bu konuda farklı tutumlar sergilemişlerdir. Genelde yedek parça tasarımlarına, özelde ise otomobil yedek parça tasarımlarına ilişkin bugünkü tartışma, görsel zorunluluk arz eden (must match) parça tasarımları üzerinde yaşanmaktadır. Bu tartışmanın bir yanında otomobil üreticileri olup, bu tür parça tasarımlarının, herhangi bir ürün tasarımı gibi tam koruma görmesini savunurken; diğer tarafı teşkil eden bağımsız yedek parça üreticileri, sigorta sektörü ve tüketici kuruluşları bu tür parça tasarımlarına - must fit parça tasarımlarında olduğu gibi - koruma istisnası getirilmesini savunmaktadır. Bunlara göre, bu tür parça tasarımlarının hiç koruma görmemesi gerekir. Kanımca soruna şöyle yaklaşmak gerekir; a. Teknik fonksiyonun zorunlu kıldığı tasarımın korunmamasına ilişkin düşünce, estetik fonksiyonun zorunlu kıldığı tasarımlar bakımından da geçerlidir 76. Bir otomobilin eksoz borusunun ana gövdeye bağlantı noktasının şekli (tasarımı), orijinalinin aynısı olmazsa (must fit) işlev görmez. Aynı şekilde, otomobilin kapısının dış şekli (tasarımı) orijinalin aynısı olmazsa, söz konusu kapı teknik işlevini görebilir, ancak estetik ya da görsel işlevini (must match) yerine getiremeyecektir. Diğer bir deyişle, kapı açılıp kapanabilir. Bu nedenle, otomobilin teknik fonksiyonuna bir zarar gelmez. Buna karşılık kapınin S.37* tasarımını tüketicilere kabul ettirmek mümkün olmaz. Örneğin, bir Mercedes otomobile, BMW'nin kapısını takmak, teknik bakımdan mümkün olsa dahi estetik bakımdan mümkün değildir. Aynı şekilde BMW'ye de Mercedes kapısı takılamaz. Bu açıklamalardan da anlaşılabileceği gibi, bir otomobilin kapısının değiştirilmesi veya tamir edilmesi gerekiyorsa, orijinal kapının görünümünü ona kazandırmak, görsel açıdan adeta bir zorunluluktur. b. Görsel zorunluluk arz eden parça tasarımları, hukuki korumadan faydalanırsa tasarım korumasının sınırları aşılmış olur. Şöyle ki, tasarım mevzuatı yeni ve özgün tasarımları koruma altına alarak bunların geliştirilmesini teşvik eder. Bunun sonucunda da toplum ve ülkeye fayda sağlanır. Ancak anılan parça tasarımlarının korunmasıyla bu amacın gerçekleştirilmesi bir yana, hukuki koruma tekelleşmeye yol açmaktadır. Bu koruma, tasarım korumasının sınırlarını aştığı gibi patent korumasının sınırlarını dahi zorlamakladır. Patent mevzuatı ile buluşlar korunur ve bunun sonucunda hak sahibi sınırlı bir süre buluş üzerinde inhisari bir hakka kavuşur. Ancak söz konusu buluşun işlevini yerine getirebilecek başka buluşlar yapmak mümkündür. Örneğin, otomobiller için yeni bir fren sistemi bulan X şahsı, bu buluşuyla üçüncü kişilerin, söz konusu frenin yerini tutacak, ama ondan farklı yeni bir fren yapmasını engelleyemez. Deyim yerindeyse patentin korunması, ikame buluşlara engel olmaz. Oysa görsel zorunluluk arz eden parça tasarımları korunursa, ikame tasarım yapmak mümkün olmayacaktır. Bu tasarımlara bir defa hukuki koruma sağlandığında, üçüncü kişilerin ikame tasarım yapma özgürlüğü estetik bakımdan mümkün olmadığı gibi, hukuki bakımdan da bunların aynısını yapmaları yasaklanmış olacaktır. Böylece bileşik ürün (otomobil) üreticisine, fiilen (de facto) bu yedek parçalar üzerinde tekelleşme imkanı verilecektir. Oysa tasarım mevzuatı, ürünlerin bizatihi kendisini korumaz, sadece

ürünlerin tasarımını (görünümünü) korur. c. Konuya ilişkin gerçek sorunun rekabet olduğu burada tekrar hatırlanmalıdır. Rekabetin fiyatı düşürdüğü bir gerçektir. Kanun koyucu her zaman bir hukuk kurumunu kendi alanıyla sınırlı tutmaz; haklı gerekçeler olduğunda alanı dışına taşırır. Önemli olan husus, böyle bir düzenlemeyi haklı kılan şartların olup olmadığıdır. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılabileceği gibi yedek parça tasarımlarında haklı gerekçelerin varlığı ortadadır. B. İLKELER 1. İkili Koruma [Two-tiered protection) İlkesi Topluluk Hukukunda tescilli ve tescilsiz olmak üzere tasarımlar bakımından ikili bir koruma sistemi benimsenmiştir. Bu düzenlemenin temel nedeni, değişik sektörlerin farkli ihtiyaçlarina cevap verebilmektir. Bu konu, 10 bölümde S.38* ele alınacağından, burada tekrardan kaçınmak için daha fazla üzerinde durulmayacaktır. 2.Yeknesak Karakter (Unitary character) İlkesi Topluluk Hukukunda kanun koyucu, tasarımları bir bütün olarak ele almış olup, Topluluk coğrafyasını adeta bir ülke gibi kabul etmiştir. Topluluk Tasarımı, tüm Toplulukta yeknesak etki (uniform effect) doğurur. O nedenle Tüzükte aksi belirtilmediği sürece Topluluk Tasarımı, sadece Topluluğun bir bölgesi veya bir ya da birkaç ülkesinde hüküm doğuracak şekilde tescil edilemez, devir edilemez, vazgeçilemez, hükümsüz sayılamaz veya kullanımı yasaklanamaz [m. 1/(3)]. Dolayısıyla, Topluluk Tasarımıyla ilgili işlemler, tüm Topluluğu kapsayacak şekilde yapılabilir. Bu kuralın istisnasını lisans oluşturmaktadır. Topluluk Tasarımıyla ilgili lisans verme işlemi, Topluluğun tamamı, bir veya birkaç ülkesi ya da bölgesi için yapdabilir (m.32). Gerçekten Tüzüğün 27. maddesine göre, kural olarak Topluluk Tasarımı, tüm Toplulukta ulusal tasarımlar gibi işlem görür. Kanun koyucu bu ilkeyle yeni bir hak türü oluşturmuştur: Topluluk Tasarım Hakkı. Bu hak aynen ulusal tasarım hakları gibi işlem görür. Böylece bir yandan Ortak Pazarda ticaretin önündeki engeller kaldırılırken, diğer yandan tasarımlara, tüm Toplulukta aynı şartlarda ve düzeyde koruma sağlanmıştır. 3.Korumanın Bölgeselliği İlkesi Fikri haklar, kural olarak ülkesel olarak korunur. Bu kuralın istisnası, Benelux ve Topluluk Hukukundaki düzenlemelerde görülür. Bu düzenlemeler, fikri hakların ulusal korunmasından bölgesel korunmasına geçiş niteliğinde olup, önemli bir gelişmedir. Gerçekten bugün tek başvuru ile 15 ülkede aynı şartlarda ve düzeyde tasarımlara koruma sağlanması, tasarımların korunması bakımından yadsınamaz bir ilerlemedir. Topluluk Tasarımı, Topluluk sınırları içinde sahibine koruma sağlar. Topluluk dışında gerçekleştirilen bir tecavüz eylemine, Topluluk Hukuku karışmaz. Hangi ülkede bu tecavüz eylemi gerçekleşmişse, o ülkenin hukukuna göre koruma istenebilecektir. Bununla birlikte, Topluluğun dışında Topluluk Tasarımına tecavüz edilerek üretilen bir ürün, Topluluğa ithal edilince artık konu Topluluk Hukukunu ilgilendirecek ve ithalatçı tecavüz eden sayılabilecektir 77. 4.Bağımsızlık [Autonomy) İlkesi Topluluk Tasarım Mahkemeleri, Tüzüğün hükümlerini doğrudan uygulayacaklardır. Bunun için Yönergede olduğu gibi, Tüzüğün uygulanabilmesi için S.39* üye ülkelerin Tüzüğü iç hukuklarına adapte etmelerine gerek bulunmamaktadır. Tüzükte düzenlenmeyen konularda mahkemeler, devletler özel hukuk hükümleri de dahil olmak üzere kendi ulusal hukuklarını uygulayacaklardır. Tüzükte aksi belirtilmedikçe mahkemeler, ulusal tasarımlara uygulanan usul kurallarını Topluluk Tasarımlarına da uygulayacaklardır (m.88). 5.Birlikte Var Olma {Co-existence) İlkesi Topluluk Tasarımı ve üye ülke tasarımları, bir süre birlikte var olacaklardır. Kanun koyucu bir anda üye ülke tasarımlarını tamamen ortadan kaldırmak istememiş, bu hükümle geçiş dönemi oluşturmuştur. Ancak, uzun vadede sadece Topluluk Tasarımının yürürlükte kalması; üye ülke tasarımlarının tamamen ortadan kaldırılması planlanmaktadır 78. Topluluk Markası da aynı hukuki rejime tabidir. 6.Rüçhan (Öncelik) Hakkı

Hükmün kaynağı Paris Anlaşmasının 4. maddesidir. Benzer düzenleme, Topluluk Marka Tüzüğünün 29. ve devamı ile EPC'nin 87. ve devamı maddelerinde de vardır. Rüçhan tarihi; yenilik, ayırt edici nitelik, kamuya sunma, önceki kullanımdan doğan hak, daha önceki bir tasarımın varlığı gerekçesiyle bir tasarımın hükümsüzlüğünün belirlenmesi ve yayın erteleme konularında dikkate alınır (m.43). İki tür rüçhan hakkı vardır: Sergi rüçhanı ve başvuru rüçhanı. Tasarlanan ürünün, 1928 tarihli Uluslararası Sergilerle ilgili Paris Anlaşması bağlamında resmi veya resmi olarak tanınan bir sergide kamuya sunulması halinde, ürünün ilk sergilendiği tarihten itibaren 6 ay içinde Topluluk Tasarımı başvurusunda bulunmak mümkündür 79. Ancak başvuru sahibi, tasarlanan ürünü sergide kamuya sunduğunu belgelemesi gerekir (m.44). Buna sergi rüçhanı denmektedir. Tüzükte tasarımlar bakımından başvuru rüçhanı düzenlenirken faydalı model başvurularının da dikkate alınacağı hükme bağlanmıştır [m.41/(l)]. Buna göre, bir kimse veya onun halefleri, Paris Anlaşmasına veya Dünya Ticaret Örgütü Anlaşmasına taraf olan ülkelerden birinde tasarım veya faydalı model başvurusunda bulunmuşsa, bu kişi, Topluluk Tasarımına başvurmada 6 aylık rüçhan hakkına sahiptir. Uluslararası veya ikili ya da çok taraflı anlaşmalar gereği yapılan başvurular, ulusal başvurularla aynı sonuçları doğurur [m.41/(2)]. S.40* Aynı ülkede aynı tasarım için iki başvuru yapılırsa ve ilk başvuru, kamuya sunulmamışsa veya dosyası henüz toplumun incelemesine açılmadan ve herhangi bir hak doğmadan vazgeçme, geri çekme veya ret gibi bir nedenle sonuçsuz kalırsa, ikinci başvuru tarihi, rüçhan tarihi olarak kabul edilir [m.41/(4)]. Topluluk Tescilli Tasarımı için yapılacak rüçhan başvurusunda, önceki başvurunun bir örneği ile rüçhan talebinde bulunulur (m.42). Bir tasarımın aynısı (veya küçük farklılık nedeniyle aynı sayılan benzeri), bu tasarımdan bağımsız olarak üçüncü bir kişi tarafından yapılabilir. Kanun koyucu, bu durumu dikkate alarak ilk başvuru sahibine öncelik (rüçhan) hakkı tanımıştır. Bu durum, özellikle farklı ülkelerde yapılacak başvurularda büyük öneme sahiptir. Koruma bölgesel olduğundan, sözgelimi Paris'te bir soba tasarımı yapan X, tasarımının korunması için OHIM'de tasarımını tescil ettirmek için 19.09.2001'de başvuru yaptığını varsayalım. Bu tasarım, X'e sadece Toplulukta koruma sağlar. X, tasarımının Güney Afrika'da da korunmasmı istiyorsa ayrıca orada da tescil ettirmesi gerekir. Diyelim ki X, söz konusu tasarımın tescili için 19.12.2001 tarihinde Güney Afrika'da başvuruda bulunsun. Ancak aynı veya ufak farklılıklardan dolayı aynı sayılan söz konusu tasarım Güney Afrika'da 19.10.2001 tarihinde Y tarafından başvurusu yapılmış olsun. Bu durumda X'in Toplulukta yaptığı başvuru tarihinden itibaren 6 ay süreyle rüçhan hakkı olduğundan, Y'ye karşı başvurusuna öncelik verilir ve X'in başvurusu geçerli kabul edilir. Y'nin başvurusu ise reddedilir. OHIM, rüçhan başvurularını kendiliğinden inceler ve karara bağlar [m.45/(1, d)]. Yani böyle bir incelemenin yapılması için herhangi bir itiraza gerek yoktur. Burada son olarak belirtmek gerekir ki, tasarımın kamuya sunulmasından itibaren tasarım sahibine sağlanan 12 aylık grace period süresi [m.7/(2, b)], bir öncelik hakkı (priority right) vermez. Diğer bir deyişle, grace period süresince bir başkası bağımsız olarak aynı veya ufak değişiklikler nedeniyle aynı sayılan bir tasarımı meydana getirmişse, ilk tasarımın yenilik ve ayırt edicilik özelliği kalmaz 80. O nedenle tasarım sahipleri, bu süreyi kullanırken böyle bir riskin varlığını dikkate almalıdırlar. 7. Önceki Kullanımdan Doğan Hak (m. 16 ve 22) Yukarıda rüçhan hakkı açıklanırken belirtildiği gibi bir tasarımın aynısı veya benzeri, kendisine tecavüz edildiği iddiası ileri sürülen tasarımdan tamamen bağımsız ve habersiz bir şekilde üçüncü bir kişi tarafından yapılabilir. Bu durumda tescil başvurusu daha sonra olan tasarımın sahibine, hiçbir hak tanımamayı kanun koyucu adil bulmamıştır. Sözgelimi, X şahsı 1.1.2000 tarihinde bir S.41* masa tasarımı geliştirmiş, ancak tescil başvurusunu 1.10.2000'de yapmıştır. Y ise, X'in tasarımından habersiz bir şekilde, 1.5.2000 tarihinde geliştirdiği aynı veya küçük farklılıklar nedeniyle aynı sayılan masa tasarımına belge almak için 1.8.2000 tarihinde tescil başvurusu yapmıştır. Kanun koyucu ilk başvuruyu yapan Y'nin başvurusunun geçerli olacağını hükme bağlamıştır. Ancak X, bu tasarımı ticarileştirmek için daha önce ciddi hazırlık içine girmiştir. İşte kanun koyucu X'in tasarıma

yaptığı yatırımın boşa gitmemesi için kendisine bir hak tanımıştır. Bu ilke, kaynağını patent hukukunda bulmaktadır. Bir kimse, başvuru veya rüçhan hakkından önce, söz konusu tasarımı iyi niyetle Toplulukta kullanmaya başlamışsa ya da kullanım için ciddi ve gerçek tedbirler almışsa ve bu tasarım, tescile konu olan tasarımın bir taklidi değilse, önceki kullanımdan doğan bir hakka sahiptir (m.22). Bu hakkın sahibi, söz konusu tasarımı, bu hak kapsamında hangi amaç için kullanıyorsa veya hazırlığı hangi amaçlarla yapmışsa bu çerçevede kullanabilecektir. Buna karşılık bu kişi, üçüncü kişilere tasarımın kullanımı için lisans veremez. Yani önceki kullanımdan doğan hak, sahibine başkalarına lisans verme yetkisi bahşetmez. Yine bu hak, sadece işletmeyle birlikte devredilebilir. Gerçekten, hükümde de açıkça belirtildiği gibi bu hak, inhisari bir hak değildir. Sadece yapılan ciddi hazırlık ve yatırımlarla sınırlı kalan ve sahibine bu kapsamda koruma bahşeden bir haktır. Önceki kullanımdan doğan bir haktan söz edebilmek için, kullanımın Toplulukta gerçekleşmesi gerekir. İlke, tescilli tasarımlar bakımından kabul edilmiş olup tescilsiz tasarımlar bakımından geçerli değildir. Çünkü tescilsiz tasarımlar sadece taklide (copying) karşı koruma sağlar. Burada ise, bir taklit söz konusu değildir. Sonraki tasarım, öncekinden bağımsız ve ondan habersiz bir şekilde geliştirilmiştir. O nedenle, tescilsiz olan her iki tasarım da, tescilsiz korumadan zaten faydalanabilecektir. 8. Hakkın Tükenmesi İlkesi Fikri hak, klasik haklardan bazı açılardan ayrılır. Sözgelimi, fikri hak süreye bağlıdır. Benzer şekilde, fikri hakka konu ürün, hak sahibi veya rızası ile bir başkası tarafından kamuya sunulduktan sonra, kural olarak daha sonraki el değiştirmelere karşı fikri hakka dayanılamaz 81. Fikri haklar, kanun koyucuların tercihine göre ulusal, bölgesel ya da uluslararası tükenmeye tabidir 82. Konu, son zamanlarda kanun S.42* koyucuları oldukça meşgul etmiştir. Topluluk, tercihini bölgesel tükenme yönünde yapmıştır. Sözgelimi, Almanya'da uluslararası tükenme kabul edilmişken, Topluluk Hukukunda yapılan düzenlemelerden dolayı uluslararası tükenme ilkesinden vazgeçilmiştir. Bölgesel tükenme ilkesinin, son zamanlarda dünyada rekabet lehine olan gelişmelerle uyumlu olduğu söylenemez. İlkenin kabul edilmesinde, ekonomik ve ticari kaygıların ön planda olduğu görülmektedir 83. Burada hemen şunu ifade etmek gerekir ki, Türkiye ile Topluluk arasında Gümrük Birliğini (GB) kuran 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı 84 Ek 8 m. 10/II'de bu ilkenin uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır 85. İlkenin kabul edilmemiş olması, hem GB hem de Türkiye bakımından bir dezavantajdır 86. Bu ilke, AB ile EFTA ülkeleri arasında geçerlidir. Bölgesel tükenme ilkesi, Topluluk İçtihat Hukukunda geliştirilmiştir 87. Burada önemle belirtmek gerekir ki, hak sahibinin rızası hilafına fikri ürün kamuya sunulursa hak tükenmez 88. Gerçekten Tüzüğün 21. maddesine göre, tasarımın uygulandığı ürün Toplulukta tasarım sahibi veya onun rızasıyla bir başkası tarafından piyasaya sunulduktan sonra tasarımın sahibi o ürünle ilgili fiilleri yasaklayamaz. Yani, ürünün ilk olarak piyasaya sunulmasının hukuka uygun olması gerekir. Tasarımı havi ürün, tasarım sahibi veya onun rızasıyla piyasaya sunulmuşsa, söz konusu tasarım, hukuka uygun olarak kamuya sunulmuş demektir. Tasarım hakkının tüketilmesinin şartları şöyle sıralanabilir; a. Tescilli Bir Tasarımın Uygulandığı Ürünün Toplulukta Piyasaya Sunulması: Tasarım hakkının tükenmesi için söz konusu tasarımın uygulandığı ürünün Toplulukta piyasaya sunulması gerekir. Ürünün Topluluk dışında piyasaya sunulmuş olması, tasarım hakkının Toplulukta tükenmesine yol açmaz. Bu nedenle, üçüncü bir ülkeden Topluluğa yapılacak ithalata, tasarım sahibi tasarım hakkına dayanarak engel olabilir 89. Ancak tasarımın S.43* uygulandığı ürünlerin Toplulukta piyasaya sunulmasından sonra, tasarım hakkı sahibi veya onun izniyle üçüncü bir ülkede de bu ürünler piyasaya sunulursa, tasarım sahibi, bunların üçüncü kişiler tarafından o ülkeden satın alınarak Topluluğa ithaline engel olamaz. Bu nedenle, lisans anlaşması gereği Toplulukta tek satıcı olan kimse, üçüncü kişilerin üçüncü ülkeden söz konusu ürünlerin ithaline engel olamayacaktır. b. Tasarımın Uygulandığı Ürünün, Tasarım Sahibi veya Onun İzniyle Piyasaya Sunulması:

Hakkın tükenmesi için tasarımın uygulandığı ürünün, tasarım sahibi veya onun izniyle piyasaya sunulması gerekir. Verilen lisansın genişletilmesi yoluyla piyasaya sunma gerçekleşmişse tecavüz eylemi gerçekleşeceğinden, hak tükenmemiştir. Ancak lisans hakkının izinsiz genişletilmesi veya bu hakkın üçüncü kişilere devredilmesi niteliğinde olmayan diğer sözleşmeye aykırılık halleri, hakkın tükenmesine engel olmaz. Sözgelimi, lisans alanın bilgi verme ve ödeme yapma yükümünü düzenleyen lisans sözleşmesi hükümlerine uymaması halinde durum böyledir 90. Markalarda olduğu gibi ürünün, piyasaya sunulmasından sonra değiştirilmesi ya da kötüleştirilmesi halinde hakkın tükeneceğine benzer bir düzenleme tasarımlar bakımından kabul edilmemiştir. Bu yaklaşım doğru bir yaklaşımdır. Gerçekten tasarım ve marka korumasının amaçları birbirinden farklı olup, markalardaki gibi tasarımların, ürünün kalitesini garanti etme fonksiyonu bulunmamaktadır. 9. Kümülatif (Çoklu) Koruma İlkesi Tasarım, doğası gereği karmaşık bir yapıya sahiptir. Herhangi bir tasarım sanat eseriyken, diğer bir tasarım tamamen fonksiyonel özellikler taşıyabilir. Bazı tasarımlarda ise, bu iki özellik birlikte bulunabilir. Bazı tasarımların sanatsal özelliği yoğunken, diğerlerinde bu yoğunluk azdır. Ürün tasarımı, moda ve tekstil tasarımı, grafik tasarımı ve mimari tasarım gibi ürün gruplarına göre tasarım çeşitleri dikkate alındığında, konunun bu karmaşık yapısı daha iyi anlaşılacaktır. Tasarımcılar da tasarımı geliştirirken üretim maliyeti, kullanım kolaylığı (ergonomi) ve pazarlama gibi birçok etkeni dikkate alır. Tasarımın bu karmaşık yapısından dolayı değişik ülkelerde, tasarımların korunmasında sui generis korumanın yanında diğer koruma modelleri de kabul edilmiştir. Ancak hangi tür tasarımların, hangi koruma modeliyle ne kadar korunacağı sorusuna hukuk düzenleri çok farklı cevap vermektedir 91. Tasarım hukukunun en önemli anlaşmazlık konularından biri de tasarımların, tasarım mevzuatı yanında, başta fikir ve sanat eserleri olmak üzere, diğer fikri mülkiyet mevzuatına göre de korunup korunmayacağı meselesidir 92. Tasarımlar, bir S.44* yandan fikir ve sanat eserlerinin özelliğini, diğer yandan patent ve faydalı model özelliğini, bazen de markadaki ayırt edicilik özelliğini üzerinde taşıyabilir. Örneğin, bir ayakkabının görünümü tasarım; ortopedik özelliği nedeniyle patent (veya faydalı model); yine üzerine konan ayırt edici işaret marka mevzuatıyla korunması mümkündür. Ayakkabının sayılan özelliklerini, bu koruma modellerinden birkaçı veya tamamı ile koruyan ülkelerde kümülatif koruma ilkesi kabul edilmiş, sadece biri ile koruyanlar ise, anılan ilkeyi kabul etmemiş demektir. Birden çok hukuk kuralı ile düzenlenen bir hususta üç ihtimal ile karşılaşılır. Konuyu düzenleyen hukuk kuralları ya birbiriyle yarışırlar, ya yığılırlar, ya da bu kurallardan bazıları diğer(leri)ni dışlar. Yarışmada, hak sahibinin seçimlik hakkı vardır. Yani bu halde bir adet netice-i talep vardır. Yığılmada ise, birden çok talep bir arada ileri sürülebilmektedir. Bu halde netice-i talep yığılması söz konusudur. Yarışma, yığılma ve bir kuralın diğerini dışlaması ilkelerini örneklerle şöyle açıklamak mümkündür. Bir konuda sözleşmeden doğan alacak ile haksız fiilden doğan alacak birbiriyle yarışır; yığılmaz. Benzer şekilde ayıp ve hile kuralları da birbiriyle yarışırlar. Yani bu hallerde zarar görenin zararı bir defa giderilir; iki defa tazminat istenemez. Ancak zarar görenin yarışan hakları olduğundan dolayı dilediği koruma modeline (bu örneklerde haksız fiil veya sözleşme ve ayıp veya hile hükümlerinden birine) dayanabilir. Bu halde hak sahibi, bir kısım taleplerini sözleşme, bir kısım taleplerini de haksız fiil hükümlerine dayandıramaz. Bunlardan birini seçmek durumundadır. Buna karşılık, maddi tazminat talebi ile manevi tazminat talebi yığılır, yani birbirine eklenerek istenebilir. Bu nedenle yığılmada birden çok neticei talep vardır. Çünkü bu tazminatların amaçları birbirinden farklıdır. Bazen de bir konuya ilişkin özel bir kuralın olduğu yerde genel kural dışlanır. Sözgelimi, bir konuda süre bakımından genel ve özel hükümler varsa, özel hükümle konan süre, genel hükümle konan süreyi dışlar ve özel kuralın öngördüğü süre uygulanır 93. Burada kümülatif koruma nitelemesi, kanımca tam olarak ne yığılmayı ne de yarışmayı ifade eder. Burada sadece genel hüküm - özel hüküm ilişkisi yoksa, bir nevi hukuki sebepler yığılması vardır. Çünkü hak sahibinin burada seçme zorunluluğu yoktur. Hak sahibinin, şartlan varsa yukarıda sayılan mevzuatın birine, birkaçına veya tamamına aynı anda dayanması mümkündür. Diğer bir deyişle tasarım sahibi, tasarım mevzuatı yanında şartları varsa patent, marka ve fikir ve sanat eserleri mevzuatına da

dayanabilir. Tasarım sahibi, ayrıca tasarım mevzuatı yanında kural olarak genel hüküm olan haksız rekabete de dayanabilir 94. Ancak önemle belirtmek gerekir ki, özel hüküm, karşı tarafı koruyorsa genel hükme dayanılamaz. Örneğin, Tüzüğün 11. maddesinde düzenlenen tescilsiz tasarımların 3 yıl S.45* süreyle korunacağı kuralına rağmen, tasarım sahibi süresiz korumayı sağlayan haksız rekabet hükümlerine dayanamayacaktır. Genel hüküm, özel hükme göre daha elverişli olmamakla birlikte, hak sahibi genel hükme dayanmışsa, bu halde usul hukukundaki hakimin taleple bağlı olma ilkesi devreye girer. Kümülatif koruma ilkesi, bir ihtiyaç olarak kendini fikri mülkiyet hakları içinde en fazla tasarımlar bakımından hissettirmektedir 95. Bunun nedeni, yukarıda da açıklandığı gibi tasarımların karmaşık bir yapıya sahip olmasıdır. Bundan dolayı Posner 96, hukukun hiçbir dalının tasarım hukuku kadar problemli olmadığını, uluslararası tartışmalarda tasarımların korunmasına değinilmediğini, bu nedenle de Topluluğa üye ülke hukuklarında konuya ilişkin derin farklılıklar bulunduğunu belirtmektedir. Bu ihtiyaca binaen tasarım sahipleri, sözgelimi Alman, Fransız, Benelux ve Amerikan Hukuklarında tasarımlara, tasarım hukukuna göre koruma sağlanmadığı durumlarda, marka ve/veya haksız rekabet hükümlerine göre koruma sağlamanın çarelerini aramaktadırlar 97. Topluluk Hukukunda kümülatif koruma ilkesi açıkça kabul edilmiştir 98. Yönerge ve Tüzükteki düzenlemede, tasarımların marka, patent ve faydalı model gibi Topluluğun fikri mülkiyet mevzuatı ile üye ülke hukuklarındaki fikri mülkiyet mevzuatlarına göre ayrıca korunmasına engel olmayacağı hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı gibi tasarım sahibi, tasarım hakkını Topluluk tasarım mevzuatı çerçevesinde korunmasını talep edebileceği gibi patent, marka ve haksız rekabete ilişkin Topluluk mevzuatına dayanarak da koruma isteyebilecektir. Hak sahibi, ayrıca üye ülkelerin tasarım mevzuatı yanında, diğer fikri haklan düzenleyen üye ülke mevzuatları çerçevesinde de koruma talep edebilecektir. Örneğin, bir ayakkabının tasarımı yeni ve ayırt edici nitelikte ise, Topluluk Tasarımı olarak korunacağı gibi sözgelimi İngiliz Tescilli veya Tescilsiz Tasarımı olarak da korunacaktır. Bu ayakkabının tasarımı, şartları karşılıyorsa faydalı model belgesi verilerek de korunur. Ürünün kaynağı konusunda ayırt edici işlev görüyorsa, ayrıca marka olarak da korunur. Bu koruma, hem Topluluk mevzuatı hem de üye ülke(ler) mevzuatı ile gerçekleşir. Tüm bu açıklamalardan da anlaşılabileceği gibi tasarım koruması için bir yandan tasarımlara ilişkin Topluluk mevzuatı ile üye ülke mevzuatları birlikte var olacak (co-exist) ve uygulanacak, diğer yandan da hem Topluluğun hem de üye S.46* ülkelerin tasarım mevzuatları ile birlikte, fikri mülkiyetin diğer alanlarını düzenleyen mevzuatları birlikte uygulama alanı bulacaktır. Önemle belirtmek gerekir ki, Topluluk Hukukunda tasarımlar bakımından kümülatif koruma ilkesinin kabulü, tasarım mevzuatı ile fikir ve sanat eserleri mevzuatı bakımından zorunlu hale getirilmiştir (m.96). Yani tasarım sahibi, hem Topluluk Tasarımı ile fikir ve sanat eserleri mevzuatına dayanabilir, hem de üye ülkelerin) tasarım ve fikir ve sanat eserleri mevzuatına dayanabilir. Bu ilkenin diğer bir anlamı ise üye ülkeler tasarımları, tasarım mevzuatı yanında fikir ve sanat eserleri mevzuatına göre de korumakla yükümlü olmalarıdır. Ancak, bu korumanın nasıl olacağı hususu üye ülkelere bırakılmıştır (m.96). Bundan dolayı bu korumanın süresi, şartları, fikir ve sanat eseri için aranan orijinalliğin düzeyi gibi konular, üye ülke hukuklarına göre belirlenir. Böylece üye ülkelere bu konularda geniş bir manevra alanı bırakılmıştır. Bu konuda üye ülke hukukları, birbirinden oldukça farklı düzenlemelere sahiptir. Yönerge gereği uyumlaştırma yapılmadan önce, Almanya, İngiltere ve İtalya fikir ve sanat eserleri mevzuatı çerçevesinde korunacak tasarımlarda sanatsal özellik ararken, Fransa ve Benelux ülkelerinde bu şart aranmamaktaydı. Böylece bazı tasarımlar, bir ülkede fikir ve sanat eseri veya diğer bir mevzuata göre korunurken bazılarında korunmamaktaydı 99. Hemen belirtelim ki, Yönerge ve Tüzük, tasarımların üye ülkelerde patent, marka ve haksız rekabet mevzuatlarına göre kümülatif olarak korunmasını da üye ülke mevzuatlarına bırakmıştır. Yani üye ülkeler tasarımları, bu mevzuata göre koruyup korumamakta serbest olduğu gibi, böyle bir koruma sağlıyorsa bu korumayı da dilediği gibi düzenleyebilecektir. O nedenle denebilir ki, Topluluk Hukuku, kümülatif koruma ilkesini kabul etmiş olmakla birlikte ilkenin nasıl uygulanacağını göstermemiştir 100. Bundan dolayı, ülkeden ülkeye tasarımların korunmasında farklılıklar olabilecektir. Ancak Yönergeyle temel konularda uyumlaştırma sağlandığı burada ayrıca belirtilmelidir.