02.03.2017 PİYASALARA GENEL BAKIŞ : Güçlü Risk İştahının Ardından Normalleşme Süreci, Şubat ayıda yurt içinde makroekonomi veri seti olarak TÜFE, reel efektif döviz kuru, işsizlik oranı, güven endeksleri yakından takip edildi. Diğer taraftan Türkiye Varlık Fonu yapısı ile içeriği piyasalara tarafından izlendi. Borsa İstanbul içerisindeki hisse senetlerinde ise dördüncü çeyrek finansalları gelmeye devam etmektedir. ABD piyasalarında FOMC tutanakları ve Trump ın vergi reform açıklamaları faiz artırım süreci açısından önem arz etmekte ve gelişmeler fiyatlamalar için kritik olmaktadır. Yurt içinde Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) Ocak ayında aylık bazda %2,46 arttı. Yıllık bazda yükseliş %8,53 ten %9,22 ye ulaştı. Ocak ayında enflasyonun beklentilerin üzerinde gerçekleşmesinde gıda ve alkolsüz içecekler grubu fiyatlarındaki 6,37% oranındaki artış etkili olurken, Ocak ayında akaryakıt fiyatlarına yapılan zamlar, bazı otomobil firmalarının ÖTV zamlarını yansıtması ve döviz geçişkenliği yukarı yönlü baskıya yol açtı. Şubat ayında negatif baz etkisi devam edecek iken, İTO şubat ayı enflasyon verisinin ardından çift hanelerin kısmen de olsa altında kalacağı beklentisi oluşmuştur. TÜFE bazlı reel döviz kuru endeksi ise TL nin devalüasyonu sonrası hesaplanmaya başladığı 2003 Ocak'tan bu yana en düşük seviyesini görerek 88,17 puana indi. Veri seti olarak gecikmeli açıklanan işsizlik oranında artış eğilimi dikkat çekmektedir. Kasım ayı itibariyle işsizlik oranı 1,6 puanlık artış ile %12,1 seviyesinde gerçekleşti. Güven endekslerinde ise sanayi ve perakende sektöründe kısmi toparlanma görülürken, hisse senedi piyasalarında yaşanan artışın aksine tüketici güveninde düşüş yaşanmıştır. Dış ticaret dengesi açısından Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre Şubat 2017 ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,1 artışla 11 milyar 296 milyon dolar oldu. Sanayi üretimi artıyor, dış ticaret verisi de enerji tarafında baskı olsa da üretim pazarımıza olumlu yansıyor. Firma finansalları açısından ise özellikle holding ve bankacılık sektöründe güçlü finansallar açıklanırken, otomotivin de güçlü seyrettiği gözlemlenmektedir. ABD de Ocak ayı FOMC toplantı tutanakları Mart ayında yapılacak toplantı için faiz artırım beklentisini 80% seviyesine yükseltti ve faiz artırım vadesinin kısaldığı görülmektedir. Bu gelişmeler doğrultusunda hisse senedi piyasası 1,44% değer kazanırken, Dolar TL karşısında 3,57% değer kaybetti. Türkiye 5 yıllık CDS i 11% düşerek 240 seviyesine geri çekildi. Mart ayında yurt içinde referandum süreci yakından takip edilecektir. Ancak genel risk iştahının Mart ayı 10 yıllık ortalama getirisinin olumlu olmasına karşın veri yoğunluğu sebebiyle oynaklığın yüksek olması beklenmektedir.
Yurt dışı piyasalarda gündemin ve aynı zamanda piyasaları riske edecek faktörlerin yoğun olduğu bir dönemden geçmiş bulunuyoruz. Bir yandan ABD deki faiz artırımlarının ne zaman başlayacağı ve ne sıklıkta olacağı hususundaki gelişmeler takip edilirken, diğer yandan ABD Başkanı Trump ın; (kongrede her ne kadar tam olarak bahsetmediyse de) uygulanacak olan vergi reformu paketinin içeriği konusunda atacağı adımlar, piyasalar tarafından merakla bekleniyor. Avrupa Piyasaları tarafında da yine belirsizliklerin yoğun olarak hissedildiği bir ortam içerisinde bulunuyoruz. Fransa da Nisan Ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin olarak aşırı sağın adayı Le Pen in seçimi kazanma ihtimali, piyasalardaki endişeleri beraberinde getiriyor. Le Pen in ekonomik vaatleri arasında kamu borç ödemelerinin Euro üzerinden değil, Frank üzerinden yapılması hususu var ki, bu husus, Avrupa Birliği nin fiilen bitmesi anlamına geliyor. Yine İtalya da oluşan erken seçim beklentileri de, piyasalardaki belirsizliği arttıran diğer faktörler olarak göze çarpıyor. Hal yurt dışında böyle iken, yurt içinde ise referandum süreci öncesinde piyasaların yurt dışı hareketlere ve paritelere olan duyarlılığı nispeten artmış durumda. Özellikle gelişen piyasalarda risk alma iştahının devam ediyor olması, yurt içi piyasaların yükseliş yönlü hareketine destek sağlasa da, bahsettiğimiz konularda oluşan belirsizlikler, yurt içindeki piyasa yükseliş eğiliminin trend haline gelmesine engel teşkil ediyor. BİST 100 ENDEKSİ : BİST 100 endeksi, 2017 yılının başından bu tarafa yükseliş yönlü hareketini sürdürdü ve özellikle Şubat Ayından itibaren 87.000 89.500 bandına oturdu. Piyasanın bu yükseliş yönlü hareketinde, gelişen piyasaların yükseliş hareketleri ve son dönemde USD nin, TL karşısında değer kaybetmesi konuları etken oldu. Endeksin yükseliş yönlü hareketlerini sürdürebilmesi ve 89.500 seviyesinde karşılaştığı kuvvetli direnci geçebilmesi, ek bir katalizör etkisi gerektiren yeni olumlu haber akışlarına bağlı. Dolar bazında bakıldığında halen iskontolu gibi gözükse de, hali hazırda belirsizliğin yoğun olduğu bir dönemden geçiyor olmamız, piyasaların yükseliş yönlü hareketlerini sınırlayan faktörler olarak değerlendirilmelidir. Endeksin düşüş trendine geçmemesi için 87.000 seviyesindeki güçlü desteğinin üzerinde kalıyor olması gerekiyor. Özellikle çok bilinmeyen denklemlerin bir arada bulunduğu Mart ayında, piyasa şartlarının hareketini, gelecek yoğun haber akışları belirleyecek. Mart ayından sonraki süreçte ise piyasa, referandum konusundaki gelişmeleri takip edecek.
KATILIM ENDEKSİ : Katılım 30 endeksi de BİST 100 deki seyre benzer şekilde, direnç seviyelerine yakın yerlerde bulunuyor ve yorulma emareleri gösteriyor. 89.000 89.500 bandında direnç bölgesi bulunan Katılım 30 endeksinde 86.800 seviyesi önemli bir destek noktası olarak göze çarpıyor. Bu seviyenin altına gelinmesi halinde düşüş yönlü hareket başlayabilir. Piyasada 89.500 seviyesinin kırılması halinde ise yükseliş ivmesi hızlanabilir. Sıkışmanın yaşandığı ve 86.800 89.500 seviyeleri arasındaki bantta hareket eden endekste, bu bandın dışına çıkılması, gelecek olan haber akışı ve veri setleriyle bire bir bağlantılı olacak. ALTIN : Dünya Piyasalarında tedirginliklerin yoğun olarak hissedildiği bir dönem olması itibariyle Mart ayındaki belirsizliklerden kaynaklı olarak altın fiyatlarında yükseliş yönlü fiyat hareketlerinin oluştuğu göze çarpıyor. Geçen ay başında 1200 USD seviyelerinde seyreden altının onsu, o günden bu tarafa yükseliş hareketinin özellikle son zamanlarda hızlanmasının ardından, 1.250 USD seviyeleri civarına kadar geldi. Tedirginlik dönemlerinde güvenli liman olarak bilinen altındaki bu hareketin bir süre daha belirsizliğin de etkisiyle devam edeceğini yorumlamak yerinde olacak. Hareketin kısa vadede 1.350 USD seviyesine kadar devam edebileceği, bu seviyenin de kırılması halinde 1450 1480 USD bandına doğru hareketin sürebileceğini söyleyebiliriz. Gram altında ise USD nin değer kaybı ve TL nin değerlenmesinden dolayı hafif bir geri çekilme hareketi söz konusu olsa da, oluşan kısa vadeli düşüş hareketinden sonra, yukarı doğru yeniden toparlanma çabası göze çarpıyor. 142,5 TL seviyesine kadar düşüş yaşayan gram altın, bu seviyeden toparlayarak, yeniden 145 TL seviyesinin üzerine çıktı. Gram altında da teknik olarak 150 TL seviyesine kadar hareket alanı mevcut.
TAHVİL BONO : Tahvil bono tarafında Aralık ayı sonunda 2 yıllıklar %10,60; 10 yıllıklar %11,40 seviyelerindeydi. Şubat Ayı başında; faizler, sırasıyla %11,30 ve %10,94, şu anda ise 11,12 ve 10,95 seviyelerinde bulunuyor. Buradaki önemli nokta; yüksek enflasyon ve MB nin fonlama maliyetlerinin önceki aylara göre artmış olması konusudur. TCMB, likidite ihtiyacı konusu ile ilgili olarak genelde bankaları yine geç likidite penceresine yönlendirmeye devam ediyor, haftalık repo ihalesi açmıyor. Politika faizde herhangi bir artırım da yapılmış değil. Bunun yanında ortalama fonlama maliyetleri 10,41 seviyesine kadar yükselmiş durumda bulunuyor. TL varlıklara olan talebin artmış olması uzun vadeli tahvilde 11,00 seviyesinin aşağı yönlü kırılmasını sağlamıştı. Fakat son günlerde yine yükseliş yönlü hareketlilik var. Mart Ayı içerisinde Hazine nin 17 Milyar TL tutarında itfası var. İhaleler açılacak. Faizlerde yukarı yönlü eğilim oluşabilir. 10 yıllıklarda 11 seviyesi aşılabilir. Böyle bir durumda özellikle 11,20-11,50 bandına doğru yaşanacak hareketlerde alım fırsatı oluşabilir. Genel takvime bakıldığında Referandum sonrasındaki dönemde Hazine nin elinin rahatlayacağı görülüyor. Referandumdan çıkacak sonuç, piyasa tarafında her hangi bir sıkıntı yaratmazsa, faizlerde de iyimser bir tablo oluşabilir.
STRATEJİ : Böyle bir ortam içinde fon alımı yaparken dikkat edilecek birkaç önemli noktanın üzerinden geçmenin doğru olacağı düşüncesindeyiz. Belirsizlik dönemlerinin güvenli limanı olarak bilinen bir enstrüman olan altın fiyatlarında yukarı yönlü hareketlilik devam edebilir. Fakat şunu unutmamak gerekir ki son dönemde, altın fonunun getiri olarak en yüksek performans sergileyen enstrüman olduğu düşünüldüğünde, altın fonu taşıyan yatırımcıların, pozisyonlarını korumaya devam etmelerini, fakat özellikle altının onsunda 1.300 USD, gram altında ise 150 TL seviyesine kadar yükseliş hareketlerinin yaşanması halinde taşınan pozisyonların %30 - %35 oranındaki bölümünde azaltma yapılmasını önerebiliriz. Endeks - hisse yoğun fonlarda, özellikle referandum sonrasında oluşacak havaya göre, piyasaların da dolar bazında düşük olduğu göz önünde bulundurularak pozisyon taşımak uygun olacaktır diye düşünüyoruz. Fakat tabii, düşüş yönlü hareketlerde 86.000 86.500 endeks değerlerine gelindiğinde ekstra pozisyon açmak için fırsat kollanabilir. Bu arada kısa vadeli olarak 90.000 seviyelerine gelinen yükseliş yönlü hareketlerde, piyasa şartlarına bağlı olarak portföylerin %20 - %25 lik kısmı realize edilebilir. Endeks için söylenenler, katılım endeksi için de geçerlidir. Katılım 30 endeksinin 86.000 86.500 bandını test ettiği durumlarda pozisyon açmak için fırsat kollanabilir. Muhtemel 89.000 e doğru hareketlerde ise %20 - %25 civarındaki pozisyon, kar amaçlı olarak kapatılabilir. Tahvil bono yoğun fonlarda ise, 10 yıllıklarda yaşanması muhtemel 11,20 11,30 seviyelerine doğru olan hareketlerde alım için fırsat kollanabilir. 10,50 seviyesi kısa vadede satış için uygun seviye olarak görünüyor. Tahvil Bono tarafındaki seyre bakıldığında faizlerin yükseliş ihtimalinin, düşüşe göre daha fazla olduğu söylenebilir. Bu noktada pozisyon ayarlaması yaparken, özellikle 10 yıllıklarda 10,50 10,70 bandındaki hareketlerde satış yapılarak portföylerde bulunan pozisyonların %25 - %30 luk bölümünde realizasyon yapılabilir.