KIRGIZLARDA AT VE AT KÜLTÜRÜ



Benzer belgeler
ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

ESKİ TÜRKLERDE AT VE AT KÜLTÜRÜ (Dünden Bugüne Kırgız Kültürel Hayatı Örneği)

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

Aralık 2013 December 2013 Yıl 6, Sayı XVI, ss Year 6, Issue XVI, pp DOI No:

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Abdrasul İSAKOV. Tarih Kritik - Sayı 2, Ocak Dr.,

Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

TÜRK MİTOLOJİSİ DR.SÜHEYLA SARITAŞ 1

70 inde doğuran ortalama 120 yıl yaşayan kanser bilmeyen Türkler

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

HALI SANAYİ. Hazırlayan Tuğrul SOMUNCUOĞLU T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Yayınları Araştırma Eserleri Serisi Nu: 7. Emeviler den Arap Baharı na HALEP TÜRKMENLERİ

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM

Türk araçlarının taşıma yaptığı ülkelere göre yoğunlukları gösterilmektedir. Siyah: ilk 15 ülke

Eğitim Tarihi. Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI

PROF. DR. KUBATBEK TABALDİEV vd. TARAFINDAN HAZIRLANAN ARKEOLOJİ ALBÜMÜ / ARHEOLOGİYALIK AL BOM ADLI ESER ÜZERİNE

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 10. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DOKTORA PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları)

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri (Sumeroloji) Anabilim Dalı, 2001.

III. ÜNİTE: İLK TÜRK DEVLETLERİ 2. KONU: ORTA ASYA DA KURULAN İLK TÜRK DEVLETLERİ

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI

TÜRK DÜNYASINI TANIYALIM

DÜNYADA NÜFUS VE EKONOMİK FAALİYETLER

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

Tarihin Çeşitleri Hikayeci Tarih: Nakilci tarih yazımıdır. Eski Yunan Tarihçisi Heredot'la başlar.

İktisat Tarihi II. 1. Hafta

Türk Mitolojisi ve Türklerde Totemizm DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Doç.Dr. ENGİN ÇETİN ÖZGEÇMİŞ DOSYASI

Doktora Tezi: Kırım Hanlığı nı Kuruluşu ve Osmanlı Himayesinde Yükselişi ( )

EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

PETROGLİFLER (KAYA ÜSTÜ TASVİRLER)

Sorular 1. Aşağıdaki fotoğraflardan hangisi veya hangileri insanla ilgili özellikleri göstermektedir? I II III

DÜNYA DA VE TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜMENİN SİGORTACILIK SEKTÖRÜNE ETKİSİ

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI ŞENKAYA İLÇE MERKEZİNİN MEKAN OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ PROJESİ ONUR PARLAK TUĞÇE YAĞIZ

GOBUSTAN KAYALIKLARI VE İLK SANATÇILAR

İ. ÇEŞMELİ, İskitler, Hunlar ve Göktürkler de Din ve Sanat. İstanbul Cinius Yayınları, 131 sayfa (27 resim ile birlikte). ISBN:

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

9. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Türk mutfağı dünya mutfakları arasındaki en eski mutfaklar arasında yer almaktadır. Türk mutfağının dünyanın en eski mutfaklar arasında yer almasının

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

TARİH KPSS İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET ARİF ÖZBEYLİ

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS Ön Koşul Dersler

/uzmankariyer /uzmankariyer /uzmankariyer

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler

ŞEYH SAFVET İN TASAVVUF DERGİSİ NDEKİ YAZILARINDA TASAVVUFÎ KAVRAMLARA BAKIŞI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ PDF

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2

ORTA DOĞU VE KAFKASYA UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI

İÇİNDEKİLER. Tarihteki Önemli Buluşlar Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor Coğrafi Keşifler...

NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

ULUSLARARASI TEKE DERGİSİ. 1. Uluslararası TEKE (Türkçe, Edebiyat, Kültür, Eğitim) Dergisi nin Yayımlanma Sebebi ve Hedefi:

Sn. M. Cüneyd DÜZYOL, Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Açılış Konuşması, 13 Mayıs 2015

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST

Uygur Vatanı ve Çin Arkolojisi (Erken Dönemdeki İlişkiler) DR. FERHAD MAKSUDOV

KARAHANLILAR DÖNEMINDE TÜRK HALKLARININ KÜLTÜREL MIRASLARI: KIRGIZISTAN YAZITLARI ÖRNEĞINDE (IX-XII. YÜZYIL)

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

II. ULUSLARARASI TÜRK DÜNYASI KÜLTÜR KONGRESİ ÖZEL BÖLÜMÜ

DERS YILI MEV KOLEJİ ÖZEL ANKARA ANADOLU LİSESİ VE FEN LİSESİ 10. SINIFLAR TÜRK EDEBİYATI DERSİ YARIYIL ÖDEVİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 6. SINIF SOSYAL BİLGİLER DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI, KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden

BİLGE KAĞAN KÖL TİGİN VE BİLGE TONYUKUK. Prof. Dr. İlhami DURMUŞ

DİASPORA - 13 Mayıs

tamamı çözümlü tarih serkan aksoy

Cumhuriyet Dönemi nde ;

Konu: Kadim Diller ve Yazılar. İran da Ön-Türkler

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Ders Adı : YÜZYIL ASYA TÜRK TARİHİ I Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 5. Ders Bilgileri.

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

Bülent Ecevit Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü

BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ

I.YIL HAFTALIK DERS AKTS

Günümüzdeki ilke ve kuralları belirlenmiş evlilik temeline dayanan aile kurumu yaklaşık 4000 yıllık bir geçmişe sahiptir. (Özgüven, 2009, s.25).

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. : Nursulu ÇETĠN. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Tarih Kazak Üniversitesi, üstün baģarılı 1995 Kamu Yönetimi

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

S. M. ABRAMZON A GÖRE XX.YÜZYILA KADAR KIRGIZLARIN SOSYAL HAYATI

4. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (22 Ekim-14 Aralık 2012)

Türkiye'nin En Çok Satan. TARİH ten

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

Nasıl Bir Deniz Feneriyiz?

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ. Hafta 7

Transkript:

KIRGIZİSTAN-TÜRKİYE MANAS ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI KIRGIZLARDA AT VE AT KÜLTÜRÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Kayrat BELEK Tez Danışmanı Prof. Dr. İlhan ŞAHİN BİŞKEK 2008

2 İntihal Yapılmadığını Belirten İfade Ben bu tezdeki bütün bilgileri akademik ve etik kurallara göre aldığımı ve sunduğumu belirtiyorum. Bu çalışmaya özgün olmadan kullandığım bütün materyal ve bilgilere akademik ve etik kurallar gereğince atıfta bulunduğumu ve hiç bir şekilde intihal yapmadığımı açıkça bildiriyorum. İsim, soyad Kayrat BELEK İmza Tarih 30. 04. 2008 Плагиат жасалбагандыгы тууралуу билдирүү Мен бул эмгекте алынган бардык маалыматтарды академиялык жана этикалык эрежелерге ылайык колдондум. Тагыраак айтканда бул эмгекте колдонулган, бирок мага тиешелүү болбогон маалыматтардын бардыгын тиркемеде так көрсөттүм жана эч кайсы жерден плагиат жасалбагандыгына ынандырып кетким келет. Аты, жөнү Кайрат БЕЛЕК Колу Датасы 30. 04. 2008

3 ÖZ Yazar : Kayrat BELEK Tezin Niteliği : Yüksek Lisans Tezi Sayfa Sayısı : xii + 87 Tez Danışman : Prof. Dr. İlhan ŞAHİN KIRGIZLARDA AT VE AT KÜLTÜRÜ Eski çağlarda, Kırgız sosyal, ekonomik ve kültür tarihinin, genel manada atlı konar-göçer bir kültüre dayalı olduğunu söylemek lazımdır. Kırgızların kültür hayatını daha iyi anlayabilmek için, at ve atlı kültürün, Kırgız kültürü içindeki yerini ve fonksiyonunu değerlendirmek gerekir. Çünkü at, Kırgız sosyal hayatının her alanında önemli bir yere sahiptir. Atın evcilleştirilip binek hayvanı olarak kullanılması, Kırgız kültür ve uygarlığının önemli bir aşama kazanmasına yol açmış ve Kırgız tarihinde bir dönem noktasını teşkil etmiştir. Kırgız atı, hızlı, açlığa, dağ silsilelerini aşmaya dayanaklı ve pratik olma özelliği ile Kırgızların geniş sahalara yayılmasını sağlamıştır. Kırgızların eskiden beri hayvancılık konusunda uzman olmaları, atı yetiştirmede kendilerine has bir sistem geliştirmelerinde etkili olmuştur. Bunun yanında Kırgızlar kendi kültürlerini dış ülkelere tanıtmada ve yabancılarla ilişkilerinde atı simge olarak kullanmışlardır. Kırgızlardaki her bir uruu veya urukun kendine ait tamgasını (damga) atlara vurması ve bu damganın atın mensup olduğu uruğu ve bölgeyi göstermesi bunun önemli bir örneğidir. Belirtilen hususlar çerçevesinde Kırgızların hayatında hayvancılık önemli bir yer tutuyordu. Kırgızların göçebe hayatına paralel olarak hayvancılığa dayalı ekonomik faaliyeti içinde ilk başta at geliyordu. Konar göçer Kırgızlar için atın bu denli önemli olması, Kırgız ekonomik ve sosyal hayatında büyük yer tutmasına sebep olmuştur. Kırgız sosyo kültürel ve ekonomik hayatında atın öneminin büyük olması, Kırgızların ata verdikleri değeri artırmış ve atla âdeta bütünleşen koşumlar, diğer Türk

4 boylarında olduğu gibi Kırgız kültüründe de önemli yere sahip olmuştur. Atın bütün Türk boyları için hayati önem taşıması, çok eski dönemlerde at koşum kültürünün oluşmasında önemli bir rol oynamıştır. Ayrıca, günümüzde birbirlerinden çok uzak olan Türk boylarında at koşumlarını oluşturan öğeler, tarihe ve coğrafyaya meydan okurcasına hemen hemen aynı isimle anılır olmuştur. Elde edilen yazılı kaynakların yanında, Kırgız kültür ve uygarlık tarihinin önemli kaynaklarından bir olan sözlü kaynaklardan hareketle atın, Kırgız kültürünün eski ve yeni dönemlerdeki yerini ve önemini anlamak mümkündür. Bu sözlü araştırmalar üzerinde geniş boyutlarıyla herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Oysa bu araştırmalar, Kırgızlardaki at kültürünün incelenmesindeki temel kaynaklar olarak bilinmektedir. Bu sebeple biz çalışmamızda sözlü kaynaklara da yer verdik.

5 КЫСКАЧА МАЗМУНУ Даярдаган : Кайрат БЕЛЕК Иштин сапаты : Магистр Беттердин саны : xii + 87 Илимий жетекчи : т. и. д. профессор Илхан ШАХИН КЫРГЫЗДАРДЫН МАДАНИЯТЫНДА ЖЫЛКЫ ЖАНА ЖЫЛКЫЧЫЛЫК Байыркы мезгилдерде кыргыз элинин коомдук, экономикалык жана маданий тарыхынын, негизинен, аттуу көчмөн маданиятка негизделгенин айтуу зарыл. Кыргыздардын маданий жашоосун терең түшүнүү үчүн жылкы жана жылкы маданиятынын кыргыз маданиятындагы ордун жана милдетин баалоо керек. Анткени, жылкы кыргыз элинин коомдук жашоосунун ар бир тармагында маанилүү орунга ээ. Жылкынын колго үйрөтүлүп, мингич мал катары колдонулушу кыргыз маданиятынын жана цивилизациясынын маанилүү жаңы баскычка көтөрүлүшүнө жол ачып, кыргыз тарыхында жаңы доордун башталышы катары бааланган. Кыргыз жылкысы күлүк, ачтыкка жана тоого чыдамкай жана практикалуу болуу өзгөчөлүктөрүнүн аркасында кыргыздардын кеңири аймактарга тарашына шарт түзгөн. Кыргыздардын байыртадан бери малчылык менен алектениши жылкы багууда жана жылкычылыкты өнүктүрүүдө өздөрүнө таандык системаны жаратууларында таасирдүү болгон. Ошону менен биргеликте, кыргыздар өздөрүнүн маданиятын башка өлкөлөргө таанытууда жана алар менен болгон байланыштарында атты символ катары колдонушкан. Кыргыздардагы ар бир уруу же уруктун өзүнө таандык тамгасын жылкыларына салуусу жана бул тамганын ал урууну жана аймакты көрсөтүүсү буга абдан жакшы далил. Белгиленген өңүттөр алкагында кыргыздардын жашоосунда малчылык маанилүү орунду ээлеген. Кыргыздардын көчмөн турмушуна параллел малчылыкка таянган экономикалык иш-аракеттеринин башында жылкы турган.

6 Көчмөн кыргыздар үчүн жылкынын мынчалык маанилүү болушу жылкынын кыргыздардын экономикалык жана коомдук жашоосунда чоңорунду ээлешине себеп болгон. Кыргыз элинин коомдук-маданий жана экономикалык жашоосунда жылкынын маанисинин чоң болушу, кыргыздардын жылкыга берген маанисин арттырып, ат менен бир бүтүндүктү түзгөндөй болгон ат жабдыктар башка түрк урууларында болгондой кыргыз маданиятында да маанилүү орунга ээ болгон. Жылкынын бардык түрк уруулары үчүн абдан маанилүү болушу, байыркы мезгилдерде эле ат жабдык маданиятынын пайда болушуна себеп болгон. Өзгөчө, азыркы мезгилде бирбиринен узакта жашаган түрк урууларында ат жабдыктарды түзгөн бөлүктөрү тарыхка жана географияга насыят бергенсип, бирдей аттар менен айтылат. Колго алынган жазылуу булактардан башка кыргыз маданий жана цивилизация тарыхынын маанилүү булактарынын бири болгон оозеки булактардын жардамы менен жылкынын кыргыз маданиятынын байыркы жана азыркы мезгилдердеги ордун жана маанисин үйрөнө алабыз. Бул оозеки булактардын үстүндө терең жана кеңири изилдөөлөр жүргүзүлгөн эмес. Ал эми, бул булактар кыргыздардагы жылкы маданиятынын изилденишинде негизги булактар катары билинет. Ошондуктан, магистрдик ишибизде оозеки булактарга да кайрылдык.

7 АННОТАЦИЯ Исполнитель : Кайрат БЕЛЕК Диссертация : Магистр Количество страниц : xii + 87 Научный руководитель : т. и. д. профессор Ильхан ШАХИН КОНЬ И КОНЕВОДСТВО В КЫРГЫЗСКОЙ КУЛЬТУРЕ Социальная, экономическая и культурная история кыргызского народа в древности основывалась на кочевом образе жизни. Чтобы хорошо понять культуру кыргызского народа следует знать место и функции коня в кыргызской культуре. Так как конь занимает значительное место в общественной жизни кыргызского народа. Становление коня как домашнего животного являлся важным шагом для культуры кыргызского народа и началом новой эпохи в истории кыргызов. Кыргызский конь, с такими особенностями как быстрота, устойчивость и терпеливость к голоду и ловкости в горах способствовал к широкому распространению кыргызов по различным территориям. Уже с древних времен кыргызы занимались животноводством, разведением коней и это привело к тому что они разработали свою систему. Конь в качестве символа представлял кыргызкую культуру в отношениях с другими народами. Каждое племя ставило свои знаки своим коням для выявления принадлежности тому или иному племени, определенной территории и знака. Согласно вышесказанному, животноводство имело важное значение в жизни кыргызов. Конь занимал центральное место не только в кочевом образе жизни кыргызов, но и в экономической деятельности, которая основывалась на животноводстве. Как и в других тюрских племенах кыргызы придавали большое значение коню в месте с его снаряжениями что составляли его целостность. Значимость коня в тюрских племенах привело к появлению культуры конных снаряжений, которая стала занимать особое место в культуре тюрских племен. По сей день конные снаряжения обладают похожими названиями несмотря на то что территории тюрских племен расположены далеко друг от

8 друга. Благодаря не только письменным, но и устным источникам мы можем глубоко распознать о коневодстве а также значимость и место коня в кыргызской культуре. В нынешнее время устные источники еще не были достаточно изучены, хотя они являются главными источниками в сфере исследования коневодства у кыргызов. В связи с этим в данной магистрской диссертации были использованы и устные источники.

9 ABSTRACT Executor : Kairat BELEK Diploma paper : Master Pages : xii + 87 Scientific supervisor : Prof. Dr. Ilhan SHAHIN THE HORSE AND HORSE-BREEDING IN KYRGYZ CULTURE It should be told that social, economical and cultural history of Kyrgyz people was in generally based on riding nomadic life in ancient period. Its important to appreciate the place and function of horse and horse-breeding in Kyrgyz culture in order to understand the cultural life of the Kyrgyz people. Because the horse plays a great role in all spheres of Kyrgyz people s social life. The becoming of the horse as domestic saddle horse gave rise to the important stage of Kyrgyz culture and civilization and was the constitutive step for new epoch. The Kyrgyz horse with its special features as rapidity and steed fast its endurance in starvation and in mountains let the Kyrgyz people spread widely. Being authority in the field of stock-breeding from ancient times they created their own system on horse-breeding. At the same time the Kyrgyz people used the horse as a symbol when they represent their culture in relationship with other countries. Every tribe put their own mark on horses in order to show their ownership. According to the aforesaid the stock-breeding was of great importance in the Kyrgyz people s life. The horse was the main source in nomadic life and realizing economical activity, which was based on stock-rising. Since the horse became important in social-cultural and economical life of Kyrgyz people, as well as Turkic people, they began to attach great importance to horse s harness. That s why the harness culture had been appeared in ancient times in all Turkic tribes, even if they live further from each other nowadays. This fact can be an additional information for the history and geography. According to the current written sources, oral sources which is one of the main sources about the history of Kyrgyz culture and civilization we can realize the importance of the horse in present and ancient cultural life.

10 The oral sources have not been deeply investigated yet. In fact oral sources are the main sources in investigation on horse-breeding culture. Oral sources also have been used in this master s dissertation.

11 ÖNSÖZ Tarihî süreç içinde atın, Merkezî Asya nın siyasî, sosyo-kültürel ve ekonomik tarihinde önemli bir rol oynadığı ve hatta bu coğrafyadaki imparatorlukların kuruluşunda ve yayılmasında mühim bir yere sahip bulunduğu dikkati çekmektedir. Bu bakımdan özellikle son zamanlarda Türk sosyal ve kültürel tarihi ile ilgili olarak at üzerinde bazı çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Ancak bu çalışmaların, tarihî süreç içinde atın yerini ve önemini ortaya koyduğunu söylemek çok güçtür. Bu sebeple Türk kavimlerinden biri olan ve at ile insan ilişkisini bugüne kadar yaşatan ve muhafaza eden Kırgız toplumundaki atın araştırılması büyük önem taşımaktadır. Bozkırda yaşayan halkın hayatına atın girişi veya evcilleştirilmesi zamanla onların hayat tarzlarını değiştirmiştir. Hatta onların sosyal ve ekonomik bir takım ihtiyaçlarının karşılanması, atın evcilleştirilmesiyle daha da kolaylaşmış ve at aynı zamanda onların inancı, gelenek ve göreneklerini belli ölçüde değişime uğratmıştır. Bu bağlamda evcilleştirilen atın zamanla insanoğlunun asıl dayanağına dönüştüğü araştırma konumuzdaki Kırgızlar arasındaki at adamdın kanatı diye söylenen ifadeden iyice anlaşılmaktadır. Bu çalışma, bir sistem ve metod dahilinde beş bölüm üzerine inşâ edilmiştir. Bu çalışmayı yapmam için beni teşvik eden, çalışmam esnasında ortaya çıkan her türlü meselenin halledilmesinde bana yol gösteren ve en önemlisi böyle bir konu üzerinde çalışırken konuya yeni metodolojik gözle bakış açısı veren hocam Prof. Dr. İlhan ŞAHİN e sonsuz teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum. Bunun yanında akademik olarak bilgilerini ve tecrübelerini bizimle paylaşan ve yardım eden hocalarım Prof. Dr. Remzi ATAOĞLU na, Prof. Dr. Anvarbek MOKEEV e, Doç. Dr. Kubatbek TABALDİYEV e, Doç. Dr. Konuralp ERCİLASUN a ve tezimi oluşturma sırasında yardımcı olan yakın meslektaşlarım Araş. Gör. Baktıbek İSAKOV ve Araş. Gör. Nurdin USEEV e teşekkür ederim. Ayrıca, sözlü araştırmada ve her konuda yanımda olduğunu hissettiğim annem Sayrakan ALÇIMBEKOVA ya sonsuz şükranlarımı sunarım. Kayrat BELEK Bişkek, Nisan 2008.

12 İÇİNDEKİLER Öz...3 Кыскача Мазмуну...5 Аннотация...7 Abstract...9 Önsöz...11 İçindekiler...12 Kısaltmalar...14 I. B Ö L Ü M GİRİŞ...15 II. B Ö L Ü M KIRGIZLARIN ATLA İLİŞKİSİ VE ATLARIN YETİŞTİRİLMESİ Kırgızlar ve At...29 Doğumu...31 Eğitimi...35 İdaresi...37 Atların İsimlendirilmesi...40 Atların Mülk Olarak Tanımlanması...45 III. B Ö L Ü M SOSYAL VE EKONOMİK ALANLARDA AT A. Sosyal Alanlarda At Günlük Hayatta At...48

13 Atların Beslenmesi ve Güdülmesi...50 B. Ekonomik Alanlarda At Ulaşım ve Taşımada At...52 Kımız ve Yapımı...55 At Eti (Cılkı Eti)...59 Atın Derisi ve Kılları...61 IV. B Ö L Ü M KÜLTÜREL HAYATTA AT Sayapkerlik Mesleği ve At Taptoo Kültürü...63 At Yarışları...64 At Oyunları...67 Koşum Takımları (At Cabdıktarı) ve Fonksiyonları...69 V. B Ö L Ü M SONUÇ...79 КОРУТУНДУ...81 KAYNAKÇA...91

14 KISALTMALAR a. e. g. : Adı Geçen Eser a. g. b. : Adı Geçen Bildiri a. g. m. : Adı Geçen Makale bk. : Bakınız c. : Cilt Çev. : Çeviren Der. : Derleyen Ed. : Editör No : Numero Nu. : Numara, Number s. : Sayfa S. : Sayı Yay. : Yayınları Yay. Haz. : Yayına Hazırlayan

15 I. B Ö L Ü M G İ R İ Ş İnsanoğlunun tarihine bakıldığında insan, hayvan ve tabiat üçgeni arasında güçlü bir bağlantının olduğu dikkati çeker. Paleolitik devri olarak bilinen Taş Devri nde (2,6 milyon yıllardan başlayarak 4. bin yıllara kadar) insanoğlu günlük hayatını daha çok taştan, ağaçtan, kemikten yapılmış aletleri kullanarak, avcılık ve toplayıcılık ile yaşamını ve geçimini sağlamıştır (1). Genellikle bu dönemlerde insanoğlu hayatını sürdürebilmek için su kenarlarında, ormanlık alanlarda ve dağların eteklerindeki mağaralarda yaşamıştır. Mağara sanatında çizilen resimlerin genellikle hayvan olması, o zamanda insanların ilgilerinin daha çok hayvanlar olduğu gerçeğini ortaya koyar (2). Avrasya da M. Ö. 12. 4. bin yılları arası olan Orta Taş Devri (Mezolitik) ve Yeni Taş Devri (Neolitik) dönemlerinde, en temel hayat tarzının avcılık ve toplayıcılık olması insan ve hayvan ilişkilerinin yoğun olarak bu dönemlerde olduğunu göstermektedir (3). Bir noktada insan ve avlanılan hayvanlar arasında güçlü bir bağlantının olduğu görülüyor. Bu güçlü bağlantıda insanoğlu arasında sosyal, idarî, siyasî ve ekonomik durum bakımından sınıflandırma sisteminin ortaya çıkmaya başlaması (4) ile beraber evcilleştirilen hayvanların artması ve iklim şartlarının değişmesinden Göçebelik adı verilen bir hayat tarzının doğmuş olduğu muhtemel görülmektedir (5). Avcılık ve toplayıcılık hayatından göçebeliğin, göçen hayvanları (1) Paleolitik olarak bilinen Taş Devri, Yukarı Taş Devri (2,6 milliyon yıllar ve M.Ö. 12. 10. bin yıllar); Mezolitik de denen Orta Taş Devri (M.Ö. 12. 10. bin yıllar ve M.Ö. 7.bin yıl arası); Neolitik olarak da bilinen Yeni Taş Devri (M.Ö.6. 4. bin yıllar aras) olarak üç devre ayrılıyor. Taş Devri hakkında bk. Arheologiya SSSR: Paleolit SSSR. (Moskva, 1984); Arheologiya SSSR: Mezolit SSSR. (Moskva, 1989); Arheologiya SSSR: Neolit SSSR. (Moskva, 1964); (2) V. M. MASSON: Kirgiziya v Epohu Paleometalla. Razloceniye Pervobıtnoobşinnogo Stroya, İstoriya Kirgizkoy SSR, C. I, (Frunze, 1984) s. 106-114; U. İ. İSLAMOV: Drevneyşaya Peşernaya Paleolitiçeskaya Stoyanka Sel Unkur v Ferganskoy Doline. Rossiyskaya Arheologiya. 2. baskı, (Moskva, 1990), s. 115 127; İ. ŞAHİN: Nevruz ve Kırgızistan da Nevruz Kutlamaları. Eurobirlik, Sayı: 40, (İstanbul, Nisan 2008), s. 24. (3) G. F. KOROBKOVA: Mezolitiçeskiye Ohotniki i Sobirateli Ferganskoy Dolin. Novıe o Drevnem i Srednevekovom Kırgızstana. 2. baskı, (Bişkek, 1998), s. 119 127. (4) U. İ. İSLAMOV: K Voprosu Drevneyşey İstorii Tsentralnoy Azii. Kamennıy Vek Kazahstana i Sopredelnıh Territoriy. (Almatı, 1998), s. 119 127. (5) M. MATSUBARA: Joron Yûrashiashino Kouchikuni Mukete. Yûrashia Sougen Karano Messege: Yûboku Kenkyu no Saizensen. Ed. M. MATSUBARA Y. KONAGAYA H. YANG, (Tokyo, 2005), s. 11 33; S. İ. VAYNŞTEYN: Mir Koçevnikov Tsentra Azii. (Moskva, 1991), s. 284 285.

16 avlamak ve kovalamakla başladığı söylenebilir. İnsanların hayvanları takip ede ede hayvan topluluklarını idare etme yöntemlerini buldukları anlaşılıyor. Onların ehlîleştirilmesi, şüphesiz kültür ve uygarlıkların taşınması ve gelişmesine de tesir etmiştir (6). Tabiî ki bu hayvanların hepsi aynı zamanda evcilleştirilmemiştir. En erken dönemlerde evcilleştirilen hayvanların başında köpek (10 000 yıl önce) (7), daha sonra keçi ve koyunun (8000 yıl önce) (8) geldiği görülüyor. Çünkü evcilleştirilen koyun ve keçilerin ataları olan yabani hayvan türlerine bugün hemen hemen hiç rastlanmamaktadır. Yani bu durum onların evcilleştirilmesinin tarihinin, oldukça uzun dönemlere kadar gittiğini gösteriyor. Esasında taş üzerine yapılmış petrogliflerde dahi onların evcilleştirilmesine işaret eden örnek tasvirleri görmek mümkündür (9). Petroglifler, Avrasya nın daha çok yüksek tepelik bölgelerinde, kaya ve mağaralar üzerine çizilen ve başlangıçta avlanmaya konu olmuş olan hayvanların tasvirleri özelliğini gösterir. Bu tasvirlerde eski toplulukların hayat tarzı ile kültür ve medeniyetinin izlerini yakalamak mümkündür (10). Petroglifler, insanoğlunun doğayla, evrenle ve Tanrı yla ilişkisini ana çizgilerle ifade etmektedir (11). Bunun yanında yukarıda belirttiğimiz gibi petrogliflerin insanoğlunun günlük hayatı, av ve insanlar arasındaki savaş sahnelerini yansıttığını da söyleyebiliriz (12). Söz konusu petrogliflerin her biri, birçok yönüyle daha çok göçebeliğin tarihinin temel unsurları olan dünya görüşleri, sanat ve estetik anlayışları, bulundukları bölgelerin tarihî coğrafî özellikleri, yani doğal hayatları hakkında değerli bilgiler vermektedir (13). Konar göçerlerin yaşadıkları yüksek ovalık coğrafyalardaki kaya resimlerine bakıldığında, daha çok (6) İ. ŞAHİN: 1638 Bağdat Seferinde Zahire Nakline Memur Edilen Yeniil ve Halep Türkmenleri. Osmanlı Döneminde Konar Göçerler. (İstanbul, 2006), s. 201. (7) P. M. BORODİN: Domestikatsiya i Tsivilizatsiya. Vestnik VOGiS. 21. baskı, (Moskva, 2003), s. 4. (8) P. M. BORODİN: a. g. m., s. 5. (9) Bu hususta genel bir bilgi için bk. Y. A. ŞER: Petroglifı Sredney i Tsentralnoy Azii. (Moskva, 1980), s. 338; Mir Naskalnogo İskusstva. (Moskva, 2005), s. 427. (10) Bu hususta genel bir bilgi için bk. A. P. OKLADNİKOV: Petroglifı Mongolii. (Leningrad, 1980); Y. A. ŞER: a. g. e., (Moskva, 1980), s. 338. (11) A. N. MARYAŞEV: Petroglifi Semireçya. Zveri v Kamne. (Novosibirsk, 1980), s. 216. (12) Y. A. ŞER: a. g. e., s. 328. (13) Arheologiya Kazahstana. (Almatı, 2006), s. 124 128.

17 avcılar ve geyiklerin çizilen tasvirleri dikkati çeker. Bu özellikler, göçebeliğin iktisadî gücünün genellikle hayvancılıkla iç içe olduğunu ifade eder (14). Koyun ve keçi ile ilgili arkeolojik göstergeler, onların evcilleştirilmesinin Güney-Batı Asya da olduğunu gösteriyor (15). Bu bağlamda en eski kemik örneklerinden olan ineğin M. Ö. 6 bin yıl önce Güney-Batı Asya ile Hindistan da (16) ; atın M. Ö. 4 bin yıl önce Güney Ukrayna (17) ile Kazakistan daki Botay da (18) ve Mezopotamya, Güney Türkmenistan ve Moğolistan bölgelerinde (19) ; devenin ise 3 bin yıl önce Güney Arabistan da bulunduğu örneklerine rastlanıyor. Bu anlamda büyük baş hayvanların evcilleştirilmesinin genel olarak Batı Asya civarında olduğunu söyleyebiliriz. Tabiî olarak büyük baş hayvanların evcilleştirilmesi, göçebe hayatın gelişmesinde de önemli bir rol oynamıştır (20). Onların çadırdaki eşyaları dahi bunlardan elde edilen ürünlerden sağlanmıştır (21). Hatta zamanla insanların faaliyeti ve bunlara binme tekniği de gelişmiştir. İnsanoğlu, artık at sırtında yay çekerek ok atma tekniğini ve hareketli saldırma gücünü geliştirmeye başlamıştır (22). Bu durumda olan hayvanlara genel olarak bakıldığında, hem yaşayış hem de fizikî bakımdan bazı temel özelliklerinin olduğu dikkati çeker. Onların yaşayış bakımından en temel özelliği, evcil ve ot yiyen cinsten olmalarıydı. Aile, kişiler veya devlete ait olan bu tür hayvanlar, ulaşımda ve herhangi bir işte kullanılacakları zaman, sahipleri veya sahiplerini temsil eden kimseler tarafından sevk ve idare edilmekteydiler. Bunların fizikî özelliklerinin başında ise dört ayaklı; yük ve eşya taşımak için (14) Bu hususta genel bir bilgi için bk. Mir Naskalnogo İskusstva. (Moskva, 2005), 427; Zveri v Kamne. (Novosibirsk, 1980), s. 252. (15) P. M. BORODİN: a. g. m., s. 5. (16) P. M. BORODİN: a. g. m., s. 5. (17) E. E. KUZMİNA: Rasprostraneniye Konevodstva i Kulta Konya u İranoyazıçnıh Plemyon Sredney Azii i Drugih Narodov Starogo Sveta. Srednaya Aziya v Drevnosti i Srednevekovie (İstoriya i Kultura). (Moskva, 1977), s. 28-29; P. M. BORODİN: a. g. m., s. 5. (18) A. PETRENKO G. ASILGARAYEVA: Konevodstvo v Kulture Narodov Volgo Uralskogo Regiyona: Perspektivı İssledovaniya. Srednevekovaya Arheologiya Evraziyskih Stepey. II, (Kazan, 2007), s. 120. (19) S. İ. VAYNŞTEYN: a. g. e., s. 214; K. Ş. TABALDİYEV: Kurganı Srednevekovıh Koçevıh Plemyon Tyan-Şanya. (Bişkek, 1996), s. 90 91. (20) S. İ. VAYNŞTEYN: a. g. e., s. 208. (21) Bu hususta genel bir bilgi için bk. S. İ. VAYNŞTEYN: a. g. e., s. 208; A. D. GRAÇ: Drevniye Koçevniki v Sentre Azii. (Moskva, 1980), s. 5 15; (22) Bu hususta genel bir bilgi için bk. İ. N. BİÇURİN: Sobraniye Svedeniy o Narodah, Obitavşih v Sredney Azii v Drevniye Vremena. I II, (Almatı, 1998). D. W. EBERHARD: Çin in Şimal Komşuları. (Ankara, 1996).

18 adalelerinin güçlü ve kuvvetli; tabiî zorluklara karşı dayanaklı olması gelmekteydi. Bu tür hayvanlar arasında özellikle at ve deve yi belirtmek lâzımdır (23). Bu durum tarihin hızla değişmesinde de önemli bir rol oynamıştır. Genel itibariyle göçebe uygarlığının her yönüyle gelişmesini sağlayan ve araç kullanımı kadar etkili olan büyük baş hayvanlardan biri de at olmuştur. Eski göçebe toplulukları atın süratli hareketi ile yeryüzünün her yerinde ürettiği bilgiyi, beceriyi birbirine taşımıştır (24). İnsanoğlu, at vasıtasıyla ürettiklerini değiştirme, sosyo-kültürel alışveriş ve geliştirme noktasını yakalamıştır. Bu açıdan insanlık tarihinde iktisadî ve siyasî olayların gelişmesinde atın yardımcı bir rölü olmuştur (25). Böylece at, kısa sürede göçebe toplum hayatında önemini artırarak atlı kültür olarak bilinen kültür safhalarından birinin oluşmasında önemli bir rol oynamıştır. At ile insanoğlu arasındaki ilişkiler, her toplulukta bir kültürel zenginliğin ortaya çıkmasını ve gelişmesini sağlamıştır. Merkezî Asya da göçebe uygarlığın evcil hayvanları arasında yer alan at, onların tarihinde önemli ve fonksiyonel bir rol oynamıştır. İslam öncesi bozkır kültürü temel olarak göçebe uygarlığı ile ifade edilirse, bu uygarlığın içindeki en önemli unsurun at olduğu söylenebilir. Tarihî süreç içinde kara ulaşımında insanoğlunun en temel sorunlarından biri, insan, yük ve eşyaların taşınması olmuştur. Bu bakımdan at, konar-göçer bir topluluğun yükselmesinde (siyasî ve iktisadî), onların bir yerden başka bir yere göç ve iskân etmelerinde büyük bir rol oynamıştır. Bu bağlamda konar-göçer hayatta insanoğlu at ile bütünleşerek, bozkırlının ayrılmaz bir kardeşi haline gelmiş ve Kaşgarlı Mahmud un Divan ı Lügat ut Türk eserinde At Türkün kanadıdır sözünden anlaşılacağı üzere, konar-göçer Türklerin yaşamının ayrılmaz bir parçası olmuştur (26). (23) İ. ŞAHİN: a. g. m., s. 201. (24) Bu hususta genel bir bilgi için bk. B. ÖGEL: Türk Kültür Tarihine Giriş. I, (Ankara, 1979), s. 495; F. SÜMER: Türklerde Atçılık ve Binicilik. (İstanbul, 1995), s. 120. (25) S. S. NESTEROV: Kon v Kultah Tyurkoyazıçnıh Plemen Sentralnoy Azii v Epohu Srednevekovya. (Novosibirsk, 1999), s. 3. (26) F. SÜMER: a. g. e., s. 1 2.

19 At, konar-göçer hayatta sadece binek hayvanı olarak değil, aynı zamanda savaş aracı, yiyecek, içecek ve giyecek kaynağı da idi (27). Yerleşik topluluklarda böyle bir özellik görülmemektedir. Yerleşiklerde atın fonksiyonları, onların hayat tarzında pek yer almamakta ve daha çok mitolojilerinde yaşamaktadır. Bu Yunan mitolojisinde kentavır şeklinde gösterilmiştir (28). Göçebelik kültüründe belirtmemiz gereken önemli bir husus, atın eski Yunanlılardaki gibi sadece bir mitoloji konusu olmadığı, doğrudan doğruya bozkırlıların devlet ve cemiyetinin kuruluş ve gelişmesinde etkili olmasıdır. Böylece, konar göçer toplulukların hayatında at üzerine özel bir duygusal muamele ortaya çıkmıştır. Bozkır coğrafyası içerisinde konar göçer bir hayat yaşayan bozkırlının gündelik hayatında kullandıkları hayvanlardan başta koyun ve at olmak üzere, diğer hayvanlar bu kültürün temelini oluşturuyordu (29). Göçebelerin sosyal hayatındaki bu temel yapı, bozkırlıların daha organize bir cemiyet yaşamına geçmelerini ve buna bağlı olarak devlet ve askerî teşkilatı daha süratle oluşturmalarını sağlamıştır (30). Böylece, evcilleştirilerek yetiştirilen hayvanlardan kadimden beri Merkezî Asya göçebe uygarlığının sosyo ekonomik ve sosyo kültürel hayatında ehemmiyetini belirttiğimiz at en değerli hayvanların biri olmuştur. Atın hızlı oluşu, gücü, çevikliği ve asaleti, göçebe uygarlığın tarihi ve kültüründe ata ayrı bir değer kazandırmıştır (31). Atın hızlı oluşu onunla yapılan akınlarda ona önemli bir rol verilmesini gerektiriyordu. Ayrıca avcılıkta da ata önemli görev düşüyordu. At sayesinde yapılan avcılık sonucu, giyecek ve beslenme temin ediliyor ve konar-göçerlerin yaşamı için temel ihtiyacın önemli bir bölümü attan yararlanılarak elde ediliyordu (32). Bunun için bozkırlarda (27) A. A. ÇINAR: Türklerde At ve Atçılık. (Ankara, 1993), s. 1. (28) B. B. AKMOLDOYEVA: Konevodstvo v Sisteme Traditsyonnogo Hozyaystva Kirgizov (Konets XIX-naçalo XX vv.). (Frunze, 1989), s.10. (29) B. B. AKMOLDOYEVA: a. g. e., s. 6. (30) A. D. GRAÇ: a. g. e., s. 5 15; N. E. Masanov: Koçevaya Tsivlizatsiya Kazahov: Osnovı Cizne Deyatelnosti Nomadnogo Obşestva. (Almatı, 2002). (31) V. S. ALEKSEEV: Domaşnaya Loşad Mongolii. Arheologiçeskiye, Etnografiçeskiye i Antropologiçeskiye İssledovaniya v Mongolii. (Novosibirsk, 1981). s. 149 164. (32) D. W. EBERHARD: a. g. e., s. 120.

20 binlerce sayıda at sürüleri yetiştiriliyor ve yazın yaylak ve geniş otlaklarda, kışın soğuktan korunmak amacıyla kışlaklarda barındırılıyordu (33). Diğer taraftan at ile insanoğlu arasındaki ilişkilerin iç içe olması, insanoğlunun temel manevi kültürel unsurları olarak sayılan destanlarda, resimlerin yapılmasında ve bedizciliği ile dil ve edebiyatında yer almıştır. Bunun yanında giyinme, beslenme, barınma ve ticarî bir mal olarak kullanılması ve ayrıca konar göçerlerin hayatında vazgeçilmez unsurlarından biri olması, zamanla atın bir kült olarak yer almasına neden olmuştur (34). Esasında hayvanlar yabanî olsun, evcil olsun bulundukları coğrafyalarda yüklendikleri rollere göre bir kutsallık kazanmış ve bir toplumun totem kültü haline gelmişlerdir. Buna istinaden göçebeliğin sosyo-kültürel hayatında yer alan atın, kutsal bir hayvan olarak dinî törenlerde kurban olarak kullanılması (35) veya ölen kişinin atının kuyruğunun kesilmesi (dullama) ya da beraber gömme geleneği ortaya çıkmıştır (36). Bu bağlamda göçebe hayatta kurt, aslan, geyik, kartal ve at, hem en çok sevilen hem de totem olarak alınan hayvanlardan olmuştur. Atın süratli ve hızlı oluşu, onu kullanan toplululukları başka topluluklardan üstün kılmıştır. Bozkır coğrafyasında binlerce yüzyıl hayatiyetini devam ettiren Çin, Hint, Akdeniz ve Avrupa kavimleri gibi yerleşik kültür topluluklarının yüzyıllarca devam eden tesirleri ve akınlarda bulunmaları, onları at üzerinde kurulmuş İmparatorluklar olarak tarih sahnesine çıkarmıştır. Atın insanoğlu tarafından evcilleştirilmesinin bir sonucu olarak M. Ö. 2. bin yıllardan itibaren tarihte ilk defa Ön Asya da İndo Avrupa ırklı topluluklardan biri olarak bilinen Hurriler tarafından askerî alanda, iki tekerlekli iki atın yanyana bağlandığı atlı araba ordu birliklerini teşkil ettikleri görünmektedir. Hurriler, M. Ö. 2. bin yıllarının ortalarında yani M. Ö. 1600. 1500. yıllarında bugünkü Suriye ve Güney (33) B. ÖGEL: a. g. e., I, s. 23 27. (34) Bu hususta genel bir bilgi için bk. S. S. NESTEROV: a. g. e., s. 141. A. TOKTABAY: Kult Konya u Kazahov. (Almatı, 2004). (35) B. ÖGEL: a. g. e., I, s. 55 71. (36) B. ÖGEL: a. g. e., VI, s. 199.

21 Anadolu bölgesinde Mittani Devleti adı verilen müstakil bir devlet kurmuşlardır (37). Buna paralel olarak Hurrilerin doğusunda bugünkü Orta ve Kuzey Irak bölgesinde Asur Devleti, Doğu Anadolu da Urartu, Batı ve İç Anadolu da kurulan Hitit Devletlerinin dahi ordusu atlı-araba birliklerinden oluşmaktaydı (38). Bu durum insanlığın ilkçağlarda evcilleştirilen atı daha çok savaşlarda bir vasıta olarak kullanmaya ve atlı-araba kültürünün dünya çarpında hızla yayılmaya başladığını göstermektedir. Atlı arabanın izleri Avrasya nın çeşitli bölgelerinde görülmektedir. Arkeolojik kazılardan tespit edilen atlı araba kültürü, Ön Asya topluluklarında olduğu gibi bozkırlı hayatında dahi önemli bir yer tutmuştur (39). Hatta arabanın bozkırlılarda bir kült haline geldiği petrogliflerden anlaşılmaktadır (40). Ancak bozkırlıların ordu teşkilatının ilk başta atlı-araba ya da atlı süvari birliklerinden kurulduğu hakkında kesin bir bilgiye sahip değiliz. Arkeolojik kaynakların tespitlerine göre M. Ö. 3. bin yıllar ve M. Ö. 2. bin yılların başlarında bugünkü İdil ve Ural bölgeleri olan Kuzey-Batı dan Doğu ve Güney Asya ya doğru İndo Avrupa ırklı toplulukların yoğun göç haraketlerinde bulunduğunu biliyoruz (41). Bu bağlamda atlı-araba kültürünün, bozkırlara İndo Avrupa ırklı topluluklardan geldiği ileri sürülmektedir. Çünkü atlı araba kültürünün konar-göçer hayatta askerî alanda yer almadığı ve daha çok bir taşıt aracı olarak kullanıldığı görülmektedir. Konar göçerlerin siyasî ve iktisadî hayatı, haraketli bir yapıya sahip idi. Tabiî ki, bunun yanında coğrafî şartların da arabanın yaygın olarak kullanılmasına engel olduğu anlaşılmaktadır (42). M. Ö. 8. yüzyılın ikinci yarısından itibaren tarihî kaynaklarda İskit, Saka, Sak adıyla bilinen ve etnik bakımdan hangi kavme mensup olduğu kesin olarak bilinmeyen Sakalar, göçebe uygarlığın temel kurucusu durumunda idiler (43). Sakaların askerî sistemi tümüyle atlı süvari birliklerinden kurulmuş ve komşu olan yerleşiklere sürekli (37) İstoriya Vostoka: Vostok v Drevnosti. I, (Moskva, 1997), s. 103 104; A. K. NEFYEDKİN: Boevıe Kolesnitsı v Drevney Gretsii(XVI I vv. do n. e.). Avtoreferat. (Sankt-Petersburg, 1997), s. 3 6; (38) Bu hususta genel bir bilgi için bk. İstoriya Vostoka: a. g. e., s. 106 127; E. E. KUZMİNA: a. g. m., s. 33; S. İ. VAYNŞTEYN: a. g. e., s. 214. (39) B. ÖGEL: a. g. e., I, s. 391 422. (40) Bu hususta genel bir bilgi için bk. Y. A. ŞER: a. g. e., s. 328; Mir Naskalnogo İskusstva. (Moskva, 2005), s. 427. (41) Arheologiya Kazahstana. (Almatı, 2006), s. 129 131. (42) B. ÖGEL: Arabalı Ordugahlar ve Konaklar; Arabalı Topluluktan, Atlı Topluluğa Geçiş, a. g. e., VII, s. 57 83. (43) Arheologiya Kazahstana. (Almatı, 2006), s. 130 131.

22 akınlarda bulunmuşlardı. Hatta zamanla Saka süvarileri M. Ö. 648. 330. yıllar arasında bugünkü İran da kurulan Ahamenit Devleti nin ordu teşkilatının bir kısmını da teşkil etmiştir (44). Resim 1: M. Ö. III. I. yüzyıllara ait Oş bölgesindeki petrogliflerde kan terleyen atlar (Bernştam, Aravanskie, s. 223) İnsanoğlu tarafından atın yaygın olarak kullanılmaya başlaması ile kademekademe atın güzel cinsli çeşitli ırkları da ortaya çıkmaya başlamıştır (45). Tarihte atın güzel cinsli ırklarını yetiştirenlerin, Merkezî Asyalılar olduğu genellikle dile getirilmektedir. Yazılı kaynaklar, Merkezî Asya da iyi cins atları yetiştiren iki önemli merkezin olduğunu haber verirler. Birincisi bugünkü Afganistan ve Kuzey-Doğu İran da kurulan Baktriya Devleti nde, ikincisi ise günümüzdeki Fergana da yetiştirilmiştir (46). Bu bölgelerden çıkmış güzel atların nesilleri olarak bilinenler günümüzde dahi Ahalteke Atları veya Akalteke Atları adıyla şöhret bulmuşlardır. M. Ö. 3.-1. yüzyıllarda bu bölgelerin iyi cins atlar yetiştirmesi ve bu atlarla tanınması, komşu ülkelerin kuşkusunu artırmış ve onlar atları elde etmek için bu bölgelere seferler düzenlemişlerdir. (44) a. g. e., s. 133. (45) S. S. NESTEROV: a. g. e., s. 3 46; E. E. KUZMİNA: a. g. m., s. 28 29. (46) B. B. AKMOLDOYEVA: a. g. e., s. 7.

23 Bu durumda M. Ö. 104. 101. yılları arasında Fergana ya Çinlilerin iki sefer düzenlediklerine ilişkin bilgiler görülmektedir. Çin vesikalarında bu atlar kan terleyen atlar (Resim 1) anlamına gelmektedir (47). Çinliler, bu atları elde ettikleri takdirde, kendilerinden üstün durumda olan Hunlara karşı düzenli bir ordu kurarak üstünlük kurmak amacında idiler (48). Çin kaynaklarına göre M. Ö. 4. yüzyıldan itibaren Çinliler ordularında Hunlardaki askerî sistemi uygulayarak okçu süvari birlikleri teşkil ettikten sonra ihtiyaç duydukları atları konar göçer kavimlerden temin etmek zorunda idiler (49). M. Ö. 3. yüzyıldan M. S. 5. yüzyıla kadar bozkırlarda hayatını sürdüren ve Merkezî Asya nın doğusundan batıda Tuna nehrine kadar yayılan ve üstünlüklerini yerleşiklere de kabul ettiren Hunlar, göçebeliği imparatorluk seviyesine kadar yükselten ilk Bozkır İmparatorluğu olmuşlardır (50). Hunların böyle bir başarıya ulaşmalarının temelinde yüksek ovalar ve yaylaları olan bozkır coğrafyasının iklim şartlarından dolayı çobanlık ve hayvan besleyiciliği vardı (51). Hunların sosyo ekonomik ve siyasî hayatındaki asıl güçlerinin hayvancılıkta ve akıncılıkta olduğu görülmüştür. Onların yaşamlarını sürdürdükleri coğrafya ve iklim şartları, bu şekilde yaşamalarını icap ettiriyordu (52). Konar-göçer bozkırlılar hayatını sürdürebilmek için hem yeni toprakları keşfetmek, hem de yeni devlet kurma güçlerine sahip olmak zorundaydılar. Aksi takdirde, her hangi bir gücün baskısı altında kalacakları âşikârdı. Hunların hızla yükselmesinde ön planda olan unsurlardan biri de at olmuştur (53). Çin vesikalarına göre Hunlar geleceğin okçu Hun savaşçısı olarak daha çocukluk çağında eğitime başlıyorlar, koyun sırtında biniciliği deniyorlar, önce sincap, gelincik ve kuşlara, sonra tilki ve tavşanlara ok atarak atıcılığa alışıyorlar, büyüdükleri (47) M. Ö. IV. I. yüzıllar arasında hüküm süren Fergana Devleti ne ait güzel cins atlar özelliğini yansıtan Oş bölgesindeki Aravan köyü petroglif tasvirleri için bk. A. N. BERNŞTAM: Aravanskie Naskalnıe İzobraceniya i Davanskaya Stolitsa Erşi. İstoriko Arheologiçeskie Oçerki Tsentralnogo Tyan Şanya i Pamiro Alaya. No. 26, (Moskva Leningrad, 1952), s. 222 223; İ. N. BİÇURİN: a. g. e., II, (Almatı, 1998), s. 167 168; (48) Bu hususta genel bir bilgi için bk. İ. N. BİÇURİN: a. g. e., I II, (Almatı, 1998); D. W. EBERHARD: a. g. e., (Ankara, 1996). (49) İ. KAFESOĞLU: Türk Milli Kültürü. (İstanbul, 2002), s. 221; O. F. SERTKAYA: Eski Türk Kültüründe At. Türk Kültüründe At ve Çağdaş Atçılık. (İstanbul, 1995), s. 26. (50) Ş. ELÇİN: Türklerde Atın Armağan Olması. Türk Kültüründe At ve Çağdaş Atçılık. (İstanbul, 1995), s. 160. (51) İ. KAFESOĞLU: a. g. e., s. 317. (52) S. İ. VAYNŞTEYN: a. g. e., s. 284. (53) R. P. LİNDNER: Nomadism, Horses and Huns. Past and Present. (Oxford, 1981), s. 3 19.

24 zaman da mükemmel atlı bir muharip oluyorlardı (54). Bu bağlamda M. S. 4. 5. yüzyıllardaki batı kaynakları, Avrupa Hunları hakkında şu tespitleri yapmışlardır: Henüz ayakta durabilecek bir Hun çocuğunun yanında eyerlenmiş bir at bulunurdu. At üstünde yerler, içerler, alışveriş yaparlar, sohbet ederler ve uyurlar. At başka kavimleri sırtında taşıdığı halde, Hunlar at sırtında ikamet ederler (55). Bu durum Hunların sosyokültürel, siyasî ve iktisadî hayatının asıl dayanak gücünün hayvancılık olduğunu gösterir. Bu bağlamda onların ordu teşkilatı, ikili sisteme dayalı olarak süvari birliklerinden oluşmaktaydı (56). Tarihî yazılı ve arkeolojik kaynaklar, göçebe kültür ve medeniyetlerinin gelişmesinde, ekonomik kalkınmada ve sosyal yapının şekillenmesinde M. S. 6. 13. yüzyıllardaki Türklerin oldukça payı olduğunu gösterir. Hunların devamı olarak bilinen ve Merkezî Asya da arka arkaya devlet ve imparatorluklar kuran Gök-Türkler, Türgeşler, Uygurlar ve Kırgızlar ın idarî, içtimaî ve askerî sistemi Hunlarda olduğu gibi ikili sistem üzerinde oluşmaktaydı. İktisadî ve sosyal yapının temellendirilmesinde genelde göçebeliğe yönelen hayvancılığın önemli bir tesiri vardır. Bunun yanında Türklerin sürekli akıncılık hareketleri de mevcuttur (57). Bu bağlamda Türk maddi kültürünün temeli, atın Türkler tarafından evcilleştirilmesi ile demirin işlenmesine bağlanır. Bozkır kültürü at üzerine kurulmuş olmakla beraber, onun prensipleri yalnız attan ibaret değildi (58). At ile demir, konar göçer Türklerin iktisadî ve idarî yapısında temel kaynağı oluşturmaktaydı (59). Türkler, harp ve muharebe için ağır zırhlı süvari birliklerini kurmuşlar ve Çin ile Hint hudutlarına kadar sürekli akınlar yapmışlardır (60). Bununla beraber ekonomik ve siyasî açıdan gelişmeyi sağlamak için binlerce at sürüsünü dış ülkelere ihraç da etmişlerdir (61). (54) L LİGETİ: Asya Hunları. Attila ve Hunları. (İstanbul, 1962), s. 37; İ. N. BİÇURİN: a. g. e., I, s. 40. (55) O. F. SERTKAYA: a. g. m., s. 26; R. P. LİNDNER: a. g. m., s. 3 19. (56) Bu hususta genel bir bilgi için bk. B. ÖGEL: a. g. e., VII, (Ankara, 1984). (57) Bu hususta genel bir bilgi için bk. S. G. KLYAŞTORNIY D. G. SAVİNOV: Stepnıe İmperii Evrazii. (St.-Petersburg, 2005). (58) İ. KAFESOĞLU: a. g. e., s. 214. (59) İ. KAFESOĞLU: a. g. e., s. 214. (60) O. LATTİMORE: The Steppes of Mongolia and The Characteristics of Steppe Nomadism. The Bobbs-Merrill Reprint Series in The Social Sciences. (New York, 1951), s. 58 61. (61) C. MACKERRAS: Relations between the Uighurs and Tang China, 744 840. Journal of Turkic Civilization Studies. I, (Bishkek, 2004), s.102 104; O. F. SERTKAYA: a. g. m., s. 28.

25 Konar-göçer Türklerdeki at ve at ile ilgili kültür özellikleri Orhon yazıtlarında açık şekilde görülmektedir. Yazıtlarda Türk ün at ile olan yakınlığı ve kader birliği çok net bir şekilde ifade edilmektedir (62). Nitekim Kül Teğin yazıtında: Eng ilki Tadıkıng Çorıng boz (atıg binip teğdi. Ol at anta) ölti. Ekinti İşbara Yamtar boz atığ binip teğdi. Ol at anta ölti. Üçünç Yeğen Siliğ Beğing kedimliğ toruğ at binip teğdi. Ol at anta ölti (ilk önce Tadık Çor un boz atına binip hücum etti. O at orada öldü. İkinci olarak İşbara Yamtar ın boz atına binip hücum etti. O at orada öldü. Üçüncü olarak Yiğen Siliğ Bey in giyimli doru atına binip hücum etti. O at da orada öldü) (63) ifadesiyle Türk topluluğunun ata verdiği değer, atın renkleri ve görünümleri ile sahipleri ayrıntılı bir şekilde zikredilmiştir. M. S. 8. 13. yüzyılların Arap, Fars ve Türk yazılı kaynaklarında konar göçer Türklerin sosyo kültürel, sosyo ekonomik ve siyasî ilişkileri ile ilgili pek çok bilgi bulunmaktadır (64). Bu bilgiler, Türklerin daha çok askerî alandaki atlı birlikleri üzerine yoğunlaşmıştır. Bu bağlamda İbn Hurdadbih(820 912) in Kitâbu l Memalik ve l Mesâlik eserinde bugünkü Taharistan bölgesindeki Huttal da yetiştirilen güzel huylu cins atlar hakkında bilgiler vardır (65). Bu kaynaklarda Türklerin atları hafif donanımlı ve her zaman koşmaya hazır bir durumdadır. Binicilerin donanımı da atın donanımına benzemektedir. Atın koşumlarında koşmayı engelleyici bir kusur görülmez. Türk binicileri kaçarken de arkalarına düz atıştan daha tesirli ve daha başarılı atış yapabiliyorlardı (66). Türk atının ve onun rolü hakkında pek çok bilgiye, kaynak eser Kaşgarlı Mahmud un Divan ı Lügat ut Türk ve Has Hâcib Yusuf Balasaguni nin Kutadgu Bilig adlı eserlerinde rastlanmaktadır (67). (62) O. F. SERTKAYA: a. g. m., s. 28 30. (63) Kültekin Yazıtı, Doğu kısmı, 32 33. satırda geçen metin için bk. T. TEKİN: Orhon Yazıtları. (Ankara, 2006), s.32 33; O. P. AALTO: Orhon Yazıtları nda At İsimleri Üzerine, Çev. E. AYDIN, Türk Dili. (Ankara, 2000), s.453 457. (64) Bu hususta genel bir bilgi için bk. F. M. ASADOV: Arabskiye İstoçniki o Tyurkah v Rannee Srednevekovie. (Baku, 1993), s. 185. (65) A. M. BELENSKİY: İstoriko Geografiçeskiy oçerk Huttalya s Drevneyşih Vremyon do 10 v. n. e. Material i İsledovaniya po Arheologii SSSR. 15. baskı, (Moskva, Leningrad, 1950), s. 119 120. (66) R. RAHMANALİYEV: İmperiya Tyurkov. Tyurkskiye Narodı Mirovoy İstorii s X v do n. e. po XX v. n. e. (Moskva, 2002), s. 9; F. M. ASADOV: a. g. e., s. 185. (67) At ile ilgili bu eserlere dayanarak bazı araştırmalar yapılmıştır. Mesela bk. A. A. ÇINAR: Divanu Lügati t Türk te At Kültürü. Türk Kültüründe At ve Çağdaş Atçılık. (İstanbul, 1995), s. 147 155; S. DEMİRBİLEK: Kutadgu Bilig de At Kültürü. Millî Folklor. (İstanbul, 2005), s. 134 138.

26 Konar-göçer Türklerin yaşadığı merkezler olan bugünkü Rusya daki Güney Sibirya (68) ve Kırgızistan ın çeşitli bölgelerinde bulunan at ve at ile ilgili buluntular, Türklerde atla ilgili bir kült geleneğinin varlığını göstermektedir (69). Arkeolojik kazılarda çıkarılan kalıntılar ile beraber at kemikleri ve atla ilgili eşyaların bulunması, konar-göçer toplulukların kimlik boyutlarının aydınlatılmasında büyük yarar sağlamaktadır (70). Konar göçer Türklerde kurt, aslan, geyik, kartal ve at en çok sevilen ve aynı zamanda totem olmuş hayvanlardır (71). Eski ve Orta Çağ Türklerinin siyasî, dinî, iktisadî ve sosyal hayatında atın oynadığı merkezî rol şöyle özetlenebilir. Türkler, sürüler halinde yetiştirdikleri atın etini yerler, onu kurban olarak sunarlar ve her yıl geçimlerini sağlayabilmeleri için iktisadî ve siyasî alanda atlarından binlercesini yabancı ülkelere ihraç ederek gelir sağlarlardı (72). Belirtilen bu hususlar çerçevesinde eskiden beri konar göçer toplulukların bir kolu olarak bilinen Kırgızlardaki at ve at kültürünün araştırılması elzem gözükmektedir. Yazılı ve arkeolojik kaynaklarda en eski bir ulus olarak bilinen Kırgızlar, eski ve orta çağlarda Merkezî Asya nın iç bölgeleri olan Yenisey den Tanrı Dağları na kadar yayılarak etnik menşeini ve hüviyetlerini korumuşlardır (73). Eskiden beri diğer konargöçer topluluklar gibi onların iktisadî, sosyal ve siyasî gücünün temeli göçebe kültürüne dayanıyordu (74). Konar göçer hayatın temelini oluşturan hayvancılık ve atlıgöçebe kültüründe yaşayan Kırgızlar, 20. yüzyılın başlarına doğru yerleşik hayata geçmişlerse de, ata sevgi ve saygı beslemeye devam etmişlerdir (75). Bu da günümüzdeki dönemlerde ister atlı göçebe kültür dairesinde olsun, ister yerleşik hayat dairesinde (68) S. S. NESTEROV: Pogrebeniye s Konem na r. Taştık. Arheologiya Severnoy Azii. (Novosibirsk, 1982), s. 95 102; (69) K. Ş. TABALDİYEV: a. g. e., s. 35 43; S. S. NESTEROV: Kon v Kultah., s.1 140. (70) S. S. NESTEROV: Kon v Kultah., s.1 140. (71) A. TOKTABAY: a. g. e., s. 12; K. V. VIYATKIN: Kult Konya U Mongolskih Narodov, Sovyet Ansiklopedisi. 6. baskı; (Moskva, 1968); L. S. POTAPOV: Kon v Verovaniyah i Epose Narodov Sayano-Altaya. (Leningrad, 1977); S. S. NESTEROV: Kon v Kultah., (Novosibirsk, 1999). (72) C. MACKERRAS: a. g. m., s. 102 104; Y. A. Zuyev: Tamgi Loşadey iz Vassalnıh Knyacestv. Novıe Materiyalı po Drevney i Srednevekovoy İstorii Kazahstana. (Alma Ata, 1960), s. 94 95; Ş. KAMOLİDDİN: K Voprosu o Razvitii Konevodstva v Sredney Azii v Sredniye Veka. Journal of Turkic Civilization Studies. II, (Bishkek, 2006), s. 91 92; (73) Y. S. HUDYAKOV: Kırgızı na Prostorah Azii. (Bişkek, 1995), s. 3 4; İstoriya Kırgızskoy SSR. I, (Frunze, 1984), s. 797. (74) Y. S. HUDYAKOV: a. g. e., s. 88 104. (75) M. T. AYTBAYEV: Sotsiyalno-Ekonomiçeskiye Otnoşeniya v Kirgizskom Aile v XIX i naçale XX vekov. (Frunze, 1962), s. 27.

27 olsun bütün hayat tarzlarında atın onlar arasında öneminin halen devam ettiğini göstermektedir. Buna istinaden Kırgızlardaki göçebe kültürü ve bu kültürün içinde yer alan at ile ilgili pek çok unsurun günümüze kadar kaybolmadan ulaştığını görmekteyiz. Kırgızlarda at sadece basit bir ulaşım ya da savaş aracı değil, aynı zamanda toplum içerisinde değerli saygı gören bir hayvan olmuştur. Bunun ayrıntılı şekilleri Kırgızların sosyo kültürel hayat tarzının sözlü tarihleri olarak bilinen Manas, Semetey, Seytek ve bu destanların arkasında kalan Kurmanbek, Er Töştük, Şırdakbek gibi destanlara detaylı olarak yansımaktadır. Böylece Kırgız toplumunun kültür boyutunun temel unsurlarından birinin, belki de en önemlisinin at olduğu âşikâr görünmektedir. Bu bağlamda Kırgızların atla bütünleştiklerinin bir işareti olarak At adamdın kanatı (at insanın kanadıdır); at attan kiyin cat (atı olmayanın ayağı yoktur) atasözlerinde hayat tarzının atsız olarak olmayacağı açık bir şekilde görülmektedir. Ayrıca Ataň barda el taanı, atıň barda cer taanı (baban varsa halkı, atın varsa dünyayı tanı) atasözü ise Kırgızlardaki aile ilişkileri ile beraber atın, atlı imparatorluklar kuranlar örneğinde olduğu gibi dünyaya hükmetmedeki ve dünyayı tanımadaki ehemmiyeti ortaya konmuştur. Eski Kırgızların sosyo kültürel ve sosyo ekonomik tarihi hakkında birçok araştırmacının ortaya koyduğu görüşler ve çalışmaları vardır. Ancak Kırgızlardaki at ve at kültürü üzerinde hususî çalışmaların yeterli olduğunu söylemek çok güçtür. Bu bakımdan Kırgız toplumundaki atın rolü ve at ile ilgili bir takım kültür unsurlarının incelenerek bilim dünyasına sunulması ehemmiyet göstermektedir. Kırgızlardaki at hakkında özel bir kaynak ya da çalışmanın olmamasına rağmen, bu toplumun genel sosyo-kültürel ve sosyo-iktisadî tarihi üzerinde ortaya konulan eserlerden istifade etmek mümkündür. Bu bağlamda Bibiyra B. Akmoldoyeva nın Kırgızların geleneksel tarzında atçılık ile ilgili yayımlanmamış doktora tezinin önemli bir çalışma olduğu belirtilmelidir (76). Ancak, bu çalışmada genel itibariyle Kırgızların 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında atın iktisadî alandaki aldığı yer daha ön plana çıkartılmıştır. Diğer bir eser C. K. Orozbekova nın Manas destanındaki cins atlar ve görünümleri (76) B. B. AKMOLDOYEVA: a. g. e., s. 171.

28 hakkındaki çalışmadır (77). Ayrıca K. Ş. Tabaldiyev ise, arkeolojik kazılar ışığında atlarla ilgili önemli çalışmalar yapmıştır (78). Bu çalışmaların dışında Kırgızlarda atla ilgili önemli bir çalışmanın olmadığı belirtilmelidir. Bunun böyle olmasında, yazılı kaynakların çok fazla olmamasının rolü vardır. Bu bakımdan burada yapılan araştırmaların yanında sözlü kaynaklara da yönelinmiş ve böylece konunun ele alınması planlanmıştır. Sözlü gelenek ve kaynaklar ileri düzeyde sanayileşmiş ülkelerde hemen hemen tükenmiş durumdadır. Ancak Kırgızistan ın sözlü kaynak bakımdan bir açık hava müzesi durumunda olduğu belirtilmelidir. Sosyal tarihe ışık tutabilmemiz için, bu anlamda 10 kişi ile görüşmeler yapılarak kişilerden ilk elde edilen bilgiler çerçevesinde sosyo kültür bakımından atın yeri, oynadığı rol, atların gerekliliği, güzelliği, hayat içindeki yeri, renkleri, cinsleri, kuvvetlilikleri, yürüyüşü, biçimleri, yetiştirilmeleri, adlandırılmaları, uğurlu veya uğursuz vasıfları, yaratılışları, yaş tayinleri, bakımı, kullanımı, hastalıkları, kültü ve oyunları v. s. gibi konular üzerinde durulmuş ve böylece Kırgız ulusunun ve dolayısıyla Türk dünyasının atla bütünleşmesinin yeni boyutları ele alınmıştır. (77) C. K. OROZBEKOVA: Manas Eposundagı Tulparlardın Körköm Obrazı. (Bişkek, 1997), s. 114. (78) K. Ş. TABALDİYEV: a. g. e., s. 254.

29 II. B Ö L Ü M KIRGIZLARIN ATLA İLİŞKİSİ VE ATLARIN YETİŞTİRİLMESİ Kırgızlar ve At Tarihî süreç içinde Kırgız tarihine bakıldığında hem muhtelif devletlerin veya imparatorlukların idaresi altında bulundukları hem de müstakil bir devlet oldukları dönemlerde, geleneksel hayat tarzlarının icabı olarak atla iç içe olduklarını ve bu bağlamda atla bütünleşmiş bulunduklarını söylemek gerekir. M. Ö. 201. yılında Çin vesikalarında Gyangun adıyla tarih sahnesinde gözüken Kırgızlar, Maodun (Mete) Şanüy (M. Ö. 209 174) döneminde Hun İmparatorluğu nun idaresi altına girmişti (1). Bu dönemlerde Kırgızların Hunların Batı Kuzey bölgelerinde yani bugünkü Moğolistan daki Kırgız Nur Gölü (2) veya bazı görüşlere göre bugünkü Doğu Türkistan daki Boro-Horo Dağlarının kuzey bölgeleri olan Dzosotın Elisun Çölü nün batı taraflarında hayat sürdürdükleri anlaşılıyor (3). Bu bölgelerde yaşayan Kırgızlar hakkında verilen tarihî bilgilere göre, onlar hayvancılıkla uğraşmakta ve düzenli ordu teşkilatıyla 30 bin atlı süvari çıkarabilmekteydiler (4). Bu dönemlerde Kırgızların hayat tarzının nasıl olduğu ve hayvancılık veya atlarla iç içe olup olmadıklarına dair maalesef çok fazla bir malumat yoktur. Ancak Merkezî Asya da doğan ve Avrupa içlerine kadar yayılan Hun İmparatorluğu nun atlı bir imparatorluk olduğu ve bu imparatorluğun unsurlarından birini de Kırgızların teşkil ettiği düşünülecek olursa, bu imparatorluk döneminde Kırgızların atla iç içe olduğu söylenebilir. Merkezî Asya da M. S. 3. yüzyıllara doğru Büyük Asya Hun Devleti nin ortadan kalkması ve göçebe topluluklar arasında mücadelelerin olması, Kırgızlara da olumsuz (1) İ. N. BİÇURİN: Sobraniye Svedeniy o Narodah, Obitavşih v Sredney Azii v Drevniye Vremena. I, (Moskva Leningrad, 1950), s. 50. (2) V. V. BARTOLD: Kirgizı. Drevneyşiye İzvestiya. İzbrannıe Trudı po İstorii Kırgızov i Kırgızstana. (Bişkek, 1996), s. 179. (3) L. A. BOROVKOVA: Zapad Tsentralnoy Azii vo II v. do n. e. VII v. n. e. (Moskva, 1989), s. 62. (4) Y. S. HUDYAKOV: Drevniye Kırgızı v Kontse I tıs. Do n. e. Pervoy Polovine I tıs. n. e. Kırgızı na Prostorah Azii. (Bişkek, 1995), s. 48.

30 tesir etmiştir. Bu mücadeleler sonucunda M. S. 6. yüzyıldan itibaren Kırgızlar bugünkü Yenisey nehri kenarlarına gelmişler ve bu bölgeleri yurt tutmuşlardır (5). Böylece Kırgızlar, Yenisey bölgesindeki yerleşik ve konar göçer toplulukları idaresi altına alarak yeni bir yönetim sisteminin kurulmasına ve gelişmesine sebep olmuşlardır (6). Tarihî ve arkeolojik kaynaklara göre Yenisey Kırgızlarının sosyo ekonomik ve siyasî hayatındaki temel güçlerinin hayvancılıkta ve ziraatçılıkta olduğu görülüyor (7). Hayvanlarının başında atın yanında koyun, deve ve inek gelmekteydi. Yenisey Kırgızlarında diğer konar-göçer topluluklarında olduğu gibi atın onların kültür ve uygarlığında önemli bir rol oynamaya başladığı dikkati çekiyor (8). Bu bağlamda Kırgızlar Yenisey de iken atın evcilleştirilerek hayat tarzına sokulduğu, daha sonra atla geniş ufuklara hükmetme fikrinin geliştiği, bu fikir ile Tanrı Dağlarına geldikleri ve artık atla iç içe oldukları söylenebilir. Tanrı Dağlarındaki Kırgızların hayat tarzını şekillendiren hususların başında atın geldiği görülür. Bunun en önemli sebebi, çetin coğrafyanın ve dağ silselesinin aşılması için at gibi dayanaklı bir hayvana sahip olunmasıdır. Bu bağlamda Kırgızlarda Cılkı beren, cılkını bakkan eren (atlar nimeti tanırlar, onları yetiştiren de yiğittir) ifadesi, Kırgız yiğitinin hayat boyunca atla bütünleştiğinin işareti olmalıdır. Konar göçer Kırgızlar, her zaman yer değiştirmek mecburiyetinde idiler. Ancak onlar ihtiyaçlarını karşılamak için mevsime göre hareket etmek zorunda idiler. Bu bağlamda geçim vasıtası olan hayvanlarıyla dört mevsimi değişik yerlerde geçirmekteydiler (9). Ayrıca at, sürati ve diğer hayvanlara nisbeten üstünlüğü dolayısıyla ona güven ve hükmetme ruhu aşılıyordu. Böylece Kırgızlar, konar göçer hayat şartlarını yaşamak için atın iyi bir öğreticisi ve yetiştiricisi durumunda gelmişlerdir. (5) L. A. BOROVKOVA: a. g. e., s. 62; Y. S. HUDYAKOV: a. g. m., s. 51. (6) S. A. TEPLOUHOV: Opıt Klassifikatsii Drevnih Metalliçeskih Kultur Minusinskogo Kraya. Materialı po Etnografii. (Leningrad, 1929), s. 41 62. (7) Bu hususta genel bir bilgi için bk. S. G. KLAYAŞTORNIY D. G. SAVİNOV: Drevnetyurkskiye Plemena v Zerkale Arheologii. Stepnıe İmperii Drevney Evrazii. (St. Petersburg, 2005), s. 257 262; İ. B. MOLDOBAYEV: Mongolskiye Komponentı v Etniçeskom Sostave Kırgızov. S. M. Abramzon i Voprosı Kırgızskoy Etnografii. (Bişkek, 2006), s. 120. (8) S. P. NESTEROV: Konevodstvo Tyurkoyazıçnıh Plemyon Tsentralnoy Azii. Srednevekovaya Loşad. Kon v Kultah Tyurkoyazıçnıh Plemen Sentralnoy Azii v Epohu Srednevekovya. (Novosibirsk, 1999), s. 42 43. (9) M. T. AYTBAYEV: İstoriko Kulturnıe Svyazi Kirgizskogo i Russkogo Narodov. (Frunze, 1957), s. 52.