BİTKİ BİLGİSİ HAZIRLAYANLAR. Gülcan BEKAROĞLU Ziraat Mühendisi



Benzer belgeler
BİTKİ TANIMA I. Yrd. Doç. Dr. Taki DEMİR

Odunsu (Sert) Çeliklerle üretme

GENUS: ABİES (GÖKNARLAR)

Picea (Ladin) Picea abies (Avrupa Ladini) Picea orientalis (Doğu Ladini) Picea glauca (Ak Ladin) Picea pungens (Mavi Ladin)

Juglans (Cevizler), Pterocarya (Yalancı cevizler), Carya (Amerikan cevizleri)

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ BİTKİ TANIMI II

BETULACEAE. Alnus cinsleri vardır.

TAXUS : (Porsuklar) (8 Türü var) Taxus baccata L. (Adi Porsuk)

Erkek çiçekler bir eksen etrafında dizilmiştir. Etaminlerde iki polen tozu torbası vardır. Çiçek tozları marttan itibaren olgunlaşır.

ANGİOSPERMAE (KAPALI TOHUMLULAR) Yrd. Doç. Dr. Hüseyin FAKİR

BOTANİK _II. Prof. Dr. Bedri SERDAR

TAXODIACEAE. Sequoia (Monotipik) Sequoiadendron (Monotipik) Taxodium Cryptomeria (Monotipik) Sequoia sempervirens. Sequoiadendron giganteum

CORYLACEAE 1C 1 E. Anemogam, kışın yaprağını döken odunsu bitkilerdir. Gövde kabukları çatlaksız ya da boyuna çatlaklıdır. Tomurcuklar sürgüne

Porsuk. Şube : Gymospermae Sınıf : Coniferae Takım : Taxoideae Familya : Taxaceae Cins : Taxus L. Tür : Taxus baccata L.

C e d r u s ( S e d i r ) C e d r u s a t l a n t i c a C e d r u s b r e v i f o l i a C e d r u s d e o d o r a C e d r u s l i b a n i

FAGACEAE. kürenin subtropik ve serin bölgelerinde ormanlar kuran 600 kadar türü vardır.

BİTKİ TANIMA I. P E P _ H 0 4 C h a m a e c y p a r i s l a w s o n i a n a ( L a v z o n Ya l a n c ı S e r v i s i ) Yrd. Doç. Dr.

Yrd. Doç. Dr. DENİZ GÜNEY ( GÜZ DÖNEMİ)

Picea A. Dietr. Ladinler

Pinus halepensis te Glaf (Kın)

Quercus ilex L. (Pırnal meşesi)

ACER BUXUS TİLİA FRAXİNUS

Sedirler (Cedrus) Türkiye de doğal olarak yetişen. Türkiye de egzotik (yaygın ya da parklarda)

VEJETATİF ÇOĞALTMA (EŞEYSİZ)

GENUS: LARİX (MELEZLER)

* Ülkemizde doğal olarak yetişmemekle birlikte park ve bahçelerde çok yaygın olarak iki türü kullanılmaktadır.

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE

Cins Fagus (Kayın) Castanea (Kestane) Quercus (Meşe) Gövde kabuğu

Pistacia terebinthus L. (Menengiç)

Gymnosperm-Angiosperm Farkları GYMNOSPERMLERDE

ORMAN AĞACI ISLAHI. Yrd. Doç. Dr. DENİZ GÜNEY ( GÜZ DÖNEMİ)

YABAN HAYATINDA BİTKİLENDİRME. Yrd. Doç. Dr. DENİZ GÜNEY

Bitkilerin Adlandırılması

Yrd. Doç. Dr. DENİZ GÜNEY ( GÜZ DÖNEMİ)

GYMNOSPERMAE. (Açık Tohumlular)

GYMNOSPERMAE. (Açık Tohumlular)

Bitki Materyali-I: Gymnospermae. Yrd. Doç Dr. Nurgül KARLIOĞLU Orman Botaniği Anabilim Dalı

BİTKİ MATERYALİ I: GYMNOSPERMAE YRD.DOÇ.DR. DOĞANAY YENER

Juniperus communis. Adi Ardıç

GYMNOSPERMAE. (Açık Tohumlular)

GYMNOSPERMAE. (Açık Tohumlular)

ZBB106 KODLU TASARIM BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç. Dr. Soner KAZAZ

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE

P E P _ H 0 5 C

GYMNOSPERMAE. (Açık Tohumlular)

ORMAN AĞACI ISLAHI. Yrd. Doç. Dr. DENİZ GÜNEY ( GÜZ DÖNEMİ)

10 cins; Sciadopitys Metasequoia Cunninghamia Taiwania Athrotaxis. Glyptostrobus Sequoia Sequoiadendron Cryptomeria Taxodium

Cupressaceae Juniperus (Ardıçlar)

KAVAK VE HIZLI GELİŞEN TÜRLER

İbreliler. Sequoia sempervirens (Kıyı Sekoyası) Sequoiadendron giganteum (Mamut Ağacı) Yrd. Doç. Dr. Taki DEMİR SAÜ PMYO

BİTKİ MATERYALİ I: GYMNOSPERMAE YRD.DOÇ.DR. DOĞANAY YENER

MEYVE AĞAÇLARINDA GÖZLER MEYVE AĞAÇLARINDA DALLAR

CUPRESSUS L. Serviler

Ceviz Fidanı-Ağacı İklim ve Toprak İstekleri

AĞAÇ ISLAHINDA VEJETATİF ÜRETİM. Prof. Dr. İbrahim TURNA

Salix caprea L., Keçi Söğüdü, Orman Söğüdü

T.C İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ ORMAN ALTI ODUNSU BİTKİLER. Hazırlayan: Danışman: Yrd.Doç.Dr Nurgül KARLIOĞLU

ZBB106 KODLU TASARIM BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç. Dr. Soner KAZAZ

ZBB106 KODLU TASARIM BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç. Dr. Soner KAZAZ

ZBB106 KODLU TASARIM BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç. Dr. Soner KAZAZ

İSMAİL ŞENEL MADEN Y. MÜH. (ODTÜ) DOĞA VE KUŞ GÖZLEMCİSİ

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE

MEYVECİLİKTE EŞEYSİZ ÇOĞALTMA TEKNİKLERİ. Prof. Dr. Lütfi PIRLAK Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi KONYA

Ağaç Fizyolojisi (2+0)

10 cins; Sciadopitys Metasequoia Cunninghamia Taiwania Athrotaxis. Glyptostrobus Sequoia Sequoiadendron Cryptomeria Taxodium

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar.

Öğr. Gör. Dr. İlker BÜYÜK, Botanik, 8. Hafta: Yaprak

BÖLÜM 3. Artvin de Orman Varlığı

GYMNOSPERMAE. (Açık Tohumlular)

ZBB106 KODLU TASARIM BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç. Dr. Soner KAZAZ

Bahçıvanlık kursu 2015

SERT ÇAMLARDAN TÜRKİYE DE DOĞAL OLARAK YETİŞENLER

KAPLAN86 CEVİZİ. Kaplan 86 Cevizi

Çelikle Çay Üretimi. Ayhan Haznedar -Ziraat Mühendisi

GENUS: Convolvulus (gündüz güzeli, gündüz sefası)

AĞAÇ TÜRLERİMİZ. SARIÇAM Pinus sylvestris L.

ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç.Dr. Soner KAZAZ

Elma kış dinlenmesine ihtiyaç duyan meyve türü olup, soğuklama gereksinimi diğer meyvelere göre uzundur.

ORMAN BOTANİĞİ. 2- Aşağıdaki bitki türlerinden hangisi hızlı gelişen türlerdendir? a) Şimşir b) Karayemiş c) Kermez meşesi d) Kavak e) Gürgen

2-3 metre kadar boylanabilen, bol dallı bir çalıdır. Kışın yapraklarını döker. Dalları köşeli ve dikenlidir.

BİTKİ TANIMA 2. Dr. Sergun DAYAN

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE

BAHÇE BİTKİLERİNDE BUDAMA TEKNİKLERİ

SU BİTKİLERİ 11. Prof. Dr. Nilsun DEMİR

Sayfa 1 İBRELİLER (BOY CM.)

Bitkilerde Eşeyli Üreme

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE

Vegetatif (eşeysiz) çoğaltma

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE

BAHÇE ÇİÇEKLERİ Perenniyal veya mevsimlik olan çok boylanmayan çiçeklerdir. Yer örtücü işlevi vardır Ağaç veya çalı gibi bitkilerin altında kullanılır

ZBB106 KODLU TASARIM BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç. Dr. Soner KAZAZ

FİDAN ÜRETİM TEKNİKLERİ

Cormusun Histoloji ve Morfolojisi

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE

Tohum ve Fidanlık Tekniği

Kullanım Yerleri. İnsan beslenmesinde kullanılır. Şekerin hammadesidir. Küspesi hayvan yemi olarak kullanılır. İspirto elde edilir

BAHÇE BİTKİLERİNİN ÇOĞALTILMASI

ZBB106 KODLU TASARIM BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç. Dr. Soner KAZAZ

ASMANIN ÇOĞALTILMASI

TAXACEAE. Çoğunlukla dioik, herdem yeşil, ağaç ve çalı formunda odunsu bitkilerdir.

Transkript:

BİTKİ BİLGİSİ HAZIRLAYANLAR Murat ERMEYDAN Peyzaj Yüksek Mimarı Nazmiye ERMEYDAN Peyzaj Yüksek Mimarı Gülcan BEKAROĞLU Ziraat Mühendisi

BİTKİ BİLGİSİ 1. GİRİŞ Ülkemiz dünyanın sayılı flora ve vejetasyon merkezlerinden birisidir. Tahminen 9000 otsu ve odunsu bitki doğal olarak yetişmektedir. Daha basit organizasyonlu bitkileri de eklersek bu sayı 12000 e çıkmaktadır. Ülkemizde doğal yetişen bu bitkilerin yanında ülkemize adapte olmuş ve yetiştirilen doğal olmayan bitki sayısı da az değildir. Bu kadar zengin floranın içinde bitkilerin dünyasına biraz daha yaklaşıp onları algılamak istediğimizde bilmemiz gereken ve bizim bilmediğimiz birçok soru ile karşılaşırız. Bir alan bitkilendirilmek istenildiği zaman kullanılacak bitki materyali ve bitki ile ilgili olan terimlerin bilinmesi gerekmektedir. İlk olarak kullanacağımız bitkinin ağaç, ağaççık, çalı, tek yıllık gibi özelliklerden hangi özelliği taşımasını istediğimize karar vermeliyiz. Daha sonra bitkinin iklim, toprak vb ihtiyaçlarını bilmemiz gerekmektedir. Taban suyu yüksek bir yere suyu sevmeyen, güneş görmeyen bir alana güneşli alanda yetişen, rüzgarlı bir alana rüzgardan kolay etkilenen bir bitkiyi diktiğimizde istediğimiz sonucu alamayız. Bitki istekleri tam karşılanmadığı için gelişmesini tamamlayamayarak ömrü kısalacak belki de hemen ölecektir. Bitki bilgisi olarak hazırladığımız bu çalışmada birçok bitkinin toprak, sıcaklık, nem gibi ihtiyaçlarını, etkilendikleri hava koşullarını, bitkilerin gençlik evresinden itibaren ulaşabilecekleri nihai boyutlarını, üretim tekniklerini, budanabilme durumlarını, mevsimlere göre çiçeklenme, renklenme ve meyve özelliklerini, bitkilerin alt tür ve kültivarlarını bulacaksınız. Bu bölüm (kitapçık) bitkiler hakkında genel bilgiler verilerek başlanmış olup, üretim teknikleri ve isimlendirme ile devam edilmiştir. Bitkiler iğne yapraklı ağaçlar, ağaççıklar, çalılar, yapraklı ağaçlar ve ağaççıklar, süs çalıları, sarmaşıklar ve yer örtücüler başlıkları altında sınıflara göre incelenmiştir. Tarihi Ağaçlar Dünyada ve ülkemizde tarihe mal olmuş uzun ömürlü ve boylu ağaçlara rastlamak mümkündür. Yaşamlarını asırlar boyunca devam ettirebilen ağaçlar belli özelliklere kavuştuklarında anıt ağaç özelliği kazanmaktadır. Bizim küçük bir bitki olarak gördüğümüz ağaçları gelecek nesiller devasa boyutlara ulaşmış ağaçlar olarak görmektedir. Kuzey Amerika da bugün canlı birer tabiat abidesi olarak ömür süren Sekoya (Squoiadendron giganteum), General Sherman isimli ağacın boyu 82m çevresi 30m ve yaşı ise tahminen 3500 dür. General Grand Tree isimli bir diğer mamut ağacı 85m boyundadır ve çevresi 34m dir. Yaşı tahminen 3500 olan bu ağacın gövde ağırlığı 565 ton, hacmi ise 1500 metre küp olarak hesaplanmıştır. Bugün dünyanın en boylu ağaçları olarak Avustralya kıtasında doğal olarak yetişen Okaliptüs ağaçları gösterilmektedir. Bir türünde Eucalyptus amygdalina 92m boy ölçülmüştür. Kuzey Amerika nın güneyinde, Meksika ve Guatemala da su basar ormanlarında yetişen bataklık servisi (Taxodium mucronatum) fazla boylanmamakla beraber dünyanın en fazla çap yapan ağaçlarındandır. (10-16m). Söz konusu bu ağacın yaşı da 4000-5000 olarak tahmin edilmektedir. 15

BAHÇIVANLIK EL KİTABI Ülkemizde de tarihe tanıklık etmiş birçok asırlık ağaç bulunmaktadır. Bunlardan bazıları ise; Bursa da bulunan İnkaya çınarı; yaklaşık 600 yaşında, yüksekliği 40m çevresi ise 9,2m civarındadır. Nevşehir Özkonak ta bulunan yaklaşık 520 yaşında olan sapsız meşe ağacı (Quercus petraea) 30m boya ve 5,50m çevreye sahiptir. 2.GENEL BİLGİLER 2.1.Bitkiler I. GÖVDESİZ BİTKİLER (Thallophyta) Bakteriler Mavi-yeşil algler Alkler Mantarlar Karayosunları II. GÖVDELİ BİTKİLER (Cormophyta) Eğreltiler Tohumlu veya çiçekli bitkiler (Spermatophyta) Bitkiler dünyasının en gelişmiş grubunu Spermatophyta (Tohumlu veya çiçekli bitkiler) oluşturur. Spermatophyta kendi arasında iki grupta incelenir: Gymnosperm (Açık tohumlu bitkiler): Tohumu taşıyan karpel (değişikliğe uğramış yaprak) kapanmamış yani tohum açıktadır. Yani tohum pulları açık kalanlar. Angiosperm (Kapalı tohumlu bitkiler): Tohumu taşıyan karpel (değişikliğe uğramış yaprak) veya tohum pulu iki yan kenarlarıyla birleşerek kapalı bir muhafaza (Ovaryum) oluşturmuştur. Tohumla (meyve) üreyen ve çiçekli bitkiler diye isimlendirilen yüksek organizasyonlu bitkiler Odunsu ve Otsu olmak üzere iki gruba ayrılırlar. AĞAÇ : Boyu en az 5 m, çapı da 10 cm den az olmayan, dal, sürgün ve yaprakların oluşturduğu tepe tacını tek bir gövde ile taşıyan, her sene çap artımı yaparak kalınla- 16

BİTKİ BİLGİSİ şan, boy büyümesi yaparak boylanan ve dokularındaki hücrelerin büyük bölümü odunlaşmış olan uzun ömürlü odunsu bitkilerdir. ÇALI : Toprak seviyesinden itibaren aynı kalınlıkta birçok gövdesi bulunan ve fazla boylanmayan (ancak 5m ye kadar ulaşabilen) odunsu bitkilerdir. Ağacı Oluşturan Bölümler Kök: Topraktan su ve suda erimiş halde bulunan maddelerin yapraklara ulaştırılmasında iletim boruları yardımı ile hizmet eder ve gövdeyi toprağa bağlar. Gövde: Dal ve sürgünlerden oluşan tepe çatısını (tacı) taşır, desteklik görevi yapar köklerin aldığı su ve suda erimiş maddelerin yapraklara ulaştırılmasında iletim boruları yardımı ile hizmet eder, organik maddeleri depolar. Günlük hayatımızda yüzlerce kullanış yeri olan odun hammaddesi de gövdede oluşur. Tepe tacı: Ağacın mimari yapısını oluşturan ve her sene tepe ve yan tomurcuklan ile boy büyümesi yapan uzun sürgün ler ile, çok yavaş büyüyen ve üzerinde çoğunlukla çiçek (meyve) tomurcukları taşıyan kısa sürgün lerden oluşur. Sürgünler üzerinde yaprak ve çiçek tomurcukları taşıyan dalların gençlik safhasıdır. Ağaçların gençlik döneminde piramidal olan tepe taçları ileri yaşlarda yayvanlaşır Hayatı boyunca tepesi dar-sivri kalan ağaçlar (Ehrami Kavak. Ehrami Servi) olduğu gibi, dal ve sürgünleri yerlere kadar sarkık ağaçlar da vardır(salkım Söğüt). Fıstık Çamı, Ceviz, Meşe, Kestane gibi ağaçlar da yayvan ve geniş tepelidirler. Tepe tacını oluşturan uzun ve kısa sürgünlerden başka, gövde ve dalların kabukları altında uyuyan gözler vardır ki kuvvetli ve aşırı budamalar veya tepe kurumaları gibi nedenlerle ağacın tepesi ile kökleri arasındaki dengenin bozulması durumunda bu tomurcuklar kabuk altından sürerler ve ağacın gövdesi yeniden genç sürgünlerle dolar. Bunlara Su sürgünleri denir. Ayrıca ağacın toprağa yakın gövdesi veya kökleri yaralandığında buralardan bir takım sürgünler sürer ki, bunlara Kök ve Kütük sürgünleri denir. Baltalık ormanlar bu sürgünler yardımı ile yenilenir işletilir. Odunsu Bitkilerde Organlar 1. Kök Görevi, topraktan su ve suda erimiş halde bulunan anorganik maddelerin alınmasını sağlar, aynı zamanda bitkilerin toprak üstü organlarını toprak altına bağlar. Ayrıca gövde ve yapraklarda olduğu gibi yedek madde depo ederler. Depo kökleri: (Şeker pancarı, havuç gibi) Besin maddesi depo ederler. Tutunucu kökler: Hedera helix, orman sarmaşığında olduğu gibi adventif (sonradan oluşan) kökler. Destek kökleri: Ficus religiosa (Brahman inciri), Monstera (Devetabanı) da olduğu gibi. Özümleme kökleri: Epifit bitkilerde havada kalan klorofil taşıyan kökler gibi. Hava kökleri: Bataklık servisi gibi bataklıklarda yetişen bitkiler toprak ve sularda oksijen yetersizliğini gidermek için toprak ve su yüzeyine çıkardığı domuz burnu şeklindeki köklerdir. 2. Gövde ve Sürğünler Odunsu bitkilerde gövde, her yıl kalınlaşan, toprak seviyesinden yükselmiş olarak ana ve yan dallar ile sürgünleri ve bunlar üzerinde yer alan yaprak, çiçek, kozalak veya 17

BAHÇIVANLIK EL KİTABI meyveleri birlikte taşıyan, ağaç ve çalıların tabii ömürleri kadar kalıcı, odunlaşmış bir organdır. Buna karşılık otsu bitkilerde gövde bir sene içinde (bir vejetasyon periyodunda) gelişen, yaprak ve çiçek açan, meyve ve tohum veren, aynı sene içerisinde ölen, kısa ömürlü bir organdır. Sürgünler, ağaç ve çalıların habitusunu (genel görünümünü) oluşturur. Üzerinde yaprakları, çiçek, tohum, kozalak ya da meyveleri taşıyan dalların veya gövdenin gençlik safhasıdır. Sürgün sözcüğü ile pek fazla yaşlanmamış gövde ve kalın dallar ucundaki birkaç yıllık genç dallar kastedilir. Uzun Sürgün: Tomurcukları belirli internodlarla (aralık) birbirinden ayrılmış, ağaç ve çalılarda boy büyümesi sağlayan ve uzun ömürlü sürgünlere denir. Kısa Sürgün: İnternodlar (tomurcuklarının aralıkları) birkaç milimetreyi geçmeyen, kısa ömürlü ve ağacın gövde ve dallarının uzamasında rolü olmayan sadece üzerinde vejetatif (yapraklar) veya generatif (çiçek, tohum, kozalak) organları taşıyan sürgünlere de kısa sürgün adı verilir. Mesela Çamlarda 2,3.5 iğne yaprak veya Sedirlerde birçok iğne yaprak püskül gibi bir arada kısa sürgünlere bağlıdır Armut, Erik ve Elmada çiçek veya meyveler kısa sürgünlerde yer alır. Kök ve Kütük Sürgünü: Çoğunlukla yapraklı ağaçlarda ve bazı iğne yapraklılarda kök veya gövdenin yaralanması veya kesilmesi halinde, yara kambiyumundan oluşur. Bu tomurcuklardan oluşan sürgünlere de Kök sürgünü veya Kütük sürgünü denir, 3. Kabuk Kabuk özellikle sürgün ve yapraklarına ulaşılamayacak kadar boylanmış veya sonbahar ve kış aylarında yaprakları dökülmüş bulunan yaşlı ağaçların tanınmasında, en önemli karakteristiklerden biridir. Dış kabuk canlı iç kabuk ile kambiyumu korumaktadır. Bazı ağaçlarda ilk teşekkül eden periderm uzun yıllar hatta ağacın hayatı boyunca üzerinde kalmaktadır. Bu tip kabuklarda hücreler radyal yönde bölünmek ve büyümek suretiyle çevresini genişletmekte ve böylece çap artımına ayak uydurabilmektedir. Bunun sonucu olarak da, yaşlı ağaçların kabukları düz pürüzsüz ve çatlaksızdır. Örneğin Fagus (Kayın), Carpinus(Gürgen), Fraxinus ornus(çiçekli dişbudak), Laurus nobilis (Defne) gibi. Bazı ağaçlarda ise, ilk oluşan peridermin altında yeni yeni peridermler oluşur ve önceki peridermlerin içeri ile bağlantısı kesilerek ölürler, çatlarlar ve bunların sonucunda kabuğun dış görünüşü pullu veya boyuna çatlaklı olur. Örneğin, Betula(Huş) larda, bazı Akçaağaç türlerinde ve Rosaceae familyasının bazı cins ve türlerinde (Örneğin; Prunus türlerinde) görüldüğü gibi kabuk kâğıt gibi ince ve geniş levhalar halinde soyulur. Meşe türlerinde Örneğin; Q.cerris, Q.libani gibi Kırmızı Meşeler grubunda kabuk çok kalın derin çatlaklı, pullar uzun ve geniştir. Kabuk rengi ağacın yaşına göre değişikliğe uğramakla beraber türlerin tanımında kolaylık sağlayabilir. (Örneğin Pinus sylvestris (Sarıçam) de kabuk tilki sarısı rengindedir, diğer yerli çam türlerimizden kolaylıkla ayırt edilebilir. Asya Servi Kavağında kabuk düz parlak ve kireç beyazı renginde olduğu halde, Avrupa Servi Kavağında kabuk koyu esmer renkli ve çatlaklıdır. 18

BİTKİ BİLGİSİ 4. Tomurcuk Tomurcuk, yaprakları birbiri üzerine sıkıca kapanmış ve internodları uzamamış bir embriyonik sürgündür. Sürgünün gençlik devresi veya Genç bir sürgünün kışlama şekli de denilebilir. Bu tanımlara göre tomurcuk internodları çok kısa olan bir sürgün olup yaprak ve çiçek partileri bu sürgün üzerinde karşılıklı, sarmal veya çevrel olarak birbirinin üzerine kapanmış, tıkız bir şekilde istiflenmiş vaziyettedirler ve çoğunlukla Pul adı verilen metamorfoza olmuş (değişime uğramış) yapraklarla dıştan örtülerek korunmuştur. Tomurcuklar Üç Ana Tipte Toplanabilir 1. Uyuyan Tomurcuklar (Uyuyan gözler): Başlangıçta normal oluşmuş, fakat gelişmeleri frenlenen ve ancak dışarıdan bir etkiyle (Örneğin; çiçek ve sürgünlerin donması, sürgün tepesinin kesilmesi gibi) uyarılarak kabuk üzerinde sürebilen tomurcuklara denir. 2. Arızi (Adventif) Tomurcuklar: Kök ve gövdelerin yaralanmasından sonra oluşan tomurcuklardır. 3. Kış Tomurcukları: Vejetasyon periyodunun sonuna doğru normal renk ve büyüklüklerini alan ve sürgünlerin üzerinde cins ve türlerine has bir diziliş gösteren tomurcuklardır. Sürgün üzerinde yaprak koltuklarında yer alan tomurcuklara yan durumlu veya lateral tomurcuk tepede yer alanlara terminal tomurcuk gibi adlar verilir.bunlardan ayrı olarak yalancı terminal tomurcuk dan söz edilir. Bu tip tomurcuklar sympodial dallanma gösteren Kestane, Gürgen, Ihlamur, Çınar, Söğüt, Kayın larda görüleceği gibi sürgünlerin uç kısımlan kuruyarak, tepeye yakın yan durumlu tomurcuk terminal duruma geçer Lupla bakıldığında bu tomurcuğun yanında sürgünün kurumuş ucu, bir çıkıntı (mahmuz) halinde görülür. Bazı tomurcuklar hem yaprak hem de çiçek partilerini bir arada taşırlar ki bunlara karışık tomurcuk adı verilir. Tomurcuklar çoğunlukla sürgüne doğrudan doğruya otururlar. Bunlara sapsız tomurcuk, veya Kızılağaç ve Yalancı Cevizlerde olduğu gibi sürgüne bir sapla bağlanır ki bunlara saplı tomurcuk denir. Çoğunlukla her yaprak koltuğunda bir adet yan durumlu, lateral tomurcuklar bulunuyorsa da, bazen bunların sayısı iki veya üçe çıkabilir; bu tip tomurcuklara yedek tomurcuklar adı verilir. Tomurcuklar dıştan pulla örtülüp örtülmediğine veya örtülmüşse pul sayısına göre Çıplak, Tek pullu (Salix L-, Platanus L.), Çift pullu (Alnus L.), Az sayıda pullu (Castanea L., Tilia L.), Çok sayıda pullu (Prunus spinosa L.) gibi isimler alırlar. 5. Yaprak Yapraklar, sürgünler üzerindeki nodlara bağlı, (Nod; yaprağın sürgün üzerinde oluştuğu yere verilen isimdir.) aya, sap ve taban gibi üç kısımdan oluşan, genellikle geniş, yassı ve yeşil bir organ olup, bitkilerde gaz alışverişinde bulunurlar, terleme (transpirasyon) ve özümleme (fotosentez) yaparlar. Sürgünlerin nodlarında, vejetasyon konisinin yaprak taslaklarından bir yan organ olarak meydana gelirler. 19

BAHÇIVANLIK EL KİTABI Yaprak Sapı: Yaprak sapı (petiol) kısa veya uzun, ince ya da kalın, silindirik, köşeli veya yandan basık olabileceği gibi, tüylü, siğilli veya az çok üstten boylu boyunca oluklu veya yanlardan kanatlı olabilir. Yaprak sapının olmaması veya yok denecek kadar kısa olması halinde, yaprak ayası sürgüne doğrudan doğruya oturur ki (Quercus robur- Saplı meşe gibi) böyle yapraklara sapsız (sessile) denir. Yaprak sapının sürgüne bağlandığı yerde, sapın iki tarafında bir çift zarsı veya yaprak biçiminde çıkıntılar görülür, bu organlara kulakçık adı verilir. Yaprakların sürgünler üzerinde 4 değişik tipte dizildikleri görülür; 1.Karşılıklı (opposit): Her nodda karşılıklı bir çift yaprak bulunur. (Acer, Fraksinus. Aesculus Cornus) 2. Çevre (vertisillat): Her nodda üç veya daha fazla sayıda yaprak çevrel olarak bulunur. (Nerium, Catalpa) 3. İki Sıralı Sarmal (almaşlı): Yapraklar sürgün üzerinde iki sıra boyunca ve her nodda bir yaprak çıkacak şekilde dizilmişlerdir. (Fagus, Castanea, Carpinus, Ulmus, Coryllus, Tilia). 4. Çok Sıralı Sarmal (spiral): Bir nodda tek yaprak bulunur ve müteakip yapraklar sürgün üzerinde helezoni bir tarzda dizilerek yer alırlar (Quercus, Populus, Salix, Juglans, Alnus). Yaprak Şekilleri: Yaprak ayası, yaprağın yassılaşmış, az veya çok geniş yüzey oluşturan yeşil kısmıdır Yaprak ayasının çeşitli şekillerine göre isimler verilmiştir: Örneğin, iğne, ipliksi, şeritsi, yumurtamsı, ters yumurtamsı, eliptik, mızraksı, yüreksi, ters yüreksi, böbreksi, geniş eliptik, dairemsi, baklava dilimsi, deltat, oraksı, kılıçsı, yelpaze, filkulağı şekilli, biz şeklinde gibi. Yaprak Kenarı: Yapraklar ayanın kenar şekillerine göre de değişik adlar alırlar. Düz veya tam kenarlı, dişli, testere dişli, oymalı veya dilimi çift sıralı dişli, dalgalı gibi. Yaprak kenarlarındaki dalgalılık az veya çok, düzenli veya düzensiz bir şekilde parçalanma gösterir ki bu şekildeki yapraklara loplu denir. Yaprak Tipleri; Bir sap üzerinde tek olarak bulunan yapraklara Basit (yalın), aya parçalanarak ayrı ayrı bölümlere (yaprakçıklara) ayrılmış ise, bu tip yapraklara da Bileşik veya Tüysü denir. Bileşik yaprakta en uçtaki yaprak tek ise Tek Tüysü, çift ise Çift Tüysü terimleri kullanılır. Tüysü yapraktaki yaprakçıklar da ikinci veya üçüncü derecede yaprakçıklara bölünmüş olabilir (Acacia dealbata ve bazı eğreltilerde olduğu gibi) Bunlara Katlı Tüysü adı verilir. Yaprak Tepesi: Yaprak ucunun veya tepesinin şeklini tanımlamak için de kullanılan terimler vardır. Örneğin, sivri. yuvarlak, küt, küt ve kesik, kertikli, damla uçlu, kılçıksı uçlu, biz uçlu gibi. Yaprak Tabanı: Yaprak ayasının sapa bağlandığı taban (dip) kısmı için de bazı terimlere gereksinme duyulur Taban çoğunlukla simetriktir. Bazı cins ve türlerde yaprak ayasının bir yarısı diğerine nazaran daha uzun veya daha dardır; buna Çarpık ya da Asimetrik yaprak denir.(ulmus. Celtis. Tilia yapraklarında olduğu gibi.) Yaprak Yüzeyi: Ayanın alt ve üst yüzünde örtü tüyleri bulunmazsa çıplak terimi kullanılır Tüylü olduğu takdirde, tüylerin karakterine ve sıklık derecesine göre (sık, 20

BİTKİ BİLGİSİ seyrek, kısa veya uzun, yumuşak, ipeksi. sert ve kilsi, dik veya yatık, basit veya dallı, yıldız şeklinde, keçe veya pamuksu tüylü gibi) isimlendirilirler. Aya, düz, parlak olabileceği gibi, küçük, sert ve sivri çıkıntılar ile kaplı bir yüzeye sahip olabilir. Bazı yaprakların yüzeyleri bir mum tabakasıyla kaplı olduklarından dolayı mavimsi-yeşil (glaucus) renkli görünürler. 6. Çiçek Çiçek eşeysel üremeye hizmet için yaprakları değişime uğramış bir kısa sürgündür. Kısa sürgün üzerindeki yapraklar az veya çok değişikliğe uğrayarak çiçek örtüsü İle eşeysel organları meydana getirmektedir. Her çiçek bir yaprağın koltuğundan çıkar, fakat bu yaprak normal yapraklar gibi değil, daha çok pul şeklinde olup bazı bitkilerde iyice körelmiştir. Bu yapraklara Brahte denir. Brahtenin koltuğundan çıkan ve ucunda çiçek taşıyan dala çiçek sapı (pedisel) denir. Erkek ve dişi organları bir arada bulunan çiçekler erdişi veya erselik (Hermafrodit), erkek ve dişi organlardan yalnız birini taşıyanlara da bir eşeyli veya bir cinsli çiçek denir. Erkek ve dişi çiçekler aynı bitkinin ayrı ayrı dallarında yer alırsa (Örneğin Quercus, Betula. Abies, Pinus gibi) bu bitkilere Bir Evcikli bitkiler denir. Eğer dişi ve erkek çiçekler ayrı ayrı ağaçlar üzerinde bulunuyorsa bunlara da İki Evcikli bitkiler denir. Örneğin Taxus, Salix, Populus gibi. Bazı bitkilerde hem erselik ve hem de erkek ve dişi çiçekler ayrı ayrı bulunabilir, bunlara poligam bitkiler denir. Örneğin Fraxinus, Acer gibi. Yaprakların sürgün üzerindeki dizilişi; normal sürgünler dikkatli bir şekilde incelendiğinde, çiçeklerde döllenme olabilmesi için, çiçek tozlarının (polenlerin) bir araçla dişi organın stigmasına taşınması gerekir. Bu taşınma olayına tozlaşma denir Poleni rüzgârla taşınan bitkilere Anemogam,böceklerle taşınan bitkiler Entomogam, sularla taşınan bitkilere Hidrogam ve tozlaşması kuşlarla olan bitkilere Ornitogam adı verilir. Bitkiler aleminde polenlerin taşınması çoğunlukla rüzgarlar ve böcekler aracılığıyla olmaktadır. Çiçek Kurulları: Çiçekler ya sürgünler üzerinde teker teker veya dallanmış bir eksen üzerinde birçok çiçek bir arada toplu halde bulunurlar. Bu toplu duruma, Çiçek Kurulu veya İnflorosens denir. Çiçeklerin teker teker bulunması halinde, bu çiçek sürgünün ucunda yer almış ise artık o sürgünün vejetatif büyümesi durmuş olur; böyle çiçek Terminal Çiçek adını alır. Eğer çiçek sürgünün tepesinde değil yanında yer almış ise çiçekler bitkinin vejetatif büyümesine mani olmazlar. Bu durumda Lateral Çiçek adını alırlar. Çiçek kurulları basit ve bileşik veya dallanma tarzına göre Rasemoz veya Simoz diye sınıflandırılır. Rasemoz: Çiçek kurulunda monopodial bir dallanma görülür. Yani ana eksen büyümeye devam eder, yan dallar bu eksenin yanlarından çıkarlar. Ana eksen yan dallardan daha hakim durumda kalır. İki gruba ayrılır. (a) Yan eksenleri dallanmayan tipler 1. Basit Salkım: Uzamış ana eksen üzerinde brahtelerin koltuğundan saplı çiçekler çıkar. 2. Başak: Uzamış ana eksen üzerinden brahtelerin koltuğundan sapsız çiçekler çıkar. 21

BAHÇIVANLIK EL KİTABI 3. Çomak: Ana ekseni kalınlaşmış ve etlenmiş bir başaktır. (Mısır) 4. Kedicik: Ana ekseni aşağıya doğru sarkar, başağı andıran bir basit salkımdır.(juglans, Populus, Salix), 5. Basit şemsiye: Ana ekseni kısa kalmış ve her biri birer çiçek taşıyan yan dallar bir noktadan çıkarlar. 6. Basit yalancı şemsiye: Alt çiçeklerin sapları ana eksen seviyesine erişir. 7. Kümeç: Kalınlaşmış ve ekseriyetle çiçek tablası şeklini almış ana eksenin çok sayıda sapsız çiçekleri vardır. (b) Yan eksenleri dallanan tipler 1.Bileşik salkım: Yan eksenleri dallanmış bir salkımdır.(vitis-üzüm, Syringa-Leylak gibi) 2.Bileşik şemsiye: Yan eksenleri dallanan bir yalancı şemsiyedir. (Sambucus-Mürver) Simoz: Çiçek kurulunda simpodial bir dallanma sistemi vardır. Ana eksenin büyümesi devamlı değildir Bu eksen bir çiçekle sonuçlanıp olgunluğa kavuştuktan sonra, yan eksenler büyümeye devam ederek ana eksenin yerini alırlar. 1. Monokazyum: Bu tipte dallanma tek yan dalda devam eder.(yelpaze, Helezon) 2. Dikazyum: Karşılıklı duran aynı dereceden iki yan dalın dallanmaya devam etmesi ile oluşan çiçek kuruludur. (Fagus, Quercus, Castanea. Carpinus, Betula) 3. Polikazyum: İkiden fazla aynı dereceden yan dalın aynı noddan çıkarak dallanmaya devam etmesine denir 7. Meyve Yan kenarları ile kapanmış bir veya çok sayıda karpelden oluşan, tohum tomurcukları olgun birer tohum haline gelinceye kadar onu içerisinde saklayan, daha sonra da etrafa yayılmasına yarayan oluşuma denir. I. Basit (Sade) Meyveler (a) Etli ve sulu meyveler. Üzümsü meyve-üzüm, Defne, Portakal, Limon, Balkabağı Çekirdekli sulu meyve- Erik, Şeftali, Kiraz, Vişne, Kayısı, Ceviz, Zeytin Yalancı etli meyve- Elma, Armut, Ayva (b) Kuru meyveler.(tek tohumlu açılmayan kuru meyveler) Kanatlı-Akçaağaç, Dişbudak, Huş, Karaağaç Kanatsız-Buğday, Arpa, Nuks, Kayın, Fındık. Meşe, Kestane,Kızılağaç) (c) Bir veya çok tohumlu açılan kuru meyveler Magnolia, Fasulye, Erguvan, Kapsül-Salix, Populus, Haşhaş II. Agregat Meyveler: Tek çiçek çok pistilden oluşan meyvelerdir. Burada çoğunlukla etli kısımlar, çiçek tablasından gelişir.örneğin; Çilek, Ahududu. Magnolia, Liriodendron III. Bileşik Meyveler: Bazı bitkilerde meyveler sürgünlerde teker teker yer aldığı halde, bazılarında ise birçoğu bir araya gelerek Meyve kurulu meydana getirirler. Agregat 22

BİTKİ BİLGİSİ meyveden ayıran özellik, her bir pistilin ayrı bir çiçek çevresinin bulunmasıdır. Örneğin: Çınar, Sığla, İncir, Dut. 2.2. Vejetatif Üretme Teknikleri Bu üretme tekniği süs bitkileri üretiminde temeldir. Vejetatif üretme veya eşeysiz üreme yoluyla çoğaltma, kök sürgünü, yaprak, yumru ve rizom gibi vejetatif bitki kısımlarından alınan parçalarla yapılan üretme şeklidir. Vejetatif üretme teknikleri dört temel üretme metodunu içermektedir. Çelikle üretme, Aşı ile üretme, Daldırma ile üretme, Diğer vejetatif üretme yolları I. Çelikle Üretme Tekniği Çelikle üretme tekniği üretilecek bitkiden alınan ve çelik adı verilen bir gövde, kök veya yaprak parçası ile yeni bir bitki oluşturma tekniğidir. Özellikle herdem yeşil ve yarı daimi yeşil yapraklı türlerin hemen hemen hepsinde tohumla üretme zaman aldığı ve buna rağmen istenilen nitelikler çoğunlukla sağlanamadığı için bu türler ekseriyette çelikle üretilirler. Çelik alınacak anaçlar her türlü hastalık, don ve kuraklık zararlarından etkilenmemiş, sağlıklı ve iyi yetişmiş bitkiler olması gerekmektedir.. Köklendirme ortamı ve ortamdaki rutubet faktörü köklenmeyi önemli ölçüde etkilemektedir. Çelikle üretme yöntemleri çok çeşitlidir. 1- Gövde Çelikleriyle Üretme: a) Yumuşak (yeşil) Çelikle Üretme: Odunsu bitkilerin henüz odunlaşmamış olan taze ilkbahar sürgünlerinden hazırlanan yumuşak çeliklerle birçok süs bitkisi üretilebilir. Bunların en önemlileri; Açelya, Acer saccarum (Şeker Akça ağacı), Amorpha, Ampelopsis, Aralia, Berberis, Kelebek çalısı, Buxus, Eleagnus, Euonymus, Hydrangea, Ligustrum, Robinia, Rosa, Tamarix dir. Yumuşak çelikle üretmede çelik alma zamanının türlere ve iklim koşullarına göre isabetli seçimi çeliklerin köklenmesinde çok etkilidir. Yumuşak ve yeşil çelikler tepe tomurcuğu taşıyan sürgünlerden Baş çeliği olarak alınır. Buna karşılık sürgünün altından yan tomurcukları içerecek şekilde alınan ayak çelikleri tercih edilmez. Yumuşak çelikler daima yapraklı olarak, türüne göre değişmekle beraber 5-12cm boyunda genellikle 2-3 boğumlu olarak hazırlanır ve kesim son boğumun hemen altından yapılır. Çeliğin boyuna göre de toprağa girecek kısımdaki yaprakla yukarı doğru çekilerek gövdeyi sıyırmadan alınmalı ve çeliklerin üzerindeki bütün çiçek gözleri köreltilmelidir. Çelik alımı ve kesimi sabah erken saatlerde yapılarak alınan çelikler hemen nemlendirilmiş çuval veya yosun içine konup serin ve nemli bir yere alınmalıdır. Çeliklerin birkaç dakika da olsa güneş altında kalmaları çok zararlıdır. Suda bekletilmeleri de tavsiye edilmez. Kesilen çeliklerin hemen dikilmeleri gerekir. Dikim aralıkla türlere ve yaprak büyüklüklerine göre değişse de yaprak kenarları birbirine hafif değecek şekilde dikim 23

BAHÇIVANLIK EL KİTABI aralıklarının ayarlanması en iyi olur. Köklenme ortamı olarak dişli kum ile turba toprağı karışımı iyi bir ortam oluşturur Dikimden hemen sonra yastıklar iyice sulanır. Bu suretle çeliklerin ortamla iyi temas ettirilmesi sağlanmış olur. İğne yapraklı türlerde de yumuşak çelik olarak sürgün uçlarından faydalanılır. Bunlar keskin bir bıçakla bir sene evvelki yılın odunuyla birleştiği yerden kesilerek elde edilir. Chamaecyparis, Thuja ve birçok Juniperus türlerinde alışılagelmiş olarak yan sürgünlerin kullanılması halinde çeliklerin kesilmesi yerine odundan koparılarak alınması daha uygundur. b) Yarı Odunlaşmış (odunsu) Çelikle Üretme: Yarı odunlaşmış çelikler yumuşak bir ölçüde olgunlaşmış ve kısmen de sertleşerek odunlaşmaya yönelmiş olmaları ile farklılık gösterir. Sert çeliklerden ise onlar gibi tamamen odunlaşmış olmamalarıyla ayrılırlar. Bu yöntemle Orman gülleri, Pittosporumlar, Kamelyalar, Laz kirazları. Çobanpüskülleri. Limonlar gibi büyük yapraklı daimi yeşil bitki türlerinin üretilmesinde kullanılır. İğne yapraklı türlerde ise Porsuk, Cyriptomeria ve ardıçlar bu şekilde üretilir. Bu çelikler büyüme mevsiminin sonlarına doğru sürgünler kısmen olgunlaştığında alınır, genellikle Ağustos ayı ve kısmen de Eylül başları bu konuda en uygun zamandır. Çelik alınacak anaçların mümkün olduğu kadar genç olması ve yaşlı anaçlardan ziyade alt dallarından faydalanılması başarı şansını yükseltir. Yarı odunlaşmış çelikler tepe kısmındaki yapraklar bırakılmak ve dip kısmındakiler koparılmak suretiyle ve diğer koşullara göre 7.5 15 cm boylarda hazırlanır. Yaprak satıhları kesilerek küçültülür. Olgunlaşmış sürgünlerin uçları çelik olarak kullanıldığı gibi sürgünün alt kısımları da ayak çeliği olarak alınıp kullanılabilir. Kesim bir boğumun hemen altından yapılır. Herdem yeşil türlerde bu çelikler uç veya baş çeliği olmakla beraber, adi çelik, ökçeli çelik ve dipçikli çelik, olmak üzere üç tıp olarak alınabilir. Adi çelikler: yalnız o yılın sürgününü içerir. Ökçeli çelik; çeliğin tabanında, geçen seneki yanı iki yıllık odundan küçük bir kısmı da içerir. Dipçikli çelik ise: daha yaşlı dalın 1-2,5cm uzunluğunda bir parçasını da taşır. Yapraklı yarı odunlaşmış çeliklerin, daha rutubetli ortamlarda köklendirilmesi şarttır. c) Sert (odun) Çelikleriyle Üretme: Bir yaşında tamamen olgunlaşmış ve odunlaşmış sürgünlerden elde edilen çeliklerle yapılan üretme şeklidir. Bu çelikler büyüme durduğunda, yani latent devrede gerçekleştirilir (Yapraklı türlerde yapraklar döküldükten sonra). Söğüt, kavak (akkavak ve titrek kavak dışında) türlerinde, sürünücü ardıçlar, yalancı serviler, ladinler, tsuga ve sedirlerde bu yöntem uygulanır. Geç ilkbahar ve erken kış, çelik alımları için en uygun zamandır. İğne yapraklı türlerde, anaç bitkiler ilk kış soğuğunu gördükten sonra tam dinlenme haline geçtikleri sonbahar sonu ve kış başları en iyi çelik alma zamanıdır. Alınan çelikler uygun saklama koşullarında ilkbahara kadar saklanırlar. Çelikler muhafaza edilirken sık sık kontrol edilirler. Çelik alırken yumuşak çeliklerin aksine sürgün uçları kullanılmaz. Zira sert çelik için onlar çok zayıf kalır. Bu yüzden ayak çelikleri tercih edilir Çelikler 10-20cm uzunluğunda ve 3-5 boğumludur. Çelikler tabanda gözün hemen altından kesilirse köklenme daha 24

BİTKİ BİLGİSİ fazla olur. Çeliğin hemen üst kısmı da fazla koltuk kısmı kalmaması için en üst gözün hemen üstünden düz veya daha iyisi eğimli olarak kesilir. Odunsu çelikler de yumuşak çeliklerde olduğu gibi adi çelik, ökçeli ve dipçikli çelik şeklinde alınabilir. Çeliklerin dikileceği ortamın derin ve entansif işlenmiş, gübrelenmiş, organik maddece zengin kumlu balçık toprağı içeren ortamlar olması tercih edilir. Dikim sonbaharda olabilirse de ilkbahar tercih edilir. Dikimlerde çeliğin en az iki gözü toprak altında kalmalıdır. En iyisi bir gözün toprak üstünde kalarak üstünün de hafif bir kapama materyali kullanılarak örtülmesidir. Dikimden evvel yastıklara siyah plastik örtü serilmesi ve dikimin bu örtüyü delerek yapılması köklenmenin daha iyi yapraklanmanın daha sıhhatli olmasını sağlar. 2-Kök Çelikleriyle Üretme: Köklerden alınan parçalarla yapılan üretme olan bu tür çok kullanılan bir yol değildir. Fakat bazı bitkiler için uygun bir yöntemdir Eğer bir bitki türü doğal şartlar altında kolayca kök sürgünü verebiliyorsa bu bitki kolaylıkla kök çelikleriyle üretilebilir. Bu tür bitkilerin başlıcaları; Robinia. Albizzia, Ailanthus, Aesculus, Prunus, Daphne, İlex, Lagerstroemia, Rhododendron, Syringa, Yucca filamentosa dır. Kök çeliklerinde köklerde yer alan uyuyan gözler veya adventif gözlerden sürgünler oluşmaktadır. Adventif tomurcuklar daha ziyade en üstte köklerin kalın kısımlarında yer alır. Dolayısıyla bu kısımlar en iyi kök çeliklerini verirler. Kök çelikleri sonbahar veya kış başlangıç ile kış kök çelikleri olarak Ocak, Şubat ve Mart aylarında alınıp dikilebilirler. Her ne şekilde olursa olsun çelik almada Mart ayını geçirmemek gerekir. 3-Yaprak Çelikleriyle Üretme: Bir yapraktan yeni bir bitkinin üretilmesi yöntemidir. Bu üretmede ya yalnız yaprak ayası kullanılır veya yaprak ayası yaprak sapıyla birlikte kullanılır. Her iki durumda da yaprağın tabanından adventif kökler ve üstten de bir adventif sürgün çıkarak yeni bir bitki oluşturur. Yeni bitki oluşurken bunu sağlayan yaprak da çoğunlukla ölür ve yok olur. Yaprak çeliklerinin başarılı bir köklenme yapabilmesi için 18-24 derecelik bir hava sıcaklığı ile nemli bir hava, bol ışık ve nemli iyi havalanan süzek bir köklendirme ortamı aranır. Bu üretme tarzı Kalanchoe, Peperomia, Afrika menekşeleri. Peygamber kılıcı, Rex begonyalar, Zambaklar, Sedum türleri, Kauçuk ve Kamelyalarda kullanılır. 4-Yaprak-Tomurcuk (göz) Çelikleriyle Üretme: Bu tip çelikler bir yaprak ayası, yaprak sapı, koltukaltı gözü veya bir göz ile küçük bir gövde parçasından oluşur. Bu konuda dikkat edilecek husus, çeliğin alındığı zaman yaprak ve sapı kadar gözün de olgunlaşmış olması gerekir. Çelikler genellikle Temmuz- Eylül arası bu duruma ulaşmış olurlar. Diffenbahia, Rhododendron, Camelia, Vitis ve Rubuslar bu yöntemle kolaylıkla üretilir. Dişli kum bu yöntem için iyi bir köklendirme ortamı oluşturur iyi bir köklenme için köklenme ortamı ısıtılmalı ve nemli tutulmalıdır. Çelikle üretmede hangi yöntem uygulanırsa uygulansın köklenme süresi boyunca ihtimamlı bir bakım gerekir. Bu konuda sulama en başta gelen bakım tedbiridir. Sulama çeliğin köklerini oymayacak şekilde ince süzgeçler veya şişleme ile yapılır. 25

BAHÇIVANLIK EL KİTABI II. Aşı ile Üretme Tekniği Aşı ile üretme tekniği, üretilmesi istenilen bir bitkinin bir parçasını, kökünden faydalanmak istenilen başka bir bitkiyle kaynaştırarak tek bir bitki olarak geliştirme tekniğidir. Bitkinin toprak üstü kısmını yani gövde ve dallarını oluşturmak üzere asıl üretilmesini istediğimiz bitkiden alınan kısma kalem veya Göz denir. Bunlardan kalem, üzerinde birkaç uyur göz bulunan bitki parçasıdır. Yeni bitkinin kök kısmını oluşturacak olan aşı kısmına ise Anaç veya Altlık denir Böylece kalem veya göz anaçla birleştirilmek üzere anaca aşılandığı zaman anaç kökü oluştururken, kalem veya göz de sürerek yeni bitkinin gövde ve dallarını oluşturur Bazı süs bitkileri yeterli derecede köklendirilemedikleri için bunların ekserisi aşı yoluyla çoğaltılır Bir aşının tutmasını etkileyen en önemli faktörler şunlardır: 1, Kalem ve anaç birbiriyle uyuşur olmalıdır 2 Aşıda başarı türlere göre de değişmektedir. Bazı türlerde aşılama başarısı düşüktür. Örneğin Meşeler. Kayınlar çok güç aşılanır, 3. Anaç kaliteli, kuvvetli ve genç bir fidan olmalıdır. 4. Kalemlerin alınması ve aşının yapılması için en uygun zaman seçilmelidir. Genelde kalem aşıları için yaz aşısı dışında en başarılı aşı zamanı, ilkbaharda anaçta kök faaliyeti başlarken fakat kalemde gözler henüz uyku durumundayken yapılan aşıdır. 5. Kaynaşmanın çabuk olması için kalem ile anaç mümkün olduğunca sıkı bir şekilde üst üste gelmelidir. 6. Aşı yeri süratle uygun bir macunla kapanmalıdır. 7. Aşıdan sonra uygun bir bakım ve ihtimam icap eder. 8. Havanın ve ortamın rutubeti ve sıcaklık şartları uygun olmalıdır. Aşılama yöntemleri iki ana metoddan oluşur. Birincisi Kalem aşısı ikincisi ise yalnız bir göz içeren sürgünü kullanıldığı Göz aşısı dır. Kalem Aşısı Metotları: Üzerinde birkaç tomurcuk bulunan ve Kalem adı verilen bir gövde parçası kullanılarak yapılan aşı yöntemi kalem aşıları adı altında toplanır. Birçok kalem aşısı metodu vardır. Bunlardan en önemlileri şunlardır; 1. Bindirme Aşı: Bu yöntemde esas olan anaç ve kalemin aynı kalınlıkta olmasıdır. Uygulamada anaç ve kalemde birbirine denk uzunluk ve şekilde birer kesit oluşturulur. Kesitin keskin bir aşı bıçağıyla bir kerede açılması, düz ve pürüzsüz bir satıh sağlayarak başarı oranını arttırır. Her iki kesim yüzeyi birbirine intibak edecek şekilde kalem anacın üstüne oturtulur ve bir lastik veya rafya ile bağlanır, sonra da macunlanır. Bağlama ve macunlama sahasına girecek tomurcuk üzerine bağ gelmemeli ve tomurcuğun üstünün macunlanmamasına dikkat edilmelidir. İntibakın daha iyi sağlanması için karşılıklı kesitlerde ikinci bir kesim yapılarak karşılıklı diller oluşturulur, anaç ve kalem birbirleri üstüne getirildiği zaman bu diller birbirinin içine girerek iyi bir uyum sağlarlar. Bu özel şekle Dilcikli Aşı denmektedir. Dilcikli aşıda tutma oranı daha yüksek olur. Castanea, Clematis, Cornus. Crataegus, Hibiscus. Malus. Morus, Pyrus, Syringa, Ulmus, Weigela türlerinde özellikle dilcikli aşı kullanılmaktadır. Tutma oranı düşük, sert 26

BİTKİ BİLGİSİ odunlu yapraklı türler olan Meşe ve Kayınlar için de dilcikli aşı önerilir. 2. Yanaştırma Aşı: İki serbest bitkinin gene kendi köklerini muhafaza edecek şekilde her birinin gövdesinde oluşturulan çeşitli tipte kesim satıhlarının üst üste getirilecek tarzda her iki bireyi birbirine yanaştırarak uygulanan bir aşılama yöntemidir. Gövdede oluşturulan kesim satıhlarının şekline göre Kertikli yanaştırma aşı, Dilcikli yanaştırma aşı, Kakmalı yanaştırma aşı gibi çeşitleri vardır. 3. Yarma Aşı: Bu aşı genellikle tepe seviyesinde yapılır. Bunun için anaçta kalem kalınlığına denk yükseklikte tepe sürgünü kesilerek atılır. Bu kısımda ibre ve yapraklar temizlenir. Bundan sonra kesitin ortasında kalemi oluşturacak şekilde ve uzunlukta tepe sürgünü boyunca uygun derinlikte bir yarık oluşturulur. Diğer taraftan aynı kalınlıkta kalem de kama şeklinde iki yüzü kesilerek hazırlanır. Anaçta açılan yarığa kalem kama şeklinde oturularak aşı tamamlanır. Yarma aşı Hatmiler, Kamelya, Kartopu, Melez(Larix), Vitis, Mürver cinslerine ait türlerde başarıyla uygulanır. Göknar, Sedir ve Çam türleri de bu aşıya uygundur. 4. Keçiayağı veya Kakma Aşı: Bu metot yaprağını döken türlerde geniş bir uygulama yeri bulmaktadır. Anacın kalemden kalın olduğu durumlarda uygulanır. Anaçta bir tarafa doğru hafif meyilli pürüzsüz bir kesit açılır. Sonra kesitin daha yüksekte kalan kısmında aşı çakısı ile üç köşeli uzunca bir kama oyuğu oluşturulur. Kalemde de bu oyuğa uygun iki tarafı kesilmiş bir kesit meydana getirilir. Anaçtaki oyuğa kalem tam isabet ettiği zaman bağlamaya dahi ihtiyaç kalmaz fakat iyi bir macunlama şarttır. 5. Kabuk Aşısı 6. Kök Aşıları 7. Boğaz Aşıları 8. Çifte Aşı 9. Ters Aşılar Göz Aşısı Metotları: Üzerinde bir göz veya tomurcuk bulunan küçük bir kabuk parçasından alınan bir kalem kullanılarak yapılan aşılama yöntemine Göz Aşısı veya Tomurcuk Aşısı denir. Birçok bitki türlerinde yaradan sakız akımı olması dolayısıyla diğer yöntemler başarılı olmamakta, yalnız göz aşısı başarılı olmaktadır. Göz aşıları genellikle genç anaçlara veya ince dallar ve nodlar arasına yapılır. Bu itibarla anaç olarak bir yıllık fidanlar yeterlidir. Genellikle göz aşıları anacın aktif olduğu ve kabuğun odundan kolaylıkla ayrıldığı, gözün yani tomurcuğun ise iyi geliştiği aylarda yapılır. Göz aşıları iki kısımda ele alınabilir. 1.Sürgün Göz Aşıları: Sürgün göz aşılarında anaca yerleştirilen göz, aşının yapıldığı yıl içinde sürgün verir. Bu aşılar erken sürgün göz aşıları ve geç sürgün göz aşıları olmak üzere iki zamanda gerçekleştirilir. Erken sürgün göz aşılarında kalem yani göz tomurcuklarda henüz bir kabarma görülmeden yanı göz latent halde iken alınır. Anacın ise aktif hale geçmiş olması gerekir. Geç sürgün aşıları ise genellikle daha geç; Haziran ayının ilk yarısında yapılır, 2.Uyuyan gözde yapılan durgun göz aşıları: Bu yöntem Temmuz ayından Eylül başına kadar olan periyotta yapılır. Ancak anaçta büyüme halen durmamıştır. Aksı halde 27

BAHÇIVANLIK EL KİTABI büyüme durmuş ise kabuk oduna sıkıca yapışmış demektir ve bu durumda artık göz aşısı yapılamaz. III. Daldırma ile Üretme Teknikleri Daldırma anaç bitkinin sürgünlerini ana bitkiden ayırmadan köklenmelerini sağlamak ve sonra ayırmak suretiyle yapılan bir üretme yöntemidir. Özellikle Açelya ve Orman güllerinin kıymetli kültivarları bu yöntemle üretilir. En önemli daldırma metotlarından bazıları şunlardır; 1. Adi Daldırma: Anaçtan çıkan dalların bükülüp kavis verilerek sürgün ucu toprak dışında kalacak şekilde toprağa daldırılması ve daldırılan dalların köklendikten sonra ana bitkiden ayrılması suretiyle gerçekleştirilen bir üretme metodudur. Orman gülleri ve magnolialarda çok kullanılır. Daldırmada sürgünün daha iyi köklenmesi için toprağa yatırılan dalın alt kısmında bir çizgi açılması veya kabuğun kısmen halkalanması veya dalın bir kısmında kabuğu kesmeden bir telle boğulması önerilir. Dikkat edilmesi gereken diğer bir husus da anaçtan çıkan sürgünün anaca mümkün olduğu kadar yakın bir şekilde hemen kıvrılarak toprağa daldırılmasıdır. Bu suretle kuvvetli bir kök teşekkülü sağlanabilir. Kızılcık, kartopu, fındık, leylak türlerinde daldırma işlemi Haziran sonlarında yapılabilir. Bazen, Wisteria, Clematis, Smilax, Ficus pumila ve Philodendronlar gibi sarıcılarda uzun ve kıvrılabilen sürgünleri dalgalı bir şekilde bir hat üzerinde birkaç defa daldırmak da mümkündür. Buna Bileşik Daldırma denir. 2.Hava Daldırması: Anaca bağlı dalın köklenmesinde adi daldırmada olduğu gibi toprakta değil dal üstünde yani havada olmasına verilen isimdir. Bu yöntemin uygulaması Kauçuk ve Croton larda yaygındır. 3.Tepe Daldırması: Sürgünleri kolayca eğilemeyen dik dallara sahip buna karşılık kök boğazından her yıl bol sürgün veren türlerde bu yöntem uygulanır. Bir yıl önce dikilen bitkinin kök boğazının 5-10cm üstünden gövde kısmı kesilir ve bu kısımdan bitki mümkün olduğu kadar fazla sürgün vermeye zorlanır. Ortanca, Leylak. Frenk üzümü, Japon ayvası, Filbahri, Krizantem ve benzeri bitkilerde bu yöntem kolaylıkla uygulanır. 4.Hendek Daldırması: Hendek daldırmasında anaç bitkinin dalları bütün uzunluğu boyunca açılan hendeğe tamamen yatırılır ve üzerleri toprakla örtülür. Daldırılan dallar üzerindeki tomurcuklardan sürüp örtü tabakasını delerek yüze çıkan sürgünler vejetasyon devresi sonunda diplerinde meydana gelen köklerle birlikte kesilerek anaçtan ayrılır ve ayrı birer bitki olarak şaşırtılır. Bu yöntem tepe daldırmasından çok daha fazla kullanılır, zor koşullarda daha başarılı olur. Ancak toprak daha iyi ve gübreli olmalıdır. 2.3. İsimlendirme Tür: Bir birbirine fevkalade benzerlik gösteren ve aralarında döllenerek kendilerine benzer döller meydana getirebilen bireyler topluluğudur. Tür Alt Kategorileri Alt Tür: Alt tür ssp, veya subsp. şeklinde kısaltılarak gösterilir. En az bir morfolojik özelliği bakımından fark eden ve coğrafi olarak sınırlandırılmış bir popülasyondur. 28

BİTKİ BİLGİSİ Varyete: :Kısaltılmış olarak var. işareti ile gösterilen, en az bir morfolojik özellik bakımından türden ayrılan, fakat türün yayılış alanı içerisinde küçük gruplar veya büyük gruplar halinde bulunur. Tür Üstü Kategorileri Cins: Birbirine benzeyen ve müşterek birçok karakteri olan türlerin topluluğudur. Familya: Müşterek özellikleri olan yakın cinslerin topluluğuna familya denir Takım: İki veya daha çok familyanın birleşmesi ile oluşur. Sınıf: Takımların birleşmesi ile sınıf oluşur. Hibrid: Aynı cinsin iki türü arasında ya da ayrı cinslerin türleri arasında oluşan melez durumlardır. Kültivar: Kısaltılmış olarak (cv) olarak gösterilir. Doğada veya fidanlıklarda mutasyon (Genetik değişim) sonucu ortaya çıkmış bireylerdir. 3. İĞNE YAPRAKLI AĞAÇLAR, AĞAÇÇIKLAR, ÇALILAR 3.1. PINACEAE Coniferae sınıfının en önemli familyasıdır. 10 cins ve takriben 210 türle temsil edilir. Cinsleri sırası ile Abies, Picea, Keteleria, Tsuga, Pseudotsuga, Pinus, Cedrus, Larix, Pseudolarix, Cathaya dır Tropik ormanlardan başlamak üzere Kuzey kutbuna kadar Kuzey yarım küresinde geniş ormanlar kurarlar. Botanik özelliği: Yaprakları çoğunlukla herdem yeşil veya birkaç cinsinde kışın dökülür. Sürgünlere sarmal dizilmiştir. İğne yapraklar döküldüğünde veya koparıldığında sürgün üzerinde cinse bağlı olarak değişik şekillerde çıkıntılar veya çukur izleri bırakır. Erkek çiçekler bir eksen etrafında dizilmiş, birçok puldan, yani etaminlerden meydana gelmiş bir tek çiçek hüviyetindedir. Her bir etamin istisnasız iki adet çiçek torbası taşır. Çiçek tozları Marttan itibaren olgunlaşmaya başlar, pulların üzerine dökülür, kuruduktan sonra etrafa saçılır. Bir brahte (dış pul), bir karpel (iç pul) ve iki tane tohum tomurcuğundan ibaret olan dişi çiçeklerin birçoğu bir eksen etrafında sarmal dizilerek bir kozalak meydana getirirler. Bu familyada dişi kozalak bir çiçek kuruludur. Kozalak olgunlaşması 1 yılda, 26 ayda (Cedrus da) ve 2-3 yılda (Pinus da) olur Bazı cinslerde kozalak olgunlaşınca dağılır (Abies, Pseudolarix, Cedrus). Tohumlar çoğunlukla kanatlıdır. Bazı cinslerde hem uzun hem de kısa sürgün (Pinus, Cedrus, Larix, Pseudolarix, Cathaya), bazı cinslerinde ise yalnız uzun sürgünler vardır (Abıes, Keteleria, Picea, Tsuga, Pseudotsuga gibi. 3.1.1. ABIES (GÖKNARLAR (PINACEAE) Göknar cinsi 35-40 türle Kuzey Yarımkürenin mutedil ve serin bölgelerinde, Kuzey ve Orta Amerika, Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika da yayılmış ve dağılmıştır. Ülkemizde de 4 göknar türü bulunmaktadır. A. bornmülleriana, A. cilicica. A. equitrojani ve A. nordmanniana Genç yaşlarda piramidal ve orta yaşlarda konik bir tepeye sahip, dalları gövdeye çevrel dizilmiş, her dem yeşil, boylu orman ağaçlarıdır. Kabuk açık gri renkli olup ince ve 29

BAHÇIVANLIK EL KİTABI düzgündür, yaşlılarda kalın ve çatlaklıdır. Uzun sürgünler üzerinde tek tek ve iki taraflı dizilen yapraklar (tarağımsı diziliş) kısa, yassı ve alt yüzleri çift beyaz çizgilidir. Koparıldığında sürgün üzerinde (iç içe iki daire halinde, çukur) bir iz bırakır. Kozalakları bir yılda olgunlaşır; biçimleri çoğunlukla silindirik, dik durumludur ve ağacın tepe kısmında yer alır. Kozalaklar olgunlaştığında (kışın) kolayca dağılır ve tohumlarını bırakır, dal üzerinde kozalak eksenleri kalır. Üretimi tohumla yapılır. Tohumlar ilkbaharda ekilirse, çimlenir ve fideler oluşur, fidanlar 2-3 yaşından sonra ya dikilir ya da şaşırtılarak yaşlandırılır. Göknarlar genç yaşlardan itibaren kazık kök yaparlar. Toprak ve rutubet istekleri fazladır. Yüksek bir hava rutubeti isterler. Işık istekleri azdır, gölgeye dayanıklıdırlar, donlardan zarar görürler, kirli havaya özellikle zehirli gazlara karşı duyarlıdırlar. I. ABIES PINSAPO - İSPANYOL GÖKNARI (PINACEAE) Yetiştiği Yer: İspanya nın güneyinde, Rondo civarındaki dağlık bölgelerde yetişir. Boy ve Çap: 25-30 m boy, 1 m. gövde çapı piramidal bir tepe (çap 5 m) yapar Genel Özellikleri: İğne yaprakları kalın, kısa (1-1,5 cm uzunlukta), uç kısmı küt veya sivri batıcıdır. Çoğu göknarlarda olduğu gibi yassı, yani ikiyüzlü değil, ladinlerde olduğu gibi hemen hemen dört köşelidir. İğne yapraklar koyu yeşil renkte, etrafa doğru dik olarak çıkmakta, sürgünü silindir şeklinde çevrelemektedir (fırçamsı diziliş). Kozalakları 10 15 cm. uzunluğunda, alt tarafı dar, silindirik ve çapı 4-4,5cm. dir. İklim ve Toprak İstekleri: Serin Akdeniz ikliminin ağacıdır, derin ve nemli topraklarda iyi gelişir, kuraklığa biraz dayanır, kireçli topraklarda da biraz yetişebilir. Donlara karşı dayanıklı değildir, güneşli veya yarı gölge yerlerde kullanılabilir. Budama Durumu: Budamaya gerek yoktur. Üretim tekniği: Üretimi tohum ve aşı ile yapılabilir. Çok dekoratif bir görünüme sahiptir; park ve bahçelerde, çoğunlukla soliter (tek başına) kullanılır. A.p.cv. Glauca - İğne yaprakları mavi yeşil renktedir. A.p.cv. Argentea - İğne yaprakları gümüşi gri renktedir. A.p.cv. Aurea - İğne yaprakları sarımsı yeşil renktedir. A.p.cv. Fastigiata - Sütun şeklindedir, dalları yukarı yönelmiştir, 30

BİTKİ BİLGİSİ A.p.cv. Pendula - Dallar aşağıya doğru sarkıktır. A.p.cv- Pyramidata - Kısa ve konik formludur. II. ABIES CONCOLOR - GÜMÜŞİ GÖKNAR - KOLORADO AK GÖKNARI (PINACEAE) Yetiştiği Yer: Kuzey Amerika nın batısında oldukça geniş bir coğrafi yayılışı vardır. Boy ve Çap: 30-40m boyunda, 1-1,2 m gövde çapında, konik tepeli, aşağıdan tepeye kadar sık ve bol dallanma gösteren bir ağaçtır. Genel Özellikleri: Gövde kabuğu genç yaşlarda düzgün, gri kül renkli, yaşlı gövdelerde çatlaklıdır. Genç sürgünler altuni yeşil, oldukça kalın ve çıplaktır. İğne yaprakları tırpan biçiminde dar ve 4-8 cm. uzunluğunda ve uç kısımları genellikle küt nadiren sivri, derimsi, alt yüzü mat, mavimsi gri, sürgünlerin her tarafına dik açı yapacak biçimde dizilmişlerdir. Kozalakları 8-14cm uzunluğunda, silindirik, pulları önce yeşil sonra kahve renklidir, dış pulları görülmez. Park ve Bahçelerde dekoratif görünümü ile soliter ya da grup halinde kullanılır. İklim ve Toprak İstekleri: Güneşli, yarı gölge yerlerde normal topraklarda yetişir. Dona kuraklığa ve kirli havaya, kent iklimine dayanır, hızlı büyür. Toprak istekleri bakımından diğer Göknar türlerine nazaran en kanaatkar olanıdır. İç Anadolu da endüstriyel kesimlerde kirli hava koşulları için önerilir. Budama Durumu: Budamaya gerek yoktur. Üretim Tekniği: Üretimi tohum ve aşı ile yapılabilir, A.c.cv. Argentea - Gümüşi yapraklıdır. A.c.cv. Aurea - Yaprakları altın sarısı renklidir. A.c.cv. Conica - Konik bodur bir çalıdır. A.c.cv. Compacta - Yaprakları gümüşi mavidir. III. ABİES NORDMANNİANA- DOĞU KARADENİZ- KAFKAS GÖKNARI (PINACEAE) Yetiştiği Yer: Geniş yayılış bölgesi Kafkasya dadır. Kafkasya ile Kuzeydoğu Anadolu nun dağlık yörelerinde bulunur. Boy ve Çap: 40-50m boya ulaşan geniş konik piramidal tepe yapan gri gövdeli bir ağaçtır. Çok sık bir dallanma yapar. Alt dalları yanlara doğru horizontal yönelir ve hafifçe aşağı doğru sarkar. Genel Özellikleri: Genç sürgünleri yeşilimtırak sarı renkte olup üzen kısa, sık, esmer tüylerle örtülmüştür. İğne yaprakları 2-2,5cm uzunluğunda, parlak koyu yeşil renkte uç kısımları kertikli veya küt, alt yüzeyleri çift beyaz çizgilidir. (stoma bandı) Kozalakları 15-20 cm uzunluğunda, 5 cm çapında, üstte daralan silindirik biçimli ve uçları sivricedir; önce yeşil sonra koyu kahve renkli, dış pulları iç pullardan daha uzundur ve geriye doğru kıvrıktır. Dekoratif bir park ağacıdır. Soliter ya da gruplar halinde kullanılır. İklim ve Toprak İstekleri: Bol yağışlı ve nemli deniz ikliminden, serin derin nemli topraklarda yetişir. Tam bir gölge ağacıdır. İlkbahar donlarına duyarlıdır. Kent iklimine dayanır. İlk gençlik devresinde (1 20 yaş arası) gayet yavaş gelişme gösterir. 31

BAHÇIVANLIK EL KİTABI Budama Durumu: Budamaya gerek yoktur. Üretim tekniği: Üretimi tohum ve aşı ile yapılabilir. A.n.cv, Aurea - Yaprakları sarı alacalı A.n.cv. Tortifolia - Yaprakları dönük ve kıvrık A.n.cv. Alba spicata - Sürgünleri beyaz A.n.cv. Brevifolia - Yaprakları küçük kısa bodur formlu çalı A.n.cv. Pendula - Sürgünleri ve dalları sarkık A.n.cv, Glauca - Yaprakları mavi yeşildir. IV. ABIES BORNMULLERIANA - ULUDAĞ-BATI KARADENİZ GÖKNARI (PINACEAE) Yetiştiği Yer: Ülkemizin özgün bir göknar türüdür. Kuzey Anadolu da Kızılırmak (Bafra) ile Uludağ arasındaki Batı Karadeniz ve Marmara Bölgesine yayılmıştır. Boy ve Çap: 30-40m boy, 1,4 m kadar gövde çapı ve dar piramidal bir tepe (4-6m) yapar. Genel Özellikleri: Gövde kabuğu gri, genç sürgünleri kahve renklidir. 2-3cm uzunluğundaki iğne yaprakları tarağımsı dizilmiş, alt yüzleri çift beyaz çizgili (stoma çizgisi), üst yüzleri parlak koyu yeşildir. A. nordmanniana ya çok benzer ama sürgünlerinin parlak ve çıplak olmasıyla ayırt edilir. Silindirik ve dik durumlu kozalakları 15-20 cm, uzunluğunda olup. 4-5cm çaplı ve pulları geriye doğru kıvrıktır. Park ve bahçelerde geniş çim alanları üzerinde çok dekoratiftir, grup halinde ya da soliter kullanılır. İklim ve Toprak İstekleri: Nemli ve serin deniz ikliminde, derin balçık topraklar üzerinde iyi gelişir. Gölge ağacı olup ilkbahar donlarına biraz duyarlıdır, kireçten kaçınır. Budama Durumu: Budamaya gerek yoktur. Üretim tekniği: Üretimi tohumla yapılır. V. ABIES EQUI-TROJANI- KAZDAĞI GÖKNARI (PINACEAE) Yetiştiği Yer: Türkiye de (Çanakkale/Kazdağı) mevzii bir yayılış gösterir. A. cephalonica x A. bornmülleriana nın doğal melezi kabul edilir. Boy ve Çap: 20-25m boy, dar-konik bir tepe (6m.)yapar. Genel Özellikleri: Taze sürgünleri kırmızı kahve renkli ve tüysüzdür. İğne yaprakları A. Bornmülleriana ya benzer. Kozalakları 15-20cm uzunluğunda ve silindiriktir, dış pulu uzundur ve dıştan gözükür. Park ve bahçelerde kullanımı yaygın değilse de önemli bir park ağacı olup soliter ya da grup içinde kullanılır. İklim ve Toprak İstekleri: Deniz ikliminden ve serin kuzey yamaçlardan hoşlanır, derin balçık topraklarında iyi gelişir ve hızlı büyüme gösterir. Budama Durumu: Budamaya gerek yoktur. Üretim tekniği: Üretimi tohumla yapılır. VI. ABIES CILICICA - TOROS GÖKNARI (PINACEAE) Yetiştiği Yer: Ülkemizde, Akdeniz bölgesinde (Burdur dan Kahramanmaraş a kadar) Toros dağlarında yayılış gösterir. Boy ve Çap: 25-30 m boy ve konik dar piramit bir tepe (6m.) yapar. 32