12. SINIF KONU ANLATIMI 33 HAYATIN BAŞLANGICI
Canlılar öldükten sonra yumuşak dokular saprofitler tarafından ayrıştırılır. Kemik ve kabuk gibi sert yapılar ise ayrıştırılamaz. Bu yapılar minerallerle kayaçlara ya da taşlara dönüşür. Ayrıca canlının çamurda bıraktığı izler uygun çevre şartlarında fosil haline gelir. Okyanus dipleri ve sığ deniz dipleri çamur bakımından zengin fosil bulunduran yerlerdir. Bu fosillere bakılarak canlının biyolojik yapısı ve yaşadığı çevre şartları hakkında bilgi edinilebilir. Önceden yaşamış canlıların kalıntılarının bulunması, sınıflandırılması ve yaşantıları ile ilgili yorumlar yaparak bunlarla ilgilenen bilim dalına paleontoloji denir. Canlı kalıntılarına ise fosil denir. Fosillerin oluşabilmesi için özel koşulların olması gerekir. Eğer ortam havasız ve soğuk olursa canlı bir bütün olarak kalabilir. Bir fosilin çene yapısından beslenme şekli, ayak ve omurga yapısından hareket etme şekli, kemik ve kas yapılarından vücudun duruş şekli tahmin edilebilir. Ayrıca nesli tükenmiş canlılar hakkında da bilgi sahibi olunabilir.
1) Embriyonik benzerlik ve farklılıklar Döllenmiş yumurtadan ergin birey oluşuncaya kadar geçen zamandaki olayları inceleyen bilim dalına embriyoloji denir. Canlıların embriyonik gelişim aşamalarına bakılarak akrabalık ilişkileri ortaya konulabilir. Ernest Haeckel, Çeşitli embriyolar alarak embriyoların gelişme sürelerini incelemiş ve şu kuralı ortaya çıkarmıştır. «Her canlı embriyonik gelişimi sırasında evrimsel olarak geçirdiği farklılaşma basamaklarını kısaltılmış olarak tekrar eder. Buna embriyonik gelişmede evrimsel tekrar denir.» Daha sonra yapılan çalışmalar bu kuralı kısmen destekler ancak bu aşamalar türlerin evrimsel kökenini bütünüyle açıklayamaz. Örneğin; omurgalıların embriyolarının başlangıç aşamasında solungaç yarıkları ve notokord ortaktır. Daha sonra embriyo benzerliği azalarak türe özgü özellikler ortaya çıkar.
2) Genetik benzerlik ve farklılıklar Darwin, türler arası çeşitliliği sebebini ve karakterlerin nesilden nesile aktarımını kromozom, DNA ve gen yapısını bilmediğinden o zamanki bilgilerle açıklayamamıştır. DNA ve kromozom yapısı bilindiğinden bu bilgilerle evrime katkıda bulunulmuştur. Genetik madde yapısında görülen değişikliklere mutasyon denir. Üreme hücreleri ve üreme ana hücrelerinde görülen mutasyonlar nesilden nesile aktarılabilir. Zararlı mutasyonlar canlının ölümüne ya da hasta olmasına yol açarken yararlı mutasyonlar evrime katkıda bulunur.
3) Anatomik benzerlik ve farklılıklar Canlıların sınıflandırılmasında kullanılan homolog ve analog organlar evrimsel akrabalık derecesinin belirlenmesinde öneme sahiptir. Homolog Organ: Embriyonik köken ve yapıları aynı olan çevre şartları nedeni ile görevleri farklı olabilen organlardır. Günümüzde bilimsel araştırmalarda kullanılır. Canlıların homolog organ sayısı arttıkça evrimsel olarak akrabalık dereceleri de artar. örnek: Balinanın ön yüzgeci, yarasının kanadı, insanın kolu, kedi ön bacağı. Analog Organ: Görevleri aynı, yapıları ve embriyonik kökenleri farklı olan organlardır. Bilimsel sınıflandırmada kullanılmazlar. örnek: Asya çöllerinde yaşayan sütleğen bitkisi ile Amerika çöllerinde yaşayan kaktüs bitkisinde su depolayan kalın etli gövde ve dikensi yapraklar bulunur. Bu iki canlı evrimsel açıdan yakın akraba olmamasına rağmen benzer çevre şartları nedeni ile benzer görevleri yapan yapılara sahiptirler. Analog organ benzerliği çevre şartları ile ortaya çıkmıştır. Buna konvergent (birleşen) evrim denir.
4) Biyokimyasal yapı benzerliği ve farklılıkları Canlıların biyokimyasal yapısı incelendiğinde benzerlik olduğu görülür. Akraba olan türler arasında benzerlik daha da fazladır. örnek: İnsan plasentasından salgılanan hormonlarla at plasentasından salgılanan hormonlar aynıdır. At, fare ve insan kanındaki hemoglobinin yapısı benzerdir.