Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 56, Ekim 2017, s

Benzer belgeler
Karasu Nehri Vadisinin Morfotektonik Gelişiminde Tiltlenme Etkisi

Akdeniz in Pleyistosen Deniz Düzeyi Değişimlerini Karakterize Eden, Çok Dönemli-Çok Kökenli Bir Mağara: Gilindire Mağarası (Aydıncık-İçel)

EĞNER-AKÖREN (ADANA) CİVARI JEOLOJİSİ

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

PROF. DR. FATMAGÜL KILIÇ GÜL HARİTA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ PROF. DR. ERKAN GÖKAŞAN DOĞA BİLİMLERİ MERKEZİ YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 2018, İSTANBUL

JEO156 JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ

:51 Depremi:

:51 Depremi:

HARİTA, TOPOGRAFİK HARİTA, JEOLOJİK HARİTA. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

TOPOGRAFİK, JEOLOJİK HARİTALAR JEOLOJİK KESİTLER

BÖLÜM 16 YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN GELİŞMESİ

KIYILARIMIZDA NELER OLUYOR? Google Earth Görüntüleri Üzerine Düşünceler KIRINTILI KIYILARDAKİ ÇÖKELME OR- TAMLARI, TRANSGRESYON REGRES- YON

AKSARAY YÖRESĠNĠN JEOLOJĠK ĠNCELEMESĠ

INS13204 GENEL JEOFİZİK VE JEOLOJİ

BURDUR-YASSIGÜME KÖYÜNÜN, FİZİKİ COĞRAFYA AÇISINDAN, ÇEVRE SORUNLARI

JEOMORFOLOJİK İNDİSLER

B.Ü. KANDİLLİ RASATHANESİ ve DAE. BÖLGESEL DEPREM-TSUNAMİ İZLEME ve DEĞERLENDİRME MERKEZİ

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ

GÖKSU NEHR VADSNN FLÜVYAL JEOMORFOLOJS (MUT-SLFKE ARASI) FLUVIAL GEOMORPHOLOGY OF THE GÖKSU RIVER VALLEY (BETWEEN MUT AND SLFKE) Nurcan AVN

Fielding ve diğ. 1994, Geology

Temel Kayaçları ESKİŞEHİR-ALPU KÖMÜR HAVZASININ JEOLOJİSİ VE STRATİGRAFİSİ GİRİŞ ÇALIŞMA ALANININ JEOLOJİSİ VE STRATİGRAFİSİ

Kızılırmak Sekilerinin Oluşumunda İklim ve Tektoniğin Rolü, Avanos

Yapısal jeoloji. 3. Bölüm: Normal faylar ve genişlemeli tektonik. Güz 2005

Yapılma Yöntemleri: » Arazi ölçmeleri (Takeometri)» Hava fotoğrafları (Fotoğrametri) TOPOĞRAFİK KONTURLAR

NEOTEKTONİK. Doç.Dr. Yaşar EREN DOĞU ANADOLU SIKIŞMA BÖLGESİ

TABAKALI YAPILAR, KIVRIMLAR, FAYLAR. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

SENOZOYİK TEKTONİK.

TOPOĞRAFİK HARİTALAR VE KESİTLER

ULUABAT MANYAS GÖLLERİ VE YAKIN ÇEVRESİNİN JEOMORFOLOJİK GELİŞİM MODELLEMESİ

Veysel Işık Türkiye deki Tektonik Birlikler

Atım nedir? İki blok arasında meydana gelen yer değiştirmeye atım adı verilir. Beş çeşit atım türü vardır. Bunlar;

4. FAYLAR ve KIVRIMLAR

7. Türkiye nin Sismotektoniği SİSMOTEKTONİK DERSİ (JFM 439)

COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701

Şekil 1. Doğu Tibet Platosu'nun tektonik ve topografik haritası. Beyaz dikdörtgen ANHF'nin çalışma alanını gösterir. Kırmızı yıldızlar Mw=7.

Akarsu aşındırma ve biriktirme şekilleri nelerdir?

MIHLI ÇAYI HAVZASI NIN JEOMORFOLOJİK ÖZELLİKLERİNİN JEOMORFİK İNDİSLERLE ANALİZİ

UYUMSUZLUKLAR VE GÖRECELİ YAŞ KAVRAMI

11 MART 2011 BÜYÜK TOHOKU (KUZEYDOĞU HONSHU, JAPONYA) DEPREMİ (Mw: 9,0) BİLGİ NOTU

TABAKA KAVRAMI ve V-KURALI

NEOTEKTONİK ORTA ANADOLU OVA REJİMİ. Doç.Dr. Yaşar EREN

B.Ü. KANDİLLİ RASATHANESİ ve DAE.

3. TABAKA KAVRAMI ve V-KURALI

10/3/2017. Yapısal Jeoloji, Güz Ev Ödevi 1. ( ) Profile, Eğim, Yükseklik

Akıntı Yönünde süreç geçişi (f (gs) = 1) Drenaj alanı m^2

Normal Faylar. Genişlemeli tektonik rejimlerde (extensional tectonic regime) oluşan önemli yapılar olup bu rejimlerin genel bir göstergesi sayılırlar.

İNM Ders 2.2 YER HAREKETİ PARAMETRELERİNİN HESAPLANMASI. Yrd. Doç. Dr. Pelin ÖZENER İnşaat Mühendisliği Bölümü Geoteknik Anabilim Dalı

MERİÇ NEHRİ TAŞKIN ERKEN UYARI SİSTEMİ

1.2. Aktif Özellikli (Her An Deprem Üretebilir) Tektonik Bölge İçinde Yer Alıyor (Şekil 2).

3. TABAKA KAVRAMI ve V-KURALI

FAYLARI ARAZİDE TANIMA KRİTERLER TERLERİ TEKTONİK IV-V. V. DERS. Doç.. Dr. Sabah YILMAZ ŞAHİN

T.C. BAŞBAKANLIK AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ BAŞKANLIĞI DEPREM DAİRESİ BAŞKANLIĞI AYLIK DEPREM RAPORU

Yapısal Jeoloji. 2. Bölüm: Gevrek deformasyon ve faylanma

HAYMANA-POLATLI HAVZASINDAKİ ÇALDAĞ KİREÇTAŞININ YAŞ KONAĞI AGE OF THE ÇALDAĞ LİMESTONE OF THE HAYMANA - POLATLI BASIN

İNM 106 İnşaat Mühendisleri için Jeoloji

2010 DARFIELD VE 2011 CHRISTCHURCH DEPREMLERİ VE SONUÇLARI

DOĞRULTU ATIMLI FAYLAR KIRIKLAR VE FAYLAR. Yaşar ar EREN-2003

EROZYONUN KANTİTATİF OLARAK BELİRLENMESİ. Dr. Şenay ÖZDEN Prof.Dr. Nuri MUNSUZ

16 NİSAN 2015 GİRİT (YUNANİSTAN) DEPREMİ

COĞRAFYA DERGİSİ Sayı 12, Sayfa 1-11, İstanbul, 2004 Basılı Nüsha ISSN No: Elektronik Nüsha ISSN No:

The geomorphological stady of the area Çınarcık and ite surroundings

BİLGİ DAĞARCIĞI 15 JEOTERMAL ÇALIŞMALARDA UYGU- LANAN DOĞRU AKIM YÖNTEMLERİ

YER DEĞİŞTİREN YERLEŞMELERE İKİ ÖRNEK: KIRATLI ve BAHÇELİ KÖYLERİ

JEOLOJİK HARİTALAR Jeolojik Haritalar Ör:

10. SINIF COĞRAFYA DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2.

2229 Ayrıntılı Etkinlik Eğitim Programı SAAT/ GÜN

T.C. MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI

Jeomorfoloji Dönem Ödevi Konu:Jeomorfik indisler. Gözde Seviner Gözde Pelin Topkaya Yasin Başköse Prof.Dr.

MENDERES GRABENİNDE JEOFİZİK REZİSTİVİTE YÖNTEMİYLE JEOTERMAL ENERJİ ARAMALARI

Potansiyel. Alan Verileri İle. Hammadde Arama. Endüstriyel. Makale

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

HEYELAN ETÜT VE ARAZİ GÖZLEM FORMU

koşullar nelerdir? sağlamaktadır? 2. Harita ile kroki arasındaki fark nedir?

DÜNYA KÖMÜR YATAKLARI GONDWANA KITASI BİTUMLU KÖMÜR YATAKLARI KUZEY AMERİKA VE AVRUPA TAŞKÖMÜR YATAKLARI

GİRİŞ. Faylar ve Kıvrımlar. Volkanlar

KAFZ genellikle geniş, çok sayıda bazen paralel bazen de saç örgüsü şeklindeki kollardan oluşan bir sağ yönlü doğrultu atımlı faydır.

Ön Söz Çeviri Editörünün Ön Sözü

Doç.Dr. Gültekin Kavuşan

TABAKALI YAPILAR, KIVRIMLAR, FAYLAR. Prof.Dr. Atike NAZİK Ç.Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü

B.Ü. KANDİLLİ RASATHANESİ ve DAE. BÖLGESEL DEPREM-TSUNAMİ İZLEME ve DEĞERLENDİRME MERKEZİ 12 HAZİRAN 2017 KARABURUN AÇIKLARI- EGE DENİZİ DEPREMİ

HARİTA BİLGİSİ ETKİNLİK

KIVRIMLAR (SÜNÜMLÜ / SÜNEK DEFORMASYON) Kıvrımlanma

Kızılırmak Deltası ve yakın çevresinin jeomorfolojik özellikleri ve insan yaşamındaki etkileri

Bazı şekil grupları km 2 Ha Oran

KALINLIK VE DERİNLİK HESAPLAMALARI

YER. Uzaklık. Kütle(A) X Kütle (B) Uzaklık 2. Çekim kuvveti= Yaşar EREN-2007

KAMP STAJI HAZIRLIK NOTU (SP)

Soru Sınıf ve Nu: Müfredat sınıf YGS Harita Bilgisi-Arazi Rehberimiz: İzohipsler

MTA Genel Müdürlüğü nün Ortaya Çıkardığı Yeni Bir Kara Elmas Yöresi KONYA KARAPINAR Kömür Sahası

3. TEKTONİK JEOMORFOLOJİ VE FAYLAR

Ters ve Bindirme Fayları

KONYA DA DEPREM RİSKİ

21 NİSAN 2017, 17h12, Mw=4.9 MANİSA-ŞEHZADELER DEPREMİ SİSMOLOJİK ÖN DEĞERLENDİRME RAPORU

HARİTA BİLGİSİ ve TOPOĞRAFİK HARİTALAR

EROZYON MODELİNİN GELİŞTİRİLMESİ & HAVZA VERİTABANININ OLUŞTURULMASI. Doğu Karadeniz Havzasının Su Çerçeve Direktifi Sınıflandırma Sistemi

TEMEL HARİTACILIK BİLGİLERİ. Erkan GÜLER Haziran 2018

BOUGUER ANOMALİLERİNDEN ÜSTÜ ÖRTÜLÜ FAYLARIN SAPTANMASI VE İSTANBUL-SİLİVRİ BÖLGESİNİN YERALTI YAPISININ MODELLENMESİ

MARMARA COĞRAFYA DERGİSİ, SAYI: 10, TEMMUZ-2004, İSTANBUL

TOPOĞRAFYA, YÜKSELTİ VE RÖLİYEF

Transkript:

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 56, Ekim 2017, s. 94-111 Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date Yayınlanma Tarihi / The Publication Date 03.08.2017 30.10.2017 Nurcan AVŞİN Yüzüncü Yıl üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü, Van, nurcanavsin@yyu.edu.tr GÖKSU NEHRİ VADİSİNİN JEOMORFOLOJİK EVRİMİNDE LOKAL TEKTONİZMA VE UPLİFT ETKİSİ (DOĞU AKDENİZ, TÜRKİYE) Öz Akarsu vadileri, deniz seviyesi değişimleri, iklimsel dalgalanmalar ve tektonizma gibi kontrol faktörlerine en hızlı tepki veren ve bu faktörlerin kaydını hızlı tutan arşivlerin başında gelmektedir. Bu nedenle nehir vadilerinin morfolojik evrimi (özellikle akarsu sekilerinin yapısı ve oluşumu), jeomorfolojik çalışmalarında olduğu kadar jeolojik-tektonik temelli araştırmalarda da ayrıntılı şekilde ele alınmaktadır. Bu çalışma, bölgesel yükselim ve lokal tektonizma ile flüvyal süreç ilişkisini ortaya koymak amacıyla, aktif tektonik bir alan olan Orta Toros kuşağında, Göksu Nehri vadisinin Mut-Silifke arasında kalan kesiminde gerçekleştirilmiştir. İyi gelişmiş bir seki sistemine sahip olan Göksu Nehri vadisi, lokal ve bölgesel tektonizmaya verdiği tepki ile vadisini geliştirerek bugünkü basamaklı seki topografyasına ulaşmış, bu yapı içerisinde tektonik süreçlerin kaydını tutmuştur. Çalışmada, harita ve hava fotoğrafları gibi kartografik kaynaklar başta olmak üzere arazi çalışmalarının sonuçlarından yararlanılmış, vadinin enine ve boyuna kesitleri ortaya konulmuştur. Ayrıca en genç seki deposundan alınan kum örneklerinin OSL (Işık Uyarımlı Lüminesans) tarihlendirme yöntemi ile analiz edilmesi sonucunda vadideki en genç sekinin yaşı bulunmuş, bu yaş sayesinde nehrin yatağını yıllık kazma oranı hesaplanmıştır. Buna göre Göksu Nehri, son 200.000 yılda yatağını ortalama 0.1 mm/yıl kazarak bugünkü aktüel yatağının seviyesine inmiştir. Bu oran aynı zamanda bölgedeki uplift oranını vermesi bakımından önemlidir. Ayrıca alandaki lokal faylar, drenaj ağında bazı sapma ve ötelenmelere neden olurken düşük oranda vadi tabanı eğim kırıklıklarına yol açmıştır. Anahtar kelimeler: Göksu Nehri, Mut, Akarsu sekileri, Lokal tektonizma, Bölgesel yükselim, OSL analizi

DIFFERENTIAL IMPACTS OF THE LOCAL TECTONISM AND UPLIFT ON THE GEOMORPHOLOGICAL EVOLUTION OF THE GÖKSU RIVER VALLEY (EAST MEDITERRANEAN, TURKEY) Abstract River valleys are the archives which respond fastly tothe control factors like as climatic changes, sea level changes and tectonism. Therefore the valleys (especially river terraces) are researched depthy, dealing with both the geomorphological evolution and tectonic studies. This study aims to determine the effects of the local tectonism and the uplift on the Göksu River valley (Mut and Silifke). For this aim we used various cartographic data like as maps, aerial photos and evaluated the results of the field studies, together with forming the cross sections and longitudinal profils of the valley. Additionally for to reveal the incision rate in the Göksu River valley and thus to explain the effective uplift rate we applied the OSL dating method on the deposit of the youngest terrace (T16). Accordingly, Göksu River valley was effected by local tectonism (faults) in terms of the drainage diversions and some knickpoints on the longitudinal profiles of the small rivers which join the Göksu River. Also the river cuts its valley 0.1 mm/year in the last two hundred thousand years effecting the uplift. Keywords: Göksu River, Mut, River terraces, Local tectonism, Uplift, OSL dating analysis 95 1. Giriş Yer şekillerinin oluşumunda ve gelişiminde en önemli kontrol mekanizmalarından biri olan tektonizma, akarsu vadilerinin gelişiminde de oldukça önemli bir role sahiptir. Vadilerin kurulması ve nehirlerin kazma-biriktirme aktiviteleri tektonizmadan bağımsız düşünülemez (Schumm vd., 2000). Uzun dönemli (basamaklı) seki serilerinin tektonik aktivite kaydı olarak kullanıldığı araştırmalar, flüvyal kayıtlardan yola çıkarak Kuvaterner devrini yeniden yapılandırmayı amaçlamaktadır (Vandenberghe, 2001; Westaway vd., 2009; Vandenberghe vd., 2011; Viveen vd., 2013). Bu çalışmalarda, seki oluşumu için gerekli iklimsel koşulların yanında, bölgesel yükselimin de gerekli olduğu net olarak ortaya konulmaktadır (Maddy, 1997; Antonie vd., 2000; Westaway vd., 2002). Dolayısıyla, basamaklı seki serilerinin gelişmesinde önemli bir kontrol mekanizması olduğu kabul edilen tektonizma, aktif tektonik bir kuşakta büyük bir etki payına sahip olmalıdır. Bu çalışmaya konu olan Göksu Nehri de gelişmiş seki sistemi ve coğrafi konumu nedeni ile tektonizma-flüvyal sistem ilişkisine iyi bir örnek oluşturmaktadır. Bu çalışmanın hedefi, Türkiye'nin en önemli orojenik bölgelerinden biri durumundaki Orta Toros kuşağına yerleşmiş olan Göksu Nehri drenajının, Toros sisteminin gelişimi sırasında ve sonrasında gerçekleşen orojenik hareketlere tepkisini ortaya koymak ve vadideki bölgesel-yerel tektonik aktivite denetimini açıklayan morfolojik göstergeleri tespit etmektir. Bu kapsamda Göksu Nehri nin, Derinçay Boğazı-Silifke Boğazı arasında kalan kesimi ele alınmış, arazi çalışmaları, vadi tabanının genişlediği ve jeomorfolojik birimlerin yaygınlaştığı orta çığır üzerinde yoğunlaşmıştır.

Göksu Nehri, kaynağını Geyik Dağları ndan alarak Taşeli platosunu drene eden ve Gökçay ile Gökdere (Ermenek Çayı) adında iki önemli kolun birleşmesiyle oluşan büyük bir akarsudur (Şekil 1). Yaklaşık 10.400 km 2 lik bir akaçlama alanına sahip olan nehir büyük oranda Mut Miyosen Havzası nı kat etmektedir. Bu nedenle araştırma alanında daha önce yapılan çalışmalar, büyük oranda Mut Havzası nın sedimantolojisi, stratigrafisi, paleontolojisi ve petrol jeolojisi kapsamındadır (Şengör ve Yılmaz, 1981; Bassant vd., 2005; Cosentino vd., 2011; Schildgen vd., 2012, Koçyiğit, 1976). Vadi ve yakın çevresini ele alan jeomorfolojik tek çalışma Çiçek e (2001) aittir. 1.1. Veri ve yöntem Göksu Nehri vadisinin tektonik denetimine ilişkin göstergeleri ortaya koymayı amaçlayan bu çalışma, sayısal yükselti verileri, topografya ve jeoloji haritaları (1/25.000, 1/100.000), hava fotoğrafları, uydu görüntüleri gibi kartografik kaynaklardan ve alan araştırmalarının sonuçlarından yararlanılarak hazırlanmıştır. Araştırmaya temel oluşturan jeomorfoloji haritasının yapımı için 1/25.000 ölçekli topografya ve jeoloji haritaları kullanılmış, Göksu Nehri ne ait sekilerin metrik ve alansal dağılımları yapılmış, vadinin çeşitli kesimlerinden (özellikle çoklu seki seviyelerinin görüldüğü basamaklı yamaçlardan) enine profil ve kesitler çıkarılmıştır. Bu kesitler, ayrı ayrı vadinin yamaç karakterini ve seki seviyelerini ortaya koymakla birlikte, daha sonra geliştirilen ve alanın jeomorfolojik evrimini büyük ölçüde açıklayan "genelleştirilmiş enine kesitin" çizimine katkı sağlamışlardır. Tespit edilen seki seviyelerinin tektonik bir çarpılmaya (tiltlenme) maruz kalıp kalmadığı sorusuna yanıt aranmak üzere seki boyuna profilleri (eğimleri) oluşturularak, seviye uyumsuzlukları araştırılmıştır. Bunun yanı sıra, ana akarsu vadisi ve yan kol yataklarının boyuna profilleri çizilmiş, böylece tektonik hareketler ile vadi tabanında meydana gelebilecek eğim kırıklıkları incelenmiştir. 96 Nehrin vadi tabanı (taşkın yatağı), aktüel yatağı, sekileri, birikinti yelpazeleri gibi tektonik aktivite kaydı olarak değerlendirilebilecek morfolojik unsurlar haritalanarak jeomorfoloji haritası oluşturulmuştur. Ayrıca, alana ait en eski ve en yeni tarihli hava fotoğrafları ile uydu görüntüleri analiz edilmiş, vadinin morfo-tektonik gelişim süreci içerisinde gerçekleşen, drenaj sapmaları ve yatak yapısı değişimleri gibi süreçler değerlendirilmiştir. Çalışmada son olarak, alandaki en genç seki deposundan alınan homojen kum örnekleri, OSL yöntemi (Optical Stimulated Luminesans) ile tarihlendirilmiş ve bu yaşlar, vadinin kazılma oranını açıklamak üzere kullanılmıştır. Elde edilen oran, aynı zamanda bölgesel yükselim miktarını da verdiği için araştırma alanındaki uplift etkisi bu sayede ortaya konulabilmiştir.

97 Şekil 1: Göksu Nehri vadisinin lokasyon haritası (Avşin, 2014) 2. Jeolojik ve tektonik çatı Araştırma alanı, Orta Anadolu platosunun güney sınırını oluşturan Orta Toros orojenik kuşağı içerisinde yer almaktadır. Bu kuşak, Afrika, Avrasya ve Arabistan plakalarının çarpışmasıyla başlayan neotektonik dönemin sebep olduğu karmaşık bir tektonik rejime sahiptir (Şengör ve Yılmaz, 1981; Schildgen vd., 2012). Araştırma alanını da içine alan Orta Toros kuşağı, bu özelliği nedeniyle tektonik aktivite konusunda bazı güncel çalışmalara konu olmuştur (Yıldız vd., 2003; Bassant vd., 2005; Cosentino vd., 2011; Schildgen vd., 2012). Mut yakınlarında, yaklaşık 2000 metre yükseklikteki denizel sedimentlerde yapılan paleomanyetik ve biyostratikrafik analizlerine göre, araştırma alanında yüzeylenen en genç denizel birimler (Şekil 3) Geç Miyosen yaşlıdır (Cosentino, 2011; Schildgen, 2012). Buna göre, söz konusu sedimentler üzerine vadisini açan Göksu Nehri, yaklaşık 8 milyon yıldır varlığını sürdürmektedir. Dolayısıyla flüvyal sistem, Tortoniyen (Geç Miyosen) sonrasındaki tektonik aktiviteden (neotektonik dönemden) etkilenmiş olmalıdır. Bu etki, araştırma alanında çoğunlukla tane destekli çakılların oluşturduğu konglomera depolarının sedimantolojik ve stratigrafik karakterine yansımamış gözükmekle birlikte, genel olarak kaba taneli depolarda tektonik deformasyon kaydını bulmanın zorluğu da göz önünde bulundurulmuştur.

Çalışma alanının tektonik konumu, Koçyiğit (2009) tarafından ortaya konulan Türkiye nin neotektonik bölümlenme haritasına göre, kuzey ve kuzeybatısında Genişlemeli Neotektonik Bölge, güney ve güney doğusunda Doğrultu Atımlı-Normal Bileşenli Neotektonik Bölge olarak değerlendirilmiştir. Alandaki fayların büyük bölümü normal fay olup KB-GD ve KD-GB doğrultusunda gelişmiştir (Eriş, 2000). Bu faylar, Erken-Orta Miyosen kayaçlarını kestiği için olasılıkla Orta Miyosen sonrası gelişmiştir (Eriş, 2000). Ayrıca Erken Burdigaliyen den Geç Burdigaliyen e kadar olan süreçte depolanan akarsu çökelleri ile denizel çökelleri kesen, sedimantasyonla eş zamanlı faylar da mevcuttur. Böylelikle bu faylanmaların, Erken-Orta Miyosen süresince gelişen sedimantasyonu kontrol ettiği söylenebilir (Eriş, 2000). 3. Bulgular 3.1. Göksu Nehri vadisinde lokal tektonizma etkisi Araştırma alanında, fayların yansıttığı başlıca morfodinamik göstergeler, nehir vadisinin boyuna profilindeki eğim kırıklıkları, ana nehir ve yan kollarında sapmış drenaj örnekleri, yüksek eğimli vadi yamaçları gibi unsurlardır. Vadi tabanı eğimi Araştırma alanının kuzeyinde bulunan Derinçay Boğazı, Göksu Nehri vadisinin yatak tabanında gözlenen en belirgin eğim kırıklığına sahiptir (Şekil 2). Nehrin boğaza girdiği seviye ile (deniz seviyesinden 200 m yüksekte) boğazı terk ettiği seviye (160 m) arasında, yaklaşık 2 km.lik mesafede vadi tabanı eğimi yaklaşık 40 metre düşmektedir. Bu farkın oluşmasında, ilk aşamada söz konusu alanda tespit edilen fayların etkinliği düşünülse de, alanın litolojik yapısı incelendiğinde eğim kırıklığını yaratan asıl faktörün, kayaçların kronoloji farkı olduğu anlaşılmıştır. Çünkü fayların sebep olduğu morfolojik diskordanslarda, bu kesimin zamanla nehir tarafından aşındırılması beklenmektedir (Schumm, 2000). Oysa Derinçay Boğazı nda, söz konusu basamaklanma faya tekabül etmekle birlikte, Paleozoyik, Mezozoyik ve Erken Miyosen yaşlı kayaçlardan oluşmaktadır. Boğazın bitiminde ise Geç Miyosen yaşlı, aşınıma karşı daha az dirençli birimler yüzeylenir. 98 Dolayısıyla ana vadinin taban eğiminde lokal tektonizma etkisi belirgin bir biçimde saptanamamıştır. Ancak ana nehre karışan küçük akarsuların boyuna profillerinde durum daha farklıdır. Şekil 4 ve 5 te görüldüğü gibi Göksu Nehri ne karışan yan kolları kesen birçok fay mevcuttur. Bu faylar, söz konusu küçük akarsuların yatak tabanlarında, fay hattının biraz gerisinde eğim kırıklığı yaratmış ve yatak tabanlarının kısmen basamaklı olmasına yol açmışlardır.

Şekil 2: Derinçay kesiminde vadi tabanında gözlenen eğim kırıklığı 99 Şekil 3: Araştırma alanının jeoloji haritası (Avşin, 2014)

100 Şekil 4: Göksu Nehri ne karışan küçük akarsuların konumları ve boyuna profil hatları

101 Şekil 5: Göksu Nehri ne karışan küçük akarsuların boyuna profilleri ve vadi tabanı eğimleri Sapmış drenaj Fay etkisinin Göksu Nehri vadisindeki bir diğer morfolojik göstergesi nehir yatağındaki olağandışı yön değiştirmelerdir. Bu durum, fayların en önemli morfolojik etkilerinden biri olan ötelenme sürecine işaret eder. Araştırma alanının kuzeyinde, Hamam Köy yakınlarında akışını sürdüren, geçici ve küçük bir akarsu olan Çapar Dere, bu kesimde doğrultu atımlı bir fay hattına yerleşerek çizgisel akış sergilemekte ve yine (hem sağ atımlı hem de normal fay karakterinde) bir diğer faya bağlı olarak ani bir dirsekle yön değiştirmektedir. Bu dirsekle birlikte Çapar Dere, güneydoğu yönünden kuzeydoğu yönüne akmaya başlamıştır (Şekil 6). Benzer şekilde, Göksu Nehri nin Silifke Boğazı na yaklaştığı kesimde, ana akarsu yatağında ve Kurt Suyu vadisinde yaklaşık birkaç km.lik ötelenme hatları ve çizgisel akışlar söz konusudur. Buradaki sapmalar, Kurt Suyu nun fay hattına yerleşmesinden ve ana yatağın lokal faylarca etkilenmesinden kaynaklanmaktadır (Şekil 7).

102 Şekil 6: Çapar Dere, Kurt Suyu ve Göksu Nehri ndeki fay kaynaklı yönelimler

Şekil 6a: Çapar Dere sapmış drenaj yapıları Şekil 7: Göksu Nehri nin sapmış drenaj yapıları Faylarda reaktivasyon Derinçay-Silifke Boğazları arasını kapsayan araştırma alanında çok sayıda fay tespit edilmiştir. Bu fayların bir bölümü, günümüzde halen aktif olduklarına dair kanıtlar içermektedirler. Çalışma sahasının güneyinde bulunan Zeyne (Sütlüce) kesimi bu anlamda iyi bir örnek teşkil etmekte (Şekil 3, 8) ve olasılıkla Miyosen den beri aktif olan bir fay sistemine sahip görülmektedir. Fay çizgilerinin ve fay aynasının belirgin olduğu bu sistemde yeni atım miktarı, en son yüzeylenen kesime işaret eden açık renkli bölüm ile oldukça belirgindir (Şekil 8). 103 Şekil 8: Mut-Gülnar yolu üzerinde havza kenarı fayları. Kayaç üzerindeki açık renkli bölüm, yeni atım miktarını ve reaktivasyon yüzeyini göstermektedir. Seki eğimleri(boyuna profilleri) Çalışma alanında saptanan seki seviyelerinden yola çıkılarak tespit edilen seki boyuna profilleri, alandaki her bir seki seviyesinin nehirden yüksekliği ve akarsuyun boyuna profilindeki konumu dikkate alınarak oluşturulmuştur. Seki boyuna profillerinin ortaya koyduğu sonuç, sekilerin neredeyse tamamının eğiminde genellikle dereceli bir düşüşe işaret etmektedir (Şekil 9). Eğimdeki bu düzenli düşüş, seki seviyelerinin uyumsuzluk göstermediğini, lokal tektonizma ile çarpılmadığını açılamaktadır. Bu da Göksu Nehri vadisindeki fay hatlarının tamamının aktif olmadığını veya tektonik aktivitenin seki eğiminde sapmalara sebep olacak şiddetle olmadığını göstermektedir. Ancak vadide tespit edilen iki seviyede çarpılma olasılığı bulunmaktadır. Bunlar T11 (+64m) ve T13 (+44m) sekileridir. Söz konusu seviyelerden T13 (+44m), genellikle T12 nin

(+52m) olmadığı yerlerde, T11 ise T10 un (+72m) tespit edilmediği alanlarda gözlenmiştir. Bu da T11 ve T13 seviyelerinin lokal tektonizmadan kısmen etkilenmiş T12 ve T10 sekileri olabileceğini gösterir. Şekil 9: Mut-Silifke Boğazları arasında Göksu Nehri sekilerinin boyuna profilleri (eğimleri) 3.2. Göksu Nehri vadisinde uplift etkisi Flüvyal alanlarda bölgesel yükselimin en önemli kayıtlarından olan akarsu sekileri, nehirden yükseklikleri, basamaklanma yapıları ve flüvyal istifleri ile tektonik araştırmalarda sıklıkla kullanılan arşivlerdir. Bu nedenle, Mut-Silifke arasını kapsayan araştırma alanında öncelikle akarsu sekileri haritalanarak alansal ve metrik olarak değerlendirilmiştir (Şekil 10, 11). 104 Seki seviyeleri Araştırma alanında Göksu Nehri ne ait 16 seki basamağı tespit edilmiştir. Bu sekilerden en alçak (en genç) olanı nehirden 10 metre yüksekte iken, en yaşlı olanı nehirden 367 metre yüksekte bulunmaktadır. Bu en yüksek ve flüvyal depo içermeyen seki seviyesi Göksu Nehri nin, yatağını en az 367 metre kazdığını göstermektedir. Seki seviyelerinin bir bölümü kolayca tanınabilecek alüvyal dolgulara sahipken (T7- T16), bir kısmı da arazi üzerindeki dağınık çakıllarıyla ya da çakılsız yüzeyleriyle (erozyonal basamak) dikkat çekmektedir (T8-T1). Araştırma alanındaki sekilerden flüvyal istife sahip olanlar, en az 2-3 metre kalınlıkta konglomera özelliği taşımaktadırlar. Bu depolar, büyük oranda masif yapı sergileyen ve ince sedimentten iri çakıla kadar geniş bir yelpazede, çeşitli boyutlarda akarsu materyalinden oluşan istifler olup düzensiz ancak güçlü bir akışın varlığına işaret etmektedirler. Serinin tümüne bakıldığında, benzer sedimantolojik ve stratigrafik özellikler görülmektedir. Bu basamaklar, nehir yatağında gerçekleşen kazma-biriktirme aktivitesinin birer sonucu olup sedimantolojik ve stratigrafik karakterlerinde iklim denetiminin etkisinde kalmakla birlikte, ancak önemli bir bölgesel yükselim (uplift) hareketi ile oluşabilmektedir. Tektonik yükselim olmaksızın yalnız iklimsel değişimin, basamaklı seki serilerinin oluşumunda etkin olmadığı bir süredir bilinmektedir (Maddy, 1997; Antonie vd., 2000; Westaway vd., 2002). Bu nedenle Gök-

su Nehri vadisinde tespit edilmiş olan 16 seki basamağının, bu kesimde bölgesel yükselimin oldukça etkin olduğuna işaret ettiği söylenebilir (Şekil 12, 13). 105 Şekil 10: Araştırma alanının jeomorfoloji haritası (Avşin, 2014)

Şekil 11: Göksu Nehri vadisi ve yakın çevresinin genelleştirilmiş enine kesiti (Avşin, 2014) (yatay ölçek kullanılmamıştır) Şekil 12: Göksu Nehri vadisindeki seki basamakları (Hacımahmutlu ve Suçatı yakınları) 106 Şekil 13: Göksu Nehri vadisindeki seki basamakları (Hacımahmutlu ve Suçatı yakınları) Vadinin kazılma oranı Araştırma alanında, Göksu Nehri ne ait seki depolarından yalnızca en genç seviyeye (T16) ait kum örneklerinde tarihlendirme yapılabilmiştir. Nehirden yüksekliği, tabanda 10 metre, üst bölümünde yaklaşık 20 metre olan bu depo, eş seviyeli, birbirine 1.6 km mesafedeki iki farklı kum ocağı kesiti sunarak (Şekil 14, Tablo 1) 10 örnek üzerinde OSL analizi (Işık Uyarımlı Lümnesans) yapılmasına olanak vermiştir. Elde edilen OSL yaşlarına göre, ortalama son 200.000 yılda vadinin kazılma oranı 0.1 mm/yıldır. Bu oran, nehrin yatağını kazması ve derine gömülmesine ek olarak bölgesel yükselim oranını da vermektedir. Böylece, Mut-Silifke arasını kapsayan kesimde yer kabuğunun yılda ortalama 0.1 mm yükseldiği ortaya konmuştur.

107 Şekil 14 a, b: OSL örneklerinin alındığı S16 lokasyonuna ait kesit. Tablo 1: S 16 sekisine ait OSL analizi sonuçları

Sismik veri analizi Araştırma alanı, kuzeyde Derinçay Boğazı ile güneyde Silifke Boğazı arasında kalan kesimi kapsamakla birlikte, Göksu Nehri vadisinin jeomorfolojik evrim süreci ve bu süreci denetleyen kontrol faktörlerinin saptanması bakımından daha geniş ele alınmıştır. Bu kapsamda, nehrin Akdeniz e döküldüğü delta bölümüne ait sismik veriler değerlendirilerek vadideki tektonik denetime ilişkin ipucu aranmıştır. Buna göre, deltaya paralel ve dik doğrultuda alınmış olan profil hatları arasından dik yönde olan sismik hat, Göksu Nehri üzerindeki tektonik denetime ilişkin önemli bir veri sunmaktadır. Çünkü bu hattan elde edilen sismik kesite göre, deltaik ve flüvyal çökellerin oluşturduğu geçiş fasiyesi, düşey atımlı faylar ile kesitmiş durumdadır. Bu fayların sebep olduğu deformasyon, karanın dikey atım ile yükseldiğini göstermektedir (Şekil 15, 16). Bu bulgu, Göksu Nehri nin, yatağını derine kazarak bu yükselime tepki verdiği sonucunu doğrulaması bakımından önemlidir. 108 Şekil 15: Silifke Deltası açıklarından alınan sismik kesit hatlarının lokasyonları (TPAO, 2011) Şekil 16: Silikfe Deltasına dik doğrultuda alınan sismik kesit

4. Tartışma ve sonuç Bu araştırmaya konu olan ve Türkiye nin en önemli orojenik bölgelerinden biri durumundaki Orta Toros kuşağında yer alan Göksu Nehri vadisi, aktif tektonik bölgelerdeki nehirlerin flüvyal süreçleri ile tektonizma ilişkisini açıklayan iyi bir örnektir. Göksu Nehri vadisinin açıldığı bölge, Orta Anadolu platosunun güney sınırında, Neotetis okyanusunun kapanmasıyla upliftin başlamasına tanıklık eden bir kesimde yer almaktadır (Cosentino vd., 2011). Bu özelliği ile önemli birçok araştırmaya konu olan (Şengör ve Yılmaz, 1981; Koçyiğit, 1976, 2009; Cosentino vd., 2011; Schilgen vd. 2012) inceleme alanı, güncel çalışmalar için de bölgedeki upliftin jeodinamik süreçlerle ilişkisini ortaya koyabilecek bulgulara sahiptir. Araştırma alanında, deniz seviyesinden yaklaşık 2000 metre yükseklikte bulunan Miyosen denizel sedimentleri üzerinde yapılan paleomanyetik ve biyostratigrafik analizler, bu bölgedeki en genç denizel sedimentlerin (Mut ve Köselerli Formasyonları) Tortoniyen (8 milyon yıl) yaşında olduğunu göstermiştir (Cosentino vd., 2011; Schilgen vd., 2012). Bir diğer araştırma ise (Yıldız vd, 2003), söz konusu denizel birimlerin yaşlarını Erken Pleistosen olarak tespit ederek Göksu Nehri nin oldukça genç bir flüvyal sistem olduğuna işaret etmektedir. Buna göre Erken Pleyistosen döneminde inceleme alanında denizel koşulların hüküm sürmesi, bu bölgede oldukça hızlı bir bölgesel yükselim oranını vermektedir (0.72-0.74 mm/yıl). Ancak bu oran araştırma alanı için oldukça yüksek bir değerdir. Ayrıca Yıldız vd.nin (2003) çalışmasında kullanılan biyostratigrafik yaş verilerinin (denizel mikrofosil türlerinin) Erken Pleistosen devri ile sınırlı olmaması çalışma sonuçlarının güvenirliğini sarsmaktadır. Bu nedenle, bölgedeki denizel ortam koşullarının Tortoniyen sonrasında son bulduğu görüşünden hareketle, söz konusu sedimentler üzerine drenaj ağını kuran Göksu Nehri vadisinin açılma zamanının en geç 8 milyon yıl öncesinde olduğunu düşünülmektedir. Bu süreçten günümüze kadar (Tortoniyen-günümüz aralığında) flüvyal aktivitesine devam eden Göksu Nehri, tektonizmaya belirgin bir tepki içerisinde yatağını derine kazmıştır. Nehrin bugünkü basamaklı vadi profili de büyük ölçüde bölgedeki upliftle ilgilidir (Avşin, 2013, 2014). 109 Göksu Nehri vadisi ve yakın çevresinde tektonik aktivitenin iki şekilde etkinlik gösterdiği söylenebilir. Bunlardan ilki, nehrin yatağına gömülmesi ve 16 basamaktan oluşan seki sistemini meydana getirmesiyle sonuçlanan uplift (bölgesel yükselim) hareketidir. Bu hareket, iyi gelişmiş bir seki serisi meydana getirmekle birlikte, dar taşkın ovası gelişimi ile de kendini göstermektedir. Nehrin en genç seki deposunda yapılan OSL analizi ile elde edilen sonuç, son 200.000 yılda bölgenin 0.16 mm/yıl yükseldiğini, nehrin de yatağını aynı oranda kazdığını ortaya koymuştur. Dolayısıyla, vadinin bugünkü şeklini alması ve nehrin kendi vadisi içerisinde minimum 367 m (en yüksek seki seviyesi) derine gömülmesi orojenik bir kuşaktaki bölgesel yükselim süreci ile gerçekleşmiştir. Ancak vadinin morfotektonik hatlarını belirleyen tek süreç bölgesel yükselim değildir. Uplift etkinliğini kanıtlayan bulguların yanında, Göksu Nehri vadisi ve yakın çevresinde lokal tektonizmanın varlığını gösteren çok sayıda fay tespit edilmiştir. Büyük oranda doğrultu atımlı ve normal fay karakteri gösteren bu yapı, vadi boyunca bazı lokasyonlarda oldukça dik yamaçlara ve yatak tabanı eğim kırıklıklarına sebep olurken, bazı lokasyonlarda belirgin drenaj sapmalarını meydana getirmiştir. Özellikle bu sapmalar, nehir yatağında meydana gelen ötelenmelerin doğrultu atımlı fayların etkisi ile gerçekleştiğine işaret etmesi bakımından önemlidir. Benzer

şekilde bazı fayların, ana nehre karışan yan kolların yatak tabanlarında, fay hatlarının biraz gerisinde meydana getirdiği küçük basamaklar, knickpoint göçüne işaret ederek lokal tektonizma etkisine kanıt olarak değerlendirilebilir. Ancak flüvyal sistemlerde güçlü lokal faylanma etkisinin en önemli göstergelerinden olan seviye uyumsuzlukları ve çarpılmalar, çalışma alanındaki akarsu sekilerinde belirgin şekilde saptanmamıştır. Alandaki seki eğimleri (boyuna profilleri), tiltlenme (tektonik çarpılma) sürecine dair bir uyumsuzluk göstermemekte, sadece birkaç seviyede küçük dalgalanmalar gözlenmektedir. Bu sonuç, araştırma alanındaki fayların günümüzde güçlü bir aktiviteye sahip olmadığını gösterir. Diğer taraftan, iklimdeki değişimler (soğuk-sıcak dönem geçişleri) nehrin sedimantolojik ve stratigrafik yapısının değişiklik göstermesinde etkili olmuş, ancak deniz seviyesi değişimlerinin etkisi çalışma alanında tespit edilememiştir. Teşekkür Bu çalışma, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Başkanlığı tarafından desteklenen 2009-SOB-D043 nolu proje kapsamında gerçekleştirilmiştir. Araştırma alanındaki fayların tespitinde Prof. Dr. Ali Koçyiğit ile Prof. Dr. Uğur Doğan ın, bu çalışmanın geliştirilmesinde Prof. Dr. Ronald Van Balen in büyük katkıları olmuştur. KAYNAKLAR Antoine P., Lautridou J.P., Laurent M., 2000. Long-term fluvial archives in NW France: response of the Seine and Somme rivers to tectonic movements, climatic variations and sea-level changes. Geomorphology 33,183 207. 110 Avşin N., 2014. Göksu Nehri vadisinin flüvyal jeomorfolojisi (Mut-Silifke arası). Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt 7, sayı 34, 314-333. Bassant P., Buchem V., Strasser A.,, Görür, N., 2005. The stratigraphic architecture and evolution of the Burdigalian carbonate siliciclastic sedimentary systems of the Mut Basin, Turkey. Sedimentary Geology 173, 187 232. Cosentino D., Schildgen T., Cipollari P., Faranda C., Gliozzi E., Hudackova N., Lucifora S., Streeker M., 2011. Late Miocene surface uplift of the southern magrin of Central Anatolian plateau, Central Taurides, Turkey. Çiçek İ., 2001. Mut ve yakın çevresinin jeomorfolojisi, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,c:11, sayı:2, s.1-20, Elazığ. Eriş, K.K., 2000. Mut Havzası nda Alt Miyosen yaşlı kırıntılı kayaçların sedimantolojisi, Yüksek lisans tezi, İstanbul Üniversitesi, 127 s. Koçyiğit, A. 1976. Karaman-Ermenek bölgesinde ofiolitli melanj ve diğer oluşuklar, TJK Bülteni, C 19. Maddy D., 1997. Uplift- driven valley incision and river terrace formation in southern England. Journal of Quaternary Science 12, 539-545. Schildgen T., Cosentino D., Bookhagen B., Niedermann S., Yıldırım C., Echtler H., Wittman H., Yıldız A., Toker V., Demircan H., Sevim S., 2003. Mut Havzası Pliyosen- Pleyistosen nonnoplankton, planktik foraminifera, iz fosil bulguları ve paleoortam yorumu. Yerbilimleri, 28, 123-144.

Schumm S. A., Dumont J., Holbrook J. M., 2000. Active Tectonics and Alluvial Rivers. Cambridge University Press, Cambridge. Strecker M., 2011. Multi-phased uplift of the southern magrin of the Central Anatolian plateau, Turkey: A record of tectonic and upper mantle processes. Earth and Planetary Sciemce Letters 317, 85-95. Vandenberghe, J., 2001. A typology of Pleistocene cold-based rivers. Quaternary International 79, 111-121. Vandenberghe, J., Wang, X. and Lu, H., 2011. Differential impact of small-scaled tectonic movements on fluvial morphology and sedimentology (the Huang shui catchment, NE Tibet Plateau). Geomorphology 134, 171-185. Viveen W., 2013. Reconstructing the interacting effects of base level, climate and tectonic uplift in the lower Mino River terrace record: A gradient modelling evolution. Geomorphology, 1-23. Westaway R., Maddy D., Bridgland D., 2002. Flow in the lower continental crust as a mechanism for the Quaternary uplift of south-east England: constraints from the Thames terrace record. Quaternary Science Reviews 21, 559 603. 111