YAZMA VE NADİR ESERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ



Benzer belgeler
İSLÂMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İSLÂMİ İLK ESERLER SORU PROĞRAMI AHMET ARSLAN

Yrd. Doç. Dr. Ali GURBETOĞLU İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

ÖZEL EGE LİSESİ KÜTÜPHANESİ VE HİZMETLERİ

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

Selçuk Üniversitesi Merkez Kütüphanesi ve Modern Kütüphanecilik Uygulamaları

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

Türk Eğitim Tarihi. 2. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri. Dr.

Türk Eğitim Tarihi. 1. Türklerin İslam Öncesi Eğitimlerinin Temel Özellikleri. Yrd. Doç. Dr.

DR. NURŞAT BİÇER İN TÜRKÇE ÖĞRETĠMĠ TARĠHĠ ADLI ESERĠ ÜZERİNE

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE VE YABANCI DİL ÖĞRETİMİ UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ DİL KURSLARIMIZ BAŞLIYOR

Türkiye de Yazma Eserler Sorunu

İÇİNDEKİLER. Tarihteki Önemli Buluşlar Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor Coğrafi Keşifler...

Türk Eğitim Tarihi. Program İçeriği Dr. Ali Gurbetoğlu İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesi

MARMARA ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ PDR ANA BİLİM DALI 2018 BAHAR YARIYILI TÜRK EĞİTİM TARİHİ DERSİ İZLENCESİ

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI

İSKENDERUN İLÇE HALK KÜTÜPHANESİ MÜDÜRLÜĞÜ

Eğitim Tarihi. Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi

FIRAT ÜNİVERSİTESİ KURUMSAL AÇIK ARŞİV YÖNERGESİ. derlenmesi ve Kurumsal Akademik Arşivlerde korunmasını sağlamak,

T.C. Plato Meslek Yüksekokulu

OSMANLI İMPARATORLUĞU GERİLEME DÖNEMİ ISLAHATLARI XVIII. YÜZYIL

ÖDÜNÇ VERME POLİTİKASI. Amaç

Tezkire-i Şeyh Safî (İnceleme-Metin-Dizin) Cilt I

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci

T.C. KÜTAHYA VALİLİĞİ İl Sosyal Etüt ve Proje Müdürlüğü YAZMA ESERLER SENİNLE TOPLUMA KAZANDIRILIYOR. PROJESİ. Ekim 2012 / Kütahya

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

KANUN. ÇOĞALTILMIġ FĠKĠR VE SANAT ESERLERĠNĠ DERLEME KANUNU. Kanun No Kabul Tarihi: 22/2/2012

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ

Yeni Osmanlılar Cemiyeti Kurucularından Mehmed Âyetullah Bey Dönem-İnsan-Eser

PROF. DR. HÜLYA SAVRAN. 4. ÖĞRENİM DURUMU Derece Alan Üniversite Yıl Lisans

Fikret Yıldırım, Irk Bitig ve Orhon Yazılı Metinlerin Dili, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, 2017, 399 s.

GÜNLÜK (GÜNCE)

TÜRK EĞİTİM TARİHİ 10

ILIPG YARATICI KÜTÜPHANE GİRİŞİMLERİ TANITIM GRUBU BİLGİ OKURYAZARLIĞI EĞİTİM PROGRAMI. Bilgi Kaynakları. 28 Haziran 2010

a) Yayınlar açısından gerekli planlamaları yapar. Basılma sırası, baskı adedi ve basılma şekli hakkında karar verir.

EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ KÜTÜPHANELERİ ÇALIŞMA ESASLARI YÖNERGESİ

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER)

Şef PERSONEL BİRİM GÖREV VE YETKİLERİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

GELECEĞİN BİLGİ MERKEZLERİ: DEĞİŞEN KULLANICI ROLLERİ

Arşiv Belgelerinin Sayısallaştırılması

T.C. GEBZE BELEDİYE BAŞKANLIĞI KÜTÜPHANE MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM GENEL HÜKÜMLER

II. BÖLÜM LK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETLER

Yrd. Doç. Dr. Gökçe BECİT İŞÇİTÜRK. Gökçe BECİT İŞÇİTÜRK 1

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

Okuyucu Mektupları / Reader Letters

KÂĞIDA İŞLENEN UYGARLIK- Kâğıdın Tarihi ve İslam Dünyasına Etkisi, Jonathan M. Bloom (trc. Zülal Kılıç), Kitap Yayınevi, İstanbul 2003, 336 s.

Bilgiye Erişim Merkezi

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Halk Kütüphaneleri BBY Mezunlarından Neler Bekliyor?

Doç. Dr. Doğan Atılgan

TEZ VE RAPOR YAZIM YÖNERGESİ *

Tezde yer alacak bölümlerin sunuş sırası aşağıdaki düzende olmalıdır;

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Yapılan araştırmalar ve kazılardan anladığımız kadarıyla kütüphanelerin geçmişi M Ö 2400 e kadar uzanıyor.

Türk Dili Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans (Sak.Üni.Ort) Programı Ders İçerikleri

MÜTERCİM (ÇEVİRMEN) Bir dilde yazılı bir metni başka bir dile çeviren kişidir. Mütercim bir dilden, bir başka dile veya dillere çeviri yaparken;

TEZ VE RAPOR YAZIM YÖNERGESİ *

Hakan Kapucu FMV Işık Üniversitesi Kütüphanesi

Bu rapor, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu uyarınca yürütülen düzenlilik denetimi sonucu hazırlanmıştır.

SANAL EĞİTİM BİLİMLERİ KÜTÜPHANESİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

Karahanlı Eserlerindeki Söz Varlığı Hakkında

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkalığı Halkla İlişkiler Müdürlüğü

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

İşin Adı: KÜTÜPHANE ve DOKÜMANTASYON DAİRE BAŞKANLIĞI. İşin Kodu: İşi Yapan İşgörenin Bağlı Bulunduğu İlk Yönetici: Genel Sekreter Tarih:

ATATÜRK VE KİTAP; OKUDUKLARI-KİTAPLIĞI; OKUMA TUTKUSU KAYNAKÇASI. Bülent Ağaoğlu

BASIN YAYIN BİRLİĞİ OCAK-ŞUBAT 2015 ETKİNLİK BÜLTENİ

DOKÜMANTASYON VE ENFORMASYON ELEMANI

SÜHEYL ÜNVER ARAŞTIRMA MERKEZİ RESSAM HOCA ALİ RIZA BEY KOLEKSİYONU KONSERVASYONU

ORDU ÜNİVERSİTESİ AÇIK ERİŞİM SİSTEMİ YÖNERGESİ

Türk dünyası, bilişim alanında ortak terimler kullanmalı

KULLANICI REHBERİ. Sınırsız Bilgiye Kesintisiz Erişimin adresi

OSMANLI EĞİTİM SİSTEMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

KÜTÜPHANE KULLANMA REHBERİ

Amaç, BİLİMSEL ARASTIRMA YAPABİLME, HAKİM OLDUĞU BİR KONUYU BELİRLİ BİR FORMATTA HAZIRLAYIP SUNABİLME

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. Yayın Kataloğu

DÜZCE ÜNĐVERSĐTESĐ KÜTÜPHANE YÖNERGESĐ

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

TÜRKİYE Bü y ü k M il l e t M e c l İsİ TBMM KÜTÜPHANESİ E g e m e n l ik K a y it s iz Şa r t s iz M İl l e t İn d İr

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Kütüphaneler Yönetmeliği

Yazılı iletişim. Her yazı hazırlayanın kişiliğini, bilgi birikimini, kültürünü yansıtmaktadır.

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

Uzm. Küt. Özlem BAYRAK

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 10. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

MAKALE YAZIM KURALLARI

İsmail E. Erünsal, Osmanlılarda Sahaflık ve Sahaflar, Timaş Yayınları, İstanbul 2013, 581 s.

İMAM HATİP LİSESİ HAFTALIK DERS ÇİZELGESİ

UNESCO GENEL KONFERANSLARI TARAFINDAN İLAN EDİLEN ANMA VE KUTLAMA YILDÖNÜMLERİ

MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ YAYIN KOMİSYONU DERS KİTABI, DERS NOTU VE YARDIMCI DERS KİTABI YAYIN ESASLARI YÖNERGESİ

Sakıp Sabancı Müzesi Sakıp Sabancı Cad. No:42 Emirgan İstanbul

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

T.C. ALANYA BELEDİYESİ TİYATRO MÜDÜRLÜĞÜ YÖNETMELİK

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ KÜTÜPHANE YÖNERGESİ

Transkript:

T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI MİLLİ KÜTÜPHANE BAŞKANLIĞI YAZMA VE NADİR ESERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ Evşen YILDIZ TEMMUZ -2010 ANKARA

T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI MİLLİ KÜTÜPHANE BAŞKANLIĞI YAZMA VE NADİR ESERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ Evşen YILDIZ Tez Danışmanı Milli Kütüphane Başkanlığı Şube Müdürü Ahmet ÇELENKOĞLU TEMMUZ -2010 ANKARA

KÜLTÜR VE TURİZM UZMANLIK TEZİNİN ÇOĞALTILMASI VE YAYIMI İÇİN İZİN BELGESİ Tezi Hazırlayanın Adı Soyadı : Evşen YILDIZ Tez Konusu :YAZMA VE NADİR ESERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ Tez Danışmanı : Ahmet ÇELENKOĞLU Kültür ve Turizm Uzmanlık Tez çalışmamın, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yayımlanarak Milli Kütüphane ve İhtisas Kütüphanesinde her türlü elektronik formatta arşivlenmesini ve kullanıma sunulmasını kabul ediyorum. 28/07/2010

SINAV YETERLİK KOMİSYONUNA BEYAN Bu belge ile bu uzmanlık tezindeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranış ilkelerine uygun olarak toplayıp sunduğumu; ayrıca, bu kural ve ilkelerin gereği olarak, çalışmada bana ait olmayan tüm veri, düşünce ve sonuçları andığımı ve kaynağını gösterdiğimi beyan ederim. 28/07/2010 Evşen YILDIZ Kültür ve Turizm Uzmanı

ÖNSÖZ Türkiye de nadir kitaplarla ilgili uygulamaların belli ölçütler çerçevesinde yürütülmediğini, yazma ve nadir eserlerin değerlendirilmesiyle ilgili ölçütler belirlenmesinin önemini göstermeye çalıştığım bu çalışmada, konuyla ilgili az sayıda yazılı kaynak olması nedeniyle mevcut uygulamaların gözlenmesine ağırlık verilmiştir. Bu çalışmada yardım ve desteklerini esirgemeyen Danışmanım Ahmet ÇELENKOĞLU na, mesai arkadaşlarıma, maddi ve manevi tüm katkıları için eşim Davut YILDIZ a teşekkürlerimi sunarım. i

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... i İÇİNDEKİLER... ii SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ... v GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM GENEL BİLGİLER 1. KİTAP, YAYINCILIK VE KÜTÜPHANECİLİK TARİHİNE İLİŞKİN GENEL BİLGİLER... 4 1.1. Yazının ve Kitabın Kısa Tarihi... 4 1.1.1. Dünyada Yazının ve Kitabın Kısa Tarihi... 4 1.1.2. Türkiye nin ve Türklerin Kitap ve Yayımcılık Tarihi... 6 1.2.Yazma ve Eski Harfli Türkçe Basma Kitaplarla İlgili Genel Kavramlar... 16 1.3.Dünyada ve Türkiye de Kütüphanecilik Tarihi... 18 İKİNCİ BÖLÜM MEVCUT DURUMUN TESPİTİ 2. TÜRKİYE DE VE DÜNYADA NADİR KİTAPLARIN TESPİTİ VE DEĞERLENDİRİLMESİNDE MEVCUT DURUM... 20 2.1. Türkiye deki Kütüphanelerde Nadir Kitapların Durumu... 20 2.1.1. Kültür ve Turizm Bakanlığına Bağlı Kütüphanelerdeki Durum... 20 2.1.1.1. Milli Kütüphane deki Uygulamalar... 21 2.1.1.2. Süleymaniye Kütüphanesi ve Süleymaniye Kütüphanesi ne bağlı Kütüphanelerdeki Uygulamalar... 25 2.1.1.3. Millet Kütüphanesi ndeki Uygulamalar... 30 2.1.1.4. Beyazıt Devlet Kütüphanesi ndeki Uygulamalar... 33 2.1.2. Özel Kütüphanelerdeki Durum... 35 ii

2.1.2.1. Yapı Kredi Bankası Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi ndeki Uygulamalar... 35 2.1.2.2. Ircica Kütüphanesi ndeki Uygulamalar... 39 2.1.3. Üniversite Kütüphanelerindeki Uygulamalar... 40 2.2. Sahaflarda ve Müzayedelerde Nadir Kitapların Durumu:... 43 2.3. Müzelerde Sergilenen Nadir Kitaplar... 45 2.4. Dünyada Nadir Kitapların Durumu... 46 2.4.1. Avrupa da ve Dünyada Bazı Milli Kütüphanelerdeki Durum... 47 2.4.1.1. Hollanda Milli Kütüphanesi... 47 2.4.1.2. İrlanda Milli Kütüphanesi... 47 2.4.1.3. Japon Milli Kütüphanesi... 48 2.4.1.4. Rusya Milli Kütüphanesi (Saint Petersburg)... 49 2.4.1.5. Diğer Milli Kütüphaneler... 50 2.4.1.6. Değerlendirme... 51 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TESPİT VE ÖNERİLER 3. NADİR KİTAP ÖLÇÜTLERİ İLE İLGİLİ TESPİT VE ÖNERİLER... 52 3.1. Nadir Kitap Ölçütleri İle İlgili Tespitler... 52 3.2. Türkiye de Kullanılabilecek Nadir Kitap Ölçütleri İle İlgili Öneriler... 54 3.2.1. Nadir Kitapların Belirlenmesi İle İlgili Öneriler... 54 3.2.1.1. Yazma Eserlerin Nadir Kitap Olarak Değerlendirilmesi... 54 3.2.1.2. Nadir Kitapların Belirlenmesinde Yararlanılabilecek Ölçütler... 55 3.2.1.2.1. Özel Durumlar... 56 3.2.1.2.2. Eserin İçerik Değeri... 57 3.2.1.2.3. Eserin Günümüzdeki Nüsha Sayısının Az Olması... 58 3.2.1.2.4. Farklı Baskılar... 58 3.2.1.2.5. Sınırlı Baskılar... 59 3.2.1.2.6. Eserin Talep Görmesi... 60 3.3.1.2.7. Eserin Yazıldığı veya Basıldığı Yıl... 61 iii

3.2.2. Türkiye de Nadir Kitapların Hizmete Sunulması İle İlgili Öneriler... 61 3.2.3. Nadir Kitapların Korunması İle İlgili Öneriler... 62 DEĞERLENDİRME VE SONUÇ... 64 KAYNAKÇA... 67 ÖZET... 70 ABSTRACT... 71 ÖZGEÇMİŞ... 72 iv

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ age. bkz. vb. adı geçen eser bakınız ve benzeri v

GİRİŞ: Uygarlığın tarihi kadar eski olan yazı, bilginin ve kültürün kuşaktan kuşağa aktarılmasında en büyük role sahiptir. İnsanoğlu yazının icadından sonra yazılanların tüm insanlara ulaşabilmesini ve kalıcı olmasını istemiş bu nedenle kil tabletlerden papirüslere ve kağıda geçerek, çeşitli baskı tekniklerinden sonra matbaayı icad ederek kendinden sonraki kuşaklara bilgi birikimlerini ve dünya görüşlerini aktarmıştır. Kitaplar sadece içerdikleri bu bilgilerden veya taşıdıkları edebi değerlerden dolayı değil aynı zamanda sanatsal açıdan da değerlidir; geçmişten günümüze aktarılan ve bugünden gelecek kuşaklara aktarılacak olan kültürel mirasın somut parçalarıdır. Bu mirastan yararlanırken kitapları en iyi şekilde korumak da gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzdur. Kitapların kullanıma sunulması ve korunup saklanması konusunda en büyük rol kütüphanelere düşmektedir. Yaklaşık 5 bin yıldır varlığını sürdüren ve bugün en küçük coğrafyalara bile ulaşabilen kütüphaneler çağın gerektirdiği teknik imkanlardan da yararlanarak insanların kitaplarla buluşabilmesini sağlar. Bu görevi yürütürken kitapların bazılarının daha farklı kurallara tabi tutulması, daha özel bir koruma altına alınması gerektiği gözden kaçırılmamalıdır. Bazen değerli sözüyle de nitelenen bu kitapların özelliği literatürde nadir sözüyle karşılanmaktadır. Ancak bu kitapların neler olduğu, başka bir deyişle hangi kitapların nadir olacağı konusunda Türkiye deki kütüphanelerde net bir uygulama yoktur. Bu da aslında nadir kitap statüsüne girmesi gerektiği halde farkına varılmayan kitapların olabilmesi ihtimalini doğurmaktadır. Gerektiği gibi korunup saklanmayan bu kitapların zamanla tahrip olmaması için bu konuda ölçütlerin belirlenmesi şarttır. Tezin Amacı ve Kapsamı: Bu çalışmada, yukarıda açıklanan sorunun çözümüne yönelik olarak Türkiye de yazma ve nadir eserlerin değerlendirilmesi için ölçütlerin

belirlenmesinin önemine dikkat çekilerek elde edilen bilgiler doğrultusunda bu ölçütlerin oluşturulmasına yönelik önerilerde bulunmak amaçlanmaktadır. Tezin Önemi: Son yıllarda yaşamımızın farklı alanlarındaki hizmetler, belli ilke ve kurallara göre sunulur hale gelmiştir. Bu kurallar ve ilkeler sayesinde hizmetlerin sistemli bir şekilde yürütülmesi sağlanmıştır. Bu sistemli uygulamalar da hizmetlerin kalitesini artırmıştır. Kültürümüzün önemli bir parçası olan kitaplar söz konusu olduğunda net kuralların olması lüks değil zorunluluktur. Bir kitaptan, hem içinde yaşadığımız zaman diliminde hem de gelecekte en verimli şekilde yararlanmanın yolu onun niteliklerine göre korunup saklanmasına bağlıdır. Sahip olduğu niteliklerden yola çıkarak bir kitaba nadir kitap denip denemeyeceği ve denebiliyorsa, bu kitabın ne şekilde korunup saklanacağı da bu yüzden önemlidir. Bugün nadir kitap statüsüne girmesi gerektiği halde farkına varılmayan kitapların zamanla tahrip olma riski doğmaktadır. Kültürel değerlerimizin en iyi şekilde korunup saklanması için bir nadir kitap ölçütlerinin belirlenip uygulanmaya konması büyük önem taşımaktadır. Yöntem: Bu çalışma hazırlanırken öncelikle literatür taraması yapılmıştır. Özellikle genel bilgiler ve yurt dışındaki uygulamalar konusunda yazılı kaynaklara ve internet bilgilerine başvurulmuştur. Ancak konuyla ilgili kaynak sayısının sınırlı olması nedeniyle özellikle tezin ikinci bölümünde, ülkemizdeki kütüphanelerdeki uygulamalar, katılımcı gözlem ve kütüphanedeki yetkililerle yarı yapılandırılmış görüşmeler yoluyla öğrenilmiştir. Yazma ve nadir kitapların değerlendirilmesi için ölçütler belirlenirken yararlanılmak üzere sahaflar ile de yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmelerde ortaya çıkan sonuç ve önerilere gerekli görülen durumlarda metin içinde görüşülen kişinin ismiyle birlikte yer verilmiştir. Bu araştırma, özellikle Türkiye deki kütüphaneler üzerinde yoğunlaştırılmıştır. Bunun nedeni, sahaf ve müzayedelerde bir alışverişin olması ve kitabın değerinin de bu alışverişi gerçekleştiren kişiler tarafından belirlenmesidir. Ancak yine de sahaf ve 2

müzayedelerde kitapların değeri belirlerken hangi ölçütlerden yararlanıldığının öğrenilmesi tezin içeriğine katkı sağlayacağı düşüncesiyle bu konuda tecrübeli isimlerle mülakat yapılmıştır. Müzelerde ise kitapların sunumunda kitabı kullandırmaya değil görsel olarak sergilemeye yönelik bir yol izlenmektedir. 3

BİRİNCİ BÖLÜM GENEL BİLGİLER 1. KİTAP, YAYINCILIK VE KÜTÜPHANECİLİK TARİHİNE İLİŞKİN GENEL BİLGİLER Nadir kitap kavramı kitabın tarih içindeki serüveniyle yakından ilişkili olduğu için bu çalışmaya başlarken dünyada kitabın, yayımcılığın, kütüphaneciliğin tarihinin kısaca verilmesi uygun bulunmuştur. Türkiye de nadir kitap kavramı asıl konu olduğu için dünyadaki gelişime ek olarak Türkiye de kitabın, yayımcılığın ve kütüphaneciliğin nasıl bir yol izlediğinin özetlenmesi uygun bulunmuştur. 1.1. Yazının ve Kitabın Kısa Tarihi: 1.1.1. Dünyada Yazının ve Kitabın Kısa Tarihi: Türk Dil Kurumu tarafından düşüncenin belli işaretlerle tespit edilmesi ( 1 ) olarak tanımlanan yazı, bilginin ve kültürün hem aynı dönem içinde hem de kuşaktan kuşağa aktarımında büyük bir rol üstlenmiştir. Yazının icadından önceki döneme ilişkin bir bilgiye sahip olmadığımız için bu dönem tarih öncesi çağ olarak adlandırılmış, yani yazının icadı tarihin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Önceleri mağara duvarlarına yapılan resimler daha sonra resim-yazı ve zamanla yazıya dönüşmüş, kullanım alanı genişleyen yazı da artık mağara duvarlardan kil tabletlere taşınmıştır. Ancak yazının geniş kesimlere ulaşarak etki gücünü artırmasındaki en önemli etmen kağıdın ve mürekkebin kullanılmaya başlanmasıdır. Böylece yazı, kolay üretilebilir, ulaşılabilir ve taşınabilir hale gelmiştir. ( 1 ) http://tdkterim.gov.tr/bts/?kategori=verilst&kelime=yaz%fd&ayn=tam Erişim Tarihi: 17.10.2009

Tarihi M.Ö. 2000 yılına kadar uzanan kağıdın yapımında papirüs, hayvan derileri, keten ve pamuklu paçavraların kullanımından bugünkü hammaddelerin kullanımına 1845 yılında geçilmiştir.( 2 ) Mürekkebin tarihi ise MÖ 1300 e kadar gider. Çin de ve Mısır da, kandillerin yanması sonucu oluşan isin su ve bitki zamkıyla karıştırılması sonucu elde edilen mürekkep zamanla farklı maddelerinde kullanılması ve içine boya katılmaya başlanması sonucu bugünkü haline ulaşır.( 3 ) Kağıdın ve mürekkebin kullanılmaya başlanması, yazının üretimini kolaylaştırmışsa da giderek genişleyen bir coğrafya ve artan nüfusla birlikte, yazının üretilmesi kadar çoğaltılması da önem kazanmış; böylece çeşitli baskı yöntemleri kullanılmaya başlanmıştır. Bunlardan en eski ve ilkeli olan damga baskı tekniğinin ilk örnekleri oyulup pişirilmiş tuğlalara M.Ö. VII. yüzyıla ait bir kitaplıkta rastlanır.( 4 ) Damga baskı tekniğinin daha gelişmişi olan ve 600 yılından beri kullanıldığı düşünülen blok baskı tekniği (krilografi) ile ilgili ilk örnek ise 1900 yılına ait bir kitaptır. Matbaadan önceki en gelişmiş baskı tekniği müteharrik harf tekniğidir ki bu yöntemin IX. yüzyılda ilk olarak Uygurlular tarafından kullanıldığını ileri süren bir görüş vardır.( 5 ) Öte yandan bu teknikle basılmış Uygur metinlerinin yazma eserlere göre azınlıkta olması ve bu şekilde basılmış kitapların sayfa numaralarının Çince olması Uygurluların bu tekniği Çin den öğrendiği görüşünü de doğurmuştur.( 6 ) Bu farklı baskı teknikleri, yazının çoğaltılmasında geçici çözümler olarak kalmış, bu konudaki en büyük atılım ise 1440 yılında Alman Johann Gutenberg tarafından matbaanın icad edilmesi olmuştur. 1400 lü yıllara gelindiğinde, başta din olmak üzere tıp, felsefe, astronomi gibi pek çok farklı alanda etkin bir rol üstlenen yazının geniş kitlelere ulaştırılması anlamı taşıyan matbaa, Avrupa da uyanışı başlatan etmenlerden biri olarak görülmüştür. İlk yıllarda yalnızca Latince ve dinî kitapların ( 2 )M. Nuri İnuğur, Basın ve Yayın Tarihi, 4. b., İstanbul: DER, 1999, s. 31. ( 3 ) http://www.sosyalbilgilerci.com/zaman-icinde-bilim/ Erişim Tarihi: 15.11.2009 ( 4 )M. Nuri İnuğur, age., s. 46. ( 5 ) Müteharrik harf tekniğini ilk kullananların Uygurlular olduğunu destekleyen diğer kanıtlar için bkz. M. Nuri İnuğur, Basın ve Yayın Tarihi, 4. b., İstanbul: DER, 1999, s. 49-50. ( 6 ) http://www.turuncuart.com/bfad3d50-d1e6-4e59-826c-5cba20e3f99f.asp Erişim Tarihi: 15.11.2009 5

basıldığı matbaalarda 1500 yılına kadar 30 binden fazla kitap basılmıştır.( 7 ) Halkın dini kitaplara yoğun ilgisi olmuş, kitaplardan edinilen bilgiler de Katolik Kilise sine olan inancı azaltarak Reform hareketlerinin ortaya çıkması için uygun ortamı hazırlamıştır. Matbaanın icadından yaklaşık kırk yıl sonra matbaalarda farklı dillerde ve farklı konularda kitap basılmaya başlanmış, matbaanın kullanımı kısa bir sürede bütün Avrupa ya ve dünyaya yayılmıştır. Bilgiye ulaşmada önemli bir yere sahip olan matbaa, teknolojik gelişmelere paralel olarak gelişmeye devam etmiştir. Günümüzde kitapların, gazetelerin, dergilerin, broşürlerin, faturaların, kartvizitlerin ve karton ambalajların basımında kullanılan ve 1904 yılında, Amerikalı Ira W. Rubel tarafından bulunmuş olan Ofset Baskı, artık kalıpların bilgisayar ortamında tutulmasını sağladığı için çok tercih edilir bir baskı türüdür.( 8 ) Bilgi çağı olarak adlandırılan çağda, internet bilginin dolaşımında kitaplardan daha etkin bir rol üstlense de kitap var olduğu sürece matbaalar da önemini koruyacaktır. 1.1.2. Türkiye nin ve Türklerin Kitap ve Yayımcılık Tarihi: Nadir kitap kavramının ülkelerin kültürel tarihleriyle doğrudan ilişkili bir durum olduğunu göz önüne aldığımızda Türkiye de nadir kitap olarak nitelenebilecek kitapların belirlenebilmesi için öncelikle Türkiye de ve Türklerin tarihinde kitabın ve yayımcılığın hangi aşamalardan geçtiğini, bu tarihsel süreci etkileyen olayları kısaca açıklamamız gerekmektedir. Türklere ait ilk yazılı örnekler, bugün Moğolistan sınırları içinde yer alan Orhun vadisinde bulunan VIII. yüzyıla ait Orhun Yazıtları (Göktürk Kitabeleri) dır. Bu anıtlardan daha önce yazıldığı düşünülen Yenisey Kırgızlarına ait mezar taşlarında (balbal) sadece birkaç sözcük bulunmaktadır. Bu yüzden, hem edebiyat hem de tarih 7 M. Nuri İnuğur, age., s. 52 8 http://www.turuncuart.com/bfad3d50-d1e6-4e59-826c-5cba20e3f99f.asp Erişim Tarihi: 15.11.2009 6

yönünden doyurucu bilgilere sahip olan Orhun Yazıtları yazılı belge niteliğindeki ilk ürünlerdir. Türklerin bilinen ilk alfabesi olan Göktürk alfabesi ile yazılmış bu metinler 1893 yılında Danimarkalı dilbilimci Thomsen ve Rus Türkolog Radlof tarafından çözümlenmiştir. Göktürk alfabesiyle yazılmış başka bir metin günümüze ulaşmamıştır. 745 yılında Göktürk kağanlığına son veren Uygur kağanlığından günümüze daha çok dini metinler kalmıştır. Buda ve Mani dininin esaslarını anlatan bu metinlerde, Türklerin Göktürk alfabesinden sonra kullandıkları ikinci alfabe olan Uygur alfabesi kullanılmıştır. Bu alfabe, yalnızca Uygur kağanlığı ile sınırlı kalmamış, Doğu Türkistan dan İstanbul a kadar geniş bir coğrafyada ve 1000 yıl kadar uzun bir süre kullanılmıştır. Uygur kağanlığı döneminden kalan metinlerin en önemli özelliği yalnız taş üstüne yazılmamış olmalarıdır. Daha önce de belirttiğimiz gibi Uygurlular baskı tekniğiyle pek çok kitap basmışlardır. Bu dönemden günümüze kalan pek çok eserden en önemli bazıları Altun Yaruk (Altın Işık), Sekiz Yükmek (Sekiz Yığın), Kalyanamkara ve Papamkara olarak belirtilebilir. Türklerin büyük topluluklar halinde İslamiyet i kabul etmeye başlaması Türk edebiyat tarihinde de bir kırılma noktası oluşturur. Yalnızca içerik yönünden değil kullanılan dil ve alfabe yönünden de değişiklikler olmuştur. İslamiyet öncesinde de yaygın olarak yazılan dini metinler artık İslami öğütler vermeye başlamış, Arapça ve Farsça, hem kelime dağarcığı hem de dilbilgisi kuralları bakımından Türkçe metinlerde etkili olmaya başlamıştır. Türk devletlerinde ilim dili Arapça, edebi dil ise Farsça olmaya başlamıştır. Türkçeyi, Arapça ve Farsçanın etkisinden en uzak tutan devlet, Türkçeyi resmi dil olarak ilan eden Karahanlı Devletidir (840-1212). Ayrıca Uygur alfabesinin yanı sıra kullanılmaya başlan Arap alfabesi de giderek etkinliğini artırmış Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı Devletlerinde de hem edebi eserlerin hem de devlet yazışmalarının yapıldığı alfabe olmuştur. İslamiyet in Türkler arasında yaygınlaşmaya başlaması sırasında yazılan ve geçiş dönemi eseri olarak adlandırılan eserler edebiyat tarihimiz için önemlidir: 7

Kutadgu Bilig: 11. yüzyılda Karahanlı Uygur Türklerinden Yusuf Has Hacib tarafından Arap harfleriyle Türkçe yazılan eser Fars edebiyatı nazım şekli olan mesnevinin Türk edebiyatındaki ilk örneğidir. Divanü Lügatit-Türk: Kaşgarlı Mahmud tarafından 11. yüzyılda yazılan Türkçe- Arapça sözlüktür. Türkçenin dil varlığını göstermesinin yanı sıra sonunda bulunan haritada Türk illerini göstermesi açısından da önemlidir. Divan-ı Hikmet: Ahmed Yesevi nin 12. yüzyılda kaleme aldığı, hikmet denilen ve öğüt veren dörtlüklerden oluşan, Türk edebiyatının tasavvuf alanında yazılmış ilk örneğidir. Atabetü l-hakayık: Edip Ahmet Yükneki nin ahlaklı insan olmanın yollarını anlattığı bu eserini 12. yüzyılda yazdığı sanılmaktadır. İslami dönem Türk edebiyatı, en çok ve en yetkin örneklerini Osmanlı Devleti nde vermiştir. 600 yılı aşkın bir süre var olan Osmanlı Devleti, kültür ve sanata büyük önem vererek yazar ve şairleri koruma altına almışlardır. Bu eserlerin üretilmesi sadece edebiyata değil bu alanda geçim sağlayan pek çok zanaatçıya da (hattat, müzehhep, mücellit vb.) katkı sağlamıştır. 1492 yılında Yahudiler, Avrupa da çok sayıda Yahudi nin yaşadığı son Hıristiyan ülkesi olan İspanya dan sürülmüşler ve Osmanlı topraklarına sığınmışlardı. Bu olayın kültür tarihimiz için önemi ise Yahudilerin matbaa tekniğini beraberinde getirmeleriydi. Böylece Osmanlı topraklarında ilk matbaa Yahudiler tarafından 1493 veya 1494 yılında açılmıştır.( 9 ) Ülkemizde basılan ilk kitabın Tevrat ve yorumu olduğu kabul edilmektedir. 1565 te Ermeniler, 1627 de Rumlar, 1703 te ise Cizvitliler tarafından başlatılan matbaacılık faaliyetleri sonucunda Osmanlı topraklarında müteferrika matbaasına kadar 37 matbaa faaliyette bulunmuştur.( 10 ) Kitap basımının yanı sıra gazete ve dergicilik de yapan Ermeni ve Rum matbaası ( 9 ) Topdemir ve Ersoy 1494 yılını, Adıvar ise 1493 yılını kabul etmektedir. Yıllardaki bu farkların Hicri ve Miladi takvim farkından kaynaklandığı düşünülmektedir. ( 10 ) Hüseyin Gazi Topdemir, İbrahim Müteferrika ve Türk Matbaacılığı, 1. b., Ankara: T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, 2002, s. 21. 8

siyasi, Cizvit matbaası ise dini propaganda ağırlıklı yayınları nedeniyle sık sık kapatılmıştır. Gayrimüslimler tarafından kurulan matbaalarda Türkçe ve Arapça kitap basılması yasaktır.( 11 ) Osmanlı Devletindeki ilk Türk matbaası için İbrahim Müteferrika (1674-1747) tarafından 1726 yılında devlet katında hazırlık çalışmalarına başlanmış, matbaa 14 Aralık 1727 de faaliyete geçirilmiştir. Konuyla ilgili bilgiler sadrazama sunulmadan önce aslında 8 senelik bir çalışma vardır. İlk Türk matbaasının kurulmasında İbrahim Müteferrika kadar önemli bir role sahip olan kişi Yirmisekiz Mehmed Çelebi(?-1732) nin oğlu olan ve III. Osman ın saltanatı sırasında bir yıldan az bir süre sadrazamlık yapacak olan Said Efendi dir. 1720 yılında Fransa nın uygarlık ve eğitim araçlarının gerektiği biçimde incelenerek, uygulanması olanaklı olanların rapor edilmesi ( 12 ) talimatıyla Fransa ya elçi olarak gönderilen Yirmisekiz Mehmed Çelebi, yanında oğlu Said Efendi yi de götürmüş; burada matbaacılığa ilgi duyup matbaaları inceleyen Said Efendi de İstanbul a dönünce kendisi gibi bir girişimciyle, İbrahim Müteferrika yla tanışmıştır. Matbaa kurma düşüncesine zaten inanmakta olan İbrahim Müteferrika, Sadrazam Damat İbrahim Paşa yı matbaanın gereğine inandırmak için Vesiletü t-tıba a adlı bir risale yazarak matbaanın gereklerini 10 madde halinde sıralamıştır. Bu gerekler, günümüz Türkçesiyle şöyledir: 1. Önemli eserlerin basılması halk ve aydınlar için faydalıdır. 2. Yazarların eserlerinin basılması bu eserlerin canlanmasına ve İslam dünyasında yayılmasına sebep olur. 3. Basılmış kitapların yazısı okunaklı güzel ve doğru olacağı için okutana da okuyana da kolaylık sağlar. Ayrıca mürekkepleri kalıcı olduğundan, yazma eserler gibi suyla bozulmaz. 4. Basmacılık kârlı bir sanattır; bir cilt kitap yazmanın zorluğuyla binlerce kitap elde edilebilir ve bu şekilde kitap ucuzlayacağı için herkes yararlanabilir. 5. Kitapların başına ve sonuna fihrist konularak aranan şeylerin kolayca bulunması sağlanabilir. ( 11 )Serpil Altuntek, İlk Türk Matbaasının Kuruluşu ve İbrahim Müteferrika Hacettepe Üniversitesi edebiyat Fakültesi Dergisi, C: 10, Sayı: 1, Temmuz 1993, s. 192 ( 12 ) Hüseyin Gazi Topdemir, age., s. 23 9

6. Kitapların ucuzlaması taşrada da kitaplardan yararlanılabilmesini sağlar. 7. Şehirlerde büyük kütüphanelerin kurulması imkanı doğar ve ilim öğrenenler artar. 8. Osmanlı Devleti nin savaşarak İslam dünyasının şerefini artırdığı gibi kitapların yayılmasını sağlayarak da İslam dünyasına hizmet etmesi mümkün olur. 9. Avrupalıların basmakta oldukları Arapça, Farsça ve Türkçe kitaplar yanlışlarla doludur. Ancak bir gün bu eserleri doğru basarak İslam dünyasına satma ihtimali olduğundan onlardan önce davranmak gerekmektedir. 10. Matbaa biliminin uygulanması için artık memlekette imkan vardır. Bütün İslam aleminin ihtiyaç duyduğu eserlerin basılması devletin şan ve şerefini artıracaktır.( 13 ) İbrahim Müteferrika matbaanın gereklerini bu şekilde açıkladıktan sonra 1726 yılında bir dilekçeyle Sadrazam Damat İbrahim Paşa ya başvurur. Dilekçede öncelikle matbaanın kurulmasının devletin himmeti ve Sadrazamın yardımı olmaksızın başarılamayacağını belirterek Şeyhülislamın da bu işe izin verdiğinin ilan edilmesini ister. Lügat, fizik, kozmografya, tıp, hesap, anatomi, geometri ve coğrafya ile diğer meslek kitaplarının basılması için bir fetva talep eder. Dikkat gerektiren bu iş için, bu işi başarabilecek kişilerin tayin edilmesini ve basılan kitapların belirlenen fiyattan aşağı ya da yukarı bir fiyata satılmamasını rica eder. Dilekçenin hem başında hem sonunda bu işin yürütülebilmesi için maddi yardıma ihtiyaç duyulduğunu belirterek bu konuya dikkat çeker. Dilekçeyle birlikte örnek olarak birkaç sayfasının basılmış halini sunduğu Vankulu Lügati nin çok aranan ama nadir bulunan bir kitap olması nedeniyle ilk olarak basılması gerektiğini söyler.( 14 ) Bu dilekçenin ardından Sadrazam Damat İbrahim Paşa nın izniyle Şeyhülislam dan fetva alınır ve padişah III. Ahmed in fermanıyla, tefsir, hadis, fıkıh ve kelam kitapları basmamak şartıyla matbaaya izin verilir. Dini kitapların matbaada basılmasına izin verilmemesinin iki nedeni vardır: Öncelikle ilmiye sınıfına, dini tutuculuk olarak adlandırılabilecek bir görüş hakimdir. Matbaa konusundaki ilk ( 13 ) Server R. İskit, Türkiye de Neşriyat Hareketleri Tarihine Bir Bakış, 1. b., Ankara: Milli Eğitim Basımevi, 2000, s. 18. ( 14 ) Alpay Kabacalı, Türk Kitap Tarihi, 2. b., İstanbul: Cem, 1989, s. 127-129. 10

tepkileri de lüzumundan fazla kitapların mevki-i tedavüle vaz iyle asayiş-i umumi ve muemelat-ı diniyeye ihtira-ı mezkurun tehlikeli olacağı ( 15 ) yani gereğinden fazla kitabın kullanıma girmesiyle söz konusu icadın genel asayiş ve dini davranışlar için tehlikeli olacağı yönünde olmuştur. İkinci tepki ise hattatlardan gelmiştir. Ekmeklerini istinsah yoluyla kazanan bu meslek erbabı bir gün kalem ve divitlerini tabuta koyup cenaze alayı yaparak matbaayı protesto etmiştir. Matbaaya izin veren fermanda, dini kitapların basılmayacağının belirtilmesi bu iki tepkiyi ortadan kaldırmıştır. Burada altı çizilmesi gereken bir konu, Osmanlı Devletinin ve Avrupa nın matbaaya verdiği tepkilerin farklılığıdır. Osmanlı nın tersine, Avrupa da matbaada ilk önce ve zaman içinde de en çok basılan kitaplar din kitaplarıdır ve bu kitapların basılması Avrupa da aydınlanmanın başlangıcı olmuştur. Osmanlı Devletinde ise dini kitapların matbaada basılmasına verilen tepkiler, Avrupa da basılan Kuran ların denize dökülerek ortadan kaldırılmasına kadar varmıştır.( 16 ) Matbaada dini kitapların basılmamasının nedenleri olarak verdiğimiz dini tutuculuk ve hattatların tepkisi, matbaanın Osmanlı ya 274 yıllık bir gecikmeyle girmesinin de başlıca nedenleri arasındadır. Bunlara eklenebilecek başka nedenler ise teknik yetersizlikler ve bu konuda yetişmiş eleman azlığıdır. Bu sorunu çözmek için matbaalar Fransa dan, matbaa harflerinin baskı yapan yüzü Hollanda dan, çalışanlar ise Avusturya dan getirtilmiştir.( 17 ) Arap alfabesine Türkçeye uygun harflerin de eklenmesiyle 31 harften oluşan Osmanlıcanın yazı dili, harflerin başta, ortada ve sonda farklı şekilde yazılması nedeniyle 124 karaktere sahip olmaktadır. Müteferrikanın asıl başarısı batı dillerinde kolaylıkla uygulanabilen matbaa tekniğini Arapça harfli bir dile uygulayabilmesidir ( 18 ). Osmanlı Devletinde Türkler tarafından matbaacılığın kullanılmaya başlanmasında geç kalınmasının bir başka nedeni de kağıt sorunudur. Matbaanın kullanılmaya başlandığı zamana kadar kağıt ithal edilmekteydi. 15. yüzyıla kadar Doğu dan ithal edilen kağıt 15. yüzyıldan sonra daha çok Batı dan ithal edilmeye başlanmıştı. Bu kağıtların üzerinde bulunan ( 15 ) M. Nuri İnuğur, age., s. 35. ( 16 ) http://blog.milliyet.com.tr/blog.aspx?blogno=195709 Erişim Tarihi: 13.12.2009 ( 17 ) http://www.idc.nl/pdf/423_brochure.pdf Erişim Tarihi: 25.11.2009 ( 18 ) Hüseyin Gazi Topdemir, age., s. 32 11

filigranlardan kağıdın menşei öğrenilebilir.( 19 ) Matbaanın kullanılmaya başlanması ile artan kağıt ihtiyacını karşılamak üzere 1744 yılında Yalova da kağıt fabrikası kuruldu. Ancak ne bu fabrika, ne de Osmanlı Devletinde daha sonra kurulan kağıt fabrikaları başta maliyetin fazla gelmesi gibi nedenlerle uzun ömürlü olamadılar. Osmanlı Devleti nde ilk Türk matbaası kurulmadan önce Avrupa da Arapça ve Türkçe kitapların, hatta Kuran ın basıldığı; dini konuları içermeyen kitapların devletin izniyle Osmanlı topraklarında da alınıp satıldığı bilinmektedir.( 20 ) Avrupa da Arap harfleriyle basım yapan matbaaların sayısı şöyledir: Matbaa Sayısı Basılan Kitap Sayısı 16. yüzyıl: 4 4 17. yüzyıl: 16 94 18. yüzyıl: 25 95 Dünyada Arap harfleriyle ilk olarak Mezamir adlı eser 1516 da İtalya da basılmıştır. İlk Türkçe kitap ise 1615 te Paris te Osmanlı padişahı ile Fransa kralı arasındaki ticaret antlaşmasının Türkçe ve Fransızca olarak basılmış halidir. Müteferrika matbaası kurulduktan sonra hemen kitap basımına başlanmamış, teknik yeterliliğe ulaşana kadar, bazı harita basımlarıyla iki yıl geçmiştir. 1729 yılında Osmanlı topraklarında ilk Türkçe kitap basılmıştır: İmam Ebu Nasr İsmail bin Hammadü l- Cevheri l-farabi nin Sıhahü l-cevheri adlı sözlüğünün tercümesi. Bu Arapça- Türkçe sözlüğü çeviren Mehmed ibn Mustafa el-vani nin diğer adı Vankulu Mehmed Efendi olduğundan bu eser de Vankulu Lügati olarak adlandırılır. Hacimli olduğu için istinsahı zor olan bu eser, iki cilt halinde, en iyi kağıda 1.000 adet basılmış ve büyük ilgi görmüştür. Eserin ciltsiz olarak satış fiyatı sarayın fermanıyla ( 19 )Ömer Özkan, El Yazması ve Nadir Eserlerde Kağıt ve Filigranlı Kağıt Kullanımı s. 2., http://www.hbektas.gazi.edu.tr/dergi_dosyalar/20-13-20.pdf Erişim Tarihi: 24.12.2009 ( 20 ) III. Murad ın bu kitapların alınıp satılmasına izin veren fermanı Kitab-ı Tahrir-i Usulü l-üklides kitabının başında yer almaktadır. Bkz. http://blog.milliyet.com.tr/blog.aspx?blogno=195709 Erişim Tarihi: 25.12.2009 12

35 kuruş olarak belirlenmiştir.( 21 ) Kitabın yazma nüshası ise 350 kuruştur. Her ne kadar bu ilk kitabın basılmış hali yazmasının onda biri fiyatına satılsa da İnuğur a göre matbaada basılan kitaplar dönemin ekonomik koşullarına göre pahalıdır. Bir matbaa işçisinin ve hatta İbrahim müteferrika nın aylık kazançlarını veren İnuğur, matbaada basılan bir kitabı almak için en az üç ay çalışmaları gerektiğini belirtir.( 22 ) Müteferrika matbaasında İbrahim Müteferrika hayattayken 17 kitap basılmıştır. 17. yüzyılda İngiliz kitap koleksiyoncularının ilk kez basılan kitap için kullandıkları incunabulum (ç. incunabula) terimi bugün literatürde bu ilk basılan 17 kitapla özdeşleşmiş gibidir. Bu kitaplar basım yıllarına göre şu şekilde sıralanır: 1. Kitab-ı Lügat-i Vankulu (Vankulu Lügati): Müslümanlar tarafından Arap harfleriyle basılan ilk eserdir.( 23 ) 2. Tufhetü l-kibar fi Esfarü l-bihar: Katip Çelebi nin Türk denizcilik tarihi hakkındaki eseridir. Vankulu Lügati yle aynı yıl basılmıştır. Kitapta 5 adet harita vardır. 1.000 adet basılmış, 3 kuruşa satılmıştır. 3. Tarih-i Seyyah Der Beyan-ı Zuhur-i Agvaniyan ve Sebeb-i İnhidam-ı Bina-yı Devlet-i Şahan-ı Safaviyan: Tadee Krozinski nin Paris te Latince olarak basılan ve İbrahim Müteferrika nın eklemeler de yaparak Türkçeye çevirdiği bir ruznamedir. Afganların kökenlerini ve İran daki isyanlarını anlatan bu eserin basımı, Afganlı bir İran elçisinin Osmanlı Devletine geldiği zamana denk getirildiği için eser büyük bilgi görmüştür. 1729 da 1.200 adet basılmış, 3 kuruşa satılmıştır. 4. Tarih-i Hind-i Garbi: Emir Mehmed ibn Emir Hasan ibn Sinan ibn hmedü l-niksariü l-suudi tarafından yazılan bu eser Batı Hind adaları veya Amerika tarihini anlatır. İslam dünyasında Amerikadan bahseden ilk kitaptır. İlk resimli basma kitabımızdır. Yazmasının adı Kitab-ı İklim-i Cedid dir. İçinde 13 tane tahta kalıpla basılmış desen vardır. 1730 da 500 adet basılmış ve 3 kuruşa satılmıştır. ( 21 ) Osman Ersoy, Türkiye ye Matbaanın Girişi ve İlk Basılan Eserler, 1. b., Ankara: Güven, 1959, s. 39. ( 22 ) M. Nuri İnuğur, age., s. 150 ( 23 ) http://www.idc.nl/pdf/423_brochure.pdf Erişim Tarihi: 14.12.2009 13

5. Tarih-i Timur-ı Gürgan: Ahmet ibn Abdullah ibn Arabşah ın Timurlenk tarihini anlattığı eseri iki kez Türkçeye çevrilmiş, ikinci çevirisi basılmıştır. 6. Tarih-i Mısr-ı Kadim ve Mısr-ı Cedid: Süheyli Efendi nin yazdığı Mısır tarihi 1730 da 2 cilt halinde 500 adet basılmış ve 3 kuruşa satılmıştır. 7. Gülşen-i Hulefa: Nazmizade Hüseyin Murteza Efendi nin kitabı Babil halifelerinden başlayarak II. Ahmed e kadar geçen halifeler tarihini anlatmaktadır. 1730 da 500 adet basılmış ve 5 kuruşa satılmıştır. 8. Grammaire Turque: Fransızlara Türkçe öğretmek amacıyla Johann Babtist Holderman tarafından yazılan bu eser 1730 da basılmış ve 3 kuruşa satılmıştır. Latin harflerinin kullanıldığı ilk Osmanlı baskısıdır.( 24 ) 9. Usulü l-hikem fi Nizamü l-ümem: İbrahim Müteferrika nın hem Avrupa devletlerini hem de Osmanlı Devleti ni irdeleyerek yazdığı, milletlerin düzeni hakkındaki bu eseri Sultan I. Mahmud a bir ıslahat projesi olarak sunulmuştur. İlk kez ayrıntılı olarak kaleme alınmış, bir tür Avrupalılaşma hareketinin manifestosu niteliğindeki bir kitaptır. ( 25 ) 1732 yılında 500 adet basılmış ve hacimce küçük bir eser olduğu için 1 kuruşa satılmıştır. 10. Füyuzat-ı Mıknatısiye: İbrahim müteferrika nın Latinceden çevirdiği eser, 1732 de 500 adet basılmış ve hacimce küçük bir eser olduğu için 1 kuruşa satılmıştır. 11. Cihannüma: Katip Çelebi nin tarih ve coğrafya kitabının yazma aslının tamamı basılmadığı gibi Müteferrika nın kitaba eklemeleri vardır. İçinde 22 sayfalık genel indeks ve 40 kadar harita ve şekil bulunmaktadır. 1732 de 500 adet basılmış ve 30 kuruşa satılmıştır. 12. Takvimü t-tevarih: Katib Çelebi nin ilk insandan başlayarak yaşadığı döneme kadar geçen önemli olayları yaşamış önemli kimseleri anlattığı eseridir. Esere yazılan zeyle İbrahim Müteferrika tarafından da eklemeler yapılarak 1733 te 500 adet basılmış ve 3 kuruşa satılmıştır. 13. Kitab-ı Tarih-i Naima: Naima nın 1000-1659 yılları arasındaki Osmanlı tarihini anlattığı eseri 1734 te 2 cilt halinde ve 500 adet basılmıştır. ( 24 ) http://www.idc.nl/pdf/423_brochure.pdf Erişim Tarihi: 24.11.2009 ( 25 ) Hüseyin Gazi Topdemir, age., s. 44. 14

14. Tarih-i Raşid: Naima tarihini bıraktığı yerden devam eden Raşid, 1721 yılına kadar geçen olayları anlatmıştır. 1739 da basılan eser 30 kuruştur. 15. Tarih-i Asım: Raşid tarihinin bıraktığı yerden devam eden Asım, 1728 yılına kadar geçen olayları anlatmıştır. 1741 de basılan eser 30 kuruş satılmıştır. 16. Ahval-i Gazavat Der Diyar-ı Bosna: Bosna savaşlarının durumunu anlatan bu risale, Bosnalı Ömer Efendi tarafından yazılmıştır. 17. Kitab-ı Lisanü l-acemü l-müsemma bi-fehreng-i Şuuri: Şuuri Hasan Efendi nin yazdığı Farsça-Türkçe sözlük iki cilt halinde basılmış ve 120 franka satılmıştır. 1745 yılında İbrahim Müteferrika ölmüş ve onun ölümünden sonra 1794 tarihine kadar çoğunlukla kapalı kalmış ve belli dönemlerde kısa süreli basım yapmıştır. Farklı dönemlerde farklı kişiler tarafından işletilen matbaada şu kitaplar basılmıştır: Vankulu Sözlüğü: 2. basım Sami Şakir ve Suphi Tarihleri: Asım tarihinin 1743 e kadar gelen devamıdır. Tarih-i İzzi: Sami Şakir ve Suphi Tarihleri nin devamıdır. Kafiye: İbnü l-hacib in Arapça gramer kitabı III. Selim in yenileşme programları çerçevesinde Türkçeye çevrilen eserler: Fenn-i Harb, Fenn-i Lağım, Fenn-i Muhasara. Ancak matbaacılık zamanla ilk zamanlardaki heyecanını yitirmiştir. Bunun sebepleri arasında kağıt sorunu, matbaanın devletin tekelinde olması gibi durumlar vardır. Matbaacılık ancak Tanzimat döneminde, gazeteciliğin gelişmesinden sonra özel bir girişim olmaya başlamıştır. Müteferrika matbaasından sonra ikinci matbaayı III. Selim in isteği üzerine Mühendishane nin geometri hocası Abdurrahman efendi açmıştır. Bunun ardından, yine Abdurrahman efendi nin yönetiminde açılan Üsküdar Matbaası da resmi nitelikte bir matbaadır. Zamanla bu iki matbaa arasında basılan kitaplar açısından bir fark doğmuştur; Mühendishane Matbaası çoğunlukla ders kitapları basmaya ağırlık vermiştir. 1831 yılında II. Mahmud un emriyle kurulan Takvimhâne-i Amire 15

Matbaası ve 1860 lı yıllarda kurulan Cevâib Matbaası ile matbaacılık iyice gelişmiş, özellikle Tanzimat Döneminde gazeteciliğin de yaygınlaşmasıyla matbaacılığın önemi artmıştır.( 26 ) Latin alfabesinin Türkçeye uyarlanmasının gerekliliği Cumhuriyet in ilanından önce de görülmeye, 1860 lardan itibaren bu gereklilik dillendirilmeye başlanmıştı. Bu konuda dönemin aydınları arasında gazetelerin aracılığıyla uzun süren tartışmalara rastlanmaktadır.( 27 ) Cumhuriyet in ilanından 5 yıl sonra Türkiye de Latin harflerinin kullanılmaya başlanması bir Kanunla resmileşti. Cumhuriyet in ülkeye getirdiği yenilikler, pek çok alanda olduğu gibi Harf Devrimiyle birlikte yayıncılık tarihinde de önemli bir gelişim gösterilmesini sağlamıştır. 1729'da ilk Türk basımevi kuruluşundan, 1928 yılında Latin harflerinin kabulüne kadar geçen 200 yıllık sürede yalnızca 40.000 kadar eser basılmış( 28 ), buna karşılık bu tarihten sonraki 50 yılda basılı eser sayısı 200.000'i aşmıştır.( 29 ) Türkiye Cumhuriyeti nde Latin harflerinin kabul edilmesinin ardından basılan ilk kitap Maarif Kitaphanesinde 1936 yılında basınla Kuran dır. 1.2. Yazma ve Eski Harfli Türkçe Basma Kitaplarla İlgili Genel Kavramlar: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yazma Eser Kütüphaneleri Çalışma, Yazma ve Eski Harfli Basma Eserlerden Yararlanma Yönetmeliği nde yazma eser Elle yazılmış, sanatsal, tarihsel ve içerik değeri olan, kitap, gazete, dergi, mektup, ferman, berat, levha, hilye, hat ve benzeri eserler olarak tanımlanmıştır.( 30 ) Dergah Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi ndeki( 31 ) tanım ise şöyledir: Elle yazılan her şeye yazma denmesine rağmen terim olarak yazma, elle yazılan kitap anlamına ( 26 ) http://www.turuncuart.com/bfad3d50-d1e6-4e59-826c-5cba20e3f99f.asp Erişim Tarihi: 09.12.2009 ( 27 ) Selami Kılıç, Türkiye de Latin Harfleri Meselesi, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/45/784/10087.pdf Erişim Tarihi: 25.12.2009 ( 28 ) http://www.beyazitkutup.gov.tr/kunye.php Erişim Tarihi: 12.02.2010 ( 29 ) http://www.turkcebilgi.com/t%c3%bcrkiye'de_matbaac%c4%b1l%c4%b1k/ansiklopedi Erişim Tarihi: 30.11.2009 ( 30 )Kültür ve Turizm Bakanlığı Yazma Eser Kütüphaneleri Çalışma, Yazma ve Eski Harfli Basma Eserlerden Yararlanma Yönetmeliği, TC Resmi Gazete, Sayı: 25074, 19/04/2003. ( 31 ) Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, İstanbul: Dergah, Ekim 1998, C: 8, s. 575. 16

gelmektedir. Dolayısıyla yazma kitap terimiyle, yine elle yazılmış mektup, ahidname, vesika, vb. unsurlar dışarıda bırakılarak ister sayfa, ister tomar, isterse kitap şeklinde olsun, defter suretinde birbirine iliştirilip ciltlenmiş eser anlaşılır. Görüldüğü gibi bu iki tanımdan ilkinde her türlü eser yazma olarak adlandırılırken ikinci tanımda yalnızca kitaplar yazma olarak kabul edilmektedir. Birbiriyle uyuşmayan bu iki tanımda da eksik olduğu görülen bir eksiği tamamladığı için Türk Dil Kurumu sözlüğünün yaptığı tanımın daha başarılı olduğu düşünülmektedir: Basım tekniğinin gelişmediği dönemlerde elle yazılmış kitap, yazma nüsha. ( 32 ) Bu son tanımın tamamladığı nokta ise yazma eserlerin bugün hala üretilmesinin mümkün olmayacağını gösteren basım tekniğinin gelişmesinden önce sözüdür. Teknik zorunluluklar gereği elle çoğaltılan kitapların bugünkü şartlar altında basılması mümkün olduğundan artık yazma eser kavramı da geçmişte kalmıştır. Her ne kadar matbaayı kullanmaya geç başlayan Türkler in basma eserlere alışması da güç olmuş ve 20. yüzyılın başlarına kadar yazma eser kültürü devam etmişse de teknik ilerleme karşısında yazma eser kavramı tamamıyla geçmişte kalmıştır. Pek çok yazma eserin üretildiği ülkemizde yazma eserler kendi terminolojisini geliştirmiştir.( 33 ) İslam dünyasının ilk yazma eseri Hz. Osman zamanında çoğaltılan Kuran nüshalarıdır. Araştırmalara göre şu an dünya üzerinde altı milyon civarında Arapça, 4 milyon civarında da başta Türkçe olmak üzere Arapça dışındaki dillerde üretilmiş İslam dünyasına ait yazma eser bulunmaktadır.( 34 ) Yazmalarla ilgili bilgileri o dönemde yazılan bibliyografik eserlerden öğrenebiliriz. Bu eserlere Taşköprülüzade nin Şakaiku n-nu maniyye (ve zeylleri), Katip Çelebi nin Keşfü z- Zünun adlı eseri örnek verilebilir. Bugün ise kütüphanelerdeki toplu kataloglar aracılığıyla bize miras kalan hazinenin tespiti mümkün olmaktadır. Bunlar arasında da Türkiye Yazmaları Toplu Kataloğunun( 35 ) önemi büyüktür. ( 32 ) http://tdkterim.gov.tr/bts/?kategori=verilst&kelime=yazma&ayn=tam Erişim Tarihi: 01.10.2009 ( 33 )Ahmet Turan Sinan, Yazma Eserlerle İlgili Terimler, Fırat Havzası Yazma eserler Sempozyumu, Elazığ: Fırat Üniversitesi, 1987, s. 35 ( 34 )Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, İstanbul: Dergah, Ekim 1998, C: 8., s. 576 ( 35 )Milli Kütüphane Başkanlığı, Türkiye Yazmaları Toplu Kataloğu, 1978-2005 17

Yazma eserlerin müellifi ve müstensihi ile ilgili bilgiler eserin içindeki kayıtlardan anlaşılır. Bu kayıtlar şunlardır: Telif Kaydı: Eserin kim tarafından yazıldığını açıklar. Rivayet Kaydı: Eserin hangi rivayet zinciriyle geldiğini açıklar. Sema Kaydı: Eserin müellife okunduğunu açıklar. Kıraat Kaydı: Eserin bir alim huzurunda okunduğunu açıklar. İcazet Kaydı: Müellifin, eserin rivayet hakkını uzaktaki birine verdiğini açıklar. Münavele Kaydı: Müellifin huzurundaki bir kişiye rivayet hakkı verdiğini açıklar. Ferağ (Ketebe / Tesvid / Neseha) Kaydı: Nüshanın kim tarafından, nerede, ne zaman yazıldığını veya istinsah edildiğini açıklar. Mukabele Kaydı: Nüshanın müellif hattı esas nüsha ile veya tam ve iyi bir nüsha ile karşılaştırılmış olduğunu belirten kayıttır. Mutalaa (Nazar) Kaydı: Eserin ders dışında okutulduğunu açıklar. Temellük Kaydı: Eserin kimin malı olduğunu açıklar.( 36 ) Bunların dışında bir yazma eserin hakkında bilgi verecek önemli bir kaynak da eserin yazıldığı kağıttır. Cunbur,( 37 ) Türkiye deki kütüphanelerdeki yazma eserlerin kağıtlarının 3 bölüme ayrıldığını söyler: 1. Doğu da yapılan kağıtlar 2. Yerli kağıtlar 3. Batı dan getirilen ve çoğu filigranlı kağıtlar Kağıtların cinsleri yapıldıkları yerlere ve hammaddelerine göre değişir. 16. yüzyıldan beri Avrupa dan ithal edilen kağıtlarda kağıdın üretildiği firmanın filigranı bulunmakta ve bu filigran sayesinde kağıdın menşei bilinmektedir. 1.3.Dünyada ve Türkiye de Kütüphanecilik Tarihi: Bugünkü anlamıyla olmasa da tarihte kütüphane benzeri yapılara ilk defa M.Ö. 3000 yılında Mısır da tapınaklarda rastlanır.( 38 ) Tablet evi, mühür evi, papirüs evi gibi ( 36 ) Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, İstanbul: Dergah, Ekim 1998, C: 8, s. 576. ( 37 ) Müjgan Cunbur, Yazma Eserlerde Kullanılan Kağıt ve Özellikleri, Fırat Havzası Yazma eserler Sempozyumu, Elazığ: Fırat Üniversitesi, 1987, s. 83. 18

adları da olan kütüphanelerde din, felsefe, kimya gibi konularda yazılmış yazılar ve devlet yazışmaları bulunmaktadır. M.Ö. 625 yılında Asur devleti hükümdarı tarafından kurulan Ninova Kütüphanesi ise bilinen ilk kütüphanedir. İlkçağın önemli kütüphaneleri, Aristotales in kütüphanesi, İskenderiye kütüphanesi, Pergamon (Bergama) kütüphanesi gibi kütüphanelerdir. 18. yüzyılda pek çok kütüphane hem koleksiyonları hem de yönetimleri açısından müzeyi andırır. Kütüphanelerin okuyuculara hizmet vermeye başlamasının ilk örneği Göttingen Üniversite Kütüphanesi dir. Bu ilk örnek etkili olur ve 19. yüzyılda kütüphaneler bugünkü halini alır. Türkler tarafından kurulan ilk kütüphaneler Uygur dönemine aittir. İslamiyet in kabulünden sonra da saraylarda, cami ve medreselerin içinde kütüphaneler kurulmuştur. Osmanlı Devleti ndeki en eski kütüphaneler de saray kütüphaneleridir ki Şehsuvaroğlu na göre bunun ilk örneği Orhan Gazi nin Bursa da kurdurduğu kütüphanedir.( 39 ) Ancak ondan önce Osman Gazi nin de İznik te kütüphane kurdurduğu yönünde bazı görüşler vardır. Erünsal a göre Osman Gazi döneminde henüz bilimsel kurumların kurulmamış olası nedeniyle bu devirde kurulan bir kütüphaneden söz edilemez.( 40 ) Önceleri yalnızca padişahlar tarafından kurulan kütüphanelere zamanla valide sultanlar, sadrazamlar, devlet büyükleri tarafından kurulan kütüphaneler de eklenerek Osmanlı daki kütüphane sayısı zenginleşmiştir. Bu kütüphaneler Cumhuriyet in ilanı ile devlete geçmiştir. Bugün Türkiye de Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Milli Kütüphane, halk kütüphaneleri, çocuk kütüphaneleri, devlet kütüphaneleri ve yazma eser kütüphaneleri ile okul kütüphaneleri ve özel kütüphaneler hizmet vermektedir. ( 38 ) Jale Baysal, Kitap ve Kütüphane Tarihine Giriş, 2. b.,istanbul: Türk Kütüphaneciler Derneği, 1992, s. 30. ( 39 ) Prof. dr. Bedi N. Şehsuvaroğlu, Tarihte ve Bizde Kütüphane, Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, Cilt: XXVII, Sayı:1, 1978, s. 5. ( 40 ) İsmail Erünsal, Türk Kütüphaneleri Tarihi, 2. b., Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 1991, s. 3. 19

İKİNCİ BÖLÜM MEVCUT DURUMUN TESPİTİ 2. TÜRKİYE DE VE DÜNYADA NADİR KİTAPLARIN TESPİTİ VE DEĞERLENDİRİLMESİNDE MEVCUT DURUM Birinci bölümde kitabın ve kütüphanenin Türkiye deki ve dünyadaki gelişimi incelenmiştir. Bu bilgiler ışığında kitabın ve kütüphanenin bugünkü durumunu anlamak, nadir kitapların durumunu tespit etmek için yararlı olacaktır. Bu bölümde özellikle iki konu üzerinde durulmuştur: Bunlardan ilki Türkiye de ve dünyada nadir kitapların nasıl belirlendiği, nadir kitap olarak kabul edilen kitaplarla ilgili ne gibi uygulamalar olduğu, bu konuda belli ölçütler olup olmadığıdır. İkinci konu ise mevcut durumun iyileştirilmesi veya netleştirilmesi için önerilerin neler olabileceğidir. Bunun için nadir kitap kavramının en önemli olduğu kurumlar olan kütüphanelerdeki mevcut durum araştırılmıştır. Türkiye deki kütüphaneler hakkındaki bilgiler bizzat kütüphane personelinden öğrenilmiş, dünyadaki milli kütüphaneler hakkındaki bilgiler ise internet sitelerinin İngilizce sayfalarından edinilmiştir. Koleksiyonunda kitap bulunduran bazı müzelerle ilgili bilgi verilmiş, konuyla ilgili sunulacak önerilerde yararlanılmak üzere sahaflarla görüşülmüştür. 2.1. Türkiye deki Kütüphanelerde Nadir Kitapların Durumu: 2.1.1. Kültür ve Turizm Bakanlığına Bağlı Kütüphanelerdeki Durum: Bu çalışmada, koleksiyonunda yazma ve nadir eserler bulunan kütüphanelerin hepsiyle görüşmek mümkün olmayacağı için yazma eser kütüphanelerinden

Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi ve Millet Kütüphanesi seçilmiş, ayrıca Milli Kütüphane ve Beyazıt Devlet Kütüphanesi ile görüşülmüştür. 2.1.1.1. Milli Kütüphanedeki Uygulamalar: Kuruluş çalışmaları 15 Nisan 1946 da başlayan Milli Kütüphane nin koleksiyonu bir yıl içinde 60.000 e ulaşmış ve 16 Ağustos 1948 de koleksiyon kullanıcılara açılmıştır. 29 Mart 1950 yılında Kütüphane yi resmi kimliğine kavuşturan Kuruluş Kanunu kabul edilmiş, 1955 te ek bir Kanun ile Milli Kütüphane bünyesinde bir Bibliyografya Enstitüsü kurulmuştur. Milli Kütüphane, 1983 yılından beri bugünkü binasında hizmet vermektedir.( 41 ) Dünyanın en genç milli kütüphanelerinden biri olan Milli Kütüphane Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı bir ana hizmet birimidir. Koleksiyonunu derleme, satın alma, bağış ve mübadele yoluyla geliştirmektedir. Koleksiyonunun 2009 yılı sonu verilerine göre durumu şöyledir: Basma Kitap :1.170.237 Eski Harfli Türkçe Kitap :56.220 Yazma Eser :27.000 Süreli Yayın :1.420.172 Kitapdışı Materyal :190.706 Toplam :2.874.335 Milli Kütüphane Başkanlığı eser satın alırken veya bağış kabul ederken bir komisyon kurmakta ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayın Seçme Yönetmeliğinden yararlanmaktadır. Ancak Başkanlığın satın alma ve bağış için birer yönerge hazırlama çalışmaları devam etmektedir. Bu taslaklarda el yazması ve nadir ( 41 ) http://www.mkutup.gov.tr/menu/9 Erişim Tarihi: 21.12.2009 21

eserlerin değerlendirilmesi ile ilgili ölçütlere yer verilmektedir. Taslakta şu ifadeler yer almaktadır: El yazması ve Arap Harfli Türkçe kitaplar, her türlü yazma belgeler, Doğu ve Batı medeniyetlerine ait Incunable lar, ikinci bir nüshası kalmamış nadir eserler, herhangi bir sanat ya da hatıra değeri olan kitaplar ile eserlerini bastırmamış yazarların müsvedde halindeki kitap ve mektupları gibi yazma ve nadir eserlerin alınması aşağıdaki kriterlere göre yapılır. 1928 öncesi Arap Harfli Basma eserlerde: a) Eserlerin öncelikle İbrahim Müteferrika tarafından kurulan ilk matbaada basılan eserlerden olup olmadığına dikkat edilir, b) Eserin konusu ve içeriğine bakılır, c) Koleksiyonumuzda bulunup bulunmadığına bakılır, d) Taş baskı olup, olmadığına bakılır, e) Türkiye dışında herhangi bir yerde basılıp basılmadığına bakılarak değerlendirme yapılır. El Yazması Eserler: a) Eserin ünik nüsha, b) Nadir nüsha, c) Eserin konusuna (Türk kültürü, edebiyatı, tarihi vb. ilgili olup olmadığına) d) Müellif hattı nüsha, e) Müellifin dönemine yakın bir nüsha, f) Müellifin yaşadığı devirde istinsah edilmiş olan nüsha, g) Müellif nüshasından istinsah edilen nüsha, h) Mevcut nüshalar içinde tamam olan nüsha, ı) Sanat değeri taşıyan nüsha (Yazı, tezhip, minyatür ve cilt bakımından), 22

i) El yazma esere sahip olan kişi hakkındaki kayıtlara (Temellük kaydını taşıyan nüsha), j) Yazmanın önemli bir kişi adına (Padişah, sultan, devlet adamı) veya kütüphanesi için yazılmış nüsha, k) Kullanılan malzeme, kağıt, mürekkep, kalem ve yazılışı ile bunları yazan hattatlar bakımından Bu taslak hazırlanırken Milli Kütüphane deki mevcut uygulamalar göz önünde tutulmuştur. Yayın seçme kriterlerinden önceki paragrafta yazma ve nadir eserlere örnekler verilmiştir. Bu örnekler, değerlendirmeye alınacak eserlerin tamamını kapsamaz, bu nedenle tanım olarak düşünülemez. Ancak kriterler sıralanırken yapılan ayrım nadir eserlerin tanımı açısından dikkate değerdir; çünkü iki bölüm halinde verilen kriterlerin ikinci kısmı yazma eserleri kapsadığına göre yazma eserlerin dışında kalan nadir eserler ise birinci kısımdaki kriterlere göre seçilmektedir. Dolayısıyla yalnızca 1928 öncesi Arap harfli basma eserlerin nadir eser olarak kabul edildiği gibi bir sonuç doğmaktadır. Bu kriterlerin alındığı metnin yalnızca bir taslak olması nedeniyle mevcut uygulamalar, Milli Kütüphane Başkanlığı Yazma Nadir Eserler, Patoloji ve Restorasyon Şube Müdürü Mahir Koçyiğit ile yapılan görüşmeden aktarılmaktadır. Yazma Nadir Eserler, Patoloji ve Restorasyon şubesinde el yazması eserler, Arap harfli Türkçe basmalar ve eski tarihli (Türkçe ve diğer dillerde) basma eserler bulunmaktadır. Ancak bu şubede bulunan Latin harfli Türkçe kitapların, nasıl bir ölçüte göre diğerlerinden ayrıldığı ve nadir eserler deposuna alındığı konusu net değildir. Ayrıca, yabancı diller deposunda bulunan, eski tarihli, kağıt ve cilt özelliklerine göre değerli oldukları bilinen; ancak nadir eserler deposuna dahil edilmeyen kitaplar da mevcuttur. Milli Kütüphane de bulunan yazma eserler mikrofilme çekilmiş ve görüntüleri dijital ortama aktarılmıştır. Bu görüntülerden kütüphane içinde bulunan bilgisayarlarda ücretsiz yararlanılmaktadır. Kütüphane dışında yararlanmak için ise 23

poz başına Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Ait Eserlerden Faydalanma Usul ve Esasları Hakkında Tüzük te belirtilen ücret alınmaktadır. Eserlerin tamamı verilmemekte, % 10 u verilmektedir. Ancak kullanıcının bir konuda çalıştığını kanıtlaması durumunda o konuyla ilgili eserin tamamına ulaşılabilmektedir. Koleksiyonda bulunan diğer eserlerin görüntülerinin aktarımı henüz tamamlanmadığından eserler okuyucuya verilmektedir. Ancak bazı eski ve yıpranmış kitapların kullanımı sırasında kullanıcının bir görevlinin nezaretinde eserden yararlanması mümkün olmaktadır. Milli kütüphane koleksiyonunda bulunan çok değerli eserler kütüphane içindeki müzede sergilenmektedir. Bu müze haftanın bir günü ziyaretçiye açık olmaktadır. Milli Kütüphane kitap konservasyonu ve restorasyonu yapan az sayıda kütüphaneden biridir. 2006 yılında faaliyete geçmiş olan laboratuarda bugüne kadar 16 eserin onarımı yapılmıştır. Bu çalışma sırasında görüşülen Yazma Nadir Eserler, Patoloji ve Restorasyon Şube Müdürü Mahir Koçyiğit, nadir eserlerin seçimi konusunda en önemli 4 niteliğin eserin içeriği, az sayıda bulunması, eski bir eser olması ve kullanıcıdan talep görmesi olduğunu belirtmiştir. Okuyucu Hizmetleri Daire Başkanı Tülin Ege ise nadir kitapların tespit edilmesi için yıl sınırlaması koymanın en etkili yol olacağını söylemiştir. Milli Kütüphane nin eski başkanlarından, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi nde kütüphanecilik dersleri vermiş olan ve bugün hâlâ Milli Kütüphane nin yayın seçme komisyonunda görev alan değerli edebiyatçı ve kütüphaneci Dr. Müjgan Cunbur, yazma ve nadir eserler konusunda uzman olduğu için konu hakkında kendisinin de görüşü alınmıştır. Dr. Cunbur a göre de bir esere nadir diyebilmek için hangi dilde veya hangi alfabede yazıldığının bir önemi yoktur. Az bulunan ve içerik yönünden değerli bir eser nadir özelliği taşımaktadır.( 42 ) ( 42 ) Dr. Müjgan Cunbur la yarı yapılandırılmış görüşme, Nisan 2009. 24