4. SÜRTÜNME DİRENCİ, TÜRBÜLANS YAPICILAR, PÜRÜZLÜLÜK ve KİRLENME, DALGA YAPMA DİRENCİ (DALGA DİRENCİ), HAVA ve RÜZGÂR DİRENCİ, TAKINTILARIN DİRENCİ



Benzer belgeler
3. GEMİ DİRENCİ, GEMİ DİRENCİNİN BİLEŞENLERİ, SINIR TABAKA

GEMİ DİRENCİ ve SEVKİ

ÇEV-220 Hidrolik. Çukurova Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Yrd. Doç. Dr. Demet KALAT

ÖN DİZAYN AŞAMASINDA GEMİ GÜCÜNÜN BELİRLENMESİ ve DEĞİŞİK TİP GEMİLER İÇİN MODEL DENEYLERİ ile KARŞILAŞTIRILMASI

BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ MAKİNE VE İMALAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ

HİDROLİK. Yrd. Doç. Dr. Fatih TOSUNOĞLU

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ ENERJİ SİSTEMLERİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ISI TRANSFERİ LABORATUARI

Gemi Gövdelerinin Katodik Koruması ESEN METAL

6. GEMİ GEOMETRİSİNE İLİŞKİN TANIMLAR

Isı Kütle Transferi. Zorlanmış Dış Taşınım

Pürüzlü Cidar

TAŞINIMIN FİZİKSEL MEKANİZMASI

AÇIK KANAL AKIMI. Hopa Yukarı Sundura Deresi-ARTVİN

T. C. GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK VE DOĞA BİLİMLERİ FAKÜLTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ DENEYLER 2

6.1 GEMİ DİRENCİNİN BİLEŞENLERİ

Makina Mühendisliği Bölümü Makine Laboratuarı

Özel Laboratuvar Deney Föyü

Hareket Kanunları Uygulamaları

Bölüm 8: Borularda sürtünmeli Akış

MAKİNA MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ AKIŞKANLAR MEKANİĞİ II FİNAL SINAVI Numara: Adı Soyadı: SORULAR-CEVAPLAR

6. GEMİ DİRENCİNİN BİLEŞENLERİ 6.1. GİRİŞ

RÜZGAR ETKİLERİ (YÜKLERİ) (W)

İ çindekiler. xvii GİRİŞ 1 TEMEL AKIŞKANLAR DİNAMİĞİ BERNOULLİ DENKLEMİ 68 AKIŞKANLAR STATİĞİ 32. xvii

Selçuk Üniversitesi. Mühendislik-Mimarlık Fakültesi. Kimya Mühendisliği Bölümü. Kimya Mühendisliği Laboratuvarı. Venturimetre Deney Föyü

Pervane 10. PERVANE TEORİLERİ. P 2 v 2. P 1 v 1. Gemi İlerleme Yönü P 0 = P 2. Geliştirilmiş pervane teorileri aşağıdaki gibi sıralanabilir:

SORU #1. (20 p) (İlişkili Olduğu / Ders Öğrenme Çıktısı: 1,5,6 Program Çıktısı: 1)

BÖLÜM 4 KARAYOLUNDA SEYREDEN ARAÇLARA ETKİYEN DİRENÇLER

EŞANJÖR (ISI DEĞİŞTİRİCİSİ) DENEYİ FÖYÜ

Umulan Gemi Performansı. Model Deney Sonucu. EKSTRAPOLASYON Model sonuçlarından Gemi sonuçlarını elde etme. Yöntem

GEMİ SEYİR TECRÜBELERİ. Tam Ölçekli Gemi Direncinin Belirlenmesi

SÜRTÜNME Buraya kadar olan çalışmalarımızda, birbirleriyle temas halindeki yüzeylerde oluşan kuvvetleri etki ve buna bağlı tepki kuvvetini yüzeye dik

ÇATI MAKASINA GELEN YÜKLER

BÖLÜM 4: MADDESEL NOKTANIN KİNETİĞİ: İMPULS ve MOMENTUM

(b) Model ve prototipi eşleştirmek için Reynolds benzerliğini kurmalıyız:

AKM BÖLÜM 11 - UYGULAMA SORU VE ÇÖZÜMLERİ Doç.Dr. Ali Can Takinacı

BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ MAKİNE VE İMALAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ

VENTURİMETRE DENEYİ 1. GİRİŞ

AKM 205-BÖLÜM 2-UYGULAMA SORU VE ÇÖZÜMLERİ

7. BÖLÜMLE İLGİLİ ÖRNEK SORULAR

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ MAK MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ LABORATUVARI DENEY 4

BÖLÜM 1: MADDESEL NOKTANIN KİNEMATİĞİ

HİDROLİK MAKİNALAR YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI

6.2. GÜRÜLTÜNÜN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ

YAVAŞ DEĞİŞEN ÜNİFORM OLMAYAN AKIM

Şekilde görüldüğü gibi Gerilim/akım yoğunluğu karakteristik eğrisi dört nedenden dolayi meydana gelir.

T.C. GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK VE DOĞA BİLİMLERİ FAKÜLTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ DENEYLER II DERSİ

TEKNE FORMUNUN BELİRLENMESİ

2. Basınç ve Akışkanların Statiği

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ HAVACILIK VE UZAY BİLİMLERİ FAKÜLTESİ. Prof. Dr. Mustafa Cavcar 8 Mayıs 2013

BİYOLOLOJİK MALZEMENİN TEKNİK ÖZELLİKLERİ PROF. DR. AHMET ÇOLAK

Taşınım Olayları II MEMM2009 Akışkanlar Mekaniği ve Isı Transferi bahar yy. borularda sürtünmeli akış. Prof. Dr.

AKM 205 BÖLÜM 8 - UYGULAMA SORU VE ÇÖZÜMLERİ

LİNEER DALGA TEORİSİ. Page 1

STATIK MUKAVEMET. Doç. Dr. NURHAYAT DEĞİRMENCİ

1. Giriş 2. Yayınma Mekanizmaları 3. Kararlı Karasız Yayınma 4. Yayınmayı etkileyen faktörler 5. Yarı iletkenlerde yayınma 6. Diğer yayınma yolları

Kompozit Malzemeler ve Mekaniği. Yrd.Doç.Dr. Akın Ataş

MAKİNE ELEMANLARI DERS SLAYTLARI

Kompozit Malzemeler ve Mekaniği. Yrd.Doç.Dr. Akın Ataş

KOROZYONDAN KORUNMA YÖNTEMLERİ

NÖ-A NÖ-B. Şube. Alınan Puan. Adı- Soyadı: Fakülte No: 1. Aşağıda verilen fiziksel büyüklüklerin eşit olduğunu gösteriniz. 1/6

Gemi Geometrisi. Prof. Dr. Tamer YILMAZ. GEMİ MÜHENDİSLİĞİNE GİRİŞ 2009, Tamer Yılmaz

KAYMALI YATAKLAR I: Eksenel Yataklar

AKM 205 BÖLÜM 2 - UYGULAMA SORU VE ÇÖZÜMLERİ. Doç.Dr. Ali Can Takinacı Ar.Gör. Yük. Müh. Murat Özbulut

AKIŞKAN STATİĞİNİN TEMEL PRENSİPLERİ

KAYMA GERİLMESİ (ENİNE KESME)

AKIŞKANLAR MEKANİĞİ-II

Kar Mücadelesi. Prof.Dr.Mustafa KARAŞAHİN

Kirişlerde Kesme (Transverse Shear)

Yatak Katsayısı Yaklaşımı

9. KAVİTASYON, KAVİTASYONUN ETKİLERİ, KAVİTASYONUN BAŞLANGICI, KAVİTASYON KONTROLÜ

INM 305 Zemin Mekaniği

ÇEV207 AKIŞKANLAR MEKANİĞİ KİNEMATİK-1. Y. Doç. Dr. Güray Doğan

8. GEMİ İLE PERVANE ARASINDAKİ KARŞILIKLI ETKİLER, GEMİLER İÇİN KULLANILAN GÜÇLER ve VERİMLER. 8.1 Gemi İzi ve İz Katsayısı

BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ MAK490 Makine Laboratuarı Dersi Akışkanlar Mekaniği Deneyi

MAK 210 SAYISAL ANALİZ

BATMIŞ YÜZEYLERE GELEN HİDROSTATİK KUVVETLER

DENİZ HARP OKULU GEMİ İNŞAATI VE GEMİ MAKİNELERİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜM BAŞKANLIĞI DERS TANITIM BİLGİLERİ

SORU #1. (20 p) (İlişkili Olduğu / Ders Öğrenme Çıktısı: 1,5,6 Program Çıktısı: 1)

ÇEV207 AKIŞKANLAR MEKANİĞİ KİNEMATİK-1. Y. Doç. Dr. Güray Doğan

2. TEKNE FORM PARAMETRELERİ

BÖLÜM 4. GEMİ GEOMETRİSİ

Akışkanların Dinamiği

DİNAMİK TEKNOLOJİNİN BİLİMSEL İLKELERİ

Elektrik. Rüzgardan ve Sudan Elektrik eldesinde Kullanılan Sistemler

BÖLÜM 6 GERÇEK AKIŞKANLARIN HAREKETİ

Uluslararası Yavuz Tüneli

MALZEME ANA BİLİM DALI Malzeme Laboratuvarı Deney Föyü. Deneyin Adı: Malzemelerde Sertlik Deneyi. Deneyin Tarihi:

Açık Kanallar SERBEST YÜZEYLİ AKIMLAR (AÇIK KANAL AKIMLARI) PDF created with FinePrint pdffactory trial version

5. BORU HATLARI VE BORU BOYUTLARI

ELASTİSİTE TEORİSİ I. Yrd. Doç Dr. Eray Arslan

Kuvvet. Kuvvet. Newton un 1.hareket yasası Fizik 1, Raymond A. Serway; Robert J. Beichner Editör: Kemal Çolakoğlu, Palme Yayınevi

Kar Mücadelesi-Siperler. Prof.Dr.Mustafa KARAŞAHİN

KAYMALI YATAKLAR II: Radyal Kaymalı Yataklar

SU ÜRÜNLERİNDE MEKANİZASYON

ISI DEĞĠġTĠRGEÇLERĠ DENEYĠ

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ TEKNOLOJİ FAKÜLTESİ ENERJİ SİSTEMLERİ MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ AKIŞKANLAR MEKANİĞİ LABORATUVARI

Hava Hattı İletkenlerine Gelen Ek Yükler

Noktasal Cismin Dengesi

Deneye Gelmeden Önce;

RULMANLI VE KAYMALI YATAKLARDA SÜRTÜNME VE DİNAMİK DAVRANIŞ DENEY FÖYÜ

Transkript:

4. SÜTÜNME DİENCİ, TÜBÜLANS YAPICILA, PÜÜZLÜLÜK ve KİLENME, DALGA YAPMA DİENCİ (DALGA DİENCİ), HAVA ve ÜZGÂ DİENCİ, TAKINTILAIN DİENCİ 4.1 Sürtünme Direnci Sürtünme direnci, tekne yüzeyinde suyun sürtünmesinin meydana getirdiği bir direnç bileşeni olup; Newton, kg-kuvvet ya da ton-kuvvet birimi ile ifade edilip, F simgesi ile gösterilir. Daha önce de ifade edildiği gibi sürtünme direnci; suyun viskozitesi nedeniyle, gemi ıslak yüzeyine etki eden teğet kuvvetlerin gemi hareket yönüne ters yöndeki bileşenlerinin integrasyonu ile bulunur. Gemi su içerisinde hareket edince ince bir su tabakası tekne yüzeyine yapışarak gemi hızında hareket eder. Suyun viskozitesi sebebiyle yüzeyle beraber hareket eden bu su tabakası, tekne yüzeyine paralel komşu ikinci bir su tabakasını beraber sürüklemeye çalışırken buna bitişik üçüncü bir su tabakası, aynı viskoz özellik nedeniyle ikinci tabakanın ileri hareketini engellemeye çalışır. Tekne yüzeyinden belirli bir mesafe sonra bu etki tamamen kaybolur. Böylece gemi yüzeyi boyunca sürüklenen bir su tabakası meydana gelir. İçinde hız düşüşlerinin olduğu bu tabakanın dışında, hareketten etkilenmemiş sakin halde su bulunur. Sınır tabaka bölgesinde, yüzeye dik yönde hızdaki önemli değişimler sonucunda, ( u/ y) hız gradyanı büyük değerlere ulaşır ve akışkanın viskozitesine bağlı olarak (τ µ( u/ y)) kayma gerilmesi meydana gelir. Böylece sınır tabaka, yüzeye teğet kuvvetlerin oluşturduğu sürtünme direncinin kaynağı olur. Bu yüzden sınır tabakaya sürtünme kuşağı da denilmektedir. Sınır tabaka bölgesinin dışında ise hız gradyanı sıfır olduğu için sürtünme direnci oluşmayacaktır. Görülüyor ki sürtünme direnci, sadece gemi ve yüzeyine yapışan su tabakası arasında değil aynı zamanda sınır tabaka bölgesindeki su tabakaları arasında da oluşmaktadır. William Froude (1810-1879) aslında bir demiryolu mühendisi olup, daha sonra gemi mühendisliği konularına yönelerek benzerlik ve gemi model deneylerinin kurucusu olmuştur. Sürtünme direnci hakkında ilk önemli deneyler Froude tarafından yapılarak 187-1874 yıllarında yayınlanmıştır. Böylece düz levhalarla yaptığı deneylerle sürtünme direncinin değişimini göstermek istemiştir. 1 PDF processed with CutePDF evaluation edition www.cutepdf.com

Eşdeğer levha direncinin gemi sürtünme direncine iyi bir uyum göstermesi fikrini esas alarak, genelde deneye dayalı çok sayıda formül çıkarılmıştır. Bu formüllerde gemi boyu ve hızı kullanılarak, C F sürtünme direnç katsayısı elde edilir. eynolds sayısına bağlı olarak laminer, laminer-türbülanslı ve türbülanslı akım hallerinde kullanılan önemli formüller aşağıda verilmiştir: i. Türbülanslı Akımda C F Değerleri: 0.07 191 Prandtl-Von Karman C F 1 5 n 0.34 197 Telfer C F 0.001 + 1 3 n 193 Prandtl-Schlichting C F 0.455 ( log n). 58 0.4 193 Schoenherr log( n CF ) C 1940 Schultz-Grunow F C F 0.055 1951 Kempf-Karhan C F n 0. 18 0.47 ( log n 0.407). 64 0.545 195 Lap-Troost 0.956 + log( n CF ) C F 1954 Hughes 1957 ITTC 1967 Gadd C F C F 1977 Granville 1986 Collatz 0.067 C F veya C ( log n ) 0.075 ( log n ) 0.0113 ( log n 3.7) 1. 15 0.0776 60 C F F C F ( log n 1.88) n 0.0665 CF (log( n )) 0.49 + 0.066 ( log n.03)

ii. Karışık (Laminer + Türbülanslı) Akımda C F Değerleri: 0. 1780 Prandtl C F 0.074n n Schlichting C 0.455 1700 F.58 (log n) n iii. Laminer Akımda C F Değeri: 1904 Blasius 1. 37 C F n Deneysel çalışmalar göstermiştir ki yeni inşa edilmiş bir geminin sürtünme direnci; düşük hızlarda toplam direncin % 80-85 i mertebesinde iken, yüksek hızlarda bu oran, gemi tipine bağlı olarak toplam direncin % 50 sine kadar düşebilir. Yine bir fikir vermesi açısından ticaret gemilerinde direnç bileşenlerinin toplam direncin bir yüzdesi olarak değer aralıkları aşağıda verildiği gibidir: Sürtünme Direnci % 60-70 Viskoz Basınç (Form) Direnci % 5-10 Dalga Direnci % 0-30 Söz konusu bu direnç bileşenleri birbirinden tamamen bağımsız değildir. Nitekim viskoz basınç ve dalga yapma dirençleri arasında belirli ölçüde bir girişimin olması, model deneylerinde bir sıkıntı oluşturmaktadır. Klasik gemi teorisinde bir geminin sürtünme direnci; boyu gemi boyuna eşit olan ve ıslak alanı da gemi ıslak yüzey alanına eşit olan, su içine dalmış bir levhanın direncine eşit olduğu kabul edilir. Ancak eğrisel yüzeyli bir gemi suda hareket ettiğinde, levha sürtünme direncinden farklı olarak suyun viskozitesinin etkisiyle viskoz basınç direnci ve form direnci denen ilave dirençler oluşur. Geminin su altı geometrisine bağlı olan bu fazlalık, k x Fo şeklinde ifade edilir. Buradaki k değeri geminin formunun etkisini gösterdiğinden buna form katsayısı ya da form faktörü denilir. Form katsayısının değeri, gemi tipine ve geminin dolgunluk derecesine göre değiştiğinden k f(b/t, C P, /L 3 WL ) şeklinde yazılabilir. Gemi 3

geometrik karakteristiklerine bağlı olarak k değerleri, Granville tarafından Hughes ve ITTC- 57 formülünü kullanma durumuna göre aşağıdaki denklemlerle verilmiştir: k Hughes 3.8C 0.1 + B ( L B) ( B T ) 0.03 k ITTC 3.8C B ( L B) ( B T ) 0.03 Böylece viskoz direnç ve viskoz direnç katsayısı için aşağıdaki bağıntılar yazılabilir: C V V C FO FO + FF + k C FO FO + k FO (1 + k) C FO (1 + k) FO Bir gemi modelinin viskoz direncinin ölçümü aşağıda açıklandığı şekilde yapılır: Sadece geminin su altı formundan ibaret olan iki adet model imal edilir. Bu ikiz modeller su hattı düzleminde birbirine birleştirilerek uygun bir su derinliği içinde çekilir. Bu şekilde ölçülen direnç, iki modelin sürtünme ve viskoz basınç dirençlerinden oluşan viskoz dirençlerinin toplamıdır. Dolayısıyla ölçülen bu değerin yarısı, bir modelin viskoz direnç değerini verir. Böylelikle modelin toplam direncinden viskoz direnç çıkartıldığında dalga direnci elde edilir. 4. Türbülans Yapıcılar Modellerin boyları ve hızları küçük olduğu için, model deneyleri oldukça düşük eynolds sayılarında gerçekleşir. Bu yüzden model etrafındaki akım çoğunlukla laminer olup, bazen de kısmen türbülanslı olur. Gemi etrafında ise, sadece baş bodoslama civarında küçük hızlarda görülen laminer akım bölgesi dışında, türbülanslı akım mevcuttur. Aynı eynolds sayısında laminer akım halindeki direnç, türbülanslı akım halindeki dirençten daha azdır. O zaman etrafında laminer akım olan modelin ölçülen hız ya da direnç değerlerinden yararlanılarak ve benzerlik kanunları da uygulanarak, gemi için elde edilen direnç değerleri güvenilir olmaz. Bunun için model etrafındaki laminer akımı türbülanslı akıma dönüştürecek birtakım teknikler kullanılır. Bu amaç için kullanılan türbülans yapıcılar, akışkan ortamında türbülans 4

sağlayanlar ve modelin sınır tabakası içinde yapay olarak türbülans oluşturanlar şeklinde iki grupta incelenirler. Gemi model deneylerinde, model baş bodoslaması boyunca veya 11 posta sisteminde 9½. postaya tel, kum şeridi veya pin (başsız çivi) yerleştirilerek, model etrafındaki düzgün akım hatlarının bozulup birbirine karışması sağlanır. Böylelikle modelin sınır tabakası içinde yapay olarak türbülanslı akım oluşur. Aşağıdaki Şekil 4.1 de gemi modellerinde kullanılan değişik türbülans yapıcılar gösterilmiştir: 9½ Türbülans Teli 9½ Kum Şeridi Bodoslama Boyunca Kum Şeridi Pin (Başsız Çivi) Şekil 4.1 Gemi modeli sınır tabakası içinde yapay olarak türbülans oluşturulması. 4.3 Pürüzlülük ve Kirlenme Şu ana kadar düzgün ve temiz yüzeylerin sürtünme direnci incelendi. Gerçek gemi yüzeyleri; imalat şekline, yüzeye sürülen boyanın cinsine, sacların korozyona uğramasına ve deniz canlılarının geminin ıslak yüzeyine yapışmasına bağlı olarak değişik şekil ve derecede bir pürüzlülüğe sahiptir. Bu durum ise gemilerin sürtünme dirençlerini artırmaktadır. Gemi yüzeyinin pürüzlülüğünü sayısal olarak karakterize etmek oldukça zordur. Çünkü yüzey pürüzlülüğü değişik nedenlerle oluşan karmaşık bir karakterdedir. Gemilerin dış kaplama sacları üzerindeki pürüzlülük, meydana geliş şekillerine göre üç farklı grupta incelenebilir. Bunlar: a) Bünyesel Pürüzlülük: Geminin dış kaplama sac levhalarının kaynakla yapılan birleştirmelerinde görülen postalar arasındaki yüzey dalgalanmaları, gemi için bir bünyesel pürüzlülüktür. Ayrıca gemilerin çene hatları, yüzey düzgünlüğünü 5

(sürekliliğini) bozan keskin kenarlardır. Su sirkülasyonu için dış kaplama saclarına açılan delikler de girdap oluşturarak geminin direncini artırır. b) Korozyon Nedeniyle Pürüzlülük: Korozyon, malzemenin ortam ile reaksiyona girerek fiziksel ve kimyasal özelliklerinde birtakım değişikliklerin meydana gelmesidir. Çelik gibi malzemeler boyalı olmalarına rağmen deniz ortamında korozyona uğrarlar. Bu da geminin ıslak yüzeyinde pürüzlülük meydana getirerek, geminin sürtünme direncinin artmasına neden olur. Gemi yüzeyinde kullanılan boyaların sürtünme direncine olan etkileri önemlidir. Bu nedenle boya seçiminde özen gösterilmesi gerekir. Gemileri korozyondan koruma; gemilerin inşasından önce, inşa sürecinde ve işletmeciliği döneminde olmak üzere alınacak birtakım önlemlerle sağlanır. Korozyon, pervanenin hareketi ve kuvvetli su akımı dolayısıyla geminin kıç bölgesinde daha yüksek olduğundan, katodik korumanın özellikle bu bölgede uygulanmasını gerektirir. Katodik koruma uygulaması, gemi suya girmeden önce henüz kızakta iken yapılır (Bakınız Şekil 4.). Böylece korozyonu önlemek için geminin kıç bölgesine anotlar (tutyalar) yerleştirilerek, elektrokimyasal korozyon nedeniyle bu tutyalar aşınır ve böylece geminin su altı gövdesi korunmuş olunur. Yapılacak katodik korumanın en az ömür değeri, geminin yeniden bakıma alınacağı süre göz önüne alınarak belirlenmelidir. Şekil 4. Gemi kıç gövdesine ve dümen üzerine tutyaların yerleştirilmesi. 6

c) Kirlenme Nedeniyle Pürüzlülük: Bu tür pürüzlülük, gemi su altı yüzeyine zamanla yosun, sünger, midye gibi birtakım kabuklu deniz organizmalarının yapışmasından kaynaklanmaktadır. Gemi su altı gövdesinin bu şekilde kirlenmesi; geminin işletildiği sulara, mevsimlere, limanda ve seyirde kalış sürelerine göre farklılık göstermektedir. Kirlenmeyle oluşan kirlilik sonucunda doğal olarak geminin direnci artar dolayısıyla geminin hızında azalma görülür. Pratikte geminin karinasının kirlenmesi, denizciler arasında geminin dibi sakal tuttu olarak ifade edilmektedir. Gemi limanda bağlı iken suyun kirlilik derecesine bağlı olarak seyir haline göre 10 kat daha fazla kirlenir. Gemi sonuçları ile iyi bir uygunluk sağlamak ve pürüzlülüğün etkisini hesaba katmak için, geminin toplam direnç katsayısına C A şeklinde bir düzeltme değeri eklenir. Böylece bir geminin toplam direnç katsayısı, aşağıda verildiği gibi ifade edilir: C C + C + C Ts Fs s A Bazen sadece pürüzlülüğün etkisi C F şeklinde belirtilmektedir. Pürüzlülükle ölçek etkisi birlikte ifade edildiğinde C A düzeltme değeri kullanılarak gemi sonuçlarıyla uyum sağlanır. Günümüzde 150 m boyundaki gemiler için, C 0. 000 alınabilir. A 4.4 Dalga Yapma Direnci (Dalga Direnci) Gemi etrafındaki pozitif basınç bölgeleri su seviyesini yukarıya doğru iter, negatif basınç bölgeleri de aşağıya doğru çeker. Yerçekimi etkisi ile bu durum dalga tepesi ve dalga çukuru şeklinde oluşur ve devam eder. Dalga direnci; v gemi hızına, en kesitlerinin şekline ve su hatlarının şekline bağlıdır. Derin sularda ve düşük Froude sayılarında (Fn < 0.5) dalga direnci nadiren toplam direncin % 15 0 sini geçer. Froude sayısı 0.35 < Fn < 0. 5 aralığında, dalga direnci hıza bağlı olarak artarak toplam direncin yarısına eşit veya daha fazla olabilir ( 0. 5 ). Bu durumu Şekil 4.3 teki gibi T - V/L 0.5 eksenlerinde sürtünme ve artık direnç değerleriyle gösterebiliriz. Yüksek hızlı gemilerde dalga direnci bileşeni toplam direncin büyük bir kısmını oluşturduğundan, bu bileşenin azaltılmasına çalışılır. 7 W T

Şekil 4.3 Direnç bileşenlerinin hıza bağlı olarak toplam direnç içindeki oranları. v Sığ sularda > 0. 7 gh ise dalga direnci hıza bağlı olarak çok çabuk artar ve çoğunlukla sürtünme direncinden daha büyük değerde olur. Buradaki sayısı olarak isimlendirilir. v gh ifadesi, derinlik Froude v: Gemi hızı h: Su derinliği Dalga direnci; denizaltılar gibi su içinde hareket eden deniz araçları için, serbest su yüzeyinden itibaren belirli bir derinlikten sonra ihmal edilebilir mertebededir. 4.4.1 Gemi Dalga Sistemleri v hızı ile serbest su yüzeyinde hareket eden bir basınç noktası, iki farklı dalga tipinden oluşan bir dalga sistemi meydana getirir (Kelvin dalgaları). Söz konusu bu dalgalar, diyagonal dalgalar ve enine dalgalardır (Şekil 4.4). 8

Şekil 4.4 Kelvin dalgaları. Gemi halinde ise dalga sistemi çok karışıktır. İlk yaklaşım olarak geminin baş ve kıç bodoslama civarındaki pozitif basınç alanlarının hareketleri sonucunda, Kelvin basınç noktasının oluşturduğu dalgalara benzer şekilde, gemi baş ve kıç dalga sistemleri oluşur. Şekil 4.5 te şematik olarak gösterildiği gibi enine dalgalar, diyagonal dalgalar arasında geminin her iki yanında dalga tepeleri hareket doğrultusuna dik olarak ilerler ve diyagonal dalgalarla birleşirler. Şekil 4.5 Gemi baş ve kıç dalga sistemlerinin şematik olarak gösterimi. Baş ve kıç bodoslamalara benzer şekilde, negatif basınç bölgelerinin meydana geldiği baş ve kıç omuzluklar da sırasıyla baş ve kıç omuzluk dalgalarını oluştururlar. Ancak bunlar omuzlukların biraz gerisinde ve dalga çukuru şeklinde oluşur. Söz konusu bu dört dalganın 9

girişimi ile gemi dalgası son şeklini alır. Uçları sivriltilmiş, ortası paralel gövdeli prizmatik bir cismin belirli bir Froude sayısında oluşturduğu dalgalar, Wigley tarafından incelenmiştir. Böyle bir modelin girişim dalgasının teorik yoldan hesaplanan değerleri ile deney sonuçlarının karşılaştırılması Şekil 4.6 da gösterilmiştir: Şekil 4.6 Uçları sivriltilmiş Wigley modelinin dalga sistemi. Dalga gözlemleri, diyagonal ve enine dalga bileşenlerinin birbirine olan üstünlüğünün gemi hızına ve formuna bağlı olduğunu göstermektedir. Düşük hızlı gemilerde enine dalgalar, yüksek hızlı gemilerde ise diyagonal dalgalar daha etkin şekilde oluşurlar. Şekil 4.7 de Froude sayısına bağlı olarak, C W dalga direnci katsayısının değişimi ile diyagonal ve enine dalgalar tarafından oluşturulan bileşenlerinin değişimleri gösterilmiştir: Şekil 4.7 Dalga direnci katsayısı ile diyagonal ve enine dalgalardan oluşan bileşenlerinin Froude sayısına göre değişimleri. 10

Gemi etrafındaki basınç alanı nedeniyle düzgünlüğü bozulan su yüzeyinde meydana gelen dalgalar, yerçekimi etkisiyle gemiden uzaklaşan hareketlerine dalganın iç sürtünmesiyle tüm enerjisini harcayıncaya kadar devam ederler. Enine dalgalar gemi ile aynı doğrultuda ve hızda hareket ederler. Diyagonal dalgaların ise gemi hareket doğrultusundaki hızı, v gemi hızına eşittir. 4.4. Yumru Başın (Balbın) Dirence Etkisi Özellikle C B blok katsayısı ve Fn değeri yüksek olan gemiler için yumru baş uygulaması yararlıdır. Gemi başında oluşan ve dalga tepesi ile başlayan dalganın; yumru baş etrafındaki negatif basınçtan oluşan ve dalga çukuru ile başlayan dalgayla girişimi, genliği daha düşük olan dalgaları oluşturur (Şekil 4.8): Şekil 4.8 Normal baş ve yumru baş dalgaları. 4.5 Hava ve üzgâr Direnci Su üstü gemi ana gövdesinin ve üst yapıların (yerleşim mahallerinin, güverte donanımlarının vd.) hava içindeki hareketi, geminin hava direncini meydana getirmektedir. Söz konusu bu direnç, sakin hava durumunda, geminin hızına, hava ile temas eden ana gövde ve üst yapıların şekline ve kesit alanına bağlı olarak değişir. Havanın kütlesel yoğunluğu suyun kütlesel yoğunluğundan çok küçük olması nedeniyle, sakin hava koşulundaki bir geminin hava direnci su direncinin yaklaşık % -4 ü kadardır. 11

üzgâr estiğinde ise gemi ana gövdesi su üstü kısmının ve üst yapıların direnci, rüzgârın doğrultusuna ve hızına bağlı olarak değişim gösterir. Bu nedenle rüzgârlı hava koşulundaki bir geminin hava direnci, hem sakin hava direncini hem de rüzgâr direncini içermektedir. Ayrıca rüzgârın neden olduğu dalgalar da ek bir direnç oluşturur. Geminin su üstü bölümüne etkiyen rüzgâr kuvveti; geminin hızını değiştirir, geminin meyil ve/veya az da olsa trim yapmasına neden olabilir ve eğer dümenle müdahale edilmezse geminin rotasını da değiştirir. Söz konusu rüzgâr kuvveti gerçekte sürekli olmayıp, çoğunlukla kesiklidir ve şiddeti de bir dalgalanma gösterir. üzgârın doğrultusu geminin hareket doğrultusundan bağımsız olup; 0 baştan, 180 kıça kadar herhangi bir doğrultuda olabilir. Şekil 4.9 da gösterildiği gibi rüzgârlı hava durumunda ilerleyen bir gemi için izafi rüzgâr hızı, aşağıda verilen bağıntı ile hesaplanır: V V + V + V V s T s T cosα Şekil 4.9 İzafi rüzgâr hızının hesabı. V s : Gemi hızı V T : Gerçek rüzgâr hızı V : İzafi rüzgâr hızı P: üzgâr kuvvetinin etki merkezi Geminin rüzgârı tam kıçtan alması halinde; rüzgâr kuvveti, direnci azaltıcı bir şekilde etki ederek, gemi sevkine yardımcı olur. Geminin rüzgârı tam baştan alması halinde ise α 0, cos α 1 olacağından izafi rüzgâr hızı aşağıdaki gibi olur: V V + V s T 1

Gemi üzerine etki eden rüzgâr kuvvetinin hızın karesiyle orantılı olarak değiştiği kabul edilirse, sakin hava koşulundaki hava direnci v s ile rüzgârlı hava koşulunda ve baştan karşılaşma halinde ise hava direnci v ile değişir. Sakin bir havada seyreden bir geminin AA hava direnci aşağıdaki gibi yazılabilir: AA C AA 1 ρ AA v T s C AA : Hava direnç katsayısı ρ : Havanın öz kütlesi A A T : Geminin su üstü kısmının hareket doğrultusuna dik enine iz düşüm alanı v s : Gemi hızı Geminin baştan rüzgâr alması durumunda; hava direnci 1943 yılında D. W. Taylor tarafından, eni B gemi genişliğine, yüksekliği (B/) ye eşit olan ve hareket doğrultusuna dik olarak yerleştirilen düz bir levhanın direncine eşit kabul edilmiştir. Taylor, hava içinde yaptığı deneylerden direnç katsayısını 1.8 olarak belirlemiş ve ρ A 1.3 kg/m 3 alarak, AA hava direncini aşağıdaki formülle ifade etmiştir: AA AA C 1 AA 1 ρ AA v T B 1.8 1.3 v AA B 0.783 v Burada, AA : Hava direnci (üzgârlı hava durumunda) (Newton) B: Gemi genişliği (m) v : İzafi rüzgâr hızı (Sakin havada olmaktadır. v v ) (m/s) s Geminin yandan rüzgâr alması halinde, geminin ana gövdesi ve üst yapılarının çoğu rüzgâra dik olup, bu haldeki etkili alan yaklaşık olarak A L boyuna iz düşüm alanına eşittir. 13

Geminin baştan rüzgâr alması halinde, geminin güvertesi altında kalan su üstü kısmının hava direnci, üst yapıların direncinden daha azdır. Hughes değişik tip gemiler için bunlar arasındaki oranın 0.6-0.31 arasında değiştiğini belirlemiştir. Pratik olarak eşdeğer iz düşüm alanını bulmak için; su üstü ana gövdenin enine iz düşüm alanının % 30 una, üst yapıların enine iz düşüm alanının tamamı eklenir. Hughes, rüzgârlı hava durumundaki bir geminin hava direnci için, aşağıdaki formülü önermiştir: 1 AA CAA ρ Av ( AL (sinθ ) + A (cosθ ) ) cos( α θ ) T Burada, AA : Hava ve rüzgâr direnci (Newton) C AA : üzgârlı havanın direnç katsayısı, İzafi rüzgâr doğrultusunun gemi hareket doğrultusu ile yapmış olduğu θ açısına bağlı olarak 0.6 1.3 arasında değişir. ρ A : Havanın kütlesel yoğunluğu (1.3 kg/m 3 ) v : İzafi rüzgâr hızı (m/s) A T : Geminin su üstü enine iz düşüm alanı (m ) (Şekil 4.10) A L : Geminin su üstü boyuna iz düşüm alanı (m ) α : Gerçek rüzgâr doğrultusunun gemi hareket doğrultusu ile yaptığı açı θ : İzafi rüzgâr doğrultusunun gemi hareket doğrultusu ile yaptığı açı olmaktadır. Şekil 4.10 A T Enine iz düşüm alanı. 14

A T 0.3A + A 1 A 1 : Gemi su üstü formunun enine iz düşüm alanı A : Gemi üst yapılarının enine iz düşüm alanı 4.6 Takıntıların Direnci Bir geminin toplam direnç hesabında, geminin su altında; yalpa omurgası, stabilite kanatçıkları, dümen, şaft braketi ve bosa gibi takıntıların dirençleri de göz önüne alınmalıdır. Ayrıca pervaneli model deneyleri ile pervane etkileri de incelenmelidir. Çoğunlukla gemi modelleri takıntısız olarak deney havuzunda çekilip toplam direnç bulunduktan sonra, buna her bir takıntının tam boyutlu hali için hesaplanan dirençleri eklenerek, takıntılı teknenin toplam direnç değeri elde edilir. Her bir takıntının karakteristik boyuna göre değişen Froude ve eynolds sayıları farklıdır. Bu nedenle takıntı modellerinin ana gemiden farklı ölçeklerde deneyleri yapılır. Hâlbuki takıntılı tekne bir bütün olarak deney havuzunda çekildiğinde, elde edilen takıntılı direnç değerinde bir düzeltme yapmak gereklidir. Diğer taraftan takıntıların dirençlerinin toplamı narin ve çift pervaneli gemilerde daha fazla olmasına karşın, tekne direncinin % 10 u gibi bir yüzde oluşturduklarından bunların hesaplanmasında yapılan hatalar önemli bir sakınca oluşturmaz. Genel bir kabul olarak takıntıların sürtünme direncini artırdığı düşünülür ve takıntıların girdap şeklindeki etkileri dikkate alınmaz. Takıntıların direnci ya daha önceki deneyimlerden elde edilmiş formüllerden ya da takıntısız ve takıntılı model deneylerinden bulunur. Bu görüşler doğrultusunda önemli takıntıların dirençlerini belirleme yolları, aşağıda kısaca açıklanmıştır: Yalpa Omurgası Direnci: Sürtünme direncinin yalpa omurgasının alanıyla arttığı kabul edilir. Bu sebeple gemi sürtünme direnç katsayısı ve pürüzlülük etkisi (C Fs + C Fs ), (S W +S BK )/S W oranı ile çarpılarak yalpa omurgasının etkisi gemi sürtünme direncine katılır. Burada C Fs pürüzlülük etkisi, S W geminin ıslak yüzey alanı ve S BK ise yalpa omurgasının yüzey alanıdır. 15

Dümen Direnci: Dümenin de yalpa omurgası gibi dümen yüzey alanına bağlı olarak geminin sürtünme direncini artırdığı kabul edilir. Bosa Direnci: Tek pervaneli gemilerde bosa çok küçük olduğu için direnç yönünden dikkate alınmaz. Ancak çift pervaneli gemilerde bosa ihmal edilemeyecek kadar büyük olduğu için, bosanın gemi direnci üzerindeki etkisi takıntısız tekne direncinin % 5-10 u kadardır. Şaft Braketi Direnci: Birden fazla pervaneli gemilerde tekne oldukça narin ise bosa çok uzun olacağından dirençteki artış fazlalaşır. Bu sebeple uzun bosa yerine pervane milini desteklemek için şaft braketleri kullanılır. Basit ve genel bir uygulama olarak geminin sürtünme direnci katsayısı ve pürüzlülük etkisi, takıntıların ıslak yüzey alanlarına bağlı olarak artırılır. Buna göre aşağıdaki bağıntı yazılabilir: C Fs ( C + C ) ( Takıntılı) Fs Fs S W ( Takıntılı) S C Fs : Pürüzlülük etkisi S W : Gemi ıslak yüzey alanı S W (Takıntılı): Tekne ve takıntıların ıslak yüzey alanları toplamı (S W + S Takıntılar ) W 16