ÜNİTE 5 Güdüler Amaçlar Bu üniteyi çalıştıktan sonra, Güdünün tanımını bilecek, Güdülemede kuramsal yaklaşımları bilecek, Güdülerin ölçülmesini bilecek, Güdüleri sınıflandırabilecek, Güdülerin hiyerarşisini anlayacak, Homeostasis kuramını kavrayacaksınız. İçindekiler Güdüler Güdülenmede Kuramsal Yaklaşımlar Bilinçdışı Güdülenme Güdülerin Ölçülmesi Güdülerin Sınıflandırılması Güdülerin Hiyerarşisi Homeostasis Kuramı Özet Değerlendirme Soruları Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar Öneriler Bu üniteyi daha iyi kavramak için, bizi harekete geçiren fizyolojik ve toplumsal ihtiyaçları hatırlayınız. Doymak, başarmak, tanımak gibi duygularımızı ifade etmek için ne gibi etkiler bizi harekete geçiriyor? Uygulama 1'i dikkatlice yapınız. Üniteyi kavramanızı kolaylaştıracaktır.
1. GİRİŞ Bireyleri daha çok çalışmaya iten nedenler vardır: Gelecek için beslediğimiz ümitler, daha iyi günleri düşlemek, bunları elde etmek için çok çalışmak, daha çok para kazanmak, daha çok zengin olmak, daha iyi bir hayat yaşamak, istediğimiz bir kişiyle evlenmek, beğenilmek, saygı görmek, yükselmek ve emniyet içinde bir yaşlılık geçirmek bunlar arasında sayılabilir. İnsanları, belli bir amaca ulaşmak için gösterdiği çabaya güdüleyen nedir? Bireyler neden davrandıkları biçimde davranırlar? Böyle soruların yanıtlarını bulmaya çalıştığımızda güdülenme psikolojisini incelememiz gerekir. Güdülenme kavramı İngilizce ve Fransızca "motive" sözcüğünden türetilmiştir. Güdülenme psikolojisinin temel kavramlarından ilki güdü (motivasyon) kavramıdır. Güdü istekleri, arzuları, gereksinmeleri, dürtüleri ve ilgileri içeren genel bir kavramdır. Güdüler organizmayı gereksinmeler yönünde faaliyete geçirir ve uyarır. Organizmanın davranışını belirli bir amaca doğru yöneltir. Bir davranışın hangi hedefe yöneleceğini, bu davranışı başlatan güdünün türü belirler. Örneğin, kişinin terlemesi sonucu soyunmaya itilmesi, karnı acıkan kişinin yemek yemeğe yönelmesi gibi. Davranışların süreklilik ve yoğunluğu ise güdünün kuvvet derecesine bağlıdır.? Dürtü ve gereksinme nedir? "Dürtü" ve "Gereksinme" psikologlar arasında en çok kullanılan sözcüklerdir. Açlık, susuzluk, cinsellik gibi fizyolojik kökenli etmenlere dürtü denir. Bireylere özgü başarma isteği, güvenlik, toplumsal onay, statü gibi dürtülere de gereksinme denir. Uygulama 1 Aşağıdaki örnek olayı inceleyiniz. Bu olayın kahramanı "güdülenme, dürtü ve gereksinme" durumlarını yaşadı. Parantezlerin içine hangi kavram hangi durumla ilgili ise yazınız. Mehmet Bey bir kurumda memurdu. Yükseköğrenimli olmadığı için şef olamıyordu. Maaşı düşüktü. Evini geçindirmekte zorlanıyordu (......). Başka bir birimdeki arkadaşı Açıköğretim Fakültesinin önlisans programını bitirdiği için şef olmuş ve sosyal ve ekonomik durunda değişmeler olmuştu. Kendisi de birşeyler yapmalıydı (...). - 65 -
Uzun uzun düşündü. En kısa zamanda böyle bir programa kaydolup, mesai dışındaki zamanında ders çalışarak yükseköğrenim diploması almayı amaçladı. Böylelikle hem sosyal hem de ekonomik yaşamında değişmeler olacaktı. Bu kendisi için çok önem taşıyordu. (...). 2. GÜDÜLENMEDE KURAMSAL YAKLAŞIMLAR Davranışın temelinde yatan güdülenme konusuna ilişkin farklı yaklaşımlar vardır. Şimdi bunları kısaca inceleyelim. 2.1. Dürtü Kuramı Organizma, yaşamını sürdürebilmesi için, yiyecek, su, hava, uyku gibi bazı temel maddelerden mahrum bırakılmışsa, ortaya çıkan bu duruma gereksinme adı verilir. Gereksinme hali organizmayı gergin bir duruma sokar ve organizma amaca ulaşmak için gerekli davranışlar yapmaya hazırlanır. Organizmanın bu durumuna dürtü denir. Dürtüler en belirgin içsel güdüleyicilerdir. Dürtüye çoğunlukla açlık, susuzluk, cinsellik gibi fizyolojik konularda rastlanır. Gereksinim ise başarı, sevgi, statü sosyal kabullenme gibi daha karmaşık güdüler için kullanılır. Açlık dürtüsü, susuzluk dürtüsü bizi amaca yönelik davranışlarda bulunmaya zorlar. Örneğin acıkmış bir köpek yemek gereksinmesini gidermek için harekete geçer ve bu davranışı kendini yiyecek birşeyler aramaya iter. Karnını doyurduktan sonra dürtü hali yok olur. Demekki amacın gerçekleştirilmesiyle köpeğin gerilimende düşme olur ve onu o yöne iten kuvvetin şiddeti de azalır. O halde şöyle bir sonuca varabiliriz: Fizyolojik bir ihtiyacın neden olduğu rahatsızlık ve gerginlik durumuna dürtü adı verilir. Dürtü fizyolojik bir ihtiyacın psikolojik sonucudur. 2.2. Özendirici Uyarıcı Kuramı Bazı davranışlarımız belirli bir fizyolojik temel olmadan, çevredeki uyarıcılardan da kaynaklanır. Özendiricilerin, çoğu kez fizyolojik ihtiyaçlarımızla herhangi bir bağlantısı bulunmaz. Bununla birlikte, çevresel bir özendiricinin fizyolojik bir ihtiyaçla ilgili güdüsel bir davranış başlattı- - 66 -
ğı durumlar da vardır. Örneğin kızartmanın kokusu bize acıktığımızı hatırlatarak yemek yemek için güdülenmemize neden olabilir. Uyarıcılar belirli bir gereksinmeyi karşılıyorsa özendiricilikleri artar. Örneğin hiç aç olmayan birine bir tabak mantı özendirici bir uyarıcı değildir, ancak birey acıktıkça mantının özendiriciliği artar. Demek ki açlık duygusu ile yiyecek uyarıcısının özendiricilik derecesi arasında bir etkileşim vardır. 2.3. Optimal Düzeyde Uyarılma Kuramı Organizmanın belirli bir uyarılma düzeyinde kalması halidir. Bu uyarılma düzeyinin altına düştüğünde organizma çevresinde daha çok uyarılma arar. Organizma optimal uyarılma düzeyinin üstünde bir uyarılma halindeyse, daha sakin bir çevre arar ve belirli bir uyarılma düzeyini devam ettirmeye çalışır. 2.4. İçgüdü Kuramı Hayvanlar bazen belirli durumlarda ve belirli uyarıcılar karşısında bir takım davranışlar gösterirler. Bu tür davranışlara içgüdüsel davranış denir. İçgüdüsel davranışlar doğuştan vardır. Öğrenmeye gereksinim göstermezler. Örneğin, örümceğin ağ kurması, tırtılın koza yapması gibi, insanın yüzme öğrenebilmesi için uzun sınama ve tekrara ihtiyaç vardır. İçinde, kas, refleks, bütün bir beden koordinasyonunu gerektiren davranışların kazanılması gerekir. Bunun yanısıra bir ördek bütün bunların hiçbirine ihtiyaç göstermeden, yüzme davranışını ilk defa denemesine rağmen büyük bir Şekil 5.1. Örümcek Ağı ustalıkla yapar. Demek ki içgüdüsel davranışlar belirli bir biyolojik gereksinmenin sonucu olarak ortaya çıkmazlar. Kendi bölgesini koruma, analık, yuva kurma gibi davranışlar değişik türlerde gözlenen bazı içgüdüsel davranışlara örnek oluşturur. - 67 -
Uygulama 2 Güdülenme ile ilgili kuramları daha iyi anlayabilmek için aşağıdaki çalışmayı yapınız. Sol tarafta güdülenme ile ilgili kuramlar tanımlanmıştır. Sağ tarafta da, kuramların adları bulunmaktadır. Hangi tanımın hangi kurama ait olduğunu işaretleyiniz. Hatırlamadığınız bölümler için metne başvurunuz. Tanımlar Kuramlar 1. Organizmanın amaca uluşmak ( ) Özendirici Uyarıcı Kuramı için gerekli davranışları göstermesi 2. Çevresel bir özendiricinin güdüsel ( ) Dürtü Kuramı bir davranış başlatması 3. Organizmanın belirli bir uyarılma ( ) İçgüdü Kuramı düzeyinde kalması 4. Belirli uyarıcılar karşısında belirli ( ) Optimal Düzeyde Uyarılma davranışlar gösterme Kuramı 3. BİLİNÇDIŞI GÜDÜLENME Bilinçdışı güdüler konusunda psikologlar iki gruba ayrılmıştır. Birinci grup, bilinçdışı güdülerin kuvvetli olduğunu ve davranışı biçimlendirdiğini savunurlar. İkinci grup ise, bilinçdışı güdülerin sınırlı derecelerde davranışımızı etkilediğini söylerler. Birinci gruptaki psikologlar Freud'un yaklaşımından etkilenirler ve topluca kabul edilmeyen saldırganlık ve cinsiyet eğilimlerinin bilinçdışına itildiğini, kuvvetli eğilimlerin ise bilinçdışından sürekli olarak davranışımızı etkilediğini savunurlar. - 68 -
İkinci gruptaki psikologlar, bazı güdülerimizin tam anlamıyla açık-seçik, bazılarının daha az farkında olduğumuzu ve bazı düşünce ve arzularımızın da hiç farkında olmadığımızı kabul ederler. Bilinçdışı güdülenmede, Freud bastırma kavramı üzerinde durmuştur. Kişi istemediği bir güdüyü bastırdığı için o güdünün farkına varmaz. Örneğin, suç işleyen insanlar, bu olayları unutarak, sanki bir şey olmamış gibi davranırlar. 4. GÜDÜLERİN ÖLÇÜLMESİ Bir güdünün olup olmadığını nasıl saptarız? Eğer güdü varsa bunun gücünü ölçebilir miyiz? Güdüler doğrudan gözlenemediği için, bunların en iyi biçimde nasıl ölçülebileceği tam anlamıyla çözümlenememiştir. Güdü ölçmede, canlılar, göz önünde bulundurularak bazı yöntemler geliştirilmiştir. Bunlar: 1. Doyurucu davranış 2. Yoksunluk 3. Başarı 4. Öğrenme 5. Kişilik testleri Güdü ölçmeye yarayan bu yöntemleri kısaca inceleyelim. Doyurucu davranış: Güdüyü doyuran özgül davranıştır. Örneğin acıkan bir bireyin yemek yemesi, susamış bir bireyin su içmesi doyurucu bir davranıştır. Böylece doyurucu davranışın miktarı güdülenme gücünün ölçümü olarak kullanılır. Yoksunluk: Deneysel çalışmalarda görülmüştür ki bir konuda, yoksunluk döneminin uzunluğu, güdülenme gücünün bir ölçüsü olarak ortaya çıkmaktadır. Bu ölçüm daha çok hayvan deneylerinde sıkça kullanılır. Başarı: Güdü ölçümünde bir başka yöntem de başarıdır. Burada amaç deneyin birincil hedefe ulaşmak için ne yapacağını saptamaktır. Bu da başarıyı gösterir. Öğrenme: Burada bireyin hedefe ulaşmak için gösterdiği öğrenme hızının ölçümü önem taşımaktadır. Bu yöntemde öğrenme hızı, güdü ölçümü olarak kullanılır. Aileler ve öğretmenler sosyal onayı, çocuklarının bazı şeyleri öğrenmesinde ödül olarak kullanabilirler. - 69 -
Kişilik testleri: Yukarıda söz ettiğimiz dört ölçme yöntemi daha çok hayvan denekler için uygundur. Güdüleri ölçmede (özellikle başarı saldırganlık ve birlikte olma gibi güdülerde) daha çok projektif test kullanılır. Güdü araştırmasında en çok kullanılan test, tematik algı testidir. Bu testte deneklere bir dizi muğlak resim gösterilir ve her resimde ne olup bittiğine ilişkin birer hikaye anlatmaları istenir. Bu hikayeler anlattırılarak kişinin gerçek gereksinimleri ortaya çıkarılır. Güdü ölçmede bir diğer kişilik testi de kişilik envanterleridir. Bunlar ya doğru-yanlış ya da çoktan seçmelidirler. Bu testlerde, bireyin alışkanlıkları, zevkleri ve amaçları ile ilgili sorular yer alır. Edwards kişisel tercih testi bunlardan biridir. Bu test bireyin sosyal gereksinimlerini ölçmek için geliştirilmiştir. Bir başka test ise Taylor'un görünür kaygı ölçeğidir. Bu test de kaygı düzeyinin genel ölçümünü verir. Kaygı ölçen bir diğer kişilik envanteri ise, Mandler-Sarason test kaygısı anketidir. Bireylerin güdülerinin gücü hakkında Resim 5.1. Tematik Algı Testinde Kullanılan Bir Resim bilgi edinmek amacıyla durumsal test kullanılır. Bu testte denekler gerçek ortamlara konur ve gözlemciler de deneğin ne yaptığını gözler. 5. GÜDÜLERİN SINIFLANDIRILMASI Güdüler öğrenilmiş ve öğrenilmemiş olmalarına göre ikiye ayrılırlar. Öğrenilmiş güdüler öğrenme yoluyla meydana gelirler ve davranışlarımızın önemli bir kısmını meydana getirirler. Bunlara sosyal güdüler de denir. Öğrenilmemiş güdülere birincil güdüler denir. Birincil güdüleri üç grupta toplayabiliriz. Birinci grupta açlık, susuzluk gibi tamamen fizyolojik kökenli güdüler. İkinci grupta cinsellik ve analık güdüleri gibi fizyolojik bir kökeni olan, ancak bu kökenden bağımsız olarak sürebilen güdülerdir. Üçüncü grupta ise araştırma, faaliyet ve kurcalama gibi herhangi bir fizyolojik kökeni olmayan güdüler vardır. - 70 -
Güdüler Öğrenilmiş (Sosyal) Öğrenilmemiş (Birincil) Açlık ve susuzluk Cinsellik ve analık Araştırma, faaliyet ve kurcalama 5.1. Öğrenilmemiş Güdüler (Birincil) Bu grupta açlık ve susuzluk, cinsellik ve analık, araştırma, faaliyet ve kurcalama güdüleri yer alır. 5.1.1. Açlık ve Susuzluk Güdüleri Dış uyaranlar, açlık hissini ve yeme davranışını etkileyebilir. Güzel bir yemekten sonra, hala güzel bir tatlı yemek isteği olabilir. Bu durumda açlık ipucu içsel değildir. Sevdiğiniz yiyeceğin kokusu ya da görüntüsü, fizyolojik bir gereksinim olmadığı bir durumda bile açlığı canlandırabilir. Çevresel özendiriciler de bizi birşeyler yemeye ya da içmeye güdüleyebilirler. Örneğin sıcak bir günde, dondurmanın görüntüsü bizi dondurma yemeye güdüleyebilir. Aç olmadığımız halde, bazen sırf tadı hoşumuza gittiği için bir yiyeceği yiyebiliriz. Alışkanlıklar ve toplumsal adetler de yeme davranışını etkiler. Günün belirli saatlerinde yemeye alışmışsınızdır ve akşam olduğunu farkettiğinizde kendinizi birden aç hissedersiniz. Açlık duygusu beynimiz tarafından idare edilir. Beynimizde açlıkla ilgili iki merkez vardır. Birisi açlık, diğeri de doyma merkezidir. Açlık merkezi faal olduğu zaman kendimizi aç hissederiz. Yemek yediğimiz zaman, doyma merkezi devreye girerek yeme isteğimizi durdurur. Uygulama 3 En çok sevdiğiniz besin maddesi hangisi? Böyle bir besini tok olduğunuz zaman bile yiyebilir misiniz? Acıktığınız zaman fizyolojik veya psikolojik olarak neler hissediyorsunuz? Peki doyduğunuz zaman neler hissediyorsunuz? Bu olan bitenin midenin şişmesinden öte, bir beyin faaliyeti olduğunu bilerek konuyu tartışınız. Çevrenizde diyet yapan biri var mı? Varsa, diyet sırasında, çok sevdiği yiyeceklerden mahrumsa, bunları rüyasında görüp görmediğini sorunuz. - 71 -
5.1.2. Cinsellik ve Analık Cinsel dürtülerin fizyolojik bir temeli vardır. Cinsel dürtülerin ortaya çıkması erkeklerde androjen kadınlarda ise ostrogen adı verilen bir hormonla ilgilidir. Açlık ve susuzluk dürtüleri birbiriyle yakından ilişkilidir. Su, vücudun yiyecekten yararlanması için sindirim ve diğer biyokimyasal işlemlerde kullanılmak üzere vücutta tutulur. Susuzluk güdüsü değişik yollarla su kaybetmemiz sonucunda çıkan susuzluk dürtüsünden kaynaklanır. Bedende su miktarı azalınca hücreleri saran sıvının içindeki sodyum miktarı artar ve hücre dışında daha yoğun ortama sızma yoluyla geçer. Böylece içindeki su miktarı azalmaya başlar. Hipotalamusun belli bölgelerinde hücreler su kaybına duyarlıdır ve hücrelerde su kaybı olunca susuzluk duygusu ortaya çıkar. Diğer taraftan kanın hacminin azalması, böbrek üstü bezlerin belirli hormonları salgılamasına neden olur. Bu hormonlar da beyinde hipatalamus bölgesinde susuzluk duygusu ortaya çıkarır. Açlık dürtüsünün zamandan zamana veya kişiden kişiye değiştiği görülür. Açlık güçlü bir güdüleyici olabilir. Diyette olan bir birey, düşüncelerinin ve rüyalarının büyük bir bölümünün yiyecek ve yemek ile ilgili olduğunu belirtir. Analık güdüsü kısmen prolaktin adı verilen ve süt salgılamayla ilgili olan bir hormonla bağlantılıdır. Prolaktin aynı zamanda analık davranışlarına neden olur. - 72 -
5.1.3. Araştırma, Faaliyet ve Kurcalama Bedensel faaliyeti hedef alan benzer bir güdü vardır. İnsanlar ve hayvanlar hiçbir neden olmadan hareket ederler. Örneğin bebeklerin sürekli el ve ayaklarını oyanttıklarını hepimiz biliriz. Deney fareleri önlerindeki tekerlekleri her gün yüzlerce kez döndürürler. Amaçsız gibi görülen bazı hareketlerimizin aslında bilinçli olduğunu biliyoruz. Burada hareket etmenin kendisi ulaşılmak istenen olumlu bir hedef niteliği taşımaktadır. Bir hayvan aç ya da susuzsa faaliyeti artar. Yiyecek bulmak için araştırma yapar. Gösterdiğimiz faaliyetler kurcalama biçiminde de olabilir. Birşeyleri kurcalama eğilimi çocuklarda ve yetişkinlerde de vardır. Hiç bebek gözlediniz mi? Eline bir şey verdiğinizde göreceksiniz ki o nesneyi alacak çevirecek, itecek, çekecek, atacak. 5.2. Öğrenilmiş Güdüler (Sosyal) Sosyal güdüler, öğrenilmiş ve öğrenilmemiş olabilirler. Aynı zamanda birincil güdüler gibi öğrenme yoluyla değişebilirler. Şimdi sosyal güdüleri inceleyelim. 5.2.1. Birlikte Olma Birlikte olma güdüsü erken yaşta gelişir. Çocuklar yürümeye başladıkları andan itibaren birileri ile beraber olmaktan hoşlanırlar. Birlikte olma güdüsü merak ve kurcalama güdüsüyle desteklenir. Aynı zamanda korku ile de ilişkilidir. Çünkü güçlük içindeki, zor durumdaki bireyler başkaları ile birlikte olma eğilimindedirler. Resim 5.2 Birlikte Olma Güdüsü Gençleri Biraraya Getirir 5.2.2. Güçlü Olma Birlikte olma ihtiyacında olan bireylerin özellikle başkalarıyla olan ilişkilerinde aşırı duygusal oldukları saptanmış, bireyler genellikle zamanlarını başkalarıyla birlikte geçirme ihtiyacını vurgulamışlardır. Wong ve Csikszentmihaly'nın (1991) öğrenciler üzerinde yaptığı bir araştırmaya - 73 -
göre bayanların erkeklerden daha fazla birlikte olma gereksinimi duyduklarını vurgulamışlardır. Güçlü olma, başkalarının davranışlarını denetleme, etkileme ve kendinin güçlü olduğunu kanıtlama isteğidir. Güçlü olma, bireyin temel bir güdüsüdür. Güçlü olma gereksinimi duyan bireyleri genellikle müdür, yönetici ve öğretmenlik mesleğinde görürüz. Bunların kişiliğinde, hükmetmek, üstün olmak, haklı olduğunu kabul ettirme gibi davranışlar yatar (Jenksins 1994). Güçlü olma isteği erkek ve kadınlarda farklılık gösterir. 1973'te Winter'in yaptığı bir araştırmaya göre, güçlü olma ihtiyacı yüksek olan erkeklerde, saldırganlık, aşırı alkol kullanımı, rekabet ortamı yaratan spor, tutumsuzluk ve aşırıya kaçan davranışlarda bulunma saptanmıştır. Buna karşılık bayanlarda ise sınırlayıcı davranışlar ve toplumsal sorumluluğunu yerine getirme davranışı saptanmıştır. 5.2.3. Başarma Başarı güdüsü başta anne baba olmak üzere diğer insanlarla olan etkileşim sonucunda öğrenilir. Başarı davranışı mükemmellik düzeyine ulaşıp, bu düzeyi aşmaya çalışır. Hemen hemen herkeste başarılı olma isteği vardır. Ama bu kimilerinde çok kuvvetli, kimilerinde daha azdır. Başarı ihtiyacı zekayla ilişkilidir. Başarı ihtiyacı tüm faaliyetlerimizde görülür. Yaptığımız faaliyet ister mesleğimiz, ister günlük faaliyetlerimizle ilişkili olsun, her ikisinde de başarılı olmak için çaba gösteririz. Bunun altında da başarı güdüsü yer alır. Başarı ihtiyacı duyan birey kendini göstermek için ortamlar yaratır. Ders geçme, daha yüksek not alma, daha çok kazanma gibi çabalar göstererek başarılı olduğunu ispatlamaya çalışır. Bunun tam tersi de olabilir, başarma ihtiyacı duymayan bireylerin ise amaçları yoktur, daha kolay işlere başvururlar. Sonu başarısızlıkla sonuçlanacağı için herhangi bir girişimde bulunmazlar. Genellikle başarı ihtiyacı yüksek olan bireylerin sonuçları da olumludur. Örneğin, başarı düzeyi yüksek olan bireylerin, başarı ihtiyacı düşük olan bireylerden daha fazla üniversiteye gitme şansı vardır. Bireylerin ekonomik ve iş açısından daha başarılı olmaları, kendilerinin başarma ihtiyaç düzeyi ile bağlantılıdır.(mcclelland, 1985). 5.2.4. Sosyal Kabul Diğer insanların davranışlarımızı uygun bularak kabul etmeleri ve onlar tarafından beğenilmek sosyal kabul ile ilgilidir. Sosyal kabul, başkaları tarafından sevilmek, beğenilmek arzusu olarak kendini gösterir. Özellikle küçük çocuklarda bu konudaki ihtiyaç daha açık görülür. - 74 -
TAT, Kağıt-kalem testi, bireyin sosyal yönden onaylanan biçimde davranmada kuvvetli ya da zayıf olup olmadığı hakkında bilgi verir. 5.2.5. Kendilik Değeri Kendi hakkında olumlu düşünme ihtiyacıdır. Kendilik değeri çeşitli yollarla doyurulabilen bir güdüdür. Bu yollar sosyal kabul alma, kendilik saygısını bulma, saygınlık ya da güç kazanma, bir çabada başarıya ulaşma gibi. Kendilik değeri ihtiyacı başarı yoluyla doyum bulabilir; başarı ise kendilik değeri geliştirme yolu olarak kullanılabilir. 6. GÜDÜLERİN HİYERARŞİSİ Yukarıda sözettiğimiz gibi birincil ve sosyal güdüler vardır. Bunların bazıları öğrenilmiş bazıları da öğrenilmemiştir. Abraham Maslow insan güdüleriyle ilgilenen psikologlardan biridir. Maslow, insan güdülerinin bir hiyerarşisinin olduğunu ve bu hiyerarşinin herhangi bir basamağında bulunan güdülerin, davranışlarımızı yönlendirmede, kendilerinden daha üst basamaklarda bulunan güdülere göre öncelik taşıdıklarını vurgulamıştır. Kendini Gerçekleştirme Başarı, kendine saygı, itibar, şöhret Ait olma ve sevgi, sevilme Emniyet güven, düzen Fiziksel ihtiyaçlar AÇLIK, SUSUZLUK, HAVA, ANALIK, CİNSELLİK Şekil 5.2 Maslow'un İnsan Güdüleri Hiyerarşisi Şekil 5.2'de görüldüğü gibi hiyerarşinin temelinde açlık, su, hava, gibi fizyolojik güdüler yer alır. İkinci basamakta ise güvenlik, emniyet, tehlikelerden korunma ihtiyacından kaynaklanan güdüler, üçüncü basamakta da ait olma, sevgi, sevilme ihtiyaçları ile ilgili güdüler, dördüncü basamakta başarı, kendine saygı, itibar, şöhret ihtiyaçları ile ilgili güdüler, son olarak da kendini ger- - 75 -
çekleştirme bulunur. Maslow'a göre, temeldeki bir güdünün gereksinmeleri karşılanmadan, birey üst düzeydeki güdülerin gereksinimlerini karşılayamaz. 7. HOMEOSTASİS KURAMI İhtiyaç ve güdülerin biyolojik temelini daha iyi anlamak için Fransız fizyolojisti Claude Bernard, homeostasis üzerinde durmuştur. Homeostasis, canlı varlıkların yaşayabilmesi için organizmada beden ısısı, oksijen, su ve kandaki şeker oranı gibi ögelerin, belirli bir seviye içinde tutulmasıdır. Bunların oran ve seviyesi ölüme sebep olmaksızın az da olsa değişebilir. Örneğin bireyin beden ısısının birkaç derece yükselmesi ölüme sebep değil, ancak ağır biçimde hasta olmasına neden olur. Homeostasis yaşamamız için gerekli koşulları gerekli denge düzeyinde tutar. Homeostatik denge durumunun bozulması, bir eksiklik, bir ihtiyaç olarak duyulur ve bu durumda organizmada bir sıkıntı hali belirir ve birey kendisini rahatsız hisseder. Isının yüksekliği: Derideki kan damarlarının genişlemesi. Terleme? Bozulan homeostatik denge tekrar sağlanır mı? Evet. Tekrar sağlanabilir. Ama öncelikle bireyin bu dengeyi sağlamak için çaba harcaması gerekir. Normal ısı Isının düşüklüğü: Derideki kan damarlarının büzüşmesi. Titreme Şekil 5.3 Homeostatik Denge - 76 -
Özet Güdü, bir davranışı başlatan ve bu davranışın yön ve sürekliliğini belirleyen içsel bir güç olarak tanımlanır. Organizmayı faaliyete geçiren ve organizma tarafından en çok kullanılan iki sözcük dürtü ve ihtiyaçtır. Dürtü, açlık, susuzluk, cinsellik gibi fizyolojik kökenlere denir. Bireylere özgü başarma isteği, güvenlik, toplumsal onay, gibi dürtülere de ihtiyaç denir. Güdülenmede kuramsal yaklaşımlar vardır. Bunlar, özendirici uyarıcı kuramı, dürtü kuramı, optimal düzeyde uyarılma kuramı ve içgüdü kuramıdır. Bilinçdışı güdüler konusunda çalışan psikologlar iki gruba ayrılır. Birinci grupta, bilinçdışı güdülerin kuvvetli olduğunu ve davranışı biçimlendirdiğini vurgulayanlar, ikinci grupta ise, toplumca kabul edilmeyen saldırganlık ve cinsiyet eğilimlerinin bilinçdışına iletildiğini ve bunların bilinçdışından sürekli olarak davranışımızı etkilediğini savunanlar vardır. Güdülerin ölçülmesinde beş yöntem uygulanmıştır. Bunlar doyurucu davranış, yoksunluk, başarı, öğrenme ve kişilik testleridir. Abraham Maslow insan güdülerinin bir hiyerarşisinin olduğunu ve bu hiyerarşinin herhangi bir basamağında bulunan güdülerin, davranışlarımızı yönlendirmede kendilerinden daha üst basamaklarda bulunan güdülere göre öncelik taşıdıklarını vurgulamıştır. İhtiyaç ve güdülerin biyolojik temelini daha iyi anlamak için Fransız fizyolojist Claude Bernard homeostasis kavramı üzerinde durmuştur. Homeostasis yaşamamız için vücudun içinde bulunduğu denge durumudur. - 77 -
Değerlendirme Soruları Aşağıdaki soruların cevaplarını bulunuz. Cevaplandıramadığımız sorularla ilgili bölümleri tekrar okuyunuz. 1. Fizyolojik bir ihtiyacın neden olduğu rahatsızlık ve gerginlik durumuna ne ad verilir? A) Güdü B) Dürtü C) Uyarıcı D) Stres E) Davranış 2. Aşağıdakilerden hangisi, güdü ölçmede kullanılan yöntemlerden biri değildir? A) Faaliyet B) Yoksunluk C) Başarı D) Öğrenme E) Kişilik testleri 3. Aşağıdakilerden hangisi sosyal güdülerden biri değildir? A) Güçlü olma ihtiyacı B) Birlikte olma isteği C) Kendilik değeri D) Başarma ihtiyacı E) Açlık 4. Aşağıdaki bilim adamlarından hangisi Homeostasis kavram üzerinde durmuştur? A) Maslow B) Edward C) Bernard D) Taylor E) Freud - 78 -
5. Aşağıdakilerden hangisi fizyolojik kökenli güdü değildir? A) Açlık B) Susuzluk C) Cinsellik D) Analık E) Başarma 6. Aşağıdakilerden hangisi bireyin sosyal gereksinimlerini ölçmek için geliştirilmiştir? A) Edward Kişisel Tercih Testi B) Mandler-Sarason Testi C) Durumsal Test D) Görünür Kaygı Testi E) Tematik Algı Testi 7. Organizmanın belirli bir uyarılma düzeyinde kalma durumuna ne ad verilir? A) İçgüdü B) Optimal Düzeyde Uyarı C) Özendirici Uyarıcı D) Güdüleyici Uyarı E) Uyarı-Tepki Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar Daha geniş bilgi edinmek isterseniz, yazarın da yararlandığı aşağıdaki kaynaklara başvurabilirsiniz. Baymur, Feriha. Genel Psikoloji, İnkilap Kitabevi, İstanbul, 1996. Cüceloğlu, Doğan. İnsan ve Davranışı. Psikolojinin Temel Kavramları, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1991. Feldman S.R. Understanding Psychology. McGraw-Hill inc: Massachusetts, 1996. Flanagan, Cara. A Level Psychology, Letts Educational. London. 1994. Morgan, C.T. Psikolojiye Giriş Ders Kitabevi (çeviri: Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü; Yayın Sorumlusu; Sire Karakaş) Meteksan: Ankara 1981. - 79 -